SERXWEBÛN May›s 2009 72 Toplumsal çöküfl çevresel çöküflü beraberinde getirdi Uygarl›k sisteminin yol açt›¤› temel sorunlardan biri, toplum-çevre iliflkisindeki kritik dengenin bozulmas›d›r. Toplumsal do¤a yaflam› ve gelifliminin uzun evresinde çevre ile uyumunda kritik dengeye hep ba¤l› kald›. Kendinden geliflimin dengeyi köklü de¤ifltirecek sapmalar›n görülmemesi do¤al geliflmenin de bir gere¤idir. Sistemler esas olarak birbirini y›karak de¤il, besleyerek geliflirler. Sapmalar olufltu¤unda sistem mant›klar› taraf›ndan afl›lmak durumundad›r. Uygarl›k bu anlamda toplumsal do¤a sisteminde bir sapma olarak karfl›m›za ç›kar. Her ne kadar uygarl›k sistemi diyorsak da, bu deyimin ancak propagandif bir de- Toplumsal do¤a yaklafl›k üç milyon y›ld›r devam ede gelen yaflam sürecinde bu tip felaketlere yol açmad›. Toplumla çevre sistemleri birbirini besliyordu. Uygarl›¤›n k›sa olan tarihinde patlak veren ekolojik krizler kâr amaçl› y›k›msal özüyle ilgilidir. Sadece kapitalist kâr de¤il, tüm uygarl›k süreçlerindeki afl›r› de¤er birikimleri her iki do¤an›n y›k›m›yla el ele yürümüfltür. Piramitler de bir birikimdir. Ama ne tür toplumsal y›k›mlar pahas›na gerçekleflti¤i az çok tahayyül edilebilir. Buna benzer say›s›z birikim çevre üzerine sürekli ilave yükler bindirdi. Toplumsal çöküfl çevresel çöküflleri beraberinde getirdi. Kapitalist modernitenin s›n›rs›z tekelci kâr yap›lanmalar› toplumun ve çevre ile dengesinin kald›ramayaca¤› a¤›rl›klar› biriktire biriktire sonunda ekolojik kriz “Ekolojik hareketin feministlerde oldu¤u gibi ideolojik netli¤e ihtiyac› vard›r. Örgüt ve eylemlili¤ini dar kent sokaklar›ndan tüm topluma kayd›rmas› gerekir. Ekoloji esas olarak k›r›n, köy-tar›m toplumunun, tüm konup, göç edenlerin, iflsizlerin, kad›nlar›n eylem k›lavuzudur. Demokratik modernitenin yeni infla çal›flmalar›nda ekolojinin önemli rol oynayaca¤›n› bütün aç›kl›¤›yla göstermektedir” ¤eri vard›r. Kendini gerçek toplumsal do¤a sisteminin yerine ikame etmek için uydurulmufltur. Sistem olana barbarl›k, göçerler, marjinal gruplar denilirken, toplumsal de¤erlerin s›rt›ndan asalakça beslenen flebekelere de uygarl›k sistemi ad› yak›flt›r›lm›flt›r. Nerden bak›l›rsa bak›ls›n savafllar, talanlar, y›k›mlar, k›r›mlar, tekeller, haraç ve vergiler uygarl›ksal geliflmenin ana belirtileri olup, gerçek barbarl›k olarak de¤erlendirmeyi hak ederler. Sürekli köy ve flehir y›k›mlar›, milyonlarca insan›n katledilmesi toplumun büyük ço¤unlu¤unun sömürü sistemi alt›na al›nmas› toplumsal do¤a sisteminin do¤al bir gere¤i olmay›p, ancak sapmas› olarak de¤erlendirilebilir. 