C. Senatosu B : 73 4 . 7 . 1975 O : 2 olan, yandaş olan

advertisement
C. Senatosu
B : 73
olan, yandaş olan partiler tarafından daima baltalan­
mak, engellenmek, elden gelirse o hakların işçi kesi­
mine verilmemesini sağlamak yolunda olmuştur.
Eğer, konuyu bir grafikle ifade etmek gerekirse,
bir yanda işçi sınıfının sosyal mücadelesi ve onun ön­
derliğini yapan Cumhuriyet Halk Partisi, bir yanda
da sermaye sınıfının mücadelesi, onun önderliğini ya­
pan, Cumhuriyet Halk Partisi dışındaki, partiler kar­
şıt iki doğrultuda yaşamaktadır Türkiye'de.
Böyle bir mücadele türü Türkiye'de aslında Cum­
huriyet Halk Partisinin yeni toplum düzenini yarat­
mada kendi anlayışıyle tutarlılığını göstermesi bakı­
mından çok olumludur. Buna karşın da sermaye sı­
nıfının yandaşları partilerin işçi haklarını daima kıs­
mak veya zamanında vermemek veya kendilerine yük­
lenmeden işçi haklarını başka kurumlara yüklemek
gibi mücadeleler de işçi haklan bakımından esefe
şayan bir manzara arz eder.
4 . 7 . 1975
O : 2
Şimdi, müzakere ettiğimiz kanun bu Konfederas­
yon tarafından saptırılmış bir kanundur. Bu gerçeği
inkâra mecali yoktur kimsenin. Çünkü, vakıa herke­
sin gözleri önünde cereyan etmiştir ve işlem böyle
olmuştur.
Konfederasyonun neşrettiği broşürleri alınız, ka­
nun tasarısına bakınız; Konfederasyonun isteklerin­
den bir noksanıyle diğer isteklerinin tümünün kanun
tasarısı içine alındığı görülür.
Şimdi, sosyal mücadeleler tarihinde bu durum el­
bette ki, siyasî partileri halk gözünde değerlendirme
bakımından önemlidir ve biz Cumhuriyet Halk Par­
tisi olarak, demokratik sol bir parti olarak, işçi sınıfı
haklarının gelişmesinde öncülük etmekten bu toplu­
ma fayda sağladığımız kanısındayız. Öbürlerinin id­
dia ettiği gibi, kıdem tazminatı yoluyle Türkiye'de
sanayi hayatının yatırım sürecinin aksayacağına değil,
aksine Türkiye'de yatırımın canlanacağına ve aksine
Türkiye'deki bütün sahaları kaplamış bozuk düzenin
bir yandan, bir ölçü de olsa, düzeleceğine kaniiz.
Çünkü, kıdem tazminatı; bir lütuf, bir inayet, bir
bahşiş değildir. Kıdem tazminatı; buharlaşmış emek
anlamına gelen sermayenin, işçi tarafından senelerce
çalışmak suretiyle meydana getirilişinden doğar ve
tersine, adeta işverene lütuf ve ikram edilmiş bir ik­
tisadî değerdir.
iddialarımın doğruluğu, bu kanunun tetkikinden
anlaşılır. Bilindiği gibi, bu kanun tasarısı 21 Mayıs
1974 gününde Millet Meclisi gündemine girmiş bir
kanun tasarısı idi. Fakat, pek kısa süre sonra Kıb­
rıs bunalımı ve diğer dış sorunlar ortaya çıkınca bir
süre geri kalan kanun tasarısının görüşülmesi konu­
su, nihayet 22 Mayıs 1975 gününde Millet Meclisi
gündemine geldiğinde, Cephe Hükümetinin yandaşı
Yıllarca bir işyerinde çalışan bir işçinin emeğinden
olduğu sermaye sınıfının, İşverenler Sendikaları Kon­
oluşan sermayede, işçinin alınmamış ücret payı du­
federasyonunun açık baskısıy.'e Meclis gündeminden
rur. Kıdem tazminatı bir ölçüde de olsa; işveren elin­
alınarak Bütçe ve Plan Komisyonuna geri gönderil­
de kalmış, işverene lütuf ve inayet olarak bırakılmış
miş ve sermaye sınıfının kurumu olan işverenler Sen­
emeğin geriye alınmasıdır. Ve bu açıdan ele alındı­
dikaları Konfederasyonu yayınladığı iki önemli bro­
ğı takdirde; işverenlerin işçi sınıfının kıdem tazmina­
şürle Kıdem Tazminatı Kanun tasarısının Cumhuri­
tı hakkını geriletmek isteyişlerini anlamak, hele bu­
yet Halk Partisinin sevkettiği şekilde çıkmasının çok
nu Türkiye'nin kalkınmasıyle tev'em göstermelerine
mahzurlu olacağı iddiasıyle kaleme alınmış ve ger­
inanmak mümkün değildir.
çekten bu broşürler Cephe Hükümeti üzerinde, ka­
Kıdem tazminatının bir lütuf, bir inayet, işveren
nunu geri aldıracak kadar ağır bir baskı icra etmiş
tarafından yüklenen gereksiz bir hüküm olduğunu id­
ve işveren Sendikelerı Konfederasyonunun yalnız bu
dia etmek büyük bir aldatmacadır. Biraz evvel arz
kanun tasarısını geri almakla kalmayıp, tesirleri, Büt­
ettiğim gibi, tam tersine kıdem tazminatı; yıpranma
çe ve Plan Komisyonuna giden kanun tasarısı üze­
payı, sermayedar elinde bırakılmış emek hakkıdır.
rinde ve kanunun kapsamı üzerinde de kendini gös­
Makinelerin amortismanını hesaplayan bir sana­
termiştir. Gerçekten Konfederasyonun istediği
gibi
yileşme, bir ekonomi politikası anlayışı içinde insanın
Meclis gündeminden Bütçe ve Plan Komisyonuna gi­
yıpranmasını kabul etmemek, yıpranmadan doğan bir
den tasarı bir noksanıyle tamamen Kenfederasyo»
nun istekleri istikametinde yeniden düzenlenmiş ve
tazminatın, bir amortismanın insana verilmesini ka­
bugünkü şeklini almıştır. Bugünkü şeklini almış ve
bul etmemek; insan haklarıyle bağdaşmayacağı gibi,
insafla da bağdaşmaz.
görülmüştür ki, sermaye sınıfı, egemen sınıflar ve
Biraz evvel anlattığım gibi kıdem tazminatı; işve­
onun yandaşları partiler kıdem tazminatı müesesesini
renin işçiye lütfü olmadığı gibi, kıdem tazminatı; iş­
gerçek yörüngesinden saptırmaya muvaffak olmuşlar­
veren elinde kaldığı, daha doğrusu işçiye verilmediği
dır.
— 105 —
Download