VATAN VE SIHHAT "Tıbbiyenin Yurtseverliği" Editörler: Dr. Eren AKÇİÇEK - Dr. Fevzi ÇAKMAK VATAN VE SIHHAT "Tıbbiyenin Yurtseverliği" Editörler: Dr. Eren AKÇİÇEK - Dr. Fevzi ÇAKMAK ISBN: 978-605-63871-2-8 Birinci Basım, Ekim 2015, İzmir © Bu kitabın yayın hakları Bulaşıcı Hastalıkları Önleme Derneği’ne aittir. Kitabın tamamı veya bir bölümü, alıntı amacı dışında izinsiz olarak, hiçbir biçimde çoğaltılamaz, dağıtılamaz, yeniden elde etmek üzere saklanamaz. Tasarım-Uygulama: Rifat Güler e-posta: egetan96@gmail.com Baskı ve Cilt: Bassaray Matbaası Sanat Cad. No:1/5 Çamdibi/İZMİR Tel.: (232) 457 71 48 www.bassaray.com bassaray@gmail.com Bulaşıcı Hastalıkları Önleme Derneği Yayınları BUHASDER Sahilevleri Mahallesi, Gürler Caddesi Orkide Sokak No:9 Narlıdere / İzmir Telefon: 0232 469 69 69 (4115) dahili • 0507 020 08 62 e-posta: buhasder@gmail.com www.buhasder.org.tr ii SİVAS KONGRESİ”NDE BİR TIBBİYELİ: DR. HİKMET MEHMET (BORAN) BEY n Fevzi ÇAKMAK Eren AKÇİÇEK 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a çıkarak Türk Ulusal Kurtuluş Savaşını başlatan Mustafa Kemal Paşa, 22 Haziran 1919 günü yayınlamış olduğu Amasya Genelgesi ile ulusun içinde bulunduğu durum ve şartların gereğini yerine getirmek ve haklarını gür sesle cihana duyurmak için, her türlü baskı ve kontrolden uzak ulusal bir heyetin varlığı zaruri görünüyordu. Bu heyetin oluşturulması içinde Anadolu’nun her bakımdan güvenli yeri olan Sivas’ta ulusal bir kongre toplanması kararını aldı ve bu kararını da arkadaşlarına onaylattı1. Bu kararın ardından çalışmalar hızla başladı. 23 Temmuz’da toplanan Erzurum Kongresi sonrası, Heyeti Temsiliye başkanlığına seçilen Mustafa Kemal Paşa, heyet üyeleri ile birlikte Sivas’a hareket etti. Mustafa Kemal Paşa’yı coşkun tezahüratla karşılayan Sivas halkı, 4 Eylül günü kongrenin yapılacağı Sultaniye Binası’na giden yolları doldurmuştu. Sivas Kongresi 4 Eylül 1919 günü çalışmalarına başladı. Kongreye katılan delege sayıları konusunda net rakamlar bulunmamakla birlikte, kongrenin başladığı günden sonra Dr. Hikmet Mehmet (Boran) Bey 1 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, (Haz: Zeynep Korkmaz), Ankara, 2005, s.s.20-24. 221 FEVZİ ÇAKMAK-EREN AKÇİÇEK delege sayısının arttığı bilinmektedir2. Delegeleri birer birer gelerek kongreye katıldı ve bu delegelerin içinde Askeri Tıbbiye öğrencisi Hikmet Mehmet (Boran) Bey’de bulunmaktaydı3. Tıbbiyeliler ve Kurtuluş Savaşı Birinci Dünya savaşı sonrası Osmanlı Devleti’nin imzaladığı Mondros Ateşkes Antlaşması ile başlayan işgaller ve 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’e Yunanlılar tarafından asker çıkarılması tüm ülkede olduğu gibi İstanbul’da bulunan Tıbbiye içersinde de büyük bir tepkiyle karşılandı. İşgallere karşı tepki niteliğinde olan protesto gösterilerinde ön planda olan Tıbbiye öğrencileri, gerçekleştiren mitinglerde çok sert ifadelerle işgalleri protesto etti. Tıbbiye’nin İstanbul’da gerçekleştirilecek olan mitingleri düzenleyen ve örgütleyen kurumların başında geldiğini, Tıp Fakültesi adına ilan edilen şu nutuktan anlıyoruz; “Kan dökerek kahramanlıkla