türkiye cumhuriyet merkez bankası

advertisement
TÜRKİYE
CUMHURİYET MERKEZ
BANKASI
Durmuş YILMAZ
Başkan
5 Haziran 2008
1
Sunum Planı
I.
Türkiye’de Fiyat İstikrarı
II.
Enflasyon Gelişmeleri
III.
Para Politikası Duruşu
IV.
Piyasalar
V.
Ekonomik Görünüm
VI.
Türkiye’de Finansal İstikrar
2
I. Türkiye’de Fiyat İstikrarı
3
Fiyat İstikrarı Neden Gereklidir?
Ortalama
Enflasyon
Ortalama
Büyüme
1981-1988
% 42,1
% 5,2
1989-2001
% 72,8
% 3,3
2002-2007
% 13,6
% 6,8
Ekonomik istikrar ekonomik
kalkınmanın temel şartıdır.
 Yüksek enflasyonun olduğu bir ekonomide
ekonomik istikrar yoktur. Ekonomik istikrar
olmadan sürdürülebilir büyüme sağlanamaz.
 1980’li yıllarda ve 1990’lı yılların ikinci yarısında
yüksek enflasyon pahasına hızlı bir büyüme
gerçekleşmiş, ancak bu durum geçici olmuştur.
75
 2002-2007 yılları arasında bir yandan
enflasyonda düşüş sağlanırken aynı zamanda
yüksek büyüme oranlarına ulaşılmıştır.
45
9
Enflasyon
(sol eksen)
7
60
5
30
3
Büyüme
(sağ eksen)
15
2007
2005
2003
2001
1999
1997
1995
1993
1991
1989
1
1987
0
1985
 Son dönemde enflasyondaki düşüş sürecinin
kesintiye uğraması ve ekonomik büyümede
yavaşlama, fiyat istikrarı ve sürdürülebilir büyüme
yolunda alınması gereken mesafe olduğunu
göstermektedir.
(1981-2007, yüzde)
90
1983
 Geçmişte bunun örnekleri yaşanmıştır.
Türkiye’de Enflasyon ve Büyüme Eğilimleri
1981
Kaynak: TÜİK, TCMB
4
Fiyat İstikrarı Neden Gereklidir?
Enflasyon (TÜFE)
% 72.8
% 13.6
GSYİH Büyümesi
% 3,3
% 6,8
Sermaye Yatırımları Artışı
% 1,7
% 15,0
Sanayi Üretimi Artışı
% 3,6
% 6,8
Kapasite Kullanım Oranı
% 75,6
% 79,8
Tarım dışı İstidam Artışı
% 2,7
% 3,7
İhracat (ABD Doları)
% 8,8
% 22,1
İhracat (Miktar Endeksi)
% 8,0
% 13.8
 Sanayide üretim miktarı artmış,
0.8
0.7
Serbest Piyasa
Ekonomisine Geçiş
İthal İkameci Dönem
0.6
miktar olarak (sabit fiyatlarla) yüksek
oranda büyümüş,
0.5
 Türkiye’nin dünya ihracatı içindeki payı
0.2
artmıştır.
0.1
0.4
Dalgalı
Kur
Politikası
0.3
* 2007 yılı dünya ticaret rakamları için IFS veri tabanı kullanılmıştır
Kaynak: WTO, IFS, TÜİK, TCMB
2005
2000
1995
1990
1985
1980
1975
0.0
1970
 Toplam ihracat, hem değer, hem de
(dünya toplam ihracatının yüzdesi olarak, 1950-2007*)
0.9
1965
 Tarım dışı istihdam artmış,
Türkiye’nin Toplam Dünya Ticareti İçindeki Yeri
1960
 Kapasite kullanım oranı yükselmiş,
1955
 Yatırımlar hızlanmış,
2002-2007
1950
Fiyat istikrarının göreli olarak
sağlandığı 2002-2007 arası
dönemde reel ekonomide önemli
başarılar elde edilmiştir:
1989-2001
5
Merkez Bankası ve Fiyat İstikrarı
Merkez Bankasının, makroekonomik istikrar
ortamının oluşması ve sürdürülebilir bir ekonomik
büyümenin sağlanması yolunda yapacağı en büyük
katkı fiyat istikrarını sağlamak ve korumaktır.

Merkez Bankası kanununa göre, Merkez Bankasının temel amacı fiyat
istikrarını sağlamak ve sürdürmektir.

Temel politika aracı kısa vadeli faiz oranlarıdır.

Faiz kararları, enflasyonun orta vadede izleyeceği seyrin enflasyon hedefi ile
uyumlu olmasına yönelik olarak alınır.

Karar alma sürecinde iktisadi faaliyetlere ilişkin gelişmeler de göz önünde
tutulur. Bu durum gerek arz ve talep koşullarının enflasyon üzerindeki etkisi,
gerekse fiyat istikrarının sürdürülebilirliliği için bir zorunluluktur.
6
Merkez Bankası ve Fiyat İstikrarı
 2001 yılından bu yana enflasyon oranında
kayda değer bir düşüş sağlanmıştır. Ancak
fiyat istikrarı henüz tam olarak tesis
edilememiştir.
140
Türkiye’de Enflasyon Gelişmeleri (1980-2008)
120
100
Enflasyon
Hedeflemesi
Rejimi
80
60
 2006 yılından itibaren enflasyon oranları
hedefin üzerinde gerçekleşmiştir.
 Dolayısıyla, enflasyonla mücadele devam
etmekte olan bir süreçtir. Merkez Bankası,
fiyat istikrarına yönelik olarak gerekli para
politikalarını kararlılıkla sürdürmeye devam
edecektir.
20
2008
2006
2004
2002
2000
1998
1996
1994
1992
1990
1988
1986
1984
0
1982
yılında uygulanan güçlü parasal
sıkılaştırmadan bu yana, enflasyon
sıralamasında 33 ülkeyi geride bırakarak 59.
sıraya gerilemiştir. Buna rağmen bugün
enflasyonun bulunduğu seviye, fiyat istikrarı
hedefimizden uzaktır.
40
1980
 Türkiye enflasyonla mücadelede 2006
* 2008 yılı Merkez Bankası tahmini
Kaynak: DPT, TÜİK, TCMB
70
Türkiye’nin Enflasyon Sıralamasında Dünyadaki Yeri
(1997 – 2008 Ocak)
59
60
53
50
40
34
30
25
26
20
10
4
7
7
10
4
8
9
0
1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008*
* 2008 yılı Ocak ayı itibarıyla açıklanan en son veriler
Toplam ülke sayısı 155 olup sıralama yüksek enflasyondan düşük enflasyona doğrudur.
Kaynak: IMF, TÜİK, TCMB
7
II. Enflasyon Gelişmeleri
8
Dünyada Enflasyon Gelişmeleri
Dünyada Tüketici Enflasyonu Gelişmeleri
12
genelinde tüketici enflasyonunda
11
yukarı yönlü belirgin bir ivmelenme
10
Gelişmekte olan ülkeler ortalaması
7
6
03-08
01-08
11-07
09-07
07-07
05-07
03-07
01-07
11-06
09-06
07-06
05-06
03-06
01-06
Kaynak: IMF, Merkez Bankaları, TCMB
faktörlerin başında gelmektedir.
Seçilmiş Ürünlerin Uluslararası Fiyat Endeksleri
(Ocak 2007 – Nisan 2008, yıllık artış oranı, yüzde)
80
 Türkiye gibi gıda harcamalarının
60
toplam harcamalar içindeki payının
40
yüksek olduğu ve net emtia
20
ithalatçısı ülkeler, gıda ve enerji
11-05
oranlarının yükselmesine yol açan
09-05
5
07-05
yaşanan artışlar dünyada enflasyon
8
05-05
 Gıda, metal ve enerji fiyatlarında
Türkiye
9
01-05
gözlenmektedir.
(Ocak 2005 - Mart 2008, yıllık yüzde değişim)
03-05
 2007 yılından itibaren dünya
13
Enerji
Emtia
Gıda
0
fiyatlarındaki artışlardan önemli
Kaynak: IMF, TCMB
04-08
03-08
02-08
01-08
12-07
11-07
10-07
09-07
08-07
07-07
06-07
05-07
04-07
03-07
02-07
01-07
ölçüde etkilenmektedir.
-20
9
Türkiye’de Enflasyon Gelişmeleri

