İLETİŞİM; İNSANLAR ARASINDA GERÇEKLEŞEN DUYGU, DÜŞÜNCE VE BİLGİ ALIŞVERİŞİDİR. İLETİŞİM İletişim, karşılıklı iletmek” anlamında bir kavramdır. Bir elektrik düğmesine bastığımızda ampule doğru bir akım iletilir ve ampul yanar. Buradaki akım, elektriği iletme olayıdır. Burada olduğu gibi iletişimde de bir iletme olayı söz konusudur. Yalnız iletme işi “duygu, düşünce, bilgi” iletmek şeklinde olur. Kısacası iletişim, insanlar arasında gerçekleşen duygu, düşünce ve bilgi alışverişidir. Bu alışveriş, yani iletişim genellikle konuşmayla gerçekleşir. Fakat göz işareti, gülümseme, susma, ağlama, müzik, resim, kitap, gazete, sinema, heykel ve mimariyle de iletişim sağlanabilir. Nitekim insanlar tarih boyunca duman, mektup, kuş, ıslık, trafik işaretleri, internet gibi değişik iletişim araçları kullanmışlardır. İLETİŞİMİN ÖNEMİ İnsan toplu hâlde yaşayan bir varlıktır. Dolayısıyla İletişim, toplumsal bir varlık olan insan yaşantısının kaçınılmaz ve önemli bir boyutunu oluşturur. Toplum içinde yaşayan her insan, farkında olsun veya olmasın, birbirleriyle iletişim içindedir. İnsanlar duygu, düşünce ve hayallerini, sorunlarını birbirlerine iletişimle aktarırlar. İletişimle insanlar birbirlerini anlarlar, sorunlarını paylaşırlar, problemlerine çözümler üretirler. Yani insan hayatının merkezinde iletişim vardır. İnsan ailesiyle, arkadaşlarıyla, komşularıyla, çevresiyle sürekli iletişim hâlindedir. Tarih boyunca insanlar hep iletişime önem vermişler ve sürekli iletişim hâlinde olmuşlardır. İlk insanların mağara duvarındaki resimleri birilerine bir şeyler anlatmak için bir araçtı. Duman, ateş, güvercin bile anlaşma aracı olarak kullanılmıştır. Şimdi elimizde sayısız iletişim yolu var ve insanoğlu dünyanın bir ucundaki, hatta uzaydaki biriyle iletişim kurabiliyor. İletişimin gerçekleşmediği durumlarda ise insan, kendini boşlukta görür ve büyük bir yalnızlık hisseder. Hatta hiç konuşmayan insan zamanla konuşmasını bile unutabilir. Özellikle günümüzde iletişimsizlik sorunları yaşanmaktadır. Çoğu zaman telefon, İnternet gibi araçlarla çok uzaktaki insanlarla iletişim kurarken yanı başımızdaki arkadaşlarımızla, annemizle, babamızla, kardeşimizle sağlıklı bir iletişim kuramıyoruz. İLETİŞİMİN ÖĞELERİ 1. GÖNDERİCİ Gönderici iletiyi hazırlayan, gönderen kişidir. Gönderici iletişimin en önemli öğesidir. Çünkü gönderici olmadan iletişim gerçekleşmez. İletiyi aktaran göndericiye kaynak ya da verici de denir. Dinleyiciye bir şey söyleyen kişi göndericidir. 2. İLETİ Göndericinin aktardığı duygu, düşünce, hayal, istek ve bilgilere “ileti” denir. Başka bir deyişle ileti, göndericinin alıcıya aktardığı mesajdır. Dolayısıyla konuşanın (gönderici) anlattığı, bildirdiği şeylerin hepsi ileti kavramına dâhildir. Sözü söyleyenin, dinleyene söylediği söz iletidir. 3. ALICI Duygu, düşünce, istek ve bilgilerin aktarıldığı kişi ya da kişilerdir. Başka bir deyişle alıcı, iletinin gönderildiği insan ya da topluluktur. Ortada bir ileti vardır, bu iletinin pek tabii bir de “alıcısı” olmalıdır. Bu da konuşmayı dinleyen kişidir. Dinler ve “iletiyi” alır. 4. ŞİFRE (KOD) İletişimdeki iletiler şifrelenerek aktarılır. Gönderici, iletisini konuşmanın yanı sıra yazıyla, resim çizerek, rakamlarla ya da hareket yaparak anlatmayı da deneyebilir. İşte bu tür iletişim şekillerine “şifre” denir. 5. BAĞLAM İletişime katılan öğelerin birlikte meydana getirdiği ortama bağlam denir. Başka bir deyişle göstergenin öteki öğelerle birlikte ve onlarla birleşerek, bütünleşerek onların da yardımıyla bir kavramı yansıtmasıdır. Bir sözcüğün hangi anlamda kullanıldığını bağlamına göre belirleriz. Bir sözcüğün anlamını belirlemede bağlam devreye girer. Bu açıdan bağlam, iletişimde çok önemli bir yere sahiptir. 