ENERJĐ – ÇEVRE Prof. Dr. Olcay KINCAY ENERJĐ BĐRĐMLERĐ kW : MW : GW : TW : GWh : TWh : TEP : MTEP : kilowatt = 1.000 Watt Megawatt = 1.000 kW Gigawatt = 1.000 MW Terawatt = 1.000 GW Gigawatt–saat (1.000.000 kWh) Terawatt–saat (1.000.000.000 kWh) ton petrol eşdeğeri Milyon ton petrol eşdeğeri ÇEVRĐM KATSAYILARI Çevre ve Çevre Kirliliği Çevre; insanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları fiziki, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamdır. Doğanın temel fiziksel unsurları olan hava, su, toprak üzerinde ortaya çıkan ve canlı öğelerin hayati fonksiyonlarını, aktivitelerini, eylemlerini olumsuz yönde etkileyen çevre sorunlarına Çevre Kirliliği adı verilir. Çevre kirliliği; fiziksel, kimyasal ve biyolojik kirlenme olarak sınıflandırılabilir. Çevre Sorunları Hava, su ve toprağın her geçen gün artan oranlarda kirlenmesi ve önemli bir kısmının kullanılamaz hale gelmesi, Özellikle şehir ve sanayi bölgelerinin çevre kirliliği sebebiyle yaşanamaz hale gelmesi, Ozon tabakasının incelmesi, Küresel Isınma, Doğal kaynakların hızla tüketilmesi vb. Çevresel Sorunların Sınıflandırılması Çevre Konuları Hava Kalitesi Atık Yönetimi Su Kalitesi Doğa Koruma Endüstriyel Kirlilik ve Risk Yönetimi Kimyasallar Yönetimi Gürültü Kirliliği Đklim Değişikliği Biyoçeşitlilik Çölleşme vb. Enerji ve Çevre Dünyada, son yıllarda Đklim Değişikliği ile mücadele ve Sürdürülebilir Kalkınma için, enerji politikalarında Enerji-Çevre ilişkisi önem kazanmaya başlamıştır. Bu iki alanın ortaklığı, insanın refahı için enerjinin üretilmesi ve ayni anda da çevrenin korunması temeline dayanır. ENERJĐ Dünya Birincil Enerji Talebi kaynak: OECD/IEA, 2006 Elektrik üretiminde doğalgazın önemli bir paya sahip olacağı, 2030 yılında bugünkü tüketiminin 2 katın üzerine çıkacağı, Dünya birincil enerji talebinin yarısının, gerek ekonomik büyüme gerekse nüfus artışı nedenleriyle gelişmekte olan ülkelerden geleceği, Öngörüler: Dünyada, 2030 yılına kadar Birincil Enerji Talebinin yıllık ortama %1,7-%1,9 artacağı, 2030 yılında 2002 değerinin %60’ı kadar artış olacağı, Birincil enerji talebi içinde fosil yakıtların dominant etkisinin 2030 yılına kadar devam edeceği, özellikle elektrik üretiminde kömürün geçmişte olduğu gibi gelecekte de lider konumda olacağı, Çin ve diğer bazı Asya ülkelerinde nükleer enerjiye yönelme olacağı, Enerji sektöründe 2030’a kadar 20 Trilyon$ harcanacağı. Bu miktarın yaklaşık yarısının elektrik sektöründe kullanılacağı, (Elektrik santralleri, iletim-dağıtım altyapıları vb.), 10 Trilyon$’dan fazlasının kalkınmakta olan ülkelerde harcanacağı, Sadece Çin’nin 4 trilyon $ harcayacağı, 2030’da Emisyonların 1990 seviyesinin 2 katına ulaşacağı öngörülmektedir. Dünya – Birincil Enerji Talebi Birincil Enerji Talebi yılda %1,6 artmaktadır. Bu artış ile 2030’da %45 büyüyerek, 17.000 MTep olacağı tahmin edilmektedir. Kaynak: IEA, World Energy Outlook 2008 Dünya’nın Enerji Açısından Genel Görünümü CO2 emisyonu referans senaryoya göre, yıllık ortalama 1,6% artış hızıyla, 2030’da 45% büyüyerek, 41 Gt olacağı tahmin ediliyor. Kaynak: World Energy Outlook-2008, IEA Küresel Isınma tüm bu değişimlere bağlı olarak, 21.yy sonunda Dünyanın ortalama yüzey sıcaklığının 1,1-6,4°C artabileceği tahmin ediliyor. Yerkürenin ortalama sıcaklığının ve CO2 derişiminin zamanla değişimi CO2 artışı … Dünyanın son 400.000 yıllık CO2 ve sıcaklık değişimlerine bakarsak ortalama olarak 80.000 ile 110.000 yılda bir CO2 miktarında bir artış olurken buna