bedensel belirti bozuklukları ve ilişkili bozukluklar

advertisement
1
BEDENSEL BELİRTİ BOZUKLUKLARI VE İLİŞKİLİ BOZUKLUKLAR
A. BEDENSEL BELİRTİ BOZUKLUĞU
Varsa belirtiniz:

Ağrının baskın olması ile giden

Süregiden
O sıradaki Ağırlığını Belirtiniz:

Ağır olmayan,

Orta derecede ve

Ağır
B. HASTALIK KAYGISI BOZUKLUĞU
Varsa Belirtiniz:

Bakım arayan tür,

Bakımdan kaçan tür
C. DÖNÜŞTÜRME
(KONVERSİYON)
BOZUKLUĞU
(İŞLEV
GÖREN
NÖROLOJİ BELİRTİSİ BOZUKLUĞU)
Belirti Türünü Belirtiniz:

Güçsüzlük ya da paralizi ile giden

Olağandışı devinim ile giden

Yutma belirtileri ile giden

Konuşma belirtisi ile giden

Ataklarla ya da katılmalarla giden

Anestezi ya da duyu yitimi ile giden

Özel duyusal belirti ile giden

Karma belirtilerle giden
Varsa belirtiniz: Akut dönem, Sürekli
Varsa belirtiniz: Tetikleyici ruhsal bir etken olan
(tetikleyici etkeni belirtin), Tetikleyici ruhsal bir etken olmadan
D. YAPAY BOZUKLUK (KENDİNE VE BAŞKASINA YÜKLENEN YAPAY
BOZUKLUK)
Belirtiniz:

