T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KADIN ÇALIŞMALARI ANABİLİM DALI TOPLUMSAL CİNSİYET VE HUKUK DERSİ CATHARİNE A. MACKINNON “FEMİNİST BİR HUKUKA DOĞRU” ÇERÇEVESİNDE ERİL TIP - ERİL HUKUK’TAN TOPLUMSAL CİNSİYET BAĞIMLI TIP HUKUKUNA DOĞRU ŞİDDET VE İŞGÜCÜ Dr. Gamze AKTUNA Ankara 2016 1 Giriş Türk Dil Kurumu Sözlüğüne bakıldığında tıbbın kelime anlamı “Hastalıkları iyileştirmek, hafifletmek veya önlemek amacıyla başvurulan teknik ve bilimsel çalışmaların tümü, tababet” olarak çıkar. (Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, 2016) Ancak yıllar içerisinde tıbbın gelişiminin arka planına baktığımızda, diğer bilimlerin yönelimlerinin çizdiği doğrultudan farklı olmadığını görürüz. Tarih öncesi dönemde avcı-toplayıcı toplum geleneğinde sepeti taşıyan kadın, bitkiler hakkında fikrinin olması dolayısıyla şifacılık hakkında da söz sahibiydi. Modern dönemlere doğru gelindikçe tıp fakültelerine alınmayan bilimin eril iktidarı altında savaş vermek zorunda kalan kadın hekimlere doğru meşakkatli bir yol vardı. (ÖZTÜRK TÜRKMEN, 2010) Türk Dil Kurumu Sözlüğüne bakıldığında hukuk “Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünü, tüze; bu yasaları konu alan bilim” olarak tanımlanır. (Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, 2016) “Hukuk toplumsal cinsiyete dayalı ilişkilerin kurulmasında, sürdürülmesinde ve değiştirilmesinde oldukça etkilidir. Hukukun bu gücü ise hukuku oluşturan normların müeyyideye veya yaptırıma sahip olmasından kaynaklanır. Hukukun toplumsal cinsiyet ile ilişkisinin geçmişten günümüze farklılık gösterdiği görülmektedir. Feminist literatürde, “Hukuk adaletsizdir.” şeklinde karşımıza çıkan slogan, özellikle tarihsel olarak hukukun toplumsal cinsiyetle ilgili eşitsiz tavrına işaret etmektedir.” En kısa haliyle hukuk genellikle normlar bütünü olarak anlaşılır. 2 Hukuk ve toplumsal cinsiyet eşitsizlik örüntüsü ilk olarak bu normların türetilmesi aşamasında kendini gösterir. Esas soru hukukun toplumsal cinsiyet karşısında nasıl bir tutum alacağı, yani normların nasıl düzenleneceği problemidir. (KARKINER & ECEVİT, 2011, s. 155-156) Tıp ve hukukun birbiri ile iç içe olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Hekimler hastalarına tıbbı mevzuatlar doğrultusunda koruyucu hekimlik uygulamakla ya da tedavi vermekle yükümlüdürler. Her iki meslek dalının içerisine ince ince işleyen toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri ve patriarkal düzen; tıbbın kendini sunmasına olanak sağlayan mevzuatlar açısından da açmazlar yaratmaktadır. Asıl soru MacKINNON temelli “Feminist Bir Hukuka Doğru” yaklaşımının tıbbi mevzuatlar açısından analizinin nasıl olacağı ve bunlara ne şekilde uygulanabileceği olmalıdır. Catharine MacKINNON “Feminist Bir Hukuka Doğru” Hukuk yaşam ile yasaların arasındaki ilişkinin kuramıdır. Yaşam içinde kadın ve erkek, kimlikler olarak değil insani olarak karşılaştırılır. Yani toplumsal cinsiyet epistemoloji olarak değil ontoloji olarak yaşanır. Liberal sistemlerde ise hukuk meşruiyetin bir kaynağıdır. Liberal ideolojiye göre “Devletlerin amacı insanların özgürlüğünü̈ sağlamaktır. Devlet bunu sağladığı oranda meşrudur”. Bir başka deyişle hukuk bir güç uygulama alanı ve bu alanı gizleyen bir örtüdür. Erkek üstünlüğünün egemen olduğu toplumlarda, erkek görüşü nesnel standart biçiminde sivil toplumlara egemen olur. Devlet bu toplumsal iktidar olgularını yasalarla hukuk kapsamında düzenler. Ve iki şey gerçekleşir; hukuk meşrulaşır ve var olan toplumsal egemenlik görünmez hale gelir. Bir başka deyişle 3 liberal yasallık erkek egemenliğini hem görünmez hem de meşru kılmak için uygun ortam hazırlar. Erkek egemenliği yasalar aracılığıyla yaşamın bir özelliğiymişçesine gösterilir. Böylece varlık üzerindeki denetim bilinç üzerindeki denetimi oluşturur ve nesnelleştirilmiş gerçek, fikirlere; fikirler de nesnelleştirilmiş gerçeğe dönüşür. Liberal devletlerde tarafsız-soyut-yüceltilmiş ve yaygın hukuk kuralları hem erkeğin kadın üzerindeki iktidarını hem de iktidarın eril özelliklerini kurumsallaştırır. Feminist perspektiften bakıldığında eril üstünlüğe dayalı hukuk biliminin; yaşam ile hukuk arasındaki ölçütlerini eril bakış açısına göre saptadığı gözlenir. Kadın olmadıkları malum olan toplumda iktidar sahipleri yasaları hazırlar ve kurulu düzeni meydana getirirler. Hiçbir yasa erkeklere kadınları dövme hakkı tanımaz ama onları