Slayt 1

advertisement
26 Mayıs 1905'te İstanbul'da doğdu. Çocukluğu, büyük babasının İstanbul Çemberli taş'taki konağında geçti. İlk ve orta
öğrenimini Amerikan ve Fransız Kolejleri ile Bahriye Mektebi'nde (Askeri Deniz Lisesi) tamamladı. Lisedeki hocaları
arasında Yahya Kemal, Ahmet Hamdi(Akseki), İbrahim Aski gibi isimler vardı. Necip Fazıl hocalarından en çok İbrahim
Aski'nin etkisinde kalmıştır. Tasavvufla ilk tanışması da hocası İbrahim Aski'nin verdiği kitaplarla olmuştur.
Necip Fazıl Kısakürek, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nü bitirdikten (1924) sonra, Milli Eğitim
Bakanlığı bursu ile gönderildiği Fransa'da, Sorbonne Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde okudu. Türkiye'ye dönüşünde
Hollanda, Osmanlı ve İş Bankalarında müfettiş ve muhasebe müdürü olarak çalıştı. Robert Kolej, İstanbul Güzel
Sanatlar Akademisi, Ankara Devlet Konservatuarı, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde ders
verdi(1939-43). Sonraki yıllarında edebiyata yönelerek fikir ve sanat çalışmaları dışında başka bir işle meşgul olmadı .
12 yaşında şiire başlayan Necip Fazıl'ın ilk şiir kitabı daha 17 yaşında iken yayınlandı ve şiirleri M.E.B'in ders
kitaplarında okutuldu. Genç yaşta yazdığı tiyatro eserleri, dönemin tiyatrolarında aylarca kapalı gişe sahnelendi. Paris
dönüşü yayımladığı Örümcek Ağı ve Kaldırımlar adlı şiir kitapları onu çok genç yaşta ünlü yaptı. Henüz otuz yaşına
basmadan çıkardığı yeni şiir kitabı Ben ve Ötesi (1932) ile takdir toplamayı sürdürdü. Yine M.E.B'nın yayınladığı bir
Türk şairleri Anatolojisi kitabında, 'N.F. Kısakürek herkes tarafından en iyi şair olarak kabul edilmese bile, Ben ve Ötesi
Türk Edebiyatı nın en kuvvetli şiir kitabı olsa gerek, der. Meslektaşları tarafından da çok sevilen şair 'Üstad Necip Fazıl
Kısakürek, olarak anılmaya başlandı.
Şöhretinin zirvesinde iken felsefi arayışlarını sürdürüp içinde yeni bir dönemin doğum sancısını hisseden Necip Fazıl
için 1934 yılı gerçekten de hayatının yeni bir dönemine başlangıç olur. 30'lu yaşlarında Bohem hayatını en koyu rengiyle
yaşadığı günlerde Beyoğlu Ağa Camii'nde vaaz vermekte olan Abdülhakim Arvasi ile tanışır ve bir daha ondan
kopamaz.
Daha sonraları O’nun için; “Bana, yakan gözlerle, bir kerecik baktınız; Ruhuma, büyük temel çivisini çaktınız!” diyeceği
bu büyük insan, onun hayatında yeni bir devrin başlamasına vesîle olur ve Üstâd, hayatında meydana gelen bu
değişikliği şu mısralarla hulâsa eder: “Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum; Gökyüzünden habersiz, uçurtma
uçurmuşum...”
Bu tanışma onun hayatında dönüm noktası oldu. İslami kimliği ile öne çıkmaya başladıktan sonra ders kitaplarından
şiirleri ve fikirleri çıkarıldı. Necip Fazıl'ın hemen tümünde üstün bir ahlak felsefesinin savunulduğu tiyatro eserlerini
birbiri ardına edebiyatımıza kazandırması bu döneme rastlar
Fikir ve duyguda vasiyete lüzum görmüyorum.Bu bahiste bütün eserlerim, her kelime, cümle,
mısra ve topyekün ifade tarzım vasiyettir. Eğer bu kamusluk bütünü tek ve minicik bir daire
içinde toplamak gerekirse söylenecek söz "Allah ve Resulü; başka herşey hiç ve batıl"
demekten ibarettir. [Beni, ayrıca hususi vasiyetimde gösterdiğim gibi, İslami usullerin en
incelerine riayetle gömünüz! Burada, umumi vasiyette de belirtilmesi gereken bir noktaya
dokunmalıyım.
