EBÜ ' I-AS gelebilmiştir. Bunlar arasında Buhtüri , Ahmed b. Müdebbir, Tabbah el-Mu'temid hakkındaki hicviyeleri, Mütevekkil ile Mu'temid 'in veziri ve Mu'tez- Billah'ın katibi olan Hasan b. Mahled hakkındaki methiyeleri sayılabilir. Bir şiiri de hikmetli sözle ilgilidir. Charles Pellat onun edebi üslübunda Cahiz'in tesirinin görüldüğü­ nü söyler. Bosworth ise başkalarının çalışmalarını kendine mal etmiş olabileceğini ileri sürer. Eserleri. Ebü' l-Anbes ' in ilm-i nücQm, matematik. arazi ölçümü, kelam. edebiyat ve mOsiki sahalarında kırk altı kitap ve risale yazdığı kaynaklarda zikredilir. Ancak bunlardan sadece ilm-i nücüma dair şu eserleri günümüze gelebilmiştir: Kitab fi'l-hisabi'n-nücumf, Kitabü Aş­ li'l - usıll if l]avassi'n-nücl1m ve ahkômihô. ve a ~1kômi'l- mevô.lfd, Kitô.bü 'zZfc, K itôbü Feiô,ili'z-zer~ (bu eserleri n yazma nüshaları için bk. Sezgin, V, 262; VII, ı 52- ı 53). Saymerrnin muhtelif kaynaklarda zikredilen eserlerinden otuz kadarının mizaha dair olduğu söylenmektedir (bu eserlerin bir listesi için b k. Pellat, s. 134 136; Muhammed Bakır Al van, XXVI, 40-44) BİBLİYOGRAFYA : Ebü'I-Ferec ei-İsfahanf, el-Eganf, XXI, 39· 52 ; İbnü ' n-Nedfm. el·Fihrist, s. 665, 672; Hatfb, Tarfl]u Bagdad, 1, 238; Yaküt, Mu'cemü' /üdeba' , XV111, 8· 14; İbnü ' I-Kıfti. in bah ü 'r -ru· va t, 111, 244·246 ; Safedf, el -Vaff, ll, 191·193; İbn Tağrfberdf, en ·Nücümü 'z-zahire (Popper). 111, 74 ; Keş{ü 'z·?unan, 1, 107; Suter. Die Mathematilcer, s. 30·31; Brockelmann. GAL Supp l., ı, 396; izaf:ıu' l ·meknan, 1, 29, 72, 91, 211,278, 431, 473; ll, 264, 296, 302, 312,454,473, 558; Hediyyetü'l· 'ari{fn, ll, 18, 19; Sezgin, GAS, V, 262; VII, 152·153; Ullmann, Die Naturund Ge· heimwissenschaften, s. 325-326 ; Ömer Ferruh, Tarfl]u 'l -edeb, ll, 326·328; Ch. Pellat, "Un Curieux amuseur Bagdiidien Abü'l- 'Anbas as Saymari", SO, XVII (1968). s. 133-137; a.mlf.. "Abu 'l- 'Anbas al-Şaymari", El 2 Suppl. (İng.). s. 16-17; Muhammed Bakır Alvan , "Ebü'l- 'Anbes Mul;ıammed b. İs]ıiik eş-Sayınerl", el -Ebhaş, XXVI, Kahire (1973 -77), s. 34-49 ; D. Pingree. "A bu 'l - 'Anbas al-Şaymari", Elr., 1, 259. li! RE CE P USLU EBÜ'l-ARAB ( y _,.ı ı Y.l ) Ebü'I -Arab Muhammed b. Ahmed b. Temlm et -Temlml (ö. 333/ 945) L Maliki fakihi, muhaddis ve tarihçi. _j 250-260 (864-874) yılları arasında Kayrevan'da doğdu. Bu sebeple Mağribi ve Kayrevanı nisbeleriyle de anılır. Köklü bir aileye mensup olan Ebü'I - Arab'ın büyük dedesi Temmam, Halife Harünürreşfd devrinde (786-809) Kuzey Afrika'da idari ve askeri görevlerde bulunmuş , bazı olaylara karışmış ve gönde rildi ği Bağdat ' ta hapiste ölmü ştür. Baba s ı ise daha ziyade ilimle meşgul olmuştur. Kendisi de gençlik yıllarından itibaren ilmi tercih etmiş, Kuzey Afrika'nın önde gelen alimlerinden Sahnün'un talebeleri olan Yahya b. Ömer ei-Endelüsi, isa