Gıda, enerji ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlar gibi, para politikasının etki alanı
dışında kalan kalemlerin yıllık enflasyona katkısı 2004-2006 arası dönemde
%51 iken, 2008 yılı Mayıs ayında %70’e yükselmiştir.
Yıllık Enflasyonun Bileşenleri
(yüzde katkı)
2004 – 2006 Ortalaması
* Gıda: Gıda ve alkolsüz içecekler grubu
** Tütün: Tütün ürünleri ve alkollü içecekler
Kaynak: TÜİK, TCMB
Mayıs 2008
10
Gıda Fiyatları
Son dönemde uluslararası gıda fiyatlarında yüksek oranlı artışlar
yaşanmaktadır. Mevcut tahminler, gıda fiyatlarının yüksek seyrinin
önümüzdeki dönemde de devam edebileceğine işaret etmektedir.
20
10
0
Kaynak: IMF, TCMB
koşulları ve kuraklık.
Türkiye’de Gıda Fiyatları Enflasyonu
Talep Yönlü Etkenler: Gelişmekte olan
25
(Ocak 2005 – Mayıs 2008, yıllık artış hızı, yüzde)
ülkelerde artan alım gücünün gıda
20
İşlenmemiş Gıda
15
10
Alternatif Kullanım: Tarım ürünlerinden
5
elde edilen biyoyakıtın, yükselen petrol
0
Kaynak: TÜİK, TCMB
04-08
01-08
10-07
07-07
04-07
01-07
10-06
07-06
04-06
01-06
10-05
07-05
kaynağı olarak kullanılması.
-5
04-05
fiyatları nedeniyle, alternatif bir enerji
İşlenmiş Gıda
01-05
ürünlerine olan talebi artırması.
04-08
01-08
10-07
07-07
04-07
01-07
10-06
tüm dünyayı etkileyen olumsuz iklim
07-06
-10
04-06
ayrılan arazilerin azalması, 2007 yılında
30
01-06
verimlilik artışlarının yavaşlaması, tarıma
40
10-05
Arz Yönlü Etkenler: Dünya tarımında
(Ocak 2005 – Nisan 2008, yıllık artış hızı, yüzde)
07-05
grupta özetlenebilir:
Dünya Gıda Fiyatları Enflasyonu
50
04-05
 Gıda fiyatlarında artışın nedenleri üç
01-05

11
Gıda Fiyatları

Merkez Bankası bünyesinde yapılan çalışmalarda, 2007 yılı sonu itibarıyla işlenmiş gıda
grubunda gerçekleşen yıllık enflasyonun yaklaşık üçte ikisinin, Türkiye’de yaşanan şiddetli
kuraklık ile uluslararası gıda fiyatlarındaki artışlardan kaynaklandığı tespit edilmiştir.

Bu etkenlerin yıllık işlenmiş gıda enflasyonuna katkısı, 2006 yılı sonunda 0,6 puan iken
2007 yılı sonunda 8,0 puana yükselmiştir (yıllık enflasyonun yüzde 62’si).

Yapılan hesaplamalar, toplam talep koşulları gibi göreli olarak para politikasının
kontrolünde olan etkenlerin, işlenmiş gıda grubu enflasyonuna önemli bir katkıda
bulunmadığına işaret etmektedir.
10
İşlenmiş Gıda Grubu Enflasyonuna Katkı
İşlenmiş Gıda Grubu Enflasyonunun Belirleyicileri
(Yıllık enflasyona katkı, 2006 1.Ç – 2007 4.Ç, puan)
(Yıllık enflasyona katkı, 2006 ve 2007, puan)
8
8
6
Yurt içi Kuraklık
6
4,2
Uluslararası Fiyatlar
6,8
5,5
2
4
4,2
3,8
4
0,4
0,2
1,3 1,4
2,2
0
2
3,8
0
-2
2006
-4
-2
2007
-3,2
-6
2006
Ç1
2006
Ç2
2006
Ç3
2006
Ç4
2007
Ç1
2007
Ç2
2007
Ç3
2007
Ç4
Enflasyon
Katılığı*
Uluslararası
Fiyatlar
İklim
Koşulları
Toplam Talep
* Enflasyon katılığı olarak tanımlanan değişken, geçmişe endeksli beklentiler ile kullanılan modelin kapsamı dışında kalan faktörlerin toplam etkisini ifade etmektedir.
**Diğer: Döviz kuru, enerji fiyatları ve diğer yurt içi maliyetler.
Kaynak: TCMB
Diğer**
12
Gıda Fiyatları

İklim koşullarında son yedi aylık dönemde gözlenen göreli iyileşme, tarım ürünlerinde
yurt içi arz koşullarının 2008 yılında bir önceki yıla kıyasla daha olumlu
seyredebileceğine işaret etmektedir.

Bununla birlikte, mevcut durumda yağış miktarındaki normalleşmenin henüz ülke
geneline yayılmayarak belirli coğrafi bölgelerle sınırlı kalması, üretim koşullarında
beklenen iyileşmenin boyutunu sınırlamaktadır.
2007 – 2008 Tarım Yılı Yağış Raporu
Kaynak: Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü.
13
III. Para Politikası Duruşu
14
Para Politikası Duruşu

Merkez Bankası, Mayıs ayında politika faiz oranını 50 baz puan
yükseltmiş ve gerektiği takdirde önümüzdeki dönemde de ölçülü faiz
artışına devam edebileceğini açıklamıştır.

Faiz kararları, gıda ve enerji fiyatlarındaki artışa yönelik olarak
alınmamaktadır.

Para politikası araçları ile arz yönlü şokların doğrudan etkilerini kontrol
etmek mümkün değildir.

Merkez Bankası, gıda ve enerji fiyatlarındaki yükselişin ikincil etkilerinin
önüne geçmek amacıyla sıkı para politikası uygulamaktadır.
15
Para Politikası Duruşu

İç talepte süregelen yavaşlama, maliyet baskılarının tüketici fiyatlarına
geçişini sınırlamaktadır. Nitekim gıda ve enerji ürünlerinin girdi ağırlığının
düşük olduğu sektörlerdeki fiyat artışında hızlanma gözlenmemektedir.

Bununla birlikte, arz şoklarının uzun süredir devam ediyor olması ve
doğrudan etkilerinin oldukça yüksek bir düzeye ulaşmış olması, enflasyon
bekleyişlerini olumsuz etkilemektedir.

Merkez Bankası, enflasyon beklentilerinde son dönemde gözlenen
yükselişin genel fiyatlama davranışlarında bozulmaya yol açmasına izin
vermeyecektir.
16
Para Politikası Duruşu

Para politikası orta vadede fiyat istikrarı hedefine odaklanmaktadır. Ancak
içinde bulunulan konjonktür göz önüne alınarak bu hedefe ulaşma süresi ile
ilgili katı bir politika izlenmeyecektir.

Zira arz şoklarından kaynaklanan enflasyon artışına sert tepki verilmesi
iktisadi faaliyette ve göreli fiyatlarda arzu edilmeyen dalgalanmalara yol
açabilecektir.

Merkez Bankası tahminleri, para politikasının temkinli bir duruş gösterdiği bir
durumda dahi, enflasyonun yüzde 4 seviyesine ulaşmasının oldukça uzun bir
süre alabileceğine işaret etmektedir.
17
Enflasyon Hedefi Revizyonu

2005 yılı Aralık ayında enflasyon hedeflemesinin genel çerçevesine ilişkin
yayımladığımız temel politika metninde; para politikasının etkisi dışındaki
unsurlara bağlı olarak hedeften çok büyük oranda ve uzun süreli sapmalar
görüleceğinin belirlenmesi ve orta vadeli hedeflerin anlamını yitirmesi durumunda
enflasyon hedeflerinin değiştirilebileceği açıklanmıştı.

