Asit Maden Drenajı Karakterizasyonu ve Genel Prosedürleri Başta pirit olmak üzere, markazit, pirotin gibi sülfürlü metalik minerallerin, madencilik faaliyetleri sırasında (cevher üretimi, cevher ya da pasa stoklama, artık yığınlama vb.) hava ve su ile teması neticesinde çözünerek sulu ortama H+ iyonu vermesiyle asidik karakter kazanmasına yol açan kimyasal, jeokimyasal, fizikokimyasal, fiziksel ve biyolojik sürece Asit Maden Drenajı denir. Sülfürlü metalik mineraller asit oluşturma karakteri gösterirken, diğer bir yandan karbonat ve silikatlar başta olmak üzere bazı mineraller hava ve su ile temas ettiğinde sulu ortama OH- iyonu vererek ortamı bazikleştirir ve tamponlama görevi üstlenir. Bir madencilik faaliyetinde asiditeye sebep olacak minerallerin varlığı, Asit Maden Drenajı oluşumunun kesin bir kanıtı olmamasının yanında, sahanın tamponlama karakterinin olması Asit Maden Drenajı oluşumunun gerçekleşmeyeceği anlamına gelmemektedir. Cevher veya stok yığınları, üretim yapılmış veya halen üretimi yapılan açık ve kapalı ocak yüzeyleri, proses atıklarının muhafaza edildiği atık barajları gibi Asit Maden Drenajı kaynaklarından oluşabilecek sızıntılar ile yeraltı sularına taşınacak olan asidik karaktere sahip maden sularının etkisiyle kimyasal, fiziksel ve ekolojik dengenin bozulmaması, ve buna paralel olarak insan dahil bölgede yaşamını devam ettiren canlıların olumsuz bir şekilde etkilenmemesi için, Asit Maden Drenajı doğru bir şekilde karakterize edilerek, devamlı bir şekilde izleme ve yönetim prosedürlerinin uygulanması gerekir. Doğru bir şekilde karakterize edilen ve yapılan jeokimyasal modellerle doğru bir şekilde yönetilen Asit Maden Drenajı, bir yandan çevresel kirliliğin önlenmesi açısından, bir yandan da maden işletmesi için uzun vadede yaşayacağı sorunları engellemek ve bu sorunlar için öngörmediği maliyetleri engellemesi açısından oldukça önemlidir. Madencilik faaliyetleri kadar eski bir tarihsel olgu olan Asit Maden Drenajı, geçmişte yaşanan global ölçekteki sorunlar ve bunlardan çıkarılan derslerle birlikte, gerek akademik gerekse endüstriyel anlamda yapılan araştırmalar ve buna paralel olarak gelişen teknoloji ile birlikte Asit Maden Drenajı’nın çevresel bir sorun olmaması için global anlamda yoğun bir çaba göstermektedir. Her maden sahasının kendine özgü bir karakteristiği olduğu için çözüm yöntemleri de bu karakteristiğe uygun bir şekilde uygulanmalıdır. Bunun için de sahanın jeolojik, topoğrafik, mineralojik, hidrojeolojik, çevresel ve madencilik anlamında iyi okunması, kullanılacak yöntemlerin de başarısını kuşkusuz kılar. Buna bağlı olarak uygulanan yöntemler temelde aynı prensiplere dayansa da, uygulama olarak madenden madene farklılık göstermesi kaçınılmazdır. Asit Maden Drenajı Prosedürleri Doğru bir karakterizasyon yapılarak uygulanacak Asit Maden Drenajı algoritması hem çevre kirliliği oluşturmaması ve ekolojik hayatın olumsuz etkilenmemesi açısından, hem de bu prosedürleri uygulayacak olan işletmenin sorunsuz bir şekilde madencilik faaliyetlerini sürdürmesi açısından önem arz etmektedir. 1- Maden Karakterizasyonu : Asit Maden Drenajının tanımlanması açısından bakıldığı zaman öncelikle çıkarılacak olan madenin, ve bu madene bağlı olarak çıkarılacak yan kayacın, oluşacak stok alanları ya da kurulacak ise cevher hazırlama tesisi ve buna bağlı parametrelerin karakterize edilmesi gerekir. 