SURİYE ERDOĞAN • Başbakan Erdoğan, “Suriye’deki gelişmeler bizim iç meselemizdir.’’ • “Kesinlikle, Bakan Davutoğlu ve ben çözüm arayışlarında son derece aktif roller oynayacağız” • BİZCE; BATININ ORTADOĞU’DA KURDUĞU DÜZEN: Anarşik ve çatışmacıdır. . Eğer bir İslam ülkesinin yönetimi ABD ve diğer batılılarla iyi geçiniyorsa istikrar var, yok eğer onların çıkarları karşısında sorun oluyorsa istikrar yok demektir. BATI 1.DÜNYA SAVAŞINDAN SONRA ORTADOĞU’YU İŞGAL ETTİĞİNDE NE YAPMAK İSTEMİŞTİR? HALKI NASIL GÖRMÜŞTÜR? • Nusayrîleri Hıristiyanlığa döndürmekten umutlanmışlardır. Çünkü bu mezhep, İslam’ın mukaddes günlerine riayet ettiği gibi Hıristiyanların bayramlarını da kutlar. • Ancak bölge halkı Hıristiyanlaşmayı reddetmiştir. Birinci dünya savaşı sonunda 1920 yılında bölgeyi işgal eden Fransız idaresi, bölge halkının işgali şiddetle reddetmesi sebebiyle daha fazla tutunamayacağını anlamıştır. • Bugün Suriye isminin bile tarihi bir dayanağı yoktur. “Süryanî” Hıristiyanların memleketi anlamına gelen bu ismi Fransızlar uygun görmüştür. Nusayriler hakkında yazdıkları raporlarda, “yönlendirilmeye müsait, ilkel, cahil, kavgalarında kinci bir grup” diye bahsediyorlar, “Kızılderililere yakın bir ilkellikte” diyerek aşağılıyorlardı. • SURİYE’NİN 15. YÜZYILA KADAR ADI ET-DEVLETÜ TÜRKİYE’DİR. BATI ORTADOĞU’DA ETNİK, DİNİ VE MEZHEBİ EKSENDE ÇATIŞMA YAPILACAĞINA GÖRE SİSTEMİ DİZAYN ETMİŞTİR • Orta Doğu’da ulusal çıkar kavramının tanımlanması rasyonel nedenler kadar dinsel fanatizm ve tarihsel olaylardan beslenmekte ve dogmatik dış politika yaklaşımlarına yola açmaktadır. Bir İsrailli karar alıcı için İsrail devletinin bölgedeki varlığı her şeyden önce dini bir hak ve zorunluluktur. Bu hak ve zorunluluk da İsrail’in ulusal çıkarının temelini oluşturur. Bir Arap karar alıcı için ise İsrail devletinin Müslüman topraklarında kurulmuş olması, İslam dinin merkezine ve Müslümanların kalbine bir saldırıdır . • BATI BU ZİHNİYET ÇATIŞMASINI HER TÜRLÜ VASITA İLE TAHRİK ETMEKTEDİR. ESAD BATI’NIN BASKISI KARŞISINDA PRAGMATİK TAVİZLER VERMEK İSTEDİ • Suriye’nin Lübnan’ın varlığını resmen tanıdığını belirtmiş uzlaşıcı imaj yaratma çabası içinde olmuştur. • Önemine işaret babından Golan’ın yaklaşık 12.000 kilometrekare büyüklüğünde gayet verimli topraklara sahiptir. • 15.000’ni aşkın İsrail yerleşimcinin burada tarım yapmaktadır. İsrail’in Golan Tepeleri’nde erken ihbar ve diğer askeri tesisleri bulunmaktadır. • İsrail’in tatlı su kaynaklarının 1/3’ünün Celile Gölü’nden gelmektedir. • Keza, gene aynı çerçevede, 2000 yılında Başkan Clinton’ın girişimiyle yapılan İsrail-Suriye görüşmelerinin Golan meselesi yüzünden başarıya ulaşamadığını kaydetmek yerinde olur. • MAKAM UĞRUNA ESAD CİDDİ TAVİZLER VERMİŞTİR. VATANSEVERLİKLE HİÇ BİR ALAKASI YOKTUR. DAVRANIŞ SARMALI; BATI SİZİ HANGİ YÖNDE HAREKET EDERSENİZ EDİN PEYNİRE DOĞRU YÖNLENDİRİR. B A C D E C1 N DAVRANIŞ SARMALI, ÇARESİZLİK LABİRENTİ MECBURİ İSTİKAMETTEN AYNI NOKTAYA GELMEK A B C D YOL YOK C1 F D1 G E H BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİNE İTİRAZ ETMEK MÜMKÜN MÜ? • BATI(ABD) DAVRANIŞ LABİRENTİNE SOKARAK SİZİ MUTLAK SURETTE HEDEFLEDİĞİ ÇİZGİYE GETİRİR. • BUNU GERÇEKLEŞTİRMEK ÜZERE BİLGİSAYAR SİMİLASYONLARINI VE EN GELİŞMİŞ MATEMATİK TEKNİKLERİNİ KULLANIR. • MODELLEME,DAVRANIŞ SARMALI,İŞ BİRLİĞİ VE ÇATIŞMA,HAVUÇ VE SOPA, ENFORMASYON,İLETİŞİM ARAÇLARI ETKİN ŞEKİLDE KULLANILMAKTADIR. • HANGİ YÖNDE HAREKET EDERSENİZ EDİN ONLARIN DEDİĞİ YERE GELİRSİNİZ. BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ • ORTADOĞUDA SINIRLARIN,YÖNETİMLERİN VE KURULU DÜZENİN DEĞİŞTİRİLEREK ABD’NİN STRATEJİK ÇIKARLARINA UYGUN HALE GETİRİLMESİDİR. • ORTADOĞU’DA KURULU BULUNAN DÜZEN 1.2.DÜNYA SAVAŞI SONUNDA KURULMUŞ İNGİLİZ PROJESİDİR.ESKİMİŞTİR. • BU SİSTEM ABD ÇIKARLARI AÇISINDAN YÜRÜMÜYOR.HALKTA MUKAVEMET OLUŞTURUYOR.İSLAMI DÜŞMAN SAYMAK TERS TEPİYOR. ARAP ÜLKELERİ SON YÜZYILDA EZİLDİ VE ALDATILDI • • • • • • • • • 1945li yıllar Mısır, Suriye; Irak, Lübnan ve Yemen gibi ülkelerin, 1951Libya, 1956 Sudan, Tunus ve Fas, 1960 Moritanya, 1960–61 Kuveyt, 1961–62 Cezayir, 1967 Güney Yemen, 1971 Körfez emirliklerinin müstakil oldukları görülür. ABD’NİN DÜNYA HAKİMİYETİ AÇISINDAN ARAÇLARI • 1.ASKERİ GÜÇ • 2.EN BÜYÜK ENDÜSTRİYEL TEKNİK GÜÇ HALEN 14trilyon $ GSMH ile dünyanın en büyük ekonomisi • 3.DOLAR DÜNYANIN REZERV PARASI • 4.ENFORMASYON,İSTİHBARAT,İNSANLIĞI ETKİLEME ARAÇLARINA EN BÜYÜK ÖLÇÜDE SAHİP • 5.AR-GE VE BİLİMDE 1.DEVLET ABD’NİN İNSANLIĞI ETKİLEME GÜCÜ • BUSH’UN DANIŞMANI CARL ROVE «BİZ İNSANLIĞI NEYE İNANDIRMAYA KARAR VERİRSEK ONA İNANDIRIRIZ,BUNU DEĞİŞTİRMEYE KARAR VERİRSEK TEKRAR TEKRAR DEĞİŞTİREBİLİRİZ» DEMİŞTİR. • NSA’DA(Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı) HALEN 50 BİN KİŞİ ÇALIŞIYOR.FACE,TWİTER,SPAYK,MESENGER vs kontrol altında. • ABD’NİN GÖRÜŞÜNE GÖRE HALKLA İLİŞKİLER STRATEJİK ALANDIR ABD’NİN DÖNÜŞÜM YAKLAŞIMI • ZBİGNİEW BRZEZİNSKİ’’KÜRESEL İSTİKRARIN OLDUĞU BÖLGELERİ BÜYÜTMEK İÇİN,SİYASAL ŞİDDETİ ORTADAN KALDIRMAK,İNSAN HAKLARI,ANAYASAL YÖNTEMLER VE DEĞER YÜKLEYEN SİSTEMLERİN YAYGINLAŞTIRILMASI’’ gerektiğini öngörmüştür. • BATININ MODERNZM KÜLTÜRÜNE KARŞI İSLAMİ DÜŞÜNCENİN DÜŞMANCA HAREKET ETTİĞİ VARSAYIMI YANLIŞTIR • İSLAMIN ABD’YE KARŞI TERÖR YAPARAK SALDIRGAN OLDUĞU DÜŞÜNCESİNİ TUTARLI GÖRMÜYOR. • TERÖRİZME KARŞI KOYABİLMEK İÇİN TERÖRİSTLERİ YOK ETMEK DEĞİL ,ONLARA HAREKET VEREN TEMEL SAİKLERİ BİLMEK ONU ÖNLEMEK GEREKLİDİR. ABD’NİN BAKIŞ AÇISININ DEĞİŞMESİ • İSLAMI TOPYEKÜN DÜŞMAN İLAN ETMEK,MÜSLÜMAN KARDEŞLERİ,İHVANI VEYA BAŞKA RADİKAL VEYA ILIMLI İSLAMİ HAREKETLERİ BASTIRMAK ABD’YE KARŞI DÜŞMANLIĞI TETİKLEMEKTEDİR. KÜRESEL TERÖRİZMİ TETİKLİYOR. BU DURUMDA BU HAREKETLERİ ENGELLEMEK DEĞİL ,DEMOKRATİK MEŞRUİYET İÇİNDE İKTİDARA GELMELERİNE YOL AÇMAK LAZIMDIR • İSLAM COĞRAFYASINDA KURULU REJİM,DEVLET,İŞ BAŞINDAKİ ZATLAR,HUDUT VE SİSTEMLER SENTETİK OLARAK TESPİT EDİLMİŞTİR.BİR YÜZYIL ÖNCE İSLAM COĞRAFYASINDA HUDUT KAVRAMI YOKTUR.İNGİLİZ/FR ÇIKARLARINA GÖRE TANZİM EDİLMİŞTİR.HALKA TERS SİSTEMLERDİR.HALK KENDİNİ BASTIRILMIŞ HİSSETMEKTEDİR. BU DA TERÖRİZM ÜRETMEKTEDİR. • TERÖRİZMİ ÖNLEMEK İÇİN İSLAM ÜZERİNDEKİ BASKININ KALDIRILMASI GEREKLİDİR. ABD’NİN YAKLAŞIMI-1 • • • • • • • ŞİMDİYE KADAR İSLAM COĞRAFYASINDA ABD’NİN HAKİMİYETİNİ İSRAİL GARNİZON DEVLETİ ÜZERİNDEN VE KÜRESEL SERMAYE İLE İTTİFAK SAĞLAYARAK YAPTILAR. KÜRESEL SERMAYE ABD’DEKİ KÂR MARJLARINI BAHANE EDEREK ÇİN’E YÖNELDİ. İSRAİL KENDİ GÜVENLİĞİNİ VE BEKASINI ABD’YE ENDEKSLEYEREK İLELEBET SÜRDÜREMEYECEĞİNİ ANLADI,ALTERNATİF TEZLER GELİŞTİRDİLER. ORTADOĞU MESELELERİNE ABD MOSSAD VE İSRAİL GÜVENLİK PARAMETRELERİNE GÖRE BAKAMAYACAĞINI IRAK VE AFGANİSTAN’DA ANLADI. ABD/İSRAİL İTTİFAKI ABD’NİN DERİN ANALİZ LABARATUVARLARINDA ÇATLAMIŞ DURUMDADIR. MUAZZAM MASRAFLAR YAPILDI VE NETİCESİ SIFIR OLDU. BOP ORTADOĞU’DA BÜYÜK MUHALEFET DOĞURDU. ABD-İSRAİL PARALEL GÜVENLİK DOKTRİNİ REALİTESİNİ YİTİRDİ. ŞU AN ABD İSRAİL İTTİFAKI DERİNDEN ÇATLAMA SÜRECİ GEÇİRMEKTEDİR. KARŞILIKLI GÜVENSİZLİK HALİNE GERİLMİŞTİR.TABİ KURULU SİSTEM BİRDEN BİRE DÖNÜŞMÜYOR. ABD İSRAİL’İN BÜYÜK BİR YÜK VE MALİYET GETİRDİĞİNİ GÖRÜYOR VE ANLADI. ABD’NİN YAKLAŞIMI-2 • • • • • • • ABD ORTADOĞU’DA BİRLİKTE HAREKET EDECEĞİ,KÜRESEL İSTİKRARA KATKI VERECEK GÜVENİLİR MÜTTEFİK ARAMAKTADIR. TÜRKİYE’NİN POZİSYONU:İKİ DEFA HATA YAPTIK 1. VE 2. KÖRFEZ HAREKÂTLARINA KATILMADIK. PAUL WOLFOVİTZ DEDİKİ «ORDU LİDERLİK GÖREVİNİ YAPMADI» FIRSATLARI KAÇIRDIK. ABD ANLADIKİ TÜRKİYE DAHİL BÜTÜN ORTADOĞUDA ESKİ SİSTEM,KURUM VE ZİHNİYETLERİN DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKİYOR.BU DÖNÜŞÜM TÜRKİYE’DE ERGENEKON SÜRECİNDE DEMOKRATİKLEŞME,YARGI YOLU ÜZERİNDEN KANSIZ BİR ŞEKİLDE YAPILIYOR. DELİ DANALARIN HAKİM OLDUĞU COĞRAFYALARDA SADDAMLAR,KADDAFİLER MUHTEMELEN ESATLAR KANLI ŞEKİLDE İŞ BAŞINDAN UZAKLAŞTIRILIYORLAR. Soğuk Savaş sonrasında dönüşümünü sürdüren uluslararası sistemin, yapısal dönüşümleri kaçırmış devletlerde yarattığı kırılmalar ortaya çıkmaktadır. GELELİM SURİYE’YE • “Suriye Anayasasının 13. Maddesine göre “parti devletin idaresinde rol oynar” denmektedir. • Ülke tek parti diktatörlüğü altında ve lidere tapınma kültürü ile yönetilmektedir. “Kanımız canımız sana feda ey Beşşar!” Suriye halkı, aynı anda iki açlık yaşıyor: Ekmeğe duyulan açlık ve saygınlık, sosyal adalet ve eşitliğe duyulan açlık • Esad’ın çevresi, Tunus veya Mısır liderlerinin çevresinden daha kötü. • Soğuk Savaş dönemini yaşayan bir grup ‘mumyayla’ çevrili. • Belirli bir toprak parçası üzerinde diğer devletlerden bağımsız olarak hukukun temini ve uygulanması şeklinde tanımlanan egemenliğin, Arap devletlerindeki uygulanma şekli belirli bir toprak parçası üzerinde mutlak egemenlik şeklinde olmuştur. ESAD’IN KRİZ YÖNETİMİ • • • • • 1) Güçlü Aktörlerle Çatışmaktan Kaçınma 2) Pragmatik ve Esnek Diplomasi 3) Gücün Dolaylı Kullanımı: Hizbullah üzerinden hasımlarını dövmek 4) İttifak Arayışları: İran ve Rusya ile işbirliği Suriye’nin siyasi, ekonomik ve askeri gücü ve etki etme kapasitesi kısıtlı bir devlet olduğu aşikârdır • Suriye’nin Hizbullah’a siyasi destek verdiği Devlet Başkanı Esad dâhil tüm Suriyeli yetkililer tarafından kabul edilmektedir. • Lübnan’da Hizbullah’ın sadece elinde silah bulunduran bir askeri güç olmayıp aynı zamanda iyi örgütlenmiş ekonomik ve toplumsal bir direniş hareketi olduğunu anlamak gerekiyor • Hizbullah’ın askeri açıdan en dikkate değer özelliklerinden biri, bölgede İsrail’e doğrudan etkili saldırı yapabilecek insan ve silah gücüne ve organizasyon kabiliyetine sahip tek irade olmasıdır. SURİYE’NİN GÜCÜ • Suriye kendi topraklarına yönelik İsrail saldırılarına karşı bile meşru müdafaa hakkını tam anlamıyla kullanamamaktadır. Beşşar Esad döneminde Suriye topraklarına yönelik ilk İsrail saldırısı 4 Ekim 2003’te gerçekleşti. İsrail Hava Kuvvetleri (IAF) Şam yakınlarındaki bir bölgeyi Filistin eğitim kampı olduğu iddiasıyla bombaladı. Bu tür bir saldırının 1973 Yom Kippur Savaşı’ndan beri ilk kez gerçekleşmiş olması da Suriye’nin Soğuk