Hazırlayanlar Helena Hırata, Françoise Laborie, Hélène Le Doaré, Danièle Senotier Eleştirel Feminizm Sözlüğü Çeviren Gülnur Acar-Savran dipnot yayınları Gülnur Acar-Savran: 1951'de İstanbul'da doğdu. 1976-1981 yıllan arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe B ö l ü m ü ' n d e asistanlık yaptı. 1987-97 yıllan arasında İstanbul B I L A R ' d a , 1993-94 yıllarında Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji B ö l ü m ü ' n d e , 1999-2002 yıllarında ise M i m a r Sinan Üniversitesi Sosyoloji B ö l ü m ü ' n d e ders verdi. Somut, Yapıt, ll.Tez, Sınıf Bilinci, Defter, Praksis, Kaktüs, Pazartesi dergilerinde yazılan yayınlandı. Kitapları: Sivil Toplum ve Ötesi (Alan 1987; Belge 2003, dip­ not 2012); Kadının Görünmeyen Emeği (derleme, Nesrin T u r a Demiryontan ile birlikte; Kardelen 1992; Y o r d a m 2008); Beden, Emek, Tarih (Kanat 2004); Özne-Yapı Gerilimi (Kanat 2006). Kurulduğundan bu y a n a Sosyalist Feminist Kolektif üyesi ve Feminist Politika dergisinde yazılan yayınlanıyor. Çevirenin notu: Kıscdtmctlar Listesinde geçen merkez, dernek ve kurum adlarının Türkçe karşılıklarını bu listede verdim; metin içinde ise kısaltmaları ve açılımlarını orijinal dilinde bı­ raktım. Buna karşılık, söz konusu listeye dahil edilmemiş olan merkez, dernek ve kurum adlarının Türkçe karşılık­ larını metnin içinde verdim. Dergi, kitap ve makale ad­ larını Türkçeleştirmedim. İÇİNDEKİLER Önsöz 7 Madde Başlıkları Listesi 13 Yazarlar 15 Kısaltmalar 29 Genel Kaynakça 337 Ad Dizini 369 ÖNSÖZ "İyi bir sözlüğün sahip olması gereken özellik, yaygın olarak benimsenmiş düşünme biçimini değiştirmektir." Diderot B iraz özel olan bu sözlüğün hedefi tam da budur. Nitekim Fransa'da kendi türünün ilki olan bu eserin amacı, bir edinilmiş bilgiler top­ lamını ya da sınırlan geçici olarak çizilmiş bir bilginin öğelerini al­ fabetik sıraya göre düzenlemek değil, bir sorunsala ve onun yöntemlerine açılmaktır. Böyle olunca, belli bir disiplinin ya da araştırma alanının üretti­ ği terimlerin tüketici bir dökümünün yerini başka bir şey alır: Artık, farklı bilimsel çerçevelere ait olmakla birlikte kavramların, eril ile dişil cins ara­ sındaki hiyerarşinin algılanması ve cinsliksiz1 olanın reddiyle doğan bam­ başka bir toplum tasavvurunun ortaya çıkmasına ya da sağlamlaşmasma izin verecek şekilde düzenlenmesi söz konusudur. Kısaca ifade etmek ge­ rekirse, sağduyunun eleştiri duygusuna dönüşmesi için yeni bir okuma bi­ çiminin aktarılması söz konusudur. Kitabın başlığı da buradan kaynak­ lanmaktadır. Bu sözlük feministtir çünkü cinsiyetler arasındaki egemenlik sorunsalını ve bunun sonuçlanın merkezine almaktadır, iki anlamda eleş­ tireldir: Feminist düşünceyi ve feminist hareketi boydan boya kateden teo­ rik ve politik tartişmalan sergilemekte ve toplum bilimlerinin klasik kav­ ramlarını yapısökümüne tabi tutmayı amaçlamaktadır. Aynca, erkekler ile kadınlar arasındaki toplumsal ilişkilerin şekillendirici etkisi dışanda tutul- 1 Dilbilgisinde eril ya da dişil olmayan -ç.n. 8 | E l e ş t i r e l F e m i n i z m S ö z l ü ğ ü duğunda, toplumsal gerçekliğin tüm dinamiğinin ve karmaşıklığının doğ­ ru olarak kavranamayacağını gösteren tahliller sunmaktadır. Bu amaçla sözlüğe üç tür terim aldık: 1.) Doğrudan feminist kuramsallaşurmadan çıkmış olan kavramların en önemlilerini oluşturan yeni kavramlar (cinsiyete dayalı işbölümü, anne­ lik, toplumsal cinsiyet, toplumsal cinsiyet ilişkileri2- patriyarka). 