SOSYAL PSøKOLOJø

advertisement
T.C.
ANKARA ÜNøVERSøTESø
SOSYAL BøLøMLER ENSTøTÜSÜ
PSøKOLOJø (SOSYAL PSøKOLOJø) ANABøLøM DALI
EVLø BøREYLERøN EVLøLøK UYUMLARI, ALDATMA EöøLøMLERø
VE ÇATIùMA EöøLøMLERø ARASINDAKø øLøùKøLERøN BAZI
DEöøùKENLER AÇISINDAN øNCELENMESø
Yüksek Lisans Tezi
Demet POLAT
Ankara-2006
1
T.C.
ANKARA ÜNøVERSøTESø
SOSYAL BøLøMLER ENSTøTÜSÜ
PSøKOLOJø (SOSYAL PSøKOLOJø) ANABøLøM DALI
EVLø BøREYLERøN EVLøLøK UYUMLARI, ALDATMA EöøLøMLERø
VE ÇATIùMA EöøLøMLERø ARASINDAKø øLøùKøLERøN BAZI
DEöøùKENLER AÇISINDAN øNCELENMESø
Yüksek Lisans Tezi
Demet POLAT
Tez Danıúmanı
Doç. Dr. Zehra Yaúın Dökmen
Ankara-2006
2
T.C.
ANKARA ÜNøVERSøTESø
SOSYAL BøLøMLER ENSTøTÜSÜ
PSøKOLOJø (SOSYAL PSøKOLOJø) ANABøLøM DALI
EVLø BøREYLERøN EVLøLøK UYUMLARI, ALDATMA EöøLøMLERø
VE ÇATIùMA EöøLøMLERø ARASINDAKø øLøùKøLERøN BAZI
DEöøùKENLER AÇISINDAN øNCELENMESø
Yüksek Lisans Tezi
Tez Danıúmanı : Doç. Dr. Zehra Yaúın Dökmen
Tez Jürisi Üyeleri
ømzası
Adı ve Soyadı
Prof. Dr. Ali Dönmez
....................................
Doç. Dr. Zehra Dökmen
....................................
Doç. Dr. Nilay Çabukkaya
....................................
Tez Sınav Tarihi:12.07.2006
3
øÇøNDEKøLER
ÇøZELGELER LøSTESø
i
TEùEKKÜR
ii
BÖLÜM 1
GøRøù
1. 1. EVLøLøK UYUMU
2
1. 1. 1. Evlilik Uyumu ile Bazı De÷iúkenler Arasındaki øliúkiler
6
1. 1. 2. Evlilik Uyumu ve øliúkiye Yönelik Algılar
8
1. 1. 3. Evlilik Uyumu ve Cinsel Doyum
1. 2. ALDATMA
10
10
1. 2. 1. Aldatmanın Nedenleri
12
1. 2. 2. Duygusal ve Cinsel Aldatma
19
1. 2. 3. Aldatmanın Sonuçları Eú ve øliúkiye Etkileri
24
1. 3. øLETøùøM ÇATIùMALARI
28
1. 3. 1. øletiúim
28
1. 3. 2. øletiúim Çatıúmaları
29
1. 3. 3. øletiúim Çatıúmaları, Cinsiyet, Evlilik Uyumu ve Aldatma
35
1.4. ARAùTIRMANIN AMACI
41
BÖLÜM 2
YÖNTEM
2. 1.Katılımcılar
43
2. 2. Veri Toplama Araçları
45
2. 2. 1. Kiúisel Bilgi Formu
45
2. 2. 2. Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i (AEÖ)
45
2. 2. 3. Evlilik Uyum Ölçe÷i (EUÖ)
52
2. 2. 4. Çatıúma E÷ilimi Ölçe÷i (ÇEÖ)
54
2. 3. øúlem
56
4
BÖLÜM 3
BULGULAR
3. 1. Cinsiyet ve Evlenme Biçiminin Aldatma E÷ilimi, Evlilik Uyumu ve Çatıúma E÷ilimi
Üzerindeki Etkileri
57
3. 2. Cinsiyet, Evlilik Uyumu Düzeyi ve Çatıúma E÷ilimi Düzeyinin Aldatma E÷ilimi
Üzerindeki Etkisi
63
3. 3. Evlilik Uyumu, Aldatma E÷ilimi ve Çatıúma E÷ilimi Puanlarının Birbirleriyle ve Bazı
De÷iúkenlerle øliúkileri
66
3. 4. Aldatma E÷iliminin Yordanması
69
BÖLÜM 4
TARTIùMA
4. 1. Cinsiyet ve Evlenme Biçiminin Aldatma E÷ilimi, Evlilik Uyumu ve Çatıúma E÷ilimi
Üzerindeki Etkileri
71
4. 2. Cinsiyet, Evlilik Uyumu Düzeyi ve Çatıúma E÷ilimi Düzeyinin Aldatma E÷ilimi
Üzerindeki Etkisi
75
4. 3. Evlilik Uyumu, Aldatma E÷ilimi ve Çatıúma E÷ilimi Puanlarının Birbirleriyle ve Bazı
De÷iúkenlerle øliúkileri
77
4. 4. Aldatma E÷iliminin Yordanması
81
4. 5. Sonuç ve Öneriler
82
Özet
84
Summary
86
Kaynakça
88
Ekler
104
5
ÇøZELGELER LøSTESø
Çizelge 3. 1. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Aldatma E÷ilimi Puanlarının Ortalamaları,
Standart Sapmaları
Çizelge 3. 2. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Aldatma E÷ilimi Puanlarına Uygulanan
Varyans Analizi Sonuçları
Çizelge 3. 3. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Evlilik Uyumu Ortalamaları, Standart
Sapmaları
Çizelge 3. 4. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Evlilik Uyumu Puanlarına Uygulanan
Varyans Analizi Sonuçları
Çizelge 3. 5. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Çatıúma E÷ilimi Ortalamaları, Standart
Sapmaları
Çizelge 3. 6. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Çatıúma E÷ilimi Puanlarına Uygulanan
Varyans Analizi Sonuçları
Çizelge 3. 7. Cinsiyet, Evlilik Uyumu Düzeyi ve Çatıúma E÷ilimi Düzeyine Göre Aldatma
E÷ilimi Ortalamaları, Standart Sapmaları
Çizelge 3. 8. Cinsiyet, Evlilik Uyumu Düzeyi ve Çatıúma E÷ilimi Düzeyine Göre Aldatma
E÷ilimi Puanlarına uygulanan Varyans Analizi Sonuçları
Çizelge 3. 9. Evlilik Uyumu, Aldatma E÷ilimi ve Çatıúma E÷ilimi Düzeylerinin Birbirleriyle
ve Bazı De÷iúkenlerle Korelasyonları (N=204)
Çizelge 3. 10. Aldatma E÷ilimi Düzeyi Puanlarına Uygulanan Hiyerarúik Regresyon Analizi
Sonuçları
6
TEùEKKÜR
Tez danıúmanlı÷ımı yürüten sevgili hocam Doç. Dr. Zehra Yaúın Dökmen’e yüksek
lisans tezini hazırlamaya baúladı÷ım günden bu yana bana olan inancı, güdülemesi ve
ö÷rettikleri için; her zaman hissettirdi÷i sevgisi ve sonsuz anlayıúı için teúekkür borçluyum.
Bu çalıúmamı yürütürken bana olan deste÷i ve inancı için, verileri girerken gösterdi÷i
sabır ve hafta sonları kütüphanelerde geçirdi÷imiz keyifli saatler için sevgili arkadaúım ølke
Ever’e sonsuz teúekkür ederim.
Tezin özellikle son dönemlerinde bana vermiú oldu÷u akademik deste÷i ve dostlu÷u
için Müjde Koca’ya çok teúekkür ederim.
Her zaman oldu÷u gibi bu çalıúmam devam ederken de, öncelikle gösterdikleri sabır
için, hissettirdikleri sevgi ve güven için annem, babam ve kardeúlerime bütün yüre÷imle
teúekkür ederim.
7
BÖLÜM 1
GøRøù
Evlilik, karúılıklı bir dayanıúma, toplumsal onaylamayla gerçekleúmiú bir sözleúme ve
tüm toplumsal yasaklamaların kırılarak cinsel gereksinmelerin karúılıklı olarak doyuma
ulaútırılmasına izin verilen bir kaynaútırmadır (Özu÷urlu, 1985). øki insan birbirini sevdi÷inde
evliliklerinde problemler olaca÷ı gerçe÷ini bilmek ya da kabul etmek isterler mi? Genellikle
hayır. Bu aúktan gözlerinin kör olması kavramını açıklamaktadır (O’ Leary ve Smith, 1991).
Aúk ve tutku hikayeleri yıllar boyunca sanat ve edebiyatın ana temasını oluútursa da, son iki
yüz yılı aúkın bir süredir Batı kültüründe evlilik iliúkilerinin do÷asının de÷iúerek, daha çok
karúılıklı doyumun önem kazandı÷ı görülmektedir. Bununla birlikte evlilikte istikrarın
sa÷lanması için aúk önemli bir rol oynamaya da devam edecektir (Beach ve Tesser, 1988).
Mutlu ve doyumlu iliúkilerin kayna÷ının ise evlilik uyumu oldu÷u tahmin edilebilir.
Evlilikteki istikrar ve doyum üzerinde etkileri kaçınılmaz olan evlilik dıúı iliúkiler
sosyal psikologlar tarafından son yıllarda araútırılmaya baúlanmıútır. Evlilik dıúı iliúkiler çok
yaygın olmasına ra÷men, sosyal psikolojik araútırmalara ve kuramlara yeterince konu
olmamıútır.
øletiúim sorunları son yıllarda sosyal bilimciler, e÷itimciler ve psikologları sosyal
becerilerin önemi üzerinde durmaya yöneltmiútir (Tegin, 1990). Tüm evli çiftler evlilikleri
boyunca kendilerini bazı çatıúmaların içinde bulmaktadırlar (Veroff, Young ve Coon, 1997).
8
Kadınların ve erkeklerin farklı iletiúim kültürlerine sahip oldu÷u (MacGeorge, Graves, Feng
ve Gillihan, 2004) düúünüldü÷ünde bu çatıúmalar kaçınılmaz gibidir.
Bu konularla ilgili sosyal psikolojik çalıúmalar olsa da, evlilik uyumu, aldatma ve
iletiúim becerileri konularını aynı araútırmada ele alınan çalıúmalara rastlanmamaktadır. Bu üç
de÷iúkenin birbirini etkileyip etkilemedi÷i, hangi durumlarda hangi de÷iúkenin önem
kazandı÷ı gibi birçok soru yanıt beklemektedir.
Bu çalıúmada da genel olarak, evlilik uyumu, aldatma ve çatıúma e÷ilimi üzerine
açıklamalara ve araútırmalara yer verilecek, ayrıca bazı de÷iúkenlerle aralarındaki iliúkiler
üzerinde durulacaktır.
1. 1. EVLøLøK UYUMU
Fıúılo÷lu’na (1992) göre aile sorunlarına neden olan faktörlerin araútırılmasında,
üzerinde en çok durulan de÷iúkenlerden birisi hem aile içi hem de aile dıúı iliúkilerin
belirleyicisi olan evlilik uyumudur.
Karúılıklı etkileúen, evlilik ve aileyi ilgilendiren konularda fikir birli÷i yapabilen ve
sorunlarını olumlu bir úekilde çözebilen çiftlerin evlili÷i uyumlu bir evlilik olarak tanımlanır.
Dolayısıyla; mutluluk, doyum ve beklentilerin gerçekleúmesi, evlilikte karúılıklı uyum ile
mümkündür. Bu nedenle klinisyenler kadar araútırmacılar da evlilik kalitesi ve evlilik
uyumunun araútırılmasına giderek artan bir ilgi duymaya baúlamıúlardır (Erbek, Beútepe,
Akar, Eradamlar ve Alpkan, 2005).
9
Mutlu ve doyumlu evliliklerde önemli role sahip olan evlilik uyumu, bireysel,
durumsal ve iliúkisel birçok faktörden etkilenmektedir. Bunlara örnek olarak; iliúkiye yönelik
algılar, iletiúim úekilleri, sorun çözme becerileri, ba÷lılık, cinsellik, heyecan arama ve sosyal
anksiyete seviyesi, dindarlık ve e÷itim düzeyi verilebilir.
Evlili÷in temeline baktı÷ımızda, çiftleri bir arada tutan faktörlerin evlilik uyumunu da
sa÷layan faktörler oldu÷unu görebiliriz.
Uzun süre evlilik sürdüren çiftler arasında yapılan bir araútırmada Robinson ve
Blanton (1993), evliliklerin beú temel taúı oldu÷unu göstermiúlerdir. Bunlar mahremiyet,
ba÷lılık, uygunluk, iletiúim ve dini yönelimdir.
Mahremiyet eúlerin duygusal, fiziksel ve ruhsal olarak birbirlerine yakınlıkları olarak
tanımlanabilir. Bu yakınlık ilgileri, aktiviteleri, düúünceleri, duyguları, acıları ve sevinçleri
paylaúmak olarak nitelendirilebilir (Robinson ve Blanton, 1993). Bu paylaúım alanlarındaki
eúitsizlik durumu söz konusu oldu÷unda evliliklerde sorunlar ortaya çıkabilir. Larson ve
Harper (1998) kadınların mahremiyet ile ilgili düúüncelerinin algılanan eúitsizlik düúüncesi
ile yakından ilgili oldu÷unu bulmuútur. Eúitsiz iliúkilerdeki kadınların eúit iliúkideki kadınlara
oranla kimlik algılarının daha düúük oldu÷u sonucuna varılmıútır. Bu kadınlar sosyal
ortamlarda daha güvensiz hissetmekte, pek çok konuda yetersizlik duymada ve kiúiliklerinin
pek çok yönünde rahatsızlık duymaktadırlar. Aynı zamanda bu kadınların kendilerine
güvenleri de daha azdır. Buna karúın eúit bir evlilik, kadınlara kendilerine güven
aúılamaktadır. Kadınlar bir evlilikte daha az güçlü olduklarını hissettiklerinden eúitlik ve
adalet konularında erkeklere oranla daha hassastırlar. Kadınların daha fazla úey
10
kaybedeceklerini düúündüklerinden iliúkilerini daha sıkı takip altına aldıkları da görülmüútür.
Eúitsizlik ve kırgınlık (örn. kızgınlık, suçluluk, depresif duygular) duyguları kadınların
kocalarının duygu, düúünce ve tutumları ile ilgilenmelerini zorlaútırmaktadır. øliúkilerine çok
de÷er veren kadınların aldıklarından fazlasını verdikleri de görülmüútür. Eúitsizlik halinde,
çiftin ailelerinden ve çocuklarından ba÷ımsız olma durumu da yara almaktadır. Erkeklerin
mahremiyet duygularının ise evlilikteki eúitlik durumundan etkilenmedi÷i görülmüútür. Bir
baúka araútırmada (Faulkner, Davey ve Davey, 2005) da geleneksel cinsiyet rollerine sahip
erkeklerin eúleriyle iliúkideki adalet ve karar verme konularında daha fazla sorun yaúadıkları
belirtilmiútir. øliúkide eúitsizlik duyguları hisseden kadınlar, zamanla eúlerinin daha fazla
evliliklerinde çatıúma hissetmesine neden olabilmektedirler. Evlilik iliúkisinin adaletsiz
oldu÷unu düúünen kadınlar, iliúkide daha fazla sorun yaratabilmektedirler. Bu araútırma
sonuçlarından anlaúılaca÷ı üzere, mahremiyet evliliklerinin temelini oluúturmakta ve
mahremiyette algılanan eúitsizlik, kadınların kendilerine güvenlerine zarar vermekte ve
eúleriyle ilgilenme düzeylerini azaltmaktadır. Bu durumun evlilikte yaúanacak problemlere
yol açaca÷ı ve evlilik uyumunu azaltaca÷ı düúünülebilir.
Robinson ve Blanton’a (1993) göre ba÷lılık, uzun süreli evliliklerin vazgeçilmez
koúuludur. Bu evliliklerde çiftler, boúanmanın bir seçenek olmadı÷ı görüúündedirler. Benzer
olarak, Hovardao÷lu (1996) evli deneklerin, bekar deneklere oranla, doyum, istikrar, ba÷lılık
ve mutluluk ortalamalarının daha yüksek oldu÷unu bulmuútur.
Uygunluk ise, tüm çiftlerde ve çeúitli alanlarda görülen ortak özelliklerin bir di÷eridir
(Robinson ve Blanton, 1993).
11
øletiúim iyi evlilikler için bir belirleyicidir (Kocadere, 1995). Robinson ve Blanton
(1993) da iletiúimin
güçlü evliliklerin önemli bir koúulu oldu÷unu belirterek, eúleriyle
konuúmanın ve etkili bir iletiúimin öneminin uzun süreli evlilikler yaúayan bireyler tarafından
sıklıkla dile getirildi÷ini söylemektedirler.
Dini duygular da evliliklerinin yürümesinde önemli bir etkendir (Robinson ve
Blanton, 1993). Wilson ve Filsinger (1986) dindarlık ile evlilik uyumu arasındaki iliúkiyi
inceledikleri araútırmalarında, genel olarak dindar kiúilerin evlilik uyumlarının daha yüksek
oldu÷unu bulmuúlardır. Fakat protestanlarla yapılan bu araútırmanın sonuçlarından yola
çıkarak, di÷er tüm dinlere ya da inançlara sahip kiúilerin de evlilik uyumlarının yüksek
olaca÷ı yargısına varmak mümkün de÷ildir.
Ayrıca bu araútırmada evlenme biçiminin evlilik iliúkilerinde belirleyici rolü
olabilece÷i düúünülmektedir. Türkiye’de kültürel de÷iúmelerin daha etkin görüldü÷ü büyük
kentlerde
do÷rudan
tanıúıp
anlaúarak
evlenmeler
giderek
yaygınlı÷ını
artırırken,
gelenekselli÷in a÷ır bastı÷ı yerlerde görülen evlenme biçimlerinin baúında hala “görücülük”
gelmektedir. Görücülü÷ün aslını, evlenecek erke÷in aile üyeleriyle, akraba ve komúularından
seçilen birkaç kadının daha önceden üzerinde durulan ya da tanıdıklarca önerilen kızın evini
ziyarete gidip, hem kızı yakından incelemeleri, hem de niyetlerini belli etmeleri
oluúturmaktadır (Santur, 2005).
12
1. 1. 1. Evlilik Uyumu ile Bazı De÷iúkenler Arasındaki øliúkiler
Hamamcı (2005) yaú, cinsiyet, çocuk sayısı gibi etmenlerle birlikte e÷itim seviyesinin
de evlilik uyumu ve doyumunu etkilemedi÷ini bulmuútur. Evli, niúanlı ya da uzun süreli iliúki
yaúayan çiftler arasında yapılan bir araútırma da iliúki doyumunun yaúla ya da cinsiyetle
iliúkili olmadı÷ını göstermiútir (Bonds-Raacke, Bearden, Carriere, Anderson ve Nicks, 2001).
Farklı bir sonuç olarak Gökmen (2001) erkeklerin kadınlara oranla evliliklerinden daha fazla
doyum aldıklarını belirtmiútir. Fıúılo÷lu (1992) da eúlerin e÷itim düzeylerindeki yakınlı÷ın
evlilik uyumunu olumlu yönde etkiledi÷ini belirtmiútir.
Bonds-Raacke ve di÷er. (2001) evli, niúanlı ya da uzun süreli iliúki yaúayan çiftler
arasında, niúanlı çiftlerin evlilere oranla doyum düzeylerinin daha yüksek oldu÷unu belirtseler
de, bu iki grup arasında anlamlı bir fark bulmamıúlardır. Bu çalıúmaya göre iliúkinin uzunlu÷u
doyumu etkileyen faktörlerden biri de÷ildir. øliúki uzunlu÷u ve anlaúma düzeyinin iliúki
doyumu üzerindeki etkisini araútıran Cramer (2001), katılımcıların ço÷unun iliúkilerindeki
anlaúma düzeyini, iliúkilerinin ilk baúladı÷ı zamana oranla daha yüksek olarak
nitelendirdiklerini saptamıútır. Anlaúma düzeyinin, iliúki doyumu ve negatif çatıúmalar ile
iliúkili oldu÷u bulunmuútur.
Çiftlerin kiúilik özellikleri de evlilik uyumunu etkilemektedir. Cole, Cole ve Dean
(1980) evlilik uyumunu etkileyen faktörlerden biri olarak, kadının ve erke÷in duygusal
olgunluk seviyesini göstermiúlerdir. Kadının duygusal olgunluk seviyesinin kocanın evlilik
doyumunu, erke÷in duygusal olgunluk seviyesinin de kadının evlilik doyumunu olumlu yönde
etkiledi÷ini saptamıúlardır. Oysa ki, çiftlerden biri rutin, aynı ve sıradan olaylara toleranslı
13
iken, di÷er kiúi heyecanlı bir hayat istiyorsa çiftlerin evlilik uyumunun yüksek olaca÷ından
úüphe duyulabilir (Ficher, Zuckerman ve Steinberg, 1988).
Giriúkenli÷in evlilik doyumu üzerine etkisini araútıran bir çalıúma, bu kiúilik
özelli÷inin yalnızca erkeklerde evlilik doyumunu artırdı÷ını belirtmiútir (Reath, Piercy,
Hovestadt ve Oliver, 1980). Evlilik uyumu ile evlilik süresi arasındaki iliúkiyi inceleyen bir
araútırmada (Hafner ve Spence, 1988) ise uzun süre evli olan ve evlilik doyumlarının yüksek
oldu÷unu belirten erkeklerin kendilerini giriúken olarak tanımlamadıkları bulunmuútur. Kısa
süredir evli olan ve evlilik doyumlarını yüksek olarak belirten erkekler ise kendilerini giriúken
olarak tanımlama e÷ilimindedir. Ancak sosyal anksiyete seviyeleri yüksek olan bireylerin
evlilik doyumları düúüktür. Kiúinin sosyal anksiyete seviyesi partnerin de÷il de, sadece
kendisinin evlilik doyumunu etkileyen bir faktördür (Filsinger ve Wilson, 1983). Evlilik
uyumunu etkileyen bir baúka faktör de kiúilerin kendilerini dıúa vurma seviyeleridir.
Kendilerini dıúa vurma seviyeleri eúit olan çiftlerin evlilik doyumları yüksektir (Davidson,
Balswick ve Halverson, 1983). Ayrıca geleneksel cinsiyet rollerini kabul eden erkeklerin
zaman içinde evlilik doyumları düúmektedir. Geleneksel cinsiyet rolleri erkeklerin
duygularını ifade edememeleriyle alakalı olup, depresyona neden olabilmektedir ve sonuç
olarak evlilik doyumunu düúürebilmektedir (Faulkner, Davey ve Davey, 2005). Bununla
paralel bir sonuca, Mcgovern ve Meyers (2002) modern çiftlerin geleneksel çiftlere oranla
evlilik uyumlarının daha yüksek oldu÷unu saptayarak, ulaúmıúlardır.
14
1. 1. 2. Evlilik Uyumu ve øliúkiye Yönelik Algılar
Evli çiftler zannedildi÷i kadar tutum benzerli÷ine sahip de÷ildir (Buunk ve Bosman,
1985). Eúlerin de÷er sistemlerinin benzerli÷i ise evlili÷in ilerleyen yıllarında uyumu etkileyen
bir faktördür (Medling ve Mccarrey, 1981). Evlili÷in ilk yıllarında uyumlu olan çiftlerin bu
durumu ise, bireyleúme
süreçlerini ne derece tamamladıkları ile ilgilidir (Haws ve
Mallinckrodt, 1998).
øyi veya kötü gidiúe göre insanlar iliúkilerini farklı boyutlarda algılamaktadırlar
(Hortaçsu, 1997). Kocadere (1995) kötü evlilikleri olan deneklerin her alanda iyi evliliklere
göre daha fazla sorunla karúılaútıklarını ve kötü evliliklerde, evlili÷in her yönüyle olumsuz
olarak algılanıp de÷erlendirildi÷ini belirtmektedir. Bu durumu da kiúide eúi ve evlili÷i
hakkında muhtemelen bir birikim sonucunda geliúmiú olan, genel bir tutum ile
açıklamaktadır. Evlilik süreçlerini uyumsuz olarak tanımlayan eúlerin uyumlu çiftlerden daha
düúük fikir birli÷i, duygu ifadesi ve evlilik doyum düzeyine sahip oldu÷unu Günay (2000) da
dikkate alınmalıdır. Görüldü÷ü gibi, iliúkiye yönelik algılar, hem evlilik uyumundan
etkilenmekte hem de evlilik uyumunu etkilemektedir.
Kıúlak (1995) eúleriyle uyumsuz olanların uyumlulara, depresiflerin de depresif
olmayanlara göre olumsuz eú davranıúlarına karúı, daha fazla yükleme yaptıklarını ortaya
koymuútur. Eúleriyle uyumsuz veya depresif kiúiler, sorumluluk yüklemelerini nedensel
yüklemelerden daha fazla kullanmaktadır. Uyum arttıkça ve depresyon düútükçe, eú olumsuz
davransa bile, buna olumlu tepki verildi÷i ve gerilimin sürdürülmedi÷i görülmüútür. Depresif
deneklerin, olumsuz eú davranıúlarına karúı olumlu tepki vermelerinin nedeni olarak,
15
depresiflerin eúlerinin olumsuz davranıúlarından kendilerini sorumlu tuttukları ve suçluluk
yaúadıkları söylenmiútir. Benzer olarak, Akfırat’ın (1995) yaptı÷ı çalıúmada da kadının evlilik
doyumunun nedensel ve sorumluluk yüklemelerini etkiledi÷i bulunmuútur. Kadının doyumsuz
oldu÷u çiftler, olumsuz eú davranıúının nedenini eúe yüklemekte ve nedeni istikrarlı ve genel
olarak algılamaktadır. Bu denekler, aynı zamanda davranıúı kasıtlı, bencilce ve suçlanmaya
de÷er olarak algılamaktadırlar. Ayrıca, kadınlar eúlerine göre olumsuz eú davranıúını daha çok
suçlanmaya de÷er olarak algılamaktadırlar. Çalıúan doyumsuz kadınlar ve çalıúmayan
doyumsuz
kadınların
kocaları
olumsuz
eú
davranıúını
daha
çok
kasıtlı
olarak
algılamaktadırlar. Bu araútırmalarda görüldü÷ü gibi, evlilik uyumunun düzeyi, iliúkiye
yönelik algıları de÷iútirmektedir. Bu sonuç, evlilik uyumu ile iúlevsel olmayan iliúki
düúüncelerinin aralarındaki negatif iliúki Hamamcı (2005) ile açıklanabilir. Düúük doyuma
sahip olanların mantıksal olmayan iliúki düúünceleri daha fazladır. Böylelikle, iliúki ile ilgili
iúlevsel olmayan düúünceler arttıkça evliliklerde daha fazla sorunla karúılaúılmaktadır.
øliúkiye yönelik algılardan birisi de kontrolcülük ve ba÷ımlılık algısıdır. Gökmen
(2001) kadınların eúlerine iliúkin kontrolcülük ve ba÷ımlılık algılarının doyumlarını
etkilemedi÷ini, erkeklerin kontrolcü algıladıkları kadınlarla olan evliliklerinin daha doyumlu,
ba÷ımlı algıladıkları kadınlarla olan evliliklerinin ise daha doyumsuz oldu÷unu görmüútür.
Erkeklerde evlilik doyumunun, eúlerini düúük kontrolcü ve düúük ba÷ımlı algıladıklarında da,
yüksek ba÷ımlı ve yüksek kontrolcü algıladıklarında da en fazla oldu÷unu, buna karúın en az
evlilik doyumunun eúe iliúkin kontrolcülük algısının düúük, ba÷ımlılık algısının yüksek
oldu÷u durumda ortaya çıktı÷ını gözlemiútir. Özellikle kontrolcülük algısı erkeklerde evlilik
iliúkilerinde olumsuz algılanmamakta, hatta evlilik doyumunu arttırmaktadır. Bu araútırmada
da, ters olarak, iliúkiye yönelik algıların doyum üzerinde etkilerini görmekteyiz.
16
Ba÷lanma stillerinin de evlilik doyumu üzerinde etkisi araútırılmıútır. Ertan (2002)
kadınların güvenli ba÷lanmasının karúılıklı doyumu olumlu olarak etkiledi÷ini belirtmiútir ve
en yüksek evlilik uyumu puanlarını, çiftlerin güvenli olarak ba÷landı÷ı eúlerden edinmiútir.
1. 1. 3. Evlilik Uyumu ve Cinsel Doyum
Çok az araútırma cinsel doyum ve evlilik doyumu arasındaki iliúkiyi incelemiútir
(Sprecher, 1998). Arslan (1996) evli kadın ve erkeklerin cinsel doyum düzeyleri farklı
bireysel niteliklere, aileye yönelik niteliklere ve cinsel yaúamla ilgili tutum ve de÷erlere göre
de÷iúiklikler göstermiútir. “Cinsel iliúkiden sonra kendisini gergin hisseden erkeklerle”,
“cinsel iliúkide orgazma ulaúmanın erkekler için daha önemli oldu÷unu belirten” ve “kendi
cinsiyetinden hoúnut olmayan erkekler” hariç, genelde evli erkeklerin evlilikte kadınlara
oranla daha fazla cinsel doyum sa÷ladıkları gözlenmiútir. Kudiaki (2002) cinsel doyumu
yüksek grubun evlilik uyumunun, cinsel doyumu düúük gruptan anlamlı düzeyde yüksek
oldu÷unu saptamıútır. Cinsel doyumun yordanmasında evlilik süresi ve e÷itim de÷iúkenlerinin
rolü oldu÷u da görülmüútür. Cinsel doyuma katkısı olan alt boyutların ise mutluluk ve
kararlılık oldu÷unu saptamıútır.
1. 2. ALDATMA
Evlilik dıúı iliúkilerin uzun geçmiúine ve yaygınlı÷ına karúın, sosyal bilimciler bu
olguyu son 25 yıldır çalıúmaktadırlar. Bu araútırmalar farklı bakıú açılarına sahip, farklı
disiplinler tarafından yapılmıútır. Dolayısıyla çok eúlilik çalıúmaları yeterince sistematik
de÷ildir ve kuramsal bir anlayıúla uyuúmamaktadır (Atkins, Dimidjian ve Jacobson, 2001).
17
Araútırmacılara göre, evlilik dıúı iliúkilere dikkat çekilmesinin en önemli nedenlerinden biri,
bu tür iliúkilerin evlilik birli÷ine çok fazla zarar vermesidir. Klinik literatüründeki
araútırmaların temelinde görgül veriler yerine, klinik deneyimler yer almaktadır (Olson,
Russell, Higgins-Kessler ve Miller, 2002).