Savaş’ın ardından askeri olarak büyük güç kaybettiğinin ispatı sayılabilir. Bu saldırının üzerinden neredeyse üç yıl geçtikten sonra Haziran 2006’da Beşşar Esad’ın Lazkiye’deki sarayının üzerinde uçuş yapan İsrail savaş uçaklarına ateş açıldığı iddia edildi. İsrail 2008’de Rakka yakınlarındaki tesislerini bombaladı. SURİYE’DE YÖNETİMİN DESTEKÇİLERİ KİMLER? • Beşşar Esad’a destek gösterilerinde ön sıralarda Dürzî şeyhler ve Hıristiyan rahiplerin yer alması bir rastlantı değil. Hem Dürzîler hem Hıristiyanlar mevcut rejimi dini özgürlüklerinin ve varlıklarının garantisi olarak görüyor ve radikal İslamcıların ülkede iktidara gelme ihtimali onlarda büyük bir korkuya sebep oluyor • Suriye, akıllarda otoriter bir polis devleti olarak kalsa da güvenlik güçlerinin hantal ve disiplinsiz görüntüsüyle iyi planlanmış bu tarz provokatif şiddet eylemlerinin yapılması için uygun bir zemin sunuyor. • Arap devletlerinin yönetici elitleri bu durumu tespit edip çözüm aramak yerine güçlerini demokratik kanalların kapanması yönünde kullanmışlardır. • Bugünden sonra otoriter yönetimlerin alacağı tedbirler ve yapacakları reformlar, rejimlerini ancak kısa vadede ayakta tutabilir. Kısa vadede ayakta kalmayı başaran otoriter yönetimler ise orta ya da uzun vadede mutlaka “rejim bunalımı” sorunu ile yüzleşecektir. SURİYE’DE ORDUNUN TUTUMU NE OLABİLİR? • Baas rejimi de kendini birçok etnik unsurlar arasında bir tampon gibi gösteriyor. 22 milyonluk ülke nüfusunun yaklaşık % 10'unu oluşturmasına rağmen Nasturi, Başkan Beşşar Esed'in de Nasturi olması dolayısıyla ülkenin yönetici tabakası durumunda. Yani % 70'i Sünni olan Suriye'yi % 10'luk bir Nasturi azınlık idare ediyor. Hafız Esed'in 1970'te bir darbeyle iktidarı ele geçirmesinden bu yana Nasturiler hem bürokraside hem de askerî alanda önemli mevkilerde yer almaya başladılar. Özellikle silahlı kuvvetlerin neredeyse tamamen Nasturilerden oluşuyor olması bunun önemli bir örneği. Bu yüzden LSE'de (London School of Economics) Ortadoğu profesörü Fawaz Gerges, Suriye ordusunun sadece rejimi değil, kendini korumak için de sonuna kadar savaşacağını, çünkü ordunun, rejimin ta kendisi olduğunu ifade ediyor. Bu, kısaca şu anlama geliyor: Halk ayaklanmasında Mısır'daki gibi askerin tarafsız kalması ya da kendi halkına kurşun sıkmaması gibi bir durum ihtimal dahilinde görünmüyor. Saddam döneminde Irak, benzer durumları çokça tecrübe etti. Nitekim. Sünni Araplardan oluşan ordu, Kuzey'de Kürt, Güney'de Şii ayaklanmalarına en acımasız şekilde müdahale etti. ESAD’A BAĞLI GÜÇLERİN DURUMU • Güvenlik güçleri, askerler ve Shabiha güçlerinin gösterileri bastırmak için kullandıkları aşırı güç. • Bunlar orduyu( özellikle Üçüncü ve Dördüncü Birlik’i), güvenlik güçlerini ve ‘Shabiha’ denilen yarı askeri grupları içermektedir. • Cumhurbaşkanı Beşer Esad kontrolü devraldığı zaman, bu babadan kalma sistemi tek başına devam ettirecek özelliklerden yoksundu. Beşer, aile üyelerini devlet hizmetlerinin başına geçirdi ve böylece rejimi bir kişinin hâkimiyetinden oluşan despotik bir rejimden mafya tipi aile egemenliğinden oluşan despotik bir rejime çevirdi. • Cumhurbaşkanı Beşer Esad’ın, Suriye’ye yayılabilecek bir protesto ihtimalini, nasıl önleyip, tepki verileceğini araştıracak Özel Komite kurduğu haberleri medyaya sızdı. • Komite; Tunus ve Mısır rejimlerinin başarısızlık nedenini, protestoların başladığı anda ezilmemesi olarak belirleyip başlangıçtan itibaren acımasızca operasyona başlanmasını tavsiye etti. SURİYE ORDUSU • • • • • • • • • Suriye ordusu, Arap dünyasında en güçlü ordulardan biri sayılır. Ordu araştırma merkezleri, ordunun 450,000 ile 500,000 arasında personeli kapsayan bir büyüklüğü olduğunu ortaya koymakta. Cumhurbaşkanının kardeşi Maher Esad tarafından komuta edilen Dördüncü Bölüm (Bölme), Üçüncü Bölüm ile birlikte tüm bu birliklerin sağlam çekirdeğini teşkil etmektedir. Gerçekten; işledikleri işkencelerin bazıları şiddet tarihinde görülmemiştir. Ayaklanma başladıktan iki ay sonra, Shabiha grupları büyüdüler ve kelimenin tam anlamıyla, kendilerini paralı çetelere dönüştürdüler. Özellikle komutanları göstericilere ateş açma emirlerine itaat etmeyen ordu içindeki askerlere ve polis memurlarına karşı da şiddet kullandı. Emre uymayan askerler özel tarz bir uygulama ile nokta atışıyla öldürüldü, rejim tarafından sonradan sadece cenaze masrafları ödendi Ayrım yapmadan öldürme metodu yerine alandaki protesto liderlerini hedef alan öldürme tarzına geçiş yaptılar. İkinci olarak, muhaliflerin akrabalarını, arkadaşlarını da tutuklayarak, tutuklama dairesini genişlettiler, Şiddet ve Mukhabarat tarafından uygulanan aşırı zorlama ordunun içindeki bazı elemanların kurumlara duyduğu sadakatini sorgulatacağı belliydi. Ordunun görevi; halkı düşmanlardan korumaktı, ama şu an onlar rejimi kendi varlıklarını korumaya çalışıyorlar. Esad, “Militanlar söz konusu olduğunda da hükümete düşen, sivilleri ve istikrarı korumak için onlarla savaşmaktır. Militanları kendi hallerine bırakamayız. Bu bizim işimizdir ve işimiz yapmaktayız!” demektedir ESAD’IN POLİTİK VİZYONU • Esad’ın politikalarının ahlaki değerlerden çok güce dayandığı aşikârdır. Bu anlamda Esad ailesi, 20. yy.