BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA RUS ESİRLERİN TUTULDUKLARI OSMANLI KAMPLARI VE YOZGAT ÜSERA GARNİZONU Vasif GAFAROV1 Bu çalışmanın konusunu, I. Dünya Savaşı yıllarında esir edilen Ruslar`ın tutuldukları Osmanlı kampları ve bu bağlamda Yozgat Üsera Garnizonu oluşturmaktadır. Bu makalede Osmanlı topraklarındaki esir kamplarından özellikle Yozgat kampında tutulan Rus savaş esirlerinin sevki, yerleştirilmesi, sayısı, sağlık durumu ve geçimi, istihdam durumu, onlar hakkında bilgiler, esirlerin iadesi için yapılan girişimler ve esir değişimi ile ilgili yapılan görüşmeler incelenmiştir. Çalışma bağlamında güncellik arz eden temel sorular şöyle özetlenebilir: Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı`ya esir düşen Ruslar nerelere sevk edilmişler ve sayıları ne kadar olmuştur? Yozgat Üsera Garnizonu ne zaman kurulmuştur ve buraya ne kadar Rus savaş esiri sevk edilmiştir? Yozgat kampındaki Rus esirlerin sağlık, iaşe ve istihdam durumu nasıl olmuştur? Esirlerin iadesi ve değişimi konusunda hangi görüşmeler yapılmış ve sonuç ne olmuştur. Yozgat kampındaki esirlerin akıbeti nasıl olmuştur? Yukarıda bahsi geçen sorulara arşiv belgeleri ve dönemin süreli yayınlarındaki bilgi ve bulgular ışığında yanıtlar aranmaktadır. Anahtar kelimeler: İtilaf esirleri, Rus esirleri, Sivil esirler, Osmanlı Esir kampları, Yozgat Üsera Garnizonu Abstract Yozgat Prison Garrison And Ottoman Prison Camps Where Russian Soldiers Were Kept During The First World War Subject of this study is to research Ottoman camps where russian soldiers were kept during The First World War and Yozgat Prison Garrison within this context. Research of prison camps in Ottoman territory, especially transportation and placement of russian military captures who were kept in Yozgat prison camp, their number, health and catering, engagement, their details, issues related to changing of the captives and negotiations held for for return of the captives, is envisaged here. Main problems that are actual in the context of the case are on the followings: Where did the russian captives place during The First world war and how much were their numbers? When did Yozgat Prison Camp establish and how many russians were placed here? How was health, catering and engagement of russian captives in Yozgat Prison Camp? What actions have been done related to changing and return of the captives and what was the result? What was the destiny of russian captives in Yozgat Prison Camp? All these issues will be investigated under the materials in the pages of press for that time and the documents of Archives. Key words: Antanta Prisoners, Russian Prisoners, Civil Prisoners, Ottoman Prisoner Camps, Yozgat Prisoner Garrison Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Tarih Enstitüsü, Uzman Araştırmacı, Doç. Dr. E-mail: vasifqafarov@rambler.ru 1∗ 122 1. Giriş Savaş tarihinde yürütülen askeri operasyonlar ve onların genel sonuçlarının geniş bir şekilde incelenmesine rağmen bu operasyonlar sırasında esir düşen er ve subayların esaret hayatlarıyla ilgili bilgiler adeta gölgede kalmaktadır. Esir düşen er ve subayların, mensubu bulundukları devletlerin gözetim ve himayesinden uzak kalmaları, düşman devletin toprağında ve onun gözetimi altında yaşamak zorunda kalmaları onların, hayatlarını ne kadar zor şartlar altında sürdürdükleri hakkında bir fikir oluşturmaktadır. Esir düşerken çoğu zaman yaralı veya hasta olan askerlerin daha sonra tifüs ve diğer bulaşıcı hastalıklara yakalanıp yakalanmamaları, tedavi ve bakım ihtiyaçlarının düşman devlet tarafından hangi düzeyde karşılanmasına bağlıdır. Bu da düşman devletin esirlere karşı yürüttüğü humanist siyasete bağlı olarak değişmektedir. 29 Ekim 1914 tarihinde Osmanlı donanmasının Karadenizdeki Rus donanmasına saldırıp birkaç Rus gemisini batırması ve ardından Çarlık Rusyası`nın Sivastopol, Odessa, Feodosiyave Novorossiysk limanlarını bombalaması 2 Kasım`da Rusya`nın Türkiye`ye savaş ilan etmesiyle sonuçlandı. Böylece Osmanlı devletifiilen I. Dünya Savaşına girmiş oldu.2 Birinci Dünya Harbi esnasında meydana gelen Osmanlı-Rus savaşı, Kafkas, Karadeniz ve Balkan cephelerinde cereyan etmiş ve 4 (17) Aralık 1917 tarihine kadar sürmüştür.3 Daha sonraki dönemde taraflar arasında Brest Litovsk barışı yapılmasına ve 3 Mart 1918 tarihinde aynı adlı antlaşmanın imzalanmasına rağmen antlaşmanın Güney Kafkasya’da oluşan Transkafkasya Seymi tarafından tanınmamasının bir sonucu olarak bölgede