T.B.M.M. B : 45 17 . 12 .1992 O :2 ULAŞTIRMA BAKANI Y\ŞAR TOPÇU (Devamla) — Akdeniz Gemisi, eski bir gemidir -aslında jiletlik bir gemi- bizden önce, bir turizm şirketi kiralamış "ben bunu düzeltece­ ğim, çalıştıracağım" diye; ama, bugün, yeterli hasılatı sağlayamıyor, borçlarını da ödeyemiyor. Biz, bu şirketten alacaklarımızın bir kısmını aldık, bir kısmı duruyor. Ben, sözleşme dönemi sonunda, bu geminin durumunu mutlaka hukukî yoldan çözmeye kararlıyım; yani, jiletlik bir gemi de olsa, kimsenin istediği gibi kullanmasına fırsat ve imkân vermeyiz. Bunun yanı sıra, karar ulaştırmasıyla ilgili olarak sadece şunu söyleyeyim : Kara ulaştır­ masında büyük sıkıntılar var. En son girdiğimiz sıkıntı, Macaristan ve Avusturya ile olan sıkıntımızdır. Büyük gayretlerle, Macaristandan bin geçiş, Avusturya'dan da yeni geçiş imkânla­ rı elde ettik; böylece, transport işiyle uğraşan, kara taşımacılığıyla uğraşan firmalarımıza bü­ yük rahatlık sağladık. DLHİ (Demiryolları Limanlar Havameydanları)'nın -kara, deniz, demiryolu ve havayolundan sonra- inşaat kısmına geldim. İnşaat kısmında, şunu söyleyeyim : Antalya Tevsi Termi­ nali, Bodrum Konvansiyonel Havaalanı, Samsun Konvansiyonel Havaalanının ihale hazırlık-, lan tamamlanmıştır, bugün yarın ihale edilecektir. İsparta Havaalanını daha evvel ihale ettik. Bursa Havaalanının ihale hazırlıkları bitmek üzere, ihale edeceğiz. Hatta, Samsun ve Bodrum'da kamulaştırma başlamıştır. "Ne yapıldı?" dendi; bu sene yeni seferler koyduk; Erzincan-Kars-Sinop-Denizli-Muş ara­ sında yeni iç hat seferleri koyduk. Burada yeni bir şey daha söyleyeyim: Diagonal seferler baş­ layacak; bundan sonra Adana'dan Trabzon'a uçak bulacaksınız. Bunu misal olsun diye söylü­ yorum. Böyle diagonal seferler olacak; vatandaş, hem çapraz, hem doğudan batıya, hem ku­ zeyden güneye istediği şekilde uçakla gidebilecek. DLHÎ olarak, Ankara-îstanbul demiryolu, en önemli konumuz. Arkadaşlar, benim Plan ve Bütçe Komisyonunda söylediklerimi arkadaşlarım yanlış anla­ mışlar. Ben "tüp geçit yapacaktık, vazgeçtik; firmalara bıraktık.." demedim. Benim kastım şuydu : Biz, tüpgeçit olarak ilan verdik, ihale açtık. Arkadaşlarımın söylediği gibi, böyle bir etüt de yar. Biz bu etütleri, vesaireyi tekrar inceledik; bazı mülahazalar geldi önümüze. Ben arkadaşlarıma şunu söyleyeyim : Boğazı iki tane tüpgeçit yapıp geçtiğimizi kabul edelim. Bo­ ğaz içinde akıntı olduğunu ve bu tüpgeçit'in uygun olmadığını söyleyenler var. Ben teknik bir insan değilim, söylenenleri aktarıyorum. Onu bırakalım. Hızlı treninin geçeceği iki hat için, iki tane tüpgeçit yaptığımızı kabul edelim, ama, banliyö treni var, iki tane de banliyö treni için yapmamız lazım. Yarın, Halkalı-îzmit hızlı banliyö trenini hizmete sokacağız, bu konuda ça­ lışmalarımız var; iki tüpgeçit de onun için yapmamız lazım... Bu mümkün değil. Bizim söylediğimiz şu : Bu ihaleye girecek olan firmaların hepsi, uluslararası firmalar, bu işle uğraşan firmalar; belki bize daha uygun çözüm getirebilirler. "Firmalara bıraktık" sözünden kastımız "firmaların çözümlerini görelim, hangisi ülke­ mizin şartlarına uygunsa onu kabul edelim" dir; yoksa, "firmalar bize ne teklif edecekse onu kabul edelim" şeklinde bir şey söz konusu değildir. Köprü geçişi avantajlı görünüyor; çünkü, yapılan hesaplara göre, hızlı trenin köprüden geçişi için yapılacak hattın maliyeti 1,200 milyar lira, iki hatlık tüpgeçidin maliyeti de 800 mil­ yar; ama, tüp geçitin yıllık 36 milyon dolar bakim masrafı var. On senede, bir tüp geçit bedeli kadar bakım parası ödemek zorundasınız, dolar da vesairede artış olmazsa. Çünkü, havalan­ dırma söz konusu, başka şeyler söz konusu. — 297 —