ın en önemli realist liderlerinden biridir. Esad’ın dış politikası onun sahip olduğu realist lider özelliğine ek olarak üç temel argüman üzerinde yürütülmektedir: Güçlü bir Suriye ordusu, • Tek parti diktatörlüğü, • İdeoloji (Büyük Suriye ideali) ve • Pragmatik bir diplomasi anlayışı. • Büyük Suriye” ideali ile toplumu bir arada tutmayı başarmış ve dış politika algılamalarında Lübnan, Filistin ve Ürdün’ü hiçbir zaman bağımsız devletler olarak görmemiştir. • Bu devletlere Suriye’nin yaptığı her türlü müdahale legal olarak değerlendirilmiştir. • Buna ek olarak Esad’ın dış politikadaki pragmatizmi çerçevesinde, zaman zaman Arap dünyasıyla bağları koparmamak için PanArabizmi de kullandığını gözden kaçırmamak gerekir. SON 50 YILDA • Suriye kıt kaynaklarını daha çok savaş finansmanına harcamıştır. • Kalkınma yarışında geri kalmış, komşuları ile uzun yıllar dostluk ve işbirliği yerine hep uzlaşmazlıklar yaşamıştır. • Suriye’yi dünya; Mısır ile denediği başarısız Birleşik Arap Cumhuriyeti tecrübesi; çeşitli cephelerde, İsrail ile yaptığı savaşlar; Irak işgali sırasında, ABD ile zıtlaşması yönünden tanımaktadır. • Yüksek işsizlik, yüksek enflasyon, kıtlıklar gibi alışılmış sorunlara, bir de tarım topraklarındaki bozulma, su kirliliği gibi çevresel sorunlar eklendi. • Ortalama % 10’un altına düşmeyen işsizlik oranlarına sahip olan, yoksulluk sınırı altındaki kişi oranının ortalama % 20’nin üzerinde seyrettiği ülkelerde ekonomik sorunlar halktaki rahatsızlığı artırmaktadır. • • • • • • • • ARAP HALK AYAKLANMALARINA TESİR EDEN UNSURLAR Küreselleşmenin Teknolojik Alandaki Etkisi ve Sosyal Medya Küreselleşme, başta internet ve cep telefonları olmak üzere, telefon ve televizyon gibi araçları ucuzlatması ve yaygınlaştırması ile Ortadoğu’da başlayan hareketlerinin kitlesel niteliğe kavuşmasında önemli rol oynamıştır. Protesto gösterileri Tunus’ta başladığında sürecin tüm Arap coğrafyasına yayılması El Cezire kanalı aracılığıyla mümkün olmuştur. Arap toplumları daha fazla paylaşımda bulunmaya başlamıştır. Böylece Arap toplumlarında otoriter yönetimlerden duyulan rahatsızlığa ilişkin bir “ortak bilinç” oluşmuştur. Domino etkisinin meydana gelmesinde, bu ortak bilincin arka planındaki sosyal medyanın payı büyüktür. Bununla birlikte, Wael Ghonim gibi “gündüz Google’daki işiyle, gece devrim organizasyonu ile uğraşan” organizatörler, bu yeni araçları ortak bilinci eyleme dönüştürmek üzere değerlendirmişlerdir. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Victoria Nuland da bu durumu doğruladı. Nuland “Ülke içindeki ve dışındaki, değişim çağrısı yapan Suriyelilerle ilişkilerimizi genişletiyoruz” dedi. Nuland ayrıca Barack Obama’nın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a en başından beri reform yapma veya görevinden istifa etme çağrısı yaptığını belirtti. Wesley Clark’a göre Pentagon Irak, Suriye ve Lübnan’ı ABD-NATO müdahalesinin hedefindeki ülkeler olarak tanımladı. “Tehditten anlamayana” bir kötek lazım dediler. “Madem biz ne yaparsak yaranamıyoruz. Zaten çoğu kez kaş yapalım derken göz de çıkarıyoruz. Ayrıca Orta Doğu güvenliği için çuvallarla para döküyoruz. O zaman bölgenin güvenlik sorunlarına yine bölge ülkeleri çözüm arasın” dediler. RUSYA’NIN POZİSYONU • Başlangıçta, Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Aleksander Lukaseviç, Rusya’nın Suriye’de müdahaleye ve Esad’ın gitmesini amaçlayan dış baskılar karşısındaki muhalefetinin değişmediğini belirterek ve ülkesinin, başkalarının içişlerine müdahale eden, kendi eğilimleri doğrultusunda rejimleri değiştirmeye ya da başka halklara kendi geleceklerini tayin etmeyi öğretmeye çalışan ülkelerden olmayacağı üzerinde durarak Rus tutumunu ortaya koydu. Rusya’nın istemeyerek de olsa ABD’ye karşı direnemeyeceği açıktır. • Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Hamad bin Casim el Sani de, Rusya’nın Suriyeli muhalifler için “terörist ve silahlı çete” benzetmesine “Onlar silahlı çeteler değil. Onlar, rejimin vahşetine karşı halkının yanında yer alan gruplardır!” şeklindeki ifadeleriyle tepki verdi. ESAD’IN İNADINDA DEVAM EDECEĞİ AÇIKTIR. • Esad’ın 4. konuşması reformlardan, olağanüstü halin kaldırılmasından, medya özgürlüklerinin verilmesinden ve siyasi çoğulculuktan bahsettiği 1. ve 2. konuşmalarından farklıydı. Arap Birliği’ne, Körfez ülkelerine ve yanıltıcı uydu kanallarına, istisnasız herkese ateş açtı. Peki bu ateş açma, güç göstergesi mi yoksa zayıflık mı? • İnadında devam edeceği açıktır. TÜRKİYE’YE YÖNELTİLEN SUÇLAMALAR. • Erdoğan Türkiye ’sinin Osmanlı emelleri var. Bugünün Türkiye ’si, İslam dünyasında ve özellikle de Suriye, Irak ve Afganistan’da İran’ın baş rakibi olarak görülüyor. • İkincisi, Türkiye ’nin temel hedeflerinden biri, İran’ı bölgedeki Şii desteğinden