MAKİNA ELAMANLARI I ÖĞRENCİ ADI SOYADI: Yusuf ALPARSLAN DERSİN ADI: Makine Elemanları I DERSİN KODU: BOE 1116 DERSİN DÖNEMİ: 5. Dönem DERS KİTABININ ADI: İnteraktif Ders Anlatımları SON TESLİM TARİHİ: 03/08/2025 1 1. KAVRAMALAR Kavramaların temel görevi iki mili birbirine bağlamaktır. Bu temel görevin yanında şartlara göre kavramaya daha başka görevler de verilebilir. Bazen uzun millerin taşınma gibi problemlerden dolayı parça parça yapılarak kavramalarla birleştirilebilir. Yine eksenleri çakışmayan miller de bir başka kavrama türü ile birleştirilir. Ayrıca bir mile gelen darbe ve titreşimlerin diğer mile geçmesini önlemek gibi görevler istenebilir. Şekil 1.1 Kavrama modeli 1.1. . KAVRAMA ÇEŞİTLERİ Kavramalar büyük çeşitlilik gösterirler. En iyi sınıflandırma şöyledir; 1. Rijit kavramalar 2. Dengeleme kavramaları 3. Mekanizma hareketli kavramalar (Oldham) 4. Elastik kavramalar 5. Çözülebilen kavramalar (Debriyaj) 6. Emniyet kavramaları 7. Özel kavramalar (Amaca göre imal edilen) 1.1.1. Rijit Kavramalar Eksenleri aynı doğrultuda olan iki mili bağlamakta kullanılır. Yani yekpare bir mile dönüştürürler. Bu kavramadan herhangi kinematik ve dinamik özellik istenmez. 1.1.1.1. . Bilezikli zarflı kavrama Kirli, pis ortamlarda çevre hızları düşük olan durumlarda kullanılırlar. İki taraftan hafif olarak konik torna edilmiş manşonlar üzerine aynı koniklikte bilezikler çakılarak kavrama için gerekli basınç sağlanır. Çözülüp takılması kolaydır. Çakılan bileziklerin kaymaması için yani otoblokaj şartı gereği α konikliğinin sürtünme açısından küçük olması istenir. 2 Şekil 1.2 Bilezikli zarflı kavrama Burada mil ile kavrama arasındaki toplam sürtünme kuvveti, 1.1.1.2. Cıvatalı zarflı kavrama Burada bilezikler yerine cıvatalar kullanılmıştır. Gücün, kuvvet bağı ile iletildiği kabul edilerek bilezikli kavramalardaki gibi hesaplar yapılır. Şekil 1.3 Cıvatalı zarflı kavrama 3 Mil ve zarf arasında oluşan basınç p ise sürtünme momenti, olur. Burada cıvatalara verilen ön gerilme kuvveti Fön ve n adet cıvata varsa, 1.1.1.3. Diğer bir bilezikli kavrama Burada bilezik çakılırken kolaylık olsun diye bileziğe yağ kanalları açılmıştır. Bu yağ kanallarından basınçlı yağ gönderilir. İki yüzey arasında oluşan yağ filmi, sürtünme katsayısını düşürerek bileziğin daha kolay çakılmasını sağlar. Aynı yolla bileziğin çıkarılması da kolaylaşmıştır. Şekil 1.4 Yağ kanallı bilezikli kavrama 1.1.1.4. Kasnaklı kavrama Şekil 9.5’te gösterilen kasnaklı kavramada kasnaklardan birinde silindirik bir çıkıntı diğerinde ise uygun bir girinti vardır. Böylece iki milin merkezlenmesi sağlanır. İki kasnak uygun sayıda cıvata ile birbirine bağlanır. 4 Şekil 1.5 Kasnaklı kavrama Şekil 1.6 Kasnaklı kavramada oluşan sürtünme yüzeyi Şekil 1.6’da görüldüğü gibi dr kalınlığında birim eleman alınırsa buradaki normal kuvvet, sürtünme kuvveti, olur. Burada tüm sürtünme alanındaki toplam sürtünme momentini hesaplamak için integral alırsak, Buradan sayıda cıvata için oluşacak basınç ifadesini yazarsak, elde ederiz ve bu ifadeyi sürtünme momenti denkleminde yerine koyarsak 5 1.1.2. Dengeleme Kavramaları 1.1.2.1. . Oldham kavraması Eksenleri arasında mesafe bulunan paralel milleri birbirine bağlar. Şekil 1.7’de C diskinin üzerinde, radyal doğrultuda, birbirine dik iki kanal vardır. A ve B diskleri ise birbirinin aynısı olup I ve II millerine bağlanmışlardır. A ve B diskleri üzerindeki radyal doğrultudaki çıkıntılar, C deki kanallara oturmaktadır. A ve B diskleri çalışma sırasında dairesel hareket yaparken C diski bu kanallar arasında hareket ederek eksantrik bir dönme yapar. Şekil 1.7 Oldham kavraması Şekil 1.7’de görüldüğü gibi C diskinin M merkezi, O1 ve O2 merkezlerini çap kabul eden bir daire çizer. Bu yüzden A ve B disklerine göre iki kat hızda döner. Yani A ve B diskleri φ açısı ile döndüğünde C diskinin M merkezi bu daire etrafında ψ = 2.φ açısıyla döner. Yani ψM = 2.φA = 2.φB olur. M merkezinde oluşan kuvvet , olur . Kuvvetin düşük olması için C diski, kütlesi düşük bir malzemeden yapılmalı ve eksenler arası mesafe az olmalıdır. Bir φ açısı ile dönme olduğunda millere etkiyen kuvvetler, olur 1.1.2.2. Kardan kavraması Eksenleri arasında açı olan milleri bağlar. Bu kavramada, eksenleri dik iki mafsal bulunduğundan istavroz kavraması da denir. Sistem üç serbestlik derecelidir. A, φ açısı ile döndüğünde, B’nin de aynı dönmesi gerekirken ψ açısıyla dönecektir. Çünkü aralarında α açısı vardır. Şekil 1.8’de görüldüğü gibi A dairesel hareket yaparken, B’nin A üzerindeki görüntüsü bir elips olacaktır. 6 Burada, Şekil 1.8 Kardan kavraması Şekil 1.9 Kardan kavramasında hız iletimi Bu ifadeden hızları bulabilmek için ifadenin türevini alırız. Burada α sabit ve φ ile ψ değişkendir. Buna göre, bulunur. 7 eşitliğinin çözümleridir. Şekil 1.10 Hızların maksimum ve minimum noktaları Hız iletimindeki düzgünsüzlük ise, 8 Şekil 1.11 Hız düzgünsüzlüğünün giderilmesi için tasarım Burada ω1 = ω2 şartını sağlamak için α1 = α2 = α ve φ1 = φ2 olmalıdır. Moment etkisi ve mil yataklarındaki tepkileri, Sürtünme olmadığı düşünülerek I ve II millerinde enerji eşitliğinden, Şekil 1.12 Kardan kavramasında moment etkisi ve yataklardaki tepkileri Burada I milinin momenti Md1 = sabittir ve Md2 maksimum olduğunda bileşke moment M1,2 = Md1.tanα olur. Buradan yatak kuvvetleri, olur. II milindeki maksimum ve minimum momentler ise, olur 1.1.3. Çözülebilen Kavramalar İstenildiğinde devreye girip çıkabilen kavramalardır. Sistemin durması gerekmez. 1.1.3.1. Sürtünme yüzeyli kavramalar Moment ve hareket, en az iki yüzeyin birbiri üzerine bastırılmasıyla doğan sürtünme momenti ile iletilir. 9 - Diskli kavramalar Moment iletimi iki yüzey arasındaki sürtünme momentinden ibarettir. Şekil 1.13 Diskli kavrama çeşitleri Yüzeyler Fk eksenel kuvveti ile bastırılsın. Homojen basınç dağılımı ve sabit bir sürtünme katsayısı bulunduğu kabul edilirse yüzey basıncı, Kavrama momenti, bulunur . Denklemde p değeri yerine konursa, veya tanımlarsak kavrama momenti, bulunur. n adet sürtünme yüzeyi için, 10 - Lamelli kavrama Kullanma sahaları çok geniştir. Çok sayıda sürtünme yüzeyi mevcuttur. Şekil 1.14 Lamelli kavrama Şekil 1.14’te görüldüğü gibi düşey kuvvet ve eksenel kuvvet arasında, bağıntısı söz konusudur. Kavrama momenti, diskli kavramalardaki gibi hesaplanır. Burada n adet sürtünme yüzeyi dikkate alınmalıdır. Bunun için, iç lamellerin sayısı zi dersek sürtünme yüzeyi, n = 2.zi ile hesaplayabiliriz. 1.1.3.2. . Dişli kavramalar Dişli kavramalarda sistem devreye girerken iki milin eşit hızda olması gerekeceğinden sistem durdurulur, dişliler birbirine geçtikten sonra çalıştırılır (Şekil 1.15). Devreden çıkışta ise sistemin durdurulması gerekmez. Şekil 1.15 Basit dişli kavrama Sistemin durdurulmadan devreye girmesi için senkromeç denilen bir konstrüksiyon kullanılır (Şekil 16). Bu durumda, önce senkronizasyon halkası ileri ittirilir böylece sürtünme bağıyla iki mil birlikte dönmeye başlar. Hızları eşitlendikten sonra dişliler birbirine geçirilerek sistem çalışmaya başlar. Şekil 1.16 Senkromeçli dişli kavrama Her iki sistemde de hareketli olan kasnaklarda kullanılan kamalar, bu eksenel harekete olanak sağlayacak özelliktedir. 11 1.2. Yük Altında Devreye Girme Şekil 1.17 Tipik kavrama sistemi I mili ω1 = sbt hızıyla ve Md1 momentiyle dönüyor. II mili ise ω2 hızında ve Md2 dönme momentiyle gösterilmiştir. Başlangıçta durmakta olan II mili, kavramanın devreye girmesiyle dönmeye başlıyor. Şekil 1.18 deki grafikte, kavramanın devreye girmesi gösterilmiştir. Şekil 1.18 Kavrama devreye girerken zamanla moment ve hız değişimi 0-t1 arasında döndürme momenti, kavrama momentine eşitlenir (Md1 = Mk). Bu sırada 2. mil dönmez (ω2 = 0). Kavrama devreye girer ve t1-t2 arasında 2. milin hızı artarken, 1. milin hızında düşüş olur ve t2 sonunda iki milin hızı eşitlenir (ω1 = ω2). Yine t2 sonunda iki milin dönme momentleri eşit olur (Md1 = Md2). Son kısımda yani t2-t3 aralığında ise birlikte dönen millerin hızları artarak t3 sonunda başlangıçtaki ω1 = sbt hızına erişir. Bu durumda kavramanın devreye girmesi sırasındaki kayıp iş, 12 YAYLAR Makina Elemanlarının Elastik Şekil Değiştirmesi Malzemenin Elastik Şekil Değiştirmesi Hooke Kanununa Göre Yay malzemeleri için ortalama değerler: E g Çelik 210000 daN/mm2 7850 daN/mm3 Alüminyum alaşımı 70000 “ 2750 “ Magnezyum alaşımı 45000 “ 1800 “ Titan 105000 “ 4540 Kayma Gerilmesi Altında Şekil Değiştirme 13 “ Şekil 10.2 Bir Malzemenin Enerji Depolama Kapasitesi Elastik Bölgede; Çeki veya Bası halinde: Malzemenin özgül işi: Çeki / Bası halinde: Yay karakteristikleri: Yay karakteristikleri: 14 Şekil 10.6 Yay katsayısı veya burulma için şeklinde tariflenir. Diğer tanıtıcı büyüklükler a) Şekilden faydalanma katsayısı 𝜂: Herhangi bir yayın depo edebileceği işin çekmeye çalışan çubuk yayın işine oranıdır. b) Hacımdan faydalanma katsayısı: c) Ağırlıktan faydalanma katsayısı: şeklinde tariflenir. (𝛶: Özgül ağırlık, 𝜂 şeklinde faydalanma katsayısıdır.) Misal : Bir ucundan ankastre eğilmeye çalışan yay için, Şekil 10.7. ve 𝜂 şekilden faydalanma katsayısı bu yay için 𝜂=1/9 olarak bulunur. Dairesel kesit için 𝜂 =1/12 Kombine Yay Bağlantıları: 15 Yayların özellikleri ve tipleri Çoğu makina elemanlarının mukavemet hesaplarında, genellikle şekil ve yer değiştirmeler ikinci plandadır. Deformasyonlar veya sehimler çoğu zaman sadece uygun olup olmadıklarını görmek gayesiyle hesaplanırlar. Halbuki yayların konstrüksiyonunda deformasyonlar en az diğerleri kadar önemlidir. Çoğu yay uygulamalarında önemli ölçüde bir deformasyon gereklidir. Yaylar enerji depolama, titreşim izolasyonu işlerinde, daimî bir kuvvet veya moment tatbiki gereken yerlerde, kuvvet ölçülmesinde veya kontrolünde kullanılırlar. Başlıca yay tipleri şöyle sıralanabilir. 