M. Meclisi B : 89 20 . 4 .1967 O : 1 giriş kapısında böyle bir

advertisement
M. Meclisi
B : 89
giriş kapısında böyle bir depozit akçesinin alın­
masını talebetmişizdir. Bu depozit akçesi Türki­
ye'ye girişte gümrük kapılarına tevdi edilsin, çı­
karken de kendilerine iade edilsin denmiştir.
Gümrük ve Tekel Bakanlığıyla yaptığımız bu
çalışmalar müspet bir anlayışın içinde devam et­
mektedir. Yoksa triptik anlaşması, Hükümet
eden arkadaşların keyfî ortaya çıkarmış olduk­
ları bir anlaşma değildir, Hükümetimizden evvel­
ki Hükümetler zamanında konulmuştur ve bir
gerçeğin ifadesini cevaplamak bir gerçeğe cevap
vermek için konulmuştur.
Sayın Ali Cüceoğlu zannediyorum ki bir hu­
susu birbirine karıştırmış olacaklar, eğer yan­
lış tesbit etmedi isek, diyorlar ki, «Turist pasa­
portuyla Avusturya kapısına gidenler orada bu
işi meslek ittihaz etmiş olan şahıslar tarafından
isviçre veya Almanya'ya aktarılmaktadır.» Doğ­
rudur. Evvelâ ifade edeyim ki, turist pasapor­
tuyla gitmek hususunda Hükümetimizi şöyle
bir tedbirin içerisinde bulunmaktadır: Dışa­
rıya işçi göndermeyi meslek ittihaz etmeye
çahşan bâzı müesseseler Türkiye'de bâzı beyan­
nameler dağıtmak suretiyle, «Sizleri kısa süre
içerisinde dışarı 'göndereceğiz, bize bu konu­
da müracaat ediniz, şu miktar parayı da de­
pozite olarak müessesemize yatırınız» demek
suretiyle, bu fevkalâde samimî ve sâf
insan­
ları bir otobüse bindirerek Viyana kapdarma
kadar getirmekteler, ondan sonrada getirenle­
rin hiçbirisi orada bulunmayıp bir başka yere
dönmekteler. Bu kapılarda kalan insanlar da
elbette turist pasaportuna istinaden gelmiş ol­
duğundan dolayı Avusturya Hükümeti tara­
fından geriye gönderilme mecburiyeti ile karşı
karşıya bulundurulmakta... Bunun bir başka
şekli yok.
Yapılan şey şu olmuştur: Turistik pasapor­
tu ile (gidenlerin, pasaportlarına >bir şey işlen­
meye başlanmıştır, denmiştir ki, tur'st pasa­
portu ile iştirak etmektedir, işçi değildir, iş ala­
maz. Bu todıbiri almıak mecburiyetindeyiz.
Aksi halde turist pasaportu ile gidenlerin ora­
da hangi kötü şartlar içerisinde yaşadıklarını
tesbit etmemize imkân olmadığı gibi, tedbirle­
rini de almamıza, önlememize imkân " yoktur.
Bunu meslek haline getirmiş olanlar vardır,
Son 1966 yılı içinde yapmış olduğumuz çalış­
malarda bu tarz dışarıya işçi şevkini meslek
20 . 4 .1967
O : 1
haline getirmiş 85 müessese veyahut şahıs tes­
bit edilmiş ve mahkemelere verilmiştir. 3008 sat*
vılı îş Kanunu 1936 senesinde düşünülmüş,
o tarihte yürürlüğe girmiştir. Dışarıya bir gün
işçi: gönderilmesi keyfiyetinin mevzuubahis
olup olmıyacağının o tarihte bilinmesine imIkân 'olmadığı için dışarıya bçı gönderen bir
şahsın karşılığında uyrıyacağı cezai müeyyide
25 lira para eczası... Bu sebepten defasında dı­
şarıya işçi gönderip 25 lira para cezasını ver­
meye âmâde olan şahıslar turist pasaportu
adı altında dışarıya rahatlıkla- işçi göndermek­
te ve oralarda bu isçileri kendi perişan hayat­
ları içinde bırakmaktadırlar.
Aziz dostum, îş Kanununun Meclisteki mü­
zakerelerine zaman zaman siz de iştirak etti­
niz, zannediyorum son celselerinde bulunmadı­
nız, orada İş ve İşçi Bulma Kurumu aracılığı.
dışında arac;lıkta bulunan şahıslara cezai müey­
yide olarak para cezasının dışında hapis ceza­
sını da getirmişizdir. Bu Kanun Meclisten çık­
mıştır.
Sayın önerge sahibe, «Hrıstiyanlık propa­
gandası yapılıyor.» dedi. Bu bir vakıa. Yalnız
hrısti yanlık propagandası yapılmıyor, bunun
dışında Anayasamızın reddettiği, sosyal yapı­
mızın reddettiği diğer ideolojik tesirler de de­
vamlı surette işçilerimiz üzerinde tesirlerini
artırma şeklinde bir kampanyaya girme gayre­
ti içinde yapılmaktadır. Buna karşılık Türk
Hükümeti nasıl b'r kampanyanın içerisine -girmintir, şeklindeki hususu belirtmek için de
oraya gönderilen aydın din adamları tarafın­
dan, yine yanlış 'tesbit etjmeniıYi3caı, 2,5 marka
satılan bir kitaptan bahsetmişlerdir. Sayın Ali
Cüceoğlu'na b'r hususu belirtmek isterim, ora­
da yaşı yan arkadaşlarımızın her türlü muzır
cereyanlardan korunmaları hususunda Türk
danış bürolarının 1966 senesi Mart ayında ak­
tif 41 derneğine gönderilen kittaplar içinde
14 000 adedi münhasıran muzır cereyanlar ve
hırıstiyanlık propagandasının karşısında alın­
ması lâzımgelen tedbirlerin neler olabileceğine
dair kitaplardır. Bunlar kâfi clmıyabilir, bun^
lar kâfidir artık, mesele bitmiştir iddiası için­
de değiliz. Bunlar kâfi değildir ama, şunu ha­
tırlatmak isterim ki, bu çalışmalar 1965 senesi­
nin sonu, 19.66 Bcnesinin başından itibaren
yapılmaya başlanmıştır. Hâdiselerin ıbaşlan-
— 311 —
Download