C. Senatosu B : 34 Şurasının da gözönünde bulundurulması yerinde olur: Bir kanun kuralının bütçeden harcamayı gerekti­ rir veya bütçeye gelir getirir nitelikte bulunması onun, 126 ncı maddede öngörüldüğü gibi, bütçe ile ilgili hükümlerden sayılmasına neden olamaz. Çünkü, hemen her kanunda, harcamalara yol açabilecek bir veya birçok hükümler bulunabilir. Keza, her vergi ka­ nunu, bütçeye belli bir kaynaktan gelir sağlar. Bütçe kanunlarıyle öteki kanunlar arasında mevcudolan bu gelir - gider ilişkisinin, söz konusu kanun­ ların, 126 ncı maddede yer alan (Bütçe ile ilgili hü­ küm) deyiminin kapsamı içinde sayılmasına olanak verdiği kabul edilecek olursa, bütün bu kanunların, söz gelimi tarım, orman, eğitim, sağlık, savunma ve benzeri kamu hizmetlerini düzenleyen pek çok kanu­ nun ve tüm vergi kanunlarının bütçe ile ilgili sayıla­ rak değiştirilmeleri veya kaldırılmaları için bütçe ka­ nunlarına birer madde konulmasına gidilebilir. Oysa bu kanunlar, bütçenin yapısiyle, onun uygulanması yöntemleriyle ve bütçenin, Anayasanın 126 ncı mad­ desinde belirtildiği gibi, yıllık harcamaların saptan­ masından ibaret olan temel ereği ile ilişiği bulunma­ yan, yasa koyucunun herhangi bir alanda belli bir erek doğrultusunda ve bütçelerden tüm değişik yön­ temlerle oluşturduğu düzenlemelere ilişkin yasama belgeleridir. (Bütçe ile ilgili hüküm) deyimine dayanarak, bir kanunun gider veya gelirle ilgili kurallarının, bütçe kanunlarıyle değiştirilebileceği yolunda bir gö­ rüş ve uygulama, Anayasanın 92 ve 93 ncü maddelerini gelirle ilgili veya gidere yol açabilecek kanunlar bakımından işlemez du­ ruma sokar ve 94 ncü maddede yalnız bütçe düzenle­ melerinin özellikleri dolayısiyle, ayrıcalıkları olarak öngörülen pek sınırlı nitelikteki yola, Anayasa koyu­ cunun ereğine aykırı olarak genişlik ve genillikle ka­ zandırır.. Oysa 126 ncı madde, sözü geçen kuralın tek ereğinin, bütçe kanunlarını bünyeye yabancı hü­ kümlerden ayıklamak ve derli - toplu bir düzenleme ile bu kanunlardan gerçek anlamda bütçe kavramı dışında kalan konulara asla yer vermemek olduğunda kuşku yoktur.» Anayasa Mahkemesinin bu mütalâasıyle Anaya­ sanın 152 nci madde son fıkrasına göre, «... Devletin yasama, yürütme ve yargı organlarım, idare makam­ larım, gerçek ve tüzel kişileri bağlar» kararı karşısın­ da. 1975 malî yılı Bütçe kanunu tasarısının 99 ncu 13 . 2 . 1975 O : 2 maddesindeki son fıkrası, «Hükümleri, 1975 malî yı­ lında, uygulanmaz» biçiminde ifade edilen; 99 ncu madde (F) fıkrası; yani: «Korunmaya muhtaç çocuk­ lar hakkındaki 24 Mayıs 1957 tarihli ve 6972 sayılı Kanunun 9 ncu maddesi»; Yine 99 ncu madde (r) fıkrası; yani: « 9 . 3 . 1972 tarihli ve 1571 sayılı bazı tekel maddeleri fiyatlarına yapılan zamlardan elde edilen hâsılatın, Türkiye Cum­ huriyeti Merkez Bankasında açılacak bir deprem fonu hesabında toplanmasına dair kanunun, 1 ve 2 nci maddeleri» ile tasarıda benzer mahiyette başka fık­ ralar da varsa, hepsini kanun metninden çıkarmak ve dolayısiyle gider ve gelir bütçelerinin yapılarında da bunlarla ilgili değişiklikleri yapmak gerekmekte­ dir. Tekrar ediyorum; bu sonuç, açıkladığım hukukî kusurların Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından giderilmesini zorunlu kılmaktadır. Sayın senatörler; Sosyal kusurlara gelince, bunlar da: Korunmaya muhtaç çocuklar sorunu ile, Deprem felâketine uğrayan vatandaşlarımıza kar­ şı Devletin yüklendiği ve ilân edip bugüne kadar ye­ rine getirmediği daimî iskân sağlama borcu yüzün­ den doğmaktadır. Millî vicdanı rahatsız edici ve Devlete güveni sarsıcı birer mahiyet taşıyan bu konuları kısaca açıklarsam, değişiklik gerekleri daha manalı ve daha inandırıcı olarak ortaya konulur ve bütçelerin, sa­ dece aritmetik dengeleri üzerinde değil, (bilhassa program bütçelerin) sosyal zaruretleri ve Devletin bu husustaki yükümlülüklerini de karşılayan ve kap­ sayan bir yapıda oluşturulması gereği kolayca anlaşılır. Değerli mensuplarıyle övündüğümüz Maliye Ba­ kanlığı ve Devlet Planlama Teşkilâtı sosyal adalet ve sosyal güvenliğe uymayan ve manevî yönde Dev­ leti küçültücü telâkki edilebilecek böyle bir bütçe yapısını terk ve bu derece hasis bir tutumu reddede­ rek yürütmenin; yani Hükümetin selâmetini bu yıl­ dan itibaren (Bütçenin sıhhati ve samimiyetiyle) tam olarak sağlamalıdırlar. Bu halisane dileğimizin, Genel Kurulumuzla merkezî ve mahallî idarelerimizin bütün ilgilileri ta­ rafından kabule şayan görülerek gerekli değişiklik­ lerin yapılacağım umuyoruz. Sayın senatörler; Anayasa gereğince, bütün fertlerini kaderde, kı­ vançta ve tasada ortak, bölünmez bir bütün halin- — 576 —