1) Helisel çeki veya bası yayı 2) Helisel burulma yayı 3) Yaprak yaylar 4) Düz yaylar 5) Spiral yaylar 6) Burulma çubukları 7) Disk yaylar Yay malzemeleri: Metal yay malzemeleri: Yay imalatı için kullanılan yay çelikleri bazı özelliklere sahip olmalıdır. özelliklerin başlıcaları şöyle sıralanabilir: a) Elastik şekil değiştirme bölgesinden faydalanıldığı için, bu bölgenin büyük olması istenir. Bu ise yüksek elastiklik sınırı demektir. b) Özellikle titreşimli çalışan yerlerde, rezonans etkileri önem kazandığından 16 sürekli mukavemet değerleri yüksek olmalıdır. c) Sertleştirme işleminden önce, malzemenin plastik şekil verilebilme özelliği iyi olmalıdır. İmalat sırasında sarılma bükülme gibi işlemlere imkan vermelidir. Bu istekler, çeliklerde yüksek karbon yüzdesi ve Si, Mr, Cr ve V gibi alaşım elemanları ile karşılanabilir. Demir dışı malzemeden yapılan yaylar için yay pirinci, silisyum veya fosfor bronzu, yeni gümüş gibi malzemeler kullanılabilir. Yay çelikleri sertleştirildikten sonra hafif tavlama veya yüksek tavlamayı müteakiben ikinci bir su verme işlemine tabi tutulur. Su vermeden sonra yüzey taşlanarak dekarbürize olmuş üst yüzey tabakası uzaklaştırılarak çentik etkisi önlenir. Parlatma, kum püskürtme gibi işlemler sürekli mukavemet özelliğini iyileştirir. Kauçuk yay malzemeleri: Bu tip yaylarda tabii veya suni kauçuk, özellikle buna diye isimlendirilen butadien ve sodyumdan yapılan kauçuk, kullanılır. Kauçuk volkanite edilerek sertleştirildikten sonra metal dayanma levhaları ile birleştirilerek elastisite modülü arttırılmış ve yana doğru genişleme miktarı sınırlandırılmış yay sistemleri elde edilir. Burulma Çubukları: Helisel Bası-Çeki Yayları Şekil 10.10 İçi dolu veya boş bir çubuk bir burulma yükünün tesiri neticesinde önemli büyüklükte açısal sapma verdiği için bir yay olarak kullanılabilir. FxR Momenti için, uçların izafi dönmesi: G, çubuğun kayma modülü ve izafi deplasman: Eğilme ihmal edilebilir. Dolu silindir kesit için kutupsal atalet momenti 17 Kayma gerilmeleri çubuk merkezinden olan uzaklıkla orantılıdır. Yüzeydeki maksimum değeri dolu çubuk için: Mesnetler arasındaki çubuk parçası üzerinde A kesiti için ortalama 𝜏=F/A kesme kayma gerilmesi mevcuttur. Düşey bir F yükü için yükün tatbik noktasına yakın bölge kesme gerilmeleri ortalama değerden daha büyüktür. Elastisite teorisinden bu değer: Burulma kayma gerilmelerini ekleyerek ve 𝜐=0,3 yazarak: bulunur. Statik ve Dinamik Yüklü Helisel Yaylar: Eksenel yükler altında yük-gerilme ve yük-boy değişimi bağıntıları burulma çubuklarına benzer olarak hesaplanabilir. Şekil 10.11’de görülen sıkışma yayı, yay sarımlarının ekseninden geçen F yüküne maruz ise, herhangi bir yay elemanı FR momentine maruz demektir. F kuvvetinden doğan herhangi bir eğilme momenti yoktur ve boy değişimi hemen hemen tamamen teldeki burulmanın neticesinde meydana gelir. (10.2) denklemini kullanarak: yazılabilir. Etkili yay uzunluğu L, sarım yarıçapının ve aktif sarım sayısı Na‘nın fonksiyonudur. (10.6) denklemini (10.5) de yerine koyarak ve D çaplı dolu mil için atalet momentinin ifadesi yazılarak; helisel sıkışma yayı için: bulunur ve yay katsayısı Aktif sarım sayısı toplam yay sarım sayısı Nt den 1 veya 2 sarım daha azdır. Şekil 18 10.2.’de görülen yayın uçları kesilerek düzeltilmiştir. Bu durumda uç sarımlar uzunluk değişimine iştirak etmez. Na = Nt - 2 şeklinde görülebilir Çalışma deformasyonu: Çalışma yükü olarak tariflenen bir Fw 1yüküne tekabül eden yay deformasyonuna çalışma deformasyonu denir. Ayrıca Şekil 10.11a’dan görüleceği gibi bir katı deformasyon tariflenebilir. bu değer yayın serbest uzunluğu ile tam olarak sıkıştığı haldeki uzunluğu arasındaki farktır. Çarpma toleransı ise şeklinde tariflenir. 0,20 (%20) çarpma toleransı değeri, çoğu uygulamalar için yeterlidir. Şekil 10.11a Kayma Gerilmesi: Şekil 10.10’daki düz çubukta meydana gelen burulma kayma gerilmesi idi. Eğriliğin etkisi bu değeri faktörü kadar arttırır. helisel yay için sarım çapının tel çapına oranıdır ve “yay faktörü” olarak Burada tariflenir. Bu düzeltme faktörünü (Wahl düzeltme faktörü) kullanarak: 10.4 denkleminden bulunur. Veya bulunur. Bazı konstrüktörler Wahl eğrilik düzeltme faktörünü gerilme yığılması faktörü olarak ele alıp statik yük halinde ihmal ederler. Bu durumda (10.4) ifadesi kullanılabilir. Bununla beraber tipik yay malzemelerinin özelliği ve meydana gelen gerilme dağılışı göz önüne alınırsa (10.9) ifadeleri statik yükleme ve dinamik yüklemede ortalama gerilme ve gerilme genliği bileşenleri için daha uygun sonuçlar vermektedir 19 Statik Yük için Dizayn: Çalışma mukavemeti 𝛔 N ve çalışma yükü Fw nin verilmiş olduğunu kabul edelim. Sadece bu sınırlamalar ile bir yay dizaynı isteniyorsa, bazı kabuller yapılmalıdır. yay faktörü K’nin 5 den az olmadığını kabul edelim: (10.9) denkleminden: Uygun bir ortalama R sarım yarıçapı seçerek ve şeklinde çalışma kayma mukavemeti; tarifleyerek, yay için gerekli D tel çapını tayin etmek mümkündür. Netice uygun ise ve yay faktörü K yukarıda seçilen minimumdan daha az değilse konstrüksiyonun ikinci adımına geçilebilir. c yay katsayısının belirlendiğini kabul edelim (yay bir titreşim izolasyonu için kullanılabilir). Malzemeyi seçerek aktif sarım sayısını elde etmek üzere (10.8) denklemini yeniden yazabiliriz: Kesilmiş ve düzlenmiş uçlar için toplam sarım sayısı Nt= Na+2 Katı yükseklik, hs=NxD En küçük boşluk toplamı Sa=1 + 0,02D2Na Maksimum yüklü haldeki yükseklik hn=hs+sa Serbest yükseklik hf=hn +𝜎n bulunur. %20 çarpma toleransı seçilirse, katı yüksekliğe %20 yük fazlalığı ile erişilir. Böylece katı deformasyon: serbest uzunluk (yüksüz durumda) Değişken yükleme halinde değiştirilmiş Soderberg kriteri kullanılır. Bu kritere göre yapılacak hesap neticesinde tel çapı için: veya bulunur. Burada Fm ortalama yük, 𝜎m ortalama gerilme ve K yay faktörüdür. Helisel Yayların Titreşimi: 20 Genel olarak hesaplarda c yay katsayısına sahip, ağırlıksız bir yay belli bir rijit m kütlesini taşıyor farz edilir. Sistemin tabii frekansı: Bu şekilde hesaplanan tabii frekans en düşük tabii frekans ve muhtemelen en önemli olanıdır. fakat yay, gerçekte ağırlıksız değildir ve bizzat kendisi kendi titreşim karakteristiğine sahiptir. Yay içindeki titreşim etkileri “dalgalanma” (surging) olarak isimlendirilir ve bununla ilgili frekanslar harmonik harekette küçük bir yay elemanı inceleyerek hesaplanır. Şekil 10.12’deki yaydan dN sarım ihtiva eden bir yay elemanı alalım. Elemandaki tel uzunluğu 2𝞹RDNA dir. D tel çapı ve 𝜌kütle yoğunluğu için elemanın kütlesi: şeklindedir. ω dairesel frekansında u genlikli bir titreşim için ve herhangi bir eksenel pozisyonda atalet kuvveti genliği: şeklinde (10.11) ifadesi ile verilmişti. Burada c, Na aktif sarıma sahip bir yayın birim deplasmanına tekabül eden kuvveti temsil ettiğine göre sarım başına deplasman değişimi du /dN ’e tekabül eden kuvvet genliği: 21 (A ve B keyfi sabitler). Bir ucundan bağlı diğer ucu serbest yay için sınır şartları N=0 için u=0 ve N=Na için (du/dN)=0 yazılarak B=0 ve cos(CNa)=0 ve buradan CNa= n𝞹/ 2 (n=1,3,5….) Burada n=1,3,5..... şeklindedir. İki ucu bağlı ise, n=2,4,6..... için, benzer çözüm elde edilir. Dalgalanma frekanslarının ikaz frekansına yakın olmaması gerekir. Çoğu hallerde en düşük dalgalanma frekansı (n=1’e tekabül eden) ikaz frekansından yeteri kadar yüksektir. Yüksek hızlı motorlarda valf yaylarının dalgalanması olayının vuku bulduğu bilinmektedir. Böyle hallerde dalgalanma frekansı tahmin edildikten sonra yay yeniden dizayn edilerek, yorulma kırılmaları önlenir. Helisel Yayların Eğilme ve Burkulması Normal olarak helisel yaylar nadiren eğilmeye zorlanır fakat burkulma problemi, eğilmeye karşı mukavemeti inceleyerek ele alınabilir. M eğilme momentine maruz L uzunluğunda bir yay sarımı göz önüne alalım (Şekil 10.13). Bu momentin etkisi G açısal dönmesidir. Şekil (10.13b)’de bileşke M momenti yay kesiti üzerinde bir vektör olarak temsil edilmiştir. Bu bileşke McosØ şeklinde yay teli eksenine teğet burulma bileşeni ve MsinØ şeklinde tel eksenine dik eğilme bileşenine ayrılabilir. Helis açısının çok küçük olduğu kabul edilirse moment vektörlerinin tel eksenine dik düzlem içinde oldukları kabul edilebilir. RdØ uzunluğunda küçük bir eleman için eğilme bileşeni bir açısal sapma meydana getirir: 22 ve burulma bileşeninin meydana getirdiği dönme ise Yay teli ekseni bileşke moment M’ye dik bir düzlemde şekil değiştirir. Bu düzlemdeki dönmeler bütün yay üzerinde entegre edilirse Saf eğilmeye maruz basit kirişle analoji kurarak yazılabilir. Eşdeğer atalet momenti eş Ieş (10.17) ve bu son denklemde Ø ’nın yok edilmesi ile bulunabilir. Bu netice doğrudan doğruya Euler burkulma denkleminde kullanılarak kritik burkulma yükü hesaplanabilir. Şekil 10.14 değişik sınır şartları için yay başına burkulma yüklerini göstermektedir. Eğer yayın iki ucu iyi oturtulmuş ve taşlanmış ise yay başına kritik yük: şeklindedir. 