BÖLÜM I GENEL EKONOM K DURUM BÖLÜM I GENEL EKONOM K DURUM A. DÜNYA EKONOM S NDEK GEL MELER 2004 yılında yüzde 5.3 ile oldukça yüksek bir büyüme performansı sergilenen dünya ekonomisinde, 2005 yılında özellikle kapasite artı ında sınıra gelinmesi, yükselen emtia fiyatları ve sıkı para politikası uygulamalarının etkisi ile büyüme hızı yava lamı ve yüzde 4.9 olarak gerçekle mi tir. 2006 yılsonu için yapılan tahminler ise büyüme oranının yüzde 5.1’e yükselece i yönündedir. Dünya Üretim ve Ticaret Hacmi * (Yıllık Yüzde De i im) 6 5,3 5 4 3 4,1 14 5,1 4,9 12 10,6 8,9 3,1 7,4 4 3,4 1 8 6 5,3 2 10 2 0 0 2002 2003 Üretim 2004 2005 2006 * Ticaret Hacmi * IMF World Economic Outlook Database 2005 yılında geli mi ekonomilerin ortalama büyüme hızı yüzde 2.6 olmu tur. Katrina Kasırgası sonrası petrol fiyatlarının arttı ı, özel tüketimin azaldı ı ve net ihracatın dü tü ü yılın son çeyre inde, önemli oranda yava layan ABD ekonomisi, yılın genelinde canlılı ını koruyarak küresel büyümenin itici gücü olmayı sürdürmü tür. ç talep büyümesinin geriledi i Euro bölgesinde ise ihracata dayalı olarak sürdürülen büyüme, 2004 yılına göre yava lamı tır. 2005 yılının ilk yarısında yava lama gözlenen Japonya ekonomisinde, iç talepteki canlılı a ba lı olarak artan güven sonucunda büyüme ivme kazanmı tır. ABD ve Çin’den gelen güçlü talep ve Yen’in de er kaybı ihracatı artırmı , artan istihdam ve irket karları ile banka kredisi büyümesindeki olumlu geli meler tarafından desteklenen iç talep, ekonomik büyümeyi tetiklemi tir. 2006 yılı sonunda geli mi ekonomilerin geni lemeyi sürdürerek yüzde 3.1 oranında büyüyece i tahmin edilmektedir. Yükselen piyasalar ve geli mekte olan ülkelerde ekonomik faaliyetler canlılı ını korumu ve 2005 yılı ortalama büyüme hızı yüzde 7.4 olmu tur. Dünya ekonomisindeki yükseli in üçte ikisinin mimarı olan Hindistan-Çin-Rusya üçlüsünün güçlü ekonomik büyümelerinin etkisiyle birçok geli mekte olan ülkenin büyümeleri hızlanmı tır. Güçlü büyüme, artan ihracat ve yüksek cari i lemler fazlası ile desteklenmi , geli mekte olan ülkelerin dı borç yükü azalırken döviz rezervleri artmı ve mali pozisyonları iyile mi tir. 2006 yılında yükselen piyasalar ve geli mekte olan ülkelerdeki büyüme hızının yüzde 7.3 olması beklenmektedir. 2005 yılında emtia fiyatlarında, hızlı büyüme sonucu olu an talep baskıları nedeniyle belirgin artı lar ya anmı tır. Petrole ba lı üretimin azalması, esnek i gücü piyasası, serbest döviz kuru rejimleri ve kredibilitesi yüksek para politikası, artan petrol fiyatlarının enflasyonist baskılar olu turmasını önlemi ve büyüme üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmı tır. Ancak, dünya petrol üretiminin yakla ık yüzde 11’ini kar ılayan Irak, ran ve Nijerya’daki jeopolitik sorunlar ve petrol üreticisi ülkelerin kapasite artı ı sa layacak ölçüde yeni yatırımlara gitmemeleri nedeniyle fiyatların gelece i belirsizli ini korumaktadır. Metal ürünlerinde yeni kapasite artı ları ile fiyatlardaki dalgalanmanın azalaca ı beklenmektedir. Gıda