MS-020 187 Vektörle Mücadele ve İlaçlama İşinde Çalışan İşçilerde DNA Hasarının Comet Tekniği Kullanılarak Araştırılması Erkan Aydoğanoğlu, Seher Karslı Çeppioğlu, TürkanYurdun Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı, İstanbul, 34668, Türkiye, erkanaydoganoglu@gmail.com Pestisitler dünyada en çok kullanılan kimyasal maddelerdir. En fazla kullanım alanı tarım zararlılarına karşı olmakla birlikte, insan sağlığı açısından önemli olan sivrisinek ve karasineklerle mücadelede de kullanılmaktadırlar. Pestisitlerin mutajenik, karsinojenik ve teratojenik etkilere sahip olduğu çalışmalarla gösterilmiştir. Piretrinler, bazı Chrysanthemum cinerariaefolium veya Pyrethrum cinerariaefolium bitkisi çiçeklerinden elde edilen insektisidal etkili bileşiklerdir. Günümüzde stabil bileşikler olan organofosfat ve organoklorlu bileşiklerin yerini almıştır. Güvenli olmaları nedeniyle evde, bahçede ve halk sağlığı ile ilgili problemlerin giderilmesinde bu bileşikler sıklıkla kullanılan maddelerdir. Toksisitesini sodyum, klorür ve kalsiyum kanallarını bloke ederek gösterir. Bu çalışmada İstanbul İlinde yaz aylarında vektörle mücadele ve ilaçlama işinde çalışan işçilerde, kullanılan piretroidlere bağlı in vivo olası DNA hasarı, alkali comet tekniği (Tek-Hücre Jel Elektroforez= SCGE) ile araştırıldı. İşçilerin sivrisineklerle mücadelede karşılaştıkları piretroidler: tetrametrin (1.25 g/L), sumithrin (=d-fenotrin, 250 g/L), piperonil butoksid (250 g/L) karışımı ile kene mücadelesinde karşılaştıkları piretroid D-sipermetrin (100 g/L) pestisitleridir. Piretroidlerin genotoksik etkileri, ortalama toplam comet skorları (TCS) esas alınarak ve SPSS (ver. 17) istatistik programı kullanılarak Mann-Whitney U-testi ve Pearson korelasyon testi ile değerlendirildi. Alkali comet tekniği, tek hücre düzeyinde DNA hasarının belirlenmesinde kullanılan hassas, uygulanması kolay, az örnek hacmi kullanılarak çalışılan, özel cihaz ve kimyasal madde gerektirmeyen bir genotoksisite testidir. Alkali comet tekniği ile DNA’da tek zincir kırıkları, alkali labil bölgeler ve oksidatif baz hasarını tespit etmek mümkündür. Çalışmada, heparinli tüplere alınan kan örneğinden lenfositler histopaque 1077 yardımıyla ayrıldı. Agaroz içerisine gömülen hücreler lam üzerine yayıldı ve lizis tamponu içerisinde bekletilerek hücre zarları parçalandı. Daha sonra, elektroforez uygulanarak DNA’nın anoda göçü sağlandı. Etidyum bromür ile boyanan hücreler, floresans mikroskobu kullanılarak DNA hasar derecesi yayılma durumuna göre göz ile sınıflandırılarak değerlendirildi [1]. Çalışmada gruplar arasındaki DNA hasarının istatistiksel analizi ortalama toplam comet skorları (TCS) kullanılarak değerlendirildi. Vektörle mücadele ve ilaçlama işinde çalışan işçiler (ortalama TCS=27.39±16.92, n=51) ile sağlıklı kontrol grubunun (ortalama TCS=9.36±6.18, n=39) DNA hasarları karşılaştırıldığında fark istatistiksel olarak ileri derecede anlamlı bulunmuştur (p=0.0001). Benzer şekilde, sigara kullanan gönüllülerde (>10 sigara/gün, ortalama TCS=28.83±19.39) TCS skorlarının sigara içmeyenlere (ortalama TCS=15.18±12.19) oranla istatistiksel olarak anlamlı düzeyde arttığı görülmüştür (p=0.0001). Bununla birlikte, yaş, cinsiyet ve ilaçlama işinde çalışma süresinin DNA hasar oranını değiştirmediği ve istatistiksel olarak anlamlı bir farka neden olmadığı belirlenmiştir (P>0.05). KAYNAKLAR [1] Singh, N. P., McCoy, M.T., Tice, R. R. and Schneider, E. L. Exp Cell Res 175, 184-191, 1988.