M. Meclisi B : 9 yok. Özel teşebbüsü teşvik edici bir plân diyo­ ruz. özel teşebbüse önderlik edici bir plân di­ yoruz. özel teşebbüsü hakikaten firenleyici bir taraf yok bu plânda. Ama özel teşebbüs hak­ kında tahminleri koyduk biz. Dedik ki, yatı­ rım için 1963 yılında programımızı hazırlarken şu kadar yatırım yapacağız. Bu yatırımlarda yüzde 7 kalkınma hızını sağlayabilmek için âm­ me sektörünün' hissesi şu olacaktır. Bunun dı­ şında artan kısım özel sektörün hissesi olacak­ tır. Keşke özel sektör kendisine ayrılmış olan kısmın 3 mislini, beş mislini, on mislini bu mem­ lekette yatırım halinde gerçekleştirebilse. Mâ­ ni olan hiçbir hüküm yok. Bilâkis Devlet ön­ derlik yapacaktır. Devlet önderliğini yaparak özel teşebbüsü bu mevzuda her türlü teşvik et­ me vazifesini görecektir. Ama beyefendiler, mâni olan taraf var diyen arkadaşlarımıza şunu cevap olarak vereyim. Bir plân tabiatiyle Tür­ kiye'de geliştirmeyi tasarladığı sektörler bakı­ mından, birtakım dış ticaret rejimi bakımından hudutlamalar koymak mecburiyetindedir. Ge­ nel hudutlamalar koymak mecburiyetindedir. Bâzı ithalâta, bâzı yatırım ithalâtına öncelikler vermek mecburiyetindedir. Biz neden liberas­ yona doğrudan doğruya toptan gidemiyoruz. Liberasyona gidemeyiz. Çünkü dış tediye mu­ vazenesi imkânlarımız mahduttur. Mahdut ol­ duğuna göre dış ticaret politika bakımından bâzı hudutlamalar koyacağını. Bu hudutlamaları koyarken de Türk ekonomisinin genel stirüktürünü dikkate alacağım. Bu genel stirüktür içerisinde bu hudutlamalarda âmme sek­ törü olduğu gibi, özel sektör de tabiatiyle bâzı fedakârlıklarla karşılaşmak gibi durumlara girebilir. Bunları arkadaşlarımız tutup ta bizim huzurumuz, işte efendim dış ticaret sistemi ba­ kımından özel sektörü şu şekilde kayıtlıyorsun derlerse, bu plânın temel ekonomik felsefesiyle ilgili bir hususu olamaz. Bu Türk ekonomisinin zaruretlerinden doğan, Türk ekonomisinin im­ kânsızlıklarından doğan bâzı hudutlamalar mâ­ nası taşır. Bunu da bu anlayış içinde mütalâa etmeye mecburuz. Şimdi ben meselâ seçim böl­ gemde bir köye gittim. Vatandaşlar dediler ki; bizim okulumuz var, fakat okulun yanında öğ­ retmen için bir lojman yapmak istiyoruz, loj­ man yapamıyor, yaptıramıyoruz. Valiye sor­ dum; yahu, bu okul anayoldan uzakta, 30 kilo­ metre uzakta bir dağ köyünde. Öğretmen geli­ 9 . 11 . 1965 O : 1 yor, lojman olmadığı için barınamıyor. Köyde barınabileceği ev de yok. Bu lojmanı niye ya­ pamıyorsunuz? Efendim dedi, Plânlama lojman mevzuunda yeni okul yaparken lojman yapı­ labiliyor, eski okullara lojman yapılamaz diyor, onun için yapamıyoruz. Böyle bir meseleyle ken­ di bölgemde karşılaştım. Deniyor ki, Millî Eği­ tim Bakanlığı bu çeşit yerlerde lojman fikrini de benimsediği halde, Plânlama karşı olduğu için bu gerçekleştirilemiyor. Bu ufak bir misal arkadaşlar. Benim plân üzerinde durduğum nokta işte bu. Plânı böyle bir teferruatla uğraştırıcı bir plân olmaktan çıkarmak mecburi­ yetindeyiz. Âmme hizmeti başka şeydir, plânın plânlaştıracağı hizmetler başka şeylerdir. Âm­ me hizmetlerini de biz plânımızla plânlaştıracağız diyen bir tutum içine girecek olursak plân bürokrasinin vasıtası oluyor. Plân gecikmelerin vasıtası oluyor. Plân israfın vasıtası oluyor. Hu­ lâsa plân verimsizliğin vasıtası oluyor. Bu iti­ barla plânın ekonomik veçhesinin kuvvetlendiril­ mesi lâzımdır. Bu çeşit Devletin muayyen poli­ tikalarında hedefleri tâyin edilmelidir, o he­ deflerin gerçekleştirilmeleri bakanlıkların vazi­ feleridir. Bakanlıklar bunlarla meşgul olur. Onların hedeflere göre yürütülmesi işi bakan­ lıklarındır diyorum. Plân, asıl plânlaması icabeden iktisadi yöne yönelmelidir. Plân asıl plânlaması icabeden sanayi hamle fikrine yö­ nelmelidir, diyorum. Plân konusunda benim ka­ naatim sayın C.H.P. grupu ile bundan önceki bütçe müzakerelerinde yaptığım münakaşaların mânası budur. Bir de plânda, üzerinde ısrarla durduğumuz ikinci bir fikir vardır. Plân uygulaması bizde düzenlenmemiştir arkadaşla­ rım. Ben o fikrimde ısrar ediyorum. Mutlaka bir müstakil bakanlık bu işle meşgul olmak mec­ buriyetindedir. Plân uygulaması nisbetleri teş­ kilâtsızlıktan düşük olmaktadır, benim kanaa­ timce. Plân uygulama nisbetleri teşkilâtsızlık dolayısiyle israflara yol açıcı tutumları dâhi ihtiva etmektedir. Uygulama konusunda da Hü­ kümetin mutlaka meseleyi memleket gerçekle­ rine uygun bir hal tarzına bağlaması şarttır. Plân konusundaki itirazlarımız bunlardır. Baş­ langıçtaki münakaşalarım, bilhassa plânın finansmanındaki vergi sistemi mevzuunda ol­ muştur. Ve bu münakaşalar sonunda plânda ge­ rekli değişmeler yapılmıştır. — 26fr —