DİN VE SOSYAL HAYAT Doç. Dr. Fikret Karaman Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Teheccüt namazı Hayatımızı; gece ve gündüz gibi iki önemli zaman dilimi kuşatmaktadır. Bunun bir ta­ rafı gündüz olup; aydınlık koşuşturma, çalışma ve geçimini temin etme anıdır. Diğer bölümü de gecedir. Karanlığı ile insanın bedenini örten ve saran bir elbise niteliğinde­ dir. Dinlenme, tefekkür ve geçmişini değerlendirmek için önemli bir fırsattır. nsanın yaratılışında; daima Allah'a karşı duyduğu sevgi, saygı ve bağlılığını gösterme arzusu vardır. Bu yüzden ki­ şi çeşitli düşünce, duygu ve davranış biçimleriyle O'na yaklaşmaya çalışır. O'nun hoşnutluğunu ve rızasını kazanmak ister. Bu bağlamda Yüce Allah'a yapılan itaat, kulluk ve boyun eğme gibi rızasına uygun her eylem ibadettir. Şüphesiz ki her dinin kendi mensuplarına göre ön gördüğü bir ibadet tarzı var­ dır. Biz bu konunun detayı üzerinde durmayacağız. Esas itiba­ rıyla yazımızda; İslam'ın sıkça vurgu yaptığı farz namazlarının önemine dikkat çektikten sonra ağırlıklı olarak teheccüt nama­ zını anlatmaya çalışacağız. Farz namazları dururken niçin ge­ ce namazı, diye bir soru akla gelebilir. Hemen hatırlatalım ki her fırsatta farz namazlarının önemi ve fazileti anlatılmaktadır. Biz de bu konunun bir nebze de olsa altını çizeceğiz. Fakat te­ heccüt namazının zamanı, şekli ve yerine getiriliş tarzı biraz daha farklıdır. Özellikle bu namaz, gösterişten uzak, sessiz ve sakin bir ortamda ifa edilmektedir. Dolayısıyla beş vakit nama­ zını kılan, her zaman ve istediği an gece namazını da rahatlık­ la gündemine alabilir. İ Kur'an-ı Kerim; namazın önceki peygamberlere ve toplumlara da emredilen ortak bir ibadet olduğunu haber vermektedir: "Onları bizim emrimizle doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlar işlemeyi, namazı dosdoğru kılmayı, zekât vermeyi vahyettik. Onlar sadece bize ibadet eden kimselerdi." (Enbiya, 73) Bazı ayetlerde de namazın açık özelliği olan rükû ve secdeye vurgu yapılmıştır. Bir kısmında ise onun sahibini kö­ tülüklerden alıkoyduğu, iyiliklere yönelttiği ve gönülden gelen bir bağlılıkla Allah'ın huzurunda durmayı sağladığı haber veril- NİSAN 2010 3 1 SAYİ: 232 DİN VE SOSYAL HAYAT - \ hari, Evkatü's-Saiat, 8/5) Bir başka hadiste ise beş vakit namaz, müminin evinin önünde akan bir nehre benzetilmiştir. Günde beş kez bu temiz suda yıkanan kişinin bedeninde kirden eser kal­ mayacağı gibi beş vakit namaz kılanın da üze­ rinde günah kalmayacaktır. Öyle ki kılınan na­ mazlar bu hataları siler götürür. (Buhari, Evkatü'sSaiat, 8/6) Yine Selman-ı Farisi, Sünen-i Nesai'nin namaz bölümünde yer alan şöyle bir olayı nak­ letmektedir: Bir gün Hz. Peygamber (s.a.s.) ile birlikte bir ağacın gölgesinde oturuyorduk. 0 esnada eline kuru bir ağaç dalı aldı ve yaprakla­ rı dökülünceye kadar salladı. Sonra şöyle buyur­ du: "Ey Selman! Niçin böyle yaptığımı merak et­ medin mi?" dedi. Ben de ona, niçin öyle yaptı­ nız ya Rasulallah, diye sorunca şu cevabı verdi: "Bir Müslüman güzelce abdestini alıp beş vakit namazını kıldığı zaman üzerindeki hatalar, aynen bu ağacın yapraklarının döküldüğü gibi dökü­ lür." Sonra şu ayetin mealini okudu: "(Ey Mu­ hammedi) Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyi­ likler kötülükleri (günahları) giderir. Bu öğüt alan­ lar için bir öğüttür." (Hud, 114) Şüphesiz ki bu ayet, namaz