Türk ordusu ile Ermeni-Gürcü birlikleri arasındaki savaşlar sürüp gitti. Transkafkasya Seyminin sona erdirilmesinden sonra 28 Mayıs 1918 yılında Güney Kafkasya`da kurulan Azerbaycan Cumhuriyeti`ne Osmanlı devleti tarafından yapılan askerî yardım ve Kafkas İslam Ordusu’nun Azerbaycan’a yaptığı askeri sefer, Bakü Komünü’nü himaye etmekte olan Sovyet Rusyası`nın dünya savaşının sonuna kadar Osmanlı devleti ile savaş hali içinde olmasına yol açtı. Osmanlı donanmasının Karadeniz’de Rus donanmasına düzenlediği saldırı neticesinde 4`ü subay ve 81`i er olmak üzere 85 kişilik Rus askeri heyeti esir olarak ele geçirildi. Ayrıca Osmanlı savaşa girdikten hemen sonra devletin güvenliğini sağlamak amacıyla kendi topraklarında ikamet eden sivil İngiliz, Fransız ve Rus vatandaşlarını da gözaltına alarak denizle bağlantısı bulunmayan iç Anadolu eyaletlerindeki özel olarak tahsis edilmiş yerlere ve otellere yerleştirdi. Sivil esirler aile ve çocuklarıyla birlikte oldukları için onlara bulundukları yerlerde otel ve büyük konforlu binalar tahsis ediliyordu. Sivil esirler genellikle çok zengin olduklarından rahatlıkla çok iyi yerleri de kiralayabiliyorlardı. Aslında bu sivil esirler bir kamp hayatı yaşamıyor, sadece ikamete mecbur tutuluyorlardı.4 Böylece askerlerle birlikte siviller de esir olarak ele geçirilmiş oldu. Birinci Dünya Savaşı döneminde Osmanlı devletine esir düşen Rus askerlerle Rusya ordusu tarafından esir alınan Türk askerler farklı esaret hayatı yaşamışlardı. Sözü edilen döneme ait kaynaklardan edinilen bilgilere göre Osmanlı Devleti’ne esir düşen Ruslar`a, ayrıca İngiliz ve Fransız esirlere yapılan muamelelerin ve onlara sağlanan yaşam koşullarının savaş esirlerine yapılan muamelelerden çok daha yüksek seviyede olmasına rağmen Rusya, İngiltere ve Fransa`daki Türk esirlerine yapılan muameleler ve onların yaşam koşulları ile ilgili aynı sözleri söylemek mümkün değildir. Osmanlı Devleti Tarafından Ele Geçirilen Rus Esirleri ve Sayısı Birinci Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı devleti Rus askerlerini çeşitli yollarla esir almaktaydı. İlk Qafarov V.V. Türkiye-Rusiya münasibetlerinde Azerbaycan meselesi (1917-1922). Bakı, Azerneşr, 2011, s. 31-32. ATASE, A. 1/2, K. 324, D. 1308-371, F. 1-17; Dokumentı vneşney politiki SSSR. Tom 1. Moskva, Qospolitizdat, 1957, s. 47-51; Kurat A.N. Brest-Litovsk MüzakereleriveBarışı // Belleten, XXXI/121-124, 1967, s. 378. 4 BOA.DH.EUM.5.Şb. no. 34/16 -13 2 3 123 önce savaşlarda zafer kazanan Osmanlı ordusu tarafından esir alınan Rus savaşçılarını belirtmek gerekir. Osmanlı devleti tarafından alınan Rus esirlerinin büyük çoğunluğunu savaş alanlarında ele geçirilen askerler oluşturmaktaydı. Osmanlı askeri komutanlığı savaşlar sırasında düşman askerlerinin esir olarak ele geçirilmesine büyük önem vermekteydi ve alınan her bir esir için 40 kuruş ödül tahsis etmiştir. Örneğin Osmanlı askeri komutanlık merkezinden ordu komutanlıklarına düşman askerlerinin esir alınmasını teşvik amacıyla gönderilen bir talimatta şöyle geçmektedir:“...Elde edilen her bir esir için mükafat-ı nakdiye verileceği ordu kumandanlığından emir buyurulmaktadır. Kıtaata tebliğ ediniz ve esir almağa teşvik ediniz”.5 Bundan başka Rus ordusunda yaşanan süreçlerle ilgili olarak ordu komutanlığına kırgın olan nispeten düşük rütbeli subay kadrosu ve askerlerin Osmanlı ordusuna sığınması gibi durumlar da meydana gelmekteydi. Bu kabilden olan esirler arasında Rusya`nın sömürgesi altındaki bölgelerden olan Türk-Müslüman asıllı askerler çoğunluğu oluşturmaktaydı.6 Bunlar genellikle Osmanlı devletine karşı savaşmak istemeyen müslüman asker ve subaylardan oluşmaktaydı. Ele geçirilen Rus esirleri ile yapılan soruşturmalar onların büyük bir kısmının saf değiştirerek Osmanlı ordusuna sığındığını ortaya koymaktadır.7 I. Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı devleti tarafından ele geçirilen Rus esirlerle Rusya`nın esaretinde bulunan Türk esirlerinin sayısının mezkur dönemin şartları işerisinde kesin olarak belirlenmesi imkansız olduğundan bununla ilgili verilen rakamlar birbirinden farklılık arzetmektedir. Bir bilgiye göre 1916 yılı başlarında Osmanlı devletinin elinde itilaf devletlerine ait 26.334 savaş esiri bulunmaktaydı. Bu esirlerden 5268`i Rus, 120`si Fransız, 2000`i Romen, 8537`si Hint və 10.409`u İngiliz idi.8 Osmanlı arşiv belegelerine göre ise Kasım 1914 tarihinden Aralık 1915 tarihine kadar geçen dönemde Kafkas cephesinde 35`i subay ve 5995`i er olmak üzere toplam 6030 Rus subay ve eri Türklere esir düşmüştür.9 1916-1917 yıllarında Çarlık Rusyası`nın Kafkas cephesinde üstünlüğü tamamen ele geçirmesi ve Doğu Anadolu topraklarının Rus orduları tarafından işgali sebebiyle Osmanlı`ya esir düşen Rus er ve subayları pek fazla olmamış, toplam 66 esir ele geçirilmiştir.10 1914-1917 yılları arasında Kafkas cephesinde Osmanlı`ya toplam 6096 Rus eri esir düşmüştür. 