Tek eúlilik- çok eúlilik boyutundan farklı olarak, Hovardao÷lu (1996) iliúkinin
süreklili÷i ile sadakatin ço÷u kez aynı anlamda kullanıldı÷ını ve iliúki süresinin, genel olarak,
sadakat derecesi olarak kabul edildi÷ini göstermektedir.
Evlilik dıúı seks ya da ikili iliúki dıúında yaúanan seks yaygın olarak onaylanmamasına
ra÷men, herkes tek eúli iliúkiler içinde de÷ildir. Bazı insanların sürdürmeye çalıútıkları
öncelikli iliúkilerinin dıúında yaúadıkları cinsel iliúkileri de vardır (Sprecher, 1998). Fakat
aldatmayı sadece cinsel iliúki düzeyine indirgemek ve tanımlamak yanlıútır (Blow ve Hartnett,
2005b).
Aldatma evliliklerde oldukça sık rastlanan bir problemdir. Popüler basında ve
medyada oldukça sık iúlenen bir konu olmasına ra÷men aldatma ile ilgili araútırmalar zor ve
zahmetlidir. Aldatmanın karmaúık do÷ası düúünüldü÷ünde bu beklenilebilir bir durumdur
(Atkins, Baucom ve Jacobson, 2001). Aldatmayı inceleyen araútırmalarla ilgili yaygın kanı,
bu konuda pek çok cevaplanmamıú soru oldu÷udur (Blow ve Hartnett, 2005b).
Wiederman (1997) aldatma konusunda yapılan çalıúmaların ortak özelli÷i olarak,
erkeklerin kadınlara oranla evlilik dıúı iliúki yaúama yüzdelerinin çok daha fazla olmasını
göstermektedir. Egan ve Angus (2004) erkeklerin kadınlara göre daha fazla evlilik dıúı iliúki
18
yaúadıklarını saptamıúlardır. Wiederman (1997) da yaptı÷ı çalıúmada evli Amerikalıların %
15-25’inin, bu evli katılımcılardan erkeklerin %22.7’sinin, kadınların ise %11.6’sının evlilik
dıúı iliúki yaúadı÷ını belirtmiútir. Fakat evlilik dıúı iliúkilerin bir yıl içinde sıklıkla
yaúanmadı÷ı, evli erkeklerin % 4.1’inin, evli kadınların ise % 1.7’sinin geçmiú yıl içinde
evlilik dıúı iliúki yaúadı÷ı sonucuna ulaúmıútır.
Evli erkeklerin %50’den fazlasının, evli kadınların ise %50’ye yakınının evliliklerinin
herhangi bir döneminde evlilik dıúı iliúki yaúadıkları söylenmektedir (Atwood ve Seifer,
1997). Lawson ve Samson (1988) yaptıkları çalıúmada en az 10 yıl evli kalan bireylerin
evlilikleri boyunca ortalama bir kez veya daha fazla sayıda aldatma ya da aldatılma olayı
yaúadıklarını belirtmiúlerdir.
Aldatmanın toplum tarafından onaylanmayan bir durum oldu÷u da göz önünde
tutularak, Blow ve Hartnett (2005a) aldatma konusunun mümkün oldu÷unca katılımcıların
kimliklerinin
sorulmadan
yapılması
gerekti÷ini
belirtmiúlerdir.
Kiúinin
kimli÷inin
araútırmacıya açık oldu÷u nitel çalıúmalarda, araútırmacılar katılımcılar ile ekstra çaba ve
zaman harcamalıdırlar. Unutulmamalıdır ki, bu kiúiler kimliklerinin ortaya çıkmasından
korkabilirler. Bu amaçla görüúmeler katılımcıların evlerinden ya da iú yerlerinden uzak bir
yerde yapılabilir. Böylece katılımcıların daha do÷ru ve dürüst cevap vermesi sa÷lanabilir.
1. 2. 1. Aldatmanın Nedenleri
Aldatma konusundaki birçok araútırma, aldatmanın yordanması ve aldatmayla
özdeúleúen risk faktörleri üzerine odaklanmaktadır (Olson ve di÷er., 2002). Thompson (1982)
19
aldatma durumunu pek çok faktöre ba÷lamıútır. Bunlar, evlilik dıúı iliúkilerin duygusal-cinsel
do÷ası; gizli ya da görüú birli÷i içinde yaúanılan evlilik dıúı iliúkiler; evlilik dıúı iliúkilerin
nedenleri, sonuçları ve detayları; evlilik dıúı iliúkilerde kiúisel sorumluluk ve bu tür iliúkilerin
aldatılan tarafa etkileri olarak özetlenebilir.
Cinsiyet evlilik dıúı iliúkilerin araútırılmasında önemli bir de÷iúkendir (Sprecher,
Regan ve McKinney, 1998). Genel olarak erkekler kadınlara oranla daha fazla evlilik dıúı
iliúki yaúamaktadır (Atkins, Baucom ve Jacobson, 2001).
Evlilik dıúı iliúkilerin nedenlerine bakıldı÷ında cinsiyet farkı dikkat çekmektedir.
Aldatmanın erkeklerde ve kadınlarda ortaya çıkıú nedenlerinin farklı oldu÷u görülmektedir.
Peki erkekler niye aldatır? øliúkilerinin hayal ettikleri gibi gitmemesi, yenilik arama, egolarını
tatmin etme, çevrelerinde ciddi bir iliúki istemeyen kadınların varlı÷ı, hissedecekleri anlık
tatmin duygusuna yenilme, intikam duygusu ile aldatabildi÷i görülmüútür (Norment, 1998a).
Kadınların aldatması da sanılanın aksine yeni bir olgu de÷ildir; fakat daha az konuúulan bir
durum oldu÷u açıktır. Peki kadınlar niye aldatır? Kendine güvenlerini arttırma iste÷i,
duygusal olarak ihmal edildiklerini düúünme, heyecan arayıúı, romantizm ihtiyaçlarını
karúılama iste÷i, eúlerinden ya da partnerlerinden daha zengin ve statü sahibi biriyle beraber
olmak arzusu, cinsel tatminsizlik ve hiç bitmeyen ev iúlerinin ve sorumlulukların yükünden
kurtulma iste÷i ile kadınlar aldatabilir (Norment, 1998b). Kadınların aldatma motivasyonu
yakınlık ihtiyacından kaynaklanırken, erkeklerin aldatma davranıúlarının rastlantısal oldu÷u
(Allen ve Baucom, 2004) cinsiyete göre aldatmanın nedenlerinin genel bir açıklamasıdır.
20
Evlilik dıúı iliúki ile ilgili en yaygın kabul gören yüklemelerden biri evliliklerdeki
mutsuzluk ve çatıúmalardır. Çok eúlilik literatüründe doyum ve evlilik dıúı iliúki arasındaki
ba÷lantı sıkça çalıúılmıú bir konu olmasına karúın, yapılan çalıúmalar evlilikteki
doyumsuzlu÷un iliúkiler üzerindeki etkisini ne tam olarak desteklemekte ne de reddetmektedir
(Atkins, Dimidjian ve Jacobson, 2001). Evlendikten birkaç sene sonra ayrılmayı ya da
boúanmayı düúünen bireylerin bu düúünceleri, olasılıkla dıúarıdan gelen etkiler veya dıú
kaynakların oluúması ya da iliúkideki doyum duygusunun azalması sonucunda ortaya
çıkmıútır (Beach ve Tesser, 1988). Bireyler mutlu, doyumlu ve eúit iliúkide olsalar da, çekici
alternatiflerle karúılaúabilirler (Sprecher, 1998). Doyumsuzluk düzeyi arttıkça iliúkide
beklentiler, seçenekler (alternatifler) ve sınırlılıklar önemli bir rol oynamaya baúlamaktadır
(Hazan ve Shaver, 1994). Doyum ve seçenekler arasındaki iliúki bir iliúkinin devam edip
etmemesi konusunda önemli bir role sahiptir. Bir bireyin halen yaúadı÷ı iliúkiden elde etti÷i
sonuçları de÷erlendirebilmesi için karúılaútırma düzeyi ve seçenekler için karúılaútırma düzeyi
olmak üzere iki standardı bulunmaktadır (Thibaut ve Kelley, 1959; Akt.: Azizo÷lu-Binici ve
Hovardao÷lu, 1996). Karúılaútırma düzeyi, bireysel yaúantılar ve gözlemlere ba÷lı olarak, bir
iliúki türü için doyum-doyumsuzluk boyutundaki nötr noktadır. Seçenekler için karúılaútırma
düzeyi ise bireyin mevcut iliúkilerini, olası baúka bireylerle yaúaması durumunda elde edece÷i
doyuma iliúkin tahminlerinin orta noktasıdır (Thibaut ve Kelley, 1959; Akt.: Hovardao÷lu,
1996). Bu nedenle, iliúkiden elde edilen sonuç bu iki standardın üstündeyse doyumlu ve
istikrarlı; her iki standardın altında ise doyumsuz ve istikrarsız olarak de÷erlendirilecektir.
Sonuç, karúılaútırma düzeyinin üstünde ama seçenekler için karúılaútırma düzeyinin altında ise
evlilik doyumlu ancak istikrarsız; sonuç karúılaútırma düzeyinin altında ama seçenekler için
karúılaútırma düzeyinin üstünde ise evlilik istikrarlı ama doyumsuz olarak algılanmaktadır
(Hovardao÷lu, 1996). Özetle, Thibaut ve Kelley’ e (1959; Akt.:Azizo÷lu-Binici ve
21
Hovardao÷lu, 1996) göre kiúilerarası iliúkiler, ödül-bedel mübadelesine dayanır ve insanlar,
ödülü (haz ve doyum) yüksek, bedeli (bireyin performansını ketlemeye yönelik faktörler)
düúük iliúkileri tercih ederler. Ödül ve bedel arasındaki fark, pozitif oldu÷unda birey iliúkiyi
sürdürme, negatif oldu÷unda iliúkiyi de÷iútirme veya sonlandırma e÷ilimi gösterecektir.
øliúkide algılanan eúitlik de, kiúilerin evlilik dıúı iliúkiler yaúamasında açıklayıcıdır.
Adams’a (1965; Akt.: Hortaçsu, 1998) göre hakkaniyet, herhangi bir iliúkide, bir kiúinin girdi
çıktı oranlarının eúit olma durumudur. Herhangi bir durumun hakkaniyete uymaması rahatsız
edicidir ve kiúiler bu rahatsız edici durumdan davranıúlarını ya da girdi ve çıktılarla ilgili
de÷erlendirmelerini de÷iútirerek kurtulmayı düúünürler. Hakkaniyet (eúitlik) kuramı
çerçevesinde yapılan araútırmalar, eúlerin evlilikteki sorumluluk ve ödüllerin haklı veya eúit
biçimde paylaúıldı÷ını düúündükleri durumlarda, evlilikte uyum ve mutluluk düzeyinin aksi
durumlara kıyasla daha yüksek oldu÷unu göstermiútir (Hortaçsu, 1997). Hasta (1996),
hakkaniyet algılayan kadınların evlilik doyumlarının, algılamayan kadınlarınkinden daha
yüksek oldu÷u sonucuna ulaúmıútır. Ev iúi paylaúımı ve evlilik doyumu arasındaki iliúkiler
incelendi÷inde de evlilik doyumunun ev iúi paylaúımı ile olmasa bile, ev iúi paylaúımına
iliúkin olarak algılanan hakkaniyet ile iliúkili oldu÷u bulgusunu da elde etmiútir. Ço÷u kadın
iliúkilerinde ev iúlerinin eúitsiz da÷ıldı÷ını düúünmektedir. Fakat bu kadınlar bunun sosyal bir
gerçeklik oldu÷unu kabul etme e÷iliminde olduklarından evliliklerinin gidiúatını etkilemesine
izin vermemektedirler (Burley, 1995). Sears ve Galambos (1992) çalıúan ve iú stresi yaúayan
kadınların genel stres seviyelerinin de yükseldi÷ini ve evlilik uyumlarının düútü÷ünü
belirtmiúlerdir. Aynı zamanda iúlerini herhangi bir úekilde kaybeden kadınların evlilik
doyumlarının arttı÷ı ve zamanla evlilikte yaúanan çatıúmaların azaldı÷ı görülmüútür.
(Faulkner, Davey ve Davey, 2005).
22
Bir iliúkideki eúitsizlik, iliúki doyumsuzlu÷unun artmasına neden olabilir. Bu nedenle
baúka bir iliúki yaúanmasına katkı sa÷lar. Baúka bir iliúki yaúamak, eúitsiz giden bir iliúkide bu
durumu hisseden partnerin eúitli÷i sa÷lama çabasıdır. Kadın ya da erkek iliúkide eúitli÷i
yakalamak için pek çok baúarısız teúebbüsten sonra ortamı terk etme ya da iliúkiyi bitirme
aúamasında olabilir. Bu nedenle kaybedece÷i çok az úey vardır ve önündeki seçenekleri
araútırarak yeni kazanımlar elde edebilir. øliúkide eúitsizlik strese neden olur, bu eúitsizli÷i
gidermenin bir yolu gerçek de÷iúiklikler yapmaktır. Örne÷in; kendi davranıúlarını de÷iútirmek
ya da partnerini davranıúlarını de÷iútirmesi konusunda ikna etmek gibi. Yakın bir iliúkide
de÷iúiklik yapılabilecek pek çok alan vardır. Fiziksel görünüm, aúkın ve sevginin ifade ediliú
tarzı, paranın kazanılıúı ve harcanıúı, ev iúleri ve cinsellik de÷iúiklik yapılabilecek alanlar
arasında sayılabilir (Sprecher, 1998).
øliúkiye yapılan yatırımların da (iliúkinin süresi, çocuk sayısı, iliúkiden kopmak için
harcanacak zaman ve üzüntü vb.) evlilik dıúı iliúki yaúama üzerinde etkilerinden söz edilebilir.
Flörtün ya da cinsel partnerin yatırım statüsünün, bireyin baúka biriyle romantik ya da cinsel
iliúkiye girmesinde gerçek bir engel oldu÷u bulunmuútur (Seal, Agostinelli ve Hannett, 1994).
Bu araútırma sonucundan farklı olarak, Sprecher, Regan ve McKinney (1998) üniversite
ö÷rencileriyle yaptıkları bir araútırmada katılımcıların, yatırımın evlilik dıúı iliúkilerin
yaúanmasını etkileyen bir de÷iúken oldu÷una inanmadıklarını gözlemiúlerdir. Bu çalıúmaya
göre uzun zamandır evli ve/veya çocuk sahibi bir kiúi ile kısa zamandır evli ve/veya çocu÷u
olmayan bir kiúinin evlilik dıúı iliúki yaúama olasılı÷ı aynıdır.
Ba÷lılık da evlilik dıúı iliúkiye yapılacak yatırımda etkilidir. Ba÷lılık kısa dönemli bir
kiúinin di÷er bir kiúiyi sevdi÷i ve ona aúık oldu÷u kararı, uzun dönemli ise aúkı sürdürme
23
kararlı÷ıdır (Sternberg, 1988). Flörtte ve cinsel iliúkide aldatmayı inceleyen Seal, Agostinelli
ve Hannett (1994),
partnerine daha az ba÷lı olan eúlerin aldatmaya daha büyük istek
duydu÷unu rapor etmiútir. Solomon, Knobloch ve Fitzpatrick (2004) üç çeúit evlilik úeması
oldu÷undan bahsederek aldatmanın bu úemalarla iliúkisini kurmuúlardır. Evlilik úemaları
geleneksel, ayrık ve ba÷ımsız olarak ayrılmıútır. Geleneksel úemaya sahip olan bireyler
evliliklerinde en fazla ba÷lılık hissedenlerdir. Bu kiúiler ayrık úemaya sahip olanlara oranla
partnerlerinin de kendilerine daha ba÷lı oldu÷unu söylerler. Ba÷ımsız ve ayrık úemaya sahip
olan bireyler, geleneksellere oranla partnerlerinin daha fazla iliúki alternatifi oldu÷unu
düúünürler.
Aldatmada etkili olan bir baúka faktör de cinsellik deneyimi ve aldatmaya yönelik
tutumlarla ilgilidir. Cinsellikle daha fazla ilgilenen kiúilerin partnerlerini daha çok aldattı÷ı
saptanmıútır. Daha az izin verici de÷erlere sahip kiúilerin ise, aldatma davranıúını daha az
gösterdikleri bulunmuútur. Daha önceki cinsel deneyimlerin fazlalı÷ı aldatma ile pozitif iliúki
içerisindedir. Birlikte yaúayan çiftlerin evlilere oranla daha fazla aldatma davranıúı içine
girdikleri görülmüútür (Treas ve Giesen, 2000). Hollandalılar arasında on beú yıl arayla
yaptıkları iki çalıúmada Buunk ve Bakker (1995) tutumların, normların ve geçmiú
davranıúların kiúilerin evlilik dıúı cinsel iliúkiye girme isteklerini arttırdı÷ını bulmuútur.
Çevrelerinde evlilik dıúı iliúki yaúamalarını destekleyen arkadaúları ve tanıdıkları olan
kiúilerin bu tür davranıúları daha çok gösterdikleri saptanmıútır. Aynı zamanda geçmiúte bu
tür davranıúlarda bulunanlar aynı davranıúı tekrarlama e÷ilimindedir ve genel olarak erkekler
kadınlara oranla daha fazla evlilik dıúı cinsel iliúki yaúamaktadırlar. Yine, Hollandalı erkekler
arasında yaptıkları bir araútırmada Solstad ve Mucic (1999), evlilik dıúı iliúki yaúayanların ve
yaúamayanların evlilik dıúı iliúkiye izin verici bir tutum içinde olduklarını, fakat bu tür iliúki
24
yaúayanların daha yüksek derecede onay verdiklerini saptamıúlardır. Yine de her iki grup da,
bu durumu evlilikte mutlulu÷u tehdit eden faktörlerden biri olarak gördüklerini
belirtmiúlerdir.
Aldatma üzerine yapılan çalıúmalar incelendi÷inde, kiúilerin gelir durumunun ve
çalıúıp çalıúmamasının önemli iki faktör oldu÷u belirtilmiútir. 30000 dolardan fazla yıllık
geliri olanın aldatma e÷ilimlerinin daha fazla oldu÷u görülmüútür. Kiúinin eúinin çalıúıp
çalıúmaması da aldatmayı etkileyen faktörlerden biri olabilir. Eúlerden birinin çalıúıp di÷erinin
çalıúmaması iliúkideki dengeleri bozaca÷ından çiftleri aldatmaya iten faktörlerden biridir
(Atkins, Baucom ve Jacobson, 2001).
Kiúilik özellikleri ile aldatma arasındaki iliúkiler de incelenmiútir. “Beú Büyük” Kiúilik
Özelli÷i ile aldatmaya neden olabilecek davranıúların iliúkisini inceleyen kültürler arası bir
çalıúmada Schmitt (2004), uzlaúılabilirli÷in ve özdisiplinin aldatma ile iliúkili oldu÷unu
bulmuútur. Bu kiúilik özelliklerinin düúük olması aldatma davranıúını arttırır. Bu kiúilik
özellikleri ile cinsel davranıúlar arasındaki iliúkinin batı kültürlerinde daha güçlü oldu÷u
saptanırken, Afrika ve Asya ülkelerinde daha düúük oldu÷u bulunmuútur. øyimser, daha az
incinen ve daha az stresli kiúilerin hedefe yönelik davranıúlarının daha fazla oldu÷u
belirtilmiútir. Bu kiúiler iliúkilerinde daha yüksek seviyede doyum hissetmektedirler.
Yardımsever ve empatik davranıúları olan kiúiler de eúleriyle paylaúım seviyelerinin yüksek
oldu÷unu ve onlarla pozitif etkileúimleri oldu÷unu belirtmektedirler (Cook, Casillas, Robbins
ve Dougherty, 2005).
25
Aldatmada farklı bir boyut da alkol ve madde kullanımıdır. Aldatan erkeklerin
problemli düzeylerde alkol ve uyuúturucu kullandı÷ı saplanmıútır. Bu durum, onları
aldatmaya iten nedenlerden biri olarak da düúünülebilir. Kadınlarda ise madde kullanımı
aldatmayı etkileyen faktörlerden biri de÷ildir (Atkins, Yi, Baucom ve Christensen, 2005).
1. 2. 2. Duygusal ve Cinsel Aldatma
Araútırmalar göstermiútir ki, aldatmaların 2/3’ü hem duygusal hem de cinsel bileúen
içermektedir (Thoburn ve Whitman, 2004).
Çoklu çalıúmalar, toplumsal cinsiyetin bireylerin evlilik dıúı iliúkiler için yaptıkları
nedensel yüklemelerdeki etkisini incelemiútir. Bu sonuçlara göre, erkekler iliúkilerini daha
çok cinsel, kadınlar ise duygusal olarak betimlemiúlerdir. Ayrıca, cinsel birlikteli÷in erkekler
arasında daha fazla oldu÷u bulunmuútur ve daha fazla erkek evlilik dıúı cinsel birliktelik
yaúadı÷ını belirtmiútir. Duygusal ba÷lanmanın oluúmasında cinsiyet farklılı÷ı bulunmazken,
duygusal birliktelik kadınlarda daha yüksek bulunmuútur. Evlilik dıúı iliúki yaúamıú
katılımcılar arasında erkekler kadınlara göre daha hafif ba÷lanma yaúadıklarını ya da hiç
duygusal ba÷lanma yaúamadıklarını belirtmiúlerdir (Atkins, Dimidjian ve Jacobson, 2001).
Kadınlar evlilik dıúı iliúkilere sunulabilecek gerekçelerin seksle de÷il de, aúkla ilgili
olmasını daha kabul edilebilir görmektedirler. Erkeklerin aúkı ve seksi birbirinden ayırdı÷ı,
fakat kadınların aúkın ve seksin birlikte gitti÷ine inandıkları gözlenmiútir. Kocasının cinsel bir
iliúki içinde oldu÷unu fark eden bir kadın, otomatik olarak kocaların artık kendilerine de÷il de
baúka birine aúık oldu÷u yargısına kapılırlar. Çünkü aúk, evlilik dıúı bir iliúki yaúamak için
26
kendilerinin kullanaca÷ı bir gerekçedir. Di÷er yandan eúinin baúka biriyle duygusal yakınlık
içinde oldu÷unu fark eden koca, bu iliúkinin cinsel bir yanı olmadı÷ına inanmakta güçlük
çeker. Kadınlardaki aúk atıfı gibi, erkeklerdeki cinsellik atıfı da kendi e÷ilimlerinden
kaynaklanmaktadır (Glass ve Wright, 1992). Boekhout, Hendrick ve Hendrick (2003) de
kadınların iliúkilere daha az cinsel atıf yaptıklarını belirtmiúlerdir. Sprecher, Regan ve
McKinney (1998) de üniversite ö÷rencilerinin evlilik dıúı iliúki yaúayan kadının eski iliúkisini
bitirme ve yeni bir iliúkiye baúlama evresinde olarak nitelendirdiklerini belirtmiúlerdir. Aynı
zamanda aldatan kadın aldatan erke÷e nazaran yeni iliúkisine daha ba÷lı olarak nitelendirilir.
Bu durum sosyal ve evrimsel úemalara da uygunluk gösterir. Evli bir adamın bekar bir
kadınla
birlikte
olması,
evli
bir
kadının
bekar
bir
adamla
birlikte
olmasıyla
karúılaútırıldı÷ında, evli adamın iliúkisi daha az aúk ve ba÷lılık içermektedir. Ayrıca evli
adamın evli kadına göre, evlilik dıúı iliúki yaúadı÷ı kiúiyle evlenme olasılı÷ı daha az, evlilik
dıúı iliúki yaúama olasılı÷ı ise daha fazla olarak algılanmaktadır.
Yakın iliúkilerde kıskançlık konusunda yapılan bir araútırmada (Demirtaú, 2004) ise
kadınların duygusal, erkeklerin ise cinsel aldatılma karúısında daha çok kıskançlık duyacakları
sonucuna ulaúılmıútır. Erkekler kadınların cinselli÷e úefkat ve duygusal yakınlık
yüklediklerinin farkında olduklarından cinsel aldatılma durumunda daha çok kıskançlık
duyabilmekte, kadınlar da erkeklerin cinselli÷i ço÷unlukla heyecan ve fiziksel rahatlamayla
iliúkilendirdiklerini düúündükleri için cinsel aldatılmadan çok duygusal aldatılma durumunda
kıskançlık duyabilmektedir. Cann ve Baucom (2004) da romantik iliúkilerde kadınların
ba÷lılık
iúaretlerine,
erkeklerin
partnerlerinin
baúkalarına
yaklaúmamasına daha önem verdiklerini belirtmiúlerdir.
27
cinsel
olarak
yaklaúıp
Kadınlar romantik iliúkilerinde daha çok duygusal sadakatsizlikle ilgili kuúkular
yaúarken, erkekler cinsel sadakatsizlikle ilgili kuúkular yaúar. Bu durum, kıskançlı÷ı evrimsel
olarak açıklayan görüúlerle paralellik gösterir (Schützwohl, 2006). Do÷urganlık kadına özgü
oldu÷undan, erkekler, kadınların karúılaúmadı÷ı bir sorunla karúı karúıya kalmakta,
çocuklarının gerçek babası olup olmadıkları yönünde bir kuúkuya düúmektedirler. Babalıkla
ilgili bu belirsizlik ve kuúku durumu insanlık tarihi boyunca süregelmiú bir gerçektir
(Pietrzak, Laird, Stevens ve Thompson, 2002; Akt.: Demirtaú, 2004). Erkeklerin cinsel
aldatmaya, kadınların ise duygusal aldatmaya daha sert tepki verecekleri
hipotezi
heteroseksüel üniversite ö÷rencileri arasında yapılan çeúitli çalıúmalarla da kanıtlanmıútır.
Örn.; Buunk ve Dıjkstra (2004); Ward ve Voracek (2004);
Buss, Larzen, Westen ve
Semmelroth (1992) yaptıkları çalıúmada kadınların duygusal aldatmaya, erkeklerin ise cinsel
aldatmaya daha çok tepki verdiklerini bulmuúlardır. Bir hatırlatma testinin sonucunda
Schützwohl ve Koch (2004) tarafından kadınların ve erkeklerin aldatma ile ilgili farklı
davranıúlar gösterdikleri saptanmıútır. Erkekler cinsel aldatma ile ilgili iúaretleri daha tehlikeli
bulup, daha çok hatırlarken; kadınlar duygusal aldatma ile ilgili iúaretleri daha çok
hatırlamaktadırlar. Erkeklerin kurgusal bir cinsel aldatmaya daha fazla fizyolojik tepki
verdikleri de bulunmuútur (Harris, 2000). Bunlar evrimsel psikoloji görüúünü destekler
niteliktedir.
Cinsel ve duygusal aldatmanın birbirinden farklı iki durum oldukları ve farklı duygu
durumlarına sebebiyet verdikleri görülmüútür. Duygusal aldatma koruyucu kıskançlık
duygusunu uyandırırken, cinsel aldatma öfke uyandırabilir. Kadınlarda kıskançlı÷ın baúlıca
sebebi, karúı tarafın fiziksel çekicili÷i iken erkekler karúı tarafın sosyal baskınlı÷ını daha
önemli bir kıskançlık sebebi saymaktadırlar (Buunk ve Dıjkstra, 2004). Duygusal aldatmanın
28
kadınlarda ve erkeklerde cinsel aldatmaya göre daha fazla incinmeye sebep oldu÷u
görülmüútür. Cinsel aldatma ise her iki cinste de öfke ve i÷renmeye yol açar. Aldatılma
sonucunda yaúanılabilecek en yaygın duygudurumu ise kıskançlıktır (Becker, Sagarin,
Guadagno, Millevoi ve Nicastle, 2004). Nannini ve Meyers (2000), kadınların aldatmanın
bütün boyutlarında –cinsel, duygusal, cinsel ve duygusal- erkeklerden daha fazla stres
yaúadıkları ve partnerlerinin aldatmalarında daha az sorumluluk hissettikleri sonucuna
ulaúmıútır. Bu araútırmasında cinsel aldatmayı duygusal aldatmaya göre bireylerin kontrolü
dıúında geliúen bir olay olarak tanımlamaktadır. Aynı araútırmada kiúilerin duygusal içerikli
aldatma sonucunda daha fazla sorumluluk duydukları yargısına varılmıútır. Cinsel aldatma
fiziksel çekicili÷e ba÷lanırken, hem cinsel hem duygusal aldatmanın sadece fiziksel
çekicilikle açıklanamayaca÷ı belirtilmiútir.
Üniversite ö÷rencileri arasında yaptıkları bir araútırmada Cann ve Baucom (2004),
eski sevgilinin bir iliúkide tehlike oldu÷unu belirtmiúlerdir. Kadınlar sevgililerinin eski
iliúkilerine dönmeleri durumunda daha fazla stres yaúamaktadır. Erkekler sevgililerinin eski
partnerleriyle cinsel bir iliúki yaúamasını yeni bir partnerle yaúanan iliúkiye oranla daha az
tehdit edici bulmaktadır. Kadınlar partnerlerinin eski sevgilileri ile bir iliúki yaúamasından
sonra, kendi iliúkilerinde uzun süreli ba÷lılı÷ın olmadı÷ı çıkarsamasını yaparlar. Yeni bir kiúi
ile yaúanan aldatma ise ba÷lılı÷ın olmadı÷ı sonucunu do÷ursa bile, eski sevgili ile yaúanan
iliúki ba÷lılı÷ın hiç bir zaman olmadı÷ı sonucunu do÷urdu÷u için daha yıkıcıdır. Kadınlar için
cinsel aldatma, bir iliúkide çok büyük bir problem olarak görülmemektedir. Erkekler için ise
cinsel aldatma çok önemli ve temel bir problemdir.
29
Genç ve yaúlı çiftlerin aldatmaya yönelik tepkilerde benzer özellikler gösterdi÷i
bulunmuútur. Yine erkekler cinsel aldatmaya, kadınlar duygusal aldatmaya daha fazla tepki
vermiúlerdir. Ayrıca yaúlı kadınların gençlere oranla duygusal aldatmaya daha az tepki
verdikleri görülmüútür. Bu durum yaúlı kadınların genellikle bakmakla yükümlü oldukları
çocuklarının olmamasından kaynaklanabilir (Shackelford ve di÷er., 2004).
Aldatmaya karúı tepkiler incelendi÷inde anne babaların çocuklarının aldatılmasına
yönelik tutumları da araútırılmıútır. Ebeveynlerin kızlarının duygusal olarak aldatılmasına,
o÷ullarının ise cinsel olarak aldatılmasına en fazla tepkiyi verdikleri görülmüútür. Bu durum
literatürde sık rastlanan, kadınların duygusal aldatmaya, erkeklerin ise cinsel aldatmaya daha
fazla tepki verdikleri bilgisi ile paralellik göstermektedir. Aynı zamanda bu çalıúmadaki
ebeveynler kendileri aldatılmaları durumunda, çocuklarının aldatılması durumundan daha
fazla üzüntü ve sarsıntı yaúamaktadırlar (Shackelford, Michalski ve Schmitt, 2004).
