Methotrexat “Ebewe” 2.5 mg tablet Formülü: Beher tablet 2.5 mg metotreksat içermektedir. Farmakolojik Özellikleri: Farmakodinamik özellikler: Metotreksat, antimetabolit sitotoksik ajanlar sınıfından bir folik asit türevidir. Özellikle hücre bölünmesinin “S” fazında etki gösterir. Dihidrofolat redüktaz enziminin kompetitif inhibisyonuyla dihidrofolatın, DNA sentezi ve hücresel replikasyon iĢlev basamaklarında gerekli olan tetrahidrofolata dönüĢümünü önleyerek etkir. Malign hücreler, kemik iliği, fötal hücreler, bukkal ve intestinal mukoza ve idrar kesesi hücreleri gibi aktif olarak çoğalan dokular metotreksatın etkilerine genellikle daha duyarlıdır. Malign dokulardaki hücresel çoğalma, normal dokulardakinden daha fazla olduğunda, normal dokularda geri dönüĢsüz hasar oluĢturmaksızın malignite geliĢimini bozabilir. Romatoid artritteki etkileyebilir. etki mekanizması bilinmemektedir; immün fonksiyonları Psöriaziste, derideki epitelyal hücrelerin üretim hızı normal deriye göre oldukça artmıĢtır. Proliferasyon hızlarındaki bu farklılık, psöriatik olayların kontrolünde metotreksat kullanımının temelidir. Farmakokinetik özellikleri: Metotreksat “Ebewe” 2 x 2.5 mg tabletlerin oral alınımından sonra, metotreksat hızla emilir, 0.83 saatte (Tmaks) en yüksek serum konsantrasyonuna ulaĢır. Ortalama en yüksek serum konsantrasyonu 170 ng/ml’dir. Metotreksat, genellikle parenteral uygulamalarda tamamen absorbe olmaktadır. Ġntramüsküler uygulamadan sonra serum doruk konsantrasyonlarına 30–60 dakika içinde ulaĢılır. Ġntravenöz uygulamadan sonra, baĢlangıç dağılım hacmi yaklaĢık olarak 0.18 L/kg ve kararlı durum dağılım hacmi yaklaĢık olarak 0.4–0.8 L/kg’dır. Metotreksat, tek bir taĢıyıcıya bağlı aktif transportla hücre membranından geçmek için indirgenmiĢ folatlarla yarıĢmaya girer. 100 mikromolardan daha yüksek serum konsantrasyonlarında, pasif difüzyon, etkin hücre içi konsantrasyonlara ulaĢmanın baĢlıca yolu haline gelir. Serumdaki metotreksatın yaklaĢık olarak %50’si proteinlere bağlıdır. Metotreksat, oral veya parenteral olarak verildiğinde, terapötik miktarlarda kan-beyin omurilik sıvısı bariyerini geçmez. Ġlacın yüksek BOS konsantrasyonlarına intratekal uygulama ile ulaĢılabilir. Metotreksat, plevral eksüda ve karındaki asitte geri dönüĢlü bir Ģekilde bağlı halde bulunur, bu nedenle vücuttan eliminasyonu anlamlı bir Ģekilde gecikebilir ve toksisite riski doğabilir. Metotreksat baĢlıca üç Ģekle metabolize olur: özellikle yüksek doz infüzyondan sonra karaciğerde aldehit oksidaz ile 7-hidroksimetotreksat (7-OH-metotreksat) oluĢur, bu 1 metabolit dihidrofolat redüktaza göre 200 kez daha düĢük afiniteye sahip olmasına rağmen, metotreksatın hücre içine alınımında, poliglutamilasyonda ve DNA sentezinin inhibisyonunda bir rol oynayabilir. 