ölmeyi tercih ediyoruz. Miting istiyoruz, umum Darülfünunlulara, âlemi insaniyete hitap edilmesini istiyoruz”4. İşgallere karşı bu şekilde bir duyarlılığa sahip olan Tıbbiye, Mustafa Kemal Paşa tarafından Anadolu’da başlayan bağımsızlık savaşına başından sonuna kadar destek vermiştir. Tıbbiye’de yapılan bir toplantıda öğrenci Emin Ali (Şavlı) Bey, “Arkadaşlar, imza toplamak, bildiri dağıtmak gibi şeyler boştur. Yapılacak iş, bugünlerde Anadolu’ya geçen kumandanın arkasından gitmek ve orada hizmet etmektir” ifadelerinde bulunmaktadır5. Bu destek çevresinde, ulusal savaşı merkezileştirme çabalarının önemli bir aşaması olan Sivas Kongresi’ne Tıbbiye adına delege gönderilmesi çalışmaları 1919 yılının yaz aylarında başladı. Çalışmaların başlamasında Tıbbiye içerisinde Anadolu ile yakın ilişki içersinde olan Parmaksız lakabı ile tanınan Dr. Talat Bey’in önemli bir rolü oldu. Dr. Talat Bey, öğrencilerden Yusuf (Balkan) ile temasa geçerek, Tıbbiye adına Sivas Kongresi’ne gönderilecek olan delegelerin seçimine yönelik olarak bir toplantının gerçekleştirilmesini sağlandı6. Rütbe meseleleri ve mezuniyet öncesi yaklaşan sınavlar nedeniyle son sınıf öğrencilerinden katılımın az olduğu toplantı, okulun hamamında göbek taşı üzerinde gerçekleştirildi. Toplantıya Nazım Hülagü, Hikmet Mehmet (Boran), Yusuf İsmail (Balkan), Sudi Cavit (Ural), Yusuf Naci (Ceylan), Şefik Tevfik (Ural), Faik, Reşat Mahmut (Ayan), Şükrü Sevki, Fahri (Ünseren), Kamil (Kaptanoğlu), Sezai (Konukgil), Emin, Ekrem Şerif (Egeli), Nüzhet Şakir (Dirisu), Şefik Tevfik (Erdemir), Mermi (Karadeniz), Ahmet Hamit (Selgil), Kamil Hurşit (Kaptanoğlu) ve Hüsnü Ahmet (Gürol) olmak üzere 2 3 4 5 6 222 Mahmut Goloğlu delege sayısını 38, Mazhar Müfit Kansu 29, Cumhurbaşkanlığı Atatürk Arşivi’ndeki listede 33, Vehbi Cem Aşkun 34, Hikmet Denizli 47, Selahattin Köseoğlu 36 rakamlarını vermektedirler. Hüseyin Yıldırım, Milli Mücadele’de Sivas, s.152. Hikmet Denizli, Sivas Kongresi Delegeleri ve Heyet-i Temsiliye Üyeleri, Ankara, s.136. Kemal Arıburnu, Milli Mücadele’de İstanbul Mitingleri, Ankara, 1951, s.9. Metin Özata, Atatürk ve Tıbbiyeliler, İzmir, 2007, s.224. Kemal Özbay, Türk Asker Hekimliği Tarihi, C 2, İstanbul, 1976, s.134. SİVAS KONGRESİNDE BİR TIBBİYELİ: DR. HİKMET MEHMET (BORAN) BEY Tıbbiye Hamamı toplam yirmi beş Tıbbiyeli katıldı7. Toplantıda kongreye katılacak olan delegelerin aklıselim ve yurtseverce davranacakları ve memleketin bağımsızlığı için mücadele edecekleri kararları alındı. Üçüncü sınıf öğrencilerinden Yusuf ve Hikmet Bey’ler, kongreye gönderilecek delegeler olarak seçildi. Seçilen iki delegenin gönderilmeleri için gerekli olan ulaşım giderlerinin karşılanması amacıyla toplantıya katılanlar arasında para toplandı. Fakat toplanan miktar 9,5 liraydı ve bu parayla ancak bir kişinin ulaşım bedeli karşılanabiliyordu. Bunun üzerine Yusuf Bey’in teklifi doğrultusunda Hikmet Bey’in kongreye Tıbbiyelilerin temsilcisi olarak katılması kararı alındı8. Hikmet Bey’in kongreye katılması için gerekli olacak olan resmi evrakın temini için askeri idareye başvuruldu fakat olumlu sonuç