23 Şekil 10.14 Değişik uç şartlarında kritik burkulma yükleri. Eğer uç şartları iyi belirlenemiyorsa bir emniyet faktörü kullanılabilir. Bu durumda Fmax= Fkr / N dir (N emniyet faktörü). Uzama yayları: Helisel uzama yaylarının tasarımı bası yaylarına benzer olarak yapılır. Ancak uzama yaylarında, sarımlar sıkıca birbirine bastırılmış ve bir Fi başlangıç kuvveti mevcuttur. Bu yüzden bu kuvvet aşılmadan yayda herhangi bir uzama görülmez. Bu durumda uzama Bu denklem iF≥ F i için geçerlidir. şeklindedir. Uç sarımlarının eğriliği kompleks bir gerilme dağılımına sebep olur.ü Bir gerilme yığılması faktörü kullanarak Kf faktörü uygun uç şekilleri için Kf=1,33 değeri alınabilir. Yaprak Yaylar: Basit mesnetli kiriş veya konsol kiriş yay olarak kullanılabilir. Üniform kesitli yaylar için bilinen mukavemet ifadeleri kullanılabilir. Ortasına bir yük tesir eden basit mesnetli kiriş 24 için, (Şekil 10.6 Yaylardan yük altında kayda değer bir çökme yapmaları beklenir. Genellikle, mukavemeti uygun olmak şartıyla yumuşak yaylar tercih edilir. Bu durumda sabit kesitli yaylar uygun bir çözüm olmamaktadır. Çünkü maksimum gerilme tek bir noktada vuku bulmakta, diğer noktalarda sıfıra doğru azalma göstermektedir. eğilme gerilmelerinin yüzey üzerinde her yerde eşit olacağı bir yay tasarlamak mümkündür. Eğilme momenti lineer olarak değiştiğine göre M=Fx/2 (0≤x≤L/2)ve kesit mukavemet momenti W=bh2/6 olduğuna göre kalınlık parabolik olarak veya genişlik lineer olarak değiştirilirse uniform eğilme mukavemetine sahip bir kiriş elde edilir. Genişlik x’in bir fonksiyonudur 25 entegre ederek eğimi bulabiliriz. simetriden Ɵ 0 için ve 1.3. Helisel Burulma Yayları: Şekil 10.17’de görülen helisel burulma yayı sol helis şeklinde sarılmıştır ve şekildeki gibi bir 26 yükün tesir etmesi tercih edilir. Helisel burulma yayları prensip olarak, sarım ekseni etrafındaki momente tekabül eden eğilme momenti tesiri ile dönme meydana getirirler. Bu açısal dönme, olarak tarif edilir. Artık gerilmeler ihmal edilirse eğilme gerilmesi: Burada e tarafsız eksen ile en dış lif arasındaki uzaklık ve Kf gerilme yığılması faktörüdür. Kf tel çapına ve eğilmeye bağlıdır. Maksimum gerilme iç yüzeyde meydana gelir. K=4 yay faktörü için Kf=1,25 , K=6 için Kf=1,14 , eğrilmiş ve kapalı uçlar için daha büyük değerler alabilir Spiral Burulma Yayları: Spiral burulma yaylarının analizi helisel yaylara benzerdir. Toplam L uzunluğu ve Kauçuk Yaylar Tabii ve sentetik kauçuk titreşim abstreleri, tabii sönümleme özellikleri ve düşük elastisite modülleri sebebiyle tercih edilirler. Bu karakteristikler enerji dağıtıcı ve ses naklini önleyici bir rol oynarlar. Şekil 10.19’da görülen axbxh boyutlarına sahip kauçuk sıkışma 27 yaylarının maruz olduğu nominal basınç gerilme Kauçuk için Poisson oranı 𝜐=0,5 ve elastisite modülü düşük olduğu için kauçuk blok yana doğru genişlemeye meyillidir. Bu yüzden metal destekler ile desteklemek sureti ile yana doğru genişleme sınırlandırılabilir ve elastisite modülü arttırılabilir. Yukarıda verilen ifadeler sadece yaklaşıktır ve E yay için seçilen kauçuğun özelliklerine bağlıdır Kaymaya Çalışan Kauçuk Yaylar: Dikdörtgen şekilli kauçuk takozun (Şekil 10.19b) maruz kalacağı nominal kayma gerilmesi ve yük doğrultusundaki çökme: Kayma modülü G, E gibi 𝛿 ’ya ve kauçuğun sertliğine bağlıdır. Kauçuk takoz silindirik ise kayma gerilmesi Bu gerilmenin maksimum değeri Kayma deformasyonu Yükün toplam çökmesi: 28 Malzemenin daha efektif kullanılması için sabit kayma gerilmesi elde etmek üzere h,r ile değişmelidir. Bu durumda kayma gerilmesi 29 Şekil 10.21 Kauçuk yaylarla ilgili karakteristik değerler: Hava Yayları: Hava yayları özellikle düşük frekanslı titreşimlerin izolasyonu için oldukça elverişlidir. Bir serbestlik dereceli yay-kütle sisteminin tabii frekansı: şeklindedir. Yay katsayısı yukarıda incelenen yaylarda kütleden bağımsız olduğu için tabii frekans kütleye bağlıdır. Genellikle hava yaylarında pratik olarak yay katsayısı kütleden bağımsızdır Şekilde gösterilen şematik sistemi göz önüne alalım. Körük ve Depo içindeki havanın toplam hacmi statik denge şartlarında V0 ve mutlak basıncı P0 olsun. Burada pVn = sabit poliatomik hal değişimi olduğunu kabul edelim. n=1 için sabit sıcaklık ve n=1,4 için adyabatik hal değişimi söz konusudur. n=1 çok düşük frekansları ihtiva eder. Tabii frekans civarında (1-5 1/s) sıkışmadan hasıl olan ısının büyük bölümü sistem içinde kalır. Bu durumda n, 1 ile adyabatik değer arasında bir değer alır. Gaz denklemini kullanarak: yazılabilir. Burada 𝛿 çökme, A𝛿 hacim değişimi ve A efektif körük alınır. Yay katsayısı birim deplasman için kuvvet şeklinde tariflendiğinden: türev alarak ve deponun büyük olduğunu A𝛿≤V0 kabul ederek : 30 Taşınan ağırlık olarak F =AP'0 0 statik denge şartlarında ölçülen basınç, Pa ise atmosfer basıncıdır. Nispeten yüksek basınçlar için (P'0≥P0) tabii frekans P'0 den ve F’den bağımsızdır. REFERANSLAR -G.E. Mathen; Mechanical Spring Design Guide. North American Rockwell Clawson, Mich 1972 -N.P. Chironis (ed) Spring Design and Applications. Mc. Graw Hill New York 1961. -A.M. Wahl; Mechanical Springs. Mc. Graw Hill New York 1963. -S. Gross; Berechnung und Gestaltung von Metal/Federn Springer Verlag 1960. -Berchnung und Gestaltung von Gummifedern, Dring K. Kollmann Springer Verlag/Heidelberg 1955. 31 2. YAYLAR 2.1. Makina Elemanlarının Elastik Şekil Değiştirmesi 2.1.1. Malzemenin Elastik Şekil Değiştirmesi Hooke Kanununa Göre Yay malzemeleri için ortalama değerler: E g Çelik 210000 daN/mm2 7850 daN/mm3 Alüminyum alaşımı 70000 “ 2750 “ Magnezyum alaşımı 45000 “ 1800 “ Titan 105000 “ 4540 32 “ 2.1.2. Kayma Gerilmesi Altında Şekil Değiştirme Şekil 10.2 2.1.3. Bir Malzemenin Enerji Depolama Kapasitesi Elastik Bölgede; Çeki veya Bası halinde: Malzemenin özgül işi: Çeki / Bası halinde: 33 2.1.4. Yay karakteristikleri: Şekil 10.6 Yay katsayısı veya burulma için şeklinde tariflenir. 2.1.5. Diğer tanıtıcı büyüklükler a) Şekilden faydalanma katsayısı 𝜂: Herhangi bir yayın depo edebileceği işin çekmeye çalışan çubuk yayın işine oranıdır. b) Hacımdan faydalanma katsayısı: c) Ağırlıktan faydalanma katsayısı: şeklinde tariflenir. (𝛶: Özgül ağırlık, 𝜂 şeklinde faydalanma katsayısıdır.) Misal : Bir ucundan ankastre eğilmeye çalışan yay için, Şekil 10.7. 34 ve 𝜂 şekilden faydalanma katsayısı bu yay için 𝜂=1/9 olarak bulunur. Dairesel kesit için 𝜂 =1/12 Kombine Yay Bağlantıları: 35 2.2. Yay malzemeleri: 2.2.1. Metal yay malzemeleri: Yay imalatı için kullanılan yay çelikleri bazı özelliklere sahip olmalıdır. özelliklerin başlıcaları şöyle sıralanabilir: a) Elastik şekil değiştirme bölgesinden faydalanıldığı için, bu bölgenin büyük olması istenir. Bu ise yüksek elastiklik sınırı demektir. b) Özellikle titreşimli çalışan yerlerde, rezonans etkileri önem kazandığından sürekli mukavemet değerleri yüksek olmalıdır. c) Sertleştirme işleminden önce, malzemenin plastik şekil verilebilme özelliği iyi olmalıdır. İmalat sırasında sarılma bükülme gibi işlemlere imkan vermelidir. Bu istekler, çeliklerde yüksek karbon yüzdesi ve Si, Mr, Cr ve V gibi alaşım elemanları ile karşılanabilir. Demir dışı malzemeden yapılan yaylar için yay pirinci, silisyum veya fosfor bronzu, yeni gümüş gibi malzemeler kullanılabilir. Yay çelikleri sertleştirildikten sonra hafif tavlama veya yüksek tavlamayı müteakiben ikinci bir su verme işlemine tabi tutulur. Su vermeden sonra yüzey taşlanarak dekarbürize olmuş üst yüzey tabakası uzaklaştırılarak çentik etkisi önlenir. Parlatma, kum püskürtme gibi işlemler sürekli mukavemet özelliğini iyileştirir. 2.2.2. Kauçuk yay malzemeleri: Bu tip yaylarda tabii veya suni kauçuk, özellikle buna diye isimlendirilen butadien ve sodyumdan yapılan kauçuk, kullanılır. Kauçuk volkanite edilerek sertleştirildikten sonra metal dayanma levhaları ile birleştirilerek elastisite modülü arttırılmış ve yana doğru genişleme miktarı sınırlandırılmış yay sistemleri elde edilir. 