vakitlerine işaret etmektedir. Gün­ düzün iki tarafından maksat, güneşin tepe nok­ tasına gelmeden önceki ve sonraki dilimleri çağ- mektedir: "(Ey Muhammedi) Kitaptan sana vahyolunanı Gece namazı; her dönem ve her insan için bir arınma anı­ oku, namazı da dosdoğru kıl. dır. Âşıkların, velilerin ve tüm Allah dostlarının gecenin Çünkü namaz, insanı hayâsız­ bir bölümünde de olsa uyanık kalmalarını temin etmek­ lıktan ve kötülükten alıkor. Al­ tedir. Bu uyanıklık anı, seher vaktidir. Canlı cansız her lah'ı anmak (olan namaz) el­ varlık kendi doğal yapısıyla bir hareketlilik içindedir. bette en büyük ibadettir. Allah, Rahmet kapıları açılmış, hata ve kusurların bağışlanacağı yaptıklarınızı biliyor." (Ankebut, müjdelenmiştir. 45) Tıpkı günde birkaç kez alı­ nan maddi bir azıkla insanın yemek ihtiyacı karşılandığı gibi kılınan namaz sa­ rıştırmaktadır. Buna göre sabah namazı, gündü­ yesinde de ruhun manevi gıdası alınmaktadır. zün bir tarafında, öğle ve ikindi namazları da Zira namaz, sadece manevi hayatımızı değil öbür tarafta olmaktadır. Gecenin gündüze yakın çevremizi, maddi ve sosyal hayatımızı da disipli­ vakitleri ise akşam ve yatsı vakitleridir. (Diyanet; ne etmektedir. Bu itibarla namaz baştan sona Kur'an Meali, s. 233) kadar bir temizlik, güzellik ve mutluluktur. Bu Kişi namaz sayesinde, doğrudan Allah ile gönül hazzı sıkça yaşamak isteyen Allah'ın sevgili elçi­ bağını kurmakta ve O'na yalvarma ve yaklaşma si büyük bir arzu ve iştiyakla beklediği namaz fırsatını bulmaktadır. Böylece hayatın sıkıntıları­ vakti yaklaşınca; "Ey Bilal kalk, ezanı oku da bi­ na ve zorluklarına karşı direnme gücünü elde et­ zi ferahlat." buyurmuştu. mektedir. Dr. Alexis Carrel, müminin namazla Hz. Peygamber (s.a.s.); öncelikle namazı, dinin kazandığı bu kuvvetin insan ve hayatı üzerinde­ direği, müminin miracı ve gözünün bebeği ola­ ki olumlu etkisini şöyle açıklamaktadır: "Diyebili­ rak kabul etmiştir. Vaktinde kılınmasını ise en rim ki namaz, günümüze kadar bilinen kuvvet ve hayırlı bir davranış olarak müjdelemişlerdir. (Buhareket kaynaklarının en büyüğüdür. Ben şahNİSAN20I0 32 SAYİ: 232 DIN VE SOSYAL HAYAT sen doktor olmam nedeniyle tedavi ettiğim has­ talar üzerinde bunun birçok örneklerini bizzat müşahede ettim. Nice hastalar gelmiştir ki ben onların tedavisinde aciz kalmışımdır. Ancak na­ maz âdeta onların hayatına "radyum" ışınları sa­ çan bir maden gibi büyük bir enerji ve hareket kaynağı olarak devreye girmektedir." (Yusuf el Kardavi, ibadet, 314) Şimdi okuyucularımızla paylaşmayı düşündüğü­ müz teheccüt namazından söz etmek istiyoruz. Teheccüt; kelime olarak hem uyumak hem uyanmak anlamına gelir. Kur'an ve hadislerde zikredildiği şekliyle genel olarak namaz kılmak ve Kur'an okumak maksadıyla geceleyin uyan­ mak demektir. Böylece teheccüt, geceyi ihya amacıyla kılınan namazın adı olmuştur. Bu na­ mazın bir süre uwuduktan sonra kalkılarak im­ sak vaktine kadar devam eden süre içerisinde kılınması gerekir. Buna gece namazı da denir. Geceleyin uyanıp namaz kılan kimseye de müteheccit denir. Söz konusu namazı kılmak iste­ yenler en az iki, en fazla sekiz rekât olarak kıla­ bilir. Bilindiği gibi gece namazlarında genel ola­ rak iki rekatte bir selam verilir. Ancak bir selam­ la dört veya daha fazla rekât da kılınabilir. Gece­ nin bir kısmında uyanıp namaz kılmak özel ola­ rak sadece