6. KANAL İletinin göndericiden alıcıya ulaştığı yol veya araca kanal denir. İletişimde gönderici iletisini alıcıya söz, yazı, rakam gibi belli araçlar yardımıyla aktarır. İşte iletişimin bir parçası olan bu araçlara kanal adı verilir. Konuşmada kanal sözdür. 7. FİLTRE Filtre, alıcının iletiyi kendine göre yorumlama biçimidir. Bu açıdan filtre, algılamayla ilişkili bir öğedir. Algı, kişinin belli bir bilgiyi duyma, anlama ve değerlendirme sürecidir. Kişinin durumu, istekleri, geçmiş yaşamı, önyargıları ile sosyal ve kültürel unsurlar algılamayı etkilemektedir. Tüm bu unsurlar, kişilerin aynı iletiyi farklı yorumlamasına kapı aralamaktadır. Bu durum da iletişimdeki filtre kavramıyla açıklanmaktadır. 8. DÖNÜT (GERİ BİLDİRİM) Alıcının, göndericiye verdiği tepkiye (cevaba) dönüt denir. Hakan, arkadaşı Caner’e cep telefonundan: “Toplantı başladı mı?” mesajını gönderdi. Caner de onun mesajını: “Hayır, daha başlamadı.” diye cevapladı. Yukarıdaki iletişimde iletişimi başlatan kişi Hakan’dır. O hâlde Hakan “gönderici (kaynak)” durumundadır. Hakan’ın soru yönelttiği kişi olan Caner ise “alıcı”dır. Gönderici olan Hakan’ın, alıcı olan Caner’e aktardığı “Toplantı başladı mı?” sözü, yani mesajı “ileti”dir. Gönderici, iletisini telefonla aktardığı için burada telefon “kanal” durumundadır. Gönderici ve alıcının sözlerini yansıtan harfler veya dil (Türkçe) “şifre’dir. Alıcının (Caner), göndericiye (Hakan) verdiği “Hayır, daha başlamadı.” cevabı ise bu iletişimdeki “dönüt”ü oluşturmaktadır. GÜZEL SÖZLER Kelimelerin gücünü anlamadan, insanların gücünü anlayamazsınız. (Konfüçyüs) En insani davranış, bir insanın utanılacak duruma düşmesini önlemektir (NIETZSCHE) Çevrelerine uymak için kendilerini yontanlar, tükenip giderler. (R.HULL) Hepimizde başkalarına katlanacak güç vardır.(LA CHEFONCAULD) Bildiğimizi zannetmemiz öğrenmemizin en büyük düşmanıdır. (DR.C. BERNARD) Yarın bambaşka bir insan olacağım diyorsun. Niye bugünden başlamıyorsun?( EPIKTETOS) Hayat, yaşantı aramak değil, kendimizi aramaktır. (C.PAVESE) Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince diğerleri de yanlış gider. (C.BRUNO) Böcek olmayı kabullenenler, ezilince şikâyet etmemelidirler. (F.Schiller) İnsanlar başaklara benzerler, içleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler. (Montaigne) İnsanlar kötülüğü arzuları güçlü olduğu için değil, vicdanları zayıf olduğu için yaparlar. (J.S.MILL) İstemek, "İstiyorum" demek değil, harekete geçmektir. (A.MAURROIS) Yemine gerek görmeyecek kadar sözlerine sadık ol. (DALE CARNEGIE) Kuşlar gibi uçmasını, balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama kardeşçe yaşamayı öğrenemedik. (M.L. KING) Bana "Ben sana zarar verebilirim, tekme atabilirim" dersen bil ki insana değil, eşek ve ata uygun bir özellikle övünüyorsun. (EPIKTETOS) Sonuçları değil, başlangıçları değiştirmek gerekir. (ALAIN) Nice insanlar gördüm üstlerinde elbise yok... Nice elbiseler gördüm içlerinde insan yok... (MEVLANA) Kaplumbağaya dikkat et. Ancak kafasını çıkarıp risk aldığında ilerleyebiliyor. (James B.Conont ) Yumuşak olma ezilirsin, sert olma kırılırsın. (VICTOR HUGO) İnsanların umudunu kırma.. Belki de sahip olduğu tek şey odur. Olgun insan güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceğini söyleyen adamdır. (Confucius) Kötümser yalnız tüneli görür, iyimser tünelin sonundaki ışığı görür, gerçekçi tünelle birlikte ışığı hem de gelecek treni görür. (J.Haris) Dünyayı yönetenler; kalem, mürekkep ve kâğıttır. J. Hovel SAĞLIKLI İLETİŞİM Karşınızdaki kişinin