2.3. Yayların Özellikleri ve Tipleri Çoğu makina elemanlarının mukavemet hesaplarında, genellikle şekil ve yer değiştirmeler ikinci plandadır. Deformasyonlar veya sehimler çoğu zaman sadece uygun olup olmadıklarını görmek gayesiyle hesaplanırlar. Halbuki yayların konstrüksiyonunda deformasyonlar en az diğerleri kadar önemlidir. Çoğu yay uygulamalarında önemli ölçüde bir deformasyon gereklidir. Yaylar enerji depolama, titreşim izolasyonu işlerinde, daimî bir kuvvet veya moment 36 tatbiki gereken yerlerde, kuvvet ölçülmesinde veya kontrolünde kullanılırlar. Başlıca yay tipleri şöyle sıralanabilir. 1) Helisel çeki veya bası yayı 2) Helisel burulma yayı 3) Yaprak yaylar 4) Düz yaylar 5) Spiral yaylar 6) Burulma çubukları 7) Disk yaylar 2.3.1. Burulma Çubukları: Helisel Bası-Çeki Yayları Şekil 10.10 İçi dolu veya boş bir çubuk bir burulma yükünün tesiri neticesinde önemli büyüklükte açısal sapma verdiği için bir yay olarak kullanılabilir. FxR Momenti için, uçların izafi dönmesi: G, çubuğun kayma modülü ve izafi deplasman: Eğilme ihmal edilebilir. Dolu silindir kesit için kutupsal atalet momenti 37 Kayma gerilmeleri çubuk merkezinden olan uzaklıkla orantılıdır. Yüzeydeki maksimum değeri dolu çubuk için: Mesnetler arasındaki çubuk parçası üzerinde A kesiti için ortalama 𝜏=F/A kesme kayma gerilmesi mevcuttur. Düşey bir F yükü için yükün tatbik noktasına yakın bölge kesme gerilmeleri ortalama değerden daha büyüktür. Elastisite teorisinden bu değer: Burulma kayma gerilmelerini ekleyerek ve 𝜐=0,3 yazarak: bulunur. 2.3.2. Statik ve Dinamik Yüklü Helisel Yaylar: Eksenel yükler altında yük-gerilme ve yük-boy değişimi bağıntıları burulma çubuklarına benzer olarak hesaplanabilir. Şekil 10.11’de görülen sıkışma yayı, yay sarımlarının ekseninden geçen F yüküne maruz ise, herhangi bir yay elemanı FR momentine maruz demektir. F kuvvetinden doğan herhangi bir eğilme momenti yoktur ve boy değişimi hemen hemen tamamen teldeki burulmanın neticesinde meydana gelir. (10.2) denklemini kullanarak: yazılabilir. Etkili yay uzunluğu L, sarım yarıçapının ve aktif sarım sayısı N a‘nın fonksiyonudur. (10.6) denklemini (10.5) de yerine koyarak ve D çaplı dolu mil için atalet momentinin ifadesi yazılarak; helisel sıkışma yayı için: 38 bulunur ve yay katsayısı Aktif sarım sayısı toplam yay sarım sayısı Nt den 1 veya 2 sarım daha azdır. Şekil 10.2.’de görülen yayın uçları kesilerek düzeltilmiştir. Bu durumda uç sarımlar uzunluk değişimine iştirak etmez. Na = Nt - 2 şeklinde görülebilir ÇALIŞMA DEFORMASYONU: Çalışma yükü olarak tariflenen bir Fw 1yüküne tekabül eden yay deformasyonuna çalışma deformasyonu denir. Ayrıca Şekil 10.11a’dan görüleceği gibi bir katı deformasyon tariflenebilir. bu değer yayın serbest uzunluğu ile tam olarak sıkıştığı haldeki uzunluğu arasındaki farktır. Çarpma toleransı ise şeklinde tariflenir. 0,20 (%20) çarpma toleransı değeri, çoğu uygulamalar için yeterlidir. Şekil 10.11a KAYMA GERİLMESİ: Şekil 10.10’daki düz çubukta meydana gelen burulma kayma gerilmesi idi. Burada Eğriliğin etkisi bu değeri faktörü kadar arttırır. helisel yay için sarım çapının tel çapına oranıdır ve “yay faktörü” olarak tariflenir. Bu düzeltme faktörünü (Wahl düzeltme faktörü) kullanarak: 10.4 denkleminden 39 bulunur. Veya bulunur. Bazı konstrüktörler Wahl eğrilik düzeltme faktörünü gerilme yığılması faktörü olarak ele alıp statik yük halinde ihmal ederler. Bu durumda (10.4) ifadesi kullanılabilir. Bununla beraber tipik yay malzemelerinin özelliği ve meydana gelen gerilme dağılışı göz önüne alınırsa (10.9) ifadeleri statik yükleme ve dinamik yüklemede ortalama gerilme ve gerilme genliği bileşenleri için daha uygun sonuçlar vermektedir STATİK YÜK İÇİN DİZAYN: Çalışma mukavemeti 𝛔 N ve çalışma yükü Fw nin verilmiş olduğunu kabul edelim. Sadece bu sınırlamalar ile bir yay dizaynı isteniyorsa, bazı kabuller yapılmalıdır. yay faktörü K’nin 5 den az olmadığını kabul edelim: (10.9) denkleminden: Uygun bir ortalama R sarım yarıçapı seçerek ve şeklinde çalışma kayma mukavemeti; tarifleyerek, yay için gerekli D tel çapını tayin etmek mümkündür. Netice uygun ise ve yay faktörü K yukarıda seçilen minimumdan daha az değilse konstrüksiyonun ikinci adımına geçilebilir. c yay katsayısının belirlendiğini kabul edelim (yay bir titreşim izolasyonu için kullanılabilir). Malzemeyi seçerek aktif sarım sayısını elde etmek üzere (10.8) denklemini yeniden yazabiliriz: Kesilmiş ve düzlenmiş uçlar için toplam sarım sayısı Nt= Na+2 Katı yükseklik, hs=NxD En küçük boşluk toplamı Sa=1 + 0,02D2Na Maksimum yüklü haldeki yükseklik hn=hs+sa Serbest yükseklik hf=hn +𝜎n bulunur. 40 %20 çarpma toleransı seçilirse, katı yüksekliğe %20 yük fazlalığı ile erişilir. Böylece katı deformasyon: serbest uzunluk (yüksüz durumda) Değişken yükleme halinde değiştirilmiş Soderberg kriteri kullanılır. Bu kritere göre yapılacak hesap neticesinde tel çapı için: veya bulunur. Burada Fm ortalama yük, 𝜎m ortalama gerilme ve K yay faktörüdür. HELİSEL YAYLARIN TİTREŞİMİ: Genel olarak hesaplarda c yay katsayısına sahip, ağırlıksız bir yay belli bir rijit m kütlesini taşıyor farz edilir. Sistemin tabii frekansı: Bu şekilde hesaplanan tabii frekans en düşük tabii frekans ve muhtemelen en önemli olanıdır. fakat yay, gerçekte ağırlıksız değildir ve bizzat kendisi kendi titreşim karakteristiğine sahiptir. Yay içindeki titreşim etkileri “dalgalanma” (surging) olarak isimlendirilir ve bununla ilgili frekanslar harmonik harekette küçük bir yay elemanı inceleyerek hesaplanır. 41 Şekil 10.12’deki yaydan dN sarım ihtiva eden bir yay elemanı alalım. Elemandaki tel uzunluğu 2𝞹RDNA dir. D tel çapı ve 𝜌kütle yoğunluğu için elemanın kütlesi: şeklindedir. ω dairesel frekansında u genlikli bir titreşim için ve herhangi bir eksenel pozisyonda atalet kuvveti genliği: şeklinde (10.11) ifadesi ile verilmişti. Burada c, Na aktif sarıma sahip bir yayın birim deplasmanına tekabül eden kuvveti temsil ettiğine göre sarım başına deplasman değişimi du /dN ’e tekabül eden kuvvet genliği: 42 (A ve B keyfi sabitler). Bir ucundan bağlı diğer ucu serbest yay için sınır şartları N=0 için u=0 ve N=Na için (du/dN)=0 yazılarak B=0 ve cos(CNa)=0 ve buradan CNa= n𝞹/ 2 (n=1,3,5….) Burada n=1,3,5..... şeklindedir. İki ucu bağlı ise, n=2,4,6..... için, benzer çözüm elde edilir. Dalgalanma frekanslarının ikaz frekansına yakın olmaması gerekir. Çoğu hallerde en düşük dalgalanma frekansı (n=1’e tekabül eden) ikaz frekansından yeteri kadar yüksektir. Yüksek hızlı motorlarda valf yaylarının dalgalanması olayının vuku bulduğu bilinmektedir. Böyle hallerde dalgalanma frekansı tahmin edildikten sonra yay yeniden dizayn edilerek, yorulma kırılmaları önlenir. HELİSEL YAYLARIN EĞİLME VE BURKULMASI Normal olarak helisel yaylar nadiren eğilmeye zorlanır fakat burkulma problemi, eğilmeye karşı mukavemeti inceleyerek ele alınabilir. M eğilme momentine maruz L uzunluğunda bir yay sarımı göz önüne alalım (Şekil 10.13). Bu momentin etkisi G açısal dönmesidir. Şekil (10.13b)’de bileşke M momenti yay kesiti üzerinde bir vektör olarak temsil edilmiştir. Bu bileşke McosØ şeklinde yay teli eksenine teğet burulma bileşeni ve MsinØ şeklinde tel eksenine dik eğilme bileşenine ayrılabilir. Helis açısının çok küçük olduğu kabul edilirse moment vektörlerinin tel eksenine dik düzlem içinde oldukları kabul edilebilir. RdØ uzunluğunda küçük bir eleman için eğilme bileşeni bir açısal sapma meydana getirir: ve burulma bileşeninin meydana getirdiği dönme 43 Yay teli ekseni bileşke moment M’ye dik bir düzlemde şekil ise değiştirir. Bu düzlemdeki dönmeler bütün Saf eğilmeye maruz basit kirişle analoji kurarak yay üzerinde entegre edilirse yazılabilir. Eşdeğer atalet momenti eş Ieş (10.17) ve bu son denklemde Ø ’nın yok edilmesi ile bulunabilir. Bu netice doğrudan doğruya Euler burkulma denkleminde kullanılarak kritik burkulma yükü hesaplanabilir. Şekil 10.14 değişik sınır şartları için yay başına burkulma yüklerini göstermektedir. Eğer yayın iki ucu iyi oturtulmuş ve taşlanmış ise yay başına kritik yük: şeklindedir. 44 Şekil 10.14 Değişik uç şartlarında kritik burkulma yükleri. Eğer uç şartları iyi belirlenemiyorsa bir emniyet faktörü kullanılabilir. Bu durumda Fmax= Fkr / N dir (N emniyet faktörü). 2.4. Uzama yayları: Helisel uzama yaylarının tasarımı bası yaylarına benzer olarak yapılır. Ancak uzama yaylarında, sarımlar sıkıca birbirine bastırılmış ve bir Fi başlangıç kuvveti mevcuttur. Bu yüzden bu kuvvet aşılmadan yayda herhangi bir uzama görülmez. Bu durumda uzama Bu denklem iF≥ F i için geçerlidir. şeklindedir. Uç sarımlarının eğriliği kompleks bir gerilme dağılımına sebep olur.ü Bir gerilme yığılması faktörü kullanarak Kf faktörü uygun uç şekilleri için Kf=1,33 değeri alınabilir. 