Geçtiğimiz iki yıl içinde arz şoklarının olağan dışı boyutlara ulaşması, enflasyon
hedeflerinin belirgin olarak aşılmasına neden olmuştur.

Bu şokların etkilerinin, başlangıçtaki tahminlerin tersine uzun bir müddet
süreceğine ilişkin algılamalar giderek güçlenmektedir.

Enflasyondaki düşüşün gecikmesine neden olan gıda ve enerji fiyatlarında
gözlenen yüksek oranlı artışların yakın bir gelecekte tersine döneceğine dair
belirgin bir işaret gözlenmemektedir.

Bu koşullar altında enflasyon hedeflerinin, arz yönlü olumsuz şokların devam
etme ihtimalini de göz önüne alarak gözden geçirilmesinin faydalı olacağı
düşünülmüştür.
18
Enflasyon Hedefi Revizyonu

2007 yılı Ekim ayında yayımlanan enflasyon raporunda, orta vadede gıda
fiyatlarındaki artışların kademeli olarak yavaşlayacağı ve petrol fiyatlarının 70
ABD doları seviyesinde seyredeceği varsayılmıştı.

2008 yılı Ocak ayında yayımlanan enflasyon raporunda 2007 yılı boyunca ham
petrol ve tarımsal emtia fiyatlarındaki yükselişe dikkat çekilmiş, gıda ve enerji
sektöründeki fiyat artışlarının önceki varsayımlara kıyasla daha kalıcı hale geldiği
vurgulanmış, petrol ve gıda fiyatlarına ilişkin varsayımlar yukarı yönlü revize
edilmişti.

2008 yılı Nisan ayında yayımlanan enflasyon raporunda, dünyadaki gıda ve
enerji fiyatları ile ilgili olumsuz gelişmelerin devam ettiği belirtilmiş, gıda ve petrol
fiyatlarına ilişkin varsayımlar oldukça temkinli seviyelere yükseltilmişti.

Bu varsayımlar doğrultusunda, enflasyon tahminlerimiz önceki tahminlere göre
önemli ölçüde yükselmiş ve enflasyon raporu ile aynı gün yayımlanan Para
Politikası Kurulu Toplantı Özeti’nde; ekonomik birimlerce kısa vadede
enflasyon hedefinin değil, enflasyon tahminlerinin referans alınması gerektiği
ifade edilmişti
19
Enflasyon Hedefi Revizyonu

17 Nisan 2008 tarihli Para Politikası Kurulu toplantısının özet metninde
2008 yılı için enflasyon hedefinin değiştirilmesinin hesap verebilirlik
ilkesinin ihlali anlamına geleceğinden uygun görülmediği belirtilmiştir.

Aynı metinde: “2009 ve sonrası için ise gıda ve petrol fiyatları ile küresel
ekonomiye ilişkin belirsizliklerin devam etmesi nedeniyle hedef değiştirme
konusunun yıl sonuna doğru bütçe hazırlıkları çerçevesinde tekrar
değerlendirilmesinin uygun olacağı düşünülmüştür” ifadesi yer almıştır.

Bununla birlikte, Hükümetin Orta Vadeli Program hazırlıklarının Haziran
ayına kadar tamamlanması gerektiğinden, 2009-2011 yılları için referans
oluşturacak
enflasyon
rakamlarının
belirlenmesine
gereksinim
duyulmuştur.

Bu nedenle Merkez Bankası, enflasyon hedeflerinin gözden geçirilme
sürecinin öne alınmasının faydalı olacağına kanaat getirmiştir.
20
Enflasyon Hedefi Revizyonu

1211 sayılı Merkez Bankası Kanununun 4. maddesi gereğince resmi
enflasyon hedefleri Hükümet ile birlikte belirlenmektedir.

Bu çerçevede Merkez Bankası 3 Haziran 2008 tarihinde Hükümete 20092011 dönemi için enflasyon hedeflerini önermek amacıyla bir açık mektup
göndermiştir.

Bu mektupla enflasyon hedeflerinin 2009 yılı sonu için yüzde 7,5 ve 2010
yılı sonu için yüzde 6,5 olarak güncellenmesi; 2011 yılı için ise yüzde 5,5
olarak belirlenmesi önerilmiştir.

Hükümet tarafından Merkez Bankasına gönderilen açık mektupta, yeni
hedeflerin uygun görüldüğü ve Merkez Bankasının şimdiye kadar aldığı ve
bundan sonra alacağı tüm tedbirlerin gerek mali disiplin ve yapısal
reformlarla,
gerekse
bankacılık
alanındaki
ihtiyati
düzenlemelerle
desteklenmeye devam edileceği ifade edilmiştir.
21
Enflasyon Hedefi Revizyonu

2008 yılı sonu için
değiştirilmemiştir.

Para politikasının etkileri açısından kısa sayılacak bir vade için enflasyon
hedefinin tahmin edilen rakamla değiştirilmesi, enflasyon hedeflemesinin
“hesap verme yükümlülüğü” ana ilkesinin pratik anlamda ihlali anlamına
gelen kolaycı bir yöntemdir.

Zor fakat yapıcı olan, Merkez Bankası’nın daha önce taahhüt ettiği hedefe
neden ulaşamadığı konusunda kamuoyu nezdinde hesap vermesidir.

Bu nedenle Merkez Bankası, hesap verme mekanizmasını uygularken, 2007
Aralık ayında yayımladığı temel politika metninde 2008 yılı için açıklamış
olduğu yüzde 4 hedefiyle uyumlu patikayı esas alacaktır.

Bununla birlikte, Enflasyon Raporu’nun ana mesajının Açık Mektup ile benzer
bir yapı taşıdığı göz önüne alındığında, yılın kalan kısmında iletişim
politikasının etkinliği açısından Enflasyon Raporu ön plana çıkarılacaktır.
daha
önce
belirlenen
enflasyon
hedefi
22
Yeni Hedefler ve Para Politikası Duruşu

Enflasyon
hedeflerinin
Bankası’nın
daha
yukarı
gevşek
bir
yönlü
güncellenmesi,
politika
izleyeceği
Merkez
anlamına
gelmemektedir.

Aksine, 30 Nisan 2008 tarihli Enflasyon Raporu’nda sunulan tahminler para
politikasının bir önceki döneme kıyasla daha temkinli olduğu bir çerçeve
içermekte ve temkinli duruşun uzunca bir süre korunduğu varsayımına
dayanmaktadır.
23
Yeni Hedefler ve Para Politikası Duruşu

Merkez Bankası, güncellenen hedeflerin enflasyon beklentilerini
bozmasını sınırlamak amacıyla, söz konusu hedeflerden sapmalara
karşı simetrik olmayan bir yaklaşım sergileyecektir.

Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde enflasyonun hedeflerin altında
kalması, üzerinde kalmasına tercih edilecek ve enflasyonun Nisan
Enflasyon
Raporu’nda
yer
alan
ana
senaryo
tahminlerine
yakın
gerçekleşmesi amaçlanacaktır.

Gıda ve enerji fiyatları veya küresel koşullar beklenenden daha olumlu
gerçekleştiği takdirde, enflasyonun yenilenen bu hedeflerin altında
kalmasına izin verilecek, daha olumsuz gerçekleşmesi halinde yenilenmiş
hedeflerden sapmanın mümkün olan en düşük düzeyde kalmasını
sağlayacak politikalar uygulanacaktır.
24
Yeni Hedefler ve Para Politikası Duruşu
Para ve Maliye Politikalarında Uyumun Önemi:

Fiyat istikrarına ulaşılabilmesi için basiretli bir para politikası gereklidir,
fakat bu tek başına yeterli değildir.