Bassett (2005) erkek üniversite ö÷rencilerinin ço÷unun partnerlerinin aynı ırktan
biriyle cinsel aldatmasını farklı ırktan biriyle duygusal aldatmasına nazaran daha sarsıcı
bulduklarını belirtmiútir. Bu konuda kadın üniversite ö÷rencilerinin erkek üniversite
ö÷rencileri ile benzerlik gösterdi÷i bulunmuútur. Bu nedenle, kadınlar da partnerlerinin aynı
ırktan biriyle cinsel aldatması seçene÷ini en üzücü olarak iúaretlemiúlerdir. Bulgular, geçmiú
araútırmalarla tutarsızlık gösterse de ırk de÷iúkeni ile birlikte de÷erlendirildi÷inde ilginç
olarak nitelendirilebilir.
30
1. 2. 3. Aldatmanın Sonuçları Eú ve øliúkiye Etkileri
Aldatmanın ortaya çıkması durumunda insanların böyle bir duruma nasıl tepki
gösterecekleri ve bu durumu nasıl algılayacakları hakkında çok az bilgiye sahibiz (Sprecher,
Regan ve McKinney, 1998).
Weis ve Slosnerick (1981) ço÷unlu÷u bekar olan bir grup üniversite ö÷rencisi arasında
yaptıkları araútırmada ö÷rencilerin ço÷unun evlilik dıúı iliúkilere karúı olduklarını
belirtmiúlerdir. Fakat bu ö÷rencilerin ço÷u cinsel bir iliúkiye neden olmayacak yakınlaúmaları
kabul edilebilir bulmuúlardır. Bu örnekten yola çıkarak, çiftlerin evlilik dıúı yakın iliúkilere
bakıú açılarının farklı olmasının, evlilikte çatıúma yaratacak faktörlerden biri oldu÷u yargısına
varılmıútır. Hovardao÷lu (1996) da olası baúka bir iliúki kavramının bekarlar için daha kolay
gündeme geldi÷ine iúaret etmektedir.
Aldatmanın ortaya çıkmasıyla evlilik iliúkilerinin geliúmesi, daha atılgan olma, ailede
daha yüksek de÷erlerin yerleúmesi, kendi bakımına daha çok önem verme ve iletiúiminin
önemini anlama gibi olumlu sonuçlar yaúanabilse de (Olson ve di÷er., 2002); birçok iliúkide
iliúki dıúındaki bir bireyle yaúanılan bir cinsellik, yıkıcı bir eylem olarak düúünülür (eú
de÷iútirmeye ya da geçici iliúkilere razı olan çiftler istisna olmak üzere) (Sprecher, 1998).
Weil (1975) evlilik dıúı iliúkilerin çeúitli sonuçlar do÷urabilece÷ini belirtmiútir. Aldatmanın
ortaya çıkarılmasından sonra bu durum evlilik birli÷ine bir tehdit olarak algılanabilir. Çiftler
bunun sonucunda birbirlerini bırakmaya ya da iliúkilerinin güçlendi÷i sonucuna varıp
evliliklerine devam etmeye karar verebilirler.
31
Aldatmanın derinden yaralayıcı do÷ası ve aldatma sonucunda güvenin kaybedilmesi
çiftler arasında sıkıntılara yol açmaktadır. Konunun çözülmesinde önemli bir rol oynayacak
iletiúim, çiftlerin ço÷unlukla baúarısızlı÷a düútü÷ü bir alandır. Tek eúlilik-çok eúlilik
partnerlerin bir iliúkide karúılaútıkları en zor konulardan biridir. øliúki içindeki partnerler tek
eúlilik-çok eúlilik konusunu konuúmadıkça ya da konuúmaya baúlamadıkça belirsizlik,
farklılaúan bakıú açıları ve gelgitler çiftin iliúki ba÷larını test etmeye devam eder (Boekhout,
Hendrick ve Hendrick, 2003).
Aldatmayı yaúayan çiftlerin daha stresli oldukları, birlikte daha az zaman geçirdikleri,
geçirdikleri zamanlardan daha az hoúnut oldukları, ayrılmaya ve boúanmaya daha yatkın
oldukları ve güvensizlik problemleri yaúadıkları da saptanmıútır (Atkins ve di÷er., 2005).
Gordon, Baucom ve Snyder (2004) yaptıkları çalıúmada, literatürle tutarlı olarak aldatılan
partnerlerin ço÷unun öncelikle, depresyon ve travma sonrası stres bozuklu÷u semptomları
gösterdi÷ini belirtmiúlerdir. Bu kiúilerde, iliúkiye ba÷lı stresin yüksek; ba÷lılık, güven ve
empati duygularının ise düúük oldu÷u görülmüútür. Aldatılan kiúilerin kendileriyle ve
partnerleriyle ilgili olumlu düúüncelerinin yara aldı÷ı gözlenmiútir. Genel olarak, yaúanılan bu
ciddi üzüntü sonrasında aldatılan tarafın hayat ile ilgili iyimser düúünceleri ve amaçları
úiddetli bir úekilde sarsılmıútır.
Knox, Zusman, Kaluzny ve Sturdivant (2000) aldatmaya yönelik tepkinin, aldatmanın
do÷asının duygusal ya da cinsel olup olmamasından etkilendi÷ini ve aldatan partnerle
iliúkinin sonlanması konusunda aldatılanların daha gönülsüz olduklarını belirtmektedirler.
Buna örnek olarak da, Lewinsky/Clinton iliúkisinin ortaya çıkmasında Hillary Rodham
Clinton’ın iliúkiyi sonlandırmamasını göstermiúlerdir. Aldatan partnerle iliúkinin sonlanması
32
konusunda isteksiz olmanın nedeni Sosyal Mübadele Kuramına göre, bireyin úu andaki
iliúkisinden elde etti÷i sonuçların seçenekler için karúılaútırma düzeyinin üstünde; baúka bir
deyiúle seçeneklerden elde edece÷i sonuçların daha kötü olmasıdır (Hovardao÷lu, 1996;
Azizo÷lu-Binici ve Hovardao÷lu, 1996). Daha önce de belirtildi÷i gibi, kiúilerarası iliúkiler,
ödül-bedel mübadelesine dayanır ve insanlar, ödülü (haz ve doyum) yüksek, bedeli (bireyin
performansını ketlemeye yönelik faktörler) düúük iliúkileri tercih ederler. Ödül ve bedel
arasındaki fark pozitif oldu÷unda birey iliúkiyi sürdürme, negatif oldu÷unda iliúkiyi
de÷iútirme veya sonlandırma e÷ilimi gösterecektir (Thibaut ve Kelley, 1959; Akt.:Azizo÷luBinici ve Hovardao÷lu, 1996). Ba÷lanma Kuramı bakıú açısından bu durum úöyle
açıklanabilir: Duygusal bir iliúki bir kez geliútikten sonra, biraz güven sa÷layan ve birlikte
olmaktan mutlu olsunlar ya da olmasınlar, bir çifti bir arada tutan psikolojik bir ba÷ iúlevi
görebilir. Ayrılma beklentisi ya da giriúiminden kaynaklanan kaygı, ba÷lanma davranıúlarını
etkinleútirebilir. Ulaúılabilir ve istekli bir baúka seçenek bulunmadı÷ı sürece, etkinleúen
ba÷lanma davranıúları da kiúiyi iliúkiye geri döndürebilir (Hazan ve Shaver, 1994).
Ayrıca iliúkiye geri dönme ba÷ıúlama ile de açıklanabilir. Ba÷ıúlama, aldatan kiúiyle
barıúmayı istemek ve onu affetmeyi tercih etmek adına yapılan içsel bir seçimdir (Taysi,
2004). Üniversite ö÷rencileri arasında yapılan bir araútırma, ba÷ıúlamanın sosyal yalnızlık
korkusu ile yakın iliúki içinde oldu÷unu belirtmiútir (Day ve Maltby, 2005). Ba÷ıúlayıcı
olmada bir baúka açıklama da iliúkide yakınlık-sadakat-doyumun yüksek olmasıdır
(McCullough, 2000; Akt.: Taysi, 2004). Ba÷ıúlama evresi sırasında farklı duyuúsal, biliúsel ve
davranıúsal ö÷eleri içeren bir süreç ortaya çıkmaktadır. Olson ve di÷er. (2002) aldatmanın
ortaya çıkmasıyla aldatılan kiúide ortaya çıkan duyguları araútırmıúlardır. Çalıúmalarında
aldatma sonucunda suçlanan ve incinen kiúiler yer almaktadır. Sonuçta aldatma sonrası
33
bireylerin duygusal ve iliúkisel süreçlerini üç evreye ayırmıúlardır: Dalgalanma evresi,
erteleme evresi ve güven kazanma evresi. Dalgalanma evresi karúılaútırmayı ve öfke, ceza ve
suç gibi úiddet içeren duyguları içermektedir. Erteleme evresi fiziksel ve duygusal olarak geri
çekilme, detaylarla u÷raúma ve yakınlarından destek alma davranıúlarından oluúmaktadır. Son
evre olan güvenin kazanılması sürecinde ise özür dilemenin teklif edilmesi, iyi bir aile
olabilmek için gün boyunca daha fazla sorumluluk alma ve görevlerini yerine getirme yer
almaktadır.
Üniversite ö÷rencilerinin aldatmaya karúı tutum ve davranıúlarını inceledi÷i
araútırmasında Knox ve di÷er. (2000) 620 hiç evlenmemiú üniversite ö÷rencisiyle
çalıúmıúlardır. Katılımcıların 2/3’ü (%69.1) partnerleri tarafından aldatılırlarsa, iliúkiyi
sonlandıracaklarını; yaklaúık yarısı da (%45) bunu yaptıklarını bildirmiúlerdir.
Kimi zaman aldatma sonucu oluúan aúk üçgenleri kiúileri öfkeye, úiddete ve hatta karúı
tarafı ya da partnerlerini öldürmeye kadar götürse de, bu durumun aslında aldatmanın de÷il
kiúinin kendi problemlerinin bir sonucu oldu÷u yargısına varılmıútır (Felson, 2002).
Evlilik dıúı iliúkiler patolojik bir problem de÷ilse de, kiúinin psikolojik dünyasında
önemli de÷iúikliklere sebebiyet verebilir. Bu tür bir iliúki sonucunda kiúi kendi arzularını ve
kayıplarını fark eder. ønsanın ruhunda inkarlara ve ayrılıklara yol açmakla birlikte, evlilik dıúı
bir iliúki tatmin edilmemiú kimi ihtiyaçların karúılanması anlamına gelebilir (Weil, 2003).
34
1. 3. øLETøùøM ÇATIùMALARI
Evliliklerin temel taúlarını anlatırken, bunlardan birinin de iletiúim oldu÷u belirtilmiúti.
øletiúim iyi evliliklerin bir belirleyicidir (Kocadere, 1995). ønsanlar sahip oldukları iletiúim
becerileri ile evliliklerini uyumlu ya da uyumsuz boyuta taúıyabilirler. Bu da evlilikten elde
edecekleri doyumun ve mutlulu÷un düzeyini etkileyecektir. Ayrıca evlilik dıúı iliúkilerde,
evlilik doyumunun rolü de unutulmamalıdır.
Burada öncelikle iletiúim, iletiúim çatıúmaları ile ilgili kavramlara yer verilecek, daha
sonra da iletiúimde cinsiyet farkı ele alınarak bunun evlilik iliúkisi üzerindeki etkileri
incelenecektir.
1. 3. 1. øletiúim
Pek çok alanda önemli bir yeri olan iletiúim, bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma
sürecidir. Niteliklerine bakmaksızın iki sistem arasındaki bilgi alıúveriúi iletiúim olarak kabul
edilebilece÷i gibi; bilgi akıúının iki yönlü olması gerekti÷i göz önüne alındı÷ında, insanlar
arasındaki tüm konuúmaların iletiúim olarak kabul edilmesi de mümkün de÷ildir (Dökmen,
2002). Cücelo÷lu’ nun (2002a) salt konuúmanın oldu÷u yerde de÷il, bilgi alıúveriúinin
gerçekleúti÷i her mekan ve zamanda iletiúimin var oldu÷u görüúü, Dökmen’ in (2002) iki
yönlü bilgi akıúı görüúüyle örtüúmektedir. Cücelo÷lu’na (2002b) göre iletiúim; insanların
birbirinin farkına varması sürecidir.
35
Gökçe (2002) de, canlılar arasında belirli ortaklaúa unsurlara dayanan bir süreç olarak
iletiúimden söz etmektedir. Sosyal (insanlar arası iletiúim) açıdan yapılan Oskay’ ın (2001)
tanımında, birbirlerine ortamlardaki nesneler, olaylar, olgularla ilgili de÷iúimleri haber veren;
bunlara iliúkin bilgilerini birbirine aktaran; aynı olgular, nesneler, sorunlar karúısında benzer
duygular taúıyıp bunları birbirine ifade eden insanların oluúturdu÷u topluluk ya da toplum
yaúamı içinde gerçekleútirilen tutum, yargı, düúünce, duygu bildiriúimlerine iletiúim
denmektedir.
øletiúimin duygu, düúünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla baúkalarına
aktarılabilece÷ini söyleyen Baltaú ve Baltaú (1997) etkileúim ve iletiúimin birbirinden
ayrılamayan kavramlar oldu÷una dikkat çekmektedir. Çünkü, etkileúimde bulundu÷umuz
nesneler, iletiúimimizde yer alan araçlardır. Etkilendi÷imiz bir olay, düúünce ya da bilgi ile
iletiúim sa÷lamaktayız. Köknel (1998) de iletiúim ve etkileúim kavramlarını birbirinden
ayırmadan, iletiúimin yaúamsal önemine dikkat çekerek, insanın ruhsal-toplumsal bir varlık
olması için iletiúim-etkileúim süreci içinde olması gerekti÷ini vurgulamaktadır.
1. 3. 2. øletiúim Çatıúmaları
Baltaú ve Baltaú’ a (1997) göre kiúiler arası iletiúim, temel olarak duygu ve düúünce
alıúveriúini yürütme düzenleridir. Burada ana ö÷e anlatmaktır. øletiúimi kuran ve baúlatan kiúi
kendisini, duygu ve düúünce dünyasını, iliúkilerini, iliúkilerinin kendisindeki karúılıklarını
açıklamak ve karúısındakine iletmek ister. Kiúilerin anlatma eylemlerinin iletiúim açısından
amacı anlaúılmaktır. Bu süreçte kiúilerin sahip olması gereken özelliklere; savunmaya
geçmeden dinleme ve kendini sınırlama, aktif dinleme, cömertlik, kendini açma, dürüstlük,
36
cesaret ve ba÷lılık örnek olarak sunulabilir. øyi bir iletiúimin en önemli üç faktörü ise;
iletiúimde tutarlılık, adalet ve dostluktur (Fowers, 2001).
Kiúiler arası anlaúmazlıkların kökeninde genellikle iletiúim bozuklukları yatar. øletiúim
sa÷lıklı olmadıkça sürtüúme ve çatıúmalar kaçınılmazdır (Özgit, 1991).
ønsanlar bir arada yaúadıkları sürece, ne kadar iyi niyetli ve anlayıúlı olularsa olsunlar,
aralarında sürtüúmelerin, çatıúmaların çıkması kaçınılmazdır. Yakın iliúki kuran iki birey
arasında çatıúma çıkması do÷aldır ama çatıúma yüzünden iliúkinin bozulması do÷al de÷ildir.
Yıkıcı tartıúma küçükten beri çevrede görerek ö÷rene geldi÷imiz köklü bir alıúkanlık halinde
yerleúmiú bir davranıú biçimidir. Aralarında çıkan sorunları bireyler bu tür yaklaúımla ele
aldıklarında, elde edilen sonuç genellikle olumsuzdur. Yapıcı tartıúma ve iyi niyet, karúılıklı
güven ve eúit söz hakkı ortamında gerçekleúebilir. Böyle bir ortam uzlaúmaya varabilmek için
zorunlu fakat yeterli de÷ildir; yapıcı tartıúma tutumunu uygulayabilmesi için bireyin kendini
bilinçli olarak e÷itmesi gerekir. ønsanlar aralarında çıkan duygusal sürtüúmeleri birbirlerini
daha iyi anlayabilmek için araç olarak kullanıp dostluklarını pekiútirebilirler (Cücelo÷lu,
2002a).
Harary ve Batell (1981) tarafından ortaya konan Graf Analiz kapsamındaki çatıúma
sınıflaması, kiúiler arası iletiúimde ortaya çıkabilecek çatıúmaları sistematik bir úekilde
kapsamaktadır (Akt.: Dökmen, 2002). Dökmen’in (2002) bu sınıflamadan yola çıkarak
geliútirdi÷i Çatıúma E÷ilim Ölçe÷i (ÇEÖ), kiúilerin günlük yaúamda hangi tür çatıúmalara ne
ölçüde girebilecekleri konusunda bilgi vermektedir.
37
Harary ve Batell’e ait çatıúma sınıflamasındaki çatıúma türlerinden altı tanesi iki ana
grupta toplanabilir. Aktif, pasif ve varoluú çatıúmaları “Yönelim Çatıúmaları” olarak; tümden
reddetme, önyargılı ve yo÷unluk çatıúmaları ise “Kapsam Çatıúmaları” olarak ayrılabilir.
Yönelim çatıúmaları kiúilerden, kapsam çatıúmaları iletiden kaynaklanan çatıúmalardır.
Yönelim çatıúmalarında kaynak ile hedef arasında alınıp verilen iletinin kapsamına iliúkin
herhangi bir çatıúma yoktur; sadece iki kiúi, kendileriyle ilgili problemlerden ötürü çatıúmaya
girerler. Bir yönelim çatıúmasına taraf olan kiúiler, aralarındaki iletiyle de÷il, birbirleriyle
u÷raúmaktadırlar; birbirlerine kızmakta, küsmekte, birbirlerini dinlememekte ya da birbirlerini
yanlıú anlamaktadırlar. Kapsam çatıúmalarında ise kiúiler kendilerinden çok, aralarındaki
iletiden ötürü çatıúmaya girmektedirler. Söz konusu çatıúmalardan baúka “Karma Çatıúmalar”
adını verdikleri iki çatıúma daha tanımlamıúlardır. Bunlar aktif-önyargılı ve pasif-tümden
reddetme çatıúmalarıdır (Akt.: Dökmen, 2002).
Graf analiz kapsamındaki çatıúma türlerinin tanımları úöyledir (Akt.: Dökmen, 2002).
Aktif Çatıúma: Kiúilerin, birbirlerinin ne söyledi÷ine aldırmadan, hatta birbirlerini
yeterince dinlemeden, karúılıklı eleútiri yöneltmeleri ya da kavga etmeleridir.
Pasif Çatıúma: Kiúilerin çekinme ya da küs olma gibi herhangi bir sebepten ötürü
birbirleriyle iletiúim kurmamalarıdır.
Varoluú Çatıúması: Bir insanın karúısındakinin sözlerini yanlıú anlaması ya da onun
sözleriyle ilgisi olmayan bir ileti vermesidir.
38
Tümden Reddetme: Kiúinin kendisine yöneltilen iletiyi tümüyle reddetmesi, tamamen
aksi görüúü savunmasıdır.
Önyargılı Çatıúma: Kiúilerin belli bir konuda tartıúmaya baúlamadan önce, o konuda
önyargı/peúin hüküm edinmeleridir.
Yo÷unluk Çatıúması: øki kiúinin görüúleri arasında kısmen uyuúma olmasıdır.
Kısmî Algılama Çatıúması: Bir kiúinin karúısındaki kaynaktan kendisine gönderilen
iletilerden ancak bir kısmını algılayıp, di÷erlerini algılamamasıdır.
Alıkoyma Çatıúması: Bir kiúinin karúısındaki kaynaktan kendisine gelen iletiyi tam
olarak anlayıp, ancak üçüncü kiúiye do÷ru ya da tam olarak iletememesi/iletmemesi ya da
çarpıtarak iletmesidir.
Gibb’in (1961) iletiúim sınıflamasında ise “Savunucu øletiúim” ve “Açık øletiúim”
olmak üzere iki iletiúim ortamı tanımlanmıútır. Açık iletiúim ortamında çatıúma görülmez.
Açık iletiúime yol açan yani çatıúma do÷urmayan tavırlar tanıtıcı, soruna yönelik, anlık,
anlayıúlı, eúitlikçi, denemeci tavırlardır. Savunucu iletiúim ortamında kiúiler arası çatıúma
ortaya çıkar. Bir iletiúim ortamındaki kiúilerden birisi yargılayıcı/eleútirici, denetleyici, strateji
izleyici, aldırmaz, üstünlük belirtici ve kesinlik taúıyan tavırlar takındı÷ında karúısındakini
savunucu iletiúim kurmaya itmiú olur; yani çatıúmaya yol açar (Akt.: Dökmen, 2002).
øletiúimde en baúta gelen bozuk temellerden biri savunuculuktur. Savunucu durumda olan
kiúi, zihin gücünü söz konusu edilen konudan çok, kendisini savunmaya harcar. Bir kimse
39
savunucu bir biçimde konuúursa, dinleyicide de kendili÷inden savunucu bir tutum uyanır
(Cücelo÷lu, 2002a).
Baltaú ve Baltaú (1997) da iletiyi veren kiúi ile alan kiúi arasındaki psikososyal iliúkiye
göre yapılan iletiúim biçimlerini niteli÷ine göre açılımlı, engelli ve tıkanık iletiúim olarak
ayırmıútır. øletiúimin karúılıklı olarak ilerledi÷i açık iletiúimde, verici kiúi için belirleyici
duygu anlamak, alıcı kiúi veya kiúiler içinse anlamaktır. Bu süreç iletiúim iliúkilerinin olumlu
ve sa÷lıklı modelidir. Engelli iletiúimde, bazı durumlarda iletiúimi baúlatan kiúi sadece o
duruma iliúkin duygu ve düúünceleri aktarmakla kalmayıp, bazı yan iletileri de ana iletisine
eklemeye yönelebilir. Bu durumda alıcı kiúi de iletilerin bu engelleri ile ilgilenebilir veya ana
konuya kendince bazı yan duygu ve düúünceleri ekler. Böyle bir iletiúimde verici ve alıcı
kiúiler kendi iç çatıúmaları ile konuyu kaybetme ve karmaúıklaútırma e÷ilimindedirler.
Tıkanık iletiúim ise iletiúimi baúlatan kiúinin verdi÷i iletiler, karúıdaki kiúi tarafından alınmak
istenmedi÷inde baúlar. Algılananların kullanılmadı÷ı, geri bildirimlerin yapılmadı÷ı
ortamlarda iletiúim tıkanıktır.
Norton (1983) da kiúiler arası iletiúimde gözlenebilecek birbirinin zıttı olan dokuz çift
davranıú biçimi tanımlamıútır: 1. Baúatlık-boyun e÷icilik, 2. Hareketlilik-çekingenlik, 3.
Kavgacılık-yumuúaklılık, 4. Canlılık durgunluk, 5. Gevúeklik-coúkunluk, 6. Dikkatlilikdikkatsizlik, 7. øz bırakma-siliklik, 8. Açıklık-kapalılık, 9. Dostluk-düúmanlık (Akt.: Dökmen,
2002).
Dökmen (2002) kiúiler arasındaki iletiúim çatıúmalarının niteli÷ini belirleyen iki temel
faktörden bahsetmektedir: Baúlangıç ve sonuç faktörleri. Baúlangıç faktörleri, sonuç
40
faktörlerinin temelinde yer alan ve iletiúim çatıúmalarının asıl nedenlerini oluúturan
faktörlerdir. Biliú, algı, duygu, bilinçdıúı, gereksinimler, iletiúim becerisi, kiúisel faktörler
(cinsiyet, tutumlar), kültürel faktörler, roller, sosyal ve fiziksel çevre, iletinin niteli÷i
baúlangıç faktörleridir. Sonuç faktörleri ise, do÷rudan gözlenen çatıúmaların yüzeysel
sebepleridir. Sonuç faktörleri kendi içinde dört gruba ayrılmaktadır. Kiúinin kendisine bakıú
açısı, kiúinin karúısındaki kiúiye bakıú açısı, kiúinin kendisine gönderilen iletiye bakıú açısı ve
kiúinin iletiúim becerisi/ iletiúim biçimidir. Birinci, ikinci, dördüncü maddede yer alan
çatıúmaların yüzeysel sebeplerinin; uygun e÷itim programları, psikolojik danıúma ya da
psikoterapi uygulanması yoluyla de÷iútirilmesi söz konusu iken üçüncü faktör kiúinin dünya
görüúü ile ilgili oldu÷u için de÷iútirilmesi gerekmeyen bir konudur.
Çatıúmaların, iletiúim becerilerini geliútirmeye yönelik e÷itimlerle azalabilece÷i
sonucuna ulaúan araútırmalar vardır. øletiúim ba÷lantısını oluúturabilme kazanılmıú bir
davranıú ve becerinin ürünüdür (Özer, 1998). ønsanlara iletiúim sırasında yaptıkları yanlıúları
gösterir, nasıl iletiúim kurmaları gerekti÷i konusunda bilgi verirsek iletiúim çatıúmalarına
girme olasılıklarını azaltabiliriz (Dökmen, 2002).
Özgit (1991) iletiúim becerileri konusunda e÷itim alanların, kiúiler arası iletiúim
çatıúmalarına girme e÷ilimlerinde belli bir azalma oldu÷unu bulmuútur. Fowers (2001) de
iletiúim becerilerini ö÷retmenin, çiftlerin iliúkilerini geliútirmede kullanılan en yaygın
yöntemlerden biri oldu÷unu belirtmiútir. Konudan ve de÷erlerden ba÷ımsız olarak yeni
iletiúim teknikleri ö÷retme yoluna gidilir. Fakat evlilik terapistleri, çatıúma durumlarında
iletiúim becerilerini geliútirmenin oldukça zor oldu÷undan bahsetmediktedirler. E÷er çiftler iyi
bir iletiúim için gerekli olan karakter özelliklerine (cesaret, adalet duygusu, cömertlik,
41
muhakeme yetene÷i gibi.) sahipse, terapistin iúi kolaylaúır. Bir çiftin terapiden baúarılı ya da
baúarısız çıkmasının tek sebebini çiftin iletiúim becerilerine ba÷lamak da mümkündür.
1. 3. 3. øletiúim Çatıúmaları, Cinsiyet, Evlilik Uyumu ve Aldatma
Kadınların ve erkeklerin farklı iletiúim kültürlerine sahip oldu÷u düúüncesi akademik
çevrelerde geniú kabul görmektedir (MacGeorge, Graves, Feng ve Gillihan, 2004). øletiúim
becerisi, iletiúim kurmada sahip oldu÷umuz bilgi donanımımızdır (Dökmen, 2002). Kiúilerin
sahip oldu÷u farklı iletiúim becerileri, iletiúim çatıúmalarını ortaya çıkarabilmektedir. Evlilik
iliúkisini ele aldı÷ımızda ise, iletiúim becerilerindeki farklılıklarının cinsiyet bakımından
incelenmesi, çatıúma durumlarında çiftlerin davranıúlarının anlaúılması için yararlı olacaktır.
Ayrıca bu çatıúma durumlarının evlilik iliúkisine etkileri de kaçınılmaz gibidir.
Basow ve Rubenfeld, (2003) bireylerin problem durumlara verdi÷i cevapların cinsiyet
ve toplumsal cinsiyetten etkilendi÷ini belirtmiúlerdir. Toplumsal cinsiyetin kiúilerin iletiúim
faaliyetlerini etkiledi÷i görülmüútür. Örne÷in, kadınsı özellikleri a÷ır basan bireylerin bir
arkadaúlarının dertlerini dinleme ve sempati kurma faaliyetlerinde erkeksi özellikleri a÷ır
basan bireylere oranla daha çok bulundu÷u saptanmıútır. Kadınsı özellikler iletiúimde
kullanılan duygusal tepkilerle ba÷lantılıdır. Kadınsı özelliklere sahip olan bireyler tavsiye
verme ve tavsiye alma konularında daha isteklidirler. Kadınsı bireyler tavsiye aldıklarında
mutlu ve memnun hissederken, erkeksi bireyler aynı durumda kızgınlık hissedebilirler.
Athenstaedt, Haas ve Schwab (2004) de kadınların ve erkeklerin iletiúim davranıúlarında
farklılık gösterdiklerini belirtmiúlerdir. Bu nedenle kadınların ve erkeklerin partnerleriyle
de÷iúik úekillerde iletiúime girdikleri düúünülebilir. Evli çiftlerde varolan durumdan kazanç
42
sa÷ladı÷ını düúünen taraf tartıúmaları bitirici rol üstlenir. Di÷er taraf ise bu durumdan rahatsız
olup tartıúmaya devam eder. Genel olarak bir evlilikte varolan durumun korunması erkeklerin
lehinedir. Bu nedenle erkekler bir tartıúmada ço÷unlukla geri çekilen bir rol üstlenirler
(Klinetob ve Smith, 1996). Özellikle çatıúma durumlarında, kadınların duygusal problemlerin
tartıúılması gibi sıkıntılı konuúmalara girmesi erkeklerden daha olasıyken, erkeklerin kiúiler
arası problemlerin tartıúılmasından kaçınmaları ya da –kadınlar bunu sempatik göremese de problemleri çözmeyi teklif etmeleri olasıdır (Basow ve Rubenfeld, 2003). Kadınların ve
erkeklerin farklı iletiúim becerilerine sahip olması, problemlerin çözülmesinde karúılaúılan
sorunları ortaya çıkardı÷ı görülmektedir. Bu durumun varlı÷ı, iletiúimin önemini vurgulayan
araútırmalarla da tutarlıdır. Uzun süre evlilik sürdüren çiftler arasında yaptıkları çalıúmada
Robinson ve Blanton (1993), evliliklerin beú temel taúından birinin iletiúim oldu÷unu
göstermiúlerdir. Ailedeki iletiúim yapısı içsel de÷iúkenlerin baúında gelir (Fitzpatrick ve
Badzinski, 1994) ve di÷er de÷iúkenleri etkileyen bir faktördür. Görüldü÷ü gibi, iletiúim mutlu
evliliklerin önemli bir koúuludur.
øletiúimi genel anlamıyla ikiye ayırmak mümkündür; sözel ve sözel olmayan iletiúim.
