Çin`in az bilinen Müslüman azınlığı: Huiler Word

advertisement
Çin'in az bilinen Müslüman azınlığı: Huiler
İslam dini ve Çin devleti yanyana anıldığında akıllara daha çok Uygur Müslümanlara
uygulanan baskılar gelse de, Hui azınlığın Çin ile ilişkileri oldukça farklı
Müslümanlık ve Çin yan yana düşünüldüğünde birçok kişinin aklına ilk gelecek olan şey Uygur
Müslümanların maruz kaldığı baskı ve asimilasyon politikaları olacaktır. Bununla birlikte Çin’de kısmi
olarak özgür yaşayabilen Hui Müslümanları da bulunmakta.
"Baskının istisnası: Huiler..."
Çin’in, ülkede yaşayan bütün dinlere karşı baskıcı bir tutumunun olduğu bilinen bir durum. Tibet’te
Budistlere, Uygur bölgesinde Müslümanlara, Zhejiang bölgesinde Hıristiyanlara uygulanan baskılar;
yapılan tutuklamalar ve bu grupların ibadethanelerinin tahrip edilmesi Çin’in uyguladığı baskının
sadece bilinen bir kısmı. Uygur bölgesinde Müslüman kadınlar peçelerini açmaya zorlanıyor, oruç
tutan Müslümanların zorla oruçları bozduruluyor. Ve esasen İslam’ın kendisi de terörle eş değer
tutuluyor. Bu tablonun sadece bir istisnası var, Huiler.
Çin’de iki büyük Müslüman grup bulunuyor. Bunlardan biri Çin tarafından Sincan olarak adlandırılan
bölgedeki Uygurlar, diğeri ise Huiler. Her iki grubun nüfusu da Çin’in nüfusuna nispet edildiğinde
oldukça az olmakla beraber, gruplardan birisi ciddi bir baskı altındayken diğeri göreceli olarak rahat
bir halde. Huilerin yaşadığı Ningxia bölgesinde 1958’den bu yana cami sayısı ikiye katlanarak
1900’lerden 4000’lere çıkmış durumda. Huiler ekonomik olarak başarılı ve nadiren dinlerinden ötürü
saldırıya maruz kalıyorlar. Huilerin yarısından fazlası Hanefi mezhebinden. Bununla birlikte, takriben
nüfusun beşte biri Selefi itikat esasını benimserken bir o kadarı da Sufi öğretileri tatbik ediyor.
"Uygurlardan farkları etnik köken"
Huiler ile Uygurların ayrıldıkları nokta ise etnik olarak farklı olmaları. Uygurlar Türk kökenli iken, Huiler
de bölgeye diğer İslam topraklarından göçmüş ve zamanla Çinlileşmiş bir topluluk. Uygurlar Türkçe
ve Özbekçe ile akraba olan kendi dillerini konuşurken, Huiler ise Çince konuşmaktadır. Uygurların
anavatanı Çin tarafından Sincan olarak adlandırılan bölge. Huiler ise etnik azınlık olarak
görülmekteler. Asırlar önce çeşitli İslam topraklarından buraya ticaret ve dine davet için göç etmiş
olan Müslümanlar, Çinlilerle yapılan evlilikler neticesinde Çince konuşmaya başlamış ve zamanla
onlara benzeyerek ve Hui olarak toplumun bir katmanını oluşturmuşlar. Huiler Çin’in her tarafına
dağılmış, Tibetlilerin ve Uygurların aksine Çin’de daha fazla asimile olmuş durumda. Bu durum
kendini dini pratikte de gösteriyor. Hui kültüründe, önemli zamanlarda Kur’an okunarak ibadet
edilirken kimi zaman da ibadetin akabinde kadim Çince şiirlerin de okunduğu folklorik uygulamalar
gerçekleştirilmekte.
"Ekonomik alanda başarılılar"
Çin ile Huilerin ilişkisi, Çin’de yaygın kabul görmüş Hui kökenli tarihi şahsiyetler bağlamında da
okunmalı. Çin halkının kabul edip benimsediği birçok önemli Hui kökenli tarihi figür bulunmakta. Böyle
olmakla beraber aralarındaki ilişki her daim iyi olmadı. Özellikle 1860’larda ve 1870’lerde vuku bulan
Dungan ayaklanmaları kanlı geçti. 1976’da Mao’nun ölümünden sonra iki taraf arasında anlaşmaya
varıldı. California Pomona Koleji’nden Dru Gladney, Huilerin en göze çarpan özelliklerinin Çin’in
politik sistemindeki gri alanlarda devlet ile iyi pazarlık yapmaları olduğunu iddia ediyor. Bunun
sayesinde ekonomik olarak gayet başarılılar. Helal gıda sektörünü domine etmiş durumdalar. Orta
Asya ve Körfez bölgesinde bulunan Çin firmalarında tercih edilen ara eleman konumundalar. Çin’in
en büyük Arapça eğitim veren özel koleji Huiler tarafından kurulmuş ve finanse edilmiş halde. Bu
kolejde öğrencilerin girişimci bireyler olabilmesi yönünde eğitim veriliyor.
"İslam hukukuna tolerans gösteriliyor"
Çin hükümeti Huilere İslam hukukunu tatbik etme noktasında da bir noktaya kadar tolerans
gösteriyor. Çin devleti resmi olarak İslam hukukunu tanımıyor ancak Huilerin kendi aralarındaki ailevi
anlaşmazlıkları İslam hukukuna göre çözmeleri noktasında onlara serbestlik tanıyor. Yalnızca mesele
çözüme kavuşturulamazsa müdahale ediyor. Huiler yüzyıllardır maruz kaldıkları asimilasyona rağmen
kimliklerini kaybetmemişler. İslam dini, onları birbirine bağlayan ve bu kimliklerini koruyabilmelerini
sağlayan en önemli unsur konumunda.
Çin’in dini yapılara karşı değişken ve yer yer saldırgan tutumu Huileri de tehdit altında bırakıyor. Şu
ana İslamofobi’den en az etkilenen grup olmalarına rağmen özellikle sosyal medyada onlara karşı da
taassubun arttığı görülüyor. Şu ana kadar devlet bu Müslümanları tolere etti, fakat Haziran ayında bir
konuşmasında başkan Xi Jinping devleti dini oluşumların etkisine ve müdahalesine karşı
koruyacağını söyledi. Çin hükümeti dini gruplara karşı gitgide daha baskıcı bir yapıya dönüşüyor.
Huiler de sıradaki gruplardan biri olabilir.
"İslami kesimlerden Hui-Çin ilişkilerine tepki"
Bununla birlikte şunu da dile getirmekte fayda var. Hui tecrübesi Çin nazarında genel olarak olumlu
gözüküyor. Bu durum, bazı Huilerde göze çarpan devleti de kabullenmiş olmanın ya da kabullenmese
dahi bunu yüksek sesle dile getirmemenin bir sonucu. İslami kesimlerden, söz konusu Hui azınlığın
bu tutumuna yönelik tepkiler de yok değil. Huilerin, “İslam’ı reddeden ve Müslüman unsurların dini
yaşamına fazlaca müdahalede bulunan böylesi bir devletle kurduğu ilişkilerdeki olumlu hava” diğer
Müslüman kesimlerin tepkilerine sebep olmayı sürdürüyor.
Bu çalışma hazırlanırken aşağıdaki kaynaktan faydalanılmıştır.

Kaynak: Mepa News
Mepa News, 2016-10-31 14:45:31
Download