Untitled

advertisement
Kalp Hastalığı ve
Cinsel Yaşam
Bornova - İZMİR
EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
HALK KİTAPLARI SAĞLIK SERİSİ
15
Kalp Hastalığı ve Cinsel Yaşam
Prof. Dr. İnan SOYDAN
Yrd. Doç. Dr. Levent Hürkan CAN
Kalp Kateterizasyonu, Koroner Anjiyografi,
Balonla Anjiyoplasti ve Stent Uygulamaları Nedir
ve Nasıl Yapılır?
Prof. Dr. İnan SOYDAN
Prof. Dr. Serdar PAYZIN
Şeker Hastalığı (Diyabet)
Kalp Hastalığı ve İnme (Felç)
Prof. Dr. İnan SOYDAN
Doç. Dr. Şevki ÇETİNKALP
Nisan 2012, Birinci baskı
ISBN: 978-975-483-941-8
© Bu kitabın tüm yayın hakları Ege Üniversitesi’ne aittir.
Kitabın tamamı ya da hiçbir bölümü yazarının önceden
yazılı izni olmadan elektronik, optik, mekanik ya da
diğer yollarla kaydedilemez, basılamaz, çoğaltılamaz.
Ancak kaynak olarak gösterilebilir.
Proje Üst Yöneticileri
Ege Üniversitesi Rektörü: Prof. Dr. Candeğer Yılmaz
EÜ Tıp Fakültesi Dekanı: Prof. Dr. Kamil Kumanlıoğlu
Yayın Yönetmenleri: Prof. Dr. Ayşenur Oktay, Prof. Dr. Tahir Yağdı
Yayın Alt Kurulu Başkanı: Prof. Dr. Ufuk Çağırıcı
Sağlık Kitapları Serisi Çalışma Grubu:
Prof. Dr. Elvan Erhan, Prof. Dr. Mehtap Çınar, Prof. Dr. Alpaslan Çakan
Koordinasyon: EÜ Tıp Fakültesi Yayın Bürosu
Kapak İllüstrasyonu: Merve Evren
Sayfa Tasarım: Hülya Sezgin
Fotoğraf: BİTAM
Basım Yeri: Ege Üniversitesi Basımevi Bornova, İZMİR
Tel: 0 232 388 10 22
e-posta: bsmmd@mail.ege.edu.tr
Değerli Okuyucumuz;
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi; 2011 yılının sonu
itibariyle 472 öğretim üyesi, 582 araştırma görevlisi,
1970 tıp öğrencisi ile yaklaşık 2000 yataklı hastanede
eğitim, öğretim ve araştırma yapmakta ve sağlık
hizmeti vermektedir. Bu dönemde yaklaşık 950.000
ayaktan ve 54.000 yatan hasta, 2300 doğum
80.000 acil servis
hizmeti vermesi onu ülkemizin
en büyük sağlık kurumlarından birisi yapmaktadır.
Ege
Üniversitesi
Tıp
Fakültesi’nin
en
önemli
vizyon ve misyonunu toplumsal sorumluluk bilinci
oluşturmaktadır. Bu bilinçle çalışan Ege Tıp topluma
nitelikli ve kaliteli sağlık hizmeti vermekte; “Toplum
Sağlığı Hizmeti”ni diğer tüm görevlerinin üzerinde
tutmaktadır. Ege Tıp Endokrinoloji ve Metabolizma
Hastalıkları Bilim Dalı, Türkiye’de bir ilk olarak ve 10
yıldır “Sağlık Halk Kongresi” düzenleyerek toplum sağlığı
için hizmet anlayışını gerçek bir bilgilendirme, uygulama
ve deneyim paylaşımı şeklinde sürdürmektedir.
Bilimsel araştırmalarla elde edilen bilgilerin kalıcılığı ve
yaşama geçirilmesi; bunların başvuru kaynağı belgelere
dönüştürülmesi ile sağlanır. “Ege Tıp Halk Kitapları
Sağlık Serisi” bu anlayışımızın bir ürünüdür. Bu
seride yayınlanan kitaplarımızın önemi ve farkındalık
yaratacak
temel özelliği; ülkemizin önceliğinde
olan güncel sağlık konuları yanında; güncelliğini
yitirmiş olsalar bile, ciddi bir sağlık sorunu olduğunu
düşündüğümüz konuları da ele almış olmalarındadır.
“Ege Tıp Halk Kitapları Sağlık Serisi” yazarlarının
tümü Ege Tıp Fakültesi’nde görev yapan ve konusunda
III
uzman öğretim üyeleridir. Serideki kitapların konu
seçimleri ve içeriklerinin hazırlanmasında birden çok bilim
insanının görüşlerinin yansıtılması sağlanmıştır. Seride
yayınlanan kitaplardaki grafik ve fotoğraflar çoğunlukla
kurumumuzun ürünüdür. Serimizin dil editörü her kitabı
sadelik ve anlaşılabilirlik yönünden incelemektedir.
Neden böyle bir seriye gereksinim duyulmuştur? Sağlık
konularında dolaşımda olan, kolay ulaşılan ve günlük
yaşamda kullanılan bilgilerin çoğunun gerçek bilimsel bilgi
olup olmadığı kaygısı, bilim insanları olarak bizleri daha
da sorumlu davranmaya ve güven sarsılmasına neden
olan özensizliklerden uzak durmaya sevk etmektedir.
Birçok konuda doğru ve güvenilir bilginin üretimi ve
yayılması üniversitelerin öncelikli görevleri arasındadır.
Bu anlayıştan hareketle, “Ege Tıp Halk Kitapları
Sağlık Serisi” yazarı olan her öğretim üyemiz,
sadece uzmanı olduğu konuda kitap yazmıştır. Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi bu kitaplara adını, deneyimini
ve saygınlığını koymuştur. Her bir yayın özenle gözden
geçirilmiştir. Ülkemiz için özgün sayılabilecek böylesine
kapsamlı bir seride, yine de gözden kaçırdığımız hata
ve eksiklikler olabilir. Bunlar için, her zaman olduğu
gibi, okuyucumuzun engin hoşgörüsüne sığınıyoruz.
Katkıda bulunanlara minnet duygularımızı sunuyoruz.
Saygılarımızla...
Prof. Dr. Kamil Kumanlıoğlu Prof. Dr. Candeğer YILMAZ
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
Dekanı IV
Ege Üniversitesi
Rektörü
Prof. Dr. İnan SOYDAN
Tıp eğitimini, 1962-1968 yıllarında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görmüş, 1977 yılında doçent,
1988 yılında ise profesör olmuştur. Kliniksel Vektörkardiyografi, Klinikte Aritmiler ve Tedavileri,
Klinikte Elektrokardiyografi gibi kitapları, birçok
bilimsel kitapta yazdığı bölümler ve 150’nin üzerinde bilimsel makalesi vardır. Özellikle "Hipertansiyon" ve "Kan Yağları" alanında çalışan Prof. Dr.
İnan Soydan; Türk Kardiyoloji Derneği’nin Lipid
Çalışma Grubu 1990’lı yıllarda ilk kurulduğunda,
önce başkan yardımcısı daha sonra başkan olarak
görev yapmıştır. 2000 ile 2008 yılları arasında Dahili Bilimler Bölüm Başkanı olarak çalışan Prof. Dr.
Soydan, halen EÜ Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı olup, 2005-2011 yılları arasında Tıp Fakültemizi Ege Üniversitesi senatosunda temsil etmiştir.
Yrd. Doç. Dr. Levent Hürkan CAN
1956 yılında doğmuştur. 1982 yılında Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olmuştur.
1988 yılında İç Hastalıkları Uzmanı, 1993 yılında
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim
Dalı'nda kardiyoloji uzmanı ve 1995 yılında da
aynı Anabilim Dalında Yard. Doç. ünvanını almıştır.
Halen girişimsel Kardiyoloji ağırlıklı olarak görevini
sürdürmektedir. Ulusal ve Uluslararası bilimsel
dergilerde yayınlanan 90'dan fazla makale ve kitap
bölümü yazarlığı, 200'den fazla kongre bildirisi
vardır.
V
Prof. Dr. Serdar PAYZIN
1958 yılında İzmir’de doğmuştur.İlk ve orta öğrenimini
İzmir'de tamamladıktan sonra 1975 yılında Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne girmiştir. 1981 yılında
Tıp doktoru, 1985 yılında iç hastalıkları uzmanı
olmuştur. Zorunlu hizmet ve askerlik sonrası 1989
yılında kardiyoloji yan dal uzmanlığına başlamış,
1991 yılında Kardiyoloji Uzmanı ünvanı, 1992
yılında Kardiyoloji Doçent ünvanını ve 2001 yılında
da Profesör unvan almıştır. Halen Ege Üniversitesi
Kardiyoloji Anabilim Dalında öğretim üyesi olarak
çalışmaktadır.
Doç. Dr. Şevki ÇETİNKALP
1968 yılında İzmir’de doğmuştur. 1991 yılında Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur.
1991-1992 yılları arasında Tokat Reşadiye Kabalı
Sağlık Ocağı hekimliği sonrası, 1992 yılında Ege
Üniversitesi İç Hastalıkları asistanı,1996 yılında Ege
Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Uzmanı
olmuştur. 2003 yılında yardımcı doçent unvanı
almıştır. Nisan 2010 tarihinde de Doçentlik unvanını
alan Doç. Dr. ÇETİNKALP’in 280 adetten fazla basılı
eğitim ve akademik eseri vardır.Ege Üniversitesi Tıp
Fakültesi Diyabetik Ayak Konsey kurucularından ve
üyesidir.
VI
İÇİNDEKİLER
Kalp Hastalığı ve Cinsel Yaşam
Giriş
1
İHTİYARLIK.........................................................................2
1. SEKS VE KALBİNİZ.............................................................3
2. BİR KALP KRİZİ VEYA KALP OPERASYONUNDAN
SONRA SEKS......................................................................4
3. İLAÇLARLA İLGİLİ BİLMENİZ
GEREKENLER.....................................................................7
4. BİR ÇİFT OLARAK SORUNLARLA BAŞA ÇIKMAK...............8
5. CİNSEL YAŞAMA GERİ DÖNÜŞ........................................ 10
6. SEKS SIRASINDA NE GİBİ BELİRTİLER
ORTAYA ÇIKABİLİR?....................................................... 14
7. VİAGRA VE BENZERLERİNE İLİŞKİN OLARAK
BİLMENİZ GEREKENLER................................................. 15
8. NE ZAMAN DANIŞMALISINIZ?.......................................... 17
9. SÖYLENTİLER (MİTLER) VE YANLIŞ DÜŞÜNCELER........ 17
10. SONUÇ............................................................................. 21
DALGIN ÖLÜ.................................................................... 22
Kalp Kateterizasyonu, Koroner Anjiyografi, Balonla Anjiyoplasti
ve Stent Uygulamaları Nedir ve Nasıl Yapılır?
