Türk Siyasal Hayatında Başkanlık Tartışmaları Başkanlık Tartışmaları Devlet düzenleri, seçim sistemleri ve siyasi parti uygulamaları sadece Türkiye’de değil tüm 2 dünyada tartışılan konulardır. Türkiye’de de son dönemlerde yoğunlaşmakla birlikte 1980’li yıllardan itibaren zaman zaman başkanlık tartışmaları yaşanmaktadır. Türkiye, çoğu zaman demokratik anlayışla ve demokrasiyle ilgili sorunlarına eğilmek yerine sistem tartışmalarına girmektedir. Ayrıca, başkanlık sistemine geçmek gibi devlet teşkilatını kökten etkileyecek bir değişiklik düşünülürken, kısa vadeli değil; devletin ve milletin uzun vadeli çıkarlarını düşünerek objektif değerlendirmeler yapmak gerekir Başkanlık sisteminin Türkiye’ye uygunluğu tartışılırken ülkenin siyasi, sosyal ve kültürel yapısı, alışkanlıkları ve gelenekleri göz önünde bulundurulmalıdır. Başkanlık Tartışmaları Türkiye’nin hükümet sistemi her ne kadar parlamenter sistem olarak adlandırılsa da fiilî olarak yarı başkanlığa yakındır. Esasında cumhurbaşkanına verilen yetkiler yarı-başkanlık sisteminin en fazla bilinen örneği Fransa’dakine kıyasla daha fazladır. Aynı zamanda parlamenter sistemin temel özelliklerinden olan karşı imza kuralı da mevcuttur ve Cumhurbaşkanı siyaseten sorumsuzdur 1961 anayasasından farklı olarak 1982 Anayasası meclis tarafından seçilen Cumhurbaşkanını klasik parlamenter sistemdeki yetkileri aşan yetkilerle donatmıştır ki buna ‘aksak’ ya da ‘bozulmuş’ parlamentarizm denilebilir 3 Başkanlık Tartışmaları Türkiye’de başkanlıkla ilgili tartışmaların genellikle koalisyon hükümetleri nedeniyle 4 istikrarsızlığın ortaya çıktığı ya da kuvvetler ayrılığı nedeniyle yürütmenin kendini sınırlandırılmış/kısıtlanmış hissettiği zamanlarda daha fazla yapıldığı görülmektedir. Başkanlık tartışmaları, başbakan olan güçlü liderlerin (Özal, Demirel ve Erdoğan gibi) genellikle cumhurbaşkanlığına geçtikten sonra dile getirdikleri bir tartışmadır. Nitekim, Turgut Özal ve Süleyman Demirel gibi liderler başkanlıkla ilgili taleplerini cumhurbaşkanı olmaya karar verince dile getirmişlerdir zira cumhurbaşkanı olunca daha güçlü olmayı arzu etmişlerdir. Bu liderler, başbakanlıkları sırasında böyle taleplerde bulunmamışlardır. Hatta dönemin Cumhurbaşkanı Evren’in müdahalelerinden bunalan Özal, başbakanlığının ilk yıllarında cumhurbaşkanının yetkilerinin azaltılması gerektiğini savunmuştur. Bu liderlerin, başkanlık taleplerini, otoriter asker-sivil bloğa (Merkez) karşı toplumun çoğunluğunun (çevre) desteğini almak için dile getirdikleri de söylenebilir. Başkanlık Tartışmaları Başkanlık sistemi, sivil toplumun ve baskı gruplarının güçlü olduğu ve politik arenada karar alma süreçlerinde etkin olabildiği ülkelerde başarılı olmaktadır. Ülkemizde sivil toplumun gücü, özellikle de yasa yapma süreçlerindeki etkisi en iyimser nitelemeyle oldukça sınırlıdır. Sivil toplumun bu durumda başkanlık sisteminin önemli sacayaklarından biri olarak sistemi etkilemesi ve demokratik temellerde hareket etmesine katkı sağlaması imkânsız değilse bile oldukça güçtür. ABD dışındaki gelişmiş Batı demokrasilerinin neredeyse tamamı parlamenter sistemle yönetilmektedirler. ABD başkanlık sisteminin başarılı olmasının altında da, dönemin Kıta Avrupa’sında insanları kısıtlayan ve çatışmaya sürükleyen unsurlardan ders alarak yapılan ve dünyanın ilk anayasası olan ABD Anayasası vardır. 5 Başkanlık Tartışmaları Başkanlık sistemini, güçlü yürütme ve Türkiye’nin hızlı gelişmesi için temel öncelik olarak görenler ABD örneğini vermekte ve ABD’nin başkanlık sistemiyle yükseldiğini ve süper güç haline geldiğini dile getirmektedirler. Halbuki, Türkiye’de başbakanlar, ABD başkanlarına göre daha güçlüdür. ABD’de kuvvetler ayrılığı net bir şekilde tanımlanmıştır ve işlerliği mevcuttur. Yasama ve yargı en az yürütme kadar güçlüdür. Başkanı sınırlayan yerleşmiş bir sistem mevcuttur. Türkiye’de ise yürütmeyi elinde bulunduran güçlü başbakanlar hem yasamayı kontrol edebilmekte hem de yargı üzerinde etki kurabilmektedir. 