gdo, alternatıf enerjı arayışıyla ortaya çıktı

advertisement
iletim
BİLİM
Ocak 2014
09
“GDO, ALTERNATİF
ENERJİ ARAYIŞIYLA
ORTAYA ÇIKTI”
Esra MUTLU
Doğal kaynakların insanoğlu tarafından hızla
tüketildiği günümüzde, temel
ihtiyaçların karşılanması için
başlayan alternatif arama çabaları, birçok sorunu beraberinde
getirdi. GDO’lu ürünlerle karşı
karşıya kalmamız bu arayışın
sonuçlarından sadece bir tanesi.
Türkiye’de, geçmişten günümüze uygulanan tarım politikaları,
dönemin siyasi ve ekonomik
şartlarıyla doğru orantılı olarak
değişim gösterirken, topraktan
doğru şekilde nasıl yararlanılacağı, doğal kaynakları kullanırken nasıl bir alternatif oluşturulacağı ve tarım ürünlerinden
nasıl verim alınacağı her dönem
tartışma konusu oldu. İstanbul
Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Teorisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Havva Tunç,
Türkiye’de uygulanan tarım
politikalarına, tarımın yapısına
Prof. Dr. Havva TUNÇ
ve günümüzün en çok tartışılan
konusu Genetiği Değiştirilmiş
Organizmalar (GDO) konusuna
dair açıklamalarda bulundu.
“Tarımın yapısı dramatik,
devlet tarımı desteklemeli”
Türk tarımında yapısal sorunlar olduğunu dile getiren Prof.
Dr. Tunç, “Türkiye’de ihracatı
yapılan mallara bakıldığında
tarım ürünlerinin payı oldukça
düşük. Ancak ithal edilen mallar içerisinde tarımın payı yüksek. Kuru fasulyeden pirince,
pirinçten ete kadar birçok ürün
ithal ediliyor.” diyerek ortaya
çıkan bu tablonun Türk tarımı
açısından dramatik bir yapısı
ANTARKTİKA’DAKİ İLK
YER BİLİMCİMİZ İÜ’DEN
Gülşen YILMAZ
Antarktika’da Türkiye
adına bilimsel araştırmalar
yapan ilk Türk yer bilimci,
İÜ Mühendislik Fakültesi
Jeoloji Mühendisliği Bölümü
Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.
Yakup Çelik, Antarktika’da,
hem Türk bayrağını hem
İstanbul Üniversitesi
bayrağını dalgalandırdı.
Antarktika, zengin yer
altı kaynaklarına ve verimli deniz canlıları rezervlerine
sahiptir. Yerli halkı olmayan tek
kıta olan Antarktika’nın uluslararası durumu ve hiçbir ülkeye
ait olmayıp herkesin olması, burada bilimsel amaçlı çalışmaların özgürce yapılabilmesine izin
vermektedir. Antarktika kıtası
coğrafyasında bilfiil faaliyette
olan 31 ülke ve bağlantısı bulu-
Yrd. Doç. Dr. Yakup ÇELİK
nan 24 ülke, ayrıca 7 uluslararası organizasyon ile 101 yerleşik
araştırma üssü bulunmaktadır.
İstanbul Üniversitesi ve “Antarktika Kutup Bilimsel Araştırmalar Merkezi” (TAKBAM)
– “Bulgar Antarktika Enstitüsü”
(BAI) iş birliği ile düzenlenen
“I. Antarktika Türk Bilim Seferi” programı, 6 Ocak – 22 Şubat
2014 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. 45 günlük araştırma
seferinin finansmanını İstanbul
Üniversitesi karşılayacak.
Yrd. Doç. Dr. Yakup Çelik,
“I. Antarktika Türk Antarktika Programı” kapsamında,
Antarktika’da küresel ısınma
dolayısıyla gelişen buzul çökellerinin sedimantolojisi ile kıtanın genel jeolojik araştırmasının
yapılması yanı sıra ortak-çok disiplinli yeni araştırma projelerinin ve gelecekte etkinleştirilecek
proje altyapılarının oluşturulması için yerinde incelemelerde
bulunacak.
Sefer, gelecekte Antarktika’da
kurulması düşünülen “Türk
Araştırma Üssü” için de bir temel
teşkil edecek. Türk akademisyenlerin önünü açacak olan araştırma, İstanbul Üniversitesi’nin
uluslararasılaşma sürecine de
önemli katkı sağlayacak. Araştırma ekibi, iki İngiltere, iki Portekiz, bir Polonya, bir Moğolistan,
üç Bulgaristan ve bir Türk bilim
insanı olmak üzere 10 kişiden
oluşmaktadır.
olduğunu söyledi.
Türk tarımında yaşanan problemlerin başlıca nedenlerini;
toprağın kuşaklar arasında
parçalanmasına, köyden kente
göç edilmesine ve böylece topraktan yeterince verim ve ürün
alınamamasına bağlayan Prof.