konuşmasını sürekli bölüyor ve her söylenene itiraz ediyorsanız, istenmeyen öğütler veren bir kişi haline düşebilirsiniz. Karşınızdakinin kendisini hatalı, aptal ve bilgisiz hissetmesine yol açacak böyle bir durum, iletişimi koparır. Bir duygu veya düşüncenizi çevrenizdekilerle paylaşırken kullanacağınız örnekleme, dinleyici konumundayken olumsuz sonuç verebilir. Karşınızdaki kişi konuşurken, "Ya biliyorum, bizimki de..." diye başlayacak ifadeleriniz hem konuşma akışına zarar verebilir hem de iletişimin ortadan kalkmasına yol açabilir. Konuşmakta olduğunuz kişi bir şey anlatırken, konuyu daha iyi anlatacağını düşündüğünüz ifadeler bulmak her zaman olumlu bir yaklaşım değildir. Bu tavır, karşınızdaki kişiden üstün olduğunuzu göstermeyi hedef aldığında, bu gözden kaçmaz ve iletişim zarar görür. Konuşma sırasında birisinin sözünü kesmeniz, söyleyeceğinizin onunkinden daha değerli olduğunu düşündüğünüz izlenimini yaratacaktır. Bunun aksi ise ona verdiğiniz değeri gösterecektir. Altın kural, karşınızdaki kişinin konuşması bittikten sonra konuşmaya başlamadan önce nefes alacak kadar bir ara vermektir. Sürekli şikâyette bulunan bir kişi, iletişim çabalarının başarısız olmasını sağlamada bulunmaz bir etkendir. Olumlu yaklaşımların insanları çevrenize çekeceğini unutmayarak, olumlu yaklaşımları arkadaşlarınızla paylaşın. Dedikodu, en kötü ve hastalıklı iletişim yöntemlerinden biridir. Kendiniz dedikodu yapmazken, dedikodu ortamlarını engellemeye de çalışın. Yanınıza yaklaşan bir dedikoducunun bunları dinlemek istemediğinizi anlamasını sağlamanız oldukça olumlu bir tavır olacaktır. YARGISIZ İLETİŞİM... İlk defa birbirini gören iki insan Güvenmeli mi güvenmemeli mi? Hayda... Nereden çıktı bu dememeli Gözleri ama birine şu âlemi anlatmak gibi! “Ya ne zorum var? ” “Seni tanımak ne kazandırır? ” “Çek git yoluna deli misin ne? ” Böyle birçok soru ve cevap aranır... Sanki her konuşulan katil, terörist sapık, yankesici... Yâda özel yaşamı deşecek paparazzi! Zarar verecektir önyargısı hâkim İllaki güven tazelenmeli... Eğer ne konuştuğunu biliyorsa, Karşısındakini kendi gibi görebiliyorsa, Aynasından iyilik içtenlik ışınlıyorsa, İletişimde ne problem yaşanabilir ki? İlk önce biz maskemizi çıkarmalıyız, Söylediklerimizi yaşayabilmeliyiz, İçimizdeki evren duvarını yıkabilmeliyiz, Gerisi inanın kendine güvenmemektir... Toplum eğer hastaysa, Doğasında kuraklık varsa, Her aracında ihanet ölüm yarsa... İlk önce biz kendimizi aşmalıyız! Saffet Kuramaz İLETİŞİM KURALIM SÖZÜMÜZDE DURALIM İletişim önemli, Yakınlaştırır canı. Mutluluğa sokarlar, Kaynatır bütün kanı. İletişim kuralım, Sözümüzde duralım. İletişim insanı, Coşturur zevklendir, Kalbini ve ruhunu, Gerçekten renklendirir. İletişim kuralım, Sözümüzde duralım. Sinema televizyon, Radyo ile gazete, Bir haber olduğunda, Hemen iletir öte. İletişim kuralım, Sözümüzde duralım. Dilin temel görevi, İletişimdir bilin. Bu işlerde çocuğum, Senin de olsun elin. İletişim kuralım, Sözümüzde duralım. İletişim aracı, Neler olursa olsun. Hepten ihtiyaç vardır, İlk iyilikleri sun. İletişim kuralım, Sözümüzde duralım. Simge işaret resim, İletişim kaynağı. Hep sağlam olmalıdır, Bunların dayanağı. İletişim kuralım, Sözümüzde duralım. Görüntünün etkisi , Bilinsin epey fazla. Duyulduğunda sesler, Seyrediliyor hazla. İletişim kuralım, Sözümüzde duralım. Görüntünün amacı, Bilin dikkati çekmek. Geçersin karşısına, Verirsin nice emek. İletişim kuralım, Sözümüzde duralım. Bilinsin hem dil yazı , İletişimin gücü. İyi uygulanmazsa, Hep yıkılır hörgücü. İletişim kuralım, Sözümüzde duralım. O basılı doküman, Bağı kuvvetlendirir. İyice