T.C. ANKARA ÜNøVERSøTESø SOSYAL BøLøMLER ENSTøTÜSÜ PSøKOLOJø (SOSYAL PSøKOLOJø) ANABøLøM DALI EVLø BøREYLERøN EVLøLøK UYUMLARI, ALDATMA EöøLøMLERø VE ÇATIùMA EöøLøMLERø ARASINDAKø øLøùKøLERøN BAZI DEöøùKENLER AÇISINDAN øNCELENMESø Yüksek Lisans Tezi Demet POLAT Ankara-2006 1 T.C. ANKARA ÜNøVERSøTESø SOSYAL BøLøMLER ENSTøTÜSÜ PSøKOLOJø (SOSYAL PSøKOLOJø) ANABøLøM DALI EVLø BøREYLERøN EVLøLøK UYUMLARI, ALDATMA EöøLøMLERø VE ÇATIùMA EöøLøMLERø ARASINDAKø øLøùKøLERøN BAZI DEöøùKENLER AÇISINDAN øNCELENMESø Yüksek Lisans Tezi Demet POLAT Tez Danıúmanı Doç. Dr. Zehra Yaúın Dökmen Ankara-2006 2 T.C. ANKARA ÜNøVERSøTESø SOSYAL BøLøMLER ENSTøTÜSÜ PSøKOLOJø (SOSYAL PSøKOLOJø) ANABøLøM DALI EVLø BøREYLERøN EVLøLøK UYUMLARI, ALDATMA EöøLøMLERø VE ÇATIùMA EöøLøMLERø ARASINDAKø øLøùKøLERøN BAZI DEöøùKENLER AÇISINDAN øNCELENMESø Yüksek Lisans Tezi Tez Danıúmanı : Doç. Dr. Zehra Yaúın Dökmen Tez Jürisi Üyeleri ømzası Adı ve Soyadı Prof. Dr. Ali Dönmez .................................... Doç. Dr. Zehra Dökmen .................................... Doç. Dr. Nilay Çabukkaya .................................... Tez Sınav Tarihi:12.07.2006 3 øÇøNDEKøLER ÇøZELGELER LøSTESø i TEùEKKÜR ii BÖLÜM 1 GøRøù 1. 1. EVLøLøK UYUMU 2 1. 1. 1. Evlilik Uyumu ile Bazı De÷iúkenler Arasındaki øliúkiler 6 1. 1. 2. Evlilik Uyumu ve øliúkiye Yönelik Algılar 8 1. 1. 3. Evlilik Uyumu ve Cinsel Doyum 1. 2. ALDATMA 10 10 1. 2. 1. Aldatmanın Nedenleri 12 1. 2. 2. Duygusal ve Cinsel Aldatma 19 1. 2. 3. Aldatmanın Sonuçları Eú ve øliúkiye Etkileri 24 1. 3. øLETøùøM ÇATIùMALARI 28 1. 3. 1. øletiúim 28 1. 3. 2. øletiúim Çatıúmaları 29 1. 3. 3. øletiúim Çatıúmaları, Cinsiyet, Evlilik Uyumu ve Aldatma 35 1.4. ARAùTIRMANIN AMACI 41 BÖLÜM 2 YÖNTEM 2. 1.Katılımcılar 43 2. 2. Veri Toplama Araçları 45 2. 2. 1. Kiúisel Bilgi Formu 45 2. 2. 2. Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i (AEÖ) 45 2. 2. 3. Evlilik Uyum Ölçe÷i (EUÖ) 52 2. 2. 4. Çatıúma E÷ilimi Ölçe÷i (ÇEÖ) 54 2. 3. øúlem 56 4 BÖLÜM 3 BULGULAR 3. 1. Cinsiyet ve Evlenme Biçiminin Aldatma E÷ilimi, Evlilik Uyumu ve Çatıúma E÷ilimi Üzerindeki Etkileri 57 3. 2. Cinsiyet, Evlilik Uyumu Düzeyi ve Çatıúma E÷ilimi Düzeyinin Aldatma E÷ilimi Üzerindeki Etkisi 63 3. 3. Evlilik Uyumu, Aldatma E÷ilimi ve Çatıúma E÷ilimi Puanlarının Birbirleriyle ve Bazı De÷iúkenlerle øliúkileri 66 3. 4. Aldatma E÷iliminin Yordanması 69 BÖLÜM 4 TARTIùMA 4. 1. Cinsiyet ve Evlenme Biçiminin Aldatma E÷ilimi, Evlilik Uyumu ve Çatıúma E÷ilimi Üzerindeki Etkileri 71 4. 2. Cinsiyet, Evlilik Uyumu Düzeyi ve Çatıúma E÷ilimi Düzeyinin Aldatma E÷ilimi Üzerindeki Etkisi 75 4. 3. Evlilik Uyumu, Aldatma E÷ilimi ve Çatıúma E÷ilimi Puanlarının Birbirleriyle ve Bazı De÷iúkenlerle øliúkileri 77 4. 4. Aldatma E÷iliminin Yordanması 81 4. 5. Sonuç ve Öneriler 82 Özet 84 Summary 86 Kaynakça 88 Ekler 104 5 ÇøZELGELER LøSTESø Çizelge 3. 1. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Aldatma E÷ilimi Puanlarının Ortalamaları, Standart Sapmaları Çizelge 3. 2. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Aldatma E÷ilimi Puanlarına Uygulanan Varyans Analizi Sonuçları Çizelge 3. 3. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Evlilik Uyumu Ortalamaları, Standart Sapmaları Çizelge 3. 4. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Evlilik Uyumu Puanlarına Uygulanan Varyans Analizi Sonuçları Çizelge 3. 5. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Çatıúma E÷ilimi Ortalamaları, Standart Sapmaları Çizelge 3. 6. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Çatıúma E÷ilimi Puanlarına Uygulanan Varyans Analizi Sonuçları Çizelge 3. 7. Cinsiyet, Evlilik Uyumu Düzeyi ve Çatıúma E÷ilimi Düzeyine Göre Aldatma E÷ilimi Ortalamaları, Standart Sapmaları Çizelge 3. 8. Cinsiyet, Evlilik Uyumu Düzeyi ve Çatıúma E÷ilimi Düzeyine Göre Aldatma E÷ilimi Puanlarına uygulanan Varyans Analizi Sonuçları Çizelge 3. 9. Evlilik Uyumu, Aldatma E÷ilimi ve Çatıúma E÷ilimi Düzeylerinin Birbirleriyle ve Bazı De÷iúkenlerle Korelasyonları (N=204) Çizelge 3. 10. Aldatma E÷ilimi Düzeyi Puanlarına Uygulanan Hiyerarúik Regresyon Analizi Sonuçları 6 TEùEKKÜR Tez danıúmanlı÷ımı yürüten sevgili hocam Doç. Dr. Zehra Yaúın Dökmen’e yüksek lisans tezini hazırlamaya baúladı÷ım günden bu yana bana olan inancı, güdülemesi ve ö÷rettikleri için; her zaman hissettirdi÷i sevgisi ve sonsuz anlayıúı için teúekkür borçluyum. Bu çalıúmamı yürütürken bana olan deste÷i ve inancı için, verileri girerken gösterdi÷i sabır ve hafta sonları kütüphanelerde geçirdi÷imiz keyifli saatler için sevgili arkadaúım ølke Ever’e sonsuz teúekkür ederim. Tezin özellikle son dönemlerinde bana vermiú oldu÷u akademik deste÷i ve dostlu÷u için Müjde Koca’ya çok teúekkür ederim. Her zaman oldu÷u gibi bu çalıúmam devam ederken de, öncelikle gösterdikleri sabır için, hissettirdikleri sevgi ve güven için annem, babam ve kardeúlerime bütün yüre÷imle teúekkür ederim. 7 BÖLÜM 1 GøRøù Evlilik, karúılıklı bir dayanıúma, toplumsal onaylamayla gerçekleúmiú bir sözleúme ve tüm toplumsal yasaklamaların kırılarak cinsel gereksinmelerin karúılıklı olarak doyuma ulaútırılmasına izin verilen bir kaynaútırmadır (Özu÷urlu, 1985). øki insan birbirini sevdi÷inde evliliklerinde problemler olaca÷ı gerçe÷ini bilmek ya da kabul etmek isterler mi? Genellikle hayır. Bu aúktan gözlerinin kör olması kavramını açıklamaktadır (O’ Leary ve Smith, 1991). Aúk ve tutku hikayeleri yıllar boyunca sanat ve edebiyatın ana temasını oluútursa da, son iki yüz yılı aúkın bir süredir Batı kültüründe evlilik iliúkilerinin do÷asının de÷iúerek, daha çok karúılıklı doyumun önem kazandı÷ı görülmektedir. Bununla birlikte evlilikte istikrarın sa÷lanması için aúk önemli bir rol oynamaya da devam edecektir (Beach ve Tesser, 1988). Mutlu ve doyumlu iliúkilerin kayna÷ının ise evlilik uyumu oldu÷u tahmin edilebilir. Evlilikteki istikrar ve doyum üzerinde etkileri kaçınılmaz olan evlilik dıúı iliúkiler sosyal psikologlar tarafından son yıllarda araútırılmaya baúlanmıútır. Evlilik dıúı iliúkiler çok yaygın olmasına ra÷men, sosyal psikolojik araútırmalara ve kuramlara yeterince konu olmamıútır. øletiúim sorunları son yıllarda sosyal bilimciler, e÷itimciler ve psikologları sosyal becerilerin önemi üzerinde durmaya yöneltmiútir (Tegin, 1990). Tüm evli çiftler evlilikleri boyunca kendilerini bazı çatıúmaların içinde bulmaktadırlar (Veroff, Young ve Coon, 1997). 8 Kadınların ve erkeklerin farklı iletiúim kültürlerine sahip oldu÷u (MacGeorge, Graves, Feng ve Gillihan, 2004) düúünüldü÷ünde bu çatıúmalar kaçınılmaz gibidir. Bu konularla ilgili sosyal psikolojik çalıúmalar olsa da, evlilik uyumu, aldatma ve iletiúim becerileri konularını aynı araútırmada ele alınan çalıúmalara rastlanmamaktadır. Bu üç de÷iúkenin birbirini etkileyip etkilemedi÷i, hangi durumlarda hangi de÷iúkenin önem kazandı÷ı gibi birçok soru yanıt beklemektedir. Bu çalıúmada da genel olarak, evlilik uyumu, aldatma ve çatıúma e÷ilimi üzerine açıklamalara ve araútırmalara yer verilecek, ayrıca bazı de÷iúkenlerle aralarındaki iliúkiler üzerinde durulacaktır. 1. 1. EVLøLøK UYUMU Fıúılo÷lu’na (1992) göre aile sorunlarına neden olan faktörlerin araútırılmasında, üzerinde en çok durulan de÷iúkenlerden birisi hem aile içi hem de aile dıúı iliúkilerin belirleyicisi olan evlilik uyumudur. Karúılıklı etkileúen, evlilik ve aileyi ilgilendiren konularda fikir birli÷i yapabilen ve sorunlarını olumlu bir úekilde çözebilen çiftlerin evlili÷i uyumlu bir evlilik olarak tanımlanır. Dolayısıyla; mutluluk, doyum ve beklentilerin gerçekleúmesi, evlilikte karúılıklı uyum ile mümkündür. Bu nedenle klinisyenler kadar araútırmacılar da evlilik kalitesi ve evlilik uyumunun araútırılmasına giderek artan bir ilgi duymaya baúlamıúlardır (Erbek, Beútepe, Akar, Eradamlar ve Alpkan, 2005). 9 Mutlu ve doyumlu evliliklerde önemli role sahip olan evlilik uyumu, bireysel, durumsal ve iliúkisel birçok faktörden etkilenmektedir. Bunlara örnek olarak; iliúkiye yönelik algılar, iletiúim úekilleri, sorun çözme becerileri, ba÷lılık, cinsellik, heyecan arama ve sosyal anksiyete seviyesi, dindarlık ve e÷itim düzeyi verilebilir. Evlili÷in temeline baktı÷ımızda, çiftleri bir arada tutan faktörlerin evlilik uyumunu da sa÷layan faktörler oldu÷unu görebiliriz. Uzun süre evlilik sürdüren çiftler arasında yapılan bir araútırmada Robinson ve Blanton (1993), evliliklerin beú temel taúı oldu÷unu göstermiúlerdir. Bunlar mahremiyet, ba÷lılık, uygunluk, iletiúim ve dini yönelimdir. Mahremiyet eúlerin duygusal, fiziksel ve ruhsal olarak birbirlerine yakınlıkları olarak tanımlanabilir. Bu yakınlık ilgileri, aktiviteleri, düúünceleri, duyguları, acıları ve sevinçleri paylaúmak olarak nitelendirilebilir (Robinson ve Blanton, 1993). Bu paylaúım alanlarındaki eúitsizlik durumu söz konusu oldu÷unda evliliklerde sorunlar ortaya çıkabilir. Larson ve Harper (1998) kadınların mahremiyet ile ilgili düúüncelerinin algılanan eúitsizlik düúüncesi ile yakından ilgili oldu÷unu bulmuútur. Eúitsiz iliúkilerdeki kadınların eúit iliúkideki kadınlara oranla kimlik algılarının daha düúük oldu÷u sonucuna varılmıútır. Bu kadınlar sosyal ortamlarda daha güvensiz hissetmekte, pek çok konuda yetersizlik duymada ve kiúiliklerinin pek çok yönünde rahatsızlık duymaktadırlar. Aynı zamanda bu kadınların kendilerine güvenleri de daha azdır. Buna karúın eúit bir evlilik, kadınlara kendilerine güven aúılamaktadır. Kadınlar bir evlilikte daha az güçlü olduklarını hissettiklerinden eúitlik ve adalet konularında erkeklere oranla daha hassastırlar. Kadınların daha fazla úey 10 kaybedeceklerini düúündüklerinden iliúkilerini daha sıkı takip altına aldıkları da görülmüútür. Eúitsizlik ve kırgınlık (örn. kızgınlık, suçluluk, depresif duygular) duyguları kadınların kocalarının duygu, düúünce ve tutumları ile ilgilenmelerini zorlaútırmaktadır. øliúkilerine çok de÷er veren kadınların aldıklarından fazlasını verdikleri de görülmüútür. Eúitsizlik halinde, çiftin ailelerinden ve çocuklarından ba÷ımsız olma durumu da yara almaktadır. Erkeklerin mahremiyet duygularının ise evlilikteki eúitlik durumundan etkilenmedi÷i görülmüútür. Bir baúka araútırmada (Faulkner, Davey ve Davey, 2005) da geleneksel cinsiyet rollerine sahip erkeklerin eúleriyle iliúkideki adalet ve karar verme konularında daha fazla sorun yaúadıkları belirtilmiútir. øliúkide eúitsizlik duyguları hisseden kadınlar, zamanla eúlerinin daha fazla evliliklerinde çatıúma hissetmesine neden olabilmektedirler. Evlilik iliúkisinin adaletsiz oldu÷unu düúünen kadınlar, iliúkide daha fazla sorun yaratabilmektedirler. Bu araútırma sonuçlarından anlaúılaca÷ı üzere, mahremiyet evliliklerinin temelini oluúturmakta ve mahremiyette algılanan eúitsizlik, kadınların kendilerine güvenlerine zarar vermekte ve eúleriyle ilgilenme düzeylerini azaltmaktadır. Bu durumun evlilikte yaúanacak problemlere yol açaca÷ı ve evlilik uyumunu azaltaca÷ı düúünülebilir. Robinson ve Blanton’a (1993) göre ba÷lılık, uzun süreli evliliklerin vazgeçilmez koúuludur. Bu evliliklerde çiftler, boúanmanın bir seçenek olmadı÷ı görüúündedirler. Benzer olarak, Hovardao÷lu (1996) evli deneklerin, bekar deneklere oranla, doyum, istikrar, ba÷lılık ve mutluluk ortalamalarının daha yüksek oldu÷unu bulmuútur. Uygunluk ise, tüm çiftlerde ve çeúitli alanlarda görülen ortak özelliklerin bir di÷eridir (Robinson ve Blanton, 1993). 11 øletiúim iyi evlilikler için bir belirleyicidir (Kocadere, 1995). Robinson ve Blanton (1993) da iletiúimin güçlü evliliklerin önemli bir koúulu oldu÷unu belirterek, eúleriyle konuúmanın ve etkili bir iletiúimin öneminin uzun süreli evlilikler yaúayan bireyler tarafından sıklıkla dile getirildi÷ini söylemektedirler. Dini duygular da evliliklerinin yürümesinde önemli bir etkendir (Robinson ve Blanton, 1993). Wilson ve Filsinger (1986) dindarlık ile evlilik uyumu arasındaki iliúkiyi inceledikleri araútırmalarında, genel olarak dindar kiúilerin evlilik uyumlarının daha yüksek oldu÷unu bulmuúlardır. Fakat protestanlarla yapılan bu araútırmanın sonuçlarından yola çıkarak, di÷er tüm dinlere ya da inançlara sahip kiúilerin de evlilik uyumlarının yüksek olaca÷ı yargısına varmak mümkün de÷ildir. Ayrıca bu araútırmada evlenme biçiminin evlilik iliúkilerinde belirleyici rolü olabilece÷i düúünülmektedir. Türkiye’de kültürel de÷iúmelerin daha etkin görüldü÷ü büyük kentlerde do÷rudan tanıúıp anlaúarak evlenmeler giderek yaygınlı÷ını artırırken, gelenekselli÷in a÷ır bastı÷ı yerlerde görülen evlenme biçimlerinin baúında hala “görücülük” gelmektedir. Görücülü÷ün aslını, evlenecek erke÷in aile üyeleriyle, akraba ve komúularından seçilen birkaç kadının daha önceden üzerinde durulan ya da tanıdıklarca önerilen kızın evini ziyarete gidip, hem kızı yakından incelemeleri, hem de niyetlerini belli etmeleri oluúturmaktadır (Santur, 2005). 12 1. 1. 1. Evlilik Uyumu ile Bazı De÷iúkenler Arasındaki øliúkiler Hamamcı (2005) yaú, cinsiyet, çocuk sayısı gibi etmenlerle birlikte e÷itim seviyesinin de evlilik uyumu ve doyumunu etkilemedi÷ini bulmuútur. Evli, niúanlı ya da uzun süreli iliúki yaúayan çiftler arasında yapılan bir araútırma da iliúki doyumunun yaúla ya da cinsiyetle iliúkili olmadı÷ını göstermiútir (Bonds-Raacke, Bearden, Carriere, Anderson ve Nicks, 2001). Farklı bir sonuç olarak Gökmen (2001) erkeklerin kadınlara oranla evliliklerinden daha fazla doyum aldıklarını belirtmiútir. Fıúılo÷lu (1992) da eúlerin e÷itim düzeylerindeki yakınlı÷ın evlilik uyumunu olumlu yönde etkiledi÷ini belirtmiútir. Bonds-Raacke ve di÷er. (2001) evli, niúanlı ya da uzun süreli iliúki yaúayan çiftler arasında, niúanlı çiftlerin evlilere oranla doyum düzeylerinin daha yüksek oldu÷unu belirtseler de, bu iki grup arasında anlamlı bir fark bulmamıúlardır. Bu çalıúmaya göre iliúkinin uzunlu÷u doyumu etkileyen faktörlerden biri de÷ildir. øliúki uzunlu÷u ve anlaúma düzeyinin iliúki doyumu üzerindeki etkisini araútıran Cramer (2001), katılımcıların ço÷unun iliúkilerindeki anlaúma düzeyini, iliúkilerinin ilk baúladı÷ı zamana oranla daha yüksek olarak nitelendirdiklerini saptamıútır. Anlaúma düzeyinin, iliúki doyumu ve negatif çatıúmalar ile iliúkili oldu÷u bulunmuútur. Çiftlerin kiúilik özellikleri de evlilik uyumunu etkilemektedir. Cole, Cole ve Dean (1980) evlilik uyumunu etkileyen faktörlerden biri olarak, kadının ve erke÷in duygusal olgunluk seviyesini göstermiúlerdir. Kadının duygusal olgunluk seviyesinin kocanın evlilik doyumunu, erke÷in duygusal olgunluk seviyesinin de kadının evlilik doyumunu olumlu yönde etkiledi÷ini saptamıúlardır. Oysa ki, çiftlerden biri rutin, aynı ve sıradan olaylara toleranslı 13 iken, di÷er kiúi heyecanlı bir hayat istiyorsa çiftlerin evlilik uyumunun yüksek olaca÷ından úüphe duyulabilir (Ficher, Zuckerman ve Steinberg, 1988). Giriúkenli÷in evlilik doyumu üzerine etkisini araútıran bir çalıúma, bu kiúilik özelli÷inin yalnızca erkeklerde evlilik doyumunu artırdı÷ını belirtmiútir (Reath, Piercy, Hovestadt ve Oliver, 1980). Evlilik uyumu ile evlilik süresi arasındaki iliúkiyi inceleyen bir araútırmada (Hafner ve Spence, 1988) ise uzun süre evli olan ve evlilik doyumlarının yüksek oldu÷unu belirten erkeklerin kendilerini giriúken olarak tanımlamadıkları bulunmuútur. Kısa süredir evli olan ve evlilik doyumlarını yüksek olarak belirten erkekler ise kendilerini giriúken olarak tanımlama e÷ilimindedir. Ancak sosyal anksiyete seviyeleri yüksek olan bireylerin evlilik doyumları düúüktür. Kiúinin sosyal anksiyete seviyesi partnerin de÷il de, sadece kendisinin evlilik doyumunu etkileyen bir faktördür (Filsinger ve Wilson, 1983). Evlilik uyumunu etkileyen bir baúka faktör de kiúilerin kendilerini dıúa vurma seviyeleridir. Kendilerini dıúa vurma seviyeleri eúit olan çiftlerin evlilik doyumları yüksektir (Davidson, Balswick ve Halverson, 1983). Ayrıca geleneksel cinsiyet rollerini kabul eden erkeklerin zaman içinde evlilik doyumları düúmektedir. Geleneksel cinsiyet rolleri erkeklerin duygularını ifade edememeleriyle alakalı olup, depresyona neden olabilmektedir ve sonuç olarak evlilik doyumunu düúürebilmektedir (Faulkner, Davey ve Davey, 2005). Bununla paralel bir sonuca, Mcgovern ve Meyers (2002) modern çiftlerin geleneksel çiftlere oranla evlilik uyumlarının daha yüksek oldu÷unu saptayarak, ulaúmıúlardır. 14 1. 1. 2. Evlilik Uyumu ve øliúkiye Yönelik Algılar Evli çiftler zannedildi÷i kadar tutum benzerli÷ine sahip de÷ildir (Buunk ve Bosman, 1985). Eúlerin de÷er sistemlerinin benzerli÷i ise evlili÷in ilerleyen yıllarında uyumu etkileyen bir faktördür (Medling ve Mccarrey, 1981). Evlili÷in ilk yıllarında uyumlu olan çiftlerin bu durumu ise, bireyleúme süreçlerini ne derece tamamladıkları ile ilgilidir (Haws ve Mallinckrodt, 1998). øyi veya kötü gidiúe göre insanlar iliúkilerini farklı boyutlarda algılamaktadırlar (Hortaçsu, 1997). Kocadere (1995) kötü evlilikleri olan deneklerin her alanda iyi evliliklere göre daha fazla sorunla karúılaútıklarını ve kötü evliliklerde, evlili÷in her yönüyle olumsuz olarak algılanıp de÷erlendirildi÷ini belirtmektedir. Bu durumu da kiúide eúi ve evlili÷i hakkında muhtemelen bir birikim sonucunda geliúmiú olan, genel bir tutum ile açıklamaktadır. Evlilik süreçlerini uyumsuz olarak tanımlayan eúlerin uyumlu çiftlerden daha düúük fikir birli÷i, duygu ifadesi ve evlilik doyum düzeyine sahip oldu÷unu Günay (2000) da dikkate alınmalıdır. Görüldü÷ü gibi, iliúkiye yönelik algılar, hem evlilik uyumundan etkilenmekte hem de evlilik uyumunu etkilemektedir. Kıúlak (1995) eúleriyle uyumsuz olanların uyumlulara, depresiflerin de depresif olmayanlara göre olumsuz eú davranıúlarına karúı, daha fazla yükleme yaptıklarını ortaya koymuútur. Eúleriyle uyumsuz veya depresif kiúiler, sorumluluk yüklemelerini nedensel yüklemelerden daha fazla kullanmaktadır. Uyum arttıkça ve depresyon düútükçe, eú olumsuz davransa bile, buna olumlu tepki verildi÷i ve gerilimin sürdürülmedi÷i görülmüútür. Depresif deneklerin, olumsuz eú davranıúlarına karúı olumlu tepki vermelerinin nedeni olarak, 15 depresiflerin eúlerinin olumsuz davranıúlarından kendilerini sorumlu tuttukları ve suçluluk yaúadıkları söylenmiútir. Benzer olarak, Akfırat’ın (1995) yaptı÷ı çalıúmada da kadının evlilik doyumunun nedensel ve sorumluluk yüklemelerini etkiledi÷i bulunmuútur. Kadının doyumsuz oldu÷u çiftler, olumsuz eú davranıúının nedenini eúe yüklemekte ve nedeni istikrarlı ve genel olarak algılamaktadır. Bu denekler, aynı zamanda davranıúı kasıtlı, bencilce ve suçlanmaya de÷er olarak algılamaktadırlar. Ayrıca, kadınlar eúlerine göre olumsuz eú davranıúını daha çok suçlanmaya de÷er olarak algılamaktadırlar. Çalıúan doyumsuz kadınlar ve çalıúmayan doyumsuz kadınların kocaları olumsuz eú davranıúını daha çok kasıtlı olarak algılamaktadırlar. Bu araútırmalarda görüldü÷ü gibi, evlilik uyumunun düzeyi, iliúkiye yönelik algıları de÷iútirmektedir. Bu sonuç, evlilik uyumu ile iúlevsel olmayan iliúki düúüncelerinin aralarındaki negatif iliúki Hamamcı (2005) ile açıklanabilir. Düúük doyuma sahip olanların mantıksal olmayan iliúki düúünceleri daha fazladır. Böylelikle, iliúki ile ilgili iúlevsel olmayan düúünceler arttıkça evliliklerde daha fazla sorunla karúılaúılmaktadır. øliúkiye yönelik algılardan birisi de kontrolcülük ve ba÷ımlılık algısıdır. Gökmen (2001) kadınların eúlerine iliúkin kontrolcülük ve ba÷ımlılık algılarının doyumlarını etkilemedi÷ini, erkeklerin kontrolcü algıladıkları kadınlarla olan evliliklerinin daha doyumlu, ba÷ımlı algıladıkları kadınlarla olan evliliklerinin ise daha doyumsuz oldu÷unu görmüútür. Erkeklerde evlilik doyumunun, eúlerini düúük kontrolcü ve düúük ba÷ımlı algıladıklarında da, yüksek ba÷ımlı ve yüksek kontrolcü algıladıklarında da en fazla oldu÷unu, buna karúın en az evlilik doyumunun eúe iliúkin kontrolcülük algısının düúük, ba÷ımlılık algısının yüksek oldu÷u durumda ortaya çıktı÷ını gözlemiútir. Özellikle kontrolcülük algısı erkeklerde evlilik iliúkilerinde olumsuz algılanmamakta, hatta evlilik doyumunu arttırmaktadır. Bu araútırmada da, ters olarak, iliúkiye yönelik algıların doyum üzerinde etkilerini görmekteyiz. 16 Ba÷lanma stillerinin de evlilik doyumu üzerinde etkisi araútırılmıútır. Ertan (2002) kadınların güvenli ba÷lanmasının karúılıklı doyumu olumlu olarak etkiledi÷ini belirtmiútir ve en yüksek evlilik uyumu puanlarını, çiftlerin güvenli olarak ba÷landı÷ı eúlerden edinmiútir. 1. 1. 3. Evlilik Uyumu ve Cinsel Doyum Çok az araútırma cinsel doyum ve evlilik doyumu arasındaki iliúkiyi incelemiútir (Sprecher, 1998). Arslan (1996) evli kadın ve erkeklerin cinsel doyum düzeyleri farklı bireysel niteliklere, aileye yönelik niteliklere ve cinsel yaúamla ilgili tutum ve de÷erlere göre de÷iúiklikler göstermiútir. “Cinsel iliúkiden sonra kendisini gergin hisseden erkeklerle”, “cinsel iliúkide orgazma ulaúmanın erkekler için daha önemli oldu÷unu belirten” ve “kendi cinsiyetinden hoúnut olmayan erkekler” hariç, genelde evli erkeklerin evlilikte kadınlara oranla daha fazla cinsel doyum sa÷ladıkları gözlenmiútir. Kudiaki (2002) cinsel doyumu yüksek grubun evlilik uyumunun, cinsel doyumu düúük gruptan anlamlı düzeyde yüksek oldu÷unu saptamıútır. Cinsel doyumun yordanmasında evlilik süresi ve e÷itim de÷iúkenlerinin rolü oldu÷u da görülmüútür. Cinsel doyuma katkısı olan alt boyutların ise mutluluk ve kararlılık oldu÷unu saptamıútır. 1. 2. ALDATMA Evlilik dıúı iliúkilerin uzun geçmiúine ve yaygınlı÷ına karúın, sosyal bilimciler bu olguyu son 25 yıldır çalıúmaktadırlar. Bu araútırmalar farklı bakıú açılarına sahip, farklı disiplinler tarafından yapılmıútır. Dolayısıyla çok eúlilik çalıúmaları yeterince sistematik de÷ildir ve kuramsal bir anlayıúla uyuúmamaktadır (Atkins, Dimidjian ve Jacobson, 2001). 