alınamadı. Fakülte kâtibine yapılan başvuruda sonuçsuz kaldı. Fakat bu olumsuz durum karşısında Tıp Talebe Cemiyeti başkanı olan dördüncü sınıf sivil öğrencisi Ahmet (Kemal) Bey, Hikmet’in Tıp Fakültesi Talebe Cemiyeti adına gönderildiğine dair mühürlü bir belge düzenledi. Hikmet Bey, Sivas Kongresi’ndeki delegelere ve ayrıca Anadolu’ya dağıtılmak üzere, İzmir’in işgalini konu alan “İzmir Faciaları” isimli bir kitabı da yanında götürecekti. İstanbul Jandarma Komutanı Ali Kemal Paşa’dan elde edilen gizli belgelerle, düzeltme ve baskı işlerinin geceli gündüzlü 7 8 Özata, a.g.e.,s.224. Hikmet Denizli, H. Zafer Kars, “Tıbbiyeli Hikmet”, Bilim ve Ütopya, S 73 (Temmuz 2000), s.82. 223 FEVZİ ÇAKMAK-EREN AKÇİÇEK sürdüğü, hazırlanmasında bizzat Mermi (Karadeniz) ve Hikmet Bey’inde yer aldığı kitap, Maarif Kütüphanesi’nde Matbaacı Ali Şükrü Bey tarafından 1000 nüsha olarak basıldı. Kitabın basım ücreti Ali Sait (Akbaytugan) Paşa’nın9 kız kardeşi Hayriye Melek (Hunç) Hanım10 tarafından karşılandı11. Kitap, Hikmet Bey tarafından kongre delegelerine dağıtıldı12. Yapılan hazırlıklar sonrası, İstanbul’u temsilen Sivas Kongresine katılmak üzere Haydarpaşa’dan hareket edecek olan üç delege içersinde Hikmet Bey, İsmail Fazıl Paşa (Cebesoy)13 ve İsmail Hami Bey (Danişment)14 bulunuyordu15. Sivas Kongresi ve Tıbbiyeli Hikmet 4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında toplanan Sivas Kongresi, Mustafa Kemal Paşa’nın toplanışına bizzat katkı sağladığı ve Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın örgütlenme çalışmaları içerisinde büyük önem verdiği bir kongreydi. Kongre de alınan kararlar sonrası, Anadolu’da “Heyet-i Temsiliye” adıyla ortaya çıkan siyasi oluşum, iktidar olarak çok önemli kararlara imza atarken; 9 10 11 12 13 14 15 224 1872 yılında Hacıosman (Hunce Hable) Köyü'nde doğdu. Harp Okulu'nu 1896'da ve Harp Akademisi'ni 1898'de bitirdi. Osmanlı-İtalyan Savaşı'na 1911 ve Balkan Savaşları'na 1912-13 yıllarında katıldı. Birinci Dünya Savaşı'nda Yemen cephesinde İngilizlere karşı gösterdiği üstün başarılar nedeniyle tümgeneralliğe yükseltildi. 1918'de Mondros Silah Bırakışması'nın imzalanması üzerine Osmanlı Hükümeti'nin emriyle, Aden'de kuşatmış olduğu İngiliz birliklerine teslim olmak zorunda kaldı. Esaretten döndüğünde 25. Kolordu Komutanlığı'na getirildi ve 1919'da İstanbul Muhafızı oldu. Bu görevi sırasında Kuvay-ı Milliye'yi destekledi. İstanbul'daki birçok kişinin Ahmet Anzavur’un güçlerine katılmak üzere Anadolu'ya göçmelerini önledi. Anadolu ihtilalini destekleyen tutumu nedeniyle 16 Mart 1920'de İstanbul'u işgal eden İngilizler tarafından tutuklanarak Malta Adası'na sürgün edildi. TBMM adına Bekir Sami Bey tarafından imzalanan Londra Anlaşması uyarınca serbest bırakıldığında Rauf (Orbay), Hatko İsmail Canbulat, Mürsel Baku (Paşa) gibi arkadaşları ile birlikte Ankara'ya giderek TBMM Ordusu'na katıldı. Komutanlık görevi yanında Elviye-i Selase Soruşturma Kurulu Başkanlığı yaptı. Abhazca, Almanca, İngilizce, Fransızca ve Arapça'yı biliyordu. “Çester Projesi Hakkında Bazı Tenkidat ve Mütealaat (1923)" adlı bir kitabı da vardır. 