okununca, İnsana huzur verir. İletişim kuralım, Sözümüzde duralım. Posta ile telefon, İletişim aracı. Haber gönderilirse, Vücut alır ilacı. İletişim kuralım , Sözümüzde duralım. Okumak yazmak gezmek, İnsanın ihtiyacı. Hasan der sona erer, Sıkıntılar ve acı. İletişim kuralım, Sözümüzde duralım. HASAN SANCAK İLETİŞİM İnsanları uzak tutarak kendimizden Ne kadar karşılayabiliriz Hayatın zor yanlarını Tek başımıza? Paylaşmazsak sıkıntılarımızı Dostlarla, sevgiliyle Nasıl taşırız Zor gelen yükleri, Omzumuzda? Paylaşmazsak sevinçleri Dostlarla, sevgiliyle Nasıl çeviririz Karamsar düşünceleri Aydınlığa? Kollarımızı açmazsak Hayata doğru, Tutarsak Bir tek kendi bedenimizi, Yalnız yaşarsak hayatı, Ne katabiliriz hayata? Hayat ne katabilir yaşamımıza? HASAN SANCAK İLETİŞİM Teker teker seçersin kelimeleri En ince ayrıntıyı düşünürsün Derdin, kimseleri kırmak değil Anlatmak istersin içindekileri Zihninde sözler dört dörtlüktür Ama sese dönüşmeye görsün Duygularının çoğunu yansıtamaz Söyleyemediklerin bir yumruk Bir düğüm olarak kalır boğazında Birikir kalan sözcükler zamanla İlle de çıkacaklarsa dolup taştığında Ya gözyaşı olurlar ya da öfke daha sonra Özgürlük düşüncenin doğasındadır Hiçbir engel tanımaz isteklerinde Kırpılıverir düşünce söze dönüşünce Önce dinleyicinin tavrı belirler Hakkındaki izlenimin sınırı çizer Sonra hareketlerine yansır sözlerin Sınırlayıcılar daha da çoğalmıştır Çırılçıplak istekle yüklüyken düşünce Önce sesinle giydirip saklarsın onu Sonra ellerinle, gözünle, hüznünle Böylece tamamen yok edersin özü Şansa bakın ki insan çok çetrefil Bilincin kısıtlarken özgürlüklerini Bilinçaltın destek oluverir düşüncene Yardım eder yüzünün rengiyle sözüne Sesinin titremesinde aktarır söyleyemediklerini Bütün bedenin dilin olup çıkıverir Eh artık gerekirse tamamlayabilmek boşlukları Dinleyenin yüreğinde isteğindedir. YAVUZ YAĞCI İLETİŞİM ÖNEMLİ, YOKSA KALP OLUR NEMLİ Çok iyi iletişim Kuranlar zoru aşar Eğer kurulamazsa O can yerlerde yaşar İletişim önemli Yoksa kalp olur nemli İletişim çağıdır Yaşadığımız dünya Dikkat etsin milletim Devletler gitti Aya İletişim önemli Yoksa kalp olur nemli Arttı bilgi ve kültür Hele canın önemi İletişim çağında Yükseliyor dönemi İletişim önemli Yoksa kalp olur nemli Tüketimler artıyor Üretici çoğaldı İşte tam bu esnada Gelişmeler yer aldı İletişim önemli Yoksa kalp olur nemli Bizim için önemli Reklam propaganda Kolay yoldan yapılır Güçlü çıkar hep seda İletişim önemli Yoksa kalp olur nemli İkna etmek önemli Etmezsen satamazsın O bencillik hırsını Kalbinden atamazsın İletişim önemli Yoksa kalp olur nemli Saatini kurmayan Bir insan anlatamaz Gerçekten çok önemli Duymazsınız bundan haz İletişim önemli Yoksa kalp olur nemli Toplumla iletişim Gerçekten de kopuksa İnsanların ruhunu Kaplar endişe tasa İletişim önemli Yoksa kalp olur nemli Anne baba çocuğa Öğretir davranışı Olmazsa iletişim İnan tutmaz bu aşı İletişim önemli Yoksa kalp olur nemli Öğretmen öğrenciyle İletişim kurmazsa Önemi anlaşılmaz İş görmez duran masa İletişim önemli Yoksa kalp olur nemli İkna bir iletişim İkna eden çağ aşar Bugün olduğu gibi Yarın da çağa koşar İletişim önemli Yoksa kalp olur nemli Kaynak alıcı mesaj Evet bunlar üç unsur Hasan der eksik varsa Ne olur geride dur İletişim önemli Yoksa kalp olur nemli İLETİŞİM ARAÇLARI İnsanoğlu yalnız hiç yaşayamaz; Lezzet alamaz paylaşmazsa yaşadığını; Evvelinden beri olan bu arzu, Temelinde insana toplumu oluşturttu. İletişim bir toplumun temel ihtiyacıdır, Şekil önemli değil iletişimde mesele anlaşmaktır. İletişim tarihi eskidir insan kadar, Mektup, telefon, radyo, televizyon