Erkeklerin eúlerinden gelen sözsüz iletilere yeterince duyarlı olmamaları ile ailedeki çatıúma
arasında karúılıklı iliúki bulunabilir. Erkeklerin sözsüz iletileri de÷erlendirme becerilerinin
düúük olması ya da bu tür iletilere ilgi göstermemeleri, ailedeki çatıúmaların nedenlerinden
birisi olabilir. Bunun yanında kadınların sözsüz iletilere fazla duyarlı olmaları da bazı
çatıúmalara yol açabilir (Dökmen, 2002). Büyük bir olasılıkla, erkekler genellikle az
konuútuklarından, sözleri anlamlı ve önemli olarak algılanmaktadır (Hortaçsu, 1997).
Geleneksel cinsiyet rolleri erkeklerin duygularını ifade edememeleriyle alakalı olup,
depresyona neden olabilmektedir ve sonuç olarak evlilik doyumunu düúürebilmektedir
43
(Faulkner, Davey ve Davey, 2005). Üniversite ö÷rencileri arasında yakın iliúki içinde olan
bireylerin, günü birlik iliúkiler yaúayanlara oranla sözel olmayan iletiúime daha fazla önem
verdikleri görülmüútür. Yakın iliúki yaúayan bireyler sözel olmayan ifadeleri kullanmada daha
fazla çaba gösterirler. Yine aynı bireyler bu durumun karúılıklı oldu÷undan, yani
partnerlerinin de aynı çabayı gösterdi÷inden bahsetmiúlerdir. Kadınların sözel olmayan
iletiúimi sıklıkla kullandı÷ı görülmüútür. Yakın iliúki yaúayan bireyler, iliúki doyumlarını
günü birlik iliúki yaúayanlara oranla daha yüksek olarak nitelendirmiúlerdir (McGinty, Knox
ve Zusman, 2003). Eúleriyle konuúmanın ve etkili bir iletiúimin önemi uzun süreli evlilikler
yaúayan bireyler tarafından sıklıkla dile getirilmektedir (Robinson ve Blanton, 1993).
Sabatalli, Buck ve Kenny (1986) yeni evli çiftler arasında yaptıkları araútırmada, eúler
arasında özel bir iletiúim iliúkisi oldu÷unu ve bu iletiúimin kalitesinin evlili÷in kalitesini de
etkiledi÷ini belirtmiútir. øletiúim kalitesi, soyut bir kavramdır ve tanımlaması oldukça zordur.
Evlilikte iletiúim kalitesi, kiúilerarası iúlevsel ve sembolik süreçler olarak tanımlanabilir.
Çiftler bu iletiúim becerisine eriúmeye ve onu sürdürmeye çabalamaktadırlar. øletiúim kalitesi
ile iliúkinin kalitesi birbirileriyle ilintilidir ve birbirlerinden etkilenir. Çiftler iletiúim
becerilerini yükselttikçe iliúki kuvvetlenir. øliúki kuvvetlendikçe iletiúim kalitesini arttırma
çabaları artar. Asgari düzeyde bir iliúki doyumun olmadı÷ı ortamlarda ise, iletiúim
kalitesinden bahsetmek mümkün de÷ildir. Bu durumda çiftlerin amacı geliúimden ziyade var
olanı sürdürmek olacaktır. Araútırmalar göstermiútir ki iletiúim becerileri ile evlilik doyumu
arasındaki iliúki basit ve açık de÷ildir. øyi iletiúim evlilik kalitesini yükseltir gibi kesin bir
yargıya varmak mümkün de÷ildir; ama bu iletiúim becerileri ile evlilik doyumu arasındaki
iliúkinin anlaúılmasının imkansız oldu÷u yargısını da do÷urmamalıdır. Bu durumu etkileyen
faktörler; iliúki becerileri, evlilik stresi ve cinsiyet olarak sıralanabilir (Burleson ve Denton,
44
1997). øletiúimin evlilikteki mutluluk üzerinde etkisine ra÷men, e÷er bir çift ba÷lılık
hissetmiyorsa da, iletiúim kalitesinin evlilik doyumunu arttıraca÷ından söz edilemez
(Montgomery, 1981).
Malkoç (2001) evli bireylerin her bir iletiúim úekli ile evlilik uyumları arasında iliúki
oldu÷unu belirtmiútir. Daha ayrıntılı olarak, evlilik uyumu yüksek bireylere göre evlilik
uyumu düúük olan bireylerin daha fazla yıkıcı ve daha az yapıcı iletiúim úekilleri kullandı÷ını
bulmuútur. Gordon, Baucom, Epstein, Burnett ve Rankin (1999) kadınların ço÷unda iletiúimin
evlilik uyumu ile yakın iliúki içinde oldu÷unu ve sorunlarla baúa çıkmada etkili iletiúimin
çiftlere fayda sa÷ladı÷ını belirtmiúlerdir. Genel olarak, iletiúim becerileri erkeklerin evlilik
doyumunu tahmin etmede, kadınların evlilik doyumunu tahmin etmeye oranla daha iúlevseldir
(Burleson ve Denton, 1997).
øletiúim ile ilgili bazı faktörlerin evlilik ve evlilik doyumu üzerindeki etkilerine de
bakılmıútır. Bunlardan biri, anlaúma düzeyi ve negatif çatıúmalardır. Cramer (2001) üniversite
ö÷rencilerin ço÷unun iliúkilerindeki anlaúma düzeyini, iliúkilerinin ilk baúladı÷ı zamana
oranla daha yüksek olarak nitelendirdikleri saptanmıútır. Anlaúma düzeyinin, iliúki doyumu ve
negatif çatıúmalar ile iliúkili oldu÷u bulunmuútur. Varolan anlaúma durumu ve negatif
çatıúmalar, iliúki doyumunu etkileyen faktörlerdir. Anlaúmanın düúmesi durumunda iliúki
doyumu düúer ve negatif çatıúmalar artar. Cramer (2003) bir iliúkide yaúanan negatif
tartıúmaların partnerin anlaúılma ve kabul edilme duygularına zarar verdi÷ini ve iliúki
doyumunu düúürdü÷ünü belirtmiútir. Empati kurma davranıúı da iliúki doyumu ile yakından
alakadır. Aynı zamanda onaylanma iste÷inin de iliúki doyumu ile ba÷lantılı olmadı÷ı
görülmüútür. Üniversite ö÷rencileri ile yaptı÷ı bir baúka araútırmada Cramer (2002) iliúkilerde
45
yaúanan küçük ve büyük çatıúmaları konu almıútır. Katılımcıların ço÷u önemli konular
üzerinde yaúanan tartıúmaların iliúki doyumunu etkiledi÷ine inanmaktadırlar. Bunun yanında
yapılan küçük tartıúmaların iliúki doyumunu etkiledi÷i düúünülmemektedir. Schumacher ve
Leonard (2005) da kadınların ve erkeklerin evlilik süresince sözel úiddet göstermesinin
evlili÷in birinci yıl dönümünde evlilik uyumunun düúmesine neden olan faktörlerden biri
oldu÷unu bulmuúlardır. Bu durumu çiftlerin uyum yönelimi ile açıklayabiliriz. Üniversite
ö÷rencileri arasında yapılan bir araútırmada Koerner ve Fitzpatrick (2002) katılımcıların
ailelerinde yaúadıkları çatıúmalara yaklaúım biçimlerinin romantik iliúkilerindeki çatıúmalara
yaklaúım biçimleri ile benzerlik gösterdi÷ini ortaya koymuútur. Bu konudaki en önemli faktör,
uyum yönelimidir. Uyum yöneliminin yüksek oldu÷u ailelerde yetiúen kiúiler romantik
iliúkilerindeki çatıúmalara daha çok negatif ve sözel úiddet içerecek úekilde yaklaúırlar. Di÷er
taraftan uyum yönelimi düúük olan ailelerde yetiúen bireyler iliúkilerinde yaúadıkları
çatıúmalara daha az negatif yüklemeler yaparlar. Bu kiúiler çatıúmayı bir iliúkide normal
olarak de÷erlendir ve hatta yapıcı olabilece÷ini düúünürler. Aynı zamanda çatıúmanın
iliúkilerini kötü yönde etkilemesine de izin vermezler.
øletiúimin evlilik üzerindeki bir baúka etkisi de, evlilik dıúı iliúkilerin yaúanıp
yaúanmamasıdır. Daha önce de belirtildi÷i gibi, evlilik dıúı iliúki ile ilgili en yaygın kabul
gören yüklemelerden biri evliliklerdeki mutsuzluk ve çatıúmalardır (Atkins, Dimidjian ve
Jacobson, 2001). Evlilik dıúı iliúkilerde iletiúimin rolü bilinse de, bununla ilgili literatürde
araútırmalara rastlanmamıútır. Ama aldatma sonrası düúünüldü÷ünde, Olson ve di÷er. (2002)
çiftler tarafından iletiúiminin öneminin anlaúıldı÷ını belirtmiúlerdir.
46
Buraya kadar üzerinde durulan iliúkili araútırma sonuçları çerçevesinde bu çalıúmanın
amacı aúa÷ıda verilmiútir.
47
1. 4. ARAùTIRMANIN AMACI
Bu araútırmanın genel amacı, evlilik uyumu, aldatma e÷ilimi ve çatıúma e÷iliminin
birbirleriyle ve bazı de÷iúkenlerle arasındaki iliúkileri incelemektir. Bu genel amaç
çerçevesinde araútırmanın amaçlarını úu sorularla ifade etmek mümkündür:
Evli olan bireylerde;
1. Cinsiyet
ve
evlenme
biçimine
göre
aldatma
e÷ilimi
düzeyi
farklılaúmakta mıdır?
2. Cinsiyet ve evlenme biçimine göre evlilik uyumu düzeyi farklılaúmakta mıdır?
3. Cinsiyet ve evlenme biçimine göre çatıúma e÷ilimi düzeyi farklılaúmakta mıdır?
4. Cinsiyet, düúük ve yüksek evlilik uyumu, düúük ve yüksek çatıúma e÷ilimi düzeyine
göre aldatma e÷ilimi düzeyi farklılaúmakta mıdır?
5. Evlilik uyumu ile aldatma e÷ilimi, çatıúma e÷ilimi, yaú, sosyoekonomik düzey,
evlenme biçimi, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre, iliúkinin
baúlangıcı ile evlilik tarihi arasındaki süre, evlilik süresi ve çocuk sayısı arasında iliúki
var mıdır?
48
6. Aldatma e÷ilimi ile evlilik uyumu, çatıúma e÷ilimi, yaú, sosyoekonomik düzey,
evlenme biçimi, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre, iliúkinin
baúlangıcı ile evlilik tarihi arasındaki süre, evlilik süresi ve çocuk sayısı arasında iliúki
var mıdır?
7. Çatıúma e÷ilimi ile evlilik uyumu, aldatma e÷ilimi, yaú, sosyoekonomik düzey,
evlenme biçimi, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre, iliúkinin
baúlangıcı ile evlilik tarihi arasındaki süre, evlilik süresi ve çocuk sayısı arasında iliúki
var mıdır?
8. Evlilik uyumu düzeyi, çatıúma e÷ilimi düzeyi, cinsiyet, yaú, sosyoekonomik düzey,
evlenme biçimi, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre, iliúkinin
baúlangıcı ile evlilik tarihi arasındaki süre, evlilik süresi ve çocuk sayısı aldatma
e÷ilimi düzeyini yordamakta mıdır?
49
BÖLÜM 2
YÖNTEM
Bu araútırmada, evli bireylerin evlilik uyumlarının, aldatma e÷ilimlerinin, çatıúma
e÷ilimlerinin birbirleriyle ve bazı de÷iúkenlerle aralarındaki iliúkiler incelenmiútir.
2. 1. KATILIMCILAR
Araútırmanın örneklemi, evli kadınlar ve erkekler olmak üzere toplam 204 kiúiden
oluúmuútur.
Katılımcıların biri cinsiyetini bildirmemiútir. Cinsiyetini bildiren katılımcıların 130’u
(%64) kadın, 73’ü (%36) erkektir.
Katılımcıların yaú ranjı 22-64, yaú ortalaması X=35.76’dır (s=8.83).
E÷itim durumlarını bildiren katılımcıların 62’si (%31) lise, 109’u (%54.5) üniversite
mezunudur
ve 29’u (%14.5) lisansüstü e÷itimi görmüútür. Dört katılımcı ise e÷itim
durumunu yazmamıútır.
Katılımcıların, mesleklerine ya da yaptıkları iúlere bakıldı÷ında farklılıklar
gözlenmektedir. Bu meslekler veya yaptıkları iúler úunlardır: Ö÷retmen, ev hanımı, memur,
50
serbest, fizyoterapist, sekreter, çocuk geliúimi ve e÷itimcisi, mühendis, teknisyen, hemúire,
doktor ve di÷er meslek alanları.
Sosyoekonomik düzey incelendi÷inde, 5 (%2.5) kiúi kendilerini hangi sosyoekonomik
düzeyde de÷erlendirdiklerini yazmamakla birlikte, sosyoekonomik durumlarını bildiren
katılımcıların 4’ü (%2.0) alt, 17’si (%8.5) orta altı, 121’i (%60.8) orta, 53’ü (%26.6) orta üstü,
4’ü (%2.0) üst sosyoekonomik düzey olarak kendilerini de÷erlendirmiúlerdir.
Evlenme biçimini bildiren katılımcılardan 128’i (%63.1) flört, 37’si (%18.2) görücü
usulü, 29’u (%14.3) görücü+flört ve 9’u (%4.4) di÷erleridir (örn.: arkadaúlık, tanıútırılarak,
ilk gördü÷ü anda evlilik kararı alma). Bir kiúi de evlenme biçimini bildirmemiútir.
Evli bireyler, iliúki baúladıktan ortalama X=1.38 (s=1.67) yıl sonra evlilik kararı
almıúlardır ve iliúkinin baúlaması ile evlilik kararı alma arasındaki süre ranjı 0-10 yıldır.
Katılımcılar iliúki baúladıktan ortalama X=2.17 (s=2.05) yıl sonra evlenmiúlerdir ve
bunun ranjı da 0-10’dur.
Evlilik süresi 1 yıl ile 37 yıl arasında de÷iúmektedir ve ortalama evlilik süresi X=10.77
(s=8.82) yıldır.
Çocuk sayılarının ranjı 0-3’tür, ortalaması ise X=1.16’dır (s=0.85).
51
2. 2. VERø TOPLAMA ARAÇLARI
Bu araútırmada veriler Kiúisel Bilgi Formu, Çatıúma E÷ilimi Ölçe÷i, Evlilik Uyum
Ölçe÷i ve Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i aracılı÷ıyla toplanmıútır.
2. 2. 1. Kiúisel Bilgi Formu
Bu formda katılımcıların cinsiyet, yaú, e÷itim düzeyi gibi demografik özelliklerinin
yanında; evlenme biçimi, evlilik süresi gibi iliúkinin özellikleriyle ilgili sorular yer almaktadır
(Ek 1).
2. 2. 2. Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i (AEÖ)
2. 2. 2. a. Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i’nin Geliútirilmesi
Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i, sosyal mübadele kuramının (Thibaut ve Kelley, 1959;
Akt.:Azizo÷lu-Binici ve Hovardao÷lu, 1996) genel görüúlerinden yola çıkılarak araútırmacı
tarafından geliútirilen Likert tipi bir ölçektir.
Likert tipi ölçekleri geliútirmede (Tezbaúaran, 1997) ilk adım olan denemelik madde
elde etmede, evlilik dıúı iliúkinin nedenlerini ve türlerini ve evlilik dıúı iliúki ile çeúitli
de÷iúkenler arasındaki iliúkiyi inceleyen araútırmalar ve tezlerden yararlanılmıútır. Daha da
önemlisi, sosyal mübadele kuramının kavramları çerçevesinde denemelik maddeler
oluúturulmuútur.
52
Sosyal mübadele kuramı (Thibaut ve Kelley, 1959) birey için iliúki türeten ödül ve
bedeller üzerinde odaklanır. Bu teorideki temel de÷iúkenler ödüller, bedeller, karúılaútırma
düzeyi ve seçenekler için karúılaútırma düzeyidir. Karúılaútırma düzeyi, bireyin böyle bir
iliúkiden ne hak etti÷i ve geçmiú deneyimlerine dayanan ve di÷erlerinin deneyimlerinden
habersiz iliúki de÷erlendirme standardı beklentilerini göstermektedir. Seçenekler için
karúılaútırma düzeyi, iliúkideki ba÷lılı÷ı etkiler. Bireyler iliúkiden aldıkları sonuçlarla
alternatiften almayı bekledikleri sonuçları karúılaútırırlar. E÷er geçerli iliúkilerinden aldıkları
sonuçlar en iyi alternatiflerden bekledi÷i sonuçlardan iyiyse, kiúiler kendilerini iliúkiye ba÷lı
hissedeceklerdir (Akt.: Sprecher, 1998, s.33-34).
Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i’nde evli bireyler için ödül ya da bedel olabilecek maddelere
yer verilerek, bu bireylerin iliúkiye ba÷lılı÷ı ya da aldatma e÷iliminin ortaya çıkması
beklenmektedir.
Madde yazımı tamamlanarak, ölçe÷in 34 maddelik denemelik formu oluúturulmuútur
(Ek 2). Bu maddelerin aldatma e÷ilimini ne ölçüde ölçtü÷üne karar vermek için hakem
yargısına baúvurulmuútur.
Görüúlerine baúvurulan beú hakem, hepsi psikoloji alanında olmak üzere 1 doçent, 1
doktor, 1 uzman, 2 lisans mezunudur. Bu beú hakeme Ek 2’de görülen yönerge ile birlikte 34
maddeden oluúan
ölçek verilmiú, maddelerin her birinin aldatma e÷ilimini ölçüp
ölçmedi÷inin belirtilmesi ve de÷iúiklik önerilecekse bunun yazılması istenmiútir. Bunun için
bir hakem yargısı formu hazırlanmıútır (Ek 3). Sonuçta bu beú hakemin yargıları ile
araútırmacının yargıları bir araya getirilmiú, yani de÷erlendirme, araútırmacı dahil altı
53
hakemin yargılarına dayanılarak gerçekleútirilmiútir. Hakemlerden üçü 12., ikisi de 27.
maddenin aldatma e÷ilimini ölçmedi÷i görüúünde oldu÷u için bu maddeler çıkartılmıú ve
geriye 32 madde kalmıútır (Ek 4). Hakem yargısıyla oluúturulan 32 maddelik ölçek, evlilik
dıúı iliúki yaúamıú bir erkek (psikolog-gazeteci-yazar)
ve bir kadınla (dergi editörü)
tartıúılmıútır. Onların aldatma nedenlerine ba÷lı olarak da Ek 5’te görülen 20, 29, 32, 33, 34,
36, 38, 39. maddeler ölçe÷e eklenmiútir. Ayrıca Ek 4’teki 1, 4, 10, 13, 14, 16, 20, 22, 23, 25,
26, 29, 30, 31, 33. maddeler; hakemler ve evlilik dıúı iliúki yaúamıú kiúilerle yapılan
görüúmedeki eleútiriler dikkate alınarak düzeltilmiútir. Ek 5’te görüldü÷ü üzere, deneklere
uygulanmaya hazır hale getirilen 40 maddelik Likert tipi ölçe÷in yanında, deneklerin
yargılarını belirtecekleri 5 basamak bulunmaktadır; bu basamaklar, tamamen katılıyorum (5
puan), katılıyorum (4 puan), kararsızım (3 puan), katılmıyorum (2 puan), tamamen
katılmıyorum (1 puan) úeklindedir. Ayrıca 40 maddenin altında, bu maddelerden ba÷ımsız
olarak, “Evlili÷im süresince, eúimden baúka biriyle birlikte oldum.” maddesi eklenmiútir ve
“Evet” ya da “Hayır” seçeneklerine yer verilmiútir.
2. 2. 2. b. Denekler
Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i’nin madde analizi için 100 evli bireyle çalıúılmıútır. Bu
deneklerden 31’i evlilik dıúı iliúki yaúamıú, 68’i yaúamamıútır; evlilik süreleri 1 yıl ile 37 yıl
arasında, yaúları 19 ila 61 arasında de÷iúmekte olup; 55’i kadın 45’i erkektir; 24’ü lise, 69’u
üniversite, 7’si ileri e÷itim mezunudur.
Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i’nin güvenirlik-geçerlik çalıúması için ise 104 evli bireyle
çalıúılmıútır. Bu deneklerden 30’u evlilik dıúı iliúki yaúamıú, 72’si yaúamamıútır; evlilik
54
süreleri 1 yıl ile 33 yıl arasında, yaúları 21 ila 60 arasında de÷iúmekte olup; 62’si kadın 42’si
erkektir; 42’si lise, 49’u üniversite, 12’si ileri e÷itim mezunudur.
2. 2. 2. c. Madde Analizi
Bu 40 maddelik ölçek (Ek 5) 55 kadın ve 45 erkek olmak üzere toplam 100 evli bireye
uygulanmıútır. Bu gruptan elde edilen veriler üzerinde madde analizi yapılmıútır. Bu amaçla
iki iúlem uygulanmıútır: Madde toplam puan korelasyonlarının ve maddelerin t-de÷erlerinin
hesaplanması. Bu hesaplamalara aúa÷ıda madde seçimi anlatılırken yer verilecektir.
Madde seçiminde beú ölçüt dikkate alınmıútır: 1) Madde-toplam puan korelasyonları,
2) Maddelerin t-de÷erleri, 3) Boú bırakılan maddelerin oranları, 4) Maddelerde kararsızlık
bildiren deneklerin oranları, 5) Uygulama sırasında deneklerin eleútirileri (maddenin
anlaúılmaması ya da aldatma e÷ilimini ölçmedi÷ine yönelik eleútiriler).
Madde-toplam puan korelasyonlarının hesaplanması: Her bir madde için, deneklerin
bu maddeden aldıkları puanlarla ölçe÷in tümünden aldıkları puanlar arasındaki korelasyon
hesaplanmıútır. Gerçekleútirilen istatistiksel iúlemler sonucunda, 40 maddelik ölçe÷in bütün
maddelerine iliúkin madde-toplam puan korelasyonlarının, koydu÷umuz ölçüte göre anlamlı
oldu÷u sonucuna ulaúılmıútır. Ek 6’da maddelerin madde-toplam puan korelasyonlarına yer
verilmiútir.
Maddelerin t-de÷erlerinin hesaplanması: Deneklerin Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i’nden
aldıkları toplam puanlar, en yüksekten en düúü÷e do÷ru sıralanmıú ve üst % 27’yi (n=27)
55
oluúturan deneklerin her bir maddeden aldıkları puanlarla, alt %27’yi (n=27) oluúturanların
her bir maddeden aldıkları puanlar t-testi ile karúılaútırılmıútır (Tezbaúaran, 1997). Böylece
ölçe÷i oluúturan 40 maddenin her birine iliúkin t de÷erine bakılarak, bu de÷erin anlamlı olup
olmadı÷ı, dolayısıyla bu de÷ere iliúkin maddenin üst ve alt grupları ayırt etme gücüne sahip
olup olmadı÷ı belirlenmiútir. Sonuç olarak maddelerin t-de÷erleri hesaplanarak 40 maddenin
de ayırt edici oldu÷una karar verilmiútir (Ek 6).
østatistiksel iúlemlere göre, maddelerin hepsinin madde-toplam puan korelasyonları
koyulan ölçüte göre anlamlı ve ayırt edici çıkmıútır ama uygulama sırasında iyi anlaúılmadı÷ı,
cevap verilmedi÷i belirlenen maddeler ve kararsız kalınan maddeler gözden geçirilmiútir.
Buna göre ölçekten 6., 7., 13., 15., 16., 17., 26., 29., 33., 34. maddeler çıkarılmıútır (Ek 7).
Uygulama sırasında anlaúılmayan ya da aldatma e÷ilimini ölçmedi÷i düúünülen
maddeler 6, 7, 13, 15, 16, 26, 29, 33, 34 numaralı maddelerdir. En çok cevap verilmeyen
maddeler 6, 7, 13’tür. 6. maddeye 5 kiúi, 7. maddeye 5 ve 13. maddeye 11 kiúi cevap
vermemiútir. 7. ve 17. maddeler de deneklerin en çok kararsız kaldı÷ı maddelerdir. 7.
maddede 15 ve 17. maddede 6 kiúi kararsız kalmıútır.
Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i, denemelik formdan elden edilen veriler üzerinde
gerçekleútirilen madde analizi ve di÷er ölçütler de dikkate alınarak, 10 maddenin (6., 7., 13.,
15., 16., 17., 26., 29., 33., 34.) elenmesiyle, elde kalan 30 maddeden oluúmuútur. Yapılan
incelemede de bu maddelerin Sosyal Mübadele Kuramı’nın ana hatlarını yansıttı÷ına karar
verilmiútir. Ölçe÷in ulaútı÷ı bu son durum, 30 madde, Ek 8’de görülmektedir.
56
2. 2. 2. d. Ölçe÷in Geçerli÷i
Geçerlik ve güvenirlik çalıúması için evlili÷i süresince eúini en az bir defa aldattı÷ını
(n=30) ve hiç aldatmadı÷ını bildiren (n=72) 104 evli dene÷e Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i
uygulanmıútır.
Bu iki grup dene÷in Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i’nden aldıkları puanlar arasındaki farkın
anlamlılı÷ı sınanmıú ve bu sonuç ölçe÷in geçerlili÷i için bir kanıt olarak alınmıútır. øki grubun
aritmetik ortalamaları úöyledir: Eúini en az bir defa aldattı÷ını bildiren deneklerin aritmetik
ortalamaları X=101.60 (s=13.41); eúini hiç aldatmadı÷ını bildiren deneklerin aritmetik
ortalamaları X=66.00’dir (s=21.07). t testi sonucu ise t=8.55’tir (p<.01). Bu sonuca göre,
Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i, aldatan (aldatma e÷ilimi yüksek) ve aldatmayan (aldatma e÷ilimi
düúük) iki grubu beklenen yönde ayırt edebilen (aldatan grubun puanları anlamlı düzeyde
daha yüksektir), geçerli bir ölçektir.
2. 2. 2. e. Ölçe÷in Güvenirli÷i
Güvenirlik için Cronbach Į
ve iki yarım güvenirli÷ine bakılmıútır. Cronbach Į
katsayısı = 0.95’tir (n=104). øki yarı güvenirli÷i de .95 bulunmuútur. Bu sonuçlar ölçe÷in iç
tutarlı÷ının yüksek oldu÷unu göstermektedir.
Test-tekrar test güvenirli÷i için, 50 dene÷e iki hafta ara ile Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i
tekrar verilmiútir. Bu 50 ölçekten 19’u araútırmacıya ulaúabilmiútir. Bu iki uygulamadan elde
57
edilen puanlar arasındaki korelasyon hesaplanarak, testin tekrarı güvenirlik katsayısı .84
(p<.01) (n=19) bulunmuútur. Bu sonuç, ölçe÷in zamana göre kararlı oldu÷unu göstermektedir.
2. 2. 2. f. Ölçe÷in Özellikleri
Likert tipi ölçeklerde boú bırakma tepkisinden veya kalıp yargılara dayalı tepkilerden
kaçınmak için ölçek maddelerinin yarısı tutum boyutunun bir tarafını (olumlu uzamını) di÷er
yarısı da öteki tarafını (olumsuz uzamını) kapsayan ifadeler olmalıdır (Tezbaúaran, 1997). Bu
yolla, bazı deneklerin maddeler üzerinde yeterince düúünmeden iúaretleme yapması sonucu
ortaya çıkan muhtemel aúırı uç puanlarının ortaya çıkması da önlenebilir. Bu amaçla Aldatma
E÷ilimi Ölçe÷i’nin maddelerinin bir kısmı negatif olarak düzenlenmiútir; 30 maddeden 18’i
pozitif, 12’si ise negatiftir. Pozitif maddeler, aldatma e÷ilimini iúaret eden maddelerdir;
negatif maddeler ise bunun tam zıttını yani aldatma sayılmayan davranıú ve e÷ilimleri ifade
eder. Örne÷in Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i’ndeki “Eúimle düzenli aralıklarla cinsel iliúkiye
giremedi÷imde (iú seyahatleri vs.), bu dönemlerde baúkasıyla birlikte olmayı deneyebilirim.”
úeklindeki madde pozitiftir, “Eúim bana zaman ayırmasa da, hayatıma baúka bir partneri
almayı düúünmem.” úeklindeki bir madde ise negatiftir. 4, 9, 10, 11,14, 16, 17, 18, 20, 23, 27
ve 28 numaralı maddeler negatif maddelerdir ve ters puanlanmaktadır (Ek 8). Ölçekten alınan
yüksek puan aldatma e÷iliminin arttı÷ına iúaret etmektedir.
58
2. 2. 3. Evlilik Uyum Ölçe÷i (EUÖ)
2. 2. 3. a. Evlilik Uyum Ölçe÷i’nin Orijinal Formu Hakkında Bilgiler
Evlilik Uyum Ölçe÷i ile ilgili bilgiler Kıúlak (1995, s.54-56) tarafından aktarılmıútır:
Günümüze kadar pek çok araútırmada güvenilir ve geçerli kabul edilerek kullanılan,
EUÖ, Locke ve Wallace (1959) tarafından, evlilik uyumunu ölçmek amacıyla geliútirilmiú, 15
maddelik bir ölçektir. Ölçe÷in orijinalinin geçerlik ve güvenirlik çalıúmasının yapıldı÷ı
örneklem, birbirleriyle evli olmayan 118 evli erkek ve 118 evli kadından oluúmuútur. Bu
çalıúmada ölçe÷in iç tutarlık katsayısı .90 olarak bulunmuútur. Ancak test-tekrar test
güvenirli÷ine bakılmamıútır. Geçerlik ile ilgili olarak yapılan çalıúmada, ölçe÷in, uyumlu ve
uyumsuz grubu anlamlı olarak birbirinden ayırt etti÷i anlaúılmıútır. Söz konusu çalıúmada,
klinik görüúmeler sonucu uyumsuz olarak belirlenen grubun sadece %17’si, uyumlu grubun ise
%96’sı evlilik uyumunu ifade eden 100 ve üzeri puan almıúlardır.
