IV. TÜRK OMUZ VE DİRSEK CERRAHİSİ KONGRESİ 02 – 04 MART 2006 HİLTON CONVENTİON CENTER İSTANBUL 1 4. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 02-04 Mart 2006 İÇİNDEKİLER Önyazı…………………………………………………………… 4 Düzenleme Kurulu…………………………………………. 5 Bilimsel Program………………………………………….. 7 Konuşma Özetleri…………………………………………. 11 Sözel Bildiriler………………………………………………. 35 Poster Bildiriler……………………………………………. 57 İndeks…………………………………………………………. 71 2 4. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 02-04 Mart 2006 KURS I OMUZ VE DiRSEK MANYETiK REZONANS GÖRÜNTÜLENMESiNDE ORTOPEDİST NE BEKLER? RADYOLOG NE VERMELiDiR? Saat : 08:30 - 08:50 Konu : Omuz ve Dirsek Patolojilerinde MRG Konuşmacı : Dr. Nil TOKGÖZ OMUZ EKLEMi HASTALlKLARINDA MR GÖRÜNTÜLEME (MRG) MR TEKNiGi: Hasta sırt üstü pozisyonda olup humerusa natral pozisyon verilir. Yüzeysel MR sargısı kullanılır. Kesit planları; aksiyel, oblik sagittal ve oblik koronaldir. Eklemin oblik seyri ve incelenen omuzun magnetin periferinde yer almasına bağlı MR sinyal kaybı olduğundan görüntülerin değerlendirilmesi güçtür. OMUZ MR ENDiKASYONLARI: Rotator manşet hastalığı, instabilite, kıkırdak ve sinovyumun değerlendirmesi. ROTATOR MANŞET SIKIŞMA SENDROMU: Klinik bir tam olup MRG ile sebep ortaya konur. MRG'de spesifik bulgular; subakromial spur, os akromiale, nonspesifik bulgular ise; tip 3 akromion ve korakoakromial bağda kalınlaşmadır. MRG'nin en büyük rolü komşu tendon ve bursa patolojilerinin ortaya konmasıdır. MRG'de subakromial spurun tip 3 akromiondan ayırt edilmesinde oblik sagittal kesitler kullanılır. MRG'de subakromial spurun normal deltoid tendondan ayırıcı tanısı; spurda normal hiperintens kemik iliği sinyali bulunurken, tendon hipointens izlenir. ROTATOR MANŞET TENDiNOZİSİ: MRG'de normal tendon tüm sekanslarda düşük sinyal intensiteli iken, tendinoziste (tendinit) yüksek sinyal intensiteli izlenir. Tendinozis "magic angle" fenomeninden ayırrtedilmelidir. Kalsifik tendinoziste kalsifikasyonun yeri ve boyutu önemlidir. ROTATOR MANŞET PARSiYEL YIRTIĞI: T2A kesitlerde; tendona dik seyirli, sıvıI ile benzer yüksek sinyal intensiteli parsiyel bütünlük kaybı mevcuttur. Yerleşimine göre; artiküler yüzeyde, bursal yüzeyde, intratendinoz ve kompleks parsiyel yırtık olarak isimlendirilir. ROTATOR MANŞET TAM KAT YIRTIĞI: Primer MRG bulguları; tendonda T2A kesitlerde SIVI ile benzer yüksek sinyal intensitesi, subakromial-subdeltoid bursal sıvı ve peribursal yağ çizgisinde kayıptır. Kas tendon bileşkesinde retraksiyon olabilir. MRG'de tendon retraksiyonu ölçülerek kas-tendon ünitesi onarımının uygunluğu değerlendirilir. Sekonder MRG bulguları; humerusun anterosuperiora yer değişikliği, biseps tendiniti ve biseps tendonunda yer değişikliğidir. Aksiyel kesitlerde biseps tendonu subskapularis tendonu arkasında ise subskapularis tendon tam kat yırtığını gösterir. Tam kat yırtıkta rotator kaslarda denervasyona bağlı akut evrede kas ödemi (T2A'da yüksek sinyalli), subakut evrede (6-12 Ay) kas yağlı dejenerasyonu (T1A'da yüksek sinyalli) ve kronik evrede kasta atrofi ile belirgin yağlı dejenerasyon izlenir. MRG'de kas atrofisi; oblik sagittal kesitde spina skapulanın skapula gövdesi ile birleştiği düzeyde değerlendirilir. Rotator kaslarda yağlı dejenerasyon hastanın cerrahiden yarananıp yararlanmayacağını gösterir. ANTERiOR OMUZ iNSTABiLiTESi: Anterior inferior labroligamentoz kompleks (anterior inferior labrum, anterior kapsül ve inferior glenohumeral bağ) hasarı vardır. 