önleyecek bir düzen de olmadığından buna gerek kalmaz. Hiçbir yasa erkeklere kadınlara tecavüz etme hakkını vermez ama erkeklerin kadınları cinsel olarak elde etmelerini ciddi anlamda zorlaştırmaz. Hiçbir yasa kadınları susturmaz buna gerek de duyulmaz çünkü kadınlar cinsel istismarlarla, işitilmemekle, inanılmakla, sarsıntılarla hiç bir lisanın ağza alamayacağı kelimelerle susturulmuşlardır. Eşitliğin olmadığı toplumlarda, cinsiyet eşitliğini güvence altına alan yasa, bireyin hukuki bakımdan eşit olması için önce toplumsal olarak eşit kalmasını öngörür. Hukukun zorla kabul ettirdiği iktidar ise toplumda erkeklerin iktidarına tekabül ettiği sürece hukuk hayatın tıpkısının aynısı işler. Erkekler kadınlara fiilen egemen olduğu sürece anayasal açıdan bununla ilgili bir şey yapılamaz 4 Erkeklerin kadınlar üzerindeki toplumsal iktidarı; güya kadınları toplumun bir parçası olarak korumaya kalkan tecavüz yasası, kadınları hayati tehlikeyle karşı karşıya oldukları durumda görmezden gelen müstehcenlik yasası, kadınları böyle durumlarda karanlıkta bırakan kürtaj yasası gibi yasalar aracılığıyla yayılır. Yasalar yetkilerini; hayatın ve hukukun karmaşık dokusu içinde, kadınların erkeklere göre hukuk alanındaki eşitsizlikleri aracılığıyla, toplumsal eşitsizliği yeniden üreterek elde ederler. Erkek bakış açısıyla hareket eden yargı zorlama ve otoriteyi birleştirerek; toplumun uç noktalarında çıkan direnç anlarında, polis aracılığıyla düzeni korur. Feminist açıdan bu sistem dışında başka alan olmadığı için eğer hukuk sisteminin tekbenci kilitlerinin kırılması başarılabilirse bu zamanlar değişimler için gedik açma anları olurlar. Bir bilgi kayması yaratan bilinç yükseltme de kişisel olanın ardında politik olanı, bastırılmışlığın ardında egemenliği sergileyerek iktidar dengesinin ustaca ama aynı zamanda topyekûn değiştirilmesine katkıda bulunur. Burada sorulacak olan, bu yöntemi kadınlar için devlet düzeyine kadar neyin çıkarabileceğidir? Feminist bakış açısından kadınların kolektif gerçekliği ve onun nasıl değiştirilebileceği sorunu, kadınların bakış açısı ve bunun nasıl bilinebileceği sorunuyla karışmaktadır. Kadınlar egemenliğe karşı durabilecek ne yaşarlar? Hangi dişil bilim eril bilime karşı durabilir? Sivil toplum kurallarını hangi kadın görüş açısı sorgulayabilir? Cevap somut ve gerçektir. ”Kadınların erkeklere boyun eğmişliğinin bakış açısı” 5 Kadınlar cinsiyet eşitliğini hiçbir zaman yaşamadıkları için neye benzediğini öğrenmelerine fırsat kalmamıştır ancak hayat tecrübelerinden eşitsizliğin ne demek olduğunu, bunun önündeki engellerin nasıl kaldırılacağını çok iyi bilirler. Bu engeller; hukuki engeller, toplumsal engeller ve hukuk ve toplum arasında bir yerde var olan engellerdir. Kadınların durumunun gerçekliğiyle yüz yüze gelmeyi ve onu eleştirmeyi başaramamak, yani idealizmin ve inkârın başarısızlığı liberal feminizmin başarısızlığıdır. Eleştiriyi aşamama yani determinizmin ve radikal kötürümlüğün başarısızlığı sol feminizmin başarısızlığıdır. Esas feminizm ise kadınların ortak durumunu dile getirmeyle ve betimlemeyle başlamıştır. Böylece egemenlik, bastırılmış ve eşitsizliğin cinselliği içinde, cinsiyetin toplumsal tanımının dinamiğini saptamıştır. Cinsel eşitsizlik kadın ve erkek olarak cinsiyetlere ayrıldığına göre, cinsiyet eşitsizliği de egemenlik ve bastırılmışlık olarak cinselleştirilmiştir. Kadınların toplumsal koşullarının gerçek adı cinsel eşitsizliktir. Kadınların cinsel eşitliğinin olmadığını kabul eden bir perspektifle bakılınca bunun anlamı, eşitlik bir kez anlamlı bir şekilde tanımlandıktan sonra, toplumu değiştirmeden yasaların uygulanmasının olanaksız olduğudur. Yasalarda cinsel eşitliği anlamlı kılmak için temel meseleleri tanımlamak ve cinsel eşitsizlik bir kez yerleşince bunun ciddiyetini kavratmak gerekliliği hem öğreti hem de hukuk açısından cinsiyet eşitsizliği sorununu yeniden ele almayı ve dolayısıyla yeni bir kavramsallaştırmayı gerekli kılmaktadır. 