Uploaded by User11659

DİRİLİŞ ERTUĞRUL MU BİZİ DİRİLTECEK

advertisement
DİRİLİŞ ERTUĞRUL MU BİZİ DİRİLTECEK?
Her yıl sonuna doğru çeşitli branşlarda "yılın enleri" seçilir. Üç-dört gündür gündemimizi yine böyle
bir etkinlik meşgul etmekte, daha doğrusu burada yapılan bir seçim ve neticeleri üzerinden
Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan'ın da dahil olduğu bir tartışmayı değerlendirmek, bu konuda bir kaç
kelam etmek istiyorum. En başta söylediğim gibi sene sonu yaklaşınca böyle etkinlikler de kaçınılmaz
oluyor. Hele ki medya dünyasında bu etkinliklerin etkinliği daha fazla hissediliyor, tabi ki işin içinde
raiting kaygısı olunda bu değerlendirmeler daha bir anlamlı hale geliyor. Bir nevi bu ödüller raiting
tescili gibi bir anlam taşıdığından medya dünyasının kendini ispat aracı oluyor.
Milletimizin tarih sevgisi tartışılamaz. Daha çocukken dedelerimiz tarafından anlatılan hikayelerle
başlayan bu sevgi ilk, orta, lise, üniversite derken gittikçe gelişiyor. Ne olursa olsun tarihe olan sevgi
ve merakımız her zaman en üst seviyede. Tarihle alakalı magazinsel de olsa yeşilçam filmlerinin
olması belki bunun en güçlü kanıtı. Son olarak "Muhteşem Yüzyıl" ile tarih sevgimiz yeniden depreşti.
Her ne kadar bu dizide tarihi gerçekler çarpıtılsa da, tarihimiz karalanmaya ve karılanmaya çalışılsa da
tarihe olan ilgiyi artırmada tetik görevi gördü. Bunu tarihsel romanların basımı takip etti ve TRT,
"Diriliş Ertuğrul" dizisi ile tekrar "tarihi" gündemimize sokmayı başardı. "Muhteşem Yüzyıl"da
"saraydaki kadınlar" ön plana çıkarılsa da, daha açık ifadeyle Osmanlı sarayını ve Avrupanın
Muhteşem Süleyman'ını kadın düşkünü, kadınları da sokak kadını gibi gösterme seviyesizliğini TRT
"Diriliş Ertuğrul" yerle bir etti. "Diriliş Ertuğrul"un tek gayesi "tarih" olunca ilgi o kadar arttı ki TRT
raiting patlaması yaşadı. Adeta dizinin yayınlandığı "çarşamba" gününe ambargo koydu, tartışmasız
birinci oldu yayınlandığından beri. Görüşü ne olursa olsun her kesimden büyük bir beğeni topladı kısa
zamanda. Çünkü tek derdi vardı dizinin o da "sadece tarih"di. Bu yüzden halkın gönlüne taht kuran
dizi, bir zamanların "Kurtlar Vadisi" dizisinin sahip olduğu şöhrete kısa zamanda erişti. Aynen o zaman
ki gibi insanlar işlerini güçlerini "Diriliş Ertuğrul" dizisine göre ayarlamaya başladı ve sokaklardan da
"Diriliş Ertuğrul" dizisinin belirtisi bir tenhalaşma var Çarşamba akşamları. Üç yıldır aynı heyecanla
devam eden dizi, daha çok konuşulacağa benziyor.
Bir ödül töreninde lakayt tavırlarıyla tanıdığımız bir şovmenin sunumuyla dizi tekrar gündeme
geldi. Dizi hazmedilemiyordu ve mecburen diziye bir ödül verildi ve adet olduğu üzere ödül alanlara
mikrofon uzatılırken bu dizinin sahiplerine mikrofon esirgendi. Zaten o anlar yeniden izlenirse lakayt
şovmenin üz ifadesine de yansıyan bir hazımsızlık gözden kaçmamaktadır. Bir de bu şovmen üç yıldır
büyük bir beğeni ile izlenen bu dizi için "bugüne kadar izlemedim ama bundan sonra bakarım" gibi
alaycı bir lafla lakaytlığını zirveye vurunca, tepki üstüne tepki aldı ve sonunda "paşa paşa özür diledi".
Şimdi ne oldu? Bu lakayt şovmene özür diletmek başarı mı? "Bir dizi"ye olan bu kadar ilgimiz
neden aynı oranda "ilme", "kitabiliğe" olmuyor.? Biz "tarihi" yine yakın zamanda gerilimini
yaşadığımız Efendimiz sav in çocukluğunu anlatan bir film ile "siyeri" filmlerden mi öğreneceğiz? Ne
zaman uslanacak ve aslımıza döneceğiz? ....
Açık söyleyeyim ben tarihi, dini şahsiyetleri hele ki siyeri film ve dizilerden öğrenmeye/izlemeye
karşıyım. Bu yolun çok pis "dezerformasyon" koktuğunu; böyle olmasa bile "işin manevi" tarafını
katlettiğini, "dini şuuru" imha ettiğini düşündüğümden ne kadar kaliteli olursa olsun karşıyım. Hz.
Hamza dendiğinde zihnimde "anthony quinn" olmamalıydı. O benim hayallerimde o adamın
canlandırdığı "karakterden" daha üstün, daha cengaver, daha sempatik olmalıydı ama bu onu
engelliyor işte. Ya da Hz. Yusuf filmi, ya da Hz. İbrahim filmi, ya da Hz. Meryem filmi ya da Ashab-Kehf
filmi neden bendeki o mübarek, o latif karakterleri yok edip yerlerine bambaşka "figürler" koydu ki.
Niye buna itirazımız yok ki?
Ya böyle deme işte bak bu filmler sayesinde neler öğrendik neler. İnsanların merakı celbedildi,
insanlar araştırmaya öğrenmeye sevkedildi, biraz geniş düşün... Ne öğrendik bunlardan biliyor
musunuz, hazırcılık ve donuk bilgi bize sunulan bilgi. Doğru olup olmadığına bakmadan mübarek şahsı
manevisine teslim olarak aldığımız bilgi. Ne kaybettik, hiç bir şey kaybetmediysek bile zihinlerimiz
kirletildi ya bu yetmez mi? Yoksa "diriliş Ertuğrul" mu bizi diriltecek, bizi şahlandırıp arındıracak?
Yapmayın Allah aşkına, güldürmeyin insanı.
Download