KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ OLAN HASTA BİLGİLENDİRME EL KİTABI BÖBREK Böbrekler karnımızın iyi korunmuş arka bölümünde yer alır ve her biri sıkılmış birer yumruk büyüklüğündedir. Böbreklerimizin çalışması ve idrar oluşumu; süzülme, geri emilim ve salgılama olmak üzere 3 aşamada gerçekleşir. Normal yetişkin bir insan ortalama olarak 24 saatte 1 - 2 litre arasında idrar çıkarır. Vücudumuzun normal çalışması ve kendimizi sağlıklı hissetmemiz için bir iç dengeye ihtiyaç vardır. Bu iç dengenin sürdürülmesinde böbrekler çok kapsamlı bir görev üstlenirler. BÖBREĞİN GÖREVLERİ Vücuttaki sıvı dengesini sağlamak. Bunu idrar miktarını arttırarak veya azaltarak yapmak Temel maddelerin vücudumuzda uygun oranlarda bulundurulması ve yakılması, yemek yediğimiz zaman aldığımız gıda ve sıvıların vücutta yakılması sonucunda artık maddeler ortaya çıkar bu artık maddeler arasında; üre kreatinin, sodyum ve potasyum gibi bileşikler bulunur. Bu atık ve su fazlası kandan böbrekler aracılığı ile süzülür ve idrar olarak vücuttan çıkar. Vücudun ihtiyacı olan maddeler ise kanda saklanır. Böylece vücuttaki asit ve tuz seviyesini ayarlamaktadır. Kan yapımında görev alan bir hormon salgılamak D vitaminini aktif hale getirerek kan - kalsiyum düzeyinin ayarlanmasını böylece kemik yapısının korunmasını sağlamak Kan basıncını düzenlemek BÖBREK YETMEZLİĞİ Böbrek yetmezliği; böbreklerin yukarıda sıralanan görevlerini yapmaması, fonksiyonlarını yitirmesi demektir. Böbrek fonksiyonlarını yitirince artık maddeler ve fazla su vücutta kalır. Bunla miktar olarak çok olunca zehir etkisi gösterir! Ani ortaya çıkan böbrek yetmezliği; Akut Böbrek Yetmezliği' dir. Kronik Böbrek Yetmezliği ise, uzun süre, ilerleyen hastalıklar sonucunda; böbrek fonksiyonlarının geriye dönüşsüz bozulması ile kandaki ürenin normal değerlerinden fazla olmasıdır. Böbrek fonksiyonlarının bozulmasında bir çok etken vardır; bunları şu şekilde sıralayabiliriz: Bazı böbrek hastalıkları Şeker hastalığı Yüksek tansiyon Enfeksiyonlar İlaçlar Böbrek taşları Damar Hastalıkları Emboli (Kan damarlarını tıkayan yağ, hava pıhtı) Kanama Yanık Uygun koşullarda yapılmayan düşükler Zehirlenmeler Kötü huylu tümörler Prostat hastalığı KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİNİN BELİRTİ VE BULGULARI Yüksek tansiyon Kansızlık Halsizlik, yorgunluk Soluk renk Baş ağrısı Baş dönmesi, göz kararması Mide bulantısı, kusma Vücudun çeşitli bölgelerinde su toplanması (Ödem) İdrar olmaması ya da çok az olması (Başlangıç döneminde idrar miktarı fazla olabilir.) Kiloda artış Ciltte kaşıntı Solunum problemleri Kanda asit miktarında artma Ağızda kötü bir tat ve koku Sinirlilik Kemik ağrıları, adale krampları KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİNİN VÜCUT SİSTEMLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ KALP DAMAR SİSTEMİNE ETKİSİ Bu sistem üzerinde 3 farklı etkisi vardır Yüksek tansiyon (Hipertansiyon Kalbin, dokuların ihtiyacı olan kanı yeteri kadar pompalayamaması (Konjektif kalp yetmezliği) Ürenin, kalbin koruyucu tabakası olan perikartta toplanması sonucu ortaya çıkan enfeksiyon YÜKSEK TANSİYON (Hipertansiyon Kronik Böbrek Yetmezliği olan hastalar; idrar oluşumu olmadığı ya da çok az olduğu için, su ve tuz yetersiz atılmakta veya hiç atılmamaktadır. Bu nedenle damar içindeki sıvı miktarı artmakta, sıvı yüklenmesi meydana gelmektedir. Buna bağlı olarak da, hipertansiyon gelişir ve kalbin yükü artar. Yetişkinlerde hipertansiyon; büyük tansiyonunun 140 mm Hg' nin üstüne, küçük tansiyonun 90 mm Hg' nin üstünde ısrarlı yükselişlidir. Vücuda fazla sıvı alındığında, kiloda ani artışlar meydana gelir. Buradaki kilo artışı beslenme ile ilgili