b. Miskin, Himas b. Mervan ve ibnü 'I-Haddad eiMağribf gibi fakihlerden ders almıştır. Ebü' I-Abbas Temmam ve Ebu Ca'fer Temim adlı iki oğlu ile birlikte ibn Ebu Zeyd, Ebü'I-Hasan b. Ziyad, Hasan b. SaId ei-Harrat. Hasan b. Mes'Qd, Muhammed b. Haris ei-Huşeni kendisine talebelik etmişlerdir. Ebü'I-Arab, Fatımller'in Tunus'a gelmesi (296/ 909) ve Ağlebller' in onlarla mücadelesi sırasında cereyan eden olaylara şahit oldu ve oğluyla birlikte bu esnada bir müddet hapsedildL Daha sonra Harici reisi Ebu Yezfd en- Nükkarf'nin Fatımller'e karşı ayaklanması (332/943 ) ve Kayreva n 'ı ele geçirip Fatımı Ha lifesi Ka im- Biemrillah ·ın sığındığı Mehdiye'yi muhasarası sırasında ulemanın Ebü Yezfd ·in tarafında yer almasında önemli rol oynadı. Mürebbilik ve müstensihlik yaptığı bilinen ve 3SOO 'den fazla kitap istinsah ettiği söylenen Ebü'I-Arab, 23 Receb veya 22 Zilkade 333'te ( 11 Mart veya 6 Temmuz 945) Kayrevan'da vefat etti. Babü Selem'deki kabri halk tarafından yıllar­ ca ziyaret edildi. Onun dürüst, cömert ve güvenilir bir kimse olduğu rivayet edilir. ilme aşırı derecede düşkün olduğu ve ayrıca şiir yazdığı söylenir. Eserleri. Kaynaklarda çok eser yazdığı belirtilen Ebü' 1- Arab'ın başlıca eserleri şunlardır: 1. Tabaka tü ' ulemô, i İfn"Jpy­ ye. Maliki fakihleri ve hadis alimlerinin hal tercümelerine dair olan eseri bitirerneden öldüğü ve eserin talebesi Muhammed b. Haris el - Huşenf tarafından tamamlandığı rivayet edilir. Taba~iit ilk defa Muhammed Ben Şeneb tarafından yayımianmış (Cezayir 1332/ 19 14) ve Ciasses des savants de l'Ifriqiya adıyla Fransızca 'ya tercüme edilmiştir (Paris 1920). Eseri daha sonra Ali eş-Şabbl ve Nafm Hasan el- YafT neşretmişlerdir (Tu nus 1968) 2. Kitôbü'l-Mifıan. Ashap ve tabirn ile diğer islam büyüklerinin hayatlarından bahseden eser Yahya ei-Cübüri (Beyrut 1403/ 1983) ve Ömer Süleyman ei-Ukaylf (Riyad 1404 / 1984) tarafından yayımlanmıştır. Ebü'I-Arab'ın bunlardan başka Kuzey Afrikalı zahidlerin hal tercümesine dair 'Ubbôdü İfrflp.yye ile Kitôbü 'cj_ -Du'afô,, Senedü hadişi Môli k , Tô.rfl] ( Tari!] u i(rfkıyye ), Menôlp.bü Temfm, Mevtü'l- 'ulemô,, Feiô ,ilü Malik, Feia,ilü Sahnun, Kitôbü't-Tahôre ve'l-vııiu', Kitôbü'l - Cenô.'i; v~ ~ik­ ri'l-mevt ve 'a~ôbi'l-kabr, Kitôb fi'ş­ şalôt ve Taba~atü ehli'l- ~ayrevan (Sezgin. ı. 357) adlı eserleri olduğu zikredilmektedir. BİBLİYOGRAFYA: Ebü'I-Arab. Tabakatü ' ulema'i i{rfkıyye (nşr. Mu hammed Ben Şeneb). Beyrut, ts. (Darü'I -Kitab i'I-Lübnanf); EbO Bekir ei-Malikf. Riyazü 'n· nüfus (nşr. Beşir e i -Bekküş - Muhammed eiArO si ei-Matvi), Beyrut 1401· 1403 /1981-83 , 1, 14; ll, 306·312; Kadi iyaz. Tertfbü'l-medarilc, ll, 334-336; ibn iza rf. el-Beyanü 'l-mugrib, ı , 89-92; Abdurrahman b. Muhammed ed-Debbağ- ibn Nacl. Me'alim ü 'l·frnan (n ş r. Muhammed Madür), Tunus 1978, lll, 42 ·47; Zehebf. Tezkiretü 'l-hu{{az, lll , 889-890 ; a.mlf.. A'lama'n-nübeia', 394·395; Safedf. ei-Va{f, ll, 39 ; ibn FerhOn. ed-Drbacü 'l·mü;;heb, ll, 198199 ; SüyOtf, Taba/ca tü 'l · huffaz (Lecne). s. 364 ; Keş{ü '?