Locke ve Wallace’ın geliútirdi÷i ölçekteki puanlar uyumsuzluktan uyumlulu÷a do÷ru
artmaktadır. Bu durumda, en düúük uyumsuzluk puanı 2, en yüksek uyum puanı ise 158 olarak
belirlenmiútir. Hunt 1987’de söz konusu puanlamayı basitleútirerek, toplam puanı 60’a
indirmiú ve güvenirlik çalıúması sonucu Locke ve Wallace’ın orijinal testi ile aynı sonuçları
elde etmiútir (kadınlar için r=.92, erkekler için r=.94). Basitleútirilmiú sistem aúa÷ıdaki gibidir:
1.madde = 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6 puan
2 ile 9 arası maddeler =5, 4, 3, 2, 1 puan
59
10. madde = 0, 1, 2 puan
11. madde = 3, 2, 1, 0 puan
12. madde = anlaúmazlık: 0 puan
dıúarıda bir úeyler yapmak : 1 puan
evde oturmak: 2 puan
13. madde = 0, 1, 2, 3 puan
14. madde = 2, 1, 0 puan
15. madde = 0, 1, 2, 2 puan
2. 2. 3. b. Evlilik Uyumu Ölçe÷i’nin Türkçe’ye Uyarlama Çalıúması
EUÖ (Ek 9), Kıúlak (1995) tarafından
Türkçe’ye uyarlanmıútır. Burada Kıúlak’ın
(1995) uyarlama çalıúması özetlenmektedir. Uyarlama çalıúması için EUÖ Kıúlak (1995)
tarafından Türkçe’ye çevrilmiútir. Daha sonra çeviriler 5 uzman psikolog ve bir de yabancı dil
uzmanı tarafından kontrol edilip düzeltilmiútir.
Kıúlak (1995) güvenirlik ve geçerlik
göstergelerinin elde edilmesi için yaptı÷ı çalıúmada farklı e÷itim ve gelir düzeylerinden olan
31 evli kadın (X=33, ranj=22-53) ve 31 evli erkek (X=34, ranj=24-47) olmak üzere toplam 62
gönüllü denekle gerçekleútirmiútir. Çalıúmada EUÖ’nün iki yarım güvenirli÷i .67 ve iç
tutarlık katsayısı .80 bulunmuútur. EUÖ’nün ölçüt geçerli÷inin saptanmasında Aile Yapısını
De÷erlendirme Aracından (AYDA) yararlanılmıútır. EUÖ’den elde edilen toplam puanlar ile
AYDA’dan elde edilen toplam puanlar arası korelasyon hesaplanmıú ve bu de÷er .66 olarak
bulunmuútur. EUÖ’nün geçerli÷ine bir kanıt olarak, kadınların ve erkeklerin EUÖ ve
AYDA’daki toplam puanları arası korelasyona bakılmıútır. Geçerlik katsayısı kadınlar için
.76, erkekler için .54 olarak bulunmuútur. Yapılan analizler sonucunda, ölçekten alınan
60
puanlara bakılarak, uyumlu ve uyumsuz evli kiúilerin ayırt edilmesini sa÷layan puan de÷eri 43
olarak hesaplanmıútır. Bu durumda, evli kiúiler 43 ve üzeri puan almıúlarsa evliliklerinde
uyumlu; 43 altında puan almıúlarsa evliliklerinde uyumsuz olarak belirlenmiúlerdir.
2. 2. 4. Çatıúma E÷ilimi Ölçe÷i (ÇEÖ)
Kiúilerin iletiúim çatıúmalarına girme e÷ilimlerini ölçmeyi amaçlayan Likert türü bu
ölçek, Harary ve Batell’in (1981) iletiúim çatıúması sınıflamaları kuramsal temel kabul
edilerek Dökmen (1986) tarafından geliútirilmiútir. Harary ve Batell’in iletiúim çatıúması
sınıflamalarında baúlıca sekiz bölüm bulunmaktadır. Bunlardan üç tanesi aktif, pasif ve varoluú
çatıúmaları adını taúımakta olup “yönelim çatıúmaları” altında, üç tanesi ise tümden reddetme,
önyargılı ve yo÷unluk çatıúmaları adını taúıyarak “kapsam çatıúmaları” baúlı÷ında
toplanmaktadır. Yönelim çatıúmalarında, iki kiúi arasında, kiúilerin kendilerinden kaynaklanan
nedenlerden ötürü çatıúma ortaya çıkmaktadır; kapsam çatıúmalarında ise kiúilerin
kendilerinden ötürü de÷il, aralarında alıp verdikleri mesajın kapsamından ötürü çatıúma
olmaktadır. Sınıflamaya göre bir de, yönelim ve kapsam çatıúmalarının karıúımından oluúan
karma çatıúmalar vardır (Akt.: Dökmen, 1987). ÇEÖ, Harary ve Batell’in bu sınıflandırmaları
esas alınarak alt bölümlerden oluúturulmuú, ayrıca, “insancıl yaklaúım” ve “kiúisel özellikler”
adlı iki alt bölüm de eklenmiútir (Dökmen, 1987).
ÇEÖ (Ek 10), bireylerin iletiúim becerileri ve iletiúimde karúılaútıkları sorunları
ölçmektedir. Lise ö÷rencilerine ve yetiúkinlere uygulanabilmektedir (Öner, 1997). Ölçek 31
olumlu, 22 olumsuz olmak üzere toplam 53 maddeden oluúmaktadır. Olumlu maddeler bir
61
çatıúmayı ya da çatıúma e÷ilimi, olumsuz maddeler ise çatıúma sayılmayan davranıú ve
e÷ilimleri ifade etmektedir. Ölçe÷in 10 alttesti vardır (Dökmen, 1986).
Aktif çatıúma (7 madde)
Pasif çatıúma (9 madde)
Varoluú çatıúması (5 madde)
Tümden reddetme (6 madde)
Önyargılı çatıúma (1 madde)
Yo÷unluk çatıúması (2 madde)
Aktif-önyargılı çatıúma (2 madde)
Pasif-tümden reddetme (4 madde)
ønsancıl yaklaúım (8 madde)
Kiúisel özellikler (9 madde)
Olumlu ifadeleri içeren maddelere verilen ‘tamamen aykırı’ yanıtına ‘1’ puan,
di÷erlerine ise sırasıyla ‘oldukça aykırı’ yanıtına ‘2’, ‘kararsızım’ yanıtına ‘3’, ‘oldukça
uygun’ yanıtına ‘4’ ve ‘tamamen uygun’ yanıtına ‘5’ puan verilir. Olumsuz ifadeleri içeren
maddeler için bu puanlama ters yönde yapılır. Olumlu ifadeleri içeren maddelerden elde
edilen puanların yüksekli÷i çatıúma e÷iliminin yüksek oldu÷unu gösterir (Dökmen,1986).
Ölçek, Ankara Üniversitesi E÷itim Bilimleri Fakültesi’nde okuyan 102 ö÷renciye 14
gün ara ile iki kez uygulanmıú ve Pearson Momentler Çarpımı korelasyon tekni÷i ile
hesaplanan test-tekrar test güvenirli÷i .89 olarak bulunmuútur. Ölçüt-ba÷ımlı geçerli÷i
hesaplamak için ise úöyle bir yöntem izlenmiútir: Ankara Üniversitesi, E÷itim Bilimleri
62
Fakültesi’nde okuyan 14 ö÷renci ile birer saatlik iki oturum düzenlenmiú ve ‘kadınlar ev
dıúında çalıúmalı mı?’ sorusu tartıúılmıútır. Araútırmacı tamamen pasif kalmıú ve tartıúmalar
banda kaydedilmiútir. Bant araútırmacı tarafından bir tiyatro metni gibi yazıya aktarılmıú ve 8
çatıúma türü açısından puanlanmıútır. Tartıúma metni, psikolojide master derecesine sahip bir
hakeme de puanlattırılmıútır. Hakem ile araútırmacının verdi÷i puanlar arasında .87 düzeyinde
iliúki bulunmuútur. Daha sonra aynı ö÷renci grubuna ölçek uygulanmıú; ölçek puanları ile
grup tartıúmasından aldıkları puanlar karúılaútırılmıútır. Her iki çatıúma sınıfı için ayrı ayrı
hesaplanan korelasyonlar .64 ile .88 arasına bulunmuútur (Dökmen, 1986).
2. 3. øùLEM
Araútırmanın verileri Kasım 2004- ùubat 2006 tarihleri arasında toplanmıútır.
Veri toplama araçları araútırmacının unvanı, adı ve ö÷rencisi oldu÷u sosyal bilimler
enstitüsünün adının yazılı oldu÷u zarflar içerisinde verilmiútir ve uygulama bitti÷inde zarfı
yapıútırabilecekleri söylenmiútir. Örneklemi oluúturan 204 evli bireye, araútırma ve uygulama
hakkında bilgilendirilmiú olan kiúiler ve araútırmacı tarafından ulaúılmıú ve veri toplama
araçları verilerek uygulama yapılmıútır. Katılımcılar ölçekleri ya iú yerlerinde ya da evlerinde
doldurmuúlardır. Her iki eúe de aynı anda uygulama yapıldı÷ında, eúlerin birbirlerinin
yanıtlarını görmemesine özen gösterilmiútir. Uygulama süresi 15-25 dakika arasında
de÷iúmiútir.
63
BÖLÜM 3
BULGULAR
Bu araútırmanın genel amacı, daha önce de belirtildi÷i gibi, evlilik uyumu, aldatma
e÷ilimi ve çatıúma e÷ilimi arasındaki iliúkileri; cinsiyet, yaú, sosyoekonomik düzey, evlenme
biçimi, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik
tarihi arasındaki süre, evlilik süresi ve çocuk sayısı de÷iúkenleri açısından incelemektir. Bu
amaç çerçevesinde, bu bölümde, verilere uygulanan t testi, varyans analizi ve hiyerarúik
regresyon analizi sonucu elde edilen bulgular verilmiú, tüm sonuçlar için anlamlılık düzeyi
olarak 0.05 ve 0.01 kabul edilmiútir. Analizler sonucu elde edilen bulgular alt baúlıklar
halinde belirtilmiútir.
3. 1. Cinsiyet ve Evlenme Biçiminin Aldatma E÷ilimi, Evlilik Uyumu ve Çatıúma E÷ilimi
Üzerindeki Etkileri
Cinsiyet ve evlenme biçimleri (flört, görücü usulü, görücü usulü+flört, di÷erleri örn.:
arkadaúlık, tanıútırılarak, ilk gördü÷ü anda evlilik kararı alma) flört ve di÷erleri olarak
ayrılarak evlilik uyumu, aldatma e÷ilimi ve çatıúma e÷ilimi üzerindeki etkileri verilmiútir. Bu
etkiler varyans analizi ile bulunmuútur.
3. 1. a. Cinsiyet ve Evlenme Biçiminin Aldatma E÷ilimi Üzerindeki Etkisi
Burada cinsiyet ve evlenme biçiminin (flört ve di÷erleri) aldatma e÷ilimi üzerindeki
etkisi verilmiútir.
64
Cinsiyet ve evlenme biçimine göre aldatma e÷ilimi ortalamaları Çizelge 3. 1.’de
gösterilmiútir.
Çizelge 3. 1. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Aldatma E÷ilimi Puanlarının Ortalamaları,
Standart Sapmaları
Aldatma
Cinsiyet
Evlenme Biçimi
N
X
S
Kadın
Flört
86
53.51
20.69
Di÷erleri
44
53.27
21.40
Toplam
130
53.43
20.85
Flört
42
71.41
25.77
Di÷erleri
31
63.06
23.53
Toplam
73
67.87
25.02
128
59.38
23.92
Di÷erleri
75
57.31
22.67
Toplam
203
58.62
23.43
Erkek
Toplam
Flört
Çizelge 3. 1.’deki ortalamalar arasında anlamlı farklılıkların olup olmadı÷ını
belirlemek amacıyla verilere 2 (cinsiyet) X 2 (evlenme biçimi) desenine uygun varyans
analizi uygulanmıútır. Sonuçlar Çizelge 3. 2.’de görülmektedir.
65
Çizelge 3. 2. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Aldatma E÷ilimi Puanlarına Uygulanan
Varyans Analizi Sonuçları
Kaynak
Kareler Toplamı
S. D.
Ortalama Kare
F
Cinsiyet
8481.81
1
8481.81
16.89*
Evlenme Biçimi
816.97
1
816.97
1.63
Cinsiyet x
Evlenme Biçimi
Hata
729.34
1
729.34
1.45
99909.15
199
502.06
Toplam
808444.48
203
*p<0.01
Çizelge 3. 2.’de görüldü÷ü gibi, aldatma puanlarına uygulanan varyans analizi cinsiyet
temel etkisinin anlamlı oldu÷unu göstermiútir. Kadınların aldatma e÷ilimi ortalaması ile
erkeklerin aldatma e÷ilimi ortalaması arasındaki fark anlamlıdır. Kadınların ve erkeklerin
ortalamaları sırasıyla 53.43 ve 67.87’dir. Böylece, erkeklerin daha çok aldatma e÷ilimleri
oldu÷u anlaúılmaktadır.
Öte yandan, evlenme biçimi temel etkisi anlamlı çıkmamıútır. Evlenme biçimine göre
aldatma e÷ilimi düzeyleri arasında anlamlı bir fark yoktur.
Cinsiyet-evlenme biçimi ortak etkisi de anlamlı de÷ildir.
3. 1. b. Cinsiyet ve Evlenme Biçiminin Evlilik Uyumu Üzerindeki Etkisi
Burada cinsiyet ve evlenme biçiminin (flört ve di÷er) evlilik uyumu üzerindeki etkisi
verilmiútir.
66
Cinsiyet ve evlenme biçimine göre evlilik uyumu ortalamaları Çizelge 3. 3.’te
gösterilmiútir.
Çizelge 3. 3. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Evlilik Uyumu Ortalamaları, Standart
Sapmaları
Evlilik Uyumu
Cinsiyet
Evlenme Biçimi
N
X
S
Kadın
Flört
86
43.53
9.36
Di÷erleri
44
40.37
9.82
Toplam
130
42.46
9.60
Flört
42
44.48
8.19
Di÷erleri
31
44.49
6.76
Toplam
73
44.48
7.57
128
43.84
8.97
75
42.07
8.87
203
43.19
8.95
Erkek
Toplam
Flört
Di÷erleri
Toplam
Çizelge 3. 3.’ teki ortalamalar arasında anlamlı farklılıkların olup olmadı÷ını
belirlemek amacıyla verilere 2 (cinsiyet) X 2 (evlenme biçimi) desenine uygun varyans
analizi uygulanmıútır. Sonuçlar Çizelge 3. 4.’te görülmektedir.
67
Çizelge 3. 4. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Evlilik Uyumu Puanlarına Uygulanan
Varyans Analizi Sonuçları
Kaynak
Kareler Toplamı
S. D.
Ortalama Kare
F
Cinsiyet
284.12
1
284.12
3.60*
Evlenme Biçimi
109.95
1
109.95
1.39*
Cinsiyet x
Evlenme Biçimi
Hata
111.19
1
111.19
1.41*
15717.41
199
78.98
Toplam
394835.83
203
*p>0.05
Çizelge 3. 4.’te görüldü÷ü gibi, belirtilen evlilik uyumu düzeyi puanlarına uygulanan
varyans analizi sonuçlarına göre cinsiyet temel etkisi, evlenme biçimi temel etkisi ve cinsiyetevlenme biçimi ortak etkisi anlamlı de÷ildir.
3. 1. c. Cinsiyet ve Evlenme Biçiminin Çatıúma E÷ilimi Üzerindeki Etkisi
Cinsiyet ve evlenme biçiminin (flört ve di÷er) çatıúma e÷ilimi üzerindeki etkisine
bakılmıútır.
Cinsiyet ve evlenme biçimine göre çatıúma e÷ilimi ortalamaları Çizelge 3. 5.’te
gösterilmiútir.
68
Çizelge 3. 5. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Çatıúma E÷ilimi Ortalamaları, Standart
Sapmaları
Çatıúma E÷ilimi
Cinsiyet
Evlenme Biçimi
N
X
Kadın
Flört
86
149.77
19.97
Di÷erleri
44
152.30
25.14
130
150.63
21.79
Flört
42
153.35
17.29
Di÷erleri
31
145.02
23.27
Toplam
73
149.81
20.32
128
150.94
19.14
Di÷erleri
75
149.29
24.49
Toplam
203
150.33
21.23
Toplam
Erkek
Toplam
Flört
S
Çizelge 3. 5.’ teki ortalamalar arasında anlamlı farklılıkların olup olmadı÷ını
belirlemek amacıyla verilere 2 (cinsiyet) X 2 (evlenme biçimi) desenine uygun varyans
analizi uygulanmıútır. Sonuçlar Çizelge 3. 6.’da görülmektedir.
69
Çizelge 3. 6. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Çatıúma E÷ilimi Puanlarına Uygulanan
Varyans Analizi Sonuçları
Kaynak
Kareler Toplamı
S. D.
Ortalama Kare
F
Cinsiyet
151.20
1
151.20
0.34*
Evlenme Biçimi
371.27
1
371.27
0.82*
Cinsiyet x
Evlenme Biçimi
Hata
1303.39
1
1303.39
2.89*
89581.19
199
450.16
4678914.99
203
Toplam
*p>0.05
Çizelge 3. 6.’da görüldü÷ü gibi, çatıúma e÷ilimi puanlarına uygulanan varyans analizi
sonuçlarına göre cinsiyet temel etkisi, evlenme biçimi temel etkisi ve cinsiyet-evlenme biçimi
ortak etkisi anlamlı de÷ildir.
3. 2. Cinsiyet, Evlilik Uyumu Düzeyi ve Çatıúma E÷ilimi Düzeyinin Aldatma E÷ilimi
Üzerindeki Etkisi
Cinsiyet, evlilik uyumu düzeyi ve çatıúma e÷ilimi düzeyinin aldatma e÷ilimi
üzerindeki etkilerine bakılmıútır. Bunun için varyans analizi uygulanmıútır.
Evlilik uyum düzeyleri ölçek toplam puan medyanına göre belirlenmiútir. Elde edilen
medyanın (43) altında olanlar düúük, üstünde olanlar düúük evlilik uyumuna sahip olarak
kabul edilmiúlerdir. Çatıúma e÷ilimi düzeyleri de ölçek toplam puan medyanına göre
belirlenmiútir. Elde edilen medyanın (152.52) altında olan düúük, üstünde olanlar yüksek
çatıúma e÷ilimine sahip olarak kabul edilmiúlerdir.
70
Cinsiyet, evlilik uyumu düzeyi (düúük-yüksek) ve çatıúma e÷ilimi düzeyine (düúükyüksek) göre aldatma e÷ilimi ortalamaları Çizelge 3. 7.’de gösterilmiútir.
Çizelge 3. 7. Cinsiyet, Evlilik Uyumu Düzeyi ve Çatıúma E÷ilimi Düzeyine Göre Aldatma
E÷ilimi Ortalamaları, Standart Sapmaları
Aldatma
Cinsiyet
Evlilik Uyumu
Düúük
Yüksek
Kadın
Toplam
Düúük
Yüksek
Erkek
Toplam
Düúük
Yüksek
Toplam
Toplam
Çatıúma E÷ilimi
Düúük
Yüksek
Toplam
Düúük
Yüksek
Toplam
Düúük
Yüksek
Toplam
Düúük
Yüksek
Toplam
Düúük
Yüksek
Toplam
Düúük
Yüksek
Toplam
Düúük
Yüksek
Toplam
Düúük
Yüksek
Toplam
Düúük
Yüksek
Toplam
N
X
S
21
38
59
47
24
71
68
62
130
6
19
25
27
21
48
33
40
73
27
57
84
74
45
119
101
102
203
63.34
64.31
63.96
43.26
47.44
44.67
49.46
57.78
53.43
99.67
79.26
84.16
60.06
58.50
59.38
67.27
68.36
67.87
71.41
69.29
69.97
49.39
52.60
50.60
55.28
61.93
58.62
25.11
20.75
22.19
12.54
18.67
14.90
19.59
21.48
20.85
20.29
28.15
27.55
20.51
17.02
18.89
25.43
24.99
25.02
28.30
24.29
25.49
17.76
18.57
18.06
23.12
23.38
23.43
Çizelge 3. 7.’ deki ortalamalar arasında anlamlı farklılıkların olup olmadı÷ını
belirlemek amacıyla verilere 2 (cinsiyet) X 2 (evlilik uyumu düzeyi) X 2 (çatıúma e÷ilimi
düzeyi) desenine uygun varyans analizi uygulanmıútır. Sonuçlar Çizelge 3. 8.’de
görülmektedir.
71
Çizelge 3. 8. Cinsiyet, Evlilik Uyumu Düzeyi ve Çatıúma E÷ilimi Düzeyine Göre Aldatma
E÷ilimi Puanlarına uygulanan Varyans Analizi Sonuçları
Kaynak
Kareler Toplamı
S. D.
Ortalama Kare
F
Cinsiyet
14210.73
1
14210.73
36.06*
Evlilik Uyumu
21481.76
1
21481.76
54.50*
Çatıúma E÷ilimi
642.25
1
642.25
1.63
Cinsiyet x Evlilik
Uyumu
Cinsiyet x
Çatıúma E÷ilimi
Evlilik Uyumu x
Çatıúma E÷ilimi
Cinsiyet x Evlilik
Uyumu x
Çatıúma E÷ilimi
Hata
1244.25
1
1244.25
3.16
1668.43
1
1668.43
4.23**
1102.04
1
1102.04
2.80
554.37
1
554.37
1.41
76855.56
195
394.13
808444.48
203
Toplam
*p<0.01
**p<0.05
Çizelge 3. 8.’de görüldü÷ü gibi, aldatma e÷ilimi puanlarına uygulanan varyans analizi
cinsiyet temel etkisinin anlamlı oldu÷unu göstermiútir. Kadınların aldatma e÷ilimi ortalaması
ile erkeklerin aldatma e÷ilimi ortalaması arasındaki fark anlamlıdır. Kadınların ve erkeklerin
ortalamaları sırasıyla 53.43 ve 67.87’dir. Böylece, erkeklerin daha çok aldatma e÷ilimleri
oldu÷u anlaúılmaktadır.
Evlilik uyum düzeyi temel etkisi de anlamlı çıkmıútır. Evlilik uyumu düzeyine göre,
aldatma e÷ilimi arasında anlamlı bir fark vardır. Evlilik uyumu düúük olanların aldatma
e÷ilimi ortalaması
69.97, evlilik uyumu yüksek olanların aldatma e÷ilimi ortalaması
72
50.60’tır. Buna göre, evlilik uyumu düúük olanların aldatma e÷ilimlerinin yüksek oldu÷u
sonucu ortaya çıkmaktadır.
ANOVA’da cinsiyet-çatıúma e÷ilimi düzeyi ortak etkisi de anlamlı çıkmıútır. Bu
etkinin kayna÷ı Tukey-Kramer testi (Hovardao÷lu, 1994, s.134) ile araútırılmıútır.
Tukey-Kramer testi sonuçlarına göre, çatıúma e÷ilimi düúük olan kadın ve erkeklerin
aldatma e÷ilimleri arasında anlamlı fark vardır (q=6.12, p<0.05). Ortalamalar sırasıyla 49.46,
67.27’dir. Buna göre, çatıúma e÷ilimi düúük olan erkeklerin, çatıúma e÷ilimi düúük
kadınlardan daha fazla aldatma e÷ilimleri oldukları görülmektedir.
Çatıúma e÷ilimleri düúük ve yüksek olan kadınlar arasında aldatma e÷ilimi düzeyi
açısından anlamlı bir fark yoktur.
Çatıúma e÷ilimleri düúük ve yüksek olan erkekler arasında da aldatma e÷ilimi düzeyi
açısından anlamlı bir fark bulunmamıútır.
Ayrıca, çatıúma e÷ilimi yüksek olan kadın ve erkekler de aldatma e÷ilimi düzeyi
açısından farklılaúmamaktadır.
3. 3. Evlilik Uyumu, Aldatma E÷ilimi ve Çatıúma E÷ilimi Puanlarının Birbirleriyle ve
Bazı De÷iúkenlerle øliúkileri
Katılımcıların hepsinden elde edilen evlilik uyumu, aldatma e÷ilimi ve çatıúma e÷ilimi
düzeyleri ile yaú, sosyoekonomik düzey, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre,
73
iliúkinin baúlangıcı ile evlilik tarihi arasındaki süre, evlilik süresi ve çocuk sayısı de÷iúkenleri
arasındaki iliúkiler ve ayrıca bu de÷iúkenler arasındaki iliúkilerin kadın ve erkek katılımcılar
için ayrı ayrı elde edilmiú sonuçları Çizelge 3.9.’da verilmiútir.
Çizelge 3. 9. Evlilik Uyumu, Aldatma E÷ilimi ve Çatıúma E÷ilimi Düzeylerinin Birbirleriyle
ve Bazı De÷iúkenlerle Korelasyonları (N=204)
Aldatma
E÷ilimi
Evlilik
Uyumu
Aldatma
E÷ilimi
Çatıúma
E÷ilimi
Evlilik
Uyumu
Aldatma
E÷ilimi
Çatıúma
E÷ilimi
Evlilik
Uyumu
Aldatma
E÷ilimi
Çatıúma
E÷ilimi
Kadın
Erkek
Toplam
-0.54*
-0.53*
Çatıúma
E÷ilimi
SED
Evlilik
Tarihi
Evlilik
Süresi
Çocuk
Sayısı
-0.05
0.00
-0.08
-0.11
0.15
0.13
0.09
0.07
-0.02
0.07
0.09
0.06
-0.07
0.22**
0.06
-0.00
-0.02
-0.23*
-0.10
0.22
0.12
0.13
-0.06
-0.06
0.07
0.14
0.27**
0.22
0.11
0.05
0.13
-0.13
-0.02
0.07
0.11
-0.19
0.24*
-0.01
0.03
-0.06
-0.09
-0.30*
0.26*
Evlilik
Kararı
-0.24*
0.23**
-0.47*
Yaú
-0.26*
-0.05
0.20*
0.13
0.04
0.16**
0.13
0.13
0.09
0.03
-0.19*
-0.02
0.07
0.09
-0.04
*p<0.01
**p<0.05
Çizelge 3. 9. bütün denekler için (n=204) evlilik uyumu, aldatma e÷ilimi ve çatıúma
e÷ilimi düzeyleri ve bazı de÷iúkenler arasında anlamlı iliúkiler oldu÷unu göstermektedir.
Evlilik uyumu ile aldatma e÷ilimi arasında anlamlı bir iliúki bulunmuútur. Buna göre, evlilik
uyumu yükseldikçe aldatma e÷iliminin düútü÷ü ya da aldatma e÷ilimi düútükçe evlilik
uyumunun yükseldi÷i anlaúılmaktadır. Yine çizelgeden görülece÷i gibi, aldatma e÷ilimi ile
çatıúma e÷ilimi arasında da anlamlı bir iliúki vardır. Aldatma e÷ilimi yükseldikçe çatıúma
e÷iliminin yükseldi÷i ya da çatıúma e÷ilimi yükseldikçe aldatma e÷iliminin yükseldi÷i
görülmektedir. Evlilik uyumu ile çatıúma e÷ilimi arasındaki iliúki de negatif ve anlamlıdır.
Evlilik uyumu yükseldikçe çatıúma e÷ilimi düúmektedir ya da çatıúma e÷ilimi yükseldikçe
74
evlilik uyumu düúmektedir. Ayrıca evlilik uyumu düzeyi ile sosyoekonomik düzey arasında
pozitif yönde, çatıúma e÷ilimi düzeyi ile sosyoekonomik düzey arasında negatif yönde bir
iliúki oldu÷u görülmektedir. Bu sonuç, sosyoekonomik düzey yükseldikçe evlilik uyumunun
yükseldi÷ini; çatıúma e÷iliminin düútü÷ünü göstermektedir. Bu çizelgeye göre, iliúkinin
baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre arttıkça aldatma e÷iliminin de arttı÷ı sonucuna
ulaúılmaktadır.
Hem kadınlarda hem de erkeklerde evlilik uyumu ile aldatma e÷ilimi arasında negatif
ve anlamlı iliúkiler bulunmuútur. Buna göre, evlilik uyumu yüksek olan kadınların ve
erkeklerin aldatma e÷ilimleri düúmektedir ya da aldatma e÷ilimi düútükçe evlilik uyumu
yükselmektedir. Kadınların ve erkeklerin evlilik uyumları ile çatıúma e÷ilimleri arasındaki
iliúkiler de negatif ve anlamlıdır. Evlilik uyumu yüksek olan kadınların ve erkeklerin çatıúma
e÷ilimlerinin düútü÷ü ya da çatıúma e÷ilimleri yükseldikçe evlilik uyumlarının düútü÷ü
görülmektedir. Ayrıca, kadınlarda ve erkeklerde aldatma e÷ilimi ile çatıúma e÷ilimi arasında
da pozitif ve anlamlı bir iliúki vardır. Aldatma e÷ilimi yüksek olan kadınların ve erkeklerin
çatıúma e÷ilimlerinin de yükseldi÷i ya da çatıúma e÷ilimi düúen kadın ve erkeklerin aldatma
e÷ilimlerinin düútü÷ü görülmektedir.
Kadınlarda sosyoekonomik düzey ile evlilik uyumu düzeyi arasında pozitif yönde,
sosyoekonomik düzey ile çatıúma e÷ilimi düzeyi arasında negatif yönde iliúkiler vardır. Sonuç
olarak, kadınlarda sosyoekonomik düzey yükseldikçe evlilik uyumunun arttı÷ı ve çatıúma
e÷iliminin düútü÷ü görülmektedir.
75
Erkeklerde iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre arttıkça aldatma
e÷ilimi düzeyi de artmaktadır.
3. 4. Aldatma E÷iliminin Yordanması
Katılımcıların aldatma e÷ilimi düzeylerinin bazı de÷iúkenler temel alınarak,
yordanması için hiyerarúik regresyon analizi yapılmıútır.
Evlilik uyumu, çatıúma e÷ilimi, cinsiyet, yaú, sosyoekonomik düzey, evlenme biçimi,
iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik tarihi
arasındaki süre, evlilik süresi ve çocuk sayısının aldatma e÷ilimini ne kadar açıkladı÷ını
belirlemek amacıyla verilere hiyerarúik regresyon analizi uygulanmıútır. Sonuçlar çizelge 3.
10.’da verilmiútir.
Çizelge 3. 10. Aldatma E÷ilimi Düzeyi Puanlarına Uygulanan Hiyerarúik Regresyon Analizi
Sonuçları
Yordayıcı
De÷iúken
Evlilik Uyumu
R²
R² De÷iúim
F De÷iúim
Beta
t
0.25
0.25
56.28*
-0.50
-7.50*
Cinsiyet
0.36
0.12
30.97*
0.34
5.57*
SED
0.39
0.03
8.21*
0.18
2.87*
øliúkinin
Baúlangıcı
ile
Evlilik
Kararı
Arasındaki Süre
0.41
0.02
6.33**
0.15
2.51**
*p<0.01
**p<0.05
76
Çizelge 3.10’da da görüldü÷ü gibi, aldatma e÷ilimi puanlarına uygulanan hiyerarúik
regresyon analizi sonucuna göre evlilik uyumu, cinsiyet, sosyoekonomik düzey ve iliúkinin
baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre de÷iúkenleri aldatma e÷iliminin %41’ini
açıklamaktadır. Evlilik uyumu yordayıcı de÷iúkenler arasında katkısı en yüksek olandır;
aldatma e÷iliminin %25’ini açıklamaktadır.
