Layout 4

advertisement
ZİRVEDEKİLER
Kanserin
neden arttığını
bilmiyoruz
Türkiye’de kanserli hasta sayısına
her yıl 150 bin yeni kişi ekleniyor.
Kanser konusunda toplumu
bilinçlendirmeyi amaçlayan
Türkiye Onkoloji Vakfı’nın (TOV)
Başkanı Prof. Dr. Sıdıka Kurul,
Türkiye’de sık görülen kanserlerin
sigara kullanımıyla doğrudan ilgisi
bulunduğunu belirtiyor. Kurul,
erkeklerde en çok akciğer kanseri
kadınlarda ise meme kanseri
görüldüğünü söylüyor.
10 İSMMMO YAŞAM
AYŞEGÜL EMİR
Türkiye’de insanların son dönemde en
çok korktuğu hastalıklardan biri kanser. Kanser hastası sayısı dünyada olduğu gibi Türkiye’de hızla artıyor. Ülkemizde kanserli hasta
sayısına her yıl 150 bin kişi ekleniyor. Sağlık
Bakanlığı verilerine göre, görülme sıklığı açısından bölgeler arasında fark bulunmuyor. Ölüm
nedenleri arasında da kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sırada yer alıyor. Kanser türleri cinsiyete göre farklılık gösteriyor. Kadınlarda en çok meme kanseri görülürken, erkeklerde akciğer kanseri yaygın. Uzmanlara
göre, Türkiye kanser tedavisinde altyapı, bilgi birikimi ve insan gücü olarak pek çok ülkeye
göre de iyi durumda bulunuyor. Kanserin
tam nedeni bilinmese de sigara ve aşırı güneş
ışınları kanseri çağıran iki etken.
Türkiye’de kanser konusunda toplumu
bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışması yapan pek çok dernek ve vakıf bulunuyor. Bunlardan biri de Türkiye Onkoloji Vakfı (TOV).
1990 yılında kurulan vakıf, kanserden korunma, erken tanı ve tedavi konusunda halkı ve sağlık çalışanlarını bilinçlendirmeyi ve bilgilendirmeyi hedefliyor. TOV Yönetim Kurulu
Başkanı Prof. Dr. Sıdıka Kurul, Türkiye’de kanserli hasta sayısının dünyaya paralel oranda
arttığını söylüyor. Kurul, “Kanserde ülke genelinde artış var ama neye bağlı olduğunu tam
olarak bilmiyoruz. Hasta kayıtlarının düzgün
KASIM-ARALIK 2012
KASIM-ARALIK 2012
ta bakılıyor.
Kanser hastalığının Türkiye’deki son durumuyla ilgili bilgi verir misiniz?
Türkiye’de kanserli hasta sayısında artış var ama bunun nedenini tam
bilmiyoruz. İstatistikler tutulmaya başladığı
için de olabilir. Türkiye’deki kanserlerin
sigara kullanımıyla doğrudan ilgisi var.
En sık rastlanan kanser türü akciğer. Bu
da doğrudan sigarayla ilgili ve tabii yoğun hava kirliliğini de unutmamak gerekiyor. Sağlık Bakanlığı’nın 2009 istatistiklerine göre Türkiye’de ölüm nedeni
olarak birinci sırada kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları var. İkinci sırada ise yüzde 21 oranında kansere bağlı ölümler geliyor. Dünyada da durum aynı. Kanser
ölüm nedeni olarak ikinci sırada. Kadın-
TEDAVİDE İLERİDEYİZ
-Türkiye’yi kanser tedavisinde diğer ülkelerle
karşılaştırır mısınız?
Türkiye’de kanser tedavisi çevremizdeki bütün ülkelerden ileri. Avrupa’yla yarışacak düzeyde; makine alt yapımız mükemmel. İnsan işgücü çok iyi. Yurtdışından çok sayıda kanser hastası tedavi için ülkemizi tercih ediyor. Türkiye sağlık alanında da cazibe merkezi olma yolunda. Ülkemizde kanser tedavisi için çok merkez var. Kanserin tedavisi multidisipliner yani işin içine cerrahi, radyoterapi, kemoterapi giriyor. Hastanın yönetimi denilen olay var. Hastanın tedavi öncesi yönetimi önemli. Teşhisi koyduktan sonra, resme göre hastanın tedavisi planlanmalı. Bu planlama
aşamasında iyi radyologa da ihtiyaç var. Hastadan alınan
parçayı iyi yorumlayacak patologa da. İyi bir cerrahi ekibe de. Kimi zaman kanser ameliyatında 5-6 ayrı branştan
uzman ameliyata giriyoruz. İyi tedavi de ekiplerle mümkün;
kısacası kanser tedavisi ekip işi.