Hz. Peygamber (s.a.s.)'e farz olup ümmeti için farz kılınmamıştır. Bu itibarla islam bilginleri bu namazın bizim için de mendup bir namaz olduğu görüşündedir. Bazıları da az ön­ ce ifade edildiği gibi bu hükmün yalnız Hz. Pey­ gamber için farz olduğunu ve bunun da vefatına kadar devam ettiğini belirtmişlerdir. Peygamberimiz (s.a.s.), gece namazlarını kılar­ ken uzatırdı. Kıyam esnasında uzun sureler okurdu. Rükû ve secdelerde ise tespih ve du­ aları uzatırdı. Bazı rivayetlere göre ayaklarının bi­ le şiştiği anlar olmuştur. Bu ısrarlı tutum; Hz. Peygamber (s.a.s.) ve ashabının gece namazına ne kadar önem verdiğini göstermektedir. Öyle ki bu namaza karşı duyduğu sevgiyi her fırsatta ifade ederek şöyle buyurmuşlardı: "Seher vakti kılınan iki rekat namaz, bana dünyadan ve dün­ yada bulunan her şeyden daha hayırlıdır." (Buhari, iman, 39) Başka bir hadiste de konu ile ilgili kendisine farz namazlardan sonra hangisinin daha makbul olduğu sorulduğunda; "Gece na­ mazı..." diye cevap vermiştir. (Müslim, Siyam, 203) Nitekim şu ayette de işaret edildiği gibi gecenin o sakin anında yapılan ibadet ve duaların, insa­ nın ruhunu etkilediğini haber vermektedir: "Şüp­ hesiz gece ibadetinin etkisi de daha fazladır. (Bu ibadetteki) sözler (Kur'an ve dua okuyuşlar) ise daha düzgün ve açıktır." (Müzzemmll, 6) Görüldüğü gibi gece ibadeti, insanın ruhuna bambaşka bir huzur vermektedir. Unutmayalım ki hayatımızı; gece ve gündüz gibi iki önemli zaman dilimi ku­ şatmaktadır. Bunun bir tarafı gündüz olup ay­ dınlık koşuşturma, çalışma ve geçimini temin et­ me anıdır. Diğer bölümü de gecedir. Karanlığı ile insanın bedenini örten ve saran bir elbise niteli­ ğindedir. Dinlenme, tefekkür ve geçmişini de­ ğerlendirmek için önemli bir fırsattır. Her nefsin bu mutlu ve huzurlu ortama ihtiyacı vardır. Zira gece, fikir ve düşüncelerin anasıdır. iyi değerlen­ dirildiğinde gençler için bir umut, yaşlılar için bir huzur kaynağıdır. Gece namazr her dönem ve her insan için bir arınma anıdır. Âşıkların, velilerin ve tüm Allah dostlarının gecenin bir bölümünde de olsa uya­ nık kalmalarını temin etmektedir. Bu uyanıklık anı, seher vaktidir. Canlı cansız her varlık kendi doğal yapısıyla bir hareketlilik içindedir. Rahmet kapıları açılmış, hata ve kusurların bağışlanaca­ ğı müjdelenmiştir. Erzurumlu ibrahim Hakkı Marifetnamesinde, bu durumu şöyle tasvir etmek­ tedir: "Seher vakti ibadet ve rahmet pınarıdır. O anda kalkmak, saadet işaretidir. Geceyi anmak­ la geçirmek, bağrı yanık olanların âdetidir. Allah'ı zikir ile yaşanan seher; âşıkların devleti ve has­ retle yananların san'at kaynağıdır. Allah'ı an­ makla geçirilen gece; velilerin şiarı ve gönül er­ lerinin işi, yiğitlerin ganimeti, seçkin kullarının baharı, dostların bahçesi ve kâmil insanların definesidir." (Marifetname, s. 288) Yüce kitabımız da gecelerde özellikle seher anında Allah'a ibadet ve dua etmeyi teşvik et­ miştir. Onun bu çağrısına icabet edenlerin de bağışlanacağını müjdelemiştir: "Onlar korkarak ve ümit ederek Rabbine ibadet için yataklarından kalkarlar. Kendilerine rızık ola­ rak verdiğimiz şeylerden de Allah için harcarlar." (Secde, 16) "(Bunlar), "Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim gü­ nahlarımızı bağışla. Bizi ateş azabından koru." diyenler, sabredenler, doğru olanlar, huzurunda gönülden boyun büküp divan duranlar, Allah yo­ lunda