5000 y›ll›k uygarl›k tarihi ayn› zamanda bu sapman›n geliflme ve büyüme tarihidir. Ekolojik felaketlerin en çok uygarl›¤›n geliflti¤i iddia edilen kapitalizm ça¤›ndaki patlamalar› bu sapma gerçe¤inin ret edilemez kan›t›d›r. ça¤›na girmifl olduk. Bunda endüstriyalizmin stratejik rolü belirleyici olmufltur. Fosil yak›tlara dayal› endüstrileflme ve modernizm bu belirleyicilikte esas etkendir. Ayr›ca fosil yak›tlar›n otomobildeki kullan›m› dolayl› olarak trafik felaketlerini, o da beraberinde zincirleme y›k›mlara götürebilmektedir. Böylece çevre felaketleri toplumsal felaketlere o da tekrar çevre felaketlerine dönüflerek zincirleme reaksiyon oluflmaktad›r. Kapitalizm ça¤›na rasyonalizm ça¤› denilmesi bu nedenle yanl›flt›r. Birikimin gözü kördür. Tüm birikim, tarihi boyunca çevre-toplum rasyonalitesiyle de¤il, bilakis körlükle hareket etti¤i sonuçlar›yla ortadad›r. Belki analitik olarak rasyonel olabilir. Ama çevrenin biricik zekâs› olan duygusal zekâ aç›s›ndan da analitik zekân›n tam bir körlük ve y›k›m zekâs› oldu¤u yeterince a盤a ç›km›fl durumdad›r. Daha önceki aç›l›mlar›m›za dayanarak, kent ve orta s›n›f›n iktidar oda¤› ol- malar›yla ivme kazanan afl›r› nüfus ve kent büyümeleri çevrenin kald›raca¤› olgular de¤ildir. Toplum do¤as› da bu olgulara dayanamaz. ‹ktidar ve devletin sermaye biriktirme süreciyle iç içe büyümeleri hiçbir toplum ve çevre dengesinin kald›rabilece¤i hacimler, a¤›rl›klar de¤ildir. Çevre ve toplumsal krizlerinin de iç içe ve süreklilik kazanmas› her iki alandaki tekelci büyümeyle ilgilidir. ‹ki kriz sistemi olarak birbirini beslemektedir. Tüm bilimsel tespitler bu sarmal›n elli y›l daha devam› halinde çöküflün sürdürülemez boyutlarda seyredece¤i konusunda hem fikirdir. Görülüyor. Fakat sermaye iktidar tekellerinin kör ve y›k›m karakteri, görmüyor, duymuyor, özü gere¤i böyle oluyor. Yeni hareketin ideolojik sorunlar› Çevre bilimci ve hareketinin nispeten yeni olan tarihi gün geçtikçe gelifliyor. Kad›n gerçe¤inde oldu¤u gibi olguya iliflkin bilim gelifltikçe bilinç, bilinç gelifltikçe hareket gelifliyor. Sivil toplumun en yayg›n hareket alan›d›r. Reel-sosyalistleri ve anarflistleri de gittikçe daha çok çekiyor. Sistem karfl›tl›¤›n› en çok hissettiren hareket konumundad›r. Tüm toplumu ilgilendirdi¤i için kat›l›mlar s›n›flar ve uluslarüstü bir nitelik kazanm›fl durumdad›r. Burada da hareket üzerindeki liberalist ideolojik hegemonyan›n izlerini yo¤unca görmek mümkündür. Liberalizm her toplumsal konuda oldu¤u gibi ekolojik sorunda da yap›sal özüyle ilgili yan› bast›r›p, teknolojiyi, fosil yak›tlar›, tüketim toplumunu sorumlu göstermeye çal›fl›yor. Halbuki tüm bu yan olgular kendi modernite sisteminin (sistemsizli¤inin) ürünüdür. Dolay›s›yla ekolojik hareketin feminist harekette oldu¤u gibi ideolojik netli¤e büyük ihtiyac› vard›r. Örgüt ve eylemlili¤ini dar kent sokaklar›ndan tüm topluma özellikle k›rsal köy-tar›m toplumuna kayd›rmas› gerekir. Ekoloji esas olarak k›r›n, köy-tar›m toplumunun, tüm konup, göç edenlerin, iflsizlerin, kad›nlar›n eylem k›lavuzudur. Demokratik modernitenin de temelini oluflturan bu gerçeklikler; yeni infla çal›flmalar›nda ekolojinin ne denli önemli rol oynayaca¤›n› bütün aç›kl›¤›yla göstermektedir.