ZİRVEDEKİLER
tutulmaya başlanması, sağlıklı istatistik
değerlendirmeler ve doktora ulaşımın artması da kanser sayısında hızlı artış varmış gibi görünmesine neden olabilir.
Türkiye’de kanserin sigara kullanımıyla
doğrudan ilgisi var. Akciğer kanseri en sık
rastlanan yaygın görülen türü” diyor. Türkiye’de kanser tedavisinin pek çok ülkeden ileride olduğunu da vurgulayan
Prof. Kurul’la Türkiye’de kanser gerçeğini,
vakıf faaliyetlerini, sağlık sistemini konuştuk.
Öncelikle vakfın kuruluşuyla
ilgili bilgi alabilir miyiz?
Türk Onkoloji Vakfı, 1990 yılında
kuruldu. Ben de on yıldır başkanlık yapıyorum. Kurucuları başta Prof. Dr. Nejat Bilge olmak üzere İstanbul Üniversitesi (Çapa) Onkoloji Enstitüsü öğretim üyeleri ve bir grup hayırsever işadamı. İlk dönemlerde Çapa Onkoloji Enstitüsü’ne yardım ön plandaydı. Üniversitede, Çapa Onkoloji’de laboratuvar kurulmasına tam
destek verdi. Araştırma ve araştırmacıları
destekledi. O zamanki yönetim ileri evre
kanser hastaları için hastane benzeri yataklı hasta bakım evi kurma yoluna gitti. İstanbul Yeniköy’de İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’nin ve hayırseverlerin katkısıyla Onkoloji Hastalarına Destek Bakımevi
hayata geçirildi. Tedaviye cevap vermeyen kanser hastalarına tıbbi destek verilecekti. Birkaç yıl hizmet devam ettirildi
ama sosyal güvenlik kurumları burayı hastane olarak kabul etmedi. Belki böyle bir
oluşum için biraz erkendi. Faaliyetlere son
verildi. Bina yeniden düzenlendi ve tıp
merkezi olarak çalışmaya başladı. Değişen
yasalar nedeniyle de Çapa Onkoloji ile
vakfın ilişkisi koptu. Vakıf tüm ağırlığını tıp merkezine verdi. Kocabıyık ailesi ve
diğer hayırseverlerin destekleriyle TOV
Nurhan Kocabıyık Yeniköy Tıp Merkezi kuruldu. Her branştan 65 bin civarında has-
İSMMMO YAŞAM 11
ZİRVEDEKİLER
KANSER HASTALARINA
AŞIK OLDUM!
-Neden onkoloji alanını seçtiniz?
Aslında kimya mühendisi olmak istiyordum. Tesadüfen tıp fakültesine girdim. Üçüncü sınıfta cerrah olmaya karar verdim. Genel cerrahide asistanlığı başladım. İdealim göğüs, kalp ve damar cerrahisiydi. Ama şartlar plastik cerrahiyi sevdirdi. Bu dönemde 12 Eylül 1980
ihtilali oldu, hem yeni YÖK hem de mecburi hizmet yasası çıkmıştı. Mecburi hizmeti seçerek Vakıf Gureba Hastanesi’ne geçtim. Plastik cerrahi uzmanı olarak çalıştım. Çok verimli, heyecan dolu beş yıl geçti. Sonra hastane yönetiminin değişmesi ile çalışma şartlarında da bazı değişimler ortaya çıktı. Bir ara İ.Ü. Onkoloji Enstitüsü’nde çalışan arkadaşlarımı
ziyaret için uğradım. Kanser hastalarına müdahale için ameliyathane
kurulmuştu. Planlamadığım halde Çapa Onkoloji Enstitüsü’nde çalışmaya
başladım. Bir deyimle kanser hastalarına aşık oldum. Kanser hastaları kişisel depremlerini yaşıyorlar. Kendilerini yalnız hissediyorlar ve yüzünüzden, mimiklerinizden her şeyinizden anlam ve umut çıkarmaya
çalışıyorlar. 1989’dan beri Onkoloji Enstitüsü’ndeyim. Psiko onkolojiyle
çok ilgilendim. Meme kanseri nedeniyle ameliyat olan hastaların başlarına gelebilecek her şeyi biliyorum. Yayınlara ve bilgilerimi de paylaşmaya devam ediyorum. Kısacası kanser tedavisinde ciddi bir ulusal
yol haritasına sahip olma zamanı diye düşünüyorum.