77
BÖLÜM 4
TARTIùMA
Daha önce de belirtildi÷i gibi bu araútırmada, evlilik uyumu, aldatma e÷ilimi ve
çatıúma e÷ilimi arasındaki iliúki; cinsiyet, yaú, sosyoekonomik düzey, evlenme biçimi,
iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre, iliúkinin baúlaması ile evlilik tarihi
arasındaki süre, evlilik süresi ve çocuk sayısı de÷iúkenleri açısından incelenmiútir.
Bu bölümde buraya kadar verilen bulgular tartıúılmıútır.
4. 1. Cinsiyet ve Evlenme Biçiminin Aldatma E÷ilimi, Evlilik Uyumu ve Çatıúma E÷ilimi
Üzerindeki Etkileri
Kadınların belirtti÷i aldatma e÷ilimi ortalaması ile erkeklerin aldatma e÷ilimi
ortalaması arasındaki fark anlamlıdır. Kadınların ve erkeklerin ortalamaları sırasıyla 53.43 ve
67.87’dir. Böylece, erkeklerin daha çok aldatma e÷ilimleri oldu÷u anlaúılmaktadır.
Wiederman (1997) aldatma konusunda yapılan çalıúmaların ortak özelli÷i olarak,
erkeklerin kadınlara oranla evlilik dıúı iliúki yaúama yüzdelerinin çok daha fazla olmasını
göstermektedir. Genel olarak erkekler kadınlara oranla daha fazla evlilik dıúı iliúki
yaúamaktadır (Atkins, Baucom ve Jacobson, 2001; Atwood ve Seifer, 1997; Buunk ve
Bakker, 1995; Egan ve Angus, 2004).
78
Bu sonuç tek eúlili÷i daha az savunan erkeklerin Boekhout, Hendrick ve Hendrick
(2003) aldatma nedenlerinden kaynaklanıyor olabilir. Yenilik arama, hissedecekleri anlık
tatmin duygusuna yenilme ya da çevrelerinde ciddi bir iliúki istemeyen kadınların varlı÷ı
(Norment, 1998a) gibi kadınlara göre daha basit nedenlerle aldatan erkeklerin aldatma
oranlarının yüksek olması beklenilebilir bir sonuçtur. Bu durum, aldatmaya yapılan cinsel ya
da duygusal atıf da göz önünde bulunduruldu÷unda, aldatmaya daha çok cinsel atıfta bulunan
erkeklerin aldatma tetikleyicilerinin daha kolay ve daha sıklıkla ortaya çıkabilece÷i úeklinde
yorumlanabilir.
Kendine güvenlerini arttırma iste÷i, duygusal olarak ihmal edildiklerini düúünme,
heyecan arayıúı, romantizm ihtiyaçlarını karúılama iste÷i, eúlerinden ya da partnerlerinden
daha zengin ve statü sahibi biriyle beraber olmak arzusu, cinsel tatminsizlik ve hiç bitmeyen
ev iúlerinin ve sorumlulukların yükünden kurtulma iste÷i (Norment, 1998b) gibi nedenlerle
aldatan kadınların ise iliúkilere daha az cinsel atıf yaptıkları (Boekhout, Hendrick ve
Hendrick, 2003) belirtilmektedir. Görüldü÷ü gibi, duygusal temelli aldatma tetikleyicileri
kadınlarda daha fazla oldu÷u için kadınların evlilik dıúı iliúki yaúama olasılı÷ı daha az olabilir.
Öte yandan, aldatma e÷ilimi üzerinde evlenme biçimi temel etkisi anlamlı
çıkmamıútır. Evlenme biçimine göre aldatma e÷ilimi düzeyleri arasında anlamlı bir fark
yoktur. Bununla ilgili literatürde herhangi bir araútırmaya rastlanmamıútır. Ama Solomon,
Knobloch ve Fitzpatrick’in (2004) ayrık, ba÷ımsız ve geleneksel evlilik úemaları dikkate
alındı÷ında evlenme biçimlerinin aldatma e÷ilimi üzerinde bir etkisi olması beklenebilirdi.
Çünkü geleneksel úemaya sahip olan bireyler evliliklerinde en fazla ba÷lılık hissedenlerdir.
Bu kiúiler ayrık úemaya sahip olanlara oranla partnerlerinin de kendilerine daha ba÷lı
79
oldu÷unu söylerler. Ba÷ımsız ve ayrık úemaya sahip olan bireyler, geleneksellere oranla
partnerlerinin daha fazla iliúki alternatifi oldu÷unu düúünürler. ùemaların bu etkilerine
ra÷men, Türk örnekleminde yapılan bu çalıúmada geleneksel evlenme biçimi olan görücü
usulünün aldatma e÷ilimi üzerinde anlamlı bir etkisi bulunmamıútır.
Ayrıca bu sonuç,
aldatmanın evlilik öncesi iliúkinin geliúme úekli ile de÷il, evlilik süresi içerisinde yaúanan
iliúkisel nedenlerden kaynaklanmasına ba÷lanabilir.
Aldatma e÷ilimi üzerinde cinsiyet-evlenme biçimi ortak etkisi de anlamlı de÷ildir.
Kadın ya da erkeklerin flört ya da di÷er úekillerde evlenmesinin aldatma e÷ilimini
etkilemedi÷i görülmüútür.
Kadınların ve erkeklerin evlilik uyum düzeyleri farklılaúmamaktadır. Evlilik uyumu
ile ilgili araútırmalara bakıldı÷ında evlilik uyumunun cinsiyete göre farklılaúmadı÷ı (BondsRaacke, Bearden, Carriere, Anderson ve Nicks, 2001; Hamamcı, 2005) görülse de bazı
araútırmalarda da (Gökmen, 2001; Hasta, 1996) erkeklerin kadınlara oranla evliliklerinden
daha fazla doyum aldıkları bulunmuútur.
Evlenme biçimine göre de evlilik uyum düzeyi farklılaúmamaktadır. Evlenme
biçimlerini flört ve di÷er olarak ayırmıútık. Di÷erin içinde ise görücü, görücü+flört ve az
sayıda arkadaúlık, tanıútırılarak, ilk gördü÷ü anda evlilik kararı alanlar yer almaktadır.
Türkiye’de görücü usulünün evlenme biçiminin geleneksel, flörtün ise evlenme biçiminin
modern boyutunda yer aldı÷ını düúünebiliriz. Literatürde, modern çiftlerin geleneksel çiftlere
oranla evlilik uyumlarının daha yüksek oldu÷u (Mcgovern ve Meyers, 2002) bulunsa da, bu
80
araútırmada böyle bir sonuca ulaúılmamıútır. Bu sonuç flörtle evlenenlerin yüzdesinin (%63.1)
di÷erlerine göre daha yüksek olmasına ba÷lanabilir.
Cinsiyet-evlenme biçimi ortak etkisinin evlilik uyumu üzerinde anlamı bir etkisi
görülmemiútir. Cinsiyetin evlilik doyumu ve evlilikte yaúanan problemlerle iliúkisine
bakıldı÷ında geleneksel cinsiyet rollerini kabul eden erkeklerin zaman içinde evlilik
doyumlarının düútü÷ü görülse (Faulkner, Davey ve Davey, 2005) de kadın ya da erkeklerin
flört ya da di÷er úekillerde evlenmesinin evlilik uyumunu etkilemedi÷i görülmüútür.
Dökmen (2002) kiúiler arasındaki iletiúim çatıúmalarının niteli÷ini belirleyen
faktörlerden biri olarak cinsiyeti göstermiútir. Kadınlar ve erkekler farklı iletiúim kültürlerine
(Athenstaedt, Haas ve Schwab, 2004; MacGeorge, Graves, Feng ve Gillihan, 2004) sahiptir.
Bu araútırmada ise cinsiyete göre evli bireylerin çatıúma e÷ilimi düzeyleri farklılaúmamıútır.
Yine evlenme biçiminin çatıúma e÷ilimi üzerinde anlamlı bir etkisine rastlanmamıútır.
Cinsiyet-evlenme biçiminin çatıúma e÷ilimi üzerinde de
anlamlı etkileri bulunmamıútır.
Modernlik-geleneksellik boyutunda ve de cinsiyet açısından de÷erlendirdi÷imizde, geleneksel
cinsiyet rollerine sahip erkeklerin duygularını ifade etmekte zorlandıkları, eúleriyle iliúkideki
adalet ve karar verme konularında daha fazla sorun yaúadıkları (Faulkner, Davey ve Davey,
2005) belirtilmektedir. Bunun evlilikte çatıúmalara yol açabilece÷i açıktır. Daha önce de
de÷inildi÷i gibi, örneklemde evlenme biçimlerindeki eúitsiz da÷ılımın çatıúma e÷ilimi
üzerindeki etkisinin anlamlı çıkmamasına yol açmıú olabilir.
81
4. 2. Cinsiyet, Evlilik Uyumu Düzeyi ve Çatıúma E÷ilimi Düzeyinin Aldatma E÷ilimi
Üzerindeki Etkisi
Erkeklerin daha çok aldatma e÷ilimleri oldu÷u bilinmektedir.
Evlilik uyum düzeyi temel etkisi de anlamlı çıkmıútır. Evlilik uyumu düzeyine göre,
aldatma e÷ilimi arasında anlamlı bir fark vardır. Evlilik uyumu düúük olanların aldatma
e÷ilimi ortalaması
69.97, evlilik uyumu yüksek olanların aldatma e÷ilimi ortalaması
50.60’tır. Buna göre, evlilik uyumu düúük olanların aldatma e÷ilimlerinin yüksek oldu÷u
sonucu ortaya çıkmaktadır.
Daha önce de belirtildi÷i gibi, evlilik dıúı iliúki ile ilgili en yaygın kabul gören
yüklemelerden biri evliliklerdeki mutsuzluk ve çatıúmalardır (Atkins, Dimidjian ve Jacobson,
2001). Doyumsuzluk düzeyi arttıkça iliúkide beklentiler, seçenekler (alternatifler) ve
sınırlılıklar önemli bir rol oynamaya baúlamaktadır (Hazan ve Shaver, 1994).
Karúılıklı Ba÷ımlılık Kuramı bakıú açısından, kiúilerarası iliúkiler, ödül-bedel
mübadelesine dayanır ve insanlar, ödülü (haz ve doyum) yüksek, bedeli (bireyin
performansını ketlemeye yönelik faktörler) düúük iliúkileri tercih ederler. Ödül ve bedel
arasındaki fark, yani, sonuç pozitif oldu÷unda birey iliúkiyi sürdürme, negatif oldu÷unda
iliúkiyi de÷iútirme veya sonlandırma e÷ilimi gösterecektir. Bundan yola çıkarak iliúkisel
doyumu yüksek bireylerin iliúkiden daha büyük ödül elde ettikleri için, aldatma e÷ilimlerinin
düúük olması beklenilebilir. Bununla birlikte, bireylerin baúka bir iliúkiden elde edecekleri
doyum miktarının, mevcut iliúkilerininkinden daha az olması da kiúiyi iliúkiye ba÷lı tutabilir.
82
Karúılıklı Ba÷ımlılık Kuramı’na göre herhangi bir iliúkiyi bitirmenin de bedeli vardır.
Bu bedel, o iliúkiye yapılan bazı yatırımlar, iliúki u÷runa feda edilen di÷er iliúkiler, iliúkiyi
koparmak için harcanacak çaba, zaman, üzüntü vs. den oluúur. Bu nedenle bir iliúkinin sona
erdirilmesi için seçenek olan iliúkiden elde edilecek doyumun, içinde bulunulan iliúkinin
doyum düzeyinden epeyce yüksek olması gerekmektedir (Hortaçsu, 1997). Flörtün ya da
cinsel partnerin yatırım statüsünün, bireyin baúka biriyle romantik ya da cinsel iliúkiye
girmesinde gerçek bir engel oldu÷u da bulunmuútur (Seal, Agostinelli ve Hannett, 1994).
Hakkaniyet Kuramı da iliúkideki ödül ve bedel eúitli÷ini yeniden sa÷lamak için
bireylerin ikili iliúki dıúındaki iliúkiye yatırım yapabilece÷ini belirtmektedir. øliúkiden daha az
ödül elde eden bireyin evlilik doyumu düúebilir, bu da alternatiflerin de÷erlendirilmesine
neden olabilir. Kadın ya da erkek iliúkide eúitli÷i yakalamak için ortamı terk etme ya da
iliúkiyi bitirmeyi deneyebilir. Bu nedenle kaybedece÷i çok az úey vardır ve önündeki
seçenekleri araútırarak yeni kazanımlar elde edebilir. Ayrıca, bireyler mutlu, doyumlu ve eúit
iliúkide olsalar da, çekici alternatiflerle karúılaúabilirler (Sprecher,1998).
Farklı bir sonuç olarak cinsiyet-çatıúma e÷ilimi düzeyi ortak etkisi de anlamlı
çıkmıútır. Tukey-Kramer testi sonuçlarına göre, çatıúma e÷ilimi düúük olan erkeklerin,
çatıúma e÷ilimi düúük kadınlardan daha fazla aldatma e÷ilimleri oldukları görülmektedir.
Erkekler sahip oldukları iletiúim becerileri ile hem karúı cinsi etkileyebilir hem de aldatma
durumunu eúinden gizleyebilir. Genel olarak dili, kadınlar sosyal ilginin kalitesini artırmayı
bekledikleri için, erkeklerse sosyal baskınlı÷ın kalitesini arttırmak için kullanırlar (Basow ve
Rubenfeld, 2003). Aldatmada da sosyal baskınlı÷ını, egolarını tatmin etme (Norment, 1998a),
83
cinsel gücünü, cazibesini kanıtlama yoluyla gösteren erkeklerin iletiúim becerilerine sahip
olması gerekebilir.
Çatıúma e÷ilimleri düúük ve yüksek olan kadınlar arasında aldatma e÷ilimi düzeyi
açısından anlamlı bir fark yoktur.
Çatıúma e÷ilimleri düúük ve yüksek olan erkekler arasında da aldatma e÷ilimi düzeyi
açısından anlamlı bir fark bulunmamıútır.
Ayrıca, çatıúma e÷ilimi yüksek olan kadın ve erkekler de aldatma e÷ilimi düzeyi
açısından farklılaúmamaktadır.
4. 3. Evlilik Uyumu, Aldatma E÷ilimi ve Çatıúma E÷ilimi Puanlarının Birbirleriyle ve
Bazı De÷iúkenlerle øliúkileri
Evlilik uyumu yüksek olan kadınların ve erkeklerin aldatma e÷ilimleri düúmektedir ya
da aldatma e÷ilimi düútükçe evlilik uyumu yükselmektedir. Bu sonuca daha önce de yer
verdik.
Bir baúka sonuç da, kadınlarda ve erkeklerde aldatma e÷ilimi ile çatıúma e÷ilimi
arasında da pozitif ve anlamlı bir iliúki olmasıdır. Aldatma e÷ilimi yüksek olan kadınların ve
erkeklerin
çatıúma e÷ilimlerinin de yükseldi÷i ya da çatıúma e÷ilimi düúen kadın ve
erkeklerin aldatma e÷ilimlerinin düútü÷ü görülmektedir. Atkins, Dimidjian ve Jacobson
(2001) evlilik dıúı iliúkilerin nedeni olarak çatıúmalara atıfta bulunuldu÷unu belirtmektedirler.
Aldatmanın ortaya çıkmasıyla iletiúiminin önemini anlama gibi olumlu sonuçlar
84
yaúanabilmesi
(Olson ve di÷er., 2002) de evlilikte çiftlerin birbirine ba÷lı olmasında
iletiúimin rolünü göstermektedir.
Kadınların ve erkeklerin evlilik uyumu yükseldikçe çatıúma e÷ilimi düúmektedir ya da
çatıúma e÷ilimleri yükseldikçe evlilik uyumu düúmektedir. Daha önceki araútırmalarda da bu
sonuca rastlanmaktadır. Sabatalli, Buck ve Kenny (1986) yeni evli çiftler arasında yaptıkları
araútırmada, eúler arasında özel bir iletiúim iliúkisi oldu÷unu ve bu iletiúimin kalitesinin
evlili÷in kalitesini de etkiledi÷ini belirtmiútir. Üniversite ö÷rencileri arasında yakın iliúki
içinde olan bireylerin, günü birlik iliúkiler yaúayanlara oranla sözel olmayan iletiúime daha
fazla önem verdikleri görülmüútür. Yakın iliúki yaúayan bireyler, iliúki doyumlarını günü
birlik iliúki yaúayanlara oranla daha yüksek olarak nitelendirmiúlerdir (McGinty, Knox ve
Zusman, 2003). Varolan anlaúma durumu ve negatif çatıúmalar, iliúki doyumunu etkileyen
faktörlerdir. Anlaúmanın düúmesi durumunda iliúki doyumu düúer ve negatif çatıúmalar artar
(Cramer, 2001). Cramer (2003) bir iliúkide yaúanan negatif tartıúmaların partnerin anlaúılma
ve kabul edilme duygularına zarar verdi÷ini ve iliúki doyumunu düúürdü÷ü belirtmiútir.
Empati kurma davranıúı da iliúki doyumu ile yakından alakadır. Kadınların ve erkeklerin
evlilik süresince sözel úiddet göstermesi, evlili÷in birinci yıl dönümünde evlilik uyumunun
düúmesine neden olan faktörlerden biridir (Schumacher ve Leonard, 2005). Bu araútırma
sonuçlarından da, yakın iliúkilerde iletiúimin evlilik doyum düzeyine etkilerini görmekteyiz.
Erkeklerin eúlerinden gelen sözsüz iletilere yeterince duyarlı olmamaları ile ailedeki
çatıúma arasında da karúılıklı iliúki bulunabilir. Erkeklerin sözsüz iletileri de÷erlendirme
becerilerinin düúük olması ya da bu tür iletilere ilgi göstermemeleri, ailedeki çatıúmaların
nedenlerinden birisi olabilir. Bunun yanında kadınların sözsüz iletilere fazla duyarlı olmaları
85
da bazı çatıúmalara yol açabilir (Dökmen, 2002). Büyük bir olasılıkla, erkekler genellikle az
konuútuklarından, sözleri anlamlı ve önemli olarak algılanmaktadır (Hortaçsu, 1997).
Geleneksel cinsiyet rolleri erkeklerin duygularını ifade edememeleriyle alakalı olup,
depresyona neden olabilmektedir ve sonuç olarak evlilik doyumunu düúürebilmektedir
(Faulkner, Davey ve Davey, 2005). Evli kadın ve erkekler arasındaki iletiúim becerileri farkı
evlilikte çatıúmalara yol açabilmekte ve bu da dolayısıyla evlilik doyumunu düúürmektedir.
Ayrıca Malkoç (2001) da evlilik uyumu yüksek bireylere göre evlilik uyumu düúük
olan bireylerin daha fazla yıkıcı ve daha az yapıcı iletiúim úekilleri kullandı÷ını belirtmiútir.
Kadınlarda sosyoekonomik düzey yükseldikçe evlilik uyumu yükselmekte; çatıúma
e÷ilimi düúmektedir. Bu durum, eve giren gelir miktarı arttıkça, iletiúim becerilerinin olumlu
yönde etkilenmesi ve bunun da evlilik uyumunu arttırması olarak açıklanabilir.
Türk
örnekleminde yapılan bu çalıúmada da evliliklerin yapılmasında ekonomik koúulların
yönlendirici etkisi oldu÷u göz ardı edilmemesi gereken bir durumdur. Bununla birlikte,
evlilikte kadınların mutluluklarının ve iletiúim becerilerinin erkeklere göre gelir durumundan
daha fazla etkilendi÷i úeklinde yorumlanabilir. Buss’ın (1994) eú seçme stratejileri kuramına
göre, evrimsel süreç içerisinde, farklı cinsiyetler eú seçimine iliúkin farklı stratejiler
geliútirmiúlerdir. Eú seçiminde erkekler için potansiyel eúin fiziksel çekicili÷i daha
önemliyken; kadınlar için potansiyel eúin statüsü, ekonomik kaynakları ve kendisine ve
çocuklarına yatırım yapma konusundaki iste÷i gibi özellikler daha önemlidir (Akt.: Çetinkaya,
Gülbetekin ve Dural, 2004).
86
Erkeklerde iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre arttıkça aldatma
e÷iliminin de arttı÷ı sonucuna ulaúılmaktadır. Bu sonuç, bu iki de÷iúken arasındaki iliúkinin
araútırıldı÷ı baúka bir çalıúmaya rastlanmaması nedeniyle önemli bir bulgudur. Bu sonuç,
uzatmalı iliúki sürdüren kiúilerin iliúkiyi yaúayıú biçimleri ve iliúkiye bakıú açıları ile
yorumlanabilir. Uzatmalı iliúkiler uzun flört dönemi olan ve evlilik kararı geç alınan
iliúkilerdir. Bu iliúkilerde çiftler birbirileri ile daha az zaman geçirmektedirler, boú zaman
etkinlikleri sırasından eúlerinden ayrıdırlar ve gündelik iúleri birlikte yapmamaktadırlar.
Ayrıca bu tür iliúkilerde evlilik olasılı÷ını yüksek görmeyen kiúiler, baúka seçeneklerini açık
tutmak amacıyla zamanlarının bir bölümünü baúkalarına ayırabilirler (Huston, Surra,
Fitzgerald ve Cate, 1981, Akt.: Hortaçsu, 1997). Uzatmalı iliúkilerde evlenme kararı alma
nedenleri de iliúki dıúı olaylardır (iú de÷iútirdim, hastalandım, kader) (Surra, Arizzi ve
Asmussen, 1988, Akt.: Hortaçsu, 1997). Evlilik öncesi birbirini tanımak için zaman
ayırmayan bu çiftlerde aynı evi paylaúma söz konusu oldu÷unda çatıúmaların olması söz
konusu olabilir. Çatıúmaların da aldatma e÷ilimini arttırdı÷ı bilinmektedir. Ayrıca evlilik
öncesi iliúki alternatiflerini göz önünde tutan bu bireyler; mutlu, doyumlu ve eúit iliúkide
olsalar da, çekici alternatiflerle karúılaúabilirler (Sprecher, 1998). Baúka bir boyut da Türk
örneklemi ile çalıúıldı÷ı için geleneksel evlenme biçimi olan görücü usulüdür. Bu araútırmada
evlenme biçiminin aldatma e÷ilimi üzerinde anlamlı bir etkisi çıkmamıútır. Ama iliúki
baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre azaldıkça aldatma e÷iliminin azaldı÷ı
düúünüldü÷ünde; görücü usulü ile yapılan evliliklerde, evlilik kararı ile yola çıkılmasının da
göz önünde bulundurulması gerekir. Solomon, Knobloch ve Fitzpatrick (2004) geleneksel
úemaya sahip olan bireylerin evliliklerinde en fazla ba÷lılık hissedenler oldu÷unu da
belirtmektedir. Düúünülmesi gereken bir baúka nokta da, erkeklerde aldatma nedenlerden
birinin yenilik arama olmasıdır. Yenilik arama, eúe yönelik heyecan azalması ve bıkkınlıkla
87
ortaya çıkabilecek bir durumdur. Bu nedenle, aldatmanın ortaya çıkması için, aradan bir süre
geçmesi gerekiyor ki eúe yönelik heyecan azalsın ve bıkkınlık ortaya çıksın.
4. 4. Aldatma E÷iliminin Yordanması
Aldatma e÷ilimi puanlarına uygulanan hiyerarúik regresyon analizi sonucuna göre,
analizi evlilik uyumu, cinsiyet, sosyoekonomik düzey ve iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı
arasındaki süre de÷iúkenleri aldatma e÷iliminin %41’ini açıklamaktadır. Evlilik uyumunun
katkısı anlamlıdır ve aldatma e÷iliminin %25’ini açıklamaktadır. Aldatma e÷ilimi ile bu
de÷iúkenler arasındaki iliúkiler yukarıda tartıúılmıútır. Burada önemli olan nokta, evlilik
uyumunun aldatma e÷ilimini en fazla açıklayan de÷iúken olmasıdır. Evlilik uyumu ve aldatma
e÷ilimi arasındaki iliúki tartıúılırken de söylendi÷i gibi literatürde de evlilik dıúı iliúkilere
yapılan yüklemelerden en önemlisi evlilik doyumudur.
88
4. 5. Sonuç ve Öneriler
Bu çalıúmanın bulguları, kısaca, evlilik uyumu, aldatma e÷ilimi ve çatıúma e÷iliminin
birbirleriyle ve bazı de÷iúkenlerle (cinsiyet, yaú, sosyoekonomik düzey, evlenme biçimi,
iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre, iliúkinin baúlaması ile evlilik tarihi
arasındaki süre, evlilik süresi ve çocuk sayısı) arasındaki iliúkilere iúaret etmektedir.
Bu sonuçlar, genelde, úimdiye kadarki sonuçlarla tutarlıdır. Ancak özellikle evlenme
biçimi ve iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre de÷iúkenleri ilk defa bu
araútırmada ele alınmıútır.
Evlilik, iletiúim özellikle de evlilik dıúı iliúkiler ülkemizde az araútırılan bir konudur.
Bu nedenle aldatma ile ilgili birçok araútırmaya yer verilmesi ve evlilik uyumu, iletiúim
çatıúmaları ve aldatmayı aynı araútırma kapsamında bulundurması bakımından bu çalıúma bu
eksikli÷i gidermede bir katkı amacı taúımaktadır.
Ayrıca günümüzde oldukça güncel olan aldatma konusunu temel alması bakımından
da önemli bir çalıúmadır.
Bu araútırmada, aldatma e÷iliminin ölçülmesi amacıyla Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i
geliútirilmiútir.
Bu
ölçe÷in
daha
sonra
yapılacak
çalıúmalara
yardımcı
olması
düúünülmektedir. Ölçek yardımıyla evli bireylerin aldatma e÷ilimleri ölçülmüú ve evlilik
uyumu, çatıúma e÷ilimi ve di÷er de÷iúkenlerle arasındaki iliúkiler araútırılarak bulgular
tartıúılmıútır. Bir baúka deyiúle, bu araútırma aldatma ile di÷er de÷iúkenler arasındaki iliúkileri
89
ele alması açsından önemli sayılabilir. Ek olarak, bulgular, özellikle cinsiyet, evlilik uyumu,
çatıúma e÷ilimi ve iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre ile aldatma e÷ilimi
arasındaki iliúkiler hakkında önemli ipuçları sunmaktadır.
Çalıúma bulgularının, aldatma e÷iliminin ve çatıúma e÷iliminin evlilik uyumunu
düúürdü÷ü ve özellikle aldatma durumlarında iliúkinin sonlanabilece÷i gerçe÷i dikkate
alındı÷ında bu evlilik ile ilgili yapılan araútırmalara ve evli insanlarla çalıúan terapistlere yol
gösterici
olabilir.
Çünkü
evlilikte
problemlerin
çözülmesinde
sorununun
nereden
kaynaklandı÷ının bilinmesi büyük ölçüde yardımcı olacaktır.
Ancak, geliútirilen Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i araútırmanın amacına hizmet etmekle
birlikte, aldatmanın nedenleri, cinsel-duygusal do÷ası ile bilgi vermemektedir. Bu sınırlılı÷ın
aldatmanın nedenlerini ve cinsel-duygusal do÷asını ölçme amacına hizmet eden yeni
ölçeklerin geliútirilmesi ya da uyarlanması yoluyla giderilmesi yerinde olacaktır.
Kuramsal yaklaúımlar ödül-bedel iliúkisi, iliúki eúitli÷i ve iliúkisel yatırımın da
aldatmayı ortaya çıkarabilece÷ine iúaret etmektedir. Aldatmanın kuramsal çerçevede
sınanması da yararlı olacaktır.
Batı literatüründe oldu÷u gibi, aldatmanın öykü tamamlama ya da senaryoları
yorumlama yoluyla ölçülmesi bu alanda yapılacak çalıúmalara ıúık tutabilir.
Ayrıca, çiftlerle yapılacak çalıúmalar evlilikte ölçülen de÷iúkenler açısından daha
geniú bilgiler sa÷layabilir.
90
Özet
Evlilik, karúılıklı cinsel doyumun sa÷lanmasını, birlikteli÷i, dayanıúmayı ama
bunlardan da önemlisi, neslin devamını sa÷layan bir iliúki biçimidir. Bu iliúkinin sürmesi,
üstelik mutlu, yaratıcı ve geliútirici biçimde sürmesi ise hedeftir. Ça÷ımızda, bu tür evliliklere
her zamandan fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Çünkü toplumların varlı÷ı, bireylerin mutlu ve
uyumlu aileler kurmalarına ba÷lanmaktadır. Evlilikte mutlulu÷u etkileyen faktörler olan
uyum, aldatma ve çatıúma sosyal psikoloji çalıúmalarında yer almaktadır.
Bu çalıúmada, öncelikle aldatma, evlilik uyumu ve çatıúma e÷iliminin tanımları
yapılmıú, de÷iúik yaklaúımların açıklamalarına yer verilmiú, daha sonra ilgili araútırma
sonuçları aldatma, evlilik uyumu ve çatıúma e÷ilimi ile bazı de÷iúkenler arasındaki iliúkiler
çerçevesinde sunulmuútur.
Evlilik uyumu, aldatma e÷ilimi ve çatıúma e÷iliminin birbirleriyle ve bazı
de÷iúkenlerle arasındaki iliúkilerin incelenmesi amacıyla gerçekleútirilmiú olan bu araútırmada
veriler Evlilik Uyum Ölçe÷i, Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i ve Çatıúma E÷ilimi Ölçe÷i kullanılarak
toplanmıútır. Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i araútırmacı tarafından geliútirilmiú, ölçe÷in geçerli ve
güvenilir oldu÷u sonucuna varılmıútır.
Araútırma grubunu evli olan 204 kiúi oluúturmuútur.
91
Araútırmanın bulguları aúa÷ıdaki gibi özetlenebilir;
1. Evlilik uyumu yüksek olan hem kadınların hem de erkeklerin çatıúma e÷iliminin
düúük oldu÷u görülmektedir.
2. Kadınların sosyoekonomik düzeyi yükseldikçe evlilik uyumları yükselmekte; çatıúma
e÷ilimleri düúmektedir.
3. Evlilik uyumu yüksek olan kadınlar ve erkekler aldatma e÷ilimlerini düúük
belirtmiúlerdir.
4. Aldatma e÷ilimi yüksek olan kadınların ve erkeklerin çatıúma e÷ilimlerinin de yüksek
oldu÷u
görülmektedir.
Cinsiyete
göre
çatıúma
e÷ilimi
düúük
olanlar
karúılaútırıldı÷ında, çatıúma e÷ilimi düúük olan erkeklerin, çatıúma e÷ilimi düúük
kadınlardan daha fazla aldatma e÷ilimleri oldukları görülmektedir.
