CAN DOSTUM Her sabah olduğu gibi bugün de dün geceden kurmuş olduğum alarmımı kapattım. Uyku sersemliğiyle elimi yüzümü yıkamaya gittim. Sabahları kalktığımda sinirli ve somurtkan biri olduğum için çocukların “günaydın baba!” deyişlerini cevapsız bıraktım. Ardından eşimin hazırladığı küçük yer sofrasına oturdum, yağmur çiseliyordu. Evim tek katlı taş ve kerpiçlerle örülmüş eski bir evdi. Duvarlarından bazen küçük küçük sıvalar dökülüyordu. Bahçe oldukça küçüktü. Bahçede her ne kadar yabani otlar bitse de çocukların oynaması için yeterli alan vardı. Kahvaltımı acele acele yaptım. Maden işçisi olduğum için boru tamiri gibi işlerden az da olsa anlıyordum. Ev için çoktan tadilat vakti gelmişti ama bu tadilat benim açımdan biraz masraflı olabilirdi. Bu yüzden bu işi sürekli erteleyip duruyordum. Eşim faturaları önüme koyduğunda daldığımı fark ettim. Hemen faturaların neden bu kadar yüksek olduğunun hesabını sordum. Eşimle biraz tartıştıktan sonra cebimde ki paranın hepsini eşime verdim, ama yetmiyordu. Ardından akşam parayı vereceğimi söyleyip evden çıktım. Kapının yanında bir köpek vardı. Onu sevmem için bacağıma sürtündü. Kuyruğunu büyük bir heyecanla sallıyordu. Köpeği ayağımla ittim ve kızgınlıkla bağırdım. Köpek korkup hemen evimin çevresinden uzaklaştı. Evimin yakınındaki durakta servisin gelmesini beklerken yanıma yine o köpek geldi. Tam köpeğe bağıracakken servisin geldiğini fark ettim. Aceleyle servise bindim. Biraz ilerledikten sonra arkadaşımdan borç para istedim. Servisten indiğimde yine karşımda o köpek vardı. Yol boyunca servisin peşinden gelmiş olmalıydı. Çok susamış görünüyordu. İçeriden aldığım bir tasa su koyup köpeğe verdim ve sakin bir biçimde benden uzak durmasını istedim. Maden işçisi olmak zor ve ölüm riski çok yüksek olan bir işti ama yapacak bir şey yoktu. Ailemi geçindirmek zorundaydım. Gün boyu çalıştım. Akşam eve geldiğimde çok yorgundum. Hemen yemeğimi yedim ve eşime parayı verip uyudum. Aradan bir hafta geçti ve ben her gün o köpeği gördüm. Bir türlü peşimi bırakmak istemiyordu. Yine bir iş çıkışı yorgun bir biçimde eve doğru yürüyordum. Bugün o köpeği hiç görmemiştim. Eve vardığımda bahçede o köpeği gördüm. Yanında da çocuklar vardı. Hemen neden bu köpeğin burada olduğunu sordum. O an sinirle neler söylediğimi dahi hatırlamıyorum. Bir tek “ben size zar zor bakıyorum bir de buna mı bakacağım?” dediğim aklımda kalmıştı. Ardından da köpeği ite kaka dışarı attığımı, sonrasında sinirli ve hızlı bir biçimde yemeğimi yiyip uyuduğumu hatırlıyorum. Bu olay yaşanalı iki gün olmuştu. Sabahları o köpek yine peşimden geliyordu. Bugün sabahta yine peşime takılıp iş yerime kadar gelmişti. İşimiz bitene kadar bir köşeye uzanıp bizi izliyordu köpek. Öğle molasına çıkacağımız sırada burnuma bir koku geldi. Bu koku gaz kokusuydu. Çok yoğun bir kokuydu. Çıkışa yaklaştığım sırada dengemi kaybettim ve düştüm, sonrasını hatırlamıyordum. Gözlerimi açtığımda yanımda bir hemşire olduğunu ve beyaz bir yatakta uzandığımı fark ettim. Hemen doğrulup hemşireye bana ne olduğunu sordum. Hemşire sakin olmamı ve gazdan zehirlendiğimi söyledi. Ardından da nasıl kurtarıldığımı anlattı. O anlattıkça ben utanıyordum. Günlerdir etrafında gezinen köpek hayatımı kurtarmıştı. Bir iş arkadaşımı bulunduğum yere getirip, arkadaşım beni oradan çıkarana kadar başımda beklemiş ve oda zehirlenmişti. Köpekte şu an tedavi altındaymış, kendimi toparladıktan hemen sonra köpeğin bulunduğu veteriner kliniğine gittim. Gözlerini gözlerime dikmiş, beni tanımıştı. Aradan bir hafta geçti. Köpeğin durumu iyiye gidiyordu. Aynı zamanda her gün ziyaretine gidiyordum. Yine bir gün ziyaretine gittiğim sırada bizimle birlikte yaşamasına karar verdim. Klinikten çıkınca bir marangoza gidip gerekli malzemeleri aldım ve çocuklarımla köpek kulübesi yapmaya başladık. Bir hafta boyunca bahçeyi düzenledik. Yaşananlardan sonra o köpeği yalnız bırakamazdım, bırakmayacaktım da. Köpeği klinikten aldıktan sonra eve getirdim. Ama bir ismi olmalıydı. İsmini çocuklarımın da kararı ile Andaç koymaya karar verdim. Andaç isminin anlamı hediye anlamına geliyormuş. Köpeği ilk gördüğümde pek sevmesem de şimdi canımdan çok seviyordum ve ömür boyu seveceğime emindim. Gülhanım KAYNAMAZOĞLU