T.C GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME ANABİLİMDALI FİNANSMAN BİLİMDALI SERMAYE YAPISI İLE EKONOMİK KATMA DEĞER İLİŞKİSİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Saeid BABAPOUR Tez Danışmanı Doç. Dr. Kürşat YALÇINER Ankara – 2008 T.C GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME ANABİLİMDALI FİNANSMAN BİLİMDALI SERMAYE YAPISI İLE EKONOMİK KATMA DEĞER İLİŞKİSİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Saeid BABAPOUR Tez Danışmanı Doç. Dr. Kürşat YALÇINER Ankara – 2008 ONAY Saeid BABAPOUR tarafından hazırlanan “ Sermaye Yapısı İle Ekonomik Katma Değer İlişkisi ” başlıklı bu çalışma, 03 / 03 / 2008 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği ile başarılı bulunarak jürimiz tarafından İşletme Anabilim / Finansman Bilim dalında Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir. İmza ……………….. Başkan Prof. Dr. Metin Kamil. ERCAN İmza ……………….. Doç. Dr. Kürşat YALÇINER ( Danışman) İmza ……………….. Doç. Dr. Ünsal BAN ÖNSÖZ Finans literatüründe sermaye yapısı, finans yönetiminin temel görevlerinden olan finansman politikası hakkında alınacak kararların sonucu olarak ortaya çıkmada, firmanın sermaye maliyetini ve dolayısıyla firma değerini etkilemektedir. Optimal sermaye yapısı oluşturmak firmalar için son derece önemli konulardan sayılmaktadır. Firma performansını değerlendirmek için çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Bunlardan birisi son yıllarda giderek daha fazla önem kazanmaya başlayan Ekonomik Katma Değer (EVA)’dır. Bu yönetimin çeşitli avantajları ve sakıncaları bulunmaktadır. Çalışmamızın konusu olan Sermaye Yapısı İle Ekonomik Katma Değer İlişkisi, söz konusu iki değişkenin birbiriyle ilişkisini açıklamağa yönelik bir çalışmadır. Bu çalışmanın hazırlamasında katkısını esirgemeyen danışman hocam, Doç. Dr. Kürşat YALÇINER’e desteğinden dolayı teşekkür ediyorum. Ayrıca, teşviklerini esirgemeyen ve trafik kazasında hayatını kaybeden değerli dostum Mehrdad’a yüce tanrıdan rahmet diliyorum. Ankara 2008 Saeid BABAPOUR ii İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ……………………………………………………………………………...i İÇİNDEKİLER ……………………………………………………………………...ii KISALTMALAR ……………………………………………………………………v TABLOLAR ………………………………………………………………………..vi ŞEKİLLER …………………………………………………………………............x GİRİŞ ………………………………………………………………………………..1 BİRİNCİ BÖLÜM SERMAYE YAPISI VE TEORİK YAKLAŞIMLAR 1.1. Firma Amacı ve Finansal Yönetimin Temel Politikaları…………………...4 1.2. Sermaye Yapısı ve İşletmelerde Kullanılan Kaynaklar……………………5 1.2.1. Öz Kaynaklar………………………………………………………………8 1.2.1.1. Hisse Senetleri………………………………………………………..9 1.2.1.1.1. Hisse Senetlerinin Özellikleri ve Sağladığı Haklar……………9 1.2.1.1.2. Hisse Senetleri Türleri………………………………………….10 1.2.1.2. Oto Finansman Kaynakları…………………………………………11 1.2.1.2.1. Yedekler…………………………………………………………12 1.2.1.2.2. Amortismanlar…………………………………………………..13 1.2.1.2.3. Karşılıklar………………………………………………………..14 1.2.1.3. Öz kaynakların Üstünlük ve Sakıncaları………………………….14 1.2.2. Yabancı Kaynaklar………………………………………………………16 1.2.2.1. Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar……………………………………16 1.2.2.1.1. Kısa Vadeli Ticari Kredileri…………………………………….16 1.2.2.1.2. Kısa Vadeli Banka Kredileri…………………………………...17 1.2.2.1.3. Finansman Bonoları……………………………………………18 1.2.2.1.4. Varlığa Dayalı Menkul Kıymet………………………………...18 1.2.2.1.5. Factoring………………………………………………………...19 1.2.2.1.6. Diğer Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar………………………..20 1.2.2.2. Orta ve Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar………………………....21 1.2.2.2.1. Orta ve Uzun Vadeli Krediler………………………………….21 1.2.2.2.2. Dövizli Krediler………………………………………………….21 iii 1.2.2.2.3. Tahviller………………………………………………………….22 1.2.2.2.4. Leasing…………………………………………………………..24 1.3. Kaynak Seçiminde Etkili Faktörler………………………………………….25 1.4. Sermaye Yapısı ile ilgili Yaklaşımlar……………………………………….30 1.4.1. Net Gelir Yaklaşımı……………………………………………………...30 1.4.2. Net Faaliyet Geliri Yaklaşımı…………………………………………...30 1.4.3. Geleneksel Yaklaşım……………………………………………………31 1.4.4. Modigliani-Miller Yaklaşımı……………………………………………..32 1.4.5. Günümüzde Geçerli Olan Yaklaşım…………………………………...36 1.5. Sermaye Maliyeti ve Kapsamı……………………………………………...41 İKİNCİ BÖLÜM DEĞERLEME YÖNTEMLERİ VE EKONOMİK KATMA DEĞER 2.1.İşletmenin Değerleme Yöntemleri………………………………………..44 2.1.1.Muhasebe Temelli ve Ekonomik Temelli Değerleme Yöntemlerinin Mukayesesi………………………………….45 2.1.2. Ekonomik Katma Değer (EVA)………………………………………46 2.1.2.1. EVA ve Finansal Yönetim Sistemi………………………………47 2.1.2.2. Ekonomik Katma Değerin Kapsamı…………………………….49 2.1.2.3. EVA’nın Artırılması………………………………………………..52 2.1.2.4. EVA’nın Hesaplanması…………………………………………..54 2.1.2.5. Kaldıraçlı ve Kaldıraçsız Şirketlerde EVA’nın Hesaplaması……………………………………………58 2.1.2.6.EVA İle İlgili Muhasebe Düzeltmeleri…………………………..64 2.1.2.7. EVA’nın Uygulama Süreci……………………………………….71 2.1.2.8. EVA ve Verimlilik………………………………………………….72 2.1.2.9. EVA’nın Sağladığı Avantajları…………………………………...76 2.1.2.10. EVA’nın Kısıtları…………………………………………………79 2.1.3. EVA ve Yatırılan Sermayenin Getirisi(ROIC) İlişkisi………………81 2.1.4. Pazar Katma Değer (MVA)…………………………………………..83 2.1.5. EVA, MVA ve Nakit Katma Değer İlişkisi…………………………...84 iv ÜÇÜNCÜ BÖLÜM SERMAYE YAPISI İLE EKONOMİK KATMA DEĞER İLİŞKİSİNİN TAHRAN MENKUL KIYMETLER BORSASINDA ANALİZİ 3.1. Konu İle İlgili Yapılmış Çalışmalar…………………………………………86 3.2. Araştırmanın Amacı………………………………….................................87 3.3. Araştırmanın Kapsamı………………………………………………………88 3.4. Araştırmanın Yöntemi……………………………………………………….93 3.4.1. Analiz Değişkenleri……………………………………………………...93 3.4.1.1. Bağımsız Değişkenler………………………………………………95 3.4.1.2. Bağımlı Değişkenler………………………………………………...95 3.4.2. Analiz modeli……………………………………………………………..96 3.5. Araştırmanın Sonuçları……………………………………………………...97 3.5.1. Taş ve Toprağa Dayalı, Metal Eşya Makine Gereçleri Sek Analizi...97 3.5.2. Taş ve Toprağa Dayalı Sektörün Analizi..………………………….100 3.5.3. Metal Eşya Makine ve Gereçleri Sek Analizi……………………….103 SONUÇ…………………………………………………………………………...108 KAYNAKÇA……………………………………………………………………...111 EKLER……………………………………………………………………………118 ÖZET……………………………………………………………………………...124 ABSTRACT………………………………………………………………………126 v KISALTMALAR CAMP Capital Asset Pricing Model – Finansal Varlıklar Fiyatlama Modeli CVA Cash Value Added – Nakit Katma Değer EBIT Earning Before Interest and Tax – Faiz ve Vergiden Önceki Kar EBITD Earning Before Interest, Tax and Depreciation – Faiz, Vergi ve Amortismandan Önceki Kar EPS Earning Per Share – Hisse Başına Kar EVA Economic Value Added – Ekonomik Katma Değer FIFO First In First Out – İlk Giren İlk Çıkar Yöntemi FVÖK Faiz ve Vergi Öncesi Kar LNOPAT Levered Net Operating Profit After Tax – Kaldıraçlı Şirketin Vergiden Sonraki Net Faaliyet Karı LIFO Last In First Out – Son Giren İlk Çıkar MVA Market Value Added - Piyasa Katma Değeri NOPAT Net Operating Profit After Tax – Vergiden Sonraki Net Faaliyet Karı ROIC Return On Investment Capital – Yatırılan Sermayenin Getirisi ROE Return On Equity – Öz sermaye Getirisi SMM Satılan Malların Maliyeti TMKB Tahran Menkul Kıymetler Borsası UNOPAT Unlevered Net Operating Profit After Tax – Kaldıraçsız Vergiden Sonraki Net Faaliyet Karı WACC Weighted Average Cost Of Capital – Ağırlıklı Ortalama Sermaye Maliyeti vi TABLOLAR Tablo 1: Klasik ve Değere Dayalı Gelir Tablosu……………………………... 51 Tablo 2: EVA Hesaplaması İçin Gelir Tablosu……………………………….. 56 Tablo 3: LNOPAT ve UNOPAT Hesaplaması İçin Gelir Tablosu……………59 Tablo 4: LNOPAT ve UNOPAT Hesaplaması………………………………....61 Tablo 5: EVA, MVA, CVA Kavramlarının Karşılaştırması…………………....85 Tablo 6: TMKB’de Yıllar İtibariyle Endeksler ve Bazı Oranlar……………….91 Tablo 7: Tahran Menkul Kıymetler Borsasının Aylık İşlem Hacmi………….92 Tablo 8: 2002 Yılı için, Taş ve Toprağa Dayalı ve Metal Eşya Sektörlerinin Birlikte Regresyon Analizi ……………………...........................97 Tablo 9: 2003, Taş ve Toprağa Dayalı ve Metal Eşya Sektörlerinin Birlikte Analizi……………………………………………………...97 Tablo 10: 2004, Taş ve Toprağa Dayalı ve Metal Eşya Sektörlerinin Birlikte Analizi…………………………………………………….98 Tablo 11: 2005, Taş ve Toprağa Dayalı ve Metal Eşya Sektörlerinin Birlikte Analizi ……………………………………………………..98 Tablo 12: 2006, Taş ve Toprağa Dayalı ve Metal Eşya Sektörlerinin Birlikte Analizi …………………………………………………....99 Tablo 13: 2002–2006, Taş ve Toprağa Dayalı ve Metal Eşya Sektörlerinin Birlikte Analizi……………………………………………………..99 Tablo 14: 2002, Taş ve Toprağa Dayalı Sanayide Analiz ………………....100 Tablo 15: 2003, Taş ve Toprağa Dayalı Sanayide Analiz .………………...100 Tablo 16: 2004, Taş ve Toprağa Dayalı Sanayide Analiz ………………...101 Tablo 17: 2005, Taş ve Toprağa Dayalı Sanayide Analiz…………………..101 Tablo 18: 2006, Taş ve Toprağa Dayalı Sanayide Analizi …………………102 Tablo 19: 2002–2006 Ortalaması için, Taş ve Toprağa Dayalı Sanayide Regresyon Analizi ………………………………………………….102 vii Tablo 20: 2002, Metal Eşya Makine ve Gereçleri Sanayide Regresyon Analizi………………………………………………………………103 Tablo 21: 2003, Metal Eşya Makine ve Gereçleri Sanayide Regresyon Analizi………………………………………………………………103 Tablo 22: 2004, Metal Eşya Makine ve Gereçleri Sanayide Regresyon Analizi………………………………………………………………104 Tablo 23: 2005, Metal Eşya Makine ve Gereçleri Sanayide Regresyon Analizi………………………………………………………………104 Tablo 24: 2006, Metal Eşya Makine ve Gereçleri Sanayide Regresyon Analizi………………………………………………………………105 Tablo 25: 2002–2006, Ortalaması için, Metal Eşya Makine ve Gereçleri Sanayide Analizi………………………………………...105 Tablo 26: Analiz Sonuçlarının Özeti…………………………………………..106 Tablo 27: 2002 Yılı Verileri……………………………………………………..118 Tablo 28: 2003 Yılı Verileri……………………………………………………..119 Tablo 29: 2004 Yılı Verileri……………………………………………………..120 Tablo 30: 2005 Yılı Verileri……………………………………………………..121 Tablo 31: 2006 Yılı Verileri……………………………………………………..122 Tablo 32: 2002-2006 Yılların Verilerinin Ortalaması………………………...123 ŞEKİLLER Şekil 1: Analiz Değişkenleri Grafiği……………………………………………..94 GİRİŞ Firmalar belirli bir amacı gerçekleştirmek için kurulurlar ve faaliyetlerini sürdürürler. Öncelerde firmanın temel amacı kar maksimizasyonu olarak tanımlanmıştır. Ancak daha sonra özellikle 1900’lı yılların ikinci yarısından itibaren, karın sübjektif bir kavram olduğu ifade edilerek, firmanın net bugünkü değerini maksimum kılmak ve hissedarların servetini artırmak firmanın temel amacı olarak kabul edilmiştir. Bu yüzden finans yönetiminin temel görevleri olan finansman politikası, yatırım politikası ve temettü politikası da söz konusu amaca uygun olmalıdır. Bilindiği gibi iş dünyasının temel ve önemli bir ihtiyacı sermayedir. Üretim, hizmet ve ticaret konusunda kurulan firmalar ihtiyaç duyulan varlıkları temin etmek için başlangıçtan bile sermayeye ihtiyaç duymaktadırlar. Firmalar faaliyetlerini genişletmek, kapasitelerini artırmak veya güncel teknolojiye uyum sağlamak için daha çok sermayeye ihtiyaçları vardır. Bu yüzden finansal piyasalar ve finansal araçlar gelişmiş ve firmalar sermaye ihtiyaçlarını çeşitli yöntemlerle temin etmektedirler. Kaynak ihtiyacı ilk önce öz kaynak ile temin edilmesi çabasına rağmen çoğu zaman öz kaynağın yeterli olmadığını ve yabancı kaynağın kullanımı kaçınılmaz hale gelmektedir. Öz kaynak ve yabancı kaynağın oranı sermaye yapısı içerisinde çeşitli firmalarda değişik olduğu ve buna bağlı olarak firmanın katlandığı sermaye maliyeti de değişmektedir. finansman politikası, firmanın kaynak yönetimi ve optimal sermaye yapısı oluşturmak demektir. Bu konu ile ilgili alınacak kararlar sermaye maliyetini, firma giderlerini, kar hâsılatını etkilemekte ve firma değer maksimizasyonunda yardımcı olmaktadır. Öte yandan firma faaliyetinde ne derecede başarılı sonuç elde etmesine bağlı firma değeri, başka bir değişle hissedarların servetleri artacak ve birikim sahiplerini yatırım yapmağa teşvik edecektir. Bu yüzden yatırımcılar, kredi verenler ve diğer ilgilenenler için, doğru ve ikna edecek bir şekilde firmanın performansını ve değerini bilmek ciddi bir konu 2 sayılmaktadır. Geçmişte bu sorunu gidermek için genel eksel muhasebe yöntemleri örneğin yatırım getirisi, hisse başına kar ve diğerleri kullanılmıştır ancak teorik olarak bu metotların değer maksimasyonu ile doğru şekilde bağlantısı olmamaktadır. Son yıllarda değere dayalı çeşitli değerleme yöntemleri gelişmiştir. Değere dayalı yönetim, başlangıçta işletme stratejisi ile hissedar değerinin fonksiyonel ve değer yaratan unsurlarını birleştiren kapsamlı bir performans ölçüm ve yönetim sistemi olarak, Ekonomik Katma Değer (Economic Value Added-EVA) çerçevesinde ortaya çıkmıştır. 2000’li yıllarda, söz konusu değerleme yöntemleri büyük bir gelişme göstererek tek boyutlu finansal bir ölçüm aracı olmaktan çok, gerçek bir performans değerlendirme sistemi haline gelmiştir. Sermaye yapısı ve EVA ilişkisini incelemekte olan bu çalışmanın birinci bölümünde; Önce, sermaye yapısının, firmanın izlediği finansman politikası içerisinde yer aldığı için, finansal yönetimin temel görevlerini açıklamağa çalışılmıştır. Sonra ise, işletmelerde kullanılan kaynakların çeşitleri ve her bir kaynağın diğerlerine göre üstünlük ve sakıncaları, kaynak seçiminde dikkat edilmesi gereken etkili faktörler incelenmiştir. Bu bölümde yer alan diğer konular sermaye yapısı ile ilgili teorik yaklaşımlar, Net Gelir Yaklaşımı, Net Faaliyet Geliri Yaklaşımı, Modigliani Miller ve Geleneksel Yaklaşım hakkında bilgi verilmiştir. Daha sonra kaynakların maliyeti, önemi ve hesaplama yöntemleri hakkında bahsedilmiştir. İkinci bölümde; çalışmanın diğer kavramsal boyutu EVA hakkında bahsedilmiştir. Bu bölümde firmanın değerleme yöntemleri, ekonomik temelli ve muhasebe temelli değerleme yöntemlerin mukayesesi, EVA’nın kapsamı, EVA’nın artırılması, hesaplaması, kaldıraçlı ve kaldıraçsız şirketlerde EVA’nın hesaplaması, uygulama süreci, gerçek EVA hesaplaması için gereken sermaye düzeltmeleri, avantajları ve sakıncaları, EVA ile MVA, CVA ve ROIC ilişkilerini açıklamağa çalışılmıştır. 3 Üçüncü bölümde; Sermaye yapısı ile EVA ilişkisi olup olmadığını kanıtlayan pratik uygulama, Tahran Menkul Kıymetler Borsasında işlem gören ve iki ayrı sektör de faaliyetlerini sürdüren toplam 32 şirket ve bu şirketlerin 5 yıl faaliyet süreci uygulama örneği seçilmiştir. (19 şirket taş ve toprağa dayalı sanayi sektörü ve 13 şirket metal eşya makine ve gereç yapımı sektörü) 2007 itibariyle Tahran Menkul Kıymetler Borsada işlem gören şirket sayısı 436’dir. Toplam piyasa değeri (337.748 Milyar Riyal) cari kur itibariye (1$=9200 Riyal) yaklaşık 40 Milyar ABD $’ı ve aracı kurum (Broker) sayısı ise 70’dir. Bu şirketler çeşitli sektörlerde örneğin gıda ve içecek, tekstil, kâğıt ürünleri, metal eşya, makine ve… Faaliyette bulunmaktadırlar. Firmaların sermaye yapıları ile Ekonomik Katma Değerleri arasındaki ilişki açıklayabilmek için, SPSS istatistik paket programı kullanılarak regresyon analiziyle belirlenmeye çalışılmıştır. BİRİNCİ BÖLÜM SERMAYE YAPISI VE TEORİK YAKLAŞIMLAR 1.1. Firma Amacı ve Finansal Yönetimin Temel Politikaları 1900’lu yılların başından itibaren firma karının maksimum kılması olarak ifade edilen firma amacı bu yüzyılın ikinci yarısından itibaren tartışmaya konu olmuştur. 1960 yılında Robert Anthony tarafından yazılan “The Trouble With Profit Maximization” isimli makalede firma amacı olarak karın sübjektif bir anlam taşıdığı ve tek başına bir anlam ifade etmediğini savunmuştur (Ercan, Üreten,2000:1). Günümüzde kabul görmüş olan firma amacı ise;” firmanın net bugünkü değerini ortaklar açısından maksimum kılmaktır”(Ercan,Üreten,2000:1). Bu temel amacı gerçekleştirmeye yönelik olarak finansal yönetimde üç temel politika geliştirilmiştir. a) Yatırım Politikası b) Temettü Politikası c) Finansman Politikası “Firmanın net bugünkü değerini ortakları açısından maksimum kılmak, fonların uygun varlıklara yatırmasına sıkı sıkıya bağlıdır”(Aksoy,1993:1). Yatırım politikası; firma kaynaklarının dönen varlıklar ile duran varlıklara yatırmasına ilişkin kararları kapsar. Dönen varlıklara ilişkin yapılan yatırım kararları işletme sermayesi kapsamında incelenmekte, uzun vadeli yatırım kararları ise sermaye bütçelemesi kararları kapsamında incelenmektedir. Yatırım kararları kapsamında, firmanın katıldığı kaynak maliyetinin minimum ve yatırımdan elde edilen getirinin maksimum olduğu yatırım alternatiflerine yatırım yaparak firmanın değerini artmak amaçlanır (Talu,1987:5). 5 Temettü politikası, firmanın elde etmiş olduğu kazançların temettü olarak hissedarlara finansmanında dağıtılması kullanmak üzere veya firmanın firmada yapacağı bırakması yatırımların kararlarını içerir (Weston,1996: 17).Temettü politikası kapsamında; hissedarlara nakit olarak dağıtılacak temettü (kar) miktarı, dağıtılan karların istikrarı, hisse senedi şeklinde temettü dağıtımı gibi konular yer almaktadır. Finansman politikasında, firma için en uygun finanslama karşımı veya sermaye yapısı seçimi söz konusudur. Finansman politikasında, en uygun sermaye yapısını oluşturarak yatırımların finansmanında kullanılan kaynakların maliyetini düşürüp firma değerini artırmağa yönelik bir politikadır (Ercan, Üreten,2000: 3). Bu üç politika birbiriyle bağımsız bahsedilmesine rağmen birbiriyle içten ilişkilidir. Bundan dolayı bu üç temel politikanın firma değeri üzerine olan etkisinin tek tek ele alınmasından ziyade üç politikanın optimum bileşimi ile firma değeri maksimum kılınacaktır. Teoride sermaye yapısındaki değişimlerin kaynak maliyetine ve firma değerine olan etkisi açısından Net Gelir Yaklaşımı, Net Faaliyet Geliri Yaklaşımı, Geleneksel Yaklaşım ve Modigliani-Miller Yaklaşımı olarak dört yaklaşım geliştirilmiştir. 1.2. Sermaye Yapısı ve İşletmelerde Kullanılan Kaynaklar Bilindiği gibi iş dünyasının temel ve önemli ihtiyacı sermayedir. Üretim, hizmet ve ticaret konusunda kurulan firmalar ihtiyaç duyulan varlıkları temin etmek için başlangıçtan bile sermayeye ihtiyaç duymaktadırlar. Firmalar faaliyetlerini genişletmek ve kapasitelerin artmak veya güncel teknolojiye uyum sağlamak için daha çok sermayeye ihtiyaçları olmaktadır. Sermaye kelimesi, bir firmaya mal ve hizmet üretmek üzere tahsis edilen ve bilânçonun aktifinde yer alan nakit, alacak, stok ve haklar ile sabit 6 varlıklardan meydana gelmektedir. Firmaya tahsis edilen bu mallar karşılığı pasifte, öz kaynak ve yabancı kaynak olarak yer almaktadır. Bu durumda, finansal açıdan sermaye dediğimizde bilânçonun pasif tarafı kastedilmektedir. Sermaye yapısı ise, firmaların bilânçosunun pasif tarafının yapısını ifade etmektedir. Bir başka ifade ile sermaye yapısı, firmaların faaliyetlerini sürdürebilmek için ihtiyaç duydukları yabancı kaynaklarının ve öz kaynaklarının toplamıdır. Firmalar genel olarak, ihtiyaç duydukları fonları başlıca iki kaynaktan sağlarlar. Bu kaynaklar yabancı kaynaklar ve öz kaynaklardır. Yabancı kaynak firma dışından sağlandığı halde, öz kaynak firma tarafından yaratılacağı gibi, firma dışından da sağlanabilmektedir (Akgüç,1998: 482). Firmaların sermaye yapıları, finanslama ile ilgili kararları yansıtmaktadır. Sermaye yapısı; içerisinde yer alan borç ve öz kaynak kalemlerinin ortaya çıktığı bir yapıyı açıklar. Bir firmanın finansal yapısının belirlenmesi, iki temel soruya cevap vermektedir; bu soruların birincisi, firmanın toplam kaynaklarının uzun vadeli ve kısa vadeli fonlar arasında nasıl dağıtılacağıdır. İkincisi ise, fonların meydana gelmesinde kullanılacak yabancı kaynak ne öz kaynak oranlarının ne olacağı sorusudur. Firmaların toplam kaynaklarının fonlar arasında nasıl dağıtılacağı, firmanın sahip olduğu varlıklarının yapısını incelemeği gerektirir (İçerli,1995:5). Uygulamada, firmaların sermaye yapıları birbirinden çok farklıdır. Ancak firmaların sermaye yapıları genel olarak aşağıdaki kalıplara indirgenebilir (Akgüç,1998:484). i. Yabancı kaynak / öz kaynak oranı dengeli, yabancı kaynaklar içinde kısa vadeli oranlar göreli olarak az, buna karışık uzun vadeli yabancı kaynakların ağırlığı fazla, öz kaynak içerisinde ödenmiş sermaye oranı yüksek, dağıtılmamış karlar göreli olarak düşük olan sermaye yapısı. 7 ii. Yabancı kaynak / öz kaynak oranı dengeli, yabancı kaynaklar ağırlıklı olarak kısa vadeli, uzun vadeli borç oranı düşük, öz kayak büyük ölçüde dağıtılmamış karlardan oluşmuş, ödenmiş sermayenin öz kaynak içindeki payı az olan sermaye yapısı. iii. Yabancı kaynak / öz kaynak oranı düşük, yabancı kaynaklar kısa vadeli, öz kaynak esas itibariyle dağıtılmamış karlardan oluşan sermaye yapısı. iv. Yabancı kaynak /öz kaynak oranı düşük, yabancı kaynaklar uzun vadeli, öz kaynak içinde dağıtılmamış karların payı daha fazla olan sermaye yapısı. v. Yabancı kaynak / öz kaynak oranı yüksek, yabancı kaynaklar esas itibariyle kısa vadeli, öz kaynakların büyük kısmı ödenmiş sermayeden oluşan sermaye yapısı. vi. Yabancı kaynak / öz kaynak oranı yüksek, yabancı kaynaklar genellikle kısa vadeli, öz kaynak içinde dağıtılmamış karların daha yüksek olduğu sermaye yapısı. Yukarıda genel kalıplardan da anlaşılacağı gibi, bazı firmalar finanslamada daha fazla yabancı kaynak kullanmaktadır. Yabancı kaynak kullanan firmalarda, borçların vade yapısı birbirinden farklılık göstermektedir. Ayrıca bazı firmalarda ödenmiş sermaye, öz kaynakların temelini oluştururken bazı firmalarda, dağıtılmamış karlar öz kaynakların büyük kısmını oluşturmaktadır. Firma kaynaklarını ister yabancı kaynaklardan oluştursun, isterse öz kaynaklardan oluştursun önemli olan en uygun sermaye yapısının oluşturulmasıdır. Firmalar, çeşitli finansman yolları arasında bir seçim yaparken amaç, sermaye maliyetini en düşük düzeyde tutmak, işletmeye sürekli olarak en iyi koşullarda yeni finansman ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumda tutabilmek, borçların faizini ve anaparanın vadesi gelince ödenebilmesin sağlamak ve işletmelerin yönetiminin yeni bir yönetici gruba geçmesini engellemektir (Hatip oğlu,1993:182). 8 1.2.1. Öz Kaynaklar Öz kaynak firmanın kuruluşunda ve faaliyet dönemi sırasında firmanın sahip olduğu veya ortaklar tarafından sağlanan kaynaklar şeklinde tanımlanabilir. İşletmeler kurulduktan sonra, yeni ortaklar alarak ya da hisse senedi ihraç ederek öz kaynaklarını artırmaktadırlar. Ayrıca işletme elde ettiği karlarını dağıtmayarak oto finansman yoluyla da öz kaynaklarını güçlendirebilir (Akgüç,1998:753). Öz kaynaklar firmalar için temel finansman kaynağı niteliğindedir. Öz kaynağı olmadan bir firmanın kurulması mümkün olmayıp aynı zamanda faaliyetlerini devam ettirilmesi de söz konusu olmaz. Hiçbir firma tamamen yabancı kaynaklarla kurulup faaliyetini devam ettiremez. Yabancı kaynaklar beraberinde risk getirdiğinden bu riskin güvencesi niteliğindeki öz kaynakların kullanılması gerekir (Fettahoğlu,1988: 70). Bu anlamda öz kaynakların çeşitli işlevleri bulunmaktadır. Bu işlevler üç grupta toplamak mümkündür. i. Firmanın kurulması ve faaliyetlerinin sürdürülmesini sağlar. ii. Firmaların gerek yabancı kaynak temininde gerekse ilave öz kaynakların temininde güvence oluşturur ve bu anlamda öz kaynaklar Garanti Kapitali olarak tanımlanmaktadır (Bayar,1972:4). iii. Ekonomide daralma olması ve dış kaynak temininin güçlenmesi halinde firmanın faaliyetlerinin devamlılığını sağlar (Altuğ, 1974:145). Görüldüğü gibi öz kaynak, ödenmiş sermaye ve dağıtılmayan karlardan meydana gelmektedir. Ancak bu ifade genel bir ifadedir çünkü öz kaynak kapsamı içinde, ödenmiş sermaye, kardan ayrılmış olan ve işletmede bırakılan kar yedekleri ile hisse senetleri ihraç primleri, yeniden değerlendirme değer artış fonları gibi sermaye yedekleri nitelendirilen kalemlerde yer almaktadır. 9 1.2.1.1. Hisse Senetleri Hisse senetleri finansal varlık niteliğini taşıyan ve sahibinin firmada mülkiyet hakkının göstergesidir. Firmanın hisse senedini yatırım yapan kişi, firmanın karında ortak olmaktadır. Kardan yararlanmak, firmanın karlı olması ve genel kurulun kararına bağlıdır (Teylor,2000: 58). Hisse senetleri, sermayesi paylara bölünmüş ve karşılığında pay senedi çıkarabilen sermaye ortaklıklarının yasal şekillere uygun olarak düzenledikleri belgeler olup, sermayenin belli bir oranını temsil eden ve sahiplerine o oranda ortaklık hakkı sağlayan kıymetli evrak niteliğine sahip menkul kıymetlerdir (Tükenmez,1998:986). Hisse senetleri belirli nominal değerle çıkarılmakta, işletmenin muhasebe defterlerinde ve bilançosunda bu değerle gösterilmektedir. Ortaklığın yönetimdeki oy hakkı ve dağıtılan kar payları bu değer üzerinden hesaplanmaktadır (Tecer, 1980:31). 