17 Araútırmacılara göre, evlilik dıúı iliúkilere dikkat çekilmesinin en önemli nedenlerinden biri, bu tür iliúkilerin evlilik birli÷ine çok fazla zarar vermesidir. Klinik literatüründeki araútırmaların temelinde görgül veriler yerine, klinik deneyimler yer almaktadır (Olson, Russell, Higgins-Kessler ve Miller, 2002). Tek eúlilik- çok eúlilik boyutundan farklı olarak, Hovardao÷lu (1996) iliúkinin süreklili÷i ile sadakatin ço÷u kez aynı anlamda kullanıldı÷ını ve iliúki süresinin, genel olarak, sadakat derecesi olarak kabul edildi÷ini göstermektedir. Evlilik dıúı seks ya da ikili iliúki dıúında yaúanan seks yaygın olarak onaylanmamasına ra÷men, herkes tek eúli iliúkiler içinde de÷ildir. Bazı insanların sürdürmeye çalıútıkları öncelikli iliúkilerinin dıúında yaúadıkları cinsel iliúkileri de vardır (Sprecher, 1998). Fakat aldatmayı sadece cinsel iliúki düzeyine indirgemek ve tanımlamak yanlıútır (Blow ve Hartnett, 2005b). Aldatma evliliklerde oldukça sık rastlanan bir problemdir. Popüler basında ve medyada oldukça sık iúlenen bir konu olmasına ra÷men aldatma ile ilgili araútırmalar zor ve zahmetlidir. Aldatmanın karmaúık do÷ası düúünüldü÷ünde bu beklenilebilir bir durumdur (Atkins, Baucom ve Jacobson, 2001). Aldatmayı inceleyen araútırmalarla ilgili yaygın kanı, bu konuda pek çok cevaplanmamıú soru oldu÷udur (Blow ve Hartnett, 2005b). Wiederman (1997) aldatma konusunda yapılan çalıúmaların ortak özelli÷i olarak, erkeklerin kadınlara oranla evlilik dıúı iliúki yaúama yüzdelerinin çok daha fazla olmasını göstermektedir. Egan ve Angus (2004) erkeklerin kadınlara göre daha fazla evlilik dıúı iliúki 18 yaúadıklarını saptamıúlardır. Wiederman (1997) da yaptı÷ı çalıúmada evli Amerikalıların % 15-25’inin, bu evli katılımcılardan erkeklerin %22.7’sinin, kadınların ise %11.6’sının evlilik dıúı iliúki yaúadı÷ını belirtmiútir. Fakat evlilik dıúı iliúkilerin bir yıl içinde sıklıkla yaúanmadı÷ı, evli erkeklerin % 4.1’inin, evli kadınların ise % 1.7’sinin geçmiú yıl içinde evlilik dıúı iliúki yaúadı÷ı sonucuna ulaúmıútır. Evli erkeklerin %50’den fazlasının, evli kadınların ise %50’ye yakınının evliliklerinin herhangi bir döneminde evlilik dıúı iliúki yaúadıkları söylenmektedir (Atwood ve Seifer, 1997). Lawson ve Samson (1988) yaptıkları çalıúmada en az 10 yıl evli kalan bireylerin evlilikleri boyunca ortalama bir kez veya daha fazla sayıda aldatma ya da aldatılma olayı yaúadıklarını belirtmiúlerdir. Aldatmanın toplum tarafından onaylanmayan bir durum oldu÷u da göz önünde tutularak, Blow ve Hartnett (2005a) aldatma konusunun mümkün oldu÷unca katılımcıların kimliklerinin sorulmadan yapılması gerekti÷ini belirtmiúlerdir. Kiúinin kimli÷inin araútırmacıya açık oldu÷u nitel çalıúmalarda, araútırmacılar katılımcılar ile ekstra çaba ve zaman harcamalıdırlar. Unutulmamalıdır ki, bu kiúiler kimliklerinin ortaya çıkmasından korkabilirler. Bu amaçla görüúmeler katılımcıların evlerinden ya da iú yerlerinden uzak bir yerde yapılabilir. Böylece katılımcıların daha do÷ru ve dürüst cevap vermesi sa÷lanabilir. 1. 2. 1. Aldatmanın Nedenleri Aldatma konusundaki birçok araútırma, aldatmanın yordanması ve aldatmayla özdeúleúen risk faktörleri üzerine odaklanmaktadır (Olson ve di÷er., 2002). Thompson (1982) 19 aldatma durumunu pek çok faktöre ba÷lamıútır. Bunlar, evlilik dıúı iliúkilerin duygusal-cinsel do÷ası; gizli ya da görüú birli÷i içinde yaúanılan evlilik dıúı iliúkiler; evlilik dıúı iliúkilerin nedenleri, sonuçları ve detayları; evlilik dıúı iliúkilerde kiúisel sorumluluk ve bu tür iliúkilerin aldatılan tarafa etkileri olarak özetlenebilir. Cinsiyet evlilik dıúı iliúkilerin araútırılmasında önemli bir de÷iúkendir (Sprecher, Regan ve McKinney, 1998). Genel olarak erkekler kadınlara oranla daha fazla evlilik dıúı iliúki yaúamaktadır (Atkins, Baucom ve Jacobson, 2001). Evlilik dıúı iliúkilerin nedenlerine bakıldı÷ında cinsiyet farkı dikkat çekmektedir. Aldatmanın erkeklerde ve kadınlarda ortaya çıkıú nedenlerinin farklı oldu÷u görülmektedir. Peki erkekler niye aldatır? øliúkilerinin hayal ettikleri gibi gitmemesi, yenilik arama, egolarını tatmin etme, çevrelerinde ciddi bir iliúki istemeyen kadınların varlı÷ı, hissedecekleri anlık tatmin duygusuna yenilme, intikam duygusu ile aldatabildi÷i görülmüútür (Norment, 1998a). Kadınların aldatması da sanılanın aksine yeni bir olgu de÷ildir; fakat daha az konuúulan bir durum oldu÷u açıktır. Peki kadınlar niye aldatır? Kendine güvenlerini arttırma iste÷i, duygusal olarak ihmal edildiklerini düúünme, heyecan arayıúı, romantizm ihtiyaçlarını karúılama iste÷i, eúlerinden ya da partnerlerinden daha zengin ve statü sahibi biriyle beraber olmak arzusu, cinsel tatminsizlik ve hiç bitmeyen ev iúlerinin ve sorumlulukların yükünden kurtulma iste÷i ile kadınlar aldatabilir (Norment, 1998b). Kadınların aldatma motivasyonu yakınlık ihtiyacından kaynaklanırken, erkeklerin aldatma davranıúlarının rastlantısal oldu÷u (Allen ve Baucom, 2004) cinsiyete göre aldatmanın nedenlerinin genel bir açıklamasıdır. 20 Evlilik dıúı iliúki ile ilgili en yaygın kabul gören yüklemelerden biri evliliklerdeki mutsuzluk ve çatıúmalardır. Çok eúlilik literatüründe doyum ve evlilik dıúı iliúki arasındaki ba÷lantı sıkça çalıúılmıú bir konu olmasına karúın, yapılan çalıúmalar evlilikteki doyumsuzlu÷un iliúkiler üzerindeki etkisini ne tam olarak desteklemekte ne de reddetmektedir (Atkins, Dimidjian ve Jacobson, 2001). Evlendikten birkaç sene sonra ayrılmayı ya da boúanmayı düúünen bireylerin bu düúünceleri, olasılıkla dıúarıdan gelen etkiler veya dıú kaynakların oluúması ya da iliúkideki doyum duygusunun azalması sonucunda ortaya çıkmıútır (Beach ve Tesser, 1988). Bireyler mutlu, doyumlu ve eúit iliúkide olsalar da, çekici alternatiflerle karúılaúabilirler (Sprecher, 1998). Doyumsuzluk düzeyi arttıkça iliúkide beklentiler, seçenekler (alternatifler) ve sınırlılıklar önemli bir rol oynamaya baúlamaktadır (Hazan ve Shaver, 1994). Doyum ve seçenekler arasındaki iliúki bir iliúkinin devam edip etmemesi konusunda önemli bir role sahiptir. Bir bireyin halen yaúadı÷ı iliúkiden elde etti÷i sonuçları de÷erlendirebilmesi için karúılaútırma düzeyi ve seçenekler için karúılaútırma düzeyi olmak üzere iki standardı bulunmaktadır (Thibaut ve Kelley, 1959; Akt.: Azizo÷lu-Binici ve Hovardao÷lu, 1996). Karúılaútırma düzeyi, bireysel yaúantılar ve gözlemlere ba÷lı olarak, bir iliúki türü için doyum-doyumsuzluk boyutundaki nötr noktadır. Seçenekler için karúılaútırma düzeyi ise bireyin mevcut iliúkilerini, olası baúka bireylerle yaúaması durumunda elde edece÷i doyuma iliúkin tahminlerinin orta noktasıdır (Thibaut ve Kelley, 1959; Akt.: Hovardao÷lu, 1996). Bu nedenle, iliúkiden elde edilen sonuç bu iki standardın üstündeyse doyumlu ve istikrarlı; her iki standardın altında ise doyumsuz ve istikrarsız olarak de÷erlendirilecektir. Sonuç, karúılaútırma düzeyinin üstünde ama seçenekler için karúılaútırma düzeyinin altında ise evlilik doyumlu ancak istikrarsız; sonuç karúılaútırma düzeyinin altında ama seçenekler için karúılaútırma düzeyinin üstünde ise evlilik istikrarlı ama doyumsuz olarak algılanmaktadır (Hovardao÷lu, 1996). Özetle, Thibaut ve Kelley’ e (1959; Akt.:Azizo÷lu-Binici ve 21 Hovardao÷lu, 1996) göre kiúilerarası iliúkiler, ödül-bedel mübadelesine dayanır ve insanlar, ödülü (haz ve doyum) yüksek, bedeli (bireyin performansını ketlemeye yönelik faktörler) düúük iliúkileri tercih ederler. Ödül ve bedel arasındaki fark, pozitif oldu÷unda birey iliúkiyi sürdürme, negatif oldu÷unda iliúkiyi de÷iútirme veya sonlandırma e÷ilimi gösterecektir. øliúkide algılanan eúitlik de, kiúilerin evlilik dıúı iliúkiler yaúamasında açıklayıcıdır. Adams’a (1965; Akt.: Hortaçsu, 1998) göre hakkaniyet, herhangi bir iliúkide, bir kiúinin girdi çıktı oranlarının eúit olma durumudur. Herhangi bir durumun hakkaniyete uymaması rahatsız edicidir ve kiúiler bu rahatsız edici durumdan davranıúlarını ya da girdi ve çıktılarla ilgili de÷erlendirmelerini de÷iútirerek kurtulmayı düúünürler. Hakkaniyet (eúitlik) kuramı çerçevesinde yapılan araútırmalar, eúlerin evlilikteki sorumluluk ve ödüllerin haklı veya eúit biçimde paylaúıldı÷ını düúündükleri durumlarda, evlilikte uyum ve mutluluk düzeyinin aksi durumlara kıyasla daha yüksek oldu÷unu göstermiútir (Hortaçsu, 1997). Hasta (1996), hakkaniyet algılayan kadınların evlilik doyumlarının, algılamayan kadınlarınkinden daha yüksek oldu÷u sonucuna ulaúmıútır. Ev iúi paylaúımı ve evlilik doyumu arasındaki iliúkiler incelendi÷inde de evlilik doyumunun ev iúi paylaúımı ile olmasa bile, ev iúi paylaúımına iliúkin olarak algılanan hakkaniyet ile iliúkili oldu÷u bulgusunu da elde etmiútir. Ço÷u kadın iliúkilerinde ev iúlerinin eúitsiz da÷ıldı÷ını düúünmektedir. Fakat bu kadınlar bunun sosyal bir gerçeklik oldu÷unu kabul etme e÷iliminde olduklarından evliliklerinin gidiúatını etkilemesine izin vermemektedirler (Burley, 1995). Sears ve Galambos (1992) çalıúan ve iú stresi yaúayan kadınların genel stres seviyelerinin de yükseldi÷ini ve evlilik uyumlarının düútü÷ünü belirtmiúlerdir. Aynı zamanda iúlerini herhangi bir úekilde kaybeden kadınların evlilik doyumlarının arttı÷ı ve zamanla evlilikte yaúanan çatıúmaların azaldı÷ı görülmüútür. (Faulkner, Davey ve Davey, 2005). 22 Bir iliúkideki eúitsizlik, iliúki doyumsuzlu÷unun artmasına neden olabilir. Bu nedenle baúka bir iliúki yaúanmasına katkı sa÷lar. Baúka bir iliúki yaúamak, eúitsiz giden bir iliúkide bu durumu hisseden partnerin eúitli÷i sa÷lama çabasıdır. Kadın ya da erkek iliúkide eúitli÷i yakalamak için pek çok baúarısız teúebbüsten sonra ortamı terk etme ya da iliúkiyi bitirme aúamasında olabilir. Bu nedenle kaybedece÷i çok az úey vardır ve önündeki seçenekleri araútırarak yeni kazanımlar elde edebilir. øliúkide eúitsizlik strese neden olur, bu eúitsizli÷i gidermenin bir yolu gerçek de÷iúiklikler yapmaktır. Örne÷in; kendi davranıúlarını de÷iútirmek ya da partnerini davranıúlarını de÷iútirmesi konusunda ikna etmek gibi. Yakın bir iliúkide de÷iúiklik yapılabilecek pek çok alan vardır. Fiziksel görünüm, aúkın ve sevginin ifade ediliú tarzı, paranın kazanılıúı ve harcanıúı, ev iúleri ve cinsellik de÷iúiklik yapılabilecek alanlar arasında sayılabilir (Sprecher, 1998). øliúkiye yapılan yatırımların da (iliúkinin süresi, çocuk sayısı, iliúkiden kopmak için harcanacak zaman ve üzüntü vb.) evlilik dıúı iliúki yaúama üzerinde etkilerinden söz edilebilir. Flörtün ya da cinsel partnerin yatırım statüsünün, bireyin baúka biriyle romantik ya da cinsel iliúkiye girmesinde gerçek bir engel oldu÷u bulunmuútur (Seal, Agostinelli ve Hannett, 1994). Bu araútırma sonucundan farklı olarak, Sprecher, Regan ve McKinney (1998) üniversite ö÷rencileriyle yaptıkları bir araútırmada katılımcıların, yatırımın evlilik dıúı iliúkilerin yaúanmasını etkileyen bir de÷iúken oldu÷una inanmadıklarını gözlemiúlerdir. Bu çalıúmaya göre uzun zamandır evli ve/veya çocuk sahibi bir kiúi ile kısa zamandır evli ve/veya çocu÷u olmayan bir kiúinin evlilik dıúı iliúki yaúama olasılı÷ı aynıdır. Ba÷lılık da evlilik dıúı iliúkiye yapılacak yatırımda etkilidir. Ba÷lılık kısa dönemli bir kiúinin di÷er bir kiúiyi sevdi÷i ve ona aúık oldu÷u kararı, uzun dönemli ise aúkı sürdürme 23 kararlı÷ıdır (Sternberg, 1988). Flörtte ve cinsel iliúkide aldatmayı inceleyen Seal, Agostinelli ve Hannett (1994), partnerine daha az ba÷lı olan eúlerin aldatmaya daha büyük istek duydu÷unu rapor etmiútir. Solomon, Knobloch ve Fitzpatrick (2004) üç çeúit evlilik úeması oldu÷undan bahsederek aldatmanın bu úemalarla iliúkisini kurmuúlardır. Evlilik úemaları geleneksel, ayrık ve ba÷ımsız olarak ayrılmıútır. Geleneksel úemaya sahip olan bireyler evliliklerinde en fazla ba÷lılık hissedenlerdir. Bu kiúiler ayrık úemaya sahip olanlara oranla partnerlerinin de kendilerine daha ba÷lı oldu÷unu söylerler. Ba÷ımsız ve ayrık úemaya sahip olan bireyler, geleneksellere oranla partnerlerinin daha fazla iliúki alternatifi oldu÷unu düúünürler. Aldatmada etkili olan bir baúka faktör de cinsellik deneyimi ve aldatmaya yönelik tutumlarla ilgilidir. Cinsellikle daha fazla ilgilenen kiúilerin partnerlerini daha çok aldattı÷ı saptanmıútır. Daha az izin verici de÷erlere sahip kiúilerin ise, aldatma davranıúını daha az gösterdikleri bulunmuútur. Daha önceki cinsel deneyimlerin fazlalı÷ı aldatma ile pozitif iliúki içerisindedir. Birlikte yaúayan çiftlerin evlilere oranla daha fazla aldatma davranıúı içine girdikleri görülmüútür (Treas ve Giesen, 2000). Hollandalılar arasında on beú yıl arayla yaptıkları iki çalıúmada Buunk ve Bakker (1995) tutumların, normların ve geçmiú davranıúların kiúilerin evlilik dıúı cinsel iliúkiye girme isteklerini arttırdı÷ını bulmuútur. Çevrelerinde evlilik dıúı iliúki yaúamalarını destekleyen arkadaúları ve tanıdıkları olan kiúilerin bu tür davranıúları daha çok gösterdikleri saptanmıútır. Aynı zamanda geçmiúte bu tür davranıúlarda bulunanlar aynı davranıúı tekrarlama e÷ilimindedir ve genel olarak erkekler kadınlara oranla daha fazla evlilik dıúı cinsel iliúki yaúamaktadırlar. Yine, Hollandalı erkekler arasında yaptıkları bir araútırmada Solstad ve Mucic (1999), evlilik dıúı iliúki yaúayanların ve yaúamayanların evlilik dıúı iliúkiye izin verici bir tutum içinde olduklarını, fakat bu tür iliúki 24 yaúayanların daha yüksek derecede onay verdiklerini saptamıúlardır. Yine de her iki grup da, bu durumu evlilikte mutlulu÷u tehdit eden faktörlerden biri olarak gördüklerini belirtmiúlerdir. Aldatma üzerine yapılan çalıúmalar incelendi÷inde, kiúilerin gelir durumunun ve çalıúıp çalıúmamasının önemli iki faktör oldu÷u belirtilmiútir. 30000 dolardan fazla yıllık geliri olanın aldatma e÷ilimlerinin daha fazla oldu÷u görülmüútür. Kiúinin eúinin çalıúıp çalıúmaması da aldatmayı etkileyen faktörlerden biri olabilir. Eúlerden birinin çalıúıp di÷erinin çalıúmaması iliúkideki dengeleri bozaca÷ından çiftleri aldatmaya iten faktörlerden biridir (Atkins, Baucom ve Jacobson, 2001). Kiúilik özellikleri ile aldatma arasındaki iliúkiler de incelenmiútir. “Beú Büyük” Kiúilik Özelli÷i ile aldatmaya neden olabilecek davranıúların iliúkisini inceleyen kültürler arası bir çalıúmada Schmitt (2004), uzlaúılabilirli÷in ve özdisiplinin aldatma ile iliúkili oldu÷unu bulmuútur. Bu kiúilik özelliklerinin düúük olması aldatma davranıúını arttırır. Bu kiúilik özellikleri ile cinsel davranıúlar arasındaki iliúkinin batı kültürlerinde daha güçlü oldu÷u saptanırken, Afrika ve Asya ülkelerinde daha düúük oldu÷u bulunmuútur. øyimser, daha az incinen ve daha az stresli kiúilerin hedefe yönelik davranıúlarının daha fazla oldu÷u belirtilmiútir. Bu kiúiler iliúkilerinde daha yüksek seviyede doyum hissetmektedirler. Yardımsever ve empatik davranıúları olan kiúiler de eúleriyle paylaúım seviyelerinin yüksek oldu÷unu ve onlarla pozitif etkileúimleri oldu÷unu belirtmektedirler (Cook, Casillas, Robbins ve Dougherty, 2005). 25 Aldatmada farklı bir boyut da alkol ve madde kullanımıdır. Aldatan erkeklerin problemli düzeylerde alkol ve uyuúturucu kullandı÷ı saplanmıútır. Bu durum, onları aldatmaya iten nedenlerden biri olarak da düúünülebilir. Kadınlarda ise madde kullanımı aldatmayı etkileyen faktörlerden biri de÷ildir (Atkins, Yi, Baucom ve Christensen, 2005). 1. 2. 2. Duygusal ve Cinsel Aldatma Araútırmalar göstermiútir ki, aldatmaların 2/3’ü hem duygusal hem de cinsel bileúen içermektedir (Thoburn ve Whitman, 2004). Çoklu çalıúmalar, toplumsal cinsiyetin bireylerin evlilik dıúı iliúkiler için yaptıkları nedensel yüklemelerdeki etkisini incelemiútir. Bu sonuçlara göre, erkekler iliúkilerini daha çok cinsel, kadınlar ise duygusal olarak betimlemiúlerdir. Ayrıca, cinsel birlikteli÷in erkekler arasında daha fazla oldu÷u bulunmuútur ve daha fazla erkek evlilik dıúı cinsel birliktelik yaúadı÷ını belirtmiútir. Duygusal ba÷lanmanın oluúmasında cinsiyet farklılı÷ı bulunmazken, duygusal birliktelik kadınlarda daha yüksek bulunmuútur. Evlilik dıúı iliúki yaúamıú katılımcılar arasında erkekler kadınlara göre daha hafif ba÷lanma yaúadıklarını ya da hiç duygusal ba÷lanma yaúamadıklarını belirtmiúlerdir (Atkins, Dimidjian ve Jacobson, 2001). Kadınlar evlilik dıúı iliúkilere sunulabilecek gerekçelerin seksle de÷il de, aúkla ilgili olmasını daha kabul edilebilir görmektedirler. Erkeklerin aúkı ve seksi birbirinden ayırdı÷ı, fakat kadınların aúkın ve seksin birlikte gitti÷ine inandıkları gözlenmiútir. Kocasının cinsel bir iliúki içinde oldu÷unu fark eden bir kadın, otomatik olarak kocaların artık kendilerine de÷il de baúka birine aúık oldu÷u yargısına kapılırlar. Çünkü aúk, evlilik dıúı bir iliúki yaúamak için 26 kendilerinin kullanaca÷ı bir gerekçedir. Di÷er yandan eúinin baúka biriyle duygusal yakınlık içinde oldu÷unu fark eden koca, bu iliúkinin cinsel bir yanı olmadı÷ına inanmakta güçlük çeker. Kadınlardaki aúk atıfı gibi, erkeklerdeki cinsellik atıfı da kendi e÷ilimlerinden kaynaklanmaktadır (Glass ve Wright, 1992). Boekhout, Hendrick ve Hendrick (2003) de kadınların iliúkilere daha az cinsel atıf yaptıklarını belirtmiúlerdir. Sprecher, Regan ve McKinney (1998) de üniversite ö÷rencilerinin evlilik dıúı iliúki yaúayan kadının eski iliúkisini bitirme ve yeni bir iliúkiye baúlama evresinde olarak nitelendirdiklerini belirtmiúlerdir. Aynı zamanda aldatan kadın aldatan erke÷e nazaran yeni iliúkisine daha ba÷lı olarak nitelendirilir. Bu durum sosyal ve evrimsel úemalara da uygunluk gösterir. Evli bir adamın bekar bir kadınla birlikte olması, evli bir kadının bekar bir adamla birlikte olmasıyla karúılaútırıldı÷ında, evli adamın iliúkisi daha az aúk ve ba÷lılık içermektedir. Ayrıca evli adamın evli kadına göre, evlilik dıúı iliúki yaúadı÷ı kiúiyle evlenme olasılı÷ı daha az, evlilik dıúı iliúki yaúama olasılı÷ı ise daha fazla olarak algılanmaktadır. Yakın iliúkilerde kıskançlık konusunda yapılan bir araútırmada (Demirtaú, 2004) ise kadınların duygusal, erkeklerin ise cinsel aldatılma karúısında daha çok kıskançlık duyacakları sonucuna ulaúılmıútır. Erkekler kadınların cinselli÷e úefkat ve duygusal yakınlık yüklediklerinin farkında olduklarından cinsel aldatılma durumunda daha çok kıskançlık duyabilmekte, kadınlar da erkeklerin cinselli÷i ço÷unlukla heyecan ve fiziksel rahatlamayla iliúkilendirdiklerini düúündükleri için cinsel aldatılmadan çok duygusal aldatılma durumunda kıskançlık duyabilmektedir. Cann ve Baucom (2004) da romantik iliúkilerde kadınların ba÷lılık iúaretlerine, erkeklerin partnerlerinin baúkalarına yaklaúmamasına daha önem verdiklerini belirtmiúlerdir. 27 cinsel olarak yaklaúıp Kadınlar romantik iliúkilerinde daha çok duygusal sadakatsizlikle ilgili kuúkular yaúarken, erkekler cinsel sadakatsizlikle ilgili kuúkular yaúar. Bu durum, kıskançlı÷ı evrimsel olarak açıklayan görüúlerle paralellik gösterir (Schützwohl, 2006). Do÷urganlık kadına özgü oldu÷undan, erkekler, kadınların karúılaúmadı÷ı bir sorunla karúı karúıya kalmakta, çocuklarının gerçek babası olup olmadıkları yönünde bir kuúkuya düúmektedirler. Babalıkla ilgili bu belirsizlik ve kuúku durumu insanlık tarihi boyunca süregelmiú bir gerçektir (Pietrzak, Laird, Stevens ve Thompson, 2002; Akt.: Demirtaú, 2004). Erkeklerin cinsel aldatmaya, kadınların ise duygusal aldatmaya daha sert tepki verecekleri hipotezi heteroseksüel üniversite ö÷rencileri arasında yapılan çeúitli çalıúmalarla da kanıtlanmıútır. Örn.; Buunk ve Dıjkstra (2004); Ward ve Voracek (2004); Buss, Larzen, Westen ve Semmelroth (1992) yaptıkları çalıúmada kadınların duygusal aldatmaya, erkeklerin ise cinsel aldatmaya daha çok tepki verdiklerini bulmuúlardır. Bir hatırlatma testinin sonucunda Schützwohl ve Koch (2004) tarafından kadınların ve erkeklerin aldatma ile ilgili farklı davranıúlar gösterdikleri saptanmıútır. Erkekler cinsel aldatma ile ilgili iúaretleri daha tehlikeli bulup, daha çok hatırlarken; kadınlar duygusal aldatma ile ilgili iúaretleri daha çok hatırlamaktadırlar. Erkeklerin kurgusal bir cinsel aldatmaya daha fazla fizyolojik tepki verdikleri de bulunmuútur (Harris, 2000). Bunlar evrimsel psikoloji görüúünü destekler niteliktedir. Cinsel ve duygusal aldatmanın birbirinden farklı iki durum oldukları ve farklı duygu durumlarına sebebiyet verdikleri görülmüútür. Duygusal aldatma koruyucu kıskançlık duygusunu uyandırırken, cinsel aldatma öfke uyandırabilir. Kadınlarda kıskançlı÷ın baúlıca sebebi, karúı tarafın fiziksel çekicili÷i iken erkekler karúı tarafın sosyal baskınlı÷ını daha önemli bir kıskançlık sebebi saymaktadırlar (Buunk ve Dıjkstra, 2004). Duygusal aldatmanın 28 kadınlarda ve erkeklerde cinsel aldatmaya göre daha fazla incinmeye sebep oldu÷u görülmüútür. Cinsel aldatma ise her iki cinste de öfke ve i÷renmeye yol açar. Aldatılma sonucunda yaúanılabilecek en yaygın duygudurumu ise kıskançlıktır (Becker, Sagarin, Guadagno, Millevoi ve Nicastle, 2004). Nannini ve Meyers (2000), kadınların aldatmanın bütün boyutlarında –cinsel, duygusal, cinsel ve duygusal- erkeklerden daha fazla stres yaúadıkları ve partnerlerinin aldatmalarında daha az sorumluluk hissettikleri sonucuna ulaúmıútır. Bu araútırmasında cinsel aldatmayı duygusal aldatmaya göre bireylerin kontrolü dıúında geliúen bir olay olarak tanımlamaktadır. Aynı araútırmada kiúilerin duygusal içerikli aldatma sonucunda daha fazla sorumluluk duydukları yargısına varılmıútır. Cinsel aldatma fiziksel çekicili÷e ba÷lanırken, hem cinsel hem duygusal aldatmanın sadece fiziksel çekicilikle açıklanamayaca÷ı belirtilmiútir. Üniversite ö÷rencileri arasında yaptıkları bir araútırmada Cann ve Baucom (2004), eski sevgilinin bir iliúkide tehlike oldu÷unu belirtmiúlerdir. Kadınlar sevgililerinin eski iliúkilerine dönmeleri durumunda daha fazla stres yaúamaktadır. Erkekler sevgililerinin eski partnerleriyle cinsel bir iliúki yaúamasını yeni bir partnerle yaúanan iliúkiye oranla daha az tehdit edici bulmaktadır. Kadınlar partnerlerinin eski sevgilileri ile bir iliúki yaúamasından sonra, kendi iliúkilerinde uzun süreli ba÷lılı÷ın olmadı÷ı çıkarsamasını yaparlar. Yeni bir kiúi ile yaúanan aldatma ise ba÷lılı÷ın olmadı÷ı sonucunu do÷ursa bile, eski sevgili ile yaúanan iliúki ba÷lılı÷ın hiç bir zaman olmadı÷ı sonucunu do÷urdu÷u için daha yıkıcıdır. Kadınlar için cinsel aldatma, bir iliúkide çok büyük bir problem olarak görülmemektedir. Erkekler için ise cinsel aldatma çok önemli ve temel bir problemdir. 29 Genç ve yaúlı çiftlerin aldatmaya yönelik tepkilerde benzer özellikler gösterdi÷i bulunmuútur. Yine erkekler cinsel aldatmaya, kadınlar duygusal aldatmaya daha fazla tepki vermiúlerdir. Ayrıca yaúlı kadınların gençlere oranla duygusal aldatmaya daha az tepki verdikleri görülmüútür. Bu durum yaúlı kadınların genellikle bakmakla yükümlü oldukları çocuklarının olmamasından kaynaklanabilir (Shackelford ve di÷er., 2004). Aldatmaya karúı tepkiler incelendi÷inde anne babaların çocuklarının aldatılmasına yönelik tutumları da araútırılmıútır. Ebeveynlerin kızlarının duygusal olarak aldatılmasına, o÷ullarının ise cinsel olarak aldatılmasına en fazla tepkiyi verdikleri görülmüútür. Bu durum literatürde sık rastlanan, kadınların duygusal aldatmaya, erkeklerin ise cinsel aldatmaya daha fazla tepki verdikleri bilgisi ile paralellik göstermektedir. Aynı zamanda bu çalıúmadaki ebeveynler kendileri aldatılmaları durumunda, çocuklarının aldatılması durumundan daha fazla üzüntü ve sarsıntı yaúamaktadırlar (Shackelford, Michalski ve Schmitt, 2004). Bassett (2005) erkek üniversite ö÷rencilerinin ço÷unun partnerlerinin aynı ırktan biriyle cinsel aldatmasını farklı ırktan biriyle duygusal aldatmasına nazaran daha sarsıcı bulduklarını belirtmiútir. Bu konuda kadın üniversite ö÷rencilerinin erkek üniversite ö÷rencileri ile benzerlik gösterdi÷i bulunmuútur. Bu nedenle, kadınlar da partnerlerinin aynı ırktan biriyle cinsel aldatması seçene÷ini en üzücü olarak iúaretlemiúlerdir. Bulgular, geçmiú araútırmalarla tutarsızlık gösterse de ırk de÷iúkeni ile birlikte de÷erlendirildi÷inde ilginç olarak nitelendirilebilir. 