1916-1917 yıllarında meydana gelen savaşlar zamanı Balkan cephesinde Osmanlı ordusuna esir düşen Ruslar`ın sayısı da pek fazla olmuştur. Dönemin arşiv belgelerinden edinilen bilgilere göre 1916 tarihinde Balkan cephesinde 2221 Rus er ve subayı11, 1917 tarihinde ise 4137 Rus er ve subayı Osmanlı ordusuna esir düşmüştür.12 Kafkas cephesindeki esirlerin sayısını da bu sayıya eklersek o zaman 1914-1917 yılları arasında Kafkas ve Balkan cephelerinde Osmanlı`ya esir düşen Rus er ve subaylarının sayısı 12.454`e çıkacaktır. Ayrıca Brest Litovsk barış antlaşmasının Trankafkasya Seymi tarafından tanınmamasının bir sonucu olarak Osmanlı devleti Brest antlaşmasıyla elde ettiği toprakları 1918 yılının ilk baharında savaş yoluyla ele geçirmek zorunda kaldı. Bu savaşlarda da çoğunluğu Ermeni ve Gürcüler`den oluşan yaklaşık 3250 Rus er ve subayı Osmanlı birliklerine esir düştü. Eylül 1918 tarihinde Bakü, Kafkas İslam Ordusu tarafından ele geçirildiğinde ise 1687 er ve subay esir alınmıştır. Bu 1687 esirin etnik mensubiyeti şu şeikldedir: 17 Ermeni, 9 Rus ve 10 Gürcü subayı; 1151 Ermeni, 383 Rus, 4 İngiliz ve çeşitli milletlere mensup 113 er.13 Bunları da dikkate aldığımızda, I. Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı`ya esir düşen Rus er ve subaylarının sayısının ATASE, BDH, Kl. 3905, D. 24-9, F. 1-2. BOA, DH.SYS, no. 123/11-30. 7 ATASE, BDH, Kl. 3905, D. 24-9, F. 8-17. 8 Çapa M. Kızılay (Hilal-i Ahmer) Cemiyeti (1914-1925). 2. Baskı. Ankara, Rıhtım Ajans&Yayınevi, 2010, s. 120. 9 ATASE, BDH, K. 2952, D. 54, F. 10; ATASE, BDH, K. 2952, D. 5, F. 2; F. 19-9; F. 19-14; F. 20-3; F. 20-6; F. 20-21; F. 20-29; F. 20-33; F. 20-35; F. 20-36; F. 20-41; F. 20-45. 10 ATASE, BDH, K. 2915, D. 481-164, F. 3; ATASE, BDH, K. 3037, D. 46, F. 1, 1-6. 11 ATASE, BDH, K. 3650, D. 217, F. 27; ATASE, BDH, K. 4000, D. 106, F. 4-8; ATASE, BDH, K. 4040, D. 268, F. 1-4. 12 ATASE, BDH, K. 4040, D. 268-2, F. 1-90; ATASE, BDH, K. 4045, D. 288-104 B, F. 1-10; 1-75; F. 1-90; F. 1-95; F. 1-102. 13 ATASE, BDH, K. 3821, D. 14, F. 28. 5 6 124 17.391 olduğunu söyleyebiliriz. Şunu da belirtmemiz gerekir ki, bu rakam kesin bir sonuç olmayıp arşiv belgelerine dayanarak tespit edebildiğimiz bir sayıdır. Tarihi araştırmalar I. Dünya Savaşı yıllarında Rusya`da bulunan Türk esirlerinin sayısı ile ilgili de farklı rakamlar ihtiva etmektedir. Fevzi Çakmak bu hususta şöyle söylemektedir: “Rus Erkan-ı Harbiyesi Büyük Harpte alınan Türk esirleri yekununu 1457 zabit, 17.715 nefer olmak üzere vermiştir”.14Rusya`daki Osmanlı esirlerinin sayısını tespit etmek üzere Osmanlı Kızılay Cemiyeti tarafından İskandinavya’ya gönderilen Yusuf Akçura da burada yapmış olduğu çalışmalar neticesinde 1918 Nisan ayı itibariyle 1457 subay ve 17.715 er Türk esiri olduğunu tespit etmiştir.15 Moskova’daki “Alman Üsera Komisyonu” nezdindeki Türk murahhaslığında görev yapan Ali Haydar Bey’in Osmanlı Hariciye Nezareti’ne gönderdiği 20 Eylül 1918 tarihli mektubuna göre, Rusya’daki Türk esirlerinin sayısı 2000 subay ve 17.000 efrad ve başıbozuk olmak üzere 19.000 kişi olarak bildirilmişdir.16 Mondros Mütarekesi`nden 14 Şubat 1921 tarihine kadar Rusya’dan Türkiye’ye iade edilen Türk esirlerinin sayısı 634 subay ve 18.926 er olarak kaydedilmiştir. Lakin, bunlardan başka iade edilmeyen 540 subay, 2500 er ve 250 sivilin de olduğu bildirilmektedir.17 Bu belgeye göre, Rusya’daki Türk esirlerinin sayısı 22.850 kişiden ibaret olmuştur. Bütün bu verileri bir araya getirirsek I. Dünya Savaşı yıllarında Rusya’daki Türk esirlerinin sayısının 22-23 min civarında olduğunu tahmin edebiliriz. 