paralel olarak sıcaklıkta artmış ve azalmıştır. CO2 ve sıcaklıktaki değişim hep birbirine paralel bir şekilde devam etmiştir. Günümüzden 120.000 yıl önceki son CO2 döngüsünden sonra dünyamız buzul çağını yaşamıştır. Günümüzde CO2 teki artış büyük bir hızla devam etmektedir. Serbest Atmosferdeki CO2 miktarını ölçebilmek amacıyla aktif CO2 kaynaklarından uzak Hawaii adalarında Mouna Loa, Samoa adaları, Güney kutbu Barrow’da 30 yıllık yapılan gözlemlere göre 2006 yılında ortalama CO2 miktarı 385 ppm miktarına ulaştığı ve halen artmaya devam ettiği görülmektedir. Atmosferde son 400.000 yıllık tarihinde hiçbir zaman bu kadar yüksek CO2 miktarına ulaşmamıştır. 1973-2006 arasındaki CO2 değişimi Türkiye ve Enerji Türkiye’de enerji üretim ve tüketimi hızlı bir artış göstermekle birlikte, henüz yeterli düzeye ulaşamamıştır. Toplam birincil enerji arzı / GSYĐH değerlerine bakıldığında, Türkiye dünya ortalamasının biraz üzerinde olmakla birlikte, OECD ortalamasının altındadır. GSYĐH (Gayri Safi Yurt Đçi Hasıla) = Tarım + Sanayi + Đnşaat + Ticaret + Ulaştırma, Haberleşme + Mali Kuruluşlar + Konut + Hizmetler Toplamı (Kamu ve Özel) + Đthalat Vergisi GSMH = GSYĐH + Net Dış Alem Faktör Gelirleri Ayrıca, kişi başına toplam birincil enerji arzı açısından, Türkiye dünya ve OECD ortalama değerlerinin altında olduğu görülmektedir. Elektrik enerjisi tüketimi dikkate alındığında bu fark daha da açılmaktadır. Türkiye’de enerji darboğazı vardır. Enerji konusunda % 72.5 oranında (kaynak olarak) dışa bağımlıyız CO2 oranını sürekli artıran kaynakları ve tükenebilir kaynakları kullanıyoruz Türkiye – Birincil Enerji Talebi 250 Mtep Hidro Nükleer Yenilenebilir 200 52 150 Doğal Gaz 61 100 Petrol 19 32 22 50 Kömür 80 0 2003 2006 2009 2012 2015 2018 2020 2020 yılında Türkiye birincil enerji ihtiyacı bugüne göre % 160 daha fazla olacak (dünyanın 4 katı artış) Kaynak: ETKB Đklim Değişikliği Fosil Yakıtların kullanılması (ısınma, ulaşım, sanayi, enerji), Endüstriyel üretim, Atık, Arazi Kullanım Değişikliği ve Ormansızlaştırma Faaliyetleri Sonucunda Atmosfere Sera Gazı Emisyonları verilmektedir. Đklim Değişikliği … Sera Gazları BMĐDÇS Montreal Protokolü Küresel Isınma Potansiyeli CO2 Karbondioksit 1 CH4 Metan 20 N2O Nitrozoksit 300 HFCler Hidroflorokarbonlar 1100-1900 PFCler Perflorokarbonlar 560-11700 SF6 Kükürtheksaflorür 23900 OTĐM Kloroflorokarbonlar ve Hidrokloroflorokarbonlar BMĐDÇS: Birleşmiş Milletler Đklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi OTĐM: Ozon Tabakasını Đncelten Maddeler 6500-8700 Đklim Değişikliğinin Etkileri Sera Etkisi Güneş, dünyaya enerji gönderirken, dünya da kızılötesi radyasyon yayar. Güneş radyasyonunun absorblanma miktarının, dünyanın yaymış olduğu kızılötesi radyasyona eşit olmasına radyoaktif denge denilmektedir. Atmosfer bu özelliği ile seçici absorblayıcıdır yani atmosferin doğal bir sera özelliği vardır. Sera Etkisi Sera etkisini arttıran CO2, CH4, CFCs, halojenler, NO2, ozon ve gibi gazlar, dünyanın yüzey sıcaklığını da artırır. Dünyanın yüzey sıcaklığı son yüzyılda yaklaşık 0,60C artmıştır. Bu nedenle deniz seviyesinde 20 cm’lik bir artış meydana gelmiştir. Genel olarak, insan kaynaklı sera etkisine % 50 oranında CO2’in neden olduğu hesaplanmaktadır. Enerji üretimi ve kullanımıyla ilgili bir takım değişiklikler yapılarak bu gazların kullanımı azaltılabilir. Küresel Isınma • IPCC’nin (Birleşmiş Milletler’in iklim değişikliklerini araştıran branşı) 4. Değerlendirme Raporunda “Dünyada mevcut