Tek dönem,

Yineleyici dönemler
2
BEDENSEL BELİRTİ BOZUKLUĞU
Fiziksel bir dayanağı olmamasına rağmen yaşanan psikolojik problemler nedeniyle oluşan
fiziksel şikayetler Somatizasyon Bozukluğu olarak adlandırılır. Somarizasyon Bozukluğu’nda
bulguları açıklayacak bir fizyolojik durum söz konusu değildir. Kişi psikolojik problemlerini
bedensel şikayetler ile dile getirmektedir. Somatizasyon ile konversiyon arasındaki temel fark
şudur: somatizasyon bozukluğu yaşayan kişi pek çok fiziksel problem yaşarken konversiyon
sorunu olan hastanın ise genellikle bir tek şikayeti söz konusudur.
Tanı Ölçütler:_______________________________________________________________
A. Tanı Ölçütü: Sıkıntı veren ya da günlük yaşamı önemli derecede kesintiye uğratan bir
ya da birden çok bedensel belirtinin olması.
B. Tanı Ölçütü: Aşağıdakilerden en az biri ile kendini gösteren, bedensel belirtiler y da
bunlara eşlik eden sağlıkla ilgili kaygılarla ilişkili aşırı düzeyde düşünceler, duygular
ya da davranışlar:
1. Kişinin belirtileriyle orantısız, süreklilik gösteren düşünceleri vardır.
2. Sağlık ya da belirtilerle ilgili, yüksek düzeyde bir kaygının varlığı.
3. Bu belirtilere ya da sağlıkla ilgili kaygılara aşırı zaman ve içsel güç
harcama durumu.
C. Tanı Ölçütü: Herhangi bedensel bir belirti sürekli olarak bulunmasa da , belirti
gösteriyor olma durumu süreklilik gösterir(altı aydan daha uzun bir süre olarak).
Varsa Belirtiniz:
_____________________________________________________________________
1. Ağrının Baskın Olması İle Giden: Önceki adı ağrı bozukluğudur. Bu belirleyici,
bedensel belirtilerinde ağrının baskın olduğu kişiler içindir.
2. Süregiden: Süregiden gidiş, ağır belirtiler, işlevsellikte belirgin bir düşme ve altı
aydan daha uzun sürme ile belirlidir.
O Sıradaki Ağırlığını Belirtiniz:
________________________________________________________________________
1. Ağır Olmayan: B Tanı Ölçütünde sıralanan belirtilerden yalnızca biri karşılanır.
2. Orta Derecede: B Tanı Ölçütünde sıralanan belirtilerden ikisi ya da daha çoğu
karşılanır.
3. Ağır : B Tanı Ölçütünde sıralanan belirtilerden ikisi ya da daha çoğunun
karşılanması yanı sıra çoğul bedensel yakınmalar (ya da çok ağır bir bedensel belirti)
vardır.
3
Somatizasyon Bozukluğu 30’lu yaşlardan önce başlar. Genellikle uzun yıllara yayılan kronik
bir seyir gösterir. Bedensel yakınmalar için genellikle ruh sağlığı uzmanlarına başvurulmadığı
için, kişinin yakınmalarının düzelmemesi ve kronikleşmesi söz konusudur. Ayrıca bu durum
çok miktarda ilaç kullanımına ve buna bağlı gelişen yan etkilere de yol açmaktadır. Bu durum
kişinin evlilik, iş ve sosyal yaşantısını olumsuz yönde etkiler.
Tüm toplumda, bu hastalığa ömür boyu yakalanma riski % 0.1-0.5’tir. Kadınlarda 5-20 kat
daha çok görülür. Bu kişilerin aile öyküsünde benzer hastalığı olan kişilere rastlanır. Bu tanıyı
almış kişilerin anne ve kız kardeşlerinde Somatizasyon Bozukluğu %10-20 dolayında görülür.
Genel olarak alt sosyoekonomik katmanın üyesi, eğitim düzeyi düşük kadın hastalarda
somatizasyonun daha sık görüldüğü düşünülmektedir. Tek ebeveyn olma, yalnız yaşama ve
işsizlik de riski artıran faktörlerdir. Somatizasyon hastalığı gelişmekte olan ülkelerde,
gelişmiş ülkelere oranla daha fazla görülüyor.
Somatizasyon Bozukluğu yaşayan kişiler tüm yaşamları boyunca hasta olduklarına ilişkin bir
inanç taşırlar.Yaşamları boyunca şikayetlerinin olmadığı bir yıllık bir dönem yok gibidir.
Somatizasyon Bozukluğu kronik, ancak dalgalanan bir bozukluktur. Somatizasyon Bozukluğu
yaşayan kişiler yaşam koşulları ağırlaştıkça daha şiddetli semptomlar gösterir, hatta
semptomlarına yenileri eklenir. Yakınmaların hafiflediği iyilik dönemleri genellikle bir yılı
aşmaz. Yıllarca süren Somatizasyon Bozukluğu hastalarında sosyal yeti yitimi görülen hasta
oranı % 80’lere varır.