2. Rus Esirlerinin Sorgulanması ve İskanı Türkler`in ele geçirdikleri Rus esirleri, birlik karargahlarındaki yetkili subaylara teslim edilir ve bunlar tarafından sorgulanırlardı. Sorguya çekilen her savaş esirine ismi, soyadı, rütbesi, doğum tarihi ve sicil numarası sorulmaktaydı. Bu soruları cevaplaması gereken esir, bunu kendi rızasıyla yapmalıydı. Ayrıca mensubu bulunduğu orduya ait bilgi almak için esirlere işkence ve baskı yapılmasına izin verilmiyordu. Cevap vermekten imtina eden esirler tehdit ve tahrik edilemeyeceği gibi esirlerin herhangi tatsız ve uygunsuz bir muameleye maruz bırakılmaları da yasaktı. Türk ordusuna esir düşen Rus askerlerinin, sorgu sırasında bu gibi kötü muamelelere maruz kaldıkları görülmemektedir.18 Kısa sorgulamadan başka esirlerin verdiği bilgilerle düşman taraf hakkında edinilecek bilgilere de önem verilirdi. Esirlerden alınan bilgiler askeri istihbarat alanında kullanılırdı. Sorgulama sırasında karşılaşılan en büyük sorunlardan birisi de dil meselesiydi. Genellikle bu konuda Kafkasya’da Rusça ve Türkçeyi çok iyi bilen Türkler`den yararlanılmış, ayrıca Osmanlı tebaası olan Ermeniler`in de hem Türkçe hem de Rusça bilmeleri bu sorgulamalar esnasında yardımçı olmuştur.19 Türk ordusunun I. Dünya Savaşı sırasında çeşitli cephelerde yapmış olduğu savaşlar sırasında ele geçirdiği Rus esirleri arasında çoğunluğu teşkil eden Rus ve Ermeniler`den başka, Osmanlı tebaasına mensup olan Ermeniler, Rus tebaasından Tatarlar, Ukraynalılar da bulunmaktaydı. Ayrıca bunlar arasında Müslüman olan esirler de vardı. Özellikle Osmanlı tebaasından olup Rus ordusuna katılmış olan Ermeniler bir araya gelerek çete, milis kuvvetleri gibi topluluklarla da Türk ordusuna karşı savaşıyorlardı. Ermeniler`e göre topraklarını istila eden Rusya, onlara hürriyetlerini ve vatanlarını verecekti. Bu amaçla I. Dünya Savaşı boyunca hem kendileri için savaşan, fakat genel olarak Rusya’nın amaçlarına hizmet eden Ermeniler, esir Çakmak F. Büyük Harpte Şark Cebhesi Hareketleri. Ankara, Genelkurmay Matbaası, 1936, s. 282. Arslan N.O. Birinci Dünya Savaşında Türkiyede’ki Rus Savaş Esirleri. İstanbul, İQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2008, s. 67. 16 Kurat A.N. Türkiye ve Rusya. Ankara, Kültür Bakanlığı Yayınları, 1990, s. 456. 17 ATASE, BDH, KL. 626, D. 242, F. 52-2, 52-3. 18 Arslan N.O. Birinci Dünya Savaşında Türkiyede’ki Rus Savaş Esirleri, s. 79. 19 Arslan N.O. Birinci Dünya Savaşında Türkiyede’ki Rus Savaş Esirleri, s. 80-81. 14 15 125 alındıkları zaman eğer Osmanlı tebaasına mensuplarsa vatana ihanet ettikleri için sorgulamadan sonra Askeri Mahkemelere sevk ediliyorlardı. İfadelerinde farklı bilgiler vermeğe çalışan Ermeniler`in, daha sonra Osmanlı tebaası oldukları açıklığa kavuşuyordu.20 Alınan esirler sorgulandıktan sonra jandarma gözetiminde sevk merkezlerine intikal edilir ve buradan savaş alanlarından uzak, Anadolu’nun iç kesimlerinde kurulan esir kamplarına sevk edilirlerdi. Esirler kamplarda iskan edilene kadar geçici olarak bu maksatla tahsis edilmiş otellerde ve Ermeniler`den kalan evlerde yerleştirilmekteydiler. I. Dünya Savaşı yıllarında en gelişmiş ulaşım aracı demir yoluydu. Fakat Kafkas Cephesine en yakın demir yolu istasyonu olan Ulukışla İstasiyonu cepheden 900 km mesafedeydi. Kafkas Cephesi’nin askeri operasyonlar yapılan bölgelerinde iletişim araçları zayıf olduğundan esirlerin sevk merkezlerine ve daha sonra demir yolu istasyonuna nakli genellikle hayvanlarla çekilen arabalar, hatta bazı durumlarda ise piyade olarak gerçekleştirilirdi. Kafkas Cephesi’nde alınan esirlerin çoğu Erzurum’da, bir kısmı Trabzon’da, Avrupa cephelerinde ise ordu karargahlarının bulunduğu bölgelerde bir araya getirilir ve bu yerlerden sevk edilirlerdi. Esir olarak getirilen asker veya sivillere öncelikle tifo, tifüs, çiçek ve kolera gibi bulaşıcı hastalıklara karşı aşılanıyorlardı.21 Adı geçen bulaşıcı hastalıkların Türk ordusuna ve yerli halka bulaşmaması için hasta olduğu teşhis edilen esirler karantinaya ve tedavi altına alınırdı. Bu yüzden Türkiye’de bulunan esir kamplarında salgın hastalıklar bulunmamaktaydı. Kamplara yerleştirilen esirler kamplarda ve yerli halk arasında da tamamen serbest dolaşabiliyorlardı. Bununla birlikte sevk merkezlerine ve kamplara ulaştırılana kadar esirler arasında hayatlarını kaybedenler de olurdu. Bunlar genellikle yaralı olarak esir düşen veya bulaşıcı hastalıkların taşıyıcısı olan esirler idiler. Erzurum’dan Üçüncü Ordu İstihbarat Şubesine gönderilen 13 Eylül 1915 tarihli bir belgede, sevk merkezinden Sivas Esir Kampına 1 subay ve 27 erin sevk edildiği, fakat 6 esirin yolda öldüğü, 1 subay ve 21 erin Sivasa ulaştığı bildirilmektaydi.22 3. Rus Esirlerin Tutuldukları Osmanlı Esir Kampları Birinci Dünya Savaşının başlarında esir kampları ilk önce Erzincan, İzmit ve Şam’da “Üsera Garnizonları” adı altında bu üç merkezde kurulmuşdu. İzmit’in Avrupa Cephesi’ne, Erzincan’ın Kafkas Cephesi’ne, Şam vilayetinin ise