·zunün, 1, 282; ll, 1122; Mah!Of. Şece­ retü 'n ·nar, 1, 83; Brockelmann, GAL Suppl., ı , 228; iiaf:ıu ' l -meknün, 1, 213; ll , 329; Hediyye· tü 'l·'ari{fn, ll, 37; ZirikiL el ·A' lam, VI, 200 ; Kehhale, Mu'cemü'l·mü'elli{fn, VII I, 243; Sezgin. GAS, ı , 356-357; Hasan Ali Dübba, "Felsefetü'l-ibtila fl Kitabi'l-Mi]ıen li-Ebi'!- 'Arab etTemimi", et·Terbiyye, Katar 1993, XXII/104, s. 187·192 ; R. Basset, "Ebu Yezid", iA, IV, 58· 59; G. Yver. "Kayravan", a.e., VI, 469; G. Levi Della Vida, "Temim b. M urr", a.e., Xll / 1, s. 152· 155 ; R. Brunschvig, "Tunus", a.e., Xll / 2, s. 61; Ch. Pellat, "Abu'l- 'Arab", E1 2 (ing.), 1, 106. Xv, li! A Li Ö NGÜL EBÜ'I-AS (..,.,wıY.ı ı Ebü'I-As b. er ·Rebl' b. Abdiluzza ei - Kureş! (ö. 12 /634) Hz. Peygamber'in L Künyesiyle meşhur olduğu görüşü ağırlık damadı. _j olup adının Lakit kazanmakta. ay- onun için Hüşeym , Mihşem (Müheş ­ Yasim (Yasir), Kasım (Mükassim) adları zikredilmektedir. Babasının adı Rebia olarak da kaydedilir. "Batha'nın aslan yavrusu" anlamında Cervü'I-Batha lakabıyla anılırdı. Annesi Hz. Hatice'nin kız kardeşi Hale bint Huveylid'dir. Kureyş'in zengin ve kendisine güvenilen tacirlerindendi. islamiyet'ten önce Hz. Peygamber'in en büyük kızı Zeyneb'le evlendi. Daha sonra karısı müslüman olduğu halde Ebü' ı-As islamiyet'i kabul etmedi. Müşrikler ona. Zeyneb'i boşadığı takdirde kendisini dilediği kızla evlendirrıca şim). 293 EBÜ ' I-AS meyi vaad ettikleri halde buna razı olmadı. Bedir Gazvesi'nde müşriklerin safında yer aldı ve esir düştü. Zeyneb. bir miktar ma Ila beraber evlendi ki eri zaman annesinin kendisine taktığı gerdanlığı fidye olarak gönderdiyse de bunu görünce hüzünlenen Hz. Peygamber gerdanlı­ ğın Zeyneb'e iade edilmesini ve Ebü'IAs'ın serbest bırakıl masını söyledi; ancak ondan da kızını Medine'ye göndermesini istedi. Ebü'I-As, karısını çok sevmesine rağmen sözünde durarak Zeyneb'i Medine'ye gönderdi. Onun bu davranışın­ dan memnun kalan Resülullah. "Bana doğru söyledi ve sözünü tuttu" diye kendisini takdir etti (ayrıca bk. ZEYNEB). Ebü'I-As. hicretin 6. yılında müşrikle­ rin kendisine emanet ettiği ticaret mallarıyla birlikte Suriye'den dönerken baş­ larında Zeyd b. Harise'nin bulunduğu bir seriyye ile. bazı rivayetlere göre Ebü Basir ve Ebü Cendel'in maiyetindeki müslümanlarla karşılaştı. Hz. Peygamber"in, Zeyd b. Harise kumandasındaki seriyyeyi Ebü'I-As·ı yakalamak üzere gönderdiği ve bu seferin fs Seferi diye anıldığı da nakledilmektedir. Müslümanlar kervanı ele geçirmekle beraber Ebü'I-As'ı ellerinden kaçırdılar. Onun geceleyin Zeyneb'in yanına gitmesi, başka bir rivayete göre ise ona haber göndererek kendisini himayesine