2.5. Yaprak Yaylar: Basit mesnetli kiriş veya konsol kiriş yay olarak kullanılabilir. Üniform kesitli yaylar için bilinen mukavemet ifadeleri kullanılabilir. Ortasına bir yük tesir eden basit mesnetli kiriş için, (Şekil 10.6 45 Yaylardan yük altında kayda değer bir çökme yapmaları beklenir. Genellikle, mukavemeti uygun olmak şartıyla yumuşak yaylar tercih edilir. Bu durumda sabit kesitli yaylar uygun bir çözüm olmamaktadır. Çünkü maksimum gerilme tek bir noktada vuku bulmakta, diğer noktalarda sıfıra doğru azalma göstermektedir. eğilme gerilmelerinin yüzey üzerinde her yerde eşit olacağı bir yay tasarlamak mümkündür. Eğilme momenti lineer olarak değiştiğine göre M=Fx/2 (0≤x≤L/2)ve kesit mukavemet momenti W=bh2/6 olduğuna göre kalınlık parabolik olarak veya genişlik lineer olarak değiştirilirse uniform eğilme mukavemetine sahip bir kiriş elde edilir. Genişlik x’in bir fonksiyonudur 46 entegre ederek eğimi bulabiliriz. simetriden Ɵ 0 için ve 47 2.6. Helisel Burulma Yayları: Şekil 10.17’de görülen helisel burulma yayı sol helis şeklinde sarılmıştır ve şekildeki gibi bir yükün tesir etmesi tercih edilir. Helisel burulma yayları prensip olarak, sarım ekseni etrafındaki momente tekabül eden eğilme momenti tesiri ile dönme meydana getirirler. Bu açısal dönme, olarak tarif edilir. Artık gerilmeler ihmal edilirse eğilme gerilmesi: Burada e tarafsız eksen ile en dış lif arasındaki uzaklık ve Kf gerilme yığılması faktörüdür. Kf tel çapına ve eğilmeye bağlıdır. Maksimum gerilme iç yüzeyde meydana gelir. K=4 yay faktörü için Kf=1,25 , K=6 için Kf=1,14 , eğrilmiş ve kapalı uçlar için daha büyük değerler alabilir 2.7. Spiral Burulma Yayları: Spiral burulma yaylarının analizi helisel yaylara benzerdir. Toplam L uzunluğu ve 48 2.8. Kauçuk Yaylar Tabii ve sentetik kauçuk titreşim abstreleri, tabii sönümleme özellikleri ve düşük elastisite modülleri sebebiyle tercih edilirler. Bu karakteristikler enerji dağıtıcı ve ses naklini önleyici bir rol oynarlar. Şekil 10.19’da görülen axbxh boyutlarına sahip kauçuk sıkışma yaylarının maruz olduğu nominal basınç gerilme Kauçuk için Poisson oranı 𝜐=0,5 ve elastisite modülü düşük olduğu için kauçuk blok yana doğru genişlemeye meyillidir. Bu yüzden metal destekler ile desteklemek sureti ile yana doğru genişleme sınırlandırılabilir ve elastisite modülü arttırılabilir. Yukarıda verilen ifadeler sadece yaklaşıktır ve E yay için seçilen kauçuğun özelliklerine bağlıdır Kaymaya Çalışan Kauçuk Yaylar: Dikdörtgen şekilli kauçuk takozun (Şekil 10.19b) maruz kalacağı nominal kayma gerilmesi ve yük doğrultusundaki çökme: Kayma modülü G, E gibi 𝛿 ’ya ve kauçuğun sertliğine bağlıdır. Kauçuk takoz silindirik ise 49 kayma gerilmesi Bu gerilmenin maksimum değeri Kayma deformasyonu Yükün toplam çökmesi: Malzemenin daha efektif kullanılması için sabit kayma gerilmesi elde etmek üzere h,r ile değişmelidir. Bu durumda kayma gerilmesi 50 Şekil 10.21 Kauçuk yaylarla ilgili karakteristik değerler: 2.9. Hava Yayları: Hava yayları özellikle düşük frekanslı titreşimlerin izolasyonu için oldukça elverişlidir. Bir serbestlik dereceli yay-kütle sisteminin tabii frekansı: şeklindedir. Yay katsayısı yukarıda incelenen yaylarda kütleden bağımsız olduğu için tabii frekans kütleye bağlıdır. Genellikle hava yaylarında pratik olarak yay katsayısı kütleden bağımsızdır Şekilde gösterilen şematik sistemi göz önüne alalım. Körük ve Depo içindeki havanın toplam 51 hacmi statik denge şartlarında V0 ve mutlak basıncı P0 olsun. Burada pVn = sabit poliatomik hal değişimi olduğunu kabul edelim. n=1 için sabit sıcaklık ve n=1,4 için adyabatik hal değişimi söz konusudur. n=1 çok düşük frekansları ihtiva eder. Tabii frekans civarında (1-5 1/s) sıkışmadan hasıl olan ısının büyük bölümü sistem içinde kalır. Bu durumda n, 1 ile adyabatik değer arasında bir değer alır. Gaz denklemini kullanarak: yazılabilir. Burada 𝛿 çökme, A𝛿 hacim değişimi ve A efektif körük alınır. Yay katsayısı birim deplasman için kuvvet şeklinde tariflendiğinden: türev alarak ve deponun büyük olduğunu A𝛿≤V0 kabul ederek : Taşınan ağırlık olarak F =AP'0 0 statik denge şartlarında ölçülen basınç, Pa ise atmosfer basıncıdır. Nispeten yüksek basınçlar için (P'0≥P0) tabii frekans P'0 den ve F’den bağımsızdır. REFERANSLAR -G.E. Mathen; Mechanical Spring Design Guide. North American Rockwell Clawson, Mich 1972 -N.P. Chironis (ed) Spring Design and Applications. Mc. Graw Hill New York 1961. -A.M. Wahl; Mechanical Springs. Mc. Graw Hill New York 1963. -S. Gross; Berechnung und Gestaltung von Metal/Federn Springer Verlag 1960. -Berchnung und Gestaltung von Gummifedern, Dring K. Kollmann Springer 52 Verlag/Heidelberg 1955. 53 3. TRİBOLOJİ Temasta olan ve birbirine göre izafi harekette bulunan iki elemanın yüzeyleri arasında sürtünme ve buna bağlı olarak aşınma, sıcaklık yükselişi ile enerji kaybı meydana gelir. Bu olayların etkisini azaltmak için alınması gereken önlemlerin başında yağlama gelir. Sürtünme, aşınma, yağlama konularını ve bunlara bağlı olan olayları inceleyen bilim dalına triboloji denir. 3.1. Sürtünme Genel anlamda sürtünme, temasta olan ve izafi hareket yapan iki cismin temas yüzeylerinin harekete veya hareket ihtimaline karşı gösterdikleri dirençtir. Kinematik bakımdan yüzeyler arasında; kayma, yuvarlanma veya kayma-yuvarlanma sürtünmesi olabilir. Yüzeyler arasında yağlayıcı madde olup olmaması bakımından sürtünme olayı kuru, sınır ve sıvı olmak üzere üç halde incelenir (Şekil 3.1). Genel olarak kuru sürtünme, birbirlerine göre izafi harekette bulunan ve doğrudan temasta bulunan iki yüzey arasında oluşan 54 sürtünmedir. Eğer her iki yüzey yağlayıcı ile tamamen ayrılmamışsa sınır sürtünmesi mevcuttur. Yüzeyler, yağlayıcı madde ile tamamen ayrılmış ve aslında sürtünme, yağlayıcı maddenin tabakaları arasında oluyorsa sıvı sürtünmesi vardır. Şekil 3.1 Sürtünme çeşitleri. a) Kuru; b) Sınır; c) Sıvı 3.1.1. Kuru sürtünme Normal kuvvetin (Fn) etkisi altında bulunan iki cismin temas yüzeyleri arasında harekete karşı, Fs = Fn . μ şeklinde bir sürtünme kuvveti oluşur. Burada μ, sürtünme katsayısıdır. Şekil 3.2’de görüldüğü gibi bir F kuvveti tatbik edildiğinde eğer Fs > F ise yani sürtünme kuvveti daha büyükse, F kuvvetine rağmen hareket olmaz. Ancak hareket olmamasına rağmen yüzeyler arasında bir sürtünme kuvveti mevcuttur. Buna statik sürtünme denir. Kavrama, fren gibi sürtünme esasına göre çalışan elemanlarda bu tip sürtünme vardır. Fs < F olması durumunda ise F kuvveti daha büyük olduğundan yüzeyler birbirleri üzerinde kayarlar bu tip sürtünmeye ise kinematik sürtünme denilir. Şekil 3.2 Kuru sürtünme modeli Fren, kavrama, sürtünmeli çarklar gibi makine elemanlarında sürtünme istenilen bir olaydır. Bunun dışında bütün izafi hareketlerde istenmeyen bir olay olduğundan azaltılması istenir. Coulomb-Amontons kanununa göre sürtünme katsayısı, Genellikle statik sürtünme katsayısı (μ0), kinematik sürtünme katsayısından (μ) büyüktür. Sürtünme ile ilgili bir başka kavram da ( tanρ = μ ) şeklinde ifade edilen sürtünme açısıdır. Kilitlenmeli sistemlerde önem taşıyan bu açı, normal kuvvet ile normal ve sürtünme 55 kuvvetinin bileşkesi olan Fr kuvveti arasındaki açıdır. 3.1.1.1. Kaynak Bağları Teorisi Sürtünme olayını incelerken temas yüzeylerinin pürüzlü olduğu ve tam madensel temiz olmadıkları gibi hususları hesaba katmak gerekir. Gerçekte iki yüzey arasındaki temas bu pürüzlülük noktalarında olmaktadır dolayısıyla gerçek temas alanı (Ag), normal yüzeyin geometrik alanından çok daha küçüktür. Bununla birlikte yapılan deneyler gerçekte yüzeylerin üzerinde atmosferi teşkil eden gazların etkisiyle oksit, yağ, su buharı, pislik v.s. gibi takalar olduğunu göstermiştir (Şekil 3.3). Adsorbsiyon yoluyla oluşan bu tabakalar madensel yüzeylere kuvvetlice bağlanır ve yüzeyde bir tabaka oluşturur. Şekil 3.3 Kuru sürtünmede yüzeylerin durumu Yüksüz durumda yüzeyler temastayken bu tabii tabakalar arasında bağlar oluşur. Yük tatbik edildiğinde ise çok küçük olan bu temas noktalarında çok büyük basınçlar oluşur ve temas noktalarındaki bu tabii tabakalar kopar ve madensel temas meydana gelir. Madensel temas halindeyken de bu temas noktalarında daha kuvvetli kaynak bağları oluşur. Temas eden yüzeylerin izafi hareketi ile ancak bu kaynak bağları kopmaktadır (Şekil 3.4). Sonuç olarak sürtünme, gerek madensel gerekse tabii tabaka bağlarının oluşturduğu dirençtir. Sürtünme kuvveti ise bu bağların kopması için gereken kuvvettir. Şekil 3.4 Mikro kaynakların oluşması Kaynak bağları teorisinden çıkarılacak sonuçlar: 1. Birbirleriyle kolayca alaşım yapabilen demir, krom, nikel gibi sert malzemeler arasında kuvvetli kaynak bağları oluşacağından eş çalışacak parçaların benzemeyen ve birbirleriyle ilgili 56 olmayan malzemelerden imal edilmesiyle daha hafif ve düzenli bir sürtünme ve yüzeyler arasında çok daha ince çizgiler oluşması sağlanabilir. 