TANIM ve KAPSAM Çevre politikası bir ülkenin çevre sorunlarının çözümü yönündeki ve bu alandaki tercih ve hedeflerinin belirlenmesidir. Eskiye göre çevre konusu kat be kat önemlidir. Çünkü nüfus daha kalabalıktır. Kentleşme hızlanmış sanayileşme ilerlemiştir. Bunların sonucu ortaya çıkan her türlü kirlilik yaşamı tehdit eder hale gelmiştir.Hızlı kentleşme başta kıyı alanları ve denizler olmak üzere doğal kaynaklar üzerindeki baskıları atıkların miktarını ve diğer çevre sorunlarını arttırmıştır. Çevre sorunlarının çözümü için uygulanan politikalar ve alınan kararların AB normları ve Uluslar arası standartlara uyumlu hale getirilmesi çalışmaları devam etmektedir. SÜREÇ Avrupa ülkelerinde çevreci gruplar 1980’ li yıllarda fikirlerini meşru hale getirmek için çeşitli aşamalarla çevre meselesine bir şekilde meşruiyet kazandırmışlardır. Kendi ülkelerinde gerçekleştirdikleri çevre faaliyetleri sürecinin etkisiyle çevreci gruplar Avrupa Komisyonuna nasıl yaklaşacağını öğrenmişlerdi. Ülkelerinde uyguladıkları metotları kullanarak oluşturdukları kamuoyu aracılığla direkt topluluk kuruluşlarını özellikle de Komisyonu etkilemeyi başardılar. Avrupa Parlamentosu genellikle katı bir çevre politikasından yanadır. AB Çevre Politikası • "Çevre sınır tanımaz" - Avrupa Topluluğu’nun -bugün daha yaygın adıyla Avrupa Birliği’nin - ilk çevre mevzuatını geliştirmeye başladığı 1970’li yılların sloganı buydu. Bu günümüzde daha da doğrudur. • 1987’de Tek Avrupa Senedi büyümekte olan bu çevre mevzuatı yığınına resmi bir hukuksal temel sağladı ve ortaya üç hedef koydu : çevrenin korunması, insanların sağlığı ve doğal kaynakların basiretli ve akılcı bir biçimde kullanımı (Madde 130r). • 1992 yılında Maastricth Antlaşması Avrupa Birliği hukukunda sürdürülebilir gelişme kavramını resmen oluşturdu. Daha sonra, 1997’de Amsterdam Antlaşması sürdürülebilir gelişmeyi Avrupa Birliği’nin ağırlıklı hedeflerinden birisi haline getirdi A) Suyun korunması • Birlik, kentsel atık su arıtma yönergesi ile 2010 yılının • sonuna kadar tüm yerüstü ve kıyı sularının organik kirlilikten arındırılması hedefini koymuştur. Bunun için önümüzdeki onyıl boyunca yerel yönetimler ve sanayiler tarafından atık su arıtımına muazzam yatırımlar yapılması gerekecektir. En önemlisi de, 2010 yılına kadar Üye Devletler su fiyatlarının yüksek kaliteli ve güvenilir su kaynakları sağlama ve sürdürmenin tam ve gerçek maliyetini yansıtmasını sağlamak zorundadır. Su fiyatı su şirketlerine gerçek maliyetini yansıttığında gerek yurttaşlar gerek endüstriler suyu daha verimli bir şekilde kullanmaya ve israftan kaçınmaya teşvik edilmiş olacaklardır b) Havanın korunması • Hava kalitesinin korunması gelecek yüzyılda Birlik politikalarını belirlemeye devam edecek olan büyük bir sorundur. Hava sadece katı kirlilik kontrolleri ile daha temiz olamaz. Bunun için enerji, ulaşım, turizm ve arazi imari gibi çok çeşitli diğer Birlik politikaları, ulusal hatta yerel politikalarda köklü değişiklikler gereklidir • Birliğin ilgi göstermesi gereken sorunların kapsamı geniştir : stratosferik ozon tabakasının aşınması; asitleşmenin, yer düzeyindeki ozon ve diğer kirleticilerin kontrolü; ve iklim değişikliği. Her sorun toplumun ve endüstrinin farklı kesimlerini etkilemekte olup özel çözümler gerektirmektedir. c)Hayatın korunması • Kentsel ve endüstriyel gelişme, tıpkı