Giriş
25
1. KALBİ VE FONKSİYONLARINI ÖĞRENELİM..................... 27
2. KALBİMİZİ BESLEYEN DAMARLAR (KORONER
ARTERLER) NEDİR VE NİÇİN ÖNEMLİDİR?...................... 29
3. KORONER KALP HASTALIĞI, ANGİNA VE KALP
KRİZİ................................................................................. 31
4. KALP YETERSİZLİĞİ, KANI GERİYE KAÇIRAN YA
DA DARALMIŞ KALP KAPAKLARI................................. 32
5. KALP KATETERİZASYONUNDAN ÖNCE NELER
YAPILIR?........................................................................... 33
6. KALP KATETERİZASYONU SIRASINDA NELER
YAPILIR?........................................................................... 35
7. KALP KATETERİZASYONUNDAN SONRA NELER
YAPILIR?........................................................................... 39
8. BALONLA ANJİYOPLASTİ = PTCA ("Percutaneous
Transluminal Coronary Angioplasty") ............................. 40
9. STENT YERLEŞTİRME İŞLEMİ.......................................... 41
10. KORONER KALP HASTALIĞI, KALP YETERSİZLİĞİ VE
BOZUK (KANI GERİ KAÇIRAN VEYA DARALMIŞ) KALP
KAPAKLARI TEDAVİ EDİLEBİLİR ................................... 43
Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç)
Giriş
49
1. ŞEKER HASTALARI, KALP VE DAMAR HASTALIKLARI
AÇISINDAN YÜKSEK BİR RİSK ALTINDA MIDIR?............ 51
2. ŞEKER HASTALIĞI NE KADAR TEHLİKELİDİR?.............. 51
3. İNSÜLİN DİRENCİ, ŞEKER HASTALIĞI VE
KALP/DAMAR HASTALIĞI ARASINDA NASIL BİR
İLİŞKİ VARDIR?................................................................ 56
4. KALP HASTALIĞI VE İNME RİSKİMİ NASIL
AZALTABİLİRİM? ............................................................. 57
5. DİĞER İNME (FELÇ) RİSK FAKTÖRLERİ
HANGİLERİDİR?............................................................... 61
6. BAŞKA HANGİ ÖNLEMLERLE RİSKİMİ
AZALTABİLİRİM?.............................................................. 64
7. ŞEKERİMİ NASIL KONTROL ALTINA ALABİLİRİM?.......... 65
8. SAĞLIKLI BESLENME KONUSUNDA BİLMEM
GEREKENLER NELERDİR?............................................... 67
9. ÇOK KİLO VERMEM GEREKİYORSA NE
YAPMALIYIM?................................................................... 72
10. FİZİKSEL ETKİNLİĞİMİ ARTIRMADAN ÖNCE
NELERİ BİLMELİYİM?....................................................... 76
11. FİZİKSEL OLARAK NASIL DAHA AKTİF DURUMA
GELEBİLİRİM?.................................................................. 77
12. KALP KRİZİNİN UYARICI BELİRTİLERİ............................. 79
13. İNME (FELÇ)'NİN UYARICI BELİRTİLERİ.......................... 81
(Bu kitabın hazırlanmasında
Amerikan Kalp Derneğinin
ilgili kılavuzu temel alınmıştır.)
Kalp Hastalığı ve Cinsel Yaşam
GİRİŞ
Kendinizde veya çok sevdiğiniz eşinizde kalp/damar
hastalığı var mı? Bir kalp krizi ya da kalp operasyonu
(ameliyatı) geçirdiniz mi?
Eğer bu sorulara yanıtınız “Evet” ise eski cinsel
yaşantınıza geri dönme konusunda bazı endişe ve
meraklarınızın olması olağandır. Endişelenmeyi bırakın,
çünkü size çok sevindirici haberlerimiz var; halâ seksten
zevk alabilirsiniz!
Bu kitapta merak ettiğiniz konuları açıklayacağız ve
endişelerinizi gidereceğiz.
1
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
Önce, değerli şairimiz Orhan Veli’nin bir şiiri ile
başlayalım;
İHTİYARLIK
Benim, bardağın, sürahinin
Önümüzdesin, rengin uçmuş.
Bu; eski, sevdiğim bir duruş;
Elin içinde benimkinin.
İçelim! Madem ömrümüz hoş
Geçmiş, tatmamışız ayrılık.
Madem ne bardağımız kırık
Madem ne de sürahimiz boş.
Bir gün ikimizden birimiz
İçmek veya doldurmak için
Burada olmayabiliriz.
(Varlık Dergisi, 1937)
Kalp Hastalığı ve Cinsel Yaşam
1. SEKS VE KALBİNİZ
İnsanların çoğu için cinsel etkinlik cinsel ilişki anlamını
taşır. Oysa seks, bundan öte bir anlama sahiptir. Sekse
karşı ilginizi çeşitli biçimlerde ifade edebilirsiniz. Yalnızca
eşinizin (ya da sevgilinizin) yakınınızda olmasını, ona
dokunmayı ya da sarılmayı isteyebilirsiniz.
Seks sırasında çeşitli fiziksel değişiklikler olur.
Örneğin,
• Siz tahrik oldukça solunum hızınız yavaş yavaş
artmaya başlar, cildiniz kızarır, kalp hızınız ve kan
basıncınız hafifçe yükselir.
• Daha da tahrik olduğunuzda cinsel gerilim oluşur.
Hem kalp hızınız hem de kan basıncınız daha da
yükselir.
• Orgazm (cinsel tahrikin doruk noktası, boşalma)
sırasında gevşeyerek bu gerilimden kurtulursunuz.
Kalp hızınız dakikada 90-145 vuru’ya yükselir.
Orgazmdan sonra kalp hızınız, kan basıncınız ve
solunum hızınız yavaş yavaş istirahat düzeylerine
geri döner.
Seks sırasında görülen tüm bu yanıtlar normaldir.
Gerçekte onlara dikkat etmemiş ve dolayısıyla fark etmemiş
bile olabilirsiniz. Bir kalp krizi veya kalp operasyonu
geçirmiş kişilerin bünyesi de diğer insanlarınki gibi yanıt
verir.
3
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
2. BİR KALP KRİZİ VEYA KALP OPERASYONUNDAN
SONRA SEKS
Büyük olasılıkla, “kendinizi hazır hissettiğiniz anda”
denilebilecek kadar erken bir dönemde eski normal cinsel
etkinlik yaşantınıza geri dönebilirsiniz. Bununla birlikte,
önce doktorunuza danışmanızda yarar vardır.
Genellikle hem erkek hem de kadınlar, bir kalp krizi
veya kalp operasyonu geçirdikten sonraki birkaç hafta
içinde eski cinsel yaşamlarına geri dönebilirler. Çoğu,
daha öncesi ile aynı sıklıkta cinsel etkinlik gösterir.
Fakat bazıları daha az aktiftir. Bunun nedeni korku
(endişe, huzursuzluk), ruhsal çöküntü (depresyon) veya
isteksizlik (cinsel etkinliğe karşı ilgi kaybı) olabilir. Tıbbi
bakım, danışmanlık ve zamanla bu sorunlar aşılacaktır.
Kalp kriziniz iyileştiğinde kalp vurularınız, solunumunuz,
kan basıncınız, kas gerginlikleriniz ve ağrılarınız
konusunda eskiye göre daha duyarlı olabilirsiniz.
Eskiden hiç önem vermediğiniz, göğüs bölgenizdeki hafif
bir sızı artık sizi endişelendirebilir. Bu durum normaldir,
kafanıza takmanıza ve üzülmenize gerek yoktur!
Orgazm amacı taşımadan eşinize dokunabilir, sarılabilir,
onu okşayabilirsiniz. Bunları hiç korku duymadan
yaparken, siz ve eşinizin, güvende olduğunuzu bilerek,
birbirinizi sevdiğinizi hissetmemeniz için hiçbir
neden yoktur. Bu etkinlikler için çok büyük bir enerji
gerekli değildir ve hastaneden taburcu olur olmaz
başlayabilirsiniz. Daha sonra, yavaş yavaş eski cinsel
etkinlik yaşantınıza tam olarak dönebilirsiniz. Kendinizi
daha güvende hissettikçe, hem kendiniz hem de eşinizin
daha rahatladığını göreceksiniz.
4
Kalp Hastalığı ve Cinsel Yaşam
Cinsel ilişki diğer cinsel etkinliklere göre biraz daha fazla
enerjiyi gerektirir. Doktorunuz, yeniden başlamadan önce,
kendinizi biraz daha güçlü hissedinceye dek beklemenizi
önerebilir. Birçok hasta, kalp krizi geçirdikten sonraki
4–6 hafta içinde eski cinsel yaşamına geri dönebilir.
Kalp operasyonu geçirenlerde ise bu süre genellikle 2–3
haftadır.
Eğer cinsel etkinliğe hazır olduğunuzdan emin değilseniz
ya da bu konuda endişeleriniz varsa, doktorunuz size
egzersiz testi yaptırarak fiziksel kapasitenizi ölçebilir.
Egzersiz sırasındaki kalp hızınız ve kan basıncınız, EKG
bulgularınızla birlikte hazır olup olmadığınıza ilişkin fikir
verecektir. Seks sırasında (cinsel ilişki sırasında olması
şart değil!) belirtiler ortaya çıkarsa cinsel etkinliği hemen
kesmeli ve istirahate geçmeli, daha sonra doktorunuzu
durumdan haberdar etmelisiniz.
Psikolojik faktörler sekse karşı ilgiyi
ve cinsel etkinlik gücünü azaltabilir.
İyileşmenizden sonra;
• Ruhsal bir çöküntüye (depresyon)
uğramış, ruhsal dengelerinizi
kaybetmiş ve korku/endişe içinde
olabilirsiniz,
• Uyumakta zorluk çekebileceğiniz
gibi, özellikle gündüzleri olmak
üzere, aşırı uyku sorununuz olabilir
(kısaca,
uyku
bozukluklarınız
olabilir),
• Eskiye göre daha çok veya daha az yiyor olabilirsiniz
(kısaca iştah bozukluklarınız olabilir),
5
Kalp Kateterizasyonu,
Koroner Anjiyografi,
Balonla Anjiyoplasti ve
Stent Uygulamaları Nedir
ve Nasıl Yapılır?
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
24
Kalp Kateterizasyonu, Koroner Anjiyografi, Balonla Anjiyoplasti ve Stent
Uygulamaları Nedir ve Nasıl Yapılır?
GİRİŞ
Kalp kateterizasyonu kalbinizi incelemek için yapılan bir
işlem olup, bu işlem sırasında, doktorunuz tarafından,
kalp boşluklarınızın içindeki basınçların ölçülmesi,
kalbinizi kanla besleyen damarlarınızın (koroner
damarlarınızın) resimlerinin çekilmesi, kalbinizin pompa
işlevini yeterli biçimde yerine getirip getirmediğini
belirlemek olanağı elde edilir.
Bu kitapta kalp kateterizasyonu ve onunla ilişkili
girişimlerden önce, o sırada ve daha sonra neler olduğu
anlatılacaktır. Aynı zamanda, kalp kateterizasyonunuzun
sonuçlarını anlamanıza yarayacak bilgiler de verilecek,
bu arada, koroner arter hastalığı, angina ve kalp krizine
ilişkin bilgiler de aktarılacaktır.
25
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
26
Kalp Kateterizasyonu, Koroner Anjiyografi, Balonla Anjiyoplasti ve Stent
Uygulamaları Nedir ve Nasıl Yapılır?