Somatizasyon Bozukluğu tedavisi zordur. Bundaki en önemli etken, bu bozukluğu yaşayan
kişilerin hastalık genellikle kronikleştikten sonra ruh sağlığı uzmanlarına başvurmalarıdır.
Tedavinin ilk aşamasında öncelikle Somatizasyon Bozukluğu yaşayan kişiye sonrasında da
ailesine bu durumun psikolojik bir bozukluk olduğu anlatılmalıdır.
Somatizasyon Bozukluğu tedavisi çift ayaklı yürümelidir, farmakoterapi ve psikoterapi. Uzun
soluklu bir psikoterapi ihtiyacı vardır sağaltım için. Kişinin Somatizasyon Bozukluğu
geliştirmesindeki dinamiklerin tanınmasından sonra, kişinin duygularını fark edip kelimelerle
ifade etmeyi öğrenmesi, terapinin en önemli kısmıdır.
4
HASTALIK KAYGISI BOZUKLUĞU
Hipokondriazis hastaları vücut fonksiyonları ile yüksek oranda ilgilidir. Herhangi bir geçerli
fiziksel hastalığı olmamasına rağmen kişi fiziksel semptomlar ile yüksek oranda ilgilidir.
Sağlığı ile ilgili kaygıları yaşamını yönlendirir, aktivitelerini kısıtlar, çevre ilişkilerini bozar.
Hipokondriazis hastaları somatik işlevler ile ilgilerinin psikolojik olduğunu göremezler.
‘Hastalık hastalığı’ diye bilinen bu hastalık kişinin vücut belirtilerini yanlış yorumlayıp ciddi
bir hastalığa yakalandığı korkusu ile yapılan yeterli tıbbi değerlendirmelerin sonuçlarına
güvenmeyip hastalık düşüncelerini devam ettirmesidir. Hipokondriaklar sıklıkla başvurdukları
hekimin yetersiz olduğuna kanaat getirirler.
Tan Ölçütler:______________________________________________________
A. Tanı Ölçütü: Ağır bir hastalığı olduğunu ya da olacağını düşünüp durma
B. Tanı Ölçütü: Bedensel belirti yoktur ya da varsa bile ağır değildir. Başka bir hastalık
durumu varsa ya da bir hastalık durumu çıkma olasılığı yüksekse (örn. Güçlü bir aile
öyküsü varsa), bu konuda düşünüp durma açıkça aşırı bir düzeydedir ya da
orantısızdır.
C. Tanı Ölçütü: Sağlıkla ilgili yüksek düzeyde bir kaygı vardır ve kişi, kişisel sağlık
durumuyla ilgili olarak kolaylıkla korkuya kapılır.
D. Tanı Ölçütü: Kişinin sağlıklı ilgili davranışlarında aşırılıklar görülür (örn. Hastalık
bulguları için vücudunu sık sık tarar) ya da uygunsuz bir kaçınma içindedir (örn.
Doktora gitmekten ve hastanelerden kaçınır).
E. Tanı Ölçütü: Hastalıkla uğraşıp durma süresi en az altı aydır, ancak korkulan özgül
hastalık bu süre içinde değişebilir.
F. Tanı Ölçütü: Hastalıkla ilgili düşünüp durma, bedensel belirti bozukluğu, panik
bozukluğu, yaygın kaygı bozukluğu, bedensel algı bozukluğu, takıntı-zorlantı
bozukluğu ya da sanrılı bozukluk, bedensel tür gibi başka bir ruhsal hastalıkla daha iyi
açıklanamaz
Varsa belirtiniz:
________________________________________________________________________
Bakım arayan tür: Sık sık doktora gitme ya da sağlık taramaları ve girişimleri yaptırmayı
kapsar.
Bakımdan kaçan tür: Sağlık bakımına seyrek olarak başvurulur.
5
İçgörüsü Az Olan Kişilerde: Çoğu zaman kişi, o sıradaki epizoda, ciddi bir hastalığının
olmasıyla ilişkili kaygısının aşırı ya da anlamsız olduğunu kabul etmemektedir.
Hipokondriaklar sıklıkla kendileri için istemsiz uygun gördükleri hastalık nedeniyle özel
muamele ve özel bir tedavi şekli beklentisi içinde olabilirler. Bu durumda sürekli yakınan
Hipokondriak özel yaşamında mutsuz, iş hayatında başarısız olmaya başlar. Bir süre sonra
çevrelerindekiler kişinin şikayetlerinin gerçekçi olmadığını görür ve kişiyi dinlemekten
vazgeçerler.
Hipokondriazis ilk olarak Hipokrat tarafından ifade edilmiştir. Hipokondriazis kaburgaların
altındaki bölge anlamına gelen Latince hypochondrium’dan köklenir. Hipokondriaklar
genellikle mide-bağırsak bölge şikayetleri ifade ederler.
Hipokondriaklar sürekli ilgi ve sevgi ararlar. İhtiyaç duydukları bu ilgi ve sevgiyi çeşitli
sebeplerle doğal ve normal yollardan alamayacaklarına istemsiz bir şekilde karar verip, bu
ilgiyi hastalıkları ve şikayetleri ile alabileceklerine inanırlar. Hastalığın sıklıkla görüldüğü