2,4-diamino-N-metilpteroik asit (DAMPA), barsaktaki bakteriyel karboksipeptidaz tarafından oluĢturulmaktadır. Ġntravenöz metotreksat uygulamasını takiben, idrardaki metabolitlerin sadece %6’sı DAMPA’dır. Metotreksat poliglutamilasyonu, hücre dıĢı metotreksat konsantrasyonu ile kararlı durumda olmayan, hücre içi ilaç birikimi ile sonuçlanır. Metotreksat ve doğal folatlar, poliglutamil sentetaz enzimi için yarıĢtıklarından, hücre içi metotreksat konsantrasyonunun artması, artmıĢ poliglutamat sentezi, ilacın sitotoksik etkisinin artması ile sonuçlanacaktır. Metotreksatın bildirilen terminal yarılanma ömrü, psöriazis veya romatoid artrit ya da düĢük doz antineoplastik tedavisi (< 30 mg/m 2) alan hastalarda yaklaĢık olarak 3 ila 10 saattir. Yüksek doz metotreksat alan hastalarda terminal yarı ömür 8 ila 15 saattir. Böbreklerle atılım baĢlıca eliminasyon yoludur ve verilen doza ve uygulama yoluna bağlıdır. Ġntravenöz uygulama ile uygulanan dozun % 80-90’ı 24 saat içinde idrarda değiĢmemiĢ Ģekilde atılır. Uygulanan dozun % 10’u veya daha az bir miktarda, sınırlı bir safra ile atılımı vardır. Endikasyonları: Antiromatik: EriĢkinlerdeki aktif romatoid artrit. Antipsöriatik: Diğer terapilerin yetersiz kaldığı, özellikle yaĢlılardaki ve özürlülerdeki yaygın kronik psöriazis. Sitostatik: Akut lenfoblastik lösemide idame tedavisi. Kontrendikasyonları: - Hamilelik ve laktasyon - Fibroz, siroz veya hepatit gibi önemli karaciğer fonksiyon bozuklukları - Kemik iliği hipoplazisi, lökopeni, trombositopeni, anemi gibi kan diskrazileri - Önemli böbrek fonksiyon bozukluğu - Aktif enfeksiyon hastalığı, immün yetmezlik sendromu bulgusu - Metotreksat’a aĢırı duyarlılık - Genel durum bozukluğu - AĠDS, psöriazis veya romatoid artrit tedavisi gören hastalarda kemik iliği baskılanması görülmesi. Uyarılar / Önlemler: Metotreksat, sadece antineoplastik kemoterapi kullanımında onkolojide deneyimli bir hekimin gözetimi altında uygulanmalıdır. Metotreksat, hematolojik depresyon, böbrek bozukluğu, peptik ülser, ülseratif kolit, ülseratif stomatit, diyare, zeka geriliği olan çocuklarda ve yaĢlılarda son derece dikkatle kullanılmalıdır. 2 Plevral efüzyonu veya karında asit bulunan hastalar, mümkünse tedaviden önce drene edilmelidir ya da tedavi kesilmelidir. Genellikle ilk bulgusu stomatit olan gastrointestinal toksisite semptomları, tedavinin kesilmesini gerektirir. Aksi takdirde tedaviye devam edilirse, hemorajik enterit veya barsak delinmesi nedeniyle ölüm meydana gelebilir. Metotreksat, fertilite azalması, oligospermi, adet düzensizliği ve amenoreye neden olabilir. Bu etkinin, ilacın kesilmesiyle geri dönüĢlü olduğu görünmektedir. Bunun yanında, metotreksat embriyotoksisiteye ve fetal defektlere neden olur ve düĢüklere sebep olabilir. Eğer eĢlerden biri metotreksatla tedavi ediliyorsa, tedavi sırasında ve tedavinin kesilmesinden sonra en az 3 ay hamile kalınmasından kaçınılmalıdır. Metotreksat tedavisine baĢlamadan önce ve bir dinlenim periyodunun ardından yeniden metotreksata baĢlamadan önce, hastanın hikayesi, fiziksel muayene ve laboratuvar testleri ile böbrek fonksiyonu, karaciğer fonksiyonu ve kan elemanları değerlendirilmelidir. Tedavi