harcayanlar ve seherlerde (Allah'tan) ba­ ğışlanma dileyenlerdir." (Ai-i imran, 16-17) Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) gece namazında ısrar edince yorgun ve uykusuz kalmasına acı- NİSAN2010 3 3 SAYI: 232 DİN VE SOSYAL HAYAT yanlar, ona yardımcı ol­ mak için ey Allah'ın elçisi geçmiş ve geleceğin bağışlanmadı mı, diye­ rek bir hatırlatmada bu­ lunmuşlardır. Onun bü­ tün insanlığa ders ola­ cak şu cevabı çok an­ lamlıdır. "Ben Allah'a şükreden bir kul olma­ yayım mi?" Buhari, Teheccüt, 6) işte bu şükrün bir örneği olarak Hz. Pey­ gamber (s.a.s.), gecele­ rini teheccüt namazıyla süsleyerek şöyle dua et­ miştir: "Allah'ım, hamd Sana mahsustur. Sen göklerin, yerin ve bun­ lardaki her şeyin sahibi­ sin. Sen haksin, Sen'in va'din de haktır. Sana kavuşmak da haktır. Sen'in sözün de haktır. Cennet de haktır. Ateş de haktır. Peygamberler de haktır. Ey Allah'ım, içinde Allah'a iba­ det ve dua ederdi. Çünkü Rabbiyle yalnız kalmak ona sevdirilmişti. itikat ve ibadetini Hz ibra­ him (a.s.)'in getirdiği tevhit inancına göre yerine getiriyordu. Böylece Hz. Pey­ gamber (s.a.s.) he­ nüz kendisine pey­ gamberlik görevi verilmeden önce bi­ le hanifler gibi Rab­ bini anıyor ve düşü­ nüyordu. Bu bağ­ lamda Hz. ibrahim (a.s.)'in dininde var olan oruç ve namaz gibi ibadetlerle Rabbine yaklaşma­ ya çalışıyordu. Onun bu ibadetini ve Allah'a olan derin sevgisini görenler; "Muhammed Rab­ bine âşık oldu." de­ mişlerdir. Bu ibadet ve tefek­ Yüce kitabımız gecelerde özellikle seher anında Allah'a kür hali onu; Cebrail'in getire­ ibadet ve dua etmeyi teşvik etmiştir. O'nun bu çağrısına ceği vahyi almaya hazırlıyordu. icabet edenlerin de bağışlanacağını müjdelemiştir. Nitekim öyle de oldu. Rama­ zan ayının bir gecesinde bu büyük vuslat gerçekleşti. kendimi yalnız Sana verdim. Yalnız Sana iman ettim. Yalnız Sana güvendim. Yalnız Sana dön­ Ne yazık ki çağımızda da çok sesli ve gürültülü düm. Yalnız Senin burhanlarına dayanarak mü­ bir hayat yaşıyoruz. Sabahtan akşama kadar el, cadele ettim. Aramızda sadece Seni hakem kıl­ ayak, göz, kulak, baş ve gönül yorgun düşmek­ dım. Ey Allah'ım, önce işlediğim veya sonra işle­ tedir. Gösteriş, menfaat, yalan, hile ve iki yüzlü­ rim diye endişe ettiğim, gizli yaptığım ve açıktan lük neredeyse meslek haline gelmiştir. Helal, ha­ işlediğim bütün günahlarımı bağışla! Öne geçi­ ram, hak ve hukuk anlayışı sanki zihinlerde silin­ ren, geriye bırakan ancak Sen'sin." (Buhari, Tehec­ miştir. Biriken gam ve kederler neredeyse ne­ cüt, I) fesleri kesmektedir. Tam bu sırada, gecenin o tenha ve ıssız anı insanın aklına geliyor. Bütün Diğer taraftan Hz. Peygamber (s.a.s.), henüz bu olumsuzluklarla yüzleşme, hesaplaşma ve kendisine nübüvvet görevi verilmeden önce yal­ onları ayıklama kararlılığına ne dersiniz? Zor nız başına kalmayı, tefekkür etmeyi ve Rabbini ama imkânsız değil. Gecenin o anında bütün anmayı çok arzu etmiştir. Bu maksatla sakin, şartlar lehte. Abdest, namaz, dua, gözyaşı, te­ sessiz, emniyetli ve yüksek bir konumda olan fekkür ve ibret alma anı. Ne mutlu bu fırsatı, gü­ Hıra mağarasını ziyaret etmeyi seçmişti. Her yıl cü ve manevi hazineyi değerlendirenlere! Ne ramazan ayının son günlerinde azığını alarak mutlu seher vaktinde gam, keder ve sıkıntılar­ oraya çıkardı. Özellikle geceleri, aşk ve şevk dan kurtulmak isteyenlere! NİSAN 2010 3 4 SAYI: 232