Cenazeme çiçek ve bando muzika gönderecek makam ve şahıslara uzaklığımız ve kimsenin
böyle bir zahmete girişmeyeceği malum... Fakat bu hususta bir muziplik zuhur edecek olursa,
ne yapılmak gerektiği de beni sevenlerce malum... Çiçekler çamura ve bando yüz geri
koğuşuna.
Hikâyelerim
Cinnet mustatili (Yılanlı Kuyudan)
Nam-ı Diğer Parmaksız Salih
Bir Adam Yaratmak
Çile
Kafa Kağıdı
O ve Ben
Yunus Emre - Kanlı Sarık
At'a Senfoni
Para - Mukaddes Emanet
Sahte Kahramanlar - İman Ve Aksiyon - Özlediğimiz Nesil - İslam Ve Öbürleri
Hazret-i Ali
Tanrı Kulundan Dinlediklerim
İhtilal
Moskof
Tohum - Künye
Aynadaki Yalan
Reis Bey - Parmaksız Salih
Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu
AKIL
OTEL ODALARINDA
AKŞAM
PERDELER
ANNECİĞİM
SAÇLARIN
ANNEME
SAKARYA TÜRKÜSÜ
ANNEME MEKTUP
TAKVİMDEKİ DENİZ
AŞK VE KORKU
TAM OTUZ YIL
AYDINLIK
UTANSIN
AYNALAR
UYAN YARİM
AYRILIK VAKTİ
YAR O Kİ
BEKLENEN
YOLCULUK
BEKLEYEN
ZİNDANDAN MEHMEDE
MEKTUP
Necip Fazıl Kısakürek (1905 - 1983)
Batı kültürünün içinden yetişti. Saf şiir, sanat, edebiyat ve tefekkür yolundan geçti. 14. İslam
asrında, İslam'ın asırlar sonra topyekun muhasebesini yerine getirdi... Büyük fikir adamı ve
"Şairler Sultanı'' Necip Fazıl Kısakürek'i ölümünün 19.yılında rahmetle anıyoruz...
Eserleri, fikirleri, şiiri ve hayatıyla Türk düşünce ve sanatına damgasını vuran, ama hep "ağrıyan
akıl dişi" ile yeryüzünde gezen ve azaplı bir ruhun çırpınışı içinde sürekli "hakikat''i arayan büyük
şair ve fikir adamı..
Üstad Necip Fazıl Kısakürek, geçen yüzyılın başında 26 Mayıs 1904'te yine kendi ifadesiyle
"Çemberlitaş'tan Sultanahmet'e doğru inen sokaklardan birinde, kocaman bir konakta" doğdu.
Büyükbabası, İstanbul Cinayet Mahkemesi ve İstinaf Reisliği'nden emekli, İkinci Abdülhamid
Han'a Ermeniler'ce girişilen suikastin tarihi muhakemesini yapan ve Mecelle'yi kaleme alan heyet
içinde imzası bulunduğu için, 6 Ekim 1902'de "Legion d'honneur" nişaniyle ödüllendirilen vakar ve
ciddiyet timsali Mehmet Hilmi Efendi'dir.
Necip Fazıl, ilk dini telkin ve terbiyesini yine tek oğlunun tek oğlu olarak Mehmet Hilmi Efendi'den
alır. Birçok şiirinin ana imajını ve ruhi kaynağını teşkil eden "yakıcı bir hayal kuvveti, marazi bir
hassasiyet, dehşetli bir korku" şeklinde özetlediği ve hastalıktan hastalığa geçtiği ilk çocukluk
yıllarını, çocukluk hatıralarının kaynaştığı bir "tütsü çanağı" olan, büyükbabasına ait
Çemberlitaş'taki konakta geçirir. İlk öğretiminden sonra, Fransız Mektebi, Amerikan Koleji gibi
okullara devam eder. Kızkardeşi Selma ile büyükbabasının ölümü, çocukluk günlerine ait asla
unutamayacağı iki hadisedir. 1915 yılında annesinin hastalığı yüzünden Heybeliada'ya taşınırlar.
Hastane günlerini ve şair olmaya karar verdiği hastane odasını Üstad, Çile'nin önsözünde şöyle
anlatır:
Download