6 Toplumsal cinsiyeti keşfetme iddiasındaki liberalizm, doğanın aynasındaki kadın ve erkeği; toplumsal cinsiyeti keşfetme iddiasındaki sol görüş, toplumun aynasındaki kadınlık ve erkekliği keşfetmiştir Konuya kadınların erkeklere boyun eğmesi açısından bakan yaklaşım, kadınlara zorla kabul ettirilmiş özgül aşağılık ve değersizlik durumunu eleştirerek, hukuk ve toplumun aynalı koridorundaki sayısız yansıma arasından bir çıkış yolu göstermektedir. Aksi takdirde cinsiyet eşitliği bu aynalar arasındaki sonsuzlukta sıkışıp kalacaktır. Feminist yöntem gereğince zorunluluğu bir nevi kanıtlanmış değişimin ilk adımı kadınların somut gerçekliği olan “eşit işe eşit olmayan ücret, saygı duyulmayan işlere uygun görülmek, küçültücü fiziksel özelliklerle nitelendirilmek, tecavüze hedef olmak, dayağa açık olmak...” gibi sayısız örnekleri bulunan kadınların eşitsizliğini kabul etmektir. Değişimin ikinci adımı ise kadınlar üzerindeki eril iktidar biçimlerinin; hukukta “Tecavüz yasasında rıza kavramı, müstehcenlik yasası...” gibi birçok verilebilecek örneği bulunan bireysel haklar olarak onaylandığını algılamaktır. Aslında özetle erkeklerin iktidarlarını kaybettikleri zaman haklarını da kaybettiklerini düşündüklerini ve erkek egemen yasa koyucuların, yürütücülerin, uygulayıcıların olduğu bir hukuk sisteminde soyut hakların gizliden gizliye erkeklerin dünyasının geçerliliğini pekiştirdiği söyleyebiliriz. (MacKINNON, 2015) 7 Feminist Hukuk Çerçevesinde Tıp Mevzuatı Hukuk sistemini feminist düzlemde değerlendirip toplumsal cinsiyet, cinsel egemenlik ve sosyal kimlik temelli yasalardan bahsederken tıp mevzuatlarının bunun içerisindeki yerini sormak, feminist hukuk çerçevesinde tıp mevzuatını sorgulamanın belki de ilk aşaması olacaktır. Ancak bu sorunun cevabı MacKINNON ‘un “Hukuk ne kadar feminist?” temel sorusuna yaklaşımı kadar net ve bir o kadar benzerdir. Tıp; uğraşı beden ve psikoloji olan ve beden cinsiyet, cinsiyet cinsellik, cinsellik eşitsizlik, eşitsizlik egemenlik, egemenlik cinsellik, cinsellik cinsiyet, cinsiyet eşitsizlik, eşitsizlik toplumsal cinsiyet büküm noktalarının tam ortasında varlığını sürdürmeye çalışan bir bilim disiplinidir. Bu büküm noktalarının döngüsüyle ilişkilendirilebilecek tıbbileştirme süreci ise, hastanın bedenini kayıtsız şartsız doktora teslimine sebep olması hastanın mahremiyet sınırlarının bütünüyle doktorun inisiyatifine kalmasına da yol açabilmektedir. Bu durumda, hastanın cinsiyeti ile ilgili toplumsal yargılar sağlıkla ilgili meselenin önüne geçebilmektedir. (ECEVİT & KARKINER, 2013, s. 157) Tüm bunlar değerlendirildiğinde hekimin uygulamakla yükümlü olduğu yasaların toplumsal cinsiyet eşitsizliğini kabul eden, eril egemen yapıyı benimsemiş ve bununla yüzleşen bir perspektifte ve sağlık hizmeti alma sürecinin sağlık çalışanının toplumsal yargılarından asgari düzeyde etkilenmesine veyahut etkilenmemesine olanak tanıyacak kurgulanımda olmasının önemi açıkça görülmektedir. Ancak içerisinde hekimlik ve hasta rollerini üstlendiğimiz tıp sektörünün mevzuatı ne kadar toplumsal cinsiyetten bağımsız olduğu tartışmasının cevabı su götürmez bir biçimde ortadadır. 8 Bir Hekimlik Dramı: Şiddet TC Sağlık Bakanlığı il ve merkez teşkilatında oluşturulan ve sağlıkta uygulanan şiddet çalışmalarından sorumlu olan “Çalışan Sağlığı ve Güvenliği” birimlerinin görev tanımlarının dayanağında; Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kalite ve Akreditasyon Daire Başkanlığı Beyaz Kod Birimi tarafından yayınlanan Çalışan Hakları ve Güvenliği Rehberi Madde 3:Dayanak bölümünde belirtilen, “Sağlık Bakanlığı’ nın 06.04.2011 tarih ve 27897 sayılı Hasta ve Çalışan Güvenliği’ nin Sağlanmasına Dair Yönetmelik, İç İşleri Bakanlığının 26.04.2012 tarih 2012/22 sayılı Sağlık Çalışanlarına karşı İşlenen Suçların Soruşturulması Genelgesi, Sağlık Bakanlığının 28.04.2012 tarih ve 28277 sayılı Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar Nedeniyle Yapılacak Hukuki Yardımın Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik, 14.05.2012 tarihli Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü; Çalışan Güvenliğinin Sağlanmasına İlişkin Genelge, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 29.06.2012 tarihli 12989 sayılı Beyaz Kod İl Koordinatörlerinin Belirlenmesi konulu yazısı” içerikli mevzuat gösterilmektedir. (İSM, 2016) Bu mevzuatların içeriğinde herhangi bir toplumsal cinsiyet eşitsizliğine yönelik bir ifadeye rastlanmamaktadır. Bunu kanıtlar nitelikte 2012 yılında Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Nihat Tosun tarafından yapılan açıklama da hastanelerden, 14 Mayıs - 1 Ekim 2012 tarihleri arasında 2 bin 94 sözel şiddet, 990 fiziksel şiddet olmak üzere toplam 3 bin 84 şiddet olayının rapor edildiğini bildirilmekte ancak açıklamanın herhangi bir bölümünde sağlık çalışanının biyolojik cinsiyetine bile değinilmemektedir. (Kamudan.com, 2016) Oysaki sağlıkta şiddet olguları incelendiğinde kadın ve erkek hekimlerin şiddete maruz kalmalarındaki sebeplerin arka planlarında farklılıklar olduğu gözlemlenmektedir. 