Serxwebûn Şubat 2011 Sayfa 13 Meşru savunma kutsal bir haktır K ürt halkının güvenlik, özsavunma sorunu; Kürt sorununun çözümünün önemli ve temel bir konusu olarak ortaya çıkıyor. Aslında sadece önemli olan konu bu değildir. Fakat ekonomi, hukuk gibi farklı bazı alanlar gelişmediği için bu konu öne çıkıyor. Diğer yandansa bütün diğer alanların savunması olarak rol oynadığı için; onların varlığı güvenliği buraya bağlı olduğu için tabi güvenlik ve savunma hususu oldukça önemli bir konu haline geliyor, öncelikli bir konu oluyor. Özsavunma en çok da Kürtler için gerekli Her canlının bir savunma ve güvenlik ihtiyacı olduğunu herkes takdir eder. Kendi canlı varlığını koruyabilmek ve yaşamını sürdürebilmek için bir savunmasının olması lazım. Önder Apo bunu ‘gül teorisi’ olarak tanımladı. Örneğin bir gülün bile kendisini savunmak için diken ürettiğini, bununla savunmasını yaptığını söyledi. Bazı bitkiler var, tehlike karşısında kapanıyorlar. Bazı hayvanlar, böcekler yine kendilerini kapatıyorlar. Bazıları saldırılar karşısında kendilerini savunacak hem uzva hem de reflekslere sahipler. Tabii bu durum, canlı bir varlık olarak insan için de gereklidir. Her insanın kendi canlı varlığını, yaşamını sürdürebilmesi için güvenlik sorunu vardır. Kendi savunmasını sağlamaya ihtiyacı var. Güvenlik ve savunma sorununu çözmese canlı varlığını, yaşamını devam ettirmesi mümkün olmaz. Birçok saldırı ve tehditle karşı karşıya kalır. Dolayısıyla güvenlik, yaşamın temel bir unsuru. Üreme, beslenme ve güvenlik canlılığın korunmasının, yaşamın sürdürülmesinin üç temel unsuru. Devamlılığı, bunlar sağlıyor. Demek ki güvenlik üreme ve beslenme kadar temel bir ihtiyaç, gerekliliktir. Bu bütün canlı varlıklar için olduğu gibi insan için de geçerlidir. Tabii insanlar da toplum olarak yaşıyorlar. Toplumsuz insan olmaz. Dolayısıyla insan için gerekli olan her şey toplum için de gereklidir. İnsanın varlığını sürdürmesi toplumsal olmaya bağlıdır. Dolayısıyla varlığı sürdürmek, yaşamı korumak güvenlik gerektiriyorsa; o zaman insan güvenliği ve savunması toplum güvenliği ve savunması oluyor. Bu nedenle toplumun savunma ve güvenlik problemi ortaya çıkıyor. Bu bilinen bir gerçektir. Tarih içerisinde de bireylerin ve toplumların geliştirdiği var ettiği bir gerçek. Şimdi ortaya çıkmıyor. İnsanın varoşlundan bu yana bu durum vardır. Bir sorun olarak vardır. Ve çeşitli biçimler de çözüyorlar. Bir yerde aslında devletin bile güvenlik gücü olma iddiası var. Toplumlar da öyle algılıyorlar. Ordular onun için meşruiyet kazanıyorlar. Örneğin savunma kuvveti diyor adına zaten. Güvenlik ve savunma rolü ordunun toplumsallık ifade eden temel rolü. Biraz olumluluk içeren rolü varsa burada var zaten, onun dışında baskı ve sömürü aracıdır, zor aygıtıdır. Bunu da herkes bir biçimde biliyor. Şimdi herkes için geçerli olan –bitkiler, hayvanlar, toplumlar için geçerli olan– bütün canlılar için geçerli olan bir temel etkenin Kürt toplumu açısından düşünülmemesi mümkün mü? Elbette değil. Bir toplum olarak Kürtlerin herkes gibi güvenlik ve savunma sorunu vardır. Bunları çözümlemeleri gerekiyor. Var olabilmeleri, yaşayabilmeleri, özgür kalabilmeleri özgür iradeleri temelinde varlıklarını ve yaşamlarını sürdürmeleri için tabii ki güvenlik sorununu çözmeleri lazım. Savunma gücü oluşturmaları kendilerini savunmaları için bir sisteme sahip olmaları gerekiyor. Bundan daha öte bir de Kürtlerin içinde bulunduğu durumu göz önüne alalım. I. Dünya Savaşı ardından oluşan kapitalist dünya sistemini göz önüne getirelim. Bu sistem Kürdistan’ı bölüp parçaladı. Bu sistem Kürtleri yok saydı. Kürdistan ve Kürt toplumu üzerinde imha ve inkarı ifade eden bir sistem kurdu. Belli ulus devletler örgütledi ve bu ulus devletler Kürtleri yok saydılar. Dolayısıyla da var olmak isteyen varım diyen her Kürt’ü yok etmeye çalıştılar. Bunu ekonomi ile yapıyorlar, sosyalite