30 1. 2. 3. Aldatmanın Sonuçları Eú ve øliúkiye Etkileri Aldatmanın ortaya çıkması durumunda insanların böyle bir duruma nasıl tepki gösterecekleri ve bu durumu nasıl algılayacakları hakkında çok az bilgiye sahibiz (Sprecher, Regan ve McKinney, 1998). Weis ve Slosnerick (1981) ço÷unlu÷u bekar olan bir grup üniversite ö÷rencisi arasında yaptıkları araútırmada ö÷rencilerin ço÷unun evlilik dıúı iliúkilere karúı olduklarını belirtmiúlerdir. Fakat bu ö÷rencilerin ço÷u cinsel bir iliúkiye neden olmayacak yakınlaúmaları kabul edilebilir bulmuúlardır. Bu örnekten yola çıkarak, çiftlerin evlilik dıúı yakın iliúkilere bakıú açılarının farklı olmasının, evlilikte çatıúma yaratacak faktörlerden biri oldu÷u yargısına varılmıútır. Hovardao÷lu (1996) da olası baúka bir iliúki kavramının bekarlar için daha kolay gündeme geldi÷ine iúaret etmektedir. Aldatmanın ortaya çıkmasıyla evlilik iliúkilerinin geliúmesi, daha atılgan olma, ailede daha yüksek de÷erlerin yerleúmesi, kendi bakımına daha çok önem verme ve iletiúiminin önemini anlama gibi olumlu sonuçlar yaúanabilse de (Olson ve di÷er., 2002); birçok iliúkide iliúki dıúındaki bir bireyle yaúanılan bir cinsellik, yıkıcı bir eylem olarak düúünülür (eú de÷iútirmeye ya da geçici iliúkilere razı olan çiftler istisna olmak üzere) (Sprecher, 1998). Weil (1975) evlilik dıúı iliúkilerin çeúitli sonuçlar do÷urabilece÷ini belirtmiútir. Aldatmanın ortaya çıkarılmasından sonra bu durum evlilik birli÷ine bir tehdit olarak algılanabilir. Çiftler bunun sonucunda birbirlerini bırakmaya ya da iliúkilerinin güçlendi÷i sonucuna varıp evliliklerine devam etmeye karar verebilirler. 31 Aldatmanın derinden yaralayıcı do÷ası ve aldatma sonucunda güvenin kaybedilmesi çiftler arasında sıkıntılara yol açmaktadır. Konunun çözülmesinde önemli bir rol oynayacak iletiúim, çiftlerin ço÷unlukla baúarısızlı÷a düútü÷ü bir alandır. Tek eúlilik-çok eúlilik partnerlerin bir iliúkide karúılaútıkları en zor konulardan biridir. øliúki içindeki partnerler tek eúlilik-çok eúlilik konusunu konuúmadıkça ya da konuúmaya baúlamadıkça belirsizlik, farklılaúan bakıú açıları ve gelgitler çiftin iliúki ba÷larını test etmeye devam eder (Boekhout, Hendrick ve Hendrick, 2003). Aldatmayı yaúayan çiftlerin daha stresli oldukları, birlikte daha az zaman geçirdikleri, geçirdikleri zamanlardan daha az hoúnut oldukları, ayrılmaya ve boúanmaya daha yatkın oldukları ve güvensizlik problemleri yaúadıkları da saptanmıútır (Atkins ve di÷er., 2005). Gordon, Baucom ve Snyder (2004) yaptıkları çalıúmada, literatürle tutarlı olarak aldatılan partnerlerin ço÷unun öncelikle, depresyon ve travma sonrası stres bozuklu÷u semptomları gösterdi÷ini belirtmiúlerdir. Bu kiúilerde, iliúkiye ba÷lı stresin yüksek; ba÷lılık, güven ve empati duygularının ise düúük oldu÷u görülmüútür. Aldatılan kiúilerin kendileriyle ve partnerleriyle ilgili olumlu düúüncelerinin yara aldı÷ı gözlenmiútir. Genel olarak, yaúanılan bu ciddi üzüntü sonrasında aldatılan tarafın hayat ile ilgili iyimser düúünceleri ve amaçları úiddetli bir úekilde sarsılmıútır. Knox, Zusman, Kaluzny ve Sturdivant (2000) aldatmaya yönelik tepkinin, aldatmanın do÷asının duygusal ya da cinsel olup olmamasından etkilendi÷ini ve aldatan partnerle iliúkinin sonlanması konusunda aldatılanların daha gönülsüz olduklarını belirtmektedirler. Buna örnek olarak da, Lewinsky/Clinton iliúkisinin ortaya çıkmasında Hillary Rodham Clinton’ın iliúkiyi sonlandırmamasını göstermiúlerdir. Aldatan partnerle iliúkinin sonlanması 32 konusunda isteksiz olmanın nedeni Sosyal Mübadele Kuramına göre, bireyin úu andaki iliúkisinden elde etti÷i sonuçların seçenekler için karúılaútırma düzeyinin üstünde; baúka bir deyiúle seçeneklerden elde edece÷i sonuçların daha kötü olmasıdır (Hovardao÷lu, 1996; Azizo÷lu-Binici ve Hovardao÷lu, 1996). Daha önce de belirtildi÷i gibi, kiúilerarası iliúkiler, ödül-bedel mübadelesine dayanır ve insanlar, ödülü (haz ve doyum) yüksek, bedeli (bireyin performansını ketlemeye yönelik faktörler) düúük iliúkileri tercih ederler. Ödül ve bedel arasındaki fark pozitif oldu÷unda birey iliúkiyi sürdürme, negatif oldu÷unda iliúkiyi de÷iútirme veya sonlandırma e÷ilimi gösterecektir (Thibaut ve Kelley, 1959; Akt.:Azizo÷luBinici ve Hovardao÷lu, 1996). Ba÷lanma Kuramı bakıú açısından bu durum úöyle açıklanabilir: Duygusal bir iliúki bir kez geliútikten sonra, biraz güven sa÷layan ve birlikte olmaktan mutlu olsunlar ya da olmasınlar, bir çifti bir arada tutan psikolojik bir ba÷ iúlevi görebilir. Ayrılma beklentisi ya da giriúiminden kaynaklanan kaygı, ba÷lanma davranıúlarını etkinleútirebilir. Ulaúılabilir ve istekli bir baúka seçenek bulunmadı÷ı sürece, etkinleúen ba÷lanma davranıúları da kiúiyi iliúkiye geri döndürebilir (Hazan ve Shaver, 1994). Ayrıca iliúkiye geri dönme ba÷ıúlama ile de açıklanabilir. Ba÷ıúlama, aldatan kiúiyle barıúmayı istemek ve onu affetmeyi tercih etmek adına yapılan içsel bir seçimdir (Taysi, 2004). Üniversite ö÷rencileri arasında yapılan bir araútırma, ba÷ıúlamanın sosyal yalnızlık korkusu ile yakın iliúki içinde oldu÷unu belirtmiútir (Day ve Maltby, 2005). Ba÷ıúlayıcı olmada bir baúka açıklama da iliúkide yakınlık-sadakat-doyumun yüksek olmasıdır (McCullough, 2000; Akt.: Taysi, 2004). Ba÷ıúlama evresi sırasında farklı duyuúsal, biliúsel ve davranıúsal ö÷eleri içeren bir süreç ortaya çıkmaktadır. Olson ve di÷er. (2002) aldatmanın ortaya çıkmasıyla aldatılan kiúide ortaya çıkan duyguları araútırmıúlardır. Çalıúmalarında aldatma sonucunda suçlanan ve incinen kiúiler yer almaktadır. Sonuçta aldatma sonrası 33 bireylerin duygusal ve iliúkisel süreçlerini üç evreye ayırmıúlardır: Dalgalanma evresi, erteleme evresi ve güven kazanma evresi. Dalgalanma evresi karúılaútırmayı ve öfke, ceza ve suç gibi úiddet içeren duyguları içermektedir. Erteleme evresi fiziksel ve duygusal olarak geri çekilme, detaylarla u÷raúma ve yakınlarından destek alma davranıúlarından oluúmaktadır. Son evre olan güvenin kazanılması sürecinde ise özür dilemenin teklif edilmesi, iyi bir aile olabilmek için gün boyunca daha fazla sorumluluk alma ve görevlerini yerine getirme yer almaktadır. Üniversite ö÷rencilerinin aldatmaya karúı tutum ve davranıúlarını inceledi÷i araútırmasında Knox ve di÷er. (2000) 620 hiç evlenmemiú üniversite ö÷rencisiyle çalıúmıúlardır. Katılımcıların 2/3’ü (%69.1) partnerleri tarafından aldatılırlarsa, iliúkiyi sonlandıracaklarını; yaklaúık yarısı da (%45) bunu yaptıklarını bildirmiúlerdir. Kimi zaman aldatma sonucu oluúan aúk üçgenleri kiúileri öfkeye, úiddete ve hatta karúı tarafı ya da partnerlerini öldürmeye kadar götürse de, bu durumun aslında aldatmanın de÷il kiúinin kendi problemlerinin bir sonucu oldu÷u yargısına varılmıútır (Felson, 2002). Evlilik dıúı iliúkiler patolojik bir problem de÷ilse de, kiúinin psikolojik dünyasında önemli de÷iúikliklere sebebiyet verebilir. Bu tür bir iliúki sonucunda kiúi kendi arzularını ve kayıplarını fark eder. ønsanın ruhunda inkarlara ve ayrılıklara yol açmakla birlikte, evlilik dıúı bir iliúki tatmin edilmemiú kimi ihtiyaçların karúılanması anlamına gelebilir (Weil, 2003). 34 1. 3. øLETøùøM ÇATIùMALARI Evliliklerin temel taúlarını anlatırken, bunlardan birinin de iletiúim oldu÷u belirtilmiúti. øletiúim iyi evliliklerin bir belirleyicidir (Kocadere, 1995). ønsanlar sahip oldukları iletiúim becerileri ile evliliklerini uyumlu ya da uyumsuz boyuta taúıyabilirler. Bu da evlilikten elde edecekleri doyumun ve mutlulu÷un düzeyini etkileyecektir. Ayrıca evlilik dıúı iliúkilerde, evlilik doyumunun rolü de unutulmamalıdır. Burada öncelikle iletiúim, iletiúim çatıúmaları ile ilgili kavramlara yer verilecek, daha sonra da iletiúimde cinsiyet farkı ele alınarak bunun evlilik iliúkisi üzerindeki etkileri incelenecektir. 1. 3. 1. øletiúim Pek çok alanda önemli bir yeri olan iletiúim, bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma sürecidir. Niteliklerine bakmaksızın iki sistem arasındaki bilgi alıúveriúi iletiúim olarak kabul edilebilece÷i gibi; bilgi akıúının iki yönlü olması gerekti÷i göz önüne alındı÷ında, insanlar arasındaki tüm konuúmaların iletiúim olarak kabul edilmesi de mümkün de÷ildir (Dökmen, 2002). Cücelo÷lu’ nun (2002a) salt konuúmanın oldu÷u yerde de÷il, bilgi alıúveriúinin gerçekleúti÷i her mekan ve zamanda iletiúimin var oldu÷u görüúü, Dökmen’ in (2002) iki yönlü bilgi akıúı görüúüyle örtüúmektedir. Cücelo÷lu’na (2002b) göre iletiúim; insanların birbirinin farkına varması sürecidir. 35 Gökçe (2002) de, canlılar arasında belirli ortaklaúa unsurlara dayanan bir süreç olarak iletiúimden söz etmektedir. Sosyal (insanlar arası iletiúim) açıdan yapılan Oskay’ ın (2001) tanımında, birbirlerine ortamlardaki nesneler, olaylar, olgularla ilgili de÷iúimleri haber veren; bunlara iliúkin bilgilerini birbirine aktaran; aynı olgular, nesneler, sorunlar karúısında benzer duygular taúıyıp bunları birbirine ifade eden insanların oluúturdu÷u topluluk ya da toplum yaúamı içinde gerçekleútirilen tutum, yargı, düúünce, duygu bildiriúimlerine iletiúim denmektedir. øletiúimin duygu, düúünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla baúkalarına aktarılabilece÷ini söyleyen Baltaú ve Baltaú (1997) etkileúim ve iletiúimin birbirinden ayrılamayan kavramlar oldu÷una dikkat çekmektedir. Çünkü, etkileúimde bulundu÷umuz nesneler, iletiúimimizde yer alan araçlardır. Etkilendi÷imiz bir olay, düúünce ya da bilgi ile iletiúim sa÷lamaktayız. Köknel (1998) de iletiúim ve etkileúim kavramlarını birbirinden ayırmadan, iletiúimin yaúamsal önemine dikkat çekerek, insanın ruhsal-toplumsal bir varlık olması için iletiúim-etkileúim süreci içinde olması gerekti÷ini vurgulamaktadır. 1. 3. 2. øletiúim Çatıúmaları Baltaú ve Baltaú’ a (1997) göre kiúiler arası iletiúim, temel olarak duygu ve düúünce alıúveriúini yürütme düzenleridir. Burada ana ö÷e anlatmaktır. øletiúimi kuran ve baúlatan kiúi kendisini, duygu ve düúünce dünyasını, iliúkilerini, iliúkilerinin kendisindeki karúılıklarını açıklamak ve karúısındakine iletmek ister. Kiúilerin anlatma eylemlerinin iletiúim açısından amacı anlaúılmaktır. Bu süreçte kiúilerin sahip olması gereken özelliklere; savunmaya geçmeden dinleme ve kendini sınırlama, aktif dinleme, cömertlik, kendini açma, dürüstlük, 36 cesaret ve ba÷lılık örnek olarak sunulabilir. øyi bir iletiúimin en önemli üç faktörü ise; iletiúimde tutarlılık, adalet ve dostluktur (Fowers, 2001). Kiúiler arası anlaúmazlıkların kökeninde genellikle iletiúim bozuklukları yatar. øletiúim sa÷lıklı olmadıkça sürtüúme ve çatıúmalar kaçınılmazdır (Özgit, 1991). ønsanlar bir arada yaúadıkları sürece, ne kadar iyi niyetli ve anlayıúlı olularsa olsunlar, aralarında sürtüúmelerin, çatıúmaların çıkması kaçınılmazdır. Yakın iliúki kuran iki birey arasında çatıúma çıkması do÷aldır ama çatıúma yüzünden iliúkinin bozulması do÷al de÷ildir. Yıkıcı tartıúma küçükten beri çevrede görerek ö÷rene geldi÷imiz köklü bir alıúkanlık halinde yerleúmiú bir davranıú biçimidir. Aralarında çıkan sorunları bireyler bu tür yaklaúımla ele aldıklarında, elde edilen sonuç genellikle olumsuzdur. Yapıcı tartıúma ve iyi niyet, karúılıklı güven ve eúit söz hakkı ortamında gerçekleúebilir. Böyle bir ortam uzlaúmaya varabilmek için zorunlu fakat yeterli de÷ildir; yapıcı tartıúma tutumunu uygulayabilmesi için bireyin kendini bilinçli olarak e÷itmesi gerekir. ønsanlar aralarında çıkan duygusal sürtüúmeleri birbirlerini daha iyi anlayabilmek için araç olarak kullanıp dostluklarını pekiútirebilirler (Cücelo÷lu, 2002a). Harary ve Batell (1981) tarafından ortaya konan Graf Analiz kapsamındaki çatıúma sınıflaması, kiúiler arası iletiúimde ortaya çıkabilecek çatıúmaları sistematik bir úekilde kapsamaktadır (Akt.: Dökmen, 2002). Dökmen’in (2002) bu sınıflamadan yola çıkarak geliútirdi÷i Çatıúma E÷ilim Ölçe÷i (ÇEÖ), kiúilerin günlük yaúamda hangi tür çatıúmalara ne ölçüde girebilecekleri konusunda bilgi vermektedir. 37 Harary ve Batell’e ait çatıúma sınıflamasındaki çatıúma türlerinden altı tanesi iki ana grupta toplanabilir. Aktif, pasif ve varoluú çatıúmaları “Yönelim Çatıúmaları” olarak; tümden reddetme, önyargılı ve yo÷unluk çatıúmaları ise “Kapsam Çatıúmaları” olarak ayrılabilir. Yönelim çatıúmaları kiúilerden, kapsam çatıúmaları iletiden kaynaklanan çatıúmalardır. Yönelim çatıúmalarında kaynak ile hedef arasında alınıp verilen iletinin kapsamına iliúkin herhangi bir çatıúma yoktur; sadece iki kiúi, kendileriyle ilgili problemlerden ötürü çatıúmaya girerler. Bir yönelim çatıúmasına taraf olan kiúiler, aralarındaki iletiyle de÷il, birbirleriyle u÷raúmaktadırlar; birbirlerine kızmakta, küsmekte, birbirlerini dinlememekte ya da birbirlerini yanlıú anlamaktadırlar. Kapsam çatıúmalarında ise kiúiler kendilerinden çok, aralarındaki iletiden ötürü çatıúmaya girmektedirler. Söz konusu çatıúmalardan baúka “Karma Çatıúmalar” adını verdikleri iki çatıúma daha tanımlamıúlardır. Bunlar aktif-önyargılı ve pasif-tümden reddetme çatıúmalarıdır (Akt.: Dökmen, 2002). Graf analiz kapsamındaki çatıúma türlerinin tanımları úöyledir (Akt.: Dökmen, 2002). Aktif Çatıúma: Kiúilerin, birbirlerinin ne söyledi÷ine aldırmadan, hatta birbirlerini yeterince dinlemeden, karúılıklı eleútiri yöneltmeleri ya da kavga etmeleridir. Pasif Çatıúma: Kiúilerin çekinme ya da küs olma gibi herhangi bir sebepten ötürü birbirleriyle iletiúim kurmamalarıdır. Varoluú Çatıúması: Bir insanın karúısındakinin sözlerini yanlıú anlaması ya da onun sözleriyle ilgisi olmayan bir ileti vermesidir. 38 Tümden Reddetme: Kiúinin kendisine yöneltilen iletiyi tümüyle reddetmesi, tamamen aksi görüúü savunmasıdır. Önyargılı Çatıúma: Kiúilerin belli bir konuda tartıúmaya baúlamadan önce, o konuda önyargı/peúin hüküm edinmeleridir. Yo÷unluk Çatıúması: øki kiúinin görüúleri arasında kısmen uyuúma olmasıdır. Kısmî Algılama Çatıúması: Bir kiúinin karúısındaki kaynaktan kendisine gönderilen iletilerden ancak bir kısmını algılayıp, di÷erlerini algılamamasıdır. Alıkoyma Çatıúması: Bir kiúinin karúısındaki kaynaktan kendisine gelen iletiyi tam olarak anlayıp, ancak üçüncü kiúiye do÷ru ya da tam olarak iletememesi/iletmemesi ya da çarpıtarak iletmesidir. Gibb’in (1961) iletiúim sınıflamasında ise “Savunucu øletiúim” ve “Açık øletiúim” olmak üzere iki iletiúim ortamı tanımlanmıútır. Açık iletiúim ortamında çatıúma görülmez. Açık iletiúime yol açan yani çatıúma do÷urmayan tavırlar tanıtıcı, soruna yönelik, anlık, anlayıúlı, eúitlikçi, denemeci tavırlardır. Savunucu iletiúim ortamında kiúiler arası çatıúma ortaya çıkar. Bir iletiúim ortamındaki kiúilerden birisi yargılayıcı/eleútirici, denetleyici, strateji izleyici, aldırmaz, üstünlük belirtici ve kesinlik taúıyan tavırlar takındı÷ında karúısındakini savunucu iletiúim kurmaya itmiú olur; yani çatıúmaya yol açar (Akt.: Dökmen, 2002). øletiúimde en baúta gelen bozuk temellerden biri savunuculuktur. Savunucu durumda olan kiúi, zihin gücünü söz konusu edilen konudan çok, kendisini savunmaya harcar. Bir kimse 39 savunucu bir biçimde konuúursa, dinleyicide de kendili÷inden savunucu bir tutum uyanır (Cücelo÷lu, 2002a). Baltaú ve Baltaú (1997) da iletiyi veren kiúi ile alan kiúi arasındaki psikososyal iliúkiye göre yapılan iletiúim biçimlerini niteli÷ine göre açılımlı, engelli ve tıkanık iletiúim olarak ayırmıútır. øletiúimin karúılıklı olarak ilerledi÷i açık iletiúimde, verici kiúi için belirleyici duygu anlamak, alıcı kiúi veya kiúiler içinse anlamaktır. Bu süreç iletiúim iliúkilerinin olumlu ve sa÷lıklı modelidir. Engelli iletiúimde, bazı durumlarda iletiúimi baúlatan kiúi sadece o duruma iliúkin duygu ve düúünceleri aktarmakla kalmayıp, bazı yan iletileri de ana iletisine eklemeye yönelebilir. Bu durumda alıcı kiúi de iletilerin bu engelleri ile ilgilenebilir veya ana konuya kendince bazı yan duygu ve düúünceleri ekler. Böyle bir iletiúimde verici ve alıcı kiúiler kendi iç çatıúmaları ile konuyu kaybetme ve karmaúıklaútırma e÷ilimindedirler. Tıkanık iletiúim ise iletiúimi baúlatan kiúinin verdi÷i iletiler, karúıdaki kiúi tarafından alınmak istenmedi÷inde baúlar. Algılananların kullanılmadı÷ı, geri bildirimlerin yapılmadı÷ı ortamlarda iletiúim tıkanıktır. Norton (1983) da kiúiler arası iletiúimde gözlenebilecek birbirinin zıttı olan dokuz çift davranıú biçimi tanımlamıútır: 1. Baúatlık-boyun e÷icilik, 2. Hareketlilik-çekingenlik, 3. Kavgacılık-yumuúaklılık, 4. Canlılık durgunluk, 5. Gevúeklik-coúkunluk, 6. Dikkatlilikdikkatsizlik, 7. øz bırakma-siliklik, 8. Açıklık-kapalılık, 9. Dostluk-düúmanlık (Akt.: Dökmen, 2002). Dökmen (2002) kiúiler arasındaki iletiúim çatıúmalarının niteli÷ini belirleyen iki temel faktörden bahsetmektedir: Baúlangıç ve sonuç faktörleri. Baúlangıç faktörleri, sonuç 40 faktörlerinin temelinde yer alan ve iletiúim çatıúmalarının asıl nedenlerini oluúturan faktörlerdir. Biliú, algı, duygu, bilinçdıúı, gereksinimler, iletiúim becerisi, kiúisel faktörler (cinsiyet, tutumlar), kültürel faktörler, roller, sosyal ve fiziksel çevre, iletinin niteli÷i baúlangıç faktörleridir. Sonuç faktörleri ise, do÷rudan gözlenen çatıúmaların yüzeysel sebepleridir. Sonuç faktörleri kendi içinde dört gruba ayrılmaktadır. Kiúinin kendisine bakıú açısı, kiúinin karúısındaki kiúiye bakıú açısı, kiúinin kendisine gönderilen iletiye bakıú açısı ve kiúinin iletiúim becerisi/ iletiúim biçimidir. Birinci, ikinci, dördüncü maddede yer alan çatıúmaların yüzeysel sebeplerinin; uygun e÷itim programları, psikolojik danıúma ya da psikoterapi uygulanması yoluyla de÷iútirilmesi söz konusu iken üçüncü faktör kiúinin dünya görüúü ile ilgili oldu÷u için de÷iútirilmesi gerekmeyen bir konudur. Çatıúmaların, iletiúim becerilerini geliútirmeye yönelik e÷itimlerle azalabilece÷i sonucuna ulaúan araútırmalar vardır. øletiúim ba÷lantısını oluúturabilme kazanılmıú bir davranıú ve becerinin ürünüdür (Özer, 1998). ønsanlara iletiúim sırasında yaptıkları yanlıúları gösterir, nasıl iletiúim kurmaları gerekti÷i konusunda bilgi verirsek iletiúim çatıúmalarına girme olasılıklarını azaltabiliriz (Dökmen, 2002). Özgit (1991) iletiúim becerileri konusunda e÷itim alanların, kiúiler arası iletiúim çatıúmalarına girme e÷ilimlerinde belli bir azalma oldu÷unu bulmuútur. Fowers (2001) de iletiúim becerilerini ö÷retmenin, çiftlerin iliúkilerini geliútirmede kullanılan en yaygın yöntemlerden biri oldu÷unu belirtmiútir. Konudan ve de÷erlerden ba÷ımsız olarak yeni iletiúim teknikleri ö÷retme yoluna gidilir. Fakat evlilik terapistleri, çatıúma durumlarında iletiúim becerilerini geliútirmenin oldukça zor oldu÷undan bahsetmediktedirler. E÷er çiftler iyi bir iletiúim için gerekli olan karakter özelliklerine (cesaret, adalet duygusu, cömertlik, 41 muhakeme yetene÷i gibi.) sahipse, terapistin iúi kolaylaúır. Bir çiftin terapiden baúarılı ya da baúarısız çıkmasının tek sebebini çiftin iletiúim becerilerine ba÷lamak da mümkündür. 1. 3. 3. øletiúim Çatıúmaları, Cinsiyet, Evlilik Uyumu ve Aldatma Kadınların ve erkeklerin farklı iletiúim kültürlerine sahip oldu÷u düúüncesi akademik çevrelerde geniú kabul görmektedir (MacGeorge, Graves, Feng ve Gillihan, 2004). øletiúim becerisi, iletiúim kurmada sahip oldu÷umuz bilgi donanımımızdır (Dökmen, 2002). Kiúilerin sahip oldu÷u farklı iletiúim becerileri, iletiúim çatıúmalarını ortaya çıkarabilmektedir. Evlilik iliúkisini ele aldı÷ımızda ise, iletiúim becerilerindeki farklılıklarının cinsiyet bakımından incelenmesi, çatıúma durumlarında çiftlerin davranıúlarının anlaúılması için yararlı olacaktır. Ayrıca bu çatıúma durumlarının evlilik iliúkisine etkileri de kaçınılmaz gibidir. Basow ve Rubenfeld, (2003) bireylerin problem durumlara verdi÷i cevapların cinsiyet ve toplumsal cinsiyetten etkilendi÷ini belirtmiúlerdir. Toplumsal cinsiyetin kiúilerin iletiúim faaliyetlerini etkiledi÷i görülmüútür. Örne÷in, kadınsı özellikleri a÷ır basan bireylerin bir arkadaúlarının dertlerini dinleme ve sempati kurma faaliyetlerinde erkeksi özellikleri a÷ır basan bireylere oranla daha çok bulundu÷u saptanmıútır. Kadınsı özellikler iletiúimde kullanılan duygusal tepkilerle ba÷lantılıdır. Kadınsı özelliklere sahip olan bireyler tavsiye verme ve tavsiye alma konularında daha isteklidirler. Kadınsı bireyler tavsiye aldıklarında mutlu ve memnun hissederken, erkeksi bireyler aynı durumda kızgınlık hissedebilirler. Athenstaedt, Haas ve Schwab (2004) de kadınların ve erkeklerin iletiúim davranıúlarında farklılık gösterdiklerini belirtmiúlerdir. Bu nedenle kadınların ve erkeklerin partnerleriyle de÷iúik úekillerde iletiúime girdikleri düúünülebilir. Evli çiftlerde varolan durumdan kazanç 42 sa÷ladı÷ını düúünen taraf tartıúmaları bitirici rol üstlenir. Di÷er taraf ise bu durumdan rahatsız olup tartıúmaya devam eder. Genel olarak bir evlilikte varolan durumun korunması erkeklerin lehinedir. Bu nedenle erkekler bir tartıúmada ço÷unlukla geri çekilen bir rol üstlenirler (Klinetob ve Smith, 1996). Özellikle çatıúma durumlarında, kadınların duygusal problemlerin tartıúılması gibi sıkıntılı konuúmalara girmesi erkeklerden daha olasıyken, erkeklerin kiúiler arası problemlerin tartıúılmasından kaçınmaları ya da –kadınlar bunu sempatik göremese de problemleri çözmeyi teklif etmeleri olasıdır (Basow ve Rubenfeld, 2003). Kadınların ve erkeklerin farklı iletiúim becerilerine sahip olması, problemlerin çözülmesinde karúılaúılan sorunları ortaya çıkardı÷ı görülmektedir. Bu durumun varlı÷ı, iletiúimin önemini vurgulayan araútırmalarla da tutarlıdır. Uzun süre evlilik sürdüren çiftler arasında yaptıkları çalıúmada Robinson ve Blanton (1993), evliliklerin beú temel taúından birinin iletiúim oldu÷unu göstermiúlerdir. Ailedeki iletiúim yapısı içsel de÷iúkenlerin baúında gelir (Fitzpatrick ve Badzinski, 1994) ve di÷er de÷iúkenleri etkileyen bir faktördür. Görüldü÷ü gibi, iletiúim mutlu evliliklerin önemli bir koúuludur. øletiúimi genel anlamıyla ikiye ayırmak mümkündür; sözel ve sözel olmayan iletiúim. Erkeklerin eúlerinden gelen sözsüz iletilere yeterince duyarlı olmamaları ile ailedeki çatıúma arasında karúılıklı iliúki bulunabilir. Erkeklerin sözsüz iletileri de÷erlendirme becerilerinin düúük olması ya da bu tür iletilere ilgi göstermemeleri, ailedeki çatıúmaların nedenlerinden birisi olabilir. Bunun yanında kadınların sözsüz iletilere fazla duyarlı olmaları da bazı çatıúmalara yol açabilir (Dökmen, 2002). Büyük bir olasılıkla, erkekler genellikle az konuútuklarından, sözleri anlamlı ve önemli olarak algılanmaktadır (Hortaçsu, 1997). Geleneksel cinsiyet rolleri erkeklerin duygularını ifade edememeleriyle alakalı olup, depresyona neden olabilmektedir ve sonuç olarak evlilik doyumunu düúürebilmektedir 43 (Faulkner, Davey ve Davey, 2005). Üniversite ö÷rencileri arasında yakın