1.2.1.1.1. Hisse Senetlerinin Özellikleri ve Sağladığı Haklar Hisse senetlerinin özellikleri ve sağladıkları haklar şu şekildedir; i. Hisse senetleri, sahiplerine ihraç eden firma üzerinde mülkiyet hakkı vermektedir. ii. Hisse senetleri, sahiplerine firma karından pay alma hakkını sağlamaktadır. iii. Hisse senedi satın alarak şirketin ortağı olan hak sahipleri, şirkete belirli bir oranda sahiptir. Ayrıca hisse senedi sahipleri, kendilerine tanınan tüm ortaklık haklarından yararlanabilirler (Şakar,1998:130). iv. Hisse senetleri sahipleri için belirli bir gelir garantisi veya tasfiye halinde bir öncelik söz konusu değildir. Ortaklık kar ettiği ve genel 10 kurulca kar dağıtımına karar verildiği sürece hisse senedi sahipleri kar payı alabilirler (Akgüç,1998). v. Hisse senetleri nominal değerlerinin altında bir fiyatla satılamazlar (Şakar, 1998:130). vi. Hisse senetleri kıymetli evrak niteliğindedir ve kıymetli evraklar için geçerli olan her türlü yasal özelliğe sahiptir (Tükenmez,1999: 988). vii. Hisse senetleri sahiplerine paylanan oranında oy kullanma hakkı verir. Böylece hisse sahipleri yönetime katılmaktadır (Tükenmez, 1999:988). viii. Hisse senedi sahipleri, işletmenin kayıtlarını inceleme ye ya da işletme faaliyetleri hakkında bilgi alma hakkına sahiptir. ix. Hisse senedi sahipleri, şirketin tasfiyesi halinde tasfiyeden pay alma hakkına sahiptir. x. Hisse senedi sahipleri, ortaklığın sermaye artırımına gitmesi halinde, yeni pay senetlerinin edinilmesinde öncelik hakkına (Rüçhan hakkı) sahiptir (Tükenmez,1999: 988). Yukarda sayılan özellikler ve haklar genel olarak hisse senetlerinin özellikleri ve sağladığı haklar olmakla beraber hisse senedi türlerine göre bu özellikler ve haklar değişmektedir. 1.2.1.1.2. Hisse Senedi Çeşitleri Hisse senetleri çeşitli kıstaslara göre türlere ayrılmaktadır. Bunlar tedavül kabiliyetleri açısından nama ve hamisine yazılı hisse senetleri, sermayeyi temsil yeterliliği açısından kurucu ve intifa senetleri, sahiplerine sağladığı haklar açısından ise adi ve imtiyazlı hisse senetleridir. i. Adi hisse senetleri: sahibine diğer hisse senedi sahiplerinden farklı bir takım haklar sağlamayan hisse senetleridir (Tükenmez,1999:990). Adi hisse senetleri özünde eşitlik ilkesinin olduğu 11 tüm hissedarların eşit haklara sahip olduğu hisse senetleridir. Bu tür hisse senetleri anonim şirketlerde öz kaynakları temsil ettiklerinden bu tür kuruluşlar için zorunlu bir finansman aracıdır. Adi hisse senetleri sahiplerine genel kurulda her pay için oy hakkı ile kar dağıtımı ve tasfiyede eşit pay alma hakkı sağlarlar. Kar payı elde etme açısından hiç bir sınırlama olmamakla beraber, ortaklığın tüm finansal sorumlulukları bu hisse senetlerine yüklenmektedir. Bu nedenle adi hisse senetleri yüksek verim sağlamakta ve yüksek finansal risk taşımaktadırlar (Sarıkamış,1998: 42). ii. imtiyazlı Hisse Senetleri: Şirketin esas sözleşmesiyle bazı paysenetlerine kar payı veya tasfiye halinde şirket varlığının dağıtılması ve diğer konularda imtiyaz tanınabilir. Bu tür pay senetlerine imtiyazlı hisse senetleri denilmektedir (Akgüç, 1998:758). İmtiyazlı hisse senedi ihraç eden şirket, imtiyazlı hisse senedi ihraç etmek ile yatırımcıya karşı bir dizi sabit ödeme taahhüdü altına girmektedir. Çünkü imtiyazlı hisse senedi sahiplerine genellikle sabit bir kar payı ödenmektedir, imtiyazlı hisse senetleri sahiplerine kar payı ödenmeden adi hisse senetleri sahiplerine kar payı ödemesi yapılamaz. Şirketin tasfiyesi halinde de imtiyazlı hisse senedi sahiplerinin adi hisse senedi sahiplerine göre önceliği vardır (Akgüç,1998:758). 1.2.1.2. Oto Finansman Kaynakları Oto finansman, firmanın kendi kendini finanse etmesi demektir. Oto finans diğer bir ifade ile firmanın elde ettiği karların bir kısmını dağıtmayıp firmada bırakmasından ortaya çıkmaktadır. Gerek oto finansman gerekse hisse senetleri ile finansman öz kaynak niteliğindedir. Ancak oto finansmanın diğer tüm kaynaklardan farkı firmanın kendi yarattığı kaynak olmasıdır. Oysaki gerek yabancı 12 kaynakla fon temininde gerekse hisse senedi ihracı yoluyla fon temininde dışarıdan bir fon akışı söz konusu olmaktadır. İşletmeler oto finansmanı açık ve gizli olmak üzere iki şekilde yapabilmektedirler. Açık oto finansman, elde edilen karın dağıtılmayıp, bireysel işletmelerde ve şahıs şirketlerinde sermaye hesaplarına alacak kaydedilerek ya da yedek akçe hesabına geçirilerek alıkonması sonucunda oluşmaktadır. Gizli oto finansman ise gizli yedek akçe oluşturulması işletmelerde yoluyla iktisadi sağlanmaktadır. varlıkların düşük Gizli ve yedek borçların akçe, yüksek değerlendirilmesi halinde oluşan, fakat öz kaynakların bir unsuru olarak bilânçoda gözükmeyen, bilânçonun aktif ve pasif kalemleri arasında saklı bulunan fazlalıktır (Zor,1996: 28). 1.2.1.2.1. Yedekler Firmaların dönem sonunda elde ettikleri kardan, gelecekte karşılaşılacak güçlükleri önlemek amacıyla ayrılan bölümlere yedekler denilmektedir. Başka kuvvetlendirmek, bir işletmenin ifade ile sürekliliğini yedekler, ve öz kaynakların büyümesini sağlamak, istetmenin sahipleri ile alacaklıların haklarının korunmasını sağlamak ve işletmenin faaliyetleri sonucu öz kaynaklarda meydana gelebilecek azalışları karşılamak amacıyla net karın işletmede alıkonan kısmıdır (Zor, 1996: 29). İşletmeler; i. Öz kaynakları artırarak firmanın finansal güçlenmesini sağlamak. ii. Firmanın gelecekte edebileceği zararlara karşı güçlü olmasını sağlamak. Ve iii. Başarısız dönemlerde istikrarlı kar dağıtımına olanak sağlamak. Yedekler sermaye yedekleri ve kar yedekleri olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. 13 1.2.1.2.2. Amortismanlar Amortisman kavramı kelime olarak, itfa, aşınma veya yıpranma payım ifade etmekte olup. İşletmelerde bir yıldan fazla kullanılabilen duran varlıkların, ekonomik ömrü boyunca uğradıkları değer kayıpları, aşınmalar ve yıpranmaları önlemek amacıyla belirli bir süre içerisinde yok edilmesi şeklinde tanımlanabilir (Kavak,1997:222). Amortisman ayrılması sırasında gider kabul edilmesine karşılık nakit çıkışı gerektirmez. Amortisman nakit çıkışı gerektirmeyen bir gider olmasının yanında nakit çıkışını engelleyen ve nakit girişi de sağlayan bir oto finansman kaynağıdır. Amortisman gider olarak yazıldığından karları düşürmekte ve ödenen vergi tutarının dana az olmasını sağlamaktadırlar. Böylece amortisman nakit çıkışını azaltarak fon ihtiyacının azalmasını sağlarlar. Diğer taraftan amortisman nakit girişi sağlayan bir oto finansman kaynağıdır. Buna göre amortisman; işçilik giderleri ve hammadde giderleri gibi maliyeti artıran bir unsurdur. Firmalarda maliyet tutarına bağlı olarak kar tespit edilir. Böylece üretimin maliyetini ve buna bağlı olarak da karı etkilemiş olur. Amortismana bağlı olarak maliyeti ve karı tespit edilen ürünün satılmasıyla firmaya nakit girişi sağlanacaktır. Bu nakit girişi amortismanın neden olduğu maliyet ve maliyete bağlı olarak oluşan kardan da doğan bir nakit girişini de kapsamaktadır. Ancak amortismanların bu tür etkisinin görülebilmesi için amortismanın satışlar yoluyla kazanılmış olması ve satışların karlı bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekir (Aksoy, Yalçıner, 2005: 28). 14 1.2.1.2.3. Karşılıklar Bilânço tarihinde belirgin olarak ortaya çıkan ancak tutarının ne olacağı kesin olarak bilinemeyen veya tutarı bilinmekle birlikte ne zaman tahakkuk edeceği bilinemeyen giderler için ayrılan tutarlardır. Karşılıklar, işletmenin içinde oluşan belirsiz borçlardır. Karşılık ayırmanın çeşitli fonksiyonları söz konusudur. Bunlar; (Akdoğan,1998,117). —Dönem karının veya zararının doğru belirlenmesi, —İşlemenin sermaye yapısının sağlamlaştırılması, —Likiditenin sağlamlaştırılması, Görüldüğü gibi oto finansman kaynakları ile sermaye yaratılmasında hisse senetlerinde olduğu gibi değer artışı olmamakta sadece işletme içindeki kaynaklar işletmede bırakılarak kaynak yaratılmaktadır. 1.2.1.3. Öz kaynakların Üstünlük ve Sakıncaları Yukarıda açıklanmış olan öz kaynaklar ile finansmanın işletmeler açısından birçok üstünlükleri ve sakıncaları mevcuttur, işletmeler açısından üstünlükleri aşağıdaki gibi özetlenebilir; (Akgüç,1998:753). i. Öz kaynak ile finansman firmaya sabit bir yük getirmez. Firma kar sağladığı takdirde, yetkili olanların kararı ile kar payı dağıtır. Firmanın, kar payı dağıtma konusunda özel durumlar dışında yasal bir yükümlülüğü yoktur. ii. Öz kaynakları belirli bir vadesi yoktur. Firma için sürekli bir kaynak niteliğindedir. iii. Öz kaynak, işletmenin olası zararlarına karşı bir emniyet fonksiyonu gördüğünden, öz kaynakların artışı, işletmenin değerliliğini yükselterek İlave kaynaklar bulmasını kolaylaştırır. kredi 15 iv. Bazı dönemlerde işletme için hisse senedi ihraç ederek kaynak temin etmek, yabancı kaynaklara nazaran daha elverişlidir. Çünkü yatırımcılar açısından hisse senetleri borçlanma yoluyla finansmana göre daha fazla getiri sağlar. Öz kaynak ile finansman sağlamanın sakıncalı yönleri ise şöyle özetlenebilir; (Akgüç, 1998:754;Tükenmez, 1999:984). i. Yeni hisse senedi çıkarılması yoluyla öz kaynakların arttırılması, işletmeye yeni ortakların girmesine yol açar, kontrol yetkisi ve yönetimin paylaşılmasına neden olabilir. ii. Yeni hisse senedi çıkarılması, yani ortaklar alınması, oluşacak karın daha fazla bölünmesine ve hisse başına gelirin düşmesine yol açabilmektedir. iii. Yeni hisse senedi ihracının maliyeti, genellikle tahvil ihracının gerektirdiği maliyetten daha yüksektir. iv. Bazı durumlarda hisse senetleri için pazar, tahvil çıkarılmasına kıyasla daha dar olabilir. Çünkü ellerinde büyük fonlar toplanan kurumların hisse senedine nazaran daha riskli olması nedeniyle tahvillere yatırım yapmayı tercih etmeleri, hisse senetlerinin pazarını daraltabilir. v. Öz kaynakların ödenen kar paylarının vergi açısından gider yazılamaması, öz kaynakların maliyetini, yabancı sermayenin maliyetine göre yükseltmektedir. Yukarda açıklandığı gibi yabancı kaynakların ve öz kaynakların firmalar açısından bulunmaktadır. üstünlükleri Firmalar olduğu kaynak sakıncaları iyi analiz etmelidirler. gibi seçiminde sakıncalı bu yönleri de üstünlükleri ve 16 1.2.2. Yabancı Kaynaklar Firmalar faaliyetlerini sürdürme, büyüme ve gelişmek için ortakların yatırdığı sermaye ve faaliyet sürecinde ayrılan oto finansman kaynakların kullanması yeterli olmayabilir. Bu yüzden firmalar ihtiyaç duydukları fonların bir kısmını dışardan yani üçüncü kişilerden temin etmektedirler. Firma dışından temin olan fonlara yabancı kaynak veya borç denilir. Yabancı kaynaklar, üçüncü kişiler tarafından belirli bir maliyet karşılığında belirli bir vadeyi içeren ve alacak hakkı doğuran kaynaklardır. Yabancı kaynaklar genel olarak kısa, orta ve uzun vadeli olarak ayrılabilir. Kısa vadeli yabancı kaynaklar, işletmenin bir faaliyet yılı içerisinde (genelde 1 yıl) geri ödeme yükümlülüğü altında bulunduğu borçları şeklinde tanımlanabilir. İşletmelerin genellikle süreleri 1 yıl ile 8 yıl arasında değişen borçlan orta süreli finansman olarak tanımlanırken süresi daha uzun borçlar ise uzun vadeli yabancı kaynaklar olarak tanımlanır. 1.2.2.1. Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar, firmaların en geç bir yıl içinde ödemek şartıyla kullanmış oldukları yabancı kaynaklardır. Bu kaynaklar genellikle işletme sermayesi, özellikle alacakların ve stokların finansmanında kullanılmaktadır (Tükenmez,1999: 948). 1.2.2.1.1. Kısa Vadeli Ticari Krediler Genellikle her işletme, hammadde, malzeme veya mal alışlarının önemli bir bölümünü peşin olarak değil, diğer işletmelerden kredili olarak yapar. Özellikle küçük ölçekli veya yeni kurulan işletmelerde ticari krediler en önemli kısa vadeli finansman kaynağını oluşturmaktadır (Tükenmez,1999:949). Kısa vadeli ticari kredilerin finansman kaynağı olarak kullanılmasıyla sağlanan bir takım üstünlükler vardır; (Akgüç,1998:530) bunlar; i. Sağlanmasında kolaylık, elverişlilik, ii. Esneklik; Ticari krediler esnektir, iii. Formalite azlığı ve iv. Yenilenme, vadelerinin uzatılmasıdır. 17 1.2.2.1.2. Kısa Vadeli Banka Kredileri İşletmeler, kısa süreli borçlanma ihtiyaçlarını, ticari kredilerden başka belirli bir faiz karşılığında banka kredilerini kullanarak da karşılamaktadırlar. Küçük ve orta ölçekli işletmeler banka kredilerine daha çok ihtiyaç duyan işletmelerdir. Bu işletmelerin Sermaye Piyasasına başvurmaları sınırlı olduğundan, finansman için genellikle kısa vadeli banka kredilerini kullanmaktadırlar (Tükenmez,1999:952). Banka kredileri kredi talep eden işletmenin durumuna bağlı olarak gerek iş let m e, ge rek se b anka i çin u yg un v e cazip olan ş art la rda uygulanabilmektedir. Banka kredileri genel olarak nakdi krediler ve gayrı nakdi krediler olmak üzere iki başlık altında toplanabilir; (Gönenli, 1988:459). Nakdi krediler, işletmeye nakit olarak kullandırılan senet karşılığı kredi, açık kredi, emtia karşılığı kredi, maddi teminat karşılığı kredi, ihracat hazırlık kredisi gibi kredilerdir. Gayri nakdi krediler ise bankalarca başlangıçta bir nakit çıkışı gerektirmeyen, işletme lehine verilmiş teminat mektubu, kabul kredisi, akreditif taahhütleri türünden kefaletlerdir. Kısa vadeli banka kredileri finansman kaynağı olarak kullanıldığında bir takım sakıncalı yönleri vardır. Söz konusu olan sakıncalar şu şekilde belirtilebilir; (Akgüç, 1998: 536). —Banka kredileri için genellikle güvence istendiğinde, ancak belirli niteliklere sahip firmalar bu kredilerden yararlanabilirler, —Banka kredilerinin bazı durumlarda maliyetleri yüksek olmaktadır, — Kredilerin süresinde ödenmemesi durumunda, bazı bankalar katı ve zorlayıcı tasfiye yollarına başvurmaktadırlar. 18 1.2.2.1.3. Finansman Bonoları Finansman bonoları, kısa vadeli olan ve büyük firmaların kısa süreli finansman ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla çıkarılan menkul kıymetlerdir. Finansman bonoları halka arz edilerek ya da halka arz edilmeksizin satılabilir. Halka açık anonim şirketlerin ihraç edebilecekleri azami finansman bonosu tutarı, genel kurulca onaylanmış son yıllık bilânçoda görülen çıkarılmış veya ödenmiş sermaye ve yedek akçeler ile yeniden değerleme değer artış fonunun toplamından varsa toplam zararların düşülmesinden sonra kalan miktarı geçemez. Halka açık olmayan anonim ortaklarının ihraç edebilecekleri azami finansman bonosu tutarı hesaplanırken yedek akçeler dikkate alınmaz. Çıkarılan finansman bonoları satılmadıkça veya satılmayanlar iptal edilmedikçe yeni finansman bonosu çıkarılamaz (vvvvw. spk. gov.tr). 1.2.2.1.4. Varlığa Dayalı Menkul Kıymet Varlığa dayalı menkul kıymet, alacaklar karşılık gösterilerek menkul kıymet ihraç edilmesi işlemidir. Başka bir ifade ile bilânçoda yer alan alacaklar dönüştürülmesidir. karşılık Alacakların gösterilerek menkul menkul kıymete kıymete dönüştürülmesine menkul kıymetleştirme (securitization) adı verilmektedir. Genel olarak menkul kıymetleştirme işlemi, tek başına pazarlanabilir niteliği olmayan bazı varlıkların birleştirilip bir portföy yada havuz oluşturulması ve bu portföyün pazarlanarak menkul kıymete dönüştürülmesi şeklindedir. Varlığa dayalı menkul kıymet çıkarılmasındaki amaç firmanın alacaklarını, fonlama yerine varlıklarını banka kredileriyle menkul kıymetleştirerek nakit girişi sağlamak ve firma faaliyetinde kullanmaktır (Aksöyek,1998:569). Varlığa dayalı menkul kıymet ihraç etmek yoluyla kaynak sağlamanın firmalara (Özdemir,1999:272). sağladıkları yararlar şunlardır; 19 i. Likiditeyi artırma, likidite sorunlarına çözüm sağlamak, ii. Kaynak maliyetini azaltarak daha ucuza fon sağlamak, iii. Finansman kaynaklarını çeşitlendirmek, iv. Faiz riskini ve genel olarak riski azaltmak ve v. Gelir artışı sağlamaktır. Varlığa dayalı menkul kıymet ihracı yoluyla finansmanın firmalar açısından yukarıdaki yaralara karşılık, çıkarılan varlığa dayalı menkul kıymetler ile alacakların ortalama tahsil süresi arasında bir uyum sağlanamaması ve alacakların zamanında tahsil edilememesi nedeniyle ödeme zorluklarıyla karşılaşılması gibi sakıncaları da bulunmaktadır. 1.2.2.1.5. Factoring Factoring işlemi, en geniş şekliyle, üretici veya ticaretle uğraşan firmaların mal ve hizmet satışından doğmuş ya da doğacak olan kısa süreli alacaklarının faktör adı verilen bir kurum tarafından satın alınarak; satış bedelinin vadesinde tahsilinin üstlenilmesi, vadeden önce belirli oranda bir peşin ödemenin yapılması, tahsil edilmeme riskinin üstlenilmesi ve alacak kaydının tutulması şeklindeki işlemler olarak tanımlanmaktadır (Özdemir, 1999:269). Daha özet bir ifade ile factoring, kredili satış yapan firmaların, bu satışlardan doğan alacak haklarını faktör adı verilen finansal kurumlara satmak yoluyla kısa süreli fon sağladıkları bir finansman tekniğidir. Factoring işlemi, devamlı bir süreç olabileceği gibi, kısa süreli amaçlarda kullanılabilmektedir (Akgüç,1998:558). Factoring işleminin temel Fonksiyonları; risk üstlenme fonksiyonu, alacakların yönetimi fonksiyonu ve finansman sağlama fonksiyonudur. Faktoring işleminin işleyişi ise şu şekildedir; öncelikle faktör kuruluş tarafından firmaların alacaklarının belirli bir oranı ön ödeme olarak ödenmektedir. Bu ön ödeme oranı uygulamada genel olarak alacakların %80’ idir. Daha sonra alacakların vadesi geldiğinde faktör kuruluşu 20 factoring işlemi için uygulanacak komisyon oranını ve faiz oranını düştükten sonra alacakların geri kalanını firmaya ödemektedir. Faktör firmanın almış olduğu komisyon ve faiz giderleri factoring işleminin maliyetini oluşturmaktadır. Kısaca, alacaklarını Factoring yoluyla tahsil eden firma, alacaklarının büyük bir kısmını vadesinden önce tahsil etmekte ve bunun için bir maliyete katlanmaktadır. Böylece firmalar kendilerine bir finansman kaynağı sağlamış olmaktadırlar. Factoring işlemi ile firmalara sunulan tüm hizmetler bir arada kullanılacağı gibi bu hizmetler müşterinin talep ve gereksinimleri doğrultusunda farklı yapı ve bileşimlerde gösterebilmektedir. Bu nedenle uygulamada tam factoring olarak nitelendirilen, üç temel hizmetin verildiği factoring türünün yanında değişik factoring türleri de bulunmaktadır. Böylece firmalar ihtiyaçları doğrultusunda istedikleri factoring hizmetlerini kapsayan factoring sözleşmesi imzalayabilmektedirler. 1.2.2.1.6. Diğer Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar Diğer kısa vadeli yabancı kaynaklar başlığı altında toplanan kaynaklar bazı firm al arın kaynak yapısında öne mli bir yer tuta bilir. Bu kaynaklar; (Akgüç,1998: 580). i. Ödenecek giderler, i i. ödenecek vergi, resim, harç ve sigorta primleri, iii. Müşteriden alınan avanslar, iv. Alınan depozito ve teminatlar, v. Geri satın alma anlaşmaları (repo işlemleri), vi. Teşvik fonlarından devletçe verilen işletme kredileri, vii. Ana kurum veya bağlı kuruluşlardan alınan kısa vadeli krediler, viii. Özel finans kurumlarından sağlanan kısa vadeli finansman olanakları, başlıkları altında toplanabilir. 21 1.2.2.2. Orta ve Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar Orta vadeli yabancı krediler genelde 1–5 yıl arasında kullanmak üzere temin edilen kaynaklardır. Uzun vadeli kaynaklar ise 5 yıldan daha uzun süre için kullanmak üzere temin edilen yabancı kaynaklardır. Orta ve uzun vadeli yabancı kaynaklar; orta ve uzun vadeli krediler, dövizli krediler, leasing, tahviller ve diğer orta ve uzun vadeli yabancı kaynaklar başlıkları altında incelenebilir. 1.2.2.2.1. Orta ve Uzun Vadeli Krediler Yeni kurulmakta olan işletmeler özellikle küçük ve orta büyüklükte olan işletmeler için, fon ihtiyaçlarının hisse senedi veya tahvil ihraç ederek karşılamaları zor ve maliyeti yüksek yöntemlerdir. Çünkü yeni kurulmakta olan veya yeni kurulmuş bir işletme piyasada yeterince tanınmamaktadır. Bu durum ihraç edilecek hisse senedi veya tahvillerin maliyetini yükselteceğinden firmalar maliyeti daha düşük olan orta ve uzun vadeli kredilere yönelmektedirler(Tecer, 1980:27). Genelde orta vadeli kredileri ticari bankalar karşılamakta ve uzun vadeli kredi ihtiyaçları bu amaçla kurulmuş olan kalkınma bankalarından, uzun vadeli yatırım kredileri sağlayarak giderebilmektedir (Akgüç, 1993:638). 1.2.2.2.2. Dövizli Krediler Firmalar için orta ve uzun vadede yabancı kaynak sağlama yollarından bir tanesi de döviz karşılığı alınan kredilerdir. Bu kredilerde orta ve uzun vadeli kredilere benzer özellikler taşımaktadır. Dövizli kredileri diğer kredilerden ayıran en önemli özellik ise konvertibl bir yabancı paraya endeksli olarak verilmesidir. Özellikle enflasyon oranı yüksek olan, ülkelerde, verilecek olan borcun maliyetinin nasıl belirleneceği önemli bir sorundur. Dövizli kredilerde bu sorun en aza indirilmekte, verilen kredi konvertibl bir paraya endekslenerek kredi talep edenlere verilmekte, ödemesi de bu konvertibl paraya göre 22 yapılmaktadır. Kredi talep edenler için bu durum olumsuz olarak değerlendirilebilir. Enflasyon oranı yüksek, ekonomisi istikrarsız olan ülkelerde yaşanması muhtemel olan devalüasyon gibi olumsuz olaylar bu tür kredilerin maliyetini yükseltmektedir. Dolayısıyla bu tür kredi talebinde bulunanlar ekonomik anlamda büyük bir riske katlanmak durumundadırlar. 1.2.2.2.3. Tahviller İşletmeler sermaye ihtiyaçlarını çeşitli yöntemlerle karşılamaktadırlar. Bunlardan birisi de uzun vade özelliği taşıyan ve sermaye piyasaları gelişmiş olan ülkelerde daha yaygın şekilde kullanmakta olan tahvil ihraç etme yöntemidir. Görüldüğü gibi tahvil çıkarma yetkisi, belirli hukuki statüye sahip kuruluşlara verilmektedir. Tahvillerin özellikleri; (Tükenmez, 1999:965) i. Tahviller, belirli şekil şartlarına tabi, uzun dönemli finansman ve kredi aracı olan borç senetleridir. ii. Tahviller, d o l a ş ı m yeteneği bulunan menkul kıymetlerdir. iii. Tahvillerin faiz kuponları, tahvilden ayrılmış ise, bunlar bağımsız nitelik kazanmış olur ve hamiline yazılı tahvil gibi işlem görür. iv. Tahviller belirli bir ödeme planına göre itfa edilirler. v. Tahvillerin süresi iki yıldan az olmaz ve satış süresinin bitimi, süresinin başlangıç tarihi kabul edilir. vi. Tahvil sahiplerinin gelir ve varlıklar üzerinde öz kaynak sahiplerine göre öncelik hakkı bulunmaktadır. vii. Tahvil sahipleri işletmenin ortağı olmadıkları için hiç bir şekilde yönetime katılamazlar. 23 Tahvil türleri birçok yönden incelenebilir. Tahvil ihraç eden kuruluşlar tasarruf sahiplerinin ilgisini çekebilmek ve ihraç ettikleri tahvillerin satışında başarılı olabilmek için ihraç ettikleri tahvil türlerini çeşitlendirme yoluna gitmektedirler. Tahvillerin yatırımcılara sağladıkları haklar göz önüne alınarak, tahvil çeşitleri isimlerle anılırlar. Bunlar; Değişken Faizli Tahviller, Endeksli Tahviller, İkramiyeli Tahviller, Primli Tahviller, Kara İştirakli Tahviller, Hisse Senedi ile Değiştirilebilir Tahviller, Hisse senedi Satın Alma Hakkı Veren (Warant) Tahviller, Rüçhan Haklı Tahviller, Kuponsuz Tahviller ve Bedeli Taksitlendirilmiş Tahviller. Tahviller, ihraç eden işletme için aşağıdaki üstünlükleri sağlarlar: (Erol, 1999:121). i. Tahvil yoluyla sermaye sağlama, işletmeye yeni ortakların katılmasını ve yönetimin yeni ortaklarla paylaşılmasını gerektirmez. ii. İşletmelerin toplam sermaye üzerinden gerçekleştirdikleri karlılık oranı, tahvil faiz oranından yüksek olduğu sürece tahvil sermayesi, öz kaynak karlılığını yükseltebilmektedir. iii. İşletmeler, diğer sermaye kaynaklarının yetersiz kaldığı durumlarda, bu yola finansman ihtiyaçlarını karşılayabilmekte ve tahvillere ilişkin ödeme koşullarını tek yanlı olarak belirleyebilmektedirler. iv. Tahvil faizleri vergi matrahını azaltıcı nitelikte bir giderdir. v. Faiz ödemeleri önceden belirlendiği için tahvil borcunun maliyeti sabittir. Tahvillerin yukarda saydığımız üstünlüklerine karşın ihraç eden firma açısından birtakım sakıncaları da mevcuttur. Bunlar; (Zor,1996:19). 24 vi. Tahvil ihracının hukuki işlemleri ve giderleri nedeniyle küçük işletmeler bu finansman aracından yararlanmaları büyük ölçüde engellenmektedir. vii. Tahvil ihracıyla fon sağlamak uzun bir vadeyi gerektirdiğinden, kısa vadeli borçlara göre daha ağır hükümler sez konusu olabilir. viii. Tahvil ihracında vade uzun olduğundan, beklenmeyen bir değişiklik meydana ekonomik koşullarda geldiğinde işletme için risk oluşturabilir. ix. Borç niteliğinde olan tahviller, işletmenin yabancı kaynak/öz kaynak oranını yükseltmekte bu nedenle borçlanma imkânını kısıtlamaktadır. 1.2.2.2.4.Leasing Firmaların orta ve uzun vadeli yabancı kaynak sağlama yollarından bir tanesi de leasingdir. Leasing, belirli bir süre için kiralayan ve kiracı arasında düzenlenen, üreticiden kiracı tarafından seçilip kiralayan tarafından satın alınan taşınır veya taşınmazın mülkiyetini kiralayanda, kullanımını ise kiracıda bırakan bir anlaşma olarak tanımlanmaktadır. Kiralanan taşınır veya taşınmazın belirli bir süre için kullanımı belirli bir kira karşılığında kiracıya bırakılmaktadır (Akgüç, 1998:618). İmzalanan bir leasing sözleşmesiyle kiralayan firmanın, belli bir süre için kiralanacak varlıkların sağlayacakları hizmetlerden yararlanacağı gibi, sözleşmeye konulacak bir madde ile kullandıkları varlıkları kiralama süresinin sonunda satın almasına olanakta verilmektedir. Leasing kavramının çok değişik türlerinin bulunmasıyla birlikte, en genel şekliyle iki ana kısma ayrılmaktadır. Bunlar faaliyet kiralaması ve finansal kiralamadır. Faaliyet kiralaması, genellikle ekonomik ömrü kısa olan varlıklar için kullanılan, kira süresince kiraya verilen varlığın her türlü 25 bakım ve onarım ile ilgili giderlerin kiraya veren firma tarafından karşılandığı kiralama türüdür (Özdemir,1999:287). Finansal kiralama ise, genellikle ekonomik ömrü uzun sermaye varlıkları için kullanılan, kiraya veren firma tarafından kiralanan varlıkla ilgili herhangi bir giderin üstlenilmediği kiralama türüdür (Özdemir,1999:287). Leasing, varlığı kiralayan firmaya, ödenen kiraların gider gösterilerek vergiden düşürülmesi, genellikle kıra süresi sonunda malın mülkiyetinin kiralayan firmaya geçmesi, işlemlerinin kısa sürmesi gibi üstünlükler sağlamaktadır. 