ürünleri fiyatları ise mevsim ko ulları ve talep dengesine ba lı olarak de i mektedir. Küresel ekonomideki yüksek büyüme oranları, atıl kapasiteyi azaltarak enflasyonist baskıların olu masına neden olmakta ve geli mi ülkelerin pek ço unda tüketici fiyatları enflasyonu, artan petrol fiyatlarının da etkisiyle, beklentilerin üzerinde seyretmektedir. Öte yandan, özellikle ABD’de birim i gücü maliyetleri açısından çekirdek enflasyonda da yükselme sinyalleri dikkat çekmektedir. Bu ekonomik görünüm çerçevesinde, geli mi ülke merkez bankaları para politikası ko ullarını sıkıla tırmaya yönelik adımlar atmaktadır. Amerikan Merkez Bankası, 2004 yılı Haziran ayından itibaren referans faiz oranlarını artırmaya ba lamı ve 2006 yılı Haziran ayında kısa dönem faizlerini yüzde 5.25’e yükseltmi tir. Ancak, A ustos ayında Amerikan ekonomisinde yava lama sinyallerinin yarattı ı enflasyon endi eleri, faiz yükseltme sürecini durdurmu ve Eylül ayındaki toplantıda da faiz oranlarında de i iklik yapılmamı tır. Avrupa Merkez Bankası ise 2006 yılı Ekim ayı ba ında faizleri yüzde 3.25’e çıkarmı ayın sonundaki toplantıda ise aynı seviyede bırakmı tır. Japonya Merkez Bankası, a ırı likidite politikasından vazgeçerek Temmuz ayında gecelik faiz oranını sıfırdan 25 baz puana çıkarmı tır. Avustralya, sveç ve ngiltere Merkez Bankaları da para politikalarında sıkıla tırma e ilimine girmi lerdir. Artan enflasyon endi eleri ve geli mi ülke merkez bankalarının para politikalarını sıkıla tırma e ilimi, Mart-Haziran 2006 döneminde mali piyasalarda önemli etkiler yaratmı tır. Mart ayından itibaren özellikle yüksek cari açı ı olan ülkelerin para birimleri hızla de er kaybetmi tir. Di er taraftan, küresel cari i lemler dengesizli i 2005 yılında da devam etmi , ABD’nin cari i lemler açı ı 800 milyar dolara yakla ırken Japonya’nın 165 milyar dolar civarındaki cari i lemler fazlası ise yüksek seviyesini korumu tur. Euro Alanı’nda ise 2004 yılında 82.5 milyar dolar olan cari i lemler fazlası 2005 yılında 2.6 milyar dolar açı a dönü mü tür. Ba ımsız Devletler Toplulu u, Çin ve petrol ihracatçısı ülkelerin cari i lemler fazlasında, petrol ithalatçısı ülkelerin ise cari i lemler açıklarında önemli artı lar meydana gelmi tir. 2006 yılının ilk yarısında küresel ekonomideki güçlü büyüme e ilimi devam etmi tir. Özellikle ABD ekonomisi yılın ilk çeyre inde yüzde 5.6 gibi yüksek bir büyüme kaydetmi ancak, ikinci çeyrekte tüketim harcamalarındaki azalı , konut piyasasındaki durgunluk ve artan akaryakıt maliyetleri nedeniyle büyüme hızı yüzde 2.9’a gerilemi tir. ABD’nin özel kesim tasarruf-yatırım dengesi ile kamu kesimi dengesi yüksek miktarlarda açık vermeye devam etmekte, rekor seviyedeki cari açık ve onun temelini olu turan dı ticaret açı ı önemli bir risk olu turmaktadır. 2005 yılında yüzde 1.3 büyüme hızı elde eden Euro bölgesinde, belirgin bir ihracat artı ı gerçekle mi , özellikle ihracata dayalı endüstrilerde maliyette rekabet avantajı elde eden ülkeler bu geli meden olumlu etkilenmi tir. Euro bölgesi için 2006 yılsonunda beklenen büyüme oranı yüzde 2.4’tür. Uzun süren durgunluk sürecinden sonra toparlanmaya ba layan Japonya ekonomisinde, i sizlik oranları dü mekte ve ücretlerdeki artı iç talebi yükseltmektedir. 