3 4. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 02-04 Mart 2006 Eklemde belirgin efüzyon varsa MRG, efüzyon yoksa MR artrografi (MRA) ile tam konur. MRA'da kontrast madde ile eklem aralığında distansiyon oluşturulduğundan labral ayrılma daha iyi gösterilir. Kontrastın labral defekt içerisine uzanması labr,al yırtığın en spesifik bulgusudur. Yine labral morfolojik değişiklikler MRA ile daha iyi gösterilir. Abdüksiyon-ekstermal rotasyonda (ABER) MR ve MRA ile inferior glenohumeral bağ tutunma yeri yakınındaki ayrımamış anterior labral yırtık daha iyi gösterilir. Labral lezyonlar normal labral varyasyonlardan ayırt edilmelidir. Labral lezyonlar saat 3-6, labral varyasyonlar saat 11-3 arasındadır. BANKART LEZVONU: Anterior inferior labroligamentöz komplekste avülsiyon ve skapula periostunda harabiyet vardır. PERTHES LEZVONU: Anterior inferior labroligamentöz komplekste avülsiyon vardır. Skapula periostu mediale soyulur, fakat sağlamdır. GLAD (GLENOİD LABRAL ARTICULAR DISRUPTION) LEZVONU: Yırtık olan anteroinferior labrum kopmuş eklem kartilajına tutunur. KapsüI ve periost sağlamdır. ALPSA (ANTERIOR LABROLIGAMENTOUS PERIOSTEAL SLEEVE AVULSION) LEZVONU: Skapula periostu sağlamdır. Fakat labroligamentöz yapılar "tişört koluna benzer şekilde" skapula boynuna doğru geriye soyulur. HAGL (HUMERAL AVULSION OF THE GLENOHUMERAL LIGAMENT) LEZYONU: inferior glenohumeral bağ humeral tutunma yerinden ayrılır. MRG'de yırtık glenohumeral bağ kalın, ondülan, düzensiz ve yüksek sinyal intensiteli olarak izlenir. MRA'de; kontrast madde, bağın humeral tutunma yerindeki kapsüler harabiyet boyunca eklem dışına sızar. KEMİK BANKART LEZYONU: Humerus bağın anteroinferior yer değiştirmesi ile glenoid anteroinferior kenarında kırık oluşur. MRG'de; lezyonun yaşına bağlı olarak, glenoid anteroinferior kesiminde kemik iliği ödemi, kırık, kistik değişiklikler ve skleroz görülebilir. HILL·SACH'S LEZVONU: Humerus başının anteroinferior yer değiştirmesi ve glenoide çarpması sonucunda, suprakorakoid düzeyde humerus başı posterolateralinde üçgen şeklinde defekt izlenir. MRG'de; lezyonun yağma bağlı olarak humerus başı postero lateralinde kemik iligi ödemi veya trabeküler skleroz izlenir. Korakoid seviyesinin inferiorunda humerus başındaki normal posterolateral düzleşme ile karıştırılmamalıdır. Yine dejeneratif subkondral kistler ve erozyonlar ile bunlara reaktif gelişen kemik iliği ödemi ile karıştırılmamalıdır. DiRSEK EKLEMi HASTALlKLARINDA MR GÖRÜNTÜLEME (MRG) MRG TEKNiĞi: İyi kalitede görüntüIeme için yüksek güçte magnetler ve yüzeysel sargı esastır. Hasta sırt üstü ve kol anatomik pozisyonda en iyi incelenir. Böylece hem hasta rahatı sayesinde MRG'de hareket artefaktları önlenir, hem de ön kol ve proksimal radioulnar eklem rotasyonu azaltılarak koronal planda yan bağların, ortak fleksör ve ekstensör tendonların iyi kalitede görüntüIenmesi sağlanır. Hasta şişmansa ve MR cihazı dirseğin masada ortalanmasına izin vermiyorsa, görüntü kalitesi iyi olmamakla birlikte yüz üstü pozisyonda da incelenebilir. Rutin görüntüIeme protokolü; aksiyel, koronal ve sagittal planlardır. 