iliúki içinde olan bireylerin, günü birlik iliúkiler yaúayanlara oranla sözel olmayan iletiúime daha fazla önem verdikleri görülmüútür. Yakın iliúki yaúayan bireyler sözel olmayan ifadeleri kullanmada daha fazla çaba gösterirler. Yine aynı bireyler bu durumun karúılıklı oldu÷undan, yani partnerlerinin de aynı çabayı gösterdi÷inden bahsetmiúlerdir. Kadınların sözel olmayan iletiúimi sıklıkla kullandı÷ı görülmüútür. Yakın iliúki yaúayan bireyler, iliúki doyumlarını günü birlik iliúki yaúayanlara oranla daha yüksek olarak nitelendirmiúlerdir (McGinty, Knox ve Zusman, 2003). Eúleriyle konuúmanın ve etkili bir iletiúimin önemi uzun süreli evlilikler yaúayan bireyler tarafından sıklıkla dile getirilmektedir (Robinson ve Blanton, 1993). Sabatalli, Buck ve Kenny (1986) yeni evli çiftler arasında yaptıkları araútırmada, eúler arasında özel bir iletiúim iliúkisi oldu÷unu ve bu iletiúimin kalitesinin evlili÷in kalitesini de etkiledi÷ini belirtmiútir. øletiúim kalitesi, soyut bir kavramdır ve tanımlaması oldukça zordur. Evlilikte iletiúim kalitesi, kiúilerarası iúlevsel ve sembolik süreçler olarak tanımlanabilir. Çiftler bu iletiúim becerisine eriúmeye ve onu sürdürmeye çabalamaktadırlar. øletiúim kalitesi ile iliúkinin kalitesi birbirileriyle ilintilidir ve birbirlerinden etkilenir. Çiftler iletiúim becerilerini yükselttikçe iliúki kuvvetlenir. øliúki kuvvetlendikçe iletiúim kalitesini arttırma çabaları artar. Asgari düzeyde bir iliúki doyumun olmadı÷ı ortamlarda ise, iletiúim kalitesinden bahsetmek mümkün de÷ildir. Bu durumda çiftlerin amacı geliúimden ziyade var olanı sürdürmek olacaktır. Araútırmalar göstermiútir ki iletiúim becerileri ile evlilik doyumu arasındaki iliúki basit ve açık de÷ildir. øyi iletiúim evlilik kalitesini yükseltir gibi kesin bir yargıya varmak mümkün de÷ildir; ama bu iletiúim becerileri ile evlilik doyumu arasındaki iliúkinin anlaúılmasının imkansız oldu÷u yargısını da do÷urmamalıdır. Bu durumu etkileyen faktörler; iliúki becerileri, evlilik stresi ve cinsiyet olarak sıralanabilir (Burleson ve Denton, 44 1997). øletiúimin evlilikteki mutluluk üzerinde etkisine ra÷men, e÷er bir çift ba÷lılık hissetmiyorsa da, iletiúim kalitesinin evlilik doyumunu arttıraca÷ından söz edilemez (Montgomery, 1981). Malkoç (2001) evli bireylerin her bir iletiúim úekli ile evlilik uyumları arasında iliúki oldu÷unu belirtmiútir. Daha ayrıntılı olarak, evlilik uyumu yüksek bireylere göre evlilik uyumu düúük olan bireylerin daha fazla yıkıcı ve daha az yapıcı iletiúim úekilleri kullandı÷ını bulmuútur. Gordon, Baucom, Epstein, Burnett ve Rankin (1999) kadınların ço÷unda iletiúimin evlilik uyumu ile yakın iliúki içinde oldu÷unu ve sorunlarla baúa çıkmada etkili iletiúimin çiftlere fayda sa÷ladı÷ını belirtmiúlerdir. Genel olarak, iletiúim becerileri erkeklerin evlilik doyumunu tahmin etmede, kadınların evlilik doyumunu tahmin etmeye oranla daha iúlevseldir (Burleson ve Denton, 1997). øletiúim ile ilgili bazı faktörlerin evlilik ve evlilik doyumu üzerindeki etkilerine de bakılmıútır. Bunlardan biri, anlaúma düzeyi ve negatif çatıúmalardır. Cramer (2001) üniversite ö÷rencilerin ço÷unun iliúkilerindeki anlaúma düzeyini, iliúkilerinin ilk baúladı÷ı zamana oranla daha yüksek olarak nitelendirdikleri saptanmıútır. Anlaúma düzeyinin, iliúki doyumu ve negatif çatıúmalar ile iliúkili oldu÷u bulunmuútur. Varolan anlaúma durumu ve negatif çatıúmalar, iliúki doyumunu etkileyen faktörlerdir. Anlaúmanın düúmesi durumunda iliúki doyumu düúer ve negatif çatıúmalar artar. Cramer (2003) bir iliúkide yaúanan negatif tartıúmaların partnerin anlaúılma ve kabul edilme duygularına zarar verdi÷ini ve iliúki doyumunu düúürdü÷ünü belirtmiútir. Empati kurma davranıúı da iliúki doyumu ile yakından alakadır. Aynı zamanda onaylanma iste÷inin de iliúki doyumu ile ba÷lantılı olmadı÷ı görülmüútür. Üniversite ö÷rencileri ile yaptı÷ı bir baúka araútırmada Cramer (2002) iliúkilerde 45 yaúanan küçük ve büyük çatıúmaları konu almıútır. Katılımcıların ço÷u önemli konular üzerinde yaúanan tartıúmaların iliúki doyumunu etkiledi÷ine inanmaktadırlar. Bunun yanında yapılan küçük tartıúmaların iliúki doyumunu etkiledi÷i düúünülmemektedir. Schumacher ve Leonard (2005) da kadınların ve erkeklerin evlilik süresince sözel úiddet göstermesinin evlili÷in birinci yıl dönümünde evlilik uyumunun düúmesine neden olan faktörlerden biri oldu÷unu bulmuúlardır. Bu durumu çiftlerin uyum yönelimi ile açıklayabiliriz. Üniversite ö÷rencileri arasında yapılan bir araútırmada Koerner ve Fitzpatrick (2002) katılımcıların ailelerinde yaúadıkları çatıúmalara yaklaúım biçimlerinin romantik iliúkilerindeki çatıúmalara yaklaúım biçimleri ile benzerlik gösterdi÷ini ortaya koymuútur. Bu konudaki en önemli faktör, uyum yönelimidir. Uyum yöneliminin yüksek oldu÷u ailelerde yetiúen kiúiler romantik iliúkilerindeki çatıúmalara daha çok negatif ve sözel úiddet içerecek úekilde yaklaúırlar. Di÷er taraftan uyum yönelimi düúük olan ailelerde yetiúen bireyler iliúkilerinde yaúadıkları çatıúmalara daha az negatif yüklemeler yaparlar. Bu kiúiler çatıúmayı bir iliúkide normal olarak de÷erlendir ve hatta yapıcı olabilece÷ini düúünürler. Aynı zamanda çatıúmanın iliúkilerini kötü yönde etkilemesine de izin vermezler. øletiúimin evlilik üzerindeki bir baúka etkisi de, evlilik dıúı iliúkilerin yaúanıp yaúanmamasıdır. Daha önce de belirtildi÷i gibi, evlilik dıúı iliúki ile ilgili en yaygın kabul gören yüklemelerden biri evliliklerdeki mutsuzluk ve çatıúmalardır (Atkins, Dimidjian ve Jacobson, 2001). Evlilik dıúı iliúkilerde iletiúimin rolü bilinse de, bununla ilgili literatürde araútırmalara rastlanmamıútır. Ama aldatma sonrası düúünüldü÷ünde, Olson ve di÷er. (2002) çiftler tarafından iletiúiminin öneminin anlaúıldı÷ını belirtmiúlerdir. 46 Buraya kadar üzerinde durulan iliúkili araútırma sonuçları çerçevesinde bu çalıúmanın amacı aúa÷ıda verilmiútir. 47 1. 4. ARAùTIRMANIN AMACI Bu araútırmanın genel amacı, evlilik uyumu, aldatma e÷ilimi ve çatıúma e÷iliminin birbirleriyle ve bazı de÷iúkenlerle arasındaki iliúkileri incelemektir. Bu genel amaç çerçevesinde araútırmanın amaçlarını úu sorularla ifade etmek mümkündür: Evli olan bireylerde; 1. Cinsiyet ve evlenme biçimine göre aldatma e÷ilimi düzeyi farklılaúmakta mıdır? 2. Cinsiyet ve evlenme biçimine göre evlilik uyumu düzeyi farklılaúmakta mıdır? 3. Cinsiyet ve evlenme biçimine göre çatıúma e÷ilimi düzeyi farklılaúmakta mıdır? 4. Cinsiyet, düúük ve yüksek evlilik uyumu, düúük ve yüksek çatıúma e÷ilimi düzeyine göre aldatma e÷ilimi düzeyi farklılaúmakta mıdır? 5. Evlilik uyumu ile aldatma e÷ilimi, çatıúma e÷ilimi, yaú, sosyoekonomik düzey, evlenme biçimi, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik tarihi arasındaki süre, evlilik süresi ve çocuk sayısı arasında iliúki var mıdır? 48 6. Aldatma e÷ilimi ile evlilik uyumu, çatıúma e÷ilimi, yaú, sosyoekonomik düzey, evlenme biçimi, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik tarihi arasındaki süre, evlilik süresi ve çocuk sayısı arasında iliúki var mıdır? 7. Çatıúma e÷ilimi ile evlilik uyumu, aldatma e÷ilimi, yaú, sosyoekonomik düzey, evlenme biçimi, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik tarihi arasındaki süre, evlilik süresi ve çocuk sayısı arasında iliúki var mıdır? 8. Evlilik uyumu düzeyi, çatıúma e÷ilimi düzeyi, cinsiyet, yaú, sosyoekonomik düzey, evlenme biçimi, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik tarihi arasındaki süre, evlilik süresi ve çocuk sayısı aldatma e÷ilimi düzeyini yordamakta mıdır? 49 BÖLÜM 2 YÖNTEM Bu araútırmada, evli bireylerin evlilik uyumlarının, aldatma e÷ilimlerinin, çatıúma e÷ilimlerinin birbirleriyle ve bazı de÷iúkenlerle aralarındaki iliúkiler incelenmiútir. 2. 1. KATILIMCILAR Araútırmanın örneklemi, evli kadınlar ve erkekler olmak üzere toplam 204 kiúiden oluúmuútur. Katılımcıların biri cinsiyetini bildirmemiútir. Cinsiyetini bildiren katılımcıların 130’u (%64) kadın, 73’ü (%36) erkektir. Katılımcıların yaú ranjı 22-64, yaú ortalaması X=35.76’dır (s=8.83). E÷itim durumlarını bildiren katılımcıların 62’si (%31) lise, 109’u (%54.5) üniversite mezunudur ve 29’u (%14.5) lisansüstü e÷itimi görmüútür. Dört katılımcı ise e÷itim durumunu yazmamıútır. Katılımcıların, mesleklerine ya da yaptıkları iúlere bakıldı÷ında farklılıklar gözlenmektedir. Bu meslekler veya yaptıkları iúler úunlardır: Ö÷retmen, ev hanımı, memur, 50 serbest, fizyoterapist, sekreter, çocuk geliúimi ve e÷itimcisi, mühendis, teknisyen, hemúire, doktor ve di÷er meslek alanları. Sosyoekonomik düzey incelendi÷inde, 5 (%2.5) kiúi kendilerini hangi sosyoekonomik düzeyde de÷erlendirdiklerini yazmamakla birlikte, sosyoekonomik durumlarını bildiren katılımcıların 4’ü (%2.0) alt, 17’si (%8.5) orta altı, 121’i (%60.8) orta, 53’ü (%26.6) orta üstü, 4’ü (%2.0) üst sosyoekonomik düzey olarak kendilerini de÷erlendirmiúlerdir. Evlenme biçimini bildiren katılımcılardan 128’i (%63.1) flört, 37’si (%18.2) görücü usulü, 29’u (%14.3) görücü+flört ve 9’u (%4.4) di÷erleridir (örn.: arkadaúlık, tanıútırılarak, ilk gördü÷ü anda evlilik kararı alma). Bir kiúi de evlenme biçimini bildirmemiútir. Evli bireyler, iliúki baúladıktan ortalama X=1.38 (s=1.67) yıl sonra evlilik kararı almıúlardır ve iliúkinin baúlaması ile evlilik kararı alma arasındaki süre ranjı 0-10 yıldır. Katılımcılar iliúki baúladıktan ortalama X=2.17 (s=2.05) yıl sonra evlenmiúlerdir ve bunun ranjı da 0-10’dur. Evlilik süresi 1 yıl ile 37 yıl arasında de÷iúmektedir ve ortalama evlilik süresi X=10.77 (s=8.82) yıldır. Çocuk sayılarının ranjı 0-3’tür, ortalaması ise X=1.16’dır (s=0.85). 51 2. 2. VERø TOPLAMA ARAÇLARI Bu araútırmada veriler Kiúisel Bilgi Formu, Çatıúma E÷ilimi Ölçe÷i, Evlilik Uyum Ölçe÷i ve Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i aracılı÷ıyla toplanmıútır. 2. 2. 1. Kiúisel Bilgi Formu Bu formda katılımcıların cinsiyet, yaú, e÷itim düzeyi gibi demografik özelliklerinin yanında; evlenme biçimi, evlilik süresi gibi iliúkinin özellikleriyle ilgili sorular yer almaktadır (Ek 1). 2. 2. 2. Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i (AEÖ) 2. 2. 2. a. Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i’nin Geliútirilmesi Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i, sosyal mübadele kuramının (Thibaut ve Kelley, 1959; Akt.:Azizo÷lu-Binici ve Hovardao÷lu, 1996) genel görüúlerinden yola çıkılarak araútırmacı tarafından geliútirilen Likert tipi bir ölçektir. Likert tipi ölçekleri geliútirmede (Tezbaúaran, 1997) ilk adım olan denemelik madde elde etmede, evlilik dıúı iliúkinin nedenlerini ve türlerini ve evlilik dıúı iliúki ile çeúitli de÷iúkenler arasındaki iliúkiyi inceleyen araútırmalar ve tezlerden yararlanılmıútır. Daha da önemlisi, sosyal mübadele kuramının kavramları çerçevesinde denemelik maddeler oluúturulmuútur. 52 Sosyal mübadele kuramı (Thibaut ve Kelley, 1959) birey için iliúki türeten ödül ve bedeller üzerinde odaklanır. Bu teorideki temel de÷iúkenler ödüller, bedeller, karúılaútırma düzeyi ve seçenekler için karúılaútırma düzeyidir. Karúılaútırma düzeyi, bireyin böyle bir iliúkiden ne hak etti÷i ve geçmiú deneyimlerine dayanan ve di÷erlerinin deneyimlerinden habersiz iliúki de÷erlendirme standardı beklentilerini göstermektedir. Seçenekler için karúılaútırma düzeyi, iliúkideki ba÷lılı÷ı etkiler. Bireyler iliúkiden aldıkları sonuçlarla alternatiften almayı bekledikleri sonuçları karúılaútırırlar. E÷er geçerli iliúkilerinden aldıkları sonuçlar en iyi alternatiflerden bekledi÷i sonuçlardan iyiyse, kiúiler kendilerini iliúkiye ba÷lı hissedeceklerdir (Akt.: Sprecher, 1998, s.33-34). Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i’nde evli bireyler için ödül ya da bedel olabilecek maddelere yer verilerek, bu bireylerin iliúkiye ba÷lılı÷ı ya da aldatma e÷iliminin ortaya çıkması beklenmektedir. Madde yazımı tamamlanarak, ölçe÷in 34 maddelik denemelik formu oluúturulmuútur (Ek 2). Bu maddelerin aldatma e÷ilimini ne ölçüde ölçtü÷üne karar vermek için hakem yargısına baúvurulmuútur. Görüúlerine baúvurulan beú hakem, hepsi psikoloji alanında olmak üzere 1 doçent, 1 doktor, 1 uzman, 2 lisans mezunudur. Bu beú hakeme Ek 2’de görülen yönerge ile birlikte 34 maddeden oluúan ölçek verilmiú, maddelerin her birinin aldatma e÷ilimini ölçüp ölçmedi÷inin belirtilmesi ve de÷iúiklik önerilecekse bunun yazılması istenmiútir. Bunun için bir hakem yargısı formu hazırlanmıútır (Ek 3). Sonuçta bu beú hakemin yargıları ile araútırmacının yargıları bir araya getirilmiú, yani de÷erlendirme, araútırmacı dahil altı 53 hakemin yargılarına dayanılarak gerçekleútirilmiútir. Hakemlerden üçü 12., ikisi de 27. maddenin aldatma e÷ilimini ölçmedi÷i görüúünde oldu÷u için bu maddeler çıkartılmıú ve geriye 32 madde kalmıútır (Ek 4). Hakem yargısıyla oluúturulan 32 maddelik ölçek, evlilik dıúı iliúki yaúamıú bir erkek (psikolog-gazeteci-yazar) ve bir kadınla (dergi editörü) tartıúılmıútır. Onların aldatma nedenlerine ba÷lı olarak da Ek 5’te görülen 20, 29, 32, 33, 34, 36, 38, 39. maddeler ölçe÷e eklenmiútir. Ayrıca Ek 4’teki 1, 4, 10, 13, 14, 16, 20, 22, 23, 25, 26, 29, 30, 31, 33. maddeler; hakemler ve evlilik dıúı iliúki yaúamıú kiúilerle yapılan görüúmedeki eleútiriler dikkate alınarak düzeltilmiútir. Ek 5’te görüldü÷ü üzere, deneklere uygulanmaya hazır hale getirilen 40 maddelik Likert tipi ölçe÷in yanında, deneklerin yargılarını belirtecekleri 5 basamak bulunmaktadır; bu basamaklar, tamamen katılıyorum (5 puan), katılıyorum (4 puan), kararsızım (3 puan), katılmıyorum (2 puan), tamamen katılmıyorum (1 puan) úeklindedir. Ayrıca 40 maddenin altında, bu maddelerden ba÷ımsız olarak, “Evlili÷im süresince, eúimden baúka biriyle birlikte oldum.” maddesi eklenmiútir ve “Evet” ya da “Hayır” seçeneklerine yer verilmiútir. 2. 2. 2. b. Denekler Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i’nin madde analizi için 100 evli bireyle çalıúılmıútır. Bu deneklerden 31’i evlilik dıúı iliúki yaúamıú, 68’i yaúamamıútır; evlilik süreleri 1 yıl ile 37 yıl arasında, yaúları 19 ila 61 arasında de÷iúmekte olup; 55’i kadın 45’i erkektir; 24’ü lise, 69’u üniversite, 7’si ileri e÷itim mezunudur. Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i’nin güvenirlik-geçerlik çalıúması için ise 104 evli bireyle çalıúılmıútır. Bu deneklerden 30’u evlilik dıúı iliúki yaúamıú, 72’si yaúamamıútır; evlilik 54 süreleri 1 yıl ile 33 yıl arasında, yaúları 21 ila 60 arasında de÷iúmekte olup; 62’si kadın 42’si erkektir; 42’si lise, 49’u üniversite, 12’si ileri e÷itim mezunudur. 2. 2. 2. c. Madde Analizi Bu 40 maddelik ölçek (Ek 5) 55 kadın ve 45 erkek olmak üzere toplam 100 evli bireye uygulanmıútır. Bu gruptan elde edilen veriler üzerinde madde analizi yapılmıútır. Bu amaçla iki iúlem uygulanmıútır: Madde toplam puan korelasyonlarının ve maddelerin t-de÷erlerinin hesaplanması. Bu hesaplamalara aúa÷ıda madde seçimi anlatılırken yer verilecektir. Madde seçiminde beú ölçüt dikkate alınmıútır: 1) Madde-toplam puan korelasyonları, 2) Maddelerin t-de÷erleri, 3) Boú bırakılan maddelerin oranları, 4) Maddelerde kararsızlık bildiren deneklerin oranları, 5) Uygulama sırasında deneklerin eleútirileri (maddenin anlaúılmaması ya da aldatma e÷ilimini ölçmedi÷ine yönelik eleútiriler). Madde-toplam puan korelasyonlarının hesaplanması: Her bir madde için, deneklerin bu maddeden aldıkları puanlarla ölçe÷in tümünden aldıkları puanlar arasındaki korelasyon hesaplanmıútır. Gerçekleútirilen istatistiksel iúlemler sonucunda, 40 maddelik ölçe÷in bütün maddelerine iliúkin madde-toplam puan korelasyonlarının, koydu÷umuz ölçüte göre anlamlı oldu÷u sonucuna ulaúılmıútır. Ek 6’da maddelerin madde-toplam puan korelasyonlarına yer verilmiútir. Maddelerin t-de÷erlerinin hesaplanması: Deneklerin Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i’nden aldıkları toplam puanlar, en yüksekten en düúü÷e do÷ru sıralanmıú ve üst % 27’yi (n=27) 55 oluúturan deneklerin her bir maddeden aldıkları puanlarla, alt %27’yi (n=27) oluúturanların her bir maddeden aldıkları puanlar t-testi ile karúılaútırılmıútır (Tezbaúaran, 1997). Böylece ölçe÷i oluúturan 40 maddenin her birine iliúkin t de÷erine bakılarak, bu de÷erin anlamlı olup olmadı÷ı, dolayısıyla bu de÷ere iliúkin maddenin üst ve alt grupları ayırt etme gücüne sahip olup olmadı÷ı belirlenmiútir. Sonuç olarak maddelerin t-de÷erleri hesaplanarak 40 maddenin de ayırt edici oldu÷una karar verilmiútir (Ek 6). østatistiksel iúlemlere göre, maddelerin hepsinin madde-toplam puan korelasyonları koyulan ölçüte göre anlamlı ve ayırt edici çıkmıútır ama uygulama sırasında iyi anlaúılmadı÷ı, cevap verilmedi÷i belirlenen maddeler ve kararsız kalınan maddeler gözden geçirilmiútir. Buna göre ölçekten 6., 7., 13., 15., 16., 17., 26., 29., 33., 34. maddeler çıkarılmıútır (Ek 7). Uygulama sırasında anlaúılmayan ya da aldatma e÷ilimini ölçmedi÷i düúünülen maddeler 6, 7, 13, 15, 16, 26, 29, 33, 34 numaralı maddelerdir. En çok cevap verilmeyen maddeler 6, 7, 13’tür. 6. maddeye 5 kiúi, 7. maddeye 5 ve 13. maddeye 11 kiúi cevap vermemiútir. 7. ve 17. maddeler de deneklerin en çok kararsız kaldı÷ı maddelerdir. 7. maddede 15 ve 17. maddede 6 kiúi kararsız kalmıútır. Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i, denemelik formdan elden edilen veriler üzerinde gerçekleútirilen madde analizi ve di÷er ölçütler de dikkate alınarak, 10 maddenin (6., 7., 13., 15., 16., 17., 26., 29., 33., 34.) elenmesiyle, elde kalan 30 maddeden oluúmuútur. Yapılan incelemede de bu maddelerin Sosyal Mübadele Kuramı’nın ana hatlarını yansıttı÷ına karar verilmiútir. Ölçe÷in ulaútı÷ı bu son durum, 30 madde, Ek 8’de görülmektedir. 56 2. 2. 2. d. Ölçe÷in Geçerli÷i Geçerlik ve güvenirlik çalıúması için evlili÷i süresince eúini en az bir defa aldattı÷ını (n=30) ve hiç aldatmadı÷ını bildiren (n=72) 104 evli dene÷e Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i uygulanmıútır. Bu iki grup dene÷in Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i’nden aldıkları puanlar arasındaki farkın anlamlılı÷ı sınanmıú ve bu sonuç ölçe÷in geçerlili÷i için bir kanıt olarak alınmıútır. øki grubun aritmetik ortalamaları úöyledir: Eúini en az bir defa aldattı÷ını bildiren deneklerin aritmetik ortalamaları X=101.60 (s=13.41); eúini hiç aldatmadı÷ını bildiren deneklerin aritmetik ortalamaları X=66.00’dir (s=21.07). t testi sonucu ise t=8.55’tir (p<.01). Bu sonuca göre, Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i, aldatan (aldatma e÷ilimi yüksek) ve aldatmayan (aldatma e÷ilimi düúük) iki grubu beklenen yönde ayırt edebilen (aldatan grubun puanları anlamlı düzeyde daha yüksektir), geçerli bir ölçektir. 2. 2. 2. e. Ölçe÷in Güvenirli÷i Güvenirlik için Cronbach Į ve iki yarım güvenirli÷ine bakılmıútır. Cronbach Į katsayısı = 0.95’tir (n=104). øki yarı güvenirli÷i de .95 bulunmuútur. Bu sonuçlar ölçe÷in iç tutarlı÷ının yüksek oldu÷unu göstermektedir. Test-tekrar test güvenirli÷i için, 50 dene÷e iki hafta ara ile Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i tekrar verilmiútir. Bu 50 ölçekten 19’u araútırmacıya ulaúabilmiútir. Bu iki uygulamadan elde 57 edilen puanlar arasındaki korelasyon hesaplanarak, testin tekrarı güvenirlik katsayısı .84 (p<.01) (n=19) bulunmuútur. Bu sonuç, ölçe÷in zamana göre kararlı oldu÷unu göstermektedir. 2. 2. 2. f. Ölçe÷in Özellikleri Likert tipi ölçeklerde boú bırakma tepkisinden veya kalıp yargılara dayalı tepkilerden kaçınmak için ölçek maddelerinin yarısı tutum boyutunun bir tarafını (olumlu uzamını) di÷er yarısı da öteki tarafını (olumsuz uzamını) kapsayan ifadeler olmalıdır (Tezbaúaran, 1997). Bu yolla, bazı deneklerin maddeler üzerinde yeterince düúünmeden iúaretleme yapması sonucu ortaya çıkan muhtemel aúırı uç puanlarının ortaya çıkması da önlenebilir. Bu amaçla Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i’nin maddelerinin bir kısmı negatif olarak düzenlenmiútir; 30 maddeden 18’i pozitif, 12’si ise negatiftir. Pozitif maddeler, aldatma e÷ilimini iúaret eden maddelerdir; negatif maddeler ise bunun tam zıttını yani aldatma sayılmayan davranıú ve e÷ilimleri ifade eder. Örne÷in Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i’ndeki “Eúimle düzenli aralıklarla cinsel iliúkiye giremedi÷imde (iú seyahatleri vs.), bu dönemlerde baúkasıyla birlikte olmayı deneyebilirim.” úeklindeki madde pozitiftir, “Eúim bana zaman ayırmasa da, hayatıma baúka bir partneri almayı düúünmem.” úeklindeki bir madde ise negatiftir. 4, 9, 10, 11,14, 16, 17, 18, 20, 23, 27 ve 28 numaralı maddeler negatif maddelerdir ve ters puanlanmaktadır (Ek 8). Ölçekten alınan yüksek puan aldatma e÷iliminin arttı÷ına iúaret etmektedir. 58 2. 2. 3. Evlilik Uyum Ölçe÷i (EUÖ) 2. 2. 3. a. Evlilik Uyum Ölçe÷i’nin Orijinal Formu Hakkında Bilgiler Evlilik Uyum Ölçe÷i ile ilgili bilgiler Kıúlak (1995, s.54-56) tarafından aktarılmıútır: Günümüze kadar pek çok araútırmada güvenilir ve geçerli kabul edilerek kullanılan, EUÖ, Locke ve Wallace (1959) tarafından, evlilik uyumunu ölçmek amacıyla geliútirilmiú, 15 maddelik bir ölçektir. Ölçe÷in orijinalinin geçerlik ve güvenirlik çalıúmasının yapıldı÷ı örneklem, birbirleriyle evli olmayan 118 evli erkek ve 118 evli kadından oluúmuútur. Bu çalıúmada ölçe÷in iç tutarlık katsayısı .90 olarak bulunmuútur. Ancak test-tekrar test güvenirli÷ine bakılmamıútır. Geçerlik ile ilgili olarak yapılan çalıúmada, ölçe÷in, uyumlu ve uyumsuz grubu anlamlı olarak birbirinden ayırt etti÷i anlaúılmıútır. Söz konusu çalıúmada, klinik görüúmeler sonucu uyumsuz olarak belirlenen grubun sadece %17’si, uyumlu grubun ise %96’sı evlilik uyumunu ifade eden 100 ve üzeri puan almıúlardır. Locke ve Wallace’ın geliútirdi÷i ölçekteki puanlar uyumsuzluktan uyumlulu÷a do÷ru artmaktadır. Bu durumda, en düúük uyumsuzluk puanı 2, en yüksek uyum puanı ise 158 olarak belirlenmiútir. Hunt 1987’de söz konusu puanlamayı basitleútirerek, toplam puanı 60’a indirmiú ve güvenirlik çalıúması sonucu Locke ve Wallace’ın orijinal testi ile aynı sonuçları elde etmiútir (kadınlar için r=.92, erkekler için r=.94). Basitleútirilmiú sistem aúa÷ıdaki gibidir: 1.madde = 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6 puan 2 ile 9 arası maddeler =5, 4, 3, 2, 1 puan 59 10. madde = 0, 1, 2 puan 11. madde = 3, 2, 1, 0 puan 12. madde = anlaúmazlık: 0 puan dıúarıda bir úeyler yapmak : 1 puan evde oturmak: 2 puan 13. madde = 0, 1, 2, 3 puan 14. madde = 2, 1, 0 puan 15. madde = 0, 1, 2, 2 puan 2. 2. 