2. Birbiri üzerinde kayan malzemelerin biri sert, diğeri ise yumuşak (örneğin kalay, kurşun vs. gibi) olduğu takdirde yumuşak malzeme, diğerinin üzerini kendi parçacıklarından oluşan ince bir tabakayla kaplar. Böylece kayma, iki yumuşak malzeme arasındaymış gibi gerçekleşir yani yumuşak malzeme yağlayıcı görevi yapar. Bu sonuçlar ışığında küçük bir sürtünme katsayısı elde etmek ve aşırı aşınmayı önlemek için malzemeler aynı veya birbiriyle kolay alaşım oluşturabilen cinsten olmamalıdır. Ayrıca malzemelerden birinin sert ve diğerinin de yumuşak olması istenir. 3.1.2. Sınır sürtünmesi Yüzeyler arasında herhangi bir yağlayıcı madde olmasına rağmen sıvı sürtünmesi oluşturulamadığı durumlarda sınır sürtünmesi hali ortaya çıkar. Pratikte çok rastlanan bu olayda sürtünme katsayısı genellikle 0,02-0,1 arasında değişir. Sınır sürtünmesinde yüzeyler arasında bulunan yağ, madensel tabakaya yapışarak bir adsorpsiyon tabakası oluşturur (Şekil 3.5). Yağın bu özelliğine yapışma kabiliyeti (oiliness) denilir. Oluşan bu tabaka, tabii tabaka gibi madensel yüzeylerin direk temasını önler. Tabii tabakadan en önemli farkı, yağ tabakasının kopma mukavemetinin çok daha fazla olmasıdır. Dolayısıyla bu durumda madensel temasta bulunan yüzeyler daha az olacağından sürtünme katsayısı düşer. Şekil 3.5 Sınır sürtünmesi 3.1.3. Sıvı Sürtünmesi Sıvı sürtünmesi, madeni yüzeylerin bir yağ tabakasıyla tamamen ayrılmış olduğu sürtünme halidir. Yağ tabakaları, madensel yüzeylere tam olarak yapışır. Dolayısıyla burada sürtünme, birbiri üzerinde kayan yağ tabakaları arasında oluşmaktadır (Şekil 3.6). 57 Şekil 3.6 Sıvı sürtünme Viskoz akışlarda meydana gelen kayma gerilmeleri Newton kanununa göre, şeklinde belirtilir. Burada η- yağın viskozitesi, du/dy ise y mesafesine göre hız değişimi (gradyanı) veya kayma oranıdır. Eğer akış bu formüle göre oluyorsa buna Newtonien akış, buna uygun değilse non-Newtonien veya Newtonien olmayan akışlar denilir. Sıvı sürtünmesinin oluşmasında rol oynayan esas etken, yağ tabakasında meydana gelen basınçtır. Basınç oluşumu Hidrodinamik ve Hidrostatik olmak üzere iki olaya bağlıdır. 3.1.3.1. Hidrodinamik Sıvı Sürtünmesi Yüzeylerin kinematik ve geometrik şartlarına bağlı olarak yağ takası kendi kendine bir basınç alanı oluşturur. Burada kinematik şart, yüzeylerin birbirlerine göre belirli bir izafi hıza sahip olması, geometrik şart ise, yağ tabakasının dönme yönünde daralmasıdır. Pratikte bu şartlar, eksenel yataklarda ve Şekil 3.7’de görüldüğü gibi birbirlerine göre eksantrik yerleştirilen silindirik yataklarda gerçekleştirilir. Şekil 3.7 Hidrodinamik sıvı sürtünmesi Hidrodinamik sıvı sürtünmesi kinematik ve geometrik şartlara bağlı olduğundan uygulama alanı sınırlıdır. Genellikle izafi hareketin sürekli olduğu ve yağ tabakasının hareket yönünde daraldığı sistemlerde kullanılır. Bir başka mahzuru ise hareketin başlangıcında ve 58 durma sırasında kuru ve sınır sürtünmesi halleri ve buna bağlı olarak aşınma meydana gelir. Dolayısıyla aşınma tam anlamıyla önlenemez. Hidrodinamik sıvı sürtünmesinde yağlayıcı olarak sıvı, gaz veya gres kullanılabilir. Kullanılan yağlayıcıya göre Hidrodinamik, Gazodinamik ve Reodinamik olarak isimlendirilir. 3.1.3.2. 3.2.3.2. Hidrostatik sıvı sürtünmesi Dış kuvvetin dengelenmesi ve yüzeylerin ayrılması için gerekli basınç, yüksek basınçlı bir pompa vasıtasıyla dışardan sağlanır ve Şekil 3.8‘deki gibi yağ, basınç ile yüzeyler arasına gönderilir. Bu nedenle yüzeylerin kinematik ve geometrik şartlarına bağlı olmaksızın sıvı sürtünmesi sağlanır. Dolayısıyla hareketin başlangıcında ve durma sırasında hatta sistem dururken de sıvı sürtünmesi sağlanmaktadır. Yani hidrostatik sıvı sürtünmesinde aşınma olmaz. Şekil 3.8 Hidrostatik sıvı sürtünmesi Bu üstünlüklerine rağmen hidrostatik sıvı sürtünmesinin mahzurları; tesisat (motor, pompa, süzgeç, dirençler v.s.) bakımından oldukça karmaşık ve pahalı bir sistemdir. Ayrıca herhangi bir arıza nedeniyle yataklara yağ gönderilememesi durumunda yüzeyler direk temasa geçeceği için şiddetli bozulmalar oluşur. Bunu önlemek için ekstra sistemler kurmak gerekir böylece maliyet daha da yükselir. Yağlayıcı maddenin sıvı, gaz ve gres olmasına göre, Hidrostatik, Gazostatik ve Reostatik sıvı sürtünmesi adını alır. 3.2. Aşınma Sürtünme halinde bulunan yüzeylerde malzemenin istenilmediği halde kopmasıdır. Bu durumda parçalar ilk şekillerini kaybeder ve parçalar arasındaki boşluk büyür. Bu da makinanın hassasiyetini azaltır ve gürültü ve titreşimler artar. Başlıca aşınma çeşitlerini; adezyon, abrazyon, yorulma aşınması (pitting) ve mekanik korozyon aşınması olmak üzere sınıflandırabiliriz. 3.2.1. Adezyon aşınması 59 Adezyon aşınması en yaygın aşınma çeşididir ve genel olarak aşınma kavramı, bu tip aşınma için kullanılmaktadır. Bu aşınma türü, kaynak bağı teorisiyle açıklanabilir. Kaynak bağı teorisinde bahsedildiği gibi gerek tabii tabakalar gerekse metalsel temas meydana gelen pürüzlülük noktalarında temas alanı çok küçük olduğundan çok büyük basınçlar oluşuyordu. Bu basınç nedeniyle önce tabii tabakalar parçalanır sonra da mikro kaynak noktaları kopar ve böylelikle malzeme kaybı meydana gelir (Şekl 3.9). Böylece adezyon aşınması oluşur. Şekil 3.9 Adezyon aşınmasının oluşması Adezyon aşınması yüzeylerde çiziklerle ve parlatılmış bir yüzey görüntüsüyle kendini gösterir. Böylece yüzeyden bir tabaka kalkmaktadır. Zamana bağlı oluşan bu aşınmanın yanında bir de yenme denilen ve aniden oluşan bir aşınmada yüzeyler arasında kuvvetli kaynak bağları oluşur, parçalar birbirilerine kilitlenir veya hareket gerçekleşirse yüzey tamamen bozulur. Şekil 3.10’da I ile gösterilen bölgede yani parçaların ilk çalışması sırasında şiddetli bir aşınma meydana gelir. Rodaj denilen bu safha parçaların birbirine alıştırıldığı safhadır. Bu safhada yüzeylerin pürüzlülükleri eşitlenir. Gelişen teknoloji ile birlikte bu rodaj süresi oldukça küçülmüştür. II. Bölgede ise uzun süreli aşınmanın gerçekleştiği çalışma sırasında oluşan aşınma söz konusudur. Zaman la aşınma artar ve III. Bölgede şiddetli aşınma meydana gelir. Bu aşamada parçaların kırılması veya makinanın kullanılmaz hale gelmesi beklenebilir. Bu yüzden ömür, ilk iki aşamaya göre belirlenir. Şekil 3.10 Adezyon aşınmasının zamanla gelişmesi Adezyon aşınması benzer veya kolay alaşım yapabilen arasında meydana gelir. Bu nedenle malzeme çiftini birisi sert (örneğin çelik) diğeri ise yumuşak (örneğin bronz) olarak 60 seçilmelidir. Bir başka önlem ise yağlamadır. Sınır sürtünmesi halinde dahi adezyon aşınması önemli ölçüde önlenmektedir. 3.2.2. Abrazyon Aşınması Abrazyon aşınmasında yüzeylerin bozulması, dışardan yüzeyler arasına giren toz, talaş veya yüzeylerde oksidasyon sonucu oluşan sert parçacıkların etkisiyle meydana gelir. Bu sert parçacıklar zımpara gibi yüzeyi kazıyarak malzeme kaybına neden olular. Abrazyon aşınmasında önemli olan yüzeylerin sertliğidir bu da ısıl işlem veya yüzeylerin kaplanması ile sağlanabilir. Abrazyon aşınmasını önlemek için yüzeyler sertleştirilmelidir. Ayrıca dışarıdan sert parçacıkların girmemesi için de iyi bir sızdırmazlık sağlanmalı ve sistem talaş ve diğer pisliklerden sık sık temizlenmelidir. 3.2.3. . Yağlayıcı Maddelerin Sınıflandırılması Yağlayıcı maddeleri fiziksel hallerine göre katı, sıvı, yarı katı ve gaz yağlayıcılar olarak sınıflandırabiliriz. 3.2.3.1. . Katı Yağlayıcı Maddeler Katı yağlayıcılar yalız başlarına veya sıvı yağların ya da greslerin içine katkı olarak kullanılabilirler. En çok ulanılan katı yağlayıcılar grafit ve molibden disülfittir. Katı yağlayıcılar, madensel yüzeylerin üzerinde kayma gerilmesi düşük ve kopma mukavemeti yüksek bir tabaka oluşturarak yağlama özelliği sağlarlar. Yağlayıcı olarak kullanılan grafit ve molibden disülfitin çok temiz olmaları gerekir aksi halde yüzeyleri şiddetli bir şekilde aşındırırlar. 3.2.3.2. Sıvı Yağlayıcı Maddeler (Yağlar) Sıvı yağlayıcıları; organik (hayvansal ve bitkisel), madensel (mineral) ve sentetik yağlar olmak üzere üç guruba ayırabiliriz. Organik (hayvansal ve bitkisel) yağlar; iyi yağlama özelliklerine sahiptirler fakat ömürleri kısadır. Ayrıca gıda maddesi olarak kullanıldıklarından fiyatları yüksektir. Madensel /mineral) yağlar; sürtünme yüzeylerinin arasına kolayca girip çıkabilirler, ısıyı dışarı taşıyabilirler, kolayca depo edilebilirler bu nedenlerle diğer yağlara göre çok daha sık kullanılmaktadırlar. Madensel yağlar petrolden damıtılarak elde edilirler. Petrolün esasına göre parafin esaslı madensel yağlar, naften esaslı madensel yağlar ve karışık esaslı madensel yağlar olarak kendi aralarında gruplanabilirler. Yağlara daha yüksek özellikler katmak için damıtmadan sonra rafine edilirler. Böylece daha yüksek yağlama özelliklerine sahip rafine yağlar elde edilir. Sentetik yağlar; genellikle kimyasal maddelerden imal edilen suni yağlardır. İmal 61 edildikleri maddeye göre isim alırlar. Örneğin; dibazik asit esteri, fosfat esteri, silikon, silikat esteri yağları gibi. 3.2.3.3. Yarı Katı Yağlayıcı Maddeler (Gresler) Gresler, içinde katılaştırıcı madde bulunan sıvı yağlardan oluşan yarı katı yağlayıcı maddelerdir. Katılaştırıcı madde olarak genellikle alüminyum, baryum, kalsiyum, lityum, sodyum gibi madensel sabunların yanında bentonit, mika veya organik esaslı sabun olmayan maddeler de kullanılabilir. Örneğin katılaştırıcı maddeye göre; alüminyum sabunu, kalsiyum sabunu, lityum sabunu gibi gresler vardır. Genellikle açıkta çalışan ve uzun yağlama süreleri olan düşük veya orta hızda ve yükteki sistemlerde kullanılır. 