4 4. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 02-04 Mart 2006 MR artrografi (MRA); eklem içi sertbest cisimciklerin ("loose body"), stabil olmayan osteokondral defektlerin ve yan bağ yırtıklarının değerlendirilmesinde oldukça yararlıdır. ORTAK FLEKSÖR VE EKSTENSÖR TENDONLAR: Epikondilit dirsek ağrı ve disfonksiyonunun en sık sebebidir. Lateral epikondilit ("tenisci dirseği") medial epikondilitden daha sık görülür. Epikondilitlerin tipik MRG bulguları; tendonda incelme veya kalınlaşma ile birlikte T1 ve T2A kesitlerde tendon içi artmış sinyal intensitesidir. YAN BAĞLAR: Medial (Ulnar) ve lateral (radial) yan bağlar dirsek eklemi stabilizasyonunu sağlarlar. Medial yan bağ yırtıklarında anterior demetin derin tabakası etkilenir. Akut yaralanmalarda; T2A MR kesitlerinde yüksek sinyal intensitesi, bazı Iiflerde bütünlük kaybı ve tam kat rüptürlerde ise retraksiyon olsun ya da olmasın bağda bütünlük kaybı görüIür. Bağ proksimal kesiminde yırtık daha sık görüIür. Medial epikondilde kopma kırığı eşlik edebilir. MR Artrografi (MRA) özellikle parsiyel yırtıkların tanısında yararlıdır. MRA'de komplet yırtığın karakteristik bulgusu, kontrast maddenin veya eklem sıvısının çevre yumuşak dokulara sızmasıdır. Lateral yan bağ yaralanmalarında da benzer bulgular görüImekte olup, tanısında genellikle eklem içine kontrast madde enjeksiyonu gerekmez. BİSEPS TENDONU: Biseps tendonu yaralanması en sık radial tüberosita tutunma yerinde veya bu lokalizasyon yakınında olur. Dejenerasyon veya tendinosiste; tendon distal kesiminin ulna ve radius tarafından tekrarlayan kompresyonuna bağli mukoid dejenerasyon görülür ve MRG'de tendonda sinyal artışı izlenir. Tendon rüptürü nadir olup, MRG'de tendonda bütünlük kaybı ve komşuluğunda sıvı koleksiyonu görülür. Eşlik eden bulgular; bisipital-radial bursit, radial tüberkülde düzensizlik ve median sinirde enflamasyondur. TRiSEPS TENDONU: Triseps tendon rüptütü; tendonun olekranon tutunma yerinde görüIür. Nadirdir. Sıklıkla ekstansiyondaki el üzerine düşme veya tendona direkt travma sonucu oluşur. Diğer sebepler; tekrarlayan triseps ekstansiyonu, steroidler ve sistemik hastaliklardır. MRG'de tendonda bütünlük kaybı ve artmış sıvı sinyali izlenir. Tendon retraksiyon görülebilir. Olekranon bursiti, radial kopma kırıkları ve unlar sinir subluksasyonu eşlik edebilir. Parsiyel yırtık, tam kat yırtıktan daha az sıklıkta görüIür. SiNiR SIKIŞMASI: Ulnar, median ve radial sinirler yağ dokusu ile çevrili olduklarından MRG ile kolaylıkla görüntülenebilirler. Sinir sıkışmasında MRG bulguları; T2A kesitlerde sinirde sinyal artışı, sinirde kalınlaşma ve yer değişikliğidir. OSTEOKONDRAL DEFEKT: Direkt travma sonucunda oluşur. Spesifik olarak radiokapitellar eklemde tekrarlayan valgus stresi ve impaksiyon sonucudur. Gençlerde bu kırıklar tipik olarak kapitellumda