slam tar*h* ve uygarlı*ı ( 13. yüzyıla kadar )

advertisement
4.ÜNİTE : İSLAM TARİHİ VE UYGARLIĞI
( 13. YÜZYILA KADAR )
ŞEHİT ÖĞRETMEN ERGİN KOMUT MESLEKİ VE
TEKNİK ANADOLU LİSESİ
2016
TARİH ÖĞRETMENİ ERKAN ONARICI
1. KONU : İSLAMİYETİN DOĞUŞU VE HZ. MUHAMMED DÖNEMİ
1. İSLAMİYETTEN ÖNCE DÜNYANIN GENEL DURUMU 116. Sayfa
a ) Avrupa 117. Sayfa
b ) Asya
117. Sayfa
c ) Afrika 117. Sayfa
ç ) Arap Yarımadası 118. Sayfa
2. HZ. MUHAMMED DÖNEMİ 120. Sayfa
a ) Hz. Muhammed’in Peygamberlik Öncesi Hayatı 120. Sayfa
b ) İslamiyetin Doğuşu ve Hz. Muhammed’in Peygamberliği 122
c ) Hicret ve Medine’de İslam Devleti’nin Kurulması 122. Sayfa
ç ) Hz. Muhammed Dönemi’nin Siyasi Olayları 123. Sayfa
İSLAM TARİHİ VE UYGARLIĞI ( 13. Yüzyıla kadar )
1. KONU : İSLAMİYETİN DOĞUŞU VE HZ. MUHAMMED DÖNEMİ
1. İSLAMİYETTEN ÖNCE DÜNYANIN GENEL DURUMU :
İslamiyetin doğuşu dünya tarihini değiştiren olayları beraberinde
getirmiştir. İslamiyet daha doğuşundan itibaren farklı ırk ve dillere
mensup geniş kitleler tarafından kısa sürede benimsemiştir. Çünkü
yeni bir dine susayan, adalet ve huzur bekleyen insanların yaşadığı
bir ortamda çıkmıştır.
YORUMLAYALIM :
İSLAM ÖNCESİ DÜNYA
İslamiyetten önce dünyanın hiçbir yerinde huzur ve sükun yoktu. Romalıların
bozuk ahlakı, sefahati her tarafı kaplamıştı. Bizans sükut halindeydi. Avrupa ve
Asya’daki ülkelerin önemli bir bölümünü vahşet ve zulüm içindeydi. Hayır ve
faziletin namını anan yoktu. Herkes şer kuvveti ile iş görmekteydi. Hak, kuvvete
mahkumdu, kalplerden merhamet silinmişti, şefkat ve merhamet getiren
Hristiyanlık bile eskiden mensuplarının gördüğü acılarının intikamını almak
sevdasındaydı. Dünyayı ateşe verip kan ve alev içinde insanlar boğulurken
ganimet toplamak istiyorlardı. Şehirler yıkılıyor, ülkeler harap oluyor, hastalık ve
sefalet dünyayı yıkıp geçiyordu. Fitne ve fesat kasırgaları her tarafı kasıp
kavuruyordu. Emniyet ve huzur, adalet ve asayiş beşerin muhtaç olduğu bu
şeyler yeryüzünden kalkmış, barbarlık yeryüzünü kaplamıştı.
A.Himmet BERKİ, O. KESKİNOĞLU
Hz. Muhammed ve Hayatı, s.15
?
1. İslamiyetin doğuşu sırasında bölgede var olan devletleri harita üzerinde
belirleyiniz. Bu devletleri bir tarih şeridi çizerek gösteriniz.
2. Metne göre İslamiyet öncesi dünyanın genel durumu hakkında neler
söylenebilir ? Belirtiniz.
TARİH ŞERİDİ ÖRNEĞİ :
Yeni bir dinin ortaya çıkmasında birçok etken vardır. Yeni bir din
olarak ortaya çıkan İslamiyetin meydana getirdiği değişiklikleri
anlayabilmek için dünyanın genel durumunu bilmek gerekir.
