Aşırıcılık İslamiyete has bir sorun değil

advertisement
On5yirmi5.com
‘Aşırıcılık İslamiyete has bir sorun değil‘
Prof. Dr. Mathias Rohe :”Tüm dinlerin hatta ateist ideolojinin aşırıcıları bir tarafta ve
barışı isteyen bizler diğer tarafta. O yüzden NSU teröristlerinin IŞİD mensuplarıyla
birbirlerini iyi anladığını düşünüyorum zira aynı noktadan bakıyorlar."
Yayın Tarihi : 14 Ekim 2014 Salı (oluşturma : 10/21/2017)
"Avrupa’daki göçmen toplumunda İslami düşünce ve yaşayış" adlı toplantıya katılan uzmanlar,
aşırıcılığın İslamiyete has bir sorun olmadığını vurguladılar.
Ortadoğu’daki çatışmalar, aşırı İslamcıların burada oynadığı rol ve söz konusu gruplara katılmak
üzere Avrupa’nın çeşitli yerlerinden bölgeye giden sempatizanlar… Tüm bu gelişmeler Avrupa’nın
İslam ile ilgili sorularının ve endişelerinin yoğunlaşmasına neden oluyor. Almanya’da faaliyet
gösteren Friedrich Ebert Vakfı da, bu konudaki toplumsal önyargılara ve klişelere dikkat çeken bir
toplantı düzenledi.
Alman Sosyal Demokrat Parti eski Genel Başkanlarından ve Friedrich Ebert Vakfı Başkanı Kurt Beck,
aşırı İslamcı grupların İslamiyet örtüsü altında kendi radikal ideolojilerini empoze etmeye ve
yaymaya çalıştıklarını ifade ediyor. Bunun İslam’ın gerçek resmini yansıtmadığını belirten Beck,
Almanya’nın ve diğer Avrupa toplumlarının İslamiyet konusunda aydınlatılmaya ihtiyaç
duyduklarının altını çiziyor. Dinde aşırıcılığın sadece İslamiyet’e has bir sorun olmadığına dikkat
çeken Beck, Avrupa’nın da geçmişte benzer sorunlarla mücadele ettiğini hatırlatıyor: "Bizde de
ortaçağda ve Avrupa’nın paylaşıldığı yakın dönemde benzer sorunlar yaşanmıştı. Hristiyanlığın farklı
inanç biçimlerinin eski iktidar savaşlarında ve bazı güç gruplarının çıkarları doğrultusunda
kullanıldığına çok defalar şahit olduk. Bu nedenle aşırıcıların İslam’ı paravan olarak kullanmasına ve
propagandalarıyla İslam’ın geneline zarar vermesine müsaade etmemeliyiz."
‘Medeniyetler çatışması değil, fikirler çatışması’
Alman toplumunda İslam’ın rolünü değerlendiren Erlangen Üniversitesi İslam ve Hukuk Merkezi
Müdürü Prof. Dr. Mathias Rohe de Müslümanların toplumun diğer üyeleri gibi eşit hakları ve
görevleri olduğunu belirterek, önyargılara karşı ilk adımın onları toplumun bir parçası olarak kabul
etmekten geçtiğini söylüyor. Prof. Rohe, yapılan bir istatistiğe dayanarak, Alman toplumunun kendi
içinde yaşayan Müslümanlardan değil soyut bir kavram olan İslam’dan korktuğuna dikkat çekiyor. Bu
nedenle İslam’ın toplumsal barışı ve hoşgörüyü yansıtan tarafının gösterilmesi gerektiğini belirten
Rohe, bunun Avrupa’da yaşayan Müslümanlar tarafından yapılabileceğini şu sözlerle aktarıyor:
"İslamiyet’in manevi tarafını gösterebilirler. İslam’ı bu yanıyla yaşayabilir ve aktarabilirler. Zaten
Müslümanların çoğunluğu kendini aşırıcı gruplardan ayrı tutuyor ve İslamiyet’in bu olmadığını
söylüyorlar." Prof. Rohe Avrupa toplumlarının da Müslümanları öteki olarak ayırmaktan vazgeçmesi
gerektiğinin altını çizerek sözlerini şöyle sürdürüyor: "Sanıldığı gibi bir medeniyetler çatışması
yoktur, belki bir fikirler çatışması olabilir. Tüm dinlerin hatta ateist ideolojinin aşırıcıları bir tarafta
ve barışı isteyen bizler diğer tarafta. O yüzden NSU teröristlerinin IŞİD mensuplarıyla birbirlerini iyi
anladığını düşünüyorum zira aynı noktadan bakıyorlar."
‘Kimlik sorunu göçmen gençleri aşırıcılara itiyor’
DW Türkçe'nin haberine göre Avrupa’nın çeşitli yerlerinden IŞİD gibi gruplara katılan Müslümanlara
da değinen Rohe, bunun entegrasyon sorunu ile açıklanamayacağını belirterek, bu gençlerinin
yarısının geldikleri Avrupa ülkelerinde büyüdüklerini ve o ülkelerin pasaportunu taşıdıklarını
vurguluyor. Sosyal Demokrat Parti'den Danimarka Parlamentosu Milletvekili Yıldız Akdoğan da,
popülist politikacıların yanlı söylemleri ve medyanın gösterdiği klişelerle çoğulcu toplumun
Müslümanları tek bir kimliğe indirgediğini ifade ediyor. Milletvekili, yaşadığı toplumdan kabul
görmek isteyen pek çok Müslüman gencin kimlik sorunu yaşadığına dikkat çekiyor. "Sadece
Danimarka'da değil, bütün Avrupa ülkelerinde geçerli bir durum. Siz, bu ülkelerde doğmuş, büyümüş
bir grubu sadece dini kimliği ile tanımlarsanız, onlara sadece o şekilde hitap ederseniz, onları ister
istemez dışlamış olursunuz. Çünkü o zaman o kişi ben Alman değilim, Berlinli ya da Kreuzbergli
değilim; onun yerine Müslüman’ım demeye başlar." diyen Akdoğan, daha sonra bu gençlerin
Müslüman kimliğini araştırmaya başladığını kaydederek, bilhassa 13-14 yaşlarında, kimlik arayışı
içinde olanların radikal gruplarla temas ettiğini ve onlardan etkilenmesinin kolay olduğunu ifade
ediyor.
Bu dökümanı orjinal adreste göster
‘Aşırıcılık İslamiyete has bir sorun değil‘
Download