1.3. Kaynak Seçiminde Etkili Faktörler Firmalar finanslama politikasını belirlerken firmanın değerini maksimum kılmayı hedeflemektedirler. Finanslama politikasını belirlerken yada, mevcut finanslama politikasında değişiklik yaparken firmanın değerini arttıracak önlemler alınmaya dikkat edilmelidir. Finanslama politikasında dikkat edilmesi gereken en önemli konu finanslamanın hangi kaynaklarla yapılacağının seçimidir. Çeşitli finansman kaynaklan arasında seçim yapmada veya uygun bileşimin elde edilmesinde göz önünde tutulacak ilkeler aşağıdaki gibidir. • Risk Borcun artması, faiz yükünün artması ve geri ödeme riski ve hatta anaparanın geri ödemesinde zorluk yaşamağa neden olabilir. Hâlbuki mülkiyet hakkı niteliğini taşıyan kıymetli evraka( hisse senedi sahiplerine) belirli tarihlerde kar payı ve diğer kesinlikle gereken ödemeler söz konusu değildir (Shabahang, 1996 ). Firmaların kaynak seçiminde yabancı kaynağa yer vermeleri karlılığı arttırdığı gibi yabancı kaynaklar içerisinde kısa vadeli yabancı 26 kaynakların oranlarının artması finansal Kaldıracın etkisini daha da arttırmaktadır. Ancak bu tür finanslama firmanın riskini artırmakta, firmanın iflasına dahi neden olabilmektedir. Firmalar kaynak seçimine ilişkin kararlarında riskle karlılığı bağdaştırmak zorundadır (Aksoy, 1990:52). Satışlardaki dalgalanma, faaliyet ve finansal kaldıracın etkisi ile daha da abartılmış bir şekilde kar üzerine yansımaktadır. nedenlerle satışları dalgalanma gösteren firmaların Bu karlarındaki dalgalanma, özellikle maliyet yapısı içinde sabit giderlerin payı yüksek olan firmalarda daha önemli boyutlara ulaşmaktadır. Satışları dalgalanma gösteren ve bu nedenle karları istikrarsız olan firmaların, riski azaltmak için kaynak seçiminde geniş ölçüde öz kaynak kullanmaları gerekmektedir. Böylece bu firmalar yüksek olan iş risklerini, düşük bir finansman riski ile dengeleyebilmektedirler (Akgüç,1998:502). • Maliyet Sermaye yapısı seçiminde etkili olan diğer önemli faktör kaynak maliyeti, elverişli ve hızla sağlanması ve aynı kaynağı hangi yatırımda kullanılmasıdır. Sermaye yapısı oluşturulurken kaynak seçiminde dikkat edilecek unsurlardan bir tanesi de seçilen kaynakların maliyetidir. Firmanın her şeyden önce, finansman kaynaklarının maliyetini göz önünde tutmaları gerekmektedir. Çünkü sağlanacak olan her kaynağın maliyeti vardır ve maliyet karlılık üzerinde etkili olabilmektedir. Kaynak ve fon olarak firmanın vergi sonrası maliyet hesaplamaları, daha tutarlı olacaktır (Şabahang,1996: 42). Kaynakların seçiminde maliyet unsurunun, firmalar açısından oldukça önemli olduğu görülmektedir. 27 • Uygunluk Uygunluk, sağlanan fonların, finansmanında kullanıldıkları varlıkların niteliği ile tutarlı ve süre olarak uyum içinde bulunması kastedilmiştir. Kısa vadeli kaynaklar ile sabit varlıkların finanse edilmesi halinde uygunluk sağlanmamış olacaktır. Duran varlıklarla dönen varlıkların süreklilik gösteren bölümünün uzun vadeli kaynaklarla finanse edilmesi gerekliliği bu varlıkların sağlayacağı para akışı ile alakalıdır. Duran varlıkların kısa süreli kaynaklarla karşılanmaması bu varlıkların para girişi yaratmadan bedellerinin ödenmesi gibi finansman açısından sakıncalı bir durum yaratır. Bu nedenle, varlık toplamı içerisinde duran varlıkları ağırlıkta olan firmaların, orta ve uzun süreli kaynaklara yönelmeleri uygun olmaktadır. Firma kaynaklarında dönen varlıkların ağırlık kazanması durumunda firmaların kısa süreli finansman kaynağı ihtiyacı da artmaktadır. Bu nedenlerle faaliyetleri mevsimlik hareketlerin etkisinde olan firmaların kısa süreli kaynaklara gereksinimi fazla olmaktadır. Fonların karlı olarak kullanılmaması firmanın genel olarak karlılığını azaltacaktır. Bu nedenle firmalar kaynak seçiminde uygunluk kriterini iyi analiz edip, en uygun kararı vermeleri gerekmektedir (Akgüç, 1998:502; Aksoy, 1990: 52). • Güvenebilirlik Bazı kaynaklar diğerlerine göre güvenli ve gerek duyulduğunda firmaca daha güvenli ve kolay temin edilir. Bu durum firmadan firmaya değişerek, firmanın üretimine, pazar payına, ticari markasına ve gerekirse teminat verebileceği varlıkla sahip olduğuna bağlıdır (Şabahang,1996: 43). 28 • Kısıtlamalar Kaynak sağlayanlar, kredi ve borç verdikleri firmaya, kar dağıtımı ve yeni borçlanma şartları gibi bazı kısıtlar koyabilir. • Esneklik Kaynak seçiminde dikkat dilmesi gereken bir diğer unsur da esnekliktir. Esneklik, gereksinimine göre genişleyebilmesi, finansman ayarlanabilmesi, azaldığında ise kaynaklarının firmanın firmanın varlıkları arttığında kolaylıkla daralabilmesidir (Akgüç,l998:504). Finansmanda esneklik sağlanması, firmanın bir süre içinde olsa atıl kalabilecek fon tutarını en düşük seviyeye indirerek, kaynak maliyeti ve firmanın karlılığı üzerinde olumlu etki yapar. Kısa vadeli kaynaklar, finansmanda esnekliği arttıran araçlardır. Kredi sözleşmelerine konulabilecek geri ödeme koşulları ile bu esneklik daha da arttırabilir (Akgüç,1998:504). • Zamanlama Zamanlama, firmaların fon ihtiyacı duyduklarında rahatlıkla uygun şartlarda kredi bulma imkânıdır. İhtiyacın ortaya çıkışından önce fonların hazır edilmesi, atıl kalmaya neden olmaktadır. Buna karşın ihtiyaç duyulduğunda fon bulunamaması da ödemeleri geciktirecek firmayı zor durumlara sokabilecektir (Aksoy,1990: 55). Kaynak seçiminde zamanlamanın en uygun şekilde yapılabilmesi için, firmaların para ve sermaye piyasasındaki gelişmeleri yakından izlemeleri, kısa süreli finansman bonoları ya da hisse senedi ve tahvil çıkarılmasını bu piyasaların elverişli bulunduğu zamanlarda yapmaları gerekir. Vadeli swap anlaşmaları da, mali piyasalarda faiz oranının 29 elverişli olduğu dönemlerde, borçluya faiz oranlarını önceden belirleme imkanı sağlayarak, zamanlama açısından bir fırsat yaratmaktadır (Akgüç,1998:505). • Kontrol ve Yönetimin Paylaşması Kaynak seçiminde dikkat edilmesi gereken bir diğer unsur, firmanın sahip ya da sahiplerinin firma üzerinde kontrol yetkilerini paylaşmak isteyip istememesidir. Daha önce de anlattığımız gibi, borç verenler, imtiyazlı hisse senedi sahipleri firmanın yönetim kurulu seçimine katılamazlar, firma yönetimi üzerindeki etkileri yok denecek kadar azdır. Eğer tahvil ya da imtiyazlı hisse senedi ile finansmana karar verilmiş ise, firmanın mevcut kontrol durumu muhafaza edilmiş olur. Ancak firma, hisse senedi ihraç ederek kaynak sağlama yoluna gitmişse ve ihraç edilen yeni hisse senetleri mevcut ortaklar dışındaki kişiler tarafından satın alınırsa, firmada kontrol hakkı el değiştirecektir (Türko, 1999:523). Firmanın sahip ya da sahipleri arasında öncelikli amaç, firmanın yönetimini ellerinde bulundurmak kontrol yetkilerini sürdürmek ise ek fona ihtiyaç duyulduğunda tercih edilecek yol borçlanmadır. Ancak bazen orta ve uzun vadeli kredilerde ve firmanın kaynak yapısının riskli olduğu durumlarda kredi verenler, kredi sözleşmelerine koyacakları öze hükümlerle, firma yönetimine katılmayı koruyucu bir önlem olarak ellerinde bulundurmak istemektedirler. Diğer taraftan, oydan yoksun hisse senetleri ve katılma intifa senetleri yönetimi paylaşmadan da sağlamaktadır (Akgüç,1998:504). öz günümüzde kaynaklarını artırma firmalara, olanağı 30 1.4. Sermaye Yapısı ile ilgili Yaklaşımlar Bilindiği gibi sermaye yapısı firmanın kullandığı kaynakların karmasıdır. Firmanın sermaye maliyeti kullandığı kaynakların yapısı ile ilgilidir. Firmaların sermaye yapısı ile ilgili kararlarında amaç uzun süreli fon kaynaklarını uygun bir bileşimini yaparak, firmanın pazar değerini maksimum kılmaktır. Firmalar sermaye yapılarının hisse senetleri fiyatlarını etkilemesi durumunda sermaye maliyetlerini en düşük düzeye indirebilecek, piyasa değerini ise en üst düzeye çıkaracak bir finansman politikası izlemelidirler. Sermaye yapısının firma değeri üzerindeki etkisi çeşitli yaklaşımlarla açıklanmaya çalışılmaktadır. Bunlar; Net Gelir Yaklaşımı, Net Faaliyet Geliri Yaklaşımı, Geleneksel Yaklaşım ve Modigliani - Miller Yaklaşımıdır. 1.4.1. Net Gelir Yaklaşımı Net Kar Yaklaşımı, firmanın değerlemesinde, değerinin saptanmasında kaldıraç faktörünün etkisini en yoğun şekilde dikkate alan yaklaşım olarak nitelendirilebilir (Akgüç,1998:485). Bu yaklaşıma göre firmaların piyasa değeri ve ağırlıklı ortalama kaynak maliyeti sermaye yapısından etkilenmektedir. Firmanın toplam kaynaklan içerisinde daha ucuz maliyetli bir kaynak türü olan borcun ağırlığını artırarak ağırlıklı ortalama kaynak maliyetini düşürmek ve firma değerini yükseltmek mümkündür. Borç miktarındaki artış gerek öz kaynak gerekse de borç maliyetlerini etkilememektedir. Bu yaklaşımın geçerli olması için borç maliyetinin öz kaynak maliyetinden düşük olması gerekir. 1.4.2. Net Faaliyet Geliri Yaklaşımı Net Faaliyet Geliri Yaklaşımı'na göre; firmaların piyasa değeri ve ağırlıklı ortalama kaynak maliyeti sermaye yapısından etkilenmemektedir. Bunun nedeni ise; düşük maliyetli borçların (yabancı kaynakların) artması aynı zamanda riske neden olmaktadır. Artan riski karşılamak üzere öz 31 kaynak sahipten aynı oranda tepki verecekler ve daha yüksek getiri isteyeceklerdir. Öz kaynak maliyetinde ki bu artış daha ucuz maliyetli bir kaynak olan borç kullanmanın avantajını ortadan kaldıracak ve tüm sermaye yapılarında ağırlıklı ortalama kaynak maliyeti ve dolayısıyla firma değeri değişmeyecektir (Horne,1989:435). Bu yaklaşıma göre borcun iki farklı maliyeti vardır. Birinci maliyet açık maliyet olup; faiz giderlerinden oluşmaktadır. İkinci maliyet gizli maliyet olup; borçlanmadaki artışa bağlı olarak öz kaynak maliyetinde neden olduğu maliyet artışıdır. “Net faaliyet geliri yaklaşımında borcun maliyeti (kd)’nin ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti (ka)’nin değişmediği, sermaye yapısı içerisinde borcun artmasına bağlı olarak (ke)’nin yükseldiği görülmektedir”(Ercan,2005:232). Görüldüğü gibi öz kaynak maliyeti, kaldıraç derecesi arttıkça büyümektedir. Net Faaliyet Karı Yaklaşımı, firmanın toplam değerinin sermaye yapısından etkilenmediğini savunmaktadır(Ercan,1994: 40). 1.4.3. Geleneksel Yaklaşım Geleneksel yaklaşıma göre, bir firma için tek bir optimal sermaye yapısı vardır ve firma kaldıraç faktöründen yaralanarak sermaye maliyetini düşürebilir ve piyasa değerini yükseltebilir. (Akgüç,1998:491) Bu yaklaşıma göre borcun maliyeti öz kaynak maliyetinden düşük olduğundan ve sermaye maliyeti düşük olacaktır. Optimal sermaye yapısı; ağırlıklı ortalama kaynak maliyetinin minimum, firma değerinin maksimum olduğu sermaye yapısıdır. Firma optimal sermaye yapısına ulaşmadan önce, yabancı kaynak kullanarak ağırlıklı ortalama kaynak maliyetini düşürerek firma değerini yükseltebilir. Bu yaklaşım, Net Faaliyet Karı yaklaşımında olduğu gibi firmanın 32 finansman riski arttıkça, öz kaynakların maliyetinin öngörmektedir. Ancak belirli bir düzeye kadar yükseleceğini yabancı kaynak kullanılmasının ortalama sermaye maliyetini düşürücü etkisinin, öz kaynak maliyetinin yükselişi ile tamamen giderilemeyeceğini kabul etmektedir. Geleneksel yaklaşıma göre firmalar, daha fazla yabancı kaynak kullanarak sermaye maliyetini azaltabilmekte ve piyasa değerini arttırabilmektedir. Fakat bu durum sürekli olarak devam etmemektedir. Firmanın finansal yapısı riskli duruma geldikçe, yatırımcılar daha fazla getiri bekleyecek, kredi veren kurumlarda aynı sebepten dolayı kredi faizlerini yükselteceklerdir. Geleneksel Yaklaşım, finansal kaldıracın firma değerinde bir iç bükey fonksiyonudur ve bu fonksiyonun sıfır olduğu yerde optimal finansal kaldıraç bulunmaktadır. Böylece Geleneksel Yaklaşım, sermaye maliyetinin firmanın, sermaye yapısından bağımsız olmadığını ve optimal sermaye yapısının olduğunu ifade etmektedir (İçerli, 1995: 20). 1.4.4. Modigliani-Miller Yaklaşımı Modern sermaye yapısı teorisi 1958 yılında Franco Modigliani ve Merton Miller tarafından ortaya atılmıştır. Bu yaklaşım, başlangıçta sermaye yapısı ile sermaye maliyeti arasındaki ilişki konusunda Net Faaliyet Karı yaklaşımı ile aynıdır. Modigliani-Miller yaklaşımına göre bir firmanın sermaye yapısı, sermaye maliyetini etkilemez; finansal kaldıraç derecesi ne olursa olsun firmanın sermaye maliyeti değişmez. Modigliani-Miller yaklaşımı, yatırım yapanların rasyonel hareket ettiği ve kusursuz piyasaların bulunduğu bir dünyada, birbirinin aynı iki firmanın, kaldıraç derecelerinin farklı olmasına rağmen aynı toplam piyasa değerine sahip olduklarını ifade etmektedir. Burada kusursuz piyasa ifadesi ile tamamen eşit iki malın farklı iki fiyatla satılamayacağı piyasa kastedilmektedir (İçerli,1995:20; Akgüç,1998:497). 33 Franco modigliani ve Merton H. Miler 'in geliştirmiş oldukları yaklaşımdaki hipotezlerini destekleyici bazı temel varsayımlar bulunmuşlardır. i. Gelir üzerinden alınan Kurumlar Vergisi yoktur (ancak bu varsayım daha sonra kaldırılmıştır) (Türko,1999:511). ii. Sermaye piyasası tam rekabet koşullarına sahiptir. Yani piyasa ile ilgili bilgiler yatırımcılar tarafından kolaylıkla ve maliyetsiz elde edilebilmektedir. Menkul kıymetler en küçük parçalara bölünebilmekte ve yatırımcılar rasyonel bir şekilde hareket etmektedirler (Hatipoğlu,1993:293). iii. Finansal sıkıntı riski veya maliyeti yoktur ama bu varsayım daha sonra yazarlarca kaldırılmıştır ( Toprakçı, 1994: 59). iv. Gelecek dönemlerde elde edileceği tahmin edilen faaliyet gelirlerinin olasılık dağılımı için beklenen değerler, cari faaliyet gelirlerinin olasılık dağılımı ile aynıdır (Toprakçı, 1994:57). v. Firmalar eş risk kategorileri itibariyle gruplandırılabilir. Her iş risk kategorisine giren firmanın iş riski, yani gelecek için beklenen gelirlerinin elde edilmeme olasılığı aynıdır (Akgüç,1998:497). vi. Borç risksizdir. Bu nedenle borcun faizi risksiz borca uygulanan faiz oranıdır (Tükenmez,1999:921). vii. Firmanın nakit akımları sonsuza kadar aynı düzeyde olacaktır. Firmada büyüme yoktur. Bu varsayım firma değerlemesini en basit şekilde göstermeye olanak vermektedir (Toprakçı,1994:59). 34 Modigliani - Miller yukarıdaki varsayımlara dayanarak şu sonuçlara ulaşmıştır; i. Bir firmanın piyasa değeri, sermaye yapısından bağımsızdır. Beklenen gelirlerin firmanın ait olduğu risk sınıfına uygun bir oranla sermayeye dönüştürülmesi ile elde edilir (İçerli 1995: 21). ii. Bir firmanın borçlanması nedeniyle finansman riski arttığı durumda öz kaynak maliyeti de artar. Firmanın ortakları, artan finansman riskini karşılayacak ölçüde daha yüksek kar payı beklentisi içinde olacaktır. Başka bir deyişle, düşük maliyetli yabancı kaynak bulmanın sermaye maliyeti üzerinde olabilecek olumlu etkisi, öz kaynak maliyetinin yükselişi ile ortadan kalkacaktır (Akgüç,1998:497). iii. Yatırım kararlarının alınmasında kullanılacak iskonto oranı veya yatırım kararları için öngörülecek asgari karlılık oranı yatırım finansman şeklinden tamamen bağımsızdır. Bu görüş, yatırım kararlarını, finansman kararlarından tamamen ayırmaktadır. Modigliani-Miller, bir yatırım projesi ne şekilde finanse edilirse edilsin, bu olgunun yatırım kararları üzerine etkisi olmadığını, yatırım ve finansman kararlarının birbirinden bağımsız olduğunu savunmaktadır (Toprakçı,1994: 61). Modigliani—Miller üç temel önerme ileri sürmektedir; Modigliani - Miller’in birinci önermesi; Bu önerme kısaca, Net Faaliyet Karı Yaklaşımını desteklemektedir ve firma değerinin firmanın sermaye yapısından bağımsız olduğunu kabul etmektedir. Bu yüzden aynı risk sınıfında bulunan firmaların, varlıklarını öz kaynak ya da yabancı kaynak ile finanse etmeleri firma değerinde bir değişikliğe neden alınmamıştır. olmayacaktır. Ancak bu öneride vergi dikkate 35 Modigliani-Miller’in ikinci önermesi; kısaca, sermaye yapısını değiştirerek firmanın toplam değeri değişmediği halde firmanın yabancı kaynak ve öz kaynak yapısı değişmektedir. Yabancı kaynak/öz kaynak oranı değiştiği zaman, firmanın ortalama sermaye maliyetinin bundan etkileneceği önemli bir konudur. Modigliani-Miller' in 2. önermesine göre öz kaynak maliyeti, sadece öz kaynak ile finanslama durumunda katlanılacak sermaye maliyeti ile firmanın yabancı kaynak / öz kaynak oranının yarattığı riskten oluşur. Bir başka ifadeyle öz kaynak maliyeti, yabancı kaynak / öz kaynak oranı ile sermaye maliyeti ve yabancı kaynak maliyeti arasındaki borçlanma oranı değişmedikçe, arttıkça, buna farka bağlıdır. Buna karşılık borçlanma göre, maliyeti öz kaynak maliyetinde doğrusal bir artış gözlenir (Dağlı,1999.371). Ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti, aynı zamanda firmanın toplam aktiflerinin beklenen getiri oranına eşittir. Buna göre öz kaynak maliyeti üç unsura bağlı olarak şekillenmektedir. Bunlar; aktiflerin beklenen getiri oranı, ya b a n c ı k a yn a k m a l i ye t i v e y a b a n c ı k a yn a k / ö z k a yn a k o r a n ı d ı r (Dağlı,1999: 372). Modigliani - Miller'e göre, öz kaynaklara ilişkin toplam risk; iş riski ve finansal risk olmak üzere iki ana unsurdan oluşmaktadır, iş riski, firmanın üretim ve satış faaliyetleri ile ilgili sahip olduğu iktisadi varlıkların özelliklerinden kaynaklanan risktir ve iş riski sermaye yapısından etkilenmemektedir. Finansal risk ise, tamamen borçlanma politikası tarafından belirlenen risktir. Yabancı kaynak / öz kaynak oranı arttıkça, iş riski sabit kalırken, finansal risk yükseleceğinden öz kaynak maliyeti yükselir. Bu önermede sadece kurumlar vergisini dikkate almışlardır. 36 Modigliani-Miller'in üçüncü önermesi; ise iflas maliyetleri ve temsilci maliyetlerinin dikkate alınmasıyla ve günümüzde geçerli olan yaklaşım ile bütünleşmiş halidir. Bu konu ile ilgili, aşağıda günümüzde geçerli olan yaklaşım başlığı altında açıklanacaktır. 1.4.5. Günümüzde Geçerli Olan Yaklaşım Günümüzde geçerli olan ve sermaye yapısı firma değeri ilişkisini açıklayan son durum Modigliani - Miller modelinin Finansal Sıkıntı (Distress) ve Temsil (Agency) maliyetleri ile bütünleşmiş halidir (Ercan, Ban,2005:236). Finansal sıkıntı maliyetleri, kredi açanlara verilen sözler yerine getirilemediğinde veya ödemede güçlüklerle karşılaşıldığında ortaya çıkan maliyetlerin bütünüdür. Bu maliyetler yükseldiği zaman, firma açısından bir takım olumsuzluklar oluşmakta, firma açısından iflasla bile sonuçlanmaktadır. Finansal sıkıntı maliyetlerinin bugünkü değeri, hem finansal sıkıntı olasılığına, hem de finansal sıkıntı söz konusu olduğunda karşılaşılacak maliyetlerin büyüklüğüne bağlıdır (Brealey,1997:418). Finansal sıkıntıdan kaynaklanan önemli bir maliyette kaçırılan yatırım fırsatlarıdır. Eğer bir firma finansal sıkıntıda veya iflas etmek üzere ise, yeni yatırımlar için ek kaynak bulmak oldukça zorlaşmaktadır. Firmanın finansal sıkıntıda olması nedeniyle bu önemli yeni yatırımların kaçırılma ihtimalinin yüksek olması, potansiyel olarak firmanın değerini azaltan diğer önemli bir unsurdur (Ercan, 2000: 41). Temsilci maliyetleri hissedarları ile kredi ise, firmanın verenleri yöneticileri ile hissedarları, arasındaki zıt yönlü kazanç beklentilerinden oluşan maliyetlerdir. Etkinliğin kaybedilmesi maliyeleri, takip ve izleme maliyetleri gibi maliyetler firmaların temsilci maliyetleri olarak adlandırılmaktadır. Bu maliyetlerin oluşması borcun avantajlarını 37 azaltmakta ve firma değerini olumsuz yönde etkilemektedir (Ercan,1994: 50). Finansal sıkıntı bir işletmenin finansal yükümlülüklerini yerine getirebilecek nakit akımına sahip olmaması durumu olarak tanımlanmaktadır (Açıksöz,1999 ). Bu yükümlülükler şöyle sıralanabilir: — Üretimde kullanılan hammadde, yarı mamul ve mamulleri sağlayan satıcılara ödenemeyen borçlar, — Kreditörlere ödenemeyen borçlar, — İşletme çalışanlarına ödenemeyen ücretler, — Yapılan anlaşmaların koşullarının yerine getirilememesi sebebiyle katlanılan dava masrafları Finansal sıkıntı durumu firmanın riskli ve yanlış yatırımlar yaptığını gösterebileceği gibi firmanın iflas etmesine de yol açabilir. İflas firma değerindeki düşüşün sonucunda ortaya çıkar. İflas firma varlıklarının değerindeki düşüş dolaşımdaki borçların ödenmemesini başlattığında firmanın kredi verenlere devredilmesine izin veren bir mekanizmadır. Borçlarını ödeyememesi durumunda firma kredi verenlere devredilir ve kreditörler firmanın yeni sahibi olur. Eski hissedarlar hiçbir şey alamazlar. İflasta mahkeme ve avukat masrafları firmanın varlıklarının kalan değerinden ödenir (Kavurmacı,2004). Kredi verenler borcun kaldıraç etkisinden yararlanmak için borçlanarak finansman sağlayan firmaların finansal sıkıntı içine gireceğini bildikleri için firmadan beklentileri artar, bu da firma tarafından ihraç edilen tahvil, hisse senedi gibi menkul kıymetlerin piyasa değerine yansır. Bir firmanın finansal sıkıntı olasılığının artması firmanın cari değerinin düşmesine ve sermaye maliyetinin artmasına sebep olur. Finans açısından bakıldığında, temsil kavramı firmanın finanslama stratejilerini belirlerken ve bu stratejileri uygularken hisse senedi ve tahvil 38 hamillerinin aralarındaki ilişkiler ile ilgili bir kavramdır ve temsil probleminin üç kaynağı vardır; ( Sabzevari,1994 ). i.Yönetici tek başına firmanın tamamına veya bir bölümüne sahipse bu durumda firmadan kar ya da ikramiye alabilir. Bir işletme hisse senedi ihraç ederek dışarıdan finansman sağlama yoluna giderken hisse senedi ihracı sonrası yöneticiye verilecek ikramiyeleri de dikkate almalı ve faydayı maksimum kılacak menkul kıymet kombinasyonunu bulmalıdır. Firma yöneticisinin alacağı ikramiye tutarı hisse senedi sayısının artmasıyla doğru oranda artacaktır. Ancak, yöneticinin elinde firma hisse senetlerinin bulunması durumunda menkul kıymet sayısındaki artış elindeki hisse senetlerinin değerini azaltacaktır. ii. Firmanın sınırlı borç olanaklarına sahip olması hissedarların yüksek riskli yatırımları tercih etmelerine neden olur. Bu noktada tahvil hamillerinin serveti hissedarlara geçer. Bunun neticesinde hissedarlar ile kreditörler arasında oluşacak çıkar çatışması firma değerini düşürür. iii. Kreditörlerin firmanın mevcut hisse senedi değerinin veya nakit akımının, mevcut yükümlülüklerini yerine getirmek için yeterli olup olmadığı konusunda tam bir bilgiye sahip olmaması durumunda asimetrik bilgi problemi ortaya çıkar. Firma bilgileri tam olarak piyasalara aktarılamadığından asimetrik bilgi problemi oluştuğunda firmanın menkul kıymetleri yatırımcılara düşük fiyatlarla satılabilir ve firma değer kaybeder. Firmanın elindeki bilgileri piyasanın tek başına elde etmesi mümkün değildir. Belli bir proje gerçekleştirmek isteyen firma, piyasaya bu proje hakkında bilgi vermediğinde, menkul kıymetlerini satarak projeyi finanse etme yoluna gittiğinde yatırımcılar söz konusu menkul kıymetleri daha ucuz bir fiyattan satın alacaklardır. Dolayısıyla proje hak ettiği değeri menkul kıymet satışından elde edememiş olacak ve bir maliyetle karşı karşıya kalacaktır. Bu durumda proje için elde edilmesi gereken değer ile elde edilen değer 39 arasındaki fark, asimetrik bilgiden dolayı meydana gelen temsil maliyetleri olarak açıklanabilir. Finansal sıkıntı olasılığını belirlemeye yönelik yapılan çalışmalarda üç tür yaklaşımla karşılaşılmaktadır: i. İstatistiksel yaklaşım, ii. Kredi derecelendirme şirketlerince belirlenen ödeyememe riskinin kullanımına dayalı yaklaşım, iii. Firmanın tahvillerinin piyasa değerinin kullanılmasına dayalı yaklaşım Finansal Sıkıntı ve Temsil Maliyetlerinin firma değerinin belirlenmesi aşamasında dikkate alınmaması gerektiğini ileri süren görüşlerde vardır. Bu görüşü savunan araştırmacılar buna neden olarak beş gerekçe göstermektedirler; ( Tehrani, 2001 ). i. Genellikle halka arz edilmiş büyük firmaların değerlemesinin yapıldığı ve bu firmaların finansal sıkıntı olasılığının düşük olduğu düşünülmektedir. Oysaki 2001 yılı sonunda iflas eden Enron firmasının birkaç ay öncesinde 70 Milyar ABD Doları piyasa kapitilizasyonuna sahip olması bu yaklaşımın doğru olmadığını göstermiştir. Ayrıca küçük ve hızla büyüyen firmaların değerlenmesine sıklıkla ihtiyaç da duyulmaktadır. ii. Sermaye bulmada sınırlama olmadığı düşünülmektedir. Bu düşünce gelişmiş ülkelerdeki finans piyasaları için çok yanlış bir düşünce olarak değerlendirilmeyebilir. Ancak çok gelişmiş olmasına karşın ABD finans piyasalarında bile yatırımcıların çekilmesi nedeniyle 2000–2001 yıllarında firmalar sermaye bulmada büyük sıkıntı yaşamışlardır. iii. Finansal sıkıntının iskonto oranı belirlenirken dikkate alındığı düşünülmektedir. Finansal sıkıntı içine giren bir firmanın öz sermaye maliyeti, borç maliyeti ve sermaye maliyeti yükselecektir. Ayrıca borç miktarı belli bir düzeye kadar arttığında finansal kaldıraç etkisi oluşacaktır, fakat bir noktadan 40 sonra borcun vergi avantajı, ortaya çıkan maliyetleri karşılamamaya başlayacaktır. Dolayısıyla firmanın riskini ortaya koyan iskonto oranı finansal sıkıntı içinde bir firma için daha düşük olacaktır ve bu da indirgenmiş nakit akımları yöntemiyle hesaplanacak firma değerini olumsuz yönde etkileyecektir. Burada gözden kaçırılmaması gereken nokta, yöntemde firmanın sonsuza kadar devam eden nakit akımları elde ettiğinin varsayılmasıdır. Oysa finansal sıkıntı içinde bir firmanın varlığını sonsuza kadar sürdüremeyebileceği dikkate alınmalıdır. iv. Belirlenen beklenen nakit akımlarının finansal sıkıntı olasılığını içerdiği düşünülmektedir. Beklenen nakit akımları en kötü durumdan en iyi duruma tüm olasılıkları dikkate alarak belirlenmelidir. Burada unutulan nokta belli bir yılda yaşanan finansal sıkıntı sonraki yılların nakit akımlarını da etkileyeceği ve bu nedenle birleştirilmiş finansal sıkıntı olasılığının dikkate alınmasının gerekliliğidir. v. Finansal sıkıntı içinde de olsa bir firmanın tasfiyesi durumunda, varlıklarından elde edilen nakit akımlarının bugünkü değerine eşit bir fiyattan satılabileceği düşünülmektedir. Finansal sıkıntı içinde bir firmanın satılması durumunda satış değeri olumsuz etkilenecektir. Oysa geleneksel yöntemlerde firmanın sadece var olan varlıklarının değil büyüme sonucu sahip olacağı varlıklarının da satış değerinde olumsuz bir etkilenme olmayacağı varsayılmaktadır. Finansal sıkıntı içindeki firmaların borçlarının piyasa değerini belirlemek zordur. Çünkü bu firmalar sürekli olarak borçlarını yeniden yapılandırmak için çalışırlar. Ayrıca borç verenler bu tür firmalara borç verirken kendilerini korumak için hisse senedine dönüştürülebilir veya geri çağırılabilir menkul kıymetleri tercih edebilirler. Firmaların riskleri ve borç yapıları dinamik olarak değişebileceğinden firma değerlemede borçların piyasa değeri sık sık güncellenmelidir. Ayrıca hisse senedine dönüştürülebilir menkul kıymetlerin öz sermayeye dâhil edilmesi gereken kısmı belirlenmelidir. Bunun içinde bu tür borçlar normal borçlar gibi kabul edilip, dönüştürülebilir olmasından kaynaklı olan kısım doğrudan öz sermaye olarak değerlendirilmelidir. 