12 İSMMMO YAŞAM
larda meme, erkeklerde ise solunum sistemi ve akciğer kanseri birinci sırada. Kadınlarda ikinci en çok görülen kanser türü rahim kanseri. Ancak
şunu anlamak gerekir ki kanser teşhisi konan herkes ölmüyor. Çoğunda
hastalık kontrol altına alınabiliyor.
Kanserde erken teşhis anahtar kelime sanırım...
Kanserde erken teşhis çok önemli. Pek çok kanser erken teşhiste tedavi edilebilir durumda. Doğru tedavi planlaması çok önemli. Günümüzde kansere karşı elimizde üç silah var. Cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi. Bunların doğru zamanda, doğru yerde ve doğru kişiler tarafından kullanılması gerekiyor. Tedavi sürecinde bu enstrümanlar doğru kullanılırsa
hastalığı kontrol altına alma ihtimali yükselir. Erken teşhis önemli diyoruz
ama her kanser türünü erken teşhis etmek kolay değil. Kişinin kendi kendinin doktoru olması gerekiyor. İnsan kendi bedenindeki değişiklikleri fark
etmeli. Beden fonksiyonlarında ve alışkanlıklarındaki değişikliklerin üzerine gitmelidir. Erken teşhis anahtar sözcük.
Kansere yakalanmamak için kişilerin alabileceği önlemler
var mı?
Dünyada kanser yaptığı bilinen iki unsur var. Bunlar sigara ve güneş ışınları. Sağlık Bakanlığı yerinde bir projeyle sigaraya karşı mücadele başlattı. Türkiye’de sigaraya bağlı kanserlerin sayısının gelecek yıllarda azalmasını bekliyoruz. Bakanlık rakamlarına göre, Türkiye’de her yıl
150 bin yeni kanser olgusu yaşanıyor. Yine Bakanlık verilerine göre bölge ve şehirler arasında kanser sıklığı konusunda belirgin fark yok. Ancak
hava kirliliğini göz ardı etmemek gerekiyor. Bilinçsiz güneşlenme, çocuklukta güneş yanığı geçirme, uzun süre güneş ışınlarına maruz kalmak da
deri kanserine neden oluyor. Güneş ışınları çok önemli mutlaka güneşlenmek
gerekiyor. Ama bilinçli güneşlenmek lazım. Bunların dışında mesleğe ve
bölgeye bağlı kanser nedenleri olabiliyor. İşyeri ve çalışma güvenliği de
sağlanırsa bu vakalar önlenebilir.
Çevresel faktörlerin hastalık oluşumuna katkısı nedir?
Çevre faktörleri, pek çok hastalıkta olduğu gibi kanserin de nedenleri
arasında yer alıyor. Trafikten kaynaklanan egzos gazları, toz duman, inorganik çöpler, toksik atıklar, tarımda kullanılan böcek öldürücüler kısaca hava,
toprak ve suyun kirlenmesi. Çevre konusunda ciddi çalışmalar yapılması
ve önlemler alınması gerekiyor. Doğaya zarar vermeme ve hastalıkları önleme adına bu çok önemli. Yemek ve gıdalara dikkat etmek de kanser de
korunmada etkili. Sağlıklı olmak için sigara içmemek, fizik aktivite (egzersiz,beden hareketi) yapmak, bilinçli güneşlenmek, beslenmek ve kilo
kontrolü gerekiyor. Çeşitli beslenmek önemli. Gıdaların pişirme şekilleri de
önemli. Kızartma yerine haşlamak ya da hazır soslar kullanmamak gerekiyor.
Beslenme tek etken değil ama başka faktörlerle bir araya gelince kanser
ortaya çıkabiliyor. Fast food, hazır gıda ve hazır sos ağırlıklı beslenme hastalıklarda çok etkili.
Kanser tedavisi konusunda gelişmeler ne durumda. Bilim
KASIM-ARALIK 2012
PROF. DR. KURUL KİMDİR?
