M. Meclisi B : 30 önce şunu söylemek durumundayım ki, Türkiye'nin enerji politikasının, ben vazıh ve açık bir şekilde hiçtir zaman tespit edilebildiği­ ni göremedim. Bu bir politikanın yokluğuna işa­ ret etmez; fakat en azından bir politika üze­ rinde bütün ilgililerin aynı anlayışta olmadık­ larına işaret eder. Politikamızı değerlendirecek olursak, uygulanmış olan politika, genel haıtlarıyle, meseleler müzmin hale gelip zorlamadık­ ça çözüm aranmamıştır. Yani bizim geçmişte­ ki uyguladığımız politikanın anavasfı budur. Meseleler kapıya gelmiştir, ekonomi zorlanmış­ tır ve 'ondan sonra bu meselelere tedbirler 'aranmaya 'başlanmıştır. Bir hatıramı nakledeyim. 1962 senesinde. Aşağı Fırat Havzasının etüdünü yaptım. Ke­ ban Barajının altındaki kademelerin etüdünü yaparken, burada çok büyük enerji kademeleri olduğunu tespit ettik ve 1962 senesinde yazmış olduğum bir etüt raporunda aynen şu cümleyi yazmış idim : «Keban'ın altındaki ikinci hid­ roelektrik tesise en geç Keban'ın başlamasın­ dan 3 - 4 sene sonra başlanması mecburiyeti vardır, Türkiye'nin elektrik enerji ihtiyaçları­ nı karşılamak için.» Bu yazı 1962'de yazılmış­ tır. Sene 1974'dür, hâlâ bu kademeye, ki Karakaya barajıdır ve Keban'dan çok daha rantabl biı* ünitedir, (başlanabilmiş değildir. Bunfu incelediğim zaman niye böyle oldu diye düşününce yüzlerce mesele çıkıyor orta­ ya. Bnnun içimde teknik sebepler var, bunun içinde bir ölçüde bürokrasi var, en büyük prob­ lemlerimizden biri bürokrasi var. öyleki bu­ gün bu yerli en büyük enerji kaynağımızı hâ­ lâ değerlendirebilmiş değiliz. Bugün yakıt ekonomimiz ki buna dokunul­ madı, biraz evvel gündem dışı yapılan konuş­ malarda DoSıı Anadolunun yakıt meselesine te­ mas. edildi. Yakıt meselesini enerji meselesin­ den ayırmak mümkün değildir, onun ayrılmaz bir cüzüdür. Yakıt meselemiz de benim kanaa­ ttim tamamen kendi kaderine terkedilmiş bir durumda ve bugün Şarkta yakıt mevzuunda Türk halkına güvenilir bir yakıt temini zanne­ diyorum hâlâ ve belki uzun yıllar çözülebile­ cek bir problem olmakta devam ediyor. •Geçmiş politikanın en güç noktalarından biri de Türkiye her yıl çok daha fazla mik­ tarlarda enerji ithal eder hale gelmiştir. Yüce 16 . 1 . 1974 O : 1 Meclisin sayın üyeleri bu hususta bilhassa dik­ katlerinizi çekmek istiyorum. 1969 senesi Tür­ kiye'nin enerji ithali bakımından en minimum olduğu senedir. 196'9 senesinde Türkiye'nin ener­ ji ithali toplam enerjisinin % 16'sı idi. Yüz ener­ jinin 16'sını ithal ediyorduk, % 84'ünü kendi öz kaynaklarımızdan çıkarıyorduk. Bu sene, 1973 senesinde toplam enerji kullanmamızın % 30'aınu ithal ettiğimizi tahmin ediyoruz, belki bu rakam biraz daha artacak. Bunun tabiî tehlike­ li bir inikası da dış ödemeler dengemizedir. 1969 senesinde toplam ithalâtımızın % 5'ini enerji teş­ kil ediyordu. Bu sene bunun % 20'yi geçtiğini tahmin ediyoruz. Türkiye toplam ithalâtının % 20'sinden fazlasını enerjiye ödemiştir. Ben şunu ifade etmek isterim ki bu rakama netrole yapılan son zamların hiçbiri dahil de­ lildir. Petrol fiyatları son aylarda biraz zam al­ mıştır fakat senenin ortalamasını alırsak bu c°'k mâkul fiyatlarla yapılmış bir ithalâttır. Son OPFO kararları petrol fiyatlarında, net fiyat­ larda dört misline yakın bir artış gösteriyor. Bu artışın da Nisamdan sonra- yeni bir artışla des­ tekleneceği söyleniyor. Bu durumda Türkiye' nin, değil Türkiye bugün dünyanın en endüstrileşmiş memleketleri İngiltere, Japonya gibi memleketlerin dahi dış ödeme dengeleri bozul­ mak durumundadır. Bu hususu da çok büyük bir nokta olarak göz'önüne almak durumunda­ yız. Bütün bu durumu ile enerjiye baktığımız zaman enerji Türk ekonomisine hız veren, Türk ekonomisini ileriye doğru süren bir sek­ tör olma durumunda iken, maalesef bu vas­ fını hiçbir zaman temin edememiştir. Hattâ ben çoğu zaman, bilhassa son yılda enerjiyi ekono­ miyi tutan ve ileriye doğru gitmekten önleyen bir ağırlık olarak görmekteyim. Bugün Tür­ kiye'nin en büyük sanayi bölgesi olan İstan­ bul - İzmit kompleksinde öyle sanayiler biliyo­ rum ki enerji yetersizliğinden dolayı normal r>rotasyonlarını, normal kapasite çalışmalarını dahi götüremez durumdadırlar. Enerji son aylarda görüldü ki bir ekonomik silâhın ötesinde bir politik silâhtır ve bu politik kullanmamn nereye kadar gideceğini de haki­ katen bugün tahmin etmek mümkün değildir. Avrupa devletlerinin son aylarda aralarında yaptıkları toplantılarda enerji meselesinin anapolitikaların formüle edilmesinde mihrak teş202 —