hans jürgen eysenck 1916-1997

advertisement
KİŞİLİK KURAMLARI
BİYOLOJİK YAKLAŞIM
HANS JÜRGEN EYSENCK
HANS JÜRGEN EYSENCK
1916-1997
• 1916 yılında Almanya
da doğdu,
• Annesi ünlü bir sessiz
sinema sanatçısı
• Babası ise ünlü bir aktör
ve sanatçıdır.
1/22
HANS JÜRGEN EYSENCK
1916-1997
• Büyük annesinin yanında Berlin’de büyümüştür.
• Asi çocuk olan Eysenck ailesinin karşı çıkmasına
rağmen yurt dışında fizik ve astronomi okumak
istemiştir.
• Üniversite okuyabilmek için Nazilerden olması
gerektiğini bilen Eysenck Nazilerden olmadığından
dolayı üniversite okumak için ülkesini terk etmiştir.
• İngiltere’de 2.Dünya savaşı yıllarında askerlerin
tedavi edildiği bir acil serviste çalışmıştır.
2/22
HANS JÜRGEN EYSENCK
1916-1997
• 1949-1950 yıllarında ABD’de bulunur. Spearman, Thurstone
ve Cattell’in yanı sıra tipoloji kuramlarından da etkilenir.
• Psikoterapiye keskin bir dille karşı çıkmış
• Nazilere karşı çıkmış
• Aslında sigara bilindiği kadar zararlı olmadığını ifade etmiştir.
• Zekada kalıtımsal farklılıkların olduğunu belirtmesi büyük
tartışma yaratmıştır
• Eysenck bu karşı çıkmalarını ise ‘’ ben bu konularda
çoğunluğun yanıldığını düşünüyorum. Kendimin haklı
olduğunu düşünmeyi tercih ediyorum demiştir
3/22
HANS
EYSENCK
HANS JÜRGEN
JÜRGEN EYSENCK
1916-1997
1916-1997
Bunların dışında olumlu eleştiriler de almıştır;
Wolpe ; ‘’Şu anda popüler olan davranışçı terapi
terimi, bu kadar geniş etki yaratmasını ve kabul
görmesini Eysenck’e borçludur ’’ demiştir.
Eysenck davranışçı ve sosyal öğrenme
kuramlarından etkilenmiştir.
4/22
TEMEL FELSEFESİ
Genel davranış tarzları doğuştan gelir;
Belirli davranış türlerine karşı oldukça
geniş eğilimlerle dünyaya geliriz.
İnsanoğlunun “boş levha” olduğu
imgesi, sanıldığı kadar çekici değildir.
Kalıtsal biyolojik farklılığımız, nasıl bir
çocuk ve yetişkin olacağımızın çerçevesini
belirler.
5/22
Hans Eysenck’in Kişilik Tanımı;
•
“Kişilik, insanın gerçek veya gizil davranış
örgütlerinin tümünü kapsar. Bunlar hem kalıtım hem
de çevre etmenlerinden kaynaklanıp karşılıklı
etkileşim sonucu biçimlenir.”
• Hans Eysenck, kalıtımın sadece göz rengi, boy gibi
dış görünüş özelliklerini değil, kişiliğimizi de
etkilediği görüşünü benimsemiştir.
• Kişiliğin aslında anne-babanın eylemleri ya da
hatalarıyla değil, biyolojik yapılarıyla biçimlendiğini
öne sürdü. Kişiliğin oluşumunun 2/3 sinin kalıtımdan
kaynaklandığını belirtmiştir.
6/22
KİŞİLİK YAPISI
İnsan kişiliğinde dört temel boyutun
bulunduğunu ifade etmiştir. Bunlar;
•
•
•
•
Bilişsel boyut ( Zeka)
Değerlendirici boyut ( Karakter)
Duygusal Boyut ( Mizaç)
Somatik Boyut ( Yapı)
7/22
KİŞİLİK YAPISI
•
•
•
•
Eysenck’e göre kişilik hiyerarşik bir düzeyde
davranışların örgütlenmesidir. En üstte genelleme
tipleri vardır. En altta ise özel bireysel davranışlar
vardır.
Özel davranışlar bir ortamda bir kere gözlenir.
Alışkanlıklar benzer ortamlarda benzer olarak
beliren davranışlardır.