gören hastalara uygun gözlem yapılmalıdır, böylece olası toksik etkiler veya istenmeyen reaksiyon belirtileri saptanabilir ve en az gecikmeyle değerlendirilebilir. Metotreksat alan hastaların klinik yönden değerlendirilmelerinde ve izlenmelerinde aĢağıdaki laboratuvar testlerinin düzenli olarak yapılması esastır: tam hematolojik inceleme, idrar analizi, böbrek fonksiyon testleri, karaciğer fonksiyon testleri ve yüksek dozlar uygulandığında plazma metotreksat düzeyleri. Karaciğer fonksiyon testlerinde değiĢiklik olmaksızın, ortaya çıkabilecek karaciğer toksisitesi görünümüne dikkat edilmelidir. Karaciğer fonksiyon testlerinde veya karaciğer biyopsisinde önceden var olan veya tedavi sırasında herhangi bir anormallik ortaya çıkarsa, tedavi baĢlatılmamalıdır veya tedavi kesilmelidir. Böyle anormallikler, doktorun kararı doğrultusunda önerilen tedaviden sonraki 2 hafta içinde normale dönmektedir. Romatoid artritin plevropulmoner bulgusu literatürde bildirilmiĢtir. Romatoid artritli hastalarda, pulmoner sistemde metotreksata bağlı istenmeyen etki potansiyeli için özellikle dikkat edilmelidir. Öksürük veya nefes darlığı geliĢtiğinde, hastaların derhal doktorları ile temasa geçmeleri önerilmelidir. Metotreksata bağlı hemopoietik supresyon, aniden ve güvenilir dozajlarda da ortaya çıkabilir. Lökosit ya da trombosit sayılarında belirgin bir düĢme, ilacın derhal kesilmesini ve uygun destekleyici tedavi yapılmasını gerektirir. Yüksek dozlar, metotreksatın veya metabolitlerinin böbrek tubuluslarında birikmesine neden olabilir. Önlem olarak, fazla sıvı yüklemesi ve oral ya da intravenöz sodyum bikarbonat uygulaması (5 x 625 mg tablet, her 3 saatte bir) veya asetazolamid (günde 4 kez oral olarak 500 mg) ile idrarın alkalileĢtirilmesi önerilmektedir. Gebelik ve laktasyon döneminde kullanım Gebelik kategorisi X. Gebelik ve laktasyonda kullanılmamalıdır. Metotreksatın teratojenik olduğu gösterilmiĢtir. Dolayısıyla, tedavinin yararı, düĢünülen risklere ağır basmadıkça çocuk doğurma çağındaki kadınlara önerilmemektedir. Eğer antineoplastik endikasyon nedeniyle hamilelik sırasında kullanılırsa veya hasta ilacı alırken hamile kalırsa, fetusa verebileceği potansiyel zarar hakkında hastaya bilgi verilmelidir. Metotreksat anne sütüne geçmektedir, bu nedenle tedavi sırasında emzirilmemelidir. 3 Araç ve makine kullanımına etkisi: Bireysel duyarlılığa bağlı olarak hastanın araba kullanma veya bir makineyi iĢletme yeteneği bozulabilir. 4 Yan Etkiler / Advers Etkiler: En yaygın advers reaksiyonlar, ülseratif stomatit, lökopeni, bulantı ve abdominal rahatsızlıktır. Çok nadir olmasına rağmen, anaflaktik reaksiyonlar ortaya çıkmaktadır. Bildirilen diğer istenmeyen etkileri, göz iritasyonu, kırgınlık, aĢırı bitkinlik, titreme ve ateĢ, baĢ dönmesi, libido kaybı/impotans ve enfeksiyona karĢı direnç azalmasıdır. Genelde, yan etkilerin sıklığı ve ciddiyetinin dozla iliĢkili olduğu düĢünülmektedir. Deri: Eritematöz