Uploaded by common.user17318

Din İstismarı: Nedenleri, Sonuçları ve Örnekleri

DİN İSTİSMARI
ELİF ZEHRA ÇAVDAR
11/B -2429
DİN İSTİSMARI
Din, insanlar üzerinde en etkili olan kurumlardan biridir. İnsanın dine olan ihtiyacı, dinin insan ve toplumlar üzerindeki
etkisi, din ve dinî müesseselerin güven vermesi tarih boyunca suiistimal edilmiştir.
Se-me-ra kökünden gelen istismar, “bir şeyin ürününü devşirmek ve üründen istifade etmek” demektir. Bu olumlu
anlam, Türkçede “suiistimal etmek, sömürmek” olumsuz anlamıyla yaygınlaşmıştır. Din istismarı, dine dair kavramlar ve
değerler ile insanları aldatarak çıkar ve menfaat elde etmek için dini kullanmak demektir.
Araf suresi 175 ve 176. ayeti kerimelerde Rabbimiz isim belirtmeden inancını, değerlerini dünya karşılığı satan bir insan
tipinden haber verir. Tefsirlere göre bu kişi Bel’am b. Bâûrâ’dır. Bel’am, başlangıçta sâlih bir kul iken, verilen hediyeler
karşılığında Hz. Musa’ya karşı çıkmış İsrâiloğullarını tuzağa düşürmüştür.
•
Rabbimiz Yahudilerin dini nasıl istismar ettiklerini ayeti kerimede şöyle bildirmiştir: “…Oysa onlardan bir zümre,
Allah’ın kelâmını işitirler; sonra o kelâmı iyice anlamış olmalarına rağmen yine de bile bile onu tahrif
ederlerdi” (Bakara, 2/75). Yahudiler kutsal kitapları Tevrat’ı ekleme ve çıkarma yapma, yanlış anlam verme, hakkı
gizleme, hakkı batılla karıştırma, insanların delillere ulaşmasına engel olma, Tevrat’ta yazılı bilgilerin insanlardan
gizlenmesi gibi yöntemlerle dini, menfaatlerine göre kullanmışlardı.
• Peygamber Efendimiz (s.a.s.) Medine’ye hicretinden sonra tarihe münafıklar olarak ismi
kaydedilen bir grup oluştu. Münafıklar, inanmadığı halde kendisini mümin gösteren
kimselerdi. Müslümanlarla beraber şeklen ibadet ediyor, inanmış gibi görünüyor,
hakikatte ise inanmıyorlardı. Bu grup fitne ve fesat hareketlerine öncülük yapmış,
müslümanların zihinlerini karıştırmak için fırsat kollamış, zaman zaman Müslümanları
zor durumda bırakmışlardı. Münafıklar, İslam tarihinin ilk din istismarcılarındandır.
Münafıkların öncüsü Abdullah b. Übey b. Selul olup, hicretten önce Medine’nin kralı
olmak üzereyken, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Medine’ye gelişi ile bunu
gerçekleştirememiş, Müslümanların sayısı çoğaldığı için kendilerini gizlemişler,
müslüman gibi gözükmüşlerdir. Münafıklar Kubâ Mescidi’nin karşısına Mescid-i
Nebevi’ye alternatif olarak, bir mescit inşa etmişlerdi. Tevbe suresi 107-110. ayetlerin
inmesiyle maksatları anlaşılmış, Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bu fitne ve ihanet yuvasını
yıktırmıştır.
• Farklı isimler, yayınlar ve söylemlerle İslam’ı anlatıyor gibi görünen birçok
kişi ve grup aslında şahsi çıkarlarına hizmet etmektedir. Dine davet
ettiklerini iddia eden bu sahtekârlar, aslında Müslümanların saf ve temiz
duygularını sömürmektedir. İslam’ın temel kaynaklarına ters düşen, akla,
mantığa ve ahlaka,hikâyelerle, rüyalarla, sahte sevap vaatleriyle insanları
aldatmakta, paralarını, evlatlarını, zamanlarını hatta hayatlarını
çalmaktadır. Din istismarı konusu, bugün İslam ümmetinin birlik ve
beraberliğini tehdit eden ciddi bir güvenlik meselesine de dönüşmüştür.
Dinî bir grup olduklarını ve İslam’ı temsil ettiklerini iddia ederek
bozgunculuk yapan, kan döken FETÖ, DEAŞ, el-Kaide, eş-Şebab, Haram
gibi terör örgütleri, en büyük zararı Müslüman toplumlara, birlik ve
beraberliğimize, geleceğimize ve gençlerimize vermektedir.
Tarihte ve günümüzde dini kendi menfaat ve çıkarı için kullanmaya çalışan şahıs veya örgütler
olmuştur. Dini istismar eden bu tür yapıların bazı ortak noktalarının olduğu görülecektir. Bunlar
dini;
1. Dünyevi maksatlar, makam, şöhret elde etme,
2. Sahip olduğu makamını, servetini kaybetme endişesi,
3. Samimiyetsizlik, niyetin halis olmaması,
4. Sahih dini bilginin doğru metotlarla öğrenilmemesi ve öğretilmemesi,
5. Mezhep, fırka ve görüşünü savunmak maksadıyla vb. nedenlerle din istismarı yapmışlar ve
yapmaktadırlar.
Dini istismar edenler din ve dînî değerler üzerinden dünyevi kazanç, şöhret sağlamak, güç elde etmek istemişler; dini
kendi arzu ve çıkarları doğrultusunda kullanmak için ayet ve hadisleri heva ve hevesleri doğrultusunda
yorumlayarak rüya, sır, gizem, lidere kayıtsız itaat, mehdi-mesih gibi beklenen kurtarıcı inancı ile masum
kitleleri etkilemişler, toplumda ayrılık ve fitne tohumları ekmişlerdir. Tefrika ve gruplaşmalar neticesinde
Müslümanların birliği ve ümmet bilinci yara almış, bu durum en çok İslam düşmanlarının işine yaramış, en
büyük zararı da İslam dini görmüştür.
Bilinmelidir ki din, insanların dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamayı amaçlayan ilâhî
kanundur. Dinimizi Kur’an ve sünnet eksenli öğrenmemiz, batıl fikir ve inançlardan sakınarak,
aklımızı ve irademizi kullanmamız gerekir. Geçmişte yaşananlardan ders alınmalı, dinimizi,
değerlerimizi istismar eden, dini kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmak isteyenlere fırsat
verilmemelidir.
•
KAYNAKÇA
• https://www.eba.gov.tr
• Kuran yolu Türkçe meal ve tefsir kitabı
• http://yayin.diyanet.gov.tr › e-kitap › kuran-kitapligi