görüIür ve "osteokondritis dissekans (OKD)" olarak adlandırılır. Stabil olmayan osteokondral kırıklar eklem içi sertbest cisimcik ("loose body") oluşumuna yol açabilir. Stabil olmayan lezyonların tanısında MRA yararlı olup, tipik olarak lezyonun tamamen kontrast madde ile çevrili olduğu görülür. OKD, daha posteriorda yer alan kapitellum yalancı defekti ile karıştırılmamalıdır. Daha posteriorda yer alması ve travmaya ait sekonder değişikliklerin olmaması ile yalancı defekt gerçek OKD'tan ayırtdedilebilir. KIRIKLAR: Kemik yaralanmaları başlangıçta genellikle direkt grafiler ve bilgisayarlı tomografi ile tesbit edilirler. Gizli kırıklar veya stres kırıklarında direkt grafi bulguları daha az spesifik olup, ileri tetkik olarak MRG kullanılır. Stres kırığında karakteristik MRG bulgusu; T1A kesitlerde Iineer veya düzensiz hipointens sinyaller olup, akut ve subakut evrelerde yağ baskılı T2A kesitlerde komşuluğunda hiperintens kemik iliği ödemi görüIür. MRG'de kırığın yeterli değerlendirilebilmesi için, kemik iliği 5 4. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 02-04 Mart 2006 ödemine oldukça duyarlı olan yağ baskılı T2A veya STIR sekansı alınmalıdır. SERBEST CİSİMCiKLER ("LOOSE BODiES"): Serbest cisimcikler sıklıkla kororioid ve olekranon fossada yerleşirler. MRG sayesinde serbest cisimcikler sinovyal kalsifik odaklardan ayırt edebilirler. MRG ile serbest cisimciklerin sayısı, boyutu ve tam lokalizasyonları tanımlanabilir. MRG'nin serbest cisimciklerin tespitindeki duyarlılığı yüksek (%100) olmakla birlikte, spesifitesi düşüktür (%67). BURSİT: Dirsek eklemindeki en sık bursit; bisipital-radial bursit ve olekranon bursitidir. Bisipital-radial bursit; distal biseps tendonu ile radial tüberositaz anterior kesimi arasında yer alan bursanın enflamasyonudur. Bazen biseps tendinozisi eşlik eder. Olekranon bursiti; olekranon bursasında enflamasyon ve sıvı distansiyonudur. Romatoid artrit, septik bursit, gut ve diğer kristal depo hastalıklarında ve travma sonrasında görülebilir. Saat : 09:00 - 09:20 Konu : Klinik, Radyolojik ve Artroskopik Korelasyon Konuşmacı : Dr. Mehmet DEMiRTAŞ Artroskopik Bankart tamirinde tek anterior portal kullanarak yaılan tamirin değerlendirilmesi. 8 olguda tek anterior superior portalden ligamentin glenoid anteriorundan tamamen ayrılıp geçici bir (tercihan 0 numara PDS) sütürü askı gibi kullanarak Ligament kompleksini stabilize edip superiora doğru mobilize ederek 2. dikişi bir epidural iğne içinden veya hafif açılı bir sütür kaydırıcı yardımıyla yeni portal açmadan istenilen yerden geçirme olanağı sağlar. 8 olgunun en uzun takibi 14 ay en kısa 4 ay olup son olgu hariç hepsi tam hareket genişliğine ve endişe bulgusu olmaksızın stabil bir eklem bulguları göstermektedir. Sadece 2 portal gerektirmekte, teknik olarak kolay, hızlı ve istenilen yerden sütürr geçmeyi sağlamaktadır. Düğüm yerleştirmesi daha kolaydır. Her yönde kaydırmaya olanak sağlar. KONFERANS I Saat : 09:45 -10:15 Konu : Erişkin Distal Humerus Kırıkları Konuşmacı: Dr. David STANLEY Management Of Distal Humeral Fractures Distal humeral fractures are an uncommon injury that are