1. KALBİ VE FONKSİYONLARINI ÖĞRENELİM
Kalbiniz yaklaşık olarak yumruğunuzun büyüklüğünde
bir organdır. Birbirleriyle bağlantılı olan dört boşluktan
oluşur. Kalbin duvarları esas olarak, miyokart adı verilen
özelleşmiş bir kas dokusu tarafından oluşturulmuştur.
Bu özel kas tabakası kasılınca, içindeki kanı akciğerlere
ve bedenimize pompalar. Kalbin kulakçık (sağ ve sol)
ile karıncık (sağ ve sol) adı verilen boşlukları arasında,
kalbin kasılma ve gevşeme dönemlerinde uygun şekilde
açılıp kapanan özel kapaklar yer alır. Bu kapaklar, kanın
ileriye doğru gitmesine izin verecek fakat geri dönmesini
engelleyecek biçimde iş görürler.
Kalbinizin sağ ve sol yanında, altlı üstlü ikişer boşluk
bulunur. Bunlardan yukarıda yer alanlara sağ ve sol
kulakçık (atriyum), aşağıdakilere ise sağ ve sol karıncık
(ventrikül) adı verilir. Üstte bulunan ve kulakçık adı
verilen boşlukların duvarları daha ince olup, sağ
kulakçık bedenden dönen kirli kanı, sol kulakçık ise
akciğerlerden gelen temiz kanı alır. Altta yer alan ve
karıncık adı verilen boşlukların, soldakinin daha da
fazla olmak üzere, duvarları daha kalın bir kas yapısına
sahiptir. Sağ karıncık, sağ kulakçıktan aldığı kirli kanı
akciğerlere pompalarken, sol karıncık, sol kulakçıktan
gelen temizlenmiş kanı tüm bedenimize pompalar.
Kirli kanın yabancı ve atık
maddelerden temizlendiği
esas organlar; karaciğer ve
böbreklerdir.
27
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
Şekil-1’de kalbe giren ve çıkan kan akımları gösterilmektedir.
Şekil-1. Kalp içindeki kan akımı. Bedenden kalbe dönen ve oksijenden
yana fakir olan kan (mavi oklar) sağ kulakçığa girip oradan sağ
karıncığa geçer. Sağ karıncık, kendisine gelen bu kirli kanı
akciğerlere pompalar. Akciğerlerde temizlenerek oksijenden
yana zenginleşen kan (kırmızı oklar) kalbe geri dönerek
önce sol kulakçığa daha sonra sol karıncığa girer. Sol karıncık
ise, akciğerlerde oksijenlenmiş olan bu kanı tüm bedenimize
pompalar.
Bedeninizdeki çeşitli organlardan, kol ve bacaklarınızdan
dönen kirli kan (oksijen ve besleyici maddeleri oralarda
bırakmış, karbondioksit ve atık maddelerden yana
zenginleşmiştir) sağ kulakçığa geri döner. Oksijenden
yana fakir olan bu kan sağ kulakçıktan triküspit adı
verilen bir kapak aracılığıyla sağ karıncığa geçer ve sağ
karıncığın kasılmasıyla da oksijenleneceği akciğerlere
gönderilir. Akciğerlerde oksijenden yana zenginleşen kan
(temiz kan!) sol kulakçığa gider ve oradan mitral kapak
adı verilen bir kapak aracılığıyla sol karıncığa geçer. Sol
karıncık, temiz kanın tüm vücuda pompalandığı yer olup,
28
Kalp Kateterizasyonu, Koroner Anjiyografi, Balonla Anjiyoplasti ve Stent
Uygulamaları Nedir ve Nasıl Yapılır?
beynimizden, kol, bacak ve karın içi organlarımıza dek
tüm organlarımız onun gönderdiği kanla beslenir. Kol,
bacak ve tüm organlarımız, kendilerine pompalanarak
gönderilen bu kanın içindeki oksijen ve besleyici maddeleri
alarak yaşam ve fonksiyonlarını sürdürürler. Böylece
oksijenden yana tekrar fakirleşen, bir anlamda kirlenen
kan yine kalbe döner ve bu döngü yaşam boyunca devam
eder.
2. KALBİMİZİ BESLEYEN DAMARLAR (KORONER
ARTERLER) NEDİR VE NİÇİN ÖNEMLİDİR?
Kalbin pompalamak için enerjiye gereksinimi vardır.
Kalp kası (miyokart) ise, bu enerjiyi üretmek için
oksijene muhtaçtır. Kalp boşlukları (kulakçıklar ve
karıncıklar) kanla dolu oldukları halde, kalp kası onların
içindeki oksijeni doğrudan ememez. Kalbin bu anlamda
gereksindiği kanı, kalbin kastan yapılmış duvarlarına
taşıyan özel damarları vardır.
İşte bu özel damarlara Koroner Arter (Arter=Temiz kan
taşıyan damar anlamındadır) veya Koroner Damar denir.
Bu damarlar kalbin dış yüzünde yer alır ve yolları boyunca
birçok küçük yan dallar verirler. Bu damarların çok
küçük dalları kalp kasının içine girerek ona oksijenden
yana zengin olan temiz kanı sağlarlar.
Doktorunuz değişik koroner damarlarınız veya onların
dallarındaki bulguları sizinle tartışabilir. O nedenle
koroner damarları ve onların önemli dallarını bilmenizde
yarar vardır.
Sol ana koroner arter yaklaşık olarak bir kurşun kalem
kalınlığında ve yaklaşık 2.5 cm uzunluğundadır. Sol
koroner arterin başlangıç bölümünü oluşturur. Sol ana
29
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
koroner arter, başlangıcından yaklaşık 2.5 cm sonra
Sol Ön İnen ("İngilizcesi Left Anterior Descending",
kısaca "LAD") Arter ve Sol Sirkumfleks Arter adını alan
2 dala ayrılır. Sol Ön İnen (LAD) damar aşağıya ve kalbin
önüne doğru, Sol Sirkumfleks damar ise sola ve kalbin
arkasına doğru ilerler. Kalbin üçüncü önemli damarı
olan Sağ Koroner Arter ise kalbin altına doğru ilerler.
Şekil-2’de tüm bu damarlar gösterilmiştir.
Şekil-2. Sağ ve sol koroner arterler (damarlar) bedenimizdeki en
büyük damar olan aort’tan çıkarlar. Sol ana koroner arter “sol
ön inen” ve “sirkumfleks” arter adını alan 2 dala ayrılır.
Koroner arterlerde darlıklar oluşup kan akımı
engellendiğinde kalp, ılımlı ve özellikle aşırı etkinlikler
sırasında, oksijenlenmiş kanı, yeterince alamaz ve buna
bağlı olarak göğüs ağrısı (angina) ve hatta kalp krizi
oluşabilir.
30
Kalp Kateterizasyonu, Koroner Anjiyografi, Balonla Anjiyoplasti ve Stent
Uygulamaları Nedir ve Nasıl Yapılır?
3. KORONER KALP HASTALIĞI, ANGİNA VE KALP
KRİZİ
Zaman içersinde, koroner arterlerin duvarlarında, plak
adı verilen yağ birikintileri oluşup büyümeye başlar.
Bu plakların, başlangıçta, koroner arterlerin iç yüzünü
döşeyen tabakada yağlı maddelerin (örneğin kolesterol
gibi) ve diğer materyallerin birikmesiyle oluştuğuna
inanılır. Sigara, yüksek kan basıncı (hipertansiyon),
şeker hastalığı (diyabet), kandaki kolesterol düzeyinin
yüksek oluşu, egzersiz yapmama (yani hareketsizlik) ve
şişmanlık (obezite) bu plakların oluşma riskini, dolayısıyla
koroner damarın daralıp tıkanması tehlikesini artıran
faktörlerdir.
Plaklar oluştuğunda iki sorun ortaya çıkabilir. Plaklar
büyüdükçe koroner arterin içinden kanın geçişini
güçleştirir ve kalp kasına ulaşan kan miktarının
azalmasına yol açarlar. Genellikle, koroner arterlerin
çapının %70’inden daha çoğunu kapatacak ölçüde
büyüyen plaklar kalp kasına yönelik kan akımını
sınırlayan ve bu nedenle ciddiye alınması gerekenlerdir.
Kalp kasına yeterince kan gelemediğinde kansız
kaldığından (iskemi) söz edilir. Bu durumdaki kalp kası
adeta “oksijene hasret çeker!” Bu durum yabancı
dillerde angina adı verilen bir göğüs ağrısına yol açar
(yani, angina, herhangi bir nedene bağlı göğüs ağrısını
değil, kalp kasının kansız kalmasına bağlı olarak
oluşan göğüs ağrısını ifade eder). Bazı kişiler egzersiz
yaptıklarında (yani koşmak, hızlı yürümek ya da
merdiven çıkmak gibi kasların kullanımını gerektiren bir
etkinlik yaptıklarında) angina hissederler. Çünkü kalp,
fiziksel aktivite sırasında daha çok oksijene gerek duyar,
31
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
oysa koroner arterlerdeki darlıklar oksijenden yana
zengin olan temiz kanın kalp kasına yeterli miktarda
ulaşmasını engeller.
İkinci bir önemli sorun ise bu plaklardan birisinin
“yırtılması”dır. Bir plak yırtıldığında, yırtık plağın
tepesinde bir kan pıhtısı oluşabilir. Eğer böyle bir pıhtı,
koroner arterden kan akışını, kısa bir zaman için bile
sınırlar veya önlerse, bu kez göğüs ağrısı egzersiz
olmaksızın istirahat anında ortaya çıkar. Buna tıp dilinde
Akut Koroner Sendrom (AKS) adı verilir. Eğer, bu kan
pıhtısının koroner arterde yol açtığı “tam tıkanma”
yaklaşık 30 dakikayı geçerse kalp kası bu kadar uzun
süren bir kansızlığa (oksijensizliğe) dayanamaz ve kalıcı
bir hasar ortaya çıkabilir. İşte bu hasar, doktorların
miyokart infarktüsü (veya kalp krizi) dedikleri
durumdur.
Sol karıncık tüm bedene yeterince kan pompalamaktan
sorumlu olduğu için, sağ karıncığa göre daha güçlü
olmak zorundadır ve bu yüzden daha kalın bir kas
tabakasına sahiptir. Bu nedenle de kan (dolayısıyla
oksijen) gereksinimi daha fazla olup, koroner arterlerdeki
engellemelerden kaynaklanan hasara daha duyarlıdır.
Bu yüzden, doktorunuz, geçirdiğiniz kalp krizi nedeniyle
ortaya çıkan bir kalp hasarından söz ediyorsa,
genellikle sol karıncığınızın ne kadar hasara uğradığını
anlatmaktadır.
4. KALP YETERSİZLİĞİ, KANI GERİYE KAÇIRAN
YA DA DARALMIŞ KALP KAPAKLARI
Bazı hastalar zayıf düşmüş bir kalp kası nedeniyle
ortaya çıkan nefes darlığından yakındıkları için kalp
kateterizasyonuna alınırlar [ki bu hastalığa “vücutta
32
Şeker Hastalığı (Diyabet),
Kalp Hastalığı ve
İnme (Felç)
Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç)
GİRİŞ
Şeker hastalığı, kalp/damar hastalıkları ve inme en
önemli halk sağlığı sorunlarındandır. Dünyamızda en sık
karşılaştığımız ölüm nedeni kalp ve damar hastalıklarıdır.