9 “Kadın ve Doktor ve Şiddet” kelimeleri kullanılarak yapılan internet taramasında karşımıza çıkan haberler kadın hastadan kadın doktora, erkek hastadan kadın doktora, kadın hastadan erkek doktora hatta bir hastadan hamile bir doktora yapılan çeşitli şiddet örnekleri karşımıza çıkmaktadır. [Haberler 1] Haberler 1: Kadın, Şiddet Ve Doktor Kelimeleriyle Yapılan İnternet Taraması (İHA, 2016), (İHA, 2016), (İHA, 2016), (HÜRRİYET, 2016) 10 Hekime yönelik şiddet dava örneklerinin neticelerine baktığımızda içlerinde mülkü amirin de ceza almış olduğu çeşitli cezai yaptırım sonuçlarıyla karşılaşıyoruz. [Dava Sonuçları 1, 2, 3, 4,] Dava Sonuçları 1: Hekime Hakaret ve Tehdide Ceza (Sağlık Çalışanlarının Sağlığı, 2016) 11 Dava Sonuçları 2: Kadın Hekimlere Döner Bıçakla Saldırıya Tutuklama (Sağlık Çalışanlarının Sağlığı, 2016) 12 Dava Sonuçları 3: Şiddete Uğrayan Kadın Hekime Ceza (Sağlık Çalışanlarının Sağlığı, 2016) 13 Dava Sonuçları 4: Kadın Doktoru Tartaklamaktan Yargılanan Kaymakama 2 Bin Lira Ceza (Sağlık Çalışanının Sağlığı, 2016) Nitekim MacKINNON “Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin; en hafif ifadesi ve gerekli ön koşulu, kadının nesneleştirilmesi ve insanlıktan çıkarılması en aşırı ucu ise şiddettir” der. (MacKINNON, 2015) Kaldı ki ilgili yasalarda ve genel algılayışlarımızda sağlık çalışanına / hekime yönelik şiddet çoğunlukla hasta temelli bir yaklaşım çerçevesinde nitelendiriliyor. Oysaki patriarkal tıbbın erkek egemen hiyerarşik düzeninde kadın sağlık çalışanlarına uygulanan MOBBING namı diğer bir nevi ŞİDDET’in toplumsal cinsiyet ışığında incelenmesi de tıbbın cinsiyet eşitsizlik 14 örüntülerini anlamamızda bir basamak olacaktır. Çağla YİĞİTBAŞ ve Dr. Süleyman Erhan DEVECİ tarafından; yapılan çalışmaların sağlık alanında şiddetin çok sık olduğunu ancak az bildirildiğini gösterdiğini ve bunun birçok nedeninin olmasıyla birlikte genel ortak kanının özellikle ülkemizde çalışanların haklarını savunacak yasal düzenlemelerin olmaması olduğu sonucuna varılmıştır. (YİĞİTBAŞ & DEVECİ, 2011). “Genel olarak sözel şiddete uğramada kadınların, fiziksel şiddete uğramada erkeklerin, hem sözel hem de fiziksel şiddete uğrama da yine kadınların ve meslek olarak da hemşirelerin şiddete uğrama konusunda daha riskli gruplar olduğu, saldırganların daha çok erkek ve ruhsal sorunları olan ve alkol bağımlısı, madde kullanıcısı kişilerden oluştuğu, en sık saldırı nedeninin organizasyonel sorunlardan kaynaklandığı, fiziksel saldırılarda diğer saldırılara göre daha çok bildirim yapıldığı, saldırı sonrası mağdurların en çok emosyonel ve fizyolojik belirtiler gösterdikleri ve genel olarak yetersiz baş etme düzenekleri kullandıkları söylenebilir”. (KESER ÖZCAN & BİLGİN, 2011) Bu çalışma sonuçları ve Birleşmiş Milletler 1994 ‘Kadına Yönelik Şiddetin Yok Edilmesi Bildirisi “Cinsiyete dayalı ve kadınlarda fiziksel, cinsel, psikolojik herhangi bir zarar ve üzüntü sonucunu doğuran veya bu sonucu doğurmaya yönelik özel yaşamda veya kamu yaşamında gerçekleşebilen her türlü tehdit, davranış, baskı veya özgürlüğün keyfi biçimde engellenmesi” tanımı; MacKINNON ’un sözünü ettiği kadınlara yönelik şiddetle harekete geçen eril cinselliğine farklı disipliner açıdan bakılmasının ve bariz görünenin ardındaki büyük görünmeyeni de kapsayacak mevzuat tasarıları oluşturulmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır. 15 Bir Hekimlik Yerleşimi: Kadınların ve Erkeklerin Mekanları [İşgücü] MacKINNON modern patriarkanın erkeklerin doğallaştırılmış hane geçindiricileri olarak tanımlandığı ve olağan işgücü potansiyelleri olarak görüldüğü bir sistem üzerinde yükseldiğini söyler. (KÖSE, 2010) “Gerek batı gerek doğu, tüm toplumlara tarihsel gelişimleri ile de birlikte bakıldığında, kadına toplumsal olarak yüklenmiş bir cinsiyet kavramının var olduğu ve bunun hep erkeğe oranla dezavantajlı statüde kaldığı aşikârdır. Öyle ki hem sosyal hem kültürel özelliklerle şekillenen ve biyolojik cinsiyetlere yüklenmiş bu toplumsal roller, zamanla her toplumda ‘kadın işi’-’erkek işi’ gibi algılar da yaratmıştır.” (ÜNÜVAR, 2016) İş kavramının kadın ve erkek biyolojik cinsiyetlerine göre ayrışması neredeyse her meslek grubunu kendi iç dinamikleri açısından etkisine almıştır. Ayrıca toplumsal cinsiyet eşitsizliğini kabul etmeyen ve kadın ve erkeği hukuk ve toplum statüleri önünde eşit gören yasa maddelerinin bu farklılaşımı değiştirememesi bir gerçektir. Hatta belki de buna çalışmaması bile. Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği 12. Maddesi 1. bendi “Asistanlık giriş sınavına (TUS), (DUS) başvurabilmek için, Türkiye’de tıp doktoru veya diş hekimliği mesleğini yapmaya yetkili olmak” yeterli der. (Sağlık Bakanlığı, 2014) Nitekim günümüzde Türkiye’de Tıpta Uzmanlık Sınavına girmek ve aldığın puan çerçevesinde asistanlık sürecine başlama hakkına erişmek yasalar önünde kadın ve erkek biyolojik cinsiyetlerince eşittir. Ancak asistanlık dallarının cinsiyet dağılımına bakıldığında bazı dahili alanlarda kadınların, bazı cerrahi alanlarda ise 16 erkeklerin yoğun olduğu heterojen bir dağılım görülmektedir. (Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, 2014) [Tablo 1, 2] Tablo 1: Cinsiyete Göre En çok Erkek Uzman Hekimin Görev Yaptığı 10 Branş (Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, 2014) Tablo 2: Cinsiyete Göre En çok Kadın Uzman Hekimin Görev Yaptığı 10 Branş (Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, 2014) Bahse konu heterojenliğin bu bölümlere yeni başlayan, dağılımca az olan cinsiyetten olan kişiler üzerinde bir iktidar unsuru oluşturabileceği ve bunun uzmanlık eğitimi tercihlerine bir etki edebileceği ihtimalinin olduğu söylenebilir. 17 Arda B. , Bökesoy I. tarafından Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde kadın öğretim üyeleri üzerine yapılan niceliksel bir çalışmada kadınların oranının öğrencilikte %45, asistanlıkta %41, öğretim üyeliğinde %37,5 anabilim dalı başkanlığında %20,9 bulunmuştur. Ayrıca ilgili çalışmanın diğer çıktıları yönetimde istikrarlı bir kadın temsiliyetin olmadığı, bölümler arası kadın-erkek dağılımının heterojenite gösterdiği, kadınlar tarafından seçilen uzmanlık alanlarının eviçi emek yükünü de yürütebilecek alanlar olduğudur. (YILDIRIM, 1998) Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları Ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik Çalışma Koşulları ve İzinler Üçüncü Bölümü, Gece Çalışması 8. Maddesi’nde “(1) Kadın çalışanlar, gebe olduklarının sağlık raporuyla tespitinden itibaren doğuma kadar geçen sürede gece çalışmaya zorlanamazlar. (2) Yeni doğum yapmış çalışanın doğumu izleyen bir yıl boyunca gece çalıştırılması yasaktır. Bu sürenin sonunda sağlık ve güvenlik açısından sakıncalı olduğunun sağlık raporu ile belirlendiği dönem boyunca gece çalıştırılmaz” hükümleri bulunmaktadır. (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 2013) İlgili yönetmelik gereğince emziren kadının gece çalıştırılamayacağı gayet net ve açık olmasına karşın gece çalışan ve oranları azımsanamayacak düzeyde olan kadın sağlıkçıların durumunun bu yönetmelik bağlamında ne olacağı bir tartışma konusu olmuş ve gündemde de yerini almıştır. [Haber 2] 18 Haberler 2: “Sağlık personeli nöbet ve süt izinleri bakımından 657 Değil” (MediMagazin, 2016) 6.11.2013 tarihinde ise yönetmelik maddesine ilgi ile kadın sağlık çalışanlarının gece çalıştırılıp çalıştırılamayacağı ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Memura doğum yapmasından önce 8 hafta ve doğum yaptığı tarihten itibaren 8 hafta olmak üzere toplam 16 hafta süre ile aylıklı izin verilir. Çoğul gebelik halinde, doğumdan önceki 8 haftalık süreye 2 hafta süre eklenir. Ancak sağlık durumu uygun olduğu takdirde, tabibin onayı ile memur isterse doğumdan önceki 3 haftaya kadar işyerinde çalışabilir. Bu durumda, memurun çalıştığı süreler, doğum sonrası sürelere eklenir. Yukarıda öngörülen süreler memurun sağlık durumuna göre tabip raporunda belirlenecek miktarda uzatılabilir. Memurlara, bir yaşından küçük 19 çocuklarını emzirmeleri için günde toplam bir buçuk saat süt izni verilir. Süt izninin kullanımında annenin saat seçimi hakkı vardır.” olan 104. Maddesi’ne (Devlet Memurları Kanunu, 2004) ilgi ile bu maddede geçen “günde” ibaresinin günlük mesai saati olan 8 saat mi yoksa 8-16 ve ya 24 saat çalışmaların hepsinin aynı şekilde “gün olarak” düşünülüp 1,5 saat süt izni mi verilmesi gerektiğinin görüşü Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneler Kurumu’na sorulmuş ve cevaben “ 657 sayılı Kanun’un 101 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğince, kadın