uydular. Anlamak, anlatmak, öğrenmek, öğretmektir, Ressamın tuvaline yansıttığı renklerdir, Amaç iletişimde insana fayda olsun, Çeşitli araçlarla insanlar fayda bulsun, Lamba olsun iletişim araçları, karanlık beyinlere, Adı fark etmez ki; internet, e-posta, gazete. Ramazanda davul bile iletişim aracı, Islık bile bir çobanda, bir sürüye baş tacı. Mehmet KARAKOYUN TEKERLEMELERDE İLETİŞİM POSTAHANE Memurları arı gibi, Hiç durmadan çalışır. Onun için haberler, Bize çabuk ulaşır. Mektup, haber, para, kart, Ayrılır tane tane. Ne verirsen gönderir, Sahibine postahane. TELEFON Zırr.. Zırr.. Zırr.. Bu ses, ne sesi? Bizim telefonun sesi. Hayır, hayır, Dayımın kol düğmesi. Çıt, pıt, Nerden geldiysen, Oradan çık. MEKTUP Mektup oldum çıktım yola Vurdum kendimi yollara Kara tren koş da gel Mektupları al da gel. Mektupları almazsan Uçağımı al da gel. Uçum uçum uçayım Derelerden geçeyim. Mektubumu vereyim. BİLMECELERDE İLETİŞİM Ayrı yerde olsak da O yaklaştırır bizi "Alo" deyinde ne güzel Duyarız sesimizi (Telefon) Bir ağacı oymuşlar İçine dünyayı koymuşlar (Radyo) Ne ağzı var ne dili Konuşur insan gibi (Mektup) Uzun yoldan bir kuş gelir Ne söylese hoş gelir (Mektup) O her gün yeniden doğar Dünyaya haber yağar (Gazete) Bir değirmenim var, Yüzyıl döner Bir tane öğütmez (Saat) Sesi var canı yok Konuşur ağzı yok (Radyo) ATASÖZLERİNDE VE DEYİMLERDE İLETİŞİM İnsanlar konuşa konuşa hayvanlar koklasa koklaşa anlaşır. Kara haber tez duyulur. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. Önce düşün sonra söyle. Bir ağızdan çıkan bin ağza yayılı. Sözünü bil, pişir; ağzında der, devşir Bıçak yarası geçer dil yarası geçmez. GÜZEL SÖZLER - İnsan aynı huyu taşıyan insanlarla iletişim kurarsa, bu iletişim sayesinde hem cömert hem de cömert insanlara daha yakın olur. (Cicero) - Mütevazı bir insanla diyalog kurmak, âlim olduğu halde kendini beğenmiş bir insanla diyalog kurmaktan daha iyidir. (Cullen) - Nasıl davranırsan tıpkı ayna gibi sana öyle geri yansır. (Goethe) - Görüşme adabını bilmeyen kişi âlim bile olsa gerçek kişiliğini gösteremez. (Liard) - İki insanın uzun süre görüşmesi, ikisini de öylesine etkiler ki, sadece huy ve ahlakları değil, ses tonları bile birbirine benzer. (Lavater) - Kötü arkadaşın verdiği zarar vücuduna değil, ruhunadır. (Leitner) - Birinin kimliğini öğrenmek istiyorsan, kendisinden değil, arkadaşından sor. (London) - Kötü niyetli insanlarla diyaloga girmeyin, sizi pişman etmese bile mutlu da edemez. (Platon) - Kendini bilgin sanan cahille görüşme . (Roubillac) - İnsanlar görüştükleri insanları titizlikle seçmeli, çünkü davranışlar bulaşıcı hastalıklar gibi birbirine geçer. (Shakespeare) - Eğer siz kişilikli ve ahlaklı insanlarla oturup kalkarsanız onların özellikleri size de geçer. ( Smiles) - Soğuk çay ve pilavı kabul edebiliriz ama asık suratlılığı asla.. (Çin sözü) • İnsanların kalbi, iyiliğini gördüğüne sevgi, fenalığını gördüğü şahsa da buğz ve düşmanlık üzere yaratılmıştır.(Hz. Muhammed) (s.a.v.) • İnsanları kötülüğe teşvik eden kişi ile ilişiği kesmek Allah'a yakınlıktır. (Hasan-ı Basri) •Aşırı hiddet nefret uyandırır, yerinde olmayan yumuşaklık da heybeti yok eder. ( Şeyh Sadi Şirazî) •Ne etrafındakileri usandıracak kadar sert ol, ne de onlara cesaret verecek derecede yumuşak.(Şeyh Sadi Şirazî) • Malayani (Lüzumsuz ve boş) sözler söyleme. Ne bir sefih ile ne de bir halimle mücadele et. Nasıl anılmayı istersen sen de kardeşini öyle an.(Abdullah bin Abbas )(r.a.) •Dövüşmeden önce konuşmayı denemek, daha hayırlıdır. (İncil) •Söylediklerinizi duyurmak için kimseyi kolundan tutmayın; çünkü insanlar sizi dinlemeye istekli değillerse, onları tutacak yerde çenenizi tutmanız daha hayırlıdır. (L. Chesterfîeld) •Ailesine faydası olmayan bir insanın, sana faydası olacağını zannetme.