5. Aldatma e÷ilimi en iyi yordayan de÷iúkenler sırasıyla, evlilik uyumu, cinsiyet,
sosyoekonomik düzey ve iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süredir.
6. Erkekler daha çok aldatma e÷ilimi belirtmiúlerdir.
7. Erkeklerde iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre arttıkça aldatma
e÷ilimi düzeyinin de arttı÷ı görülmektedir.
92
Summary
Marriage is a type of relationship which provides mutual sexual satisfaction,
companionship, solidarity and most importantly the continuation of the descendants. The aim
is the continuation of such kind of relationship in a happy, creative and constructive manner.
In contemporary era, these types of marriages are always necessary. Since the existence of the
societies depend on establishing happy and harmonious families. The factors affecting
happiness in a marriage are; harmony, infidelity and conflict; which are studied within the
field of social psychology.
In this piece of study, first of all, the definitions of the terms; infidelity, marriage
harmony and conflict tendencies were given. The definitions of different approaches were
given in accordance with the results of related studies and variables.
The study was aimed to identify the relationship between marital adjustment, infidelity
and conflict tendencies and several other variables. The data were collected through ‘Marital
Adjustment Scale’, ‘Conflict Tendency Scale’ and ‘Infidelity Tendency Scale’. ‘Infidelity
Tendency Scale’ was developed by the researcher and it was concluded that is both reliable
and valid.
The study was conducted among 204 married individuals.
93
The results of the study could be summarised as below:
1. The participants who were scored high in marital adjustment, scored low in conflict
tendencies. This was true for both males and females.
2. SES of women increase their marital adjustment were also increase whereas their
conflict tendencies decrease.
3. The participants who were scored high in marital adjustment, scored low in infidelity
tendencies. This was true for both males and females.
4. The participants who were scored high infidelity tendency also scored high in conflict
tendencies. This was true for both males and females. Gender comparisons stated that
the males, who had low conflict tendencies, had higher infidelity tendencies as
compared to females who also had low conflict tendencies.
5. The variables which affected infidelity tendency best were –in order- marital
adjustment, gender, SES level and the duration between the beginning of the
relationship and the marriage decision.
6. Males had higher tendencies for infidelity.
7. For males, when the duration between the beginning of the relationship and the
marriage decision increase, infidelity tendencies increase.
94
KAYNAKÇA
Akfırat, F.Ö. (1995). Çalıúan ve çalıúmayan kadınlarla eúlerinin nedensellik ve sorumluluk
yüklemeleri ve evlilik doyumları. Yayınlanmamıú yüksek lisans tezi, Ankara
Üniversitesi.
Allen, E. S., & Baucom, D. H. (2004). Adult attachment and patterns of extradyadic
involvement. Family Process, 43(4), 467-488.
Arslan, A. (1996). Evli bireylerin cinsel doyumlarının bireysel, ailesel, cinsellikle ilgili tutum
ve davranıúları açısından incelenmesi. Doktora tezi, Hacettepe Üniversitesi.
Athenstaedt, U., Haas, E. ve Schwab, S. (2004). Gender role self-concept and gender
communication behavior in mixed-sex and same-sex dyads. Journal of Sex Research,
50(1-2), 37-52.
Atkins, D. C., Baucom, D. H., & Jacobson, N. S. (2001). Understanding infidelity: Correlates in
a national random sample. Journal of Family Psychology, 15(4), 735-749.
Atkins, D. C., Baucom, D. H., Yi, J., & Christensen, A. (2005). Infidelity in couples seeking
marital therapy. Journal of Family Psychology, 19(3), 470-473.
Atkins, D.C., Dimidjian, S., & Jacobson, N.S. (2004). ønsanlar niçin iliúki yaúarlar? (S. Üretmen,
Çev.). Türk Psikoloji Bülteni, 10(32), 111-115. (Orijinal çalıúma basım tarihi 2001.)
95
Atwood, J. D., & Seifer, M. (1997). Extramarital affairs and constructed meanings: A social
constructionist therapeutic approach. American Journal of Family Therapy, 25(1), 55-75.
Azizo÷lu-Binici, S. ve Hovardao÷lu, S. (1996). Evlilik için karúılaútırma düzeyi ölçe÷inin
(ekdö) geçerlik ve güvenirlik çalıúması. Türk Psikoloji Dergisi, 11(38), 66-76.
Baltaú, A. ve Baltaú, Z. (1997). Bedenin dili. (14. baskı). østanbul: Remzi Kitabevi.
Basow, S.A., & Rubenfeld, K. (2003). Troubles talk: Effects of gender and gender-typing.
Journal of Sex Research, 48(3-4), 183-187.
Bassett, J. F. (2005). Sex differences in jealousy in response to a partner’s imagined sexual or
emotional infidelity with a same or different race other. North American Journal of
Psychology, 7(1), 71-84.
Beach, S.R.H., & Tesser, A. (2004). Evlilikte aúk. (M. Iúınsu, Çev.). Türk Psikoloji Bülteni,
10(32), 123-129. (Orijinal çalıúma basım tarihi 1988.)
Becker, D. V., Sagarin, B. J., Guadagno, R. E., Millevoi, A., & Nicastle L. D. (2004). When the
sexes need not differ: Emotional responses to the sexual and emotional aspects of
infidelity. Personel Relationship, 11(4), 529-538.
Blow, A. J., & Hartnett, K. (2005a). Infidelity in committed relationships I: A methodological
review. Journal of Marital and Family Therapy, 31(2), 183-216.
96
Blow, A. J., & Hartnett, K. (2005b). Infidelity in committed relationships II: A substantive
review. Journal of Marital and Family Therapy, 31(2), 217-233.
Boekhout, B. A., Hendrick, S. S., & Hendrick C. (2003). Exploring infidelity: Developing the
relationship issues scale. Journal of Loss and Trauma, 8(4), 283-306.
Bonds-Raacke, J. M., Bearden, E. S., Carriere, N. J., Anderson, E. M., & Nicks, S. D. (2001).
Engaging distortions: Are we idealizing marriage? Journal of Psychology, 135(2), 179184.
Burleson, B. R., & Denton, W. H. (1997). The relationship between communication skill and
marital satisfaction: Some moderating effects. Journal of Marriage & the Family, 59(4),
884-902.
Burley, K. A. (1995). Family variables as mediators of the relationship between work-family
conflict and marital adjustment among dual-career men and women. Journal of Social
Psychology, 135(4), 483-497.
Buss, D. M., Larsen, R. J., Westen, D., & Semmelroth, J. (1992). Sex differences in jealousy:
Evolution, physiology, and psychology. Psychological Science, 3(4), 251-255.
Buunk, B. P., & Bakker, A. B. (1995). Extradyadic sex: The role of descriptive and injunctive
norms. Journal of Sex Research, 32(4), 313-318.
97
Buunk B., & Bosman J. (1985). Attitude similarity and attraction in marital relationships. The
Journal of Social Psychology, 126(1), 133-134.
Buunk, B. P., & Dijkstra, P. (2004). Gender differences in rival characteristics that evoke
jealousy in response to emotional versus sexual infidelity. Personal Relationships,
11(4), 395-408.
Cann, A., & Baucom, T. R. (2004). Former partners and new rivals as threats to a
relationship: Infidelity type, gender, and commitment as factors related to distress and
forgiveness. Personal Relationships, 11(3), 305-318.
Cole, C. L., Cole, A. L., & Dean, D. G. (1980). Emotional maturity and marital adjustment: A
decade replication. Journal of Marriage & Family, 42(3), 533-539.
Cook, D. B., Casillas, A., Robbins, S. B., & Dougherty, L. M. (2005). Goal continuity and the
“big five” as predictors of older adult marital adjustment. Personality and Individual
Differences, 38(3), 519-531.
Cramer, D. (2001). Consensus change, conflict, and relationship satisfaction in romantic
relationships. Journal of Psychology, 135(3), 313-320.
Cramer, D. (2002). Relationship satisfaction and conflict over minor and major issues in
romantic relationships. Journal of Psychology, 136(1), 75-81.
98
Cramer, D. (2003). Facilitativeness, conflict, demand, for approval, self-esteem, and satisfaction
with romantic relationships. Journal of Psychology, 137(1), 85-98.
Cücelo÷lu, D. (2002a). Yeniden insan insana. (27. baskı).østanbul: Remzi Kitabevi.
Cücelo÷lu, D. (2002b). øletiúim donanımları. østanbul: Remzi Kitabevi.
Çetinkaya, H., Gülbetekin, E. Ö. ve Dural, S. (2004). Çekicili÷in de÷erlendirilmesinde yüz ve
vücut úeklinin kritik rolü. Türk Psikoloji Bülteni, 10(32), 167-177.
Davidson, B., Balswick, J., & Halverson, C. (1983). Affective self-disclosure and marital
adjustment: A test of equity theory. Journal of Marriage & Family, 45(1), 93-102.
Day, L., & Maltby, J. (2005). Forgiveness and social loneliness. The Journal of Psychology,
139(6), 553-555.
Demirtaú, H.A. (2004). Yakın iliúkilerde kıskançlık (bireysel, iliúkisel ve durumsal de÷iúkenler).
Yayınlanmamıú doktora tezi, Ankara Üniversitesi.
Dökmen, Ü. (1986). Yüz ifadeleri konusunda verilen e÷itimin duygusal yüz ifadelerini teúhis
becerisi ve iletiúim çatıúmalarına girme e÷ilimi üzerindeki etkisi. Yayınlanmamıú doktora
tezi, Ankara Üniversitesi.
99
Dökmen, Ü. (1987). Yüz ifadeleri konusunda verilen e÷itimin duygusal yüz ifadelerini teúhis
becerisi ve iletiúim çatıúmalarına girme e÷ilimi üzerindeki etkisi. Psikoloji Dergisi, 6(21),
75-79.
Dökmen, Ü. (2002). øletiúim çatıúmaları ve empati. (18. baskı). østanbul: Sistem Yayıncılık.
Egan, V., & Angus, S. (2004). Is social dominance a sex-specific strategy for infidelity?
Personality and Individual Differences, 36(3), 575-586.
Erbek, E., Beútepe, E., Akar, H., Eradamlar, N. ve Alpkan, R. L. (2005). (Mart, 2005). Evlilik
uyumu. Düúünen Adam, 18(1), 39-47. 7 Haziran 2006,
http://www.logos.com.tr/tr/p_dusunen012005.asp.
Ertan, Ö. (2002). Ba÷lanma stillerinin eú seçimi ile kritik ve kritik olmayan evlilik
dönemlerindeki doyum üzerindeki rolü. Yayınlanmamıú yüksek lisans tezi, ODTÜ.
Faulkner, R. A., Davey, M., & Davey, A. (2005). Gender-related predictors of change in marital
satisfaction and marital conflict. The American Journal of Family Therapy, 33(1), 61-83.
Felson, R. B. (2002). Love triangles. R. B. Felson, Violence and gender reexamined (107-117).
Washington, DC, US: American Psychological Association.
100
Ficher, I. V., Zuckerman, M., & Steinberg, M. (1988). Sensation-seeking congruence in couples
as a determinant of marital adjustment: A partial replication and extension. Journal of
Clinical Psychology, 44(5), 803-809.
Filsinger, E. E., & Wilson, M. R. (1983). Social anxiety and marital adjustment. Family
Relations, 32(4), 513-519.
Fitzpatrick, M. A., & Badzinski, D. M. (1994). All in the family: Interpersonel communication in
kin relationships. M. L. Knapp, & G. R. Miller, (Eds.), Handbook of interpersonel
communication (727-760). California: Sage Publications.
Fıúılo÷lu, H. (1992). Lisans üstü ö÷rencilerin evlilik uyumu. Türk Psikoloji Dergisi, 7(28), 1623.
Fowers, B. J. (2001). The limits of a technical concept of a good marriage: Exploring the role of
virtue in communication skills. Journal of Marital and Family Therapy, 27(3), 327-340.
Glass, S. P., & Wright, T. L. (1992). Justifications for extramarital relationships: The
association between attitudes, behaviors, and gender. Journal of Sex Research, 29(3),
361-387.
Gordon, K. P., Baucom, D. H., Epstein, N., Burnett, C. K., & Rankin, L. A. (1999). The
interaction between marital standards and communication patterns: How does it
101
contribute to marital adjustment? Journal of Marital and Family Therapy, 25(2), 211223.
Gordon, K. C.,
Baucom, D. H., & Snyder, D. K. (2004). An integrative intervention for
promoting recovery from extramarital affairs. Journal of Marital and Family Therapy,
30(2), 213-232.
Gökçe, O. (2002). øletiúim bilimine giriú. (4. baskı). Ankara: Turhan Kitabevi.
Gökmen, A. (2001). Evli eúlerin birbirlerine yönelik kontrolcülük ve ba÷ımlılık algılarının
evlilik doyumu üzerindeki etkisi. Yayınlanmamıú yüksek lisans tezi, Hacettepe
Üniversitesi.
Günay, O. (2000). Evlilik uyumu ile kiúisel düúünme modelleri arasındaki iliúki. Yayınlanmamıú
yüksek lisans tezi, Marmara Üniversitesi.
Hafner, R. J., & Spence, N. S. (1988). Marriage duration, marital adjustment and psychological
symptoms: A cross-sectional study. Journal of Clinical Psychology, 44(3), 309-316.
Hamamcı, Z. (2005). Dysfunctional relationship beliefs in marital satisfaction and adjustment.
Social Behavior and Personality, 33(4), 313-328.
102
Harris, C. R. (2000). Psychophysiological responses to imagined infidelity: The specific innate
modular view of jealousy reconsidered. Journal of Personality and Social Psychology,
78(6), 1082-1091.
Hasta, D. (1996). Ev iúi paylaúımı ve ev iúi paylaúımında hakkaniyet algısı ile evlilik doyumu
iliúkisi. Yayınlanmamıú yüksek lisans tezi, Ankara Üniversitesi.
Haws, W. A., & Mallinckrodt, B. (1998). Separation-individuation from family of origin and
marital adjustment of recently married couples. American Journal of Family Therapy,
26(4), 293-306.
Hazan, C., & Shaver, P.R. (2000). Ba÷lanma: Yakın iliúkilerle ilgili araútırmalar için bir çerçeve.
(A. Dönmez, Çev.). Türk Psikoloji Bülteni, 6(16-17), 29-50. (Orijinal çalıúma basım
tarihi 1994.)
Hortaçsu, N. (1997). ønsan iliúkileri. (2. baskı). Ankara: ømge Kitabevi.
Hortaçsu, N. (1998). Grup içi ve gruplar arası süreçler. Ankara: ømge Kitabevi.
Hovardao÷lu, S. (1994). Davranıú bilimleri için istatistik. Ankara: Hatibo÷lu Yayınları.
Hovardao÷lu, S. (1996). Sosyal mübadele: Evlilikle ilgili de÷erlendirmelere etkisi. Türk
Psikoloji Dergisi, 11(36), 12-24.
103
Kıúlak, ù.T. (1995). Cinsiyet, evlilik uyumu, depresyon ile nedensel ve sorumluluk yüklemeleri
arası iliúkiler üzerine bir araútırma. Yayınlanmamıú doktora tezi, Ankara Üniversitesi.
Klinetob, N. A., &
Smith, D. A. (1996). Demand-withdraw communication in marital
interaction: Tests of interspousal contingency and gender role hypotheses. Journal of
Marriage & the Family, 58(4), 945-957.
Knox, D., Zusman, M. E., Kaluzny, M., & Sturdivant, L. (2000). Attitudes and behavior of
college students toward infidelity. College Student Journal, 34(2), 162-165.
Kocadere, M. (1995). øyi ve kötü evliliklerin özelliklerini belirlemeye yönelik betimsel bir
çalıúma. Yayınlanmamıú yüksek lisans tezi, Ege Üniversitesi.
Koerner, A. F., & Fitzpatrick, M. A. (2002). You never leave family in fight: The impact of
family of origin on conflict-behavior in romantic relationships. Communication Studies,
53, 234-251.
Köknel, Ö. (1998). Zorlanan insan. (4.baskı). østanbul: Altın Kitaplar Yayınevi.
Kudiaki, Ç. (2002). Cinsel doyum ve evlilik uyumu arasındaki iliúki. Yayınlanmamıú yüksek
lisans tezi, Ankara Üniversitesi.
Larson, H., & Harper, J. M. (1998). Perceived equity and intimacy in marriage. Journal of
Marital and Family Therapy, 24, 487-506.
104
Lawson, A., & Samson, C. (1988). Age, gender and adultery. British Journal of Sociology,
39(3), 409-440.
Medling, J. M., & McCarrey, M. (1981). Marital adjustment over segments of the family life
cycle. Journal of Marriage & Family, 43(1), 195-203.
MacGeorge, E. L., Graves, A. R., Feng, B., & Gillihan, S. J. (2004). The myth of gender
cultures: Similarities outweigh differences in men's and women's provision of and
responses to supportive communication. Journal of Sex Research, 50, 143-175.
Malkoç, B. (2001). øletiúim úekilleri ve evlilik uyumu arasındaki iliúki. Yayınlanmamıú yüksek
lisans tezi, ODTÜ.
McGinty, K., Knox, D., & Zusman, M. E. (2003). Nonverbal and verbal communication in
“involved” and “casual” relationships among college students. College Student Journal,
37(1), 68-71.
McGovern, J. M., & Meyers, S. A. (2002). Relationships between sex-role attitudes, division
of household tasks, and marital adjustment. Contemporary Family Therapy: An
International Journal, 24(4), 601-618.
Montgomery, B. M. (1981). The form and function of quality communication in marriage.
Family Relations, 30, 21-30.
105
Nannini, D.K., & Meyers L.S. (2000). Jealousy in sexual and emotional infedelity: An
alternative to the evolutionary explanation – statistical data included. Journal of Sex
Research, 37, 117-122.
Norment, L. (1998a). Infidelity: Why men cheat. Ebony, 54(1).
Norment, L. (1998b). Infidelity II Why women cheat. Ebony, 148.
O’Leary, K. D., & Smith D. A. (1991). Marital Interactions.
Annual Review of Psychology, 42, 191-
192.
Olson, M. M., Russell, C. S., Higgins-Kessler, M., & Miller, R. B. (2002). Emotional
processes following of an extramarital
affair. Journal of Marital and Family
Therapy, 28(4), 423-434.
Oskay, Ü. (2001). øletiúimin a b c’ si. (3. baskı). østanbul: Der Yayınları.
Öner, N. (1997). Türkiye’ de kullanılan psikolojik testler. (3. baskı). østanbul: Bo÷aziçi
Üniversitesi Yayınları.
Özer, K. (1998). øletiúimsizlik becerisi. (2. baskı). østanbul: Varlık Yayınları.
Özgit, ù. (1991). øletiúim becerileri konusunda verilen e÷itimin iletiúim çatıúmalarına girme
e÷ilimi üzerindeki etkisi. Yayınlanmamıú yüksek lisans tezi, Marmara Üniversitesi.
106
Özu÷urlu, K. (1985). Evlilik raporu. østanbul: Altın Kitaplar Yayınevi.
Reath, R. A., Piercy, F., Hovestadt, A., & Oliver, M. (1980). Assertion and marital adjustment.
Family Relations, 29(2), 249-253.
Robinson, L. C., & Blanton, P. W. (1993). Marital strengths in enduring marriages. Family
Relations, 42(1), 38-45.
Sabatalli, R. M., Buck, R., & Kenny, D. A. (1986). A social relations analysis of nonverbal
communication accuracy in married couples. Journal of Personality, 54 (3), 513-527.
Santur, M. (15 Ocak 2005). evlilik çeúitleri. 12 Haziran 2006,
http://www.folklor.org.tr/haber_detay.asp?id=33.
Schmitt, D. P. (2004). The big five related to risky sexual behaviour across 10 world regions:
Differential personality associations of sexual promiscuity and relationship infidelity.
European Journal of Personality, 18(4), 301-319.
Schumacher, J. A., & Leonard, K. E. (2005). Husbands' and wives' marital adjustment, verbal
aggression, and physical aggression as longitudinal predictors of physical aggression
in early marriage. Journal of Consulting & Clinical Psychology, 73(1), 28-37.
Schützwohl, A. (2006). Sex differences in jealousy: Information search and cognitive
preoccupation. Personality and Individual Differences, 40(2), 285-292.
107
Schützwohl, A., & Koch, S. (2004). Sex differences in jealousy: The recall of cues to sexual
and emotional infidelity in personally more and less threatening context conditions.
Evolution and Human Behavior, 25(4), 249-257.
Seal, D.W., Agostinelli, G., & Hannett, C. (1994). Extradyadic romantic involvement:
Moderating effects of sociosexuality and gender. Journal of Sex Research, 31, 1-22.
Sears, H. A., & Galambos, N. L. (1992). Women's work conditions and marital adjustment in
two-earner couples: A structural model. Journal of Marriage & Family, 54(4), 789797.
Shackelford, T. K., Michalski, R. L., & Schmitt, D. P. (2004). Upset in response to a child's
partner's infidelities. European Journal of Social Psychology, 34(4), 489-497.
Shackelford, T. K., Voracek, M., Schmitt, D. P., Buss, D. M., Weekes-Shackelford, V. A., &
Michalski, R. L. (2004). Romantic jealousy in early adulthood and in later life. Human
Nature, 15(3), 283-300.
Solomon, D. H., Knobloch L. K., & Fitzpatrick M. A. (2004). Relational power, marital schema,
and decisions to withhold complaints: An investigation of the chilling effect on
confrontation in marriage. Communication Studies, 55(1), 146-167.
Solstad, K., & Mucic, D. (1999). Extramarital sexual relationships of middle-aged Danish
men: Attitudes and behavior. Maturitas, 32(1), 51-59.
108
Sprecher, S. (1998). Social exchange theories and sexuality - the use of theory in research and
scholarship on sexuality. Journal of Sex Research, 35(1), 32-43.
Sprecher, S., Regan P.C., & McKinney Kathleen (1998). Beliefs about the outcomes of
extramarital sexual relationships as a function of the gender of the ‘cheating spouse’. Sex
Roles, 38(3-4), 301-311.
Sternberg, R.J. (2004). Üçgen aúk kuramı. (O. U÷urlu, Çev.). Türk Psikoloji Bülteni, 10(32),
121-122. (Orijinal çalıúma basım tarihi 1988.)
Taysi, E. (2004). Ba÷ıúlamanın Psikolojisi. Türk Psikoloji Bülteni, 10(32), 142-147.
Tegin, B. (1990). Üniversite ö÷rencilerinin atılganlık davranıú ve e÷ilimlerinin cinsiyet ve
fakülte de÷iúkenleri açısından incelenmesi. Psikoloji Dergisi, 7(25), 21-32.
Tezbaúaran, A. (1997). Likert tipi ölçek geliútirme kılavuzu (2. baskı). Ankara: Türk Psikologlar
Derne÷i Yayınları.
Thoburn, J., & Whitman, D. M. (2004). Clergy Affairs: Emotional investment, longevity of
relationship and affair partners. Pastoral Psychology, 52(6), 491-506.
Thompson, A. P. (1982). Extramarital relations: Gaining greater awareness. The Personnel
and Guidance Journal, 61(2), 102-105.
109
Treas, J., & Giesen, D. (2000). Sexual infidelity among married and cohabiting Americans.
Journal of Marriage & the Family, 62(1), 48-60.
Veroff, J., Young, A.M., & Coon, H.M. (2004). Evlili÷in ilk yıllarını etkileyen etmenler. (A.
ùimúek, Çev.). Türk Psikoloji Bülteni, 10(32), 130-132. (Orijinal çalıúma basım tarihi
1997.)
Ward, J., & Voracek, M. (2004). Evolutionary and social cognitive explanations of sex
differences in romantic jealousy. Australian Journal of Psychology, 56(3), 165-171.
Weil, M. W. (1975). Ektramarital relationships: A reappraisal. Journal of Clinical
Psychology, 31(4), 723-725.
Weil, S. M. (2003). The extramarital affair: A language of yearning and loss. Clinical Social
Work Journal, 31(1), 51-62.
Weis, D. L., & Slosnerick, M. (1981). Attitudes toward sexual and nonsexual extramarital
involvements among a sample of college students. Journal of Marriage and the
Family, 43, 349-358.
Wiederman, M.W. (1997). Extramarital sex: Prevalence and correlates in a national survey.
Journal of Sex Research, 34(2), 167-174.
110
Wilson, M. R., & Filsinger, E. E. (1986). Religiosity and marital adjustment: Multidimensional
interrelationships. Journal of Marriage & Family, 48(1), 147-151.
111
EK 1-KøùøSEL BøLGø FORMU
Bu ölçekler, evli bireylerin evlilikle ilgili duygu ve düúüncelerinin niteli÷ini ortaya koymak
için hazırlanmıútır. Ölçeklerin sonuçları, bu konudaki tutumları belirlemek için kullanılacaktır.
Her bir ifadeyi okuduktan sonra, buna ne derecede katıldı÷ınızı ya da katılmadı÷ınızı cevap
için ayrılan yere (X) koyarak iúaretleyiniz.
Bir ifadeyi okuduktan sonra aklınıza ilk geleni iúaretleyiniz. øúaretsiz ifade bırakmayınız.
Bu çalıúmadan elde edilen bilgiler yalnızca araútırmanın amacına hizmet edecek úekilde
kullanılacak, kimlik bilgilerinizi belirtmeniz istenmeyecektir.
Katıldı÷ınız için teúekkür ederim.
Ankara Üniversitesi
Sosyal Psikoloji Yüksek Lisans Ö÷rencisi
Demet Polat
Cinsiyetiniz:
( )K
( )E
Yaúınız:..........
E÷itim durumunuz:
( ) Lise mezunu
( ) Üniversite mezunu
( ) øleri e÷itim mezunu (master / doktora)
Mesle÷iniz:....................
Yaptı÷ınız iú:....................
Kendinizi hangi sosyoekonomik düzeyde olarak de÷erlendiriyorsunuz?:
(
(
(
(
(
) Alt Sosyoekonomik Düzey
) Orta Altı Sosyoekonomik Düzey
) Orta Sosyoekonomik Düzey
) Orta Üstü Sosyoekonomik Düzey
) Üst Sosyoekonomik Düzey
Evlenme biçiminiz:
(
(
(
(
) Flört
) Görücü usulü
) Görücü + Flört
) Di÷eri:....................
Eúinizle iliúkiniz baúladıktan kaç ay/yıl sonra evlilik kararı aldınız?:
..........yıl..........ay
Eúinizle iliúkiniz baúladıktan kaç ay/yıl sonra evlendiniz?:
..........yıl..........ay
Ne kadar süredir evlisiniz?:..........yıl..........ay
Çocuk sayısı:..........
112
EK 2-DENEMELøK FORM
øSøM: .........................................
Bu ölçek, evli bireylerin duygusal, cinsel, duygusal ve cinsel olarak eúlerini aldatma e÷ilimini
ölçmek amacıyla hazırlanmaktadır. Aúa÷ıda yer alan maddelerin aldatma e÷ilimini ölçtü÷ünü
düúüyorsanız (+), ölçmedi÷ini düúünüyorsanız (-), düzeltilmesi gereken madde varsa (?) iúaretlerini
maddelerin yan tarafındaki kutulara koyunuz. Düzeltilmesi gerekti÷ini düúündü÷ünüz maddeler
hakkındaki de÷iúikliklere ikinci sayfada yer verebilirsiniz. Yardımlarınız için teúekkür ederim.
Psk. Demet Polat
1. Eúim kendine ayrı bir sosyal çevre edinip onlarla yo÷un bir iliúki içine girdi÷inde; ortak
ilgilerimizi, hobilerimizi paylaúaca÷ım bir partnerle vakit geçirmeyi deneyebilirim.
2. Eúimle iletiúim çatıúması yaúadı÷ım dönemlerde beni anlayacak bir partner isterim.
3. Her an bir baúkasına aúık olabilirim.
4. Evlili÷imdeki romantizm bitse de, bunu bir baúkasıyla yeniden yaúamayı düúünmem.
5. Eúimle anlaúamasam da “keúke baúka biriyle evli olsaydım” diye düúünmem.
6. Sevgi, anlayıú ve deste÷e ihtiyacım oldu÷unda; yine de bu iste÷ime eúimden baúka bir
partnerin karúılık verece÷ine inanmıyorum.
7. Eúimle düzenli aralıklarla cinsel iliúkiye giremedi÷imde (iú seyahatleri vs.), bu dönemlerde
baúkasıyla birlikte olmayı deneyebilirim.
8. Eúim bakımsız oldu÷unda, bakımlı ve hoú biriyle birlikte olmayı isterim.
9. Cinsel özgürlü÷üme düúkünüm.
10. Cinsel tercihim yönünde evlenemedi÷imden, tercihim yönünde biriyle birlikte olurum.
11. Evimin fiziksel koúulları cinsel birleúme için uygun olmadı÷ında (kalabalık aile fertleri vs.),
cinsel ihtiyacımı karúılayabilece÷im bir iliúki içine girebilirim.
12. Bazen eúimden baúka birini düúünerek cinsel fanteziler kurarım.
13. Eúimle yaúayamadı÷ım fantezileri gerçekleútirebilece÷im bir teklif çıktı÷ında, bunu
de÷erlendirebilirim.
14. Eúimden daha güzel/yakıúıklı, çekici partnerlerin oldu÷unu düúünürüm.
15. Eúimin fiziksel çekicili÷i azalsa da, baúka bir insanı çekici oldu÷u için tercih etmem.
16. Eúim cinsel iúlev bozuklu÷u yaúarsa, cinsel iliúki için bir baúkasıyla birlikte olmayı
düúünmem.
17. Eúimden aldı÷ım cinsel doyum düúük olsa da, baúkasıyla birlikte olmayı düúünmem.
18. Hamile kalırım/bırakırım korkusuyla eúimden baúkasıyla cinsel iliúkiye girmeyi düúünmem.
19. Cinsel yolla bir hastalık bulaúır diye baúka biriyle iliúkiye girmeyi istemem.
20. Zaman zaman baúka birinin beni daha mutlu edece÷ini düúünürüm.
21. øliúkimiz rutinleúti÷inde yeni heyecanlar yaúamak için baúkasıyla birlikte olabilirim.
22. Eúimin kıskanç davranıúları, beni evlilik hayatından uzaklaútırır.
23. Eúimin yo÷un ilgisi, beni kaçırır.
24. Eúim karı-koca rolünü, ana-baba rolünün arkasına atarsa baúkasıyla birlikte olabilirim.
25. Zamanla eúime olan sadakatim azalıyor.
26. Evlili÷imi artık kurtaramayaca÷ımı hissetti÷imde, hayatımda baúka birinin olması için açık
kapı bırakırım.