mahrum bırakmak. Sözgelimi Erdoğan’ın Kerbela ziyareti, dini etkenler sebebiyle değil, İran ’ı zayıflatma amaçlıydı. • Üçüncüsü, Suriyeli muhaliflere verdiği destekte Türkiye ’yi harekete geçiren, insani yaklaşımlar değil. Türkiye ’nin Libya’yla ilgili belirsiz tutumu, Türklerin niyetlerinin iç yüzünü gösterdi. • Dördüncüsü, Erdoğan Türkiye ’si genel şekliyle İran çıkarları için en büyük tehdidi oluşturuyor. İki ülkenin çıkarları, birbirine tamamen zıt. Dediler. İRAN’IN BAKIŞ TARZI VE DURUMU • Suriye'nin Nusayrileriyle İran'ın Caferilerinin mezhepsel bir yakınlığı yoktur • İran'ın dış politika tasnifinde iki grup vardır: Hizbullah ve Hizbuşşeytan • İran'a göre, Hizbullah grubuna karşı saldırıda netice alamayan Hizbuşşeytan grubu, bu kez Suriye'yi devre dışı bırakıp, Hamas'ın ve Hizbullah'ın himayesini zayıflatmak ve İran'ı yalnızlaştırmak istemektedir. İran'ı yalnızlaştırdıktan sonra askeri müdahaleden çekinmeyeceklerdir. Buradaki mücadele hakla batıl arasındaki mücadeledir. Aynı İran Irak’daki Sünni direnişin yok ezilmesi için ABD ile oturup anlaşmaya varmıştır. İran politikalarına oportinizm ve ince siyaset hakimdir. BATININ KRİZ YÖNETİMİ • Dış aktörlerin ortak beklentisi, Nusayri toplumunun can, mal, gelir kaybı artınca ve uzun vadede rejimin kazanamayacağı bilincinin güçlenmesi • Üst kademe Nusayri komutanların Esad’ı devirmesi. • Bir diğer beklenti de ekonomik ve mali yaptırımların iyice sıkılaşmasının, Suriye’nin iş adamları ve geniş çaplı orta sınıfını rejime açıkça meydan okumaya zorlaması, bunun da Esad’ın devrilmesini sağlayacak kritik öneme sahip kitleyi bir araya getirmesi beklentisi ÖZGÜR SURİYE ORDUSU • • • • Özgür Suriye Ordusu’nun, destek almadan rejime sadık kalan üst düzey profesyonel Suriye ordusunu yenmesi pek imkân dahilinde değil. Arap Birliği’nden alınan silah ve para yardımı ile güçlenen muhalifler, Esad rejimini oldukça sıkıştırabilir. Bu ise şiddetin artışına sebebiyet verebilir. Her ikisinin sonunda insani trajedinin yaşanabileceği bir gelişmelere yol açabilir. İnsanlık trajedisinin yaşanması hali ise dünya basını tarafından acite edilerek, BM şemsiyesi altında Suriye’ye önce ağır yaptırımlar, ardından ambargo, hatta askeri müdahaleye kadar giden gelişmeler yaşanabilir…Esad, nihayetinde babasının günahlarınıda ödeyerek çekilecektir. Hatay’a sığınan Albay Riyad el Esad, Reuters haber ajansına “Devlet Başkanı Esad’ı devirmenin tek yolunun güç kullanmak olduğunu” söylemiştir. Aynı ajans vasıtasıyla uluslararası kamuoyuna yardım çağrısı yapan Albay Esad, “Suriye’de yabancı ülkelerin güçlerini görmek istemediklerini” söylemekle birlikte, “uluslararası kamuoyunun isyancılara silah yardımı yapıp ülkenin hava sahasını uçuşa kapatması gerektiği” üzerinde durmuştur. SURİYE’DE İNSANLARIN ÖLMESİ VE KATLİMLAR KİMİN UMURUNDA ? • Sanki İsrail’in Gazze saldırısında, diyelim, 1300’den fazla kişiyi öldürmesini ABD görmezden gelmemiş gibi-, sahadaki gerçeklikle uyuşmuyor. Humus niye Rusların umurunda olsun ki? Çeçenistan’daki ölüleri umursamışlar mıydı? Bir de diğer taraftan bakalım. Evet, Suriye istihbarat servislerinin yarım yüzyıldan beri insan hakları suçları işlediğini hepimiz biliyoruz. • Suriye rejimi ‘hafif bir iteklemeyle’ devrilecek bir sistem değil. ARAP BİRLİĞİ • Arap Birliğinin birlik bağları, hep gevşek kalmışsa aşılması gereken yapısal bir sorun olduğu açıktır. Sonuçta Arap Birliği bir sert güç değildir. İcbar yeteneği yoktur. Yumuşak güç olma konusunda bile henüz rüştünü ispat etmemiştir. • Şimdi hal böyleyken “kendi söküğünü dikemeyen terzi”, Suriye gibi bir parçalı bohçayı nasıl yamayacaktır? • Arap Birliği’nin BMGK’ini Suriye’ye bir barış gücü göndermeye ikna etmeye çalıştığını görüyoruz. ABD’NİN SURİYE MESELESİNE YAKLAŞIMI • Suriye’ye karşı her türlü askeri harekât seçeneklerini masaya yatırdığı anlaşılan ABD’de, kamuoyunun giderayak “müdahale” konusunda yönlendirildiği başkanlık seçiminin beklendiği görülmektedir. • Şüphesiz ki bu duruma tesir eden diğer bir faktör Esad rejiminin muhaliflerle mücadeledeki beceriksizlikleri sonucu ölen-yaralananların sayısındaki artış da önemli rol oynamaktadır. • Bilhassa Cumhuriyetçiler sık sık Suriye’ye hava harekâtını telaffuz etmektedirler. Bunlardan biri de 2008 Başkanlık seçimlerinde Obama’nın rakibi olan Senatör John McCain’den 5 Mart 2012’de geldi. Senatör John McCain, “ABD'nin Suriyeli muhalifleri silahlandırmayı düşünmesi gerektiğini” söylemiştir ESAD’IN İPİ ÇEKİLMİŞTİR. • Bakanı Ahmet Davutoğlu, Tunus'taki Suriye'nin Dostları Grubu'nun ilk toplantısının ardından Suriye'ye uluslararası müdahale olasılığının masada olduğunu belirterek "Sorumluluk bizden gitti. Her şey masada. Suriye'de masadayız" demiştir. • Birçok ülkenin Suriye’den büyükelçilerini çekmeleri ise Suriye’yi izole etme politikasından çok, devletlerin gelecekteki tepkisinin ipuçlarını vermektedir. • Batı ve Arap ülkeleri ekseninden gelecek olan muhtemel “insani” müdahale kararı Esad rejiminin yıkılmasında bir