Irak, Filistin ve Kanal Cephesi’ne yakın bölgelerde bulunması, esir kamplarının bu yerlerde oluşturulmasının diğer bir nedeniydi. Bu esir kampları, esirlerin savaş alanlarından kolay bir şekilde sevk edileceği bölgelerde bulunmaktaydı. Bahsi geçen esir kamplarının kurulmasından sonra, zamanla tüm düşman devletlerden alınan esirlerin sayılarının artmasıyla birlikte esir kamp ve garnizonlarının sayılarında da bir artış olduğu ortaya çıkmaktadır. Savaş sırasında geçim, konaklama ve ulaşım gibi işlerin aksadığı ve menzil hatlarının birçok yerde yetersiz kaldığı görülmekteydi. Bu işlerin yürütülebilmesi için yol yapım inşaatlarında ve tarım sektöründe artan iş gücünü karşılamak üzere bu işlerde esirlerin çalıştırılması ile birlikte buralara yakın yerlerde esir kampları kuruldu.23 Kamp ve garnizonlardan başka esirler için özel olarak tahsis edilmiş hastaneler, düşman devletlere mensup sivil vatandaşlar için tahsis edilmiş oteller ve konutlar da mevcut idi. Osmanlı devletinde bulunan düşman devletlere mensup sivil vatandaşlar genellikle zengin kesimden oldukları için kiraladıkları konaklarda normal bir hayat sürüyorlardı. Onlar sadece kontrol altında tutulmaktaydılar. Arslan N.O. Birinci Dünya Savaşında Türkiyede’ki Rus Savaş Esirleri, s. 96-98. BOA, DH.SYS, no. 123/11-30. 22 ATASE, BDH, K. 2952, D. 5, F. 3. 23 Arslan N.O. Birinci Dünya Savaşında Türkiyede’ki Rus Savaş Esirleri, s. 105. 20 21 126 Genel bir kural olarak, esir kampları ve garnizonlar Anadolu`nun savaş alanlarından uzak iç kesimlerinde kurulmaktaydı. I. Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı devletinin sınırları içerisinde 80`den fazla esir kampı ve garnizonu kurulmuştur. Bu kamp ve garnizonları şu şekilde sınıflandıra biliriz: a) İngiliz esirlerin tutulduğu yerler; b) Fransız esirlerin tutulduğu yerler; c) Rus esirlerin tutulduğu yerler; d) Esirlerin karışık olarak tutulduğu yerler. 1915 yılı sonu ile 1916 yılının başlarında Osmanlı Devleti’ndeki çeşitli kamp ve garnizonlarda 6000`den fazla Rus savaş esiri tutulmaktaydı. Rus esirlerinin tutulduğu kamp ve garnizonlar aşağıdakilerdir: Erzincan, Bor, Bilecik, Afyonkarahisar, Ankara, Samatya, Bursa, Balıkesir, Konya, Eskişehir, Kastamonu, Niğde, Adapazarı, Yozgat, Burdur, Denizli, Derince, Musul, Kırşehir, Kütahya, Elaziz, Babaeski, Uzunköprü, Nevşehir, Bolu, Zonguldak, Düzce, Erzurum, Biga, Mardin, Osmancık ve İskilip, Bor ve Cumra, Akhisar, Trabzon, Cebel-i Lübnan, Kudüs, Urfa, Seydişehir, Mihaliç, Uluborlu, Abdülcebbar Çiftliği, Aydın, Rize, Söğüt, Bilecik, Bartın, Mudanya, Manisa, Bilemedik, Toros, Pozantı, Amanos, Reisülayn, Sivas, Koçhisar, Zara, Merzifon, Kayseri, Giresun, Halep, Adana, Tarsus, Bağdat, Nusaybin, İstanbul, Ayaş, Beypazarı, Beyşehir, Gönen, İsparta, Lüleburgaz, Tavşanlı ve Gelibolu.24 Bu kamp ve garnizonların bir kısmında ancak Rus esirleri, diğer bir kısmında ise Rus esirleri ile İngiliz, Fransız ve Romen esirleri karışık olarak tutuluyordu. Örneğin, yukarıda adları zikr edilen kamp ve garnizonlardan esirlerin karışık olarak bulundurulduğu yerler şu şekildedir: Balıkesir, Ankara, Yozgat, Elaziz, Babaeski ve Uzunköprü, Nevşehir, Bolu, Zonguldak, Düzce, Erzurum (Rus ve Ermeni esirler), Biga, Mardin, Osmancık ve İskilip, Bor ve Cumra, Akhisar, Trabzon, Cebel-i Lübnan ve Kudüs, Urfa, Seydişehir, Mihaliç (Kereste fabrikasında Rus işçi esirler), Uluborlu-Abdülcebbar Çiftliği, Aydın, Konya, Rize, Söğüt (Müslüman esirler), Bilecik (Müslüman esirler), Bartın (Müslüman esirler), Mudanya (Müslüman esirler).25 Bu kamp ve garnizonlardaki Rus esirleri esasen hristian ve müslüman olarak ayrı ayrılıkta tutuluyordu. 4. Yozgat Üsera Garnizonu Alınan esirlerin sayısı arttıkça onların yerleştirilmesi ile bağlı yeni kamp ve garnizonlara duyulan ihtiyaç da artıyordu. Bu sebepten de 1916 yılı ortalarında yeni esir kampları kurulması kararı alındı ve Anadolu`nun birçok eyaletinde yeni esir kampları kuruldu. Bu tarihlerde, yaklaşık 1916 yılı ortalarında kurulan esir kamplarından biri de Yozgat Üsera Garnizonudur. İlk dönemlerde Sivas esir kampının yükünü hafifletmek amacıyla oradaki esirlerin bir kısmı Yozgat garnizonuna nakledildi. Daha sonra yeni ele geçirilen esirler de buraya getirildi. Bazı tarihçiler Yozgat Üsera Garnizonunu İngiliz esirlerin tutuldukları garnizon kimi, bazıları ise Fransız esirlerinin tutuldukları garnizon kimi tesnif etmektedirler. Mesela, Aydın Ayhan “Birinci Dünya Savaşında Anadolu’da Esir Garnizonları” eserinde Yozgat Üsera