entansif tarım • gibi Birlik içinde biyo-çeşitliliğin bir çok önemli alanını sürekli olarak tehdit etmektedir. Avrupa ekosistemlerinin tüm türleri şiddetli baskıya maruz kalmaktadır ve biyo-çeşitliliğin kaybı belli bir düzenda kalmaktan çok artma eğilimi göstermektedir. Avrupa Birliği uzun zamandır, gelişmekte olan ülkelerde, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan türlerin korunması ve ulusal parkların yönetimine yönelik programlar da dahil olmak üzere doğayı koruma projelerini desteklemektedir. 1990-95 döneminde, örneğin Kenya’da fil türünü koruma ve bir Topluluk doğal hayat projesi ve Pakistan’da Himalaya cangıl projesi için 60 milyon ECU tahsis edilmiştir. d) Ormanların korunması • Ormanlar Avrupa Birliği’nde 127.8 milyon hektar alan kaplamaktadır. Ağaçlandırılmış alanlar ozaman ki 12 Üye Devlette 1960 ila 1990 yılları arasında % 10 artmıştır. Orman politikası çevre korunmasının diğer tüm yönleriyle bağlantılıdır : ormanlar yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan türlere habitat sağlamaktadır ve bir çok ülke için önemli bir malzeme, gelir ve uluslararası ticaret kaynağı ve sera gazı olan CO2 için hayati önemde bir küresel temizlik yeridir. AB ÇEVRE EYLEM ÖGELERİ • - Çevresel kaygıların diğer politika alanları ile • • • • • bütünleştirilmesi. - AB, Üye Devletler, iş dünyası ve kamuoyu arasında ortaklık ve sorumluluk paylaşımı. - Çevre politikası araçlarının kapsamının örneğin vergi ve sübvansiyonlar ve gönüllü anlaşmaları da içerecek şekilde genişletilmesi. - Tüketim ve üretim kalıplarının değiştirilmesi. - Mevzuatın uygulanması ve yaptırıma sahip olması. - Gündem 21 ve beşinci çevresel eylem programı çerçevesinde uluslararası işbirliği. AB HUKUKU ve YAPTIRIM • Avrupa Birliği’nin Üye Devletlerdeki çevre standartlarını ve uygulamalarını ortak bir düzeye çıkartan, çoğu zaman yönergenin kabul edildiği sırada en ileri durumda olan devlet tarafından ulaşılan düzeye dayalı, 30 yıllık sağlam bir yasama geçmişine sahiptir. Avrupa Birliği’nin yasaları tehlikeli kimyasal maddelerin test edilmesi ve etiketlenmesi, biyoteknoloji araştırmalarının ve ürünlerinin kontrolü ve belli başlı endüstriyel kazaların kontrolü gibi alanlarda dünyaya öncülük etmiştir. 1987 yılından bu yana çevre, AT Antlaşması’nda önemli bir yere sahiptir. FİNANSMAN • Birliğin yapısal fonları, özellikle özel progra • mlar aracılığıyla fonları Birlik içinde daha zengin bölgelerden daha yoksul bölgelere aktarmak suretiyle Birlik içinde daha dengeli bir sosyo-ekonomik gelişmeyi desteklemek için başlıca araçlarıdır. 1994 ile 1999 yılları arasında toplam 152.200 milyon ECU tutarında Yapısal Fon tahsis edilmiş olup Kaynaşma Fonları da 14.450 milyon ECU sağlamaktadır • Yüksek çevre kalitesi Birliğin daha yoksul bölgelerine yatırımların çekilmesinde bir faktör olmuştur ve Fonlar giderek artan şekilde kıyıların, limanların ve nehirlerin temizlenmesi ve kirlenmiş ve bozulmuş endüstriyel ve a) AYB’nin çevre kredileri • Avrupa Yatırım Bankası (AYB) Avrupa Birliği’nin finansman kurumu olarak Birliğin çevreyi koruma ve yaşam kalitesini iyileştirme hedefine bağlıdır. Banka bu hedefleri gözeten yatırım projelerine uzun vadeli krediler sağlamakta olup kredileri yatırım maliyetlerinin % 50’sine kadar katkıda bulunmaktadır. Çevreye tahsis edilen krediler halen Birlik içindeki tüm AYB işlemlerinin