2.) Feminist mücadelelerin müdahale ettikleri alanları adlandıran te­ rimler: Örneğin beden alanında; çocuk aldırma3 ve doğum kontrolü, cinsel taciz, fuhuş, cinsellik, şiddet biçimleri...; emek alanında; ev emeği ve pro­ fesyonel emekle eklemlenmesi, işsizlik, esneklik...; ve siyasal alanda; ege­ menlik, siyasal temsil eşitliği, iktidar (biçimleri), kamusal/özel... 3.) Nihayet, bazı terimler, içeriği yemden kurulmuş ve erkeklerle kadın­ lar arasındaki ilişkilerin yol açtığı toplumsal bölünmelerin hesaba katılma­ sıyla yeniden formüle edilmiş genel kavramları karşılamaktadır. Büyük bir bölümü emek sosyolojisi ve ekonomisinden kaynaklanan bu maddeler, feminist sorunsalın, toplumsal olanın daha iyi anlaşılması açısından taşı­ dığı önemi ortaya koyduklan ölçüde bir örnekleme işlevine de sahiptirler. Dolayısıyla bu sözlüğün özelliği, [belli şeyleri -G.A.-S.] söylemek için gerekli sözcükleri sunmaktan çok söylenmek istenen şeyi anlamlandırmasıdır. Toplumsal olanın cinsiyetlendirilmesini ve onun etkilerini yöntemsel olarak görünür kıldığı ölçüde, bu eserin doğası gereği epistemolojik bir ereği vardır. Aslında, nesnelerin temsilinde ve sözcüklerin, düşüncelerin, düşünce sistemlerinin üretilmesinde etkin olan erkek-merkezliliğin sorgu­ lanması için bir sistematiğe varmamn peşindedir. Bu kitap, hiçbir görün­ günün yansız akıllar tarafından şekillendirilmiş olamayacağı fikrini zorun- 2 Bu sözlükte hem genre hem rapports sociaux du sexe kavramları kullanılmaktadır. İl­ kini "toplumsal cinsiyet," ikincisini ise "toplumsal cinsiyet ilişkileri" olarak çevirdim. Genre kavramı hiçbir bağlamda rapports sociaux du genre deyimi içinde kullanılmadığın­ dan bu seçim bir sorun oluşturmadı, -ç.n. 3 Türkçede avortement yaygın olarak kürtaj terimiyle karşılanmaktadır. Ancak avortement kürtajı da içeren ve genel olarak "çocuk aldırma" anlamında kullanılan daha geniş içerikli bir terimdir. Dolayısıyla avortement'ı çocuk aldırma olarak çevirdim. "Kür­ taj"! ise genel olarak curetage (kazıma) teriminin karşılığı olarak kullandım; "gizli kürtaj" örneğinde olduğu gibi bazı özel durumlarda ise avortement'm karşılığı olarak. Interruption de grossesse deyimini de "gebeliğin sonlandınlması" olarak çevirdim -ç.n Ö n s ö z lu hale getirmeyi ummaktadır - bunlar, ekonominin finansa ya da genel olarak iletişimin bilişime dönüşmesi kadar, görünürde erkeklerle kadınlar arasındaki ilişkilerden uzak görüngüler olsa bile. Yazarlar, mümkün olduğu kadar farklı disiplinler arasında bir diyalog kurmuş (örneğin, antropoloji ile psikoloji, tarih ile sosyoloji) ve uluslararası boyuta (bkz. küreselleşme, gelişme, göç, etnisite ve ulus vb.) önemli bir yer açmışlardır. Bazı katkıların Fransa üzerinde odaklanmasının nedeni ise, aksi takdirde konunun birçok makaleyi gerektirecek olmasıdır: Toplumsal gerçeklikler, yaklaşımlar ve pratikler ülkeden ülkeye çok büyük değişim göstermektedir; örneğin sendikalar maddesinde durum böyledir. Maddeler, uluslararası tartışmalarla karşılaştırmaların ve tarihsel boyu­ tun kapsanması bakımından türdeş değildir - yurttaşlık antikçağ alanına uzanılmasını gerekli kılarken, toplumsal cinsiyet ilişkileri çok yeni bir kav­ ramdır. Buna karşılık, çok sayıda tartışmanın sunulmasına merkezi bir