(Hukemâ) • Hiç bir zaman çıktığın kapıyı hızla çarpma; geri dönmek zorunda kalabilirsin. (Don Herold) • Başkalarının duygularını paylaşmaya çalış ve olaylara bir de onların gözünden bakmayı dene! • Ciddiliğin fazlası nefret doğurur; merhametin fazlası da otoriteyi azaltır. (Şeyh Sadi Şirazî) •Hayatta en büyük güçlüklerle karşılaşan insanlar, başkalarıyla ilgilenmeyenlerdir. •Şiddet göstermeksizin kuvvetli, zayıflık belirtmeksizin yumuşak ol.( Hz. Ömer) (r.a.) •Alçakça söylenen bir söze karşılık vereyim deme. Çünkü o sözün sahibinde onun gibi daha nice düşük sözler vardır. (Hz. Ali )(r.a.) •Seni mahkûm edene ikramda bulun, sana zulmedeni affeyle, sana uğramayanın ziyaretine git. (Hz. Muhamıned) (s.a.v.) • Önemli olan sözler değil, davranışlardır.( Racine) • Bir kimsenin kaba davranması ile başka birini yere sermesi arasında büyük bir fark yoktur.(Dr. Johnson) •İnsanlara karşı besleyeceğin güzel niyetlerde cömert ol. En kötü barışı, haklı kavgaya tercih ederim. • Bir insana söz anlatmak için yakasını, paçasını tutmanız yersizdir. Sizi dinlemek istemiyorsa dilinizi tutun daha iyi olur.(Cervantes) •Herkes başkasına hakikatte kendi lâyık olduğu muameleyi reva görür. (Cenap Sahabettin) •Sözlerin tatlı, tavırların zarif olsun. İnsanın kabası, ısırgan köpek gibidir; herkes tarafından taşlanır. Kibirli olma! Kibirli insan, sarımsak kokan ağız gibidir; herkesi kendisinden uzaklaştırır. •İnsanlara, kızgınlık zamanını görmeyince itimat etmemeli.(Hz. Ömer )(r.a.) EMPATİ (DUYGUDAŞLIK ) Empati kuracak kişi, kendisini karşısındakinin yerine koymalı, olaylara onun bakış açısıyla bakmalıdır. Eğer bir insanı anlamak istiyorsak dünyaya onun bakış tarzıyla bakmalı, olayları onun gibi algılamaya ve yaşamaya çalışmalıyız. Bunu gerçekleştirmek için de duygudaşlık kurmak istediğimiz kişinin rolüne girmeli, onun yerine geçerek adeta olaylara onun gözlüklerinin gerisinden bakmalıyız. Karşımızdaki kişinin rolüne girerek empati kurduğumuzda, o kişinin rolünde kısa bir süre kalmalı, daha sonra bu rolden çıkarak kendi yerimize geçebilmeliyiz. Aksi halde empati kurmuş sayılmayız. Karşımızdaki ile özdeşim kurmak (ona benzemek) ya da sempati kurmak farklı şeylerdir. Bir insana sempati duymak demek, o insanın sahip olduğu duygu ve düşüncelerin aynısına sahip olmak demektir. Karşımızdaki kişiye sempati duyuyorsak, onunla birlikte acı çekeriz ya da seviniriz. Empati kurduğumuzda ise karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini anlamak esastır. Kendimizi sempati duyduğumuz kişinin yerine koymamız ve anlamamız şart değildir; sempatide ‘yandaş’ olmak esastır. Empati kurduğumuzda ise karşımızdaki kişiyle aynı duyguları ve görüşleri paylaşmamız gerekmez; sadece onun duygularını ve düşüncelerini anlamaya çalışırız. Bir insanı ‘anlamak’ başka şeydir, ona ‘hak vermek’ başka şeydir. Empatide anlamak, sempati de ise anlamış olalım ya da olmayalım, karşımızdakine hak vermek söz konusudur. Empati kurmuş sayılmamız için karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru anlamamız gereklidir. Karşımızdakinin yalnızca düşüncelerini ya da yalnızca duygularını anlamamız yeterli değildir. Çünkü karşımızdakinin rolüne girerek onun ne düşündüğünü anlamamız, bilişsel nitelikli bir etkinlik (bilişsel rol alma/bilişsel perspektif alma), karşımızdakinin hissettiklerinin aynısını hissetmemiz ise, duygusal nitelikli bir etkinliktir Bilişsel rol alma, duygusal rol almanın ön şartı sayılabilir. Empatinin bileşenlerinin neler olduğu konusunda araştırmacılar