Üstad, zamanın cemaat zamanı olduğunu

advertisement
Sorularlarisale.com
Üstad, zamanın cemaat zamanı olduğunu söylüyor. Eski
zamanla günümüz arasında nasıl farklar var? Şahs-ı
manevî teşkil etmenin şart ve esasları nelerdir?
Üstad Hazretleri, bu zamanda cemaat olmanın ve cemaat halinde hareket etmenin
gerekçe ve önemini en veciz olarak şöyle tarif ediyor:
"Hem ehl-i dalâlet ve haksızlık, tesanüd sebebiyle, cemaat
suretindeki kuvvetli bir şahs-ı mânevînin dehâsıyla hücumu
zamanında, o şahs-ı mânevîye karşı, en kuvvetli ferdî olan
mukavemetin mağlûp düştüğünü anlayıp, ehl-i hak tarafındaki
ittifak ile bir şahs-ı mânevî çıkarıp, o müthiş şahs-ı mânevî-i
dalâlete karşı hakkaniyeti muhafaza ettirmek..."(1)
Kafirler hak olan İslam’a kitlesel ve cemaat şeklinde plan ve program dahilinde
hücum ediyorlar. Böyle organize bir hücuma karşı bizim de organize ve kitlesel bir
karşılık vermemiz gerekir. Yoksa bir şahıs ne kadar dahi ve kuvvetli de olsa,
organize ve kitlesel bir hücuma karşı varlık gösteremez. Öyle ise İslam toplumları
birlik ve beraberlik içine girip kafirlere karşı tek vücut, tek cemaat olmaları gerekir.
Yoksa Allah bize galibiyeti tattırmaz.
Eski zamanda ehl-i iman hem çok hem kuvvetli, hem devlet ve kurumlar tarafından
desteklendiği için, o zamanlarda böyle bir cemaat ve şahs-ı maneviyeye ihtiyaç
duyulmuyordu. Şahsi ve ferdi hareket etmeye zaman ve zemin müsait idi.
Lakin yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, küfür bu zamanda ehl-i imana cemaat ve
cemiyet şeklinde hücum ediyor. Adeta bir tek mümine büyük bir küfür ordusu
cemiyet ve cemaat manası ile karşısına dikiliyor. Hal böyle olunca, bir müminin
böyle dehşetli bir cemaat ve cemiyete tek başına karşı koyması hem maddi hem de
manevi olarak mümkün değildir. Bu sebeple Kur’an ve iman hizmetkarlarının şahs-ı
manevi haline gelip, küfrün şahs-ı manevisine mukabele etmesi zaruri bir ihtiyaç ve
realite haline gelmiştir.
Üstad Hazretleri Risale-i Nur'a talebe olmanın vasıflarını açıkça belirtmiştir. Biz bu
vasıfları hayatımıza tatbik edersek, talebeliği ve şirket-i maneviyeye, iştiraki
kuvvetle umut edebiliriz.
Talebelik vasıflarını haiz olan birisi zaten şirket-i maneviyeye tabidir. Yalnız önemli
bir husus, cemaatle irtibatı koparmamaktır. Zira bu zamanda insanın şahsi bir
page 1 / 2
gayret ve çaba ile hizmet edip kendisini muhafaza etmesi çok zordur. Cemaat bu
hususta fitili koruyan cam bir fanus gibidir. Fanus olmadan fitilin ateşi çabuk söner.
İnsanın şahsi ilmi ve gayreti ne kadar sağlam da olsa cemaatin kuvvetine
yetişemez, bu yüzden cemaate muhtaçtır. Şirket-i maneviye zaten cemaat ile olan
bir şeydir, cemaati terk eden şirketi de terk etmiş olur.
Talebeliğin, kardeş ve dost olmanın şartlarını Üstad Hazretleri şu şekilde beyan
etmiştir:
"Dostun hassası ve şartı budur ki: Kat'iyen Sözlere ve envâr-ı
Kur'âniyeye dair olan hizmetimize ciddî taraftar olsun; ve haksızlığa
ve bid'alara ve dalâlete kalben taraftar olmasın; kendine de
istifadeye çalışsın."
"Kardeşin hassası ve şartı şudur ki: Hakikî olarak Sözlerin neşrine
ciddî çalışmakla beraber, beş farz namazını edâ etmek, yedi kebâiri
işlememektir."
"Talebeliğin hassası ve şartı şudur ki: Sözleri kendi malı ve telifi
gibi hissedip sahip çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini onun
neşir ve hizmeti bilsin."(2)
Özet olarak, hem imanımızı kurtarmak için hem de sel gibi akan günahlara karşı
kendimizi muhafaza etmek için, iman ve takvanın şahs-ı manevisine dahil olmak bu
zamanda elzem ve mecburidir.
Dipnotlar:
(1) bk. Lem'alar, Yirminci Lem'a
(2) bk. Mektubat, Yirmi Altıncı Mektup, Dördüncü Mebhas
page 2 / 2
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download