değil, fazla miktarda alınan sıvının idrar olarak atılamaması, vücuttaki birikmesiyle ilgilidir HİPERTASİYONDA NE YAPILMALIDIR? Düzenli Olarak Vücut Ağırlığı Ölçülmelidir Vücutta sıvı yüklenmesi olup olmadığını anlamak ya da ne kadar sıvı alındığını tespit etmek amacıyla; düzenli olarak vücut ağırlığı ölçülmeli, kilo takibi mümkünse her gün bir kez yapılmalıdır. Sabah idrara çıktıktan sonra, aç karnına tartılmak en uygunudur. Bu sayede o gün ne kadar sıvı alındığı yaklaşık olarak hesap edilebilir. HERGÜN AYNI TARTI VE AYNI GİYSİ İLE AYNI SAATTE TARTILINIZ Tartıldıktan sonra, bulduğunuz değeri mutlaka bir çizelge hazırlayıp kaydediniz. Böylece her gün için, kilonuzun ne kadar olduğunu karşılaştırabilirsiniz. Günlük Sıvı Alım Miktarı Düzenlenmelidir Sıvı yüklenmesine bağlı kilo artışını alabilmek için, günlük sıvı alım miktarını düzenleyiniz GÜNLÜK SIVI ALIM MİKTARI NASIL DÜZENLENİR Eğer idrar çıkartıyorsanız! Bir önceki idrar miktarı 400 - 500 cc ise, sıvı almaya devam edebilirsiniz, zira bir önceki gün idrar miktarına eklenen 400 - 500 cc vücutta ter, solunum, gaita ile atılan sıvı miktarıdır. Yani vücuttaki gizli sıvı kaybının miktarıdır. Örnek: Bir gün önce, 1.5 su bardağı idrar çıkardınız: ki bu da, 200 cc (Bir su bardağı) + 100 cc (1/2su bardağı) = 300 cc idrardır. 300 cc + 400 cc = 700 cc (3.5 su bardağı sıvı) dır. Eğer idrar çıkartamıyorsanız! Kendinize sabit bir ölçek bulunuz; şişe veya bardak olabilir. O günkü sıvı miktarını, 24 saate bölebilirsiniz. Bu sayede saat başı ne kadar sıvı alabileceğinizi bulabilirsiniz. NELERDEN SIVI ALIRIZ Su, süt Meyveler (Şeftali, üzüm, kavun, karpuz vb.) Sebzeler (Domates, salatalık vb.) Yemekler, çorbalar, kompostolar Meşrubatlar, meyve suları Yoğurt, muhallebi vb. GÜNLÜK SIVI ALIM MİKTARINI HESAPLARKEN; SADECE İÇTİĞİMİZ SU DEĞİL, YUKARIDA SIRALANAN SIVI KAYNAKLARINI DA HESAP EDİNİZ Dikkat! Günlük sıvı alımını hesaplarken; ishal, kusma, yara drenajı, mide drenajı söz konusu ise bunların miktarlarını gizli sıvı kayıplarına ekleyiniz. Örnek Bir gün önceki idrar miktarı + Gizli kayıp + ishal = TOPLAM 300 cc + 400 cc + 200 cc = 900 cc 900 cc sıvı alabilirsiniz (4.5 su bardağı) Kan Basıncı Ölçülmelidir! Hacim (VOLÜM) artmasına bağlı olarak gelişen yüksek tansiyonun (hipertansiyonun) takibi için; düzenli olarak kan basıncı ölçülmelidir. Kan basıncınızı kendiniz ölçebilir, ya da sağlık personeline ölçtürebilirsiniz. Kan basıncınızı kendiniz ölçecekseniz; ölçümün nasıl yapılacağı ve kan basıncının normal sınırları hakkında, mutlaka sağlık personelinden bilgi edininiz! Dikkat! Tansiyonunuz, kalbinizin yükü hakkında size en sağlam bilgiyi verir. Bu nedenle düzenli kan basıncı takibi yapılmalı ve bir çizelgeye kaydedilmelidir. Yorulduğunuzda, heyecanlandığınızda vb. kan basıncınızı etkileyen durumlarda, 20 - 30 dakika kadar dinlendikten sonra tansiyonunuzu ölçtürün! HİPERTANSİYONDA DİKKAT ETMENİZ GEREKEN NOKTALAR Sigara içmeyiniz, Alkol kullanmayınız Diyet programınıza uyunuz Kan basıncınızı (tansiyonunuzu) düzenli kontrol ediniz Tansiyon ilacınızı düzenli kullanınız Kilo takibinizi yapınız, Günlük sıvı alımınızı ayarlayınız, Diyetinizde belirtilen miktarda tuz kullanınız Hipertansiyonunuz Kontrol Altına Alınmadığında Ya Da Alınan Sıvı Miktarı Alınmadığında Ne Olur? Böyle bir durumda; kalbinizle birlikte akciğerlerinizde etkilenir. Akut ciğer ödemi gelişir, akciğerlerinizde sıvı toplanır ve göğüste şiddetli ağrı, nefes alıp vermede güçlük, boğulma hissi vb. durumlar görülür. Acil olarak tedavi edilmediğinde hayati tehlikesi vardır! SİNDİRİM SİSTEMİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ Kronik Böbrek Yetmezliği' nde; kanda birikime uğrayan atık maddelerden biri