C. Senatosu B : 34 Meclisi : 1/334; C. Senatosu : 1/668) (S. Sayısı : 968) 20. — 1980 yılı Boğaziçi Üniversitesi Bütçe Ka­ nunu Tasarısı ve Bütçe Karma Komisyonu Raporu. (M. Meclisi : 1/321; C. Senatosu : 1/655) (S. Sayısı : 955) BAŞKAN — Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin görüşülmesine kaldığı yerden devam ediyoruz. Sayın Komisyon? Hazır. Sayın Bakan? Hazır. Söz sırası AP Grubu adına Sayın Sadık Batum' da; buyurunuz. Sayın Batum, sizin grubunuz da Divana verdiği bir yazı ile iki sözcüsünün konuşacağını beyan et­ miştir. Grubunuza ayrılan süre 60 dakikadır, bunu gözönünde bulundurmanızı rica ediyorum. Buyurun efendim. AP GRUBU ADİNA SADİK BATUM (İstan­ bul) — Milli Eğitim Bakanlığı bütçesini görüşüyoruz. Öyle bir bakanlık ki, Türkiye'de en büyük insangücüne sahip, 400 bini aşkın öğretmen, müdür, idareci ve müstahdem kadrosu. Bütçenin 77 milyarlık dili­ minde c/c ll'ini almış bir bakanlık. Fevkalade ehem­ miyetli, fevkalade büyük bir bakanlık müzakeresi yapıyoruz. Kuşuksuz bütün bakanlıklar; bütün uğraş insan­ lar içindir. Bir tek müstesnası var. Milli Eğitim Ba­ kanlığı, insan için uğraşı yanında, insanı yapmış suje. Milli Eğitim Bakanlığı hakkında konu, insandır, insan yetiştirmektir. Yine başka bir deyimle Türki­ ye'nin geleceğini bugünden yoğurmak demektir Milli Eğitim Bakanlığı. Daha Büyük Millet Meclisi Hükümeti zamanın­ da Yunanlılar Eskişehir'e geldiği zaman 1920 yılının (hatırımda kaldığına göre) 23 - 25 Nisanında 3 nu­ maralı Kanunla İcra Vekilleri Heyeti kurulmasına karar verilmiş ve 3 numaralı Kanunun içinde Milli Eğitim Bakanlığı baş sıralardan birini almış. Ordu, bütün Türk Milleti milli mücadele içersindedir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin kurduğu ilk bakanlıklardan biridir Milli Eğitim Bakanlığı. Milli Savunma Bakanlığı ne kadar ehemmiyetli görüldüyse Milli Eğitim Bakanlığı da o kadar ehem­ miyetli görülmüş. Hani, Milli Eğitim Bakanlığında ilk öğretime anabütçenin yüzde şu kadarı verilmiş, tekniköğretime bu kadarı verilmiş; acaba bütün eği­ tim sistemi içerisinde hangi modeli destekleyelim ve hangi modeli uygulayalım? Bunların hepsi elbet tar­ tışma konusu yapılmak lazım gelir. 9 . 2 . 1980 O : 2 Sayın Kaplan sabahleyin fevkalade güzel, boyut­ lu bir eğitim teşrihi yaptı diyebiliriz. Bunların yanın­ da acaba eğitimde üniversiteye mi ağırlık vermek la­ zım gelir, yoksa ilk eğitime mi ağırlık vermek lazım gelir? Eğitimde insangücünü eğitmek için modelleri tepeden mi almak lazım, tabandan mı almak lazım gelir tartışılır. Ama bakıyoruz daha Milli Mücadele devrelerinden bugüne milyarlarca lira, binlerce in­ san, binlerce insan, binlerce insan... Bugün eğitimde elimizde kalan ne? Onun muhasebesini de yapmak mevkiinde olduğumuza bu sabah Sayın Halk Par­ tisi Grubu adına konuşmaları gördüğümüz zaman, bir kere daha inandık. Bu kadar sene uğraştan son­ ra hangi özü oluşturmuşuz ve bugün okullarda, mek­ teplerde hangi düzeydeyiz? Bunu elbet bu kürsüde tartışma konusu yapmak lazım gelecektir. Öyle bir sistem olmuş ki, öğrenciler öğretmenle­ rini saymaz olmuş, okullar birer silah yuvası haline dönüşmüş, askerler arkadan vurulur ve öğretmenler öğrencilerinin arkasına gizlenerek, öğrencileri ateş hattına süren bir ortam içinde yaşadık; geliyoruz ve bugün 14 Ekimden sonra yine Türkiye'de milli eği­ timin özünden bahsediyoruz... Sayın senatörler; Bir yargıya iştirak etmemeye imkân yok. Sayın Mehmet Sönmez sabahleyin söyledi. Eğitim Bakanı öğretmenleri sürerse, Eğitim Bakanı 67 ilin 64'ünün milli eğitim müdürünü değiştirirse ve Eğitim Bakanı 166 tane müdür yardımcısını hiç bir sebep yokken sürebilmiş olursa o Türkiye'de eğitim ciddi ellerde değil demektir. Kelimeyi başka bir anlamda söyle­ mek lazım gelirse, eğitim siyasetin elinde oyuncak olmuş demektir. Bir bakan Şubat ayının iki günü içerisinde 64 tane milli eğitim müdürünü alırsa ve yine bir bakan Şubat ayının iki günü içerisinde 166 tane müdür yardımcısını alırsa ve yine bir bakan 10 700 küsur öğretmeni kış demeden, yaz demeden sürerse,, o eğitim ciddi ellerde değil demektir. Yalnız bu deyişte bir imza hatası vardır. Arka­ daşımız «Eğitim Bakanı» dediği için, o Eğitim Ba­ kanını da burada söylemek lazım. Altında imza; 64 tane milli eğitim müdürü 1978 Şubatının 14 ile 21 arasında, 10 700 öğretmen sürülür ve altında Sayın Necdet Uğur'un imzası olursa, bazı meselelere haki­ katen daha başka gözle eğilmek lazım gelir. Hani ar­ kadaşlarımız bunu iki aylık Adalet Partisi eğitimine yönelik olarak söylüyorlarsa biz de döner, «O za­ manlar neredeydiniz?» diye sormak hakkına sahip oluruz. 35 —