basın açıklaması haber bülteni

advertisement
Deprem Zararý Geliþmiþliðin Göstergesidir
08.03.2010 günü saat 04.32 'de Elazýð Ýli Karakoçan-Palu Ýlçeleri arasýnda 5.9 büyüklüðünde bir
deprem meydana gelmiþtir. Bölgedeki deprem etkinliði ar tçý sarsýntýlarla sürmektedir.
08.03.2010 günü saat 04.32 'de Elazýð Ýli Karakoçan-Palu Ýlçeleri arasýnda 5.9 büyüklüðünde bir
deprem meydana gelmiþtir. Bölgedeki deprem etkinliði artçý sarsýntýlarla sürmektedir. Depremde 51
yurttaþýmýz yaþamýný yitirmiþ, çok sayýda kiþi yaralanmýþ, önemli maddi hasar meydana gelmiþtir.
Deprem bölgesinden alýnan ilk bilgilere dayalý deðerlendirmeler merkez üssünün Doðu Anadolu Fayýnýn
(DAF) Palu - Bingöl arasýndaki bölümünde yer aldýðýný göstermektedir. Bu alanda, jeodinamik özellikler
karmaþýk bir tektonik yapýnýn geliþmesine neden olmakta ve Doðu Anadolu Fayý tek bir çizgisellik
göstermemektedir.
Bingöl-Karlýova'dan baþlayan ve 580 km uzunluðu boyunca Antakya'ya doðru uzanan DAF 7 ve 7'den
büyük deprem üretme potansiyeli nedeniyle üzerindeki kentsel ve kýrsal yerleþimler için tarih boyunca
risk faktörü olmuþtur. Jeoloji bilimi bu riskin gelecekte de devam edeceðini bizlere söylemekte; baþta
merkezi ve yerel yönetimler olmak üzere tüm toplumu depreme daha hazýrlýklý olma konusunda
uyarmaktadýr.
Bugün bilim ve teknoloji, depremleri engellemeyi baþaramasa da önceden uygulanacak zarar azaltma
politikalarýyla bir doða olayý olan depremin afete dönüþmesinin engellenebileceðini göstermektedir.
Meydana gelen bu deprem büyüklük açýsýndan "orta büyüklükte" olmasýna karþýn önemli bir can kaybý
ve maddi zarara yol açmýþtýr. Deprem zararlarý öncelikle toplumsal geliþmiþliðin bir ölçütüdür
gerçekliðinden hareketle bu büyüklükte bir depremin yarattýðý tablonun gerçek sorumlusunun öncelikle
sosyo-ekonomik çarpýklýklar olduðu anlaþýlmaktadýr.
Diðer yandan mevcut deprem yönetim sistemimizin temel kurgusunda hala zarar azaltma
mekanizmalarýnýn yer almamasý, sistemin deprem sonrasý afetzede geçici ve kalýcý iskaný, maddi yardým
ve borç erteleme gibi yara sarma ve yeniden yapýlanma fonksiyonlarýna odaklanmasý zararýn artmasýna
neden olmaktadýr.
Deprem yönetimine temel olacak stratejik bir planýnýn bulunmadýðý ülkemizde her düzeyde iþbirliði ve
eþgüdüm sistemin yapýsal bir sorunu olarak devam etmektedir.
Genelde afet özelde deprem hafýzasý kaybolmuþ; deprem sicili her depremde hýzla kabaran, Deprem
Þurasý, Ulusal Deprem Konseyi raporlarýnýn Bakanlýklarýn tozlu raflarýnda unutulduðu Ülkemizde,
deprem yönetiminde ivedilikle yeni bir yapýlanmaya gidilmesi bir zorunluluktur.
Bu olumsuz tablonun bir daha yaþanmamasý için;
- Tüm toplumu kapsayacak, kriz ve risk yönetimini bütünlüklü uygulayacak çaðdaþ, güçlü ve etkin bir
afet yönetim sisteminin bir an önce oluþturulmasý,
- Gerek kurumsal gerekse mevzuat alanýnda daðýnýklýlýk ve yetersizliði giderecek düzenlemelerin
yapýlmasý
- Kentsel ve kýrsal yerleþim alanlarýnda jeolojik risk faktörlerine dayalý planlama anlayýþýný geliþtirilmesi,
-Ülkemizin jeolojik gerçekliðine uygun bir deprem stratejik planýnýn hazýrlanarak devlet politikasý olarak
benimsenmesi,
gerektiðine inanýyoruz.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odasý olarak bu inançla depremde yaþamýný yitiren canlarýmýzýn acýsýný
yüreðimizde hissediyor, yaralýlara acil þifalar diliyoruz.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odasý
08.03.2010
HABER BÜLTENÝ
87
BASIN AÇIKLAMASI
Download