İslamiyet öncesi Avrupa, Afrika, Asya ve Arap Yarımadası’nın genel
durumu şöyleydi :
a ) Avrupa :
Kavimler Göçü sonrasında barbar kavimlerin Avrupa’ya girmesiyle
Avrupa’da büyük karışıklıklar yaşandı. Bu karışıklıklar sonucu Batı
Roma İmparatorluğu yıkıldı ( 476 ). Doğu Roma’da ise iç huzursuzluk
vardı. Avrupa’da ortaya çıkan otorite boşluğu Katolik Kilisesi’nin dini
ve siyasi gücünü arttırdı. Hristiyanlık, barbar kavimler arasında
yayıldı. Ancak Orta Çağ boyunca Avrupa’da Katolik Kilisesi’nin
öğretilerine dayalı skolastik düşünce yaygınlaştı. Sosyal
tabakalaşmaya dayalı bir sınıf yapısının hakim olduğu Avrupa’da,
derebeylik ( feodalite ) siyasi yapıyı yeniden kurma çabasındaydı.
BİLGİ NOTLARI :
SKOLASTİK DÜŞÜNCE : Orta Çağ’da Kilise’nin baskın olduğu dönemde
Kilise’nin özgür düşünce ortamının önüne geçip tek doğrunun İncil’deki bilgilerin
olduğunu savunan düşünce tarzıdır. İncil’deki doğrulardan da vazgeçilerek din
adamları ve Kilise’nin kendi çıkarlarına göre hareket ettiği bir düşünce tarzıdır.
Kilise bu düşünce ile yeniliklere ve bilim insanlarına karşı uygulamalar
gerçekleştirmiştir.
FEODALİTE ( DEREBEYLİK ) : Orta Çağ’da toprak mülkiyetine sahip olan ve
himayesindeki toprağa bağlı olan köylülerin üretiminden büyük pay alan toprak
sahiplerinin egemenliğine dayanan toplumsal düzendir.
İslamiyetin doğuşu sırasında Avrupa’da :
. Kavimler Göçü’nden sonra Roma
İmparatorluğu ikiye ayrıldı.
. Katolik Kilisesi’nin dini ve siyasi gücü arttı.
. Skolastik düşünce hakim oldu.
. Toplumda sınıflı bir yapı bulunuyordu.
VATİKAN-Aziz Petrus Kilisesi
b ) Afrika :
İslamiyetin doğuşu sırasında Afrika’nın kuzeyinde Bizans
egemenliği vardı. Bizans’ın hakimiyet alanı Mısır’dan Libya’ya kadar
uzanıyordu. Ancak bölgenin en önemli eyaleti olan Mısır’da, BizansSasani rekabeti sebebiyle halk sürekli baskı altındaydı. Mısır’ın
güneyinde Habeşistan Krallığı vardı. Habeşistan’da resmi dinin
Hristiyanlık olmasına rağmen halkın bir kısmı putlara tapmaktaydı.
BİZANS
MISIR
HABEŞİSTAN
SASANİ
İslamiyetin doğuşu
sırasında Mısır’da
Bizans ve Sasani
rekabeti sebebiyle
halk üzerinde baskı
vardı.
Habeşistan
Krallığı’nda resmi
din Hristiyanlık
olmasına rağmen
putperestlik
inancı da
yaygındı.
Habeşistan
günümüzdeki
Etiyopya’dır.
c ) Asya :
Bizans ( Doğu Roma İmparatorluğu )
Avrupa’da 375 yılında gerçekleşen Kavimler Göçü’nün etkisi ile
Roma İmparatorluğu Batı Roma ve Doğu Roma olmak üzere ikiye
ayrılmıştır. Doğu Roma’nın başkenti İstanbul olmuştur.
İslamiyetin doğuşu sırasında Bizans; Kafkaslar, Anadolu, Suriye
ve Kuzey Afrika’ya kadar olan bölgelere hakimdi. Ancak Bizans,
çevresindeki Avarlar, Sasaniler ve Slavlar ile sürekli çatışma
halindeydi.
Bizans’ın resmi dini Hristiyanlıktı. Bizans, Batı Roma’nın Katolik
mezhebine değil, Ortodoks mezhebine mensuptu. Bizans’ta
sosyal sınıflara ayrılan halk, devletin ağır vergileri altında
ezilmekteydi. Bu durum toplumsal huzursuzlukların sebebiydi.