3.2.3.4. Gaz Yağlayıcı Maddeler Yüksek hız ve az yüklü sıvı sürtünmeli sistemlerde, gaz niteliği taşıyan yağlayıcı maddeler kullanılmaktadır. Gazların viskoziteleri düşük olduğundan sistemde oluşan sürtünme ve sıcaklık arştı düşük olur. Ancak yük taşıma kabiliyetleri azdır. Hava, hidrojen ve azot gaz yağlayıcılarının yanında son zamanlarda kükürt hekzafloridler, sıvı nitrojen, buhar ve organik buhar kullanılmaktadır. Böylece ultra santrifüjlerde, jiroskoplarda, elektrik motorlarında kullanılan bu yağlama usulü, gaz türbinlerinde, jet motorlarında, roketlerde, nükleer reaktörlerde de kullanılmaya başlanmıştır. 3.4.2. Sıvı yağların ve greslerin özellikleri Yağlayıcı maddelerin özelliklerini, yağlama kabiliyetine ve fiziksel özelliklerine göre sınıflandırabiliriz. Yağlama özelliğini tayin eden faktörler viskozite ve yapışma kabiliyetidir. Fiziksel özellikleri ise katılaşma noktası, özgül ısı, oksidasyon, alevlenme noktası, damlama noktasıdır. Yağ ve greslerin seçimi bu özelliklere göre yapılır. 3.2.3.5. Viskozite Genel olarak viskozite, herhangi bir akışkanın harekete karşı gösterdiği direnç ya da akma sırasında sıvı tabakalar arasında iç sürtünmeyi ifade eden bir özelliktir. Daha önce bahsettiğimiz gibi Newtonien ve Newtonien olmayan akışkanlar vardır. Newtonien olmayan akışkanlarda genellikle kayma oranı azdır. Gresler, non- Newtonien akışkanlardandır. Bu akışkanlar kayma gerilmeleri belirli bir τ0 değerini aşınca akmaya başlarlar. İki tip viskozite vardır; Dinamik ve Kinematik viskozite. Dinamik viskozite Newton kanununda η ile gösterdiğimiz viskozitedir. Pas (Pascalsaniye), Poise (P) veya bunun yüzde biri olan Centipoise (1cP = 0,01 P) ile ölçülür. 1 Pas = 1 Ns/m2 = 10 P = 103 cP = 145 μ reyn 62 şeklinde ifade edilebilir. Kinematik viskozite ise, şeklinde ifade edilir. Burada η; dinamik viskozite, ρ; yağın yoğunluğu, g; yerçekimi ivmesi ve γ; özgül ağırlıktır. Kinematik viskozite, Stokes (St) veya Centistokes (1cSt = 0,001 St) ileölçülür. 1 St = 1 cm2/s = 10-4 m2/s = (1/929) ft2/s şeklinde ifade edilir. Viskozite sıcaklığın ve az da olsa basıncın etkisiyle değişir. Genellikle sıvılarda viskozite sıcaklığın artmasıyla azalmaktadır. Gazlarda ise hafif bir yükselme göstermektedir. Burada önemli olan husus sıvı yağlarının viskozitelerinin 30˚ ile 70 C˚ arasında büyük bir değişim gösterdiğidir (Şekil 3.11). 3.2.3.6. Yapışma Kabiliyeti Yapışma kabiliyeti, yağların madensel yüzeylere temas etmeleri halinde ortaya çıkar. Yağ moleküllerinin, bu yüzeyler üzerinde düzgün bir şekilde yayılmaları ve yüzeylere yapışmaları madensel yüzey ve yağın karşılıklı etkilerine bağlı bir özelliktir. Bu özellik yağın ve madensel yüzeyin cinsine bağlıdır. Sınır sürtünmesinde önemli rol oynayan yapışma kabiliyeti esas itibariyle adsorpsiyon olayına bağlıdır. İyi bir adsorpsiyon tabakası oluşturmak için, yağı oluşturan moleküllerin üzüm zincirli yapılara ve polar gruplara sahip olması gereklidir. Bu moleküllerin aktif uçları (polar gruplar) madensel yüzeylere bağlanmakta ve bu yüzeylerin üzerinde dayanıklı adsorpsiyon tabakaları oluşturmaktadır. Bu tabakalar özellikle sınır sürtünmesinde yüzeylerin büyük ölçüde aşınmasını 63 ve yenme tehlikesini önler. Bu polar gruplara oleik, stearik asit gibi organik asitler sahiptirler. Madensel yağların içersine az miktarda (%1 gibi) bu organik asitlerden ilave edilerek yağların yapışma kabiliyeti iyileştirilebilir. Organik asitler, madensel yüzeylerle reaksiyona girerek madeni sabun oluşturduklarından yapışma kabiliyetleri iyidir. Kritik sıcaklık denilen bir sıcaklığın üstünde adsorpsiyon tabakası bozularak koruma özelliği ortadan kalkar. 64 4. YATAKLAR Yataklar iki eleman arasındaki bir veya bir veya birkaç yönde izafi harekete minimum sürtünme ile müsaade eden fakat kuvvet doğrultusundaki harekete engel olan elemanlardır. İzafi hareketin dönme olması halinde destekleyen elemana yatak, doğrusal olması halinde kızak denir. Genellikle milleri ve aksları destekleyen yataklar, kaymalı ve Rulmanlı olmak üzere iki gruba ayrılabilir. Kaymalı yataklarda yüzeyler arasında kayma hareketi (Şekil 4.1a) ve rulmanlarda ise yüzeyler arasında yuvarlanma hareketi vardır (Şekil 4.1b). Şekil 4.1 Kaymalı (a) ve yuvarlanmalı (b) yataklar. 4.1. Kaymalı Yataklar Yatak üzerinde kuvvetin doğrultusu yatağın (veya milin) eksenine dik veya eksen yönde olabilir. Sadece radyal yük taşıyan yatağa radyal (Şekil 4.2a), sadece eksenel yük taşıyana eksenel (Şekil 4.2b), hem radyal hem eksenel yük taşıyan yatağa radyal-eksenel (Şekil 4.2c) denir. Şekil 4.2 Radyal (a), eksenel (b) ve radyal-eksenel yataklar. Bir kaymalı yatak sistemi, dönen mil ve sabit yatak olmak üzere esas olarak iki parçadan meydana gelmektedir. Yatak milyu tamamen veya kısmen sarabilir. Yatak çapı D ve mil çapı da d olmak üzere radyal boşluk; c = D - d olur. Radyal boşluk ile mil yarıçapının 65 oranına ise izafi yatak boşluğu denir. Bir kaymalı yatak sisteminde mil merkezi ile yatak merkezi üst üste gelmez. Bu iki merkezin tek merkez haline gelmesi için yatak yükünün çok küçük ve mil hızının sonsuz olması gerekir. Bu pratikte mümkün değildir. Mil ile yatak merkezlerinden geçen doğruya hareket doğrusu denir. Bu doğru üzerindeki yağ filmi kalınlığı minimumdur ve h0 ile gösterilir (Şekil 4.3). Mil merkezi ( O1 ) ile yatak merkezi ( O ) arasındaki uzaklığa yatağın eksantrikliği ( e ) denir ve e = OO1 = c - h0’dır. Eksantrikliğin radyal boşluğa oranı ise eksantriklik oranı (𝜀 )olup Şekil 4.3 Mil yatak sisteminde radyal ve eksenel basınç dağılımı ƟPmax --- maksimum yatak basıncının açısal konumu Ɵpo yağ filminin sona erdiği noktanın açısal konumu β yük bölgesi başı ile sonu arsındaki açı 66 Bir mil yatak sisteminde milinin (muylu) saat yönünde döndüğü ve değişken kalınlığı h hızına sahiptir. Yüzeylerin eğriliği ihmal edilebilir kabulü kullanılarak xyz referans eksen takımı Şekil 4.4’teki gibi alınabilir. Şekil 4.4 Mil yatak sistemi ve bir yağ elemanının serbest cisim diyagramı Şekil 4.5 Hız gradyanı ile basınç arasındaki ilişki Şekil 4.5’te verilen yüzeylerin girişinde ve bu nedenle pozitiftir Yani x’in değeri azaldıkça film içinde meydana gelen p basıncı artmaktadır 67 Yüzeylerin orta bölgesinde olur. Bu ise p basıncının maksimum olması demektir. Yüzeylerin çıkışında olur. Bu ise x değeri azaldıkça film içinde meydana gelen p basıncının azalması demektir Şekil 4.6 Yağ tabakasında hız dağılımı 4.1.1. Minimum Yağ Film Kalınlığı (h0) Minimum yağ film kalınlığının kabul edilebilir en küçük değeri mil ile yatağın yüzeylerinin pürüzlülüğüne bağlıdır. Çünkü yatağın sıvı sürtünme şartlarında çalışabilmesi için yağ film kalınlığının yüzey pürüzleri toplamından büyük olması gerekir. Minimum yağ film kalınlığı değişik oranları için Sommerfeld sayısına bağlı olarak bulunabilir. Hidrodinamik yağlama şartlarında yatakta açığa çıkan ısı; yağlama yağı tarafından yatak dışına taşınamayacak derecede büyük olduğu zaman, soğutma amacıyla yatağa, basınç altında ilave yağ gönderilir. Yatağa daha fazla yağ gönderilerek soğutmanın sağlanmasında en yaygın olarak kullanılan metot; yatağın tam orta bölgesine açılan bir kanala yük bölgesinin karşısındaki bir delikten yağın gönderilmesi şeklindedir. Bu tür bir yatak ve bu yataktaki basınç dağılımı Şekil 4.7‘de gösterilmiştir Şekil 4.7 Yağ kanalının ortalama yatak basıncına etkisi 68 Şekil 4.8 Yağ basıncının lineer değiştiği durum Şekil 4.9 Yağ hızının parabolik değişimi Şekil 4.10 Radyal yatak ve h değeri Sınır ve hidrodinamik yağlama arasındaki fark Şekil 4.10’da verilen grafik yardımıyla izah edilebilir. Bu grafik yağlamanın kararlılığını belirtmesi ve hidrodinamik yağlama ile sınır veya ince film yağlamanın anlaşılmasını sağlaması bakımından çok önemlidir. Sıvı sürtünmesi şartlarında yani kayma yüzeyleri birbirinden tam olarak ayrılmış durumda çalışan yataklarda bile makine harekete geçerken veya durma sırasında mil ve yatak arasında metalik temas dolayısıyla kuru veya sınır sürtünme meydana gelmektedir. Kaymalı yataklarda önemli olan adezyon aşınması veya bunun şiddetli şekli olan yenme aşınmasıdır. Sürtünme ve aşınma bölümünde belirtildiği gibi bu tip aşınmayı önlemek için alınacak tedbirlerden biri temastaki malzemelerin farklı yapıda ve sertlikte olmasıdır. Bu yüzden yatak sisteminde mil çelikten ve yatak, yatak malzemesi denilen ve çelikten daha yumuşak olan malzemeden yapılır. 