memurlara hamileliğin yirmi dördüncü haftasından itibaren ve doğumdan sonraki iki yıl süreyle gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilemeyeceğinden, analık izni süresinin bitiminden itibaren 657 sayılı Kanun’da öngörülen dönem ve sürelerde doğum izni kullanan personele icap, branş ve diğer gece nöbeti/vardiyası görevinin verilemeyeceği, ancak 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’na ve 663 sayılı KHK’ya göre Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşu olan Kurumumuzun eşir, kaliteli ve verimli sağlık hizmeti sunulmasından sorumlu ve yetkili bulunduğu, hak ve özgürlüklerin ise kamu hizmetine engel olacak şekilde kullanılmaması gerektiği dikkate alındığında, 657 sayılı Kanun’un 101 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereği gece nöbeti/vardiyası görevi yapamayan kadın memurlara gündüz mesaisinde ve hafta sonu gündüz saatlerindeki nöbet/vardiya görevi verilerek iş dağılımının yapılabileceği ve bu personele analık izni süresinin bitiminden itibaren ilk altı aylık dönem için günde 3 saat ve ikinci altı aylık dönem için günde 1,5 saat süt izni verilmesinin kanuni zorunluluk olduğu, gece nöbeti ve vardiyası olmamakla birlikte günlük mesai süresinin üzerinde çalışılan sağlık tesislerinde çalışan kadın memurlara verilecek süt izni süresinin günlük 1,5 ve 3 saatlik süt izni sürelerinin 20 çalışılan süreyle oranlanmak suretiyle hesaplanarak kullandırılması yönünde işlem tahsis edilmesi gerektiğinin mütalaa edildiği bildirilmiştir.” (Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, 2013) ifadesi belirtilmiş ve hukuk görüşü temel alınarak uygulama bu bağlamda devam etmiştir. Türk Tabipleri Birliği Hekim Hakları Bildirgesi’nde ise Hekimin Sağlık Hizmetini Örgütleyen Ve Finanse Eden Kurumlar Ve Çalıştığı Kurumlara İlişkin Hakları içerisinde emzirme ve analık gibi kavramların geçmediği görülmektedir. (Türk Tabipler Birliği, 2010) Aslında MacKINNON ‘un “ İktidar sahipleri modelini kadınların çizemediği ve üstelik böyle işlerden dışlandıkları politik sistemlerde yönetim değerlerini oluşturan yürürlükteki yasaları hazırlarlar. O halde, öğretisel olarak, eğer yasal meseleler yasama ile anayasa veya toplumsal gerçeklik arasındaki biçimsel uyumun değerlendirilmesiyle sınırlı kalmayıp, temeldeki esası incelemeye koyulmuşlarsa, mahkeme kararlarını yeniden gözden geçirme ilkesi –mahkemeleri ve hatta yasaları geçersiz saymakla- haddini aşmış demektir.” (MacKINNON, 2015) ifadesine atıfla; bu örnek, yasaların eril iktidar sahipleri tarafından belirlenen yönlerde sorgulanabileceğinin ve hatta yürütülebileceğinin bir kanıtı niteliğindedir. 2014 yılında yayınlanan Türkiye’de Sağlık Eğitimi ve Sağlık İnsangücü Raporunda hekimlerin biyolojik cinsiyet dağılımlarına yer verilmezken bunun yanısıra “Sağlık İnsangücü Planlamasında Kullanılan Ölçütler” kapsamında geçen “Sağlık İnsangücü Verilerinin” altında herhangi bir biyolojik veya toplumsal cinsiyet bağlamında tanımlamalarda bulunmamaktadır. (Sağlık Bakanlığı; YÖK; Maliye Bakanlığı; Kalkınma Bakanlığı, 2014) 21 Sağlık Bakanlığı yayını olan 2023 Yılı Sağlık İşgücü Hedefleri ve Sağlık Eğitimi içerisinde de herhangi bir toplumsal cinsiyet bağlamlı hedefe rastlanmamaktadır. (Sağlık Bakanlığı, 2014) Toplumsal cinsiyet düzlemlerinden bağımsız hazırlanmış bu yasaların toplumsal cinsiyet düzlemindeki yansımaları ise ayrı bir hukuksal hak tartışma konusu olarak karşımıza çıkabilmektedir. [Haber 3] Haberler 3: “Kadın Hastanesiyse Kadın Doktor İstiyoruz” (İLKHA, 2016) 22 Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Gro Brundtland, 2000 yılında, yeni bir milenyum için yaptığı konuşmada "Tıp -en azından Batılı, beyaz önlüklü haliyle- her zaman bir erkek alanı olmuştur. Büyük oranda hala da öyle. Fakat geçtiğimiz otuz yılda tıbbi işgücü kompozisyonunda, belki hiçbir akademik meslekte olmadığı kadar, radikal bir değişiklik var. Dünyanın birçok ülkesinde kadın doktor sayısı hiç olmadığı kadar artıyor ve onlar tıbbi uygulamaları yeniden şekillendiriyorlar." demiştir. (TTB, 2016) Nitekim yıllar içerisinde nicel olarak kadın hekim sayısının artması yadsınamaz bir gerçektir. Ancak toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine karşı duruş sergilemek istiyorsak artan nicel sayıların yanında kadınların emzirme, hamilelik, annelik gibi haklarını kendileri korumak zorunda hissederek buna uygun uzmanlık alanları seçmelerine gerek duymadıkları yasal düzenlemeler gerçekleştirilmelidir. Sonuç Sağlık mevzuatlarını düzenleme yetkisi olan sağlık otoritelerinin kadına bakış açısının asgari bir değerlendirmesini yapmak maksadıyla gerçekleştirilen internet haber taraması sonucu sağlık bakanının sarf ettiği “Anneler dünyada, bir başkasının sahip olamayacağı annelik kariyerine sahip oluyorlar. Anneler, annelik kariyerinin dışında bir başka kariyeri merkeze almamaları gerekir” cümlesine ve kadın doktorlara uygulanan şiddetin ardından servis sorumlusu hekimin ifade ettiği “Zaten evlendiğin zaman kocandan da dayak yiyeceksin' ibaresine ulaşılmıştır.