10Reklâmdan Ötesi Yok / Biga Doğuş Gazetesi 23 Eylül 2017 Cumartesi Sayı 8051 ÇAĞIMIZIN HASTALIĞI KALP SAĞLIĞINI BULUMİA NERVOSA KORUMAK İÇİN NELER Bulimia Nervosa (kusma hastalığı) yineleyen aşırı yeme nöbetleri ve hastanın beden ağırlığını kontrol etmekle aşırı uğraşması; bu nedenle yediği yiyeceklerin şişmanlatıcı YAPMALIYIZ? etkilerini azaltmak için aşırı çaba harcaması ile belirli bir Kalp hastalığı, kadın ve erkekler için öldürücü bir hastalıktır, fakat sizin kaderiniz böyle olacak demek değildir. Bazı risk faktörlerini (aile geçmişi ve yaş) değiştirmeye gücümüz yetmez ise de, kalp hastalığını önleyici adımlar atmaya mani yoktur. Kalp hastalığından uzak durmak için adımlarınızı atın: sigara içme, düzenli jimnastik yap ve sağlıklı gıdalar tüket. 1-Sigara içme Sigara içmek veya diğer tütün çeşitlerini kullanmak, kalp hastalığının gelişiminde rol oynayan en önemli risk faktörlerinden biridir. Tütünün dumanı 4800 den fazla kimyasal madde içerir.Bu maddelerden çoğu, kalp ve kan damarlarına zarar verirler. Sonuçta da damarların daralmalarına yol açarlar (ateroskleroz). Ateroskleroz sonuçta kalp krizine sebep olur. Ayrıca sigara dumanındaki nikotin kalp damarlarını daraltarak, kalbin hızını arttırarak ve kan basıncını yükselterek, kalbin çalışmasını zorlaştırır. Dumandaki karbon monoksit, kanın oksijeninin bir kısmının yerini alır. Yeterli oksijen sağlamak için, kalp zorlanır ve kan basıncı yükselir. Sosyal sigara içme diye adlandırılan ve arkadaşlarla barda veya lokantada içilen sigara da zararlıdır ve kalp hastalığı riskini arttırır. Sigara içen ve doğum kontrol hapı alan kadınlar, sigara içmeyenlere göre daha fazla kalp krizi ve inme riskine maruzdurlar. Daha kötüsü bu risk yaşla artar ve özellikle 35 yaşın üzerinde olanlarda daha belirgindir. Sigarayı bırakmanın bir iyi sonucu bir sene içinde kalp hastalığı riskinin oldukça azalmasıdır. 2-Daha aktif ol Düzenli olarak yapılan ve aşırı olmayan fizik aktiviteler, öldürücü kalp hastalığı riskini azaltabilirler. Fizik aktivite ile beraber diğer sağlıklı yaşam kurallarına (mesela normal kiloyu korumak) dikkat edilirse kazanç daha fazla olur. Fizik aktivite (eksersiz.jimnastik) kilonuzun kontrolünü sağlamaya yardım eder ve kalbinizi zorlayabilecek bazı durumların (yüksek kan basıncı, yüksek kolestrol ve diabet) gelişmelerine engel olabilir. Fizik aktivite ayrıca, kalp hastalığının gelişmesinde bir faktör olan streside azaltır. Genellikle önerilen haftanın birkaç gününde 30 ile 60 dakika orta derecede şiddetli bir fizik aktivite (yürümek, jogging, merdiven inip çıkma vs.) yapılması şeklindedir. Bunu yapamıyorsanız, boş vermeyin, daha kısa süreli jimnastiklerde fayda sağlar. Ayrıca bahçede çalışmak, ev işleri ile uğraşmak, köpeği gezintiye vs. çıkarmak da faydalıdır. 3-Kalbe faydalı diyet uygulayın Kalbe faydalı diyet, yağ, kolestrol ve tuzdan fakir bir diyettir. Ayrıca bol meyve ve sebze ile hububat ve az yağlı süt ürünleri, baklagiller ve balık faydalı yiyeceklerdir. Omega 3 yağ asitleri, çoklu doymamış yağlar olup, kalp krizi riskini azaltırlar, kalp ritm bozukluklarından korurlar ve kan basıncını düşürürler. Bazı balıklar omega 3 yağlarının doğal kaynaklarıdır. Bununla beraber, hamileler ve çocuk doğurma yaşlarındaki kadınlar, köpek balığı, kılıç balığı ve uskumru balığını pek yem¬emeliler, çünkü bunlar çocuğa zararlı olabilecek oranda cıva içerirler, diğerleri bu balıkları yiyebilirler. Omega 3 yağı, az miktarlarda keten tohumu, ceviz, soya ve canola yağında da bulunur. Ölçülü olarak alkol almak( erkekler günde 2 duble ve kadınlar bir duble) kalp için koruyucudur. Bunun üzeri sağlık için zararlıdır. 