Bizans ( İstanbul ) Hristiyanlığın Ortodoks mezhebinin merkezidir. O
dönemin en önemli Ortodoks mabedi ise İstanbul’da bulunan
Ayasofya Kilisesi’dir.
Günümüzde Ayasofya’dan bir görünüm…
Ayasofya’yı Tanıyalım :
Sasaniler
VII. yüzyılda Ön Asya’da Bizans’tan sonra en güçlü devlet İran’daki
Sasanilerdi. Ancak Bizans ile yapılan mücadeleler Sasani Devleti’ni
zayıflatmıştı. İran’da iyilik ve kötülüğün mücadelesi esasına dayanan
Zerdüştlük ( Mecusilik ) dini egemendi. Bu inanışta ateş kutsal kabul
edilir, “ateşgede” adı verilen tapınaklarda ateşler yakılarak ibadet
edilirdi.
Hindistan
İslamiyetin doğuşu sırasında Hindistan’da siyasi birlik yoktu. Bu
durum bölgenin sık sık istilaya uğramasından kaynaklanmaktadır.
Bu sebeple bölgede sosyal tabakalaşmaya dayalı “kast sistemi”
hakimdi. Hindistan’da tabiat kuvvetleri esasına dayalı “Veda” dini
yaygındı. Bu dinin yanında felsefi bir akım niteliğinde olan “Budizm”
dini de vardır.
ANADOLU
İRAN
ARAP YARIMADASI
HİNDİSTAN
Köktürkler
İslamiyetin doğuşu sırasında Orta Asya’ya Köktürkler hakimdi.
Ancak 582 yılında Doğu ve Batı şeklinde ikiye ayrılmıştı. Köktürkler
tek tanrı inanışına dayalı “Gök Tanrı” dinine inanırlardı.
Türkler ile Araplar arasındaki ilişkiler İslamiyet öncesinde yapılan
ticari ilişkilere dayanmaktaydı. İpek Yolu üzerinde ticaret yapan
Türkler ve Araplar arasında kültürel etkileşim yaşandı. Nitekim bu
durum, İslamiyet öncesi Arap edebiyatına ve Hz. Muhammed’in
bazı sözlerine yansıdı.
İpek Yolu : Çin’den başlayarak Anadolu ve Akdeniz aracılığı ile
Avrupa’ya kadar uzanan dünyaca ünlü ticaret yoludur.
Japonya
Japonya, Asya’nın doğusunda Büyük Okyanus’ta bir çok ada
üzerine kurulmuştu. Ancak VII. yüzyılda dünya üzerinde herhangi bir
siyasi etkinlikleri yoktu. Japonların milli dini “Şintoizm” di. Bu din,
tabiat güçleri ve ruhlara tapınma esasına dayanmaktaydı. Bunun
yanında ülkede “Budizm, Taoizm ve Konfüçyüsçülük” inanışları da
vardı.
Çin
Asya’nın güneydoğusunda yer alan Çin, dünyanın en eski
uygarlıklarındandır. Hanedanlıklarla yönetilen Çin’de sık sık taht
kavgaları yaşanmaktaydı. İslamiyet’in doğuşu sırasında Çin-Köktürk
mücadeleleri çok yoğundu. Bu ülkede ahlaki ve felsefi bir temele
dayanan “Taoizm ve Konfüçyüsçülük” dinleri egemendi.
sJAPONYA
ÇİN
ARABİSTAN
ç ) Arap Yarımadası :
Arap Yarımadası, Asya’nın güneybatısında yer alır. Bölgenin
doğusunda Basra Körfezi, batısında Kızıldeniz, güneyinde Amman
Denizi, kuzeyinde ise Filistin ve Suriye çölleri bulunmaktadır.
Arabistan’ın en önemli bölgeleri Hicaz, Necid ve Yemen’dir.
Yemen bölgesi tarıma, Necid bölgesi ise hayvancılığa elverişlidir.
Mekke, Medine ve Taif şehirlerinin bulunduğu Hicaz bölgesi ticaret
yollarının geçtiği önemli bir bölgedir. Bu yüzden bölgede ticari
faaliyetler oldukça fazladır.