[Haber 3] 23 Haberler 3: “Sağlık Otoritelerinin Kadına Bakış Açısının Asgari Bir Değerlendirmesi” (DİKEN, 2016), (POSTA, 2016) Türkiye’nin 1986 yılından beri taraf olduğu CEDAW Sözleşmesi [Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiye Edilmesine Dair Sözleşme] Hukuki Alanda Tedbirler Alma Yükümlülüğü Konulu 2. Maddesinde “Taraf Devletler kadınlara karşı ayrımcılığın her biçimini yasaklayıp, her türlü vasıtayla ve hiç vakit kaybetmeden kadınlara karşı ayrımcılığı tasfiye etme politikası izlemeyi kabul ederler ve bu amaçla aşağıdaki konularda taahhütte bulunurlar: a) Erkeklerin ve kadınların eşitliği prensibini henüz ulusal anayasalarına veya diğer ilgili mevzuatlarına içselleştirmemişler ise, bu prensibi içselleştirmeyi ve yasalar ve diğer uygun vasıtalarla bu prensibin pratik olarak uygulanmasını sağlamak... “ hükmü bulunmaktadır. (BM; CEDAW, 1979) “Tıptaki işbölümü üzerine yapılan çalışmalar, kadınların düşük statülü ve düşük ücretli alanlara yönlendirildiklerini, cinsiyetçi bir işbölümünün sürdüğünü göstermektedir. Kadınların, mutlak ve değişmez kılınan "kadın doğasının gerektirdiği 24 ikincil rollere hapsedildiğini, bazı uzmanlık dallarına girebilme, yükselebilme ve üst yönetime gelebilme sürecinde cinsel ayrımcılığın yoğun olarak sürdüğünü kanıtlayan araştırmalar vardır. Gerek kadınlar lehine üretilen kavramların sağlık çalışanlarınca bilinmesi ve göz önünde tutulması gerekse kadın sorunları kapsamında kadınlar lehine önlemler alınması sağlıkta hakkaniyetin gereklerindendir. Günümüz sağlıkta eşitlik politikaları kadınlara yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılması yanı sıra kadınlar lehine olumlu ayrımcılık prensibini gerektirmektedir.” (BÜKEN, 2016) “Feminist hukuk teorisi hukuku dıştan (extern) bir bakış açısı ile ele alır ve özetle modern toplumun hukukunun tamamen patriarkal olduğu ve “erkekliğini” şekilciliği ve rasyonelliği diğer değerlere üstün kılarak hukuk bilimi ve uygulamasında (jurisprudence) kendini gösterdiğini ifade eder.” (HARPER, 2014) Feminizm ve feminist hukuk teorisinin iki ana akımı olan; kadınların özelliklerinin ve farklılıklarının kabul edilmesini ve değerlerinin arttırılmasını talep eden ”Farklılık Yaklaşımı” ve kadınlar ve erkekler arasındaki toplumsal ve hukuki bağlamda eşitliği yaratmayı hedef alan “ Eşitlik Yaklaşımı” ’nın çekişmesinin arasından MacKINNON başka bir yön tayin ederek hukuku güç perspektifinden yani egemenlik ve güç ilişkileri içerisinden, incelemenin gerekliliğini ortaya koymuştur. (HARPER, 2014) (MacKINNON, 2015) Son olarak MacKINNON temelli feminist hukuk yaklaşımı ile değerlendirilmesi öngörülen tıp mevzuatına yaklaşımın mihenk taşının, patriarkal disiplinlerde cinsel bağlamda vuku bulan eril egemen gücün, toplumsal cinsiyet kimliklerini de yarattığı gerçeğini içermesinin olduğu unutulmamalıdır. 25 Kaynakça (2016, Mayıs 29). Kamudan.com: http://kamudan.com/saglikta-siddet-sarmali-istatistiklereyansidi-iste-istatistikler-6673.html adresinden alınmıştır (2016, Mayıs 29). İHA: http://www.iha.com.tr/haber-kadin-doktora-siddet-kamerada275832/ adresinden alınmıştır (2016, Mayıs 29). İHA: http://www.iha.com.tr/haber-kadin-hastadan-kadin-doktora-siddet544104/ adresinden alınmıştır (2016, Mayıs 29). İHA: http://www.iha.com.tr/haber-erkek-doktora-kadin-siddeti-282257/ adresinden alınmıştır (2016, Mayıs 29). HÜRRİYET: http://www.hurriyet.com.tr/7-aylik-hamile-doktora-darp40071598 adresinden alınmıştır (2016, Mayıs 29). Sağlık Çalışanlarının Sağlığı: http://www.saglikcalisanisagligi.org/321hekime-hakaret-ve-tehdide-de-ceza-.html adresinden alınmıştır (2016, Mayıs 29). Sağlık Çalışanlarının Sağlığı: http://www.saglikcalisanisagligi.org/164kadn-hekimlere-doener-bcakl-saldrya-tutuklama.html adresinden alınmıştır (2016, Mayıs 