olan üre tüm sindirim sistemi mukozasında salgılanır. Üre zararlı (toksin) bir madde olduğu için mukozayı tahrip eder, zedeler. Bu da ağızda yaraların oluşmasına neden olabilir. Ağızda bıraktığı kötü tat nedeniyle midede; mukozayı tahrip etmesine bağlı yaralar, kanamalar görülebilir. Bulantı kusma olabilir. Kusmanın diğer bir nedeni de; yüksek ürenin, beyindeki kusma merkezini uyarmasıdır. Ayrıca bağırsaklarda ishale neden olabilir. Dikkat! Kan - Üre düzeyi yükseldiğinde, ürenin sindirim sistemi mukozasını tahrip etmesine bağlı iştahsızlık, bulantı - kusma, ishal görülebilir. SİNDİRİM SİSTEMİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİ AZALTMAK İÇİN NE YAPMALISINIZ? Diyet programınıza uyunuz. Proteinli gıdaları kısıtlayınız. Yemeklerden önce ve sonra mutlaka ağzınızı suyla çalkalayınız. Az ve sık yemek yiyiniz. Yemeğinizi iştah açıcı bir biçimde hazırlayınız. - İştah azalmasına bağlı olarak, kilonuzda azalma olabileceğinden enerji ihtiyacınız artar. Diyetinize uyarak ideal kilonuzu devam ettiriniz. - Ağız kokusu nedeniyle naneli şeker veya ağız spreyi kullanınız. DERİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ Üre kristalleri' nin cilt altına birikmesine bağlı olarak kaşıntınız olabilir. Deri kuruyabilir, saçlar ve tırnaklar zayıflayıp, incelebilir DERİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİ ÖNLEMEK İÇİN NE YAPMALISINIZ Cildinizi temiz tutunuz. Mümkün olabilen sıklıkta banyo yapınız (her gün veya gün aşırı). - Kaşıntılı bölgelere sirkeli su veya doktorunuz tarafından önerilen, kaşıntıyı hafifletici solüsyonlar sürünüz. - Kaşınma sonucunda yara olup, bu bölgeden mikrop girerek enfeksiyonlara neden olabileceğinden tırnaklarınız kısa ve temiz olmalıdır. - Cilt kuru olduğunda kolayca çatlar ve mikroplara karşı savunmasız olur. Bu durumu önlemek, deriye esneklik kazandırmak için, yağlı kremler kullanılmalıdır. - Saçlar için, yumuşak sabun veya şampuanlar kullanılmalıdır. SİNİR SİSTEMİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ Üre düzeyi çok yüksek olan hastalarda, ürenin beyine olan zararlı etkisine bağlı olarak; bilinç bulanıklığı, titreme, çevreye uyum bozukluğu, aşırı sinirlilik görülebilir. SİNİR SİSTEMİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİ ÖNLEMEK İÇİN NE YAPMALISINIZ Kanda üre düzeyini arttırıcı yiyeceklerden kaçınınız. (Diyetinize mutlaka uyunuz) - Düzenli aralıklarla hemodiyaliz programınıza geliniz KAS - İSKELET SİSTEMİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ Bu durumda, kemik ağrıları olabilir. Hafif bir travmada kırıklar oluşabilir. Bunun nedenleri ise Kalsiyum (Ca) emiliminde, D vitamini etkilidir. D vitamini; böbrekten salınan enzimin azalmasına ya da hiç salınamamasına bağlı olarak aktive olmaz. Sonuçta, kalsiyumun bağırsaklarda emilimi azalır. Kan - Kalsiyum düzeyi düşer Üre, kemik iliğinde, kan hücrelerinin yapımını azaltarak, anemiye neden olur. Ayrıca beslenme bozukluğu sonucunda da anemi görülebilir ANEMİNİN ORTAYA ÇIKMASI ÖNEMLİ MİDİR? Dokular için gerekli oksijeni alyuvarlar taşır. Alyuvarlar azlığında, dokular için gerekli oksijenin taşınması yetersiz olur. Dokulara daha fazla oksijen gönderebilmek için de kalp daha çok çalışır. Kalbin yükü artar. Dokuların yeterince oksijenlenememesine bağlı olarak halsizlik, çabuk yorulma görülür. NE YAPMALIYIZ Beslenme bozukluğu varsa; diyet + ilaç tedavisi yapılmalıdır. - Yorucu işlerden kaçınılmalıdır. - Bulunduğunuz ortamın havası temiz olmalıdır. - Halsizlik, yorgunluk, baş dönmesi, göz kararması hissediyorsanız ve renginiz soluksa doktora başvurulmalıdır. KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİNİN TEDAVİ YÖNTEMLERİ . DİYALİZ A. Hemodiyaliz: Diyaliz; hastanın