katalizör görevi görecek, oluşacak olan yeni rejim ise büyük bir kargaşa ortamında göreve başlayacaktır. • Er ya da geç bitecek olan Esad rejiminin sonu ise artık bir zaman meselesine dönüşmüştür. ABD KARAR VERMİŞTİR ESAD GİDECEKTİR. • ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Susan Rice’nin, “Rusya ve Çin’in Suriye halkını satmak ve korkak bir tiranı korumadaki kararlılıkları sürüyor” şeklindeki sözleri büyük yankı uyandırmıştır. • Esad’sız Suriye’nin Rusya’ya yakın durması için gereken “pazarlık” konusunda ABD ile anlaşamamış gözükmektedir. Bu pazarlıkta bir noktaya varacaklardır. Nitekim varıyorlar. RUSYA VE ÇİN ABD’NİN DEDİĞİNE GELECEKTİR • Rusya’da Devlet Başkanı Vladimir Putin’e karşı başlayan protestoların bir “bahara” dönüşeceği ihtimali Rusya’yı rahatsız etmekte, dünyanın en kalabalık ülkesi Çin de ülkedeki ifade özgürlüğü tartışmaları nedeniyle kendini korumak istemektedir. • Başta Suudi Arabistan olmak üzere, bölge ülkelerinin de büyükelçilerini çağırdıkları. ABD ve İngiltere’nin son tavırlarıyla birlikte dikkate alındığında, Suriye’ye yakında bir askeri müdahale olabileceği, ya da iç savaş çıkabileceği beklentisi muhtemel hale gelmiştir BATILI ÜLKELERİN BAZILARI TÜRKİYE’NİN MÜDAHİL OLMASINI İSTEMEKTEDİR. • Bu arada İngiltere ve ABD gibi Arap Birliği’nin bazı ülkeleri Türkiye’yi Suriye’ye müdahale konusunda yönlendirmeye çalışmaktadırlar. • Bazı Türk siyasetçileri tarafından basın yoluyla “ABD ve NATO'nun mutabakatı sağlanabilir. Müdahale sadece Türkiye tarafından gerçekleştirilmelidir!” şeklinde sarf edilmektedir. • Son gelişmeler üzerine ABD Başkanı Obama; “Beşar Esad’ın gitme zamanı geldi. Konu gidip gitmeyeceği değil ne zaman gideceği...’’demiştir. ESAD EN AZINDAN NE YAPABİLİRDİ ? • Suriye halkının ilk etapta, 8 Mart 1963 tarihinden beri ülkede uygulanan olağanüstü halin kaldırılması, içişleri bakanlığı başta olmak üzere çeşitli hükümet kurumlarının sivilleştirilmesi, güvenlik birimlerinin görev alanlarının yeniden tanımlanması, yasama, yürütme ve yargı organlarının yapılandırılması, yargının bağımsızlaştırılması ve bireysel hakların tanımlanması (Suriye kimliği olmayan Kürtlere vatandaşlık hakkı tanınması) gibi birçok konuda “reform” yapılması yönünde talepleri yerine getirebilir. Devleti ve halkı kurtarabilirdi. MUHALİFLERİN HANDİKAPLARI • • • • • • • Suriyeli Kürtler, kuzey Irak’taki yapıya benzer bir özerklik fikrine sıcak bakmakta, Suriye Ulusal Konseyi ile aynı çatı altında Esed yönetimine karşı mücadele vermeyi reddetmekte ve Konsey’in toplantılarına katılmamaktadır. Esed’in iktidardan uzaklaştırılmasını isterken bazı kesimler, dış müdahale olmadan muhalefetin kendi gücüyle devrilmesini öngörmektedir. Suriye’nin tek muhalif grubu olarak resmen tanınsa da, Konsey’in uluslararası kamuoyunu yeterince ikna edemediği gözlemlenmektedir. Muhalefeti yönlendiren güçlü bir liderin olmayışı da dünya kamuoyunun bu kararsızlığını pekiştirmiş, muhalefete bir bakıma kuşkuyla bakılmasına yol açmıştır. Suriye’nin özellikle Türkiye açısından hayati bir konumda olduğunun belirtilmesi gerekir. Suriye’nin etnik-dini açıdan Türkiye’yle benzerlikleri Ankara için ciddi bir probleme dönüşebilir. Bu nedenle Suriye’deki gelişmeler karşısında Türkiye’nin bekle-gör politikası izlemesi doğru olmaz. Suriye’deki krizin çözüme kavuşturulamayacağı ve demokratikleşme sürecinin sürüncemede kalacağı ifade edilebilir. Uluslararası bir baskı kurulmadıkça Esed iktidarının devrilmesinin zor olacağı belirtilmelidir. RUSYA ABD’NİN BASKILARINA DAYANABİLİR Mİ? • DAYANAMAZ. • Rusya’da sesiz sedasız 14 milyar dolarlık bir Suriye- Rusya ticaret anlaşmasını askıya aldı. • Kofi Annan’ın 2000 li yıllarda da BM in pozisyonuna gölge düşürdüğü sık tekrarlanır. ABD nin Irak’a tek taraflı müdahalesini engellemekte etkili olamamıştır. BM’ leri doğal olarak ABD nin bir uzantısı olarak kabul etmiş bir görünüm sergilemiştir. Son on yılda gerçekleşen siyasi olaylar Kofi Annan’ı doğrulamıştır. ABD NA ZAMAN MÜDAHALE EDEBİLİR? • Amerikan müdahalesi, ancak kasımdaki başkanlık seçimlerinden sonra ve bölgedeki baş problem noktası olmayı sürdüren İran’la bağlantılı olarak gelebilir. • Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, 19 Nisan’da Paris’te düzenlenen Suriye’nin Dostları toplantısında, ‘Güvenlik Konseyi’nde BM tüzüğünün 7. bölümü uyarınca yaptırım kararı çıkarmak için şevkle çalışmaktan’ söz etti ve Türkiye NATO anlaşmasının danışma hükümlerini ihtiva eden 4. maddesini işletebileceğini dile getirdi. ABD’NİN SIKINTILARI • Suriye’de, Irak ve Libya’daki gibi petrol yok ve bazı askerlerini kaybedebilir. Buna ilaveten genel Amerikan mizacı Irak , Afganistan ve Libya’dan sonra ülkenin ekonomik krizden geçtiği bir dönemde mali gücünü bitirebilecek üçüncü bir savaşa girmeyi kabul edemez. • ABD, başkanlık seçimlerinden sonra İran ’ın nükleer tesislerini vurmak isterse, Suriye bu paketin bir parçası olabilir. Ayrıca operasyonlar, Suriye’nin yanı sıra Hizbullah ve Hamas gibi