Çöllerde yaşayan Araplar ( Bedeviler )
Şehirde yaşayan Araplar ( Medeniler )
İslamiyet öncesinde Arapların büyük bir kısmı çok tanrılı inanca
sahipti. Tanrılarını temsilen yapmış oldukları putlara taparlardı. Her
kabilenin kendine ait bir tanrısı vardı. Bu putlar, kabilelerin
tanrılarını temsilen Kabe’de bulunurdu. Araplar haram aylarında bu
putları ziyaret etmek için Kabe’yi ziyarete giderlerdi.
Arabistan’da puta tapıcılığın yanı sıra Hz.İbrahim’in dini olan
Hanifilik inanışı ile Hristiyanlık ve Musevilik gibi inançlar da
bulunmaktaydı.
Araplar İslamiyet’ten önce kabileler halinde yaşarlardı. Erkek
egemenliğine dayalı olan kabilelerin başında şeyh denilen
yöneticiler bulunurdu. Halk hürler ve köleler şeklinde bölünmüştü.
Kız çocuklarına değer verilmezdi. Kabileler arasında kan davaları
bulunuyordu. Bu sebeplerden dolayı İslamiyet’ten önceki döneme
“Cahiliye Dönemi” denilmektedir.
Araplarda çölde yaşayanlara “bedevi”, şehirlerde yaşayanlara ise
“medeni” denilmekteydi. Konargöçer yaşayan bedeviler genellikle
hayvancılıkla uğraşırlardı. Deve, at ve koyun beslerlerdi. Medeni
Araplar ise vaha denilen bölgelerde tarımla uğraşırlardı. Hurma ve
tahıl yetiştirirlerdi.
?
Arap Yarımadası’nda İslamiyet öncesi büyük medeniyete sahip
devletlerin kurulamamasında coğrafi konumun etkisi olabilir mi?
Açıklayınız…
Arap Yarımadası’nda ticari hayatın en önemli unsuru haram
aylarda Mekke civarında kurulan panayırlardı. Bu panayırların en
önemlisi “Ukaz Panayırları”dır. Bu panayırlar sayesinde Araplar
arasında sosyal ve kültürel gelişmeler sağlanırdı.
İslamiyet öncesinde , Arap Yarımadası’nda konuşma ve yazı dili
olarak Arapça kullanılırdı. Arap Alfabesi Nebatlıların kullandığı
yazıdan yararlanılarak oluşturulmuştu. Araplar edebiyat, şiir ve
hitabet ( güzel ve etkili konuşma ) konularında ileri bir düzeyde
sayılırlardı.
ETKİNLİK : Kabe’nin tarihçesini araştırınız, elde ettiğini bilgilerle
bir sunum hazırlayarak tabletinize kaydediniz ve sınıfta
arkadaşlarınızla paylaşınız.
YORUMLAYALIM :
CAHİLİYE DÖNEMİ
Hz. Ömer diyor ki : “Cahiliye Devri’nde iken yaptığımız iki iş vardı ki onlar aklıma
geldikçe birine ağlarım, diğerine ise gülerim.Beni ağlatan o acı hatıra şudur :
Kız evlatlarımızı diri diri toprağa gömerdik. Hiçbir şeyden haberi olmayan o
masum yavrulara nasıl kıyardık, bilmem. Onu hatırladıkça yüreğim sızlar. Ciğerim
parçalanır, ağlarım.
Beni gülmeye sevk eden gülünç şey ise şudur :
Cahiliye Devri’nde evlerimizde putlarımız bulunurdu. Bir sefere çıkacağımız
zaman yanımızda bulunmak üzere undan, helvadan o putların bir suretini
yapardık. Yolculuğumuz esnasında onlara tapardık. Sonra yolda aç kalınca o
helvadan yaptığımız putları yerdik. Biraz önce taptığımız putu midemize
indirirdik. Bundan daha gülünç bir şey var mıdır ? Bunu hatırladıkça ne kadar
akılsızca işler yaptığımıza kendimi gülmekten alamam.”
?
Arap toplumlarının İslamiyet öncesi dönemine “Cahiliye Dönemi” denmiştir. Bu
durumun sebeplerini yukarıdaki metinden ve ön öğrenmelerinizden yola çıkarak
açıklayınız.
Download