İki Uzun Gün

advertisement
Deniz Kavukçuoğlu
İki Uzun Gün
Yürüyorlardı… Birçok koldan geçmişlerdi yürüyüşe… Takvim
yaprakları 15 Haziran 1970’i gösteriyordu…
Her şey aynı yıl çalışma yaşamını ve temel sendikalar mevzuatını
düzenleyen 274 sayılı Toplu İş Sözleşmesi ve Grev ve Lokavt
Yasası ile 275 sayılı Sendikalar Yasası’nda değişiklikler öngören
tasarının iktidardaki Adalet Partisi ve muhalefetteki Cumhuriyet
Halk Partisi’nin işbirliği ile önce TBMM’den, sonra da Senato’dan
geçirilip yasalaşması üzerine başlamıştı.
Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın onaylamasıyla 11 Haziran 1970
günü yeni yasal düzenlemeler yürürlüğe girmişti. Amaç, Türkİş’ten Devrimci İşçi Sendikalar Konfederasyonu - DİSK’e işçi
akışının önünü kesmekti.
DİSK, kendisine bağlı sendikalar ile yeni düzenlemelere tepki
göstererek 17 Haziran günü için büyük bir miting düzenleme
kararı almıştı. Ne var ki işçilerin sabırları taşmıştı. Miting gününü
beklemeden 15 Haziran sabahı işyerlerini terk ederek E5
karayolu güzergâhında Kadıköy’e doğru yürüyüşe geçtiler.
Eylemler önce Anadolu yakasında, Kartal çevresindeki
fabrikalarda başlamıştı; yürüyüş ilerledikçe çok sayıda
fabrikadan toplu katılımlar oluyordu.
On binler yürüyordu…
Bir başka yürüyüş kolu da Beykoz ve Paşabahçe’de oluşmuş,
Üsküdar’a doğru yürüyüşe geçmişlerdi.
Resmi verilere göre yürüyüş eylemlerine iki günde 75.000 işçi
katılmıştı. Sanayileşmenin kırk beş yıl önceki düzeyi
düşünülecek olursa bu çok önemli bir sayıydı.
Aynı zamanda o yıllardaki sendikalaşma düzeyinin bugünün çok
daha üzerinde olduğu da anımsanmalıdır.
Söz konusu yasalara gelince… Türkiye İşçi Partisi bu yasa
değişikliklerinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu.
Bu arada yasa değişikliklerinin TBMM’den geçmesi için Adalet
Partisi’ne destek veren CHP de Anayasa Mahkemesi’nde iptal
davası açmıştı. Mahkeme bu başvuruları karara bağlayarak yeni
düzenlemeleri iptal etti.
Önce 12 Mart 1971, sonra da 12 Eylül 1980 darbeleriyle birlikte
sendikal özgürlükler tırpanlandı, sömürü düzeni pekiştirildi.
Devlet desteğiyle emek, sermayenin payandası olan Türk-İş’e
yönlendirilerek işçi sınıfı büyük ölçüde işverenlerin insafına terk
edildi.
15-16 Haziran 1970 işçi eylemleri benim kuşağımın belleğinde
bir “umut” olarak derin izler bıraktı.
Yazımı noktalarken o uzun iki günde sınıfının davası için can
veren Mutlu Akü Fabrikası’ndan Yaşar Yıldırım, Vinleks
Fabrikası’ndan Mustafa Bayram, Cevizli Tekel Fabrikası’ndan
Mehmet Gıdak ile bu eylemlerden sonra direnişe geçen
Gislaved Fabrikası işçilerinden Hüseyin Çapkan’ı saygıyla
anıyorum.
Aynı saatlerde Avrupa yakasında da eylemler başlamış,
Bakırköy- Topkapı-Sağmalcılar güzergâhında binlerce işçi
yürüyüşe geçmişti.
O gün saat 17.00’ye kadar süren eylemler ertesi gün de
sürecekti.
16 Haziran günü Gebze’den yola çıkan işçilere Kartal’dan
katılımlarla o güne kadar benzeri görülmemiş dev bir kitle
oluşmuştu. On binlerce işçi Bağdat Caddesi üzerinden Kadıköy
İskele Meydanı’na ulaştı.
Karşı yakada ise Topkapı kesiminden gelen kollar birleşerek
Aksaray üzerinden önce Sultanahmet’e, oradan Cağaloğlu’nda
bulunan Valilik önünden geçip Eminönü’ne aktılar.
Devlet, bu dev kitlesel eylem karşısında çaresiz kalmıştı. 15
Haziran akşamı İstanbul’da ilan edilen 60 günlük sıkıyönetim,
ertesi günkü eylemlerin önünü kesemedi. Tam tersine
yasaklama işçilerin kararlılığını daha da keskinleştirmişti. Valilik,
yürüyüşçülerin Beyoğlu tarafına geçerek orada oluşan yürüyüş
kollarıyla buluşmasını engellemek için Haliç köprülerini açtırdı.
http://www.mgkmedya.com
Pazar, Haziran 21, 2015 - Sayfa 1 / 1
Download