6 Başkanlık Tartışmaları ABD’deki sosyal ve siyasal ortam ile Türkiye’deki sosyal ve siyasal şartlar oldukça farklıdır. Bu farklılıklar şu şekilde özetlenebilir: a) Türkiye’de demokrasi ve uzlaşma kültürü ABD kadar gelişmemiştir. b) Sivil toplum ABD’de çok güçlü iken,Türkiye’de yeterince güçlü değildir. c) ABD bireyci iken, ülkemiz kollektivisttir. d)Valiler,Türkiye’de merkezî hükümetçe atanırken ABD’de halkoyu ile seçilmektedirler. e) ABD’de yerinden yönetim ağırlıklıdır zira federal yapı ile her eyalet kendini yönetmekte ve memurlarını belirlemektedir. f) ABD’de bireysel özgürlükler köklü bir geleneğe sahip iken Türkiye’de bu alanda yaşanan derin sorunlar mevcuttur. 7 Başkanlık Tartışmaları AK Parti’nin 2007 Seçim Bildirgesinde “Parlamenter sistem esas alınmalıdır” denerek Cumhurbaşkanının yetkilerinin azaltılması istenmekteydi. Gerekçe ise yasamanın yürütmeyi yeterince denetleyememesi idi. Yani yürütmenin üzerindeki denetimin yeterli olmadığı düşünülüyordu. Bunun söylendiği ortamda şüphesiz dönemin Cumhurbaşkanının farklı bir politik eğilim taşıması etkili olmuştur. 8 BAŞKANLIK SİSTEMİNİN UNSURLARI (Gözler, 2015; 92-93) Asli Unsurlar Yürütme organı tek kişiden oluşmaktadır- Başkan Başkan, halk tarafından seçilir. Yasama organı başkanı görevden alamaz Tali Unsurlar Başkan yasama organını feshedemez Aynı kişi hem yasama, hem de yürütme organında görev alamaz Yürütme organı yasamanın çalışmalarına katılamaz. Bakanlıklar kanun tasarısı hazırlayamazlar. 9 PARLAMENTER SİSTEMİN UNSURLARI (Gözler, 2015;100-103) Asli Unsurlar Yürütme organı iki yapıdan oluşmaktadır- Başbakan/hükümet ve Başkan/Cumhurbaşkanı Yürütme organı halk tarafından seçilmez. Halk Başbakanı seçmez milletvekillerini seçer, milletvekilleri arasından parlamento tarafından başbakan ve hükümet seçilir Parlamento istediği zaman yürütmeyi/hükümeti görevden alabilir Tali Unsurlar Yürütme (Başkan/C.Başkanı) meclisi fesih edebilir Aynı kişi hem yasama, hem de yürütme organında görev alabilir (Milletvekili ve Bakan olabilir) Yürütme organı yasamanın çalışmalarına katılabilir. Örnek, bakanlıklar kanun tasarısı hazırlayabilirler 10 21 Ekim 2007 tarihli halkoylamasıyla onaylanan 5678 sayılı Anayasa Değişikliği ile 11 Cumhurbaşkanının TBMM tarafından seçilmesi usulünden vazgeçilmiş, onun yerine Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya halk tarafından seçilmesi yöntemi kabul edilmiştir. Dolayısıyla bu anayasa değişikliği ile yürütmenin iki başı da halk tarafından seçilmeye başlanmıştır. Nitekim bu değişikliğin ilk uygulaması 28 Ağustos 2014 tarihindeki Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle gerçekleştirilmiş ve halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı göreve başlamıştır. Bu uygulamanın karşımıza çıkardığı en önemli konu «çiifte meşruiyet» tartışmasıdır. Yürütmenin iki kanadı da halk tarafından seçildiğinden kimin asli yetkili olduğu tartışması başlamıştır. Mevcut durum Parlamenter Sistemin Unsurları 2014 Öncesi 2014 Sonrası Yürütme organının iki yapıdan oluşması Evet Evet Yürütme organı halk tarafından seçilmez Evet Hayır (C.Başkanı seçilir) Parlamento istediği zaman yürütmeyi/hükümeti görevden alabilir Evet (Hükümet) Hayır (C.Başkanı) Evet (Hükümet) Hayır (C.Başkanı) Yürütme (Başkan/C.Başkanı) meclisi fesih edebilir Evet Evet Aynı kişi hem yasama, hem de yürütme organında görev alabilir Evet Evet Yürütme organı yasamanın çalışmalarına katılabilir Evet Evet Dolayısıyla mevcut durumda parlamenter sistemin 3 asli ve 3 tali unsurundan sadece Başkanının halk tarafından seçilmesi şartı değişmiştir. Bu durumda Gözler (2015) iki yaklaşımdan bahsetmektedir. Cumhurbaşkanını destekleyen ve aynı siyasi görüşten çoğunluğun parlamentoyu oluşturduğu 12 durumda Türkiye’nin siyasi yapısı daha çok Başkanlık sistemine benzeyecektir. Siyasi olarak Başkanına muhalif bir parlamento oluşması durumunda ülkenin siyasi sistemi parlamenter sisteme benzeyecektir. Kaynakça Gözler, Kemal (2015). Anayasa Hukukuna Giriş Genel Esaslar ve Türk Anayasa Hukuku. Ekin Yayınevi, Bursa. Kaptı, Alican ve Gültekin Sebahattin (2015). Karşılaştırmalı Analizlerle Başkanlık Sistemi ve Türkiye. Global Politika ve Strateji, Ankara. 13