genel durumunu düzenlemek, su - elektrolitik dengesini ve vücutta biriken toksinlerin atımını sağlamak, hastanın yaşama devam etmesini ve transplantasyona hazırlanmasını sağlamak için gereklidir. Diyaliz; yarı geçirgen bir zar aracılığı ile, kanda yüksek yoğunlukta bulunan bazı zararlı maddelerin, yayılma yoluyla, diyaliz sıvısına geçmesi prensibine dayanır. Vücuttaki fazla sıvıyı çekmek için de; zarın su tarafına bir emme basıncı uygulanır B.Periton Diyalizi Karın boşluğunu saran zar (periton) suni böbrek vazifesini görür. Karın duvarına takılan küçük bir tüp vasıtası ile karın boşluğuna 1 - 2 diyaliz sıvısı akıtılır. Kan içindeki atık maddeler karın zarı vasıtası ile diyaliz sıvısına geçer. Belli bir zaman geçtikten sonra bu sıvı dışarı çekilerek yerine temiz sıvı verilir. Periton Diyalizinin bir şekli olan Devamlı Ayakta Periton Diyalizi devamlı bir tedavi yöntemidir. Buna göre karın boşluğu haftanın her günü ve en az günde dört defa değiştirilmek üzere, diyaliz sıvısı ile doldurulur. Sıvı değişimi evde veya iş yerinde yapılabilir. Bu diyaliz yönteminden özellikle aşağıda belirtilen hasta grupları yararlanmaktadır; Periton diyalizi ile hemodiyaliz birbirine destek veren tedavi yöntemleridir. Çocuklar (0 - 16 yaş arası), - Şeker hastaları, - Yaşlı hastalar, - Damar problemi olan hastalar, - Sosyal etkinliklerinin kısıtlanmasını istemeyen hastalar, - Rezerve böbreği olan hastalar. DİYALİZ MAKİNELERİ NASIL ÇALIŞIR? Hemodiyalizde kan, vücudun dışında diyalizör denilen bir suni böbrek aracılığı ile temizlenir. Diyalizör yarı geçirgen zardan oluşmuştur. Zar, binlerce mikroskobik deliği içeren ince bir tabakadır. Diyaliz tedavisi sırasında; bu zarın bir tarafından kan, diğer tarafından diyaliz sıvısı akar. Diyaliz sıvısı içinde; sodyum potasyum, kalsiyum, magnezyum, asetat, dekstroz ve klor bulunur. Hemodiyalizin başlangıcında; kandaki zararlı maddelerin seviyesinin yüksek olmasına karşın, diyaliz sıvısı bu maddeleri içermemektedir. Zararlı (toksin) maddeler, genellikle erimiş olduğu için yarı geçirgen zar aracılığı ile kandan çıkarak diyaliz sıvısına geçer ve vücuttan atılır. Bu hareket zarın her iki tarafındaki maddelerin eşit seviyede yoğunluğa ulaşmasına kadar devam eder. FİSTÜL Hemodiyalize alınan hastada; yeterli kan dolaşımını sağlamak için, atar damarla toplar damarın birleştirilmesidir. Fistül açıldıktan sonra hasta; 15 - 20 gün için, Pıhtılaşma Enfeksiyon - Kanama açısından yakından gözlenir. Fistül bölgesi kızarıklık, şişlik, yönünden gözlenmelidir FİSTÜLLÜ BÖLGENİN KORUNMASI Fistüllü koldan tansiyon ölçtürmeyiniz Fistüllü kolunuzla ağır kaldırmayınız Kolunuzu çarpmalardan koruyunuz Fistülün üzerine saat takmayınız, dar kollu giysiler giymeyiniz. Bölgedeki derinin esnekliğini korumak için yumuşatıcı kremler kullanınız Fistülünüz yeterince gelişmediyse bölgeye sıcak su pansumanı yaparak alışkanlığın artmasını ve damarlarınızın gelişmesini sağlayınız. Fistülünüz aşırı gelişmişse kesinlikle sıcak su pansumanı yapmayınız. Fistüllü bölgeyi temiz tutunuz Fistüllü kolda ağrı, kızarıklık veya şişlik olduğu zaman hemen doktorunuza bildiriniz 2. BÖBREK TRANSPLANTASYONU Kronik Böbrek Yetmezliği' nin ideal tedavisi; bugün için Böbrek Transplantasyonudur. Böbrek Transplantasyonu; hasta kimseye, canlı veya ölü birinin sağlıklı böbreğinin, cerrahi müdahale ile nakledilmesi demektir. Böbrek Transplantasyonu ile ilgili kriterler sürekli değişmektedir. Geçmişte transplantasyon yapılamayacağı kabul edilen bir çok hastalıkta bugün, rahatlıkla transplantasyon yapılabilmektedir. Bugün, organ transplantasyonunda temel amaç; organa ihtiyacı olan herkese, transplantasyon yapmak için, bütün imkanları kullanarak ve mümkün