3. b. Evlilik Uyumu Ölçe÷i’nin Türkçe’ye Uyarlama Çalıúması EUÖ (Ek 9), Kıúlak (1995) tarafından Türkçe’ye uyarlanmıútır. Burada Kıúlak’ın (1995) uyarlama çalıúması özetlenmektedir. Uyarlama çalıúması için EUÖ Kıúlak (1995) tarafından Türkçe’ye çevrilmiútir. Daha sonra çeviriler 5 uzman psikolog ve bir de yabancı dil uzmanı tarafından kontrol edilip düzeltilmiútir. Kıúlak (1995) güvenirlik ve geçerlik göstergelerinin elde edilmesi için yaptı÷ı çalıúmada farklı e÷itim ve gelir düzeylerinden olan 31 evli kadın (X=33, ranj=22-53) ve 31 evli erkek (X=34, ranj=24-47) olmak üzere toplam 62 gönüllü denekle gerçekleútirmiútir. Çalıúmada EUÖ’nün iki yarım güvenirli÷i .67 ve iç tutarlık katsayısı .80 bulunmuútur. EUÖ’nün ölçüt geçerli÷inin saptanmasında Aile Yapısını De÷erlendirme Aracından (AYDA) yararlanılmıútır. EUÖ’den elde edilen toplam puanlar ile AYDA’dan elde edilen toplam puanlar arası korelasyon hesaplanmıú ve bu de÷er .66 olarak bulunmuútur. EUÖ’nün geçerli÷ine bir kanıt olarak, kadınların ve erkeklerin EUÖ ve AYDA’daki toplam puanları arası korelasyona bakılmıútır. Geçerlik katsayısı kadınlar için .76, erkekler için .54 olarak bulunmuútur. Yapılan analizler sonucunda, ölçekten alınan 60 puanlara bakılarak, uyumlu ve uyumsuz evli kiúilerin ayırt edilmesini sa÷layan puan de÷eri 43 olarak hesaplanmıútır. Bu durumda, evli kiúiler 43 ve üzeri puan almıúlarsa evliliklerinde uyumlu; 43 altında puan almıúlarsa evliliklerinde uyumsuz olarak belirlenmiúlerdir. 2. 2. 4. Çatıúma E÷ilimi Ölçe÷i (ÇEÖ) Kiúilerin iletiúim çatıúmalarına girme e÷ilimlerini ölçmeyi amaçlayan Likert türü bu ölçek, Harary ve Batell’in (1981) iletiúim çatıúması sınıflamaları kuramsal temel kabul edilerek Dökmen (1986) tarafından geliútirilmiútir. Harary ve Batell’in iletiúim çatıúması sınıflamalarında baúlıca sekiz bölüm bulunmaktadır. Bunlardan üç tanesi aktif, pasif ve varoluú çatıúmaları adını taúımakta olup “yönelim çatıúmaları” altında, üç tanesi ise tümden reddetme, önyargılı ve yo÷unluk çatıúmaları adını taúıyarak “kapsam çatıúmaları” baúlı÷ında toplanmaktadır. Yönelim çatıúmalarında, iki kiúi arasında, kiúilerin kendilerinden kaynaklanan nedenlerden ötürü çatıúma ortaya çıkmaktadır; kapsam çatıúmalarında ise kiúilerin kendilerinden ötürü de÷il, aralarında alıp verdikleri mesajın kapsamından ötürü çatıúma olmaktadır. Sınıflamaya göre bir de, yönelim ve kapsam çatıúmalarının karıúımından oluúan karma çatıúmalar vardır (Akt.: Dökmen, 1987). ÇEÖ, Harary ve Batell’in bu sınıflandırmaları esas alınarak alt bölümlerden oluúturulmuú, ayrıca, “insancıl yaklaúım” ve “kiúisel özellikler” adlı iki alt bölüm de eklenmiútir (Dökmen, 1987). ÇEÖ (Ek 10), bireylerin iletiúim becerileri ve iletiúimde karúılaútıkları sorunları ölçmektedir. Lise ö÷rencilerine ve yetiúkinlere uygulanabilmektedir (Öner, 1997). Ölçek 31 olumlu, 22 olumsuz olmak üzere toplam 53 maddeden oluúmaktadır. Olumlu maddeler bir 61 çatıúmayı ya da çatıúma e÷ilimi, olumsuz maddeler ise çatıúma sayılmayan davranıú ve e÷ilimleri ifade etmektedir. Ölçe÷in 10 alttesti vardır (Dökmen, 1986). Aktif çatıúma (7 madde) Pasif çatıúma (9 madde) Varoluú çatıúması (5 madde) Tümden reddetme (6 madde) Önyargılı çatıúma (1 madde) Yo÷unluk çatıúması (2 madde) Aktif-önyargılı çatıúma (2 madde) Pasif-tümden reddetme (4 madde) ønsancıl yaklaúım (8 madde) Kiúisel özellikler (9 madde) Olumlu ifadeleri içeren maddelere verilen ‘tamamen aykırı’ yanıtına ‘1’ puan, di÷erlerine ise sırasıyla ‘oldukça aykırı’ yanıtına ‘2’, ‘kararsızım’ yanıtına ‘3’, ‘oldukça uygun’ yanıtına ‘4’ ve ‘tamamen uygun’ yanıtına ‘5’ puan verilir. Olumsuz ifadeleri içeren maddeler için bu puanlama ters yönde yapılır. Olumlu ifadeleri içeren maddelerden elde edilen puanların yüksekli÷i çatıúma e÷iliminin yüksek oldu÷unu gösterir (Dökmen,1986). Ölçek, Ankara Üniversitesi E÷itim Bilimleri Fakültesi’nde okuyan 102 ö÷renciye 14 gün ara ile iki kez uygulanmıú ve Pearson Momentler Çarpımı korelasyon tekni÷i ile hesaplanan test-tekrar test güvenirli÷i .89 olarak bulunmuútur. Ölçüt-ba÷ımlı geçerli÷i hesaplamak için ise úöyle bir yöntem izlenmiútir: Ankara Üniversitesi, E÷itim Bilimleri 62 Fakültesi’nde okuyan 14 ö÷renci ile birer saatlik iki oturum düzenlenmiú ve ‘kadınlar ev dıúında çalıúmalı mı?’ sorusu tartıúılmıútır. Araútırmacı tamamen pasif kalmıú ve tartıúmalar banda kaydedilmiútir. Bant araútırmacı tarafından bir tiyatro metni gibi yazıya aktarılmıú ve 8 çatıúma türü açısından puanlanmıútır. Tartıúma metni, psikolojide master derecesine sahip bir hakeme de puanlattırılmıútır. Hakem ile araútırmacının verdi÷i puanlar arasında .87 düzeyinde iliúki bulunmuútur. Daha sonra aynı ö÷renci grubuna ölçek uygulanmıú; ölçek puanları ile grup tartıúmasından aldıkları puanlar karúılaútırılmıútır. Her iki çatıúma sınıfı için ayrı ayrı hesaplanan korelasyonlar .64 ile .88 arasına bulunmuútur (Dökmen, 1986). 2. 3. øùLEM Araútırmanın verileri Kasım 2004- ùubat 2006 tarihleri arasında toplanmıútır. Veri toplama araçları araútırmacının unvanı, adı ve ö÷rencisi oldu÷u sosyal bilimler enstitüsünün adının yazılı oldu÷u zarflar içerisinde verilmiútir ve uygulama bitti÷inde zarfı yapıútırabilecekleri söylenmiútir. Örneklemi oluúturan 204 evli bireye, araútırma ve uygulama hakkında bilgilendirilmiú olan kiúiler ve araútırmacı tarafından ulaúılmıú ve veri toplama araçları verilerek uygulama yapılmıútır. Katılımcılar ölçekleri ya iú yerlerinde ya da evlerinde doldurmuúlardır. Her iki eúe de aynı anda uygulama yapıldı÷ında, eúlerin birbirlerinin yanıtlarını görmemesine özen gösterilmiútir. Uygulama süresi 15-25 dakika arasında de÷iúmiútir. 63 BÖLÜM 3 BULGULAR Bu araútırmanın genel amacı, daha önce de belirtildi÷i gibi, evlilik uyumu, aldatma e÷ilimi ve çatıúma e÷ilimi arasındaki iliúkileri; cinsiyet, yaú, sosyoekonomik düzey, evlenme biçimi, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik tarihi arasındaki süre, evlilik süresi ve çocuk sayısı de÷iúkenleri açısından incelemektir. Bu amaç çerçevesinde, bu bölümde, verilere uygulanan t testi, varyans analizi ve hiyerarúik regresyon analizi sonucu elde edilen bulgular verilmiú, tüm sonuçlar için anlamlılık düzeyi olarak 0.05 ve 0.01 kabul edilmiútir. Analizler sonucu elde edilen bulgular alt baúlıklar halinde belirtilmiútir. 3. 1. Cinsiyet ve Evlenme Biçiminin Aldatma E÷ilimi, Evlilik Uyumu ve Çatıúma E÷ilimi Üzerindeki Etkileri Cinsiyet ve evlenme biçimleri (flört, görücü usulü, görücü usulü+flört, di÷erleri örn.: arkadaúlık, tanıútırılarak, ilk gördü÷ü anda evlilik kararı alma) flört ve di÷erleri olarak ayrılarak evlilik uyumu, aldatma e÷ilimi ve çatıúma e÷ilimi üzerindeki etkileri verilmiútir. Bu etkiler varyans analizi ile bulunmuútur. 3. 1. a. Cinsiyet ve Evlenme Biçiminin Aldatma E÷ilimi Üzerindeki Etkisi Burada cinsiyet ve evlenme biçiminin (flört ve di÷erleri) aldatma e÷ilimi üzerindeki etkisi verilmiútir. 64 Cinsiyet ve evlenme biçimine göre aldatma e÷ilimi ortalamaları Çizelge 3. 1.’de gösterilmiútir. Çizelge 3. 1. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Aldatma E÷ilimi Puanlarının Ortalamaları, Standart Sapmaları Aldatma Cinsiyet Evlenme Biçimi N X S Kadın Flört 86 53.51 20.69 Di÷erleri 44 53.27 21.40 Toplam 130 53.43 20.85 Flört 42 71.41 25.77 Di÷erleri 31 63.06 23.53 Toplam 73 67.87 25.02 128 59.38 23.92 Di÷erleri 75 57.31 22.67 Toplam 203 58.62 23.43 Erkek Toplam Flört Çizelge 3. 1.’deki ortalamalar arasında anlamlı farklılıkların olup olmadı÷ını belirlemek amacıyla verilere 2 (cinsiyet) X 2 (evlenme biçimi) desenine uygun varyans analizi uygulanmıútır. Sonuçlar Çizelge 3. 2.’de görülmektedir. 65 Çizelge 3. 2. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Aldatma E÷ilimi Puanlarına Uygulanan Varyans Analizi Sonuçları Kaynak Kareler Toplamı S. D. Ortalama Kare F Cinsiyet 8481.81 1 8481.81 16.89* Evlenme Biçimi 816.97 1 816.97 1.63 Cinsiyet x Evlenme Biçimi Hata 729.34 1 729.34 1.45 99909.15 199 502.06 Toplam 808444.48 203 *p<0.01 Çizelge 3. 2.’de görüldü÷ü gibi, aldatma puanlarına uygulanan varyans analizi cinsiyet temel etkisinin anlamlı oldu÷unu göstermiútir. Kadınların aldatma e÷ilimi ortalaması ile erkeklerin aldatma e÷ilimi ortalaması arasındaki fark anlamlıdır. Kadınların ve erkeklerin ortalamaları sırasıyla 53.43 ve 67.87’dir. Böylece, erkeklerin daha çok aldatma e÷ilimleri oldu÷u anlaúılmaktadır. Öte yandan, evlenme biçimi temel etkisi anlamlı çıkmamıútır. Evlenme biçimine göre aldatma e÷ilimi düzeyleri arasında anlamlı bir fark yoktur. Cinsiyet-evlenme biçimi ortak etkisi de anlamlı de÷ildir. 3. 1. b. Cinsiyet ve Evlenme Biçiminin Evlilik Uyumu Üzerindeki Etkisi Burada cinsiyet ve evlenme biçiminin (flört ve di÷er) evlilik uyumu üzerindeki etkisi verilmiútir. 66 Cinsiyet ve evlenme biçimine göre evlilik uyumu ortalamaları Çizelge 3. 3.’te gösterilmiútir. Çizelge 3. 3. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Evlilik Uyumu Ortalamaları, Standart Sapmaları Evlilik Uyumu Cinsiyet Evlenme Biçimi N X S Kadın Flört 86 43.53 9.36 Di÷erleri 44 40.37 9.82 Toplam 130 42.46 9.60 Flört 42 44.48 8.19 Di÷erleri 31 44.49 6.76 Toplam 73 44.48 7.57 128 43.84 8.97 75 42.07 8.87 203 43.19 8.95 Erkek Toplam Flört Di÷erleri Toplam Çizelge 3. 3.’ teki ortalamalar arasında anlamlı farklılıkların olup olmadı÷ını belirlemek amacıyla verilere 2 (cinsiyet) X 2 (evlenme biçimi) desenine uygun varyans analizi uygulanmıútır. Sonuçlar Çizelge 3. 4.’te görülmektedir. 67 Çizelge 3. 4. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Evlilik Uyumu Puanlarına Uygulanan Varyans Analizi Sonuçları Kaynak Kareler Toplamı S. D. Ortalama Kare F Cinsiyet 284.12 1 284.12 3.60* Evlenme Biçimi 109.95 1 109.95 1.39* Cinsiyet x Evlenme Biçimi Hata 111.19 1 111.19 1.41* 15717.41 199 78.98 Toplam 394835.83 203 *p>0.05 Çizelge 3. 4.’te görüldü÷ü gibi, belirtilen evlilik uyumu düzeyi puanlarına uygulanan varyans analizi sonuçlarına göre cinsiyet temel etkisi, evlenme biçimi temel etkisi ve cinsiyetevlenme biçimi ortak etkisi anlamlı de÷ildir. 3. 1. c. Cinsiyet ve Evlenme Biçiminin Çatıúma E÷ilimi Üzerindeki Etkisi Cinsiyet ve evlenme biçiminin (flört ve di÷er) çatıúma e÷ilimi üzerindeki etkisine bakılmıútır. Cinsiyet ve evlenme biçimine göre çatıúma e÷ilimi ortalamaları Çizelge 3. 5.’te gösterilmiútir. 68 Çizelge 3. 5. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Çatıúma E÷ilimi Ortalamaları, Standart Sapmaları Çatıúma E÷ilimi Cinsiyet Evlenme Biçimi N X Kadın Flört 86 149.77 19.97 Di÷erleri 44 152.30 25.14 130 150.63 21.79 Flört 42 153.35 17.29 Di÷erleri 31 145.02 23.27 Toplam 73 149.81 20.32 128 150.94 19.14 Di÷erleri 75 149.29 24.49 Toplam 203 150.33 21.23 Toplam Erkek Toplam Flört S Çizelge 3. 5.’ teki ortalamalar arasında anlamlı farklılıkların olup olmadı÷ını belirlemek amacıyla verilere 2 (cinsiyet) X 2 (evlenme biçimi) desenine uygun varyans analizi uygulanmıútır. Sonuçlar Çizelge 3. 6.’da görülmektedir. 69 Çizelge 3. 6. Cinsiyet ve Evlenme Biçimine Göre Çatıúma E÷ilimi Puanlarına Uygulanan Varyans Analizi Sonuçları Kaynak Kareler Toplamı S. D. Ortalama Kare F Cinsiyet 151.20 1 151.20 0.34* Evlenme Biçimi 371.27 1 371.27 0.82* Cinsiyet x Evlenme Biçimi Hata 1303.39 1 1303.39 2.89* 89581.19 199 450.16 4678914.99 203 Toplam *p>0.05 Çizelge 3. 6.’da görüldü÷ü gibi, çatıúma e÷ilimi puanlarına uygulanan varyans analizi sonuçlarına göre cinsiyet temel etkisi, evlenme biçimi temel etkisi ve cinsiyet-evlenme biçimi ortak etkisi anlamlı de÷ildir. 3. 2. Cinsiyet, Evlilik Uyumu Düzeyi ve Çatıúma E÷ilimi Düzeyinin Aldatma E÷ilimi Üzerindeki Etkisi Cinsiyet, evlilik uyumu düzeyi ve çatıúma e÷ilimi düzeyinin aldatma e÷ilimi üzerindeki etkilerine bakılmıútır. Bunun için varyans analizi uygulanmıútır. Evlilik uyum düzeyleri ölçek toplam puan medyanına göre belirlenmiútir. Elde edilen medyanın (43) altında olanlar düúük, üstünde olanlar düúük evlilik uyumuna sahip olarak kabul edilmiúlerdir. Çatıúma e÷ilimi düzeyleri de ölçek toplam puan medyanına göre belirlenmiútir. Elde edilen medyanın (152.52) altında olan düúük, üstünde olanlar yüksek çatıúma e÷ilimine sahip olarak kabul edilmiúlerdir. 70 Cinsiyet, evlilik uyumu düzeyi (düúük-yüksek) ve çatıúma e÷ilimi düzeyine (düúükyüksek) göre aldatma e÷ilimi ortalamaları Çizelge 3. 7.’de gösterilmiútir. Çizelge 3. 7. Cinsiyet, Evlilik Uyumu Düzeyi ve Çatıúma E÷ilimi Düzeyine Göre Aldatma E÷ilimi Ortalamaları, Standart Sapmaları Aldatma Cinsiyet Evlilik Uyumu Düúük Yüksek Kadın Toplam Düúük Yüksek Erkek Toplam Düúük Yüksek Toplam Toplam Çatıúma E÷ilimi Düúük Yüksek Toplam Düúük Yüksek Toplam Düúük Yüksek Toplam Düúük Yüksek Toplam Düúük Yüksek Toplam Düúük Yüksek Toplam Düúük Yüksek Toplam Düúük Yüksek Toplam Düúük Yüksek Toplam N X S 21 38 59 47 24 71 68 62 130 6 19 25 27 21 48 33 40 73 27 57 84 74 45 119 101 102 203 63.34 64.31 63.96 43.26 47.44 44.67 49.46 57.78 53.43 99.67 79.26 84.16 60.06 58.50 59.38 67.27 68.36 67.87 71.41 69.29 69.97 49.39 52.60 50.60 55.28 61.93 58.62 25.11 20.75 22.19 12.54 18.67 14.90 19.59 21.48 20.85 20.29 28.15 27.55 20.51 17.02 18.89 25.43 24.99 25.02 28.30 24.29 25.49 17.76 18.57 18.06 23.12 23.38 23.43 Çizelge 3. 7.’ deki ortalamalar arasında anlamlı farklılıkların olup olmadı÷ını belirlemek amacıyla verilere 2 (cinsiyet) X 2 (evlilik uyumu düzeyi) X 2 (çatıúma e÷ilimi düzeyi) desenine uygun varyans analizi uygulanmıútır. Sonuçlar Çizelge 3. 8.’de görülmektedir. 71 Çizelge 3. 8. Cinsiyet, Evlilik Uyumu Düzeyi ve Çatıúma E÷ilimi Düzeyine Göre Aldatma E÷ilimi Puanlarına uygulanan Varyans Analizi Sonuçları Kaynak Kareler Toplamı S. D. Ortalama Kare F Cinsiyet 14210.73 1 14210.73 36.06* Evlilik Uyumu 21481.76 1 21481.76 54.50* Çatıúma E÷ilimi 642.25 1 642.25 1.63 Cinsiyet x Evlilik Uyumu Cinsiyet x Çatıúma E÷ilimi Evlilik Uyumu x Çatıúma E÷ilimi Cinsiyet x Evlilik Uyumu x Çatıúma E÷ilimi Hata 1244.25 1 1244.25 3.16 1668.43 1 1668.43 4.23** 1102.04 1 1102.04 2.80 554.37 1 554.37 1.41 76855.56 195 394.13 808444.48 203 Toplam *p<0.01 **p<0.05 Çizelge 3. 8.’de görüldü÷ü gibi, aldatma e÷ilimi puanlarına uygulanan varyans analizi cinsiyet temel etkisinin anlamlı oldu÷unu göstermiútir. Kadınların aldatma e÷ilimi ortalaması ile erkeklerin aldatma e÷ilimi ortalaması arasındaki fark anlamlıdır. Kadınların ve erkeklerin ortalamaları sırasıyla 53.43 ve 67.87’dir. Böylece, erkeklerin daha çok aldatma e÷ilimleri oldu÷u anlaúılmaktadır. Evlilik uyum düzeyi temel etkisi de anlamlı çıkmıútır. Evlilik uyumu düzeyine göre, aldatma e÷ilimi arasında anlamlı bir fark vardır. Evlilik uyumu düúük olanların aldatma e÷ilimi ortalaması 69.97, evlilik uyumu yüksek olanların aldatma e÷ilimi ortalaması 72 50.60’tır. Buna göre, evlilik uyumu düúük olanların aldatma e÷ilimlerinin yüksek oldu÷u sonucu ortaya çıkmaktadır. ANOVA’da cinsiyet-çatıúma e÷ilimi düzeyi ortak etkisi de anlamlı çıkmıútır. Bu etkinin kayna÷ı Tukey-Kramer testi (Hovardao÷lu, 1994, s.134) ile araútırılmıútır. Tukey-Kramer testi sonuçlarına göre, çatıúma e÷ilimi düúük olan kadın ve erkeklerin aldatma e÷ilimleri arasında anlamlı fark vardır (q=6.12, p<0.05). Ortalamalar sırasıyla 49.46, 67.27’dir. Buna göre, çatıúma e÷ilimi düúük olan erkeklerin, çatıúma e÷ilimi düúük kadınlardan daha fazla aldatma e÷ilimleri oldukları görülmektedir. Çatıúma e÷ilimleri düúük ve yüksek olan kadınlar arasında aldatma e÷ilimi düzeyi açısından anlamlı bir fark yoktur. Çatıúma e÷ilimleri düúük ve yüksek olan erkekler arasında da aldatma e÷ilimi düzeyi açısından anlamlı bir fark bulunmamıútır. Ayrıca, çatıúma e÷ilimi yüksek olan kadın ve erkekler de aldatma e÷ilimi düzeyi açısından farklılaúmamaktadır. 3. 3. Evlilik Uyumu, Aldatma E÷ilimi ve Çatıúma E÷ilimi Puanlarının Birbirleriyle ve Bazı De÷iúkenlerle øliúkileri Katılımcıların hepsinden elde edilen evlilik uyumu, aldatma e÷ilimi ve çatıúma e÷ilimi düzeyleri ile yaú, sosyoekonomik düzey, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre, 73 iliúkinin baúlangıcı ile evlilik tarihi arasındaki süre, evlilik süresi ve çocuk sayısı de÷iúkenleri arasındaki iliúkiler ve ayrıca bu de÷iúkenler arasındaki iliúkilerin kadın ve erkek katılımcılar için ayrı ayrı elde edilmiú sonuçları Çizelge 3.9.’da verilmiútir. Çizelge 3. 9. Evlilik Uyumu, Aldatma E÷ilimi ve Çatıúma E÷ilimi Düzeylerinin Birbirleriyle ve Bazı De÷iúkenlerle Korelasyonları (N=204) Aldatma E÷ilimi Evlilik Uyumu Aldatma E÷ilimi Çatıúma E÷ilimi Evlilik Uyumu Aldatma E÷ilimi Çatıúma E÷ilimi Evlilik Uyumu Aldatma E÷ilimi Çatıúma E÷ilimi Kadın Erkek Toplam -0.54* -0.53* Çatıúma E÷ilimi SED Evlilik Tarihi Evlilik Süresi Çocuk Sayısı -0.05 0.00 -0.08 -0.11 0.15 0.13 0.09 0.07 -0.02 0.07 0.09 0.06 -0.07 0.22** 0.06 -0.00 -0.02 -0.23* -0.10 0.22 0.12 0.13 -0.06 -0.06 0.07 0.14 0.27** 0.22 0.11 0.05 0.13 -0.13 -0.02 0.07 0.11 -0.19 0.24* -0.01 0.03 -0.06 -0.09 -0.30* 0.26* Evlilik Kararı -0.24* 0.23** -0.47* Yaú -0.26* -0.05 0.20* 0.13 0.04 0.16** 0.13 0.13 0.09 0.03 -0.19* -0.02 0.07 0.09 -0.04 *p<0.01 **p<0.05 Çizelge 3. 9. bütün denekler için (n=204) evlilik uyumu, aldatma e÷ilimi ve çatıúma e÷ilimi düzeyleri ve bazı de÷iúkenler arasında anlamlı iliúkiler oldu÷unu göstermektedir. Evlilik uyumu ile aldatma e÷ilimi arasında anlamlı bir iliúki bulunmuútur. Buna göre, evlilik uyumu yükseldikçe aldatma e÷iliminin düútü÷ü ya da aldatma e÷ilimi düútükçe evlilik uyumunun yükseldi÷i anlaúılmaktadır. Yine çizelgeden görülece÷i gibi, aldatma e÷ilimi ile çatıúma e÷ilimi arasında da anlamlı bir iliúki vardır. Aldatma e÷ilimi yükseldikçe çatıúma e÷iliminin yükseldi÷i ya da çatıúma e÷ilimi yükseldikçe aldatma e÷iliminin yükseldi÷i görülmektedir. Evlilik uyumu ile çatıúma e÷ilimi arasındaki iliúki de negatif ve anlamlıdır. Evlilik uyumu yükseldikçe çatıúma e÷ilimi düúmektedir ya da çatıúma e÷ilimi yükseldikçe 74 evlilik uyumu düúmektedir. Ayrıca evlilik uyumu düzeyi ile sosyoekonomik düzey arasında pozitif yönde, çatıúma e÷ilimi düzeyi ile sosyoekonomik düzey arasında negatif yönde bir iliúki oldu÷u görülmektedir. Bu sonuç, sosyoekonomik düzey yükseldikçe evlilik uyumunun yükseldi÷ini; çatıúma e÷iliminin düútü÷ünü göstermektedir. Bu çizelgeye göre, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre arttıkça aldatma e÷iliminin de arttı÷ı sonucuna ulaúılmaktadır. Hem kadınlarda hem de erkeklerde evlilik uyumu ile aldatma e÷ilimi arasında negatif ve anlamlı iliúkiler bulunmuútur. Buna göre, evlilik uyumu yüksek olan kadınların ve erkeklerin aldatma e÷ilimleri düúmektedir ya da aldatma e÷ilimi düútükçe evlilik uyumu yükselmektedir. Kadınların ve erkeklerin evlilik uyumları ile çatıúma e÷ilimleri arasındaki iliúkiler de negatif ve anlamlıdır. Evlilik uyumu yüksek olan kadınların ve erkeklerin çatıúma e÷ilimlerinin düútü÷ü ya da çatıúma e÷ilimleri yükseldikçe evlilik uyumlarının düútü÷ü görülmektedir. Ayrıca, kadınlarda ve erkeklerde aldatma e÷ilimi ile çatıúma e÷ilimi arasında da pozitif ve anlamlı bir iliúki vardır. Aldatma e÷ilimi yüksek olan kadınların ve erkeklerin çatıúma e÷ilimlerinin de yükseldi÷i ya da çatıúma e÷ilimi düúen kadın ve erkeklerin aldatma e÷ilimlerinin düútü÷ü görülmektedir. Kadınlarda sosyoekonomik düzey ile evlilik uyumu düzeyi arasında pozitif yönde, sosyoekonomik düzey ile çatıúma e÷ilimi düzeyi arasında negatif yönde iliúkiler vardır. Sonuç olarak, kadınlarda sosyoekonomik düzey yükseldikçe evlilik uyumunun arttı÷ı ve çatıúma e÷iliminin düútü÷ü görülmektedir. 75 Erkeklerde iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre arttıkça aldatma e÷ilimi düzeyi de artmaktadır. 3. 4. Aldatma E÷iliminin Yordanması Katılımcıların aldatma e÷ilimi düzeylerinin bazı de÷iúkenler temel alınarak, yordanması için hiyerarúik regresyon analizi yapılmıútır. Evlilik uyumu, çatıúma e÷ilimi, cinsiyet, yaú, sosyoekonomik düzey, evlenme biçimi, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik tarihi arasındaki süre, evlilik süresi ve çocuk sayısının aldatma e÷ilimini ne kadar açıkladı÷ını belirlemek amacıyla verilere hiyerarúik regresyon analizi uygulanmıútır. Sonuçlar çizelge 3. 10.’da verilmiútir. Çizelge 3. 10. Aldatma E÷ilimi Düzeyi Puanlarına Uygulanan Hiyerarúik Regresyon Analizi Sonuçları Yordayıcı De÷iúken Evlilik Uyumu R² R² De÷iúim F De÷iúim Beta t 0.25 0.25 56.28* -0.50 -7.50* Cinsiyet 0.36 0.12 30.97* 0.34 5.57* SED 0.39 0.03 8.21* 0.18 2.87* øliúkinin Baúlangıcı ile Evlilik Kararı Arasındaki Süre 0.41 0.02 6.33** 0.15 2.51** *p<0.01 **p<0.05 76 Çizelge 3.10’da da görüldü÷ü gibi, aldatma e÷ilimi puanlarına uygulanan hiyerarúik regresyon analizi sonucuna göre evlilik uyumu, cinsiyet, sosyoekonomik düzey ve iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre de÷iúkenleri aldatma e÷iliminin %41’ini açıklamaktadır. Evlilik uyumu yordayıcı de÷iúkenler arasında katkısı en yüksek olandır; aldatma e÷iliminin %25’ini açıklamaktadır. 77 BÖLÜM 4 TARTIùMA Daha önce de belirtildi÷i gibi bu araútırmada, evlilik uyumu, aldatma e÷ilimi ve çatıúma e÷ilimi arasındaki iliúki; cinsiyet, yaú, sosyoekonomik düzey, evlenme biçimi, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre, iliúkinin baúlaması ile evlilik tarihi arasındaki süre, evlilik süresi ve çocuk sayısı de÷iúkenleri açısından incelenmiútir. Bu bölümde buraya kadar verilen bulgular tartıúılmıútır. 4. 1. Cinsiyet ve Evlenme Biçiminin Aldatma E÷ilimi, Evlilik Uyumu ve Çatıúma E÷ilimi Üzerindeki Etkileri Kadınların belirtti÷i aldatma e÷ilimi ortalaması ile erkeklerin aldatma e÷ilimi ortalaması arasındaki fark anlamlıdır. Kadınların ve erkeklerin ortalamaları sırasıyla 53.43 ve 67.87’dir. Böylece, erkeklerin daha çok aldatma e÷ilimleri oldu÷u anlaúılmaktadır. Wiederman (1997) aldatma konusunda yapılan çalıúmaların ortak özelli÷i olarak, erkeklerin kadınlara oranla evlilik dıúı iliúki yaúama yüzdelerinin çok daha fazla olmasını göstermektedir. Genel olarak erkekler kadınlara oranla daha fazla evlilik dıúı iliúki yaúamaktadır (Atkins, Baucom ve Jacobson, 2001; Atwood ve Seifer, 1997; Buunk ve Bakker, 1995; Egan ve Angus, 2004). 