Prof. Dr. Sıdıka Kurul 1950 yılında Zonguldak’ta doğdu. İlk, orta
ve lise öğrenimini İstanbul’da yaptı. 1973 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakülte’sinden mezun oldu. Aynı fakültenin genel cerrahi ve plastik cerrahi kliniklerinde ihtisaslarını yaparak 1980 yılında
genel cerrah, 1983 yılında plastik cerrah unvanlarını aldı. 1983-1988
yılları arasında Vakıf Gureba Hastanesi’nde zorunlu hizmetini yaptı. 1989
yılında plastik cerrahi doçenti, 1995 yılında plastik cerrahi profesörü
oldu. Prof. Dr. Sıdıka Kurul’un ulusal ve uluslararası dergilerde 100 yayını, ulusal ve uluslararası toplantılarda 95 tebliği var.
Dr. Kurul, Avrupa ve ABD’de değişik kliniklerde ziyaretçi doktor olarak bulundu, uluslararası kurslara katıldı. Kurul’un genel estetik ve plastik cerrahi uygulamaları yanında meme ve karın estetiği ve
liposuction gibi vücut şekillendirme ameliyatlarına ve onkolojik plastik cerrahiye özel ilgisi var. Prof. Dr. Sıdıka Kurul İstanbul Üniversitesi’ndeki idari görevleri yanında değişik dergilerde yayın kurulu üyeliği, Türk Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği, Onkoloji Derneği, Türk Onkoloji Vakfı gibi kuruluşlarda yönetim kurulu görevini sürdürüyor. Balkan Onkoloji Birliği’nin kurucu üyesi, European Society of
Surgical Oncology ve International Confederation for Plastic, Reconstructive and Aesthetic Surgery üyesidir. Kurul halen İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nde plastik cerrahi profesörü olarak akademik
görevini sürdürüyor. Evli ve bir çocuk sahibi.
KASIM-ARALIK 2012
nik hastalığın yönetiminde yanlış kararlara yol
açabiliyor. Kanser insanın kişisel depremidir. Ama
bunun şiddeti önemli. Hasta ve hasta yakınları hemen ölüme yol açacağını düşünüyorlar. Paniğe kapılmadan soğukkanlılıkla davranılırsa
hastalığın yönetimi kolaylaşır.
Kanser zor ve bilinmeyen bir hastalık; panik olmak normal değil mi?
Panik herhangi bir alanda başarılı olmayı
ve bir olayla başa çıkmayı zorlaştıran bir durumdur. Kanser çoğu zaman tedavisi zor ve pahalı bir hastalıktır. Çoğu ülkede sağlık sistemini zorluyor. Sağlıkta, hizmet alanla hizmet verenin karşılıklı güveni, zoru başarmanın anahtarı. Hastanelerde darp olayları bile oluyor anlamakta zorluk çekiyorum ve çok yadırgıyorum.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Sağlık Bakanlığı,
üniversite ve özel hastanelerden hizmet satın
alıyor. Hizmet bedeli değişken ve kimi zaman
faturalar kabarık. İnsanların bu hizmetin
SGK’ya bir maliyeti olduğunu bilmesi gerekir diye
düşünüyorum. Bunu vatandaş para ödesin anlamında söylemiyorum. Sağlık bir kamu hizmetidir, devlet tarafından desteklenmelidir ancak kanserde astronomik boyutlara ulaşabilen
tedavi faturaları çoğu ülkeleri maliyet hesabı
yapmaya ve hastalık yönetim kılavuzları hazırlamaya zorlamaktadır. Kanser şüphesi olan
veya kanser tanısı alan hastanın, telaşlanmadan, paniğe kapılmadan sağlık hizmetine ulaşmasının mümkün olduğuna inanması herkes için
çözümü kolaylaştıracaktır.
ZİRVEDEKİLER
adamları kesin çözümü ne zaman bulabilir sizce?
Bazı kanserlerin tedavisi bulundu. Artık
kanser tedavisinde çok değişik ve hedefe yönelik akıllı ilaçlar var. Ama sisteme ölüm diye
bağıran kanser hücresi ile insan bedeni arasındaki
ilişki karmaşık ve çok kişiye özel. Her kanserin tam nedeni bilinmiyor, neden bulunduğunda tedavisi de bulunacak. Bir mide kanserinde
bile bir sürü alt grup ve neden olabilir. Ama kanser tedavisinde on yıl önceye göre bile çok ciddi aşama kaydedildi. Orta vadede kanser tedavisinde devrim niteliğinde değişim olacağını
düşünüyorum.
Türkiye’de kanser sözcüğünü duyunca
insanlar çok panik oluyorlar. Korku duyulması hastalıktan korkulması çok normal ama pa-
İSMMMO YAŞAM 13
Download