politika ve önlemlerle devam edildiği takdirde, 2030’dan önce toplam emisyonların 2000 yılı değerinin %25-90 üzerinde olacağı” ortaya konmuştur. • Rapor, sera gazı emisyonlarının azaltılması için enerji arzında değişim, enerji verimliliğinde artış, temiz yakıtlara geçiş, kojenerasyon, yenilenebilir teknolojilerin daha fazla kullanılması ile karbon yakalama ve depolama yöntemlerine başvurulmasını tavsiye etmektedir. Küresel CO2 Kaynakları Asit Yağmurları Atmosfere salınan kükürt oksit ve azot oksit gibi emisyonlar; bulutlarda ve yağmur damlalarında çözülerek, yağmurun asitleşmesine neden olur. Bu da, orman ve tarım ürünlerinin bozulmasına, sudaki yaşamın yok olmasına, yer altı sularının kirlenmesine, binaların metal yapılarının tahribine (korozyon) yol açar. Ayrıca insan ve hayvanlarda nefes almayı zorlaştırır. Doğadaki kireçtaşlarını çözerek atmosfere CO2 salınımına neden olur. Asit Yağmurları … Asit birikimi, su damlacıkları ve katı parçacıkların büyük bir kısmının atmosferden uzaklaştırılmaları nedeniyle, küresel bir sorun olmaktan çok bölgesel bir sorun oluşturmaktadır. Ulaşım, en önemli NOx emisyon kaynağıdır. Toplam emisyonların %48’ini OECD ülkeleri oluşturmaktadır. ABD, Çin ve Rusya dünyada en fazla katkıda bulunan ülkelerdir. Ozon Tabakasının Tahribi Soğutucu akışkan olarak yaygın şekilde kullanılan sentetik kimyasal birleşimlerin, kloroflorokarbonların, sprey katkılarının vb.lerinin atmosfere salınması ve stratosfere doğru yükselmesi sonucu, ozon tabakasının incelmesine yol açar. Ozon tabakasının tahribiyle ozon tabakasıyla bloke edilen zararlı ultraviyole ışınlar yeryüzüne ulaşır ve deri kanseri vakalarında olası artışlara, ekoloji sisteminde ters etkilere yol açar. Bu sorunla ilgili olarak kloroflorokarbonların üretimini ve tüketimini aşama, aşama bitirmek için bir çerçeve oluşturulmuştur. “Ozon tabakasında delik” şeklinde bir ifade yanlıştır. Burada bahsedilmek istenen ozon tabakasını oluşturan ozon yoğunluğunda görülen azalmadır. Atmosferdeki Ozon Ozonun %90’ı stratosferde bulunur. Ozon tabakasının kalınlığı ise, normal atmosfer basınç ve sıcaklığına indirilerek hesaplandığında 0,3 cm = 3mm = 300 Dobson Birimi olarak bulunmuştur. 1 Dobson Birimi; ozon hacminin yaklaşık milyarda bir kısmının, ortalama atmosferik konsantrasyonunu ifade eder. Deniz Kirliliği Ağır metaller, yağlar gibi zararlı maddelerin nehirlere, denizlere, okyanuslara atılmasıdır vb. “Atık ve Diğer Maddelerin Atılmasıyla Deniz Kirliliğinin Kontrolü Anlaşması” yani Londra Atık Atma Anlaşmasıyla deniz kirliliğini önlemek üzere uluslararası bir çerçeve kurulmuştur. Ormanların Tahribi Orman ve tarımsal alanların tahrip olmasıyla dünyada yılda 17 milyon ha’lık orman alanı yok olmaktadır. Bu ormanlar; toprak ve suyun korunması, iklimin kararlılığı, yiyeceklerin temini ve yabanıl hayatın korunmasında önemli bir rolu vardır. Dünya ekonomisi ve çevresine yaptıkları etki nedeniyle konuya önem artmıştır. Uluslararası bir çerçevenin kurulması yolunda “Ormanların Korunması ve Sürdürülebilir Gelişme Đçin Deklarasyon”u yayınlanmıştır. Çölleşme Fazla çiftçilik, otlatma, odun ve mangal kömürünün toplanması vb., iklim değişiklikleri gibi nedenlerle dünya çapında çok miktarda alan kuraklığa uğramaktadır. Çölleşmenin önlenmesiyle ilgili henüz önemli bir anlaşma yapılamamıştır. Bu bağlamda gelişmiş ülkelerden biri olan Japonya’da çölleşmenin önlenmesi için uluslararası bir çerçevenin kurulmasıyla ilgili çalışmalar devam etmektedir. Hayvan Türlerinde