bir diğer gurup ise depresif ya da Anksiyete Bozukluğu olan kişilerdir.
Psikodinamik yaklaşım Hipokondriazis’in nedenlerini kişinin başkalarına karşı hissettiği
öfkeyi, düşmanca düşüncelerini içine atması sonucu, bu duyguları fiziksel yakınmalara
dönüştürmesi olarak görür. Kişide varolan çevreye yönelik saldırgan ve öfke yüklü dürtüler
bastırma ve yer değiştirme mekanizmaları ile fiziksel şikayet haline dönüştürülür. Hissedilen
öfke kişinin geçmişte yaşadığı kayıp, yakınlarının hastalığı, çevrenin kendisini reddetmesi,
ihtiyaç duyduğunda yeterli desteği vermemesi ve yaşadığı hayal kırıklıkları ile ilgilidir.
Ayrıca bu durum kişinin hissettiği öfke ve saldırgan dürtüler nedeniyle oluşan suçluluk
duygusuna karşı bir savunma, düşük benlik algısı ya da kuvvetli narsistik ilginin bir
sonucudur. Bu suçluluk duygularının neticesinde gelişen cezayı hakketme düşüncesi, kişinin
vücudunda bir takım şikayetleri oluşturmasına sebep olur. Hastalığın ortaya çıkışında belirgin
bir biçimde psikolojik stres bulunur. Olayı tetikleyen sebepler arasında; ani öfke, kayıp
sonrası yas, fiziksel şiddet, cinsel taciz veya hayati tehlike oluşturabilecek bir kaza sayılabilir.
Aile yaşantıları da zorludur. Hipokondriak kişi bu psikolojik çatışmalara karşı uyumu
yakalayamamıştır.
Bu kişilerde ağrıya ve diğer belirtilere karşı yapısal bir duyarlılık, ailevi yatkınlık, stres
karşısında psikolojik yaklaşımları önemsemeyen kültüre sıklıkla rastlanır.
Hipokondriazis’in görülme sıklığı kadın ve erkeklerde farklılık göstermez. Belirtiler herhangi
bir yaşta başlayabilmekle birlikte, en çok 20-30 yaş aralığında görülür.
Türkiye ruh sağlığı profili çalışmasında 12 aylık hipokondriazis yaygınlığı kadınlarda % 0.8,
erkeklerde % 0.3, tüm nüfusta % 0.6 olarak verilmektedir.
Hipokondraizis tedavisinde hastaların 1/3’ü yeterli düzeyde iyilişme gösterir. Bu grup genelde
yüksek sosyoekonomik düzey, tedaviye cevap veren depresyon ve anksiyetenin eşlik etmesi,
belirtilerin aniden başlaması ve eşlik eden herhangi bir kişilik bozukluğunun almadığı
hastalardan oluşur. Hipokondriaklar genelde tedaviye dirençlidir. Hipokondriazis’te de
birincil ve ikincil kazanç söz konusudur.
Hipokondriazis tedavisi iki ayaklı olarak uygulanır; farmakoterapi ve psikoterapi.
Psikodinamik yaklaşım; bu bozukluğa temel hazırlayan nedenleri bulduktan sonra baş etme
teknikleri konusunda ustalaşmayı kullanır. Kişinin kendisini kelimelerle ifade etmeyi
6
öğrenmesi terapinin temel amacıdır. Tedavide ailenin işbirliği diğer Somatoform
Bozuklukları’nda olduğu gibi önemlidir.
DÖNÜŞTÜRME (KONVERSİYON) BOZUKLUĞU (İŞLEVGÖREN NÖROLOJİ
BELİRTİSİ BOZUKLUĞU)
Konversiyon Bozukluğu, kişinin duygu durum problemlerini kendisine dahi ifade etmemesi
neticesinde gelişen fiziksel semptomlardır. Konversiyon Bozukluğu organik bir neden
olmaksızın genellikle hareket ve duyu organlarında ortaya çıkan işlev yitimi, azalması ya da
çoğalması olarak da tanımlanabilir. Konversiyon Bozukluğu hastaları şikayetlerinin
kökeninde psişe ile ilgili problemlerin olduğunun farkında değildirler
Tanı Ölçütleri:__________________________________________________________
A. Tanı Ölçütü: Bir ya da birden çok, istemli devinsel (motor) ya da duyusal işlev
değişikliği ile ilgili belirti.
B. Tanı Ölçütü: Klinik bulgular, söz konusu belirti ile bilinen nöroloji ya da genel tıp
durumları arasında bağdaşmazlık ve uyuşmazlık olduğunu ilişkin kanıtlar sağlar.
C. Tanı Ölçütü: Bu belirti ya da eksiklik başka bir sağlık durumu ya da ruhsal durumla
daha iyi açıklanamaz.
D. Tanı Ölçütü: Bu belirti ya da eksiklik, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da
toplumsal işle ilgili alanlarda y da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte
düşmeye neden neden olur ya da sağlık açısından değerlendirilmeyi gerektirir.
Kodlama notu:
______________________________________________________________________