İran ’ın bölgedeki müttefiklerini de kapsar. İRAN’IN TEHDİTLERİ BOŞ • Ali Hamaney’in askeri danışmanı Tümgeneral Yahya Rahim Safevi, geçmişteki açıklamalarında Türkiye ’nin bölgedeki ve İran’a yönelik politikalarını eleştirmiş, Türk tutumunun ABD’ye hizmet ettiğini belirtmiş ve bu tavrını değiştirmediği takdirde sert uyarılarda bulunmuştu. Safevi şöyle diyordu: “ Türkiye bu siyasi davranıştan uzaklaşmazsa, Türk halkı kendisini bırakıp komşu ülkeleri Suriye, Irak ve İran kendisiyle bağlarını yeniden gözden geçirecektir.” İran Hava-Uzay Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Emir Ali Hacızade ise İran ’ın herhangi bir tehdit karşısında, Türkiye ’de bulunan NATO’ya ait füze kalkanı tesislerine saldırmakta tereddüt etmeyeceğini söyledi. • RASAM BAŞKANI DR.AHMET HAKKI BİRLİK VAKFINDA ANLATTI:»IRAKTA SUNNİ DİRENİŞİ KIRMAK İÇİN İRAN ABD’YE YARDIM ETTİ» • BİZ BU İKİ YÜZLÜLÜKLERE İNANMAMALIYIZ. ESAD BÜYÜK ŞEHİRLERDE HAKİMİYETİ KAYBETMEDİ • Şam ve Halep, şu ana dek Beşşar Esad rejimine sadık kalmış ve ayaklanmaya katılmamış iş dünyası ve diğer meslek gruplarının kalesi konumunda olan bu şehirlerin tavır değiştirmesi lazımdır. TÜRKİYE SURİYE İLİŞKİLERİ • Türkiye-Suriye ticareti hacmi, hala sadece 2,3 milyar dolar seviyesinde. Ama artık alt yapı, su, elektrifikasyon, karayolu, demiryolu ve iletişim gibi alanlarda işbirliği yapıyoruz. En önemlisi, dost ilişkiler sayesinde, Suriye’nin PKK terörüne desteği görünürde sıfırlandı. Öyle ki, sınırdaki mayınları bile temizleme kararı aldık ve 2 ülke arasında vize zorunluluğu kalktı. Böylece, Türkiye’nin en uzun sınırı çizilirken dikenli tellerle bölünmüş olan aileler, bayramları birlikte kutlamaya başladı. Esad rejiminin tasfiyesinden sonra iki devlet tek millet misyonunun gerçekleşeceği hakikattir. BATI TÜRKİYE’NİN ORTADOĞUDA GÜÇ KAZANMASINI İSTiYOR MU? • Davutoğlu, Osmanlı mirası hakkında sık sık, uzun uzun ve ikna edici biçimde konuşuyor. Böyle bir performansı AB dışişleri bakanları toplantısında sergileyince, bakanlardan biri, AB ’nin Osmanlı İmparatorluğu’na katılmaya davet edildiği esprisini yapmıştı. • KİMİ BATILI SİYASETÇİLER DİYOR Kİ: Yakın gelecekte Türkiye Britanya’dan, İran Almanya’dan, Suudi Arabistan Fransa’dan, Rusya da Amerika’dan daha önemli olacaktır. ORTADOĞU’DA DÜZEN DIŞARIDAN BELİRLENİYOR • Kurallar bölgenin dışında belirleniyor, bölge ise kukla idareler, askeri rejimler ve ekonomik yolsuzluklar ve geriliğin gölgesi altında yaşamaya mahkûm bırakılıyor. Bu bakımdan zihinlerimizde eğitim konusu ve özelde ise tarih eğitimi ve kitaplarının yeniden düzenlenerek emperyal amaçlar için kurgulanmış soğuklukların yerine ,bölge ve halkların menfaatini esas alan yapısal yaklaşımlarla yeniden düzenlenmesi KESİN MECBURİYET HALİNE gelmiştir. DIŞ BASININ TÜRKİYE YORUMLARI • Guardian: "Türkiye'nin çağı geliyor, Ortadoğu bundan böyle aynı olmayacak" • Financial Times; ‘’Erdoğan, İsrail’e karşı bölgede hiçbir ülkenin takınmadığı sert tavırla Arap dünyasında kazandığı hayranlığı nakte çevirmeyi amaçlıyor.’’ • İsrael Hayom; ‘’Mısır, Erdoğan’ı, Yeni Selahaddin Eyyubi gibi karışıldı. • Rusya’nın Sesi: “Erdoğan’ın Amacı Demokrasiyi Desteklemek. • El Pais: “Türkiye İslami Demokrasiyi İhraç Ediyor.” • Haaretz: ‘’Erdoğan, Obama değil. Mısır’da bir Türk Obaması, yeni bir Osmanlı Sultanı veya İsrail’e savaş açan bir lider görmeyi bekleyenler, paralarını geri isteyebilirler.’’ • Die Welt: Osmanlılar zamanında Arap ülkelerini ateş ve kılıçla fethetmişti. Erdoğan ise bu ülkeleri günümüzde kameralar ve İsrail karşıtı söylemlerle fethediyor. TÜRKİYE’NİN ENERJİ HANDİKAPI • Avrupa’nın enerji olarak Rusya’ya olan bağımlılığı Rusya’ya doğrudan ve dolaylı yollardan önemli stratejik avantajlar kazandırmaktadır. • Enerji alanında Türkiye bütünüyle olmasa bile büyük oranda Rusya’ya bağımlı durumdadır. Bu yanlışlığı kısa zamanda düzeltmeliyiz. • Pasivizmle bir yere varamayız. • Bismarck, Fransa ve Rusya ile savaşa girmemek için çok ince politikalar yürütmüş ve Başbakanlığı zamanında Almanya çok güçlenmiştir. İran’la çatışmaya girmeden bir şeyler yapmalıyız, başka çatışmaları göze almalıyız. İran’la çatışmak ABD ve İsrail’in işidir.. TÜRKİYE’NİN BATI TARAFINDAN GÖRÜLEN POZİSYONU • Soğuk Savaş’ta komünizme karşı “uç karakol” görevi yapan Türkiye’nin pozisyonu ise Orta Doğu’da bir “merkez karakol” olma yolunda ilerlemektedir. • Sadık NATO üyesi” kimliğinin yerine “Osmanlı’nın değerleri ile bölgede hakimiyet kurmaya çalışan Türkiye” kimliği geçmiştir. TÜRKİYE NE YAPMALI? • “Cezayir” örneği unutulmamalı, bu müdahalenin mümkünse diğer “Arap birlikleri” ile birlikte yapılması düşünülmeli, “Haçlı ordusunda Türk ordusu!” yanlışlığı yaşanmadan Suriye yönetimi sıkıştırılmalıdır. • Pasif kalınmamalıdır. • Askeri başarılar elde edilmeden bölgesel güç olunmaz. SURİYE’NİN SONU NE OLUR ? • Suriye’yi devrimden sonra her kim yönetirse yönetsin, birlik beraberlik içindeki bir ülkeye hükmedemeyecek, zira mezhep ya da etnisiteye göre bölünmüş