Azalma Hayvan türleri, yukarıda saydığımız tüm etkenlerle, avlanma ve sanayileşme sonucu olarak doğanın tahribatı yani hayvanların barınaklarının yok olmasıyla hızla azalmaktadır. Birleşmiş Milletler Đklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMĐDÇS) Faaliyetler Sonucunda Ortaya Çıkan Sera gazlarının Önlenmesi Đçin BM ĐKLĐM DEĞĐŞĐKLĐĞĐ ÇERÇEVE SÖZLEŞMESĐ Haziran 1992 de yapılan BM Çevre ve Kalkınma Rio Konferansı’nda imzaya açıldı ve 21 Mart 1994 yılında resmen yürürlüğe girdi. BMĐDÇS … Listeler Ülkeler Sorumluluklar Ek-1 OECD + AB + PEGSÜ (40 ülke) Türkiye (Özel şartları tanınarak) Emisyon Azaltımı Ek-2 OECD + AB-15 (25 ülke) Türkiye (hariç) Teknoloji Transferi ve Mali Destek Sağlamak Ek-1 Dışı Diğer Ülkeler (Çin, Hindistan, Pakistan, Meksika, Brezilya, …) Yükümlülükleri yok… Ek-B Ek-1 Ülkeler (38 ülke) - Türkiye ve Belarus hariç 2008-2012 döneminde 1990 seviyesine göre sera gazı emisyonlarında %5 azaltım PEGSÜ= Pazar Ekonomisine Geçiş Sürecinde Olan Ülkeler Protokol, ülkeleri farklı yükümlülüklere göre; Ek-I ülkeleri, Ek-2 ülkeleri ve Ek-I dışı ülkeler olmak üzere üç ana gruba ayırıyor: Ek-I ülkeleri, OECD üyesi gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler... Bu ülkelerin temel sorumluluğu, küresel ısınmayı önlemek amacıyla sera gazı emisyonlarını azaltıcı politikalar uygulamak ve 2008-2012 yılları arasındaki dönemde toplam sera gazı emisyonlarını 1990 yılı seviyesinin %5 altına indirmek. Ek-2’de ise gelişmekte olan ülkeler dışında kalan OECD üyesi Ek-I ülkeleri bulunuyor. Bu ülkelerin de sorumluluğu, Ek-I ülkeleri için belirtilen yükümlülüklere ilave olarak iklim değişikliğinin önlenmesi konusunda gelişmekte olan ülkelere finansal ve teknolojik destek sağlamak. Ek-I dışı ülkeler, gelişmekte olan ve iklim değişikliğinin etkilerine özellikle açık olan ülkeler. Bu ülkelerin herhangi bir emisyon (salım) azaltma hedefi yok. BMĐDÇS ve Türkiye 2001 yılında Marakeşte gerçekleştirilen 7. Taraflar Konferansında (COP.7), “Sözleşmenin Ek-1 listesinde yer alan diğer taraflardan farklı bir konumda olan Türkiye’nin özel koşullarının tanınarak, isminin Ek-1’de kalarak Ek-2’den silinmesi” yönünde karar alınmıştır. Türkiye Sözleşmeye 24 Mayıs 2004 tarihi itibariyle taraf olmuştur. Başbakanlık genelgesi ile Đklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu oluşturulmuştur. AB’de Enerji ve Çevre AB enerji iç pazarı için genel ilkeler ve hedefler, “Avrupa Birliği için bir enerji politikası” başlıklı niyet bildirgesi ile 1995 yılında kabul edilmiştir. Enerji arzının güvenliği, çevrenin korunması, genel rekabet gücü, sosyal ve ekonomik kaynaşma, yaşam kalitesi, istihdam yaratılması ve bölgeler arasında dayanışmanın geliştirilmesi ana başlıklardır. 1997 yılında kabul edilen Kyoto Protokolü kapsamında, sera gazının emisyonlarının, 1990 yılına göre, 2010 yılına kadar % 8 azaltılması hedef alınmıştır. Bu alandaki diğer girişimler ise şunlardır: Yenilenebilir enerjilerin geliştirilmesi; Toplam enerji tüketimindeki payının 2010 yılına kadar %15’e çıkarması istenmektedir. CO2 emisyonlarını azaltılması; Yeni enerji santrallerinde azami emisyonları belirleyen yönergeler çıkarılmıştır. Nükleer enerjinin güvenliğini sağlamak; AB üyesi devletlerin bazıları nükleer enerjiye büyük ölçüde bağımlıyken, diğerleri uzak bir enerji politikası izlemektedir. Avrupa kurumları, nükleer enerjinin geliştirilmesine izin veren Euratom Antlasması çerçevesinde sorumluluk taşırlar. Yüksek düzeyde bir nükleer güvenlik ve