frequently complex and time consuming to treat. Several classifications of this injury have been proposed in order to try and identify the components of the injury in order to enable appropriate surgical planning. Surgical approaches to the distal humerus can either be undertaken through an olecranon osteotomy, triceps splitting or triceps reflecting approach. The olecranon osteotomy gives greatest exposure to the articular surface but even with this approach the anterior aspect of the capitellum and trochlea are difficult to visualise. 6 4. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 02-04 Mart 2006 Traditional fixation techniques have been described by the AO group and involve reconstruction of the articular surface with plating of this aspect of the injury to the shaft of the humerus using plates at right angles. A posterior plate is positioned on the radial aspect of the distal humerus with a plate that is contoured and fixed to the ulnar aspect of the distal humerus. When construction is carried out according to the AO technique and sufficiently rigid fixation is achieved the outcome from such treatment can normally be expected to be satisfactory. However, all too often fixation of the distal humeral fracture is difficult, the bone fragments are small and compromise is made with the fixation method. Screws and wires are used instead of rigid fixation. This results in concern that the fracture fixation will fail and the elbow is immobilised in a plaster cast. As a result of this the elbow becomes stiff. Our own experience in Sheffield would match that of the literature and would suggest that up to 75% of non-unions result from inadequate fixation. The question arises as to whether it is possible to do better and achieve improved outcomes. More recently the Mayo distal humeral plate fixation method designed by Shawn O'Driscoll has been introduced. This describes a method of parallel plating with the plates being positioned on both the lateral and medial sides of the distal humerus. Fixation with multiple screws in the distal fragment has been suggested to give greater fracture fragment fixation with compression across the supracondylar component of the injury. The technique for undertaking this method of fixation is described in the presentation and examples are given of fractures treated by this method. PANEL I SERT DiRSEK Saat : 10:45 - 11 :05 Konu : Sınıflama ve Etyopatogenez Konuşmacı: Dr. Hayrettin KESMEZACAR İstanbul Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Her eklemde oldugu gibi, dirsek ekleminde de fonksiyon için stabilite, kuvvet ve eklem kareket açıklığı şarttır. Normal bir dirsek eklemi 0-100 derece fleksiyon ve 70-80 er derece pronasyon ve supinasyon hareketi yapabilmelidir. Bu derecelerin altında hareket kapasitesi mevcut ise sert dirsekten bahsedilebilir. Her ne kadar minimal hareket kısıtlılıkları patolojik olsa da, 30-100 derece fleksiyon ve 50’ şer derece supinasyon pronasyon hareketi günlük yaşantıda yeterli olmakta ve büyük bir fonksiyonel kısıtlılığa yol açmamaktadır. Travma başta gelmek üzere bir çok durumda dirsek ekleminde