Uygulanan maliye politikaları ve yapısal reform süreci de en az para
politikası kadar önem taşımaktadır.

Enflasyonun tek haneli seviyelere inmesinde maliye politikalarının katkısı
büyük olmuştur.

Bundan sonra da fiyat istikrarına giden yolda maliye politikalarının desteği
önemli olacaktır. Özellikle mevcut konjonktürde ekonomimizin
dayanıklılığını koruması için mali disiplin ve yapısal reformların
devamlılığı kritik önem taşımaktadır.
25
Fiyat İstikrarına Odaklı Para Politikası

Fiyat istikrarının tesisi için para politikasının sıkı duruşunu koruması
Türkiye’ye has bir olgu değildir.

Bugün fiyat istikrarına sahip birçok gelişmiş ülke, geçmişte enflasyonu
kontrol altına alabilmek amacıyla gerektiğinde güçlü parasal sıkılaştırma
uygulamak zorunda kalmıştır.

Ülkemizde fiyat istikrarına yönelik olarak önemli mesafe alınmış, ancak
fiyat istikrarı henüz tam olarak sağlanamamıştır.

Mevcut ortamda enflasyonun düşürülmesi ve belirlenen hedefe
yakınsaması amacıyla para politikasının temkinli duruşunu koruması
gerekmektedir.
26
Fiyat İstikrarına Odaklı Para Politikası
Örnek 1: ABD, 1976 – 1982
 1980 yılında uygulamaya konulan güçlü
parasal sıkılaştırma ile enflasyon kontrol altına
alınarak fiyat istikrarı yeniden tesis edilmiştir.
 Bu dönemde parasal sıkılaştırmanın
boyutunun çok şiddetli olmasının temel nedeni,
1976-1980 arasında enflasyonu kontrol altına
alacak bir para politikası izlenmemesi ve faiz
artırım kararlarının enflasyon gelişmelerinin
gerisinde kalmasıdır.
 Sonuçta, fiyat istikrarının yeniden
sağlanmasının ABD ekonomisi üzerinde
maliyeti çok daha fazla olmuştur.
20
Güçlü parasal
sıkılaştırma
18
16
14
Gecikmeli
tepki
Politika Faiz Oranı
12
10
8
6
4
2
Enflasyon
0
01-76
07-76
01-77
07-77
01-78
07-78
01-79
07-79
01-80
07-80
01-81
07-81
01-82
07-82
01-83
07-83
01-84
07-84
01-85
07-85
01-86
07-86
 1976 yılının sonlarında hızlanan enflasyona
karşı para otoritesinin güçlü bir tepki
vermemesi, 1980’li yılların başında enflasyonun
%14 seviyesine çıkmasına neden olmuştur.
ABD’de Politika Faiz Oranları (basit faiz)
ve Enflasyon (1976 – 1986, yüzde)
Kaynak: ABD Merkez Bankası
27
Fiyat İstikrarına Odaklı Para Politikası
Brezilya’da Politika Faiz Oranları (basit
faiz) ve Enflasyon (2000 – 2007, yüzde)
Örnek 2: Brezilya, 2002 – 2003
 Brezilya’da, sermaye akımlarının aniden
kesilmesi ve Brezilya para biriminin ABD
30
Güçlü parasal
sıkılaştırma
Politika Faiz
Oranı
25
doları karşısında değer yitirmesi nedeniyle
enflasyon 2001-2003 döneminde
20
hedeflerin üzerinde gerçekleşmiştir.
15
 Uygulanan güçlü parasal sıkılaştırma ve
disiplinli maliye politikası sayesinde takip
10
Enflasyon
eden dönemlerde fiyat artışları kontrol
altına alınarak enflasyonun tekrar hedefe
5
doğru yakınsaması sağlanmıştır.
07-07
01-07
07-06
01-06
07-05
01-05
07-04
01-04
07-03
01-03
07-02
01-02
07-01
01-01
07-00
01-00
0
Kaynak: Brezilya Merkez Bankası
28
-2
Kaynak: Merkez Bankaları
07-96
01-96
07-95
01-95
-2
07-95
8
10-94
10
01-94
14
04-93
2
07-92
Enflasyon
10-91
01-91
Enflasyon
04-90
0
07-89
6
6
01-88
10-88
Politika Faiz Oranı
04-87
10
07-86
12
10-85
12
01-85
İsveç
04-84
0
07-83
6
10-82
8
01-82
Politika Faiz Oranı
07-80
04-81
12
10-79
16
01-78
05-78
09-78
01-79
05-79
09-79
01-80
05-80
09-80
01-81
05-81
09-81
01-82
05-82
09-82
01-83
05-83
09-83
01-84
05-84
09-84
01-85
05-85
09-85
İngiltere
01-79
8
07-94
10
01-94
07-91
01-92
07-92
01-93
07-93
01-94
07-94
01-95
07-95
01-96
07-96
10
07-93
01-93
07-92
01-92
14
07-91
18
01-91
07-90
01-90
0
07-89
07-85
01-86
07-86
01-87
07-87
01-88
07-88
01-89
07-89
01-90
07-90
01-91
01-85
2
01-89
07-88
01-88
2
07-87
01-87
Fiyat İstikrarına Odaklı Para Politikası
Yüksek enflasyona karşı parasal sıkılaştırma örnekleri
Hollanda
Politika Faiz
Oranı
6
4
4
Enflasyon
Japonya
8
Politika Faiz Oranı
4
4
2
0
Enflasyon
29
IV. Piyasalar
30
Faiz Gelişmeleri

Politika faiz oranını mevcut ekonomik şartların enflasyonla mücadele
için gerekli kıldığı seviyenin altına yapay olarak indirerek, faizler genel
düzeyini arzu edilen seviyelere düşürmek mümkün değildir.

Böyle bir davranış, gerek enflasyon beklentilerini gerekse geleceğe
yönelik risk algılamasını bozacağından, orta ve uzun vadeli faizlerin
yükselmesine neden olacaktır.

Nominal faiz oranları üç değişken tarafından belirlenmektedir:
Nominal Faiz = Reel Faiz + Enflasyon Beklentisi+ Enf. Risk Primi

Reel faiz, uzun dönemde sermayenin marjinal verimliliği ve tasarruf eğilimi gibi reel
değişkenler tarafından belirlenir.

Enflasyon beklentileri ile enflasyon risk priminin toplamından oluşan enflasyon
telafisi ise fiyat istikrarının sağlandığı ortamlarda daha düşük gerçekleşecektir.

Enflasyon bekleyişlerinin azalması ve risk priminin düşmesi nominal faizlerin
düşmesini sağlar.
31
Politika Faizleri ve Piyasa Faizleri İlişkisi

Politika faiz oranlarının indirilmesi, serbest piyasa ortamında belirlenen ve ticari
işletmeler ile tüketicilere uygulanan kredi faizlerinin aşağı çekilmesi için yeterli
değildir.