1950 yılında İstanbul'da vefat etti. 1896 yılında Manyas'ın Hacıosman (Hunce Hable) köyünde doğdu. İstanbul’da "Notre Dame de Sion" Fransız lisesini bitirdi. Meşrutiyetin ilanından sonra (1908), kadınlara yönelik olarak yayınlanan “Mehâsin” (Güzellikler, 1908-1909), "Musavver Kadın" (1911) ve "Türk Yurdu" dergileri başta olmak üzere çeşitli dergi ve gazetelerde yazıları ve şiirleri yayınlandı. "Çerkez İttihad ve Teavün Cemiyeti"nin organı olarak İstanbul'da Türkçe- Adıgece yayınlanan "Qhuaze" (Rehber, 1911-1914) gazetesinde yazılar yazdı. Bu derneğin ve daha sonra kurulan "Şimali Kafkas Cemiyeti"nin sosyo-kültürel çalışmalarında görev aldı. Kafkas sürgünlerinin tarihinde özel bir yeri olan "Çerkez Kadınları Teavün Cemiyeti”nin (İstanbul, 19181922) kurucuları arasında bulunarak bu derneğin başkanlığını yaptı. Çerkezlerin ilk kadın yazarlarından biri, belki de birincisi sayılabilir. Özbay, a.g.e., s.135. Özata, a.g.e.,s.225. 1856 Kandiye (Girit) doğumlu olan İsmail Fazıl Paşa (Cebesoy )’un babası İbrahim Ağa'dır. Eski Rumeli coğrafyası Türkleri Anadolu kökenlerini vurgulamaya önem verdiklerinden, aslen Sökeli olduğu, Söke’den Girit’e yerleşmiş Cebecioğulları ailesinden olduğu belirtilmektedir. Harp Akademisi'ni bitirmiş, Erkânı Harp (Genelkurmay) bünyesinde korgeneralliğe yükselmiştir. Bu arada II. Abdülhamit'in yaverliğini de yapmıştır. Osmanlı Meclisi Mebusan’ında ve TBMM 1. Dönem'de Yozgat milletvekilliği ve yeni Türkiye'nin ilk Nafıa Vekilliğini (Bayındırlık Bakanlığı) üstlenmiş asker ve siyaset adamıdır. 18 Nisan 1921'de vefat etmiştir. Ali Fuat Cebesoy ve Mehmet Ali Cebesoy'un babası, Türkiye'de kanser tedavisini ilk başlatmış kişi olan Dr. İsmail Fazıl Cebesoy'un dedesidir. 1899 tarihinde Merzifon'da doğdu. Beyrut Lisesi'nden sonra Mekteb-i Mülkiye'yi (1913) bitirdi. İsmail Hami Bey, tarih ve Türkçülük araştırmalarıyla ün kazandı. Sivas Kongresi sıralarında yayınlanan "İrade-i Milliye" gazetesine Mustafa Kemal Paşa'nın kendisi ile paylaştığı makaleleri, imzası ile yayınladı. Cumhuriyet’in ilanından sonra resmî bir vazife almadı. Kendini tamamıyla Türk ve İslâm Tarihi araştırmalarına verdi. Çalışmalarını otuzdan fazla kitapta topladı. 1967 yılında ölmüştür. Mahmut Goloğlu, Üçüncü Cumhuriyet 1920, Ankara, 1970, s.XI. SİVAS KONGRESİNDE BİR TIBBİYELİ: DR. HİKMET MEHMET (BORAN) BEY kongrede oluşturulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti askeri ve siyasi güçleri tek bir çatı altında birleştirmişti. “Ya İstiklal Ya Ölüm” parolası ile tam bağımsız bir devleti hedef alan Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı adına çok önemli kararların alındığı kongreye, değişik konular üzerinde süren faydasız ve asıl amaçtan uzak tartışmalar damgasını vurdu. Kongre’de ortaya çıkan bu durumu Mustafa Kemal Paşa şu ifadelerle ortaya koymaktadır; “İlk açılış günü olan 4 Eylül ile beşinci, altıncı günler yani üç gün, İttihatçı olmadığımızı ispat için yemin etmek gerektiğinden, yemin formülü hazırlamakla, Padişah’a sunulacak bir yazı yazmakla, kongrenin açılışı dolayısıyla gelen telgraflara cevap vermekle