olduğu kadar daha fazla hastaya daha sağlıklı yaşam sağlamaktır. Ancak sizin dokularınıza uyan bir böbreğin bulunması uzun zaman alabilir. Bu bakımdan sağlığınız için kendinizi bir süre için, diyalize girme gerçeğine alıştırmalısınız KRONİK BÖBREK HASTALARININ DİKKAT ETMESİ GEREKEN NOKTALAR -Her gün; aynı tartı aleti ve aynı giysi ile, aynı saatte tartılınız. Tartıldıktan sonra bulduğunuz değeri çizelgeye kaydediniz. - Alacağınız günlük sıvı miktarını ayarlayınız. Bu miktarın üzerine çıkmayınız. - Kan basıncınızı sık sık kontrol ettiriniz. - Diyet programınıza uyunuz. - İlaçlarınızı önerilen miktarda ve zamanında alınız. - Mümkün olan sıklıkta (her gün ya da gün aşırı) banyo yapınız. - Düşme ve çarpmalardan kendinizi koruyunuz. - Fistül bakımınıza dikkat ediniz. - Size verilen hemodiyaliz programına ve saatlerine mutlaka uyunuz. - Programınıza gelirken terlik ve pijamalarınızı getiriniz. - Bir sağlık sorununuzda DİYALİZ ÜNİTELERİMİZİ arayınız KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİNDE KULLANILAN İLAÇLAR Böbreklerin işlevlerini yapamadığı durumlarda; kanda eksik kalan maddelerin yol açtığı belirtileri önlemek için, yerine koyma ve tedavisi dediğimiz tedavi şekli uygulanır. Bu tedavinin başarılı olması da ancak, ilaçları düzenli kullanmanızla mümkündür. İlaçlarınızın dozları, aylık olarak yapılan kan tetkiklerinizin sonuçlarına göre değişiklik gösterebilir. Bu değişiklikleri, ilaç kartınıza kendiniz işleyiniz. - İlaç kartınızı, daima yanınızda taşıyınız. - İlaçlarınızı, doktorunuzun verdiği şekilde kullanınız. Kutu içindeki prospektüsleri dikkate almayınız! Böbrekler işlevlerini kaydedince, kanda fosfat birikmesi ve kalsiyum azalması olur. Bu elektrolit değişiklikleri de, pek çok sistemi etkiler. Phosex, Renagel, Amphojel,Antifosfat fosforun bağırsaklardan emilimini engeller; dolayısı ile kanda fosfat miktarı düşüp, idrardaki fosfat miktarını azaltarak, böbrekte fosfat taşlarının oluşumunu engeller. Yan Etkileri: Kabızlık Doz ve Uygulama: Yemek aralarında, su ile dil üzerinde eritilerek alınmalıdır. Dozu; doktorunuz tarafından, kandaki kalsiyum ve fosfat düzeylerine göre ayarlanır. KALSİYUM KARBONAT TOZ: (CaCO3) Kronik Böbrek Yetmezliği olan hastalarda, kalsiyum seviyesi düşer. Kemikten kalsiyum çekilir. Bu da kemik erimelerine ve ağrılara yol açar. Ayrıca kalsiyum, sinir - kas iletiminde de görev alır. Eksikliğinde; kasılmalar, kramplar meydana gelir. Doz ve Uygulama: Kalsiyum karbonat toz şeklindedir ve suda eritilerek doktorunuzun önerdiği dozda kullanılır. 1 tatlı kaşığı = 1 gr.' dır. D VİTAMİNİ (RENK = KIRMIZI): (ROCALTROL. ALFA D3)(ORAL) Rocaltrol Kapsül 0.25 mg. Rocaltrol Kapsül 0.5 mg. Alfa D3 0.25 mg. One Alfa Damardan verilen (intravenöz) calcitriol (calcijex, one alfa) doz 1 mg.Haftada üç gün veya doktorun uygun gördüğü şekilde uygulanır. Doz: Her hastanın serum - kalsiyum düzeyine göre hesaplanır. DİĞER VİTAMİNLER: (BENEXOL, BECOZYM C, POLİVİT) Akut ve kronik hastalıklar sırasında karşılaşılan yetersizliklerin giderilmesinde kullanılır. İçeriklerinde pek çok vitaminden başka mineraller de bulunur. Doz: Günde bir adet alınması yeterlidir. ANEMİ TEDAVİSİ (KANSIZLIK) Böbreğin salgıladığı eritropoetin hormonun böbrek yetmezliğinde olmaması nedeniyle kansızlık ikinci önemli problemdir. Ayrıca diyaliz tedavisinde demir kaybı olmaktadır. Demir preparatları: Ferrum Forte Ferrosanol duodenal Venofer (i.v.) demir doktorun dozlarda alınmalıdır. Eritropoetin preparatları: EPREX AMP -NEORECORMON AMP-ARANESP AMP Kronik Böbrek Yetmezliği' nde ortaya çıkan; kansızlık (Anemi) tedavisinde kullanılır. Doz: Doktorunuzun önerisini alınız. ANTİHİPERTANSİFLER Bu ilaçlar yalnız başına; diüretiklerle