insan sağlığının korunması gibi bazı ortak ilkeler kabul edilmiştir. Türkiye’nin Durumu Türkiye’nin coğrafi ve stratejik konumu, ülkeyi, Avrupa’ya petrol ve doğalgaz taşınması için bir transit ülke haline getirmektedir. Türkiye’nin AB giriş sürecinin önemli parametrelerinden olan Katılım Ortaklığı Belgesi’nde hem enerji, hem de çevre ayrı, ayrı başlıklarda ele alınmıştır. Buna göre Türkiye’nin yapması gerekenler; Enerji alanında: • AB enerji müktesebatının (kazanılan bilgiler) üstlenilmesi için bir programın yürürlüğe konulması, • Elektrik ve gaz sektörleri için bağımsız bir düzenleyici makamın kurulması; görevlerini etkin bir şekilde yerine getirebilmesi için yetki ve araçların verilmesi, • Başta elektrik ve gaz direktifleri olmak üzere, iç enerji piyasasının kuruluşunun hazırlanması ve piyasanın açılması gereklidir. Çevre alanında: Çevrenin korunmasında kurumsal, idari ve izleme kapasitesinin güçlendirilmesi ile birlikte, özellikle çerçeve ve sektör mevzuatı geliştirilmesi, • Çerçeve mevzuat, yatay mevzuat, doğal çevrenin korunması, su kalitesi ve atık yönetimi ile ilgili mevzuata önem vererek AB müktesebatın uygulanması; • Đzleme ağları, izin usulleri ile veri toplama dahil çevre kontrollerinin kurulması, • Sürdürülebilir kalkınma ilkelerinin tanımlanması ve uygulanmasıyla bütünleştirilmesi, • Çevre Etki Değerlendirmesi direktifinin uygulanması ve yürütülmesi olarak belirlenmiştir. Türkiye’de Çevre Kanunu Çevre politikalarının uygulanmasında mevzuat, önemli bir araçtır. 2872 sayılı Çevre Kanunu, kabul tarihi: 09/08/1983 Amacı: Her türlü faaliyet sırasında doğal kaynakların ve enerjinin verimli bir şekilde kullanılması amacıyla atık oluşumunu kaynağında azaltan ve atıkların geri kazanılmasını sağlayan çevre ile uyumlu teknolojilerin kullanılması esastır. Çevre Kanunu … 2872 sayılı Çevre Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun No:5491, RG. Sayı: 26167 Tarih: 13 Mayıs 2006 Kanunla getirilen bazı önemli düzenlemeler; Sürdürülebilir Kalkınma Đlkesi Katılımcılık ve Đhtiyatlılık Đlkesi Kirleten Öder ve Kullanıcı Sorumluluğu Đlkeleri Ekonomik Araçların Kullanımı (Cezai yaptırımlar, tarifelerin toplanması vb.) Güçlendirilmiş Uygulama Kapasitesi (Merkez ve Taşra) Acil Durum Planları Hazırlama Yükümlülüğü 2872 sayılı Çevre Kanunu … Madde 8 - Kirletme Yasağı Madde 10 - (Değişik madde : 26/04/2006 - 5491 S.K/7.mad) Çevresel Etki Değerlendirilmesi Madde 12 - (Değişik madde : 26/04/2006 - 5491 S.K/9.mad) Denetim, Bilgi Verme ve Bildirim Yükümlülüğü Madde 14 - (Değişik madde : 26/04/2006 - 5491 S.K/11.mad) – Gürültü ------------------------------------------------------------------------- Enerji Kaynaklarının ve Enerji Kullanımında Verimliliğin Arttırılmasına Dair Yönetmelik 25.10.2008, 27035 ------------------------------------------------------------------------------ Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetim Yönetmeliği 06.06.2008, 26898 19 90 19 91 19 92 19 93 19 94 19 95 19 96 19 97 19 98 19 99 20 00 20 01 20 02 20 03 20 04 20 05 20 06 CO2 eş. (milyon ton) Türkiye’de Sera Gazı Emisyon Envanteri 350 300 250 200 150 100 50 0 Yıl Sera Gazı Emisyon Envanteri … . Türkiye TürkiyeSera SeraGazı GazıEmisyonları Emisyonlarıve veYutakları Yutakları(CO (CO22eşdeğeri) eşdeğeri)(2004) (2004) F- Gaz 100 80 Atık % 9.3 Tarım % 5.1 Sanayi % 8.9 % 1,0 N2O CH4 % 1.9 CO2 % 81.5 % 15.6 60 40 Enerji % 76.7 % 75 20 0 % 25 -20 -40 gross gross emissions by emissions by sector gas sinks net emissions Đklim