Güçsüzlük y da inme (paralizi) ile giden

Olağan dışı devinim ile giden (örn. Tremor, distoni, geveleyerek konuşma)

Yutma belirtileri ile giden

Konuşma belirtileri ile giden (örn. Disfoni, sözü geveleyerek konuşma)

Ataklarla ya da katılmalarla giden

Anestezi ya da duyu yitimi ile giden

Özel duyusal belirti ile giden (örn. Görme, koku alma ya da duyma bozukluğu)

Karma belirtilerle giden




Konversiyon Bozukluğu hastaları içsel çatışmalarını bu yolla dolaylı olarak çözümlerler.
Kişi ifade edemediği bilinçaltı içsel çatışmasını:
a. yadsıma,
b.bastırma ve
7

c.yer değiştirme olarak kendisini gösteren savunma mekanizmaları ile fiziksel
semptoma dönüştürür.
Bunun yanı sıra kişi çevresi tarafında hasta olması neticesinde zorunluluklarından ve onu
zorlayan yaşam koşullarından sorumlu tutulmaz.
Hastalığı nedeniyle çevresinden normal zamanlarda alamadığı ilgi ve desteği alır.
Bu sayede kişi hastalığı sayesinde çevresini kontrol edebildiğini keşfeder ve kontrol eder.
Özellikle bu durum kişinin çevresi tarafından desteklenirse, konversiyon belirtileri pekişir ve
süreğenleşir.
.


Bu şikayetler istemsiz olarak ortaya çıkar.
Şikayetler:
1. koordinasyon ya da denge bozukluğu,
2. felç ya da bölgesel güçsüzlük,
3. yutma güçlüğü ya da “boğazda yumru”,
4. konuşma zorlukları
5. idrar yapamama,
6. dokunma ya da ağrı duyumu kaybı,
7. çift görme,
8. körlük,
9. sağırlık,
10. muhtelif halüsinasyonlar şeklinde kendisini gösterebilir.
Konversiyon Bozukluğu hastaları içsel çatışmalarını bu yolla dolaylı olarak çözümlerler.
Kişi ifade edemediği bilinçaltı içsel çatışmasını:
a. yadsıma,
b.bastırma ve
c.yer değiştirme olarak kendisini gösteren savunma mekanizmaları ile fiziksel
semptoma dönüştürür.
Bu birincil ve ikincil kazancın yanı sıra (birincil kazanç: hastanın ruhsal sıkıntısından
kurtulması, ikincil kazanç ise: zor bir durumdan hastalığı sayesinde kurtulma veya hasta
olduğu için bazı haklar elde etmesidir).“güzel aldırmazlık” denen özel duygulanım bozukluğu
izlenir. Hasta belirtilerinden bahsederken sanki başkasının hastalığından söz ediyormuş gibi
kayıtsız kalır. İşte, Charcot’un tanımlamış olduğu “güzel aldırmazlık,” yani belirtiye karşı
aldırmazlık, hatta hoşnutluk durumunu, konversiyon mekanizmasının sağlamış olduğu bu
birincil kazançla anlayabiliriz.
Bir çok KB hastasında belirtiler zamanla kendiliğinden kaybolur. Bunun oluşabilmesi için KB
hastasının ikincil kazançları çevresi tarafından ortadan kaldırılmalıdır. Tedavide ailenin
doktorla işbirliği özellikle ikincil kazancın süreğenleşmemesi açısından çok önemlidir.
8
Kişilerin neden Konversiyon Bozukluğu geliştirdiklerine dair nedenler çok etkenlidir.
Psikanalitik yaklaşım konversiyonun bilinçaltı çatışmaların neden olduğu karmaşaların
bedensel olarak ortaya çıkması olarak tanımlar. Bunun yanında, kişinin kendisini
kelimelerle ifade edememesi neticesinde fiziksel semptom oluşturduğu da başka bir
yaklaşımdır. Bu konuda yapılan çalışmaların çoğunda Konversiyon Bozukluğu psikolojik,
biyografik ve kişilik faktörleri açısından incelenmiştir. Az sayıda çalışma organik sebeplere
odaklanmıştır. Konversiyon Bozukluğu’nun oluşunda öğrenmenin de önemi vurgulanır.
Ayrıca çevresel etkenlerin de rolü büyüktür. Kültürle ilgili çevresel etkenler de Konversiyon
Bozukluğu’nda önemlidir. KB öğrenim düzeyi daha düşük olan kırsal bölgelerde kentlere
göre daha sık görülür. Ebeveyn, eş ya da evlat kaybı neticesinde sağlıklı yaşanamayan yas
süreçlerinin sıklıkla Konversiyon Bozukluğu oluşturduğunu görülebilir. Yalancı nöbet
oluşumunda yaşam öyküsünde cinsel istismar öyküsünün bulunması önem taşır.
Nöropsikolojik test bulguları her iki hemisferde de bozukluk olduğunu gösterir Konversiyon
Bozukluğu hastalarında.
Konversiyon Bozukluğu batı ülkelerine oranla ülkemizde daha sık görülür. Kadınlarda
erkeklere oranla 2-3 kat daha fazla görülür. Her yaşta görülebilen bir bozukluk olan KB en sık
10-35 yaşları arasında görülür. Düşük sosyoekonomik koşullar, düşük öğrenim seviyesi,
içgörü blokajı ve düşük zeka düzeyi risk faktörleridir.
Konversiyon Bozukluğu kişin aile, iş ve sosyal yaşamında sorunların oluşmasına yol açar.
Kişi sorumluluklarını yeterince yerine getiremez ya da ikincil kazanç nedeniyle getirmez.
Belirtilerin aniden ortaya çıktığı durumlarda, o dönemde kişi ağır stres altında ise ve belirtiler
bu nedenle ortaya çıkmışsa, altta yatan başka psikiyatrik hastalık veya bedensel hastalık yok
ise sonuç genelde iyidir. Hastaların %25 inde ise tedaviye rağmen belirtiler devam edebilir.
Konversiyon hastalarının 1/3’ünde bayılma belirtilerinin yanında bedensel belirtiler de olur ve
bu belirtiler somatizasyon bozukluğu olarak adlandırılır.
Konversiyon Bozukluğu yaşayan hastalar sıklıkla kuvvetli stresorlar neticesinde oluşan
bayılma, dil tutulması, felç, körlük, sağırlık gibi şikayetlerle hastanelerin acil servislerine
başvururlar. Bu yakınmalarla başvuran hastalar elbette ki önce nörolojik bir bozukluk ihtimali
ile kontrol altına alınırlar. Gerekli fiziksel tetkikler neticesinde herhangi bir patolojiye
rastlanmaması durumunda Konversiyon Bozukluğu ile ilgili teşhis ve tedavi protokolü için
psikiyatrik muayene gündeme gelir.
Sonrasında farmakoterapi ve psikoterapiden oluşan bir tedavi protokolü uygulanmalıdır.
Psikodinamik yaklaşım ile bu tepkilerin altında yatan problemlere ulaşılıp bunların sağlıklı
boşaltımı ya da baş etme teknikleri hasta ile birlikte oluşturulmalı ve hastanın kendisini
kelimelerle ifade etmesi sağlanmalıdır. Tedavide ailenin işbirliği özellikle ikincil kazanç
nedeniyle çok önemlidir.
9
Yapay Bozukluk
Kendine Yüklenen Yapay Bozukluk
A. Tanı Ölçütü: Yanıltıcı (yanlış bir kanı uyandırıcı), bedensel ya da ruhsal düzmece
belirtiler çıkarma ya da yaralanma ya da hastalığa yol açma tutumu.
B. Tanı Ölçütü: Kişi, kendisini, başkalarına hasta, iş göremez ya da yaralı olarak
sunar.
C. Tanı Ölçütü: Açık dış ödüller olmasa bile yanıltma (yanlış bir kanı uyandırma)
davranışı belirgindir.
D. Tanı Ölçütü: Bu davranış, sanrılı bozukluk ya da diğer bir psikoz bozukluğu gibi
başka bir ruhsal hastalıkla daha iyi açıklanamaz.
Belirtiniz:______________________________