Şeker hastalığı önemli organ hasarlanmalarına (göz,
sinir, böbrek, ayak, kalp gibi) yol açmaktadır. Bu
organ hasarlanmalarının da en önemli nedeni damar
hasarlanmalarıdır. Ne yazık ki, yaşlanan dünyamızda
özellikle gençlerde giderek yaygınlaşan kötü beslenme
alışkanlıkları, yaşam stresinin artması, gelişen teknoloji ve
yükselen hayat standartları ile fizik aktivitenin azalması,
şişmanlık ile birlikte, şeker hastalığının hızla artmasına
yol açmıştır. Daha yeni şeker hastalığı tanısı almış 100
kişinin 15’inde çekilen kalp elektrokardiyografisinde
bozukluk saptanmaktadır. Şeker hastalığının süresi
uzadıkça kalp ve damar hastalığının gelişim riski de
artmaktadır. Türkiye’de her 100 kişiden yaklaşık 10’u
şeker hastasıdır. Bir o kadar da gizli şeker hastası vardır.
Türkiye genelinde erişkinlerde her 100 kişinin yaklaşık
olarak 7’sinde kalp hastalığı saptanmıştır.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nde, yalnızca 2005
yılında, 20 yaş ve üzerindeki erişkinlerin 1.5 milyonunda
yeni şeker hastalığının ortaya çıktığı belirlenmiştir. Daha
da kötüsü, insanların sağlıklı yaşamın gereklerine ve bu
kapsamda, risk faktörlerine dikkat etmemeleri nedeniyle
şeker hastalığının giderek daha hızlı biçimde yayıldığı
görülmektedir. ABD’nde her 3 erişkin kişiden birisinde
kalp ve damar hastalığının var olduğu saptanmıştır.
Seksen küsur milyon ABD vatandaşının en az bir çeşit
kalp/damar hastalığına tutulmuş olduğu, bunların
49
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
yarısına yakın bir bölümünün 60 yaş ve üzerinde olduğu
belirlenmiştir. Yine ABD’nde yılda 780.000 kişi (yeni
veya yeniden) inme geçirmektedir. Bu, yaklaşık olarak
her 40 saniyede bir kişinin felç olması demektir. Tüm bu
gerçekler, adı geçen hastalıkların, gerek bireysel olarak
bu hastalara, gerekse bu insanların yaşadıkları toplum
ve ülkelere ciddi maddi ve manevi yükler bindirdiğini
göstermektedir. Bu nedenle, söz konusu hastalıkların
tanı ve tedavisi bireysel ve toplumsal açıdan büyük önem
taşımaktadır.
50
Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç)
1. ŞEKER HASTALARI, KALP VE DAMAR
HASTALIKLARI AÇISINDAN YÜKSEK BİR RİSK
ALTINDA MIDIR?
Evet! Şeker hastalığı olanlar, koroner kalp hastalığı
(örneğin kalp krizi), inme (felç) ve çevresel damar hastalığı
gibi kalp ve damar hastalıkları açısından yüksek bir
risk altındadır. Gerçekte, şeker hastalarının 2/3–3/4
‘ü yaşamını kalp ve damar hastalıkları nedeniyle yitirir.
Koroner yoğun bakım ünitelerine yatan her 100 hastanın
66’sında kan şeker yüksekliği saptanmıştır. Bu kitapta,
size, şeker hastalığınızla nasıl başa çıkacağınızı, inme ve
koroner kalp hastalığının risk faktörlerini nasıl kontrol
altına alacağınızı anlatacağız.
2. ŞEKER HASTALIĞI NE KADAR TEHLİKELİDİR?
Şeker hastalığı hem sakatlığa hem de ölümlere yol
açabilen gerçekten çok tehlikeli ve ömür boyu süren bir
hastalıktır. Bu nedenle, şeker hastalarının, herhangi bir
yakınmaları olmasa bile bir diyabet merkezinde, düzenli
aralıklarla kontrol ve tedavilerini yaptırmaları gerekir.
Tedavi edilmeyen şeker hastalığı birçok ciddi tıbbi
sorunlara yol açabilir. Bunların başlıcaları; koroner kalp
hastalığı (ki kalp krizini de kapsar), inme, körlük, böbrek
hastalığı, sinir iltihabı (polinevrit), gangrene yol açtığı için
kol ve özellikle bacakların kesilmesine yol açan çevresel
damar hastalığıdır. Yalnızca aşağıdaki gerçekler bile
şeker hastalığının ne kadar önemli ve ciddiye alınması
gereken bir hastalık olduğunu anlatmaya yeter;
• Amerika Birleşik Devletlerinde, şeker hastalığı, her
yıl 200.000’den fazla kişinin doğrudan veya dolaylı
olarak ölümüne neden olmaktadır.
51
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
• Şeker hastalığı, kan şekeri düzeyleri kontrol altında
olduğunda bile, bir kalp krizine veya kalp hastalığına
bağlı ani ölüme yol açabilen koroner kalp hastalığı
riskinizi yükseltir. Keza, inme ve çevresel atardamar
(arter) hastalığı (kol ve bacakların atardamarlarının
hastalığı) riskinizi de arttırır.
• Şeker hastalarının kalp hastalığına bağlı ölüm
oranı, şeker hastalığı olmayanlarınkinden 2–4 kat
yüksektir, yani şeker hastalığı taşımayanlara göre
kalp hastalığına bağlı ölüm olasılıkları 2–4 kez
artmıştır. Üstelik, şeker hastalarında kalp hastalığı
daha da ağır seyretme eğilimindedir. Şeker hastalığı
olanlarda inme riski de 2–4 kez artmıştır. Kalp
yetersizliği ve diğer komplikasyonların gelişme riski
de daha yüksektir. Tedavi sayesinde kan şekeriniz
yükselmese bile, şeker hastasında ani kan şekeri
düşüşleri kalp krizini davet edebilir.
• Amerika Birleşik Devletlerinde yaklaşık 20 milyon
şeker hastası vardır. Bunların, kabaca, üçte biri
hastalığının farkında değildir. Yaklaşık 15 milyon
kişide “pre-diyabet” (aşikar şeker hastalığına öncelik
eden durum) vardır. Bu durum, şeker hastalığının
ortaya çıkma riskini ciddi bir biçimde yükseltirken,
kalp hastalığı riskini de %50 arttırır.
• Şeker hastalığı dünya ölçeğinde de ciddi bir sağkalım
sorunudur. Dünyada 2000 yılındaki şeker hastası
sayısı 171 milyon olarak belirlenmiş iken 2030 yılında
366 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir.
• Şeker hastalığı, bedenimizdeki sinirleri (buradaki
“sinir” sözcüğü ruhsal anlamdaki sinir ve sinirlilikle
ilgili olmayıp, merkezi sinir sistemimizden çıkan
uyarıları çevreye, çevreden gelen uyarıları ise merkezi
52
Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç)
sinir sistemine taşıyan sinirler anlamındadır) de
tahrip ederek, ağrıyı hissetmememize neden olup,
ağrısız kalp krizlerine yol açabilir ve böylece kalp
krizinin tanınmasını güçleştirebilir. Kalp krizleri,
şeker hastalarında, şeker hastalığı olmayanlara göre
daha ölümcül seyretme eğilimindedir.
• Şeker hastalığı “iyi kolesterol” de denilen HDL
kolesterolü düşürür ve trigliserit adı verilen yağların
yükselmesine neden olur. Şeker hastalarının halk
arasında “kötü kolesterol” olarak adlandırılan
LDL kolesterol düzeyleri de normalden yüksek olma
eğilimindedir. LDL kolesterol, damar duvarında
birikerek “damar sertliği” (ateroskleroz) adı verilen
hastalığa yol açan yağ türüdür. Tüm bunlar, kalp
hastalığı ve inme riskini arttırır (Şekil-1).
• Şeker hastalarının yaklaşık %90’ı aşırı kilolu veya
şişmandır ve bunların çoğu fiziksel olarak aktif
değildir.
• Şeker hastalarının yaklaşık %60-65’inde yüksek
tansiyon (hipertansiyon) vardır.
Şekil-1.
53
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
Tüm bu faktörlerin birlikteliği, kalp hastalığı ve inme
riskini daha da yükseltir. Eğer şeker hastalığınız varsa
bu faktörlere dikkat etmeniz ve onları kontrol altına
almak amacıyla eyleme geçmeniz çok büyük önem taşır.
Keza, kalp krizi ve inmenin uyarıcı belirtilerini ve onlarla
karşılaştığınızda ne yapmanız gerektiğini bilmeniz
de yaşamsal önem taşır. Bu bilgiler kitabımızın son
sayfasında listelenmiştir.
Yediğimiz
besinlerin
çoğu,
bedenimizin,
enerji
kaynağı olarak kullanması için, glukoz yani şeker’e
dönüşmektedir. Midemizin yakınında yer alan bir organ
olan pankreas, şekerin hücrelerimize girişini ve onun
enerji kaynağı olarak kullanılmasını kolaylaştırmak için
insülin adı verilen bir hormon yapar (Şekil-2).
Şekil-2.
Şeker hastalığına tutulan bir kişinin, ya bedeni yeterince
insülin yapamamakta, ya bedeninde yapılan kendi
insülinini kullanamamakta veya ne insülin yapabilmekte
ne de kullanabilmektedir. Bu nedenle, şeker hastalarının
kanındaki şeker düzeyi (hücrelerin içine alınıp
54
Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç)
yakılamadığı için) yükselmektedir. Kontrolsüz enerji
kaynaklarının çevreye verdiği zarar gibi, artan kan şekeri
de organlarda hasarlanmaya yol açmaktadır.
Şeker (diyabet) hastalığı, “açlık kan şekerinin bir desilitre
(yani 100 santimetreküp) kanda 126 mg veya daha üzerine
çıkması (126 ≥mg/dL)” olarak tanımlanır. “Prediyabet”
(şeker hastalığına öncelik eden durum) ise, kandaki
şeker düzeyinin normalden yüksek olduğu, fakat henüz
şeker hastalığı olarak kabul edilecek düzeyin (126 mg)
altında bulunduğu bir durumdur. Prediyabetli kişilerde
tip 2 (erişkin tipi) şeker hastalığı, kalp hastalığı ve inme
gelişme riski artmış olup, aşağıdaki durumlardan birine
sahiptirler;
• Bozulmuş açlık kan şekeri: Açlık kan
şekerinin 100 ile 125 mg/dL arasında
bulunması.
• Bozulmuş şeker (glukoz) toleransı:
“Şeker yükleme testi = Oral glukoz
tolerans testi”nden 2 saat sonra kan
şekerinin 140–199 mg/dL arasında
bulunması.
Amerikan Diyabet Derneği, erişkinlerin, özellikle de
aşırı kilolu olanların 45 yaşında açlık kan şekerlerine
baktırmalarını önerir. Eğer sonuç normal çıkarsa bu
testi 3 yılda bir yaptırmak uygundur. Eğer, sonuçlarınız
normalden yüksek, fakat henüz şeker hastası değilseniz
(yani prediyabet’li iseniz) doktorunuzla görüşüp, sizde
şeker, kalp ve damar hastalıklarının gelişme riski ve
bunları önlemek için neler yapabileceğinize ilişkin
bilgileri edinin.