kontrol edilemeyen, küçük tansiyon basıncının kontrolü için kullanılır. İlacın alınma miktarı ve cinsi, her hastaya göre değişir. Eğer halsizlik hissediyorsanız veya baş dönmeniz varsa; tansiyonunuzu kontrol ettiriniz ve doktorunuza başvurunuz. Hydralazine, nabız sayısını arttırır. Eğer nabzınız dakikada 120' nin üzerinde ise, bu ilacı almayınız. Atenolol, Dideral, Visken,Dilatrend, Beloc nabız azaltır. Eğer; dakikadaki nabız sayınız 60' ın altında ise bu ilaçları almayınız. Metildopa (Alfamet), günde 3 - 4 kerede, 750 - 3000 mg. kullanılır. Yüksek dozda, altı aydan fazla kullanıldığında; karaciğere zarar verebilir. Kullandığınız süre konusunda, doktorunuza danışabilirsiniz. Bu ilaca bağlı olarak, ağız kuruluğu meydana gelebilir. ACE inhibitörleri (Delix, Coversyl, Acuitel.)ve AT Reseptör blokerleri(Cozaar, Co-Diovan, Micardis) Kreatininiz Yükselirse Doktorunuza danışınız.. Kalsiyum kanal blokerleri (Kardilat, Nidilat, Norvasc, Diltizem) böbrek yetmezliği olan hastalarda vücutta ödem yapabilir. KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİNDE DİYET TEDAVİSİ İnsanlar hasta olduklarında, kendilerini genellikle yemek yiyemeyecek denli yorgun hissederler. İşte size enerjinizi ve yemeye karşı ilginizi arttıracak yollar. Önce doktorunuzun onayını alarak kısa yürüyüşler gibi hafif egzersizler yapın. Bunlar size güç sağlayacak, gücünüzü korumanızda etkin olacak ve iştahınızı açacaktır DİYET - Kendinizi tedavi programınızın bir parçası kabul edin. Yaşamınız üzerinde bu yolla oluşturacağınız denetim, hastalığınıza uyum sağlanmada anlamlı bir etken olacaktır. Yeni bir yeme - içme alışkanlığı oluşturmaya çalışmanız geçiş sürecini rahatlatacaktır. - Diyaliz hastaları için en zor, ama en önemli görevlerden biri fazla sıvı almamaktır - Tuzlu yiyecekler yemeyin. - Biraz suya bir iki damla nane yağı katarak ağız spreyi kullanabilirsiniz. - Dondurulmuş üzüm ya da buz yiyin. - Yapay tükürük kullanma konusunda doktorunuza danışın. - Yemeklerinizi günde 6 - 8 kez, ama azar azar ve yavaş yiyin. Yemek yerken küçük lokmalar alın, gün boyunca yenen küçük öğünler üç büyük öğüne göre daha sağlıklı olabilir Kronik Böbrek Yetmezliği' nde, böbrekler fonksiyonlarını tam anlamıyla yerine getiremezler. Dolayısıyla, vücuttan protein artığı zararlı maddeler olan; üre, ürik asi, kreatinin, sodyum, potasyum, fosfor atılamaz ve kanda birikerek zararlı etki gösterirler. Bu zararlı etkiyi yok etmek için DİYET PROGRAMI; en az hemodiyaliz kadar önemlidir. Diyetteki besin öğeleri ve böbreklerle ilişkileri şöyledir PROTEİN Vücudun yapı taşı olan proteinler; hayvansal kaynaklı besinlerde (et, yumurta, yoğurt ve peynir) bitkisel kaynaklı besinlerde (kuru baklagiller, tahıllar) ve az miktarda da taze sebzelerde bulunur. Her insanın vücut ağırlığına göre; alması gereken protein miktarı farklıdır. Doktorunuzun ve diyetisyeninizin belirlediği miktarın altında veya üstünde protein alımı, hastalığınızı olumsuz etkiler. YAĞ Kronik Böbrek Yetmezliği olan hastalar, kalp ve damar hastalıkları riskini taşımaktadırlar. Bu nedenle kullandığınız yağ; margarin, tereyağı gibi katı yağlı değil, mısırözü, ayçiçek, zeytinyağı gibi sıvı yağlar olmalıdır KARBONHİDRATLAR Beslenmedeki en önemli enerji kaynağıdır. Çekinmeden yiyebileceğiniz karbonhidrat kaynakları; şeker, bal, tanesiz reçel, sade lokum, akide şekeri, pişmaniye, nişasta peltesidir. Sınırlı miktarda tüketilmesi gereken karbonhidrat kaynakları ise; makarna, pirinç, şehriye, bisküvi ve çorbalardır POTASYUM (K*) Vücut sıvılarının dengesinin korunmasında ve normal vücut faaliyeti için gereklidir. Potasyum; hemen hemen tüm yiyeceklerde belli oranlarda vardır. En zengin kaynakları; limon, portakal, şeftali, kayısı, ıspanak, semiz