41 1.5. Sermaye Maliyeti ve Kapsamı Bilindiği gibi firmanın amacı hissedarların servetlerini maksimum kılmaktır. Bu amaca ulaşmak için dikkat edilmesi gereken çok önemli konulardan birisi sermayenin maliyetini hesaplamaktır. Çünkü firmanın faaliyet sonucunu ölçmek veya yeni yatırım fırsatlarını değerlendirmek için Sermaye maliyetini dikkate almak gerekmektedir. Sermaye maliyeti genel tanımı ile yatırımlardan beklenen getiriye eşittir. Her firma için farklı risk ve getiri oranı olduğu için kredi verenler ve yatırım yapmak isteyenler konuya dikkat etmektedirler. Bu yüzden sermaye maliyeti, yatırımcıların beklentilerini karşılamak üzere firmanın elde edilmesi gereken minimum getiri anlamındadır (Hampton,1989: 346). Sermaye maliyetinin önemi daha çok yatırım fırsatlarının karşılaştırmasında ve karar vermesinde ortaya çıkmaktadır. Sermaye maliyetinin anlamı yöneticiler ve hissedarlar açısından farklı olabilir. Çünkü yöneticiler sermaye maliyetini yatırım giderleri ve nakit çıkışı gerektiren ve firmanın gelir tablosunu etkileyen anlamında, hissedarlar ise fırsat maliyeti olarak tanımlamaktadırlar (Donaldson,116). Sermaye maliyetinin ölçmesini gerektiren diğer hususlar aşağıdaki gibidir; i. Firmanın değerini maksimum kılmak için, kullanılan kaynakların maliyeti düşük olmalıdır ve bunun için kaynakların maliyeti ölçülmelidir. ii. Finansal yönetim sermaye bütçelemesinde doğru karar vermek için her kaynağın maliyetini bilmek zorundadır. iii. Diğer mali kararlarda örneğin satın alma veya kiralama, işletme sermayesi kararlarında sermaye (Şarietpanahi,1998:420). maliyetini bilmek gerekmektedir 42 Sermaye maliyetinin hesaplanması finans disiplininin belki de en güç ve en tartışmalı konularından biridir. Kaynak maliyetinin nasıl hesaplanması konusunda uygulamada büyük farklar görülmektedir. Ancak her firmanın konunun önemini kavrayarak, olanak ölçüsünde gerçek kaynak maliyetine yakın değerleri saptamak için gerekli çabayı göstermesi zorunlu olmaktadır (Akgüç, 1998:438). Sermaye maliyetinin çeşitli kaynak türlerine göre hesaplanması çalışmamızın amacının ötesinde bir konu olduğundan, sermaye maliyeti ile ilgili açıklamalar Ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti (WACC) ile sınırlı tutulmuştur. Ağırlıklı kaynaklardan ortalama sermaye maliyetini hesaplamak sağlanan fonların ortalama maliyetlerinin için, çeşitli bulunması gerekmektedir. Toplam kaynak içinde her kaynağın ağırlığını dikkate alarak hesaplanan kaynak maliyetine ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti denilmektedir (Hampton,1989:485). Ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti aşağıdaki formül yardımıyla hesaplanabilir; ( Ercan, 2000: 61). WACC = ke { E /( E+D)} + kd { D /(E+D)} Formüldeki semboller; ke = Öz kaynakların maliyeti kd = Yabancı kaynakların maliyeti ( vergi hariç), ke^ İmtiyazlı hisse senetlerinin maliyeti E = Öz kaynakların piyasa değeri D = Yabancı kaynakların piyasa değeri 43 Ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti, hesaplanırken aşağıdaki üç adım izlenmelidir; (Jahankhani,1998: 341). a) Firma kaynaklarının, ayrı ayrı toplam kaynaklara bölünmesi yoluyla ağırlıklarının saptanması, b) Firma kaynaklarının, ayrı ayrı maliyetlerinin hesaplanması, c) Son adımızı ise her bir Firma kaynağının maliyeti ile ağırlığının çarpımlarının toplanması. İKİNCİ BÖLÜM DEĞERLEME YÖNTEMLERİ VE EKONOMİK KATMA DEĞER 2.1. Firmanın Değerleme Yöntemleri Değerleme, planlamanın temel ihtiyacıdır. Değerleme sadece firma stratejisi belirlenmesinde ve mali yapının oluşmasında değil belki bu stratejinin ve yapının firma değeri üzerindeki etkisini ölçmektedir. Değerleme firmanın gelişmesi ve değer yaratması ile ilgili yönetime yardımcı olarak takip edilen stratejinin ve mali yapının başarılı olup olmadığını ölçmektedir (Mojtahedzade,1997: 68). Son yıllarda hem ekonomik düzende hem de iş hayatında önemli değişiklikler ortaya çıkmıştır. Yöneticiler gittikçe karmaşıklaşan ve rekabetin yoğunlaştığı iş çevrelerinde çalışmak zorundadırlar. Globalleşen iş dünyasında, teknoloji, birleşme ve devralmalar, e-ticaret ve benzeri yeniliklerin takibi önem kazanmakta, yaratıcı liderlik ön plana çıkmaktadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan dünyada son yıllarda gittikçe artan birleşme ve devralma vakaları, yöneticilerin şirketlerin etkin yönetimine daha fazla yoğunlaşmalarını sağlamaktadır. Bazı iş tanımlarının elimine edilmesi ve teknoloji harcamalarının artırılması, şirketlerin kar marjlarını korumalarına yardımcı olacaktır. Buna ilaveten üretilen mal ve hizmetlerin kalitesinin artırılması ve şirket içi yeniden yapılandırmaya gidilmesi, şirketlerin etkin yönetimine katkıda bulunacaktır. Öte yandan firma dışında olan kişiler, özellikle hissedarlar ve yatırım yapmak isteyenler firmanın gerçek değerini, başka bir ifade ile hisse senetlerinin değerini bilmek isterler. Performans ölçümünde iki faktör, birisi etkinlik (effective) ve diğeri ise verimlilik (efficiency) dikkate alınmalıdır. Etkinlik, öngörülen amaçlara oluşmanın miktarı ve verimlilik, elde edilen sonuçların ve bu sonuçlara ulaşmak için kullanılan kaynakların mantıklı ilişkisi olması demektir (Fakharian,2001: 18). 45 Firmaların değerini ölçmek için çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Firma değerinin ölçülmesinde doğru bir yöntem kullanılmaması, hisse senedin gerçek değerine ulaşılmamasına neden olacaktır. Bu, bazı hissedarların zarar etmesine ve diğerlerinin kar etmesine neden olacaktır (Jahankhani, 2005: 41). Firma değeri Muhasebe Temelli ve Ekonomik Temelli Değerleme Modelleriyle belirlenmeye çalışılmaktadır. 2.1.1. Muhasebe Temelli ve Ekonomik Temelli Değerleme Yöntemlerinin Mukayesesi Firmanın performansını ölçmek için değerleme yöntemlerini genel olarak iki başlık altında toplamak mümkündür. Birincisi muhasebe temelli değerleme yöntemleri ve ikincisi ekonomik temelli değerleme yöntemleridir. Birincisinde muhasebe verilerine dayalı, örneğin hisse başına kar, kar büyümesi ve benzer modellerle firma değerini ölçmeğe çalışılır. İkincisinde firmanın değeri, firmanın varlıklarının etkin kullanması, yatırım fırsatlarının değerlendirilmesi, sermaye getirisi ve sermaye maliyeti dikkate alınarak hesaplanmaktadır. Örnek olarak Firmaya Serbest Nakit Akımları, Pazar Katma Değer ve Ekonomik Katma Değer yöntemlerini sayabiliriz. Çalışmamızda muhasebe temelli değerleme yöntemleri yerine ekonomik temelli değerleme yöntemleri üzerinde durulacak ve çalışmanın konusu olan Ekonomik Katma Değer, Pazar Katma Değer ve Nakit Katma Değer yöntemlerine ve bunların ilişkisine odaklanacaktır. 46 2.1.2. Ekonomik Katma Değer (EVA) Son yıllarda değere dayalı çeşitli değerleme yöntemleri gelişmiştir. Değere dayalı yönetim, işletme stratejisi ile hissedar değerinin fonksiyonel ve değer yaratan unsurlarını birleştiren kapsamlı bir performans ölçüm ve yönetim sistemi olmuştur. Ekonomik Katma Değer (EVA), bir şirketin varlıklarının, sermaye maliyetinden daha yüksek bir katma değer yaratıp yaratmadığını ölçen bir tekniktir. EVA ve MVA Stern & Stewart Co. tarafından ortaya konmuş ve söz konusu mali danışmanlık firmasının tescilli markası olarak 1990 yılında kullanmaya başlanmıştır. Sermaye kontrollerinin sona ermesi, hisse senedi piyasalarında likiditenin artması, bilgi teknolojisindeki gelişmeler ve kurumsal yatırımcıların finansal piyasalardaki öneminin artması sebebiyle her geçen gün önemini artırmıştır. (Ercan ve başk, 2003:70) ABD’nin büyük firmaları olan AT&T ve Coca-Cola gibi birçok şirket, EVA'yı kendi bünyelerine adapte etmişlerdir. Türkiye pazarına EVA konseptini ilk sunan firma 1995 yılında Stern&Stewart Co.’nun ortaklığı ile ülkede faaliyet gösteren LBA Managment and Consulting service olmuştur. İlk kullanan firma Sabancı Holding bünyesinde bulunan Kordsa A.Ş. olmuştur. Daha sonra bu firmayı Söktaş A.Ş. ,Oyak Renault A.Ş. gibi firmalar izlemiştir (Ercan ve başk, 2003:71). 2000’li yıllarda, söz konusu değerleme yöntemi büyük bir gelişme göstererek tek boyutlu finansal bir ölçüm aracı olmaktan çok, gerçek bir performans değerlendirme sistemi haline gelmiştir. EVA firma hedeflerinin saptanmasından stratejik planlamaya, bütçelemeden insan kaynaklarına, teşvik sistemlerinden kontrol mekanizmasına kadar uzanan ve performans ölçüm yöntemleri arasında son yıllarda popülaritesini giderek artan bir ölçüm yöntemi olmuştur. EVA firma birleşmelerinden işgören ücretlerinin belirlenmesine ve yöneticilerin ödüllendirilmesine kadar uzanan geniş bir yelpaze içerisinde hemen her konudaki firma kararına yön verilmesine önemli katkılar sağlamaktadır (Ercan ve başk, 2003: 69). 47 2.1.2.1. EVA ve Finansal Yönetim Sistemi Günümüzde sürekli değişen iş çevresinde başarılı olabilmek için, iyi düşünülmüş ve uzun vadeli stratejiler, bir şirketin iş akış sisteminin yeniden tasarlanmasından daha önemli hale gelmiştir. Şirket içinde finansal yönetim sisteminin yeniden gözden geçirilmesi kaçınılmaz olmuştur. Finansal yönetim sistemi, şirketin operasyonlarına ve stratejisine kılavuzluk eden finansal politikalar, prosedürler, yöntemler ve ölçülerden oluşmaktadır. Bu sistemle, şu tip sorulara cevap aranır. Genel olarak kurumun finansal amaçları nelerdir ve bu konuda şirket içinde ve dışında iletişim nasıl sağlanır? İş planları nasıl değerlendirilir, kaynaklar nasıl dağıtılır? Küçük bir araç-gereç alımından, başka bir şirketin devralınmasına kadar ya da küçülme ya da yeniden yapılandırma kararı nasıl alınır? Firmanın performans nasıl değerlendirilir? Kurumsal teşvik sistemi nasıl olmalıdır? Vb. Birçok şirket, bu sorulara cevap vermeye çalışan modası geçmiş ve oldukça karışık olan finansal yönetim sistemleri ile çalışmaktadır. Örneğin, pek çok şirket sermaye bütçeleme değerlendirmesinde indirgenmiş nakit akımı yöntemini kullanmaktadır. Ancak, hedeflerin belirlenmesinde ve yatırımcılarla olan ilişkilerde aynı şirketler; hisse başına kar, hisse başına kar artış hızı, kar marjı, öz sermaye getirisi ve benzeri muhasebe göstergelerine itibar etmektedir. Uygulama böyle oldukça, nakit akımına dayalı sermaye bütçelemesi ile muhasebe temelli şirket hedefleri arasında kopukluk söz konusu olmaktadır. Bunlara ilaveten, çalışanlara verilen teşvikler de yıllık olarak belirlenmiş muhasebe kar rakamına göre belirlenmektedir (Jahankhani, 2005 ). Şirketin farklı fonksiyonları için farklı finansal ölçüler kullanılması, şirket içinde bir tutarsızlık oluşmasına, yönetim sürecinde de karışıklık yaşanmasına neden olmaktadır. Bütün bu farklılıklar sonrasında genellikle performans ölçümünde de çatışmalar ortaya çıkmakta, çalışanlar şirketin gerçek misyonu hakkında kararsız kalmaktadırlar ( Jahankhani, 2005 ). 48 EVA'nın kullanılması ile finansal yönetim sisteminin tüm süreçleri, sadece tek bir ölçü birimine bağlanmış olur. Böylece tüm sistemi yönetmek ve anlamak kolaylaşır. Aslında, veri bir firma için, EVA'nın doğru olarak tanımlanması zaman alıcı ve karmaşık olsa da, bu ölçü bir kez oluşturulduğunda, bir firma içindeki tüm değişen çıkarları ve fonksiyonları birleştiren, daha sade fakat daha iç içe geçmiş bir genel finansal yönetim sisteminin merkez noktası olacaktır (Mojtahedzade,1997 ). Büyük şirketlerde operasyonel bölümlerin yöneticileri, sermayenin hangi varlıklara dağıtılacağı konusundaki karar üzerinde daha etkilidirler. Bu eğilim, şirket içinde sermayenin kontrolü yönünde bir rekabetin olmasına yol açar. Üst yönetimin de şirketin büyümesinden yana tavır almasından dolayı, günlük karar alma sürecine finansman yöneticilerinin müdahale etmeleri söz konusu olmamaktadır. Bu tür bir sistemde, operasyon bölümlerinin yöneticilerini yönlendirecek, şirketin değerini gerçekten artıracak yatırımları seçmelerini sağlayacak, bir teşvik sistemi bulunmamaktadır. EVA, yönetim sürecinde, üst yönetimden aşağı doğru yetkinin devredilmesini sağlayan ve tam olarak iç içe geçmiş finansal yönetim sistemini temel alan bir iç yönetim ölçüsüdür. Tüm yönetim kararlarının tam olarak modellenmesini, izlenmesini ve hissedar değerine ekledikleri katma değere göre ödüllendirilmesini sağlar. Sermaye bütçeleme projesinin incelenmesi, devralınması düşünülen bir şirketin değerlendirilmesi, stratejik planlama alternatifleri dikkate alınırken ya da performans değerlendirirken ve teşvik primleri belirlenirken EVA'nın zaman içerisinde sürekli olarak artırılması yönündeki amaç, yöneticiler için açık bir finansal amaç ve sorumluluğun ve teşvik sisteminin iyileşmesi için bir araç olmaktadır. Bu anlamda EVA, kurumsal yönetim için yeni bir model olarak karşımıza çıkmaktadır ( Jahankhani, 2005 ). 49 2.1.2.2. Ekonomik Katma Değer’in Kapsamı Ekonomik kar modeli olarak da adlandırılan ekonomik katma değer (EVA) modeli, bir şirketin kazançlarının sermaye maliyetini karşılayıp karşılamadığını ölçen bir tekniktir. Bir performans ölçüm sistemi olarak EVA, kar hesaplanmasında sermayenin maliyetini de dikkate alarak, diğer ölçüm sistemlerinden farklılaşır. Bu yüzden EVA ile diğer değerleme yöntemlerin, örneğin muhasebe tabanlı kar yönteminin önemli farkı sermaye maliyetinin dikkate alınmasıdır, hâlbuki kar modelinde tüm kaynakların maliyeti dikkate alınmamaktadır. Aslında EVA, içeriğinde performans ölçüm aracı olmaktan daha farklı özellikleri de bulundurur. Bu sistem, finansal yönetimin ve teşvik sisteminin iskeletini oluşturarak, yönetim kurulundan en alt seviyeye kadar, firmanın alacağı tüm kararlara kılavuzluk eder. Bu durum, organizasyonda bulunan herkesin daha başarılı olması ile daha iyi bir iş yaşantısı sağlayan bir firma kültürünü oluşturur. Sonuç olarak EVA sayesinde hissedarların, müşterilerin ve de çalışanların varlık düzeyi artmaktadır. EVA finansal boyutuyla ele alındığında yeni bir kavram olmasına karşın orijinal olarak “artık kar (residual income)”kavramından ortaya çıkmıştır ve anlam olarak faaliyet karından sermaye maliyetini eksilttiğimizde, kalan miktar demektir. Hesaplamalar sonucunda ortaya çıkan sonuç pozitif olması, işletmenin kar elde etmek için yatırım yaptığı varlıkların maliyetinden daha fazla vergi sonrası faaliyet karı elde ettiğine, yani katma değer yaratmış olduğuna işaret etmektedir. Sonucun negatif olması işletmenin değer yaratmaktan ziyade sermaye tükettiği anlamına gelmektedir. EVA, İşletme yönetiminin değer yaratma doğrultusunda izlediği stratejilerin ne derecede başarılı olup olmadığını ölçmekte kullanılan bir yöntemdir. EVA’nın dayandığı temel nokta olan, sermayenin getirisinin sermayenin maliyetinden yüksek olması fikrini bir sermaye bütçelemesi tekniği olan iç getiri oranı yaklaşımı uzun yıllardan beri savunmaktadır. Birtakım araştırmacılar da EVA yaklaşımının net bugünkü değer yaklaşımının yeniden 50 düzenlenmiş ve geliştirilmiş şekli olduğunu savunmaktadır. Söz konusu araştırmacılar, Stern & Stewart Co.’nun sermaye bütçelemesi konusunda yeni ölçütler kullanarak net bugünkü değer yaklaşımını proje bazlı bir yaklaşım olmaktan çıkarıp, daha büyük ölçekli bir proje değerlendirme aracı haline getirerek yeni bir bakış açısı getirdiğini ifade etmektedirler (Ercan ve başk ,2003:87). Aslında "Net Kar" olarak adlandırılan tutar, öz sermayeye hizmet etmek üzere kalan tutardır ve çoğu zaman da gerçek kar değildir. Bir işletme sermaye maliyetinden daha yüksek bir getiri sağlamadıkça, o işletme zarar ederek çalışmaktadır. İşletmelerin karları üzerinden vergi veriyor olmaları gerçekten kar elde ettiklerini göstermez. İşletme, ekonomiye kullandığı kaynaklardan daha az katma değer katıyor ise karlı olduğundan ya da katma değer yarattığından söz etmek anlamsız olacaktır. Birçok yönetici bu temel prensibi unutarak, borcun maliyetini dikkate alan, ancak öz sermaye için herhangi bir karşılık ayırmayan geleneksel yoğunlaşmıştır (Jahankhani, 2005). muhasebe karı üzerine 51 Klasik gelir tablosu ile EVA ve NOPAT dikkate alınarak yeniden düzenlenmiş gelir tablosunun görünümü şöyle olacaktır: Tablo 1: Klasik ve Değere Dayalı Gelir Tablosu KLASİK GELİR TABLOSU DEĞERE DAYALI GELİR TABLOSU SATIŞLAR SATIŞLAR - - SMM SMM = = BRÜT KAR BRÜT KAR - - Amortisman, Satış ve Amortisman, Satış ve Yönetim Giderleri vb. Yönetim Giderleri vb. = = FVÖK FVÖK - - Faiz Düzeltilmiş Vergiler = = VÖK NOPLAT - - Vergiler Sermaye Maliyeti ( Capital Charge) = = NET KAR Ekonomik Katma Değer (EVA) Kaynak: Ercan, Ban, 2005: 353 Tabloda da görüldüğü gibi faiz ve vergi öncesi kar düzeyine kadar her iki yöntemde durum aynıdır. Ancak klasik gelir tablosu finansman giderlerini tutar olarak dikkate alırken değere dayalı gelir tablosu sermaye maliyetini borcun maliyeti gibi dikkate almaktadır. 52 Başka bir ifade ile EVA, gerçek karın ölçülmesidir. (NOPLAT) hem borç hem de öz sermaye açısından uygun sermaye maliyetinin düşülmesi ile bulunur. Ekonomide bulunan bu rakama, "artık gelir (residual income)" ya da "ekonomik kar" adı verilir. Bu şekilde anlatıldığında hayli basit ve sade görünse de EVA'nın hesaplanması oldukça karmaşıktır. Her şeyden önce, düzeltilmiş faaliyet karı, sermaye ve sermaye maliyetinin nasıl (doğru) ölçüleceğinin belirlenmesi gerekmektedir. 2.1.2.3. EVA’nın Artırılması Hissedar değeri yaratan ve EVA’yı artıran birçok faaliyet vardır. Genel anlamda, yukarıda da belirtildiği gibi, EVA’yı artırabilecek üç yol vardır. Bu üç yol mevcut sermayenin getirisi oranının yükseltilmesi, sermaye maliyetinden daha çok kazandıran işlere (NPV’si pozitif yatırımlar) ek sermaye yatırılması ve sermaye maliyetinden daha az getiri getiren işlerden sermayenin çekilmesi olarak özetlenebilir. İlk yol faaliyet etkinliğinin artırılması veya gelirlerin çoğaltılması için yapılan tüm işlemleri kapsamaktadır. Aslında birinci ve ikinci yol birbiriyle bağlantılıdır; zira, mevcut faaliyetlerin etkinliğini artırmak için şirketler çoğu zaman mevcut sermaye tabanının getirisini artırıcı yatırımlar yapmaktadırlar. Hissedarların servetini, sermaye maliyetinden daha fazla getiri oranına sahip yatırımlar sayesinde artabileceği gerçeği yatırım hesaplamalarında WACC ve NPV yöntemini kullanan şirketler tarafından bilinmektedir. Bu kural, sadece NPV’si pozitif olan projelerin kabul edilmesi gerektiğini söyler (Ergincan,2001: 43). Ek sermaye kullanmadan faaliyet karını yükseltmek verimliliği artırmakla mümkündür. Bunun için yapılabileceklerden birkaçı aşağıda sıralanmıştır (Sezer,2000: 17). - Faaliyet giderlerini azaltmak - Döngü sürelerini kısaltmak - Tedarik zamanını azaltmak 53 - Kaliteyi artırmak - Prosesleri yalınlaştırmak Sermaye maliyetini aşan getiriler getiren projelere yatırım yapmak EVA değerini artıracaktır. Bunların birkaçı; - Yeni ürün ve hizmetler - Yeni dağıtım kanalları - Satın almalar (karlı şirketleri satın almak) Üçüncü kategori ise öncekiler kadar anlaşılmamış ve sık kullanmayan konuyu gündeme getirmektedir. Bu nedenle sermayenin, maliyetinden altında kazandıran yatırımlardan çekilmesi halinde bile hissedar değerinin artacağını bilmek çok önemlidir. Fazla stok ve alacakların azaltılması, sermaye maliyetine neden olduklarından bir çeşit sermaye geri çekilmesidir. Böylece gelirde azalma meydana gelmeden daha az sermaye ile işler yürütülebilir. Alacak tahsil süresini kısaltmak, müşterilerden ön ödeme talep etmek gibi faaliyetler bu konuda EVA’nın iyileştirilmesine yardımcı olacaktır. Ayrıca, sermaye yapısını optimize etmek, çalışanların EVA’yı artırmak için yapacakları işbirliği de EVA’nın gelişimi açısından önemli noktalardır. İşletmelerde kaynak paylaşımı, açık iletişim, öğrenme kültürünün geliştirilmesi, işletme içi iletişim araçlarının geliştirilmesi (internet, e-mail) gibi faaliyetlerle işbirliği geliştirilebilir (Sezer,2000: 17). 2.1.2.4. EVA 'nın Hesaplanması En basit anlamda EVA'nın hesaplanması, vergi sonrası düzeltilmiş faaliyet karından sermaye maliyetinin çıkartılması ile yapılır. Ancak bu basit anlatım, EVA hesaplanması açısından tam olmayan eksik bir tanımdır. Hesaplamanın doğru olarak yapılabilmesi için, EVA formülünde bulunan tüm kalemlerin doğru bir biçimde elde edilmiş olması gerekmektedir. EVA'nın hesaplanmasında en temel faktör, şirketin sermaye maliyetinin hesaplanmasıdır. Bu oran yatırımcıların riski algılamalarına, sektörden sektöre, şirketten şirkete ve hatta aynı şirket içinde projeden projeye göre farklılık gösterir. Eğer şirketin karı, ancak beklenen getiriye eşitse, yatırımcı para kazanmış demektir. Bir yatırımcı ancak ve ancak şirket sermaye maliyetinden daha fazla getiri sağlarsa, ekonomik kar elde edebilir (Stern, Shiely ve Ross 2001). EVA’nın hesaplama formülü: EVA = NOPAT – ( Sermaye x Sermaye Maliyeti) Getiri Oranı (ROIC) = NOPAT / Sermaye Şeklinde formülle gösterildiğinde, yeni EVA formülü: EVA = Sermaye x (ROIC - WACC) Yukarıda da görüldüğü gibi ekonomik katma değer, yatırılan sermayenin getirisi ile ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti arasındaki farkın (spread) yatırılan sermaye ile çarpımına eşittir (Ercan, Ban, 2005: 351). Yapılan hesaplamalar sonucunda ortaya çıkan sonuç para cinsinden olmaktadır. Bu tutarın pozitif olması, işletmenin kar elde etmek için yatırım yaptığı varlıkların maliyetinden daha fazla vergi sonrası faaliyet karı elde ettiğine yani, katma değer yaratmış olduğuna işaret etmektedir. Sonucun negatif olması ise işletmenin değer yaratmaktan ziyade sermaye tükettiği ve 55 daha önceki dönemlerde yaratmış olduğu katma değeri kullandığı anlamına gelmektedir. İşletmelerin finansal açıdan amacı, pozitif ve sürekli olarak yükselen bir EVA değerine sahip olmaktır (Ercan ve başk, 2003: 85). Firma değeri hesaplanırken Ekonomik Katma Değerin bugünkü değerinin bulunması gerekir. Bu hesaplama yapılırken, EVA, firmanın ağırlıklı ortalama sermaye maliyetiyle iskonto edilmektedir. Firma Değeri = Yatırılan Sermaye + EVA’nın Bugünkü Değeri Bu formülde vurgulanan “yatırılan sermaye” firmanın dönem başındaki net işletme sermayesi ile duran varlıklarının toplamıdır(Ercan,Ban,2005:352). 