Örneğin, Amerikan Merkez Bankasının Eylül 2007’den bu yana uyguladığı parasal
gevşemeye rağmen özellikle risk algılamalarındaki bozulmanın etkisiyle konut ve ticari
kredilere uygulanan faiz oranları, yüksek seviyesini korumuştur.
ABD Ekonomisinde Faizler Genel Düzeyi
ile Politika Faiz Oranı Arasındaki Fark
ABD Ekonomisinde Faiz Oranları
(Ocak 2006 – Mayıs 2008, yüzde)
8
(Ocak 2006 – Mayıs 2008, yüzde)
Amerikan Merkez
Bankasının faiz
indirim süreci
7
6
Amerikan Merkez
Bankasının faiz
indirim süreci
5
Düşük Riskli Ticari Kredi Faiz Oranı
Riskli Ticari Kredi Faiz Oranı
Konut Kredileri Faiz Oranı
6
4
5
3
4
Politika Faiz Oranı
Düşük Riskli Ticari Kredi Faiz Oranı
Riskli Ticari Kredi Faiz Oranı
Konut Kredileri Faiz Oranı
1
Kaynak: Amerikan Merkez Bankası
Kaynak: Amerikan Merkez Bankası
05-08
03-08
01-08
11-07
09-07
07-07
05-07
03-07
01-07
11-06
09-06
07-06
0
05-06
05-08
03-08
01-08
11-07
09-07
07-07
05-07
03-07
01-07
11-06
09-06
07-06
05-06
03-06
01-06
1
03-06
2
2
01-06
3
32
Döviz Kuru ve Faiz İlişkisi
Dalgalı Kur Rejimi
Reel Borçlanma Faizi (yüzde) ve Reel Kur
(TÜFE bazlı, Ocak 2003 – Nisan 2008)
 Kurun değeri, piyasa koşulları altında
belirlenmekte, ekonomik ve siyasi tüm
politika uygulamalarının sonuçlarını ve
34
200
TÜFE Bazlı Reel Kur
(sağ eksen)
29
180
beklentileri yansıtmaktadır.
140
14
120
9
100
Reel Faiz
(sol eksen)
01-08
07-07
01-07
07-06
01-06
07-05
01-05
80
07-04
4
01-04
 Uygulanan politika “düşük enflasyon
için gereken faiz politikası”dır.
19
07-03
 Nitekim, 2001 yılı sonrası dönem
incelendiğinde reel faizlerin ve Türk
parasının değerinin ters yönde
hareket ettiği görülmektedir.
160
01-03
 “Yüksek faiz, düşük kur” şeklinde bir
politika uygulaması yoktur. Türk
parasının değeri amaç değil, sonuçtur.
24
* Devlet iç borçlanma ihalelerinde belirlenen borçlanma faizleri ile Beklenti
Anketi’nde tahmin edilen 12 aylık enflasyon oranları kullanılarak hesaplanmıştır.
Kaynak: TCMB, Hazine Müsteşarlığı
33
Döviz Kuru ve Faiz İlişkisi
Merkez Bankası faizleri ile döviz kuru arasında
çok yönlü ve karmaşık bir ilişki vardır.

Politika faiz oranları düşürüldüğünde birbiriyle çatışan iki faktör döviz kuru üzerinde
etkileşimde bulunur:
1.
Birincil Etki: Türk parası cinsinden varlıkların getirisi düşer, döviz talebi
artar, Türk parası üzerinde değer kaybetme baskısı oluşur.
2.
Beklenti Kanalı: Ekonomik gidişatla ilgili olumlu sinyal verilmiş olur, güven
artar, ters para ikamesi güçlenir, Türk parası üzerinde değer kazanma
baskısı oluşur.

Bunlara ek olarak döviz ve YTL likiditesi, yatırımcı davranışları, farklı beklentiler gibi
nedenlere bağlı olarak döviz kuru ekonomik temellerden ve politika faizlerinden
kopuk hareket edebilir.

Bu kanallardan hangisinin ne derecede baskın olacağını o anki konjonktür
belirlemektedir.
34
V. Ekonomik Görünüm
35
Büyüme

2007 yılının ikinci yarısında özel tüketim talebindeki toparlanmaya bağlı olarak yurt
içi talebin büyümeye katkısı artarken, net dış talebin katkısının belirgin olarak eksi
yönde gerçekleştiği görülmektedir.

Tarım sektöründen kaynaklanan arz yönlü şok ve küresel kredi piyasalarındaki
olumsuz gelişmelerin etkileri, 2007 yılının ikinci yarısında ekonomik büyümeyi
yavaşlatan temel unsurlar olmuştur.
Büyümenin Bileşenleri
Büyümenin Bileşenleri
12
(2006 1.Ç – 2007 4.Ç, bir önceki yılın aynı dönemine
göre, yüzde katkı)
10
9,7
GSYİH
10
İnşaat
Nihai Yurt İçi Tüketim
8
8
6
(2006 1.Ç – 2007 4.Ç, bir önceki yılın aynı dönemine
göre, yüzde katkı)
Hizmetler
7,6
6,3
5,9
Sanayi
6
5,7
4,0
4
3,4
3,4
2
4
2
0
Net İhracat
-2
0
Tarım
-4
-2
06 Ç1
06 Ç2
Kaynak: TÜİK
06 Ç3
06 Ç4
07 Ç1
07 Ç2
07 Ç3
07 Ç4
06 Ç1
06 Ç2
Kaynak: TÜİK
06 Ç3
06 Ç4
07 Ç1
07 Ç2
07 Ç3
07 Ç4
36
Üretim Gelişmeleri

2008 yılının ilk aylarına dair veriler ekonomideki ılımlı büyümenin yavaşlamakla
birlikte sürdüğünü göstermektedir.

Ancak, uluslararası kredi piyasalarındaki sorunların belirginleşmesiyle önümüzdeki
dönemde iktisadi faaliyete ilişkin aşağı yönlü riskler artmıştır.
Sanayi Üretim Endeksi* ve Kapasite Kullanım Oranı*
170
sanayi üretimi endeksi, 2008
165
yılının ilk çeyreğinde durağan
160
bir eğilim sergilemiştir.
155
Kapasite kullanım oranı son
145
82
150
81
Sanayi Üretim Eğilimi
(3 aylık hareketli
ortalama, sol eksen)
140
135
80
yüksek seviyesini
130
korumaktadır.
125
Sanayi Üretim Endeksi
120
(Sol eksen)
79
* Mevsimsellikten arındırılmış
Kaynak: TÜİK, TCMB
04-08
10-07
07-07
04-07
01-07
10-06
07-06
04-06
01-06
10-05
07-05
04-05
01-05
10-04
78
07-04
115
01-08
dönemde gerilemekle birlikte
83
Kapasite Kullanım Oranı
(3 aylık hareketli ortalama, sağ eksen)
04-04

(Ocak 2004 – Nisan 2008, yüzde)
Mevsimsellikten arındırılmış
01-04

37
Banka Kredileri
Ticari kredi genişlemesinde artış devam etmekle birlikte, önümüzdeki
dönemde uluslararası likidite koşullarında ve küresel risk iştahında
yaşanan bozulma nedeniyle bankaların kredi verme eğiliminde bir
yavaşlama beklenmektedir.
İşletme Kredileri ve Bireysel Krediler
90
(1 Ocak 2006 – 16 Mayıs 2008, yıllık yüzde değişim)
80
70
60
50
Bireysel Krediler
40
İşletme Kredileri
30
20
10
Kaynak: TCMB
05-08
04-08
03-08
02-08
01-08
12-07
11-07
10-07
09-07
08-07
07-07
06-07
05-07
04-07
03-07
02-07
01-07
12-06
11-06
10-06
09-06
08-06
07-06
06-06
05-06
04-06
03-06
02-06
0
01-06