döküntüler, kaĢıntı, ürtiker, ıĢığa duyarlılık, pigmenter değiĢiklikler, alopesi, ekimoz, telenjektazi, akne, fronküloz. Psöriazis lezyonları, tedavi sırasında ultraviyole radyasyona maruz kalındığında Ģiddetlenebilir. Psöriatik hastalarda deri ülserasyonu bildirilmiĢtir. Hem radyasyonla, hem de güneĢ ıĢığı ile hasarlanmıĢ deride “recall” fenomeni bildirilmiĢtir. Tek vakalar halinde Stevens-Johnson-Sendromu ve epidermal nekroliz bildirilmiĢtir. Hemopoietik: Kemik iliği depresyonunun en sık bulgusu lökopenidir, ancak trombositopeni, anemi veya bunların kombinasyonlarından herhangi biri ortaya çıkabilir. Enfeksiyon ya da septisemi ve çeĢitli yerlerden kanamalar ortaya çıkabilir. Hipogamaglobülinemi bildirilmiĢtir. Sindirim sistemi: Mukoz membranların iltihabı (en sık olarak stomatit, diĢeti iltihabı, farenjit ve hatta enterit, intestinal ülserasyon ve kanama) meydana gelebilir. Nadiren intestinal mukoza üzerine metotreksatın etkisi malabsorbsiyona veya toksik megakolona yol açmıĢtır. Bulantı, iĢtahsızlık ve kusma ve/veya diyare de ortaya çıkabilir. Hepatik: Transaminazlarda geri dönüĢlü artıĢlar sıklıkla ortaya çıkmaktadır. Genellikle kronik uygulamayı takiben, karaciğer enzimlerinde belirgin yükselmeler, akut karaciğer atrofisi, nekroz, yağlı metamorfoz, periportal fibroz veya siroz ya da ölümle sonuçlanan karaciğer toksisitesi ortaya çıkabilir. Ürogenital sistem: Böbrek yetmezliği ve üremi, genellikle yüksek dozlarda metotreksat uygulamasından sonra ortaya çıkabilir. Vajinit, vajina ülserleri, sistit, hematüri ve nefropati de bildirilmiĢtir. Pulmoner sistem: Sıklıkla kanda eozinofili ile iliĢkili akut veya kronik interstisyel pnömoni ortaya çıkabilir ve buna ait ölümler bildirilmiĢtir. Oral ve intratekal uygulamadan sonra akut pulmoner ödem de bildirilmiĢtir. Pulmoner fibroz nadirdir. Plevra kaynaklı ağrı ve plevra kalınlaĢması içeren bir sendrom, yüksek dozlardan sonra bildirilmiĢtir. Romatoid artrit tedavisinde: Metotreksata bağlı akciğer hastalığı, tedavinin herhangi bir anında akut bir Ģekilde ortaya çıkabilen potansiyel olarak ciddi bir istenmeyen ilaç reaksiyonudur. Her zaman tam olarak reversibl değildir. Pulmoner semptomlar (özellikle kuru, prodüktif olmayan bir öksürük), tedavinin kesilmesini ve dikkatlice araĢtırılmasını gerektirebilir. Santral sinir sistemi: BaĢ ağrıları, sersemlik ve bulanık görme ortaya çıkmaktadır. DüĢük doz metotreksattan sonra, geçici olarak ince biliĢsel fonksiyonlarda bozukluk, mizaç değiĢimi veya alıĢılmadık kranyal duyumlar seyrek olarak bildirilmiĢtir. Afazi, hafif kas felci, hemiparezi ve konvülsiyonlar da yüksek doz uygulamalardan sonra ortaya çıkmıĢtır. 