ile yapıyorlar, siyasetle, kültürle, eğitimle, askerlikle yapıyorlar. Aslında bir soykırım bu temelde Kürt toplumu üzerinde yürüyor. Yani son yüzyıldır Kürtler üzerinde soykırım uygulanan bir toplumdur. Bu da elbette ki güvelik ve savunma sorununu gündeme getiriyor. Herkesten daha fazla günümüzde Kürtlerin güvenlik ve savunmaya ihtiyacı oluyor. Niye Kürdistan bölüp parçalandı,niye Kürtler yok sayıldı ve yok edilmek istendi? Niye? Kürdistan, Kürt toplumu üzerinde bir güvenlik ve savunma sistemi olmadığı için. Böyle bir güce, örgütlülüğe sahip olmadığı için. Bu konuda geçmişte var olan aşiret toplumlarının, Kürt beyliklerinin güvenlik sistemlerini, savunma kuvvetlerini; devletçi güçlerin –önce imparatorlukların sonra da ulus devletlerin– saldırıları kırdı, ezdi, yenilgiye uğrattı. Kürt toplumunu herhangi bir güvenlik ve savunma gücünü kuramaz hale getirdi. Soykırım, bunun üzerinde uygulandı. Yok ediliyor Kürt toplumu. Yok edilmemesi, var olabilmesi için, bu soykırımı durdurabilmesi için o zaman güvenlik ve savunma gücüne, sistemine, anlayışına ihtiyacı var. Bunu değişik toplumlar çeşitli biçimlerde çözüyorlar. Bu konuda farklı eğilimler, ideolojiler; farklı çözüm yolları öneriyorlar. Devletçi sistem devletin görevi olarak koyuyor, toplumu savunduğunu söylüyor, ama esasında toplumu yüzde beş savunuyorsa yüzde doksan beş devleti savunuyor. Devletten çıkar sağlayan güçleri savunuyor. Baskı ve sömürü sistemini savunuyor. Fakat yine de bir savunma kuvveti oluyor. Demokrasi kendini savunma demektir Kürtler sorunun çözümünü, geleceğini devlette görmüyorlar. Devletin; baskı, sömürü ve talan gücü olduğunu iyi biliyorlar. Dolayısıyla devletçi ulus değil demokratik ulus olmak istiyorlar. Devlet ulusu olarak var olmuyorlar, demokratik ulus olarak var oluyorlar. Devlet ulusu olarak Kürtleri var etmeye dönük çabalar yok mu? Vardır, işte aslında ABD, Avrupa sistemi bir yönüyle bunu geliştirmeye çalışıyorlar. Güney Kürdistan da bu geliştirilmeye çalışılıyor. Ama dikkat edilirse bütün Kürdistan’a bu yayılmıyor. İçinde bulunduğumuz askeri, siyasi konjonktür buna fazla izin vermiyor. Kürt toplumu da çok fazla devletçi çözümden yana değil. Devletin kendisine özgürlük ve demokrasi getireceğine inanmıyor. Çünkü devletler tarafından bölünmüş parçalanmış, devlet tarafından ezilmiş. Bu gün Kürtler üzerindeki soykırımı uygulayan güçler, devletler mevcut ulusdevlet sistemleridir. Dolayısıyla devletin kendisine gelecek, özgürlük değil; baskı sömürü getirdiğini görüyor. Onun yerine demokrasi ile kendini savunmak istiyor. Demokratik bir ulus olarak var oluyor ve kendi güvenlik ve savunma sistemini de demokrasi temelinde kuruyor. Demokrasi temelinde kendini savunmak; kendi öz gücü ile savunmak demektir. Savunmasını başka bir güce ihale etmeden, savunulan gücün savunma görevini kendi kendisine yapmasına özsavunma diyoruz. Kürt toplumu ise savunulan güç; Kürt toplumunun kendi kendisini savunmasıdır. Yani kendini savunacak, güvenliğini sağlayacak bir anlayışa, örgütlenmeye, donanıma sahip olacak Kürt toplumu. Buna bir; özsavunma eğitimi diyoruz, her şeyden önce bilinçtir. İki; bu bir örgütlülük tabii. Dışarıdan askeri saldırılar geliyor, imha saldırıları askeri boyutludur. Dolayısıyla askeri eğitim ve askeri donanım gerekiyor. Özsavunma bilinç ile birlikte bir örgütlülüğü, bir de askeri örgütlülüğü donanımı ifade ediyor. Toplumun kendi kendini yürütme de dahil kadın erkek bir bilince eğitime tabii tutulması, askeri eğitimden geçirilerek Kürt toplumuna dönük herhangi bir işgal saldırı, imha tehdidi geldiğinde kendini kendi gücü ile örgütlülüğü ile savunması oluyor. Özsavunma bir kitlesel savunmadır. Herkesin kendi kendini savunmasıdır. Toplumun kendi bilinçli örgütlülüğüyle kendini savunmasıdır. Demokratik Özerkliğin özsavunması aslında böyle bir olay. Bir toplumsal savunma, ama elbette bunun