Treytler alışkanlıkların örgütlenmesidir.
Tipler ise treytlerin örgütlenmesidir.
8/22
•
•
•
•
Tipler genel faktörlerdir,
Treytler grup faktörleridir,
Alışkanlıklar özel faktörlerdir ve
Özel davranışlar ise hata faktörleridir
demiştir
KİŞİLİK YAPISI
1.
2.
3.
4.
Eysenck’in araştırma stratejisi kişilik
öğelerini hiyerarşik olarak sıralanabilecek
çeşitli birimlere bölmek olmuştur. Bunlar;
Belirli Tepki Düzeyi
Alışma Tepkisi
Ayırıcı Özellik
Süper Ayırıcı Özellik
9/22
• Bu yapının en alt birimi kişiye özgü olan ya
da olmayan ‘belirli tepkiler’ ya da
düşüncelerdir (BT).
• Örneğin bir öğrenci öğle tatilinde kantinde
oturup (BT1), arkadaşları ile sohbet edip
(BT2), şakalaşıyorsa (BT3) bu durumda
onun üç belirli tepkisini gözlemiş oluyoruz.
• İkinci düzeyde ise benzer koşullar altında
tekrar tekrar ortaya çıkan ‘alışkanlık tepkileri’
yer alır (AT).
• Eğer sözünü ettiğimiz öğrenci tüm öğle
tatillerini aynı şekilde geçiriyor (AT1) ve
ders aralarında (AT2) ve okul dışı
vakitlerinde arkadaşları (AT3) ile birlikte
olmayı, onlarla sohbet edip şakalaşmayı
tercih ediyorsa bunlar da onun alışkanlık
tepkileridir.
• Üçüncü düzeyde ise alışkanlık tepkilerinin
birleşiminden oluşan ayırıcı özellikler yer
alır.
• Bu öğrencinin sosyalleşme etkinliğinin
yalnızca okulda, ders aralarında, öğle
tatilinde değil de okul dışında, hafta
sonlarında, okul arkadaşlarıyla olduğu
kadar akrabaları ya da okul dışı
arkadaşlarıyla da gerçekleşiyor olması
durumunda öğrencinin bu alışkanlık
tepkilerinden oluşan sosyallik gibi ayırıcı
özelliğe sahip olması söz konusudur.
• Hiyerarşinin en üstünde ise üstün ayırıcı
özellikler (tipler) yer almaktadır.
• Tipler ayırıcı özelliklerin birleşiminden
oluşur. Sözünü ettiğimiz öğrenci, sahip
olduğu diğer bazı ayırıcı özelliklerle birlikte
(atılganlık, aktiflik, canlılık vb.)
dışadönüklük gibi bir üstün ayırıcı özelliğe
(süpertrait) sahiptir.
• Kısacası, üstün ayırıcı özelliklerin (tiplerin)
açık davranış üzerinde güçlü bir etkisi
vardır.
EYSENCK’İN HİYERARŞİK KİŞİLİK MODELİ
Süper Ayırıcı
Özellik Düzeyi
DIŞA DÖNÜKLÜK
Ayırıcı
Özellik
Düzeyi
Alışma
Tepki
Düzeyi
Toplumsallık
AT 1
Atılganlık
Etkinlik
Canlılık
Heyecanlılık
AT 2 AT 3 AT 4 AT 1 AT 2 AT 3 AT 4 AT 1 AT 2 AT 3 AT 4 AT 1 AT 2 AT 3 AT 4 AT 1 AT 2 AT 3 AT 4
BT 1
BT 3
BT 5
BT 7
BT 2
BT 4
BT 6
BT 8
Belirli Tepki
Düzeyi
10/22
Başlangıçta Eysenck’in faktör analizi
çalışması, bütün diğer özellikleri kapsayan
iki temel boyut ortaya koymuştur: Bunlar;
Dışadönüklük-İçe dönüklük ve
Nevrotikliktir.
Bu boyutlar birbirinden bağımsız
olduğu için birinci boyutun dışa dönüklük
boyutunda yer alan kişiler, ikinci boyutta
yüksek ya da düşük puan alabilirler.