5 Metotreksat ile iliĢkili veya ona atfedilen osteoporoz, anormal eritrosit morfolojisi (genellikle “megaloblastik”), diyabet, diğer metabolik değiĢiklikler ve ani ölüm gibi ek reaksiyonlar bildirilmiĢtir. Metotreksatın tedavi sırasında veya ilacın kesilmesinden sonraki kısa bir süre içinde insanlarda üreme bozukluğu, oligospermi, adet düzensizliği ve amenoreye neden olduğu bildirilmiĢtir. Ek olarak, metotreksat insanlarda embriyotoksisite, abortus ve fetal defeklere neden olmaktadır. Bu nedenle üreme üzerine olası riskleri çocuk doğurma potansiyeli olan hastalarla tartıĢılmalıdır. BEKLENMEYEN BĠR ETKĠ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAġVURUNUZ. İlaç Etkileşimleri ve Diğer Etkileşmeler: Metotreksat immünosupresif aktiviteye de sahiptir, bu nedenle aĢılara karĢı immünolojik yanıt azalabilir. Ayrıca, tedavi ile aynı zamanda canlı aĢı kullanımı ağır bir antijenik reaksiyona neden olabilir. Plazma proteinlerine bağlı metotreksat, salisilatlar, sülfonamidler, difenilhidantoinler, tetrasiklinler, yüksek doz penisilin, kloramfenikol, sülfazol, doksorubisin, siklofosfamid ve barbitüratlarla yer değiĢtirebilir. Proteinlere bağlı olmayan daha yüksek metotreksat plazma düzeyleri, artmıĢ toksisiteye yol açabilir. Metotreksat aktif renal sekresyona uğrar. Aynı atılım Ģekline sahip diğer ilaçlarla etkileĢebilir ve bu da metotreksat plazma düzeylerinin artmasına neden olabilir. Probenesid ile birlikte verildiğinde metotreksatın dozu azaltılmalıdır. Vinka alkaloidleri, hücre içi metotreksat ve metotreksat poliglutamatları artırabilir. Nefrotoksik ve hepatotoksik potansiyeli olan ilaçlarla (alkol dahil olmak üzere azotiyopirin, retinoidler, sulfasalazin) birlikte kullanımından kaçınılmalıdır. Vitamin preparatları ve folik asit içeren oral demir preparatları metotreksata verilen yanıtı değiĢtirebilirler. Nonsteroidal antiinflamatuvar ilaçlar, metotreksatın renal klerensini bozabilir ve ciddi toksisiteye yol açabilirler. Nonsteroidal antiinflamatuvar ilaçlar ile birlikte kullanımında Ģiddetli kemik iliği depresyonu, aplastik anemi gastrointestinal toksisiteye neden olabilir. Orta ya da yüksek doz metotreksat tedavisi sırasında nonsteroidal antiinflamatuvar ilaçlar, metotreksat düzeyini yükseltip uzun süre yüksek dozda kalmasına neden olabileceği için (toksisiteyi arttırabilir) birlikte kullanılmamalıdır. Romatoid artrit tedavisi sırasında nonsteroidal antiinflamatuar ilaçların kullanımı tam olarak araĢtırılmamıĢtır ama bazı durumlarda, baĢlanmıĢ tedavi dikkatli gözlem altında devam ettirilebilir. Metotreksat serum düzeyleri etretinat ile artabilir ve birlikte kullanımlarıyla ağır hepatit bildirilmiĢtir. Trimetoprim/sülfametoksazol gibi folat antagonistleri ile beraber uygulanmasının, nadir vakalarda akut pansitopeniye neden olduğu bildirilmiĢtir. Kortikosteroidlerin, lösemik hücrelerin içine metotreksat giriĢini azalttığı bildirilmiĢtir. Uygulamadan 12 saat önce kortikosteroidler kesilmelidir. Deksametazonun, 6 metotreksatın hücre içine giriĢini etkilemediği bildirilmiĢtir. Fenitoin ve 5-FU aktivitesini azaltabilir. Metotreksat yiyeceklerle birlikte alındığında serum doruk noktası düĢebilir. Sütlü gıdalar metotreksat emilimini azaltabilir. Folatlar ilaca cevabı azaltabilir. Siklosporinler ve metotreksat birbirinin renal atılımını etkileyebilir