ve özellikle, kongre siyasetle uğraşacak mı uğraşmayacak mı konusunun tartışması ile geçti. İçinde bulunulan mücadele ve yapılan işler siyasetten başka bir şey değilken, bu son konuyu tartışmak, hayretle karşılanacak bir durum değil midir?”16. Kongre’de 8-9 Eylül günü hararetle tartışılan konuların başında Amerikan mandaterliği geliyordu17. Tutanaklara bakıldığında kongrede söz alan Vasıf Bey, İsmail Fazıl Paşa, İsmail Hami, Bekir Sami Bey, Refet (Bele) Paşa’nın manda fikrini savunan kişilerin başında geldiği görülmektedir. Bunların dışında kararsız biçimde Amerikan mandasını destekler görünenlerin yanında, mandaya karşı çıkan çok fazla delege olmamakla birlikte Raif Efendi, Ahmet Nuri Bey ve Mustafa Kemal Paşa ilk akla gelenlerdi18. Kongrede manda tartışmalarının hararetlendiği, kongre delegelerinin çoğunluğunun manda lehine döndüğü anlarda, Mustafa Kemal ve O’nun gibi düşünenlere güç ve kararlılık veren, manda düşüncesine karşı en sert tepkilerden birini, kongreye daima ileri ve inkılâpçı fikirlere önderlik etmiş olan Tıbbiye’nin delegesi olarak katılan Hikmet Bey gösterdi. Mazhar Müfit Kansu, Tıbbiyeli Hikmet’i; “İstanbul efendi ve paşalarına vatanseverlikte, memleketçilikte, milliyetçilikte rehber ve örnek olacak ölçüde doğru düşüncenin, milli inan, heyecan ve imanın sahibi” olarak tanımlıyordu19. Tıbbiyeli Hikmet’in, Mazhar Müfit üzerinde böyle bir etki yaratmasına ve bu cümleleri kurdurmasına neden olan olay, manda tartışmalarının hararetle tartışıldığı 9 Eylül günü, görüşmelerin ardından bir akşam toplantısında, manda aleyhinde Mustafa Kemal Paşa’ya karşı yapmış olduğu konuşmaydı. Hikmet Bey, Mustafa Kemal Paşa ve manda aleyhtarı kişilerin bulunduğu toplantı da, manda tartışmaları arasında, sanki birdenbire ateş ve heyecan kesilmiş olarak yüksek sesle şu ifadeleri dile getiriyordu;20 “Paşam murahhası (delegesi) bulunduğum Tıbbiyeliler beni buraya İstiklal davamızı başarmak yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar 16 Atatürk, a.g.e.,s.61. 17 Ayrıntılı bilgi için bakınız: Uluğ İğdemir, Sivas Kongresi Tutanakları, 3. Baskı, Ankara, 1999. 18 Kadir Kasalak, “Sivas Kongresi Öncesinde Manda ve Himayenin Türk Basınında Tartışılması ve Komutanlar Arasında Yazışmalar”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 10 (1992), s.207. 19 Mazhar Müfit Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber, C 1, 4. Baskı, Ankara, 1997, s.247. 20 Kansu, a.g.e.,s.248. 225 FEVZİ ÇAKMAK-EREN AKÇİÇEK her kim olursa olsun şiddetle red ve takbih ederiz. Farzımuhal manda fikrini siz kabul ederseniz sizi de reddeder, Mustafa Kemal'i vatan kurtarıcısı değil, vatan batıncısı olarak adlandırır ve tel'in ederiz”. Hikmet Bey'in yürekten kopan bu sözleri karşısında toplantıda hazır bulunanların gözleri yaşarmıştı. Mustafa Kemal Paşa’da çok duygulanarak, heyecanlı bir sesle, “Arkadaşlar gençliğe bakın, Türk milli bünyesindeki asil kanın ifadesine dikkat edin” dedi ve sonra Hikmet Bey'e dönerek; “Evlat müsterih ol, Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. Biz ekalliyetle kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez ‘Ya istiklal, Ya ölüm” ifadelerinde bulundu. Tıbbiyeli Hikmet Bey, Paşa’nın hemen yanına fırladı! “Var ol paşam” diyerek, Mustafa Kemal Paşa’nın elini öptü. Mustafa Kemal Paşa’da Hikmet Bey'i alnından öperek, “Gençler vatanın bütün ümit ve istikbali size, genç nesillerin anlayış ve enerjisine bağlanmıştır” dedi. Hazır bulunan bütün delegeler aynı hararetle Mustafa Kemal Paşa'yı teyit ederek, “Paşam müsterih ol. Başka türlüsü olamaz. Yarın Kongrede kati neticeyi alacak mandayı reddedeceğiz” dedi. Sivas Kongresi Sonrası Yaşananlar Sivas Kongresi kararları sonucunda manda ve himayenin kabul edilemeyeceği kararı alınarak, manda tartışmalarına bir son verildi. Kongre sonrası Hikmet Bey İstanbul’a geri döndü. Fakat İstanbul’da kısa bir süre kaldıktan sonra, 1920 yılında Yusuf (Balkan) ve Hikmet (Boran) Bey’ler, Çamlıca-İzmitAdapazarı yoluyla Milli Mücadele’ye katılarak Mustafa Kemal Paşa'nın emrine girmek üzere Ankara’ya geldi. Her ikisi de, Ankara’da Dr. Adnan (Adıvar) Bey’in başhekimi olduğu Ankara Cebeci Askeri Hastanesi’nde, bakteriyoloji uzmanı Tabip Albay İbrahim Tali (Öngören)’in de bulunduğu laboratuarda aşı yapımında çalıştılar. Bu çalışmalar sırasında, üzerlerinde tifüs aşısının denenmesini gönüllü olarak kabul ettiler ve bu fedakârlıkları üzerine, Mustafa Kemal Paşa tarafından Hikmet ve Yusuf Bey’lere rütbe ve maaş bağlandı21. Hikmet Bey, Milli Mücadele dönemi sonrası, 1922 yılında tıp eğitimini tamamlamak üzere tekrar İstanbul’a döndü. Hikmet Bey, Yusuf Bey’le birlikte askeri Tıbbiye’den üsteğmen olarak mezun oldu ve doktorluk görevini Anadolu’nun çeşitli yerlerinde sürdürdü22. Aradan yıllar geçtikten sonra Tıbbiyeli Hikmet Bey, Mustafa Kemal Atatürk tarafından hatırlanır. Bunu Mahmut Goloğlu şöyle anlatır; “Aradan yıllar geçmiştir. Günlerden bir gün sofrasında eski günleri anan Atatürk, Tıp öğrencisi Hikmet Efendi’yi hatırlar. Hemen bulunup mebus yapılmasını emreder. Fakat Mazhar 21 “14 Mart ve Tıbbiyeli Hikmet”, Bilim ve Ütopya, S 190 (Nisan 2010), s.72. 22 Özata, a.g.e.,s.225. Hikmet Bey, öğrenim gördüğü sırada, Darülfünun Edebiyat Fakültesi öğrencilerinin beş öğretim üyesine yönelik olarak başlatmış olduğu ve sonrasında Tıbbiye’nin de katıldığı “Darülfünun Grevi”nde, Tıp Fakültesi’ni temsilen seçilen grubun içerisinde yer almıştır. Özbay, a.g.e., s.140-141. 226 SİVAS KONGRESİNDE BİR TIBBİYELİ: DR. HİKMET MEHMET (BORAN) BEY Müfid Kansu üzüntü ile boynunu bükerek, Hikmet Efendi’nin öldüğünü söyler. Çok üzülen Atatürk sofrayı dağıtır”23. Fakat Hikmet Bey hayattadır ve Albay rütbesiyle bir askeri hastanenin başhekimliğini yapmaktadır24. Hikmet Bey, Atatürk'ü çok sevmesine rağmen ondan bir şey ister duruma düşmemek için hiçbir zaman kendini Atatürk' e hatırlatmayı düşünmemiştir. Hatta Atatürk onun bulunduğu bölgeye geldiği zaman bile kendisine görünmemiştir. Atatürk'ün ölümünden birkaç ay sonra da Mazhar Müfid Kansu tesadüfen yolda Dr. Hikmet (Boran) Bey’e rastlar boynuna sarılır yaptığı yanlışlığı anlatır özür diler25. 