otu, pazı, asma yaprağı, kara lahana gibi yeşil yapraklı taze sebzeler ve muz, kavun gibi meyvelerdir. Ayrıca süt, et çeşitleri (özellikle karaciğer, beyin, böbrek gibi organ etleri) potasyum bakımından zengindir. Yiyeceklerdeki potasyum, pişirilerek azaltılabilir. Bunun için yenilecek sebze; bol suda, iyice haşlandıktan sonra süzülerek tabağa alınmalıdır. FOSFOR (PO4) Fosfor kalsiyumla birlikte, kemik ve dişlerin yapısında yer alır. Diyette fosfor kısıtlanmaktadır, çünkü böbrek yetersiz çalıştığında kandaki fosfor miktarı, normalin üzerine çıkar. Bunun sonucunda, kandaki fosfor - kalsiyum dengesi bozulur ve kanda kalsiyum azalır. Vücut bozulan dengeyi sağlamak için harekete geçer ve kemiklerden kana kalsiyum çekilir. Böylece kemiklerde kalsiyum azalır ve yaygın kemik ağrıları, kırılmalar oluşur. Fosforun kaynakları; et ürünleri, balık, yumurta, süt, yoğurt, peynir gibi ürünlerle, kuru baklagiller, susam, fındık, fıstık gibi yağlı tohumlar, ekmek, bulgur, pirinç gibi tahıllar, meşrubatlardır. TUZ (SODYUM KLORÜR) Tuz bir sodyum kaynağı olduğundan diyette sodyumu sınırlamak için tuzu da sınırlamak gerekmektedir. İnsan bünyesi sodyumu, yiyeceklerine tuz ekmesine gerek kalmadan da alır. Yiyeceklerdeki sodyum görülmez, hatta tadı bile alınmaz. Doğal olarak fazla miktarda sodyum içeren yiyecekler; turşu, salamura, sucuk, pastırma, meşrubat, ıspanak, kara lahana, semizotu, asma yaprağı gibi koyu yeşil yapraklı sebzelerdir. Böbreklerin çalışma kapasitesi azaldıkça, fazla olan tuz ve su atılamaz. Çok fazla sodyum, vücutta su toplanmasına (ödem), dolayısıyla tansiyonun yükselmesine neden olur. Bu durumda diyette, sadece tuz değil, fazla sodyum içeren yiyecekler de sınırlanmalıdır. SIVI Vücuttaki fazla sıvının atılmasından böbrekler sorumludur. Böbrekler bu işi yapamadığında, diyaliz makinesinin çeşitli sıvı miktarı ile içtiğiniz su miktarının değerlenmesi gerekmektedir. Şayet idrar varsa çıkarılan idrar kadar ağızdan sıvı alınmalıdır. Eğer idrar yoksa; sıvı vücutta birikerek, ödeme neden olacağından, sıvı alımının kısıtlanması gerekmektedir. Bahsedilen sıvının içerisine; içilen su, limonata, komposto, ayran, çay, çorba vb. içecekler girmektedir. Yiyecekler, birden fazla besin maddesi içerirler. Yani bu yiyecekte; yukarıda saydığımız besin öğelerinin bazen hepsi, bazen de birkaçı bir arada bulunmaktadır. Bu nedenle size önerilen diyeti iyi kullanmanız; hangi besin öğesinin hangi yiyecekte, ne miktarda bulunduğunu bilmenizle mümkün olacaktır. Diyetisyenlerle sürekli ilişkide olmanız, sağlınız için en doğru olanıdır HEMODİYALİZE GİREN HASTALARDA GENEL YASAKLAR - Önerilenden fazla süt, yumurta, et, balık, tavuk, dil, işkembe, - İçeriği bilinmeyen çörek, kek, kurabiye, pasta, - Konserve, turşu, salamura, sucuk, pastırma, salam, sosis, vb., - Sakatatlardan; karaciğer, beyin, böbrek, dalak, yürek, - Kuruyemişler, kurutulmuş yemişler, - Meşrubatlar, boza, kahve, kakao, neskafe, - Çikolata, - Kuru baklagiller, - Tahin, pekmez, tahin helvası, - Pancar, bakla, ıspanak, pazı, tatlı kabağı, mantar, kereviz, enginar, asma yaprağı, - Muz, kavun, karpuz, limon, portakal, şeftali, kayısı, - Tuz ve tuzlu yiyecekler, - Diyetisyenler tarafından size önerilenlerin dışındaki her türlü meyve ve sebzeler KRONİK BÖBREK HASTALARI İÇİN EV PROGRAMI Kronik Böbrek Yetmezliği önemli bir hastalıktır. Ancak tedavisi; doktor kontrolüne alındığı ve kurallara uyulduğu sürece hastayı yatağa bağlaya, yaşamsal faaliyetlerini tamamen engelleyen bir hastalık da değildir. Bunu sağlamak için diyaliz programı + ilaçlar + diyet dışındaki vücut aktiviteleriniz güç kazanmanız için çok önemlidir. Günlük programınızı aşağıda belirtilen