bu da toksisitenin artması ile sonlanabilir. Metotreksat Ara-C den önce kullanıldığı zaman Ara-C nükleotidinin formasyonu artabilir ki bu Ara-C’nin aktivitesini arttırır. Kullanım Şekli ve Dozu: Tabletler yemeklerden 1 saat önce veya yemekten 1.5 – 2 saat sonra alınmalıdır Romatoid artrit ve psöriazis: Ürün dermatoloji, romatoloji ve iç hastalıkları uzmanları tarafından kullanılmalıdır. Psöriazis: Önerilen baĢlangıç dozu 12 saatlik intervallerle haftada 3 kez 2.5 mg’dır, alternatif olarak haftada bir kez tek doz 7.5 mg’dır. Romatoid artrit: BaĢlangıç dozu haftada bir kez, tek doz olarak verilen 7.5 mg’dır. Her iki doz rejiminde de terapötik etki genellikle altı hafta içinde elde edilir, sonraki 12 hafta veya daha fazla bir sürede hastanın durumunda iyileĢme görülür. Eğer 6–8 hafta içinde herhangi bir yanıt alınamazsa ya da toksik semptomlar görülmezse, doz haftada 2.5 mg’lık artıĢlarla adım adım artırılabilir. Genellikle haftalık en ideal doz, 7.5 – 16 mg arasındadır ve doz haftada 20 mg’ı aĢmamalıdır. Maksimum dozla 8 hafta içinde herhangi bir yanıt alınamazsa, metotreksat kesilmelidir. Terapötik etkiye ulaĢıldığında, idame dozu mümkün olan en düĢük doza düĢürülmelidir. En ideal tedavi süresi Ģu ana kadar bilinmemektedir, fakat ön veriler, baĢlangıçta ulaĢılan etkinin devam edilen idame dozuyla, en az 2 yıl sürdüğünü göstermektedir. Tedavi kesildiğinde semptomlar 3–6 hafta içerisinde geri dönebilir. Sitostatik: Metotreksatın oral uygulanması ile 30 mg/m 2’ye kadar olan dozlar mümkündür, daha yüksek dozlar parenteral olarak verilmelidir. Oral tedavi, haftada 20 mg/m2’ye kadar olan dozlarla, çocuklardaki akut lenfoblastik lösemi (ALL) idame tedavisi olarak, intravenöz uygulamayla ve intratekal MSS-profilaksisiyle birlikte kullanılabilir. Doz Aşımı ve Tedavisi: Kalsiyum leucovorin, metotreksatın hemopoietik sistem üzerine ani toksik etkilerini nötralize eden antidotudur. Oral, intramüsküler veya intravenöz bolus enjeksiyon ya da infüzyon Ģeklinde uygulanabilir. Kazara aĢırı doz alınma durumunda, metotreksatın verilen dozuna eĢdeğer veya daha yüksek dozda kalsiyum leucovorin, bir saat içinde uygulanmalıdır ve metotreksatın serum düzeyleri 10 -7 M’ın altına düĢünceye kadar dozlamaya devam edilmelidir. Kan transfüzyonu ve böbrek diyalizi gibi diğer destekleyici tedaviler gerekebilir. 7 Saklama Koşulları: 25C altındaki oda sıcaklıklarında saklayınız. Çocukların göremeyeceği ve eriĢemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız. Ticari Takdim Şekli ve Ambalaj Muhtevası: Her biri 2.5 mg metotreksat içeren 50 tablet Piyasada Bulunan Diğer Farmasötik Dozaj Şekilleri: Methotrexat “Ebewe” 50 mg; 5 ml’lik 1 flakon Methotrexat “Ebewe” 500 mg; 5 ml’lik 1 flakon Ruhsat sahibi Liba Laboratuarları A.ġ. Otağtepe cad. No.5 Kavacık-Anadoluhisarı Ġstanbul Ruhsat tarih ve No: 22.05.2007–122/60 Üretim Yeri: EBEWE Pharma Ges.m.b.H. Nfg. KG A-Unterach, Avusturya REÇETE ĠLE SATILIR Prospektüs onay tarihi: 07.06.2007 8