78 Bu sonuç tek eúlili÷i daha az savunan erkeklerin Boekhout, Hendrick ve Hendrick (2003) aldatma nedenlerinden kaynaklanıyor olabilir. Yenilik arama, hissedecekleri anlık tatmin duygusuna yenilme ya da çevrelerinde ciddi bir iliúki istemeyen kadınların varlı÷ı (Norment, 1998a) gibi kadınlara göre daha basit nedenlerle aldatan erkeklerin aldatma oranlarının yüksek olması beklenilebilir bir sonuçtur. Bu durum, aldatmaya yapılan cinsel ya da duygusal atıf da göz önünde bulunduruldu÷unda, aldatmaya daha çok cinsel atıfta bulunan erkeklerin aldatma tetikleyicilerinin daha kolay ve daha sıklıkla ortaya çıkabilece÷i úeklinde yorumlanabilir. Kendine güvenlerini arttırma iste÷i, duygusal olarak ihmal edildiklerini düúünme, heyecan arayıúı, romantizm ihtiyaçlarını karúılama iste÷i, eúlerinden ya da partnerlerinden daha zengin ve statü sahibi biriyle beraber olmak arzusu, cinsel tatminsizlik ve hiç bitmeyen ev iúlerinin ve sorumlulukların yükünden kurtulma iste÷i (Norment, 1998b) gibi nedenlerle aldatan kadınların ise iliúkilere daha az cinsel atıf yaptıkları (Boekhout, Hendrick ve Hendrick, 2003) belirtilmektedir. Görüldü÷ü gibi, duygusal temelli aldatma tetikleyicileri kadınlarda daha fazla oldu÷u için kadınların evlilik dıúı iliúki yaúama olasılı÷ı daha az olabilir. Öte yandan, aldatma e÷ilimi üzerinde evlenme biçimi temel etkisi anlamlı çıkmamıútır. Evlenme biçimine göre aldatma e÷ilimi düzeyleri arasında anlamlı bir fark yoktur. Bununla ilgili literatürde herhangi bir araútırmaya rastlanmamıútır. Ama Solomon, Knobloch ve Fitzpatrick’in (2004) ayrık, ba÷ımsız ve geleneksel evlilik úemaları dikkate alındı÷ında evlenme biçimlerinin aldatma e÷ilimi üzerinde bir etkisi olması beklenebilirdi. Çünkü geleneksel úemaya sahip olan bireyler evliliklerinde en fazla ba÷lılık hissedenlerdir. Bu kiúiler ayrık úemaya sahip olanlara oranla partnerlerinin de kendilerine daha ba÷lı 79 oldu÷unu söylerler. Ba÷ımsız ve ayrık úemaya sahip olan bireyler, geleneksellere oranla partnerlerinin daha fazla iliúki alternatifi oldu÷unu düúünürler. ùemaların bu etkilerine ra÷men, Türk örnekleminde yapılan bu çalıúmada geleneksel evlenme biçimi olan görücü usulünün aldatma e÷ilimi üzerinde anlamlı bir etkisi bulunmamıútır. Ayrıca bu sonuç, aldatmanın evlilik öncesi iliúkinin geliúme úekli ile de÷il, evlilik süresi içerisinde yaúanan iliúkisel nedenlerden kaynaklanmasına ba÷lanabilir. Aldatma e÷ilimi üzerinde cinsiyet-evlenme biçimi ortak etkisi de anlamlı de÷ildir. Kadın ya da erkeklerin flört ya da di÷er úekillerde evlenmesinin aldatma e÷ilimini etkilemedi÷i görülmüútür. Kadınların ve erkeklerin evlilik uyum düzeyleri farklılaúmamaktadır. Evlilik uyumu ile ilgili araútırmalara bakıldı÷ında evlilik uyumunun cinsiyete göre farklılaúmadı÷ı (BondsRaacke, Bearden, Carriere, Anderson ve Nicks, 2001; Hamamcı, 2005) görülse de bazı araútırmalarda da (Gökmen, 2001; Hasta, 1996) erkeklerin kadınlara oranla evliliklerinden daha fazla doyum aldıkları bulunmuútur. Evlenme biçimine göre de evlilik uyum düzeyi farklılaúmamaktadır. Evlenme biçimlerini flört ve di÷er olarak ayırmıútık. Di÷erin içinde ise görücü, görücü+flört ve az sayıda arkadaúlık, tanıútırılarak, ilk gördü÷ü anda evlilik kararı alanlar yer almaktadır. Türkiye’de görücü usulünün evlenme biçiminin geleneksel, flörtün ise evlenme biçiminin modern boyutunda yer aldı÷ını düúünebiliriz. Literatürde, modern çiftlerin geleneksel çiftlere oranla evlilik uyumlarının daha yüksek oldu÷u (Mcgovern ve Meyers, 2002) bulunsa da, bu 80 araútırmada böyle bir sonuca ulaúılmamıútır. Bu sonuç flörtle evlenenlerin yüzdesinin (%63.1) di÷erlerine göre daha yüksek olmasına ba÷lanabilir. Cinsiyet-evlenme biçimi ortak etkisinin evlilik uyumu üzerinde anlamı bir etkisi görülmemiútir. Cinsiyetin evlilik doyumu ve evlilikte yaúanan problemlerle iliúkisine bakıldı÷ında geleneksel cinsiyet rollerini kabul eden erkeklerin zaman içinde evlilik doyumlarının düútü÷ü görülse (Faulkner, Davey ve Davey, 2005) de kadın ya da erkeklerin flört ya da di÷er úekillerde evlenmesinin evlilik uyumunu etkilemedi÷i görülmüútür. Dökmen (2002) kiúiler arasındaki iletiúim çatıúmalarının niteli÷ini belirleyen faktörlerden biri olarak cinsiyeti göstermiútir. Kadınlar ve erkekler farklı iletiúim kültürlerine (Athenstaedt, Haas ve Schwab, 2004; MacGeorge, Graves, Feng ve Gillihan, 2004) sahiptir. Bu araútırmada ise cinsiyete göre evli bireylerin çatıúma e÷ilimi düzeyleri farklılaúmamıútır. Yine evlenme biçiminin çatıúma e÷ilimi üzerinde anlamlı bir etkisine rastlanmamıútır. Cinsiyet-evlenme biçiminin çatıúma e÷ilimi üzerinde de anlamlı etkileri bulunmamıútır. Modernlik-geleneksellik boyutunda ve de cinsiyet açısından de÷erlendirdi÷imizde, geleneksel cinsiyet rollerine sahip erkeklerin duygularını ifade etmekte zorlandıkları, eúleriyle iliúkideki adalet ve karar verme konularında daha fazla sorun yaúadıkları (Faulkner, Davey ve Davey, 2005) belirtilmektedir. Bunun evlilikte çatıúmalara yol açabilece÷i açıktır. Daha önce de de÷inildi÷i gibi, örneklemde evlenme biçimlerindeki eúitsiz da÷ılımın çatıúma e÷ilimi üzerindeki etkisinin anlamlı çıkmamasına yol açmıú olabilir. 81 4. 2. Cinsiyet, Evlilik Uyumu Düzeyi ve Çatıúma E÷ilimi Düzeyinin Aldatma E÷ilimi Üzerindeki Etkisi Erkeklerin daha çok aldatma e÷ilimleri oldu÷u bilinmektedir. Evlilik uyum düzeyi temel etkisi de anlamlı çıkmıútır. Evlilik uyumu düzeyine göre, aldatma e÷ilimi arasında anlamlı bir fark vardır. Evlilik uyumu düúük olanların aldatma e÷ilimi ortalaması 69.97, evlilik uyumu yüksek olanların aldatma e÷ilimi ortalaması 50.60’tır. Buna göre, evlilik uyumu düúük olanların aldatma e÷ilimlerinin yüksek oldu÷u sonucu ortaya çıkmaktadır. Daha önce de belirtildi÷i gibi, evlilik dıúı iliúki ile ilgili en yaygın kabul gören yüklemelerden biri evliliklerdeki mutsuzluk ve çatıúmalardır (Atkins, Dimidjian ve Jacobson, 2001). Doyumsuzluk düzeyi arttıkça iliúkide beklentiler, seçenekler (alternatifler) ve sınırlılıklar önemli bir rol oynamaya baúlamaktadır (Hazan ve Shaver, 1994). Karúılıklı Ba÷ımlılık Kuramı bakıú açısından, kiúilerarası iliúkiler, ödül-bedel mübadelesine dayanır ve insanlar, ödülü (haz ve doyum) yüksek, bedeli (bireyin performansını ketlemeye yönelik faktörler) düúük iliúkileri tercih ederler. Ödül ve bedel arasındaki fark, yani, sonuç pozitif oldu÷unda birey iliúkiyi sürdürme, negatif oldu÷unda iliúkiyi de÷iútirme veya sonlandırma e÷ilimi gösterecektir. Bundan yola çıkarak iliúkisel doyumu yüksek bireylerin iliúkiden daha büyük ödül elde ettikleri için, aldatma e÷ilimlerinin düúük olması beklenilebilir. Bununla birlikte, bireylerin baúka bir iliúkiden elde edecekleri doyum miktarının, mevcut iliúkilerininkinden daha az olması da kiúiyi iliúkiye ba÷lı tutabilir. 82 Karúılıklı Ba÷ımlılık Kuramı’na göre herhangi bir iliúkiyi bitirmenin de bedeli vardır. Bu bedel, o iliúkiye yapılan bazı yatırımlar, iliúki u÷runa feda edilen di÷er iliúkiler, iliúkiyi koparmak için harcanacak çaba, zaman, üzüntü vs. den oluúur. Bu nedenle bir iliúkinin sona erdirilmesi için seçenek olan iliúkiden elde edilecek doyumun, içinde bulunulan iliúkinin doyum düzeyinden epeyce yüksek olması gerekmektedir (Hortaçsu, 1997). Flörtün ya da cinsel partnerin yatırım statüsünün, bireyin baúka biriyle romantik ya da cinsel iliúkiye girmesinde gerçek bir engel oldu÷u da bulunmuútur (Seal, Agostinelli ve Hannett, 1994). Hakkaniyet Kuramı da iliúkideki ödül ve bedel eúitli÷ini yeniden sa÷lamak için bireylerin ikili iliúki dıúındaki iliúkiye yatırım yapabilece÷ini belirtmektedir. øliúkiden daha az ödül elde eden bireyin evlilik doyumu düúebilir, bu da alternatiflerin de÷erlendirilmesine neden olabilir. Kadın ya da erkek iliúkide eúitli÷i yakalamak için ortamı terk etme ya da iliúkiyi bitirmeyi deneyebilir. Bu nedenle kaybedece÷i çok az úey vardır ve önündeki seçenekleri araútırarak yeni kazanımlar elde edebilir. Ayrıca, bireyler mutlu, doyumlu ve eúit iliúkide olsalar da, çekici alternatiflerle karúılaúabilirler (Sprecher,1998). Farklı bir sonuç olarak cinsiyet-çatıúma e÷ilimi düzeyi ortak etkisi de anlamlı çıkmıútır. Tukey-Kramer testi sonuçlarına göre, çatıúma e÷ilimi düúük olan erkeklerin, çatıúma e÷ilimi düúük kadınlardan daha fazla aldatma e÷ilimleri oldukları görülmektedir. Erkekler sahip oldukları iletiúim becerileri ile hem karúı cinsi etkileyebilir hem de aldatma durumunu eúinden gizleyebilir. Genel olarak dili, kadınlar sosyal ilginin kalitesini artırmayı bekledikleri için, erkeklerse sosyal baskınlı÷ın kalitesini arttırmak için kullanırlar (Basow ve Rubenfeld, 2003). Aldatmada da sosyal baskınlı÷ını, egolarını tatmin etme (Norment, 1998a), 83 cinsel gücünü, cazibesini kanıtlama yoluyla gösteren erkeklerin iletiúim becerilerine sahip olması gerekebilir. Çatıúma e÷ilimleri düúük ve yüksek olan kadınlar arasında aldatma e÷ilimi düzeyi açısından anlamlı bir fark yoktur. Çatıúma e÷ilimleri düúük ve yüksek olan erkekler arasında da aldatma e÷ilimi düzeyi açısından anlamlı bir fark bulunmamıútır. Ayrıca, çatıúma e÷ilimi yüksek olan kadın ve erkekler de aldatma e÷ilimi düzeyi açısından farklılaúmamaktadır. 4. 3. Evlilik Uyumu, Aldatma E÷ilimi ve Çatıúma E÷ilimi Puanlarının Birbirleriyle ve Bazı De÷iúkenlerle øliúkileri Evlilik uyumu yüksek olan kadınların ve erkeklerin aldatma e÷ilimleri düúmektedir ya da aldatma e÷ilimi düútükçe evlilik uyumu yükselmektedir. Bu sonuca daha önce de yer verdik. Bir baúka sonuç da, kadınlarda ve erkeklerde aldatma e÷ilimi ile çatıúma e÷ilimi arasında da pozitif ve anlamlı bir iliúki olmasıdır. Aldatma e÷ilimi yüksek olan kadınların ve erkeklerin çatıúma e÷ilimlerinin de yükseldi÷i ya da çatıúma e÷ilimi düúen kadın ve erkeklerin aldatma e÷ilimlerinin düútü÷ü görülmektedir. Atkins, Dimidjian ve Jacobson (2001) evlilik dıúı iliúkilerin nedeni olarak çatıúmalara atıfta bulunuldu÷unu belirtmektedirler. Aldatmanın ortaya çıkmasıyla iletiúiminin önemini anlama gibi olumlu sonuçlar 84 yaúanabilmesi (Olson ve di÷er., 2002) de evlilikte çiftlerin birbirine ba÷lı olmasında iletiúimin rolünü göstermektedir. Kadınların ve erkeklerin evlilik uyumu yükseldikçe çatıúma e÷ilimi düúmektedir ya da çatıúma e÷ilimleri yükseldikçe evlilik uyumu düúmektedir. Daha önceki araútırmalarda da bu sonuca rastlanmaktadır. Sabatalli, Buck ve Kenny (1986) yeni evli çiftler arasında yaptıkları araútırmada, eúler arasında özel bir iletiúim iliúkisi oldu÷unu ve bu iletiúimin kalitesinin evlili÷in kalitesini de etkiledi÷ini belirtmiútir. Üniversite ö÷rencileri arasında yakın iliúki içinde olan bireylerin, günü birlik iliúkiler yaúayanlara oranla sözel olmayan iletiúime daha fazla önem verdikleri görülmüútür. Yakın iliúki yaúayan bireyler, iliúki doyumlarını günü birlik iliúki yaúayanlara oranla daha yüksek olarak nitelendirmiúlerdir (McGinty, Knox ve Zusman, 2003). Varolan anlaúma durumu ve negatif çatıúmalar, iliúki doyumunu etkileyen faktörlerdir. Anlaúmanın düúmesi durumunda iliúki doyumu düúer ve negatif çatıúmalar artar (Cramer, 2001). Cramer (2003) bir iliúkide yaúanan negatif tartıúmaların partnerin anlaúılma ve kabul edilme duygularına zarar verdi÷ini ve iliúki doyumunu düúürdü÷ü belirtmiútir. Empati kurma davranıúı da iliúki doyumu ile yakından alakadır. Kadınların ve erkeklerin evlilik süresince sözel úiddet göstermesi, evlili÷in birinci yıl dönümünde evlilik uyumunun düúmesine neden olan faktörlerden biridir (Schumacher ve Leonard, 2005). Bu araútırma sonuçlarından da, yakın iliúkilerde iletiúimin evlilik doyum düzeyine etkilerini görmekteyiz. Erkeklerin eúlerinden gelen sözsüz iletilere yeterince duyarlı olmamaları ile ailedeki çatıúma arasında da karúılıklı iliúki bulunabilir. Erkeklerin sözsüz iletileri de÷erlendirme becerilerinin düúük olması ya da bu tür iletilere ilgi göstermemeleri, ailedeki çatıúmaların nedenlerinden birisi olabilir. Bunun yanında kadınların sözsüz iletilere fazla duyarlı olmaları 85 da bazı çatıúmalara yol açabilir (Dökmen, 2002). Büyük bir olasılıkla, erkekler genellikle az konuútuklarından, sözleri anlamlı ve önemli olarak algılanmaktadır (Hortaçsu, 1997). Geleneksel cinsiyet rolleri erkeklerin duygularını ifade edememeleriyle alakalı olup, depresyona neden olabilmektedir ve sonuç olarak evlilik doyumunu düúürebilmektedir (Faulkner, Davey ve Davey, 2005). Evli kadın ve erkekler arasındaki iletiúim becerileri farkı evlilikte çatıúmalara yol açabilmekte ve bu da dolayısıyla evlilik doyumunu düúürmektedir. Ayrıca Malkoç (2001) da evlilik uyumu yüksek bireylere göre evlilik uyumu düúük olan bireylerin daha fazla yıkıcı ve daha az yapıcı iletiúim úekilleri kullandı÷ını belirtmiútir. Kadınlarda sosyoekonomik düzey yükseldikçe evlilik uyumu yükselmekte; çatıúma e÷ilimi düúmektedir. Bu durum, eve giren gelir miktarı arttıkça, iletiúim becerilerinin olumlu yönde etkilenmesi ve bunun da evlilik uyumunu arttırması olarak açıklanabilir. Türk örnekleminde yapılan bu çalıúmada da evliliklerin yapılmasında ekonomik koúulların yönlendirici etkisi oldu÷u göz ardı edilmemesi gereken bir durumdur. Bununla birlikte, evlilikte kadınların mutluluklarının ve iletiúim becerilerinin erkeklere göre gelir durumundan daha fazla etkilendi÷i úeklinde yorumlanabilir. Buss’ın (1994) eú seçme stratejileri kuramına göre, evrimsel süreç içerisinde, farklı cinsiyetler eú seçimine iliúkin farklı stratejiler geliútirmiúlerdir. Eú seçiminde erkekler için potansiyel eúin fiziksel çekicili÷i daha önemliyken; kadınlar için potansiyel eúin statüsü, ekonomik kaynakları ve kendisine ve çocuklarına yatırım yapma konusundaki iste÷i gibi özellikler daha önemlidir (Akt.: Çetinkaya, Gülbetekin ve Dural, 2004). 86 Erkeklerde iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre arttıkça aldatma e÷iliminin de arttı÷ı sonucuna ulaúılmaktadır. Bu sonuç, bu iki de÷iúken arasındaki iliúkinin araútırıldı÷ı baúka bir çalıúmaya rastlanmaması nedeniyle önemli bir bulgudur. Bu sonuç, uzatmalı iliúki sürdüren kiúilerin iliúkiyi yaúayıú biçimleri ve iliúkiye bakıú açıları ile yorumlanabilir. Uzatmalı iliúkiler uzun flört dönemi olan ve evlilik kararı geç alınan iliúkilerdir. Bu iliúkilerde çiftler birbirileri ile daha az zaman geçirmektedirler, boú zaman etkinlikleri sırasından eúlerinden ayrıdırlar ve gündelik iúleri birlikte yapmamaktadırlar. Ayrıca bu tür iliúkilerde evlilik olasılı÷ını yüksek görmeyen kiúiler, baúka seçeneklerini açık tutmak amacıyla zamanlarının bir bölümünü baúkalarına ayırabilirler (Huston, Surra, Fitzgerald ve Cate, 1981, Akt.: Hortaçsu, 1997). Uzatmalı iliúkilerde evlenme kararı alma nedenleri de iliúki dıúı olaylardır (iú de÷iútirdim, hastalandım, kader) (Surra, Arizzi ve Asmussen, 1988, Akt.: Hortaçsu, 1997). Evlilik öncesi birbirini tanımak için zaman ayırmayan bu çiftlerde aynı evi paylaúma söz konusu oldu÷unda çatıúmaların olması söz konusu olabilir. Çatıúmaların da aldatma e÷ilimini arttırdı÷ı bilinmektedir. Ayrıca evlilik öncesi iliúki alternatiflerini göz önünde tutan bu bireyler; mutlu, doyumlu ve eúit iliúkide olsalar da, çekici alternatiflerle karúılaúabilirler (Sprecher, 1998). Baúka bir boyut da Türk örneklemi ile çalıúıldı÷ı için geleneksel evlenme biçimi olan görücü usulüdür. Bu araútırmada evlenme biçiminin aldatma e÷ilimi üzerinde anlamlı bir etkisi çıkmamıútır. Ama iliúki baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre azaldıkça aldatma e÷iliminin azaldı÷ı düúünüldü÷ünde; görücü usulü ile yapılan evliliklerde, evlilik kararı ile yola çıkılmasının da göz önünde bulundurulması gerekir. Solomon, Knobloch ve Fitzpatrick (2004) geleneksel úemaya sahip olan bireylerin evliliklerinde en fazla ba÷lılık hissedenler oldu÷unu da belirtmektedir. Düúünülmesi gereken bir baúka nokta da, erkeklerde aldatma nedenlerden birinin yenilik arama olmasıdır. Yenilik arama, eúe yönelik heyecan azalması ve bıkkınlıkla 87 ortaya çıkabilecek bir durumdur. Bu nedenle, aldatmanın ortaya çıkması için, aradan bir süre geçmesi gerekiyor ki eúe yönelik heyecan azalsın ve bıkkınlık ortaya çıksın. 4. 4. Aldatma E÷iliminin Yordanması Aldatma e÷ilimi puanlarına uygulanan hiyerarúik regresyon analizi sonucuna göre, analizi evlilik uyumu, cinsiyet, sosyoekonomik düzey ve iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre de÷iúkenleri aldatma e÷iliminin %41’ini açıklamaktadır. Evlilik uyumunun katkısı anlamlıdır ve aldatma e÷iliminin %25’ini açıklamaktadır. Aldatma e÷ilimi ile bu de÷iúkenler arasındaki iliúkiler yukarıda tartıúılmıútır. Burada önemli olan nokta, evlilik uyumunun aldatma e÷ilimini en fazla açıklayan de÷iúken olmasıdır. Evlilik uyumu ve aldatma e÷ilimi arasındaki iliúki tartıúılırken de söylendi÷i gibi literatürde de evlilik dıúı iliúkilere yapılan yüklemelerden en önemlisi evlilik doyumudur. 88 4. 5. Sonuç ve Öneriler Bu çalıúmanın bulguları, kısaca, evlilik uyumu, aldatma e÷ilimi ve çatıúma e÷iliminin birbirleriyle ve bazı de÷iúkenlerle (cinsiyet, yaú, sosyoekonomik düzey, evlenme biçimi, iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre, iliúkinin baúlaması ile evlilik tarihi arasındaki süre, evlilik süresi ve çocuk sayısı) arasındaki iliúkilere iúaret etmektedir. Bu sonuçlar, genelde, úimdiye kadarki sonuçlarla tutarlıdır. Ancak özellikle evlenme biçimi ve iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre de÷iúkenleri ilk defa bu araútırmada ele alınmıútır. Evlilik, iletiúim özellikle de evlilik dıúı iliúkiler ülkemizde az araútırılan bir konudur. Bu nedenle aldatma ile ilgili birçok araútırmaya yer verilmesi ve evlilik uyumu, iletiúim çatıúmaları ve aldatmayı aynı araútırma kapsamında bulundurması bakımından bu çalıúma bu eksikli÷i gidermede bir katkı amacı taúımaktadır. Ayrıca günümüzde oldukça güncel olan aldatma konusunu temel alması bakımından da önemli bir çalıúmadır. Bu araútırmada, aldatma e÷iliminin ölçülmesi amacıyla Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i geliútirilmiútir. Bu ölçe÷in daha sonra yapılacak çalıúmalara yardımcı olması düúünülmektedir. Ölçek yardımıyla evli bireylerin aldatma e÷ilimleri ölçülmüú ve evlilik uyumu, çatıúma e÷ilimi ve di÷er de÷iúkenlerle arasındaki iliúkiler araútırılarak bulgular tartıúılmıútır. Bir baúka deyiúle, bu araútırma aldatma ile di÷er de÷iúkenler arasındaki iliúkileri 89 ele alması açsından önemli sayılabilir. Ek olarak, bulgular, özellikle cinsiyet, evlilik uyumu, çatıúma e÷ilimi ve iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre ile aldatma e÷ilimi arasındaki iliúkiler hakkında önemli ipuçları sunmaktadır. Çalıúma bulgularının, aldatma e÷iliminin ve çatıúma e÷iliminin evlilik uyumunu düúürdü÷ü ve özellikle aldatma durumlarında iliúkinin sonlanabilece÷i gerçe÷i dikkate alındı÷ında bu evlilik ile ilgili yapılan araútırmalara ve evli insanlarla çalıúan terapistlere yol gösterici olabilir. Çünkü evlilikte problemlerin çözülmesinde sorununun nereden kaynaklandı÷ının bilinmesi büyük ölçüde yardımcı olacaktır. Ancak, geliútirilen Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i araútırmanın amacına hizmet etmekle birlikte, aldatmanın nedenleri, cinsel-duygusal do÷ası ile bilgi vermemektedir. Bu sınırlılı÷ın aldatmanın nedenlerini ve cinsel-duygusal do÷asını ölçme amacına hizmet eden yeni ölçeklerin geliútirilmesi ya da uyarlanması yoluyla giderilmesi yerinde olacaktır. Kuramsal yaklaúımlar ödül-bedel iliúkisi, iliúki eúitli÷i ve iliúkisel yatırımın da aldatmayı ortaya çıkarabilece÷ine iúaret etmektedir. Aldatmanın kuramsal çerçevede sınanması da yararlı olacaktır. Batı literatüründe oldu÷u gibi, aldatmanın öykü tamamlama ya da senaryoları yorumlama yoluyla ölçülmesi bu alanda yapılacak çalıúmalara ıúık tutabilir. Ayrıca, çiftlerle yapılacak çalıúmalar evlilikte ölçülen de÷iúkenler açısından daha geniú bilgiler sa÷layabilir. 90 Özet Evlilik, karúılıklı cinsel doyumun sa÷lanmasını, birlikteli÷i, dayanıúmayı ama bunlardan da önemlisi, neslin devamını sa÷layan bir iliúki biçimidir. Bu iliúkinin sürmesi, üstelik mutlu, yaratıcı ve geliútirici biçimde sürmesi ise hedeftir. Ça÷ımızda, bu tür evliliklere her zamandan fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Çünkü toplumların varlı÷ı, bireylerin mutlu ve uyumlu aileler kurmalarına ba÷lanmaktadır. Evlilikte mutlulu÷u etkileyen faktörler olan uyum, aldatma ve çatıúma sosyal psikoloji çalıúmalarında yer almaktadır. Bu çalıúmada, öncelikle aldatma, evlilik uyumu ve çatıúma e÷iliminin tanımları yapılmıú, de÷iúik yaklaúımların açıklamalarına yer verilmiú, daha sonra ilgili araútırma sonuçları aldatma, evlilik uyumu ve çatıúma e÷ilimi ile bazı de÷iúkenler arasındaki iliúkiler çerçevesinde sunulmuútur. Evlilik uyumu, aldatma e÷ilimi ve çatıúma e÷iliminin birbirleriyle ve bazı de÷iúkenlerle arasındaki iliúkilerin incelenmesi amacıyla gerçekleútirilmiú olan bu araútırmada veriler Evlilik Uyum Ölçe÷i, Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i ve Çatıúma E÷ilimi Ölçe÷i kullanılarak toplanmıútır. Aldatma E÷ilimi Ölçe÷i araútırmacı tarafından geliútirilmiú, ölçe÷in geçerli ve güvenilir oldu÷u sonucuna varılmıútır. Araútırma grubunu evli olan 204 kiúi oluúturmuútur. 91 Araútırmanın bulguları aúa÷ıdaki gibi özetlenebilir; 1. Evlilik uyumu yüksek olan hem kadınların hem de erkeklerin çatıúma e÷iliminin düúük oldu÷u görülmektedir. 2. Kadınların sosyoekonomik düzeyi yükseldikçe evlilik uyumları yükselmekte; çatıúma e÷ilimleri düúmektedir. 3. Evlilik uyumu yüksek olan kadınlar ve erkekler aldatma e÷ilimlerini düúük belirtmiúlerdir. 4. Aldatma e÷ilimi yüksek olan kadınların ve erkeklerin çatıúma e÷ilimlerinin de yüksek oldu÷u görülmektedir. Cinsiyete göre çatıúma e÷ilimi düúük olanlar karúılaútırıldı÷ında, çatıúma e÷ilimi düúük olan erkeklerin, çatıúma e÷ilimi düúük kadınlardan daha fazla aldatma e÷ilimleri oldukları görülmektedir. 5. Aldatma e÷ilimi en iyi yordayan de÷iúkenler sırasıyla, evlilik uyumu, cinsiyet, sosyoekonomik düzey ve iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süredir. 6. Erkekler daha çok aldatma e÷ilimi belirtmiúlerdir. 7. Erkeklerde iliúkinin baúlangıcı ile evlilik kararı arasındaki süre arttıkça aldatma e÷ilimi düzeyinin de arttı÷ı görülmektedir. 92 Summary Marriage is a type of relationship which provides mutual sexual satisfaction, companionship, solidarity and most importantly the continuation of the descendants. The aim is the continuation of such kind of relationship in a happy, creative and constructive manner. In contemporary era, these types of marriages are always necessary. Since the existence of the societies depend on establishing happy and harmonious families. The factors affecting happiness in a marriage are; harmony, infidelity and conflict; which are studied within the field of social psychology. In this piece of study, first of all, the definitions of the terms; infidelity, marriage harmony and conflict tendencies were given. The definitions of different approaches were given in accordance with the results of related studies and variables. The study was aimed to identify the relationship between marital adjustment, infidelity and conflict tendencies and several other variables. The data were collected through ‘Marital Adjustment Scale’, ‘Conflict Tendency Scale’ and ‘Infidelity Tendency Scale’. ‘Infidelity Tendency Scale’ was developed by the researcher and it was concluded that is both reliable and valid. The study was conducted among 204 married individuals. 93 The results of the study could be summarised as below: 1. The participants who were scored high in marital adjustment, scored low in conflict tendencies. This was true for both males and females. 2. SES of women increase their marital adjustment were also increase whereas their conflict tendencies decrease. 3. The participants who were scored high in marital adjustment, scored low in infidelity tendencies. This was true for both males and females. 