56 Ekonomik Katma Değerin nasıl hesaplanacağını bir firma ile ilgili varsayımlardan hareketle şöyle örnekleyebiliriz. Tablo 2: EVA Hesaplaması İçin Gelir Tablosu Gelir Tablosu (TL) 2002 2003 2004 Satışlar 3.000.000 3.200.000 3.300.000 SMM (2.500.000) (2.650.000) (2.700.000) Brüt Kar 500.000 550.000 600.000 Amortisman (100.000) (120.000) (150.000) FVÖK 400.000 430.000 450.000 Vergi (% 40) (160.000) (172.000) (180.000) NOPLAT 240.000 258.000 270.000 2002 2003 Dönen Varlıklar 800.000 950.000 Cari Borçlar 300.000 250.000 Net İşletme Sermayesi 500.000 700.000 Net Duran Varlıklar 1.500.000 1.800.000 Yatırılan Sermaye 2.000.000 2.500.000 2003 2004 Bilânçonun Aktifi (TL) Yatırılan Sermaye Sermaye Maliyeti (Capital 2.000.000 2.500.000 Charge) %10 200.000 250.000 NOPLAT 258.000 270.000 Sermaye Maliyeti (Capital (200.000) (250.000) Charge) %10 Ekonomik Katma Değer (EVA) Kaynak: Ercan, Ban, 2005: 354 58.000 20.000 57 Yatırılan Sermayenin Getirisi (ROIC) 2003 yılı için = 258.000/2.000.000 = % 12,9 2004 yılı için = 270.000/2.500.000 = % 10,8 2003 yılı için; EVA = (ROIC – WACC) x Yatırılan Sermaye EVA = (% 12,9 - % 10) x 2.000.000 = 58.000 2004 yılı için; EVA = (ROIC-WACC) x Yatırılan Sermaye EVA = (%10,8 - %10) x 2.500.000 = 20.000 Firma Değeri = Yatırılan Sermaye + Ekonomik Katma Değerin Bugünkü Değeri Firma Değeri2003 = 2.000.000 + (58.000 / 0.10) Firma Değeri2003 = 2.000.000 + 580.000 Firma Değeri2003 = 2.580.000 Firma Değeri2004 = 2.500.000 + (20.000 / 0.10) Firma Değeri2004 = 2.500.000 + 200.000 Firma Değeri2004 = 2.700.000 Yukarıdaki örnekte 2004 yılı için firmanın değeri 2.700.000 TL bulunmaktadır. Bu değerin 2.500.000 TL'lik kısmı 2003 yılında devreden net işletme sermayesi ve net duran varlıklardan oluşan yatırılan sermaye kısmıdır. Geri kalan 200.000 TL ise 2004 yılı için bulunan 20.000 TL'lik ekonomik katma değerin sonsuza kadar aynı tutarda devam edeceği ve ağırlıklı ortalama sermaye maliyetinin %10 olarak dikkate alınmasıyla bulunan; 20.000 = 200.000 TL’dir. 0,10 58 Burada 2.700.000 TL'lik firma değeri kredi verenler ve özsermaye sahiplerine ait bir değerdir. Eğer firmanın borçlarının (uzun vadeli yabancı kaynaklar) bugünkü değeri bu tutardan çıkarılacak olursa kalan, firmanın özsermayesinin bu modele göre olması gereken değerini verecektir. Eğer yatırılan sermaye 1.000 TL, WACC = %8 ve ROIC = %10 ise ekonomik katma değer = 1.000 TL x (% 10 - %8) = 20 TL olacaktır. Aynı şekilde; Firma Değeri = Yatırılan Sermaye + Ekonomik Karlılığın Bugünkü değeri; Ekonomik Karlılığın Bugünkü Değeri = 20 / %8 =250 Firma Değeri = 1.000 TL + 250 TL = 1.250 TL Burada bulunan 1.250 TL'lik değerden firmanın borçlarının bugünkü değeri çıkarıldığında firmanın özsermayesinin değeri bulunur. Bu firmanın borçlarının bugünkü değerini 350 TL varsayarsak firmanın özsermayesinin değeri de 900 TL olacaktır. Bu tutar bu modele göre olması gereken değerdir. Borsadaki fiili fiyatla karşılaştırılarak yorumlanması ve ona göre hareket edilmesi gerekmektedir (Ercan, Ban ,2005: 354-356). 2.1.2.5. Kaldıraçlı ve Kaldıraçsız Şirketlerde EVA’nın Hesaplanması Finansal basında, EVA'nın adı ve tanımı finansal performans ölçütleri arasında sık sık yer almaktadır. Bununla birlikte, hesaplaması oldukça karmaşık bir araçtır. Daha önce, EVA, basitçe, çok geniş kullanımı olan vergi sonrası faaliyet karı ölçütünden yıllık toplam sermaye maliyetinin düşülmesi ile elde edilebilecek bir araç olarak tanımlanmıştı. Bu yeni moda olan EVA için oldukça yeterli bir tanımlamadır. 59 Kaldıraçlı ve kaldıraçsız şirket yaklaşımları da dikkate alınarak, EVA’nın hesaplaması için A şirketinin gelir tablosu ve bazı bilânço kalemleri örnek verilmiştir; ( Gürbüz, Ergincan, 2004:279). Tablo 3: LNOPAT ve UNOPAT Hesaplaması İçin Gelir Tablosu Gelir Tablosu (milyon TL) Satışlar 3400 İndirimler 2000 Brüt Kar 1400 Satılan Malın Maliyeti 160 Genel Yönetim Giderleri 300 EBITD 940 Amortisman 200 EBIT 740 Faiz Giderleri 140 NPBT 600 Vergi(%40) 240 NOPAT 360 Bilânço Bilgileri Uzun Vadeli Borçlar 1200 (sermayenin 1/3’ü) Öz sermaye 2400 (sermayenin 2/3’ü) Toplam Sermaye 3600 Hisse Senedi Sayısı 200 (Milyon) EPS ( Hisse Başına Kar)= 360 / 200 = 1,80 Nakit EPS = EPS + (Amortisman / 200) =1,80 + ( 200 / 200 ) = 2,80 EBITD = ( Vergi, Faiz ve Amortisman Öncesi Kar) 60 Yukarıdaki gelir tablosuna göre, A’nın vergi sonrası faaliyet karı, vergi ve faiz öncesi kar (EBIT) rakamından 240 milyon TL'lik vergi düşülerek elde edilecektir. Burada vergi sonrası faaliyet karını hesaplamaya yarayan bu çok basit yaklaşım, EVA rakamını abartılı bir şekilde aşağı doğru çekecektir. Zira, 200 milyon TL'lik nakit çıkışı yaratmayan amortisman giderleri dikkate alınmamış olacaktır. EBIT ( vergi ve faiz öncesi kar) yerine EBITD (vergi, faiz ve amortisman öncesi kar) kullanıldığında EVA hesaplamalarındaki problemler ortaya çıkmamaktadır. Bu yüzden, A’nın 240 milyon TL'lik vergi yükü kaldıraçlı firma olduğu için 56 milyon TL (0,4x 140 milyon TL) vergi avantajı yaratmıştır. Kaldıraçlı şirketin toplam vergi yükü, yanlış bir şekilde EVA'nın abartılarak yüksek hesaplanmasına neden olmaktadır. A firması için, EVA abartılı hesaplandığı ortadadır, çünkü 56 milyon TL'lik vergi yükü de dikkate alınarak ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti hesaplanmıştır. Bu tartışma, kaldıraçsız şirketin vergi sonrası net faaliyet karı kavramında (UNOPAT) EVA'ya bakışı faydalı bir şekilde aydınlatmaktadır. Aşağıdaki Tablo yardımıyla, vergi sonrası faaliyet karı yaratan kaldıraçlı ve kaldıraçsız iki olasılığa göre karşılaştırmalı olarak açıklanmaktadır ( Gürbüz, Ergincan, 2004:285). Aşağıdaki tabloda görüleceği üzere, kaldıraçlı vergi sonrası net faaliyet karı (LNOPAT = 700 milyon TL), aynı işletme riskine sahip olan şirketin kaldıraçsız vergi sonrası net faaliyet karından (UNOPAT =644 milyon TL) daha yüksektir. Söz konusu iki kar (LNOPAT-UNOPAT) arasındaki fark, kaldıraçlı şirketin faiz nedeniyle sağladığı vergi avantajının etkisinden kaynaklanmaktadır (56 milyon TL'lik kar farkı, A için varsayılan %40 'lık vergi oranı ile işletmenin 140 milyon uzun vadeli borç faizlerinin çarpımına eşittir). Ancak, vergi sonrası sermaye maliyetinden 56 milyon TL'lik vergi avantajı düşüldüğü için, EVA bu durumdan faydalanmıştır. Zira, etkisini, A’nın 61 vergiden düşülecek olan faiz giderleri nedeniyle, şirketin vergi öncesi borç maliyeti %11,7'den %7'ye düşüşte göstermiştir. Böylece vergi avantajının faydası, şirketin toplam sermaye maliyetine %4,7 olarak yansımıştır. %Sermaye Maliyetinde Borçtan Kaynaklanan Avantaj = t (Faiz /Borç) = 0,4 (140/1200) = 0 , 4 ( 0, 1 1 7 ) = 0,047 veya % 4,7 Tablo 4: LNOPAT ve UNOPAT Hesaplaması Kaldıraçlı Vergi Sonrası Net Faaliyet Karı (LNOPAT) LNOPAT =EBITD - Vergi = EBITD -1( EBITD - Dp -I ) = [ EBITD (1-t) + t Dp ] + t I =UNOPAT + Faiz yükü = 644 + 0,4 (140) = 700 milyon TL Kaldıraçsız Vergi Sonrası Net Faaliyet Karı UNO PAT = EBITD - Vergi = EBITD – t (EBITD - Dp) = [ EBITD (1-t) + t Dp ] = 644 milyonTL Fark = LNOPAT - UNOPAT = (t kadar faiz gideri) = 56 milyon TL Elde edilen 56 milyon TL'lik faydaya aşağıdaki şekilde de ulaşabilir (Grant 1997: 32). 62 % Sermaye Maliyetinde Borçtan Kaynaklanan Avantaj = 0,047 x Borç = 0,047 x 1200 = 56 milyon TL Böylece, LNOPAT yani kaldıraçtı vergi sonrası faaliyet karı, UNOPAT kaldıraçsız vergi sonrası faaliyet karı yerine kullanıldığında, EVA abartılı bir şekilde yüksek çıkacaktır. EVA'nın abartılarak pozitif gösterilmesi, şirketin faiz nedeniyle sağladığı verginin iki kez hesaba katılmasından kaynaklanmaktadır ( Kara, 2002: 77). Sermaye maliyetinin hesaplanması, karmaşık bir işlemdir. Sadece işletme içinde her bölümün kullandığı sermaye miktarının belirlenmesi değil, borç / öz sermaye oranı ve sermayenin bileşenlerinin ayrı ayrı maliyetlerinin bilinmesi gerekir. Her bir bölümün kullandığı sermaye miktarını tam olarak tahmin etmek, özellikle bazı varlıkların birden fazla bölüm tarafından paylaşıldığı durumlarda oldukça zor olabilir. Diğer yandan, kullanılan sermayenin değerinin nasıl tahmin edileceğinin; defter değerleriyle mi yoksa piyasa değerleri ya da yenisiyle değiştirme değeriyle mi dikkate alınacağı tespit edilmelidir( Mojtahedzade,1997: 92 ). Borçlanarak elde edilen sermayenin maliyetini hesaplamak kolaydır. Bu maliyet, faiz harcamaları vergiden düşüldüğüne göre, borçlanma faizinden vergi oranı düşülerek bulunan orana eşittir. Ancak özsermaye maliyetinin hesaplanması, birtakım değerlendirme ve tahminler yapılmasını gerektirir. İlk başta uzun vadeli devlet tahvili faiz oranı belirlenir, ABD için bu oranın %6 olduğu söylenebilir. Bu oran, en güvenli yatırım aracının (risksiz faiz oranı) getirisidir. Risksiz faiz oranına sektöre göre genellikle %1-%7 arasında değişen ve konunun uzmanları tarafından hesaplanan risk primi eklenir. Özsermaye maliyeti bulunduktan sonra, borç-özsermaye oranına göre, ağırlıklı sermaye maliyeti hesaplanır. Yine ABD'de ağırlıklı sermaye maliyeti, %10 ile %13 arasında değişmektedir (Stern, Shiely ve Ross 2001). 63 Vergi sonrası düzeltilmiş net faaliyet karında, net kelimesi ilk bakışta vergi sonrası anlamına geliyormuş gibi algılanabilir. Ancak burada muhasebeden kaynaklanan birtakım çarpıklıkların düzeltilmesi anlamında kullanılmaktadır. Eğer kar olarak muhasebe karı kullanacak olursak, NOPAT, gerçek ekonomik karı olduğundan daha az gösterecektir. Muhasebe kurallarına göre cari harcama olarak gösterilen birçok kalem, hissedarlar açısından bakıldığında, bilânçoda gösterilmesi gereken varlıklar olabilir ya da gerçek nakit çıkışına neden olmayabilir. EVA'yı ticari bir marka haline getiren Stern&Stewart danışmanlık şirketi, gerçekte yatırım değeri taşıyan ya da nakit çıkışı gerektirmeyen bu tür 120 çeşit harcama kaydının yapıldığını tespit etmiştir. Ancak uygulamada çoğu şirket, NOPAT'larını gerçekçi hale getirmek için, 15–25 arasında temel düzeltmeyi dikkate almakta ve en fazla 5–10 temel düzeltme yapmaktadır. Bu düzeltmeler aşağıda açıklanacaktır. Bir düzeltmenin yapılmasına karar verirken, üç temel kriter; i.Yönetici davranışlarına etkisi olup olmadığı, ii. Anlaşılmasının kolay olup olmadığı, iii. Şirketin piyasa değeri üzerinde önemli bir etkiye sahip olup olmadığı dikkate alınmaktadır (Stern, Stewart III ve Chew, 1996). 64 2.1.2.6. EVA İle İlgili Muhasebe Düzeltmeleri EVA hesaplanması sırasında geleneksel muhasebe standartlarından kaynaklanabilecek potansiyel sorunların elimine edilebilmesi açısından geleneksel faaliyet öngörülmektedir. Bu karıyla ilgili düzeltmeler olarak bazı amortisman spesifik düzeltmeler yöntemleri, şerefiye amortismanları, stok maliyeti ve değerlemesi ( LIFO stok hesapları), şüpheli alacakların kaydı, araştırma geliştirme harcamaları, reklam ve promosyon harcamaları, çalışanlar için yapılan eğitim ve geliştirme harcamaları, emekli maaşları ve emeklilik sonrası sağlık hizmetleri için yapılan ödemeler ve benzeri uygulamalar gibi tüm bu ayrıntılar tek tek gözden geçirilmelidir (Stern, 2001). Bu düzeltmeler öz kaynak dengi ( Equity Equivalents ) hesapları sermayeye eklemeyi öngörürken bu hesaplarda oluşan farkları vergi sonrası kara eklemeyi öngörmektedir. muhasebeye dayalı defter değeri, Bu düzeltmeler sonucunda firmanın ekonomik defter değerine dönüşmektedir. i. Araştırma Geliştirme, Reklâm ve Promosyon Muhasebeciler, araştırma geliştirme faaliyetleri için harcama kaydı yaparlar. Aslında araştırma geliştirme harcamaları, faydaları gelecekte görülecek yatırım harcamalarıdır. EVA sisteminde bu harcamalar yatırım kalemi gibi bilançoda gösterilir ve araştırmanın kaç yıl sonra tamamlanıp, firma üzerinde etkileri görülecekse o süre içinde amortisman ayrılır. Bu durumda NOPAT hesaplanırken, sadece o yıla ait amortisman tutarı gider yazılır. Aynı süreç, Coca Cola ve Johnson&Johnson gibi tüketim malı satan şirketlerde, reklam ve promosyon harcamaları için geçerlidir. Aslında reklam ve promosyon harcamalarının ömrü, araştırma-geliştirme faaliyetlerinden daha kısadır ama bu harcamalar uzun vadeli marka değerini yükseltir. Araştırma Geliştirme Giderleri gibi maddi olmayan duran varlıklara ait harcamalar oluştukları dönem içinde masraf olarak mı alınmalı yoksa 65 varlıklaştırılarak gelecek dönemlerde beklenen faydaları gerçekleştikçe mi amorti edilmelidir sorusu EVA hesabında sık sık gündeme gelmektedir. Tek Düzen Hesap planına göre bu tür giderlerin gelecekte fayda oluşturup oluşturmadığı kesin olmadığı için gider yazılırken, yönetim muhasebesi ve firmanın performans değerlendirmesi açısından bu tür giderler ait oldukları dönemle ilişkilendirilmek amacıyla varlıklaştırılırlar. Ancak masrafların gelecek yıllarda beklenen faydalan göz önünde bulundurularak varlıklaştırmak yerine gider yazma durumda kısa vadede firmanın kazançları azalmakta ve ekonomik katma değer ile getiri oranını ileriki dönemlerde olduğundan fazla göstermektedir. Bunun nedeni ise maddi olmayan duran varlık masraflarının ölçülen yatırım tabanına ilave edilmemesidir. ii. Amortismanlar Ekonomik amortismanlarının kar hesaplamasında toplamına sermaye bir varlığın yükünün toplam maliyetine, eklenmesi sonucunda ulaşılmakta olup bu değer firmanın uyguladığı amortisman oranı veya tutarından etkilenmemektedir. Normal amortisman tekniği sermaye yükünün zaman içerisinde azalması nedeni ile gerçek getiri oranını ilk yıllarda olduğundan az daha sonraki yıllarda ise olduğundan fazla gösterme eğilimindedir. Bu da firmalarda faaliyetlerle ilgili herhangi bir gelişme gösterilmemesine rağmen performansın arttığı izlenimi oluşturmakta ve özellikle yüksek maddi duran varlıklara sahip sanayici firmaların faaliyetlerinin değerlendirilmesinde sorunlara neden olabilmektedir. Varlığın değerini anüite formülü ile indirgeyen bir yöntem olan anüite amortismanına göre ilk yıllarda daha az sonraki yıllarda ise daha fazla amortismanın ayrılmakta ve ömrü boyunca tutarlı bir getiri oranı ve dolayısı ile Ekonomik katma değer gerçekleşmektedir. 66 iii. Şerefiye Şerefiye bir işletme devralınırken katlanılan maliyet ile söz konusu işletmenin rayiç bedelle hesaplanan net varlıklarının (öz varlık) değeri arasındaki olumlu farkların izlenmesinde kullanılır. Şerefiye hesaplanırken rayiç bedelin tespit edilememesi halinde net defter değeri esas alınır. Hesabın işleyişine göre ödenen şerefiye bedellerinin tamamı bu hesabın borcuna kaydolunur. Yok edilmeleri ise amortisman yoluyla 5 yıl içinde eşit taksitlerle gerçekleştirilir (Seçkin, 2003: 58). Şerefiye bedellerinin yatırılan kaynak tutarına eklenip eklenmemesi konusunda EVA'nın kullanım amacı dikkate alınmalıdır. Eğer amaç bölümün gerçek performansını ölçmek ve değer katıp katmadığını bulmak ise şerefiyenin eklenmesi tavsiye edilmez. Bu özellikle bu bölüm yönetiminin satın alma işlemi ve fiyatlarından sorumlu olmadığı durumlarda geçerlidir çünkü bu durum yönetim ekibindeki elemanlar için pek motive edici olmaz. Pozitif bir ekonomik katma değer oluşturan birim çalışan ve yöneticiler için, daha sonra yeni bir firmanın yüksek prim ödenerek satın alınması dolayısı ile değer katamadıklannın ileri sürülmesi doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Şerefiyenin tespit edilecek yararlı ömrünün aksi ispat edilmedikçe, ortaya çıktığı tarihten itibaren belirli bir azami süreye sahip olduğu varsayılır. UMS'nda ve ÖKGAAP'te bu azami süre 20 yıl ile sınırlı tutulmuştur. USGAAP'te ise şerefiyenin yararlı ömrünün 40 yılı aşamayacağı varsayılmıştır. Şerefiyenin itfasında, bir başka yöntemin kullanılmasının zorunlu olduğuna ilişkin bir delil bulunmadığı sürece, değişmez yüzdelerle amortisman ayırma yöntemi kullanılmaktadır. Değişmez yüzdeler yöntemi, değer kaybının her hesap döneminde oransal olarak değişmeyeceği varsayımına dayalı olarak duran varlık için her hesap döneminde eşit oranda amortisman ayrılması suretiyle uygulanmaktadır ( Mısırlı oğlu, 2001: 91). 67 Ekonomik katma değer hesaplamasında ise firma genelinde şerefiye amortismanları ile ilgili olarak birikmiş şerefiye amortismanlarının özkaynak dengi bir kalem olarak sermayeye eklenmesi ve gider yazılan dönem amortismanında NOPAT kalemine eklenmesi öngörülmektedir. Çünkü bunlar kaynağın defter değerini azaltmalarına rağmen gerçekte yatırılan tutarı etkilememektedirler ve bu yöntemle getiri oranı, yatırımcıların ilgilendiği nakdi kazancı daha gerçekçi bir biçimde yansıtabilmektedir (Seçkin, 2003: 58). iv. Leasing Bedelleri Leasing, kira süresi sonunda mülkiyet hakkının kiracıya devredilip devredilmediğine bakılmaksızın, bir iktisadi kıymetin mülkiyetine sahip olmaktan kaynaklanan tüm riskler ile yararların kiracıya bırakılması sonucunu doğuran kiralamalardır. Bununla ilgili olarak yapılan ödemeler kira giderleri altında yer alması ve ilgili varlıklar ile borçların bilânço aktif ve pasifinde görülememesi firmaların yatırımlarının hesaplanmasında ve gerçek mali durumlarının görülmesinde sorun oluşturmaktadır. Bununla birlikte firmanın faaliyetleri ile ilgili olarak kiraladığı varlıklara yaptığı ödemelerin bir kısmı da finansal bir borcu yansıtmaktadır. Ekonomik katma değer hesabında özellik arz eden ve NOPAT hesaplaması sırasında da kira giderleri altında gösterilen finansal nitelikli bu borçlar söz konusu faaliyet karını olduğundan düşük göstermektedir. Firmaların performanslarının ölçümü açısından daha anlamlı bir EVA elde etmek için kiralanan varlıklar bilânçonun aktifinde gösterilirken bunlara ilişkin yükümlülüklerde vadelerine göre pasifteki kalemlere yerleştirilmektedirler. Firmanın faaliyet konusu ile ilgili olarak kiraladığı bu varlıklarla ilgili ödemelerinin bir bölümü finansman maliyeti olması dolayısı ile NOPAT'e vergi etkisi de dikkate alınarak eklenerek sermaye yüküne yansıtılır. 68 Anılan düzeltmeye göre leasing bedelleri firmanın borçlanma maliyeti esas alınmak suretiyle bilânço gününe indirgenerek yatırım tutarına eklenir. Oluşan finansman maliyeti ile ilgili olarak da leasing bedeli borçlanma oranıyla çarpılarak NOPAT'e eklenir. Bu düzeltmenin temel amacı finansal bir maliyeti temsil eden faaliyet giderlerini varlıklaştırmak ve ağırlıklı ortalama sermaye maliyetinde dikkate almaktadır (Seçkin, 2003: 58). v. Stok Değerlendirme Yöntemleri Günümüzde işletmelerin performanslarının değerlendirilmesinde nakit akımı ve bu nakit akımlarının gerçekleştirilmesi için kullanılan kaynakların toplamı önem kazanmıştır. Bir firma FIFO (ilk giren ilk çıkar) yönteminden LIFO (son giren ilk çıkar)'a geçtiği zaman satılan malın maliyeti stoka son giren malın maliyetinden başlanarak hesaplanır ve bu da firmanın maliyetlerinde artışa ve dolayısı ile karlarının azalmasına neden olmaktadır. Çünkü son olarak stoka giren malın maliyeti her zaman için önceden girenlere oranla daha yüksektir. Kullanılan değerleme yönteminin tartılı, hareketli ortalama yada başka bir metot olması stoka giren mallar için katlanılan maliyeti değiştirmemektedir ancak LIFO yönteminin kullanılması ekonomik katma değeri fiktif olarak azaltmaktadır. Herhangi bir yılda stoklar yani satılan malın maliyeti arttığında düşük fiyatlarla alınmış olan stokların maliyeti geriye kalmaktadır ve bu yüzden stokların değeri olduğundan az görünerek yatırılan kaynak ve net varlıkların tutarının azalmasına neden olmaktadır. Bunun yanında eski Lifo stoklan çözüldüğünde hem faaliyet karı ve hem de ekonomik katma değer ani bir artış gösterecektir (Keen, 1999). Bununla ilgili olarak ekonomik karın hesaplanmasında stokların LIFO ve FIFO değerleri arasındaki farkı ifade eden "LIFO Yedekleri" adlı kalem özkaynak dengi bir hesap olarak değerlendirilerek aktife girişi yapılırken bu kalemdeki yıllık artışlar NOPAT'e eklenir ve azalışlar indirilir. LIFO yedeklerini bu şekilde varlıklaştırmak LIFO yöntemini stokların yerine koyma maliyetini daha iyi ifade edilen FIFO’ya çevrilmesi anlamına 69 gelirken, yıllık farkların NOPAT'e eklenmesi ile de LIFO yönteminin FIFO'ya oranla neden olduğu fiktif maliyet artışı ve kar azalışı vergi avantajı giderilmeden elimine edilmektedir. Dolayısıyla bilânço dipnotlarından da tespit edilebilen FIFO yöntemi için yerine koyma maliyetine daha yakın bir stok değerleme yöntemi olması ve yeni satışlarla eski ve modası geçmiş stoklan ilişkilendirmemesi nedeniyle ayrıca herhangi bir düzeltme öngörülmemektedir. Bu tür düzenleme kayıtları karar almadaki etkinlik derecesini artırmakla birlikte tüm bu uygulamaların yapılmasının yalnızca tek bir doğru yolundan da bahsedilemez çünkü nasıl ki muhasebe bilimi her firmanın ölçüsüne göre tasarlanan bir elbise olarak düşünülebilirse burada yapılacak düzenleme süreçleri de aynı şekilde firmanın ihtiyaçları doğrultusunda seçilecektir. Eğer bu süreç içersinde firmanın değer katma potansiyeli ile çok da ilgili olmayan bir takım düzeltmeler yapılmaya karar verilirse bu durumda şirket yöneticilerinin modeli anlayamaması ve modelin kullanım maliyetinin getirişinden yüksek olması gibi nedenler dolayısı ile modelden beklenen verim sağlanamayabilir. Bu muhasebe düzeltmelerine göre yapılacak vergi sonrası kar, sermaye ve ekonomik katma değer hesaplamasında bilânço gelir tablosu hesaplarından olduğu kadar bu tabloların dipnotlarında da faydalanılması gerekmektedir. Çünkü bu dipnotlar yukarıda anılan düzeltmelerin yapılabilmesi için gerekli bilgileri içermektedir. 70 EVA’nın Hesaplaması İçin 5 Aşama İzlenilmektedir; Bunlar; i. Aşama: Firmanın finansal bilgilerinin incelenmesi; EVA hesaplaması için gereken tüm bilgiler genelde firmanın Bilânçosu, Gelir Tablosu ve dipnotlarda bulunmaktadır. Bu yüzden ilk olarak, hesaplama yapılması gereken yıllara ait bu bilgiler elde olması gerekmektedir. ii. Aşama: Firmanın sermayesinin belirlenmesi; Muhasebe ilkelerine ve kurallarına dayalı hazırlanmış olan mali tablolar, en azından ekonomi ve EVA hesaplaması açısından firmanın mali durumunu tam olarak doğru göstermeyebilir. Stewart’ın önerisine göre, bu sorunu gidermek ve mali durumu gerçeğe daha yakınlaştırmak için bazı düzeltmeler gerekmektedir. Bu düzelmelerin amacı firmanın net faaliyet karı ve sermayesini muhasebe temelli defter değerinden, ekonomi temelli defter değerine dönüştürmesidir. Söz konusu düzeltmeler, yukarıda EVA ile ilgili muhasebe düzeltmeleri başlığı altında bahsedilmiştir. iii. Aşama: Sermaye maliyetinin hesaplanması; EVA hesaplamasında, en önemli, karmaşık ve zor bölümü sermaye maliyetinin hesaplanmasıdır. Sermaye maliyeti, firmanın mali yapısından, ticari riskten, faiz oranından ve yatırımcıların beklentilerinden etkilenmektedir. Sermaye maliyetinin hesaplamasında genelde kullanılan yöntem ağırlıklı ortalama sermaye maliyetidir. Bu hesaplama yöntemi kullanılan tüm kaynakların (Borçlar, Öz kaynak ) maliyetini kapsamaktadır. 71 iv. Aşama: Vergiden sonra net faaliyet karının hesaplanması; (Net operating profit after tax) NOPAT, Sermaye yapısını dikkate almadan firma faaliyetinden sağlanan nakit girişidir. NOPAT ‘i gelir tablosunda olan bilgilerden aşağıdaki gibi hesaplamak mümkündür. NOPAT= Vergiden sonra net faaliyet karı + Düzeltmeler – Düzeltmelerden dolayı vergi tassarufu NOPAT= Vergiden Sonra Net Kar + Finansman Giderleri – Faiz Giderlerin Vergi Tasarrufu + EEs Giderleri (Öz kaynak Denkleri düzetmeleri) v. Aşama: Yukarıdaki işlemleri bitirdikten sonra son olarak EVA aşağıdaki gibi hesaplanacaktır. EVA= NOPAT – (sermaye x sermaye maliyeti) EVA pozitif olduğu halde firma değer yaratmış olduğu, negatif olduğu halde değer kaybetmiş anlamındadır. 2.1.2.7. EVA’nın Uygulama Süreci Şirketlerin EVA sistemini kabul etmeleri ve uygulamaya başlamaları, o şirketin başarılı olacağının, daha fazla değer yaratacağının garantisi değildir. Başarı için şirketin bir kazanma stratejisi ve uygun bir organizasyon yapısı olmalıdır. Organizasyon yapısının uygun olduğu varsayımı altında EVA uygulamalarının başarılı olabilmesi için, şirket bünyesinde atılması gereken dört ana adım bulunmaktadır ( Kavoosi, 2003:144). i. Adım: hesaplanmasından EVA, bir şirket daha fazla içinde anlam ifade karın eder. farklı Şirket bir şekilde kültürünün davranışlarının ve duruşunun değişmesi gerekir. Bu nedenle en başta, EVA 72 sistemine karşı yönetim kururunun ve tepe yönetimin tavrı ve duruşu olumlu olmalıdır. ii. Adım: Uygulanacak EVA programının gerektirdiği ana kararlar, yönetim kurulu onayına sunularak alınmalıdır. Bu kararlar arasında mutlaka EVA ölçüm merkezlerinin ne şekilde tanımlanacağı ve EVA’nın nasıl, hesaplanacağı yer almalıdır. Hesaplama safhasından önce yapılacak muhasebe düzeltmelerinin neler olacağı, şirketin muhasebe sisteminde değişiklikler yapmak gerekip gerekmediği, EVA'nın ne sıklıkla hesaplanacağı ve tüm kuruma ait sermaye maliyeti mi yoksa departmanlarla ilgili sermaye maliyetinin mi kullanılacağı kararlaştırılmalıdır. Ayrıca yönetim kurulu, teşvik sistemi ile ilgili kararlar da almalıdır. Teşvik sistemi ile ilgili alınacak kararlar arasında, EVA'ya dayalı teşvik sisteminin ilk aşamada kimleri kapsayacağı ve bu kapsamın aşamalı olarak genişletilip genişletilmeyeceği, EVA'ya dayalı teşvik sistemine geçişi ertelenen kişiler olup olmayacağı, eğer olacaksa bunların hangi yöneticiler olacağı, primlerin EVA yöntemiyle ölçülen performansa ne derecede bağlı olacağı, hisse opsiyonunun teşvik planındaki yeri, bölüm ve şirket bazında ya da EVA teşviklerinin oransal karışımı ve finansal olmayan ölçülerle ilişkisi bulunmalıdır. iii. Adım: Bütün sistemle ilgili ayrıntılı bir uygulama planının geliştirilmesi gerekmektedir. iv. Adım: Eğitim programının başlatılması, EVA sisteminin başarıyla uygulanabilmesi için atılması gerekli son adım olacaktır. Eğitim programları çerçevesinde kimlerin eğitime ihtiyacı olacağı ve eğitim ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağı tespit edilmelidir. 