2005 yılı ortalarından itibaren Çin’den gelen yüksek dı talep, ihracat büyümesine katkıda bulunmaktadır. Söz konusu geli meler, i dünyası ve hane halkının güvenini artırmaktadır. Büyüme oranının, artan kurumsal karlar, i gücü ve ücretlerdeki olumlu geli meler ile desteklenen iç talebin de katkısıyla 2006 yılı sonunda yüzde 2.7’ye ula ması öngörülmektedir. Çin ekonomisi hızlı büyümesini sürdürürken yükselen Asya-Avrupa ile Latin Amerika ülkelerinin büyüme hızları da artmaktadır. dünyasının artan güveni ve i sizli in azalması bu olumlu görünümü desteklemektedir. Ancak, artan küresel cari i lemler dengesizli i, yüksek seviyelerdeki kamu kesimi açıkları, birçok geli mi ekonomide tasarrufların sürdürülemeyecek derecede azalması ve özel sektör yatırımlarının dü ük seviyelerde seyretmesi küresel ekonomi için risk olu turmaya devam etmektedir. Petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar da enflasyon görünümündeki belirsizli i artırmaktadır. B. TÜRK YE EKONOM S NDEK GEL MELER Türkiye, özellikle 90’lı yıllarda siyasi istikrarın sa lanamaması, iktidarların ömürlerinin kısa olması nedeniyle ekonomik istikrar programlarının etkin bir ekilde uygulanamaması ve uygulamaların sık sık askıya alınması, ekonomik programların tasarlanmasında hatalar yapılması ve kamu mali yapısındaki bozukluklar sonucunda makroekonomik istikrarı gerçekle tirmekte zorlanmı ve yakın zamanlara kadar ekonomik, siyasi ve sosyal yapıyı olumsuz ekilde etkileyen enflasyon, bütçe açı ı, dı ödemeler dengesi, tasarruf açı ı, iç ve dı borç servisi, idari ve ekonomik yapıda yapısal bozulma sorunları ile kar ı kar ıya kalmı tır. Bu sorunların ortaya çıkmasında; • Kamu harcama politikası ile kamu gelir politikası arasındaki ba ın kopması ve bu çerçevede mali disiplinin bozulması, • Kamu kesimi borçlanma gere inin makul düzeyleri a ması ve büyük bir borç ve faiz yükü altına girilmesi ve yapılan dı borçlanmaların kamu tüketimine ba lı olarak ortaya çıkan açıkların finansmanında kullanılması nedeniyle enflasyonist etki yaratması, • Bütçenin esnekli ini ve iktisadi/mali politika aracı olma özelli ini büyük ölçüde kaybetmesi, • stikrarlı hükümetlerin kurulamaması nedeniyle siyasi istikrarın sa lanamaması ve bu nedenle olu turulan makroekonomik programların ömrünün kısa olması, • Ya anan istikrarsızlıklar nedeniyle ulusal ve uluslararası piyasalara güven verilememesi, • Bankacılık ve finans sektöründeki yapısal bozulmalar büyük bir rol oynamı tır. Kasım 2000 ve ubat 2001 mali krizleri sonrasında, bütün göstergelerde belirgin bir kötüle me görülmü tür. 2001 yılında, GSY H yüzde 7.5 oranında küçülmü ; enflasyon bir önceki yıl yüzde 39 iken büyük bir sıçrama göstererek yüzde 68.5’e yükselmi ; kamu gelirleri ile kamu giderleri arasındaki fark tehlikeli bir düzeye çıkmı ; bütçe açı ı ve kamu borç stoku sürdürülebilir olmaktan çıkmı ; kamu borçlanma gere inin GSY H’ye oranı ise 2000 yılında yüzde 12.6 iken yüzde 16.3’e yükselmi tir. Kriz sonrası dönemde, genel ekonomik sorunların ve istihdama önemli katkılar sa layan mali hizmetler, in aat ve tarım sektörlerinde görülen küçülme e iliminin etkisiyle, i sizlik oranında bir artı görülmü tür. 2000 ve 2001 yıllarını izleyen dönemde alınan önlemler sonucunda makroekonomik istikrarın sa lanmasında önemli bir mesafe alınmı tır. Kamu mali yönetimi ve bankacılık sektöründe alınan yapısal önlemler ekonominin kırılganlı ını önemli ölçüde azaltmı ; siyasi ve ekonomik istikrarın tesis edilmesi ve mali disiplinin gerçekle tirilmesi yönünde gösterilen çabaların ba arıya ula ması da makroekonomik göstergelerin iyile mesini sa lamı tır. Son birkaç yıllık dönemde izlenen kamu maliye politikasının öncelikli hedefleri arasında; • Kamu sektöründe mali disiplinin tesis edilmesi, • Kamu harcamalarında israfın önlenmesi, etkinlik ve verimlili in sa lanması, • Enflasyonun makul düzeylere indirilmesi, • Sürdürülebilir büyüme ortamının olu turulması, • Kamu mali yönetiminde reform sürecinin hızlandırılması, • T.C. Merkez Bankası’nın ba ımsızlı ının güçlendirilmesi, • Bankacılık sektörünün ve bu arada kamu bankalarının yeniden yapılandırılması özel bir yer tutmu tur. Ülkemiz açısından, ekonomik programın kararlı bir ekilde uygulanması, mali disiplinin sa lanması, Türk Lirasının de er kazanması, izlenen kamu mal ve hizmet fiyat politikası ve ulusal ve uluslararası piyasalardaki fiyat rekabeti sayesinde, 2004-2005 yıllarında yükselen petrol ve hammadde fiyatlarının yarattı ı enflasyonist baskı sınırlı düzeyde kalmı tır. 1. Büyüme Son yıllarda, ekonomik programın uygulanmasındaki kararlılı a ba lı olarak güven ortamının güçlenmesi, mali disiplinden taviz verilmemesi, yapısal reformlara devam edilmesi ve faiz oranlarının dü mesi ile birlikte büyüme süreci hızlanmı tır. 2005 yılında, yüzde 7.6 oranında artan GSMH hedeflenen büyüme oranını a mı tır. Dönemler tibariyle GSMH Büyüme Hızları (%) 18 15,7 13,9 15 11,8 10,2 10,4 12 9 8,5 8,0 7,5 7,4 6 8 7,2 5,7 5,6 3 6,6 3,6 0,6 6,4 4,7 0 I II III 2002 IV I II III 2003 IV I II III 2004 IV I II III 2005 IV I II 2006 Hızlı büyümenin yanı sıra dolar kurundaki gerilemenin de etkisiyle 2005 yılı GSMH’si 362.8 milyar dolara çıkmı , ki i ba ına milli gelir ise 5.008 dolar olarak gerçekle mi tir. Üretim açısından bakıldı ında 2005 yılı büyümesi, sanayi sektöründe yüzde 6.5, hizmetler sektöründe yüzde 8.2, tarım sektöründe de yüzde 5.6 oranındadır. Alt sektörler itibarıyla ise büyüme oranları, imalat sanayi sektöründe yüzde 6.1, ticaret sektöründe yüzde 7.4, ula tırma ve haberle me sektöründe yüzde 8.8, serbest meslek ve hizmetler sektöründe yüzde 7.4 olarak gerçekle mi tir. Bunun yanı sıra, yüzde 21.5’lik büyüme oranı ile in aat sektörü yılın en hızlı büyüyen sektörü olmu tur. 2005 yılında ekonomik büyümeye en yüksek katkıyı in aat, ticaret ve ula tırmahaberle