38
İç Talep Gelişmeleri

İç piyasaya ilişkin göstergelerden beyaz eşya satışları ve yurt içine yapılan
otomobil satışları mevcut seviyelerini korumaktadır.
Yurt İçine Yapılan Beyaz Eşya Satışları
Yurt İçine Yapılan Otomobil Satışları
(2005 1.Ç – 2008 2.Ç*, mevsimsellikten arındırılmış, bin adet)
(2005 1.Ç – 2008 2.Ç*, mevsimsellikten arındırılmış, bin adet)
45
470
40
Eğilim
450
35
Eğilim
430
30
410
* Nisan 2008
Kaynak: BESD, TCMB
08 Ç2*
08 Ç1
07 Ç4
07 Ç3
07 Ç2
07 Ç1
06 Ç4
06 Ç3
06 Ç2
06 Ç1
05 Ç4
05 Ç3
05 Ç2
20
05 Ç1
08 Ç2*
08 Ç1
07 Ç4
07 Ç3
07 Ç2
07 Ç1
06 Ç4
06 Ç3
06 Ç2
06 Ç1
05 Ç4
05 Ç3
05 Ç2
390
05 Ç1
25
* Nisan 2008
Kaynak: OSD, TCMB
39
İstihdam
İşsizlik ve Tarım Dışı İşsizlik Oranları
İşgücü piyasası
(2000 4.Ç – 2008 1.Ç, yıllık hareketli ortalama, yüzde)
15
14
13
Tarım Dışı İşsizlik
12
artarak %11,6 seviyesine çıkarken tarım
dışı işsizlik oranı değişmeyerek %14,2
seviyesinde kalmıştır.
10
9
8
7
6
Ç4
Ç1
Ç2
Ç3
Ç4
Ç1
Ç2
Ç3
Ç4
Ç1
Ç2
Ç3
Ç4
Ç1
Ç2
Ç3
Ç4
Ç1
Ç2
Ç3
Ç4
Ç1
Ç2
Ç3
Ç4
Ç1
Ç2
Ç3
Ç4
Ç1
2007 yılının aynı dönemine göre 2 puan
11
2000
2001
2001
2001
2001
2002
2002
2002
2002
2003
2003
2003
2003
2004
2004
2004
2004
2005
2005
2005
2005
2006
2006
2006
2006
2007
2007
2007
2007
2008
 2008 yılının Şubat ayında işsizlik oranı
Toplam İşsizlik
Tarım Dışı İstihdamın 15 Yaş ve Daha Yukarı
Yaştaki Nüfusa Oranı
 Sanayi, inşaat ve hizmet sektörlerinin
oluşturduğu tarım dışı ekonomik
faaliyetlerde istihdam artışı 2007 yılının
ikinci yarısında yavaşlamıştır.
32.0
(2000 4.Ç – 2008 1.Ç, yıllık hareketli ortalama, yüzde)
31.5
31.0
30.5
30.0
sektörlerde 355 bin yeni istihdam
yaratılmıştır.
29.0
28.5
28.0
Ç4
Ç1
Ç2
Ç3
Ç4
Ç1
Ç2
Ç3
Ç4
Ç1
Ç2
Ç3
Ç4
Ç1
Ç2
Ç3
Ç4
Ç1
Ç2
Ç3
Ç4
Ç1
Ç2
Ç3
Ç4
Ç1
Ç2
Ç3
Ç4
Ç1
yılın aynı dönemine göre tarım dışı
29.5
2000
2001
2001
2001
2001
2002
2002
2002
2002
2003
2003
2003
2003
2004
2004
2004
2004
2005
2005
2005
2005
2006
2006
2006
2006
2007
2007
2007
2007
2008
 2008 yılının Şubat ayında bir önceki
Kaynak: TUİK, TCMB
40
Dış Ticaret Gelişmeleri
2001 yılından itibaren Türkiye
ekonomisinin dışa açıklık oranı
artmış, dış ticarette yüksek oranda
artışlar meydana gelmiştir.
180
İthalat ve İhracat Miktar Endeksleri
(1982 – 2007, 2003 = 100)
160
140
120
100
İthalat
80
60
miktar endeksleri incelendiğinde, 1995-
İhracat
20
0
2000 döneminin aksine, ithalat ve ihracatın
birbirine paralel olarak arttığı görülmektedir.
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
 Kur ve fiyat hareketlerinden arındırılmış
40
İthalat-İhracat (Ocak 2006 – Nisan 2008, 12 aylık
birikimli artış hızı, yüzde değişim)
35
 2008 yılı Nisan ayı itibarıyla son 12 ayda
ihracat artış hızı %30,7 ve ithalat artış hızı
%28,9 seviyesinde gerçekleşmiştir.
30
İhracat
25
20
 Gelişmiş ülkelerin ekonomilerinde
dönemde ihracat performansı açısından
aşağı yönlü bir risk oluşturmaktadır.
15
10
01-06
02-06
03-06
04-06
05-06
06-06
07-06
08-06
09-06
10-06
11-06
12-06
01-07
02-07
03-07
04-07
05-07
06-07
07-07
08-07
09-07
10-07
11-07
12-07
01-08
02-08
03-08
04-08
yavaşlama beklentisi, önümüzdeki
İthalat
Kaynak: TÜİK
41
Ticari Faaliyetler
 2002-2007 arasında hızlanan ekonomik
faaliyetlerle birlikte gerek kullanılan banka
Karşılıksız Banka Çek Adedinin Takas Odasına İbraz
Edilen Toplam Çek Adedine Oranı (2003-2008*, yüzde)
7
6,8
çekleri sayısında, gerekse karşılıksız
çıkan çek miktarında birbirine paralel bir
6,0
6
5,6
5,5
5,2
artış gerçekleşmiştir.
 Karşılıksız banka çek adedinin takas
odasına ibraz edilen toplam çek adedine
oranı 2003 yılında %6,8 iken 2007 yılında
5
4
2003
 Benzer bir şekilde, protestolu senet
2006
2007
2008*
10
8
olan ticari kredilere oranı, 2002 yılında
6
%11 seviyesinden 2008 yılı Nisan ayında
4
%3,3 seviyesine gerilemiştir. Bu oran
2
görünüm sergilemektedir.
2005
Protestolu Senet Tutarlarının (12 aylık birikimli, reel) Toplam
12 Ticari Kredilere Oranı (Ocak 1999 – Nisan 2008, reel, yüzde)
tutarlarının, ticari faaliyetlerin göstergesi
2004 yılından bu yana durağan bir
2004
* Ocak-Nisan ortalaması
Kaynak: TCMB, BTOM
%5,5’e gerilemiştir. 2008 yılının ilk dört
ayında %5,1 düzeyindedir.
5,1
0
1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
Kaynak: TCMB
42
Negatif Nitelikli Kredi Uygulaması

Merkez Bankasında "kara liste” diye tabir edilen bir liste
bulunmamaktadır.

Merkez Bankasında bulunan kayıtlar, karşılıksız çeklere, protestolu
senetlere ve ferdi kredi ile kredi kartı borçlularına ilişkin bilgilerdir.

Bu bilgiler Bankalar tarafından Merkez Bankasına gönderilmekte ve
Merkez Bankasında birleştirilerek tüm banka genel müdürlüklerine
bilgisayar ortamında dönemler halinde duyurulmaktadır.

Bankalara yapılan kredi/kredi kartı başvurularında karşılaşılan kayıtlar,
doğrudan Merkez Bankası kayıtları değildir.

Bankamızın işlevi, bankalar tarafından yapılan bildirimlerin
birleştirilerek bankalara duyurulması ile sınırlıdır.
43
Negatif Nitelikli Kredi Uygulaması

Ferdi kredi ve kredi kartı borçlularına ilişkin ödenen kayıtlarda 3 takvim
yılını, ödenmeyen kayıtlarda ise 5 takvim yılını doldurmuş olanlar,
Merkez Bankası nezdindeki ferdi kredi ve kredi kartı borçlularına ilişkin
kayıtlardan silinmektedir. Dolayısıyla, Merkez Bankası kayıtlarında
ferdi kredi/kredi kartlarına ilişkin 5 yıldan daha eski herhangi bir kayıt
yer almamaktadır.

Merkez Bankasınca silinen ferdi kredi ve kredi kartı borçlularına ilişkin
kayıtların bankalarca da silinmesine yönelik yasal bir düzenleme
bulunmamaktadır.

Bu kayıtların ilgili bankanın kendi bilgi işlem sisteminden silinip
silinmemesi tamamen bankanın kendi kararıdır.

Bankalar dilerlerse bu kayıtları silebilmekte ya da ferdi kredi veya kredi
kartı başvuruları sırasında istihbarat kaynaklarından birisi olarak kendi
bilgisayar sistemlerinde tutmaya devam etmektedirler.
44
Karşılıksız Çek Uygulaması

Karşılıksız çıkan çeklerle ilgili olarak, 3167 sayılı Kanun’un 9 uncu
maddesine göre, bankalar, ibraz edildiği anda yeterli karşılığı olmadığı
için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri
ibraz tarihinden itibaren 10 gün içerisinde Bankamıza bildirmek
zorundadır.