2.1.2.8. EVA ve Verimlilik EVA, bir firmada katma değerin nerede üretilip nerede üretilmediğini belirleyen bir ölçüm yöntemidir. Yani EVA katma değer yaratmaz, sadece yaratılan katma değerin ölçümünü yapar. Rasyonel bir piyasada EVA'nın maksimize edilmesi, şirketin hisse senedi fiyatının maksimum olmasını 73 sağlayacak, bu da hissedarların servetini artıracaktır. Verimlilik ve EVA ilişkisi, hem EVA savunucuları hem de EVA karşıtları tarafından yapılan çalışmalarda ihmal edilmiştir. EVA sisteminin kullanılmasından sonra, bir firmanın finansal göstergelerinin iyileşmesinin iki temel nedeni bulunmaktadır. Bunlardan birincisi ölçüm etkisi, ikicisi ise verimlilik artışıdır. i. Ölçüm Etkisi Çalışanların üretiminin kalitesi ve miktarı, çalışanlar üretimlerinin ölçüldüğünü bildiklerinde artar. Üretimin ölçüldüğü bilinen her durumda, verimliliğin artacağını sağduyumuzla söyleyebileceğimiz gibi, yapılan birçok araştırma da bunu kanıtlamıştır. Bu durum, insan doğası gereği ortaya çıkmaktadır. EVA mantığı ile düşündüğümüzde, bir şirkette çalışan herkes bilir ki, şirket her bir çalışanı kendisine sağlanan kaynaktan dolayı sorumlu tutmaktadır. Aynı mantığın devamı olarak sağlanan bu fonla, sermaye maliyetinin üzerinde bir değer yaratılması gerekmektedir. Sermaye maliyetinin altında katma değer yaratan bir kişi bilir ki, teşvik sistemi çerçevesinde ödüllendirilmesi söz konusu olmayacaktır. EVA ölçüm metodunun çalışanlar tarafından anlaşılması ve uygulanması ile bir şirkette yaygınlaşması, çalışanların ortak amaç etrafında toplanmalarını sağlayacak ve yaratılan katma değer maksimuma ulaşacaktır (Ray, 2001). ii. Verimlilik Artışı EVA sürecinin ikinci önemli faktörü, tüm ekonomik büyümelerin itici gücü olan verimliliktir. Uzun dönemde verimlilik, politik faktörleri sabit kabul etmek şartıyla, her düzeyde (ulusal, sektörel, firma, bölümler, departmanlar, hatta bireyler açısından) başarının itici gücüdür. Ulusal düzeyde baktığımızda, yüksek verimliliğe sahip ülkeler, hayat standartlarında sürekli bir artış yaşarlar ve daha yüksek üretim kapasitesine erişirler. Kurum düzeyinde baktığımızda, verimli firmaların hem hisse fiyatları yükselir hem de karlılık, nakit akışı, hisse başına kar gibi finansal göstergelerinde iyileşme yaşanır (Ray, 2001). 74 EVA = NOPAT – (Yatırılan Sermaye x WACC) (1) EVA = (ROIC - WACC) x Yatırılan Sermaye (2) EVA ile verimlilik arasındaki ilişkiyi anlamanın en iyi yolu, EVA formülüne ana hatlarına indirgeyerek tekrar bakmaktır. Bir firmanın sermaye maliyeti, piyasa güçleri (piyasanın firmanın risklilik durumunu algılayış biçimiyle) tarafından belirlenir. Sermaye maliyetinin düşürülmesi için daha fazla borçlanılması düşünülebilir; ancak bu durum hisse sahiplerinin risk seviyesini artıracağı gibi, firmanın optimal sermaye yapısından ayrılmasına neden olacaktır. Sonuç olarak bir firmanın sermaye maliyetinin daha çok dış güçler tarafından belirlendiğini, firmanın bunu veri olarak kabul ettiğini ve üzerinde çok az etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Yukarıda ikinci denklemin açılımı EVA = ROIC x Y.S. – WACC x Y.S. olur. Birinci denklemin yardımıyla ROIC x Y.S. = NOPLAT eşitliğini gösterebiliriz. Sonuç olarak ROIC = NOPLAT / Y.S. denklemini buluruz. Bu denklem bize sermaye yatırımlarının getirisinin NOPLAT ve toplam sermaye tutarına bağlı olduğunu söylemektedir. Demek oluyor ki, toplam sermaye düşerse, yatırım getirisi artacak, bu artış da EVA'nın artmasına neden olacaktır. Ancak burada yapılan varsayım, firmanın belli bir çıktı düzeyi için gerekli olandan daha fazla sermaye kullandığı, yani etkin çalışmadığı varsayımıdır. Eğer gerçekten gereğinden fazla sermaye kullanılıyor ise daha az sermaye kullanarak, aynı düzeyde çıktı elde edilecek ve EVA artışı sağlanacaktır. Diğer yandan, bir firma, yatırımlarının getirisini, dolayısıyla EVA'sını toplam varlık tutarını (toplam sermayesini), olduğundan daha düşük göstererek artırabilir. Ancak genel kabul görmüş muhasebe ilkelerini benimseyen firmaların böyle bir şansları yoktur. Bu nedenle, bu olasılığın gerçekleşme ihtimali daha düşüktür (Ray,2001). Sonuç olarak eğer sermaye maliyeti veri ise bir firmanın EVA'sını yükseltmesinin tek yolunun, yatırımlarının getirisini yükseltmek olduğunu söyleyebiliriz. Yatırılan sermayenin getirisi ise ancak verimlilik artışı ile 75 yükseltilebilir. Burada sorulması gereken verimlilik artışı nasıl sağlanır sorusunun cevabı arasında yenilik, yaratıcılık, teknoloji, insan sermayesine yatırım ve benzeri diğer birçok faktör bulunmaktadır. Bu faktörler, özellikle yenilik ve teknoloji aşağıdaki dört sonuçtan birinin ya da birkaçının ortaya çıkmasını sağlar: a) Saat başına çıktının artması, b) Kalite artışı, c) Maliyetlerin düşmesi, e) Üretim sürecinde hata-yanlış sayısında azalma. Bu dört sonuç da tanım gereği bir firmanın verimliliğinin artmasını sağlar (Ray, 2001). iii. EVA, Verimlilik ve Hisse Senedi Değeri İlişkisi Bir önceki bölümde bahsedilen dört verimlilik göstergesinden birisinin değişmesi, üretilen ürünün müşteriler tarafından kalite/fiyat açısından algılanmasını, dolayısıyla harcanan parayı değiştirir. Sonuç olarak, müşteriler açısından daha fazla değer yaratılmış olur. Aynı bakış açısıyla devam edecek olursak, firma maliyetlerinde ortaya çıkacak bir düşüş, hata oranının azalması, saat başına düşen üretimin artması, firmanın ürettiği ürün ya da hizmetin fiyatının düşmesini sağlar. Serbest piyasa koşullarında maliyetteki düşüş, müşteriye daha düşük fiyat olarak yansıyacaktır (Ray, 2001). Hem fiyatların düşmesi hem de kalite artışı, verimliliğin artmasını, dolayısıyla ilave katma değer yaratılmasını sağlayacaktır. Rasyonel olan ve piyasadaki tüm bilgilere sahip olan yatırımcılar, artan katma değerden haberdar olacak, o firmanın hisse senetlerine olan talep artacak ve sonuç olarak hisse senedinin değeri yükselecektir. Firma açısından baktığımızda EVA, tüm yöneticileri kendilerine dağıtılan tüm kaynaktan sorumlu tutan 76 finansal bir araçtır. Diğer yandan piyasa açısından bakacak olursak EVA, firmanın değerini maksimize edebileceği çok kullanışlı bir araçtır (Ray, 2001). Sonuç olarak, EVA ve verimlilik esası, ayrılamaz bir şekilde birbirleri ile ilişkilidir. Bir firma, EVA'yı ölçüm aracı olarak bünyesine adapte ederek, firma içinde nerelerde katma değer yaratıldığı, nerelerde yaratılmadığını belirleyebilir. Genel olarak bir firma verimlilik artışı sonucunda, yatırımlarının getirisinin sermaye maliyetini aştığı bölümlerde katma değer yaratacaktır. Ayrıca yukarıda da belirtildiği gibi, katma değer artışında ölçüm etkisinin payı da vardır. Katma değer artışı, ancak ve ancak sermaye maliyetinin düşmesi ya da verimlilik artışı ile elde edilecektir ( Riahi,1999 ). 2.1.2.9. EVA’nın Sağladığı Avantajlar EVA, temelleri çok eskiye dayanan, şirket performansının yönetimi ve ölçümünde kullanılan temel bir yoldur. Yöneticilere sezgisel olarak doğru olduğuna inandıkları, ancak geleneksel muhasebe sistemine göre karar verildiğinde elimine edilen işleri yapmanın doğru olduğunu söyler (Ehrbar, 1998). Diğer yandan EVA ve ekonomik kar ve diğer artık gelir ölçüleri, performans ölçümü açısından kazanç ve kazancın büyüme hızından çok daha iyi kıstaslardır. Yüksek miktarda EVA yaratan bir işletme ya da bölümün yöneticileri, övgü ve teşvik primi alacakları gibi, şirket hissedarları için de değer yaratacaklardır. EVA aynı zamanda bir işletmede yeterli performansı göstermeyen birimlerin belirlenmesini de sağlayacaktır. Eğer bir birim ya da işkolu pozitif EVA yaratmada başarısız oluyorsa, yöneticiler, o işkolunun varlıklarının başka bir alanda değerlendirilmesinin daha iyi olup olmayacağı sorusu ile karşı karşıya kalacaklardır (Brealey ve Myers, 2000). Şirketler EVA'yı tam olarak kullanmaya başladıklarında, şirket üzerindeki etkileri, EVA'nın maliyetleri toplamanın ve karı hesaplamanın başka bir yolu olmasından çok daha ileriye gider. 77 EVA, yöneticilere, sadece ve sadece kazançların sermaye maliyetini karşıladığı durumlarda yatırım yapmaları doğrultusunda bir mesaj gönderir. Bu mesaj, kazanç ve kazancın büyüme hızını yakından takip eden yöneticiler açısından takip edilmesi oldukça kolay bir niteliktedir. Bu nedenle EVA, bu tür organizasyonlarda teşvik sistemi olarak kullanılabilir. Tepe yönetim tarafından yapılan açık denetim yerine geçebilir. Bölüm yöneticilerine ya da diğer yöneticilere sermayenin boşa harcanmaması gerektiğinin söylenmesi ve bu kurala uyulup uyulmadığının kontrolü yerine; EVA, yöneticileri, dikkatli ve düşünerek yapılan yatırım kararları için ödüllendirir (Brealey ve Myers, 2000). EVA, operasyon yöneticileri açısından sermaye maliyetinin algılanabilir hale gelmesini sağlar. Bir yönetici, bölümünün EVA'sını, gelirlerini artırarak ya da kullandığı sermayeyi düşürerek artırabilir. Bu yüzden kullanılmayan varlıklar belirlenmeli ve onlardan kurtulma yoluna gidilmelidir. Örneğin işletme sermayesi azaltılabilir, en azından gereksiz yere artırılmasına izin verilmez (Brealey ve Myers, 2000). EVA gibi ölçüm metotlarının kullanılması, yatırım yapılan varlık tutarında genellikle inanılmaz düşüşlerin yaşanmasını sağlar. Bu düşüşler, genellikle bir ya da iki tane yatırım kararının kabul edilmemesinden değil, küçük yatırımların elimine edilmesinden kaynaklanır. Örneğin Herman Miller, EVA'yı kullanmaya başlamadan önce, üretimde kullanacağı kumaşları önceden almakta ve bekletmekte, nasıl olsa kullanılacağı için, kumaş yığınlarının kullanılmayı beklemesi önemsenmemekte idi. Ancak EVA sistemi ile birlikte bu girdi, günlük olarak sipariş edilir hale geldi ve yaratılan katma değere pozitif katkı sağlanmış oldu (Brealey ve Myers, 2000). Ayrıca, hem teorik hem de ampirik olarak şirket performansının ölçümü, hissedar serveti yaratılmasına bağlanmıştır. Tanım gereği daha yüksek EVA için çalışmak, şirketin hisse senedi değerinin artmasını 78 sağlayacaktır. Yapılan çalışmalarla sürekli olarak artan bir şekilde pozitif EVA'ya sahip olan şirketlerin, yükselen hisse senedi fiyatı ile ödüllendirildiği tespit edilmiştir (Stephens, 1997). Kar marjının, hisse başına karın artması, kimi durumlarda hissedar servetinin azalmasına neden olabilir. Ancak EVA bu anlamda artışı ile hissedar servetini her zaman artıran bir ölçü birimidir (Ehrbar, 1998). Diğer yandan EVA doğru uygulandığında, yöneticilerin çıkarları ile hissedarların çıkarlarının aynı doğrultuda olmasını sağlayan ve yöneticilerin kendilerini şirketin sahibi gibi düşünmeleri ve böyle hareket etmelerine yarayan bir teşvik sistemidir. Böylece 70 yıl önce Berle ve Means tarafından ortaya atılan şirketlerde hissedar yönetici çıkarlarının çatışması (corporate governance) kavramının çözümü bulunmuş olur. Bu uyum, EVA'nın uygulanmaya başlaması ile hemen sağlanır, zira artık şirket performansının ölçülmesi, muhasebe geleneklerine bağlı olmadan yapılmaktadır. Şirket performansının ölçüsü, ilk uygulama anından itibaren, hissedarların da faydasına olan reel ekonomik kar amacı olmuştur. Yöneticiler de teşvik primlerinin EVA'ya bağlanması nedeniyle, aynı amaca hizmet edeceklerdir. Yöneticilerin hisse başına kar (earnings per share, EPS), yatırım getirisi (return on investment, ROI) gibi rasyoları manipüle etme isteği ve gereği de ortadan kalkacaktır (Stern, Shiely ve Ross 2001). EVA, şirketlerin yatırımcılarla amaçları ve başarıları hakkında iletişim kurabildikleri, yatırımcıların da üstün performans gösteren şirketleri belirlemelerine yarayan bir analiz aracı (şirket değerlendirme aracı) olarak da kullanılmaktadır (Ehrbar, 1998). Hisse senedi yatırımcıları yatırım kararlarını verirken, şirketin EVA'sını dikkate alarak karar vermektedir. Sonuç operasyonel olarak EVA, bütçelemeden şirket finansmanının sermaye bütçeleme yönetiminde yöntemine, yıllık stratejik 79 planlamadan birleşme ve devralmalara kadar karar almada kılavuz olarak kullanılan, ayrıntılı yeni bir yapıyı oluşturmaktadır. 2.1.2.10. EVA’nın Kısıtları EVA'yı esas alan sistemlerin geliştirilmesinde dikkat edilmesi gereken noktalar da bulunmaktadır. Bunlar EVA’nın zayıf noktaları olarak değerlendirilebilir ve bu noktalar ölçek farklılıkları, finansal uyumlaştırma, kısa vadeli uyumlaştırma ve sonuç uyumlaştırması şeklinde 4 ana başlık altında toplanabilir (Ercan ve başk , 2003: 79). i. Ölçek Farklılıkları EVA, firmanın birimleri ya da alt üretim merkezleri arasındaki ölçek farklılıklarını dikkate almamaktadır. Küçük birimlerin yarattıkları EVA büyük birimlerinkine göre her zaman daha düşük olmaktadır ve bu nedenle büyük ölçekli birimler EVA yönetiminde daha avantajlı konuma geçmektedirler. Bu tür birimler arası ölçek farklılıklarını dikkate almaması EVA’nın bir zayıf nıktası olarak karşımıza çıkmaktadır. ii. Finansal Uyumlaştırma EVA finansal muhasebe tabanlı bir yöntemdir ve yöneticiler zaman zaman kişisel başarılarını artırmak amacıyla muhasebe değerleri ile oynama yoluna gidebilirler. Bu üç şekilde karşımıza çıkabilir. Birinci durumda yöneticiler müşteri siparişlerinin geciktirilmesi veya öne alınması konusunda etkili olabilmektedir. Yüksek kar sağlayan siparişler öncelikli hale getirilmek suretiyle ilgili dönemin karı yüksek tutulabilmekte, aynı şekilde düşük karlı siparişler bir sonraki döneme ertelenerek cari EVA değerinde önemli artışlar sağlanabilmektedir. Ancak bu durum firmanın uzun vadeli hedeflerini olumsuz şekilde etkilemektedir. 80 İkinci durumda EVA değeri, dışarıdan sağlanan fayda ve hizmetlerin bir sonraki döneme ötelenmesiyle yüksek tutulabilmektedir. Örneğin firmanın çalışanlarına vereceği eğitim dönem sonuna bırakılarak eğitim giderlerinde yapılacak bir tasarrufla EVA değeri yükseltilebilir. Ancak bu da firmanın uzun vadeli hedeflerinde sapmalara neden olacaktır. Üçüncü durumda ise yöneticiler muhasebe ömrünü tamamlamış varlıklarını elden çıkarmak istemeyecekler, böylece yeni amortisman giderleri oluşmasının önüne geçeceklerdir. Bu da EVA değerinin azalmamasını sağlayacaktır. Ancak bu yaklaşım firmanın teknolojik yeterliliğini ve dolayısıyla rekabet gücünü azaltacaktır. iii. Kısa Vadeli Uyumlaştırma Performans ölçüm sistemlerinin temel amacı çalışanların gayretlerini, zekâ seviyelerini ve becerilerini tespit ederek bunlara uygun teşviklerle çalışanların performansını yükseltmektir. Yöneticiler de yeni fikirler ortaya koyarak hem firma değerini yükseltmeye hem de kişisel tatmin ve kazanç elde etmeye çalışırlar. Bu fikirlerinin onaylanması halinde cari dönemde uygulamaya geçirmektedirler. Ancak EVA gibi ölçüm yöntemlerinin uygulanması zaman zaman eksik veya hatalı sonuçların elde edilmesine neden olmaktadır. iv. Sonuçların Uyumlaştırılması EVA, yöneticileri, yeni fikirlerin ortaya atılması ve bu fikirlerin uygulanması noktasında isteksizliğe sürükleyecektir. Bunun temel nedeni EVA’nın tek dönemlik, genellikle bir yıllık bir zaman dilimini dikkate alıyor olmasıdır. Yeni yatırımın ortaya çıkardığı maliyetler veya giderler, kısmen de olsa, muhasebeciler tarafından aynı anda kayıt altına alınmaktadır. Buna karşın yatırımın getirisi genellikle bir yıldan daha uzun bir sürede gerçekleşmektedir. Dolayısıyla bu gelirler ancak gelecek dönemlerde kayıt altına alınabilmektedir. Yöneticinin yeni yatırımlara yönelmesi cari dönem 81 EVA’sını düşüreceğinden yöneticiler tarafından tercih edilmemektedir. Çünkü EVA değerinin düşük olması yöneticilerin başarısız olduğuna dair düşünceleri artıracak, yöneticiler hiç hak etmedikleri halde ücret kesintisi, kademe indirimi ve katta işten çıkarma gibi yaptırımlarla karşı karşıya kalacaklardır. Buna karşılık EVA değeri uzun dönemde gözle görülür bir artış gösterecektir. 2.1.3. EVA ve Yatırılan Sermaye’nin Getirisi (ROIC) İlişkisi ROIC kavramı Du Pont Company tarafından 1900’lü yılların başında işletmelerin yöneticilerinin etkinliğini artırmak için geliştirilmiştir. Firmalar ROIC değerini kar marjını artırarak ya da satış gelirlerini, bir anlamda varlık devir hızlarını artırarak iki farklı şekilde sağlayabilmektedirler (Ercan ve başk,2003:78). ROIC’in temel avantajını, firmaya bağlı birimler ya da fabrikalar arasındaki ölçek farklarını göz önünde bulundurması oluşturmaktadır. ROIC’in temel kısıntısı, yalnızca bu ölçüte bağlı olarak değerlendirilen ve ödüllendirilen yöneticilerin işletmenin bütününün faydasına değil de kendi bölümlerinin faydasına katkı sağlayacak bir tutum içerisinde olmaları oluşturmaktadır. Finansal performans ölçümünün ROIC baz alınarak yapılması, firma değerini olumsuz yönde etkileyebilmektedir ( Ercan ve başk,2003:79). Yöneticiler bir yatırım kararı alırken, sermaye maliyetini mutlaka dikkate almalıdır. Bir şirket içinde performans ölçümü, yaratılan katma değer dikkate alınarak yapılır. Sermaye maliyetinin üzerinde getiri elde edilmesi önem kazanmaktadır. Bir şirket yönetiminin hissedar değerini artırıp artırmadığını ölçmenin iki yolu bulunmaktadır (Brealey ve Myers, 2000). Birinci yolda, yatırımın net getirisinin, sermaye maliyetini yüzdesel büyüklük olarak ne kadar aşıp aşmadığına bakılır. İkinci yol ise bir parasal büyüklük göstergesi olan ekonomik katma değerin (EVA) hesaplanmasıdır. Yaratılan katma değerin nasıl hesaplanacağı, iki yol içinde basit parasal bir örnekle aşağıda anlatılmaktadır. 82 A şirketinin toplam varlıklarının 1.000 milyon USD ve net karını 130 milyon USD olduğunu düşünelim. Bu durumda bu şirketin yatırım getirisi (ROIC), 130/1000=0,13, %13 olacaktır. Eğer sermaye maliyeti %10 ise firmanın yaptığı üretim, hissedar değerine katkıda bulunuyor demektir. Net getiri, 13–10 = %3 olacaktır. Sermaye maliyetinin %20 olduğu bir durumda ise, hissedarlar 1 milyar USD başka bir yatırım aracına kaydırmakla kendileri için daha iyi bir sonuç elde edeceklerdir. Çünkü bu durumda net getiri 13–20 = - %7 olacaktır. Ekonomik katma değer (EVA), hissedarların net getirisine bakar. Sermaye maliyeti düşüldükten sonraki kazancın ne olduğu sorusunun cevabını bulmaya çalışır. Firmalar net karı hesaplarken; ücret, hammadde maliyeti, işletme gideri, vergi vb. maliyetleri firma gelirinden düşerler. Ancak bu hesaplama yapılırken, sermaye maliyeti dikkate alınmaz. Yatırımcıların parası (sermayesi) ile finanse edilen varlıklara ayrılan amortisman düşülse de öz sermaye maliyeti ile ilgili herhangi bir karşılık ayrılması söz konusu değildir. Birçok işletme muhasebe karı elde etse de gerçekte sermaye maliyetini karşılayamaz. Şirketin net katma değerinin parasal tutarının bulunabilmesi için, hissedarlar ve varsa ana şirketin sermaye katkısının maliyetinin çıkarılması gerekir. Örneğin sermaye maliyetinin %12 olduğu bir durumda, toplam varlıkları 1.000 milyon USD olan A şirketinin sermaye maliyeti, 1.000 x 0.12 = 120 milyon USD olacaktır. Net karın 130 milyon USD olduğunu dikkate alırsak, EVA = 130–120 =10 milyon USD olacaktır. Bu değer, şirket yönetiminin sıkı çalışması ya da şansı sayesinde elde ettiği hissedar servetine katkı olacaktır. Eldeki veriler ışığında EVA hesaplanmasını formüle edecek olursak: EVA = Kazanılan Gelir – ( Sermaye Maliyeti x Toplam Yatırım) Bu durumda yukarıdaki örnek şirketin EVA'sı aşağıdaki gibi hesaplanabilir. 83 EVA= 130 - (0.12 x 1.000) = +10 milyon USD Ancak sermaye maliyeti %20 olursa, A şirketinin EVA'sı eksi 70 milyon USD olacaktır. Aslında net yatırım getirisi ve EVA aynı soru üzerinde odaklanmaktadır. Net yatırım getirisi sermaye maliyetine eşit olduğunda, hem net getiri hem de EVA sıfıra eşit olacaktır. Ancak net getiri bir yüzde ölçüsüdür ve şirketin büyüklüğünü dikkate almaz. EVA, ayrılan sermayeyi ve yaratılan ilave serveti dikkate alarak sonucu parasal göstermektedir (Brealey ve Myers, 2000). Günümüzde giderek artan sayıda firma EVA hesabı yapmakta ve teşvik sistemini bu ölçüye bağlamaktadır. Yöneticilerin EVA'ya odaklanması, hissedar servetinin artırılmasını da beraberinde getirmektedir (Brealey ve Myers, 2000). EVA terimi, bir danışmanlık şirketi olan Stern&Stewart Co. tarafından yoğun biçimde kullanılmış ve geliştirilmiş ve ticari bir marka haline getirilmiştir. Ancak artık gelir (Residual İncome) kavramı da uzun zamandır bilinmektedir. Stern&Stewart danışmanlık firmasının müşterisi olmayan birçok şirket de yöneticilerinin performansının ölçümünde ve ödüllendirilmesinde bu kavramı kullanmaktadır (Brealey ve Myers, 2000). Diğer danışmanlık şirketleri de artık gelirin kendilerine ait versiyonlarını kullanmaktadırlar. Örneğin McKinsey&Company, yatırılan sermayenin, sermaye maliyeti ile net yatırım getirisi arasındaki farkla çarpılmasıyla bulunan ekonomik kar (Economic profit) kavramını kullanır. Aslında bu kavram, daha önce de belirtildiği gibi EVA'nın başka bir şekilde ifade edilmesidir. 2.1.4. Pazar Katma Değer (MVA) Pazar katma değeri (Market Value Added), firmanın piyasa değeri ile yatırılan toplam sermaye arasındaki fark olarak tanımlanmaktadır. Pazar katma değeri firmanın piyasa değeri ile yatırılan sermaye arasındaki fark olduğu için sadece halka açık firmalarda tespit edilebilmektedir. Pazar katma değeri işletmenin toplam değeri ile yatırılan sermaye arasındaki farkın 84 artırılması durumunda işletme sahiplerinin servetlerinin maksimum kılınacağı görüşünü savunur. Birçok değere dayalı yönetim uygulamacısı pazar katma değerini değere dayalı ölçüm yöntemlerinin en önemlilerinden birisi olarak görmektedir (Ercan ve başk, 2003: 73). Ekonomik Katma Değer, Pazar Katma Değer ve Nakit Katma Değer ilişkisi ileride incelenecektir. Pazar Katma Değer hesaplaması: MVA= Toplam Değer – Toplam Yatırılan Sermaye Toplam Değer= ( Dolaşımdaki hisse senetlerin sayısı * Hisse senetlerin piyasa fiyatı ) + ( İmtiyazlı hisse senetlerinin sayısı * İmtiyazlı hisse senetlerin piyasa fiyatı ) + ( Borcun piyasa değeri) 2.1.5. EVA , MVA ve Nakit Katma Değer (CVA) İlişkisi Pazar Katma Değeri (MVA), firmanın piyasa değeri ile yatırılan toplam sermaye arasındaki fark olarak tanımlanmaktadır. Cari yıl pazar katma değeri ise, gelecek için tahmin edilen EVA değerinin bugünkü değere indirgenmiş biçimi olarak ifade edilir. Bu tanım EVA ile MVA arasında doğrudan bir ilişki olduğunu da ifade etmektedir. Stern&Stevart Co., bu iki kavram arasındaki ilişkiyi ABD’deki firmalar arasında incelemiş ve incelediği firmaların yaklaşık yarısında EVA ve MVA arasında anlamlı ilişkiler tespit etmiştir (Ercan ve başk, 2003: 72). Pazar katma değeri firmanın piyasa değeri ile yatırılan sermaye arasındaki fark olduğu için sadece halka açık firmalarda tespit edilebilmektedir. Pazar katma değeri işletmenin toplam değeri ile yatırılan sermaye arasındaki farkın artırılması durumunda işletme sahiplerinin servetlerinin maksimum kılınacağı görüşünü savunur. Birçok değere dayalı yönetim uygulamacısı pazar katma değerini değere dayalı ölçüm yöntemlerinin en önemlilerinden birisi olarak görmektedir (Ercan ve başk, 2003:73). Daha önce anlaşıldığı gibi EVA ve MVA Stern&Stevart Co. 85 tarafından ortaya konmuş olup, onların tescilli markasıdır. Nakit katma değeri (CVA) ise Boston Consulting Group (BCG) ve Halt Value Associates tarafından ortaya konulmuştur (Ercan ve başk, 2003:73). CVA tamamen nakit akımlarına dayalı bir yöntemdir. EVA ise getiriye dayalı bir yöntemdir. CVA da EVA gibi büyümeye ve hissedar değerini artırmaya yönelik bir yöntemdir. Özellikle sermaye yapısına ağırlık veren işletmeler için CVA, EVA’ya göre daha etkili bir yöntemdir. CVA aşağıdaki formül ile hesaplanır; CVA = Faaliyet Nakit Akımları - Batık Fonların Amortismanı – Brüt Yatırımların Sermaye Maliyeti Tutarı Bu formülde batık fonların maliyeti ile firmanın kaynaklarının fırsat maliyeti dikkate alınarak yapması gereken yatırım tutarı ifade edilmektedir. Tablo 5: EVA, MVA, CVA Kavramlarının Karşılaştırması Hesaplama Ölçüm Sonuçlarının Ölçüm Türü BorçMaliyeti(İçeriy İfadeBiçimi(Tutar/%) or/İçermiyor) Öz kaynakMaliyeti Kolaylığı İçeriyor/ İçermiyor) (Kolay/ Orta/ Zor) EVA Tutar İçeriyor İçeriyor Orta MVA Tutar * * Zor CVA Tutar İçeriyor İçeriyor Orta/Zor * Dolaylı olarak iskonto oranlarına yansıtılmaktadır. Kaynak : Ercan ve başk, 2003:74 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM SERMAYE YAPISI İLE EKONOMİK KATMA DEĞER İLİŞKİSİNİN TAHRAN MENKUL KIYMETLER BORSASINDA ANALİZİ 3.1. Konu İle İlgili Yapılmış Çalışmalar Finans literatüründe sermaye yapısı ve EVA ile ilgili çok sayıda araştırma yapılmıştır. 1958 de Modigliani ve Miller tarafından yapılan çalışma geniş tartışmaların başlangıcı olmuştur. MM önce sermaye yapısının firma değeri üzerinde etkili olmadığı görüşünü savunmuşlardır. Ancak daha sonra borcun faiz gideri, vergi avantajları sağladığı için, firma değerini pozitif etkilediğini savunmuşlardır. Başka bir ifadeyle borcun firma değeri üzerinde olumlu etkisi olduğu için, kaynak seçiminde yabancı kaynağa ağırlık verilmesi önerilmiştir ( Modigliani, Miller, 1958). Scot ve Martin 1976 yılında ABD’de sermaye yapısı ile ilgili yaptıkları çalışmada, firmanın bulunduğu sektörün sermaye yapısında önemli etkisi olduğu sonucuna ulaşmışlardır. 1977 yılında Miller yaptığı bir araştırmada borcun kullanımı her zaman çekici olmadığı ve bazı durumlarda hisse senedi ihracın ve kredi kullanımının daha uygun sonuç vereceğini tespit etmiştir (Nejad Fahim, Mahname Burs,no:39). 1984’de Bradley ve Kim, 80 firma üzerinde yaptıkları çalışmada, faaliyet sektörü ve ticari risk ile mali yapı ilişkisini incelemişlerdir. Çalışma sonucuna göre firmanın faaliyet sektörü ile mali yapısının ilişkisi olmadığını savunmuşlardır (Bradley, Kim, 1984). 