yaklaşık üçte birini teşkil etmektedir CEVRE SORUNLARINA YEREL BAKIS • Kentli nüfusun artması ve endüstrilesmesiyle birlikte yesil alanlar mahvedilirken kirlilik, göl,nehir ve hatta denizlerde canlıların yasamasını tehdit eden boyutlara erişmiştir. • Bunun için başta ormanlar ,bitki örtüsü,hava ve su olmak üzere doğayı korumak ve kirlenmenin önüne geçmek gerekir. • Endüstrileşme ve kentli nüfusun artışıyla 3 kirlilik önemlidir. *Hava kirliliği *Su kirliliği *Toprak kirliliği BELEDİYE ve ÇEVRE • Büyükşehir belediyelerine ait görev içerisinde çevre ile ilgili olanlar • • • • • • • • • • şunlardır: *imar planları yapmak, yaptırmak *Meydan, bulvar vs. yapmak, yaptırmak, bakım ve onarımını sağlamak, *Çevre sağlığı ve korunmasını sağlamak, *Yeşil sahalar, parklar ve bahçeler yapmak sosyal ve kültürel hizmetleri yerine getirmek *Büyükşehir dahilindeki su, kanalizasyon, her nevi gaz, merkezi ısınma ve toplu taşıma hizmetlerini yürütmek *Yiyecek ve içecek maddelerinin tahlillerini yapmak üzere laboratuarlar kurmak ve işletmek, *Mezarlık alanları tespit ve tesisi etmek, *Çöplerin ve sanayi artıklarının toplanma yerlerini belirtmek, değerlendirilmesi ve imhası için gerekli tesisleri kurmak *Toptancı halleri veya mezbahalar yapmak, *itfaiye hizmetlerini yürütmek BELEDİYE ve ÇEVRE • İlçe belediyeleri, yukarıda sıraladığımız Büyükşehir belediyelerinin çevre ile ilgili görevlerinden, kanunun (f) ve (ı) fıkralarında belirtilen, "Yeşil sahalar, parklar ve bahçeler yapmak ve sosyal ve kültürel hizmetleri yerine getirmek, spor, dinlenme, işletmek veya işlettirmek, toptancı halleri ve mezbahalar yapmak..." hakkındaki görevleri yerine getirirler. ÇEVRE KONUSUNDA AMAÇLANAN HEDEFLER • Kentsel nüfusun yüzde 78'i ve kırsal nüfusun da • yüzde 62’si sağlıklı ve yeterli içmesuyuna erişebilmektedir. Ve kentsel nüfusun yüzde 2'si ile kırsal nüfusun yüzde 21'ine içmesuyu temin edilememiştir. Yıllık kişi başına düşen 74 metreküp içmesuyu tüketimi, ortalama 100 metreküp olan Avrupadaki değerin altındadır. Son verilere göre İller Bankası ve Turizm Bakanlığının hizmet verdiği 3216 belediyenin yüzde 58' inde içmesuyu temin şebekesi; bunların da yüzde 4'ünde içmesuyu arıtma tesisi vardır. Endüstriyel Atıksu • 1990'ların başında (mevcut olan en son etüt) yirmibeş kişiden daha fazla istihdamı olan 1870 şirketin dörtte biri atıksu arıtma tesisi ile donatılmıştır; bu şekilde donanımı olan şirketlerin yaklaşık yarısı Marmara havzasında yer almaktadır • Su kirliliği kontrol yönetmeliğine göre ülkenin yer altı yer üstü su kaynakları potansiyelinin her türlü kullanım amacıyla korunmasını, en iyi biçimde kullanımının sağlanmasını ve su kirlenmesinin önlenmesini ekonomik ve sosyal hedefleriyle uyumlu bir şekilde gerçekleştirmek üzere su kirliliğinin kontrolü esaslarının belirlenmesi için gerekli olan hukuki ve teknik esasları ortaya koymaktır Kimyasallar ve Organizmalar • 2872 sayılı Çevre Kanununun 13’ üncü maddesine göre havada suda veya toprakta kalıcı özellik göstererek ekolojik dengeyi bozan kimyasalların üretimi ithalatı taşınması depolanması ve kullanımında çevrenin korunması esastır. • Çevre Kanununa bağlı olarak. çevre ve insan sağlığını olumsuz yönde etkileyen sanayi kimyasallarının yönetimini kapsayan "Zararlı Kimyasal Madde ve Ürünlerinin Kontrolü Yönetmeliği", Avrupa Birliğinin ilgili Direktifleri