27. Daha güzel/yakıúıklı, güçlü, varlıklı bir eú hak ediyorum.
28. Tek eúlilik bana göre de÷il.
29. Eúimden baúka bir alternatifi düúünmek bana suçluluk hissettirir.
30. Eúimden ayrılmak istesem de, baúka biriyle birlikte olmayı düúünmem.
31. Eúim bana vakit ayırmasa da, hayatıma baúka bir partneri almayı düúünmem.
32. Bir baúkası için, evlili÷e yaptı÷ım yatırımları (ortak mal, çocuk, arkadaú vs.) kaybetmek
istemem.
33. Evlili÷imi riske atmak istemem.
34. Evlili÷imdeki mutsuzlu÷un, baúkasıyla birlikte olmama neden olaca÷ını sanmıyorum.
113
EK 3-HAKEM YARGISI FORMU
Düzeltilmesi gerekti÷ini düúündü÷ünüz maddeler hakkındaki de÷iúiklikleri bu sayfada
yapabilirsiniz.
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
30.
31.
32.
33.
34.
114
EK 4-HAKEM YARGISI SONUCU ELDE EDøLEN FORM
øSøM: .........................................
Bu ölçek, evli bireylerin duygusal, cinsel, duygusal ve cinsel olarak eúlerini aldatma e÷ilimini
ölçmek amacıyla hazırlanmaktadır. Aúa÷ıda yer alan maddelerin aldatma e÷ilimini ölçtü÷ünü
düúüyorsanız (+), ölçmedi÷ini düúünüyorsanız (-), düzeltilmesi gereken madde varsa (?) iúaretlerini
maddelerin yan tarafındaki kutulara koyunuz. Düzeltilmesi gerekti÷ini düúündü÷ünüz maddeler
hakkındaki de÷iúikliklere ikinci sayfada yer verebilirsiniz. Yardımlarınız için teúekkür ederim.
Psk. Demet Polat
1. Eúim kendine ayrı bir sosyal çevre edinip onlarla yo÷un bir iliúki içine girdi÷inde; ortak
ilgilerimizi, hobilerimizi paylaúaca÷ım bir partnerle vakit geçirmeyi deneyebilirim.
2. Eúimle iletiúim çatıúması yaúadı÷ım dönemlerde beni anlayacak bir partner isterim.
3. Her an bir baúkasına aúık olabilirim.
4. Evlili÷imdeki romantizm bitse de, bunu bir baúkasıyla yeniden yaúamayı düúünmem.
5. Eúimle anlaúamasam da “keúke baúka biriyle evli olsaydım” diye düúünmem.
6. Sevgi, anlayıú ve deste÷e ihtiyacım oldu÷unda; yine de bu iste÷ime eúimden baúka bir
partnerin karúılık verece÷ine inanmıyorum.
7. Eúimle düzenli aralıklarla cinsel iliúkiye giremedi÷imde (iú seyahatleri vs.), bu dönemlerde
baúkasıyla birlikte olmayı deneyebilirim.
8. Eúim bakımsız oldu÷unda, bakımlı ve hoú biriyle birlikte olmayı isterim.
9. Cinsel özgürlü÷üme düúkünüm.
10. Cinsel tercihim yönünde evlenemedi÷imden, tercihim yönünde biriyle birlikte olurum.
11. Evimin fiziksel koúulları cinsel birleúme için uygun olmadı÷ında (kalabalık aile fertleri vs.),
cinsel ihtiyacımı karúılayabilece÷im bir iliúki içine girebilirim.
*12. Bazen eúimden baúka birini düúünerek cinsel fanteziler kurarım.
13. Eúimle yaúayamadı÷ım fantezileri gerçekleútirebilece÷im bir teklif çıktı÷ında, bunu
de÷erlendirebilirim.
14. Eúimden daha güzel/yakıúıklı, çekici partnerlerin oldu÷unu düúünürüm.
15. Eúimin fiziksel çekicili÷i azalsa da, baúka bir insanı çekici oldu÷u için tercih etmem.
16. Eúim cinsel iúlev bozuklu÷u yaúarsa, cinsel iliúki için bir baúkasıyla birlikte olmayı
düúünmem.
17. Eúimden aldı÷ım cinsel doyum düúük olsa da, baúkasıyla birlikte olmayı düúünmem.
18. Hamile kalırım/bırakırım korkusuyla eúimden baúkasıyla cinsel iliúkiye girmeyi düúünmem.
19. Cinsel yolla bir hastalık bulaúır diye baúka biriyle iliúkiye girmeyi istemem.
20. Zaman zaman baúka birinin beni daha mutlu edece÷ini düúünürüm.
21. øliúkimiz rutinleúti÷inde yeni heyecanlar yaúamak için baúkasıyla birlikte olabilirim.
22. Eúimin kıskanç davranıúları, beni evlilik hayatından uzaklaútırır.
23. Eúimin yo÷un ilgisi, beni kaçırır.
24. Eúim karı-koca rolünü, ana-baba rolünün arkasına atarsa baúkasıyla birlikte olabilirim.
25. Zamanla eúime olan sadakatim azalıyor.
26. Evlili÷imi artık kurtaramayaca÷ımı hissetti÷imde, hayatımda baúka birinin olması için açık
kapı bırakırım.
*27. Daha güzel/yakıúıklı, güçlü, varlıklı bir eú hak ediyorum.
28. Tek eúlilik bana göre de÷il.
29. Eúimden baúka bir alternatifi düúünmek bana suçluluk hissettirir.
30. Eúimden ayrılmak istesem de, baúka biriyle birlikte olmayı düúünmem.
31. Eúim bana vakit ayırmasa da, hayatıma baúka bir partneri almayı düúünmem.
32. Bir baúkası için, evlili÷e yaptı÷ım yatırımları (ortak mal, çocuk, arkadaú vs.) kaybetmek
istemem.
33. Evlili÷imi riske atmak istemem.
34. Evlili÷imdeki mutsuzlu÷un, baúkasıyla birlikte olmama neden olaca÷ını sanmıyorum.
* Hakem yargıları ile denemelik formdan çıkarılmıútır.
115
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
30.
31.
32.
33.
34.
35.
36.
37.
38.
39.
40.
Eúimle iletiúim çatıúması yaúadı÷ım dönemlerde, beni anlayacak bir partner isterim.
Eúimle düzenli aralıklarla cinsel iliúkiye giremedi÷imde (iú seyahatleri vs.), bu dönemlerde
baúkasıyla birlikte olmayı deneyebilirim.
Zaman zaman, beni daha mutlu edebilecek bir baúkasıyla birlikte olmayı düúünürüm.
Eúimden aldı÷ım cinsel doyum düúük olsa da, baúkasıyla birlikte olmayı düúünmem.
Evlili÷imi artık kurtaramayaca÷ımı hissetti÷imde (her úeye ra÷men devam edecek ya da
boúanmayla sonuçlanacak), hayatımda baúka birinin olması için açık kapı bırakırım.
Her an bir baúkasına aúık olabilirim.
Cinsel özgürlü÷üme düúkünüm.
Eúim kendine ayrı bir sosyal çevre edinip onlarla yo÷un bir iliúki içine girdi÷inde; ben de ortak
ilgilerimizi, hobilerimizi paylaúaca÷ım bir partnerle vakit geçirmeyi deneyebilirim.
Eúimden daha güzel/yakıúıklı, çekici partnerle birlikte olmayı da düúünürüm.
Giderek eúime olan sadakatim azalıyor.
Evlili÷imdeki romantizm bitse de, bunu bir baúkasıyla gidermeyi düúünmem.
Eúimden baúka bir partneri düúünmek bile kendimi suçlu hissetmeme neden olur.
Cinsel tercihim yönünde (homoseksüellik vs.) evlenemedi÷imden, tercihim yönünde biriyle de
birlikte olurum.
Sevgi, anlayıú ve deste÷e ihtiyacım oldu÷unda; yine de bu iste÷ime eúimden baúka bir partnerin
karúılık verece÷ine inanmıyorum.
Hamile kalırım/bırakırım korkusuyla eúimden baúkasıyla cinsel iliúkiye girmeyi düúünmem.
Evimin fiziksel koúulları cinsel birleúme için uygun olmadı÷ında (kalabalık aile fertleri vs.),
cinsel ihtiyacımı karúılayabilece÷im bir iliúki içine girebilirim.
Bir baúkası için, evlili÷e yaptı÷ım yatırımları (ortak mal, çocuk, arkadaú çevresi vs.) kaybetmek
istemem.
Eúimle yaúayamadı÷ım fantezileri gerçekleútirebilece÷im bir teklif aldı÷ımda, bunu
de÷erlendirebilirim.
Eúimin kıskanç davranıúları, baúka bir partnere yönelmeme neden olabilir.
Salt farklı bir heyecan yaúamak için, eúimden baúkasıyla birlikte olmam.
Tek eúlilik bana göre de÷il.
Eúimden ayrılmayı düúünsem de, baúka biriyle birlikte olmam.
Evlili÷imdeki mutsuzlu÷un, baúkasıyla birlikte olmama neden olaca÷ını sanmıyorum.
Eúimin fiziksel çekicili÷i azalsa da, baúka bir insanı çekici oldu÷u için tercih etmem.
Eúimin yo÷un ilgisi, beni baúkalarına iter.
Cinsel yolla bir hastalık bulaúır diye baúka biriyle iliúkiye girmeyi istemem.
Eúimle anlaúamasam da “keúke baúka biriyle evli olsaydım” diye düúünmem.
Eúim bakımsız oldu÷unda, bakımlı ve hoú biriyle birlikte olmayı isterim.
Eúimle isteyerek evlenmedi÷im (görücü usulü vs.) için, hayatımda baúka bir partnerin
olmasında sakınca görmem.
Eúim karı-koca rolünü, ana-baba rolünün arkasına atarsa baúkasıyla birlikte olabilirim.
Evlili÷imi hiçbir koúulda riske atmam.
Eúimin baúka biriyle birlikte oldu÷unu ö÷rensem de, bir baúkasıyla birlikte olmayı denemem.
Eúimin úiddetine maruz kalmam, baúka bir partnerle birlikte olmama yol açmaz.
Eúim maddi ihtiyaçlarımı karúılayamadı÷ında, ihtiyaçlarıma cevap verebilecek bir partnerle de
birlikte olabilirim.
øliúkimiz rutinleúti÷inde yeni heyecanlar yaúamak için baúkasıyla birlikte olabilirim.
Elimde olmadan, salt ortamın uygun olması nedeniyle; baúkasıyla birlikte olabilirim.
Eúim bana zaman ayırmasa da, hayatıma baúka bir partneri almayı düúünmem.
Karúımdaki insan istedi÷i diye onunla birlikte olmam.
Eúim baúkasıyla birlikte olmamı hak ediyor.
Eúim geçici cinsel iúlev bozuklu÷u yaúarsa, cinsel iliúki için bir baúkasıyla birlikte olmayı
düúünmem.
Evlili÷im süresince, eúimden baúka biriyle birlikte oldum.
116
Evet ( ) Hayır ( )
Tamamen
katılmıyorum
Katılmıyorum
Kararsızım
Tamamen
katılıyorum
Katılıyorum
EK 5-40 MADDELøK FORM
EK 6- ALDATMA EöøLøMø ÖLÇEöø’NøN
KORELASYONLARI VE T DEöERLERø
MaddeNo
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
r
0.573
0.800
0.724
0.679
0.588
0.633
0.570
0.695
0.744
0.623
0.696
0.565
0.619
0.637
0.625
0.747
0.335
0.827
0.759
0.813
0.637
0.572
0.561
0.698
0.442
0.551
0.640
0.690
0.728
0.788
0.575
0.645
0.762
0.566
0.808
0.711
0.672
0.546
0.621
0.597
t
5.99
12.43
10.81
8.95
6.43
8.77
4.83
9.84
8.26
6.03
10.31
5.32
9.54
9.01
8.83
9.66
2.91
15.41
12.30
11.26
6.91
5.57
5.66
7.55
4.67
7.13
7.32
10.87
10.17
14.88
6.00
6.82
12.67
7.88
13.39
8.29
7.81
6.53
7.52
6.55
117
MADDE-TOPLAM
PUAN
1
2
3
4
5
*6
*7
8.
9
10
11
12
*13
14
*15
*16
*17
18
19
20
21
22
23
24
25
*26
27
28
*29
30
31
32
*33
*34
35
36
37
38
39
40
Eúimle iletiúim çatıúması yaúadı÷ım dönemlerde, beni anlayacak bir partner isterim.
Eúimle düzenli aralıklarla cinsel iliúkiye giremedi÷imde (iú seyahatleri vs.), bu dönemlerde
baúkasıyla birlikte olmayı deneyebilirim.
Zaman zaman, beni daha mutlu edebilecek bir baúkasıyla birlikte olmayı düúünürüm.
Eúimden aldı÷ım cinsel doyum düúük olsa da, baúkasıyla birlikte olmayı düúünmem.
Evlili÷imi artık kurtaramayaca÷ımı hissetti÷imde (her úeye ra÷men devam edecek ya da
boúanmayla sonuçlanacak), hayatımda baúka birinin olması için açık kapı bırakırım.
Her an bir baúkasına aúık olabilirim.
Cinsel özgürlü÷üme düúkünüm.
Eúim kendine ayrı bir sosyal çevre edinip onlarla yo÷un bir iliúki içine girdi÷inde; ben de ortak
ilgilerimizi, hobilerimizi paylaúaca÷ım bir partnerle vakit geçirmeyi deneyebilirim.
Eúimden daha güzel/yakıúıklı, çekici partnerle birlikte olmayı da düúünürüm.
Giderek eúime olan sadakatim azalıyor.
Evlili÷imdeki romantizm bitse de, bunu bir baúkasıyla gidermeyi düúünmem.
Eúimden baúka bir partneri düúünmek bile kendimi suçlu hissetmeme neden olur.
Cinsel tercihim yönünde (homoseksüellik vs.) evlenemedi÷imden, tercihim yönünde biriyle de
birlikte olurum.
Sevgi, anlayıú ve deste÷e ihtiyacım oldu÷unda; yine de bu iste÷ime eúimden baúka bir partnerin
karúılık verece÷ine inanmıyorum.
Hamile kalırım/bırakırım korkusuyla eúimden baúkasıyla cinsel iliúkiye girmeyi düúünmem.
Evimin fiziksel koúulları cinsel birleúme için uygun olmadı÷ında (kalabalık aile fertleri vs.),
cinsel ihtiyacımı karúılayabilece÷im bir iliúki içine girebilirim.
Bir baúkası için, evlili÷e yaptı÷ım yatırımları (ortak mal, çocuk, arkadaú çevresi vs.) kaybetmek
istemem.
Eúimle yaúayamadı÷ım fantezileri gerçekleútirebilece÷im bir teklif aldı÷ımda, bunu
de÷erlendirebilirim.
Eúimin kıskanç davranıúları, baúka bir partnere yönelmeme neden olabilir.
Salt farklı bir heyecan yaúamak için, eúimden baúkasıyla birlikte olmam.
Tek eúlilik bana göre de÷il.
Eúimden ayrılmayı düúünsem de, baúka biriyle birlikte olmam.
Evlili÷imdeki mutsuzlu÷un, baúkasıyla birlikte olmama neden olaca÷ını sanmıyorum.
Eúimin fiziksel çekicili÷i azalsa da, baúka bir insanı çekici oldu÷u için tercih etmem.
Eúimin yo÷un ilgisi, beni baúkalarına iter.
Cinsel yolla bir hastalık bulaúır diye baúka biriyle iliúkiye girmeyi istemem.
Eúimle anlaúamasam da “keúke baúka biriyle evli olsaydım” diye düúünmem.
Eúim bakımsız oldu÷unda, bakımlı ve hoú biriyle birlikte olmayı isterim.
Eúimle isteyerek evlenmedi÷im (görücü usulü vs.) için, hayatımda baúka bir partnerin
olmasında sakınca görmem.
Eúim karı-koca rolünü, ana-baba rolünün arkasına atarsa baúkasıyla birlikte olabilirim.
Evlili÷imi hiçbir koúulda riske atmam.
Eúimin baúka biriyle birlikte oldu÷unu ö÷rensem de, bir baúkasıyla birlikte olmayı denemem.
Eúimin úiddetine maruz kalmam, baúka bir partnerle birlikte olmama yol açmaz.
Eúim maddi ihtiyaçlarımı karúılayamadı÷ında, ihtiyaçlarıma cevap verebilecek bir partnerle de
birlikte olabilirim.
øliúkimiz rutinleúti÷inde yeni heyecanlar yaúamak için baúkasıyla birlikte olabilirim.
Elimde olmadan, salt ortamın uygun olması nedeniyle; baúkasıyla birlikte olabilirim.
Eúim bana zaman ayırmasa da, hayatıma baúka bir partneri almayı düúünmem.
Karúımdaki insan istedi÷i diye onunla birlikte olmam.
Eúim baúkasıyla birlikte olmamı hak ediyor.
Eúim geçici cinsel iúlev bozuklu÷u yaúarsa, cinsel iliúki için bir baúkasıyla birlikte olmayı
düúünmem.
118
Tamamen
katılmıyorum
Katılmıyorum
Kararsızım
Tamamen
katılıyorum
Katılıyorum
EK 7-MADDE SEÇøMø SONRASINDA ELDE EDøLEN ALDATMA
EöøLøMø ÖLÇEöø
* Anlaúılmayan, cevaplanmayan ve kararsız kalınan bu maddeler ölçekten
çıkarılmıútır.
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
Eúimle iletiúim çatıúması yaúadı÷ım dönemlerde, beni anlayacak bir partner isterim.
Eúimle düzenli aralıklarla cinsel iliúkiye giremedi÷imde (iú seyahatleri vs.), bu
dönemlerde baúkasıyla birlikte olmayı deneyebilirim.
Zaman zaman, beni daha mutlu edebilecek bir baúkasıyla birlikte olmayı düúünürüm.
Eúimden aldı÷ım cinsel doyum düúük olsa da, baúkasıyla birlikte olmayı düúünmem.
Evlili÷imi artık kurtaramayaca÷ımı hissetti÷imde (her úeye ra÷men devam edecek ya
da boúanmayla sonuçlanacak), hayatımda baúka birinin olması için açık kapı bırakırım.
Eúim kendine ayrı bir sosyal çevre edinip onlarla yo÷un bir iliúki içine girdi÷inde; ben
de ortak ilgilerimizi, hobilerimizi paylaúaca÷ım bir partnerle vakit geçirmeyi
deneyebilirim.
Eúimden daha güzel/yakıúıklı, çekici bir partnerle birlikte olmayı da düúünürüm.
Giderek eúime olan sadakatim azalıyor.
Evlili÷imdeki romantizm bitse de, bunu bir baúkasıyla gidermeyi düúünmem.
Eúimden baúka bir partneri düúünmek bile kendimi suçlu hissetmeme neden olur.
Sevgi, anlayıú ve deste÷e ihtiyacım oldu÷unda; yine de bu iste÷ime eúimden baúka bir
partnerin karúılık verece÷ine inanmıyorum.
Eúimle yaúayamadı÷ım fantezileri gerçekleútirebilece÷im bir teklif aldı÷ımda, bunu
de÷erlendirebilirim.
Eúimin kıskanç davranıúları, baúka bir partnere yönelmeme neden olabilir.
Salt farklı bir heyecan yaúamak için, eúimden baúkasıyla birlikte olmam.
Tek eúlilik bana göre de÷il.
16. Eúimden ayrılmayı düúünsem de, baúka biriyle birlikte olmam.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
Evlili÷imdeki mutsuzlu÷un, baúkasıyla birlikte olmama neden olaca÷ını sanmıyorum.
Eúimin fiziksel çekicili÷i azalsa da, baúka bir insanı çekici oldu÷u için tercih etmem.
Eúimin yo÷un ilgisi, beni baúka bir partnere itebilir.
Eúimle anlaúamasam da “keúke baúka biriyle evli olsaydım” diye düúünmem.
Eúim bakımsız oldu÷unda, bakımlı ve hoú biriyle birlikte olmayı isterim.
Eúim karı-koca rolünü, ana-baba rolünün arkasına atarsa baúkasıyla birlikte olabilirim.
23. Evlili÷imi hiçbir koúulda riske atmam.
24. Eúimin baúka biriyle birlikte oldu÷unu ö÷rensem, ben de bir baúkasıyla birlikte olmayı
denerim.
25. øliúkimiz rutinleúti÷inde yeni heyecanlar yaúamak için baúkasıyla birlikte olabilirim.
26. Elimde olmadan, salt ortamın uygun olması nedeniyle; baúkasıyla birlikte olabilirim.
27. Eúim bana zaman ayırmasa da, hayatıma baúka bir partneri almayı düúünmem.
28. Karúımdaki insan istedi diye, onunla birlikte olmam.
29. Eúim baúkasıyla birlikte olmamı hak ediyor.
30. Eúim geçici cinsel iúlev bozuklu÷u yaúarsa, cinsel iliúki için bir baúkasıyla birlikte
olmayı düúünürüm.
119
Kesinlikle
katılmıyorum
Katılmıyorum
Kararsızım
Bu ölçekte, evlili÷iniz ile ilgili duygu ve düúüncelerinizi de÷erlendirmeniz istenmektedir.
Her bir ifadeyi okuduktan sonra, buna ne derecede katıldı÷ınızı ya da katılmadı÷ınızı cevap
için ayrılan yere (X) koyarak iúaretleyiniz.
Tamamen
katılıyorum
Katılıyorum
EK 8-ALDATMA EöøLøMø ÖLÇEöø
EK 9- EVLøLøK UYUM ÖLÇEöø
1. Aúa÷ıdaki ölçek çizgisi üzerinde her úeyi ile úimdiki evlili÷inizin mutluluk derecesini en iyi temsil
etti÷ine inandı÷ınız noktayı daire içine alınız. Ortadaki ‘mutlu’ sözcü÷ü üzerindeki nokta, ço÷u kiúinin
evlilikten duydu÷u mutluluk derecesini temsil eder ve ölçek kademeli olarak sol ucunda evlili÷i çok
mutsuz olan küçük bir azınlı÷ı, sa÷ ucunda ise çok mutlu küçük bir azınlı÷ı temsil etmektedir.
*
*
*
Çok Mutsuz
*
*
Mutlu
*
*
Çok Mutlu
Aúa÷ıdaki maddelerde verilen konular hakkında, siz ve eúiniz arasındaki anlaúma ya da anlaúmazlık
derecesini yaklaúık olarak belirtiniz. Lütfen her maddeyi dikkate alınız.
Her zaman
anlaúırız
Hemen her
zaman
anlaúırız
Ara sıra
anlaúamadı
÷ımız olur
2. Aile
bütçesini idare
etme
3. Boú zaman
etkinlikleri
4. Duyguların
ifadesi
5. Arkadaúlar
6. Cinsel
iliúkiler
7. Toplumsal
kurallara uyma
(do÷ru, iyi veya
yerinde
davranıú)
8. Yaúam
felsefesi
9. Eúin
akrabalarıyla
iliúki biçimi
120
Sıklıkla
Hemen her Her zaman
anlaúamayız zaman
anlaúamayız
anlaúamayız
Lütfen evlili÷inizi en iyi ifade etti÷ine inandı÷ınız bir cevabı iúaretleyiniz.
10. Ortaya çıkan uyumsuzluklar genellikle:
Erke÷in susması ile
Kadının susması ile
Karúılıklı tavizlerle anlaúmaya varılarak
sonuçlanır.
()
()
()
11. Ev dıúı etkinliklerinizin ne kadarını eúinizle birlikte yaparsınız?
Hepsini
Bazılarını
Çok azını
Hiçbirini
()
()
()
()
12. Boú zamanlarınızda genellikle aúa÷ıdakilerden hangisini tercih edersiniz?
Bir úeyler yapmayı
Evde oturmayı
()
()
Eúiniz genellikle aúa÷ıdakilerden hangisini tercih eder?
Bir úeyler yapmayı
Evde oturmayı
()
()
13. Hiç evlenmemiú olmayı istedi÷iniz olur mu?
Sık sık
Arada sırada
Çok seyrek
Hiçbir zaman
()
()
()
()
14. Hayatınızı yeniden yaúabilseydiniz,
Aynı kiúiyle evlenirdiniz
Farklı bir kiúiyle evlenirdiniz
Hiç evlenmezdiniz
()
()
()
15. Eúinize güvenir, sırlarınızı ona açar mısınız?
Hemen hemen hiçbir zaman
Nadiren
Ço÷u konularda
Her konuda
121
()
()
()
()
EK 10-ÇATIùMA EöøLøMø ÖLÇEöø
Tamamen
aykırı
Oldukça
Aykırı
Kararsızım
Oldukça
Uygun
Tamamen
Uygun
Bu ölçek, kiúiler arasındaki etkileúiminizin niteli÷ini ortaya koymak için uygulanmaktadır. Sizden istenen, aúa÷ıda sıralanan
cümlelerin her birini okuyarak, bu cümlelerdeki fikre ne oranda katılı÷ınızı belirtmenizdir. E÷er bir cümledeki fikir size tamamen uygun
geliyorsa 5 numaraya, oldukça uygun geliyorsa 4 numaraya, e÷er cümle hakkında kararsızsanız 3 numaraya, ifadeyi kendinize oldukça aykırı
buluyorsanız 2 numaraya, tamamen aykırı buluyorsanız 1 numaraya (X) iúareti koyunuz.
Aúa÷ıda sıralanan cümlelerin do÷ru ya da yanlıú cevapları yoktur; sadece araútırmaya katılanların kiúisel görüúleri önemlidir.
Bu nedenle, cümleler üzerinde uzun uzun düúünmeden, içinizde gelen ilk cevabı vermeniz uygun olacaktır.
1.
Baúkalarının problemleri, beni kendi problemlerim kadar ilgilendirir.
1
2
3
4
5
2.
Sık sık bahse tutuúurum.
1
2
3
4
5
3.
Baúkalarından kendim için bir úey istemek, bana güç gelir.
1
2
3
4
5
4.
Bazen iyi niyetim, karúımdaki tarafından yanlıú anlaúılır.
1
2
3
4
5
5.
Son zamanlarda sık sık münakaúa eder oldum.
1
2
3
4
5
6.
Yakınlarımla zevklerim genellikle uyuúur.
1
2
3
4
5
7.
Bazen alınganlı÷ım tutar.
1
2
3
4
5
8.
Öfkemi içime attı÷ım çok olur.
1
2
3
4
5
9.
Hatanın yüzüme söylenmesi beni rahatsız eder.
1
2
3
4
5
10.
Yakınlarıma zaman zaman küserim.
1
2
3
4
5
11.
Konuúurken kelime oyunu yapmayı sevmem.
1
2
3
4
5
12.
1
2
3
4
5
13.
Birisiyle tartıúırken bazen, dikkatim onun söylediklerinden çok verece÷im cevaplar üzerinde
yo÷unlaúır.
Özür dilemek bana güç geliyor.
1
2
3
4
5
14.
ùu anda dargın oldu÷um için hiç kimse yok.
1
2
3
4
5
15.
Aúık oldu÷umda, bunu rahatlıkla o kiúiye söyleyebilirim.
1
2
3
4
5
16.
Lâdes tutuúmayı severim.
1
2
3
4
5
17.
Konuúurken sözümün kesilmesine kızarım.
1
2
3
4
5
18.
Sahip oldu÷um kiúisel özelliklerden hoúnutum.
1
2
3
4
5
19.
Dünyadaki her insanın sevilecek yanı oldu÷una inanırım.
1
2
3
4
5
20.
Bazen, incir çekirde÷ini doldurmayan nedenlerden dolayı tartıúmaya girerim.
1
2
3
4
5
21.
Bazı tartıúmalarda, çok öfkelenip odayı terk etti÷im oldu.
1
2
3
4
5
22.
Mesle÷imden memnunum.
1
2
3
4
5
122
23.
Çok sinirlendi÷imde gözüm hiç kimseyi görmez.
1
2
3
4
5
24.
Yaúamı seviyorum.
1
2
3
4
5
25.
Sinirli bir insanım.
1
2
3
4
5
26.
Bazen birisiyle konuúurken, yüzüne baktı÷ım halde sözlerini dinlemedi÷im olur.
1
2
3
4
5
27.
Bir tartıúmada hatamı anlarsam hemen kabul ederim.
1
2
3
4
5
28.
Öyle tanıdıklarım var ki ne söyleseler sinirime dokunuyor.
1
2
3
4
5
29.
Bazı kiúilere içimden kızar, yüzlerine söylemem.
1
2
3
4
5
30.
Bazen yanlıú anlaúılmak korkusuyla fikrimi açıklamadı÷ım olur.
1
2
3
4
5
31.
Tartıúmalarda genellikle, ortaya attı÷ım bir fikirden kolay kolay vazgeçmem.
1
2
3
4
5
32.
De÷iútirmek istedi÷im bazı huylarım var.
1
2
3
4
5
33.
Hatalı oldu÷umu fark etsem de, açıkça kabul etmek güç gelir.
1
2
3
4
5
34.
ønsanların beni yeterince sevdiklerinden emin de÷ilim.
1
2
3
4
5
35.
ønsanlara çabuk kırılırım.
1
2
3
4
5
36.
ønsanların ço÷u bencildir.
1
2
3
4
5
37.
Arkadaúlarım uysal ve anlaúılırdır.
1
2
3
4
5
38.
ønsanların ço÷u, üzerlerine vazife olmayan iúlere karıúırlar.
1
2
3
4
5
39.
Esir olmak beni rahatsız eder.
1
2
3
4
5
40.
Bir düúüncemi baúkalarına tam olarak iletmede güçlük çekti÷im olur.
1
2
3
4
5
41.
Dargın oldu÷umuz için selam vermedi÷im kiúiler var.
1
2
3
4
5
42.
ønsanlar beni tam olarak anlamıyorlar.
1
2
3
4
5
43.
Bazen öfkeye kapılıp karúımdakini azarlarım.
1
2
3
4
5
44.
Çevremde çok sevilen bir insanım.
1
2
3
4
5
45.
Karúımdakinin övünmesi beni rahatsız etmez.
1
2
3
4
5
46.
ønsanlarla genellikle iyi geçinirim.
1
2
3
4
5
47.
Küs oldu÷um biriyle barıúmak istedi÷imde ilk adımı atmakta güçlük çekmem.
1
2
3
4
5
48.
Baúkalarının dertlerini dinlemek beni genellikle sıkar.
1
2
3
4
5
49.
Kendimden her bakımdan hoúnutum.
1
2
3
4
5
50.
Bazen birisine öyle kırılırım ki, uzun süre huzurum kaçar.
1
2
3
4
5
123
51.
Yakınlarım, duygu ve düúüncelerimi tamamen de÷il, kısmen paylaúırlar.
1
2
3
4
5
52.
Ö÷üt vermeyi severim.
1
2
3
4
5
53.
Genellikle insanlara güvenirim.
1
2
3
4
5
124
Download