me sektörlerinin deste iyle hizmetler sektörünün yaptı ı görülmektedir. Alt sektörlerden özellikle imalat sanayinin etkisi ile sanayi sektörünün büyümeye katkısı fazla olmu tur. Tarım sektörünün büyüme hızı geçen yıllara kıyasla artmı ve ekonomik büyümeyi olumlu yönde etkilemi tir. Talep bile enleri açısından bakıldı ında ise 2005 yılındaki hızlı büyümede iç talepteki canlılı ın ve yatırımlarda 2003 yılında ba layan yükseli in devam etmesinin etkili oldu u, dı talebin büyümeye katkısının ise önceki yıllara göre azaldı ı görülmektedir. 2005 yılında, özel tüketim harcamaları içinde yüzde 15 oranında artan dayanıklı mallar tüketimi ile yüzde 8.2 oranında artan gıda ve içki tüketimi GSY H büyümesine en yüksek katkıyı sa layan iki unsur olmu tur. Yurt içi talebin di er bile eni olan özel yatırım harcamaları, gerek makine-teçhizat gerekse in aat yatırımı kaynaklı güçlü büyüme e ilimini yılın son çeyre inde de sürdürmü tür. Kamu harcamaları ise yatırım odaklı bir biçimde söz konusu dönemdeki ekonomik büyümeyi desteklemi tir. Bu çerçevede, 2005 yılında toplam tüketim harcamaları yüzde 8.1, toplam yatırım harcamaları ise yüzde 24 oranında artmı , GSY H yüzde 7.4 oranında büyümü tür. Türkiye ekonomisinde ya anan hızlı büyüme, özel yatırım ve tüketim talebinin deste i ile 2006 yılının ba ında da devam etmi , 2006 yılının ilk çeyre inde yüzde 6.4 oranında büyüyen GSMH, ikinci çeyrekte yüzde 8.5 oranında artmı tır. Bu büyüme oranları ile birlikte Türkiye ekonomisi 2001 krizinden sonra 2002 yılının ilk çeyre iyle ba layan büyüme döneminde 18 çeyrek dönem aralıksız büyümü tür. 2006 yılının ilk altı aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre sabit fiyatlarla GSMH yüzde 7.5 oranında artmı , cari fiyatlarla GSMH 240.2 milyar YTL, ABD doları cinsinden ise 172.1 milyar dolar olmu tur. Sabit fiyatlarla GSY H’da ise yüzde 7 oranında artı kaydedilmi tir. Bu dönemde tarım sektörü yüzde 1.3, hizmetler sektörü yüzde 7.2, sanayi sektörü de yüzde 7.7 oranında büyümü tür. Alt sektörlere bakıldı ında imalat sanayinde yüzde 7.6, in aat sektöründe yüzde 19.3, ticaret sektöründe yüzde 7.2, ula tırma ve haberle mede yüzde 3.8, konut sahipli inde yüzde 2.1, serbest mesleklerde yüzde 4.6, devlet hizmetlerinde yüzde 1.9, kar amacı olmayan kurulu larda yüzde 1.1, ithalat vergisinde ise yüzde 14.2 büyüme ya anmı tır. Bu yılın ilk altı aylık döneminde küçülen tek sektör ise yüzde 0.9 ile bankacılık sektörüdür. Büyümeye en fazla katkıyı ticaret sektörü ve ithalat vergilerinin deste iyle hizmetler sektörü yapmı tır. Hizmetler sektöründen sonra büyümeye ikinci en büyük katkı, imalat sanayinde ya anan üretim artı ının etkisiyle, sanayi sektöründen gelmi tir. Harcama kalemleri itibariyle baktı ımızda büyümeye en fazla katkı özel sektör tüketim ve yatırım harcamalarından gelmi , kamu harcamalarının katkısı ise maa dı ındaki cari harcamaların katkısı ile sınırlı kalmı tır. Özel nihai tüketim harcamaları, dayanıklı ve dayanıksız tüketim mallarındaki yüksek oranlı artı ların etkisiyle