BİLECİK Tarihte pek çok kavmin uygarlık ve egemenliğine sahne olan Bilecik, Kayı Boyu’nun Orta Asya’dan 400 çadırla gelip Söğüt’te, Osmanlı Devletinin kuruluş merkezliğini yaptığı yerdir. İlin tarihçesinin çok eskilere dayanması ve Osmanlının kurulduğu yer olması ayrıcalığı yanında, Kurtuluş Savaşı’nda verdiği çetin mücadeleler ve kazanılan zaferlerle Cumhuriyetin kuruluşunda da önemli bir role sahip olmuştur. Üzerinde çok sayıda arkeolojik ve tarihi eser bulunan, Bilecik’teki tarihi eserlerin çoğunu Osmanlı döneminde yapılan camiler, türbeler, hanlar, hamamlar, sivil mimari örnekleri , imaret ve benzeri yapılar oluşturmaktadır. ERTUĞRUL GAZİ 13. yüzyılın ortalarında Oğuzların Kayı boyunun lideri ve Osmanlı Beyliği'nin kurucusu olan Osman Bey'in babası Ertuğrul Gazi’nin tam olarak hangi tarihte ve nerede doğduğu bilinmiyor. Babası Süleyman Şah, annesi Hayme Ana’dır. Eşi Halime Hatun’dur. Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan Osman Bey’in babasıdır. Ertuğrul Gazi’nin diğer oğulları Saru Batu Savcı Bey ve Gündüz Bey’dir. Kardeşleri ise Sungur Tekin, Gündoğdu ve Dündar’dır. BİLECİK’İN FETHİ Bilecik tekfurunun oğlu ile Yarhisar tekfurunun kızının düğünleri kararlaştırılmıştı. Birbirleriyle anlaşan tekfurlar, Harmankaya hakimi Köse Mihal ile Osman Gazi’yi de düğüne davet ettiler. Amaçları Osman Bey’i tuzağa düşürerek öldürmekti.. Tekfurların, düğüne davet ettikleri Osman Gazi’yi öldüreceklerini haber alan Köse Mihal durumu Osman Gazi’ye bildirdi. Bunun üzerine Türkler de mukabil tedbirlerini aldılar. Osman Gazi, daveti kabul etti ve düğün hediyesi olarak da Bilecik tekfuruna bir kuzu sürüsü gönderdi. Ayrıca davete verdiği cevapta, aşiretin düğünü müteakip yaylaya çıkmak mecburiyetinde olduğunu bildirerek, eskiden beri olduğu gibi, kıymetli eşyalarının muhafaza edilmek üzere kadınlar vasıtasıyla Bilecik kalesine gönderilmesine müsaade edilmesini istedi. Eline güzel bir fırsat geçtiğini hesaplayan Bilecik tekfuru, bu isteğe çok memnun oldu. Düğün Bilecik’e birkaç saat mesafedeki Çakırpınarı mevkiinde yapılacaktı. Bilecik tekfuru ile askerleri düğün günü Çakırpınarı’nda toplandılar. Kalede az sayıda muhafız kalmıştı. Osman Gazi, aşiretin ağır eşyası yerine atlara silah yükletti. Kırk kadar yiğit gaziyi de kadın kıyafetine sokarak eşyalarla birlikte Bilecik’e gönderdi. Bu gaziler, düğün münasebeti ile boş kalacak olan kaleyi ele geçirmekle görevlendirildiler. Gaziler tam zamanında harekete geçerek, Bilecik kalesini ele geçirdiler. Kalenin zaptedildiği haberi ulaşan Osman Gazi, yanındaki diğer askerlerle, Kaldırık Derbendi denilen yerde düğünden dönen Bilecik tekfuruna pusu kurdu. Çıkan çatışmada Bilecik tekfuru hezimete uğradı. Düğün halkının pek çoğu ile tekfur ve maiyyeti katlolundu. Zaman geçirmeksizin Yarhisar üzerine saldırıya geçen Osman Gazi kaleyi ansızın kuşatarak zabtetti. Geline ait bütün eşyalar ganimet olarak alındıktan sonra Bilecik’e dönüldü (1298). Osman Gazi, adını Nilüfer olarak değiştirdiği Yarhisar tekfurunun kızı Holofira’yı oğlu Orhan Bey’e nikahladı. Şehzade Süleyman’la Murad Hüdavendigar Han bu hanımdan dünyaya gelmiştir. ŞEYH EDEBALİ HAZRETLERİ (Osmanlı Devleti’nin mânevî kurucusu, Osman Gâzî’nin kayınpederi ve üstadı ) Aslen Karamanlı olan Şeyh Edebali 1208 yılında doğdu. Hadis, tasavvuf ve İslam Hukuku konularında ihtisas yaptı. İlk eğitimini Karaman’da aldıktan sonra Şam’da tahsilini bitirdi Şam’da eğitimini bitirdikten sonra Eskişehir yakınlarında bulunan bir köye yerleşti. İnşa ettiği zaviyesinde dersler vermeye başladı. Bu sırada halkı da irşat eden Şeyh, fakirlerin her türlü ihtiyacını gidermeye çalıştı. Dört yüz atlı gücü olan Osmanlı Beyliği, Anadolu’da uç beyliği yapmaktaydı. Beyliklerin birlikteliği bozulmuş, birbiriyle uğraşıyorlardı. Bu fırsatı değerlendirmeyi bilen Bizanslar da boş durmuyordu. Anadolu beylerini birleştirmek ve Anadolu’da İslami bir güç oluşturmak için hizmet yapanlardan biri de Şeyh Edebali idi. Kurmuş olduğu zaviyesinde Osman Gazi’nin yanı sıra beyliğin diğer idarecilerini de eğitti. OSMAN GAZİ’NİN RÜYASI Âlim ve mutasavvıfa karşı çok hürmetkar olan Osman Gazi sık sık onun ziyaretine giderdi. Gerek dini gerekse de idari konularda görüşlerini dinlerdi. Misafir olarak kaldığı bir gecede bir rüyada; Şeyh Edebali’nin göğsünden bir ayın çıkıp kendi göğsüne girdiğini ve göğsünden bir büyük ağaç bitip dallarının âlemi kapladığını, altından birçok nehirlerin çıkıp insanların bu sulardan geçtiğini görür. Sabah olup rüyayı anlatınca, Şeyh Edebali rüyayı şöyle tabir etmiştir: “Sen, Ertuğrul Gazi oğlu Osman, babandan sonra bey olacaksın. Kızım Malhun’la evleneceksin. Benden çıkıp sana gelen nur budur. Sizin soyunuzdan nice padişahlar gelecek ve nice devletleri bir çatı altında toplayacaklar, Allah nice insanın İslam’a kavuşmasına senin soyunu vesile edecektir.” Bilecik’in Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra zaviyesini buraya taşıyan Edebali, aynı şekilde dini hizmetlerine devam etmiştir. Osman Gazi’nin vefatından sonra kızı ve torunu Alâaddin Bey ile Bilecik’te Edebalı’ya Kozağaç (Şimdiki Karaağaç) köyünün öşür ve hâsılatı verilmiş, kızı Rabia Hatun da kendilerine verilen bu köyü tekkeye vakfetmiştir.