bölgeler, birbirleriyle muharebelere tutuşmuş olacak. Bunun bölgedeki tarihsel örneği, 1975’ten itibaren 16 yıl boyunca iç savaş batağına saplanmış Lübnan’dır. Tarihin çöplüğüne gitmesi gereken halkını, öldüren, bastıran ve işkence eden rejimdir ve hiçbir hukuki meşruiyeti yoktur. • Suriye, ancak makul davranılırsa toparlanır. Esat rejimi elbette gidecektir. Beş’ar Esat kendisi de gitmek isteyebilir. Bu yol en akıllıcası olacaktır. Suriye yönetimi kendi çözümünü kendisi üretmeli. Vatanseverliği tekeline almamalıdır. Unutulmamalıdır ki şimdiki Suriye yönetimi, ideolojisi ve sistemi de batının dizayn ettiği bir sistemdir. • Mezhep çatışmalarının, güçler arasında bölgesel hesaplaşmaların değil, kendi sınırları içindeki “bereketli hilalde bereketin, verimliliğin ve işbirliğinin beşiği olmalıdır. Akıllı olmalıdır. BATI AÇISINDAN NE OLABİLİR? • • • • • • Batı pişman olabilir .Arap baharının yakın batıya getireceği yükler belirsizdir. Tarihten çekilmesine sebep olacak gelişmelere yol açabilir. Suriye’de yönetime Müslüman Kardeşler ’in gelmesine yönelik endişe taşıyorlar. “İslam Birliği'nin Nüvesi Olarak Türkiye-Suriye Birliği” adlı kitabın yazarı olan samimi hayalperest Hakan Albayrak diye nitelemişlerdi. Mevcut yönetim birlikten ve büyük olmaktan rahatsızlık duyuyor. Kürt liderlerden birine şöyle bir soru yöneltiliyor: Kürtler ne rejimin yanında yer alır ne de muhaliflerin dediniz? Bekle gör politikası mı izliyorsunuz? Ama BATI Müslüman Kardeşler’in ipleri AKP’nin elinde olduğu için bu ilişkiden korkuyorlar. Emperyalist güç odakları neden Bin Ali, Mübarek, Kaddafi, Salih ve Esad gibi seküler Arap milliyetçilerini tasfiye etmek istiyor? Kendileri iktidara getirmedi mi bu isimleri? Suriye Kürtleri hadiselere şüphe ile yaklaşıyorlar. Demiştir. Kanımca Suriye Kürtleri kim kazanırsa onun yanında olacaktır. YENİ BİR ZİHNİYET İNŞASI • Zira ne Osmanlı Devletini geri getirmek mümkündür ne de Arapların empreyalistçe sömürülerek çöpe atılmış hayal kırıklıklarının canlandırılması. • İsrail gibi bir belayı bölgeye bırakıp giden emperyal güçle yüzleşemeyen Türk ve Arap aklı silkinmelidir. • Birbirimizi arkadan vurdu, geri bıraktı gibi sonuca tesir etmeyen, araya duvarlar örmekten başka bir işe yaramayan boş laflarla kısır döngü ve kör dövüşü içinde zaman kaybetmekte bir fayda yoktur. • Hukuk, bilgi ve ekonomik sistem odaklı bir umrana ulaşmak için gerçek anlamda fikirde ve işte birlik haline gelmeyi daha uzun devirler beklemek zorunda kalabiliriz. TÜRKİYE NE YAPMALI • Çok aktif davranmalı • Nato ve BM’den gerekli desteği almalı • 1.Dünya Savaşı sonunda imzalanan antlaşmalara dayalı olarak Suriye halkını koruyacak yasal hükümler bulunmalı bunlara dayanarak yasal taleplerde bulunmalı, emredici olmalıdır. • Suriye halkına karşı yapılan katliamlara seyirci kalmamalıdır. • Özel kuvvetlerini sahaya sokmalıdır. • Suriye’de uçuşa yasak bölgeler ilan etmelidir. • Tampon bölge oluşturmalı • Gerekirse rejimin kilit mevkileri ve halka düşmanca davranan askeri birliklere karşı hava harekatı yapmalıdır. AKLIN VARSA, ESAD’A TAVSİYEMİZ • KURT,TİLKİ VE ASLAN ORTAK OLMUŞ • AKLIN VARSA SUYA KOŞ • Kurt, tilki ve aslan ortak olmuşlar ava çıkmışlar. Bir koyun, bir tavuk ve bir tanede geyik avlamışlar. Sıra gelmiş bölüşmeye; aslan kurda demiş ki ortak şu kısmetimizi bir paylaştır bakalım. Kurt tavuk tilkiye, koyun bana, geyikte sizin payınıza düşer demiş. Hiddetlenen aslan bir pençe atmış, kurt cansız yere düşmüş. Bre haddini bilmez vahşi diye söylenirken, dönmüş tilkiye demiş ki ortak şu avları sen paylaştır. Tilki tereddütsüz; tavuk sabah kahvaltınız olur. Geyik öğlen yemeğiniz, koyunda akşam çereziniz olur demiş. Bu dağıtımdan memnun kalan aslan, tilkiye demiş ki bu adil dağıtımı kimden öğrendin? Şu yerde yatan ortağımızın halinden! • Saddam’ların, Kaddafi’lerin akıbeti gözden kaçırılmamalıdır. 2. Meşurtiyet’te Sultan Abdulhamit isteseydi, darbeye karşı direnemez miydi? Cennetmekan demiştir ki: Halkımın birbirini kırmasına müsaade edemem. AKLIN VARSA SUYA KOŞ! • Nasrettin Hoca bir gün ormana, ateş yakmada kullanılan ağaçlardan(Kav) toplamaya gitmiş. Epey kuru kav toplamış keyf içinde köye dönüyormuş. Biraz yorulmuş, bir dere kenarına varınca serin bir ağaç gölgesinde dinlenmeye karar vermiş. Dinlenirken kavlar nasıl yanıyor diye meraklanmış. Kavları yakmaya başlamış. Bu esnada çıkan kıvılcım eşeğin sırtındaki kavlara sıçramış. Hoca panikle eşeğin sırtındaki ateşi söndürmeye çalışırken, eşek ürkmüş istikameti belirsiz şekilde çifte atarak sıçrayarak kaçmaya başlamış. Hoca arkasından koşmuş eşeği tutamamış, alev hayvanın her yerini sarmış. Hayvanı tutamamış. Hoca çaresiz bir şekilde eşeğe doğru bakıp dereyi göstererek bağırmaya başlamış: Aklın varsa; dereye doğru koş, aklın varsa suya git, akıllıysan suya gir diyormuş. • Bizde bu tavsiyeyi Esad ve rejimi elde tutan insanlara yapıyoruz. Aklınız varsa halkı kırdırmadan gidiniz. Aklınız varsa bırakın gidin! Saddamların ve Kaddafilerin hali meydanda…