almasını rica etmesi, Zeyneb'in de bunu kabul etmesi üzerine Resül-i Ekrem kervanı ele geçiren savaşçılara haber göndererek elde ettikleri ganimet kendilerine ait olmakla beraber onu Ebü'IAs'a geri verdikleri takdirde memnun kalacağını bildirdi. Bunun üzerine kervandaki malların tamamı Ebü'I-As'a iade edildi. Bu olay bazı rivayetlerde farklı şekil­ de anlatılmaktadır. Buna göre, Ebü'IAs'ın ticaret kervanıyla Medine'ye yaklaştığını haber alan bazı müslümanlar kervanı basarak Ebü'I-As'ı öldürmeyi ve maliarına el koymayı düşündüler. Bunu öğrenen Zeyneb. babasına ve müslümanlara Ebü'I-As'ı himayesine aldığını söyleyerek teşebbüslerine engel oldu. Bunun üzerine Ebü'I-As'ın yanına silahsız olarak giden müslümanlar, ona Hz. Peygamber'in hem baba tarafından yakını hem de damadı olduğunu hatırlatarak İslami­ yet'i kabul etmesini ve kervanda bulunan malları müslümanlara vermesini istediler. Bunun emanete hıyanet olacağını söyleyen Ebü'I-As teklifi kabul etmedi. Mekke'ye varınca malları teslim ederek müslüman olduğunu açıkladı ve daha sonra Medine'ye hicret etti. Hz. Peygam- 294 ber de altı yıllık bir aradan sonra ona karısını iade etti (Muharrem 71 Mayıs 628). Ebü'I-As'ın yeni bir nikah ve mehirle veya geçerli sayılan eski nikahla karısına kavuştuğu hususunda farklı rivayetler vardır. Zehebi, onun Hudeybiye Antiaş­ ması'ndan (6 /6 27) beş ay önce müslüman olduğunu söylemektedir. İbn Sa'd, Ebü'I-As'ın Hz. Peygamber'le birlikte hiçbir gazveye katılmadığını kaydeder. Belazüri' nin nakline göre Mekke'nin fethinden sonra oraya yerleşti. Onun Hz. Ali ile beraber Yemen'e gittiği ve orada bir müddet görevli kaldığı nakledilir. Ayrıca Mekke'ye geri dönmenin hicret sevabını kaybettireceği dikkate alınarak Mekke'ye yerleştiğine dair rivayetin güvenilir olmadığı ileri sürülebilir. Herhangi bir hadis rivayet etmemiş olan Ebü'I-As Zilhicce 12'de (Şubat 634) vefat etti. 11 yılında (632-33) öldüğüne dair görüş zayıftır. Ebü'I-As ile Zeyneb'in Ali ve Ümame iki çocukları dünyaya gelmiş olup bunlardan Ali küçük yaşta ölmüş, ümame ise Hz. Fatıma'nın vefatından sonra Hz. Ali ile evlenmiştir. adlarında BİBLİYOGRAFYA : Vakıdi. eU1egazf, bk. İndeks; İbn Hişam. es· Sire, IV, 651·660; İbn Sa"d. et· Taba(cat, Il, 87; VIII, 30·33; Belazüri. Ensab, I, 397·400; Taberi, Tarih, II, 467·472; Merzübani, Mu'cemü'ş· şu 'ara~ Beyrut 1982, s. 332; Hakim. el·Müs· tedrek, lll , 638·639; IV, 45; İbn Abdülber. el· isti'ab, IV, 125·129 ; İbnü " I - Esir. Üsdü 'l ·gabe, VI , 185·186; a.mlf.