yer aynlması, ele alman alanın canlılığına ve 1960 sonlan feminist hareketleri­ nin ortaya çıkışından bu yana yapılmış olan çalışmaların önemine tanıklık etmektedir. Tartışmalardan ikisine değinelim: Bunlardan biri teorik düzlemdeki bir tartışmadır, diğeri ise politik. İlki, Anglosakson kökenli bir kavram olan toplumsal cinsiyet, ya da Frankofon bağlamda geliştirilmiş olan "toplum­ sal cinsiyet ilişkileri" kavramıyla ilgili farklı kabullere ilişkindir. Bu tartış­ ma doğrudan kurgulanmış bir biçimde karşımıza çıkmamakla birlikte, çok sayıda metnin gerisinde o yatmaktadır. Nitekim kimileri için bu kavram, iki grup ya da sımf arasındaki çelişik, antagonistik bir ilişkiyi adlandırır; bu ilişkinin verili bir toplumun temelini oluşturan başka toplumsal ilişki­ lerle içsel bir bağı vardır. Başkalanrun gözünde kavramm işlevi, bir bağın eşit olmayan biçimini adlandırmaktan ibarettir ve [bu niteliğiyle -G.A.-S.] roller arasında bir pazarlık ya da uzlaşma olduğunu kabul eden anlayışlar­ la bütünleştirilebilir. Öte yandan, farklı toplumsal ilişkilerin (srnıf/cinsiyet/"ırk") eklemlenişi birbirinden bağımsız bir biçimde mi gerçekleşir, yoksa toplumsal cinsiyet ilişkisinin diğerlerinin temelini oluşturduğu bir hiyerarşi içinde mi? Bu soruya değişik yanıtlar verilmektedir. Fuhuşla ilgili olan ikinci tartışma ise siyasal ve toplumsal güncellikten kaynaklanmaktadır. Fuhşun bir iş mi yoksa bir şiddet biçimi mi olarak tah­ lil edildiğine bağlı olarak, bu tartışma fahişeliğin bir meslek haline getiril- I 9 10 I E l e ş t i r e l F e m i n i z m S ö z l ü ğ ü mesi ya da yasaklanması doğrultusunda birbiriyle çelişen iki talebe yol açar. Günümüzde Fransa'da bu iki bakış açısı öylesine birbirine indirge­ nemez hale gelmiştir ki, bunları birbiriyle çelişen iki madde olarak sunduk. Kitapta yer alan, zanaat, meslek, iş ve öte yandan da cinsellik, şiddet bi­ çimleri, kadınlık, erkeklik, erillik gibi başka madde başlıkları da bu tartış­ ma için gerekli olan çeşitli ufuklan açmaktadır. Bugün bu anlaşmazlıklar konusunda bir durum saptaması yapabiliyorsak, bunu 1970'li yılların başmdan itibaren sürdürülen araştırmaların yavaş yavaş birikmiş olmasma borçluyuz. Bu açıdan, bu sözlük tarihsel bir sürecin içine yerleşmektedir ve hem kurumsal hem kurum dışı çalışmala­ rın çeşitliliğinin belli bir tarihsel andaki örneğini oluşturmaktadır. 1982 yı­ lında yapılan "Kadınlar, Feminizm, Araştırmalar" başlıklı büyük bir sem­ pozyumla başlayan bu hareketin kurumsallaşması, birkaç araştırma gru­ bunun (1983'te GEDISST, 1985'te CEDREF, 1986'da SIMONE ekibi) ve bir­ kaç "feminist çalışmalar" kürsüsünün (örneğin Toulouse, Paris VII, Paris VIE, Rennes) kurulmasıyla sağlanmıştır. Ağ biçiminde örgütlenmek, ulu­ sal ve uluslararası düzeyde fikir alışverişi için verimli bir kanal oluştur­ muştur (1982'de ad hoc kurulan Aile Yapılan ve Üretim Sistemleri Grubu, 1984'te yapılan Üretim-Yeniden Üretim Atölyesi, 1987'de Devlet ve Top­ lumsal Cinsiyet İlişkileri, 1989'da ANEF, 1995'te Emek Piyasası ve Top­ lumsal Cinsiyet, 2007'de Ring). Bu çalışmalan yayarak onları görünür kı­ lan ve bir bölümü düzenli olarak çıkmaya devam eden bazı dergiler de doğmuştur. Fransa'dan örnek verecek olursak: Clio, Cahiers du CEDREF, Cahiers du féminisme, Cahiers du genre, Cahiers du GRIF, Nouvelles questions féministes, Projets féministes, Travail, Genre