TBMM B: 63 10 . 2 . 2011 O: 2 OSTİM’de de bir patlama meydana geldi, 20 yurttaşımız, 20 işçi yaşamını yitirdi. Şimdi, o kadar çok gerekçe bulunabilir, nedenini… İşte, diyelim ki her zaman için ölümler olduktan sonra Türkiye’de tartışılıyor işçilerin durumu, hangi koşullarda çalışılıyor. Daha önce bu kürsüde, yine, Tuzla tersanelerinde yaşanan ölümleri tartışmıştık, bir araştırma komisyonu kurmuştuk. Oradaki iş kazalarının tesadüf olmadığını, oradaki koşulların işçilerin çalışmasına uygun olmadığını, dolayısıyla bunun tedbirinin alınması, yenisinin de, yeni yapılacak gemi tersanelerinin de buna göre yapılması gerektiğini söyledik ama Yalova’da başka bir inşaat vardı ve Yalova’da da aynı standartlar. Yani o araştırma raporunun sonucuna göre uygunsuz, ne olursa olsun, hiçbir şey dahi olmasa bile iş kazasına neden olabilecek standartlar orada devam etti. Niye? Çünkü orada işverenler iş yapmıştı, AKP İktidarının da sayın milletvekilleri de var o şeyin içerisinde. Yani dolayısıyla, biz sermayeden yana tavır gösteriyoruz. Bu, çok ciddi bir sorun ve Türkiye’de aslında işçi katliamlarının nedenlerini de ortaya koyuyor. Çünkü Türkiye’de insanın bir önemi yok, hele hele işçinin bir önemi yok. Türkiye ekonomisine bu kadar katkı da sunan, Türkiye ekonomisi konusunda AKP İktidarının o kadar övündüğü bir noktada, işçilerin, emekçilerin ne yazık ki hiçbir önemi yok. Dolayısıyla ölebilirler. Öldüğünde ne olur? Devlet der ki: “Biz ölenler için çok üzüldük, dolayısıyla ne yapalım, ailesine yardım yapalım.” Bu, işi kurtarıyor mu? Peki, bundan sonraki ölümleri nasıl engelleyeceğiz? Ne yazık ki bunlar çok ciddi sorunlar. Yine, sevgili arkadaşlar, bugünlerde torba yasayı tartışıyoruz. Mesela, bu ölümlerin hepsinin temel nedeni taşeronlaşma, kayıt dışı işçilik. Bunlar çok ciddi. Esnek çalışma adı altında bugünlerde biz torba yasayla aslında, taşeronlaşmayı, parçalı çalışmayı kanun hâline getiriyoruz. Dolayısıyla bununla birlikte ölümleri de tekrar aslında meşrulaştırmış oluyoruz, yeni alanlara taşımış oluyoruz. Bunlar çok ciddi sorunlar. Tabii İktidar bunun ne kadar farkında? Her zaman ölenlerin arkasından ağlayacak mıyız, yoksa ölümleri mi engelleyeceğiz? Biraz önce iktidar partisinden Sayın Milletvekili yaptıklarını anlattı. Sayın Vekilim, ne yazık ki sizin yaptıklarınız işçi ölümlerini engellemiyor, kazaları engellemiyor. Demek ki bir problem var. Yani Avrupa Birliği sürecinde bizim ev ödevlerimizi iyi yapmamız, sadece kâğıt üzerinde yapmamızla değil… Bunun pratik uygulaması çok ciddi bir sorun. İşte pratikte bunlar yaşam bulmuyor. Bakın size birkaç tane örnek vereceğim işçi kazalarına ilişkin, cinayetlerine ilişkin: Tuzla tersanelerinde bugüne kadar 142 tane işçi yaşamını yitirdi ve araştırma komisyonu oluşturuldu. Biliyorsunuz, bu komisyonun raporuna rağmen daha geçen ay 142’nci ölüm gerçekleşti. Son üç yılda 180’den fazla emekçi kömür madenlerinde hayatını kaybetti. Bunların bir anlamı var mı bilmiyorum sizler için de. 2010 yılının son altı ayında 66 kömür işçisi hayatını kaybetti. HES’lerde yine… Biliyorsunuz bu HES’ler AKP İktidarı için çok önemli. Çünkü yenilenebilir enerji kaynakları konusunda en iyi proje olarak söyleniyor. Dere yataklarımızı rant alanına dönüştürmekten ziyade, bir de bu HES’lerde çalışan işçilerin de yaşamı kararıyor. Tabii burada gündemde yok. Son iki ayda 6 işçi yaşamını kaybetti. Yine, Kahramanmaraş’ta Sabancı Holdingin inşaatını yürüttüğü HES’de, Samsun’da Çarşamba elektrik üretimi şirketinin yürüttüğü HES’de, Aydın’da İkizdere Barajı’nın yapımında ve geçen sene Doğuş Holding Grubunun Giresun’da devam ettiği HES’lerde onlarca işçi yaşamını kaybetti. İlginçtir, bu, Samsun Çarşamba’daki hidroelektrik santralini yapan şirketin ortaklarından birisi iktidar partisinin milletvekili, biri de belediye başkanı. Böyle olunca yani biri belediye başkanı, biri milletvekili olunca ortak, dolayısıyla orayı araştırma, oradaki iş kazalarını şey yapma noktası yok. Yine, sayın milletvekilleri, bugün Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün, ILO’nun 176 sayılı Madenlerde Sağlık ve Güvenlik Sözleşmesi’ni hâlâ imzalamış durumda değil yani. Bunlar çok ciddi sorunlar. Peki, biz bunları tartışacak mıyız? – 650 – FATMA-63 133–137