55
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
Şeker hastalığının en sık rastlanan biçimi, tip 2 olarak
bilinen ve erişkinlerde görülen formudur. En sık
olarak orta yaştaki erişkinlerde görülürse de, gelişme
çağındakiler (15-20 yaş arası) ve genç erişkinlerde de
korkutucu biçimde artmaktadır. Tip 2 diyabet, beden
yeterince insülin yapamadığında veya yaptığı
insülini etkin biçimde kullanamadığında
(insülin direnci) ortaya çıkar.
Tip 1 (genç tipi) diyabet ise çoğunlukla
çocuklarda ve genç erişkinlerde görülür. Bu tip şeker hastalığında,
pankreas’ın hiç insülin yapamaması veya çok az insülin yapabilmesi söz konusudur. Bu nedenle,
tip 1 diyabeti olan hastaların, her gün
insülin injeksiyonlarını yapmaksızın yaşamlarını sürdürmeleri olanaksızdır.
3. İNSÜLİN DİRENCİ, ŞEKER HASTALIĞI VE
KALP/DAMAR HASTALIĞI ARASINDA NASIL BİR
İLİŞKİ VARDIR?
Prediyabet ve onu izleyerek ortaya çıkan tip 2 diyabet
genellikle insülin direncinden kaynaklanır. İnsülin
direnci veya diyabet diğer kalp/damar hastalığı risk
faktörleri (şişmanlık, yüksek tansiyon ve yüksek trigliserit
düzeyleri) ile birlikte ortaya çıktıklarında kalp hastalığı
ve inme riski daha da artar.
İnsülin direnci, diyabet’in tanınabilir hale gelmesinden
bile daha önce, ateroskleroz (yani yağlı birikintiler
nedeniyle atardamarların sertleşip daralması) ve kan
damarı hastalığına eşlik eder. İnsülin direnci ve diyabetten
korunma ve tedavi bu nedenle çok önem taşır.
56
Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç)
4. KALP HASTALIĞI VE İNME RİSKİMİ NASIL
AZALTABİLİRİM?
Eğer şeker hastası iseniz, kalp/damar hastalığına ilişkin
risk faktörlerinizi bilmeniz ve kontrol altında tutmanız
sizin için çok önemlidir. Böyle yapmanız, günün birinde,
bir kalp krizi veya inme olayı ile karşı karşıya kalma
riskinizi azaltmaya yarayacaktır.
Koroner kalp hastalığı ve inmeden korunmada, yaşam
alışkanlıklarının değiştirilmesi “anahtar” niteliğindedir.
Risk faktörlerinin yalnızca yaşam biçiminizi değiştirmekle
kontrol altına alınamadığı durumlarda (ki özellikle,
kalıtsal ve/veya yaşlanma ile ilgili olduklarında böyledir)
ayrıca ilaç almanız da gerekebilir. Yapmanız gerekenler
şunlardır;
• Sigarayı bırakın: Sigara ve diğer tütün ürünlerinin
(puro, pipo, nargile vb.) içilmesi kalp krizi ve inme
riskini arttırır. Ayrıca kanser, akciğer hastalığı vb.’nin
riskini de yükseltir. Sigara içiyorsanız bırakın. Bu
işi kendi başınıza halledemiyorsanız tıbbi yardım
isteyin. Sigara içilen ortamlardan uzak durun.
• Yüksek kan basıncınızı (hipertansiyonunuzu) kontrol altına alın: Şeker hastaları için 120/80 milimetreciva (mmHg)’nın
altındaki kan basıncı değerleri normal
olarak kabul edilir. Eğer şeker hastasıysanız ve kan basıncınız 130/80 mmHg
veya daha yüksek ise doktorunuz, olasılıkla, onu düşürmek için ilaç yazacaktır.
Keza, aynı zamanda, fiziksel olarak daha
aktif olmalısınız, aşırı kilolarınız varsa
kilo vermelisiniz ve besinlerle aldığınız tuz
57
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
(sodyum) miktarını kısıtlamalısınız (Bu önlem, özellikle, tuza duyarlı1 hastalarda çok önemlidir). Kan
basıncınızı mümkünse her gün evde güvenilir ve uygun bir kan basıncı ölçüm aygıtı ile takip etmelisiniz.
• Kan kolesterol düzeyinizi kontrol altına alın: Şeker
hastaları, kendi LDL (“kötü”) kolesterol, HDL (“iyi”)
kolesterol ve trigliserit düzeylerini bilmelidir. LDL
kolesterolün 100 mg/dL (hatta çok yüksek risklilerde
70-80 mg/dL), trigliseritlerin 150 mg/dL’yi geçmesi,
HDL kolesterolün ise 40 mg/dL’nin altına düşmesi
kalp/damar hastalığına tutulma riskinizi arttırır.
Kan kolesterolünüzün sağlıklı sınırlar içerisinde
kalmasını sağlamak için doymuş yağlar, trans yağlar
ve kolesterolden fakir bir diyet kullanmalısınız.
(Trans yağlar, sıvı bitkisel yağların hidrojenlenerek katılaştırılıp
margarin haline getirilmesi sırasında oluşurlar. Genellikle,
ticari olarak üretilen besinlerin
kızartılması veya fırınlanması
sırasında, “fast-food” zinciri kapsamına girenler başta olmak üzere birçok restoranlardaki pişirme işlemi sırasında kullanılır ve kan koles1
Tuza duyarlılık: Gerek normal kan basıncına gerekse yüksek kan
basıncına (hipertansiyona) sahip kişiler arasında, besinlerle alınan sodyuma
(tuza) karşı duyarlılığın farklı olduğu belirlenmiştir. Dolayısıyla, tuza karşı
daha duyarlı olanlarda diyetteki tuzu kısıtlanması ile daha büyük bir kan
basıncı düşüşü elde edilir. bu kişilerde geceleri kan basıncı düşüşü de daha
az olmakta ve diğerlerine göre organ hasarı ve ölüm riski artmaktadır. Bu
nedenle, özellikle bu kişilerde tuz kısıtlamasının önemi büyüktür. Bunula
birlikte, ılımlı bir tuz kısıtlaması kan basıncı yüksek olan tüm hastalara
yararlıdır. Siyah ırk ve yaşlılar tuza genellikle daha duyarlıdır. Sodyumun
kan basıncını yükseltici etki göstermesine karşılık, kalsiyum ve potasyum
kan basıncı üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir.
58
Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç)
terolünü yükseltici bir etkiye sahiptir. Bu konularda
ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler için “Kan Yağları ve
Kalbimiz” başlığını taşıyan kitabımızı öneririz).
• Kan şekerinizi kontrol altına alın: Kalp krizi ve
inme riskinizi azaltmak için kan şekerinizi kontrol
altına almanız çok önemlidir. Eğer “prediyabet”li iseniz, şimdiden şeker hastalığını önlemek ya da hiç olmazsa ortaya çıkışını geciktirmek için önlemlerinizi
alın. Böyle yapmakla kalp/damar hastalığının ortaya
çıkma riskini de azaltmış olursunuz.
• Fiziksel olarak aktif olun: Düzenli fiziksel etkinlik
insülin direncinin azalmasına yardım eder. Bu ise,
bedeninizin, kendi insülinini daha etkin biçimde
kullanabileceği anlamına gelir. Fiziksel aktivite, aynı
zamanda, şeker hastalığının ortaya çıkışını önler
veya geciktirir, kan basıncının düşmesine yardımcı
olur, kilo kontrolunu kolaylaştırır ve, kalp krizi ve
inme riskinizi azaltır. Doktorunuza hangi fiziksel
aktivitelerin sizin için en iyisi olduğunu sorun.
Haftanın her (veya çoğu) gününde, ılımlı bir hızda, en
az 30 dakika süre ile fiziksel etkinlikte bulunun (En
kolay ve zararsız etkinlik türü yürüyüştür). Ancak,
çok yavaş tempolu bir yürüyüşün (örneğin İzmir’in
Kemaraltı’sında vitrin seyrederek yapılan bir gezinti!)
sağlık açısından ciddi bir yararı yoktur. Yürüyüşün
tempolu olması ve nabız sayınızı (bir başka deyişle
kalp hızınızı) yeterince artırması gerekir. Bunun için
genellikle kullanılan formül şudur: 220 rakamından
yaşınızı çıkarınca, elde ettiğiniz değerin %60’ı fiziksel
etkinlik sırasında ulaşmanız gereken nabız hızınız,
%70’i ise aşmamanız gereken nabız hızınızdır.
59
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
Örneğin yaşınız 50 olsun; (220-50) x %60 = 102
ulaşmanız gereken nabız hızınız (bir dakikadaki
nabız atışınız veya kalp atış sayınız), (220-50) x %70 =
119 ise, aşılmaması gereken nabız hızınızdır. Yani 50
yaşındaki bir kişinin tempolu bir yürüyüş esnasında
dakikalık nabız sayısı en az 102, en çok 119 olmalıdır.
Bunun altı yararsız,üstü ise tehlikelidir. Elli yaş için
bu aralık “güvenli aralık”tır
(Not: Kalp ritmi normal olanlarda
kalp atış sayısı ile nabız sayısı
aynıdır. Ancak, atriyal fibrilasyon
gibi bazı kalp ritm bozukluklarında
kalp atış sayısı ile nabız sayısı
farklıdır!)
• Eğer kilo fazlanız varsa kilo verin: Aşırı kiloya sahip
olmak şeker ve kalp hastalığına tutulma riskinizi
yükseltir. Şişmanlık kalbinizi yük altında bırakır
(kalbimiz, bedenimizin her bir gramını beslemek
zorundadır. Gereksiz yere artan kilolar kalbimizin
iş yükünü artırarak onun zorlanmasına neden
olur). Öte yandan, şişmanlık, HDL
(“iyi”) kolesterolün azalmasına,
LDL (“kötü”) kolesterol ile
trigliserit’lerin
artmasına
katkıda bulunur.
• Eğer aşırı kilolu iseniz, 5-10
kilogram bile vermeniz kalp
hastalığı riskinizin azalmasına
yardım edebilir. Kilo kaybı, insülin
60
Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç)
direncinin, beden yağlarının ve kan basıncının
azalmasına yarar. Yağdan zengin besinleri daha
az yemeniz, aldığınız kaloriyi azaltmanız ve fiziksel
etkinliğinizi artırmanız fazla kilolarınızı vermenize ve
sağlıklı bir kiloda kalmanıza yardımcı olacaktır.
5. DİĞER İNME (FELÇ) RİSK FAKTÖRLERİ
HANGİLERİDİR?
Eğer şeker hastası iseniz, daha önce listesini verdiğimiz
risk faktörlerini kontrol altına almanız gerekir, çünkü
bunlar kalp hastalığı ve inme riskinizi yükseltir. Ancak,
bunların dışında, inme ile ilgili diğer risk faktörleri (inme
risk faktörleri)’ni araştırmanız gerekir;
• Daha önce kalp krizi veya inme geçirmiş olmak:
Eğer daha önce bir kalp krizi veya inme geçirdiyseniz
ikinci bir kalp krizi veya inme geçirme riskiniz
diğerlerine göre daha yüksektir. Böyle hastaların yeni
bir kalp krizi veya inmeye karşı risklerini azaltmak
için, doktor gözetimi altında aspirin kullanmaları
önerilmektedir. Bu konuyu doktorunuzla konuşmanızı öneririz.