1943 yılında zamanın tek siyasi partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi tarafından Balıkesir'den milletvekili adayı yapılmak istenir. Burada da şanssızlık yakasını bırakmaz. “Balıkesir'in yabancısıdır. Karadenizli, Giresunludur” propagandasıyla bu imkânı kaybeder. Hâlbuki Dr. Hikmet (Boran) Balıkesir'in Savaştepe bucağındandır; fakat Savaştepe bucağının o günkü adı "Giresun" dur26. 1901 yılında Balıkesir'in Savaştepe bucağında doğan Dr. Hikmet Boran, 1945 yılında verem hastalığından ölmüştür. Çok vatansever, çok idealist Hikmet Boran ve oğlu Orhan Boran* ve dürüst bir insan olan Dr. Hikmet Boran, değerli sanatçımız Orhan Boran'ın babasıdır. Orhan Boran, “Ben, babamın Sivas kongresi delegesi olduğunu bilmiyordum. Bana bu konuda hiçbir şey söylemedi. Babam öldükten sonra bende 40 yaşını geçmiştim. Bunu Mahmut Goloğlu'ndan öğrendim” * Nuran Yıldırım, İstanbul'un Sağlık Tarihi, İstanbul, 2010, s. 278. Orhan Boran (1928-2012),Radyo ve televizyon sunucusu ve aktör. 23 24 25 26 Goloğlu, a.g.e.,s.XII. “14 Mart ve Tıbbiyeli Hikmet”, Bilim ve Ütopya, S 190 (Nisan 2010), s.72. Goloğlu, a.g.e.,s.XII. A.g.e.,s.XII. 227 FEVZİ ÇAKMAK-EREN AKÇİÇEK demişti27. Orhan Boran’ın doktor olan oğlu Burak Orhan Boran, babası ile aynı ifadelerde bulunarak, dedesinden kendilerine, istiklal madalyası da dâhil olmak üzere herhangi bir belgenin bulunmadığını ifade etmiştir28. Oğlu ve torununun bu ifadelerinden de anlaşılacağı gibi, Dr. Hikmet Boran Bey, milli mücadelede yaptıklarından ve oynadığı önemli rolden, her Kuva-yı Milliyeci gibi kendisine pay çıkarmamış, yaptıkları ile övünmemiş ve bu konuda hiç bir şey söylememişti. Bu insanlar vatan için yaptıkları bu görevi kendilerine çıkar sağlamak için kullanmayarak, bu kutsal görevin hazzını yüreklerinde muhafaza etmiştir. KAYNAKÇA “14 Mart ve Tıbbiyeli Hikmet”, Bilim ve Ütopya, S 190 (Nisan 2010), s.72. ARIBURNU, Kemal, Milli Mücadele’de İstanbul Mitingleri, Yeni Matbaa, Ankara, 1951. ATATÜRK, Mustafa Kemal, Nutuk, (Haz: Zeynep Korkmaz), Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara, 2005. Denizli, Hikmet, Kars, H. Zafer, “Tıbbiyeli Hikmet”, Bilim ve Ütopya, S 73 (Temmuz 2000). DENİZLİ, Hikmet, Sivas Kongresi Delegeleri ve Heyet-i Temsiliye Üyeleri, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara. GOLOĞLU, Mahmut, Üçüncü Cumhuriyet 1920, Başnur Matbaası, Ankara, 1970. İĞDEMİR, Uluğ, Sivas Kongresi Tutanakları, 3. Baskı, TTK Yay., Ankara, 1999. KANSU, Mazhar Müfit, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber, C 1, 4. Baskı, TTK Yay., Ankara, 1997. KASALAK, Kadir, “Sivas Kongresi Öncesinde Manda ve Himayenin Türk Basınında Tartışılması ve Komutanlar Arasında Yazışmalar”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 10 (1992). ÖZATA, Metin, Atatürk ve Tıbbiyeliler, Umay Yay., İzmir, 2007. ÖZBAY, Kemal, Türk Asker Hekimliği Tarihi, C 2, İstanbul Matbaası, İstanbul, 1976. YILDIRIM, Hüseyin Milli Mücadele’de Sivas, YILDIRIM, Nuran, İstanbul'un Sağlık Tarihi, İstanbul 2010 Kültür Başkenti Yayınları, İstanbul, 2010. 27 20 Nisan 1999 tarihinde Orhan Boran’la yapılan telefon görüşmesi. 28 6 Aralık 2010 tarihinde elektronik posta yoluyla yapılan yazışma. 228