Garnizonun Fransız esirlerinin tutuldukları garnizon olduğunu yazıyor.26 Mesut Çapa ise “Birinci Dünya Savaşında Türkiye’de İtilaf Devletleri Esirleri” eserinde Yozgat Üsera Garnizonunu ingilis esirlerin tutuldukları esir garnizonu kimi tesnif edir ve burada 30 asker ve 99 subayın tutulduğunu bildirir.27 Çapa M. Birinci Dünya Savaşında Türkiye’de İtilaf Devletleri Esirleri, Toplumsal Tarih Dergisi, Cilt 11, Sayı: 66, Haziran 1999, s. 54; Ayhan A. Birinci Dünya Savaşında Anadolu’da Esir Garnizonları / http://www.balkanlar.net/forum/index.php?topic=23153.0;wap2 25 Çapa M. Birinci Dünya Savaşında Türkiye’de İtilaf Devletleri Esirleri, Toplumsal Tarih Dergisi, Cilt 11, Sayı: 66, Haziran 1999, s. 54; Ayhan A. Birinci Dünya Savaşında Anadolu’da Esir Garnizonları / http://www.balkanlar.net/forum/index.php?topic=23153.0;wap2 26 Ayhan Aydın. Birinci Dünya Savaşında Anadolu’da Esir Garnizonları / http://www.balkanlar.net/forum/index. php?topic=23153.0;wap2 27 Çapa Mesut. Birinci Dünya Savaşında Türkiye’de İtilaf Devletleri Esirleri, s. 53 24 127 Arşiv belgeleri işığında geldiğimiz kanaat budur ki, Yozgat Üsera Garnizonu esirlerin karışık olarak tutulduğu garnizonlardan biriydi. Yozgat Garnizonu’nda genellikle Kut’ül-Amare`de esir alınan İngiliz esirleri tutuluyordu. Bilindiği gibi 29 Nisan 1916 tarihinde Kut’ül-Amare`de Osmanlı`ya teslim olan ingilisler 5 general ve 11 binden çok sayıda asker ve subay olarak esir alındı. Onlar esasen Yozgat Üsera Garnizonuna ve diger Osmanlı esir kamplarına yerleştirildi. Yozgat Garnizonunda İngiliz esirlerinden başka Rus ve Fransız esirleride burada karışık olarak tutulmaktaydı. Yozgat Garnizonu’nda tutulanların büyük çoğunluğunu subaylar heyeti teşkil etmekteydi ve ayrıca burada bu subayların mensubu bulundukları milletlerden “hademe neferleri / emir erleri” de bulunmaktaydı. Yozgat Üsera Garnizonu’nda tutuklanan esirlerin daha sık sık şikayet ettikleri havanın çok soğuk olması idi. Elimizde olan arşiv belgelerine dayanarak söyleyebiliriz ki, esirler yerlerinin değiştirilmeleri dileyi ile kamp reisliğine, Amerika ve İspanya sefaretlerine sık sık müracaatta bulunmuşlar. Yozgat Üsera Garnizonu ile bağlı Hint Ordusunda görev yapan Welsh kökenli bir İngiliz Teğmeni olan Elias Henry Jones Elias’ın 1919 yılında yayınladığı “The Road to En-dor” adlı kitabı savaş edebiyatı içerisinde en çok okunanlardandır. Yozgat Garnizonunda esir hayatı yaşamış yazar eserinde Türkleri “aptal ve cahil” olarak göstermek için büyük çaba sarf eder. Bu subay 1917 yılı ile Ekim 1918 arasında diğerleriyle beraber Yozgat esir garnizonunda misafir edilmiş olup, “Ruhlarla” konuştuklarına hem kamptaki arkadaşlarını hem de Türk muhafızları ve bir Ermeni hazinesini arama sevdasına kapılmış olan kamp komutanı Binbaşı Kazım Bey’i inandırmış ve onları ”kandırıp” önce İstanbul’a Haydarpaşa Hastanesi’ne sevk edilmeyi ve sonra da buradan esir değişimiyle memleketlerine gönderilmeyi “başarmışlar”. Onlardan hemen birkaç ay sonra Yozgat’taki esirler de salıverilmiştir.28 Yazılanlar sanki, “bir film senaryosu” gibi ve esirlerin ne gibi faaliyetlerle uğraştıklarını anlatması açısından dikkate değer. Örneğin, Yozgat kampında Kayak Kulübü, Avcılık Kulübü, Hokey Kulübü, Tiyatro Kulübü, Dil öğrenimi, Resim Kulübü kurulmuş, dağ yürüyüşleri, piknikler, karda kayma seansları, karla kaplı tepelerde kayak yarışmaları, bahisler, satışlar ve hepsinin üzerine de yarışma sonrası harika eğlenceler organize edilmiş, Kapalı alanlar eğlencesi adına da tiyatro oyunları yazılıp, neşeli ve ciddi melodramlar, komediler ve pantomimler oynanmış. Esirleri sanki “İngiltere’deymiş gibi hissettiren “Köy ortamı” resimleri yapan ressamlar, esarette yapılan müzik aletlerini kullanan orkestra, koro ve onlara müzik yapan besteciler” varmış. “Sanatçılar, müzisyenler, şairler, tarihçiler, romancılar, aktörler, drama oyuncuları ve özellikle de eleştirmenler beynimizin paslanmaya karşı sağlıklı tutulmasına katkısı olanlardı. Kesinlikle okul yaşamına geri dönmüştük! İngiltere’den kitaplar gelmeye başlayınca da bir kütüphane kuruldu. Matematik, Fizik, Politik ekonomi, Fransızca, Almanca, İspanyolca, Hintçe, Elektrik, Teknikerlik, Ziraat ve Karakalem resim kursları organize ettik. Adeta küçük bir üniversite yaratmıştık. İşte böylesine farklı insanlarla hayatımızın iki yılını geçirdik Yozgat’ta” diyor Teğmen Elias kitabında. Aslen bu faaliyetler izin verildiği gerçeği esirlerin rahat bir ortamda olduğunu göstermesi açısından ilginç. Görünen