sertlik oluşabilmektedir. Dirseğin hareket kısıtlılığına bu kadar eğilimli olmasının bazı nedenleri vardır: 1) Oldukça uyumlu bir eklem yüzeyine sahiptir ve minimal bir düzensizlik hareket kaybı ile sonuçlanmaktadır 2) Travma sonucu oluşan kırıklar genelde parçalı olmakta ve anatomik redüksiyon ve rijit tespit her zaman mümkün olamamaktadır, 3) Eklem kapsülü travmaya oldukça hassas olup kalınlaşır ve kontraktür oluşur, 4) Dirsek çevresi tendonlar yerine çok sayıda kas ile çevrilidir, 7 4. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 02-04 Mart 2006 Sert Dirsek ile ilgili bazı sınıflamalar yapılmşsa da, günümüzde Morrey'in etyoloji ve anatomik yerleşime göre ortaya koyduğu sınıflama yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu sınıflamada sert dirsek ekstrensek ve intrensek kontraktürler olarak iki büyük gruba ayrılır. Eklem kapsülü, kollateral bağ, kas, eklem-dışı kemik yapı ve cilde bağIı sertlikler ekstrensek kontraktürleri oluştururlar. Travma, heterotopik kemikleşme, kafa travması, eklem dışı kötü kaynama, yanıklar, inflamatuar artritler, konjenital patolojiler ekstrensek faktörler arasında sayılabilir. İntrensek kontraktürlerde ise patolojl eklem içindedir ve eklem-içi yapışıklıklar, eklem düzensizliği, kıkırdak kaybı gibi durumlar (Eklem-içi kırıklar, çıkıklar, osteoartrit, inflamatuar artrit, sinovit, eklem faresi (OKD)) sonucunda hareket kaybı gelişir. Hareket kısıtlılığı zaman içerisinde kapsül kontraktürüne de neden olacağından, intrensek kontraktürlere çoğu zaman ekstrensek nedenler de eşlik ederler. Sert dirseğin derecesini belirten sınıflamada ise hareket açıklığı 90 dereceden büyük ise "hafif”, 61-90 arasında ise "orta", 31-60 arasında ise "ciddi" sertlik olarak sınıflandırılmıştır. Otuz dereceden daha az hareketi olan dirseklerde ise "çok ciddi" sertlik söz konusudur. Tedavi zorluğu ve prognoz arasında yapılan bir sınıflamada ise sert dirsek komplike olan ve komplike olmayan olarak ikiye ayrılmıştır. Hareket açıklığı 80 derecenin üzerinde olan, daha önce cerrahi geçirmemiş ya da minor girişim uygulanmış olan ulnar sinir transpozisyonu yapılmamış olan, yaygın heterotopik kemikleşme görülmeyen ve normal kemiksel anatomisi korunmuş olan dirsekler komplike değildir. Ancak ne yazık ki bir çok olguda bu özelliklerden bir ya da bir kaçı bulunmakta ve tedavi komplike bir duruma gelmektedir. Sonuç olarak sert dirsek bir çok nedene bağlı ve oldukça sık karşılaşılan bir durumdur. Gerek tedavinin açık cerrahi mi yoksa artroskopik mi olacağının planlaması, gerekse tedavi öncesi prognoz hakkında fikir sahibi olunması etyolojinin ve sertliğe eşlik eden patolojilerin iyi değerlendirilmesi ile mümkün olacaktır. Saat : 11:25 - 11 :45 Konu : Artroskopik Tedavi Konuşmacı : Dr. Mehmet DEMiRTAŞ Dirsek ekleminde 100 derecelik bir haraket genişliği ile bir çok günlük aktivite gerçekleşir.