4. The participants who were scored high infidelity tendency also scored high in conflict tendencies. This was true for both males and females. Gender comparisons stated that the males, who had low conflict tendencies, had higher infidelity tendencies as compared to females who also had low conflict tendencies. 5. The variables which affected infidelity tendency best were –in order- marital adjustment, gender, SES level and the duration between the beginning of the relationship and the marriage decision. 6. Males had higher tendencies for infidelity. 7. For males, when the duration between the beginning of the relationship and the marriage decision increase, infidelity tendencies increase. 94 KAYNAKÇA Akfırat, F.Ö. (1995). Çalıúan ve çalıúmayan kadınlarla eúlerinin nedensellik ve sorumluluk yüklemeleri ve evlilik doyumları. Yayınlanmamıú yüksek lisans tezi, Ankara Üniversitesi. Allen, E. S., & Baucom, D. H. (2004). Adult attachment and patterns of extradyadic involvement. Family Process, 43(4), 467-488. Arslan, A. (1996). Evli bireylerin cinsel doyumlarının bireysel, ailesel, cinsellikle ilgili tutum ve davranıúları açısından incelenmesi. Doktora tezi, Hacettepe Üniversitesi. Athenstaedt, U., Haas, E. ve Schwab, S. (2004). Gender role self-concept and gender communication behavior in mixed-sex and same-sex dyads. Journal of Sex Research, 50(1-2), 37-52. Atkins, D. C., Baucom, D. H., & Jacobson, N. S. (2001). Understanding infidelity: Correlates in a national random sample. Journal of Family Psychology, 15(4), 735-749. Atkins, D. C., Baucom, D. H., Yi, J., & Christensen, A. (2005). Infidelity in couples seeking marital therapy. Journal of Family Psychology, 19(3), 470-473. Atkins, D.C., Dimidjian, S., & Jacobson, N.S. (2004). ønsanlar niçin iliúki yaúarlar? (S. Üretmen, Çev.). Türk Psikoloji Bülteni, 10(32), 111-115. (Orijinal çalıúma basım tarihi 2001.) 95 Atwood, J. D., & Seifer, M. (1997). Extramarital affairs and constructed meanings: A social constructionist therapeutic approach. American Journal of Family Therapy, 25(1), 55-75. Azizo÷lu-Binici, S. ve Hovardao÷lu, S. (1996). Evlilik için karúılaútırma düzeyi ölçe÷inin (ekdö) geçerlik ve güvenirlik çalıúması. Türk Psikoloji Dergisi, 11(38), 66-76. Baltaú, A. ve Baltaú, Z. (1997). Bedenin dili. (14. baskı). østanbul: Remzi Kitabevi. Basow, S.A., & Rubenfeld, K. (2003). Troubles talk: Effects of gender and gender-typing. Journal of Sex Research, 48(3-4), 183-187. Bassett, J. F. (2005). Sex differences in jealousy in response to a partner’s imagined sexual or emotional infidelity with a same or different race other. North American Journal of Psychology, 7(1), 71-84. Beach, S.R.H., & Tesser, A. (2004). Evlilikte aúk. (M. Iúınsu, Çev.). Türk Psikoloji Bülteni, 10(32), 123-129. (Orijinal çalıúma basım tarihi 1988.) Becker, D. V., Sagarin, B. J., Guadagno, R. E., Millevoi, A., & Nicastle L. D. (2004). When the sexes need not differ: Emotional responses to the sexual and emotional aspects of infidelity. Personel Relationship, 11(4), 529-538. Blow, A. J., & Hartnett, K. (2005a). Infidelity in committed relationships I: A methodological review. Journal of Marital and Family Therapy, 31(2), 183-216. 96 Blow, A. J., & Hartnett, K. (2005b). Infidelity in committed relationships II: A substantive review. Journal of Marital and Family Therapy, 31(2), 217-233. Boekhout, B. A., Hendrick, S. S., & Hendrick C. (2003). Exploring infidelity: Developing the relationship issues scale. Journal of Loss and Trauma, 8(4), 283-306. Bonds-Raacke, J. M., Bearden, E. S., Carriere, N. J., Anderson, E. M., & Nicks, S. D. (2001). Engaging distortions: Are we idealizing marriage? Journal of Psychology, 135(2), 179184. Burleson, B. R., & Denton, W. H. (1997). The relationship between communication skill and marital satisfaction: Some moderating effects. Journal of Marriage & the Family, 59(4), 884-902. Burley, K. A. (1995). Family variables as mediators of the relationship between work-family conflict and marital adjustment among dual-career men and women. Journal of Social Psychology, 135(4), 483-497. Buss, D. M., Larsen, R. J., Westen, D., & Semmelroth, J. (1992). Sex differences in jealousy: Evolution, physiology, and psychology. Psychological Science, 3(4), 251-255. Buunk, B. P., & Bakker, A. B. (1995). Extradyadic sex: The role of descriptive and injunctive norms. Journal of Sex Research, 32(4), 313-318. 97 Buunk B., & Bosman J. (1985). Attitude similarity and attraction in marital relationships. The Journal of Social Psychology, 126(1), 133-134. Buunk, B. P., & Dijkstra, P. (2004). Gender differences in rival characteristics that evoke jealousy in response to emotional versus sexual infidelity. Personal Relationships, 11(4), 395-408. Cann, A., & Baucom, T. R. (2004). Former partners and new rivals as threats to a relationship: Infidelity type, gender, and commitment as factors related to distress and forgiveness. Personal Relationships, 11(3), 305-318. Cole, C. L., Cole, A. L., & Dean, D. G. (1980). Emotional maturity and marital adjustment: A decade replication. Journal of Marriage & Family, 42(3), 533-539. Cook, D. B., Casillas, A., Robbins, S. B., & Dougherty, L. M. (2005). Goal continuity and the “big five” as predictors of older adult marital adjustment. Personality and Individual Differences, 38(3), 519-531. Cramer, D. (2001). Consensus change, conflict, and relationship satisfaction in romantic relationships. Journal of Psychology, 135(3), 313-320. Cramer, D. (2002). Relationship satisfaction and conflict over minor and major issues in romantic relationships. Journal of Psychology, 136(1), 75-81. 98 Cramer, D. (2003). Facilitativeness, conflict, demand, for approval, self-esteem, and satisfaction with romantic relationships. Journal of Psychology, 137(1), 85-98. Cücelo÷lu, D. (2002a). Yeniden insan insana. (27. baskı).østanbul: Remzi Kitabevi. Cücelo÷lu, D. (2002b). øletiúim donanımları. østanbul: Remzi Kitabevi. Çetinkaya, H., Gülbetekin, E. Ö. ve Dural, S. (2004). Çekicili÷in de÷erlendirilmesinde yüz ve vücut úeklinin kritik rolü. Türk Psikoloji Bülteni, 10(32), 167-177. Davidson, B., Balswick, J., & Halverson, C. (1983). Affective self-disclosure and marital adjustment: A test of equity theory. Journal of Marriage & Family, 45(1), 93-102. Day, L., & Maltby, J. (2005). Forgiveness and social loneliness. The Journal of Psychology, 139(6), 553-555. Demirtaú, H.A. (2004). Yakın iliúkilerde kıskançlık (bireysel, iliúkisel ve durumsal de÷iúkenler). Yayınlanmamıú doktora tezi, Ankara Üniversitesi. Dökmen, Ü. (1986). Yüz ifadeleri konusunda verilen e÷itimin duygusal yüz ifadelerini teúhis becerisi ve iletiúim çatıúmalarına girme e÷ilimi üzerindeki etkisi. Yayınlanmamıú doktora tezi, Ankara Üniversitesi. 99 Dökmen, Ü. (1987). Yüz ifadeleri konusunda verilen e÷itimin duygusal yüz ifadelerini teúhis becerisi ve iletiúim çatıúmalarına girme e÷ilimi üzerindeki etkisi. Psikoloji Dergisi, 6(21), 75-79. Dökmen, Ü. (2002). øletiúim çatıúmaları ve empati. (18. baskı). østanbul: Sistem Yayıncılık. Egan, V., & Angus, S. (2004). Is social dominance a sex-specific strategy for infidelity? Personality and Individual Differences, 36(3), 575-586. Erbek, E., Beútepe, E., Akar, H., Eradamlar, N. ve Alpkan, R. L. (2005). (Mart, 2005). Evlilik uyumu. Düúünen Adam, 18(1), 39-47. 7 Haziran 2006, http://www.logos.com.tr/tr/p_dusunen012005.asp. Ertan, Ö. (2002). Ba÷lanma stillerinin eú seçimi ile kritik ve kritik olmayan evlilik dönemlerindeki doyum üzerindeki rolü. Yayınlanmamıú yüksek lisans tezi, ODTÜ. Faulkner, R. A., Davey, M., & Davey, A. (2005). Gender-related predictors of change in marital satisfaction and marital conflict. The American Journal of Family Therapy, 33(1), 61-83. Felson, R. B. (2002). Love triangles. R. B. Felson, Violence and gender reexamined (107-117). Washington, DC, US: American Psychological Association. 100 Ficher, I. V., Zuckerman, M., & Steinberg, M. (1988). Sensation-seeking congruence in couples as a determinant of marital adjustment: A partial replication and extension. Journal of Clinical Psychology, 44(5), 803-809. Filsinger, E. E., & Wilson, M. R. (1983). Social anxiety and marital adjustment. Family Relations, 32(4), 513-519. Fitzpatrick, M. A., & Badzinski, D. M. (1994). All in the family: Interpersonel communication in kin relationships. M. L. Knapp, & G. R. Miller, (Eds.), Handbook of interpersonel communication (727-760). California: Sage Publications. Fıúılo÷lu, H. (1992). Lisans üstü ö÷rencilerin evlilik uyumu. Türk Psikoloji Dergisi, 7(28), 1623. Fowers, B. J. (2001). The limits of a technical concept of a good marriage: Exploring the role of virtue in communication skills. Journal of Marital and Family Therapy, 27(3), 327-340. Glass, S. P., & Wright, T. L. (1992). Justifications for extramarital relationships: The association between attitudes, behaviors, and gender. Journal of Sex Research, 29(3), 361-387. Gordon, K. P., Baucom, D. H., Epstein, N., Burnett, C. K., & Rankin, L. A. (1999). The interaction between marital standards and communication patterns: How does it 101 contribute to marital adjustment? Journal of Marital and Family Therapy, 25(2), 211223. Gordon, K. C., Baucom, D. H., & Snyder, D. K. (2004). An integrative intervention for promoting recovery from extramarital affairs. Journal of Marital and Family Therapy, 30(2), 213-232. Gökçe, O. (2002). øletiúim bilimine giriú. (4. baskı). Ankara: Turhan Kitabevi. Gökmen, A. (2001). Evli eúlerin birbirlerine yönelik kontrolcülük ve ba÷ımlılık algılarının evlilik doyumu üzerindeki etkisi. Yayınlanmamıú yüksek lisans tezi, Hacettepe Üniversitesi. Günay, O. (2000). Evlilik uyumu ile kiúisel düúünme modelleri arasındaki iliúki. Yayınlanmamıú yüksek lisans tezi, Marmara Üniversitesi. Hafner, R. J., & Spence, N. S. (1988). Marriage duration, marital adjustment and psychological symptoms: A cross-sectional study. Journal of Clinical Psychology, 44(3), 309-316. Hamamcı, Z. (2005). Dysfunctional relationship beliefs in marital satisfaction and adjustment. Social Behavior and Personality, 33(4), 313-328. 102 Harris, C. R. (2000). Psychophysiological responses to imagined infidelity: The specific innate modular view of jealousy reconsidered. Journal of Personality and Social Psychology, 78(6), 1082-1091. Hasta, D. (1996). Ev iúi paylaúımı ve ev iúi paylaúımında hakkaniyet algısı ile evlilik doyumu iliúkisi. Yayınlanmamıú yüksek lisans tezi, Ankara Üniversitesi. Haws, W. A., & Mallinckrodt, B. (1998). Separation-individuation from family of origin and marital adjustment of recently married couples. American Journal of Family Therapy, 26(4), 293-306. Hazan, C., & Shaver, P.R. (2000). Ba÷lanma: Yakın iliúkilerle ilgili araútırmalar için bir çerçeve. (A. Dönmez, Çev.). Türk Psikoloji Bülteni, 6(16-17), 29-50. (Orijinal çalıúma basım tarihi 1994.) Hortaçsu, N. (1997). ønsan iliúkileri. (2. baskı). Ankara: ømge Kitabevi. Hortaçsu, N. (1998). Grup içi ve gruplar arası süreçler. Ankara: ømge Kitabevi. Hovardao÷lu, S. (1994). Davranıú bilimleri için istatistik. Ankara: Hatibo÷lu Yayınları. Hovardao÷lu, S. (1996). Sosyal mübadele: Evlilikle ilgili de÷erlendirmelere etkisi. Türk Psikoloji Dergisi, 11(36), 12-24. 103 Kıúlak, ù.T. (1995). Cinsiyet, evlilik uyumu, depresyon ile nedensel ve sorumluluk yüklemeleri arası iliúkiler üzerine bir araútırma. Yayınlanmamıú doktora tezi, Ankara Üniversitesi. Klinetob, N. A., & Smith, D. A. (1996). Demand-withdraw communication in marital interaction: Tests of interspousal contingency and gender role hypotheses. Journal of Marriage & the Family, 58(4), 945-957. Knox, D., Zusman, M. E., Kaluzny, M., & Sturdivant, L. (2000). Attitudes and behavior of college students toward infidelity. College Student Journal, 34(2), 162-165. Kocadere, M. (1995). øyi ve kötü evliliklerin özelliklerini belirlemeye yönelik betimsel bir çalıúma. Yayınlanmamıú yüksek lisans tezi, Ege Üniversitesi. Koerner, A. F., & Fitzpatrick, M. A. (2002). You never leave family in fight: The impact of family of origin on conflict-behavior in romantic relationships. Communication Studies, 53, 234-251. Köknel, Ö. (1998). Zorlanan insan. (4.baskı). østanbul: Altın Kitaplar Yayınevi. Kudiaki, Ç. (2002). Cinsel doyum ve evlilik uyumu arasındaki iliúki. Yayınlanmamıú yüksek lisans tezi, Ankara Üniversitesi. Larson, H., & Harper, J. M. (1998). Perceived equity and intimacy in marriage. Journal of Marital and Family Therapy, 24, 487-506. 104 Lawson, A., & Samson, C. (1988). Age, gender and adultery. British Journal of Sociology, 39(3), 409-440. Medling, J. M., & McCarrey, M. (1981). Marital adjustment over segments of the family life cycle. Journal of Marriage & Family, 43(1), 195-203. MacGeorge, E. L., Graves, A. R., Feng, B., & Gillihan, S. J. (2004). The myth of gender cultures: Similarities outweigh differences in men's and women's provision of and responses to supportive communication. Journal of Sex Research, 50, 143-175. Malkoç, B. (2001). øletiúim úekilleri ve evlilik uyumu arasındaki iliúki. Yayınlanmamıú yüksek lisans tezi, ODTÜ. McGinty, K., Knox, D., & Zusman, M. E. (2003). Nonverbal and verbal communication in “involved” and “casual” relationships among college students. College Student Journal, 37(1), 68-71. McGovern, J. M., & Meyers, S. A. (2002). Relationships between sex-role attitudes, division of household tasks, and marital adjustment. Contemporary Family Therapy: An International Journal, 24(4), 601-618. Montgomery, B. M. (1981). The form and function of quality communication in marriage. Family Relations, 30, 21-30. 105 Nannini, D.K., & Meyers L.S. (2000). Jealousy in sexual and emotional infedelity: An alternative to the evolutionary explanation – statistical data included. Journal of Sex Research, 37, 117-122. Norment, L. (1998a). Infidelity: Why men cheat. Ebony, 54(1). Norment, L. (1998b). Infidelity II Why women cheat. Ebony, 148. O’Leary, K. D., & Smith D. A. (1991). Marital Interactions. Annual Review of Psychology, 42, 191- 192. Olson, M. M., Russell, C. S., Higgins-Kessler, M., & Miller, R. B. (2002). Emotional processes following of an extramarital affair. Journal of Marital and Family Therapy, 28(4), 423-434. Oskay, Ü. (2001). øletiúimin a b c’ si. (3. baskı). østanbul: Der Yayınları. Öner, N. (1997). Türkiye’ de kullanılan psikolojik testler. (3. baskı). østanbul: Bo÷aziçi Üniversitesi Yayınları. Özer, K. (1998). øletiúimsizlik becerisi. (2. baskı). østanbul: Varlık Yayınları. Özgit, ù. (1991). øletiúim becerileri konusunda verilen e÷itimin iletiúim çatıúmalarına girme e÷ilimi üzerindeki etkisi. Yayınlanmamıú yüksek lisans tezi, Marmara Üniversitesi. 106 Özu÷urlu, K. (1985). Evlilik raporu. østanbul: Altın Kitaplar Yayınevi. Reath, R. A., Piercy, F., Hovestadt, A., & Oliver, M. (1980). Assertion and marital adjustment. Family Relations, 29(2), 249-253. Robinson, L. C., & Blanton, P. W. (1993). Marital strengths in enduring marriages. Family Relations, 42(1), 38-45. Sabatalli, R. M., Buck, R., & Kenny, D. A. (1986). A social relations analysis of nonverbal communication accuracy in married couples. Journal of Personality, 54 (3), 513-527. Santur, M. (15 Ocak 2005). evlilik çeúitleri. 12 Haziran 2006, http://www.folklor.org.tr/haber_detay.asp?id=33. Schmitt, D. P. (2004). The big five related to risky sexual behaviour across 10 world regions: Differential personality associations of sexual promiscuity and relationship infidelity. European Journal of Personality, 18(4), 301-319. Schumacher, J. A., & Leonard, K. E. (2005). Husbands' and wives' marital adjustment, verbal aggression, and physical aggression as longitudinal predictors of physical aggression in early marriage. Journal of Consulting & Clinical Psychology, 73(1), 28-37. Schützwohl, A. (2006). Sex differences in jealousy: Information search and cognitive preoccupation. Personality and Individual Differences, 40(2), 285-292. 107 Schützwohl, A., & Koch, S. (2004). Sex differences in jealousy: The recall of cues to sexual and emotional infidelity in personally more and less threatening context conditions. Evolution and Human Behavior, 25(4), 249-257. Seal, D.W., Agostinelli, G., & Hannett, C. (1994). Extradyadic romantic involvement: Moderating effects of sociosexuality and gender. Journal of Sex Research, 31, 1-22. Sears, H. A., & Galambos, N. L. (1992). Women's work conditions and marital adjustment in two-earner couples: A structural model. Journal of Marriage & Family, 54(4), 789797. Shackelford, T. K., Michalski, R. L., & Schmitt, D. P. (2004). Upset in response to a child's partner's infidelities. European Journal of Social Psychology, 34(4), 489-497. Shackelford, T. K., Voracek, M., Schmitt, D. P., Buss, D. M., Weekes-Shackelford, V. A., & Michalski, R. L. (2004). Romantic jealousy in early adulthood and in later life. Human Nature, 15(3), 283-300. Solomon, D. H., Knobloch L. K., & Fitzpatrick M. A. (2004). Relational power, marital schema, and decisions to withhold complaints: An investigation of the chilling effect on confrontation in marriage. Communication Studies, 55(1), 146-167. Solstad, K., & Mucic, D. (1999). Extramarital sexual relationships of middle-aged Danish men: Attitudes and behavior. Maturitas, 32(1), 51-59. 108 Sprecher, S. (1998). Social exchange theories and sexuality - the use of theory in research and scholarship on sexuality. Journal of Sex Research, 35(1), 32-43. Sprecher, S., Regan P.C., & McKinney Kathleen (1998). Beliefs about the outcomes of extramarital sexual relationships as a function of the gender of the ‘cheating spouse’. Sex Roles, 38(3-4), 301-311. Sternberg, R.J. (2004). Üçgen aúk kuramı. (O. U÷urlu, Çev.). Türk Psikoloji Bülteni, 10(32), 121-122. (Orijinal çalıúma basım tarihi 1988.) Taysi, E. (2004). Ba÷ıúlamanın Psikolojisi. Türk Psikoloji Bülteni, 10(32), 142-147. Tegin, B. (1990). Üniversite ö÷rencilerinin atılganlık davranıú ve e÷ilimlerinin cinsiyet ve fakülte de÷iúkenleri açısından incelenmesi. Psikoloji Dergisi, 7(25), 21-32. Tezbaúaran, A. (1997). Likert tipi ölçek geliútirme kılavuzu (2. baskı). Ankara: Türk Psikologlar Derne÷i Yayınları. Thoburn, J., & Whitman, D. M. (2004). Clergy Affairs: Emotional investment, longevity of relationship and affair partners. Pastoral Psychology, 52(6), 491-506. Thompson, A. P. (1982). Extramarital relations: Gaining greater awareness. The Personnel and Guidance Journal, 61(2), 102-105. 109 Treas, J., & Giesen, D. (2000). Sexual infidelity among married and cohabiting Americans. Journal of Marriage & the Family, 62(1), 48-60. Veroff, J., Young, A.M., & Coon, H.M. (2004). Evlili÷in ilk yıllarını etkileyen etmenler. (A. ùimúek, Çev.). Türk Psikoloji Bülteni, 10(32), 130-132. (Orijinal çalıúma basım tarihi 1997.) Ward, J., & Voracek, M. (2004). Evolutionary and social cognitive explanations of sex differences in romantic jealousy. Australian Journal of Psychology, 56(3), 165-171. Weil, M. W. (1975). Ektramarital relationships: A reappraisal. Journal of Clinical Psychology, 31(4), 723-725. Weil, S. M. (2003). The extramarital affair: A language of yearning and loss. Clinical Social Work Journal, 31(1), 51-62. Weis, D. L., & Slosnerick, M. (1981). Attitudes toward sexual and nonsexual extramarital involvements among a sample of college students. Journal of Marriage and the Family, 43, 349-358. Wiederman, M.W. (1997). Extramarital sex: Prevalence and correlates in a national survey. Journal of Sex Research, 34(2), 167-174. 110 Wilson, M. R., & Filsinger, E. E. (1986). Religiosity and marital adjustment: Multidimensional interrelationships. Journal of Marriage & Family, 48(1), 147-151. 111 EK 1-KøùøSEL BøLGø FORMU Bu ölçekler, evli bireylerin evlilikle ilgili duygu ve düúüncelerinin niteli÷ini ortaya koymak için hazırlanmıútır. Ölçeklerin sonuçları, bu konudaki tutumları belirlemek için kullanılacaktır. Her bir ifadeyi okuduktan sonra, buna ne derecede katıldı÷ınızı ya da katılmadı÷ınızı cevap için ayrılan yere (X) koyarak iúaretleyiniz. Bir ifadeyi okuduktan sonra aklınıza ilk geleni iúaretleyiniz. øúaretsiz ifade bırakmayınız. Bu çalıúmadan elde edilen bilgiler yalnızca araútırmanın amacına hizmet edecek úekilde kullanılacak, kimlik bilgilerinizi belirtmeniz istenmeyecektir. Katıldı÷ınız için teúekkür ederim. Ankara Üniversitesi Sosyal Psikoloji Yüksek Lisans Ö÷rencisi Demet Polat Cinsiyetiniz: ( )K ( )E Yaúınız:.......... E÷itim durumunuz: ( ) Lise mezunu ( ) Üniversite mezunu ( ) øleri e÷itim mezunu (master / doktora) Mesle÷iniz:.................... Yaptı÷ınız iú:.................... Kendinizi hangi sosyoekonomik düzeyde olarak de÷erlendiriyorsunuz?: ( ( ( ( ( ) Alt Sosyoekonomik Düzey ) Orta Altı Sosyoekonomik Düzey ) Orta Sosyoekonomik Düzey ) Orta Üstü Sosyoekonomik Düzey ) Üst Sosyoekonomik Düzey Evlenme biçiminiz: ( ( ( ( ) Flört ) Görücü usulü ) Görücü + Flört ) Di÷eri:.................... Eúinizle iliúkiniz baúladıktan kaç ay/yıl sonra evlilik kararı aldınız?: ..........yıl..........ay Eúinizle iliúkiniz baúladıktan kaç ay/yıl sonra evlendiniz?: ..........yıl..........ay Ne kadar süredir evlisiniz?:..........yıl..........ay Çocuk sayısı:.......... 112 EK 2-DENEMELøK FORM øSøM: ......................................... Bu ölçek, evli bireylerin duygusal, cinsel, duygusal ve cinsel olarak eúlerini aldatma e÷ilimini ölçmek amacıyla hazırlanmaktadır. Aúa÷ıda yer alan maddelerin aldatma e÷ilimini ölçtü÷ünü düúüyorsanız (+), ölçmedi÷ini düúünüyorsanız (-), düzeltilmesi gereken madde varsa (?) iúaretlerini maddelerin yan tarafındaki kutulara koyunuz. Düzeltilmesi gerekti÷ini düúündü÷ünüz maddeler hakkındaki de÷iúikliklere ikinci sayfada yer verebilirsiniz. Yardımlarınız için teúekkür ederim. Psk. Demet Polat 1. Eúim kendine ayrı bir sosyal çevre edinip onlarla yo÷un bir iliúki içine girdi÷inde; ortak ilgilerimizi, hobilerimizi paylaúaca÷ım bir partnerle vakit geçirmeyi deneyebilirim. 2. Eúimle iletiúim çatıúması yaúadı÷ım dönemlerde beni anlayacak bir partner isterim. 3. Her an bir baúkasına aúık olabilirim. 4. Evlili÷imdeki romantizm bitse de, bunu bir baúkasıyla yeniden yaúamayı düúünmem. 5. Eúimle anlaúamasam da “keúke baúka biriyle evli olsaydım” diye düúünmem. 6. Sevgi, anlayıú ve deste÷e ihtiyacım oldu÷unda; yine de bu iste÷ime eúimden baúka bir partnerin karúılık verece÷ine inanmıyorum. 7. Eúimle düzenli aralıklarla cinsel iliúkiye giremedi÷imde (iú seyahatleri vs.), bu dönemlerde baúkasıyla birlikte olmayı deneyebilirim. 8. Eúim bakımsız oldu÷unda, bakımlı ve hoú biriyle birlikte olmayı isterim. 9. Cinsel özgürlü÷üme düúkünüm. 10. Cinsel tercihim yönünde evlenemedi÷imden, tercihim yönünde biriyle birlikte olurum. 11. Evimin fiziksel koúulları cinsel birleúme için uygun olmadı÷ında (kalabalık aile fertleri vs.), cinsel ihtiyacımı karúılayabilece÷im bir iliúki içine girebilirim. 