T. B. M. M< fi: 36 sıralarından alkışlar) Her ne pahasına olursa olsun, ihracatı artırma anlayışı esas tutuknuştur. İhracatın artırılması ve dış ticaret açığının kapatılması kuşkusuz hepimizin ortak arzusudur ve bu doğajl karşılanmalı­ dır. Fakat, hemen belirtmek isterim ki, birkaç ayrıca­ lıklı şirketin kazanç sağlaması için topluma ve ülkeye ağır ve adil olmayan yüklerin bindirilmesi ve bunun­ da «İhracatı teşvik» adı altında yapılması kabul edi­ lemeyecek bir davranıştır. ANAP iktidarının izlediği dış ticaret politikası­ nın son derece 'büyük ve sakıncalı maliyetleri vardır. Bunlardan önemli gördüklerimizden bazılarına dik­ katlerinizi çekmek istiyorum. İhracatçılara vergi ia­ desi», «Düşük faizli ihracat kredisi» vesair adlar altında çok büyük sübvansiyonlar verilmektedir. Bu sübvansiyonlar devlet kaynaklarından finanse edil­ mektedir. Yurt dışında çalışan bir işçimizin normal yollarla ülkeye gönderdiği bir dolara cari döviz kuru üzerinden söz gelimi 400 lira ödeniyorsa, ihracatçının getireceği dolara Devlet, vergi iadesi ve diğer teş­ vik önlemlerinin maliyetini de katmak suretiyle 400 + 100, yani 500 lira gibi daha yüksek bir bedel ödemek durumunda bırakılmıştır. İhracatçının vergi iadesi adı altında aldığı bu fark aslında bir rant gelirinden, ha­ vadan sağlanmış gelirden başka bir şey değildir. Oysa üretime katkısı olmayan bu tür spekülatif kazanç yollarının tıkanması bir bakıma toplumsal adaletin de zorurdu bir gereğidir. Üstelik bu durum hayalî ihracat olarak adlandırılan saptırmalarla dev­ let bütçesine lüzumsuz külfetler yüklediği gibi ihracat gelirlerini de gerçekte olduğundan daha büyük göste­ rerek şişirmektedir. Bu tür hayalî ihracat olaylarını basından hepimiz izledik. Bu iktidarın ihracat politi­ kasının devlet bütçesine ve dolayısıyla bü bütçeye vergileriyle katılan vatandaşlarımıza getirdiği yükler­ den bir tanesidir. Devlete ve yurttaşlarımıza bu yükü taşıtmaya hiç kimsenin hakkı olmamak gerekir. (HP sıralarından alkışlar, ANAP sıralarından gürültüler) BAŞKAN — Sayın Bozkurt, bir hususu istirham ediyorum, Konuşurken bakanlara veyahut da Başba­ kana değil, Genel Kurula hitap edin. M. TURAN BAYEZİT (Kahramanmaraş) — Sa­ yın Başkan, sağa sola bakamaz mı? BAŞKAN — Buyurun devam edin. ONURAL ŞEREF BOZKURT (Devamla) — Sa­ yın Başkanım, Genel Kurula hitaptan başka bir yol izlediğimi zannetmiyorum. Eğer siz öyle bir zehaptaysanız, önce bana atfettiğiniz hareketin gerçek olup olmadığını ve neden bunu söylemek lüzumunu duy— 113 8 s 12 , 1984 0: 2 duğunuzu da sizin takdirlerinize arz ediyorum efen­ dim. BAŞKAN — Karşılıklı sataşmalara meydan verme­ mek için arz ediyorum efendim. Devam edin, devam edin efendim. ONURAL ŞEREF BOZKURT (Devamla) — De­ ğerli arkadaşlarım, öte yandan sık sık yapılan deva­ lüasyonlar ve açıktan verilen vergi iadeleri ihracatçı şirketlerin ihracat fiyatlarını yurt içi fiyatların çok altına indirmelerine ve hatta kendi aralarında reka­ bete girişmelerine bile yol açmaktadır. Türk lirasının yabancı paralar karşısında her gün değer kaybetmesi. sonucunda ithal ettiğimiz malların fiyatlarının da sü­ rekli arttığını göz önüne alırsak ortaya acı bir ger­ çek çıkmaktadır. Dış ticaret hadlerinin sürekli olarak aleyhimize gelişmesi, ihraç malları fiyatlarının ithal malları fiyatlarına oranını gösteren bu endeks son yıllarda düşmektedir. 1973 yılı baz alındığında, yani 1973 yılındaki ihraç fiyatları endeksinin ithal fiyat­ ları endeksine oranı 100 olarak kabul edildiğinde, dış ticaret hadleri 1979 yılında 72,3 *e düşmüş, ondan son­ raki 5 yılda ise 29,2 puan birden gerileyerek yüzde 43,1'e düşmüştür. Tekrar arz ediyorum; dış ticaret hadleri... (ANAP sıralarından «Ne gereği var?» ses­ leri) Altını vurgulayarak tekrar etmek lüzumunu hisset­ tim, onun için arz ediyorum değerli milletvekilleri. Dış ticaret hadleri 1979 yılında 72,3'e düşmüş, on­ dan sonraki 5 yılda ise 29,2 puan birden gerileyerek 43,1'e düşmüştür. HAYRETTİN ELMAS (İstanbul) — Anlaşılma­ dı, bir daha tekrar et. ONURAL ŞEREF BOZKURT (Devamla) — İh­ tiyaç varsa onu da yaparım. BAŞKAN — Devam edin efendim, devam edin. ONURAL ŞEREF BOZKURT (Devamla) — De­ ğerli arkadaşlarım, bu gerilemenin anlamı çok açıktır, bir daha tekrar etmek isteyen arkadaşlarımın da özel­ likle dikkat etmesini isteyerek, arzu ederek devam ediyorum; bu gerilemenin anlamı çok büyüktür. Tür­ kiye aym miktarda ihracattan 1984 yılında, 1973 yılın­ da elde ettiği ihracat gelirinin yarısından daha az bir gelir elde edebilmektedir. Bu, bir başka deyişle ihraç mallarımızın fiyatı son 10 yılda yarı yarıya düşmüş demektir. Bu durumu ithalat açısından da tersiyle ifade etmek mümkündür. Aynı miktarda ithalat için Türkiye 1984 yılında, örneğin 1983'te ödediği ithalat bedelinin iki katından fazla para ödemek durumunda kalacaktır. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın, açıkça görünen odur ki, ihraç mallarımızın fiyatı son yıllar-