Tek Dönem
Yineleyici dönemler (iki ya da ikiden çok kez, düzmece hastalık ve/ya da
yaralanmaya yol açma olayı)
Bir Başkasına Yüklenen Yapay Bozukluk
(Önceki adı Bakımverenin Yapay Bozukluğu idi)
A. Tanı Ölçütü: Bir başkasında yanıltıcı (yanlış bir kanı uyandırıcı), bedensel ya da
ruhsal düzmece belirtiler çıkarma ya da yaralanmaya ya da hastalığa yol açma
tutumu.
B. Tanı Ölçütü: Kişi bir başkasını, diğerlerine hasta, işgöremez ya da yaralı olarak
sunar.
C. Tanı Ölçütü: Açık dış ödüller olmasa bile yanıltma (yanlış bir kanı uyandırma)
davranışı belirgindir.
D. Tanı Ölçütü: Bu davranış, sanrılı bozukluk ya da diğer bir psikoz bozukluğu gibi
başka bir ruhsal hastalıkla daha iyi açıklanamaz.
Not: Başına gelen değil, başkasına yüklenen kişi bu tabıyı alır.
Belirtiniz:____________________________________


Tek dönem:
Yineleyici dönemler (iki ya da ikiden çok kez, düzmece hastalık ve/ya da
yaralanmaya yol açma olayı).
Download