yüzde 9.4, devletin nihai tüketim harcamalarındaki artı ise yüzde 13.5 oranında olmu tur. Toplam tüketim harcamalarındaki artı oranı ise yüzde 9.7’dir. Kamu yatırımlarındaki büyüme bu yılın ikinci çeyre inde ya anan gerilemenin de etkisiyle yüzde 1' de kalırken, özel sektör yatırımları yüzde 21.5 oranında artmı tır. Toplam yatırım harcamalarındaki artı ise yüzde 19 oranındadır. GSMH büyüme oranının yılsonu gerçekle mesinin yüzde 6 olaca ı tahmin edilmektedir. 2. Enflasyon Merkez Bankası, enflasyon hedeflemesi rejimine geçi için son hazırlık dönemi olarak kabul edilen 2005 yılında da, örtük enflasyon hedeflemesini uygulamı ve bu dönemde enflasyon hedeflemesi için gerekli istikrar ve güven ortamı sa lanmı , para politikasının kurumsal altyapısı daha da iyile tirilmi tir. Uygulanmakta olan para politikası, Merkez Bankasının ba ımsızlı ı konusunda alınan mesafeler, mali disiplin ve son yıllarda uygulamaya konulan yapısal düzenlemelerin de katkısıyla fiyat istikrarı konusunda önemli geli meler sa lanmı tır. Enflasyon oranı, 2002, 2003 ve 2004 yıllarında oldu u gibi 2005 yılında da belirlenmi olan hedefin altında kalmı ve yüzde 7.7 düzeyinde gerçekle mi tir. 2006 yılı ba ından itibaren enflasyon hedeflemesi rejimine geçilmi ; bu çerçevede, üç yıllık bütçe ve Avrupa Birli i katılım öncesi programına uygun olarak Hükümet ile birlikte 2006 yılı için yüzde 5, 2007 ve 2008 yılları için yüzde 4 nokta enflasyon hedefleri ve ±2 puan belirsizlik aralı ı belirlenmi tir. Bu do rultuda hedeflenen de i ken, 2003 temel yılı Tüketici Fiyat Endeksinin (TÜFE) yıllık yüzde de i imi ile hesaplanan yılsonu enflasyon oranı olarak belirlenmi tir. 2006 yılının ilk dört ayında yıllık enflasyondaki artı ta petrol ve altın fiyatları ile i lenmemi gıda ürünlerinin fiyatlarındaki artı lar önemli rol oynamı olup, Nisan ayı itibariyle yıllık enflasyon yüzde 8.83 olmu tur. Söz konusu arz okları, enflasyondaki dü ü sürecini kesintiye u ratsa da orta vadedeki olumlu e ilimi bozmamı tır. Mayıs ayından itibaren ise hem arz yönlü oklar, hem de küresel likidite ko ullarında meydana gelen bozulmalarla birlikte döviz kurlarındaki geli meler enflasyonun seyrini olumsuz bir ekilde etkilemi ve YTL, ABD Doları kar ısında yüzde 20’den fazla de er kaybetmi tir. Bu geli meler kar ısında Merkez Bankası, sıkı bir para politikası yolunu seçmi ve Haziran ayı içerisinde politika faizlerini toplam 400 baz puan, borç verme faiz oranlarını ise toplamda 600 baz puan artırmı , ayrıca gecelik piyasadaki likidite fazlasını da kademeli olarak azaltma yoluna gitmi tir. Sıkı para politikası yanında mali disiplin ilkesinin ön plana alınması, mali piyasalardaki dalgalanmayı azaltmı tır. Yıllık enflasyon, Temmuz ayında döviz kurundaki dalgalanmalar nedeniyle yüzde 11.69 düzeyinde gerçekle irken, A ustos ayında mevsimlik ürünlerdeki fiyat dü ü lerinin etkisiyle yüzde 10.26’ya gerilemi ; Eylül ayında ise yüzde 10.55’e yükselmi tir. 2006 yılsonu kümülatif TÜFE oranının yüzde 9.80, ÜFE oranının ise yüzde 15.00 olarak gerçekle ece i tahmin edilmektedir. 