önerileri dikkate alarak belirlemeniz, iş ve hastalığınızın getirdiği programı rahat ve zorlanmadan uygulamanızın size, çeşitli kolaylıklar sağlayacağına inanıyoruz, Her gece en az 6 - 8 saat uyuyunuz. Sabah kalktığınızda günlük giysileriniz giyip güne başlayınız. - Az oturup çok hareket ediniz. - Günlük işlerinizi programlayınız. Bu programı rahat ve zorlanmadan uygulayınız. Sık aralıklarla dinleniniz. Dinlenmek için uyumak şart değildir. Örneğin; müzik dinleyin, gazete, kitap, dergi okuyun. DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR Sigara Sigara içmek kan basıncı ve kalp hızında artışa neden olur. Damarlarda ve akciğer dokularında önemli, geri dönüşsüz hasarlara yol açar. Bu nedenle kesinlikle SİGARA İÇMEYİNİZ. Uyku Gece en az 6 - 8 saat uyuyunuz. Eğer uyku probleminiz varsa doktorunuza danışınız. Oturma Yatakta kalmak yerine oturmayı tercih ediniz. Sandalyede otururken mümkün olduğunca bacaklarınızı yüksekte tutunuz. Yürüyüş Sizin için çok iyi bir egzersizdir. Her gün yapılması gerekir ÖNERİLER Düz yerlerde yürüyünüz. - Aşırı sıcak ve soğuktan kaçınınız. Rüzgara karşı yürümeyiniz. - Ne çok hızlı, ne de çok yavaş yürüyünüz. Kesinlikle koşmayınız. - Yürüyüş öncesi ve sonrası mutlaka dinleniniz. - Yürüyüş sırasında aşırı yorgunluk, baş dönmesi, bayılma hissi, mide bulantısı, nabızda aşırı yükselme ve düzensizlikler gibi durumlarla karşılaşırsanız hemen yürüyüşü kes Dikkat! Yürüyüş sonrasındaki nabız atışınız dinlenme durumundaki nabız atışınızdan 20 atış daha fazla olmayacaktır. Yürüyüşlerinizi düzenli olarak uygulayınız. Her gün yürüyüşünüzü 10 metre arttırınız. Yürüdüğünüz yer aşırı inişli yokuşlu ise daha az yürüyüp daha sık dinleniniz. EGZERSİZ PROGRAMI HER HAREKETİ GÜNDE 1 KEZ 10 DEFA TEKRARLAYINIZ Egzersizlerinizi diyalizden önce uygulayınız. Çünkü diyaliz sonrasında kas krampları, tansiyon düşüklüğü, mide bulantısı vb. durumlar egzersiz yapmasına engel olabilir. Egzersizlerinizi yemekten 2 saat sonra uygulayınız. Her gün egzersiz yapamıyorsanız, egzersiz için diyaliz programınızın olmadığı günleri seçiniz SIRTÜSTÜ Kollar yanda, dizler hafif bükük, göğüs kafesinizi şişirerek burundan derin nefes alın. Nefesinizi tutmadan ağızdan yavaş yavaş verin. Aynı pozisyonda; burundan derin nefes alarak karnınızı şişirin. Sonra ağızdan yavaş yavaş verin. Kollar yanda, dizler düz olarak yatın Parmaklarınızı açıp kapayın, - El bileğinizi kaldırıp indirin, - Dirseğinizi büküp, açın, - Dirsek düz, kolunuzu başın üstüne kaldırın, indirin, - Dirsek bükülü, kolunuzu sürüyerek başınızın yanına getirin. Sonra tekrar sürüyerek gövdenizin yanına götürün, - Ayak parmaklarınızı büküp, düzeltin, - Ayak bileğinizi kendinize doğru çekip, aşağı doğru itin, - Dizinizi karnınıza doğru bükerek çekip, düzeltin, - Bacağınızı sürüyerek yana açıp, kapatın. OTURMA Oturma pozisyonunda yaptığınız tüm egzersizler için sırtınızı dik tutun ve bacaklarınız yataktan sarkacak şekilde oturun. Başınızı yavaşça kulaklar omuza doğru yaklaşacak şekilde her iki yana yatırmaya çalışın Başınızı tam daire çizecek şekilde her iki yana çevirin, Omuzlarınızı kulaklarınıza doğru yaklaştırın sonra yavaşça indirin, Omuzlarınızı önden arkaya doğru daire çizerek çevirin, Kürek kemiklerinizi yaklaştırıp uzaklaştırın Ayak parmaklarınızı büküp düzeltin, Ayak bileğinizi yukarıya doğru çekin indirin Ayağınızı yukarı kaldırıp dizinizi düzeltin, tekrar bükün (bacağınızı düz olarak kaldırın). AYAKTA Sabit bir yere tutunarak ayak parmaklarınız üzerinde yükselin, sonra yavaşça topuklarınızı yere indirin, Sabit bir yere tutunarak bacaklarınızı 45 derece yana açıp kapayın, Eller belde vücudunuzu ortaya, sağa ve sola bükün, Ayakta yerinde sayma hareketi yapın