Değişikliği ile Mücadele Enerji EnerjiSektöründeki SektöründekiPolitikalar Politikalar Yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının arttırılması, Enerji verimliliği, Enerji yoğunluğunun azaltılması, Yanma sonucu düşük CO2 emisyonu çıkaran yakıtlara geçilmesi, Yakıt kalitesinin iyileştirilmesi, Termik santrallerin rehabilitasyonu, Enerji üretiminde kaynak çeşitliliğine gidilmesi, Enerji EnerjiSektöründeki SektöründekiPolitikalar Politikalar Atığın üretime geri çevrilerek prosesde iyileştirme sağlanması Tekstil sektöründe atık ısı geri kazanımı Küçük hidroelektrik santralleri kullanımı Organik atıklardan biyogaz ve elektrik (+ısı) üretimi Organik atıklardan ısıl enerji ve elektrik (+ısı) üretimi Jeotermal enerjiden yararlanma Đklim Değişikliği ile Mücadele … Son 10 yılda; elektrik üretiminde, konutlarda ve sanayide doğalgaz kullanımı yaygınlaştırılmıştır. Emisyonları yüksek yerli kaynak kömür yerine daha az emisyonlu doğalgaza geçilmiştir. Bu uygulama iklim değişikliğine sebep olan emisyonlarımızı azaltmış ancak enerjide dışa bağımlılık oranımızı artırmıştır. Đklim değişikliği ile mücadelede enerji sektöründe kullanılan araçlar bizim gibi kalkınmakta olan ülkeler için altından kalkılması zor maliyetler getirmektedir. Küresel ısınma probleminin çözümünde en kolay ve en ucuz çözüm aracı; enerji verimliliği ve tasarrufudur. Enerji Verimliliği Potansiyeli Birincil enerji talep görüşüne göre, 2020 yılında 222 MTEP’lik bir tüketim tahmin edilmektedir. Enerji Verimliliğinden Beklenen Tasarruf (Mtpe) 100% Enerji Verimliliği Kanunu’nun başarılı uygulanması halinde, bu tüketimin en az 30 MTEP’ lik bölümü, sanayide, binalarda, ulaşımda ve enerji sektöründe tasarruf edilebilecek ve böylece yaklaşık 75 milyon ton CO2 emisyonu önlenebilecektir. Kaynak: ETKB 30 80% 60% 40% 20% 0% Tasarruf 222 Birincil enerji arzı KYOTO Protokolü • 1997 yılında imzaya açılmış ve 2005 yılında yürürlüğe girmiştir. • AB dahil şu an 182 ülke ve 1 Ekonomik Topluluk Protokole taraftır. • BMĐDÇS’nin sera gazı emisyonlarının azaltılmasına veya sınırlandırılmasına yönelik hukuki açıdan bağlayıcı belgesidir. • Protokolün Ek-B listesinde yer alan ülkelerin toplam sera gazı emisyonlarını 2008-2012 döneminde (ilk yükümlülük dönemi), 1990 yılı (temel yıl) seviyesinin ortalama en az %5 altına indirmesini taahhüt etme zorunluluğu bulunmaktadır. KYOTO Protokolü … ‘Birleşmiş Milletlere Đklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine (BMĐDÇS) yönelik Kyoto Protokolüne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’ 05 Şubat 2009 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda kabul edilmiştir. Türkiye, Protokol kabul edildiğinde Sözleşmeye taraf olmadığı için ve sayısallaştırılmış sera gazı azaltım veya sınırlama yükümlülüğü almamıştır. Đlk yükümlülük döneminde (2008-2012) sayısallaştırılmış sera gazı emisyon azaltım veya sınırlama yükümlülüğü alması prosedür olarak mümkün görülmemektedir. 2012 sonrası Uluslararası iklim rejimine yönelik müzakereler devam etmektedir. KYOTO Protokolü … 2012 Sonrası Temel Müzakere Konuları Đklim rejimine ilişkin temel müzakere konuları aşağıdaki başlıkları üzerinden yürütülmektedir: - Ortak Vizyon - Azaltım - Adaptasyon - Teknoloji Transferi - Finansman Türkiye’nin Temel Göstergeler Açısından Mevcut Durumu Ülkemiz; Đklim Değişiklinin olumsuz etkilerinden en çok etkilenecek bölgeler arasında yer alan Akdeniz Havzasında yer almaktadır (IPCC 4.Değerlendirme Raporu-2007). OECD, AB ve BMĐDÇS Ek-1 ülkeleri arasında en yüksek nüfus artış hızına sahiptir. Đnsani Kalkınma Endeksine göre 2005 verilerine göre 177 ülke içinde 84. sıradadır. Sanayileşme seviyesi diğer OECD ve BMĐDÇS Ek-1 ülkeleri ile karşılaştırılabilir seviyede değildir. Türkiye’nin Temel Göstergeler Açısından Mevcut Durumu … OECD ve BMĐDÇS Ek-1 ülkeleri arasında; kişi başı sera gazı emisyon, kümülatif emisyon ve kişi başı birincil enerji tüketimi miktarında en düşük değere sahiptir. 