29). Sağlık Çalışanlarının Sağlığı: http://www.saglikcalisanisagligi.org/168iddete-urayan-kadn-hekime-ceza.html adresinden alınmıştır (2016, Mayıs 29). Sağlık Çalışanının Sağlığı: 12. http://www.saglikcalisanisagligi.org/558kadn-doktoru-tartaklamaktan-yarglanan-kaymakama-2-bin-lira-ceza.html adresinden alınmıştır (2016, Mayıs 29). MediMagazin: http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/guncel/trsaglik-personeli-nobet-ve-sut-izinleri-bakimindan-657-degil-1-11-54505.html adresinden alınmıştır Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu. (2016, Mayıs 29). Türk Dil Kurumu: http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.574 a8b5ac14c70.78537592 adresinden alınmıştır Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu. (2016, Mayıs 29). Türk Dil Kurumu: http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.574 a9294ad89b6.18997964 adresinden alınmıştır BM; CEDAW. (1979). CEDAW. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER. BÜKEN, P. D. (2016, Mayıs 29). Feminist Etik ve Feminist Biyoetik. https://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=1&cad=rj a&uact=8&ved=0ahUKEwjax7r2k4DNAhWEDiwKHbh_Do0QFggaMAA&url=http%3A %2F%2Fwww.deontoloji.hacettepe.edu.tr%2Fekler%2Fpdf%2Ffeminist_biyoetik_ya klasimlar.pdf&usg=AFQjCNHYiCWG8VtO2OGgRG5_s adresinden alınmıştır Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı. (2013, Ağustos 16). Gebe Veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları Ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik . 26 Devlet Memurları Kanunu. (2004, Temmuz 2004). DİKEN. (2016, Mayıs 29). http://www.diken.com.tr/yilin-ilk-cinsiyetci-aciklamasi-dustubakan-muezzinogluna-gore-kadinin-kariyeri-annelik-olmali/ adresinden alınmıştır ECEVİT, P. Y., & KARKINER, Y. N. (2013). Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları. Eskişehir: T.C. Anadolu Üniveristesi Yayını. HARPER, A. (2014). Feminizm ve Hukuk. Hukuk Kuramı. İLKHA. (2016, Mayıs 29). http://www.ilkha.com/haber/8322/batmanli-bayanlarkadinhastanesiyse-kadin-doktor-istiyoruz/ adresinden alınmıştır İSM, A. (2016, Mayıs 29). Ankara ISM: https://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=4&cad=rj a&uact=8&ved=0ahUKEwi0qO65rP_MAhXKOBQKHVzeBJEQFggvMAM&url=http%3 A%2F%2Fwww.asm.gov.tr%2FUploadGenelDosyalar%2FDosyalar%2F143%2FMEVZ UAT%2F14_03_2013_11_47_11.pdf&usg=AFQjCNHvzqJqSMdSc adresinden alınmıştır KARKINER, Y. N., & ECEVİT, P. D. (2011). Toplumsal Cinsiyet Sosyolojisi. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi. KESER ÖZCAN, N., & BİLGİN, H. (2011). Türkiye’de Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet: Sistematik Derleme. Turkiye Klinikleri. KÖSE, E. (2010, Haziran 26). “Feminist bir devlet kuramına doğru”, Birgün Kitap Eki. MacKINNON, C. A. (2015). Feminist Bir Devlet Kuramına Doğru. İstanbul: Metis Yayınları. ÖZTÜRK TÜRKMEN, Y. D. (2010). Tıbbın Evriminde Kadınlar. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, & Türk Tabipler Birliği içinde, II. Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kongresi (s. 123). Ankara. POSTA. (2016, Mayıs 29). 8. http://www.posta.com.tr/saglik/HaberDetay/Hastadan-siddetgoren-kadin-doktora-hocasindan-soke-eden-cevap-.htm?ArticleID=301555 adresinden alınmıştır Sağlık Bakanlığı. (2014). 2023 Yılı Sağlık İşgücü Hedefleri ve Sağlık Eğitimi. Sağlık Bakanlığı. Sağlık Bakanlığı. (2014, Nisan 26). Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği. Türkiye. Sağlık Bakanlığı; YÖK; Maliye Bakanlığı; Kalkınma Bakanlığı. (2014). Türkiyede Sağlık Eğitimi ve Sağlık İnsangücü Raporunda. Eskişehir. TTB. (2016, Mayıs 29). http://www.ttb.org.tr/kadinhekim/index.php?option=com_content&task=view&id =15&Itemid=2 adresinden alınmıştır Türk Tabipler Birliği. (2010). Etik Bildirgeleri. Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu. (2013, Kasım 06). Görüş. 27 Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu. (2014). Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Sağlık İnsangücü Analizi. ÜNÜVAR, D. (2016). Türkiye’deki Kadın İşgücüne Feminist Bir Bakış. Mayıs 29, 2016 tarihinde http://www.iktisadi.org/turkiyedeki-kadin-isgucune-feminist-birbakis.html adresinden alındı YİĞİTBAŞ, Ç., & DEVECİ, D. (2011). Sağlık Çalışanlarına Yönelik Mobbing. Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi - TTB. YILDIRIM, P. D. (1998). Sağlık Alanında Türk Kadını Sempozyum Kitabı. İstanbul. 28