arasında, bazı görüş farklılıkları vardır. Örneğin Hoffman’a (1978) göre empatinin bilişsel, duygusal ve güdüsel (motivasyonel) olmak üzere üç bileşeni vardır. Bazı araştırmacılar empatinin bilişsel yönünü, bazıları ise duygusal yönünü vurgulamaktadır. Fakat çoğunluğun üzerinde uzlaştığı görüş, empatinin bilişsel ve duygusal bileşenlerden oluştuğu yolundadır. Empati tanımındaki son öğe, empati kuran kişinin zihninde oluşan empatik anlayışın, karşıdaki kişiye iletilmesi davranışıdır. Karşımızdaki kişilerin duygularını tam olarak anlasak bile, eğer anladığımızı ona ifade etmezsek empati kurma sürecini tamamlamış sayılmayız. Araştırmacılar, insanların zihinlerinde kurdukları empatiyle, karşılarındaki kişiye ilettikleri empati arasında farklılıklar bulunduğunu belirtmektedir (Lonnatti, 1975; Barrett-Lennard, 1981; Jakson, 1987). Bu farkın özellikle çocuklarda daha belirgin olması söz konusudur. Borke’ye (1971) göre çocuklar, karşılarındaki kişilerin duygularını ve düşüncelerini doğru anlasalar bile, bu durumu iletmekte başarılı olmayabilirler. Biz yetişkinlerde zaman zaman, karşımızdakinin düşüncelerini ve duygularını doğru anlasak bile, uygun empatik tepki vermekte, yani içimizdekini ifade de güçlük çekeriz. Örneğin üzüntülü olan bir insanın sıkıntısını kendi içimizde hissedebiliriz fakat bu durumu ona ifade etmeye geldiğinde ise hiçbir şey yokmuş gibi gülümseyerek ‘takma kafanı’ diyebiliriz. Eğer böyle yaparsak yüzümüzdeki ifadeyle ve söylediğimiz sözle içimizdeki duygular arasında çelişki var demektir. Böyle yaptığımızda doğru empati kurmuş fakat bunu karşıdakine yeterince iletmemiş oluruz. Karşımızdaki insanlara empatik tepki vermenin başlıca iki yolu vardır: Yüzümüzü-bedenimizi kullanarak onu anladığımızı ifade etmek ve sözlü olarak onu anladığımızı ifade etmek. Empatik tepki vermenin en etkili yolu ikisini birlikte kullanmaktır EMPATİ Empati ,başkaların inançlarını, arzularını ve özellikle de duygularını kendimizin kileri empoze etmeden anlayabilmek, başkalarını “okuyabilmek” anlamına gelir. Dinleme ve duygudaşlık diğer insanlarla ilişki kurma yolunda önemli meziyetlerdir. Çoğumuz günün %70′ini iletişim kurarak geçiririz, bunun %45′i ise dinleyerek geçer. Hepimiz dinlenilmek isteriz, görmezden gelinmek ya da yok farz edilmek küçük düşürücüdür. Dinlemek karşıdaki kişinin sözcüklerini duymaktan daha öte bir şeydir. O kişinin vermek istediği mesajı, içinde bulunduğu durumu ve duygularını gerçekten anlamak ve kabul etmek anlamına gelir. Empati ,insanın kendisini başkasının yerine koyarak onun hissettiklerini anlayabilmek ve benzer şekilde içimizde hissedebilmek anlamına gelir EMPATİDE AMAÇ NEDİR? - Karşımızdaki kişiyle ilgilendiğimizi ve onu anladığımızı gösterir, böylece bizimle konuşmaktan hoşlanır ve bize daha çok açılırlar. - Yanlış anladığımız bir durumda kişiye yanlış edindiğimiz izlenimleri düzeltme hakkını vermiş oluruz ve insanlar hakkında daha çok şey öğreniriz. - Diyalogu duygusal açıdan daha önemli noktalara çekebiliriz. - Dinlerken konuşan kişinin olduğu gibi kabul edildiğini hissettirerek güvenini kazanır ve bize daha yakın hissetmesini sağlamış oluruz. - Sonuçta derin konulara girerek kişi duygularını açar ve kendisine yönelerek kendisini keşfeder. - Anlayabildiğimiz için öfke ve imitasyonumuz da azalmış olur. Anlayabilmek affedebilmektir. - Önyargılarımız azalır, herkesin anlaşılabilir olduğunu fark ederiz. - Anlamlı, daha yardımcı ve samimi arkadaşlıklar kurarız. EMPATİ ÖRNEĞİ Anneannem 3 yıldır huzur evinde kalıyor. Her cumartesi kendisini ziyarete gitmek bana çok zor geliyordu. Bütün yaptığı her şeyden şikâyet etmekti. Oda