Bu bildirimler Bankamızca birleştirilerek tüm banka genel
müdürlüklerine bilgisayar ortamında haftalık dönemler halinde
duyurulmaktadır.

Bankalar da bu bilgileri kendi bilgisayarlarına yükleyerek, Bankamızla
bir bağlantısı bulunmadan değerlendirmektedir.
45
Protestolu Senetler

Protesto kaldırı işlemleri için, protestoyu keşide eden banka
şubelerine müracaat edilmesi gerekmektedir.

Kaldırı bildirimi ilgili bankanın genel müdürlüğünce Merkez Bankasına
bildirildiğinde, Merkez Bankasınca sistemdeki diğer bankalara
duyurulmaktadır.

Banka şubeleri üzerinden veya kişisel başvurularla, Merkez
Bankasında bu konuda herhangi bir işlem yapmak mümkün değildir.

Kaldırı işlemi, sadece senet protestosunun kaldırıldığı anlamına
gelmektedir. Bu suretle senedin protesto edildiğini gösteren bildiri
kaydı, protestolu senedin borcunun ödenip protestonun kaldırı
işleminin yapıldığını gösteren kaldırı kaydına dönüşerek sistemdeki
kayıtların içinde bulunmaya devam etmektedir.
46
VI. Türkiye’de Finansal istikrar
47
Bankacılık Sektörü
80
 Bankacılık sektörünün derinliğini
gösteren toplam bilanço büyüklüğünün
GSYİH’ye oranı 2007 yılında artmaya
devam etmiş ve yüzde 67,9 seviyesine
Bankacılık Sektörünün Toplam Aktifleri
( GSYİH’ye oranı, 2007, yüzde)
66
70
62
60
55
55
2003
2004
68
50
çıkmıştır.
40
2005
2006
2007
Kaynak: BDDK, TCMB
Bankacılık Sektörünün Toplam Aktifleri İçinde
Kredilerin ve Menkul Kıymetlerin payı
 Toplam aktifler içinde kamu borçlanma
araçlarının ağırlığı azalırken, özel sektöre
açılan krediler yükselme eğilimini
50
sürdürmektedir.
45
 Bu durum, bankacılık sektörünün,
(GSYİH’ye oranı, 2003 – 2007, yüzde)
55
40
Ticari Krediler
44
43
39
35
temel görevi olan aracılık fonksiyonunu
30
daha etkili bir şekilde yerine getirmeye
25
başladığını göstermektedir.
20
49
33
39
35
32
28
25
Menkul Kıymetler
15
2003
2004
Kaynak: BDDK, TCMB
2005
2006
2007
48
Bankacılık Sektörü
Yabancı Para Net Genel Pozisyonu
0
-1
-2
cinsi net pozisyonları, öz sermayelerine
-3
oranla düşük seviyededir.
-5
 Sermaye yeterlilik oranı yasal sınırın ve
-7
-4
2008 Ç1
2007 Ç3
2007 Ç1
2006 Ç3
2006 Ç1
2005 Ç3
2005 Ç1
2004 Ç3
2004 Ç1
2003 Ç3
2003 Ç1
20
Operasyonel
risk dahil
16
Hedef oran yüzde 12
12
Kaynak: TCMB - BDDK
02-08
12-07
10-07
08-07
06-07
04-07
0
02-07
bankacılık sektörü için dolaylı kredi riski
12-06
4
10-06
Yasal sınır yüzde 8
8
para cinsinden açık pozisyonunun
oluşturduğu unutulmamalıdır.
2002 Ç3
24
08-06
 Bununla birlikte, reel sektörün yabancı
(Aralık 2005 – Mart 2008, yüzde)
06-06
yüksek seviyesini korumaktadır.
Sermaye Yeterlilik Oranı
28
04-06
ve toplam likidite yeterlilik oranları da
2002 Ç1
* 16.05.2008 itibarıyla
oldukça üzerinde seyretmektedir.
 Benzer bir şekilde, yabancı para cinsi
2001 Ç3
Avrupa Birliği ortalamasının (yüzde 12,1)
2001 Ç1
2000 Ç1
-6
2000 Ç3
taşımamaktadır. Bankaların yabancı para
1
02-06
yabancı para açık pozisyonu
2
12-05
 Bankacılık sektörü, risk oluşturacak bir
(2000 1.Ç – 2008 2.Ç, milyar ABD doları)*
49
Bankacılık Sektörü

Banka kredilerinde tahsili gecikmiş alacaklar dönüşüm oranı gerilemeye
devam etmektedir. 2003-2007 arası dönemde 8 puan azalarak %3,6
seviyesinde gerçekleşmiştir. Mevcut seviyesi diğer gelişmekte olan ülkelerin
ortalamasının altındadır.
Bireysel ve Firma Kredilerinin TGA’ya
Dönüşüm Oranı (Ocak 2005 – Mart 2008, yüzde)
Tahsili Gecikmiş Alacaklar Dönüşüm Oranı
(2003 ve 2007, yüzde)
14
12
10
11,5
Gelişmekte olan ülkeler*
10
Türkiye
8
6
Gelişmiş ülkeler**
4,9
6
Firmalar
4
3,9
4
8
3,6
3,7
2,8
Hanehalkı
2
* Gelişmekte olan ülkeler: Arjantin, Brezilya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Hırvatistan,
Macaristan, Letonya, Litvanya, Polonya, Romanya, Rusya, Slovakya, Ukrayna
** Gelişmiş ülkeler: Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere, ABD
Kaynak: IMF
01.08
10.07
07.07
04.07
01.07
10.06
07.06
04.06
01.06
10.05
2007
07.05
2003
04.05
0
0
01.05
2
Kaynak: TCMB, BDDK
50
Reel Sektör
İmalat Sanayi Firmalarına
İlişkin Göstergeler
İmalat Sanayi Firmaları Kaynak Yapısı Göstergeleri
(2005-2007, yüzde)
170
Kısa Vadeli Borçların Aktiflere Oranı (sağ eksen)
160
150
140
36
32,2
32
31,5
30,2
30
130
 2007 yılında özkaynakların toplam
borçlara oranı artmış ve kısa vadeli
borçların bilanço içindeki payı
110
oranları 2007 yılında 2005 ve 2006
yıllarına göre daha yüksek bir
seviyededir.
26
112
105
24
90
22
2005
20
eğilimi devam etmiştir. Faiz karşılama
126
100
azalmıştır.
 Özkaynak kârlılığındaki yükseliş
28
Özkaynakların Toplam Borçlara
Oranı (sol eksen)
120
16
34
2006
2007
İmalat Sanayi Firmaları Faiz Karşılama Oranı* (kez) ve
Özkaynak Kârlılığı (2005 – 2007, yüzde)
16,4
Özkaynak Kârlılığı
14,6
Faiz Karşılama Oranı
12
8
10,2
9,1
7,3
4,9
4
0
2005
2006
2007
* Faiz ve vergi öncesi kârın finansman giderlerine oranı
** İMKB’de işlem gören ve imalat sektöründe faaliyet gösteren 146 firmanın mali
tabloları kullanılmıştır.
Kaynak: İMKB, TCMB
51
Reel Sektör
 Banka dışı kesimin yabancı para net açık pozisyonu 2007 yıl sonu itibarıyla 60,8 milyar
ABD doları olmuştur.
 Kur riski her iki yöndedir. Firmaların tek yönlü kur varsayımlarında bulunmamaları, çeşitli
finansal araçların yardımı ile kendilerini kur riskine karşı korumaları önem taşımaktadır.
Banka Dışı Kesimin Net Yabancı Para
Pozisyonuna İlişkin Oranlar
Banka Dışı Kesimin Yabancı Para Pozisyonu
(2005 – 2007 4.Ç, milyar ABD doları)
(2005 4. Ç – 2007 4.Ç, yüzde)
90
200
9
Yükümlülükler
Varlıklar
160
120
98
105
67
80
108
66
117
68
139
128
73
78
80
70
7
60
6
GSYİH’ye Oranı
(sağ eksen)
50
46
40
0
Net Pozisyon
-40
8
Uluslararası Rezervlere Oranı (sol eksen)
5
40
4
30
3
İhracat ve Hizmet Gelirlerine Oranı
(sol eksen)
20
2
10
-80
2005
2006
2007 Ç1
Kaynak: BDDK, TCMB, TÜİK, TMSF, BIS
2007 Ç2
2007 Ç3
2007 Ç4
1
1
2
3
4
5
Kaynak: BDDK, TCMB, TÜİK, TMSF, BIS
6
7
8
9
52
Reel Sektör

Türkiye’de reel sektörün kısa vadeli borç yükü, diğer gelişmekte olan ülkelerle
kıyaslandığında daha yüksektir. Ancak, son yıllarda borçlanma vadesinde bir
iyileşme sağlanmıştır. Reel sektörün kısa vadeli yabancı para cinsi borç oranındaki
azalma devam etmektedir.