• Karotid (şahdamarı) veya
diğer
atardamarların
hastalığı: Karotid arterleri, halkımızın şahdamarı adıyla bildiği ve
boynumuzun iki yanında, sağlı sollu yer
alan, beyne kan taşıyan atardamarlardır.
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
Bu damarların içinde oluşan yağ birikintileri (plaklar)
inme riskini arttırır. Bu plakların yerlerinden çıkarılması
için “karotid endarterektomisi” adı verilen bir ameliyat
uygulanabilir. Çevresel atardamar (arter) hastalığı,
bacak ve kol kaslarına kan taşıyan atardamarların
daralmasıyla karakterlidir. Şeker hastalarında çevresel
arter hastalığının oluşma riski daha yüksektir. Öte
yandan, çevresel damar hastalığı olanlarda karotid arter
hastalığı riski yüksektir ki bu, onların inme tehlikesini
arttırır.
• Atriyal fibrilasyon: Kalbin en sık rastlanan ritim
bozukluklarından olan atriyal fibrilasyonda, kalbin
kulakçıkları, etkin bir biçimde kasılmak yerine
yalnızca titreşirler (Kalbin, ikisi üstte, ikisi altta olmak
üzere, dört boşluğu vardır. Bunlardan, üsttekilere sağ
ve sol kulakçık, alttakilere ise sağ ve sol karıncık adı
verilir). Atriyal fibrilasyonlu hastalarda, kulakçıkların
etkin bir biçimde kasılamayışları, içlerindeki kanın
göllenmesine ve akış hızının azalmasına yol açarak,
pıhtılaşmasını kolaylaştırır. Sonuçta, bir kan pıhtısı
oluşup kulakçıktan koparak ayrılırsa, kan dolaşımına
karışarak
bedenin
değişik
bölgelerine gidebileceği gibi, beyin
atardamarlarından birine de gidip
onu tıkayarak, inme’ye yol açabilir
(Şekil-3).
(Bu konuda daha ayrıntılı bilgi edinmek
isteyenlere “Atriyal Fibrilasyonlu
Yaşam” adlı kitabımızı okumalarını
öneririz).
62
Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç)
Şekil-3.
• Diğer kalp hastalıkları: Koroner kalp hastalığı veya
kalp yetersizliği olan hastalarda inme riski daha
yüksektir. Kalp boşluklarının aşırı genişlemesiyle
karakterli olan “Dilate Kardiyomiyopati” adlı
kalp hastalığında, kalbin kapak hastalıklarında ve
doğumsal kalp hastalıklarının bazı tiplerinde de inme
riski yüksektir.
• Geçici iskemik ataklar: Bunlar yalnızca kısa bir
zaman için ortaya çıkan “geçici inme’ler”dir.
Yaklaşmakta olan bir inme tehlikesinin önemli bir
işaretidir. Göz ardı edilmeleri veya önemsenmemeleri
büyük bir yanlıştır. Böyle bir durumla karşılaşırsanız
hemen tıbbi yardım istemeniz gerekir. Bu kitabın
sonunda anlatılan “İnme’nin uyarıcı belirtileri”
geçici iskemik atak için de geçerlidir.
63
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
• Belli bazı kan hastalıkları: Kandaki alyuvarların
(eritrositler’in) artması da, benzer biçimde, kanın
pıhtılaşma eğilimini arttırarak inme riskini yükseltir.
Doktorlar bu sorunu, hastadan kan alarak veya ona,
kan inceltici ilaçlar vererek çözmeye çalışabilir. Keza,
“orak hücreli kansızlık” adı verilen ve esas olarak
Afrika kökenli Amerikalılarda görülen (ama bizim
ülkemizde de var olan) kalıtsal bir kan hastalığında da,
“oraklaşan” alyuvarlar, kan damarlarının duvarlarına
yapışarak beyine kan taşıyan atardamarları tıkayıp
inmeye neden olabilir. (Orak şeklindeki bu hücrelerin
doku ve organlara oksijen taşıma yetenekleri de
normal alyuvarlara göre daha azdır) (Şekil-4).
Şekil-4.
6. BAŞKA HANGİ ÖNLEMLERLE RİSKİMİ
AZALTABİLİRİM?
Kalp hastalığı ve inmenin oluşmasına katkıda bulunan
başka etmenler de vardır. Yukarıda anlatılanlara ek
olarak yapabileceğiniz başka bazı şeyler şunlardır;
• Stresle başa çıkmanın sağlıklı yollarını keşfedin:
Uzun süren aşırı stres ve buna karşı gelişen sağlıksız
yanıtlar, bazı kişilerde sağlık sorunlarına yol açabilir.
Örneğin, stres altındaki bir kişi aşırı yiyebilir, sigara
64
Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç)
içmeye başlayabilir veya içtiği sigaranın miktarını
arttırabilir. Stresle başa çıkabilmenin sağlıklı bir yolu
fiziksel aktivitenin arttırılmasıdır.
• Aşırı alkol kullanmaktan kaçının: Aşırı alkol
tüketimi kan basıncını yükseltir, kalp yetersizliğine yol
açabilir ve inme’ye neden olabilir. Zaten içmiyorsanız,
başlamamanız en doğrusudur. İçiyorsanız, aşırılıktan
kaçının, ılımlı ölçülerde için (Az ileride, bu konuda
daha ayrıntılı bilgi verilecektir).
İlle içecekseniz, yalnızca, açlık kan şekeriniz ve
kan yağlarınız kontrol altında olduğunda için.
Eğer hamile iseniz asla içmeyin. Kesinlikle, “Ben
bir şeker hastasıyım” yazısını taşıyan bir kimlik
kartını üzerinizde taşıdığınızdan emin olun ve
alkollü içki aldıktan en az birkaç saat sonrasına
dek otomobil kullanmayın. Unutmayın, alkol
kan şekerinizde aşırı düşmelere yol açabilir.
Buna karşı önleminizi almayı unutmayın. İnsülin
kullanıyor iseniz, dozunu azaltın ve kesinlikle
açken alkol almayın.
• Yasadışı ilaçlar kullanmayın: Damardan kullanılan
ve alışkanlık yapan uyuşturucular büyük bir
infeksiyon (özellikle, kalbin iç yüzünü döşeyen
tabakanın iltihabı ile karakterli olan endokardit) ve
inme riski taşır. Kokain kullanımının inme ve kalp
krizlerine yol açtığı saptanmıştır.
7. ŞEKERİMİ NASIL KONTROL ALTINA ALABİLİRİM?
Doktorunuz, hemşireniz ve diyet uzmanınızla görüşerek,
nasıl daha sağlıklı beslenebileceğinizi, kilonuzu nasıl
kontrol altına alabileceğinizi ve fiziksel açıdan nasıl daha
65
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
aktif olabileceğinizi öğrenebilirsiniz. Bu arada, şeker
hastalığınızı kontrol altında tutabilmek için bazı ilaçlara
da ihtiyacınız olabilecektir.
Şeker hastalarının, düzenli olarak sağlık kontrollerini
yaptırmaları,
hastalıkları
ve
tedavilerine
ilişkin
olarak eğitilmeleri büyük önem taşır. Bu nedenle,
kendi hastalıklarıyla başa çıkabilmek ve kalp/damar
hastalığının diğer risk faktörlerini de kontrol altına
alabilmek için bu tür eğitim olanaklarını kaçırmamaları
gerekir.
66
Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç)
8. SAĞLIKLI BESLENME KONUSUNDA BİLMEM
GEREKENLER NELERDİR?
Sağlıklı beslenme alışkanlığı, kalp krizi ve inme ile ilgili
üç risk faktörünü azaltmaya yardımcı olabilir; yüksek
kan kolesterolü, yüksek kan basıncı (hipertansiyon)
ve aşırı kilo (şişmanlık). Sağlıklı beslenmenin temel
özellikleri aşağıda belirtilmiştir. Okuduğunuz zaman,
böyle bir diyete girmenin, düşündüğünüz kadar zor bir
iş olmadığını siz de kabul edeceksiniz!
• Çeşitli, koyu renkli sebze ve meyvelerden günde en
az 5 “ölçü”2 yiyin. (Buradaki “ölçü”nün ne anlama
geldiğine ilişkin bilgiler için “Kan Yağları ve
Kalbimiz” adlı kitabımızı okumanızı öneririz).
• Çeşitli tahıl ürünlerinden tercihan kabuğundan ayrılmamış, kepekli günde en az 6 “ölçü”3 yiyin (Buradaki
“ölçü”nün ne anlama geldiğine
ilişkin bilgiler için “Kan Yağları
ve Kalbimiz” adlı kitabımızı okumanızı öneririz).
2
Örneğin; 5 tane “cherry” domates veya 5 tane kereviz sapı veya orta büyüklükte 1 havuç, “1 ölçü sebze”ye eşdeğerdir. Öte yandan, orta büyüklükte
1 elma veya 15 tane iri üzüm veya yarım muz ise “1 ölçü meyve”ye eşdeğerdir.
3
1 ölçü tahıla (veya hububat) örnek olarak 1 “cup” dolusu kabuğundan
ayrılmamış tahıl verilmektedir. Ancak, burada geçen İngilizce “cup”
sözcüğünün ifade ettiği miktar (ki kabaca bir neskafe bardağı dolusu
denebilir) üzerinde uluslararası kabul edilmiş standart değer yoktur ve 200
ile 284 mililitre arasında değişebilmektedir.
67
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
• Haftada en az iki kez özellikle
uskumru, tatlı su alabalığı, ringa,
sardalya, ton balığı ve somon gibi yağlı
balıklardan en az 100-200 gram yiyin.
Bunlar özellikle omega-3 açısından
zengin balıklardır.
• Yağsız ve düşük yağlı süt ürünlerini,
baklagilleri, tavuk türünden kümes
hayvanlarını (derisi dışında) ve yağsız
etleri yeğleyin.
• Bir çorba kaşığında en fazla 2 gram
doymuş yağ içeren yağları (özellikle bitkisel kökenli olanları) yeğleyin.
Örneğin, zeytinyağı, ayçiçeği yağı,
soya fasulyesi yağı, yalancı safran
(aspur, “saf flower”) yağı, kanola yağı,
sıvı ve çok yumuşak (cıvık) margarinler gibi.
• Tarçın, elma sirkesi, nar suyu, enginar, keten tohumu ile ilgili, kan yağlarına, kan şekerine, tansiyona ve
kilo vermeye yararlı olduğunu gösteren çalışmalar yanında etkisizliğini de saptayan çalışmalar vardır. Bu
çalışmalar küçük hasta gruplarında
yapıldığından henüz önerilmeleri için
yeterli bilimsel veri yoktur.
• İdeal kilonuzu koruyabilmek için, her gün yediğiniz
besinlerle aldığınız toplam kalorinin dengeli olmasına
Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç)
dikkat edin. Haftanın her günü veya çoğu gününde,
en azından, 30 dakika yürüyün veya başka fiziksel
etkinliklerde bulunun.
• Kilo vermek için, her gün, yediklerinizle aldığınız kaloriden daha fazlasını, fiziksel etkinlikleriniz ile harcayın.