87 1995 yılında Chehab, yaptığı çalışmada çeşitli borç düzeyi, firmanın büyümesi, kar dağıtımı ve firma varlıklarında artış ile direkt ilişkisi olduğunu savunmuştur (Chehab,1995). Değerleme yöntemi olan EVA 1990 yıllardan itibaren yaygın şekilde kullanılmaktadır. EVA üzerinde de sermaye yapısı gibi farklı yaklaşımlarla çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Hisse senetlerin verimliliğinde (getirisinde) ortaya çıkan değişmeleri öngörmeğe yönelik EVA veya Faaliyet Gelirinin ( Operating Income) hangisinin yatırımcılara ve diğer ilgilenenlere daha ziyade bilgi sağladığı sorusu Jalili, tarafından araştırılmış ve hisse senedinin getirisinde değişmelerin ön görülmesine yönelik Oİ’nin daha çok bilgi vermesini savunmuştur. Rezayi, EVA ile ROE ilişkisini TMKB’de ve motorlu taşıtlar sektöründe araştırarak, bu iki konunun birbiriyle anlamlı ilişkisi olmadığına varmıştır. Sermaye yapısı ve EVA ile ilgili ayrı ayrı çalışmalar olmasına, sermaye yapısı ve EVA ilişkisini inceleyen bir çalışmaya rastlanmamıştır. 3.2. Araştırmanın Amacı İşletmeler sermaye ihtiyaçlarını, Öz sermaye ve borç ile temin etmektedirler. Öz sermaye ve borç, kaynak toplamı oranı firmadan firmaya değişmektedir. Sermaye yapısı faaliyet sonuçları üzerinde etkili olabilmektedir. Bu çalışmanın amacı, firma değer tespitinde kullanılan ve performans ölçümü olan EVA’nın optimal sermaye yapısı seçiminde başvurulacak önemli bir faktör olup olmadığını ortaya koymaktır. Başka bir ifadeyle, sermaye yapısı içerisinde borç veya öz sermaye oranının değişmesi işletmenin ekonomik katma değerini değiştirmekte midir sorusuna cevap aramak veya bunların birbiriyle nasıl bir ilişkisi içerisinde olduğunu tespit etmektir. 88 3.3. Araştırmanın Kapsamı Sermaye yapısı ile EVA arasındaki ilişkisi, Tahran Menkul Kıymetler Borsasında, iki ayrı sektör de işlem gören toplam 32 şirkete ait 2002 – 2006 ( 5 yıl ) dönemi verileriyle belirlemeye çalışılmaktadır. Bunlardan 19 şirket Taş ve Toprağa Dayalı Sanayi sektöründe ve 13 şirket Metal Eşya Makine ve Gereç sektöründe faaliyet göstermektedir. Tahran Menkul Kıymetler Borsası hakkında aşağıda kısaca bilgi verilmiştir. 1936’da (1315 H.Ş) Belçikalı Lonjfeld tarafından Tahran’da borsa piyasasının kurulması ile ilgili araştırmalar yaparak, gerekli yasanın çıkarması yanında, tüzük ve iç yasası da hazırlamıştır. Ancak 2.dünya savaşından ortaya çıkan ve diğer problemler nedeniyle İran’da menkul kıymetler borsası otuz yıl sonra, yani 1968 (1346 H.Ş) yılında Tahran Menkul Kıymetler Borsasının (Tehran Stock Exchange/ TSE) adıyla kurulmuştur (Davani,2003). 1968 yılında faaliyete başlayan borsaya 6 firma kota olmuştur. Bu şirketlerin piyasa değeri 2.600.000.000 Riyal (31.523.000-USD) dir. Takip eden 11 yıl içinde kota olan firma sayısı 105 firmaya ve bunların toplam piyasa değeri 230.000.000.000 Riyal’e (2.525.000.000-USD) yükselmiştir. Söz konusu 11 yıl içerisinde borsaya kota olan firma sayısı yaklaşık 17 kat artarken, bu dönemde borsaya kota olan firmaların toplam piyasa değeri de 79 kat, işlem hacmi ise 9 bin kat artmıştır (Davani, 2003 (1382 H.Ş):23). 1979 devriminden sonra ekonomide İslami sisteme uygun ciddi anlamda değişiklikler yapılmıştır. Söz konusu değişmeler nedeniyle borsa ekonomide olduğu değerini kaybetmiştir. Bankalar ve sigorta şirketleri millileştirilmiş ve birleşerek devlet yönetimine geçmiştir. 8 yıllık İran –Irak savaşı, petrol fiyatlarının düzensizliği, ülkeye karşı yürütülen ambargolar ve benzer olaylar yüzünden borsada üye olan şirketlerin sayısı 1988 yılına kadar 89 105 şirketten 56 şirkete düşmüştür. 1989 yılında ülkede uygulanmaya başlanan birinci 5 yıllık kalkınma programı çerçevesinde özelleştirmeler hızlanmış ülke tasarruflarını yatırımlara yönlendirme çabası doğrultusunda çeşitli adımlar atılmıştır. Günümüzde, Temmuz 2007 itibariyle borsada işlem gören şirket sayısı 436’dir. Toplam piyasa değeri (337.748 Milyar Riyal) cari kur itibariye (1$=9200 Riyal) yaklaşık 40 Milyar ABD $’ı ve aracı kurum (Broker) sayısı ise 70’dir. Dünya Borsalar Federasyon’u raporuna göre Şubat 2006’da Tahran menkul kıymetler borsasında işlem yapan (dolaşım) hisse senedi sayısı, borsadaki toplam hisse senedine oranı %16,7 olarak bölge borsaları içinde sadece Malt, Lukzanburg ve Slovenya borsalarından yüksektir. Aynı dönem ve aynı bölge borsalar içinde İMKB’de hisse senedi dolaşımı tüm hisse senedi oranı %161 ve birinci yerdedir. Dünya Borsalar Federasyon’u raporuna göre Şubat 2006'da Tahran Menkul Kıymetler borsasının cari değeri 34,9 milyar dolar olarak 2005 aynı ayına göre %17,4 değer kaybetmiştir. Söz konusu rapora göre dünyadaki borsaların piyasa değeri sıralamasında Tahran Borsası 44’üncü sırada yer almaktadır. Şubat ayında işlem tutarı 182 milyon dolardır. 2005’in aynı ayına göre %70 düşüş görülmektedir. New York borsası 13,898 trilyon dolarla birinci, Tokyo 4,648 trilyon ikinci, Nasdaq (ABD) 3,756 trilyon üçüncü, London 3,250 trilyon dördüncü, Osaka (Japon) 3,057 trilyon beşinci yerde olarak sırayla dünyanın beş büyük borsası olmaktadırlar ( Hamşahri dergisi Salı 11 Nisan 2006 Tahran:28). TMKB’nın hukuki yapısı ve organizasyonuna bakınca, işlevleri yatırım sektörü içinde değerlendirmekte ve İran Merkez Bankasına bağlı bir kuruluştur. Fonksiyon olarak İran Merkez Bankasına bağlı olan TMKB’nın ana uzman kurulu Borsa Kuruludur. Bu kurula, kotasyon Kurulu, Menkul 90 Kıymetler Kurulu, Disiplin Kurulları bağlıdır. Menkul kıymetler kurulu altında ise Borsa Yönetim Kuruludur. TMKB Yönetim Kurulu Üyeleri: i. Bank e melli İran’nın Başkanı (İran Milli Bankası Başkanı) ii. Bank e Senet o Maden Başkanı (Sanayi ve Maden Başkanı) iii. Bank e Sepeh Başkanı (Sepeh Bankası Başkanı) iv. Bank e Melet e İran Başkanı (Millet Bankası Başkanı) v. Şerket e Sermayegozari İran (İran Sermaye Yatırım Şirketi) vi. Borsa Aracı Kurum Temsilcisi vii. Borsa Kurulunun Yönetim Kurulundaki Gözlemcisi TMKB’nın İşleyiş Ve Endeks Sistemi Borsa Perşembe ve Cuma günleri hariç haftada 5 gün süresince 9.30– 10.30 ve 11.00–12.00 saatleri arasında Tek Seans olarak çalışmaktadır. Borsa işlemleri önce hisse senetleri piyasasında gerçekleşir. Tahvil ve katılım belgeleri daha sonra işlem görmeye başlar. İşlemler 1993 yılından itibaren bilgisayar donanımlı ortamda yapılmaktadır. —TMKB fiyat endeksi uluslar arası piyasalar kapsamında TEPIX (Tehran Estock Exchange Price Index ) olarak tanımlanmıştır. —En yüksek piyasa değerine sahip olan 50 şirket endeksi: Şirketlerin piyasa değerini göz önünde bulundurarak her 3 ayda bir, en yüksek piyasa değerine sahip olan 50 şirket seçilmektedir. Ocak 1995’de yapılan bir araştırmalara göre seçilmiş olan 50 şirketin piyasa değeri piyasa da işlem gören toplam piyasa değerinin 78,7’sini oluşturmaktadır. Bunun için daha güvenceli ve tercih edilen bir endekstir. 91 —Şirket endeksi: Borsaya kote olunan şirketler için ayrı ayrı hesaplanmaktadır. Yeni kote olan şirketlerin endekslerinin hesaplamasında baz değer,100 olarak alınmaktadır. Böylece değişim analizi için olanak sağlamış olmaktadır. —Sanayi Endeks ve Mali Endeks: Borsanın şeffaflığının artması yönünde 21 Eylül 1997 tarihi itibariyle mali ve sanayi iki ayrı endeks borsa endekslerine eklenmiştir. —Sektör Endeksi: Şirketlerin faaliyet sektörlerine göre, her sektörün endeksi hesaplanmaktadır. Örneğin maden, gıda, elektronik ve diğer endeksler. Tablo 6: TMKB’da Yıllar İtibariyle Endeksler ve Bazı Oranlar Tüm 50 Sanayi Endeks Endeks Endeks Mali Tüm En Yıllık Endeks Büyüme Getiri Görme Oranı Oranı Oranı Oranı İşlem F/k 1995 1.549,44 …… ……. ……. 123 150,3 8,8 6,1 1996 1.936,75 …… ……. ……. 25 29,79 14,1 7,1 1997 1.653,06 …… 1.393,8 4.114,9 -15 0,209 7,4 4,2 1998 1.537,96 102 1.275,8 4.048,17 -7 15,12 11,7 3,8 1999 2.206,18 146,7 1.945,9 4.683,56 43 77,97 12 3,6 2000 2.978,26 195,7 2.621,8 6.347,29 35 61,95 14,7 4,7 2001 3.758,8 241,5 3.254,8 8.497,87 26 44,64 9,6 5,3 2002 5.062,8 292,6 4.642,9 8.985,96 35 52,83 19,3 5,8 2003 11.379,4 843,4 10.060,1 23.202,6 125 112,5 21,6 7,5 31,32 26,9 8 2004 12.113,01 883,02 9.214,94 34.205,06 6 Tablo da görüldüğü gibi 1995 yılında bir önceki yıla göre önemli bir artışın ardından 1996’da endeks yükselmeğe devam etmiştir. Fakat 1997’de ülkede yaşanan siyasi reformlar ve cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunda piyasada bir gerileme oluşmuştur.1998 den endeks düzenli büyümeğe 92 devam etmiş,2002’de alternatif yatırım imkânlarında durgunluk olduğu için borsaya yatırım cazip görülmüş ve 2003 de daha artmağa başlamıştır. Son on yıl Tüm Endeks ortalaması 4.417,57 olmaktadır (Tahran menkul kıymetler borsası yıllık raporu 2004 Tahran). Tablo 7: Tahran Menkul Kıymetler Borsasının Aylık İşlem Hacmi İşlem Türü 21 Şubat–21 Mart 2006 21 Ocak–21 Şubat 2006 Hisse senet işlem tutarı 382,34 milyon $ 237,03 milyon $ Hisse senet işlem sayısı 873.853.525 593.406.121 Hisse senedi alıcı sayısı 46.442 48.428 İşlem sayısı (defa) 98.244 108.040 Devlet tahvil işlem sayısı 4.397 3.199 İşlem gün sayısı 20 gün 20 gün Kaynak: www.irbourse.com 93 3.4. Araştırmanın Yöntemi Firmaların sermaye yapıları ile, Ekonomik Katma Değerleri arasındaki ilişki açıklayabilmek için, SPSS istatistik paket programı kullanılarak regresyon analiziyle belirlenmeye çalışılmıştır. İlk iki bölüme ait kaynakların ve verilerin elde edilmesi konusunda, kütüphane ve ilgili web sitelerden, Türkçe, Farsça ve İngilizce kaynaklardan yararlanılmıştır. Üçüncü bölüm için gereken veriler, seçilen firmaların uluslar arası muhasebe standartlarına ve ülke standartlarına uygun ve bağımsız denetim onaylı borsaya sundukları mali tablolar ve dipnotlar kullanılarak elde edilmiştir. 3.4.1. Analiz Değişkenleri Regresyon analizinde kullanılan bağımlı ve bağımsız değişkenler aşağıdaki gibidir. 94 Şekil 1: Analiz Değişkenleri Analiz Değişkenleri Bağımsız Değişken Bağımlı Değişken Borç / Top. Kaynak Toplam Borç EVA Toplam Kaynak NOPAT WACC CAPITAL Wi Ki We Ke Ws Ks Wd Kd 95 3.4.1.1. Bağımsız Değişkenler Analizde, sermaye yapısı bağımsız değişken niteliğindedir. Sermaye yapısını belirlemek için kaldıraç oranı kullanılmıştır. Yabancı Kaynak (Top. Borç) / Toplam Aktif Oranı: Kaldıraç oranı olarak da nitelendirilen bu oran, varlıklarının yüzde kaçının yabancı kaynaklarla (borçlarla) finanse edildiğini belirler. Bu oranın yüksek olması, firmanın spekülatif tarzda finanse edildiğini, kredi verenler açısından emniyet marjının dar olduğunu ve firmanın mali yönden güç duruma düşme olasılığının yüksek olduğunu gösterir. Bağımsız değişkeni hesaplanması için kullanılan veriler, seçilen firmaların borsaya sundukları mali tablolar ve dipnotlardan sağlanmıştır. 3.4.1.2. Bağımlı Değişkenler Analizde kullanılan bağımlı değişken Ekonomik Katma Değerdir. Firmaların performansını ölçmek amacıyla kullanılan EVA, sermaye maliyetini firmanın elde ettiği faaliyet karından eksilttiğinde kalan miktar demektir. EVA =Vergiden Sonra Net Faaliyet Karı – ( Sermaye x Sermaye Maliyeti) EVA = NOPAT – (sermaye x WACC) Bağımlı değişken niteliğinde olan EVA’nın hesaplaması için NOPAT, Sermaye ve WACC hesaplaması gerekmektedir. Bunlarla ilgili hesaplamalar önceki bölümlerde açıklanmıştır. 96 3.4.2. Analiz Modeli EVA bağımlı değişken olmak üzere, sermaye yapısı oranının EVA’ya etkisinin belirlenmesine yönelik regresyon modeli geliştirilmiştir. Bu amaçla yabancı kaynak toplam kaynak oranı (X1) bağımsız değişken olarak belirlenmiştir. Analizde en küçük kareler yöntemi ile doğrusal regresyon modeli kullanılmıştır. Oluşturulan modelin doğru modele yeterli derecede yaklaştığını garanti etmek ve en küçük kareler regresyon analizinin tüm varsayımlarını sağlayıp sağlamadığını kontrol etmek gerekir. Eğer regresyon modeli yeterli uyum sağlamazsa zayıf veya yanıltıcı sonuçlar verecektir. Bu nedenle regresyon analizinde modelin yeterliliğini belirlemek için varyans analizi ve R kare testleri kullanılmıştır. Analiz Statistical Program for Social Sciences (SPSS) programının 13.0 versiyonunda yapılmıştır. Regresyon analizinde modelin uygunluğu ve bağımsız değişkenin etkileri için detaylı analizler yapılmağa çalışılmıştır. Analizde x1 ( yabancı kaynak / toplam kaynak ) bağımsız değişken olarak kabul edilmiş, her sektör için ayrı ayrı ve iki sektör birlikte, her yıl için ayrı ve ortalama yıllar için ayrıca analiz yapılmıştır. Y = Log EVA = a + b1x1 97 3.5. Araştırmanın Sonuçları 3.5.1. Taş ve Toprağa Dayalı Sanayi ile Metal Eşya Makine ve Gereçleri Sanayisinde Sermaye Yapısı İle EVA İlişkisinin Analizi Bu kısımda sektör ayrımı yapmaksızın iki sektör birlikte değerlendirilmiştir. Analiz sonucunda 2002 yılına ait regresyon modeli anlamlı çıkmamıştır (F 1,503; p>0,05). Bağımsız değişkenin bağımlı değişken EVA’ya herhangi bir etkisi görülememiştir (tx1 -1,218; p>0,05). Bu nedenle 2002 yılı için regresyon modeli kurulamamıştır. (Tablo 8) Tablo 8: 2002 Yılı için Regresyon Analizi Sonuçları Değişkenler Yabancı Kaynak / Toplam Kaynak Oranı (X1) R 0,218 R² 0,048 Standardize Olmayan Beta Katsayıları Standardize Beta Katsayıları t Değeri Anlamlılık Düzeyi -24607,0 -0,218 -1,226 0,230 Ayarlanmış R² 0,016 F 1,503 Anlamlılık Düzeyi 0,230 Analiz sonucunda 2003 yılına ait regresyon modeli anlamlı çıkmamıştır (F 0,239; p>0,05). Bağımsız değişkenin bağımlı değişken EVA’ya herhangi bir etkisi görülememiştir (tx1 -0,489; p>0,05). Bu nedenle 2003 yılı için regresyon modeli kurulamamıştır. (Tablo 9) Tablo 9: 2003 Yılı için Regresyon Analizi Sonuçları Değişkenler Yabancı Kaynak / Toplam Kaynak Oranı (X1) R 0,089 R² 0,008 Standardize Olmayan Beta Katsayıları Standardize Beta Katsayıları t Değeri Anlamlılık Düzeyi -4989,259 -0,089 -0,489 0,629 Ayarlanmış R² -0,025 F 0,239 Anlamlılık Düzeyi 0,629 98 Analiz sonucunda 2004 yılına ait regresyon modeli anlamlı çıkmamıştır (F 0,024; p>0,05). Bağımsız değişkenin bağımlı değişken EVA’ya herhangi bir etkisi görülememiştir (tx1 0,154; p>0,05). Bu nedenle 2004 yılı için regresyon modeli kurulamamıştır. (Tablo 10) Tablo 10: 2004 Yılı için Regresyon Analizi Sonuçları Değişkenler Yabancı Kaynak / Toplam Kaynak Oranı (X1) R 0,028 R² 0,001 Standardize Olmayan Beta Katsayıları Standardize Beta Katsayıları t Değeri Anlamlılık Düzeyi 4520,181 -0,028 -0,154 0,878 Ayarlanmış R² -0,033 F 0,024 Anlamlılık Düzeyi 0,878 Analiz sonucunda 2005 yılına ait regresyon modeli anlamlı çıkmamıştır (F 0,864; p>0,05). Bağımsız değişkenin bağımlı değişken EVA’ya herhangi bir etkisi görülememiştir (tx1 -0,929; p>0,05). Bu nedenle 2005 yılı için regresyon modeli kurulamamıştır. (Tablo 11) Tablo 11: 2005 Yılı için Regresyon Analizi Sonuçları Değişkenler Yabancı Kaynak / Toplam Kaynak Oranı (X1) R 0,167 R² 0,028 Standardize Olmayan Beta Katsayıları Standardize Beta Katsayıları t Değeri Anlamlılık Düzeyi -40783,2 -0,167 -0,929 0,360 Ayarlanmış R² -0,004 F 0,864 Anlamlılık Düzeyi 0,360 Analiz sonucunda 2006 yılına ait regresyon modeli anlamlı çıkmıştır (F 4,404; p<0,05). X1 olan bağımsız değişkeni Yabancı Kaynak / Toplam Kaynak Oranı bağımlı değişken EVA’ya etkisinin anlamlı olduğu bulunmuş (tx1 -2,099; p<0,05). Buna göre regresyon modeli Yabancı Kaynak / Toplam Kaynak Oranı değişkeniyle anlamlı olarak açıklanmış olmasına rağmen, modelin açıklama oranı 0,358 gibi zayıftır. (Tablo 12) 99 Tablo 12: 2006 Yılı için Regresyon Analizi Sonuçları Değişkenler Yabancı Kaynak / Toplam Kaynak Oranı (X1) R 0,358 R² 0,128 Standardize Olmayan Beta Katsayıları Standardize Beta Katsayıları t Değeri Anlamlılık Düzeyi -114703 -0,358 -2,099 0,044 Ayarlanmış R² 0,099 F 4,404 Anlamlılık Düzeyi 0,044 Y = EVA = 106329,8 – 114703 X1 Analiz sonucunda 2002–2006 arası verilerin ortalamasına ait regresyon modeli anlamlı çıkmamıştır (F 1,940; p>0,05). Bağımsız değişkenin bağımlı değişken EVA’ya herhangi bir etkisi görülememiştir (tx1 1,393; p>0,05). Bu nedenle 2002–2006 arası verilerin ortalaması için regresyon modeli kurulamamıştır. (Tablo 13) Tablo 13: 2002–2006 Yılları Arasındaki Verilerin Ortalaması için Regresyon Analizi Sonuçları Değişkenler Yabancı Kaynak / Toplam Kaynak Oranı (X1) R 0,246 R² 0,061 Standardize Olmayan Beta Katsayıları Standardize Beta Katsayıları t Değeri Anlamlılık Düzeyi -42517,1 -0,246 -1,393 0,174 Ayarlanmış R² -0,029 F 1,940 Anlamlılık Düzeyi 0,174 100 3.5.2. Taş ve Toprağa Dayalı Sanayide Sermaye Yapısı ile EVA İlişkisinin Analizi Analiz sonucunda 2002 yılına ait regresyon modeli anlamlı çıkmamıştır (F 0,050; p>0,05). Değişkenin bağımlı değişken EVA’ya herhangi bir etkisi görülememiştir (tx1 0,224; p>0,05). Bu nedenle 2002 yılı için regresyon modeli kurulamamıştır. (Tablo 14) Tablo 14: 2002 Yılı için Regresyon Analizi Sonuçları Değişkenler Yabancı Kaynak / Toplam Kaynak Oranı (X1) R 0,054 R² 0,003 Standardize Olmayan Beta Katsayıları Standardize Beta Katsayıları t Değeri Anlamlılık Düzeyi 6328,425 0,054 0,224 0,826 Ayarlanmış R² -0,056 F 0,050 Anlamlılık Düzeyi 0,826 Analiz sonucunda 2003 yılına ait regresyon modeli anlamlı çıkmamıştır (F 0,037; p>0,05). Bağımsız değişkenin bağımlı değişken EVA’ya herhangi bir etkisi görülememiştir (tx1 -0,194; p>0,05). Bu nedenle 2003 yılı için regresyon modeli kurulamamıştır. (Tablo 15) Tablo 15: 2003 Yılı için Regresyon Analizi Sonuçları Değişkenler Yabancı Kaynak / Toplam Kaynak Oranı (X1) R 0,047 R² 0,002 Standardize Olmayan Beta Katsayıları Standardize Beta Katsayıları t Değeri Anlamlılık Düzeyi -1891,416 -0,047 -0,194 0,849 Ayarlanmış R² -0,056 F 0,037 Anlamlılık Düzeyi 0,849 101 Analiz sonucunda 2004 yılına ait regresyon modeli anlamlı çıkmamıştır (F 0,035; p>0,05). Bağımsız değişkenin bağımlı değişken EVA’ya herhangi bir etkisi görülememiştir (tx1 1,096; p>0,05). Bu nedenle 2004 yılı için regresyon modeli kurulamamıştır. (Tablo 16) Tablo 16: 2004 Yılı için Regresyon Analizi Sonuçları Değişkenler Yabancı Kaynak / Toplam Kaynak Oranı (X1) R 0,045 R² 0,002 Standardize Olmayan Beta Katsayıları Standardize Beta Katsayıları t Değeri Anlamlılık Düzeyi 9818,259 0,045 0,186 0,854 Ayarlanmış R² -0,057 F 0,035 Anlamlılık Düzeyi 0,854 Analiz sonucunda 2005 yılına ait regresyon modeli anlamlı çıkmamıştır (F 0,003; p>0,05). Bağımsız değişkenin bağımlı değişken EVA’ya herhangi bir etkisi görülememiştir (tx1 0,057; p>0,05). Bu nedenle 2005 yılı için regresyon modeli kurulamamıştır. (Tablo 17) Tablo 17: 2005 Yılı için Regresyon Analizi Sonuçları Değişkenler Yabancı Kaynak / Toplam Kaynak Oranı (X1) R 0,014 R² 0,000 Standardize Olmayan Beta Katsayıları Standardize Beta Katsayıları t Değeri Anlamlılık Düzeyi 3719,196 0,014 0,057 0,955 Ayarlanmış R² -0,059 F 0,003 Anlamlılık Düzeyi 0,955 102 Analiz sonucunda 2006 yılına ait regresyon modeli anlamlı çıkmamıştır (F 0,211; p>0,05). Bağımsız değişkenin bağımlı değişken EVA’ya herhangi bir etkisi görülememiştir (tx1 0,652; p>0,05). Bu nedenle 2006 yılı için regresyon modeli kurulamamıştır. (Tablo 18) Tablo 18: 2006 Yılı için Regresyon Analizi Sonuçları Değişkenler Yabancı Kaynak / Toplam Kaynak Oranı (X1) R 0,111 Analiz R² 0,012 sonucunda Standardize Olmayan Beta Katsayıları Standardize Beta Katsayıları t Değeri Anlamlılık Düzeyi 47094,142 0,111 -0,459 0,652 Ayarlanmış R² -0,046 F 0,211 2002–2006 arası verilerin Anlamlılık Düzeyi 0,652 ortalamasına ait regresyon modeli anlamlı çıkmamıştır (F 0,103; p>0,05). Bağımsız değişkenin bağımlı değişken EVA’ya herhangi bir etkisi görülememiştir (tx1 0,321; p>0,05). Bu nedenle 2002–2006 arası verilerin ortalaması için regresyon modeli kurulamamıştır. (Tablo 19) Tablo 19: 2002–2006 Yılları Arasındaki Verilerin Ortalaması için Regresyon Analizi Sonuçları Değişkenler Yabancı Kaynak / Toplam Kaynak Oranı (X1) R 0,078 R² 0,006 Standardize Olmayan Beta Katsayıları Standardize Beta Katsayıları t Değeri Anlamlılık Düzeyi 16243,762 0,078 0,321 0,752 Ayarlanmış R² -0,052 F 0,103 Anlamlılık Düzeyi 0,752 103 3.5.3. Metal Eşya Makine ve Gereçleri Sanayide Sermaye Yapısı ile EVA İlişkisinin Analizi Analiz sonucunda 2002 yılına ait regresyon modeli anlamlı çıkmamıştır (F 2,226; p>0,05). Bağımsız değişkenin bağımlı değişken EVA’ya herhangi bir etkisi görülememiştir (tx1 -1,492; p>0,05). Bu nedenle 2002 yılı için regresyon modeli kurulamamıştır. (Tablo 20) Tablo 20: 2002 Yılı için Regresyon Analizi Sonuçları Değişkenler Yabancı Kaynak / Toplam Kaynak Oranı (X1) R 0,410 R² 0,168 Standardize Olmayan Beta Katsayıları Standardize Beta Katsayıları t Değeri Anlamlılık Düzeyi -43664,4 -0,410 -1,492 0,164 Ayarlanmış R² 0,093 F 2,226 Anlamlılık Düzeyi 0,164 Analiz sonucunda 2003 yılına ait regresyon modeli anlamlı çıkmıştır (F 6,552; p<0,05). Bağımsız değişkenin bağımlı değişken EVA’ya herhangi bir etkisi olduğu görülmüştür (tx1 -2,560; p<0,05). Buna göre regresyon modeli bağımsız değişkeni ile anlamlı olarak açıklanmış ve modelin açıklama oranı 0,373 gibi oldukça zayıftır. (Tablo 21) Y = EVA = 44304,154 – 57354,9 X1 Tablo 21: 2003 Yılı için Regresyon Analizi Sonuçları Değişkenler Yabancı Kaynak / Toplam Kaynak Oranı (X1) Standardize Olmayan Beta Katsayıları Standardize Beta Katsayıları t Değeri Anlamlılık Düzeyi -57354,9 -0,611 -2,560 0,027 Anlamlılık Düzeyi 0,027 R R² Ayarlanmış R² Durbin-Watson F 0,611 0,373 0,316 2,037 6,552 104 Tablo 22: 2004 Yılı için Regresyon Analizi Sonuçları Değişkenler Yabancı Kaynak / Toplam Kaynak Oranı (X1) R 0,063 R² 0,004 Standardize Olmayan Beta Katsayıları Standardize Beta Katsayıları t Değeri Anlamlılık Düzeyi 3822,043 0,063 0,209 0,838 Ayarlanmış R² -0,087 F 0,044 Anlamlılık Düzeyi 0,838 Analiz sonucunda 2004 yılına ait regresyon modeli anlamlı çıkmamıştır (F 0,044; p>0,05). Bağımsız değişkenin bağımlı değişken EVA’ya herhangi bir etkisi görülememiştir (tx1 0,209; p>0,05). Bu nedenle 2004 yılı için regresyon modeli kurulamamıştır. (Tablo 22) Analiz sonucunda 2005 yılına ait regresyon modeli anlamlı çıkmıştır (F 6,951; p<0,05). Yabancı Kaynak/Toplam Kaynak Oranı değişkeni (X1) bağımlı değişken EVA’ya etkinsin anlamlı olduğu görülmektedir (tx1 -2,636; p<0,05). Buna göre regresyon modeli bağımsız değişkeni ile anlamlı olarak açıklanmış ve modelin açıklama oranı 0,387 gibi oldukça zayıftır. (Tablo 23) Y = EVA = 41928,197 – 70404,4 X1 Tablo 23: 2005 Yılı için Regresyon Analizi Sonuçları Değişkenler Yabancı Kaynak / Toplam Kaynak Oranı (X1) R 0,622 R² 0,387 Standardize Olmayan Beta Katsayıları Standardize Beta Katsayıları t Değeri Anlamlılık Düzeyi -70404,4 -0,622 -2,636 0,023 Ayarlanmış R² 0,331 F 6,951 Anlamlılık Düzeyi 0,023 105 Analiz sonucunda 2006 yılına ait regresyon modeli oldukça anlamlı çıkmıştır (F 12,685; p<0,01). X1 olan bağımsız değişkeni Yabancı Kaynak / Toplam Kaynak Oranı bağımlı değişken EVA’ya etkisinin anlamlı olduğu bulunmuş (tx1 -3,562; p<0,01). Buna göre regresyon modeli bağımsız değişken ile anlamlı olarak açıklanmış ve modelin açıklama oranı 0,536 gibi orta derecede güçlüdür. (Tablo 24) Y = EVA = 70363,420 – 127257 X1 Tablo 24: 2006 Yılı için Regresyon Analizi Sonuçları Değişkenler Yabancı Kaynak / Toplam Kaynak Oranı (X1) R 0,732 R² 0,536 Analiz sonucunda Standardize Olmayan Beta Katsayıları Standardize Beta Katsayıları t Değeri Anlamlılık Düzeyi -127257 -0,732 -3,562 0,004 Ayarlanmış R² 0,493 2002–2006 F 12,685 arası verilerin Anlamlılık Düzeyi 0,004 ortalamasına ait regresyon modeli anlamlı çıkmıştır (F 7,696; p<0,05). Bağımsız değişkenin bağımlı değişken EVA’ya herhangi bir etkisi olduğu görülmüştür (tx1 -2,774; p<0,05). Buna göre regresyon modeli bağımsız değişkeni ile anlamlı olarak açıklanmış ve modelin açıklama oranı 0,412 gibi orta değerdedir. (Tablo 25) Y = EVA = 36694,758 – 54424,0 X1 Tablo 25: 2002–2006 Yılları Arasındaki Verilerin Ortalaması için Regresyon Analizi Sonuçları Değişkenler Yabancı Kaynak / Toplam Kaynak Oranı (X1) Standardize Olmayan Beta Katsayıları Standardize Beta Katsayıları t Değeri Anlamlılık Düzeyi -54424,0 -0,642 -2,774 0,018 Anlamlılık Düzeyi 0,018 R R² Ayarlanmış R² Durbin-Watson F 0,642 0,412 0,358 1,426 7,696 106 Analiz sonuçların özeti aşağıdaki tabloda verilmiştir; —Yabancı Kaynak Toplam Kaynak Oranının EVA’ ya Etkisi; Tablo 26: Y = Log EVA = a + b1X1 Yıllar Taş ve Toprağa Metal Eşya Makine Dayalı ve Sanayi Gereçleri İki Sektör Birlikte 2002 Anlamlı değil Anlamlı değil Anlamlı değil 2003 Anlamlı değil Anlamlı değil Anlamlı değil 2004 Anlamlı değil Anlamlı değil Anlamlı değil 2005 Anlamlı değil Anlamlı 23 2006 Anlamlı değil Anlamlı 24 Ortalama Anlamlı değil Anlamlı Analiz Sayı 6 6 25 Anlamlı değil Anlamlı 12 Anlamlı değil 6 107 Yanancı kaynak / toplam kaynak oranı bağımsız değişken olarak iki sektörü birlikte değerlendiğimizde 2006 yılı analiz sonucu anlamlı çıkmıştır. Y = EVA = 106329,8 – 114703 x1 Modelde görüldüğü gibi x1 ( yabancı kaynak toplam kaynak oranın)’da bir birimlik artış EVA üzerinde114703 birim düşüşe neden olarak sermaye yapısı ile EVA’nın ters bir ilişkisi bulunmaktadır. Ancak anlamlı açıklanmış olmasına rağmen, modelin açıklama oranı 0,358 gibi zayıftır. Taş ve toprağa dayalı sanayi de hiçbir yıl için anlamlı çıkmadığını görüyoruz. Hâlbuki metal eşya makine ve gereçleri sektöründe anlamlı sonuçlar ortaya çıktığını görüyoruz. Bu anlamlılık 2005 yılı için, Y = EVA = 41928,197 – 70404,4 x1 ve söz konusu değişkende bir birimlik artış EVA’da 70404,4 birim düşüşe neden olarak sermaye yapısı ile EVA ters ilişkidedirler. Ama modelin açıklama oranı 0,387 gibi zayıftır. 