4-Sağlıklı bir vücut ağırlığını devam ettirmek Erişkin yaşta fazla kilo alınca, bu fazlalık adaleden çok yağlardır. Bu fazla kilo, kalp hastalığına yol açan durumlara (yüksek tansiyon, yüksek kolestrol ve diabet) götürebilir. Ağırlığınızın sağlıklı olup olmadığını, vücut kitle indeksini (BMI) hesaplayarak saptamak mümkündür. Bunun için ağırlık ve boy uzunluğu kullanılır: ağırlık kg/boy metre kare, mesela 70/ (1,70) kare=24. BMI nin 25 den fazla olması, kan yağlarının ve kan basıncının yüksek olması ve dolayısı ile kalp hastalığı ve inme riskinin yüksek olması ile ilişkilidir. BMI sağlıklı bir kılavuz değildir. Adale, yağdan daha fazla çeker. Adaleli kadın ve erkeklerde, sağlıklı olmalarına rağmen BMI yüksek olabilir. Bu sebepten bel çevresini ölçmek, karın yağını ölçmede faydalı bir yoldur. Erkeklerde bel çevresinin 101,6 cm den fazla olması ve kadınlarda 88,9 cm den fazla olması, fazla kiloya işarettir. Vücut ağırlığının %10 u kadar kilo vermek, kan basıncını ve kolestrolü düşürür ve diabet riskini azaltır. 5- Düzenli check-up(sağlık kontrolü) Yüksek kan basıncı ve yüksek kolestrol, kalbe ve damarlara zarar verir. Bunların kontrolü faydalıdır. Kan basıncı: Düzenli kan basıncı kontrolüne çocukken başlanır. Yetişkinler her iki yılda bir kan basıncını kontrol ettirmelidir. Eğer kan basıncı değerleri optimal değil ise veya kalp hastalığı için diğer risk faktörleri varsa, bu kontroller daha sık yapılmalıdır. Optimal kan basıncı, 120/80 mmhg den daha az olmalıdır. Haber Merkezi sendromdur. Bulimia; Yunan dilinde “öküz gibi acıkmak” deyimi karşılığında kullanılmaktadır Bu hastalık olağan dışı miktarlarda yemek tüketimi dönemlerini izleyen bilinçli dışa atım yöntemlerini de içermektedir. Kilo alımını engellemeye yönelik kullanılan bu yöntemler genellikle; çıkartma, oruç tutma, aşırı egzersiz uygulama veya laksatif kullanımından oluşur. DSM-IV Bulimia Nervosa’da oluşan zevke yönelik yeme epizodlarını; “2 saatten daha az bir sürede pek çok insanın aynı koşullarda yiyebilecekleri miktardan daha fazla yemek tüketimi” olarak tanımlamaktadır. Zevk yemeleri tipik olarak gizlilik içinde olur; genellikle bir stres faktörü tetikleyicidir, ve olumsuz duygulanımları harekete geçirir; yalnızlık, sosyal ortamlarda yeme veya kilo alımı konusunda endişelenme gibi. Bu zevke dayalı yeme, kişi rahatsızlık verecek derecede tok olana değin devam eder. Bu süre içinde kişi yeme davranışı ve tüketilen yemeğin miktarı üzerindeki kontrolünü kaybeder Bu sürede tercih edilen yemekler genelde dondurma, çikolata, pasta gibi çabuk yenebilen ve kalorili yiyeceklerdir. Araştırmalar göstermiştir ki bulimia olgularında hastalar, tıkanırcasına yeme epizodları sırasında 2000 ile 4000 kalori almaktadır ki bu kalori miktarı sağlıklı bir kişinin bir gün boyunca aldığı kalori miktarından