o ki dedikodular, asılsız haberler ve bilgiler de bolca işgal etmiş esirlikteki hayatlarını. Bittabi bu kitap bir roman tadında yazılmış. Kitabın bir diğer özelliği ise isminde gizli “The Road to En-dor” cümlesi. “Endor’ a Giden Yol” olarak çevrilebiliyor. Yazarın Yozgat’ta kaldığı düşünülünce Endor›dan kasıt Yozgat’tır denilebilir.29 Son zamanlar bu eseri senaryolaştırıp Yozgat Üsera Garnizonu’ndan bahseden bir film çekilişi de gündeme gelmiştir. Elimizde olan Osmanlı Arşiv belgelerinde Yozgat Üsera Garnizonu’nda tutulan Müslüman olan bir Rus Yüzbaşısı Prens Mehmet Kamil Han`ın saatlerinin zapt edildiği ile bağlı şikayeti üzerine başlanan tahkikat belgeleri vardır. Ankara Valisi tarafından Dâhiliye Nezâreti Emniyet-i Umûmiye Müdîriyet-i ŞahinDoğan.DR.Mazhar Osman Bey ve Esirler / http://dstercume.blogspot.com/2011/02/drmazhar-osman-bey-ve-esirler.html A.g.e. 28 29 128 Aliyyesi’ne gönderilen 25 Mayıs 1919 tarihli “Prens Mehmed Kamil Han’ın sâatleri hakkında hülâsa” başlıklı belgede Rus yüzbaşılarından Prens Mehmed Kamil Han’ın esîr-i harb sıfatıyla Yozgat’ta bulunduğu esnâda üç yüz ruble kıymetindeki saatiyle günleri irâe eden diğer bir adet altın cep sâati elyevm Yozgat Mâliye Tahsîldârlığı’nda bulunan polis memur-ı sâbıkı Sarı İsmail Hakkı Efendi’nin zabt ediği iâde etmediği hakkında şikâyet-i vâkıa üzerine aparılan tahkikatdan söz açılır. Belgeden anlaşılır ki, evvelce cereyân eden tahkîkâtta öyle bir sâatin alınmadığı bildirilse de, İsmail Efendi’nin tekrâr tahkikata celb edilmesi neticesinde onun mezkûr altın sâatleri gasp ve satmış olduğu ortaya çıkmıştır.30 Dâhiliye Nezâreti Emniyet-i Umûmiye Müdîriyeti bu meselenin haysiyet ve şeref meselesi olduğunu, keyfiyetin tekrâr tahkîk ve tedkîki ile câlib-i şübhe bir hâli görüldüğü takdirde müddeâ-bih sâatlerin zıyaına meydân verilmemekle berâber mûmâ-ileyh İsmail Efendi hakkında takîbât-ı kânûniyede bulunulmağı tavsiye edilir.31Aparılan tahkikatın belgeleri Adliye`ye gönderilir.32 Bu faktın özü de Yozgat Üsera Garnizonunda Rus esirlerinin tutulduğunu ortaya koymakdadır. Esirlerin Yaşam Koşulları ve Yaptıkları Meşguliyetler I. Dünya Savaşı sırasında savaş esirlerinin geçimleri, sağlık durumları ve meşguliyetleri hakkında Harbiye Nazırlığı`nın özel bir talimatı bulunmaktaydı ve esirlere yapılan muamelelerde bu talimat temel alınmaktaydı. İlan edilen genel seferberlik sebebiyle çalışan nüfusun büyük çoğunluğu askeri hizmete çağırılmıştır ve bu yüzden tarım, sanayi, inşaat ve ulaşım sektöründe çalışan nüfus eksikliğini gidermek maksadıyla 1915 yılı Ağustos ayından itibaren esir kamplarında tutulan esirlerin çalıştırılması hakkında karar alındı. Böylece Menzil Genel Müfettişliği, esirleri yerel idareler ve çiftlik sahiplerinin emrine vermeğe başladı. Esirleri teslim alan kurum veya şahıslar onların konaklanması ve geçimlerinin temininden sorumluydular. Esirlerin büyük bir kısmı ziraat işlerinde çalıştırılmak üzere Ziraat Nezareti`nin emrine verilmiştir.33 Esirlerin büyük ölçüde çalıştırıldıkları önemli alanlardan biri de Bağdat demiryolu hattının inşaatıydı. Bu demiryolu hattı inşaatı Toros ve Amanos olmak üzere iki kısma ayrılmıştı ve bunun inşası için 12 inşaat taburu kurulmuştur. 1916 yılı sonlarında Bağdat demiryolu inşaatında 1857 Rus esiri çalıştırılmaktaydı.34 Bunlardan 698`i Toros, 125`i Güney Toros, 131`i Amanos, 2`si Re`sülayn, 736`sı Dicle ve Derbeziye`deki esir kamplarında tutulmaktaydı. Mezkur dönemde Re`sülayn ve Amanos esir kamplarında 4720 İngiliz ve 6000`e kadar Hintli esir bulunmaktaydı ve onlar da Bağdat demiryolu inşaatında çalıştırılmaktaydı.35 Tarım, demiryolu inşaatı, sanayi ve diğer alanlarda çalıştırılan esirler bunun karşılığında maaş almaktaydılar. Dönemin arşiv belegeleri Türkiye`deki yabancı esirlere her zaman iyi davranıldığını ve bir misafir gibi muamelede bulunulduğunu ortaya koymaktadır. Bunun yanısıra Türk Kızılayı tarafından esir kamplarında düzenli teftişler yapılmış ve esirlerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi için çalışmalar yapılmıştır. 1915-1918 yılları arasında Türkiye`deki yabancı esirler için Hollanda ve Amerika elçilikleri vasıtasıyla Türk Kızılayı`na 8765 balya eşya ve yiyecek teslim edildi. Yine Hollanda sefaretinin teslim ettiği 8 vagonluk eşya Kızılay Esirler Şubesi vasıtasıyla garnizonlara dağıtıldı. 