• el·Kamil, II, 133· 135 ; Nevevi, Tehzib, II, 248·249 ; Zehebi. A'lamü'n·nü· bela', ı . -330·334; Fasi. el· 'i~dü 'ş·şem in, VII , 11 O; VIII, 61·62; İbn Hacer, el-işabe, IV, 121· 123 ; Hamidullah. islam Peygamberi, ı , 251· 253; Köksal, islam Tarihi (Medine). VI , 60·64. Iii TALAT SAKALLl EBÜ'l-ATAHİYE ( ~t:.JIY.!) Ebu İshak İsmail b. el - Kasım b. Süveyd (ö. 210 / 825 [?]) L Abbasi devri şairlerinden. _j 130'da (748) Küfe'de veya Küfe'nin Aynüttemr'de doğdu. Ataları Aneze kabilesinin mevla*ları idi. "Çıl­ gın" anlamına gelen Ebü'I-Atahiye Iakabını niçin aldığı bilinmemektedir. Küfe'de yetişen ve orada çömlekçilik yaparak hayatını zorlukla kazanan Ebü'IAtahiye, buna rağmen eğlenceye çok düşkün olup kendisi gibi içki ve eğlen­ ceye meraklı kimselerle bir arada bulunurdu. Şiirleri sayesinde ünü yayılmaya batısındaki başlayınca halife sarayında ilim, kültür ve sanat adamları arasına girme ümidiyle Muhammed el-Mehdi döneminde (775785) Bağdat'a gitti. Bir şair olarak orada kendini gösteremediği için bir müddet küçük Hire kasabasına çekildi ve burada yazdığı şiirlerle adını duyurmayı başardı. Nitekim Mehdi onu Bağdat'a davet ederek kendisine yakın ilgi gösterdi. Mehdi'nin sarayında Utbe adlı bir cariyeye gönül veren Ebü'I-Atahiye ona pek çok aşk şiiri yazdı. Utbe'den karşılık görmesi bir yana bu davranışı sebebiyle Mehdi tarafından hapse atıldı. Bu olaydan sonra hayata küsen şair kelam ilminin çeşitli problemleriyle ilgilenmeye başladı; ardından zahidlerin hayatını incelemeye koyuldu; nihayet kendine has bir zühd ve takva anlayışına ulaştı. Ebü'IAtahiye"nin ve şiirinin en belirgin özelliği zühd ve takvaya olan meylidir. Bazıları onun bu halinin samimi, bazıları ise sahte olduğunu ileri sürmektedir. Onun hayatında ve şiirlerinde her iki görüşü de haklı çıkaracak delilleri bulmak mümkündür. Vefat tarihi hakkında farklı rivayetler bulunan Ebü"I-Atahiye oğlu Muhammed 'e nisbet edilen bir rivayete göre 210'da (825). başka rivayetlere göre ise 211 (826) veya 213'te (828) ölmüş ve Bağdat'ta defnedilmiştir. Ebü"I-Atahiye"nin şiiri başlıca iki kıs­ ma ayrılarak incelenebilir. Bunların en önemli kısmı "zühdiyyat" denilen dini şi­ irleridir. İkinci kısım methiyeler, çeşitli vesilelerle yazılmış zarif ve nükteli manzumeler. hicviyeler. mersiyeler, irticalen söylenmiş şiirler. öğütler ve hikmetlerden meydana gelmektedir. Zühde dair şiirlerinde vaaz ve nasihat ön planda olup bunlarda dünyadan, onun değişken ve fani oluşundan. ölümden ve ahiret hayatından bahseder. Ahlak ve hikmeti konu alan şiirlerinde hayat ve insan hakkındaki görüşlerini ortaya koyar. Onun zühde dair şiirleri koyu bir karamsarlık taşımasına rağmen insan ruhu üzerinde çok etkilidir. Üslübu akı­ cı ve anlaşılması kolaydır. Onun düşün­ celerinin, yaşadığı dönemin dünyaya. zevke ve eğlenceye ağırlık veren hayat anlayışına karşı bir tepki mahiyetinde olduğu ileri sürülmektedir. Şiirlerinin ilham kaynağı okuduğu kitaplar. kendi hayat tecrübeleri. ölüm ve fanilik hakkındaki düşünceleridir. Kendisinden önce zühd konusunda şiir yazanlara göre daha çok ve daha uzun yazmıştır. Ebü'IAtahiye zühdün felsefesini yapmış, insanları zühd hayatına ve takvaya özen-