Yurt dışından sağlanan uzun vadeli kredilerin yaklaşık dörtte üçünün vadeye kalan
süresi 1 yıldan uzundur.
90
Reel Sektörün Yurt Dışından Sağladığı Uzun
Vadeli Kredilerin Vadelere Göre Dağılımı
Reel Sektörün Kısa Vadeli Borçlarının
Toplam Borçlara Oranı* (2000-2007, yüzde)
(2007, yüzde)
70
60
İmalat Sektörü
80
51
50
70
Hizmetler Sektörü
48
İmalat Sektörü
40
İmalat Dışı Sektörler
30
60
Doğu Avrupa Ortalaması (2005)
29
29
23
20
20
50
10
Latin Amerika Ortalaması (2005)
40
* Vadeye kalan süreye göre
Kaynak: TCMB
2007
2006
2005
2004
2003
2002
2001
2000
1 Yıla Kadar
* Vadeye kalan süreye göre
Kaynak: TCMB
1-5 Yıl
5 Yıldan Uzun
53
Reel Sektör

Benzer bir şekilde Türkiye’de reel sektörün borç dolarizasyon oranı (yabancı para cinsi
kredilerin toplam kredilere oranı) yüksek seyrini korumakla beraber son dönemde
azalma eğilimine girmiştir.

Borç dolarizasyonu, dış pazarlara yönelik üretim yapan firmalar ile büyük ölçekli firmalar
arasında daha yüksek, iç pazara üretim yapan firmalar ile küçük ölçekli firmalar
arasında daha düşüktür.
Reel Sektörün Borç Dolarizasyonu
İmalat Sektörünün Borç Dolarizasyonu
(2000-2007, yüzde)
90
İhracat Payı Yüksek Firmalar
İmalat Sektörü
İmalat Dışı Sektörler
İhracat Payı Düşük Firmalar
80
70
(2000-2007, yüzde)
90
80
70
Büyük Ölçekli Firmalar
60
60
50
50
Orta Ölçekli Firmalar
40
Latin Amerika Ortalaması (2005)
Küçük Ölçekli Firmalar
30
20
Kaynak: TCMB
Kaynak: TCMB
2007
2006
2005
2004
2003
2002
2001
2007
2006
2005
2004
2003
2002
2001
2000
20
2000
30
40
54
Reel Sektör

Geliri yabancı para cinsinden olan firmaların (ihracat, turizm v.b.) kur riskine karşı
doğal bir korumaya sahip oldukları düşünülebilir. Doğal korunmaya ek olarak vadeli ve
türev işlemlerle de kur riski sınırlandırılabilir.

Sektörler itibarıyla incelendiğinde, yabancı para kredi kullanımı yüksek olan sektörlerin
aynı zamanda yurt dışı satış paylarının da yüksek olduğu, yurt içine yönelik üretim
yapan sektörlerde ise yabancı para kredi kullanımının sektör ortalamasının altında
olduğu görülmektedir.

Geliri YTL cinsi olan firmaların ise kur riskini yönetmede daha ihtiyatlı olmaları
gerekmektedir.
Yurt Dışı Satışlar ve Yabancı Para Cinsi Krediler (2006, yüzde)
YP Cinsi Kredi / Toplam Kredi
80
Ana Metal
70
Plastik ve Kauçuk
60
Tekstil
Diğer
Metal
Ulaş. ve Haber.
Ortalama
Kimya
50
İnşaat
Ulaşım Araçları
Gıda
Elekt. ve Optik Aletler
Makina Teçhizat
40
Ticaret
Ortalama
30
10
20
Kaynak: TCMB Sektör Bilançoları
30
40
Yurt Dışı Satışlar / Net Satışlar
50
60
55
Hanehalkı
 Hanehalkı yükümlülüklerinin GSYİH’ye
Hanehalkı Yükümlülüklerinin GSYİH’ye Oranı
oranı 2007 sonu itibarıyla yüzde 11,7’ye
yükselmiştir.
 Bu artış, hanehalkının finansal hizmetlere
(2004-2006, yüzde)
70
63
Avrupa Birliği 60
57
60
erişiminin bir göstergesidir.
50
 Önümüzdeki dönemde, mali baskınlık
azalması, bankacılık sektörü aracılık
işlevlerini daha etkin yerine getirmesi ve
Doğu
Avrupa
40
30
23
finans piyasalarının derinliği artması ile
birlikte gerek hanehalkının gerekse
işletmelerin kullandıkları krediler artmaya
20
Avrupa Birliği ortalamasının oldukça
17
12
10
devam edecektir.
 Nitekim hanehalkı borçluluk oranı,
Türkiye
10
8
5
0
2004
2005
2006
Kaynak: Avrupa Merkez Bankası, TCMB
altındadır. Doğu Avrupa ülkeleri ile
kıyaslandığında da düşük seviyesini
korumaktadır.
56
Hanehalkı
 Tüketici kredileri içinde en yüksek paya sahip
olan konut kredilerinin toplam borç içerisindeki
oranı yükselmeye devam ederken kredi kartı
bakiyelerinin oranı kademeli olarak gerilemiştir.
40
 Türkiye’de tüketici kredilerinin büyük kısmının
15
Konut Kredileri
35
30
25
Kredi Kartı Bakiyeleri
Diğer Krediler
20
10
Taşıt Kredileri
5
0
2005
 Döviz geliri olmayan kişi ve kuruluşlara döviz
cinsinden kredi kullandırılmamaktadır.
3.4
3.2
3.0
2.8
2.6
2.4
2.2
Kaynak: TCMB
04/08
01/08
10/07
07/07
04/07
01/07
10/06
07/06
04/06
2.0
01/06
tahsili gecikmiş alacakların oranı 2008 yılı
Mayıs ayı itibarıyla %2,9 seviyesindedir ve yatay
bir eğilim sergilemektedir.
3.6
10/05
 Tüketici kredileri ve kredi kartı borçları içinde
2008 Mart
3.8
04/05
cinsindendir. Dövize endeksli tüketici kredileri,
toplam tüketici kredilerinin sadece yüzde 4,1’ini
oluşturmaktadır. Bu durum hanehalkının kur
riskini önemli ölçüde sınırlamaktadır.
2007
(Ocak 2005 – Mayıs 2008, yüzde)
4.0
01/05
 Tüketici kredileri ağırlıklı olarak YTL
2006
Tüketici Kredileri ve Kredi Kartı Borçları İçinde
Tahsili Gecikmiş Alacakların Oranı
07/05
sabit faizli olması nedeniyle, hanehalkı faiz riski
taşımamaktadır.
Hanehalkı Borcunun Dağılımı (2007, yüzde)
57
TÜRKİYE
CUMHURİYET MERKEZ
BANKASI
Durmuş YILMAZ
Başkan
5 Haziran 2008
58
Download