69 Yatak malzemelerinde istenilen özellikler: 1. İyi bir basma ve yorulma mukavemeti, 2. Aşınmaya ve korozyona dayanıklılık, 3. Gömme kabiliyeti yani yağda bulunan veya dışarıdan gelen sert parçaları, abrazyon aşınmasını önlemek için bünyesine gömebilme, 4. Küçük sürtünme katsayısı, 5. İyi bir yapışma kabiliyeti, 6. Düşük ısıl genleşme katsayısı, 7. Kolaylıkla işlenebilme, 8. Düşük maliyet 4.2. Yuvarlanmalı (Rulmanlı) Yataklar Kaymalı yataklardan farklı olarak Rulmanlı yataklarda, desteklenen ve destekleyen elemanlar arasında bir yuvarlanma hareketi mevcuttur. Bunu gerçekleştirmek için destekleyen ve desteklenen elemanlar arasına bilya veya makara şeklinde yuvarlanma elemanları ve kafesten oluşan bir sistem konulmaktadır (Şekil 4.3). Şekil 4.3 Rulmanlı yatak sistemi Rulmanlı yatakların avantajları: 1. Hareketin başlangıcında ve çalışma sırasında oluşan sürtünmeler arasında çok az bir fark vardır. 2. Sürtünme katsayısı düşük dolayısıyla enerji kaybı azdır. 3. Eksenel bakımdan az yer işgal ederler. 4. Yağlanması basit, yağ sarfiyatı az, bakım ve değiştirilmesi kolaydır. 5. Boyutlarının standart olup piyasada hazır bulunması. Dezavantajları ise, 1. Yüksek devirlerde çok gürültülü çalışması. 2. Ömürlerinin daha az olması ve devir sayısıyla ömrün azalması. 3. Radyal yönden daha büyük bir yer işgal etmesi. 4. Sönümleme kabiliyetinin az olması. 70 Şekil 4.4 Yuvarlanma elemanları 4.2.1. Radyal Rulmanlar Sabit bilyalı rulman, rulmanların kullanılabileceği bütün devir sayıları için uygun ve fiyatı diğer rulmanlara göre nispeten ucuz olduğundan en çok kullanılan rulman tipidir (Şekil 4.5a). Şekil 4.5 (a) Sabit bilyalı rulman; (b) Eğik bilyalı rulman; (c) Oynak bilyalı rulman. Eğik bilyalı rulmanlar α=40˚ lik bir imalat temas açısına sahiptirler (Şekil 4.5b). Bu nedenle eğik bilyalı rulmanlar radyal yükün yanı sıra oldukça yüksek bir eksenel yük taşıyabilirler. Oynak bilyalı rulmanlar, milin yatak yuvasına göre belirli bir eğim yapmasına izin verir (Şekil 4.5c). Böylece işleme ve montaj hatalarından dolayı milin eğilmesi sonucu yuvarlanma elemanının sıkışması önlenir. Silindirik makaralı rulmanlar nispeten büyük yükler az ve orta devir sayılarında kullanırlar (Şekil 4.6'a). Silindirik makaralı rulmanlar parçalara ayrılabildikleri için takma ve sökme işlemleri daha kolaydır. Konik makaralı rulmanlar, eğik bilyalı rulmanların karşıtıdır (Şekil 4.6b). Temas açısı daha büyük olduğu için, radyal kuvvete oranla daha büyük eksenel kuvvet taşıyabilirler. Yataklar parçalara ayrılabilir dolayısıyla dış ve iç bilezikler yerlerine ayrı ayrı takılabilir. Oynak makaralı rulmanlar, makara ile hareket yüzeyi arasındaki temas alanının özelliğinden dolayı büyük ve darbeli yükler için uygundur (Şekil 4.6c). Ayrıca eksen kaçıklıklarının dengelenmesi için elverişlidir. İğneli rulmanlar, radyal yönden sınırlı boyutlara sahip yerlerde kullanılır (Şekil 4.6d). 71 Şekil 4.6 (a) Silindirik; (b) Konik; (c) Oynak makaralı ve (d) İğneli rulmanlar. 4.2.2. Eksenel Rulmanlar Genellikle orta büyüklükteki eksenel kuvvetleri taşıyan sabit eksenel rulmanlar, radyal kuvvet taşımazlar (Şekil 4.7a). Çalışma sırasında merkezkaç kuvvetinin etkisindeki bilyaların yerinden çıkmaması için yatağa gelen eksenel kuvvet belirli bir değeri aşmamalıdır. Bu yüzden yüksek devirlerde elverişli değillerdir. Çift yönlü eksenel yataklar, her iki yönden gelen eksenel kuvvetleri taşıyabilirler (Şekil 4.7b). Şekil 4.7 (a) Tek; (b) Çift yönlü eksenel yataklar. 4.2.3. Malzeme Ve Sembolleştirme Tarzı Bileziklerin ve yuvarlanma elemanlarının imalatında malzeme olarak yüksek yüzey basınç mukavemetine sahip, yorulmaya, korozyona ve aşınmaya dayanıklı olan rulman çeliği kullanılır. Kafesler; hafif, aşınmaya dayanıklı ve yeteri kadar mukavemetli olan saç, bronz, alüminyum, pirinç, plastik gibi malzemelerden yapılmaktadır. Rulmanlar uluslararası kabul edilen standart boyutlarda imal edilirler. İmalatçı firmalar rulmanların boyutları ve yük taşıma kabiliyetleri hakkında bilgi veren kataloglar yayınlarlar. Bir anlaşma sağlamak için tüm rulman tipleri için uluslararası bir sembolleştirme tarzı vardır. Rulmanların sembolleştirilen standart boyutları; delik çapı d, dış çap D ve genişlik B dir. Genel olarak rulmanların sembolleştirilmesi sayılarla yapılır. Sayının birinci rakamı rulman tipini, ikincisi genişlik serisini, üçüncüsü dış çap serisini, son iki rakam ise delik çapını ifade eder. d = 20 ile 480 mm çaplar için sembol d/5 ile ifade edilir. Örneğin d = 80 mm çapın sembolü 80/5 = 72 16 olur. Rulman tipi: Sabit bilyalı 6; eğik bilyalı 7; silindirik makaralı N, konik makaralı 3; masuralı 2 ile simgelenmektedir. Örneğin 32216 rulmanında sırasıyla: 3 ile konik makaralı rulman olduğu, 2 ile genişlik serisi, 2 ile dış çap serisi ve 16 ile 16x5=80 mm mil çapı olduğu simgelenmiştir. 4.2.4. Rulmanlarda Yorulma Ve Plastik Şekil Değiştirme Yuvarlanma elemanları ile hareket yüzeyleri arasındaki temas alanları çok küçük olduğundan bu yüzeylerde Hertz tipi yüzey basınçları oluşur. Bu basınçların etkilerini, Rulmanlı yatakların sabit (n ≤1 dev/dak) ve döner (n >1 dev/dak) olmalarına göre iki gruba ayırabiliriz. Sabit Rulmanlı yatakların temas alanlarında bir plastik şekil değiştirme (ezilme) meydana gelir (Şekil 4.8a). Yükün durumuna göre bu plastik şekil değiştirme 0,0001.db (db: yuvarlanma elemanı çapı) değerini aşması neticesi yatağın normal çalışmaz hale gelir. Döner Rulmanlı yataklarda Şekil 4.8b’de görüldüğü gibi kuvvetin dağılımı altta maksimum ve yanlarda ise sıfırdır. Dönme hareketinden dolayı her bir eleman sıfırdan maksimum değere değişen bu zorlanma etkisinde kalmaktadır. Sonuç olarak temas yüzeylerine gelen yüklemeler değişken ve hareket yuvarlanma olduğundan yuvarlanma elemanlarının ve bileziklerin yüzeylerinde yorulma aşınması (pitting) meydana gelir. Şekil 4.8 (a) Sabit rulmanlarda plastik deformasyon; (b) Döner rulmanlarda yorulma olayı. 4.2.5. Rulman Seçimi Döner Rulmanlı yatakların seçimi nominal ömür (L), dinamik yük sayısı (C) ve eşdeğer yük (F) olmak üzere üç faktöre göre yapılır. Nominal Ömür: Döner rulmanların ömürleri gerçek ve nominal ömür olarak iki şekilde ifade edilir. Gerçek ömür; bir rulmanın yuvarlanma elemanlarında veya bileziklerinde ilk yorulma belirtileri oluşuncaya kadar gerçekleşen toplam devir sayısı veya çalışma saatidir. Yani gerçek ömür, tek bir rulman için geçerli olan bir ömürdür. Nominal ömür ise aynı rulman tipinden oluşan bir rulman grubuna aittir ve o gruptaki rulmanların 73 %90’ının eriştiği veya aştığı ömür olarak ifade edilir. Nominal ömür milyon devir cinsinden (L) veya çalışma saati (Lh) olarak ifade edilir. Bu iki kavram arasında; bağıntısı mevcuttur. Burada n; dev/dak olarak dönme hızıdır. Dinamik Yük Sayı (C): Rulmanlı yatağın bir milyon devirlik bir nominal ömre eriştiği yük olarak ifade edilir. Bu değer, rulman kataloglarında verilmektedir. Dinamik Eşdeğer Yük (F):Rulmanlı yataklar aynı anda hem radyal (Fr) hem de eksenel (Fa) kuvvetlere maruz kalabilirler. Dinamik eşdeğer yük (F), yorulma bakımından bileşke yük gibi tesir eden radyal (radyal yataklarda) veya eksenel (eksenel yataklarda) bir yüktür. Dinamik eşdeğer yük, F = X.Fr + Y.Fa Bağıntısı ile hesaplanır. Burada X-radyal faktör; Y-eksenel faktördür. X ve Y faktörleri, Fa/Fr oranına ve temas açıları küçük yataklarda Fa/C0 oranına bağlı olarak belirlenir. Burada C0; rulman kataloglarında verilen statik yük sayısıdır. Tablo 4.1’de sabit ve eğik bilyalı rulmanlara ait X ve Y faktörleri verilmiştir. Rulmanlı yataklarda nominal ömür, dinamik yük sayısı ve dinamik eşdeğer yük arasında, bağıntısı mevcuttur. Burada p, bilyalı yataklar için p=3 ve makaralı yataklar için p=10/3 değerini alan bir sayıdır. Tablo 4.1 X ve Y faktörlerinin değeri Döner Rulmanlı yatakların seçimi şu yönteme göre yapılır: 1. Yatağa gelen Fr ve Fa kuvvetleri bulunur ve bunlara göre dinamik eşdeğer yük F hesaplanır. 2. Makinanın özelliğine göre L veya Lh cinsinden yatağın ömrü tayin edilir. 3. Çalışma koşullarına göre yatağın tipi seçilir, F ve L veya Lh yardımıyla dinamik yük sayısı C hesaplanır. 4. Hesaplanan C ve mil çapı d’ye göre kataloglardan rulman seçilir. Seçilen rulmanın katalogdaki dinamik yük sayısının, hesaplanan değere eşit veya büyük olması gerekir. 74 5. KAYNAKLAR 1. İnteraktif ders anlatımları 2. https://www.studocu.com/row/document/gebze-yuksek-teknoloji-enstitusu/control- systems-theory/makine-elemanlari-1-ders-notlari-vahdet-ucar/35597051 3. http://www.kocaelimakine.com/wp-content/uploads/2018/12/makine-elemanlari-1-ders- notlari-vahdet-ucar.pdf 4. Mustafa Akkurt, Makina Elemanları Cilt: I - II. Birsen Yayınevi, İstanbul, 2000. 5. Atilla Bozacı, Makina Elemanlarının Tasarımı 1. İTÜ Ders Kitapları, Sayı:74. 1989. 6. Mustafa Gediktaş, Bağlama Elemanları. Çağlayan Kitapevi, 1995. 7. İsmail Cürgül, Makina Elemanları ve Çözümlü Problemleri, 2. Cilt, Birsen Yayınevi, 2005 8. Joseph E. Shigley, Charles R. Mischke. Mechanical Engineering Design, Fifth Edition. McGraw-Hill İnternational Editions. 1989. 75