2006 yılı için, Y = EVA = 70363,420 – 127257 x1 demek ki sermaye yapısı ile EVA ters ilişkide olarak, yabancı kaynak toplam kaynak oranında bir birim artış EVA’nın 127257 birim düşüşüne neden olmaktadır. Ancak modelin açıklama oranı 0,536 orta değerdedir. Belirtilen yılların ortalamasında da söz konusu ilişki anlamlı olmuştur. Y = EVA = 36694,758 – 54424,0 x1 ve tekrar sermaye yapısı ile EVA’nın ters bir ilişkisi olduğunu ortaya koymuştur. X1 değişkeninde bir birimlik artış EVA’nın 54424 birim düşüşüne neden olmaktadır. Modelin açıklama oranı 0,412 gibi orta değerdedir. Yabancı kaynak toplam kaynak oranı özellikle metal eşya makine ve gereçleri sanayi sektöründe, 2005, 2006, belirtilen yılların ortalaması ve iki sektörün birlikte değerlendirilmesinde, belirtilen yılların ortalamasında sermaye yapısı ile EVA arasında daha anlamlı ilişki olduğunu ortaya koymuştur. SONUÇ Firmalar faaliyetlerini sürdürmek için çeşitli varlıklara ihtiyaç duyacaklardır. Bu ihtiyacı karşılamak için yatırımlar yapmak gerektiğini ve bunun için de yeterince kaynağa ihtiyaç duyulmaktadır. Kaynak ihtiyacı ilk önce öz kaynakla temin edilmesine rağmen, faaliyetleri genişletmek ve gelişen teknolojiye uyum sağlamak için çoğu zaman öz kaynağın yeterli olmadığı görülür. Bu yüzden firmalar artan kaynak ihtiyaçlarını karşılamak için öz kaynaklara ilave olarak yabancı kaynaklardan yararlanmak zorunda kalmışlardır. Yatırımların finansmanında gerek öz kaynak gerekse yabancı kaynağın kullanımı firma için kaynak maliyeti söz konusudur. Firma değerini maksimum kılmak amacına ulaşmak için kaynak maliyetini minimize etmek gerekmektedir. Sermaye yapısı kapsamında incelenen kaynakların seçimi ve dağılımı önemli olduğundan, bu konu hakkında karar verirken titiz davranmalı, firma değerini maksimum yapacak kararlar verilmelidir. Sermaye yapısının firma değeri üzerine etkilisiyle ilgili, çalışmanın teorik kısmında da açıklandığı gibi, bir takım yaklaşımlar bulunmaktadır. Bunlardan günümüzde geçerli olan yaklaşım Modigliani - Miller modelinin Finansal Sıkıntı (Distress) ve Temsil (Agency) maliyetleri ile bütünleşmiş halidir. Borç kullanımının olumlu etkisi, optimal sermaye yapısını aşması halinde azalmakta ve firma değerini olumsuz etkilemektedir. Öte yandan firma faaliyetinde ne derecede başarılı sonuç elde etmesine bağlı firma değeri, başka bir değişle hissedarların servetleri artacak ve birikim sahiplerini yatırım yapmağa teşvik edecektir. Bu yüzden yatırımcılar, kredi verenler ve diğer ilgilenenler için, doğru ve ikna edecek bir şekilde firmanın performansını ve değerini bilmek ciddi bir konu haline 109 gelmiştir. Geçmişte firma performansını ölçmek için genel eksel muhasebe yöntemleri örneğin yatırım getirisi, hisse başına kar ve diğerleri kullanılmıştır. Ancak teorik olarak bu metotların değer maksimasyonu ile doğru şekilde bağlantısı olmamaktadır. Muhasebesel olarak karlı olan birçok işlem, aslında ekonomik kar yaratmıyor olabilir. EVA, şirketlerin etkin bir biçimde yönetilmesi doğrultusunda kullanılan çok amaçlı bir finansal araç olarak karşımıza çıkmaktadır. EVA finansal boyutuyla ele alındığında faaliyet karından sermaye maliyetini eksilttiğimizde, kalan miktar demektir. Hesaplamalar sonucunda ortaya çıkan sonuç pozitif olması, işletmenin kar elde etmek için yatırım yaptığı varlıkların maliyetinden daha fazla vergi sonrası faaliyet karı elde ettiğine yani, katma değer yaratmış olduğuna işaret etmektedir. Sonucun negatif olması işletmenin değer yaratmaktan ziyade sermaye tükettiği anlamına gelmektedir. EVA, İşletme yönetiminin değer yaratma doğrultusunda izlediği stratejilerin ne derecede başarılı olup olmadığını ölçmekte kullanılan bir yöntemdir. Çalışmada sermaye yapısı ile EVA ilişkisini ölçmek amacıyla Tahran Menkul Kıymetler Borsasında, iki ayrı sektörde işlem gören toplam 32 firmanın 2002 – 2006 yılları arasındaki verilerinden yararlanılarak en küçük kareler yöntemi ile doğrusal regresyon modeli yapılmıştır. Çalışmada daha anlamlı sonuçlara ulaşmak için İki sektörü birlikte ve ayrı ayrı analiz edilmiştir. Sermaye yapısı ile EVA arasındaki ilişkiye iki sektör birlikte bakıldığında, sadece bir dönem için zayıf ters yönlü bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Ancak sektörleri ayırdığımızda, taş ve toprağa dayalı sanayide hiç ilişki olmadığı ama metal eşya ve gereçleri sektöründe ise sermaye yapısı ile EVA’nın ters yönlü ilişki içinde bulunduğu görülmüştür. Bu yüzden kaldıraç onanının artışı belli bir düzeyden sonra EVA’ nın düşüşüne neden olmaktadır. 110 Analiz sonuçlarına bakıldığında, sermaye yapısı ile EVA ilişkisi firmanın bulunduğu faaliyet sektöründen etkilenmektedir. Başka bir ifadeyle sermaye yapısı ile EVA ilişkisi sektörden sektöre değişmektedir. Bazı sektörlerinde değişkenler arası anlamlı bir ilişkisi olmasına rağmen diğer sektörde hiçbir ilişki olmadığını görüyoruz. Bu yüzden, sermaye yapısı EVA ilişkisinde firmanın faaliyet sektörü önem taşımaktadır. Yaptığımız analiz sonucunda, taş ve toprağa dayalı sanayide faaliyette bulunan firmaların analize dâhil olan hiçbir yıl veya ortalama yılların, sermaye yapısı ile EVA’nın ilişkisi söz konusu değildir. Hâlbuki metal eşya ve gereçler sektöründe sermaye yapısı ile EVA ilişkisi en azından 2006 yılı ve ortalama yıllar için anlamlı bir ilişkiyi ifade etmiştir. KAYNAKÇA AKGÜÇ, Öztin; Finansal Yönetim, İstanbul,1998. AKSOY, Ahmet ve Kürşat YALÇINER; İşletme Sermayesi Yönetimi, Ankara, 2005. AKDOĞAN, Nalan ve Nejat TENKER; Finansal Tablolar ve Mali Analiz Teknikleri, Anlara, 2001. AKSÖYEK, İsmet; “Halka Açılan Firma İşletmelerde Değerinin Belirlenmesine Yönelik Yaklaşımların Mukayeseli Olarak İncelemesi”, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara, 1994. AÇIKSÖZ, Arda;“Firmaların Finansal Distress (Sıkıntı) Durumlarının Tesbiti ve Finansal Distress (Sıkıntı) İçindeki Firmalara Yapılacak Yatırımlarda Karar Verme” ,Ankara, Gazi Üniversitesi, 1999. AZER, Adel, M. MOMENI; Amar ve Karborde An Dar Modiriyet, Tehran, 1379 ( H. Ş ). AHMADI, Mohammedreza; “Ertebate Beyne Sakhtare Sermaye ve Bazdehi Şerkethaye Pazirofte Shode Dar Burse Orage Bahadar Tehran”, Daneshghahe Azad Eslami Vahede Markazi, 1380 (H.Ş). ALTUĞ, Osman; “İşletmelerde Düşük Oranda Öz Kaynaklarla Çalışma Zorunluluklarının Giderilmesi”, İstanbul İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi, İktisadi ve Ticari bilimler Dergisi, 1 (1974 ) 135 – 145. BREALEY, Richard A. STEWART C. MYERS; Principels of Corporate Finance McGraw Hill, 2000. 112 BANKE Markazi; Gozareşe Egtesadi ve Taraznameye Sale 1380, Tehran (1382 H.Ş). BAYAR, Doğan; “İşletmelerde Optimal Sermaye Yapısına İlişkin Karar Verme”, Eskişehir İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi Dergisi, Haziran 1972. BENNETT, Linda; “Economic Value Added Defined”, HRFOCUS, July 1995. BERK, Niyazi; Finansal Yönetim, İstanbul, 1999. CEYLAN, Ali; İşletmelerde Finansal Yönetim, Bursa 2001. DAVANI, Golam Hoseyin; “Stock Exchange Shares & Shares Assessment,By Dayaryan Auditing & financial Firms”,Tehran 1382 ( H.Ş). DONALDSON, Gordon;” Finacial Goals”, Harvard Business Review. DAĞLI, Hüseyin; Finansal Yönetim, Trabzon, 1999. ERCAN, M. Kamil ve A. ÜRETEN; Firma Değerinin Tespiti ve Yönetimi, Ankara, 2000. ERCAN, M. Kamil ve Ünsal. BAN; Finansal Yönetim, Ankara, 2005. ESMAILPOUR, Mecid;”Mehdudiyethaye Estefade Az Nesbethaye Mali Dar Arzyabiye Amalkarde Şerketha”, Mahnameye Hesabdar Şomare 17. EROL, Cengiz; İşletmelerde Finansal Yönetim, Ankara, 1999. ERGİNCAN, Yakup;” EVA ve MVA İMKB’deki hisse senedi fiyatları üzerine Ekonometrik Bir Analiz”, Doktora Tezi, 2001, İstanbul. 113 EHRBAR, A, Stern and Stewart & Co; EVA “The Real Key to Creating Wealth”, John Wiley & Sons, Inc,1998. FAKHARİAN, Abolghasem; “Sistemhaye Kontorol Va Sanjeshe Amalkard” Mahnameye Hesabdar ,Sale 16 Shomare 146. FAKHARIAN, Abolghasem; “Moalefehaye Arzesh Dar Bonghahaye Eghtesadi Az Manzare Sahamdaran” , Mahnameye Hesabdar , Esfande 79 Sale 15 Shomare 141. FETTAHOĞLU, Abdulrahman; İşletme Finansı, Trabzon, 1988. GÖNENLİ, Atilla; İşletmelerde Finansal Yönetim, İstanbul, 1988. GÜRBÜZ, A.Osman, Y, ERGİNCAN; Şirket Değerlemesi, Klasik ve Modern Yaklaşımlar, İstanbul,2004. GRANT, James L; Foundations of Economik Value Added, New Hope, Pennsylvania, 1997. HATİPOĞLU, Zeyyat; Temel İşletme Finansı, İstanbul,1993. HORNE, Van, James C; Fundamentals of Financial Management ,New Jersey,1889. HORNE, James C. Van; Financial Management and Policy, Prentice Hall, 1992. HAMSHAHRİ, Dergisi Salı 11 Nisan 2006 Tehran. HAMPTON, John; Financial Decision Making, New Jersey 1989. 114 İÇERLİ, Mustafa Yılmaz; “Firmaların Sermaye Yapıları ve Sabit Sermaye Yatırım Politikalarının Sermaye Yapısı Üzerindeki Etkileri”, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi, Konya, 1995. IZADINIA, Naser; “Erzyabiye Vahedhaye Tecari Ba Estefade az Modelhaye Arzeshe Efzude Egtesadi ve Jeryanhaye Naghdiye Azad ve Teyin Şekaf Beyne Geymet ve Arzeshe Saham” ,Payanname Doktora, Daneshgahe Allame Tabatabayi, 1382 (H.Ş). JAHANKHANI, Ali; “Shivehaye Tamine Mali Sherkatha Dar Sharayete Konuniye Bazare Sarmaye İran” Mahnameye Hesabdar, Sale 9, Shomareye 107 ve 108. JAHANKHANI, Ali, A. PARSAYİAN; Finansal Yönetim, Tehran,1384 (H.Ş). KAVURMACI, Ahmet Kemal; “Değere Dayalı Yönetim ve Uygulanabilirliği Üzerine Bir Model Çalışması”, Ankara: Gazi Üniversitesi, 2004. KAVOOSI, Ali; Reveshhaye Arzeshyabiye Bonghahha, Tehran, 1382 (H.Ş) KAVAK, Şeref; Genel Muhasebe, Çankırı,1997. KARA, Hadice; ” Katma Değer Yaratmaya Dayalı Finansal Performans Ölçütü Olarak EVA, İMKB irketler Üzerinde Bir Uygulama”, Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara, 2002. KEEN, Peter; “Economic Value Added (EVA)”, 1999, peterkeen.com. MOJTAHETZADEH, Vida, Ali. JAHANKHANİ; “Arzeshgozariye Sherkatha” Fasnameye Tahghighate Mali, Sale 3, Shomareye 9 ve 10, Zemestane 74 ve Bahare 75. 115 MODIGILIANI, Franco and Metron. MİLLER; “The Cost Of Capital Corporation Finance And The Theory Of İnvestment”, American Economic Review, Vol, 48, June 1958. MISIRLIOĞLU, Uygulamalarında İsmail; “Türkiye Şerefiye”, ve Yaylım Uluslarararası Yayıncılık, Muhasebe Birinci Baskı, İstanbul,2001. ÖZDEMİR, Muharrem; Finansal Yönetim, İstanbul, 1999. PANDEY, I,M; Capital Structure And The Cost Of Capital, Vikas Publishing House PVT LTD, Reprinted 1996. PENAHIAN, Hossein; “Karborde Arzeshe Afzude Egtesadi Dar Tasmimgiri Mali”, Nashriyeye Sermaye,Tabestane,1382. PURYAN, Heyder; ”Tamin Mali Şerket Az Tarige Estegraz Ya Afzayeshe Sermaye”,Nashriyeye Burs,1374. PURHEYDARİ, Omid; “Berresiye Avamele Teyin Konande Sakhtare Mali Şerkethaye Pezirofte Shode Der Burs Orage Bahadare Tehran” ,Payanname Karshenasiye Arşad Daneşgahe Tehran, 1374. RAY, Russ; “Economic Value Added: Theory, Evidence, A Missing Link”, Review of Business, Summer, 2001. RIAHI, Ahmad; “ Value Added Reporting and Research” ,1999. SARIKAMIŞ, Cevat; Sermaye Pazarları, İstanbul, 1995. 116 SABZEVARI, A. Modarres; Karborde “Teoriye Namayandegi Dar Modiriyate Mali” Faslnameye Tahghighate Mali, Sale1, Shomare 3, Tabestane 1373 H.Ş. SEZER, Şükran; Finansal Performans Değerleme Yöntemleri ve EVA”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2000. SERMAYE Piyasası Kurulu, vvvvw.spk.gov.tr. SEÇKİN, Özge, Begüm; Bir Performans Değerlendirme Aracı Olarak EVA” Yüksek Lisans Tezi, İstanbul,2003. SHARIETPANAHI, Mecit; Modiryete Mali, Tehran,1998. SHABAHANG, Reza; Modiriyate Mali, Jelde 2, Markaze Tahghighate Hesabrasi, Chape 1, 1374. STERN, Joel M. John S. Shiely, Irwin Ross; “The EVA Challenge Implementing Value Added Change in an Organization”, John Wiley & Sons, Inc, 2001. STERN, Joel, M. G. Bennett Stewart III and Donald H. Chew; “EVA: An Integrated Financial Management System”, European Management” 1996, Vol, 2/2 . ŞAKAR, Ünal; Sermaye Piyasaları, Eskişehir, 1980. TALU, Hülya; Sermaye Maliyeti, İstanbul,1987. TEHRAN Menkul Kıymetler Borsası Yıllık Raporu 2004 Tehran. Financial 117 TEHRAN Menkul Kıymetler Borsası: www.irbourse.com. TEHRANI, Reza; “Tangnahaye Mali ve Hazinehaye Namayandegi”, Tahghigate Mali, 1380 (H. Ş). TÜRKO, Metin,; Finansal Yönetim, İstanbul, 1999. TOPRAKÇI, Tuba; “Firmaların Sermaye Yapısı ve Sermaye Yapısını Etkileyen Etmenler”,(Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 1994. TECER, Meral; İşletme Sermaye Maliyeti, Ankara,1980. TÜKENMEZ, Mine ve başk; Finansal Yönetim, İzmir, 1999. TULLY, S; “The Real Key to Creating Wealth” Fortune, Sep, 1993. WESTON, J. Fred, Scott BESLEY ve Eugeng F.BRİGHAM; Essentials of Managerial Finance, Florida,1996. ZOR, İsrafil; “Sermaye Yapısının Sermaye Maliyeti Üzerinde Etkisi” , ( Yüksek Lisans Tezi ), Kırıkkale, 1996. EKLER METAL EŞYA MAKİNE VE GEREÇ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 TAŞ VE TOPRAĞA DAYALI SANAYI Sektör Adı Tablo 27: 2002 Yılı Verileri Şirket Adı Abgine Alvand Çiniye İran Faravordehaye Nasuze İran İran Geç KaşiyeEsfahn Kaşiye Niloo Kaşiy’e Pars Kaşi,Seramik Hafez Kaşi,Seramik Sadi Siman’e Mazenderan Siman’e Urumiye Paşme Şişe İran Pars Seram Şerg Şişe,Gaz Siman’e Kerman Siman’eŞomal Siman’e Sufiyan Absal Erc Bolbiring’e İran Kombayn Sazi Firuza İran Puya Levazem’e KhanegiyePar Lifterak saziye Sahand Pars Khazar Pompe Pars Sanati Cenral Semra Afarin Tolidiye Bahman EVA 62596,06 42823,49 31966,84 43691,97 -4995,33 15742,43 36753,24 -9878,05 17729,72 21199,82 21153,35 27581,17 16742,76 8825,23 -752,23 26031,22 31477,78 35613,84 17410,64 9117,50 14015,13 11256,66 702,81 1513,00 13512,12 77960,05 7401,91 40884,23 250,14 3190,77 4697,25 2102,98 Yabancı Kaynak/Top Kaynak Oranı 0,74 0,82 0,69 0,64 0,61 0,14 0,57 0,75 0,67 0,75 0,57 0,67 0,58 0,80 0,81 0,72 0,65 0,76 0,80 0,49 0,76 0,72 0,79 0,71 0,81 0,73 0,81 0,15 0,92 0,94 0,77 0,85 119 METAL EŞYA MAKİNE VE GEREÇ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 TAŞ VE TOPRAĞA DAYALI SANAYI Sektör Adı Tablo 28: 2003 Verileri Şirket Adı Abgine Alvand Çiniye İran Faravordehaye Nasuze İran İran Geç KaşiyeEsfahn Kaşiye Niloo Kaşiy’e Pars Kaşi,Seramik Hafez Kaşi,Seramik Sadi Siman’e Mazenderan Siman’e Urumiye Paşme Şişe İran Pars Seram Şerg Şişe,Gaz Siman’e Kerman Siman’eŞomal Siman’e Sufiyan Absal Erc Bolbiring’e İran Kombayn Sazi Firuza İran Puya Levazem’e KhanegiyePar Lifterak saziye Sahand Pars Khazar Pompe Pars Sanati Cenral Semra Afarin Tolidiye Bahman EVA 16.366,48 48.707,16 39.939,96 41.003,61 -9.646,96 29.232,31 22.842,16 5,257,02 24.040,69 15.405,60 47.551,78 50.380,18 22.280,67 10.077,11 -3.107,11 30.158,24 42.225,55 70.911,33 47.234,16 -10.450,33 6.455,93 6.373,86 4.231,05 1.182,88 2.095,06 37.689,54 3.113,24 67.819,11 412,09 -2.411,44 512,33 -22.276,66 Yabancı Kaynak/Top Kaynak Oranı 0,67 0,68 0,67 0,66 0,59 0,15 0,60 0,75 2,79 0,75 0,65 0,58 0,55 0,77 0,76 0,81 0,67 0,83 0,70 0,49 0,77 0,73 0,73 0,78 0,81 0,61 0,81 0,12 0,21 0,76 0,64 0,93 120 METAL EŞYA MAKİNE VE GEREÇ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 TAŞ VE TOPRAĞA DAYALI SANAYİ Sektör Adı Tablo 29: 2004 Verileri Şirket Adı Abgine Alvand Çiniye İran Faravordehaye Nasuze İran İran Geç KaşiyeEsfahn Kaşiye Niloo Kaşiy’e Pars Kaşi,Seramik Hafez Kaşi,Seramik Sadi Siman’e Mazenderan Siman’e Urumiye Paşme Şişe İran Pars Seram Şerg Şişe,Gaz Siman’e Kerman Siman’eŞomal Siman’e Sufiyan Absal Erc Bolbiring’e İran Kombayn Sazi Firuza İran Puya Levazem’e KhanegiyePar Lifterak saziye Sahand Pars Khazar Pompe Pars Sanati Cenral Semra Afarin Tolidiye Bahman EVA 20.016,80 97.542,76 86.721,66 40.882,07 -1.645,52 70.786,12 36.971,18 12.046,84 42.684,73 25.593,08 52.831,80 51.173,95 21.832,16 7.776,25 59.153,24 -2.153,14 76.670,10 90.058,03 67.443,69 -8.509,87 41.577,77 19.610,84 2,26 4.758,41 7.079,55 38.904,78 960,69 19.097,07 -2.843,06 662,29 10.334,04 2.220,16 Yabancı Kaynak/Top Kaynak Oranı 0,70 0,75 0,69 0,55 0,60 0,18 0,66 0,62 0,76 0,57 0,70 0,64 0,54 0,74 0,63 0,81 0,74 0,86 0,70 0,50 0,85 0,69 0,75 0,79 0,85 0,62 0,83 0,17 0,13 0,83 0,63 0,94 121 METAL EŞYA MAKİNE VE GEREÇ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 TAŞ VE TOPRAĞA DAYALI SANAYI Sektör Adı Tablo 30: 2005 Verileri Şirket Adı Abgine Alvand Çiniye İran Faravordehaye Nasuze İran İran Geç KaşiyeEsfahn Kaşiye Niloo Kaşiy’e Pars Kaşi,Seramik Hafez Kaşi,Seramik Sadi Siman’e Mazenderan Siman’e Urumiye Paşme Şişe İran Pars Seram Şerg Şişe,Gaz Siman’e Kerman Siman’eŞomal Siman’e Sufiyan Absal Erc Bolbiring’e İran Kombayn Sazi Firuza İran Puya Levazem’e KhanegiyePar Lifterak saziye Sahand Pars Khazar Pompe Pars Sanati Cenral Semra Afarin Tolidiye Bahman EVA 9.031,25 108.903,65 62.398,74 12.887,56 471,40 65.955,08 52.481,61 20.549,56 46.729,80 17.429,27 51.487,61 64.913,06 21.319,40 3.490,84 91.589,47 -59.796,52 76.683,23 94.682,34 113.784,48 -6.166,10 -61.815,21 -12.594,51 11.182,42 2.218,38 -31.345,03 29.311,38 1.041,34 14.664,45 307,43 -7.269,51 11.720,44 -75.734,62 Yabancı Kaynak/Top Kaynak Oranı 0,71 0,78 0,64 0,39 0,69 0,15 0,69 0,73 0,73 0,59 0,70 0,71 0,63 0,77 0,64 0,84 0,75 0,84 0,80 0,56 0,86 0,90 0,73 0,75 0,99 0,70 0,85 0,13 0,37 0,90 0,63 1,14 122 METAL EŞYA MAKİNE VE GEREÇ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 TAŞ VE TOPRAĞA DAYALI SANAYI Sektör Adı Tablo 31: 2006 Verileri Şirket Adı Abgine Alvand Çiniye İran Faravordehaye Nasuze İran İran Geç KaşiyeEsfahn Kaşiye Niloo Kaşiy’e Pars Kaşi,Seramik Hafez Kaşi,Seramik Sadi Siman’e Mazenderan Siman’e Urumiye Paşme Şişe İran Pars Seram Şerg Şişe,Gaz Siman’e Kerman Siman’eŞomal Siman’e Sufiyan Absal Erc Bolbiring’e İran Kombayn Sazi Firuza İran Puya Levazem’e KhanegiyePar Lifterak saziye Sahand Pars Khazar Pompe Pars Sanati Cenral Semra Afarin Tolidiye Bahman EVA 1.263,68 87.592,15 30.812,55 1.198,17 1.231,87 66.392,45 42.566,92 3.635,24 35.942,26 7.480,78 84.874,71 108.308,98 5.953,99 4.430,14 245.188,39 2.971,28 113.757,85 89.801,52 252.700,81 -33.371,03 -12.316,10 -12.158,74 4.633,87 2.402,03 -176.096,87 -12.102,65 1.953,77 37.192,02 -218,90 -49.490,36 -11.919,93 -125.809,67 Yabancı Kaynak/Top Kaynak Oranı 0,70 0,82 0,67 0,28 0,65 0,12 0,70 0,61 0,70 0,57 0,79 0,76 0,64 0,77 0,74 0,83 0,77 0,78 0,57 0,59 0,82 0,91 0,76 0,85 1,26 0,75 0,89 0,10 0,31 1,19 0,61 1,19 123 METAL EŞYA MAKİNE VE GEREÇ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 TAŞ VE TOPRAĞA DAYALI SANAYİ Sektör Adı Tablo 32: 2002–2006 Yılların Verilerinin ortalaması Şirket Adı Abgine Alvand Çiniye İran Faravordehaye Nasuze İran İran Geç KaşiyeEsfahn Kaşiye Niloo Kaşiy’e Pars Kaşi,Seramik Hafez Kaşi,Seramik Sadi Siman’e Mazenderan Siman’e Urumiye Paşme Şişe İran Pars Seram Şerg Şişe,Gaz Siman’e Kerman Siman’eŞomal Siman’e Sufiyan Absal Erc Bolbiring’e İran Kombayn Sazi Firuza İran Puya Levazem’e KhanegiyePar Lifterak saziye Sahand Pars Khazar Pompe Pars Sanati Cenral Semra Afarin Tolidiye Bahman EVA 21.854,86 77.113,84 50.367,95 27.932,68 -2.916,91 49.621,68 38.323,02 6.322,12 33.425,44 17.421,71 52.179,85 60.471,47 17.625,80 6.919,91 78.414,35 -557,78 68.162,90 76.213,41 99.714,75 -9.875,96 -2.416,50 2.497,62 4.150,28 2.414,94 -36.951,03 34.352,62 2.894,19 35.931,38 -418,46 -11.063,63 3.068,83 -43.899,56 Yabancı Kaynak/Top Kaynak Oranı 0,71 0,77 0,67 0,50 0,63 0,15 0,62 0,69 0,72 0,65 0,68 0,67 0,59 0,77 0,72 0,80 0,72 0,81 0,72 0,53 0,81 0,79 0,75 0,77 0,99 0,68 0,84 0,13 0,25 0,92 0,65 1,01 ÖZET BABPOUR, Saeid, Sermaye Yapısı İle Ekonomik Katma Değer İlişkisi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2008. Sermaye yapısı ve EVA ilişkisini incelemekte olan bu çalışmada, ilk önce sermaye yapısı, finansman politikası çerçevesinde incelenmekte olduğundan, finans yönetiminin temel görevleri olan finansman politikası, yatırım politikası ve temettü politikası ve bu konularla ilgili karar verirken firma değerini maksimum kılacak kararların verilmesi hakkında bahsedilmiştir. İşletmelerin sermaye ihtiyaçları öz kaynak ve borçla karşılanmaktadır. Optimal sermaye yapısı kararlarında söz konusu iki kaynağı oluşturan kalemlerin kavramsal tanımları ve her birinin diğerlerine göre muhtemel üstünlük ve sakıncaları önem taşıdığından, teorik olarak bahsedilmiştir. Sermaye yapısı ile firma değeri ilişkisi hakkında bulunan teorik yaklaşımlar ve kaynak seçiminde dikkat edilmesi gereken sermaye maliyetine, çalışmanın teorik bölümde yer verilmiştir. Bu çalışmada diğer konumuz, bir performans ölçütü olarak kullanılan Ekonomik Katma Değerdir. Ekonomik temelli ve muhasebe temelli değerleme yöntemleri mukayese yapılarak, EVA hakkında teorik yaklaşımlar, finansal yönetim içerisinde yeri ve EVA’yı artırmak için yapılması gereken işlemler incelenmiştir. EVA hesaplaması ve hesaplamak için sermayede yapılması gereken düzeltmeler, EVA’nın uygulama süreci, sağladığı avantajlar ve sakıncalar açıklanmıştır. EVA’nın, hisse senetleri fiyatlarıyla, Pazar Katma Değer (MVA), Nakit Katma Değer (CVA) ve yatırım getirisi (ROIC) ile ilişkisini açıklamağa çalışılmıştır. Uygulama kapsamında, 2002 – 2006 yılları arasında Tahran Menkul Kıymetler Borsasında iki ayrı sektörde işlem gören toplam 32 firmanın, sermaye yapıları ile EVA’nın ilişkisi hakkında regresyon analizi yapılmıştır. Sonuç olarak sermaye yapısı ile EVA ilişkisini firmanın faaliyet gösterdiği 125 sektör dikkate alınmadığı ve iki sektörde birlikte analiz ettiğimizde 6 dönemden sadece bir dönem için yok denilecek kadar zayıf bir ilişki olduğu sonucuna varılmıştır. Firmaların faaliyet sektörünü dikkate aldığımız zaman, taş ve toprağa dayalı sanayi sektöründe sermaye yapısının EVA’ ya her hangi bir etkisi olmadığını, metal eşya makine ve gereçleri sektöründe ise sermaye yapısı ile EVA’nın ters yönlü ilişkisi olduğunu görüyoruz. Kaldıraç oranında artış EVA’nın düşüşüne neden olmaktadır. Analiz sonuçlarına bakıldığında, sermaye yapısı ile EVA ilişkisi firmanın bulunduğu faaliyet sektöründen etkilenmektedir. Başka bir ifadeyle sermaye yapısı ile EVA ilişkisi sektörden sektöre değişmektedir. Bazı faaliyet sektörlerinde iki konunun anlamlı ilişkisi olduğuna rağmen diğer sektörde hiçbir ilişki olmadığını görüyoruz. Bu yüzden, sermaye yapısı EVA’ya etkili olup olmadığının incelemesinde firmanın faaliyet sektörü önem taşımaktadır. Anahtar Sözcükler 1. Sermaye Yapısı 2. Ekonomik Katma Değer (EVA) 3. Pazar Katma Değer (MVA) 4. Nakit Katma Değer (CVA) 5. Yatırılan Sermayenin Getirisi (ROIC) 126 ABSTRACT BABAPOUR, Saeid, Capital Struture and Economic Value Added, Master Tez, Ankara, 2008. First, the capital structure is examined within the framework of financing policy in this study that covers the relation between capital structure and EVA, the financing policy, investment policy and dividend policy, which are the basic tasks of the financing management, as well as taking the decisions to maximize the value of company while deciding on these aspects are mentioned. As the conceptual definitions of the items that constitute the said two resources and the possible superiorities and disadvantages of each of them to the others are important for the decisions on optimal capital structure, they are mentioned theoretically. The theoretical approaches about the relation between the capital structure and the value of company as well as the capital cost that must be taken care in selecting the resources are given in the theoretical part of the study. Another topic in this study is the Economic Value Added that is used as a performance criterion. Theoretical approaches about EVA, its role in financing management and the steps that must be taken to increase EVA are examined by comparing the economic based and accounting based valuation methods. Calculation of EVA and the corrections that must be made to the capital for calculation, the application process of EVA, its advantages and disadvantages are described. It is tried to explain the relation of EVA with the stock prices, Market Value Added (MVA), Cash Value Added (CVA) and Return On Investment Capital (ROIC). Within the scope of this application, regression analysis was conducted about the relation between the capital structures and EVA of 32 companies that are listed in two separate sectors in Tehran Stock Exchange during 2002 – 2006. Consequently, it has been concluded that the relation 127 between the capital structure and EVA is too low for only a period in 6 periods when the sector that the company acts is not taken into account and when we analyze both sectors. When we take the sector of companies into consideration, we can see that the capital structure does not have any impact on in the industrial sector based on stone and soil, and that capital structure and EVA has a reverse relation in the metal goods, machinery and tools sector; therefore, increase in the debt cause decrease in EVA. When the results of analysis are reviewed, the relation between capital structure and EVA is affected from the sector of company. In other words, the relation between capital structure and EVA varies from one sector to the other. Although there is a significant relation between the two variables in some sectors, we can see that there is not any relation in other sectors. For this reason, the sector of company is important in studying on whether the capital structure is effective on EVA. Key Words 1. Capital Struture 2. Economic value Added (EVA) 3. Market Value Added (MVA) 4. Cash Value Added (CVA) 5. Return On İnvestment Capital