• Tatlılar, şekerlemeler, meşrubat gibi, bol şeker
içeren, kaloriden zengin veya besleyici yanı zayıf olan
besinlerin tüketimini kısıtlayın.
• Doymuş yağ, trans yağ ve/veya kolesterolden
zengin besin tüketiminizi sınırlayın. Örneğin, yağı
alınmamış (tam) süt ürünleri, yağlı kırmızı etler
(kuzu, koyun, domuz vb.), tropikal bitki yağları
(palmiye yağı, Hindistan cevizi yağı gibi) ve kısmen
hidrojenlenmiş (yani doyurularak margarin haline
getirilmiş) bitkisel yağlar gibi. Yumurta sarısı
da kolesterolden zengindir. 1 yumurta, tüm
gün boyunca almamız gereken maksimum
düzeyde kolesterol miktarını içerir.
Doymuş yağ, trans yağ ve kolesterolden
zengin besinler yerine, yukarıdaki ilk 5
maddede sayılan besinleri seçin.
• Günde 6 gramdan az tuz (NaCl=sodyum
klorür) yiyin. Bu, yaklaşık olarak, bir
çay kaşığı tuza eşdeğerdir. Böylece,
günlük sodyum (Na) alımınız 2.300
mg’ın altında kalmış olur. Günlük
olarak hiç tuz tüketmesek bile, normal
bir sağlıklı beslenme ile bedenimizde
tuz eksikliğinin oluşması olanaksızdır.
Tuz tüketimi doğumdan sonra edinilen
69
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
ve öğretilen kötü bir alışkanlıktır. Ne yazık ki, bu
durum yurdumuzda önemli bir sorundur. Çalışmalar
Türk halkının, dünyada en çok tuz tükettiği söylenen
Çin’den bile 3 kat daha fazla tuz tüketmekte olduğunu
göstermektedir. Bu nedenle, tansiyonu yüksek olan
hastalarımız tuza karşı önlem almadıkça, hem hedef
kan basıncına ulaşamamakta hem de en az 2-3 tane
tansiyon ilacını birlikte kullanmaları gerekmektedir.
Himalaya tuzu, diyet tuzunun da miktar farklı da
olsa bildiğimiz tuzu içerdiğini unutmayalım.
• Eğer alkol alıyorsanız, kadınsanız günde 1, erkekseniz
günde 2 birimden çok içmeyiniz. “Bir birim” içkinin
miktarı ise, içkinin sertliğine (alkol kapsamına) bağlı
olarak değişmek üzere, şöyledir;
1.Bira: Yaklaşık olarak 340 gram.
2.Şarap (kırmızı, beyaz veya roze): Yaklaşık 113
gram.
3.%45 alkol içeren sert içkiler (Cin, votka, viski,
rom, tekila, rakı): Yaklaşık olarak 42,5 gram.
4.%50 alkol içeren sert içkiler: Yaklaşık 28 gram.
Alkolün kan şekerini düşürücü
özelliği vardır.
Bu sebeple kesinlikle aç karına
alkol tüketmeyin.
70
Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç)
Diyabetik hastalar alkol tükettiklerinde kan şekerini
düşürücü haplarının veya insülin dozlarının düşürülmesi
gerekmektedir. Aksi takdirde ölümlere yol açabilen kan
şekeri düşüklüğü koması gelişebilir.
Katı ve Sıvı Yağlar,
Tatlılar
Et, Sakatat, Balık
Baklagiller, Yumurta,
Kuruyemiş Grubu
2-3 Servis
Süt, Yoğurt ve
Peynir Grubu
2-3 Servis
Sebze Grubu
3-5 Servis
Meyva Grubu
2-4 Servis
Ekmek, Pirinç
Makarna
6-11 Servis
Bu yeme planını izlemek sağlıklı ve besleyici bir diyet
yapmanızı sağlayacaktır. Böyle bir diyet, sağlıklı bir
beden ağırlığı, istenen bir kan kolesterol düzeyi ve normal
bir kan basıncına sahip olmanıza yardımcı olur. Bu tür
perhizlere uymakla yalnızca kalp sağlığınız açısından
değil, genel sağlığınız açısından da olumlu bir iş yapmış
olursunuz. Böylece tip 2 diyabet riskinizin yanında, bazı
kanser türlerinin ve diğer bazı sağlık sorunlarının ortaya
çıkma riskini de azaltabilirsiniz.
71
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
9. ÇOK KİLO VERMEM GEREKİYORSA NE
YAPMALIYIM ?
Büyük bir hevesle başlanılan diyetlerde, başlangıçta
kilo vermek kolaydır. Fakat bir süre sonra, kilo kaybı
genellikle durur, çünkü artık, yalnızca hevesin yeterli
olmadığı noktaya gelinmiştir. Kilo vermek için, daha
sağlıklı alışkanlıklar edinmeye, sürekli olarak daha
sağlıklı bir beslenme planına uymaya ihtiyacınız vardır.
Aşağıda, kilo vermek ve sağlıklı bir kiloyu korumak için,
ek bazı önerilere yer verilmiştir;
Doktorunuz veya diyet
uzmanınızdan yardım
isteyin.
Güvenli bir biçimde kilo vermeniz ve beğendiklerinizi de
kapsamak üzere çeşitli besinler içinden seçebilmenize
olanak veren ve kalori alımınızı ayarlayan bir diyet
programı yapılabilir. Böyle bir planın odak noktasını,
günlük toplam kalorinin, üç esas öğün ve üç ya da
daha çok sayıdaki küçük atıştırmalara bölüştürülmesi
oluşturur. Hiçbir öğün ya da atıştırmanın aşırı miktarda
rafine karbonhidrat ve şeker içermemesi önemlidir.
Kilolarınızı yavaş yavaş verin
Çok hızlı bir şekilde kilo vermek sağlıklı değildir. Üstelik,
verdiğiniz kiloları geri alıp tekrar eski durumunuza dönme
olasılığınız yükselmiş olur. Kilo vermek için, kadınların
çoğunun, günde 1200–1500 kalori alması (fakat 1200
kaloriden az değil) gerekir. Erkeklerin çoğunluğunun ise
Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç)
günde 1500–1800 kalori alması (fakat 1500 kaloriden
az değil) gerekmektedir. Haftada yaklaşık olarak
½-1 kilogram vermek sağlıklı bir zayıflama hızı olarak
kabul edilir (3500 kalori yaklaşık olarak 450 gram yağa
eşdeğerdir). Kilo vermede ilk hedefiniz, 6 ayda başlangıç
kilonuzun %10’unu vermek, ikinci hedefiniz ulaşılan
kiloyu, tekrar kilo almadan, en az 6 ay korumaktır. Fazla
kilolarınız ne kadar olursa olsun, 5 kilo vermeniz, kan
şekerinizin daha düzenli ve normale yakın seyretmesini
sağlayacaktır. Hatta kilo vermeniz, şeker haplarınızın
(veya insülin kullanıyor iseniz, insülin dozlarınızın)
azaltılmasını sağlayabilir.
Nasıl yediğinize dikkat edin
Nelerin aşırı yemenize yol açtığını sorgulayın, ne zaman, nerede,
niçin ve kiminle yediğiniz zaman
aşırıya kaçmaktasınız? Birçok
kişi stresli anlarında, canları sıkıldığında, yalnız kaldıklarında
veya ruhsal çöküntüye (depresyon) uğradıklarında aşırı yerler.
Diğerleri ise, mutlu olduklarında, arkadaşları ile bir olayı kutlarken, bir şeye çok kızdıklarında veya kendilerini “ödüllendirmek” istediklerinde yediklerinin
ölçüsünü kaçırırlar.
Aşırı yemenize yol açan şeylerle başa çıkabilmek için
sağlıklı stratejiler arayın
Örneğin, bir kutlama toplantısına gitmeden önce sağlıklı
meyve ve sebzelerden atıştırıp, açlığınızı kırabilir ve
73
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
gittiğiniz yerde kendinizi daha kolay frenleyebilirsiniz.
Eğer alkol içiyorsanız, yalnızca 1 “ölçü”4 için, daha
sonra su, mineral (maden) suyu (soda), şekersiz çay,
taze sıkılmış meyve suyu gibi kalorisi düşük içeceklerle
devam edin.
Alış-veriş ederken, satın aldığınız hazır besinlerin
üzerindeki etiketleri okuyup içeriklerini ve kalori
değerlerini öğrenme alışkanlığını edinin
Toplam kalori, doymuş yağ, kolesterol, toplam yağ ve
sodyum (tuz)’dan yana fakir besinleri yeğleyin. Bu, damak zevkinizden belli bir ödün vermenizi
gerektirebilir ama sağlığınız söz konusudur ve buna değecektir.!
Hayvansal ve bitkisel yağlar ile
tatlıları yalnızca özel durumlara
saklayın
Evet, şeker yiyebilirsiniz ancak, ılımlı
olmak koşuluyla. Her günkü toplam
karbonhidrat alımınızı nasıl sabit
tutabileceğiniz konusunu doktorunuz
veya diyet uzmanınızla konuşun. Ve fazla
kalorileri yakmak için canlı bir yürüyüş yapın.
Günde en az 8 su bardağı su için
Gerek kendinize, gerekse ailenize, küçük
porsiyonlarla servis yapın ve yavaş yemeyi
öğrenin.
1/2 ölçü = 14 gram alkole eşdeğerdir. Bu da yaklaşık 300 gram bira,
yaklaşık 50 gram şarap, yaklaşık 12 gram %80 sertlikte veya yaklaşık 18
gram %100 sertlikte içkiye eş değerdir.
4
74
Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç)
Her lokmanızı çiğneyin, tadını alın ve zevkini çıkartın!
Yediğiniz yemeğe değil, masadakilerle yaptığınız
konuşmaya odaklanın. Midenizin dolduğu haberinin
beyninize ulaşması 20 dakikayı alır. Bu süre dolmadan,
yani midenizin dolduğu haberi beyninize ulaşmadan,
ikinci bir yardımcı mesaj göndermekten kaçının !
Restoranlarda da sağlıklı yemek için stratejiler geliştirin.
Bu bir anlamda kendi kendinize meydan okumaktır, ama
irade (istenç) gücünüz ve olumlu bir yaklaşımla bunu
başarabilirsiniz. Aşağıda, bu konuda akılda tutulması
gereken bazı notlara yer veriyoruz;
• Eğer şeker ilacı kullanıyorsanız, bunları, küçük
öğünleriniz (atıştırmalarınız) ve geciken restoran
öğünleriyle nasıl eşgüdümlü hale getireceğinizi
(koordine edeceğinizi) doktorunuza veya diyet
uzmanınıza danışarak öğrenin. Bir öğünün gecikmesi
durumunda kan şekeriniz çok düşebilir, buna karşı
bir önlem olarak “yenmesi kolay” karbonhidratları
yanınızda taşıyın.
• İstemeyi düşündüğünüz yemeğin nasıl hazırlanmış
olduğunu sorun. Hayvansal yağ içeriği yüksek olan
besinlerden veya hayvansal (ya da doymuş) yağ ile
pişirilmiş besinlerden kaçının. Keza, şeker ve tuz
(sodyum klorür) içeriği yüksek besinlerden uzak
durun, yemeklerinize tuz ekmeyin.