1916-1918 yıllarında 42.410 havaleye gönderilen 684.961 lira İtilaf devletleri esirlerine ödendi.36 Türkiye’deki Rus esirleri ile, aynı zamanda Rusya’daki Türk esirleri ile genellikle İspanya ve İsveç devletleri ilgileniyor ve esirlerle bağlı meseleler bu devletler vasıtasıyla aparılırdı. DH.EUM.ECB, no. 25/37, v. 7. DH.EUM.ECB, no. 25/37, v. 3. 32 DH.EUM.ECB, no. 25/37, v. 6, 1. 33 ATASE, BDH, K. 2438, D. 135, F. 31. 34 ATASE, BDH, K. 860, D. 904, F. 1-41. 35 ATASE, BDH, K. 2438, D. 135, F. 16. 36 Çapa Mesut. Birinci Dünya Savaşında Türkiye’de İtilaf Devletleri Esirleri, s. 56. 30 31 129 5. Sonuç Sonuç olarak söyleyebiliriz ki, 1914-1917 yılları arasında Kafkas ve Balkan cephelerinde Osmanlı`ya esir düşen Rus er ve subaylarının sayısı 12.454 olmuş, Brest Litovsk barış antlaşmasından sonra Kafkas Cephesinde çoğunluğu Ermeni ve Gürcüler`den oluşan yaklaşık 3250 Rus er ve subayı ve Eylül 1918 tarihinde Bakü Kafkas İslam Ordusu tarafından ele geçirildiğinde 1687 er ve subayı da dikkate aldığımızda, I. Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı`ya esir düşen Rus er ve subaylarının sayısının 17.391 olduğu ortaya çıkar. Buna karşılık, I. Dünya Savaşı yıllarında Rusya’daki Türk esirlerinin sayısının 22-23 bin civarında olduğunu tahmin edebiliriz. Osmanlıdaki Rus esirlerinin tutuldukları esas kamplar Erzincan, İzmit, Afyonkarahisar, Sivas, Tuzla, Ankara, Bursa, Balıkesir, Konya, Eskişehir, Kastamonu, Musul, Erzurum, Toros, Amanos, Reisülayn, İstanbul ve Gelibolu esir kamp ve garnizonları olmuştur. Rus esirleri genellikle subay ve er, Müslüman ve Hristiyan olarak tesnif edilmiş ve bu tesnifata uygun kamplara yerleştirilmiştir. Bu tasnifat gereğince Rus esirleri ile İngiliz ve Fransız esirlerinin birlikte tutuldukları kamp ve garnizonlar da meydana gelmiştir. Yozgat Üsera Garnizonu da İngiliz, Fransız ve Rus esirlerinin karışık olarak tutuldukları esir garnizonlarındandır. Burada genellikle Kut’ül-Amarede esir alınan İngilizler tutuklanıyordu. Aynı zamanda, Fransız ve Rus esirleri de Yozgat Garnizonu’nda İngilizlerle birlikte tutuklanmışlar. Yozgat Garnizonunda tutulananların büyük çoğunluğunu subaylar heyeti teşkil etmekteydi ve ayrıca burada bu subayların mensubu bulundukları milletlerden “hademe neferleri / emir erleri” de bulunmaktaydı. Garnizonda tutulan esirlerin hayat şartları düşman devletlerdeki Türk esirlere reva görülen hayat şartlarından mukayeseye gelmez derecede çok yüksek idi. Esirler aslında siviller kibi tam normal bir hayat sürmüşler, sadece nezaret ve koruma altında olmuşlar. Yozgat Garnizonu’nda tutulan esirlerin en sık-sık dile getirdikleri şikayet havanın soğuk olması ile bağlı olmuş ve bu sebepden diger kamplara göçürülmelerini istemişler. 6. Kaynakça ATASE, BDH, A. 1/2, K. 324, D. 1308-371, F. 1-17. ATASE, BDH, K. 626, D. 242, F. 52-2, 52-3. ATASE, BDH, K. 860, D. 904, F. 1-41. ATASE, BDH, K. 2438, D. 135, F. 16; F. 31. ATASE, BDH, K. 2915, D. 481-164, F. 3. ATASE, BDH, K. 2952, D. 5, F. 2; F. 3; F. 19-9; F. 19-14; F. 20-3; F. 20-6; F. 20-21; F. 20-29; F. 20-33; F. 20-35; F. 20-36; F. 20-41; F. 20-45. ATASE, BDH, K. 2952, D. 54, F. 10. ATASE, BDH, K. 3037, D. 46, F. 1, 1-6. ATASE, BDH, K. 3650, D. 217, F. 27. ATASE, BDH, K. 3821, D. 14, F. 28. ATASE, BDH, K. 3905, D. 24-9, F. 1-2; F. 8-17. ATASE, BDH, K. 4000, D. 106, F. 4-8. 130 ATASE, BDH, K. 4040, D. 268, F. 1-4. ATASE, BDH, K. 4040, D. 268-2, F. 1-90. ATASE, BDH, K. 4045, D. 288-104 B, F. 1-10; 1-75; F. 1-90; F. 1-95; F. 1-102. BOA.DH.EUM.5.Şb. no. 34/16 -13 BOA, DH.SYS, no. 123/11-30. Arslan Nebahat Oran. Birinci Dünya Savaşında Türkiyede’ki Rus Savaş Esirleri. İstanbul, İQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2008. Ayhan Aydın. Birinci Dünya Savaşında Anadolu’da Esir Garnizonları/http://www.balkanlar.net/forum/ index.php?topic=23153.0;wap2 Çakmak Fevzi. Büyük Harpte Şark Cebhesi Hareketleri. Ankara,GenelkurmayMatbaası, 1936. Çapa Mesut. Birinci Dünya Savaşında Türkiye’de İtilaf Devletleri Esirleri, Toplumsal Tarih Dergisi, Cilt 11, Sayı: 66, Haziran 1999, s. 49-56. Çapa Mesut. Kızılay (Hilal-i Ahmer) Cemiyeti (1914-1925). 2. Baskı. Ankara, Rıhtım Ajans&Yayınevi, 2010. Dokumentı Vneşney Politiki SSSR. Tom 1. Moskva, Qospolitizdat, 1957. Kurat Akdes Nimet. Brest-Litovsk MüzakereleriveBarışı // Belleten, XXXI/121-124, 1967, s. 375-413. Kurat Akdes Nimet. Türkiye ve Rusya. Ankara, Kültür Bakanlığı Yayınları, 1990. Qafarov Vasif. Türkiye-Rusiya münasibetlerinde Azerbaycan meselesi (1917-1922). Bakı, Azerneşr, 2011. Şahin Doğan. DR.Mazhar Osman Bey ve Esirler/ http://dstercume.blogspot.com/2011/02/drmazhar-osmanbey-ve-esirler.html 131