için bilinç gerekli, eğitim, donanım gerekli, bunu yapabilecek çekirdek bir güç gerekli. Dolayısı ile bir savunma kurulu gereklidir. Yani özsavunma kurumu, örgütlülüğü toplumun tümünü özsavunma eğitiminden geçirecek, donatımlı tutacak, saldırı geldiğinde onları savunma konumuna geçip yönlendirecek bir kurumun olması gerekiyor. “Özsavunma bir kitlesel savunmadır. Herkesin kendi kendini savunmasıdır. Toplumun kendi bilinçli örgütlülüğüyle kendini savunmasıdır. Demokratik özerkliğin özsavunması aslında böyle bir olay. Bir toplumsal savunma ama elbette bunun için bilinç gerekli, eğitim, donanım gerekli, bunu yapabilecek çekirdek bir güç gerekli. Dolayısı ile bir savunma kurulu gereklidir” Dıştan gelecek saldırılara karşı kendini savunacak bir kuruma ve kitlesel olarak bir savunma eğitimine ve örgütlülüğüne donatımına sahip olmalı. İçte ise kendi güvenliğini sağlayacak güvenlik kurumuna, kuvvetlerine sahip olmalı. Toplum içinde asayişi sağlayacak, güvenliği yürütecek, bu toplumun özgür demokratik yaşamına hizmet edecek toplum tarafından görevlendirilmiş gerektiğinde görevden alınabilen bir iç güvenlik kuvvetinin olması gerekiyor. Bunun adına ne denir nasıl örgütlenir bilemeyiz, ama toplumsal asayişi denetimi, güvenliği, disiplinini sağlayacak toplumun herhangi bir ferdinin başkaları tarafından zarar görmesine fırsat vermeyecek bir güvenlik sisteminin olması gerekiyor. Bunlar olmasa Kürt toplumu zaten var olamaz. Dıştan gelen saldırı ezer geçer, yok eder. Soykırıma uğratır. İçte güvenliği olmasa bir disiplini, demokrasisi olmaz, toplumsallığı olmaz, demokratik bir yaşam kuramaz. Dolayısıyla toplum olamaz. Toplum olabilmesi bir iç güvenlik sistemine sahip olmayı gerektiriyor. Toplum olarak varlığını sürdürebilmesi, imha karşısında kendini savunabilmesi dıştan gelen saldırılar karşısında kendini savunabilecek bir savunma gücüne savunma kuvvetine sahip olmasını gerektiriyor. Demokratik Özerkliğin özsavunma anlayışı bu. Bazıları “böyle olursa ayrı bir güç olur, ayrı bir örgüt olur, ayrılır” diyorlar. Esas sömürgecilikten gelen iddia bu. Bunun anlamı yok gerçek dışıdır. Bunlar maksatlı sözlerdir. Peki bir güvenlik ve savunma kuvveti olursa Kürtler ayrılır da ama böyle kuvvetleri olmasa Kürtlere isteyen istediği tokadı vurmaz mı o zaman? İçte kendi birliğini, güvenliğini, kontrolünü nasıl sağlayacak? Dıştan gelen işgal, imha saldırıları karşısında peki kendi varlığını nasıl sürdürecek? Yani onlar maksatlı sözlerdir. Aslında anlaşılırdır da, bir oyun olarak öne sürülüyor. Bunun bu kadar öne çıkartılması Kürtleri oyuna getirme çabasıdır. Yani “senin güvenliğin, savunman olmasın ondan sonra hiçbir şeyin yoktur, yarın istediğimiz gibi zor uygular, istediğimizi kabul ettirebiliriz. Yani soykırım sisteminin, zihniyetinin aslında böyle biraz aldatıcı bir tezahürü. Güya çeşitli toplumsal kesimleri etkilemeye, aldatmaya dönük bir tezahür, Kürtleri de kandırmayı ön görüyor. Yoksa Kürt’ün kendi öz güvenliğini, kendi savunmasını oluşturmasının başka kimseye zararı olmaz, kimseden korkmaz. Kimseyi tehdit etmez, Demokratik Özerkliğin güvenlik ve savunma sisteminin temel bir ilkesi de budur. Kimseye dönük bir tehdit değildir. Tam tersine kendine yönelik tehditler karşısında kendini savunmaktır. Kürt’ün kendini savunması demek başkalarıyla bir demokratik sistem içerisinde kalması demektir. O açıdan da özsavunma sisteminin herhangi bir gücü, özgürlüğü ve demokrasiyi tehdit eden bir yönü yoktur. Tam tersine toplumun saldırılar karşısında kendi varlığını savunmayı ve sürdürmeyi ifade eden, toplumun özgürlük ve demokrasisini güvence altına almayı, savunmayı esas alan, demokratik siyasetin önünü açan, demokratik siyasetin toplumsal sorunları çözebilmesi için zemin teşkil eden bir husus oluyor. Bu açıdan da demokratik ve özgürlükçüdür. Kimseyi yok etmekle, zarar vermekle tehdit eden bir boyutu yoktur.