• Yemeklerinizi seçerken yaratıcı olun. Sos ve garnitür
türünden şeyleri ana yemeğinizle karıştırılarak
değil, tabağınızın yanında servis edilmesini isteyin.
Böylece, onları görüp, yiyip yemeyeceğinize veya
az ya da çok yiyebileceğinize karar verebilme
olanağını elde edersiniz. Bu arada, kızarmış patates
75
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
yerine, haşlanmış (suda veya buharda) sebzelerden
isteyebilirsiniz.
• Büyük değil, küçük boy porsiyonlar ısmarlayın. Yemek
servisinin bol yapıldığı durumlarda porsiyonunuzu
yanınızdakilerle paylaşın veya fazlasını evinize
götürün.
• Son olarak, ev dışındaki yemeklerinizi, kilo verme
amacınızı unutmanızı sağlayacak özel fırsatlar olarak
değil, toplam yeme planınızın bir parçası olarak
görün.
10. FİZİKSEL ETKİNLİĞİMİ ARTIRMADAN ÖNCE
NELERİ BİLMELİYİM?
• Düzenli fiziksel aktivite, sağlıklı yeme planınız kadar
önem taşır! Şeker hastalığınızla başa çıkmanıza, kilonuzu, kolesterolünüzü ve kan basıncınızı kontrol
altına almanıza yardım edecek ve kalp hastalığı ve
inme riskinizi azaltacaktır.
• Fiziksel etkinlik kalorileri yakmanıza ve kan şekeri
düzeyinizi düşürmeye yardım eder. Bedeninizin,
yediğiniz besinleri, daha etkin bir biçimde, enerji
kaynağı olarak kullanmasına yardımcı olur. Fiziksel
aktivite, insülin’in de daha iyi iş görmesini sağlar.
Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç)
• Fiziksel etkinlik küçük damarlardaki kan akımını
(kapiller dolaşımı) iyileştirir ve kalbinizin pompalama
gücünü geliştirir.
Düzenli bir fiziksel etkinlik programına başlamadan
önce doktorunuza danışın. Bu, kan şekeriniz iyi bir
şekilde kontrol altına alınmamış veya yaşınız 35’in
üzerinde ise özellikle önem taşır. Doktorunuz, sizin,
egzersiz kapasitenizi, özel sağlık koşullarınızı ve diyabet
tedavi planınızı dikkate alan bir egzersiz planı önerecektir.
Şeker hastalığının bazı komplikasyonları, fiziksel
etkinliğin bazı tiplerini diğerlerine göre daha güvenli
kılabilir. Doktorunuz bunları da göz önüne alacaktır.
Diyabet tedavi planınıza fiziksel etkinliğin de eklenmesi,
kan şekerinizin kontrol edilebilmesi için, besinler
ve insülin veya diğer ilaçların dikkatli bir biçimde
dengelenmesini gerektirecektir.
11. FİZİKSEL OLARAK NASIL DAHA AKTİF DURUMA
GELEBİLİRİM?
Aynı, beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmeniz gibi, fiziksel
olarak aktif hale gelmeniz de zaman alır. Fiziksel aktivite
ve iş bakımından, kendinize, zamanla ulaşabileceğiniz
hedefler belirleyin. Bu hedeflerin gerçekçi olması için
doktorunuza danışın. Hedefleriniz kendinize uygun,
makul ve ölçülebilir nitelikte olsun. En önemlisi, onları
yazın ve sık sık görebileceğiniz bir yere koyun. Fiziksel
aktivitenizin kaydını tutun ve hedeflediğiniz dönemin
sonunda yeniden gözden geçirip değerlendirin. Her bir
hedefe ulaştığınızda kendinizi ödüllendirin.
Risklerinizi azaltmak ya da yok etmek için atlet olmanız
gerekmez. Günde 10 dakikalık bir fiziksel aktivite ile
77
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
başlayıp, zaman içinde, haftanın her veya çoğu gününde,
en az 30 dakikalık bir fiziksel aktivite düzeyine ulaşmaya
çalışın. Uygun hava koşullarında, kahvaltıdan veya
hafif bir akşam yemeğinden 1-2 saat sonra (veya her
ikisinde de) kısa bir yürüyüşe çıkın. Günlük etkinliğinize
ekleyebileceğiniz diğer aktivitelerin de arayışı içinde olun.
Örneğin, asansörü kullanmak yerine merdivenlerden
çıkın, veya otomobille gittiğiniz bir yerin uzağına park
edip aradaki mesafeyi yürüyerek kat edin.
Düzenli fiziksel aktivitenin sağladığı birçok yarar vardır.
Şeker hastalığınızı kontrol altına almanıza ve kalp
hastalığı ve inme riskinizi azaltmanıza yardım eder.
Yaşayıp hissedebileceğiniz ve hoşlanacağınız bazı diğer
yararları da şunlardır;
• Kendinizi daha iyi hissedersiniz.
• Daha iyi görünürsünüz.
• Kendinize güveniniz (özgüveniniz) artar.
• Yeni arkadaşlar edinirsiniz.
• Daha kolay hareket edersiniz.
• Daha güçlenirsiniz.
• Enerjiniz artar.
• Yeni hünerler öğrenirsiniz.
• Stresiniz azalır.
• Yaşlanmayı yavaşlatır.
78
Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç)
KALP KRİZİ ve İNME çok önemli iki acil sağlık sorununu
oluşturduğu için, Kalp/damar hastalarını bilgilendirmek
amacıyla, kitabın sonunda bu iki hastalığın belirtilerini
anlatmayı ve hastalarımızı uyarmayı uygun buluyoruz.
12. KALP KRİZİNİN UYARICI BELİRTİLERİ
Bazı kalp krizleri ani başlayıp şiddetli olabilirse de, çoğu,
ılımlı bir ağrı veya rahatsızlık hissiyle birlikte, yavaş bir
başlangıç gösterir. Kalp kriziyle ilgili olabilecek belirtiler
şunlardır;
Göğüste ağrı veya rahatsızlık hissi:
Kalp krizlerinin çoğunda, göğsün ortasında,
dakikadan daha uzun süren, veya gidip gelen bir rahatsızlık hissi vardır.
Rahatsız edici bu his, ağrı hissi
şeklinde olabildiği gibi, göğsün
üzerine binmiş bir yük, göğsün
sıkışması, göğüste aşırı bir
dolgunluk yani patlayacakmış
hissi şeklinde de olabilir.
Bedenin
üst
yanındaki
diğer alanlarda rahatsızlık
hissi: Tek veya her iki kolda,
sırtta, boyunda, altçene veya
midede ağrı duyulması gibi.
Ağrı tek kolda olduğunda çoğu
kez sol kolu tercih eder.
Nefes darlığı: Göğüs ağrısı ile
birlikte veya tek başına ortaya
çıkabilir.
b ir k a ç
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
Diğer belirtiler: Soğuk terleme, bulantı veya baş dönmesi
gibi belirtiler bu kapsamdadır.
Eğer kendinizde veya yanınızdaki bir kimsede göğüste ağrı
veya rahatsızlık ortaya çıkarsa ve özellikle, buna yukarıda
sayılan diğer belirtilerden bir veya daha çoğu eşlik ederse,
yardım istemek için 5 dakikadan fazla beklemeyin. Böyle
bir hastanın en kısa zamanda hastaneye ulaştırılması
(tercihan ambulans ile) gerekir. Ülkemizde, bu tür
durumlarda 112 ambulans servisinin aranması (karada
veya denizde) yaşam kurtarmanın en hızlı yoludur.
Gelecek olan ambulansta bulunan “acil tıbbi yardım
ekibi” hastaya ulaşır ulaşmaz tedaviye başlayabilir ve
böylece, hastanın hastaneye taşınması sırasında geçen
zaman kaybedilmemiş olur. Bu ekip kalbi durmuş
hastaların yeniden canlandırılmasında da deneyimlidir.
Ambulansla götürülen hastanın, hastanedeki tedavi
işlemleri de diğerlerine göre daha hızlı gerçekleşecektir.
Ambulans olanağının bulunmadığı koşullarda, hastanın,
mümkün olan en büyük süratle (ve olanak varsa, en geç
bir saat içinde) bir otomobille en yakındaki hastaneye
taşınması uygundur. Hastalanan kendiniz iseniz, başka
bir çözüm bulunmadığından emin olmadıkça kendi
kullandığınız bir otomobille gitmeye kalkışmayınız.
Kalp krizlerinde, hastanın yakınmalarının başlamasından
itibaren geçen süre altın değerindedir ve ne kadar kısa
olursa, hasta açısından o kadar iyi sonuçlanır, (bunun
tersi de doğru olup, ne kadar gecikilirse sonuçlar o kadar
kötüdür).
80
Şeker Hastalığı (Diyabet), Kalp Hastalığı ve İnme (Felç)
13. İNME (FELÇ)’NİN UYARICI BELİRTİLERİ
• Özellikle, bedenin aynı yanındaki yüz, kol ve bacağın,
aniden uyuşması veya güçsüzleşmesi.
• Hastada birden ortaya çıkan konuşma veya anlama
zorluğu, kafa karışıklığı (konfüzyon).
• Bir veya her iki gözde aniden ortaya çıkan görme
zorluğu.
• Birdenbire ortaya çıkan yürüme güçlüğü, baş
dönmesi, denge veya koordinasyon (eşgüdüm) kaybı.
• Bilinen bir nedeni olmaksızın aniden ortaya çıkan
şiddetli baş ağrısı.
Bu uyarıcı belirtilerin tümü her inme (felç) olayında
görülmez. O nedenle, yalnızca bazılarının ortaya çıkmaya
başladığı durumlarda bile beklemeyip hemen yardım
istemelisiniz. İnme (felç) de -kalp krizi gibi- acil tıbbi bir
durumdur.
81
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
Not:
82
Not:
83
EÜ Tıp Fakültesi Halk Kitapları Sağlık Serisi ~ 15
Not:
84
Not:
85
Yayımlanmış Kitaplarımız
Hipertansiyon
Osteoporoz (Kemik Erimesi)
Düşmeler ve Önlenmesi
Obezite
Meme Kanseri Cerrahisine Bağlı Lenfödem
Yayımlanmış Kitaplarımız
Kan Yağları ve Kalbimiz
Her Yaş İçin Spor ve Sağlık
Diyabetik Ayak
Sağlıklı Beslenme
Varis
Yayımlanmış Kitaplarımız
Göğüs Ağrısı, Kalp Krizi, Aspirin Kullanımı
Herediter Anjioödem
Kanın Pıhtılaşmasını Önleyen İlaçlar ve
Kalbiniz, Atriyal Fibrilasyonlu Yaşam
Kalp Yetersizliği ile Yaşamak, Kalp Pili İle
Yaşamak, Kalp İlaçlarını Nasıl Kullanalım
Kalp Hastalığında Cinsel Yaşam/Şeker Hastalığı/
İnme Teşhis ve Ameliyatsız Tedavi
Yayıma Hazırlanan Kitaplarımız
Mitral Kapak Sarkması Nedir? Koroner
Arter Baypas Ameliyatınız, Kalp Kapağı
Ameliyatınız
Damar Sertliği ve Risk Faktörleri
Guatr ve Tiroid Hastalıkları
Diyabetim ve Ben
Çocuklarda Yanık ve Korunma Yolları
Download