3. Ödemeler Dengesi ve Cari Açık 2005 yılında ihracat bir önceki yıla göre yüzde 16.3 oranında artarak 73.5 milyar dolara, ithalat ise yüzde 19.7 oranında artarak 116.8 milyar dolara ula mı ; ithalat artı hızının ihracat artı hızından daha yüksek gerçekle mesi nedeniyle dı ticaret açı ı yüzde 26 oranında artarak 43.3 milyar dolara yükselmi tir. 2005 yılında ithalattaki artı ta Türk Lirasının yabancı paralar kar ısında de er kazanmasının yanı sıra yurt içi sanayi üretimindeki artı ın gerektirdi i ithal girdi ihtiyacı belirleyici olmu tur. Yıl genelinde ara malı ithalatı istikrarlı bir seyir izleyerek büyüme e ilimini sürdürmü tür. Uluslararası piyasalardaki fiyat hareketleri de ithalat artı ında etkili olmu , ham petrol fiyatlarının 2004 yılından sonra 2005 yılında da yükseli ini sürdürmesi, ham petrol ithalatını yüzde 42 oranında artırmı tır. 2006 Ocak-A ustos döneminde, ihracat bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14.1 oranında artarak 53.3 milyar dolara, ithalat ise yüzde 18.5 oranında artarak 88.9 milyar dolara ula mı tır. Bunun sonucunda 2006 Ocak-A ustos döneminde dı ticaret açı ı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 25.9 oranında artmı ve 35.6 milyar dolar olarak gerçekle mi tir. 2006 yılının Ocak-A ustos döneminde geçen yılın aynı dönemine göre, sermaye malı ithalatı yüzde 11.0, ara malı ithalatı yüzde 19.4, tüketim malları ithalatı ise yüzde 25.8 oranında artı göstermi tir. Aynı dönemde, sermaye malı ihracatı yüzde 11.9, ara malı ihracatı yüzde 21.5, tüketim malları ihracatı ise yüzde 7.1 oranında artmı tır. 2000 ve 2001 yılarında ya anan krizlerin ardından yakalanan hızlı büyüme trendi paralelinde artan dı ticaret açı ı, cari i lemler açı ının artmasındaki temel etken olmu tur. Faizlerdeki dü ü yatırım talebini artırmı , 2006 yılının ortalarına kadar YTL’nin güçlü konumunu sürdürmesiyle de sermaye ve ara malı ithalatı artmı tır. Cari i lemler dengesi 2004 yılında 15.6 milyar dolar, 2005 yılında 23.2 milyar dolar ve 2006 yılının ilk yedi aylık döneminde de 20.8 milyar dolar açık vermi tir. Cari açı ın finansmanı ise a ırlıklı olarak portföy yatırımları, özel sektörün ve bankaların kullandı ı uzun vadeli krediler ve ticari kredilerden sa lanmı tır. 2005 yılından itibaren uzun vadeli kredilerin toplam finansman içindeki payında önemli bir artı görülmektedir. Do rudan yatırımlar kalemi de bu dönemde belirgin bir artı gösteren unsurlar arasındadır. Do rudan yatırımlar, portföy yatırımları ve di er yatırımların net toplamı 2004 yılında 14.2 milyar dolar, 2005 yılında 38.8 milyar dolar ve 2006 yılının ilk yedi aylık döneminde de 23.8 milyar dolar eklinde olup bu geli meler cari açı ın finansmanı konusunda herhangi bir sıkıntının bulunmadı ını göstermektedir. Finans Hesapları (milyon $) 13.973 14.000 12.000 11.183 10.000 9.017 7.883 8.000 6.000 4.000 1.878 2.000 760 0 2005/O-T Do rudan Yatırımlar 4. 