göz önüne alınarak hazırlanmış olup 1993 yılı itibarı ile yürürlüğe girmiştir. Laboratuar Uygulamaları • Avrupa Birliği ve Türkiye arasında imzalanan 16 Eylül 1990 gün ve 20637 Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 'Çevre Kirliliği Ölçme ve izleme' projesi kapsamında finansman anlaşması yapılmıştır. Anlaşma gereği 2,5 milyon ECU' luk kısmı AB tarafından 585 ECU' luk kısmı Çevre Bakanlığı tarafından karşılanmıştır. Bu kapsamda Çevre Bakanlığına üç adet mobil su kirliliği ölçüm aracı, üç adet mobil hava kirliliği ölçüm aracı ve bir adet sabit hava kirliliği ölçüm aracı ile merkez laboratuar cihazları hibe edilmiştir. Araç ve Makine Gürültüsü • Gürültünün yarattığı rahatsızlıklar 2872 sayılı Çevre Kanununda .ele alınan temel konulardan birini oluşturmaktadır. Bu konudaki temel hukuki düzenleme olan 1986 yılında çıkarılan Gürültü Kontrol Yönetmeliği; yerleşim yerleri için gürültü düzeyleri, tren yolları, havaalanları yine sanayi ve inşaat alanlarında izin verilebilecek gürültü düzeylerini kapsamaktadır. Altyapı ve Kentsel Atıksu • Kentsel su kanalizasyon ve arıtma tesislerinin finansmanında en büyük pay İller Bankasının yetkisinde olan Belediyeler Fonu aracılığla merkezi yönetim tarafından sağlanmaktadır. İller Bankası dışında belediyeler büyük projelerini finanse etmek için dış kaynaklardan borç alabilmektedir.Altyapı yatırımlarında özel sektörün masraflara katkısı çok sınırlı düzeydedir. • Kentsel atıksularla ilgili Türk yasal düzenlemeleri AB’nin 1991 Kentsel Atıksu Arıtma Talimatına yakındır; ancak nüfusu 2000’in üzerinde olan bütün belediyelerin atıksularını toplama konusunda açık bir zorunluluk getirilmemiştir.İzin verilebilir en yüksek BOI konsantrasyonu Türk mevzuatında 2 kat daha yüksektir ve kentsel atıksu deşarjlarında toplam azot ve fosfor konsantrasyonları için sınır değerler yoktur. ULUSAL ÇEVRE PROGRAMI • UÇEP'in temel amaçları: yaşama kalitesinin artırılması, • • • • • çevre bilincinin artırılması, geliştirilmiş çevre yönetimi, çevre ile uyumlu ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınma olarak özetlenebilir. Bu amaçları destekleyen stratejik hedefler ise; .Kirliliğin önlenmesi yada azaltılması, .Temel çevre alt yapısına ve hizmetlerine erişimi geliştirmek Sürdürülebilir kaynak kullanımını özendirmek Sürdürülebilir çevre çalışmalarını desteklemek, Çevresel tehlikelere karşı dayanıksızlığı en aza indirgemek olarak özetlenebilir. SONUÇ • Araştırmanın yapısı itibari ile çevrenin öneminin ülkemizce fark edilmiş olması AB'ye giriş aşamasında mevzuat yönünden uyum noktasında mesafeler alınmış olması ve buna yerel yönetimlerimizin artı değer katmış olması açıkça görülmektedir. • Avrupa Topluluğu çevre politikalarının ülkemiz çevre politikalarına mutlak manada örnek teşkil edeceği de tartışılabilir bir konudur, Ancak çevre politikaları konusunda uluslararası standartlara ulaşmak amaçlanmaktadır. Hukuk ve mevzuat başta olmak üzere yapılanma ve organizasyon merkezi hükümette ve yerel yönetimlerde ülkemizde bu çerçevede sevindirici çalışmalar yapılmaktadır. Ülkemizde çevre yönetimi ve çevre politikaları konusunda belli mesafeler alınmış olmasına rağmen çevre örgütleri ile birlikte hareket edilmemiştir. Bu süreçte merkezi yönetimin ve yerel yönetimlerin duyarlılığı artmış ancak çok ciddi ve gerçekçi bir bilinçlenmeye henüz ulaşılamamıştır.