11/22
EYSENCK’İN İKİ TEMEL KİŞİLİK BOYUTUYLA İLİŞKİLİ
ÖZELLİKLER
Dengesiz
(Nevrotik)
Alıngan
Huzursuz
Saldırgan
Heyecanlı
Değişken
Atılgan
İyimser
Aktif
Değişken
Kaygılı
Dik Kafalı
Ağırbaşlı
Kötümser
Çekingen
İçe Kapanık
Sessiz
İçe Dönük
Dışa Dönük
Edilgen
Dikkatli
Düşünceli
Huzurlu
Temkinli
Güvenilir
Durgun
Sakin
Toplumsal
Cana Yakın
Konuşkan
Uyumlu
Uysal
Canlı
Umarsız
Liderlik
Dengeli
12/22
• Cana yakın, atılgan, rahat, pek çok
toplumsal ilişkisi olan, grup
etkinliklerinde sık sık yer alırlar.
• Partilerden hoşlanan, çok sayıda
arkadaşa sahip, insanlarla
konuşmak isteyen, kendi başına
kitap okumak ya da ders
çalışmaktan hoşlanmayan kişiler.
13/22
• Sessiz, içe kapanık, içe bakışlar
yapan, insanlardan çok
kitaplardan hoşlanan, çok yakın
arkadaşları dışında başkalarıyla
birlikte olmaktan hoşlanmayan
kişiler.
14/22
• Kişinin genel duygusal kararlılığını gösteren
kişilik boyutudur.
• Bazen nevrotiklik boyutu yüksek olan
insanları kararsız ya da çok duygusal olarak
adlandırırız. Çoğu zaman küçük
engellenmeler ve sorunlar karşısında bile
güçlü duygusal tepkiler verirler ve normale
dönmeleri uzun zaman alır.
• Çoğumuzdan daha kolay heyecanlanır,
öfkelenir ve depresyona girerler.
• İKİYE AYRILIR…..
15/22
Nevrotik – içe dönükler:
•
•
•
•
•
•
•
•
Obsesif,
çabuk alınan ve
heyecanlanan,
kendilerine güvensiz,
yetersiz duyguları olan,
sosyal ilişkilerde geri
planda kalan,
hayalci,
Düzensiz uykulara
sahip,
Zeka düzeyleri yüksek
•
•
•
•
•
•
Konuşma yetenekleri
kuvvetli,
ayrıntılı görevlerde
başarı kazanan,
hırslı,
estetik zevkleri
geleneksel kalıplara
uyan,
Şakayı sevmeyen,
süper ego etkisinde olan
tiplerdir.
16/22
Nevrotik - dışa dönükler:
• ev içi ve dışı kazalar,
• hastalık, ağrı ve
sızılardan yakınma;
• inat ve sebat zayıf,
• ayrıntılı işlerde
başarısız,
• hırs düzeyleri düşük,
şakayı seven,
• id etkisinde olan
kişilerdir.
17/22
• Genelde bu bireyler, toplumda sorun
yaratan, diğer insanların canını
isteyerek sıkan kişilerdir.
• Psikotizm düzeyi düşük olan bireyler
ise yardımsever, empatik, işbirliğine
• yatkın, uysal ve geleneksel kişilerdir.
• Eysencek’e göre psikotizm, psikoza
veya psikopatolojiye genetik olarak
eğilimli olmayı ifade eder.
18/22
ACI VE HAZ İLKESİ
Eysenck’e göre, insanın ilk dürtüsü zevk arama ve
acıdan kaçınmadır.
• Acı ve haz açısından eyleme zaman bakımından daha
yakın olan sonuç;
• Daha önemlidir ve etkilidir:
• İlerideki eylemleri belirleme açısından daha etkili olur.
• Küçük ancak derhal elde edilen bir haz;
• Çok daha sonra yoğun acı veren bir sonuca yol açsa da,
eylemin tekrarlanmasına neden olur.
• Yaptırımın olumsuz etkileri suç ve ceza arasındaki
zaman uzadıkça azalır.
19/22
CEZA
Eysenck’e göre cezaya bir alternatif
bulunması gerekmektedir.
Zira ceza ile eylem arasında geçen zaman
nedeniyle ve ceza verilmemesi olasılığı da
bulunmaması nedeniyle ceza etkin
olamayacaktır.
Bunun yerini “vicdan” almalıdır.
20/22
Download