Dr. Tunç, doğru tarım politikalarının ancak siyasetçilerce uygulanabileceğine vurgu yaptı ve
devlet tarafından tarımın desteklenmesi ve korunması gerektiğini sözlerine ekledi.
“Tarım sadece tarım değildir,
tarımın biodizel özelliği de var”
Tarıma sadece tarım olarak bakılmaması gerektiğini belirten
Prof. Dr. Tunç, “Tarım sadece
karnımızı doyuran bir şey değildir. Tarımın bir özelliği de
biodizel denilen fosil yakıtlara
alternatif olan bir yakıt üretmesidir. Bir dönüm tarladan bir ton
buğday elde etmek yerine, bir
dönüm tarladan bin ton buğday
elde ettiğimiz zaman, buğdayı
biodizel üretiminde kullanıyoruz. Yani tarım ürünleri enerjide
fosil yakıtlı enerjiye alternatif
ürünlerdir. Kaya gazı da alternatif şeyler üretmekle meydana
gelmiştir.” dedi.
“GDO’LU Ürünler Bol Su
İstediğinden Risklidir”
Doğal kaynakların sınırlı olma-
sından dolayı yeni yöntemler
arandığını ifade eden Pro. Dr.
Tunç, “GDO’lu ürünlerin doğuş
nedeni de alternatif enerji bulmaktır. Bir yandan da bu ürünler açlıkla mücadele etmek içindir. GDO’lu ürünler, genetiğiyle
oynanan ürünler olduğu için genetiğiyle oynanmamış doğal tohumların verdiği direnci gösteremiyorlar. Örneğin; üç yıl önce
Brezilya’da kuraklık döneminde
ekilen GDO’lu ürünlerin hepsi
tarlada kurudu. Çünkü bu ürünler bol su ister. Su da yaşadığımız yüzyılın en önemli kaynağı
ve sınırlı bir kaynak.” diyerek
GDO’lu ürünlerin riskli ürünler
olduğunu belirtti.
“EGE’DEN
KARADENİZ’E
ORTA ÇAĞ
LİMANLARI”
BELGESELİNİN
GÖSTERİMİ
YAPILDI
Kübra ÖZKAN
Avrupa Birliği ENPI
Karadeniz
Havzasında Sınır Ötesi İş Birliği
Programı kapsamında yürütülen OLKAS Projesi etkinlikleri çerçevesinde prodüksiyonu
tamamlanan
“Ege’den Karadeniz’e Orta
Çağ Limanları” belgesel filmi, 16 Ocak 2014 Perşembe
günü, Yunanistan İstanbul Başkonsolosluğu’nun
Sismanoglio Megaro binasında gösterildi. İstanbul
Üniversitesi’nin de büyük destek verdiği belgeselin gösterimi saat 19’da
başladı.
Gösterimin açılış konuşmasını, Yunanistan İstanbul Başkonsolosu Nikolas
Matthioudakis yaptı. Matthioudakis konuşmasında,
bölge ülkeleri arasında kültür turizminin geliştirilme-
sinin önemine değindi ve
kültür mirasının korunması
konusundaki çalışmalarından dolayı projede emeği
geçen herkese, özel olarak
da İstanbul Üniversitesi
ekibine teşekkür etti.
Karadeniz Ekonomik İş
Birliği Örgütü yetkililerinden Büyükelçi Bratislav
Djordevic’in de hazır bulunduğu gösterimi, birçok
kamu kurum temsilcisi, öğretim üyeleri ve öğrenciler
izlediler.
Kayıp Limanların İzinde
Çekimleri,
Ege’den
Karadeniz’e uzanan deniz
rotası üzerindeki 6 farklı
ülkede yapılarak tamamlanan, OLKAS Projesi etkinlikleri arasında yer alan
“Ege’den Karadeniz’e Orta
Çağ Limanları” belgesel
filminde, bölgenin zengin
kültür mirası, etkileyici bir
kurguyla yansıtılmaktadır.
OLKAS
“Ege’den
Karadeniz’e Doğu’nun Denizcilik Rotalarındaki Orta
Çağ Limanları” adlı proje,
2012 yılı Ocak ayında başlamıştır. Projeyi, Yunanistan,
Türkiye, Ukrayna, Bulgaristan, Romanya, Gürcistan,
Rusya ve Azerbaycan’dan
çeşitli kurumların oluşturdukları geniş katılımlı bir
platform gerçekleştirmektedir. Projenin ülkemizdeki
çalışmaları, İÜ Edebiyat Fakültesi Su Altı Kültür Kalıntılarını Koruma Ana Bilim
Dalı Başkanı Doç. Dr. Ufuk
Kocabaş direktörlüğünde,
İstanbul Üniversitesi ile
Kültür Bilincini Geliştirme
Vakfı’nın ortak çalışmasıyla
yürütülmüştür.
Download