daha fazladır. Hastalar genellikle tıkanırcasına yeme davranışlarından utanç duyarlar ve bunu saklama çabasındadırlar. Çoğunlukla tıkanırcasına yeme epizodları sırasında kontrolü yitirdiklerinden yakınırlar. Tıkanırcasına yeme epizodunu, pişmanlık duygusu içinde iğrenme, tiksinme, huzursuzluk, kilo alma korkusu ve dışa atım çabası izler. Bulimia hastaları dışa atımı genellikle parmak yardımı ile kusarak yaparlar. Mide bulantısı ve kusma, zamanla bulimia hastalarında irade ile gerçekleşebilmekte ve parmak, çatal vb. gibi maddelere gereksinimleri dahi kalmamaktadır. Laksatif ve diüretik kötüye kullanımı, yoğun egzersiz programı veya oruç tutma gibi diğer kiloyu koruma yöntemleri de bulimia hastalarının vücut ölçülerini koruma çabası dahilinde başvurdukları diğer yöntemlerdir. Çoğu insan zaman zaman tıkanırcasına yeme nöbetlerine girebilir. 1982 yılında yayımlanan bir araştırmaya göre üniversite öğrencilerinin %50’si arada sırada meydana gelen tıkanırcasına yeme-arınma dönemleri geçirmektedir. DSM-IV kriterlerine göre bu tür davranışlara hastalık boyutunda yaklaşmak ve Bulimia tanısı koymak ancak bu dönemlerin üç ay boyunca haftada en az iki kez gerçekleşmesi sonrasında mümkündür. DSM-IV Bulimia Nervosa’yı iki alt tipe ayırmaktadır: Çıkartma olan ve çıkartma olmayan tip. Çıkartma olmayan tipe eşlik eden davranışlar; oruç tutma, aşırı egzersiz yapma veya laksatiflerin kullanımıdır. Çıkartma olan tipe oranla daha sıktır. Ayrıca bu tip hastalar tıkanırcasına yeme dönemlerini daha az yaşamakta ve hastalık şiddetinin daha hafif olduğu gözlenmektedir. Kusma hastalığı genellikle ergenlik ve erken yetişkinlik dönemlerinde başlar. Bulimia hastalarının %90’ını kadınlar oluşturur. Kadınlar arasındaki sıklığının % 1 ile 2 arasında olduğu bilinmektedir. Bulimia hastalarının öykülerine bakıldığında pek çoğunun önceleri aşırı kilolu olduğu ve hastalık semptomlarının bir diyet dönemi ile başladığı görülür. Bulimia hastalarında abartılı yeme dönemleri olduğu için, hasta kliniğe başvurduğunda zayıflamış olması beklenmemelidir, bazen normal kiloda ve hatta fazla kilolu dahi olabilirler, oysa anoreksia hastaları kliniğe her zaman aşırı zayıflamış halde başvururlar. Bulimia Nervosa tanısı konmuş hastalarının pek çoğunun aile öyküleri incelendiğinde, sorunlu aile ilişkileri göze çarpar. Hastalar anne-babalarını “uzak ve reddedici” olarak tanımlarlar. Yeme nöbetlerinin anne ile bütünleşmeyi temsil ettiği, ancak sonrasında anneden ayrışma ve bireyselleşme çabasının dışa atım, kusma davranışları olarak kendini gösterdiği düşünülmektedir. Bulimia hastaları Anoreksiya’da olduğu gibi yardımı reddetmezler. Aşırı yeme ve kusma epizodlarından sonra suçluluk duymalarına ve bu davranışları gizleme çabası içinde olmalarına rağmen istekle yardım ararlar. Uzun dönem takipler Bulimia teşhisi ile tedavi edilen hastaların yarısından fazlasının beş yıl içinde sağlıklarına kavuştuklarını göstermektedir. Ancak hastalığın seyri, kusma sonucu ortaya çıkan belirtilerin şiddetine de bağlanmaktadır. Uzun süren vakalarda ilişkilerde bozulma, iş yaşamında sorunlar ve kendilik değerinde azalma görülebilmekte, bu tür etmenlerin klinik açıdan ele alınmasında fayda olduğu bilinmektedir. Haber Merkezi