2006/O-T Portföy Yatırımları Di er Yatırımlar sizlik 2004 yılında 2 milyon 498 bin ki i olan i siz sayısı, 2005 yılında yüzde 0.9’luk artı la 2 milyon 520 bin ki iye yükselmi ; söz konusu yıllardaki i sizlik oranları ise yüzde 10.3 düzeyinde gerçekle mi tir. 2004 yılında yüzde 14.3 olan tarım dı ı i sizlik oranı da 2005 yılında yüzde 13.6’ya gerilemi tir. 2005 yılında 2004 yılına göre istihdam edilenlerin sayısı yüzde 1.2’lik artı la 21 milyon 791 bin ki iden 22 milyon 46 bin ki iye yükselmi tir. Toplam istihdam içinde tarım sektörünün payı yüzde 29.5, sanayi sektörünün payı yüzde 19.4, hizmetler sektörünün payı yüzde 45.8, in aat sektörünün payı ise yüzde 5.3 olmu tur. Hane halkı i gücü anketinin “Mayıs-Haziran-Temmuz” dönemini kapsayan Haziran 2006 sonuçlarına göre ise geçen yıl aynı dönemde yüzde 9.1 olan i sizlik oranı yüzde 8.8’e gerilemi tir. Tarım dı ı i sizlik oranı da yüzde 12.5’ten yüzde 11.5’e dü mü tür. sizlikteki bu gerilemede tarım dı ı istihdamdaki artı etkili olmu , tarımda açı a çıkan i gücünün hizmet sektöründe de erlendirilmesiyle i sizlik son bir yılın en dü ük seviyesine gerilemi tir. Kentlerdeki i sizlik oranı bu dönemde yıllık bazda 1 puan azalarak yüzde 11.2’ye dü mü , kırsal kesimdeki i sizlik oranı ise 0.6 puan artarak yüzde 5.5’e yükselmi tir. Kentsel i sizlikteki bu dü ü , genel i sizli in azalmasındaki önemli etkenlerden biri olmu tur. Ekonomideki büyümenin i gücü piyasasına yansımasıyla, 2006 Haziran döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre tarım dı ındaki tüm sektörlerde istihdam artmı tır. Bu dönemde, istihdam, bir önceki yıla göre tarım kesiminde yüzde 9.5 azalırken, sanayi sektöründe yüzde 2.7, hizmet sektöründe yüzde 6.3 ve in aat sektöründe yüzde 8.5 oranında artmı tır. Tarım sektöründeki istihdam düzeyinin azalmasına paralel olarak di er sektörlerdeki istihdam olanakları da artmaktadır. Tarım sektörünün toplam istihdam içerisindeki payı geçen yılın Haziran ayında yüzde 32.5 iken aynı oran bu yılın Haziran ayında yüzde 29.2’ye gerilemi , hizmet sektörünün toplam istihdam içerisindeki payı ise ilgili dönemlerde sırasıyla yüzde 43.4 ve yüzde 45.9 eklinde gerçekle mi tir. C. 2007-2009 DÖNEM MAKROEKONOM K GÖSTERGELER 2007-2009 yıllarını kapsayan dönemde, son yıllarda alınan yapısal tedbirler ve kamu maliyesinde sa lanan disiplin sayesinde ekonominin kırılganlı ının önemli ölçüde azaldı ı hususu dikkate alınarak temel makroekonomik göstergelerdeki iyile menin sürmesi beklenmektedir. TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELER 2004 2005 2006* 2007 GSYİH 8.9 7.4 6.0 5.0 GSMH 9.9 7.6 6.0 5.0 486.401 561.988 628.443 GSMH (Milyon YTL) 428.932 GSMH (Milyar Dolar) 301.7 GSYİH (Milyon YTL) 430.511 GSYİH (Milyar Dolar) 302.8 363.4 390.4 408.8 9.5 5.3 9.0 6.5 15.4 2.7 15.0 4.0 9.4 7.7 9.8 4.0 İHRACAT (FOB) (Milyar Dolar) 63.2 73.5 83.5 95.0 İTHALAT (CIF) (Milyar Dolar) 97.5 116.8 135.5 149.7 GSMH Deflatörü ÜFE Yıl Sonu (2003=100)(1) TÜFE Yıl Sonu (2003=100)(1) (1) 2003=100 bazlı endeks kullanılmıştır. * Gerçekleşme Tahmini 362.8 389.7 408.1 487.202 562.913 629.478