arkadaşından, kendisini kimsenin görmeye gelmemesinden, ağrı ve sızılarından şikâyet ediyordu. Sonra kendime şunu sordum; Haftanın yedi günü, günde onsekiz saat yatakta yatıyor olsam, ben ne hissederdim? Bir metre ötemde televizyonu kendi düşüncelerimi bile duyamayacağım kadar çok açan, hiç hoşlanmadığım birisiyle yaşasam, kendimi nasıl hissederdim? Günler geçip gitse ve çocuklarımın hiçbiri bir saat olsun beni görmeye gelmese ne hissederdim? Her sabah uyandığımda içim acı dolsa ve bu durumun hep böyle devam edeceğini düşünsem ben ne hissederdim? Ben olsam ne hissederdim? Sorusu, bencil sıkıntımdan kurtulmama yardımcı oldu. Anneannemin günlerinin neye benzediğini gözden geçirmeye zaman ayırdığımda ve bir an için durup onun benim için bütün yapmış olduklarını düşündüğümde, onunla birkaç saat geçirmenin ve ona destek olmamın yapabileceğimin en az şey olduğunu anladım… EMPATİDEN SEMPATİYE Empati yapmıyorsa insan,elmastan daha katıdır. Sen yoksul görmedin mi hiç? Ekmeğini çöpten alır. Çatısı yok üstünde, köprü altında kalır. Sen kurtulamazken kendi bencilliğinden, Aklında bulunsun. Dünya dediğimiz süreç, ne sana ne de banadır! Empati, bir başka bedendeyken kendini bulmaktır! İnsanlara, görünüşüne göre davranma. İnsanın saçındaki kırıklarına bakarak, Kalbindeki kırıkları tahmin etmek yanıltır. Tanımak lazım, Belki bir yerde hikâyesini kurmuştur. Belki bir yerde hikâyesine konu olmuştur. Belki de hepsi hikâye olup uçmuştur. Ne bilirsin? Empati yapman için, nefsin sana aynadır! Sadece dışa bağlı kalmış bedenimiz ne bilir? Yok mudur insanın vicdanı, Dış görünüşe göre yargılayana ne denir? Var mıdır içten gelen değerden ötesi? Var mıdır kalpten gelen sevgiden ötesi? Yoktur! İnsanı insan yapan değerleriyse eğer, Sende uyuma, uyan! Koy kendini onun yerine, bir kez daha bak kendine. Sonra dönüşür zaten empatin, sempatiye! GÜZEL SÖZLER Sana nasıl davranılmasını istersen sen de başkalarına öyle davran, fakat ilk iyi davranışı sen yap. (David Hume) Kendine reva görmediği şeyi, başkasına reva gören insan kâmil olamaz.(Hz. Ali) (r.a.) Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olamaz.( Hz. Muhammed) (sav.) Kendi iyiliğimizi ve çıkarımızı istediğimiz gibi, başkalarının da iyiliğini ister çıkarlarını gözetirsek ortada fenalık kalmaz.(Hz. Muhammed )(sav.) Bizzat katlanamadığınız eziyete, başkasının tahammül etmesini istemeyiniz.( P. Cyrus) EMPATİ İLE İLGİLİ GÜZEL BİR HİKÂYE Adamın biri artık karısının eskisi kadar iyi duymadığından korkuyormuş ve karısının işitme cihazına ihtiyaç duyduğunu düşünüyormuş. Bu durumu konuşmak için aile doktoruna danışmış; doktor adamın karısının ne kadar duyduğunu anlayabilmesi için basit bir yöntem önermiş. "Yapacağın şey şu, karından 40 adım ileride dur, normal bir konuşma tonuyla bir şeyler söyle; eğer duymazsa 30 adım ilerisinde aynı şeyi tekrarla, sonra 20 adım; cevap alana kadar aynı şeyi tekrarla “ O akşam karısı mutfakta akşam yemeğini hazırlarken adam işlemi uygulamaya koymuş. 40 adım uzaklıktan karısına normal bir konuşma tonuyla seslenmiş 'Hayatım bu akşam yemekte ne var?' Cevap yok. Mutfağa biraz yaklaşmış. Mesafeyi 30 adıma indirmiş ve soruyu tekrarlamış 'Hayatım bu akşam yemekte ne var?' Yine cevap yok. Mutfağa biraz daha yaklaşmış, mesafe 20 adım ve tekrar sormuş. 'Hayatım bu akşam yemekte ne var?' Hala cevap yok. Adam mutfağın kapısına gelmiş artık mesafe iyice azalmış ve soruyu tekrarlamış 'Hayatım bu akşam yemekte ne var?'Yine cevap alamamış. Bu sefer karısına iyice yaklaşmış ve aynı soruyu tekrar sormuş. Hayatım bu akşam yemekte ne var?'Karısı cevap vermiş: -'Hayatım beşinci kez söylüyorum, Tavuuuuuuk'