2006 yılı kişi başı sera gazı emisyonu değeri 4.55 ton CO2 eşdeğerdir. Avrupa Birliğine üye 27 ülkenin 2006 yılı kişi başı sera gazı emisyon miktarı ortalaması 10.4 ton CO2 eşdeğeridir. BMĐDÇS Ek-1 ülkeleri arasında 1990-2006 yılları arası en yüksek sera gazı emisyonu artış oranına (% 95) sahiptir. KYOTO Protokolü Esneklik Mekanizmaları 1- Temiz Kalkınma Mekanizması (CDM): Ek-1 ülkelerinin Ekler-Dışı ülkelerden sera gazı azaltıcı proje geliştirerek azaltım kredisi kazanması (CER) 2- Ortak Uygulama (JI): Ek-1 ülkelerinin kendi aralarında geliştirdiği emisyon azaltıcı projeler aracılığı ile kredi kazanması (ERU) 3- Emisyon Ticareti (ET): Ek-1 ülkeleri arasında hedefinden daha fazla emisyon azaltan ülkenin hedefine ulaşamayan diğer ülkeye emisyon hakkını satması (cap&trade) (AB-KYOTO) * Türkiye Kyoto Protokolü’nün ilk yükümlülük döneminden önce (2008-2012) bu mekanizmalardan yararlanamamaktadır. ‘Aralık 2012’de Katar'ın başkenti Doha'da düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) Đklim Değişikliği konferansı sona erdi.’ Konferans neticesinde, 2012 yılı itibariyle geçerliliğini yitirecek olan Kyoto Protokolü'nün ikinci taahhüt döneminin 2020'ye kadar uzatılmasına karar verildi. Öte yandan ikinci protokol döneminin özellikle sera gazı salınımının azaltılmasına yönelik kayda değer bir adımı öngörmediği ifade edilmektedir. Protokolde, dünyadaki karbon salınımının yaklaşık yüzde 60'ını yapan ilk beş ülke, Çin, ABD, Hindistan, Rusya ve Japonya yoktur. Atmosferi en çok kirleten ülkelerden ABD, 1997 tarihli protokolü hiçbir zaman onaylamadı. ‘Aralık 2012’de Katar'ın başkenti Doha'da düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) Đklim Değişikliği konferansı sona erdi.’ … Kanada, Yeni Zelanda, Japonya ve Rusya‘nın protokolden çekilmesi, emisyon azaltımının olması gerektiği oranda gerçekleşmeyeceğini göstermektedir. Zira ikinci taahhüt dönemine katılmayı kabul eden ülkelerin atmosfere yaydığı toplam emisyon oranının yalnızca %15 olduğu belirtilmektedir. Varılan anlaşma gelişmiş ülkelerin, iklim değişikliği ile mücadelede gelişmekte olan ülkelere finansman desteği sağlamasını da içeriyor ancak anlaşma metninde ayrılacak bütçenin miktarına dair herhangi bir detay yer almamaktadır. Bu durum, iki hafta devam eden konferansın bir diğer başarısızlığı olarak yorumlanmaktadır. Karbon Denkleştirme Bir yerden salınan sera gazının, başka bir yerden salınacak aynı miktarda sera gazının önlenmesi ile veya atmosferdeki aynı miktarda sera gazının yutulması / hapsedilmesi ile “nötrleştirilmesi” Karbon (Emisyon) Ticareti Karbon Ticareti Kyoto Protokolü kriterleri, CO2 emisyon değerleri yüksek olan şirketlere CO2 kredisi kullanma zorunluluğu getirmiştir. Bu durum CO2 emisyon ticareti ve borsasını ortaya çıkardı. Özet:1992 yılında, Rio De Janerio’da yapılan Dünya Zirvesi’nde kabul edilen Birleşmiş Milletler Đklim Değişikliği Çevre Sözleşmesi’ne ek olarak, 1997 yılında Japonya’da Kyoto Protokolü kabul edildi ve protokol 2005′te yürürlüğe girdi. Karbon Ticareti Nasıl