2- Mineralojik Analiz : Başta sülfürlü metalik mineral ve asit üretme potansiyeli olan mineraller ya da tamponlama görevi üstlenecek mineraller için yapılacak mineralojik 3- 4- 5- 6- 7- analizler daha sonra yapılması gereken testler için alınacak numunelerin belirlenmesi için bir temel oluşturur. Numune Alma : Madencilik faaliyetlerinden dolayı oluşacak Asit Maden Drenajı karakterizasyonu için söz konusu maden sahasının doğru bir şekilde okunması en temel bileşenlerden biridir. Bu sebepten dolayı, numune alma işleminin, sahanın alansal dağılımını, litolojik dağılımını, ve jeokimyasal özelliklerini yüksek bir oranda temsil etmesi gerekir. Tanımlama : Sahayı temsil eden numunelerin alınmasından sonra, elde edilen verilerin fiziksel, kimyasal, mineralojik ve biyolojik açıdan değerlendirilmesi, ve tanımlanması bu süreci takip edecek jeokimyasal testlere karar vermek için temel oluşturur. Statik ve Kinetik Testler : Statik testler sahayı temsil eden numunelerin asit üretme ya da asit nötürleştirme potansiyellerini saptamak amacıyla kullanılan çabuk sonuç veren jeokimyasal testlerdir. Ancak statik testler minerallerin sadece asit üretme ve asit nötrleştirme potansiyellerini ölçer, bu minerallerin çözünme hızları gibi dinamik parametreler hakkında bilgi vermez. Bu yüzden statik testler ileride yapılacak olan kinetik testler ya da jeokimyasal modeller için bir öngörü oluşturur. Statik test sonuçlarına göre yapılmasına karar verilen kinetik testler, temelde doğada gerçekleşen asit üretme sürecinin bir simülasyonu niteliğindedir. Laboratuvar koşulları altında da yapılabilen kinetik testler, gerekli görüldüğü, ya da sahanın atmosferik koşullarını daha iyi temsil etmesi amacıyla maden sahasında da gerçekleştirilebilir. Statik testlerden gelen teorik sonuçların analiz edilmesinden sonra jeokimyasal bir model oluşturmak için tepkime kinetiklerinin, salınım hızlarının ya da mekanizmaların belirlenmesi kinetik testler ile mümkündür. Modelleme : Maden sahalarının değişen jeolojik, mineralojik, ve tesis durumlarından dolayı ortaya çıkan farklılıklar atık, artık, ya da stok yığınlarında da farklılık oluşmasına neden olmaktadır. Yürütülen kinetik testler gerçeğe yakın bir yaklaşım sağlarken, zaman ve maliyet açısından problem yaratabilmektedir. Jeokimyasal statik ve dinamik testlerin maliyetlerini indirmek için matematiksel ve jeokimyasal modellemeleri (PHREEQC, MINTEQ vs.) yapılmaktadır. Sülfür minerallerinin oksitlenmesi, tampon etkisi gösteren minerallerin çözünmesi, redoks tepkimeleri, bakteri katalizleri içerisinde barındıran bu modeller, parametrelerin zamana bağlı değişimini, ve davranışını simüle etmek için kullanılır. Ampirik modellerde ise değişkenler arası istatiksel ilişkiler temeline dayanmaktadır. Modelde yapılan kabul, modeli oluşturana kadar elde edilen verilerle örtüşmeli, ve yapılan karakterizasyon çalışmalarını desteklemelidir. Önleme ve Arıtma : Asit Maden Drenajının en etkili ve maliyeti düşük çözümü asit üretme potansiyelini kaynağında önlemektir. Asit Maden Drenajı karakterizasyonu yapılmamış, modeller ve yönetim planları oluşturulmamış sahalar için potansiyeli kaynağında önlemek söz konusu olamaz. Bu koşuldaki sahalar için problemi minimize etmek gerekmektedir. Asit üretmeye başlamış sahalarda global olarak uygulanan aktif ya da pasif arıtma sistemlerinin uygulanması düşünülmelidir. Aktif arıtma ağırlıklı olarak kimyasallar kullanılarak daha yüksek maliyeti olan işlemlerle yapılmaktayken, pasif arıtma her ne kadar son yıllarda geliştirilmeye başlanmış olsa da global ölçekli bir çok başarılı örneğe sahiptir. Her iki yöntemde de uygulanacak arıtma sistemlerinin çevre yönetmeliklerine uygun olması zaruridir. Kaynaklar DM Sherman, 2011, University of Bristol, UK, “Geochemical Modelling of Acid Mine Drainage” Mend Project 1.16.1b , 2008, North Vancouver, Canada, “Acid Rock Drainage Prediction Manual” U.S. Environmental Protection Agency, 1994, Washington, USA, “Technical Document, Acid Mine Drainage Prediction” M. Karadeniz , 2008, Ankara, “Sülfürlü Madenlerin Sorunu Asit Maden Drenajı ve Çözümü”