(3O-130 fleksiyon ekstansiyon) 100 derece toplam supinasyon, pronasyon. çeşitli sınıflamalar vardır: Kay Tip1 yumuşak doku kontraktür Tip2 yumuşak doku kontraktürü ve ossifikasyon Tip3 yumuşak doku kontraktürü ve non deplase eklem içi kırık Tip4 yumuşak doku kontraktürü ve deplase eklem içi kırık T Tip5 kemik köprü Morrey etyoloji ve Anatomiyi göz önüne alarak; Ekstrinsik: Yumuşak doku kontraktürleri. Kapsül ligament, HTO intrinsik : Eklem içi lezyonlar, adezyon, kıkırdak patolojisi Hotchkiss ise sadece anatomik yapılara göre sınıflamıştır; * Cilt kontraktürü yanık vs. * Kas kontraktürü: Kas-tendonun kısalması veya myositis ossificans. * Kapsüler kontraktür. * Kıkırdak kaybı dejenerasyon. * Heterotopic ossifikasyon. Dirsekte Hareket Kısıtlılığının Tedavisi: Önleme: Erken tanı 8 4. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 02-04 Mart 2006 Değerlendirme: Sınıflandırma Olgunlaşmış – olgunlaşmamış Komplet - inkomplet PRUJ - UH - RH - kombine Etkilenen dokular İmmobilize Edilmiş Yaralı Eklem: Kayıplar, kıkırdak ara maddesi, kollajenin açığa çıkması ve kaybı, ilerleyici pannus, artan kapsüler sertlik Cerrahi Gevşetme Seçenekleri: • Açık • Artroskopik • Kombine Cerrahi Gevşetme Endikasyonları *en az 30 derece fleksiyon kontraktürü 120-130 den az fleksiyon *Bazı hastalar tam hareket ister* Artroskopik gevşetme daha az hareket kaybı ve minimal komplikasyon vaad eder. Artroskopik Gevşetme: Belirgin intra-artiküler hacim azalması nedeniyle normalde 25 ml olan eklem içi hacim ortalama 6 ml kadar düşer buda görüntünün zor ve daha küçük alanda olması yapılan cerrahi işlemleri zorlaştırır. Multipl portaller birtane skop için, biri cihaz(shaver,cutter,Rf) bir veya iki portalden ekartör yardımıyla eklemi genişletmek mümkündür. Eklemin ekartörler yardımıyla genişlemesi içerde fazla basınç olmadan iyi görüntü sağlayacağı için extravasasyonu azaltır. Artroskopik olarak özellikle anterior kapsüI gevşetilmesi mümkünse kapsülektomi hedeflenen girişim anteriordaki norovasküler dokuları korumak için çok kısa güvenli zonda çalışılabilir. En başarılı sonuçlar osteokondiritlere bağlı kısıtlıklarda alınmaktadır. Dirsek Artroskopisi Avantajları: Cerrahi travmayı minimuma indirmektedir. Post-operatif komplikasyonları azdır. Erken rehabilitasyona izin vermektedir. Dezavantajları: Teknolojik gereksinim. Öğrenme zorluğu mevcuttur. Nörovasküler komplikasyonların engellenmesi, dirsekteki normal ve anormal anatomiyi bilmeli, cerrahi öncesinde önemli kemik yapılar ve sinirleri işaretlenmeli, dirseği maksimum distansiyonda tutup, değiştirilebilir kanaI sistemi ve yer değiştirme çubukları kullanılmalı, antekubital nörovasküler yapılan gevşetmek için dirsek fleksiyonu muhafaza edilmeli, standart artroskopik portaller kullanılmalı, enstrümanları kanırtmaktan kaçınılmalı. 9 10 4. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 02-04 Mart 2006 11 BİLİMSEL PROGRAM 4. Omuz ve Dirsek Cerrahisi Kongresi 02-04 Mart 2006 02 Mart 2006, Perşembe 12 13:00 – 19:00 KAYIT – REZERVASYON VE DANIŞMA HİZMETLERİ 03 Mart 2006, Cuma KURS 1 OMUZ VE DİRSEK MANYETİK REZONANS GÖRÜNTÜLENMESİNDE ORTOPEDİST NE BEKLER? RADYOLOG NE VERMELİDİR? Oturum Başkanı: Dr. Selçuk BÖLÜKBAŞI 08:30 - 08:50 09:00 - 09:20 09:20 - 09:45 Omuz ve Dirsek Patolojilerinde MRG / Dr. Nil TOKGOZ Klinik, Radyolojik ve Artroskopik Kolerasyon / Dr. Mehmet DEMIRTA$ Açılış KONFERANS I Oturum Başkanı: Dr. Hüseyin BAYRAM 13