işliyor? Emisyon ticareti olarak da adlandırılan karbon ticareti sera gazı emisyonlarını kontrol etmek amacıyla kullanılan bir yöntemdir. Bireylerin, Kurum ve kuruluşların, Özel şirketlerin, Sivil toplum örgütlerinin, Etkinliklerin (Organizasyon, Konferans vb.) faaliyetleri sonucu oluşan sera gazı emisyonlarının gönüllü olarak azaltımını, dengeleyebilmesini kolaylaştırmak amacıyla oluşturulan bir pazardır. Karbon Ticareti Nasıl işliyor? … Karbona havayı kirletmesi sebebiyle ekonomik/ parasal bir değer veriliyor ve insanlar, şirketler ve/veya hükümetler bunun ticaretini yapıyor. Bir başka deyişle, karbon satın alan ülkeler onu yakma hakkını almış, satan ülkeler ise onu yakma hakkından vazgeçmiş oluyor. Buna göre, sera gazı emisyonunu belirtilen hedeften daha fazla azaltan bir şirket/ülke, gerçekleştirdiği bu ek indirimi başka bir tarafa (şirket/ülke) satabiliyor. Emisyon kredisi nasıl hesaplanıyor? Bir ülkede bir yılda üretilen elektrik miktarı, o ülke tarafından salınan karbon miktarına oranlanır. Böylece Megawatt/saat elektrik başına çevreye ne kadar zarar verildiğini gösteren bir katsayı bulunuyor. Bir rüzgar santralinde üretilecek olan yıllık elektrik bu katsayıyla çarpılarak projenin karbon kredisi hesaplanır. Enerji üreten şirketlerin, geleneksel yolları kullandıklarında çevreye ne kadar karbondioksit yayacakları hesaplanır ve onlara o miktarda satış hakkı verilir. Karşı tarafta ise fazla salım yapan şirketler yer alır. Onlar da saldıkları karbondioksit kadar alım yaparlar. Karbon Ticareti pazarının büyüklüğü nedir? Emisyon işlemleri Avrupa’nın yanında Avustralya’da New South Wales’de ve ABD’de Chicago Đklim Borsası’nda gerçekleştiriliyor. Perakendecisi ve toptancısı da olan karbon pazarı diğer borsalar gibi işlemektedir. Yenilenebilir enerji, ormancılık, metan projeleri ve endüstriyel gaz projeleri kapsamında emisyon ticareti yapılıyor. Sektörün en önemli araştırma şirketlerinden Point Carbon’un verilerine göre küresel pazar 2010′da önceki yıla göre yüzde 33 büyüyerek 121 milyar euroluk bir hacme ulaşmıştır. Đşlem hacmi ise yüzde 5 artarak 8.4 milyar tona (8.4 Gigaton) çıkmıştır. Karbon Ticaretinde Türkiye’nin durumu nedir? Karbonda aslında tek bir pazar ama değişik sistemler var; zorunlu ve gönüllü. Gönüllü pazar sistemi, ticareti yapılabilen karbon kredilerinde daha fazla esneklik sunmaktadır ancak fiyatlar genelde daha düşüktür. Dünya Gönüllü karbon pazarı Türkiye’de hızla büyümektedir. Türkiye’de ilk gönüllü karbon salımı ticareti anlaşmasını, 2006 yılında 30 Megawatt’lık rüzgar santralı için özel bir şirket gerçekleştirdi. Bu şirket, 72 bin ton karbon salınmasını engellediği için 300 bin euroluk bir satış yapmıştır. Türkiye’de karbon ticaretine danışmanlık yapan birkaç şirket vardır. Sonuç ve Değerlendirme Çevresel kaynakların sürdürülebilir yaşam ve kalkınma ilkeleri doğrultusunda etkin şekilde korunması ve kullanımının sağlanması için yasal, idari ve teknik düzenlemelerin yapılması, Yeniden yapılanma ve düzenlemelerde AB mevzuatı gerekliliklerinin de dikkate alınması, Denetim ve yaptırım mekanizmalarının etkin bir şekilde uygulanmasının sağlanması , Endüstriden alıcı ortamlara yapılan her türlü atık, emisyon ve deşarjın kontrolü, kirliliğin önlenmesi ve çevre yönetiminin bütüncül yaklaşım çerçevesinde ele alınarak değerlendirilmesi, Mevcut en iyi tekniklerin sektör bazında tespiti, uygulanması ve bunun için kurumsal altyapının güçlendirilmesi gerekmektedir. Teşekkürlerimle Prof.Dr.Olcay KINCAY