M. Meclisi B : 56 25.2.1962 0 : 2 499

advertisement
M. Meclisi
B : 56 25.2.1962
dolmuyor bile.» Eve't arkadaşlarım, boş yatak­
ları bile var, fakat neden bilir misiniz! Çok ka­
naatkar olan Türk işçisini bile hastaneleri bir­
çok yerde tatmin etmekten uzak. Evinde yat­
mayı hastanelerinde yatmaya tercih etmektedir.
Gidip hastane kapısında, dispanserlerde mua­
yene için 4 saat nöbet beklemektense başka bir
doktora ücret ödiyerek muayene olmayı tercih
edenler çoktur. «işçi, memleketi dahilindeki di­
lediği doktor ve hastanede- tedavi o'lur.» Bizde
de böyle oldukça işçi hastalık sigortasında müs­
pet bîr netice alınamaz. Bu kaibul edildiği tak­
dirde hem serbest tabalbet kurtarılmış olur aynı
zamanda işçi de gittiği doktor ve hastanede iyi
bir muamele ve ihtimam görerek sağlığına ka­
vuşur. Her doktor ve hastane daha fazla hasta
kazanabilmek için iyi bakım, fennî tesisler ve
aletlerle 'birbiriyle rekabet ederek memleket
tabaket seviyesini yükselterek hem kendileri,
hem de memleket ve işçi sağlığı bundan müstefidol a çaktır, istense o zaman sigorta kendisi­
ne hastanecilik yapsın fakat işçiyi serbest bı­
raksın. O zaman sigorta hastaneleri de kendile­
rine çeki düzen vermek mecburiyetinde kala­
caktır. Amerika'da ihtisas yapmış olduğu hal­
de yevmiye bâzan bir hasta bulamıyan kıymetli
doktor bu sistemi kabul edildiği takdirde yev­
miye 10 - 15 hasta muayene edecek, hem ken­
disi ve hem de millet bundan istifade edecek­
tir.
Bugünkü memur zihniyeti içerisinde reka­
bet ve prim esasından uzak çalıştırılan doktor
ve personellerle bu dâva yürümez. Ayda iki
ameliyat yapan operatör de 50 ameliyat yapan
operatörle aynı parayı alması insafa sığmam.
Destiyi kıran da suyu getiren de bir, hattâ bâzan ikincisinin kabahatli telâkki edildiği de
vakıdır.
Muhterem Bakan ve Bakanlık erkânının bu
acı hakikatleri göz önüne alarak işçilerin has­
talık sigortasına yeni bir şekil vererek onların
mukaddes hakkı olan kendi doktor ve tedavi
müessesesini seçme hakkının tanınmasını temin
etmelerini istirham eder, hepinizi hürmetle se­
lâmlarım. (Alkışlar)
BAŞKAN — Sayın Nurettin Ok.
NURTTTÎN OK (Çankırı) — Muhterem ar­
kadaşlarımı; Anayasada sosyal devlet telâkkisi
kabul edilmiş bir memlekette işçi meselelerinin
ehemmiyeti izahtan varestedir. Yalnız, işçi der-
0:2
ken, daha ziyade teşkilâtlanmış, sendikalar
kurmuş, her zaman ve her vesile ile sözlerini
duyurmak imkânına haiz büyük sanayi grup­
larında çalışan işçileri kasdettnekteyiz. Halbu­
ki bu memlckattte teşkilâtlanmamış, gayrimütecanis bir halde ve sayıları milyonu bulan zi­
raat işçileri de vardır. Bunlar toplu bir halde
seslerini duyurmaktan ve dâvalarını yürütmek­
ten âciz durumdadırlar. Bu., konulara grupları
adına konuşan arkadaşlarımız temas huyundu­
lar. Bunların dıtşmda ayrıca inşaat işçileri de
vardır ki, bunlar sigortaya tâbi tutulmamakta­
dır ve işçi de addedilmemektedirler. Ve dolayısiyle de sigortanın bahşettiği birçok avantaj­
lardan istifade edememektedirler. Adeta bu ca­
mia kendi hallerine terk edilmiş vaıziyett'eıdir.
Aralarında hangilerinin kalifiye ustadır, han­
gileri değildir, .hangileri birinci sınıf işçidir,
hangileri değildir? Hangisi birinci sınıf işçidir,
hangisi değildir? Bir sınıflama yapılmadığı için,
vüsat haddi katiyetle belirtilmemiştir.
Yine bu mey anda basın işçilerinin durumu­
nu nazara almak lâzımdır. Filhakika 212 sayılı
Kanunun tatbikatiyle basın işçilerine büyük
avantajlar sağlanmıştır. Ancak, bu kanunun
öyle hükümleri vardır ki, tatbikatında büyük
güçlükler çıkmaktadır. Basın hayatından gelen
ve onun dertlerini çok yakından bilen Sayın
Çalışma Bakanının, bu kanunun işlemez hüküm­
lerini işler hale getirmeye çalışacağına ve bun­
da muvaffak olacağına eminiz.
Sosyal adaletin dillere pelesenk olduğu bir
devirde memleketimizde işçi dâvaları hakika­
ten bir çığ gibi büyümektedir. Bu dâvalar, maa­
lesef, yeteri kadar bir süratli tempo ile görüle­
memektedir. Adaletin bir esası da süratli olma­
sıdır. Bu yönden, iş dâvalarının daha süratli bir
şekilde görülmesini temin edecek yeni bir tasa­
rının Meclise, yakın bir zamanda getirilmesini
beklediğimizi de arz etmek isterim.
Memleketimizde kalifiye işçi yetiştirmekte
çektiğimiz sıkıntının en mühim âmillerinden
biri de iş yerine gelen işçilerin, esaslı bir temel
eğitimden mahrum bulunmalarıdır. Bu yönden,
iş yerlerinde bulunan işçilere o yönde, iş yerin­
de bulunan işçiler şayet bir temel eğitime tâbi
tutulabilirse, bunların müstakbel çalışmalarında
elde edilecek randıman, o nisbette artacaktır.
Bu yönde çalışmalar başlamıştır. Yalnız, bu ça­
lışmalar işçilere yeteri kadar bir eğitim bahse-
499
Download