et Sociétés. Her madde, kavramm bir -hatta birkaç- tanımını içermekte, onun ta­ rihsel gelişiminin değişik aşamalarını izlemekte, yol açmış ya da açmakta olduğu tartışmaları sergilemekte ve hem toplumsal hem bilimsel güncelli­ ğini ortaya koymaktadır. Metinlerin çoğu aynı uzunlukta olmakla birlikte, bu alanda temel sayılan üç kavramsal yaklaşıma daha fazla yer ayırdık: cinsiyet farklılıklan, cinsiyete dayalı işbölümü ve toplumsal cinsiyet ilişki­ leri, cinsiyet ve toplumsal cinsiyet. Bu yaklaşımlar, cinsiyet farklılıklannın doğal mı, toplumsal olarak kurulmuş mu olduğuyla ve bunun örneğin anneliğe ve/veya ev emeğinin niteliksiz emek olarak görülmesine ilişkin Ö n s ö z I sonuçlarıyla ilgili ideolojik ve pratik karşıtlıkların dayanaklanra ortaya çı­ karmaya imkân veren temel teorik öğeleri oluştururlar. Her bir makalenin sonunda yer alan bağlantılı terimler, sözlükte kav­ ramın değinildiği ya da kullanıldığı diğer maddelere başvurulmasını mümkün kılmaktadır. Her makalenin sonunda, konunun derinleştirilmesi için önemli görülen beş ya da altı bibliyografik referans yer almaktadır. Ki­ tabın sonundaki genel kaynakça, bu kaynaklarla metinlerin içinde geçen başka birçok kaynağı bir araya getirmektedir. Genel dizin aracılığıyla, söz­ lüğün maddelerine ve maddelerin sonlanndaki bağlantılı terimlere doğ­ rudan ulaşmak mümkündür. Bazı terimlerin birden fazla kez geçmesinin nedeni toplumsal cinsiyet ilişkilerinin kavranmasmdaki merkezi konumla­ ndır: emek kavramı, cinsiyete dayalı işbölümü, egemenlik, iktidar ve yine, şiddet biçimleri bunlardan bazdandır. Dizin öte yandan da, herhangi bir makalenin konusunu oluşturmamış terimlere başvurulmasına izin ver­ mektedir. Toplumsal ve Cinsiyete Dayalı İşbölümü Çalışmaları Grubu'ndan (GEDISST-CNRS; Ocak 2001'de GERS adını almıştır) doğan bu sözlük, başta öğrencilere, araştırmacılara, öğretim üyelerine, öğretmenlere, gazete­ cilere, sendika ve dernek militanlarına, dokümantasyon merkezlerine ve kütüphanelere hitap etmektedir. Sözlüğün onların çalışmalan için yararlı bir araç olacağım umuyoruz. Sözlükte mümkün olduğunca açık bir anla­ tım arayışı vardır; bu arayış zaman zaman medyada, tarihçeleri ve çevrele­ rinde dönen tartışmalar ortaya konulmaksızın ya da açıklanmaksızın ele alınan kavramlar hakkında sorular soran geniş bir kitleyi tatmin etmek kaygısındandır. Sözlüğe dahil edilen maddelerin sayısının sınırlı ve maka­ lelerin anlatımının yoğun olmasının ardında, küçük boyutlu, az masraflı ve geniş bir kitlenin erişebileceği bir kitabın ortaya çıkmasını mümkün kılma çabası yatmaktadır. Öte yandan, meslek ve konum adlarım dişilleştirirken Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi ve Ulusal Fransız Dili Enstitüsü tarafından belirlenen ve 1999 yılında yayınlanan (Femme j'écris ton nom, Pa­ ris: La Documentation française) kurallara uyduk.4 Nihayet, bunun benzeri bir İngilizce sözlüğün (Sonya Andermahr vd) yazarlan tarafından önerilmiş bir mecazı buraya aktaralım: Feminist teori, 4 y.n. Türkçede eril dişil ayrımı olmadığından, bu tercihler çeviride izlenememektedir. - 11 12 | E l e ş t i r e l F e m i n i z m S ö z l ü ğ ü kişiden kişiye, bir dönemden diğerine gezinirken, yeni kullanımlara ve ba­ zen de farklı disiplinlere göre dönüşen göçebe teorilerdendir. Bu kitap bu yolculuğun rehberi olabilir ama yolculuğun yerine geçemez.