12. Bazen eúimden baúka birini düúünerek cinsel fanteziler kurarım. 13. Eúimle yaúayamadı÷ım fantezileri gerçekleútirebilece÷im bir teklif çıktı÷ında, bunu de÷erlendirebilirim. 14. Eúimden daha güzel/yakıúıklı, çekici partnerlerin oldu÷unu düúünürüm. 15. Eúimin fiziksel çekicili÷i azalsa da, baúka bir insanı çekici oldu÷u için tercih etmem. 16. Eúim cinsel iúlev bozuklu÷u yaúarsa, cinsel iliúki için bir baúkasıyla birlikte olmayı düúünmem. 17. Eúimden aldı÷ım cinsel doyum düúük olsa da, baúkasıyla birlikte olmayı düúünmem. 18. Hamile kalırım/bırakırım korkusuyla eúimden baúkasıyla cinsel iliúkiye girmeyi düúünmem. 19. Cinsel yolla bir hastalık bulaúır diye baúka biriyle iliúkiye girmeyi istemem. 20. Zaman zaman baúka birinin beni daha mutlu edece÷ini düúünürüm. 21. øliúkimiz rutinleúti÷inde yeni heyecanlar yaúamak için baúkasıyla birlikte olabilirim. 22. Eúimin kıskanç davranıúları, beni evlilik hayatından uzaklaútırır. 23. Eúimin yo÷un ilgisi, beni kaçırır. 24. Eúim karı-koca rolünü, ana-baba rolünün arkasına atarsa baúkasıyla birlikte olabilirim. 25. Zamanla eúime olan sadakatim azalıyor. 26. Evlili÷imi artık kurtaramayaca÷ımı hissetti÷imde, hayatımda baúka birinin olması için açık kapı bırakırım. 27. Daha güzel/yakıúıklı, güçlü, varlıklı bir eú hak ediyorum. 28. Tek eúlilik bana göre de÷il. 29. Eúimden baúka bir alternatifi düúünmek bana suçluluk hissettirir. 30. Eúimden ayrılmak istesem de, baúka biriyle birlikte olmayı düúünmem. 31. Eúim bana vakit ayırmasa da, hayatıma baúka bir partneri almayı düúünmem. 32. Bir baúkası için, evlili÷e yaptı÷ım yatırımları (ortak mal, çocuk, arkadaú vs.) kaybetmek istemem. 33. Evlili÷imi riske atmak istemem. 34. Evlili÷imdeki mutsuzlu÷un, baúkasıyla birlikte olmama neden olaca÷ını sanmıyorum. 113 EK 3-HAKEM YARGISI FORMU Düzeltilmesi gerekti÷ini düúündü÷ünüz maddeler hakkındaki de÷iúiklikleri bu sayfada yapabilirsiniz. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. 30. 31. 32. 33. 34. 114 EK 4-HAKEM YARGISI SONUCU ELDE EDøLEN FORM øSøM: ......................................... Bu ölçek, evli bireylerin duygusal, cinsel, duygusal ve cinsel olarak eúlerini aldatma e÷ilimini ölçmek amacıyla hazırlanmaktadır. Aúa÷ıda yer alan maddelerin aldatma e÷ilimini ölçtü÷ünü düúüyorsanız (+), ölçmedi÷ini düúünüyorsanız (-), düzeltilmesi gereken madde varsa (?) iúaretlerini maddelerin yan tarafındaki kutulara koyunuz. Düzeltilmesi gerekti÷ini düúündü÷ünüz maddeler hakkındaki de÷iúikliklere ikinci sayfada yer verebilirsiniz. Yardımlarınız için teúekkür ederim. Psk. Demet Polat 1. Eúim kendine ayrı bir sosyal çevre edinip onlarla yo÷un bir iliúki içine girdi÷inde; ortak ilgilerimizi, hobilerimizi paylaúaca÷ım bir partnerle vakit geçirmeyi deneyebilirim. 2. Eúimle iletiúim çatıúması yaúadı÷ım dönemlerde beni anlayacak bir partner isterim. 3. Her an bir baúkasına aúık olabilirim. 4. Evlili÷imdeki romantizm bitse de, bunu bir baúkasıyla yeniden yaúamayı düúünmem. 5. Eúimle anlaúamasam da “keúke baúka biriyle evli olsaydım” diye düúünmem. 6. Sevgi, anlayıú ve deste÷e ihtiyacım oldu÷unda; yine de bu iste÷ime eúimden baúka bir partnerin karúılık verece÷ine inanmıyorum. 7. Eúimle düzenli aralıklarla cinsel iliúkiye giremedi÷imde (iú seyahatleri vs.), bu dönemlerde baúkasıyla birlikte olmayı deneyebilirim. 8. Eúim bakımsız oldu÷unda, bakımlı ve hoú biriyle birlikte olmayı isterim. 9. Cinsel özgürlü÷üme düúkünüm. 10. Cinsel tercihim yönünde evlenemedi÷imden, tercihim yönünde biriyle birlikte olurum. 11. Evimin fiziksel koúulları cinsel birleúme için uygun olmadı÷ında (kalabalık aile fertleri vs.), cinsel ihtiyacımı karúılayabilece÷im bir iliúki içine girebilirim. *12. Bazen eúimden baúka birini düúünerek cinsel fanteziler kurarım. 13. Eúimle yaúayamadı÷ım fantezileri gerçekleútirebilece÷im bir teklif çıktı÷ında, bunu de÷erlendirebilirim. 14. Eúimden daha güzel/yakıúıklı, çekici partnerlerin oldu÷unu düúünürüm. 15. Eúimin fiziksel çekicili÷i azalsa da, baúka bir insanı çekici oldu÷u için tercih etmem. 16. Eúim cinsel iúlev bozuklu÷u yaúarsa, cinsel iliúki için bir baúkasıyla birlikte olmayı düúünmem. 17. Eúimden aldı÷ım cinsel doyum düúük olsa da, baúkasıyla birlikte olmayı düúünmem. 18. Hamile kalırım/bırakırım korkusuyla eúimden baúkasıyla cinsel iliúkiye girmeyi düúünmem. 19. Cinsel yolla bir hastalık bulaúır diye baúka biriyle iliúkiye girmeyi istemem. 20. Zaman zaman baúka birinin beni daha mutlu edece÷ini düúünürüm. 21. øliúkimiz rutinleúti÷inde yeni heyecanlar yaúamak için baúkasıyla birlikte olabilirim. 22. Eúimin kıskanç davranıúları, beni evlilik hayatından uzaklaútırır. 23. Eúimin yo÷un ilgisi, beni kaçırır. 24. Eúim karı-koca rolünü, ana-baba rolünün arkasına atarsa baúkasıyla birlikte olabilirim. 25. Zamanla eúime olan sadakatim azalıyor. 26. Evlili÷imi artık kurtaramayaca÷ımı hissetti÷imde, hayatımda baúka birinin olması için açık kapı bırakırım. *27. Daha güzel/yakıúıklı, güçlü, varlıklı bir eú hak ediyorum. 28. Tek eúlilik bana göre de÷il. 29. Eúimden baúka bir alternatifi düúünmek bana suçluluk hissettirir. 30. Eúimden ayrılmak istesem de, baúka biriyle birlikte olmayı düúünmem. 31. Eúim bana vakit ayırmasa da, hayatıma baúka bir partneri almayı düúünmem. 32. Bir baúkası için, evlili÷e yaptı÷ım yatırımları (ortak mal, çocuk, arkadaú vs.) kaybetmek istemem. 33. Evlili÷imi riske atmak istemem. 34. Evlili÷imdeki mutsuzlu÷un, baúkasıyla birlikte olmama neden olaca÷ını sanmıyorum. * Hakem yargıları ile denemelik formdan çıkarılmıútır. 115 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. 30. 31. 32. 33. 34. 35. 36. 37. 38. 39. 40. Eúimle iletiúim çatıúması yaúadı÷ım dönemlerde, beni anlayacak bir partner isterim. Eúimle düzenli aralıklarla cinsel iliúkiye giremedi÷imde (iú seyahatleri vs.), bu dönemlerde baúkasıyla birlikte olmayı deneyebilirim. Zaman zaman, beni daha mutlu edebilecek bir baúkasıyla birlikte olmayı düúünürüm. Eúimden aldı÷ım cinsel doyum düúük olsa da, baúkasıyla birlikte olmayı düúünmem. Evlili÷imi artık kurtaramayaca÷ımı hissetti÷imde (her úeye ra÷men devam edecek ya da boúanmayla sonuçlanacak), hayatımda baúka birinin olması için açık kapı bırakırım. Her an bir baúkasına aúık olabilirim. Cinsel özgürlü÷üme düúkünüm. Eúim kendine ayrı bir sosyal çevre edinip onlarla yo÷un bir iliúki içine girdi÷inde; ben de ortak ilgilerimizi, hobilerimizi paylaúaca÷ım bir partnerle vakit geçirmeyi deneyebilirim. Eúimden daha güzel/yakıúıklı, çekici partnerle birlikte olmayı da düúünürüm. Giderek eúime olan sadakatim azalıyor. Evlili÷imdeki romantizm bitse de, bunu bir baúkasıyla gidermeyi düúünmem. Eúimden baúka bir partneri düúünmek bile kendimi suçlu hissetmeme neden olur. Cinsel tercihim yönünde (homoseksüellik vs.) evlenemedi÷imden, tercihim yönünde biriyle de birlikte olurum. Sevgi, anlayıú ve deste÷e ihtiyacım oldu÷unda; yine de bu iste÷ime eúimden baúka bir partnerin karúılık verece÷ine inanmıyorum. Hamile kalırım/bırakırım korkusuyla eúimden baúkasıyla cinsel iliúkiye girmeyi düúünmem. Evimin fiziksel koúulları cinsel birleúme için uygun olmadı÷ında (kalabalık aile fertleri vs.), cinsel ihtiyacımı karúılayabilece÷im bir iliúki içine girebilirim. Bir baúkası için, evlili÷e yaptı÷ım yatırımları (ortak mal, çocuk, arkadaú çevresi vs.) kaybetmek istemem. Eúimle yaúayamadı÷ım fantezileri gerçekleútirebilece÷im bir teklif aldı÷ımda, bunu de÷erlendirebilirim. Eúimin kıskanç davranıúları, baúka bir partnere yönelmeme neden olabilir. Salt farklı bir heyecan yaúamak için, eúimden baúkasıyla birlikte olmam. Tek eúlilik bana göre de÷il. Eúimden ayrılmayı düúünsem de, baúka biriyle birlikte olmam. Evlili÷imdeki mutsuzlu÷un, baúkasıyla birlikte olmama neden olaca÷ını sanmıyorum. Eúimin fiziksel çekicili÷i azalsa da, baúka bir insanı çekici oldu÷u için tercih etmem. Eúimin yo÷un ilgisi, beni baúkalarına iter. Cinsel yolla bir hastalık bulaúır diye baúka biriyle iliúkiye girmeyi istemem. Eúimle anlaúamasam da “keúke baúka biriyle evli olsaydım” diye düúünmem. Eúim bakımsız oldu÷unda, bakımlı ve hoú biriyle birlikte olmayı isterim. Eúimle isteyerek evlenmedi÷im (görücü usulü vs.) için, hayatımda baúka bir partnerin olmasında sakınca görmem. Eúim karı-koca rolünü, ana-baba rolünün arkasına atarsa baúkasıyla birlikte olabilirim. Evlili÷imi hiçbir koúulda riske atmam. Eúimin baúka biriyle birlikte oldu÷unu ö÷rensem de, bir baúkasıyla birlikte olmayı denemem. Eúimin úiddetine maruz kalmam, baúka bir partnerle birlikte olmama yol açmaz. Eúim maddi ihtiyaçlarımı karúılayamadı÷ında, ihtiyaçlarıma cevap verebilecek bir partnerle de birlikte olabilirim. øliúkimiz rutinleúti÷inde yeni heyecanlar yaúamak için baúkasıyla birlikte olabilirim. Elimde olmadan, salt ortamın uygun olması nedeniyle; baúkasıyla birlikte olabilirim. Eúim bana zaman ayırmasa da, hayatıma baúka bir partneri almayı düúünmem. Karúımdaki insan istedi÷i diye onunla birlikte olmam. Eúim baúkasıyla birlikte olmamı hak ediyor. Eúim geçici cinsel iúlev bozuklu÷u yaúarsa, cinsel iliúki için bir baúkasıyla birlikte olmayı düúünmem. Evlili÷im süresince, eúimden baúka biriyle birlikte oldum. 116 Evet ( ) Hayır ( ) Tamamen katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Tamamen katılıyorum Katılıyorum EK 5-40 MADDELøK FORM EK 6- ALDATMA EöøLøMø ÖLÇEöø’NøN KORELASYONLARI VE T DEöERLERø MaddeNo 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 r 0.573 0.800 0.724 0.679 0.588 0.633 0.570 0.695 0.744 0.623 0.696 0.565 0.619 0.637 0.625 0.747 0.335 0.827 0.759 0.813 0.637 0.572 0.561 0.698 0.442 0.551 0.640 0.690 0.728 0.788 0.575 0.645 0.762 0.566 0.808 0.711 0.672 0.546 0.621 0.597 t 5.99 12.43 10.81 8.95 6.43 8.77 4.83 9.84 8.26 6.03 10.31 5.32 9.54 9.01 8.83 9.66 2.91 15.41 12.30 11.26 6.91 5.57 5.66 7.55 4.67 7.13 7.32 10.87 10.17 14.88 6.00 6.82 12.67 7.88 13.39 8.29 7.81 6.53 7.52 6.55 117 MADDE-TOPLAM PUAN 1 2 3 4 5 *6 *7 8. 9 10 11 12 *13 14 *15 *16 *17 18 19 20 21 22 23 24 25 *26 27 28 *29 30 31 32 *33 *34 35 36 37 38 39 40 Eúimle iletiúim çatıúması yaúadı÷ım dönemlerde, beni anlayacak bir partner isterim. Eúimle düzenli aralıklarla cinsel iliúkiye giremedi÷imde (iú seyahatleri vs.), bu dönemlerde baúkasıyla birlikte olmayı deneyebilirim. Zaman zaman, beni daha mutlu edebilecek bir baúkasıyla birlikte olmayı düúünürüm. Eúimden aldı÷ım cinsel doyum düúük olsa da, baúkasıyla birlikte olmayı düúünmem. Evlili÷imi artık kurtaramayaca÷ımı hissetti÷imde (her úeye ra÷men devam edecek ya da boúanmayla sonuçlanacak), hayatımda baúka birinin olması için açık kapı bırakırım. Her an bir baúkasına aúık olabilirim. Cinsel özgürlü÷üme düúkünüm. Eúim kendine ayrı bir sosyal çevre edinip onlarla yo÷un bir iliúki içine girdi÷inde; ben de ortak ilgilerimizi, hobilerimizi paylaúaca÷ım bir partnerle vakit geçirmeyi deneyebilirim. Eúimden daha güzel/yakıúıklı, çekici partnerle birlikte olmayı da düúünürüm. Giderek eúime olan sadakatim azalıyor. Evlili÷imdeki romantizm bitse de, bunu bir baúkasıyla gidermeyi düúünmem. Eúimden baúka bir partneri düúünmek bile kendimi suçlu hissetmeme neden olur. Cinsel tercihim yönünde (homoseksüellik vs.) evlenemedi÷imden, tercihim yönünde biriyle de birlikte olurum. Sevgi, anlayıú ve deste÷e ihtiyacım oldu÷unda; yine de bu iste÷ime eúimden baúka bir partnerin karúılık verece÷ine inanmıyorum. Hamile kalırım/bırakırım korkusuyla eúimden baúkasıyla cinsel iliúkiye girmeyi düúünmem. Evimin fiziksel koúulları cinsel birleúme için uygun olmadı÷ında (kalabalık aile fertleri vs.), cinsel ihtiyacımı karúılayabilece÷im bir iliúki içine girebilirim. Bir baúkası için, evlili÷e yaptı÷ım yatırımları (ortak mal, çocuk, arkadaú çevresi vs.) kaybetmek istemem. Eúimle yaúayamadı÷ım fantezileri gerçekleútirebilece÷im bir teklif aldı÷ımda, bunu de÷erlendirebilirim. Eúimin kıskanç davranıúları, baúka bir partnere yönelmeme neden olabilir. Salt farklı bir heyecan yaúamak için, eúimden baúkasıyla birlikte olmam. Tek eúlilik bana göre de÷il. Eúimden ayrılmayı düúünsem de, baúka biriyle birlikte olmam. Evlili÷imdeki mutsuzlu÷un, baúkasıyla birlikte olmama neden olaca÷ını sanmıyorum. Eúimin fiziksel çekicili÷i azalsa da, baúka bir insanı çekici oldu÷u için tercih etmem. Eúimin yo÷un ilgisi, beni baúkalarına iter. Cinsel yolla bir hastalık bulaúır diye baúka biriyle iliúkiye girmeyi istemem. Eúimle anlaúamasam da “keúke baúka biriyle evli olsaydım” diye düúünmem. Eúim bakımsız oldu÷unda, bakımlı ve hoú biriyle birlikte olmayı isterim. Eúimle isteyerek evlenmedi÷im (görücü usulü vs.) için, hayatımda baúka bir partnerin olmasında sakınca görmem. Eúim karı-koca rolünü, ana-baba rolünün arkasına atarsa baúkasıyla birlikte olabilirim. Evlili÷imi hiçbir koúulda riske atmam. Eúimin baúka biriyle birlikte oldu÷unu ö÷rensem de, bir baúkasıyla birlikte olmayı denemem. Eúimin úiddetine maruz kalmam, baúka bir partnerle birlikte olmama yol açmaz. Eúim maddi ihtiyaçlarımı karúılayamadı÷ında, ihtiyaçlarıma cevap verebilecek bir partnerle de birlikte olabilirim. øliúkimiz rutinleúti÷inde yeni heyecanlar yaúamak için baúkasıyla birlikte olabilirim. Elimde olmadan, salt ortamın uygun olması nedeniyle; baúkasıyla birlikte olabilirim. Eúim bana zaman ayırmasa da, hayatıma baúka bir partneri almayı düúünmem. Karúımdaki insan istedi÷i diye onunla birlikte olmam. Eúim baúkasıyla birlikte olmamı hak ediyor. Eúim geçici cinsel iúlev bozuklu÷u yaúarsa, cinsel iliúki için bir baúkasıyla birlikte olmayı düúünmem. 118 Tamamen katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Tamamen katılıyorum Katılıyorum EK 7-MADDE SEÇøMø SONRASINDA ELDE EDøLEN ALDATMA EöøLøMø ÖLÇEöø * Anlaúılmayan, cevaplanmayan ve kararsız kalınan bu maddeler ölçekten çıkarılmıútır. 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. Eúimle iletiúim çatıúması yaúadı÷ım dönemlerde, beni anlayacak bir partner isterim. Eúimle düzenli aralıklarla cinsel iliúkiye giremedi÷imde (iú seyahatleri vs.), bu dönemlerde baúkasıyla birlikte olmayı deneyebilirim. Zaman zaman, beni daha mutlu edebilecek bir baúkasıyla birlikte olmayı düúünürüm. Eúimden aldı÷ım cinsel doyum düúük olsa da, baúkasıyla birlikte olmayı düúünmem. Evlili÷imi artık kurtaramayaca÷ımı hissetti÷imde (her úeye ra÷men devam edecek ya da boúanmayla sonuçlanacak), hayatımda baúka birinin olması için açık kapı bırakırım. Eúim kendine ayrı bir sosyal çevre edinip onlarla yo÷un bir iliúki içine girdi÷inde; ben de ortak ilgilerimizi, hobilerimizi paylaúaca÷ım bir partnerle vakit geçirmeyi deneyebilirim. Eúimden daha güzel/yakıúıklı, çekici bir partnerle birlikte olmayı da düúünürüm. Giderek eúime olan sadakatim azalıyor. Evlili÷imdeki romantizm bitse de, bunu bir baúkasıyla gidermeyi düúünmem. Eúimden baúka bir partneri düúünmek bile kendimi suçlu hissetmeme neden olur. Sevgi, anlayıú ve deste÷e ihtiyacım oldu÷unda; yine de bu iste÷ime eúimden baúka bir partnerin karúılık verece÷ine inanmıyorum. Eúimle yaúayamadı÷ım fantezileri gerçekleútirebilece÷im bir teklif aldı÷ımda, bunu de÷erlendirebilirim. Eúimin kıskanç davranıúları, baúka bir partnere yönelmeme neden olabilir. Salt farklı bir heyecan yaúamak için, eúimden baúkasıyla birlikte olmam. Tek eúlilik bana göre de÷il. 16. Eúimden ayrılmayı düúünsem de, baúka biriyle birlikte olmam. 17. 18. 19. 20. 21. 22. Evlili÷imdeki mutsuzlu÷un, baúkasıyla birlikte olmama neden olaca÷ını sanmıyorum. Eúimin fiziksel çekicili÷i azalsa da, baúka bir insanı çekici oldu÷u için tercih etmem. Eúimin yo÷un ilgisi, beni baúka bir partnere itebilir. Eúimle anlaúamasam da “keúke baúka biriyle evli olsaydım” diye düúünmem. Eúim bakımsız oldu÷unda, bakımlı ve hoú biriyle birlikte olmayı isterim. Eúim karı-koca rolünü, ana-baba rolünün arkasına atarsa baúkasıyla birlikte olabilirim. 23. Evlili÷imi hiçbir koúulda riske atmam. 24. Eúimin baúka biriyle birlikte oldu÷unu ö÷rensem, ben de bir baúkasıyla birlikte olmayı denerim. 25. øliúkimiz rutinleúti÷inde yeni heyecanlar yaúamak için baúkasıyla birlikte olabilirim. 26. Elimde olmadan, salt ortamın uygun olması nedeniyle; baúkasıyla birlikte olabilirim. 27. Eúim bana zaman ayırmasa da, hayatıma baúka bir partneri almayı düúünmem. 28. Karúımdaki insan istedi diye, onunla birlikte olmam. 29. Eúim baúkasıyla birlikte olmamı hak ediyor. 30. Eúim geçici cinsel iúlev bozuklu÷u yaúarsa, cinsel iliúki için bir baúkasıyla birlikte olmayı düúünürüm. 119 Kesinlikle katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Bu ölçekte, evlili÷iniz ile ilgili duygu ve düúüncelerinizi de÷erlendirmeniz istenmektedir. Her bir ifadeyi okuduktan sonra, buna ne derecede katıldı÷ınızı ya da katılmadı÷ınızı cevap için ayrılan yere (X) koyarak iúaretleyiniz. Tamamen katılıyorum Katılıyorum EK 8-ALDATMA EöøLøMø ÖLÇEöø EK 9- EVLøLøK UYUM ÖLÇEöø 1. Aúa÷ıdaki ölçek çizgisi üzerinde her úeyi ile úimdiki evlili÷inizin mutluluk derecesini en iyi temsil etti÷ine inandı÷ınız noktayı daire içine alınız. Ortadaki ‘mutlu’ sözcü÷ü üzerindeki nokta, ço÷u kiúinin evlilikten duydu÷u mutluluk derecesini temsil eder ve ölçek kademeli olarak sol ucunda evlili÷i çok mutsuz olan küçük bir azınlı÷ı, sa÷ ucunda ise çok mutlu küçük bir azınlı÷ı temsil etmektedir. * * * Çok Mutsuz * * Mutlu * * Çok Mutlu Aúa÷ıdaki maddelerde verilen konular hakkında, siz ve eúiniz arasındaki anlaúma ya da anlaúmazlık derecesini yaklaúık olarak belirtiniz. Lütfen her maddeyi dikkate alınız. Her zaman anlaúırız Hemen her zaman anlaúırız Ara sıra anlaúamadı ÷ımız olur 2. Aile bütçesini idare etme 3. Boú zaman etkinlikleri 4. Duyguların ifadesi 5. Arkadaúlar 6. Cinsel iliúkiler 7. Toplumsal kurallara uyma (do÷ru, iyi veya yerinde davranıú) 8. Yaúam felsefesi 9. Eúin akrabalarıyla iliúki biçimi 120 Sıklıkla Hemen her Her zaman anlaúamayız zaman anlaúamayız anlaúamayız Lütfen evlili÷inizi en iyi ifade etti÷ine inandı÷ınız bir cevabı iúaretleyiniz. 10. Ortaya çıkan uyumsuzluklar genellikle: Erke÷in susması ile Kadının susması ile Karúılıklı tavizlerle anlaúmaya varılarak sonuçlanır. () () () 11. Ev dıúı etkinliklerinizin ne kadarını eúinizle birlikte yaparsınız? Hepsini Bazılarını Çok azını Hiçbirini () () () () 12. Boú zamanlarınızda genellikle aúa÷ıdakilerden hangisini tercih edersiniz? Bir úeyler yapmayı Evde oturmayı () () Eúiniz genellikle aúa÷ıdakilerden hangisini tercih eder? Bir úeyler yapmayı Evde oturmayı () () 13. Hiç evlenmemiú olmayı istedi÷iniz olur mu? Sık sık Arada sırada Çok seyrek Hiçbir zaman () () () () 14. Hayatınızı yeniden yaúabilseydiniz, Aynı kiúiyle evlenirdiniz Farklı bir kiúiyle evlenirdiniz Hiç evlenmezdiniz () () () 15. Eúinize güvenir, sırlarınızı ona açar mısınız? Hemen hemen hiçbir zaman Nadiren Ço÷u konularda Her konuda 121 () () () () EK 10-ÇATIùMA EöøLøMø ÖLÇEöø Tamamen aykırı Oldukça Aykırı Kararsızım Oldukça Uygun Tamamen Uygun Bu ölçek, kiúiler arasındaki etkileúiminizin niteli÷ini ortaya koymak için uygulanmaktadır. Sizden istenen, aúa÷ıda sıralanan cümlelerin her birini okuyarak, bu cümlelerdeki fikre ne oranda katılı÷ınızı belirtmenizdir. E÷er bir cümledeki fikir size tamamen uygun geliyorsa 5 numaraya, oldukça uygun geliyorsa 4 numaraya, e÷er cümle hakkında kararsızsanız 3 numaraya, ifadeyi kendinize oldukça aykırı buluyorsanız 2 numaraya, tamamen aykırı buluyorsanız 1 numaraya (X) iúareti koyunuz. Aúa÷ıda sıralanan cümlelerin do÷ru ya da yanlıú cevapları yoktur; sadece araútırmaya katılanların kiúisel görüúleri önemlidir. Bu nedenle, cümleler üzerinde uzun uzun düúünmeden, içinizde gelen ilk cevabı vermeniz uygun olacaktır. 1. Baúkalarının problemleri, beni kendi problemlerim kadar ilgilendirir. 1 2 3 4 5 2. Sık sık bahse tutuúurum. 1 2 3 4 5 3. Baúkalarından kendim için bir úey istemek, bana güç gelir. 1 2 3 4 5 4. Bazen iyi niyetim, karúımdaki tarafından yanlıú anlaúılır. 1 2 3 4 5 5. Son zamanlarda sık sık münakaúa eder oldum. 1 2 3 4 5 6. Yakınlarımla zevklerim genellikle uyuúur. 1 2 3 4 5 7. Bazen alınganlı÷ım tutar. 1 2 3 4 5 8. Öfkemi içime attı÷ım çok olur. 1 2 3 4 5 9. Hatanın yüzüme söylenmesi beni rahatsız eder. 1 2 3 4 5 10. Yakınlarıma zaman zaman küserim. 1 2 3 4 5 11. Konuúurken kelime oyunu yapmayı sevmem. 1 2 3 4 5 12. 1 2 3 4 5 13. Birisiyle tartıúırken bazen, dikkatim onun söylediklerinden çok verece÷im cevaplar üzerinde yo÷unlaúır. Özür dilemek bana güç geliyor. 1 2 3 4 5 14. ùu anda dargın oldu÷um için hiç kimse yok. 1 2 3 4 5 15. Aúık oldu÷umda, bunu rahatlıkla o kiúiye söyleyebilirim. 1 2 3 4 5 16. Lâdes tutuúmayı severim. 1 2 3 4 5 17. Konuúurken sözümün kesilmesine kızarım. 1 2 3 4 5 18. Sahip oldu÷um kiúisel özelliklerden hoúnutum. 1 2 3 4 5 19. Dünyadaki her insanın sevilecek yanı oldu÷una inanırım. 1 2 3 4 5 20. Bazen, incir çekirde÷ini doldurmayan nedenlerden dolayı tartıúmaya girerim. 1 2 3 4 5 21. Bazı tartıúmalarda, çok öfkelenip odayı terk etti÷im oldu. 1 2 3 4 5 22. Mesle÷imden memnunum. 1 2 3 4 5 122 23. Çok sinirlendi÷imde gözüm hiç kimseyi görmez. 1 2 3 4 5 24. Yaúamı seviyorum. 1 2 3 4 5 25. Sinirli bir insanım. 1 2 3 4 5 26. Bazen birisiyle konuúurken, yüzüne baktı÷ım halde sözlerini dinlemedi÷im olur. 1 2 3 4 5 27. Bir tartıúmada hatamı anlarsam hemen kabul ederim. 1 2 3 4 5 28. Öyle tanıdıklarım var ki ne söyleseler sinirime dokunuyor. 1 2 3 4 5 29. Bazı kiúilere içimden kızar, yüzlerine söylemem. 1 2 3 4 5 30. Bazen yanlıú anlaúılmak korkusuyla fikrimi açıklamadı÷ım olur. 1 2 3 4 5 31. Tartıúmalarda genellikle, ortaya attı÷ım bir fikirden kolay kolay vazgeçmem. 1 2 3 4 5 32. De÷iútirmek istedi÷im bazı huylarım var. 1 2 3 4 5 33. Hatalı oldu÷umu fark etsem de, açıkça kabul etmek güç gelir. 1 2 3 4 5 34. ønsanların beni yeterince sevdiklerinden emin de÷ilim. 1 2 3 4 5 35. ønsanlara çabuk kırılırım. 1 2 3 4 5 36. ønsanların ço÷u bencildir. 1 2 3 4 5 37. Arkadaúlarım uysal ve anlaúılırdır. 1 2 3 4 5 38. ønsanların ço÷u, üzerlerine vazife olmayan iúlere karıúırlar. 1 2 3 4 5 39. Esir olmak beni rahatsız eder. 1 2 3 4 5 40. Bir düúüncemi baúkalarına tam olarak iletmede güçlük çekti÷im olur. 1 2 3 4 5 41. Dargın oldu÷umuz için selam vermedi÷im kiúiler var. 1 2 3 4 5 42. ønsanlar beni tam olarak anlamıyorlar. 1 2 3 4 5 43. Bazen öfkeye kapılıp karúımdakini azarlarım. 1 2 3 4 5 44. Çevremde çok sevilen bir insanım. 1 2 3 4 5 45. Karúımdakinin övünmesi beni rahatsız etmez. 1 2 3 4 5 46. ønsanlarla genellikle iyi geçinirim. 1 2 3 4 5 47. Küs oldu÷um biriyle barıúmak istedi÷imde ilk adımı atmakta güçlük çekmem. 1 2 3 4 5 48. Baúkalarının dertlerini dinlemek beni genellikle sıkar. 1 2 3 4 5 49. Kendimden her bakımdan hoúnutum. 1 2 3 4 5 50. Bazen birisine öyle kırılırım ki, uzun süre huzurum kaçar. 1 2 3 4 5 123 51. Yakınlarım, duygu ve düúüncelerimi tamamen de÷il, kısmen paylaúırlar. 1 2 3 4 5 52. Ö÷üt vermeyi severim. 1 2 3 4 5 53. Genellikle insanlara güvenirim. 1 2 3 4 5 124